GÖĞE BAKALIM

Cevapla
Kullanıcı avatarı
rüzgargülü
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 184
Kayıt: 02 Haz 2011, 14:51

GÖĞE BAKALIM

Mesaj gönderen rüzgargülü »

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım


Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi aferin tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım


Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gizlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım


Turgut Uyar
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: GÖĞE BAKALIM

Mesaj gönderen MINA »

Durma gönlüm, GEL..GÖKten BAK-AKalım....


Resim
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
rüzgargülü
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 184
Kayıt: 02 Haz 2011, 14:51

Re: GÖĞE BAKALIM

Mesaj gönderen rüzgargülü »

ÇOK GÜZEL RESİM MİNA CAN, TEVAFUK Kİ

BENDE BUGÜN BU RESME BAKIYORDUM, AKŞAMLARI

EL AYAK ÇEKİLMEYE BAŞLAYINCA EVİMİZİN BALKONUNDA OTURUR,

MEHTAP OLDUĞU GECELER ÇOK DAHA ZEVKLİ OLUR AYI ,

YILDIZLARI SEYREDER DÜŞÜNÜRÜM...

VE HEP HAYAL EDERİM , GÖKYÜZÜNDEN YERYÜZÜNÜ SEYRETMEYİ,

GÖKYÜZÜNDE DOLAŞMAYI...

O YÜZDEN RESİM İÇİME SERİNLİK VERDİ.


SEVGİLERİMLE...
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: GÖĞE BAKALIM

Mesaj gönderen Gul »

Resim

"Allahümme ente es selâmü ve minke es selâm!"

Sevgili mina ve rüzgargülü,
Gökyüzünden yeryüzüne bakmak isteyişinizi okuyunca kalbimde Ahzab Sûresinin 56.Âyeti Kerimesi belirdi.

Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ(teslîmen)

Es salâtu ves-selâmu aleyke yâ nebiyullah sallallâhu aleyhi ve sellem!

Es Selâm olsun Ali kerremullahi veche efendimize.

Nebiyullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in gül yüzüne şahit oluruz inşallah.

Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: GÖĞE BAKALIM

Mesaj gönderen MINA »

Allah c.c razı olsun Sevgili Gül...
BİZ-imle paylaştığın güzel gönlün EBEDİ GÜLsün dilerİZ..

Gökyüzüne çadır kurmuş CANlar varmış, rüzgargülü CANımız..
NASipte var ise BULuşuruz...
OLmasaydı böylesi ARAtılmazdı ki..

*



Ahmaklar Mecnun’a dediler ki:

- Leyla pek o kadar ahım şahım güzel biri değil. Bu şehirde nice güzeller var ki; Leyla onların ellerine su bile dökemez. Ay yüzlü binlerce kız varken, niçin ömrünü şöyle biri için heder ediyorsun? Gel vaz geç, bunların içinden bir- ikisini seç sana alalım onları. Dertlerinden kurtulursun böylece!..

Mecnun dedi ki:

- Sûret testidir, güzellik ise şarap... Allah, bana O’nun sûretinden şarap içirmektedir. Halbuki; onun testisinden size sirke verdi de, perdeledi. Allah, bir testiden hem zehir verir, hem de bal. Onu; buna veren de Allah’tır, bunu; şuna veren de... Testiyi görürsün ama, şarap doğru olmayan göze görünmez, ancak ehli olan görebilir... Zehir yılana gıdadır da, başkasına derttir, ölümdür!.. Her nimetin, her mihnetin sureti bana cennettir ama, ona cehennemdir!... Şu halde; gördüğümüz her şeyde,hem gıda vardır, hem zehir. Fakat her göz bunu göremez. Bak şimdi, açın kulaklarınızı da iyi dinleyin: Yusuf’un sureti güzel bir kadehti. Babası o kadehten neş’e şarapları içerken, kardeşleri zehir içtiler de kinleri arttı. Zeliha!... şekerler yedi, aşktan sarhoş oldu .. Kadeh aynı kadeh!.. Kimine neş’e, kimine kin, kimine de aşk sundu.

Testi bu boyuttur, zahir alemidir... Şarap, gayb alemi.
Ey zatı gizli, ihsanı duyulur Allah’ım!... Sen su gibisin, biz değirmen taşına benzeriz, Değirmen taşının ıstıraplarla dönüşü, suyun varlığının tanığıdır.
Sen yel gibisin, biz toz gibi... Yeli gizlersin de tozu meydandadır.

Hani dağdaki çoban vardı ya!...
- Ya Rabbim!... Seni arayan çobana gel!... Gel de gömleğindeki bitleri ayıklayayım, kırayım. Çarığını dikeyim, eteğini öpeyim ... diyordu ya !.. Kimse aşk ve muhabbette ona eş olamazdı , fakat; Allah’ı tesbih etmeyi, O’na söz söylemeyi bilmiyordu. Aşkı gökyüzüne çadır kurmuştu da, köpeğe benzeyen can; o çobanın çadırı önünde bir köpek kesilmişti. Allah aşkının denizi coşunca; onun gönlüne vurur, senin de kulağına!...

Mesnevi:5.Cilt- Sayfa:269-.....-272
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
rüzgargülü
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 184
Kayıt: 02 Haz 2011, 14:51

Re: GÖĞE BAKALIM

Mesaj gönderen rüzgargülü »

GÖKYÜZÜYLE DÜETTE BU GECE GÖZLERİM,

İÇİMDE KOPAN FIRTINALARA EŞLİK EDER,

DIŞARDAKİ RÜZGAR...

SUSKUNLUĞUMA BOĞULURUM,

AĞLAYAN GÖZLERİMİN BARAJINDA...


SEVGİLİ MİNA CAN,

BUL- UŞURUZ NE DEMEK .

BİZ CENABI ALLAH ' IN

KABE KILDIĞI,

GÖNÜLLERDE BUL-UŞMUŞUZ...

RABBİM DAİM EYLESİN İNŞE ALLAH

AMİN.
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: GÖĞE BAKALIM

Mesaj gönderen MINA »

rüzgargülü yazdı: SEVGİLİ MİNA CAN,

BUL- UŞURUZ NE DEMEK .

BİZ CENABI ALLAH ' IN

KABE KILDIĞI,

GÖNÜLLERDE BUL-UŞMUŞUZ...

RABBİM DAİM EYLESİN İNŞE ALLAH

AMİN
.[/b]
amin..

***
Resim



Bir “şey”dir gül. Gönül adamı da bakar ona, botanik bilgini de. Gördükleri büsbütün farklıdır birbirinden. Gittikleri yol da… Ama vardıkları nokta hep aynı olacaktır.

Gönül adamı kemal gözüyle bakar güle ve onda “ekmel-i mahlukât”ı görmek isterse görür. Botanik bilgini şüphe gözüyle bakar güle ve hakikatini; renginin, kokusunun kaynağını arar durmadan ve bir gün bulur da.

Şüphesinin bittiği yer, onun da ekmel-i mahlukâtı gördüğü yer olur genellikle. Burada daha kazançlı olan botanik bilgini midir, yoksa gönül adamı mı?Gönül adamı bulunduğu noktada statiktir, durağandır; ama botanik bilgini çaba içindedir, enerji üretir. Elbette çaba ve üretim miskinlikten çok ötede bir kazançtır. Tersinden okuyalım: Gönül adamı bulmuştur. Bulmuşluğun bilgisiyle bilgelik kazanmıştır; ama bulduğuyla yetinmektedir.

Botanik bilgini hiç durmadan sorar ve arar. Onun “Neden?”, “Nasıl?”, “Niçin?”leri karşısında gönül adamının “Daha!” “Dahası!.”, “Ötesi!”, “Mâverası!” gibi arzuları yoktur nedense. O büyük bir teslimiyet ve tevekkül ile kendini yinelemekte; ama yenilememektedir. Gönül adamı bir sistemin muhafızıdır.

Gönül adamı ile botanik bilgininin çatışmasından bütün bilim ve felsefe teorileri nasibini almış, tartışmalar, hakaretler ve küfürler medreseleri ve tekkeleri, akademileri ve kiliseleri doldurmuş, zahid ile rind; şarap ile riyazet, bilgi ile sezgi, madde ile manâ, yazı ile söz, kitap ile aşk birbirlerine gülümseyerek bakmamış yüzyıllarca. Oysa ne kadar da ihtiyaçları vardı birbirlerini anlamalarına ve ne kadar da muhtacız şimdi zıtları birleştirmeye. Laboratuvarlarda gül damıtmak, gönül potalarında kor çelikler dökmek gerekiyor artık.

Dünyanın döndüğünü Konya’da Yunus’lar, suyun kaldırma gücünü Kırşehir’de Bektaş’lar, yerçekimi kanununu Simavna’da Bedreddin’ler haykırmalı artık. Biz Gazzalî’lere, İbn Arabî’lere, İbn Haldun’lara muhtacız yeniden. Akıl ile gönlü buluşturmaya muhtacız.

Newton yahut Keppler; Hallac yahut Mevlana… Hepsi de geldikleri son noktada aynı hakikati buldular: Yaratıcı’yı…

Bütün botanik bilginlerinin, bütün gül araştırmalarının sonunda gelecekleri yer, gülün hakikat-i Muhammedî olduğunun idraki noktası, yani gönül adamının bulunduğu yerdir. Bir botanik bilgini aklıyla yaptığı bütün araştırmaların ve bütün yolculukların sonunda, başarısıyla mutlu olacağı nihai noktada önce gönlü, sonra da gönül adamlığını bulur.

Bütün mutlulukların idrak edildiği yer gönüldür çünki. Başka türlü ifadesiyle, aklın ulaştığı nihai noktada, kendi mutluluğu için gönüle ihtiyacı vardır. Bu durumda gönül ile aklın birbirini yalanladıkları, büyük bir yalan; yekdiğerini tamamladıkları ise en büyük gerçektir. O hâlde akıl bir şey başarınca bunu gönülde hissedebilirken; gönül duyacağı mutlulukları neden aklıyla ölçemesin?!… Akıl adamı olmak gönül adamına yasak mıdır? Akılla koşmak gerektiğini gönül adamı inkar mı eder?!..

Botanikçi, gönül adamı misali teenni gösterse bilgin olabilir mi sizce?
Bir gönül adamı olmak, elbette akıl ile gelinebilecek ilerlemelerin ötesindedir. Gönül adamı, gönül adamlığı iddiasında değildir. Gönül adamlığı ne yalnızca hırkada, ne yalnızca posttadır. O bir duyuş, o bir hissediştir ki değme kula nasip olmaz. Buna rağmen yalnızca gönül adamı olma iddiası kuru bir efsaneden ibarettir. Neden mi böyle söylüyoruz? Bilgi ile donatılmamış bir gönlün idrak ve irfanı, bir fikr-i sabit gibi, belki bir kısırdöngü gibi aynı çember içinde devinmeye, kendini tekrara mahkumdur da ondan. Bir gönül adamı botanik bilgini olamıyorsa kapatsın gönlünün kapılarını gitsin. Ve botanik bilgini gönül adamı olamıyor diye ne kimse kötülesin onu, ne de küçük görsün.

Gül bir “şey”dir. Botanik bilgini ona renk ve kokunun nasıl geldiğinin peşinde koşarken, gönül adamı o rengi görüp kokuyu hisseder. Botanik bilgini güle renk ve kokuyu veren gücü bulduğu an gönül adamının bulunduğu yere ulaşır. Gönül adamı ise, renk ve kokunun nasılını düşünmedikçe botanik bilginine asla yetişemez!?..

Gönüllerimiz birer Yusuf, akıllarımız Ken’an diyarı.

Yusuf’u bulanlar Ken’an’dan uzak, Ken’an’dakiler Yusuf’u aramıyorlar ve belki Ken’an’a bir Yusuf gerektiğini de unutmuşlar.

Sonuç: Gönül, akıl ile ulaşabildiğimiz bütün zirvelerdeki mutluluğun adıdır ve galiba bizim, botanik bahçelerinde yalnızca bilginlere değil, gönül adamlarına da ihtiyacımız var. Gönül Kâbe’leri bilim adamlarını özledi.

İskender Pala
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
rüzgargülü
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 184
Kayıt: 02 Haz 2011, 14:51

Re: GÖĞE BAKALIM

Mesaj gönderen rüzgargülü »

GÖKYÜZÜ PRENSESİ

SEN GÖKYÜZÜNDESİN,

BEN YERYÜZÜNDEYİM,

SENSİZLİK DENİZİNDEYİM,


CEHENNEMDEYİM...


BİR IŞIK,

BİR HABER,

BİR GÖZ KIRPIVER...

SENİN DÜNYANA GELEYİM,

SENİN DÜNYANDA ÖLEYİM...
Resim
Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön