34. VASİYET

 
Muhiddin-i Arabî buyuruyor:
 
Komşu ve yakınlık haklarını koru! Kimin evi daha yakın ise, onu tercih et!
Çünkü ALLAH’ın sana ihsan ettiği nimetlerde komşularının hakkı vardır.
Onlara ikram ederken en yakın komşundan başla.
Komşularından zararı defet, isterse kâfir olsun.
Onun da komşuluk hakkı vardır.

Acaib bir hikâye:
Bir köylünün avlusuna çekirgeler iner.
Başkaları çekirgeleri avlamak için gelirler.
Onları ellerinde âletleriyle görünce:
“Ne var?” diye sorar.
Onlarda lâtife tarzında:
“Senin komşuları avlamaya geldik!” derler.
Hane sahibi:
“Mademki onlar benim komşularımmış, yemin ile söylüyorum ki, onları avlamaya sizi bırakmam!” der ve kılıncını çeker.
Komşu kelimesine riâyeten bunu yapar.

İmam-ı Mâlik’e :
“Deniz domuzu yenir mi?” dediler de:
“haram” dedi.
“O balık değil mi?” dediler.
“Siz hınzır!” dediniz buyurdu.

(Çekirge yenilir amma âfet olan çekirgeler değil.
Âfet çekirgesi bir iş görmektedir.
Biyolojik olarak vücudunun hıltı asiddir.
Mideye zararlıdır.
Bir azabın tecellîsine vesiledir.
Belki bir âfatı ref’ediyor, belki bir haramı kaldırıyor.
Daha mühim bir sebebi vardır.
Amma, açıklanmaması tenbih edilmiştir.)

Komşunun ezâsını, güzel bir tarzda karşılamalı.
Bir köylü Resûlullah’a geldi.
Ve dedi ki:
“Sana Kur’ân geliyormuş, en fasih kimseler bile ona muarefe edemiyorlarınış. Benim sözlerimi dinle!” dedi ve iyi huylara dair üç beytini okudu.
“Sana gelen Kur’â n da bunların benzeri var mı?” dedi.
O zaman Resûlullah:
“F U S S I L E T” sûresinden şu, iki âyeti okudu.
Âyetlerin ıneâli:
“İyilik, kötülüğe müsavi olmaz.
Sen kötülüğü en güzel huy ne ise, onunla karşıla.
O vakit görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse bile, sanki senin yakın dostun olmuştur.
Bu güzel huya, sabırlı olanlardan başkası kavuşturulmaz.
Buna, büyük bir nasibe malik olandan başkası eriştirilmez”.
O, fasih köylü şair dedi ki :
“Buna erişilmez, bundan güzeli de olmaz.
Bunu insan söyleyemez.
Sen Resûlullah’sın ben de iman ettim.”
Evet, Kur’ân-ı Hakim’in icazını onlar anladılar.
Kardeşine, zalim de olsa, mazlum da olsa yardım et!
Zâlim kardeşine şeytan vesvese verdi.
Onu, başkasına zulmetmeye sürükledi.
Şeytanın bu vesvesesini, ondan defetmek için yardım et!
Senden yardım bekleyenden elini çekme!
ALLAH, hiç bir şeye, hiç bir yardıma muhtaç olmadığı hâlde; Muhammed sûresinde:  
“Eğer, siz ALLAH’a yardım ederseniz O da size yardım eder” buyurdu.
ALLAH’ın yarattıklarını hakir görme.
ALLAH, onları yaratırken hakir görmedi.
Kadınlara hitaben; sakın komşularınızın hediyelerini hakir görmeyin isterse bir paça olsun.
Tahkir, Câhilliktir.
La’net, sövmek, bağırmak, çekiştirmek komşuluğa yakışmaz.
Dilini de kötü sözlere alıştırma!
 
 
 
Hılt : Bir şeye karışık, karışmış bulunan. * Eski tıbda: Ahlât-ı erbaa (Kan, salya, safra, dalak) dan birisi. * Soyu, nesebi karışık kimse.
 
وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ
Ve la testevil hasenetü ve les seyyieh idfa’ billeti hiye ahsenü fe izellezi beyneke ve beynehu adavetün keennehu veliyyün hamim : İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.” Fussilet 41/34)
 
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ
Ya eyyühellezine amenu in tensurullahe yensurküm ve yüsebbit akdameküm : Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a (Allah’ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.” ( Muhammed 47/7)
 
Muarefe : Karşılıklı görüşme ve tanışma. * Gr: Nekre olmayan kelime. Muayyen ve harf-i târifli olmak. (Bak: Lâm)
 
Ref’ : Kaldırma, yüceltme, yukarı kaldırma. * Lağvetme, hükümsüz bırakma. * Gr: Arapça bir kelimenin sonunu merfu’ (ötreli) okumak.
 
İcaz : (İycâz) Edb: Az söyle çok şey anlatmak. Sözü muhtasar söylemek. Çok mânaya gelen kısa cümlenin hâli. Mâruf ve müteârif olan cümleden kısa bir cümle ile maksadı ifâde san’atı.Böyle sözlere mucez, veciz veya vecize denilir.
 
Hakir : Küçük. Ehemmiyetsiz. Kıymetsiz. İtibarsız. Kudretsiz.
 
Vesvese : Şübhe. Tereddüt. Kuruntu. Aslı olmayan ihtimaller.
 
La’net : Nefret. Tiksinti. ALLAH’ın rahmetinden mahrumiyyet.
 
Paça : koyun ayağı