24. VASİYET

Muhiddin-i Arabî buyuruyor:
 
ALLAH’ın mü’min kullarına selâm vermek, yemek yedirmek, ihtiyaçlarına koşmak, sûretiyle sevgi göster!
 
Resûlullah şöyle temsil buyurdular:
“Muhabbet esirgememek ve merhamette, mü’minler bir cesed gibidirler. O cesedin bir azasında ağrı olursa, vücudun her tarafından o ağrı duyulur.”

Mü’min kardeşleri hakkında bunu böyle düşünen, kardeşinin ferahıyla ferah, ezâsı ile müteezzi olmalıdır.
Eğer, bu hâl görülmezse, Din kardeşliği tahakkuk etmemiştir. Demek, mü’min’olunca kardeşin çoğalıyor:
Bir de Mü’min ALLAH’ın isimlerindendir.
Sûreta, bu ismi taşımak, nesebini ALLAH’a bağlamaktır.
Mü’min, mü’minin kardeşidir.
Onu terketmez.
Böyle Mü’min olan, işleriyle, sözleriyle, hâliyle bunu tasdik eder. Öyle olunca, ALLAH’ın hıfzına girer.
Peygamberler ma’sum’dur.
ALLAH dosttan da Mahfuz’dur. . .
Aza : organ.
 
Ferah : Şen, sıkıntıda olmayan. İç açıcı. Şenlendiren. * İnşirah. Sevinç.
 
Müteezzi : Ezâ duyan. Üzgün, incinen. Cefâ gören.
 
Tahakkuk : Bir şeyin doğruluğunun meydana çıkması. Gerçekleşmek. Delil ile isbat edilmek. Sabit ve hakikat olduğu aşikâr olmak.
 
Neseb : Sülâle, hısımlık, karabet, soy. Baba soyu, atalar zinciri. * Vuslat.
 
Hıfz : Saklama. Koruma. Siyanet. Muhafaza. * Ezber etmek. Hatırda tutmak. Kur’an’ı ezberde tutmak.
 
Ma’sum : Günahsız, suçsuz.