“Nasib ya HU!”

Cevapla
Kullanıcı avatarı
gulgoncaa
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 182
Kayıt: 12 May 2008, 02:00

“Nasib ya HU!”

Mesaj gönderen gulgoncaa »

Resim


Kaynak:Netpano.com
netapno.com - - 16 Ağustos 2007 Perşembe - 00:00:00

“Nasib ya HU!”




KUL İHVANİ''''nin her zaman söylediklerini tekrar tekrar düşünüp anlamaya gayret ederim.
Geçen bir sohbetimizde dedikleri beni ciddi ciddi düşündürdü.. Kendimi bildim bileli ciddiyimdir zaten.. Her söz her kelime her davranış düşünülecek bir unsurdur benim için..
Bu vesile ile söylenilen sözlerin iyice anlamını bulması için kendimi didiklemeye karar verdim.. Şöyle ciddi bir bakış ile kendime bakacaktım..


“Hemen üzülen, sevemeyen, sevilmeye yol aramayan hizmete muhtaçtır “ demişti
Düşünmeye başladım hemen üzülüyor muyum..... Üzülürüm, hemen olmasa bile üzüntüye bir meylim var bu belli...
Sevemeyen diyor.. Bana diyor tabiii..gelişi güzel konuşmadığına göre bana..!!.
Sevemeyen...,
Sevilmeye yol aramayan...,
Hizmete muhtaç....
Gene beni bir düşünce aldı.. Ben sevmiyor muyum... Sevilmeye yol aramıyor muyum...
Bana göre ben seviyordum her şeyi....çiçeği, böceği, alemi, insanları
Sevilmeye yol arıyor muyum umursuyor muyum işte onu bilmiyorum, emin değilim bu konudan....


Büyüğüm devam ediyor ;
“Yol lazım, yolcu lazım, sadık yoldaş lazım, yeterli azık lazım” diyor
“Teslim olsa da sürülüp hazırlanmamış tarlada tohuma yazık istese bile” diyor...
Sanki yüreğim duruyor...
Ben sürülüp hazırlanmamış tarla mıyım ...
Ah...... O bende ne görüyor da ben kendimde göremiyorum...dese ki şu eksik hemen anlayacak, yapacak mışım gibi geliyor..


Kulaklarım da “bu yolda noksan arayan, mükemmele hasret kalır..bu yol denklik yoludur” sözleri çınlıyor..
Evet...bu lafta bana...!! ben kendimi sürekli kınarım..(DIM).. Ben bunu yaptıkça noksanlık çıkarıp ÖZ Benliğime eziyet ediyordum demek ki..
İnsan her an yeni bir şey öğreniyor ve şükrediyor.. Farkında olmak ne büyük bir nimet....
ALLAH hatalarımızı affetsin..


Adı “Ruh kardeşi” olan değerli büyüğüm devam ediyor
“Kendine
Erenlere
SAV''e
Rabb''ına
SADAKAT gerekiyor..”
diyor... Erenlere, SAV''e, Rabb''ına sadakati benim inancım var diyerek ve öncekini yapamazsan sonrasına geçemezsin şeklinde düşündüğümden birinci madde olan kendine sadakati düşünmeye başladım... Çünkü bu zamana kadar düşünmemiştim... Ben bendim ve yetiyor idi..
Ve takıldım kaldım...
Düşünüyorum..düşünüyorum kendine sadakat nedir..
Kendini sevmek mi..kendini değerli bilmek mi...hayatı yaşamak mı, düzgün duruş edep ve ahlâk mı..Özündeki ruha saygı mı...

“Önce kendini bilsin, zaten kaderini yaşar merak etmesin nefsin” dendi

“Kendini bilip huzura gelmek” ne demek acaba...
Ben kendimi bildiğime inanıyorum..ayrıca herkes kendini bilmez mi.. Ne istediğini...
Hayata bakışını, durduğu noktayı bilmez mi... Bildiğime inandığımdan bir eksiklik hissetmiyorum...fakat söylendiği içinde derin derin düşünüyorum.. Sanki bir şeyi çözemedim .... İçim rahat değil...
Tekrar tekrar soruyorum...ve başka ne anlamı var merak ediyorum..
Nedir bu kendini bilmek... Okurken okurken bir cümle çıktı önüme..
KENDİNDE OLANIN FARKINDA OLMAK


Arayış sürüyor.. Devam ediyorum okumalara.. Biri dile gelsin anlatsın istiyorum.. Akıl gözüyle bir anlayayım istiyorum....
Gönlüm bildiğini hatırlasın istiyorum... Biri hatırlamama yardımcı olsun istiyorum... Yana yakıla gece geç saatlere kadar okumaya kendimce aramaya çalışıyorum...


İçimdeki huzura bir uzağım, bir yakınım... ALLAHım koruyor seviyor..gösteriyor ..öğretiyor.. Lakin ben hala gene hiçbir şey bilmiyorum


Arayış sürüyor......
Sonunda Münir Hocam (k.s) yetişiyor...
Bilmiyorum benim gibi olanınız var mı...
Bu yol "BEN" lik değil "BİZl"ik yolu der KUL İHVANİ...ve önemle bu konunun üzerinde ısrarla durur..
Ben sizinle paylaşmak istedim.. Münir Hoca (k.s) 1958 yılında yazmış olduğu yazısında diyor ki.....



Ben lisanımla Ene''l-Hakk lafzı etmem bir an
Halimi canım bilsin lafz-ı üryân istemem.

Münir DERMAN k.s


KENDİMLE BERABER
Bir gün hocamı ziyarete gitmiştim. 17 yaşında idim. Odası tavanında yalnız penceresi olan geniş yüksek tavanlı idi. Odası çıplak. Bir post. Bir de yerde yatak... Desti. Leğen. İşte o kadar...
Çok güzel koku vardı havasında...
Kendisi oturmuş, uzun saçları yele gibi omuzlarına sarkıyordu. "-Gel bakalım." dedi. Elini öptüm. "-Ben artık gidiyorum mektep bitti." dedim.
Dua etti, nasihat şeklinde emirler verdi: "-Ara sıra kendi kendine bir odada kal..." Bunu adet edindim, ara sıra bunu yaparım... Tahsil için Fransa''ya gittim. Aradan 5-6 sene geçti...
Bir gün bu nasihat ve emri yapmak için odama girdim... Odamda iki zat gördüm. Birdenbire şaşırdım. Nereden girdiler bunlar... Beni görür görmez yürüdüler, duvarın içinde kayboldular. Şaşırdım kaldım. Bir kağıt bıraktılar yere, küçük... Hala saklarım o kağıdı... Ve hayretim hala devam ediyor. Otuz küsur sene oldu. Son nefesime kadar bu hayret devam edecek... Halledemedim...

Bu hadiseden 1 sene sonra yurda tatile döndüm. Doğru hocama gittim... Yaşlanmış...Elini öptüm. Bana halimi sordu... Ağabeyimi sordu. "-Gelsin.." dedi. (...) Yanında oturduk... Hocam hastalanmıştı. Yanında idik... Bize nasihat etti, dua etti, bizi okşadı...
Bir aralık "O kağıt sende mi?" dedi. Birdenbire anlayamadım. "-Ha..." derken baş parmağını ağzıma uzattı. "Sus" dedi... "Öyle yap..." (...)
Bir gün sonra hocamızdan ayrıldık, ağladık... (...)
Hâlâ hocam bizi bırakmamıştır. Bunalırsak yetişir... Yalnız 15 sene evvel ağabeyim 47 yaşında hocamın yanına gitti... Nur içinde yatsın...


O kağıttaki yazı şu, size de söyleyim, böyle hareket edin:

"Vesveseyi bırak!..
Ne kadar işin ve arzun, dileğin varsa hepsini kaza ve kadere teslim et!..

Kendi nasıl dilerse öyle iş gören Allah''a bırak... Ve bekl!..
Telaşı terket! Izdırabı, üzüntüyü kaldır! Murat yolu kendi kendine görünür, o yola düşersin.

Aç kal, kimseye söyleme!
Dertlerini, yoksulluklarını, ızdıraplarını söz haline geçirme! Melekler bile duymasın...

Derdin olursa Hakk ile konuş, her şeye yeter.
Sefalete düşersen vakur ol! Sabret!

Hak''ka bile ellerini istek için kaldırma! Yalnız hamd için kaldır!
Allah seni senden iyi bilir...
Hakk''da erimek dünyada budur..."

...................


Ya HU!”
ALLAHım...
ALLAHım...Munir Hocam aracı oldu..RABBIM konuştu


“Kendi nasıl dilerse öyle iş gören Allah''''a bırak... Ve bekle...
Hak''''ka bile ellerini istek için kaldırma. Yalnız hamd için kaldır!....”


Ya RABBİ sana şükürler olsun!..

Şükrümü sizlerle paylaşmak istedim..

ALLAHA EMANET OLUNUZ DEĞERLİ ARKADAŞLAR"

www.muhammedinur.com
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/gulgonca.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
nafile
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 169
Kayıt: 02 Kas 2008, 02:00

Mesaj gönderen nafile »

Nasib Ya HU!
İlk burda gördüğümde aklıma gelen, yazı tamama erince yine aklıma geldi...ve sevgili Dermanımız, Münir Hocamız'ın yazdıklarıyla bir zaman bir yerde denk gelmiştik ve hem bana hem birsürü dostuma ışık tutmuş idi...
"Allah'ımmm..."diyesi geliyor insanın


>Akıla gelen de bir komşumuzun şahit olduğu hadiseydi,hatırımda kalanıyla: Civcivleri var birkaç tane.Her sabah dışarı çıkarır, kapıda buğday pirinç ekmek vs Allah ne nasibi takdir etmişse beslerlermiş.Diyor ki;
Birsürü de karınca vardı.Civcivlerin kimi karıncalarla doyuruyordu midesini.Bir baktım, ortada,yemlerin arasında bi karınca , sırtına da almış bi çiğdem çekirdek kabuğu yürüyor kendi halinde.O kalabalıkta,karıncalar kapış kapış gidiyorken civcivlerin hiçbiri ona dokunmuyor...Ve tamamladı yolunu kayboldu gözden...
Nasib dendi ya şimdi...
Allah'a ancak şükretmek için aç elini...


Allah'ımm!!!

"Vesveseyi bırak!..
Ne kadar işin ve arzun, dileğin varsa hepsini kaza ve kadere teslim et!..

Kendi nasıl dilerse öyle iş gören Allah''a bırak... Ve bekl!..
Telaşı terket! Izdırabı, üzüntüyü kaldır! Murat yolu kendi kendine görünür, o yola düşersin.

Aç kal, kimseye söyleme!
Dertlerini, yoksulluklarını, ızdıraplarını söz haline geçirme! Melekler bile duymasın...

Derdin olursa Hakk ile konuş, her şeye yeter.
Sefalete düşersen vakur ol! Sabret!

Hak''ka bile ellerini istek için kaldırma! Yalnız hamd için kaldır!
Allah seni senden iyi bilir...
Hakk''da erimek dünyada budur..."
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Resim

Rabbim şükrünüzü arttırsın...
BİZimle paylaştığınız gönlünüze SELAMet...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

Değerli Güngonca Kardeşim

Alıntı yapmış olduğunuz yazıya kaynak olarak;

Kaynak:Netpano.com
netapno.com - - 16 Ağustos 2007 Perşembe - 00:00:00

belirtmişsiniz...

Bu yazı bizim sitemizde vardı.
Yazının linkini ve yazıya ilişkin Hocamın ve zahidzenderun Canın yorumlarını da ekleyeyim ki hem bu vesileyle kendilerine bir kere daha teşekkür etmiş olalım... hem de konuya katkı olsun inşallah....

Sevgi ve selam ile...


http://www.muhammedinur.com/modules.php ... 0&thold=-1
zahidzenderun yazdı:
zahidzenderun bildirdi: "Adı Kul İhvani olan değerli büyüğüm
“Ruh kardeşi “ nin inanç, iman birliği, hiç bir sözünün, kelimesinin boş çıkmaması kendisinde gördüğümdür..
Kul ihvani içinde bulunduğu hizmet aşkı ve sevgi deryası gönlüyle yolunda herkesi muhabbetle kucaklıyor...



KUL İHVANİ''''''''nin her zaman söylediklerini tekrar tekrar düşünüp anlamaya gayret ederim.
Geçen bir sohbetimizde dedikleri beni ciddi ciddi düşündürdü.. Kendimi bildim bileli ciddiyimdir zaten.. Her söz her kelime her davranış düşünülecek bir unsurdur benim için..
Bu vesile ile söylenilen sözlerin iyice anlamını bulması için kendimi didiklemeye karar verdim.. Şöyle ciddi bir bakış ile kendime bakacaktım..


“Hemen üzülen, sevemeyen, sevilmeye yol aramayan hizmete muhtaçtır “ demişti
Düşünmeye başladım hemen üzülüyor muyum..... Üzülürüm, hemen olmasa bile üzüntüye bir meylim var bu belli...
Sevemeyen diyor.. Bana diyor tabiii..gelişi güzel konuşmadığına göre bana..!!.
Sevemeyen...,
Sevilmeye yol aramayan...,
Hizmete muhtaç....
Gene beni bir düşünce aldı.. Ben sevmiyor muyum... Sevilmeye yol aramıyor muyum...
Bana göre ben seviyordum her şeyi....çiçeği, böceği, alemi, insanları
Sevilmeye yol arıyor muyum umursuyor muyum işte onu bilmiyorum, emin değilim bu konudan....


Büyüğüm devam ediyor ;
“Yol lazım, yolcu lazım, sadık yoldaş lazım, yeterli azık lazım” diyor
“Teslim olsa da sürülüp hazırlanmamış tarlada tohuma yazık istese bile” diyor...
Sanki yüreğim duruyor...
Ben sürülüp hazırlanmamış tarla mıyım ...
Ah...... O bende ne görüyor da ben kendimde göremiyorum...dese ki şu eksik hemen anlayacak, yapacak mışım gibi geliyor..


Kulaklarım da “bu yolda noksan arayan, mükemmele hasret kalır..bu yol denklik yoludur” sözleri çınlıyor..
Evet...bu lafta bana...!! ben kendimi sürekli kınarım..(DIM).. Ben bunu yaptıkça noksanlık çıkarıp ÖZ Benliğime eziyet ediyordum demek ki..
İnsan her an yeni bir şey öğreniyor ve şükrediyor.. Farkında olmak ne büyük bir nimet....
ALLAH hatalarımızı affetsin..


Adı “Ruh kardeşi” olan değerli büyüğüm devam ediyor
“Kendine
Erenlere
SAV''''e
Rabb''''ına
SADAKAT gerekiyor..” diyor... Erenlere, SAV''''e, Rabb''''ına sadakati benim inancım var diyerek ve öncekini yapamazsan sonrasına geçemezsin şeklinde düşündüğümden birinci madde olan kendine sadakati düşünmeye başladım... Çünkü bu zamana kadar düşünmemiştim... Ben bendim ve yetiyor idi..
Ve takıldım kaldım...
Düşünüyorum..düşünüyorum kendine sadakat nedir..
Kendini sevmek mi..kendini değerli bilmek mi...hayatı yaşamak mı, düzgün duruş edep ve ahlâk mı..Özündeki ruha saygı mı...

“Önce kendini bilsin, zaten kaderini yaşar merak etmesin nefsin” dendi

“Kendini bilip huzura gelmek” ne demek acaba...
Ben kendimi bildiğime inanıyorum..ayrıca herkes kendini bilmez mi.. Ne istediğini...
Hayata bakışını, durduğu noktayı bilmez mi... Bildiğime inandığımdan bir eksiklik hissetmiyorum...fakat söylendiği içinde derin derin düşünüyorum.. Sanki bir şeyi çözemedim .... İçim rahat değil...
Tekrar tekrar soruyorum...ve başka ne anlamı var merak ediyorum..
Nedir bu kendini bilmek... Okurken okurken bir cümle çıktı önüme..
KENDİNDE OLANIN FARKINDA OLMAK


Arayış sürüyor.. Devam ediyorum okumalara.. Biri dile gelsin anlatsın istiyorum.. Akıl gözüyle bir anlayayım istiyorum....
Gönlüm bildiğini hatırlasın istiyorum... Biri hatırlamama yardımcı olsun istiyorum... Yana yakıla gece geç saatlere kadar okumaya kendimce aramaya çalışıyorum...


İçimdeki huzura bir uzağım, bir yakınım... ALLAHım koruyor seviyor..gösteriyor ..öğretiyor.. Lakin ben hala gene hiçbir şey bilmiyorum


Arayış sürüyor......
Sonunda Münir Hocam (k.s) yetişiyor...
Bilmiyorum benim gibi olanınız var mı...
Bu yol "BEN" lik değil "BİZl"ik yolu der KUL İHVANİ...ve önemle bu konunun üzerinde ısrarla durur..
Ben sizinle paylaşmak istedim.. Münir Hoca (k.s) 1958 yılında yazmış olduğu yazısında diyor ki.....


Ben lisanımla Ene''''l-Hakk lafzı etmem bir an
Halimi canım bilsin lafz-ı üryân istemem.
Münir DERMAN


KENDİMLE BERABER
Bir gün hocamı ziyarete gitmiştim. 17 yaşında idim. Odası tavanında yalnız penceresi olan geniş yüksek tavanlı idi. Odası çıplak. Bir post. Bir de yerde yatak... Desti. Leğen. İşte o kadar...
Çok güzel koku vardı havasında...
Kendisi oturmuş, uzun saçları yele gibi omuzlarına sarkıyordu. "-Gel bakalım." dedi. Elini öptüm. "-Ben artık gidiyorum mektep bitti." dedim.
Dua etti, nasihat şeklinde emirler verdi: "-Ara sıra kendi kendine bir odada kal..." Bunu adet edindim, ara sıra bunu yaparım... Tahsil için Fransa''''ya gittim. Aradan 5-6 sene geçti...
Bir gün bu nasihat ve emri yapmak için odama girdim... Odamda iki zat gördüm. Birdenbire şaşırdım. Nereden girdiler bunlar... Beni görür görmez yürüdüler, duvarın içinde kayboldular. Şaşırdım kaldım. Bir kağıt bıraktılar yere, küçük... Hala saklarım o kağıdı... Ve hayretim hala devam ediyor. Otuz küsur sene oldu. Son nefesime kadar bu hayret devam edecek... Halledemedim...

Bu hadiseden 1 sene sonra yurda tatile döndüm. Doğru hocama gittim... Yaşlanmış...Elini öptüm. Bana halimi sordu... Ağabeyimi sordu. "-Gelsin.." dedi. (...) Yanında oturduk... Hocam hastalanmıştı. Yanında idik... Bize nasihat etti, dua etti, bizi okşadı...
Bir aralık "O kağıt sende mi?" dedi. Birdenbire anlayamadım. "-Ha..." derken baş parmağını ağzıma uzattı. "Sus" dedi... "Öyle yap..." (...)
Bir gün sonra hocamızdan ayrıldık, ağladık... (...)
Hâlâ hocam bizi bırakmamıştır. Bunalırsak yetişir... Yalnız 15 sene evvel ağabeyim 47 yaşında hocamın yanına gitti... Nur içinde yatsın...


O kağıttaki yazı şu, size de söyleyim, böyle hareket edin:

"Vesveseyi bırak!..
Ne kadar işin ve arzun, dileğin varsa hepsini kaza ve kadere teslim et!..

Kendi nasıl dilerse öyle iş gören Allah''''a bırak... Ve bekl!..
Telaşı terket! Izdırabı, üzüntüyü kaldır! Murat yolu kendi kendine görünür, o yola düşersin.

Aç kal, kimseye söyleme!
Dertlerini, yoksulluklarını, ızdıraplarını söz haline geçirme! Melekler bile duymasın...

Derdin olursa Hakk ile konuş, her şeye yeter.
Sefalete düşersen vakur ol! Sabret!

Hak''''ka bile ellerini istek için kaldırma! Yalnız hamd için kaldır!
Allah seni senden iyi bilir...
Hakk''''da erimek dünyada budur..."


...................


Ya HU!”
ALLAHım...
ALLAHım...Munir Hocam aracı oldu..RABBIM konuştu


“Kendi nasıl dilerse öyle iş gören Allah''''''''a bırak... Ve bekle...
Hak''''''''ka bile ellerini istek için kaldırma. Yalnız hamd için kaldır!....”


Ya RABBİ sana şükürler olsun!..

Şükrümü sizlerle paylaşmak istedim..

ALLAHA EMANET OLUNUZ DEĞERLİ ARKADAŞLAR"
Re: “Nasib ya HU!” (Puan: 1)
Gönderen: Kulihvani Tarih: 30.07.2007 Saat: 11:45
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Aziz kardeşim!
bana gösterdiğiniz güzel iltifatlara teşekkür etmekle beraber, gerçek Muhammedîlerin hepsinin birbirine sadece hizmetçiler olduğu, benimde en arkada ve en sadık bir kul olarak,
Resûlullah sav adına hesabına ve şerefine hizmette gece-gündüz demeden koşduğumu bilmenizi dilerim.

Sanki herpimiz bir çeşmeyiz de akan su MUHAMMEDİ NUR inşaallah..

İçimizde olan çocuklarımız, kardeşlerimiz ve tüm Ümmet-i Muhammed gençlerinden uyuyan veya uyr gezerleri uyandırmalıyız,
sarhoşları ayıktırmalıyı ki bu onların bizim üzerimizde olan bir haklarıdır.

Tesbitleriniz çok doğru..
Sevgili Münir Hocam (ks) buyurduğu gibi olayları ERen Yolunda çok yaşadık ve yaşarsınız inşaallah..
Bunlar teşvik eder ve güc veririr..

O güzel gönlün Hakka yürüyen gençlerimizin Hak ve hayr yolu olsun inşaallah..

Çile Çöllerinden Muhammedi Vahyin vâhâsına hoş geldiniz..

Kalbinizden kaynayan Kevser, SAV adına hesabın ve şerefine bırakın çağlasın aksın, nasibi olan içecektir..
Çeşmelerin şerefi SU'yun şerefidir..

SU azizdir..

Aşkı duyan bir kuyu
Uyarır bin kuyuyu
Şeker-şerbet bal keser
Bin bir kuyunun SUyu


“Nasib ya HU!” (Puan: 1)
Gönderen: zahidzenderun Tarih: 31.07.2007 Saat: 05:57
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Değerli Büyüğüm Kulihvani,
Muhammedi kardeşlerim
Değerli Hacer
Değerli Hakan;


Kendimi arayış içinde hissettiğim şu günlerde yorumlarıyla iyi dileklerini sunmuşlar
Sağ olsunlar, var olsunlar..



Değerli Büyüğüm Kulihvani nin sık sık sözünü ettiği ve önemle üstünde durduğu bu yolun “ BEN “ lik değil “ BİZLİK “ yolu olduğudur...
Bu yolda BEN olarak yaşadıklarımı sevgili Muhammedi Nur yol arkadaşlarımla BİZler ile paylaşmayı arzuladım. Bu yolu yaşayan arkadaşlarım yalnız olmadıklarını bilsin istedim.. O sebeb ile yazdım..


Hacer Kardeşim; ..... “ağabeyimi çok güzel anlamışsınız...Güzel haliniz için sizi kardeşçe tebrik ediyorum” diyor...
İnan kardeşim Büyüğüm Kulihvani ‘nin her sözü bir gözeden çağlayarak akan kuvvetli bir pınarın sesi gibi kulaklarımdan, gözlerimden beynime oradan gönlüme akar ve düşünceyle süzüle süzüle anlamını bulur..Bahsettiğiniz hal ise Muhammedinur yolunun yaşattığı haldir...
Lütfedip düşüncelerinizi yazmışsınız sağ olunuz, var olunuz



Hakan Kardeşim; ..... “zamanımızda dost ararken tertemiz duygularını sunan dostlara selam olsun. Dost Muhammet sav .e de salat ve selam olsun” diyor...
Beni bir dost olarak görmüş selam sunmuşsunuz..Değerli kardeşim bu sizin gönlünüzdeki görüşün güzelliğinden yansıyandır..Kendimi yalnız hissettiğim bu günlerde samimiyetimin anlaşıldığını bilmek benim için büyük önem taşımaktadır..
Lütfedip düşüncelerinizi yazmışsınız sağ olunuz, var olunuz..



Değerli Büyüğüm Kulihvani,

“Çile çöllerinden Muhammedi Vahyin vahasına hoş geldiniz” demiş
Beni karşılıyorsunuz hem de bir vahada...Sağ olunuz var olunuz...

Akan bir çeşme .. ve çeşmeden akan aziz SU.. aziz kevser suyu...

Aşkı duyan bir kuyu
Uyarır bin kuyuyu

Efendim sözünüzün üstüne söz eklenemez...Laf yerine vardı anlamını buldu biliniz..

Sevgili Münir Hocanın(ks) buyurduğu olay ve onun gibilerini çok yaşadık ..yaşarsınız inşallah diyorsunuz

AMİN EFENDİM ... AMİN
ALLAH DUANIZI KABUL ETSİN.. BANADA YAŞAMAYI NASİP ETSİN...


Yolumuz ERen yoludur..

ALLAH CÜMLEMİZDEN RAZI OLSUN


[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
derunilale
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 268
Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen derunilale »

eyvallah..çok güzeldi..

"ve O'dur suçları örten ve çok çok seven" burüc-14
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/kjkjkjkop4.jpg[/img]
Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön