Şualar

Bediüzzaman Said Nursî (k.s.) hazretlerinin hayatı ve eserleri.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
miratun-nur
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 1
Kayıt: 08 Ağu 2009, 02:00

Şualar

Mesaj gönderen miratun-nur »

Attarullah -Berlin-

Şuâât (Şualar..., IŞınlar...)

Mârifetü’n-Nebî
(Nebiliğe..., Peygamberliğe dair Allah’ı hakkına uygun tanıma kabiliyetlerinin dersleri (a.s.m.)).

Bediüzzaman Said Nursî

Telif Tarihi: 1339

İlk Baskı:
Evkâf-ı İslâmiye Matbaası, İstanbul
1339


• • •
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler :
1 : Bu tarih Rumî ise, 1923; Hicrî ise, 1921 tarihine tekabül eder

Bölümler
* Birinci Şua / Enbiya Meclisine Müracaat
* İkinci Şua / Zât-ı Nûrânîsine Müracaat
* Üçüncü Şua / Zaman-ı Mâziye Müracaat
* Dördüncü Şua / Asr-ı Saadete Müracaat
* Noktanın Zeyli / Peygamber muvaffaktır.
* Beşinci Şua / Sahife-i Müstakbele Müracaat(Şeriat)
* Şeriatın Ferde, Neve, Medeniyete Karşı Birkaç Nüktesi
* Altıncı Şuâ / Mu'cizat-ı hissiyeden süzülen şuâât-ı istişhaddır
* Zeyl
* Mukaddeme
* Tevhidin Tenviri

* Mârifetü'n-Nebî (Nebilige..., Peygamberlige dair Allah i hakkina uygun tanima kabiliyetlerinin dersleri (a.s.m.)

اَشْهَدُ اَنْ لاَۤ اِلٰهَ اِلاَّ اللهُ وَاشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللهِ (es'hedu en'la ilahe illallah ve es'hedu enne muhammedan resulallah := allah ın birligini ve muhammed (s.a.v.) in onun resulu oluşuna sehadet ederim.)

Bu kelime-i âliye (içinde yüce mânâlar taşıyan cümle) üssü’l-esas-ı İslâmiyet (İslâmın en temel esası) olduğu gibi; kâinat üstünde temevvüc eden (dalgalanan ) İslâmiyetin en nurânî (nurlu, aydınlık) ve en ulvî (yüce, üstün) bayrağıdır. Evet misâk-ı ezeliye (Bezm-i elest veya Kâlû-Belâ ile de tabir edilir; ezelî sözleşme; Allah ruhları yarattığı zaman ) ile peyman (yemin) ve yeminimiz olan iman, bu menşur-u mukaddesde (kutsal fermân -Kelime-i şehadet kastedilmektedir.-) yazılmıştır. Evet âb-ı hayat (hayat suyu, içene hayat veren su) olan İslâmiyet ise, bu kelimenin aynü’l-hayatından (hayat pınarından, kaynağından) nebean eder (kaynar, ortaya çıkar, fışkırir). Evet, ebede (sonsuzluga, sonsuz yaşamaya ve var olmaya) namzed ( aday) olan nev-i beşer (insanlık, insan türü) içinde saadet-saray-ı ebediyeye (sonsuz mutluluk sarayına; hiç bitmeyecek şekilde mutluluğun yaşanacağı Cennet hayatına) tayin (belli bir görevle görevlendirilen) ve tebşir olunanın (müjdelenen) ellerine verilmiş bir fermân-ı ezelîdir (zamanlar üstü buyruk, kelime-i şehadet). Evet şu kelime, kalb denilen avâlim-i gayba (gayb âlemlerine, görülmeyen ve bilinmeyen âlemlere) karşı olan penceresinde kurulmuş olan lâtife-i Rabbâniyenin (İlâhî hakikatleri hisseden ve mânevî zevkleri alan his, duygu; kalp lisân : dil) âyinesine (aynasina) in’ikas eden (yansıyan) Sultan-ı Ezelî’nin (hüküm ve saltanatının başlangıcı olmayan bütün zamanlara hükmeden Allah) tecellîsini (yansımasini) ilân eden bir harita-i nurâniyesidir (nurlu, etrafına nur saçan harita; bir harita gibi bütün varlık âlemlerinin Sultanı olan Allah’ın mülkünü özellikleriyle insanlara gösteren kelime-i şehadet) ve tercüman-ı beliğidir (belâgatli tercüman; sözleri kusursuz, muhatapların hallerine uygun ve onların akıllarını ve kalplerini aydınlatan Kur’ân-ı Kerim ). Evet, vicdanın esrarengiz (sırlı, gizemli) olan nutk-u beliğâne- sini (balâgatli nutuk; kusursuz ifadelerle muhatapların hallerine ulgun olarak akıl ve kalplerini aydınlatan nutkunu) cemiyet-i kâinata (kâinatta bulunan bütün varlıklara) karşı vekâleten (vekil olarak) inşad eden (bir şiiri veya edebi metni belli bir ahenkle okuyan) vicdanın (iyi..., kötüyü ayiran; kalbdeki duygu) hatib-i fasihi (meseleleri çok net ifadelerle muhataplarına veciz şekilde anlatan hatip) ve kâinata Hâkim-i Ezelî- yi (Ezelî Hâkim i; varlığının ve egemenliğinin başlangıcı olmayıp sonsuz olan Allah i) ilân eden imanın mübelliğ-i beliği (noksansız ve belâgatli bir şekilde tebliğ edeni) olan lisânın (dilin) elinde bir menşur-u lâyezalîdir (hükmü sonsuza kadar devam eden fermânidir).

İçinde yüce mânâlar taşıyan cümle İslâmın en temel esası olduğu gibi; kâinat üstünde dalgalanan İslâmiyetin en nurlu- aydınlık- ve en yüce- üstün - bayrağıdır.
Evet Bezm-i elest - Kâlû-Belâ..., ezelî sözleşme...,
Allah ruhları yarattığı zaman - ile yemin ve yeminimiz olan iman, bu kutsal fermân - kelime-i şehadet := şehadet kelimesi - yazılmıştır. Evet hayat suyu - içene hayat veren su- olan İslâmiyet ise, bu kelimenin pınarından - kaynağından - kaynar - ortaya çıkar, fışkırir - . Evet, sonsuzluga - sonsuz yaşamaya ve var olmaya - aday olan insanlık - insan türü - içinde sonsuz mutluluk sarayına - hiç bitmeyecek şekil- de mutluluğun yaşanacağı Cennet hayatına - belli bir görevle görevlendirilen ve müjdelenen ellerine verilmiş bir zamanlar üstü buyruk - kelime-i şeha -det -. Evet şu kelime, kalb denilen gayb âlemlerine - görülmeyen ve bilinmeyen âlemlere - kar- şı olan penceresinde kurulmuş olan İlâhî hakikatleri hisseden ve mânevî zevkleri alan his- duy- gu; kalp lisân, dil - aynasina yansıyan hüküm ve saltanatının başlangıcı olmayan bütün zamanlara hükmeden Allah in yansımasını ilân eden bir nurlu - etrafına nur saçan - haritasidir - bir harita gibi bütün varlık âlemlerinin Sultanı olan Allah’ın mülkünü özellikleriyle insanlara gösteren kelime-i şehadetidir (sehadet kelimesidir) - ve belâgatli tercüman - sözleri kusursuz, muhatapların hallerine uygun ve onların akıllarını ve kalplerini aydınlatan Kur’ân-ı Kerim -. Evet, vicdanın (kalb- deki; iyiyi kötüden ayirt edebilme kabiliyet) sirli - gizemli - olan balâgatli nutku - kusursuz ifadelerle muhatapların hallerine uygun olarak akıl ve kalplerini aydınlatan nutkunu - kâinatta bulunan bütün varlıklara vekil olarak bir şiiri veya edebi metni belli bir ahenkle okuyan vicdanin - iyiyi, kötüyü ayiran; kalbdeki duygunun - meseleleri çok net ifadelerle muhataplarına veciz şekilde anlatan hatibi ve kâinata Ezelî Hâkim i - varlığının ve egemenliğinin başlangıcı olmayıp sonsuz olan Allah i - ilân eden imanın noksansız ve belâgatli bir şekilde tebliğ edeni lisanin - dilin- elinde bir hükmü son -suza kadar devam eden fermânidir.

Bu kelime-i şehâdetin (sehadet kelimesinin ) iki kelâmı (sözü) birbirine şâhid-i sâdıktır (sadik sahid- dir). Ve birbirini tezkiye eder (temiz eder, aklar). Evet ulûhiyet (Allahlik vasiflari, özellikleri...), nübüv- vete (nebilige, peygamberlige, Allah in haberciligine...) burhan-ı limmîdir (evvelki..., önceki..., ilk delildir). Muhammed Aleyhisselâm Sâni-i Zülcelâle (en güzel ikram sahibi yüce sanaatkara - Allah a -) zâtiyle (sahsiyla) ve lisânıyla (diliyle) burhan-ı innîdir(gercek ben delilidir). Kelime-i şehâdetin (sahadet kelimesinin ) birinci kelâmına (sözüne) birinci burhanı (delili), ikinci kelâmıdır (sözüdür).

Bu şehadet kelimesi nin iki kelami - sözü - birbirine sadik şahiddir. Ve birbirilerini temizler - aklar-
Evet Allah'lik vasiflari - özellikleri - nebilige - peygamberlige, Allah in haberciligi'ne - evvelki - ön- ceki..., ilk - delildir. Muhammed Aleyhisselâm en güzel ikram sahibi yüce sanaatkara - Allah'a - şahsiyla ve lisânıyla - diliyle- gercek ben delilidir. şahadet kelimesinin birinci kelâmına - sözüne- birinci burhanı - delili -, ikinci kelâmıdır - sözüdür-.


Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler :
1 : Ben şehâdet ederim ki, Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur, yine ben şehadet ederim ki, Muhammed (a.s.m.) Allah’ın kulu ve peygamberidir.

Sual: HAŞİYE 1 Sâniin - herşeyi mükemmel bir şekilde ve san’atla yaratan Allah in - vücud - varlık, var olma - ve vahdetine - birlik - en vâzıh - açık - delil - yol gösteren, kilavuz, şahit, belge, tanik - nedir?

Sual: HAŞİYE 1 Herşeyi mükemmel bir şekilde ve san’atla yaratan Allah in varlık - var olma - ve vahdetine - birligine - en açık - delil - yol gösteren, kilavuz, şahit, belge, tanik - nedir?

Cevap: En parlak burhanı - kesin delili, sarsılmaz kanıti - Muhammed’dir (a.s.m.). Ve Nübüvvet-i Ahmediyye'nin - Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği'nin - en metin - kesin ve sarsılmaz, dayanikli, saglam - burhanı - kesin delil, sarsılmaz kanıt -, nübüvvet-i mutlakadır - peygamberlik müessesidir, ge- nel olarak peygamberlik kurumudur -.

Cevap: En parlak kesin delili - sarsılmaz kanıti - Muhammed’dir (a.s.m.). Ve Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği'nin en kesin ve sarsılmaz - dayanikli, saglam - kesin delil - sarsılmaz kanıt -, peygamberlik müessesidir - genel olarak peygamberlik kurumudur -.


Kâinatta - var olanvarliklarin hepsinde, yaratiklarda, dünyalarda - bir hakikat - gerçek - varsa, nübüvvet - peygamberlik - vardır. Hilkatte - yaratılış da, kâinat da - nizam - düzen - varsa, nübüvvet - pegamber -lik - zaruridir - zorunludur - .HAŞİYE 2

Var olan varliklarin hepsinde - yaratiklarda, dünyalarda - bir gerçek varsa, peygamberlik vardır. Yaratılış da düzen varsa, pegamberlik zorunludur - .HAŞİYE 2
Cevapla

“►Said Nursi◄” sayfasına dön