MAKALAT-ı ŞEMS
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12883
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
MAKALAT-ı ŞEMS
MAKALAT-ı ŞEMS
ŞEMSi TEBRİZİ …247…
(Kaddesallahu sırrahu)
EY ŞEMS!..
Kaddesallahu sırrahu
Uçan Kuşla - Açan Çiçek
Düşen Yaprak-Ağlayan Göz
Sende Senden Sana Gerçek
Ehl-i Hâlin Hâlidir Söz…
Sen Söyleme de Sus Gönlüm
Can Gözü Olanlar Ağlar
Doğumla-Ölüm Düğünüm
Sûret, Sîretimi Bağlar…
Aşk Ü Cezbe Meczubuyuz
Aşktır Mezheb ü Dinimiz
Şehr-i Şam’ın Şems Usuyuz
“BiR” ini Buldu “BiN” imiz
Aşkın Kokusun SüRündük
Can Verdik Gönül BaĞladık
“AyN”ıyız “Gayr”ı GöRündük
Damlada CoŞtuk ÇaĞladık…
HıZıR-la Musâ Gibisi
Leylâ’da Mecnun SeVgisi
Göz Yaşlarımız KavuŞSun
Tükensin Hasret Türküsü…
Dönüşsüz Dâvetin DUYduk
Yerde Bir Kaç Kan LeKe-si
Son Nârân: “ALLAH!.” mış UYduk
Bu Ses “Ben” de “SeN” in SeSi…
Duman Renkli Bir Sarık Sar
BaŞına BULutlar AĞsın
Ne Huzur Kalsın Ne Karar
YüReĞiNe Esrâr YAĞsın..
Mâşuğun Aşk Kemerinden
Âşığın Tevhid TaSması
Külhân Külâhı Serinden
Çıkmaz İhvÂNi Yosması!..
07.11.1995 10:15
Hazreti Şems (ks) :
1244 : Ekiminde Konyaya geldi
1246 : Martında ilk ayrılışı Şama gidişi
1247 : Konyaya dönüşü
1247 : İkinci ayrılışı Şama gidişi
1247 : İkinci dönüşü Sultan Veledle
1247 : Kimya hatunla evlenmesi.
1247 : Aralık ayı şehâdeti. 7 kişiydiler
Ehl-i hâl : Hâl Ehli olanar.
Sîret : Bir kimsenin içi, hâli, hareketi, ahlâkı. İnsanın tutmuş olduğu mânevi yol.
Cezbe : Tas: Meczubiyet, istiğrak. Allah'ı hatırlayıp Allah sevgisi ile kendinden geçer bir hale gelme.
Meczub : Başkasının te'siri ile hareket hâlinde olan. Cezbedilmiş. Aklı gitmiş olan. Aşk-ı İlahî ile kendinden geçmiş. Deli. Divane. Mecnun
Mezheb : Yol. Gidilen yol. Tutulan çığır. Dinin esaslarında ve esas temel mes'elelerde bir olmakla beraber, teferruatta bazı muhtelif mes'eleler olması sebebiyle birbirinden az farklı müctehidlerin yolları. Müctehidlerden, kendilerine tâbi olunanların seçtikleri meslekleri. Füruatta Hanefi ve Şâfii; ve Akaidde Mâturidi ve Eş'ari gibi.
Eflâkî DeDe DER ki:
“Hazreti Mevlânâ buyurdu ki:
“Bir gün bana Melekût Âleminin yolları açıldı; ilâhi bir temaşa zevkiyle Mi’rac etmek nasib oldu; dördüncü kat göğe kadar çıktım, ama o feleğin yüzünü kararmış gördüm. Beytü’l- Mâmur denilen sarayın sakinlerinden bunun sebebini sordum. O makamın kudsal sakinleri:
“Bizim güneşimiz, Fakirler Sultanı Şems-i Tebrizî'yi ziyarete gittiği için karanlıkta kaldık!” dediler.”
“Ben o kutsal yerleri dolaşıp tekrar dördüncü kat göklere geldiğim zaman Büyük Güneşin eskisi gibi kendi merkezinde Nur ve ışık saçtığını gördüm.”
Tebriz taraflarında bir Aziz vardı ki, daima uyanık gönüllüydü, geceleri uyumazdı.
Gecenin birinde bir hırsızın dama çıkmak için kement attığını gördü.
Adam o sırada, halkın sesini işitince o tehlikeli durumda sığınacak bir yer bulamadı; telaş ve korku içerisinde kaçmaya çalışıyordu.
Bunu seyreden Aziz derviş, mum gibi erimeye başladı, zavallı hırsızın çektiği korkuyu düşündü.
Karanlıkta dama doğru yürüdü, başka bir yoldan hırsızın karşısına çıktı: “Dostum gitme!” dedi.
“Ben sana yabancı değilim. Yiğitlikte senin ayağının toprağıyım!”
Hemen kavuğunu, sarığını, yanındaki eşyasını yukarıdan hırsızın eteğine bıraktı ona çok özürler diledi ve:
“Haydi çabuk şimdi buradan kaçıp canını kurtarmaya bak; duman gibi kendini “YOK ET!” meye çalış!” dedi…
“Be” BAŞ-sıZ
“AyN” YAŞ-sıZ
“SîN” TAŞ-sıZ
TeLaŞ-sıZ!..
ZEVK 4472
ŞeMS-i ÜŞÜ-ttü YıLDıZlar!.. YeDİ YER-den BIÇAK-landı
YeDi DaMLa “Ah!.” ı DÜŞ-tü!. YeDi ReNK SOL-du AK-land!
SIĞmadı YeDi KaT GöĞe!.. YeDi yÖNden “YÂR” ÇAĞ-ırdı!
UÇ-tu GİT-ti “SON-SU” -zluğa!.. SıRR-ı SıFıR-a SAKlandı!..
15.05.11 03:23
şmsnşhdtnd..
DİNle!..kenDİNle!..
“Şimdi DAlgıç Mevlânâ'dır; Cevahir Tüccarı da Ben (Şemseddin-i Tebrizî) İNCİ de İKİmizin ARAsındadır.
Diyorlar ki: “İNCİye giden YOL sizin ARA-nızdadır. Biz ona YOL BUL-alım!”
“Evet!” DEdim,
“Fakat YOL budur! Ben sana bir şey ver demiyorum, ben “ALLAH YOLU-na GEL!” diyorum!”
Niyaz yoluyla ve Hal Diliyle biri sordu: “ALLAH YOLU hangisidir? Söyler misin?”
Ben: “ALLAH YOLU BUdur!” diyorum.
Elbette AKSARAY'a gidilirken bir KÖPRÜden geçilecektir!”
(MaKaLaT-ı ŞeMS)