HIZIR DUVARI!

Cevapla
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

HIZIR DUVARI!

Mesaj gönderen gullale »

HIZIR DUVARI!

ResimTanıyorum onu. Çok iyi tanırım, benim kadar ona yakın ve onu bilen yok. Söyledi bana, kimseye değil, bana dedi. İçindekileri... En yakın arkadaşı benim onun. Sırdaşıyım. Hatta neredeyse yaşadığı her şeyi onunla birebir yaşadım diyebilirim. O beni bırakmadı ben onu. Çekemediğimiz zamanlar oldu, birbirimizi. Anlayamadığımız ama ayrılmadık hiç. Aslında zordu hayatı da, o kaldırabilirdi... Ona yazılmıştı zira. Bana yazılan ne kadar benimse ona yazılan da o kadar onundu. Şunu diyebilirim ki, ona yazılan bana yazılandan daha çok ilgilendirdi beni. Kendini unutmak denir ya öylesine. Ben ne yaşadım, ne oldu deseler sanki onun yaşadıklarını anlatacağım. Öyle yakın dostuyum onun. Hiçbirşeyi bu kadar kararlı diyemem. Benden başka dostu da yok biliyorum. Her ne kadar o var sansa da, yok aslında. Ağlarken yanındaki bendim, sıkıldığında, canı çıkar gibi olduğunda sadık dostu bendim. Gece demez gündüz demez ne zaman ihtiyacı olsa yanında olurdum. İlginç olan şu ki o çağırmazdı, bilirdim. Kokuyu alırdım ve yanında biterdim. Hiçbir engel olamazdı onun yanında olmama. Kimse benim dostum olamadı, o bile... Ama ben onun dostuyum... Benimle konuşmaz. Ben yanında biterim onun o bilir ki yanındayım, susar. Susarım... Duyarım onu, duymaz beni... Olsun, dost olan benim. Sadece bir bakış. Gözlerine bir bakış hikâyeyi serer önüme. Nedir hâli, fırtınanın şiddeti, görürüm. Fırtınasının içinde savrulurum, yangınında kavrulurum. Hatta bana öyle geliyor ki ondan ziyade olur bendeki. Sormaz, dinlemez, ilgilenmez benle ama bilir ki yanındayım. Yanında olmam yeter ona. Yine konuşuyordu gözleri gecenin derinlerinde, " Hallac nerdesin? Nerdesin Nesimi? Fadlullah! Neye tebdil oldu canlarınız? Kurbanlığınız neyeydi... Bir ahu gözlünün avı mı oldunuz? Gözleri ahu ve su gibi... Çölün can alan avcısı... Kanınız boşa gitmedi. Aşka tebdil oldu, ne güzel becayiş... Yunus duyuyorum sesini. Duyuyor musunuz kalbimin çığlığını? Bütün aşıkâna selâm salldım. Aşkın efendisine... Kanım helâldir. Kurun dîvânı. Başım helâldir. Canım helâldir. Yolunuzdayım, ardınızdayım, bir nefes yakınınızda. Gitmek vakti. Anlı şanlı. Bağınızın gelini olmaya geliyorum. Çok değil az sonra. Vedâ zamânı. Herşeye vedâ. HERŞEYE EL-VEDÂ! Garip geldi garip gitsin. Kimseler sahip çıkmasın. Kimseler benimdi demesin, bırakın cismim garipler mezarlığına defnedilsin! " Kendi kendine mırıldanırken bunları beni düşünmemesine yanmıştım. İyi de dostum! ben kime dostluk yapacağım? Kimin için fedâkâr olacağım? İşim sendin. Dostun olmak işimdi, görevimdi, yazılmıştı. Sen veda ederken benim sahip olduğum herşeyimi götürdüğünün farkında mısın? Ben biterim, anlamım kalmaz, kaybolurum hiçlikte... Bunu ona demeliyim, kendini düşünmemesi için sebepleri olabilir fakat beni düşünmeli, bunca yıllık dostluğumun doğan tek ve biricik isteğine sırtını dönmemeli... Ben... dedim, dediklerin... ben?... ben! dedim cılız sesimle. O ana kadar hiçbirşey istemeyen, "ben" demeyen, kendi olmayan, "ben" korkak, titrek, gırtlağımdan kurtulan cılız solukla çıkmıştı. Döndü. ANlık tek bir bakış! Gözerinde alev, gözlerinde kuyu, gözlerinde su vardı. Başka kimse asla bunu göremez, bilemez ve anlamazdı. Dik duruşu, kaya gibi sağlam ve heybetli duruşu görenleri onun sırrına erdiremezdi. O güçlü, mutlu, güvenli ve canlı görünürdü. Bense, Hızır'ın onardığı duvarı gördüm onda hep... Yıllar öncesinden yıkılmış, hazine zamanlıca açığa çıksın diye sağlam görüntüye bürünmüş Hızır duvarı... İşte yıkılma vakti gelmiş gibi. Duvar bürgüsünden sıyrılacak, örtüsünden çıkacak, yerle yeksan olacak gibi. Hazine? Kimin umurunda? Sahibinin olacak ama benim dostum dayanağım duvarım yıkılacak! Yıkılacak o mu ben miyim diyorum onun yıkılması benim yıkılmam mı? Yıkılan ben olacağım da o ne olacak? Bu kadar bağlanacak ne vardı? Dostum diyecek dört başı mamur birini bulamaz mıydım? Ben mi seçtim onu? Bir şans daha verseler o güne dönsem seçer miydim? Belâ! der miydim? Olan oldu, yola çıkıldı, şimdi bu anda buradayım. Dostuyum. Yok, aslında çok şanslıymışım. Evet, sona gelmiş olabilir, bitmek üzere, yıkılmak üzere olabilir. Yıkılabilir. Olsun! Dostumdu. O bilmesede istemese de kimseyi, ben biliyorum dostuMdu. Bu kadar zaman onu gördüm, bildim, yanında oldum. Sevdim, güvendim. Hiçbirşey beklemedim. İstemedim. Olur dostum. Dostluk böyle olmalı. Ne diyorsa onaylamalı. Sevgim gitmeyecek, bitmeyecek, ölmeyecek. Onu görmeden de sevebilirim. YanıMda bulabilirim. Benim ondan ayrı ömrüm olmadı ki... Yolun açık olsun! Sana yaraşan da bu olur!

En son gullale tarafından 08 Haz 2011, 16:09 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Re: HIZIR DUVARI!

Mesaj gönderen gullale »


Resim


فَوَجَدَا عَبْدًا مِّنْ عِبَادِنَا آتَيْنَاهُ رَحْمَةً مِنْ عِندِنَا وَعَلَّمْنَاهُ مِن لَّدُنَّا عِلْمًا

Fe vecedâ abden min ibâdinâ âteynâhu rahmeten min indinâ ve allemnâhu min ledunnâ ilmâ(ilmen).
Orada bizim seçkin kullarımızdan öyle bir has kulumuzu buldular ki Biz ona lütfedip, nezdimizden rabbanî bir ilim öğretmiştik.
(18 / KEHF – 65 )


قَالَ لَهُ مُوسَى هَلْ أَتَّبِعُكَ عَلَى أَن تُعَلِّمَنِ مِمَّا عُلِّمْتَ رُشْدًا

Kâle lehu mûsâ hel ettebiuke alâ en tuallimeni mimmâ ullimte ruşdâ(ruşden).
"Üstadım" dedi Mûsâ, "Sana öğretilen bu ilimden bana da bir şeyler öğretmen için sana tâbi olabilir miyim?"
(18 / KEHF – 66 )


قَالَ إِنَّكَ لَن تَسْتَطِيعَ مَعِيَ صَبْرًا

Kâle inneke len testetîa maiye sabrâ(sabren).
"Doğrusu" dedi, "sen benimle berâberliğe sabredemezsin."
(18 / KEHF – 67 )


وَكَيْفَ تَصْبِرُ عَلَى مَا لَمْ تُحِطْ بِهِ خُبْرًا

Ve keyfe tesbiru alâ mâ lem tuhıt bihî hubrâ(hubren).
«İçyüzünü kavrayamadığın şeye nasıl sabredeceksin?»
(18 / KEHF – 68 )


Abden min ibadinâile kim yürür?

ettebiuke alâ en tuallimeni mimmâ ullimte ruşdâkim tâbi olur ruşd hevâsına?

len testetîa maiye sabrâkim sabreder ileliğe-bileliğe?

Ve keyfe tesbiru alâ mâ lem tuhıt bihî hubrâYÜZden GÖRdüğüne BAKmayıp ÖZüne kim YANar?

Resim

Kim ÜÇüncü PARVÂNÂ OLur?
SEVGİLİnin KAPIsının ÖNünü kim CANıyla süpürür?
Sorusuz-sualsiz, îtirazsız, şikâyetsiz, ayıplamadan, kim yürür YOLu?
Caymadan, kaçmadan, bıkmadan, kim dayanır kınanmaya, ayak altında kalmaya, şişesin taşa çalmaya?

CANımız kıymetli, “Ben”imiz önemli, GEÇemiyoruz BAĞlarımızdan, VARımızdan, SÂHİPlendiklerimizden… Bu dünyâ HAYYatında benim tek tuzağım SÂHİPlendiğim her ne var ise o oldu. Kendime, eşyâma, duygularıma, huylarıma, seviyorum dediğim kim varsa onlara… Belki Âdem ile zevcesinin ayaklarını kaydıran tek nedende bu SÂHİP olma tuzağıydı. CeNNette olan herşey hizmetlerine serilmişken, kendilerine “nasihatçı” olanın fısıldadığı EMEL, “SÂHİP OLmak” iştahı ECELi BULdurmadı mı?

SÂHİP OLmak! Neye? SÂHİPlik ne ola?

Zâhirin en önemli isbatı “eşyâ!” GÖZün GÖRdüğü ne varsa, toprak, ağaç, hayvan, taş, deniz vs ve bunlarla ürettiği ev, araba, koltuk, zînet vs İnsanın bütün koşturması ömür harcaması üzülmesi sevinmesi hastalanması bunlar üzerine inşâ edilen EMEL ile değil mi? Alamadıklarımız edinemediklerimiz SÂHİPlenme sorunu yaşadığımızda bizi hasta etmekte, üzmekte, ağlatmakta, rezil etmekte… SÂHİPlenebildiklerimizse bir ÖMRü futursuzca harcayarak ECELimizle BULuştuğumuzda geriye bıraktığımız, bizimle gitmeyen, geride kalanların istedikleri gibi kullandıkları alelâde mîrasa döndüler…

SÂHİP; “halk-yaratma-varlık verme” eden iken, “ceale-kılan-eyleyen” RABBi’l-Âlemîn iken her birimiz RABBleşmek sevdâsında hatta ZANNında GÖZ Açıp-KAPATmaktayız ana RAHMi ile RAHİM olan toprak ARAsında…

Bu EMEL-ECEL SA’Yında, DOĞ-ÖL ARAsında “nasihatçı”ya değil “kun fe yekun” SÂHİBine “fe firrû” KAÇışımızla “kâbe kavseyn”imizi TAMMamlayarak “hatemu’n-nebî” TÜMMüne SALLolmaktı “redednâhu esfele sâfilîn” hitâbından murad!

“SÂHİB-RABB” OLmak değil de “ABDen min İBÂDİN” Olmak.. RÜCÛdan URUC!
ABD-İBAD arasında “Üçüncü PARVÂN” …
YANmak-DONmak burada…
RÂZIlık, LÂ HUVE İLLÂ HUVE burada…
Lâ şekâ burada.
İLE-BİLE burada…
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12889
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: HIZIR DUVARI!

Mesaj gönderen kulihvani »

HuZuR
HaZıR
HâL-de
HıZıR!..


Resim

ZEVK 4474

cAN cİSİM LiBaSın GİY-di!. BiR NOKTA-ya TIKIL-dıM DoST!
HIZIRın DUVARı “BeN” D-im!.. YÂR “Üff!” ledi YIKIL-dıM DoST!
BIÇAK-ı Bil-en KURB-ÂN-ıM!.. YÂRım SoLuK Resim SAKLI cÂN-ıM
“BAĞ-sız BAĞ-lı BEKLE!” mekten!.. SıRRım SıFıR, SIKIL-dıM DoST!..


15.05.11 13:27
msnfsndHZR..
Resim
Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön