1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

MEHİR

Gönderilme zamanı: 25 Eki 2009, 07:38
gönderen Gul
Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor:

"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir kadın gelerek: "Ey Allah'ın Resülü, dedi. Sana nefsimi bağışlamaya geldim.''

Aleyhissalâtu vesselâm kadına şöyle bir nazar edip sonra tepeden tırnağa gözden geçirdi, bir de sâbit baktı ve sonunda (hiçbir şey söylemeden) başını yere eğdi.

Kadın, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın, hakkında hiç bir hükme varmadığını görünce oturdu.

Derken bir adam doğrulup:
"Ey Allah'ın Resülü! Sizin ona ihtiyacınız yoksa onu bana nikahlayın!'' dedi.

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Yanında (buna mehir olarak verecek) bir şeyler var mı?'' diye sordu.

Adam: "Vallahi yok. Ey Allah'ın Resülü!'' deyince: "Ailene git, bir şeyler bulabilecek misin bir bak!'' dedi.

Adam gitti ve az sonra geri geldi:

"Hayır, vallahi ey Allah'ın Resulü hiç bir şey bulamadım!'' dedi.

Resûlullah tekrar: "İyi bak, demirden bir yüzük de mi yok!'' buyurdu.

Adam tekrar gidip yine geri geldi ve: "Hayır! Vallahi ya Resülullah, demirden bir yüzük bile yok! Ancak işte şu izârım var, yarısı onun olsun'' dedi.

Sehl der ki: "Adamın ridası yoktu''

Aleyhissalâtu vesselâm: "İzarın ne işe yarar? Onu sen giyecek olsan onun üzerinde bir şey olmayacak, şayet o giyecek olsa senin üzerinde bir şey kalmayacak!'' buyurdular.

Bunun üzerine adam oturdu. Epey bir müddet oturduktan sonra, kalktı.

Resulullah aleyhissalâtu vesselâm onun döndüğünü görünce, geri çağırılmasını söyledi. Adamı çağırdılar.


"Kur'ân'dan ne biliyorsun (hangi süreler ezberinde?)" diye sordu.

Adam: "Şu şu süreleri biliyorum!'' diye bildiklerini saydı.

"Yani sen bunları ezbere okuyor musun?" diye tekrar sordu.

Adam: "Evet! '' deyince,

Resülullah aleyhissalâtu vesselâm:"Haydi git, ben kadını sana temlik ettim'' buyurdu.''

Bir rivâyette: "Kur'an'dan bildiklerin(i öğretmen) mukabilinde onu sana nikâhladım" buyurdu."

Buhari, Nikâh 6, 32, 35, 37, 40, 44, 50, 51, Vekâle 9, Fedâilu'l-Kur 'ân 21, 22, Libas 49; Müslim, Nikâh 76, (1425); Muvatta, Nikâh 8, (2, 526); Ebu Dâvud, Nikâh 31, (2111); Tirmizi, Nikâh 22, (1114); Nesâi, Nikâh 62, (6, 113).

Re: MEHİR

Gönderilme zamanı: 07 Haz 2010, 13:07
gönderen hamdolsun
Gul yazdı:Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor:

"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir kadın gelerek: "Ey Allah'ın Resülü, dedi. Sana nefsimi bağışlamaya geldim.''

Aleyhissalâtu vesselâm kadına şöyle bir nazar edip sonra tepeden tırnağa gözden geçirdi, bir de sâbit baktı ve sonunda (hiçbir şey söylemeden) başını yere eğdi.

Kadın, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın, hakkında hiç bir hükme varmadığını görünce oturdu.

Derken bir adam doğrulup:
"Ey Allah'ın Resülü! Sizin ona ihtiyacınız yoksa onu bana nikahlayın!'' dedi.

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Yanında (buna mehir olarak verecek) bir şeyler var mı?'' diye sordu.

Adam: "Vallahi yok. Ey Allah'ın Resülü!'' deyince: "Ailene git, bir şeyler bulabilecek misin bir bak!'' dedi.

Adam gitti ve az sonra geri geldi:

"Hayır, vallahi ey Allah'ın Resulü hiç bir şey bulamadım!'' dedi.

Resûlullah tekrar: "İyi bak, demirden bir yüzük de mi yok!'' buyurdu.

Adam tekrar gidip yine geri geldi ve: "Hayır! Vallahi ya Resülullah, demirden bir yüzük bile yok! Ancak işte şu izârım var, yarısı onun olsun'' dedi.

Sehl der ki: "Adamın ridası yoktu''

Aleyhissalâtu vesselâm: "İzarın ne işe yarar? Onu sen giyecek olsan onun üzerinde bir şey olmayacak, şayet o giyecek olsa senin üzerinde bir şey kalmayacak!'' buyurdular.

Bunun üzerine adam oturdu. Epey bir müddet oturduktan sonra, kalktı.

Resulullah aleyhissalâtu vesselâm onun döndüğünü görünce, geri çağırılmasını söyledi. Adamı çağırdılar.


"Kur'ân'dan ne biliyorsun (hangi süreler ezberinde?)" diye sordu.

Adam: "Şu şu süreleri biliyorum!'' diye bildiklerini saydı.

"Yani sen bunları ezbere okuyor musun?" diye tekrar sordu.

Adam: "Evet! '' deyince,

Resülullah aleyhissalâtu vesselâm:"Haydi git, ben kadını sana temlik ettim'' buyurdu.''

Bir rivâyette: "Kur'an'dan bildiklerin(i öğretmen) mukabilinde onu sana nikâhladım" buyurdu."

Buhari, Nikâh 6, 32, 35, 37, 40, 44, 50, 51, Vekâle 9, Fedâilu'l-Kur 'ân 21, 22, Libas 49; Müslim, Nikâh 76, (1425); Muvatta, Nikâh 8, (2, 526); Ebu Dâvud, Nikâh 31, (2111); Tirmizi, Nikâh 22, (1114); Nesâi, Nikâh 62, (6, 113).