1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Divan Külliyatı

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2010, 12:28
gönderen hamdolsun
Derdlerini derd edenler derdden ölüyorlar.
Derdlerini zevk edenler zevkten diriliyorlar!
”

kulihvani

RABBim bİZi zevki selim ,aklı selim,kalbi selim ol-AN-lardan eylesin


Haddeden geçmiş nezâket yâl u bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şîşeden ruhsâr-ı al olmuş sana


NEDİM

Süzgeçten geçip nezâket sana boy, bos, endâm olmuş
Şarap şişeden sızıp senin yanağına allık yapmış

Re: Divan Külliyatı

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2010, 12:38
gönderen hamdolsun
Can vermek zor imiş diye duydum
Benim sevgilimse bahse konu olAN kolay öğretir(Kanuni-Muhibbi)

beytn özgün halini bulunca eklerim inşAllahu muhammedi cANlar



Ey gönül bir derde düş kim, anda dermân gizlidir
Gel eriş bir katreye, kim onda ummân gizlidir

Terkedip nâm-u nişânı giy melâmet hırkasın
Bu melâmet hırkasında nice sultan gizlidir
...
Tut Hakk-ı bilmek istersen ehl-i irşâd eteğin
Niceler bilmediler kim böyle erkân gizlidir

Değme bir horû hâkire hor deyu kılma nâzar
Kalbinin bir köşesinde arş-ı Rahmân gizlidir

Bu cihân derviş nâm oldu nihân ender nihân
Sen hicâp altında kaldın sanma sultân gizlidir

Eşrefoğlu Rumi Divanı


Bu şehr-i Stanbul ki bî-misl ü bahâdır.
Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedâdır.
Nedim.


Gerdun sitem-i bahtı kara etmeye değmez
Vallahi bu gamhane bir aaahhh etmeye değmez
Ş.Yahya

Re: Divan Külliyatı

Gönderilme zamanı: 23 Oca 2011, 21:15
gönderen hamdolsun
Merdümü dideme bilmem ne füsün etti felek
Giryemi füzün kıldı aşkımı hun etti felek
Şirler pençe-i kahrımdan olurken lerzan
Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek


Y A V U Z S U L T A N S E L İ M .

Re: Divan Külliyatı

Gönderilme zamanı: 23 Oca 2011, 21:32
gönderen kulihvani
Teşekkürler hamdolsun çok şükür..
Trabzon'da Şehzâdeyken bir Rum Kızına Abayı yakan, Babası Hükümdara Derdini Anlatamayan ve AŞKın ACIsını Yaşayan Yavuz Sultan Selim, sanki miskin bir kedi gibi USluca AŞKı Anlatmakta..


Merdûm-i dîdeme bilmem ne fûsun etti felek
Giryemi kıldı fûzun eşkimi hûn etti felek
Şi'rler pençe-i kahrımda olurken lerzân
Beni bir gözleri âhuya zebûn etti felek


Yavuz Sultan Selim HÂN

Şiirin ÂNlayışımca mânâsı;

Göz bebeğime bilmem ne sihir etti Felek
Gözyaşımı feyazan-çokça ve kan etti Felek
Pençemin kahrından aslanlar titrerken
Beni bir Ceylan gözlüye köle etti Felek..



Re: Divan Külliyatı

Gönderilme zamanı: 23 Oca 2011, 22:20
gönderen hamdolsun
evet hocam çok güzle bir şiir bendende şükran şükran şükran sizedir hocam

yavuzda yavuzmuş hanii...
ben bu mısrayı koca bir roman devirdikten sonra anca anlayabildim

evet aslanları kahredebilirsin ama feleğe bak bir gözleri ahuya zebun ediyor felek ..gülce gibi gülce mecaz değil maraz değil


Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzden
Dabbetülarzdan
Deccalden,yedi düvelden
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce'den


yine yavuza atfedilir

“Derdi olan neylesin?”

Akşam çadırına gelip de yatağının üzerinde küçük bir kağıt parçası bulan Yavuz Sultan Selim Han, kağıdı okuyunca bu notu yazanın, çadırını süpüren cariye olduğunu anlar. Ve kâğıdın arkasına cevabını yazar:

“Derdi neyse söylesin.”

Kâğıdı aynı yere bırakır. Sabah olunca da çıkıp gider. Bir müddet sonra Cariye temizlik için çadıra geldiğinde ilk iş olarak kâğıdı arar. Kâğıdı bıraktığı yerde duruyor bulur. Kaparcasına kâğıdı alıp okuduğunda heyecanı bir kat daha artar. Halifenin cevabından cesaretlenen cariye, kâğıdı çevirip dünkü notunun altına şu cümleyi ekler:

“Korkuyorsa neylesin?”

Akşam olur. Halife çadıra döner. Kâğıdı okur ve cevabı yazar:

“Hiç korkmasın söylesin.”

Sabah bu cevabı okuyan cariye artık kararını vermiştir: Aşkını bu akşam halifeye söyleyecek. Ne olacaksa olsun artık. Ve o gün temizliği bitirdiği halde gitmeyip Halifeyi beklemeye başlar. Yavuz Sultan Selim Han akşam çadıra dönünce cariyeyi kendisini bekler bulur. Cariye, Halifeyi görünce hemen ayağa kalkıp temenna durur. Yavuz Selim Han "Buyurunuz, sizi dinliyorum" deyince, cariye bütün cesaretini toplamaya çalışırken, titreyen ellerini gizlemek için elleriyle dirseklerini tutarak kollarını kavuşturur. Heyecandan yüzü kıpkırmızı olmuştur. Kalbi yerinden fırlarcasına atarken, titrek ve mahcup bir sesle: "Efendim...” der. “Cariyeniz..." ve cümlesini tamamlayamadan “ALLAH!” diye feryad ederek yığılıp kalır. Kalbine sığmayan aşkını söyleyemeden ruhunu teslim eden cariyenin, bu tertemiz aşkı karşısında Koca Halife gözyaşlarını silerek etrafındakilere şöyle der:

“Gerçek aşkı şu cariyeden öğrenin. Zira âşık, mâşukunun yolunda olur ve o yolda ölür.”


üzülüyorum ALLAHım bu ülkenin çoçuklarına niye ER olacak düzen kurulmuyor Kreş denilen yerlerde erkek çoçuklarıan bale yaptıran zihniyet bu çoçuklardan ne bekliyor ? Analar niye YAVUZ doğuramıyor LÂ İLÂHE de niye ısrar edelim ...kreş kelimesinde hayvan barınağı olduğunu duymuştum televizyondan batı batı dedikleri ne ki batılarda doğularda ALLAHın ,niye özümüze sahip çıkmayız batı bize sahte ışıklı yıldızlı bir gökyüzü vaad ediyor ediyor ''İSTE YETERKİ OLUR EVRENE TİŞTREŞİM GÖNDER '' iki gün gülersin bu cümleye evren kim ya ben ona titreşim gönderiyim LÂ İLÂHE İLLÂ ALLAH de al sana titreşimin şahı hası ...İstikbal KÖKlerdedir.