EL HÂDÎ c.c.

EL HÂDÎYYÜ
 

        Hüdâ, hedy, hidâyet (doğru yolu bulmak, yol göstermek, rehberlik etmek) kökünden türeyen sıfat isimdir.
El Hâdî : İnsan sûretinde halkedilip, aklı olup, hür olup da özgür iradesini kullanma rüşdüne (bedenî, aklî, nefsî, kalbî ve de ruhî) eren kullarına nebîler gönderip, nakli sunup, açıklatıp ve uygulatıp, salahı ve felahı emredip, sapıklıktan sakındırıp, hakkı ve hayrı ilham edip, inanmayı tercih edenler için hidâyetini halkeden ve ömür boyunca hakta ve hayırda kılavuzluk eden ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL …

        El Hâdî ismi, Kur’ân-ı Kerîm’de 10 âyette geçmekte olup 2 âyette ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL’e nisbet edilmiş (Hacc 22/54; Furkan 27/31bkz.), 2 âyette de Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)‘e nisbet edilmiştir. El Hâdî isminin El Latîfü, El Veliyyü, Er Reşîdü, El Berru ve El Fettâhu isimleri arasında anlam örtüşmesi vardır.

        Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “ALLAH’ım! Senin saptırdığını hidâyete erdirecek hiç bir kimse yoktur.” buyurmuştur.  (Müslim, Cum’a, 45-46)

El Hâdî : Hidâyet yolunu gösteren ve hidâyete doğruluğa eriştiren. Kullarını; Emrullahla Muradullaha ulaştıran. Kullarına kulluk imtihanında gerekli, lâzım ve lâyık olan maddî-mânevî imkanlar bahşedip sıla yollarını da gösteren, dalaletten uzaklaştırıp hidâyette kılıcı olan ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL.

Hâde : Dalaletten uzaklaşmak ve hidâyete gelmek.
Tehevvede : Hidâyete gelip salih amel işlemek