Mesnevî'de Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.) hazretlerinin hayatı ve eserleri.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
aliyarimdir
Üye
Üye
Mesajlar: 49
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Mesnevî'de Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen aliyarimdir »

Resim

Mesnevî'de Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem...

Giriş:

İslâm tasavvuf tarihinde varlığın mâhiyetini açıklama konusunda iki farklı çizgi ortaya çıkmıştır:
Vahdet-i vücud (tevhîd-i vücûdî),
vahdet-i şühûd (tevhîd-i şühûdî.)


Muhyiddin b. Arabî, Mevlânâ Celaleddîn Rûmî, Yûnus Emre gibi büyük tasavvuf ricâlinin üzerinde yürüdükleri vahdet-i vücud çizgisine göre ALLAH'tan başka var olan bir şey yoktur, dolayısıyla varlıkta ikilik mevcut değildir, varlıkta birlik vardır;
Bir, tek, yegâne varlık
ALLAH'tır, O'ndan başkası (mâ-sivâ) O'nun tecellîlerinden (yokluk aynasındaki görüntülerinden) ibârettir ve mâsivâda varlığın kokusu bile yoktur.
Vahdet-i şühûd anlayışında olanlara göre aslı yokluk olmakla berâber mâsivâ vardır; mâsivâ,
ALLAH'a mahsus sıfatların ve kemâlin karşıtlarıdır (zıtlarıdır), yokluk ve eksiklikten ibâret olan mâsivâda var olan her şey, ALLAH'ın isim ve sıfatlarının tecellîsidir, gölgesidir.
Bu tecellîler ve gölgeler yok değildir, vardır ve varlıkları
ALLAH'tandır.
Bir bilmek ve bir görmek, bunların varlıklarını inkar etmek sûretiyle değil, onları görmemek ve yalnızca varlık ve kemâlin kaynağına yönelmekle olur, sâdece onu müşâhede etmekle gerçekleşir; tıpkı gündüz vakti güneşi gören bir kimsenin yıldızları görmemesi gibi; yıldızlar vardır, fakat kişi onları görmemektedir, böylece onun görmesinde (şühûdunda) ikilik ortadan kalkmaktadır..
Bu iki çizginin ricâli birbirine saygı ve sevgi göstermekle berâber, karşılıklı olarak değerlendirme bakımından farklı davranmışlar, bir gurup diğerindekileri yolun başında veyâ ortasında görmüşler, sonuna vardıklarında hakîkati, kendileri gibi görüp değerlendireceklerini ileri sürmüşlerdir.
Ancak her iki gurubun üzerinde ittifak ettikleri esas,
Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem'in tartışılmaz büyüklüğü, örnekliği, rehberliği, insanı geliştirerek has kul yapan ilâhî-mânevî etkinin (feyzin) kaynak başı olduğudur.
Bütün târikatlarda mürşidler zincirinin baş halkası
Muhammed Mustafa sallallâhu aleyhi ve sellem'dir.

Meseleye dışarıdan bakanların bir kısmı, Hz. Mevlânâ'nın da aralarında bulunduğu vahdet-i vücud âriflerini diğerlerinden üstün görmüş, onları kabukta kalmış, bunları ise öze inmiş, zâhirden bâtına geçmiş, kemâlin zirvesine ulaşmış, hattâ Kur’ân ve hadîslerin zâhir ifâdelerinin ortaya koyduğu İslâm anlayışını geride bırakmış kişiler olarak anlayıp anlatmışlar, isteyerek veya istemeden Mevlânâ, Yûnus gibi zevâtı
Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem'den üstün, O'ndan sallallâhu aleyhi ve sellem'den bağımsız gibi göstermişlerdir.
Halbuki işin doğrusu, her iki irfan yolunun yolcularının da rehberlerinin
Hz. Muhammed Mustafa sallallâhu aleyhi ve sellem olduğundan ibârettir.
İslâm tasavvufunun mensupları, Kur'an ve Sünnet'in ışığında yol almışlar,
Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem'in örnek kulluk hayâtını özümsemişler, bu sâyede, yüksek seviyede ilim, ahlâk, iman ve yakınlık elde etmişler, bu yakınlığın bahşettiği biliş ve görüş ile âyetleri ve hadîsleri yorumlamışlardır.
İşte bu gerçeği Hz. Mevlânâ örneğinde ortaya koymak maksadıyla onun en son ve önemli eseri olan Mesnevî'yi baştan sona gözden geçirerek
Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem'le doğrudan ilgili olan beyitleri tesbit ve tasnif ettik.

Bu çalışma sonunda Mevlânâ'nın
Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem'e bakışı, O'na sallallâhu aleyhi ve sellem'e olan sevgisi ve bağlılığı, aşağıda tarafımızdan guruplandırılmış beyitlerinde apaçık ortaya çıkmış oldu.

(Beyitlerin tercümeleri Milli Eğitim Bakanlığı'nın yayımladığı Mesnevî tercümesinden alınmış -Birinci baskı: İst. 1946- cilt, sayfa ve beyit numaraları buradan verilmiştir).

(alıntıdır)
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/miscellaneous3513qg2il.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
aliyarimdir
Üye
Üye
Mesajlar: 49
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: Mesnevî'de Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen aliyarimdir »

1. Hz. PEYGAMBER'in sallallâhu aleyhi ve sellem Kemali, Derecesi, Yüce Ahlâkı, Eşsizliği:

(I-324)

Peygamber Mekke'yi fethetmeye uğraştı diye nasıl olur da dünya sevgisi ile itham edilir?
O öyle bir kişiydi ki, imtihan günü (yani Mi'raçta) yedi gökün hazinesine karşı hem gözünü yumdu, hem gönlünü kapadı.
Onu görmek için yedi kat gök uçtan uca hurilerle meleklerle dolmuştur.
Hepsi kendisini onun için bezemişti, fakat onda sevgiliye aşktan, sevgiliye meyil ve muhabbetten başka bir heva ve heves nerde ki:
O ALLAH ululuğu ile, ALLAH celâli ile öyle dolmuştu ki, bu dereceye, bu makama ALLAH ehli bile yol bulamaz.
"Bizim makamımıza ne bir şeriat sahibi peygamber erişebilir, ne melek, ne de ruh" dedi. Artık düşünün, anlayın...
(3950-3955).

Bu beyitlerde "Bana seni gerek seni..." diyen Yunusların da irfan kaynağını görüyoruz.
Mevlânâ'nın hadîs olarak naklettiği ifade, Hz. Peygamber'in (sallallahu aleyhi vesellem ) Allah'a yakınlığı ve mazhar olduğu ilâhî lütuflar, tecellîler bakımından eşsiz ve benzersiz olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/miscellaneous3513qg2il.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
aliyarimdir
Üye
Üye
Mesajlar: 49
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: Mesnevî'de Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen aliyarimdir »

II, 164.
Hz. Peygamber bir hasta sahâbînin hal ve hatırını sormaya geldi, çünkü peygamberin huyu tamâmıyla lütuf ve keremden ibâretti. (2140)

III, 370.
Peygamber dedi ki:
"Benim mi'racım Yunus'un mi'racından üstün değildir.
Benimki göklere çıkmakla oldu, onunki yerlere inmekle.
Zâten ALLAH yakınlığı hesâba sığmaz ki...
Yakınlık ne yukarıya çıkmaktır, ne aşağıya inmek. ALLAH yakınlığı varlık hapsinden kurtulmaktır...
(4510)

Hz. Peygamber'in sallallâhu aleyhi ve sellem ALLAH katında müstesnâ bir yeri, O'na eşsiz bir yakınlığı bulunmakla berâber mi'râcının, diğer peygamberlerin mi'râcından daha yükseklere çıkarak gerçekleştiğini zannetmenin yanlışlığı anlatılmaktadır;
ALLAH mekândan münezzeh olduğuna göre mi'râcın da zaman-mekan bağlamında bir yükseliş olarak anlaşılmaması gerekir.
Mevlânâ'ya göre mi’rac yokluğu gerçekleştirmek, fenâya ermektir, Hz. Peygamber'in sallallâhu aleyhi ve sellem mi'râcının üstünlüğü de O'nun sallallâhu aleyhi ve sellem fenâ mertebesinin üstünlüğünde ve kemâlinde aranmalıdır.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/miscellaneous3513qg2il.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
aliyarimdir
Üye
Üye
Mesajlar: 49
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: Mesnevî'de Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen aliyarimdir »


IV, 304.
Hz. Ahmed eğer o yüce kanadını açarsa Cebrâil ebedi olarak kendinden geçip gider.
Ahmed Sidre'den ve Cebrâil'in gözetme yerinden, makâmından, sınırından geçince ,
Cebrâil'e
"Hadi ardımca uç" dedi.
Cebrâil dedi ki:
"Yürü, yürü, ben senin eşin, eşidin değilim."
Hz. Ahmed tekrar " Ey perdeleri yakan, gel ben daha kendi yüce makâmıma gitmedim ki" dedi.
Cebrâil dedi ki,
"A benim güzel nurlu arkadaşım, bir kanat çırpıp buradan ileriye geçsem kolum yanar."
Bu hikâyeler hayret içinde hayrettir. ALLAH hasları, daha has olanların hallerini, görünce kendilerinden geçerler. (3800-)
Burada hasların hası olan Hz. Peygamber'dir sallallâhu aleyhi ve sellem .
Cebrâil dâhil diğer bütün has varlıklar O'nun sallallâhu aleyhi ve sellem mânevî hal ve derecelerini gördükçe, anladıkça hayretlere düşmekte, kendilerinden geçmektedirler.


V, 56.
Bir adam yokluğa erişir, kendisine yokluğu zînet edinirse, Muhammed gibi o adamın da gölgesi olmaz.
"Yokluk benim iftiharımdır" sırrına zînet yokluktur.
Bu çeşit insan, mumun alevi gibi gölgesizdir.
(670-)

V, 109.
Muhammed de etten, deriden meydana gelmiştir, bu hususta her beden onun cinsindendir.
Eti vardır, derisi vardır, kemiği vardır, fakat hiç bu bedenlere benzer mi?
O terkipte öyle mucizeler meydana geldi ki, bütün terkipler mat oldular.
(1320-)
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/miscellaneous3513qg2il.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
aliyarimdir
Üye
Üye
Mesajlar: 49
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: Mesnevî'de Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen aliyarimdir »

VI, 7.
(Toprak unsuru ve ruh unsurunun tabiatları farklı...)
Savaşlara da bak, o savaşlar barışların asılları. ALLAH uğrunda savaşan Peygamber gibi hani.
O iki cihanda da üstündür. Bu üstünü dil anlatamaz ki.
Irmak suyunu tamâmıyla içmenin imkânı yok.
Yok ama susuzluğu giderecek kadar içmenin de imkânı yok.
(65-)
Hz. Peygamber'in sallallâhu aleyhi ve sellem kemâli, mazhar olduğu özel muâmele ve tecellîler bir ırmak ise velîlerin, âriflerin ve kâmillerin anladıkları ve yaşadıkları bir içimlik su kadardır.

VI, 62.
Muhammed de elde bulunan, görünüp duran yüzlerce kıyâmetti.
Çünkü o her hakîkati, her sırrı çözüp bağlama yokluğunda hallolmuş, hakîki varlığa ulaşmıştı.
Ahmed bu dünyâya ikinci defâ doğmuştu.
O, apaçık yüzlerce kıyâmetti....
İşte onun için o güzel haberler veren,
"Ey ulular" demiştir, "ölümden önce ölün".(750-)

Nakledilen hadîs meâlinde "Ölmeden önce ölünüz" buyuruluyor.
Bundan maksat fânî, gölge, mevhûb (bağışlanmış) varlıktan sıyrılmaktır, kulun ilâhî varlıkta yok oluş hâlini yaşaması, "fenâ fillah" denilen bu hâli kendinde gerçekleştirmesidir.
Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi i ve sellem "Ölmeden evvel ölenlerin de öncüsüdür, en kâmil örneğidir.


VI, 225.
"Gözü ALLAH'dan başka bir şeye kaymadı" da (Necm: 53/17) onun için Muhammed her derdin şefaatçisi oldu.
Dünyâ gecesinde güneş perde ardındayken o ALLAH'ı görüyordu, ümîdi O'ndandı.
İki gözü de
"Biz senin göğsünü açmadık mı, ferahlatmadık mı seni" (Şerh: 94/1) sürmesiyle sürmelenmişti. Cebrâili'in bile görmeye tahammül edemediğini o gördü...
Kulların duraklarını gördü, hâsılı o yüzden ALLAH onun adını "Gören tanık" koydu. Şâhidin âleti keskin gözle keskin kulaktır. Geceleri bile uyanıktır, sırlar ondan gizlenemez.
(2855-)

VI, 260.
Mustafa buyurmuştur ki:
"Her peygamber gençliğinde yâhut çocukluluğunda mutlakâ çobanlık etmiştir.
Çobanlık etmeden, o sınavı geçirmeden ALLAH ona âlem başbuğluğunu vermez...
Vekarları, sabırları meydana çıksın diye ALLAH, onları peygamber yapmadan çoban yapmıştır.
Her buyruk sâhibinin de insanlara çobanlık ederken ALLAH buyruğunu gözetmesi gerekir.
(3290-)


*
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/miscellaneous3513qg2il.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
aliyarimdir
Üye
Üye
Mesajlar: 49
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: Mesnevî'de Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen aliyarimdir »


2. Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem'in şefâati, dünyâ ve âhiret hayâtında insanlara yardımı ve etkisi

II, 189.

(Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem ziyâretine gittiği bir hastaya ne yapıp da hasta olduğunu sordu, “yoksa yanlış bir duâ mı yaptın” dedi, hasta önce hatırlayamadı, "himmet et de hatırlayayım" dedi...)
Mustafa'nın nur bağışlayan huzûru hürmetine duâyı hatırladı./
Her yanı aydınlatan Peygamberin himmeti, ona hatırlayamadığını hatırlattı./
Hakla batılın arasını ayırt eden aydınlık, gönülden gönüle açılmış olan pencereden parladı.

(Adam Harut marut gibi "günahlarımın cezasını burada çektir, oraya kalmasın" diye duâ etmiş imiş, Hz. Peygamber bunu doğru bulmamış, böyle demek yerine ALLAH'a sığınmayı, tövbe etmeyi tavsiye etmiştir.) (2465-)

Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem'in tebliğ ettiği Kur'an ve onun en güzel açıklaması olan hadîsler objektif ve genel olarak hakla bâtılı birbirinden ayırmaktadır. Tasavvuf ehlinin benimsediği inanca ve yaşadıkları tecrübeye göre O'nun, hakla batılı ayırma, doğruyu hatırlatma etkisi bununla sınırlı değildir.
Gönlünü O'nun gönlü ile irtibatlandırmış, oraya bir pencere açabilmiş insanlar için subjektif ve özel olarak da aydınlanma vardır, devam etmektedir.

O'nun adının ve nûrunun koruyucu etkisi ile ilgili bir başka örnekler :


I, 58.
İncil'de Mustafa'nın, o peygamberler başının, o sefâ denizinin adı vardı./
Sıfatları, şekli, savaşı, oruç tutuşu ve yeyişi anılmıştı./
Hristiyan tâifesi (bir gurup Hristiyan) o hitaba geldikleri vakit sevab için/
Yüce adı öperler, lâtif vasfa yüz sürerlerdi...Onlar Ahmed adının sığınağında korunmuşlardı.../

Ahmed'in adı böyle yardım ederse acaba nûru nasıl korur! (725-740)

VI, 87.
(Bilâl âzâd edilince Ebû Bekir tarafından Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem'e getirilir.)
Mustafa onu kucakladı. Ona ne bağışladı, ne ihsanlarda bulundu kim bilir?/
Sanki bir bakırdı iksire kavuşmuş. Sanki bir müflisti, zengin bir defîne elde etmiş./...
Peygamberin o anda söylediği sözler geceye söylense gecelikten çıkar./
Sabah gibi apaydın olurdu; ben o sözleri anlatamam ki./


ALLAH çekişi, tesir ve sebeplerle olur. Harfsiz, dudaksız yüzlerce söz söyler ALLAH. (1060-)
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/miscellaneous3513qg2il.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
aliyarimdir
Üye
Üye
Mesajlar: 49
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: Mesnevî'de Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen aliyarimdir »


(Ebû Bekir'in ağzından) Ey ALLAH seçilmişi, bu seçilişinle dünyâyı dirilttin, halkın geri kalanlarını ileri götürdün, hele beni yok mu!/
...Nur aradım kendimi nûrun nûru olarak gördüm, Hûri aradım, kendimi hûrilerin bile kıskanacakları derecede güzel buldum...
Cennet peşindeydim, arayıp duruyordum, her cüzün bana bir cennet göründü.
(1075-)

II, 218.
(Zırar Mescidini yapıp O'nu davet edenlerin ağzından):
"Sen Ay'sın biz de Gece, bir an olsun bizimle hemdem ol da/
Gece cemâlinle gündüze dönsün, ey cemâli, geceleri aydınlatan güneş".
(2835-)

VI, 167.
Şeyh "Ben ALLAH'ım" dedi ama ileri gitti, bütün körlerin boğazını sıktı./
Kulun varlığı ALLAH varlığında yok olunca ne kalır? Bir düşün a çıfıt!/
Gözün varsa aç da bak, "Lâ" dedikten sonra artık ne kalır?...
Fermânında "Sen olmasaydın gökleri yaratmazdım" hadîsi yazılı olan zât, bir zâttır ki herkes onun nîmetlerine, onun rızık taksimine muhtaçtır.../
Rızıklar da onun rızkını yemektedir. Meyvalar da onun yağmuruna karşı dudakları kupkuru bir haldedir.
(2105-)

Bu beyitlerde "ene'l-hak: ben ALLAH'ım" demenin iki cihetten yanlış olduğuna işâret edilmektedir:

1. ALLAH'tan başka BEN yoktur, " ilâhe illâALLAH: ALLAH'tan başka ALLAH yoktur" sözü, O'ndan başka "ene:BEN" ve "mevcut:varlık" yoktur da demektir.

2. Kendisine "Sen olmasaydın evrenleri yaratmazdım" buyurulan Yüce Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem, maddî ve mânevî olarak yararlandığımız bütün nîmetlerin sebebi ve bu mânâda kaynağıdır; O'nun demediği bir söz, O'nun ileri sürmediği bir iddia, nasîbini ondan alan birisi tarafından nasıl ileri sürülebilir!

3. Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem'in ALLAH sevgisi, insanların, hattâ eşyânın Peygamber sevgisi.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/miscellaneous3513qg2il.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
aliyarimdir
Üye
Üye
Mesajlar: 49
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: Mesnevî'de Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen aliyarimdir »

I, 174.
Hannâne direği, peygamberin ayrılığı yüzünden akıl sâhipleri gibi ağlayıp inliyordu./
Peygamber,
"Ey direk, ne istiyorsun?" dedi. O da "Canım ayrılığından kan kesildi. /
Bana dayanıyordun, şimdi beni bıraktın, Minberin üstüne çıktın"
dedi.
(Hz. Peygamber ne istersin diye sorunca) "Dâim ve Bâki olanı isterim" dedi.
Peygamber, insanlar gibi dirilmesi için o ağacı yere gömdü.
(2110-2115).

Medîne Mescidi yapılınca Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem ön tarafa bir ağaç/sütun koydurmuştu, ona dayanarak halka hitab ediyordu.
Cemaat kalabalıklaşınca minber yaptırdı ve bir gün sütunu terk ederek minbere geçti, bu sırada sütundan gelen inleme sesini orada olanların tamâmı işitmişlerdi.
Sonradan bu sütun
"inleyen" anlamında "hannâne" adıyla anıldı.
Onu yalnızca
ALLAH ve kulları değil, cansız eşyâ da seviyor, ayrılığına dayanamıyordu.

IV, 209.
Âhir zaman peygamberi Ahmed, Rebîulevvel ayında göçtü, bunda hiç ihtilaf yoktur./
Gönlü bu göç zamanını haber alınca can ve gönülden o vakte âşık oldu./
Safer gelince, bu aydan sonra sefer edeceğim diye neşelendi./
Her gece bu buluşmanın iştiyakıyla sabahlara kadar,
"Ey yücelerden yüce yoldaş (dost)!" der dururdu./
"Kim Safer ayı gitti, Rebîulevvel geldi diye müjde verirse ben de onu cennetle müjdeler, ona şefaatçi olurum" dedi.../
Ukâşe gelip "Safer ayı çıktı" dedi, Peygamber de "Ey ulu arslan, cennet senindir" buyurdu./
Erler -görüyorsun ya- âlemden göçmeden (dolayı) neşeleniyorlar, şu çocuklarsa âlemde kalmalarına seviniyorlar./ İyi suyun tadını tatmayan kör kuşa acı su kevser görünür.
(2595-)

Bu beyitler Mevlânâ'nın, "düğün gecesi" mânâsındaki "şeb-i âruz" kavramını ve bu kavramı yaşamanın emsalsiz zevkini nereden ve kimden aldığını göstermektedir.
Evet
ALLAH'ın gerçek âşıkları için ölüm yokluğa göçüş değil, yokluk ve ayrılıktan varlık ve vuslata intikaldir; böyle bir intikal ise hüzün ve ağıt değil, neşe ve düğün dernek vesîlesidir.

V, 288.
Mustafa'yı ayrılık derdi kapladı, daraldı mı kendini dağdan atmaya kalkardı...
Hicab keşfedilip de o inciyi koynunda buluncaya kadar bu haldeydi./
Halk her çeşit mihnetten dolayı kendini öldürüp dururken mihnetlerin aslı olan bu ayrılığı nasıl çeksin?
(3540-)

V, 224.
Pak aşk Muhammed'le eşti. ALLAH aşk yüzünden ona "Sen olmasaydın..." dedi./
Hâsılı o aşktan (aşk yönünden) tekti, onun için
ALLAH onu peygamberler içinden seçti./
"Sen pak aşka mensup olmasaydın, sende aşk olmasaydı" dedi, "hiç gökleri var eder miydim?"...(2735-)
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/miscellaneous3513qg2il.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
aliyarimdir
Üye
Üye
Mesajlar: 49
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: Mesnevî'de Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen aliyarimdir »

4. Onun sallallâhu aleyhi ve sellem yolunu izlemek ve tebliğ ettiği dini yaşamanın anlam ve önemi:

VI, 15.
"Onların ağızlarını mühürledik" âyetinin mânâsını bil. Yolcuya bu mühim bir şeydir./
Bunu bil de belki peygamberlerin sonuncusunun yolu hürmetine ağzından o kuvvetli mühür kaldırılır./
Peygamberlerden kalan mühürleri Ahmed'in dîni hürmetine kaldırdılar./
Açılmamış kilitler vardı, onlar
"innâ fetahnâ" eliyle açıldı. O bu dünyâda da şefaatçidir, o dünyâda da. Bu dünyâda insanı dîne götürür, o dünyâda cennetlere./
Bu dünyâda
"Sen onlara yol göster" der, o dünyâda "Sen onlara ay gibi yüzünü göster" der./
O'nun gizli aşikâr işi dâima
"Ya RABBi, sen kavmime doğru yolu göster, onlar bilmiyorlar" demektir./
Onun nefesiyle iki kapı da açıktır, duâsı iki âlemde de müstecap olur. O'na benzer ne gelmiştir, ne de gelecek, bu yüzden son peygamber olmuştur./
Sanatında son derece ileri gitmiş bir üstâdı görünce
"Bu sanat sende bitmiştir" demez misin?/
Ey Peygamber, mühürleri kaldırmakta, kapalı kapıları açmaktasın, hatemsin, bu iş seninle ve sende bitmiştir. Can bağışlayanlar âleminde bir Hatem'sin sen./
Hâsılı mühürleri kaldırma ve kapıları açmada Muhammed'in işi tamâmiyle açıklık içinde açıklıktır...
(170-)
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/miscellaneous3513qg2il.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
aliyarimdir
Üye
Üye
Mesajlar: 49
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: Mesnevî'de Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen aliyarimdir »

IV, 115.
Aklı Mustafa'nın önünde kurban et, Hasbiyallah de, Yâni ALLAH'ım bana yeter. (1405-)

IV, 119.
Ahmaklar baş oldular da akıllılar başlarını kilime çektiler (başlarına kilim çektiler)/ Peygambere bu yüzden, "Ey kilime bürünen, ey ürküp kaçan, kilimden çık" (Müddessir: 74/1)/

Kilime baş çekme, yüzünü örtme, çünkü âlem şaşkın bir beden, sen bu âleme akılsın!/
Kendine gel de dâvaya kalkışanlardan arlanıp gizlenme, çünkü sende vahiy mumunun nurları var./
Kendine gel de geceleri kalk, çünkü ey Peygamber, mum, geceleri ayakta durur. Senin nûrun olmadıkça aydın gün bile gecedir, sana sığınmadıkça arslan bile tavşan sayılır/

Ey Mustafa bu nur denizinde kaptanlık et, çünkü sen ikinci Nuh'sun... Halvet zamânı değil, topluluğa gel ey Peygamber, hidâyet Kaf dağına benzer sen ise Humâsın.../
Ey şifâ, hastayı terketme, sağıra kızıp körün sopasını bırakma!/
Sen demedin mi ki,
"Körü yolda tutup yeden ALLAH'dan yüzlerce ecir alır, yüzlerce sevâba girer..."/
Öyleyse bu kararsız cihandaki körleri kater kater yed... Ey takvâ sâhiplerinin imamı, bu hayallere kapılanları yakîn makâmına kadar götür.../

Ey benim En Ulu Peygamberim, aklın mumu kasırgama karşı nedir ki!/
Sen vaktin İsrâfilisin, doğruca kalk da kıyâmetten önce bir kıyâmet kopar.
(1460-)

Mevlânâ bu beyitlerde şunu anlatıyor: Hz. Peygamber'in sallallâhu aleyhi ve sellem tebliğ ettiği gerçeklere ne akıl yoluyla ne de başka bir yoldan ulaşılabilir. Aklın ve bilimin alanı dardır, o alanın ötesinde vahyin ışığına ve Peygamber'in sallallâhu aleyhi ve sellem rehberliğine ihtiyaç vardır.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/miscellaneous3513qg2il.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
aliyarimdir
Üye
Üye
Mesajlar: 49
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: Mesnevî'de Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen aliyarimdir »

V, 101.
"Biz sana Kevser'i verdik" âyetini okumadın mı? Okuduysan neden böyle kupkuru ve susuz kaldın öyleyse!/
...Kimi Kevser'den benzi kızarmış görürsen onunla düş kalk, onun huyuyla huylan, çünkü o Muhammed huyuyla huylanmıştır./
Böyle yap da
"ALLAH için severler" den sayıl. Çünkü Ahmed'in ağacında biten elma ondadır (onunladır). (1230-)

5. KUR'AN'IN VE İSLÂM'IN ÖNEMİ, DEVAMLILIĞI

III, 96.
ALLAH'nın lûtufları Mustafa'ya vaitlerde bulundu da dedi ki,
Sen ölsen bile bu din, bu iman ölmez./
Senin kitabını, mucizeni ben yüceltirim, Kur'an'dan bir şey eksiltmeye, ona bir şey katmaya yeltenen kişiye ben mâni olurum./
ben seni iki cihanda da korurum. Sözünü kınayanları terk eder onları hor ve hakir bir hâle korum./
Hiç kimse Kur'an'ı değiştirmeye kudret bulamaz, ona ne bir şey ilâve edebilirler, ne ondan bir şey eksiltebilirler. Sen benden daha iyi başka bir koruyucu arama!/
Senin parlaklığını gün geçtikçe arttırır, adını altınlara, gümüşlere bastırırım./
Senin için minberler, mihraplar kurdururum. Ben seni öyle seviyorum ki, senin kahrın benim demektir./
Şimdi adını korkudan gizlice söylüyorlar, namaz kılacakları zaman gizleniyorlar, /
Melun kafirlerin korkusundan dinin mağaralarda gizli kalıyor ya.../
Bütün âlemi minarelerle dolduracağım, âsilerin gözlerini kör edeceğim ben. Kulların şehirler alacak, mevkiler bulacak./
Dinin balıktan aya kadar her tarafı kaplayacak.../
Kur'an'ın, Musa'nın asasına benzer, küfürleri ejderha gibi sömürüp yutar. Sen toprak altında uyursun ama o tertemiz söz, asâ gibi her şeye âgâhtır....
(1195-1210).
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/miscellaneous3513qg2il.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
aliyarimdir
Üye
Üye
Mesajlar: 49
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: Mesnevî'de Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem )

Mesaj gönderen aliyarimdir »

SONUÇ:

Hz. Mevlânâ'nın en son ve en meşhur eseri olduğu için seçtiğimiz Mesnevî'den derlediğimiz ifâdeleri, onun Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem hakkındaki duygu ve düşüncelerini açıkça ortaya koymaktadır.
O'na göre Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem en son, en kâmil ve en üstün peygamberdir.
Vahiy yoluyla alıp tebliğ ettiği Kur'ân ALLAH'ın kitabıdır, değişmemiştir, değişmeyecektir, hakîkat inkarının karşısında Mûsâ'nın (a.s) asâsı gibi işleyecek, sahte iddia ve görüntüleri silip süpürecektir.
Sevgisi kâinâtın yaratılmasına sebep teşkil eden Habîb-i Kibriya Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem hem maddî hem de mânevî bütün lütufların, ni'metlerin ilk sebebi ve bu mânâda kaynağıdır.
Onun sallallâhu aleyhi ve sellem insanı koruyan, kurtaran ve kâmilleştiren etkisi (şefâati) yalnızca âhirette değil, dünyada da geçerlidir, işlemektedir. Bütün âriflerin, tasavvuf büyüklerinin O'nun sallallâhu aleyhi ve sellem hakkında bilip aktardıkları, koca bir nehirden alınmış bir içimlik su kadar bile değildir.

Ölmeden önce ölenlerin, mâsivaya mahsus yokluktan yalnızca ALLAH'a âit olan varlığa sefer edenlerin en önünde ve en ilerisinde bulunan O'dur sallallahu aleyhi ve sellem.
O'nu sallallâhu aleyhi ve sellem örnek almayanların sonu hüsrandır.
O'nu sallallâhu aleyhi ve sellem seven ALLAH'ı sevmiş ve ALLAH tarafından sevilmiş olur, dünyâ ve âhirette insanın elde edebileceği en büyük kazanç işte bu sevgidir.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/miscellaneous3513qg2il.gif[/img]
Cevapla

“►Celaleddin-i Rumi◄” sayfasına dön