ALLAH DİYEN MAHRUM KALMAZ..
- karani
- Dost Üye
- Mesajlar: 51
- Kayıt: 11 Şub 2009, 02:00
selamun aleykum kardeşler dost diye bir köşe açmışsınıda nerde bulam dostu ! bulamadımki kayıp edem , arayamadımki de bulam, aradım dilim ile terennüm eyledim dilim kelime ye dökemedi anlatmak istedim meramımı dilim sukut eyledi dost kurban dedim can verem dedim nasip olmadı nerde yar dostu nerde dost gerek sana öteleri göstere dost gerek sana yar ola dost ola ötelere yol ola selam öyle dostlara selam ve duayla
- ceylin
- Saygın Üye
- Mesajlar: 213
- Kayıt: 15 Eki 2007, 02:00
Gönüle giren her şey göze hoş gelir.Birinin gönlünü bir kere kırdın mı, sonradan yüz türlü iyilik etsen de, o bir tek kırgınlığın öcünden sakın. Temren yaradan çıkar, acısı gönülde kalır.Eğer bir gönül kırdınsa senin gönlün de mutlaka kırılacaktır.
Bahçenin gülünde beka ve gül mevsiminde vefa yoktur. Zaten bilgililer kalıcı olmayan şeye gönül bağlamağa deymez demişler.
.
Selam ve dua ile Zahidzenderun can kardeş
Bahçenin gülünde beka ve gül mevsiminde vefa yoktur. Zaten bilgililer kalıcı olmayan şeye gönül bağlamağa deymez demişler.
.
Selam ve dua ile Zahidzenderun can kardeş
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/ucankuslar.gif[/img]
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/soyres/colyuru_1.gif[/img]
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/soyres/colyuru_1.gif[/img]
- safa-merve
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 16 Eki 2008, 02:00
Yaralı Üveykler ;
Okşanmaktan hoşlanır yumuşak ellerle.!
Uzattığın el ; ipekten olsun.!
Söylediğin söz kalbten.!
Bakışların içten.!
Kucak açışın candan.!
İltifatın inancından ve gadabın da adaletinden olsun.!
Başkalarına karşı alabildiğine müsamahalı,
Nefsine karşıda yüzde yüz acımasız ve katı ol.!
Eden kendisine eder.!
Yapan bulur ve çeker.!
Unutma !
Kazanmak; koca bir ömür ister.!
Kaybetmeye ise ânlık gaflet yeter.!
"Vefasız kimsenin gönlü gamla, matemle dolsun ;
Vefası olmayan, şu alemde olmasın, yok olsun.!"
Mevlana Hz.
Biricik Vefalım.!
Güzel Allah'ım.!
Sevgi, tûba tûba açan bir Allah gülüdür;
Mihnetkeş ruhların ikliminde,
Mahrumiyeti koklarlar sabırsızlar ise.!
Sevgi, hiç bitmeyen ve kesinlikle batmayan,
Gecesiz bir güneştir ;
Apak gönüllerin kristalinde ama ışığa dirilebilenler için.!
Aynası paslı olanlar ise ;
Ayaz alaşımlı karanlığı yaşarlar ekvator aydınlığında.!
Ve sevgi, bir misktir ; bahar bahar yudumlamak için.!
Lakin yalnızca O'nun için.!
Aşırı gülme, yokluğu yaşamanın ifadesidir,
Ağlamak ise, sevginin izdüşümüdür,
Yakınlığın derecesine göre.
Gerçek huzur ve sevinç ise ancak zifaf huzurundadır.!
Dememiş miydin :
Çok seversen; çok ağlarsın diye.!
Ağlıyorsan niçin sevinmezsin, çok sevildiğine.!
Şimdinin kara perdesine bakma; az ilerideki ışığı öp.!
Dikenlerle meşgul olma;
Gülleri kokla doya doya.!
Sevgiyi iç, kevser içmiş olacaksın.
Ölürsen sevgiden öl.!
Öl ve sevgiline kavuş.!
Hem kime sevdalısın ki.!
Onu seven mahlukatını da sever.!
Sırf O'ndan ötürü.!
Fanilerin değil,
Ebedi dostluğunu,
Senin dostluğunu kazandıran;
Dostlarını istiyoruz.!
Rabbim (c.c.)Amin!.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/safa_merve.jpg[/img]
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
İBN-İ ATÂULLAH İSKENDERÎ (ks)
Tâcül- Arûs el Hâvî li-Tehziben Nüfûs
İsimli Eserinden Seçmeler :
Buyurdu ki:
''Allahü teâlâ katındaki kadrini, değerini bilmek istersen, seni hangi işlerde bulundurduğuna dikkat et!"
"Âlemin dışı güzel, içi ibrettir.
Nefs, dışının güzelliğine, kalb, içinin ibretlerine bakar."
"İki iş arasında durakladığın, iki şey arasını ayıramadığın zaman, hangisinin nefse daha ağır geldiğine dikkat et ve onu yap.
Çünkü nefse ağır gelen, ancak doğru, hak olandır."
"Mahbûbundan, sevdiğinden karşılık bekleyen ve ondan maksadını, dileğini isteyen sâdık bir seven değildir.
Çünkü muhib, seven, elinde olanı sevgilisi için verendir, sevdiğinde olanı almak isteyen değil."
"Her günah, dalgınlık ve şehvetin aslı, nefsini beğenmektir.
Her tâat uyanıklık ve iffetin esası, nefsini beğenmemektir."
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
"Kendinde bulunan gizli ayıbları araştırman, bilmediğin gâip şeyleri araştırmandan daha iyidir."
"Her sorulana cevap verenin, açıkça görülen her şeyi yorumlayanın, karşısındakilerin hâlini hesâb etmeden her ilmi açıklayanın bu hareketleri, câhil olduğunu gösterir."
"İhtiyâcı olmadığı hâlde bir kimseye tâati nasîb eden Allahü teâlânın, bedene ve bâtına âit nîmetlerde hiç eksiklik yapmayacağını bilmek lâzımdır."
"Kalbin ölü olmasının alâmetlerinden biri, insanın kaçırdığı iyiliklere üzülmemesi ve yaptığı kötülüklere pişmân olmamasıdır."
"Zulmet nefsin askeri, ordusu olduğu gibi, nûr da kalblerin askeridir.
Allahü teâlâ bir kuluna yardım etmek isteyince, nûr askerleri ile imdâd edip, zulmetten onu uzak eder."
"Her kusurdan münezzeh olan Rabbim!
Dostlarını, evliyânı öyle yaptın ki, onları bulan sana kavuşuyor ve sana kavuşmayan, onları tanımıyor."
İBN-İ ATÂULLAH İSKENDERÎ (ks)
"Her sorulana cevap verenin, açıkça görülen her şeyi yorumlayanın, karşısındakilerin hâlini hesâb etmeden her ilmi açıklayanın bu hareketleri, câhil olduğunu gösterir."
"İhtiyâcı olmadığı hâlde bir kimseye tâati nasîb eden Allahü teâlânın, bedene ve bâtına âit nîmetlerde hiç eksiklik yapmayacağını bilmek lâzımdır."
"Kalbin ölü olmasının alâmetlerinden biri, insanın kaçırdığı iyiliklere üzülmemesi ve yaptığı kötülüklere pişmân olmamasıdır."
"Zulmet nefsin askeri, ordusu olduğu gibi, nûr da kalblerin askeridir.
Allahü teâlâ bir kuluna yardım etmek isteyince, nûr askerleri ile imdâd edip, zulmetten onu uzak eder."
"Her kusurdan münezzeh olan Rabbim!
Dostlarını, evliyânı öyle yaptın ki, onları bulan sana kavuşuyor ve sana kavuşmayan, onları tanımıyor."
İBN-İ ATÂULLAH İSKENDERÎ (ks)
- nafile
- Aktif Üye
- Mesajlar: 169
- Kayıt: 02 Kas 2008, 02:00
Âl-i İmrân 134
O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever
Fussilet, 34
İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde (iyilikle) önle! O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, bir de bakarsın ki, candan (samîmî) bir dost oluvermiş!
Benim bunda kararım yok, bunda gitmeye geldim
Bezirganım mataım çok, alana satmağa geldim.
Ben gelmedim da'vi için benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim ...
Yunus Emre
O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever
Fussilet, 34
İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde (iyilikle) önle! O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, bir de bakarsın ki, candan (samîmî) bir dost oluvermiş!
Benim bunda kararım yok, bunda gitmeye geldim
Bezirganım mataım çok, alana satmağa geldim.
Ben gelmedim da'vi için benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim ...
Yunus Emre
HAYYatta hiçbir şey nafile değildir.
Her şey ama her şey NÂFİdir,
BİR HİKMET'e tâbidir...
Her şey ama her şey NÂFİdir,
BİR HİKMET'e tâbidir...
- nafile
- Aktif Üye
- Mesajlar: 169
- Kayıt: 02 Kas 2008, 02:00
Ne müthiş!...Bir daha bir daha okuyalım anlayalım yaşayalım inşallaah...
Elhamdülilah...Eyvallah.Sağ olun ...!
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmişiki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
*** ***
Yol odur ki, doğru vara
Göz odur ki, Hakkı göre
Er odur ki alçak dura
Yüceden bakan göz değil ...Yunus Emre
Elhamdülilah...Eyvallah.Sağ olun ...!
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmişiki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
*** ***
Yol odur ki, doğru vara
Göz odur ki, Hakkı göre
Er odur ki alçak dura
Yüceden bakan göz değil ...Yunus Emre
HAYYatta hiçbir şey nafile değildir.
Her şey ama her şey NÂFİdir,
BİR HİKMET'e tâbidir...
Her şey ama her şey NÂFİdir,
BİR HİKMET'e tâbidir...
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
Gönül¸ yüz dön kin gütmekten;
İncinsen de incitme sen!..
Dost bîzârdır incitmekten;
İncinsen de incitme sen!..
Nûr nefesin aşk dolanda¸
Gülün yanmaz od alanda!..
Sözün başa dert olanda;
İncinsen de incitme sen!..
Can olur mu candan ırak?
Geç ağyârı¸ sen sana bak!..
O yan çıkan nefsi bırak;
İncinsen de incitme sen!..
Sen ki terki terk eyledin;
Günü dünden berk eyledin!..
Tâ elestte ne söyledin?..
İncinsen de incitme sen!..
Sendedir arz¸ arş-ı alâ;
Böyle yazmış Kadir Mevlâ!..
Bir hikmettir bu dert¸ belâ;
İncinsen de incitme sen!..
Marifettir hakkı yaymak;
Hatır almak¸ hatır saymak!..
Sana düşmez gönül koymak;
İncinsen de incitme sen!..
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
KIRILMAK
hep derim
en zayıf olduğum
moralimin dibe
vurduğu
ibrenin
çakılıp kaldığı
o anın
gün geçmeli
üzerinden
taze günün
ışıklarıdır
içimi her zaman
ürperten
kenarında iken
tekrar hayata
bağlayan
küser
sırtımı dönerim
güneş ışıklarına
bazen
gökkuşağı
olur yağmur
damlalarında
kırılan ışıklar
ne yana gitsen
umut
vardır muhakkak
belki de
tek yapamadığımız
kırılmalara inat
aksi yöne bakmak.
İlhan SAĞLAM
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Allah beni sever mi?
Allah beni sever mi?
Başlangıç için pek garip bir sual!
Lakin daha başlarken kestirme bir cevaba sahip; Habibullah yani En sevgili olan gâye insan, ufuk peygambere benzediğimiz kadar seviliriz.
Hakka(Hakkın hoşnutluğuna) varan yol şeriat, tarikat, hakikat ve marifet duraklarından geçer.
Şeriat, kaal-i Muhammedi, yani Efendimizin (s.a.v) vahiy yolu ile aldığı bilgileri, sözlü olarak insanlara ulaştırması, açıklamasıdır.
Tarikat, fiil-i Muhammedidir. Yani şu sıralar etraflarında fırtınalar koparılan tarikatlerin Hak olanları, Efendimizin hayatını öğreten ve yaşatan birer okuldan ibarettir.
Hakikat, hal-i Muhammedi, yani Peygamber Efendimizin hayatını takliden yaşamaya başlayan kişinin yavaş yavaş o fiilleri hissederek mana ve hikmetlerini anlayarak yapması, hakikatlerine ermesi, kendisine hal edinmesidir.
Marifet ise sırr-ı Muhammedidir.
Bütün bu hallerden, güzel ahlaktan murad; Sırr-ı Muhammediye erişmektir. Efendimizde alemlerin ve Rabbinin sırrı vardır. Kainattaki bütün yaratılmışlarda da Peygamberimizin sırrı vardır.
Sen olmasa idin ey Habibim, alemleri yaratmazdım hitabı bize yol göstermektedir. Allahtan başka hiçbir şey yoktur!
Sadece O ve Onun kudreti ile marifetinin yansıması vardır.
Bu yansımanın açıklaması da: Habibinin lisanıyla Ben bir gizli hazineyken, bilinmeyi, sevilmeyi murad ettim. Bütün alemi insan için, insan-ı kâmil için yarattım hitabıdır. Bunun en büyük muhatabı ve sebebi Hazret-i Muhammeddir. Cenab-ı Hakka en parlak ayna O olmuş ve Ondan yansıma yolu ile Hakk görünmüştür.
Meseleye buradan yaklaştığımız zaman, zaten nasıl bir insan olunmasının gerekliliği ortaya çıkıyor.
O zaman Cenab-ı Hak merkezli ve Onu hoşnut edecek yaşama biçimi; kendi arzu ve heveslerine göre değil, Resûlullahın önderliğinde, Allahın sevip sevmediği hallere göre düzenlenmiş bir güzel günlük hayat husule gelecektir.
Şu bir hakikattir ki, güzel olan şeyi herkes sever. Allah güzeldir, bununla kalmayıp tüm güzellikleri yaratan en güzeldir, güzeli sevendir. Onun sevgisine mazhar olmak elbette buradaki zikrettiklerimizle sınırlı değildir. Zira Allaha ulaştıran yolların sayısı insan nefeslerinin sayısı kadardır. denilmiştir.
Bu basit çalışma İnsan Kullanım El Kitabındaki sever ve sevmez kelimesi geçen ayetlerden ibarettir. Malumunuz Kuran-ı Kerim teferruattan uzaktır, ulaşmaya çalıştığımız diğer makbul halleri ise Kutlu nebinin her hali Kuran olan hayatında buluyoruz. Hak Tealanın sevdiği bütün haller Resulu Kibriya aleyhi ekmelittehaya Efendimizde toplanmış, sevmediği bütün haller ise Ondan uzak
işte bizler dahi birkaç tefsirden istifade ile mezkur ayetler üzerinde tefekkür edersek dünya ve akibet hayrına vesile olacağı, Onun sevdiği hallerle süslenip, sevmediği hallerden temizlendiğimizde yani Hak Dostun güzelliği güzelliğimiz olduğunda (en azından böyle bir yolun yolcusu olduğumuzda) vakitlerin aşk ile dolacağı muhakkaktır.
Mevladan mucibince ameli kolaylaştırması, tesirini halkeylemesi niyazımızla
Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever. [Bakara, 222]
Her kim sözünü yerine getirir ve kötülükten sakınırsa, bilsin ki Allah sakınanları sever. [Ali imran, 76]
O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.
[Ali imran, 134]
bunlar, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever. [Ali imran, 146]
Allah da onlara dünya nimetini ve (daha da önemlisi,) ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah, iyi davrananları sever. [Ali imran, 148]
Kararını verdiğin zaman da artık Allaha dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever. [Ali imran, 159]
Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever. [Maide, 13 - Bakara, 195]
Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah âdil olanları sever. [Maide, 42 - Hucurat, 9 - Mümtehine, 8]
(Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır). Allah iyi ve güzel işler yapanları sever. [Maide, 93]
Allah (haksızlıktan) sakınanları sever. [Tevbe, 4]
Onlar size karşı dürüst davrandıkları müddetçe siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah (ahdi bozmaktan)sakınanları sever. [Tevbe, 7]
Allah da çok temizlenenleri sever. [Tevbe, 108]
Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra Ona tevbe edin. Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir, (müminleri) çok sever. [Hud, 90]
Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları sever. [Saff, 4]
doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez. [Bakara, 190 - Mâide, 87]
memlekette fesat çıkarmaya, ürünleri ve nesilleri helâk etmeye koşar. Fakat Allah bozgunculuğu sevmez. [Bakara, 205]
Allah günahta ve inkârda direnen hiç kimseyi sevmez. [Bakara, 276]
De ki: Allaha ve Elçisine itaat edin. Eğer (bundan) yüz çevirirlerse, bilsinler ki Allah hakikati inkar edenleri (kâfirleri) sevmez. [Ali imran, 32 - Rûm, 45]
İman edip iyi işler yapanlara gelince, Allah onların mükafatlarını tastamam verecektir. Allah zalimleri sevmez. [Ali imran, 57-140]
Bilin ki Allah kendini beğenen ve övünüp duran kimseleri sevmez. [Nisâ, 36]
Mallarını insanlara gösteriş için sarfedip, Allaha ve ahiret gününe inanmayanları da Allah sevmez. [Nisâ, 38]
Şüphe yok ki Allah, kendilerine ihanet edenleri ve günahkarlıkta inat edenleri sevmez. [Nisâ, 107]
Allah, kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. Ancak [ondan] zarar gören tarafından söylenmesi başka. [Nisâ, 148]
Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları (yozlaşmaya ve çürümeye yol açanları) sevmez. [Mâide, 64 - Kasas, 77]
çünkü o israf edenleri sevmez. [En'âm, 141 - A'râf,31]
Rabbinize yalvara yalvara ve gizlice dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez. [A'râf, 55]
Şüphe yok ki, Allah hâin olanları sevmez. [Enfal, 58]
Doğrusu Allah, kendilerini büyük görüp hakkı kabul etmeyenleri, kibirlenenleri sevmez. [Nahl, 23]
Hiç şüphesiz, Allah iman edenleri esirger. Çünkü Allah hainlerin ve nankörlerin hiçbirini sevmez. [Hac, 38]
Çünkü Allah, böbürlenip şımaranları sevmez. [Kasas, 76]
İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez.
[Lokman, 18 - Hadid, 23]
Bir kötülüğün karşılığı, aynı şekilde bir kötülüktür. Ama kim affeder ve barışırsa, onun ecri Allaha aittir. Doğrusu O, zulmedenleri sevmez. [Şûra, 40]
Semih Yolaçan
Allah Kimleri Sever
| Erkam Yayınları |
Başlangıç için pek garip bir sual!
Lakin daha başlarken kestirme bir cevaba sahip; Habibullah yani En sevgili olan gâye insan, ufuk peygambere benzediğimiz kadar seviliriz.
Hakka(Hakkın hoşnutluğuna) varan yol şeriat, tarikat, hakikat ve marifet duraklarından geçer.
Şeriat, kaal-i Muhammedi, yani Efendimizin (s.a.v) vahiy yolu ile aldığı bilgileri, sözlü olarak insanlara ulaştırması, açıklamasıdır.
Tarikat, fiil-i Muhammedidir. Yani şu sıralar etraflarında fırtınalar koparılan tarikatlerin Hak olanları, Efendimizin hayatını öğreten ve yaşatan birer okuldan ibarettir.
Hakikat, hal-i Muhammedi, yani Peygamber Efendimizin hayatını takliden yaşamaya başlayan kişinin yavaş yavaş o fiilleri hissederek mana ve hikmetlerini anlayarak yapması, hakikatlerine ermesi, kendisine hal edinmesidir.
Marifet ise sırr-ı Muhammedidir.
Bütün bu hallerden, güzel ahlaktan murad; Sırr-ı Muhammediye erişmektir. Efendimizde alemlerin ve Rabbinin sırrı vardır. Kainattaki bütün yaratılmışlarda da Peygamberimizin sırrı vardır.
Sen olmasa idin ey Habibim, alemleri yaratmazdım hitabı bize yol göstermektedir. Allahtan başka hiçbir şey yoktur!
Sadece O ve Onun kudreti ile marifetinin yansıması vardır.
Bu yansımanın açıklaması da: Habibinin lisanıyla Ben bir gizli hazineyken, bilinmeyi, sevilmeyi murad ettim. Bütün alemi insan için, insan-ı kâmil için yarattım hitabıdır. Bunun en büyük muhatabı ve sebebi Hazret-i Muhammeddir. Cenab-ı Hakka en parlak ayna O olmuş ve Ondan yansıma yolu ile Hakk görünmüştür.
Meseleye buradan yaklaştığımız zaman, zaten nasıl bir insan olunmasının gerekliliği ortaya çıkıyor.
O zaman Cenab-ı Hak merkezli ve Onu hoşnut edecek yaşama biçimi; kendi arzu ve heveslerine göre değil, Resûlullahın önderliğinde, Allahın sevip sevmediği hallere göre düzenlenmiş bir güzel günlük hayat husule gelecektir.
Şu bir hakikattir ki, güzel olan şeyi herkes sever. Allah güzeldir, bununla kalmayıp tüm güzellikleri yaratan en güzeldir, güzeli sevendir. Onun sevgisine mazhar olmak elbette buradaki zikrettiklerimizle sınırlı değildir. Zira Allaha ulaştıran yolların sayısı insan nefeslerinin sayısı kadardır. denilmiştir.
Bu basit çalışma İnsan Kullanım El Kitabındaki sever ve sevmez kelimesi geçen ayetlerden ibarettir. Malumunuz Kuran-ı Kerim teferruattan uzaktır, ulaşmaya çalıştığımız diğer makbul halleri ise Kutlu nebinin her hali Kuran olan hayatında buluyoruz. Hak Tealanın sevdiği bütün haller Resulu Kibriya aleyhi ekmelittehaya Efendimizde toplanmış, sevmediği bütün haller ise Ondan uzak
işte bizler dahi birkaç tefsirden istifade ile mezkur ayetler üzerinde tefekkür edersek dünya ve akibet hayrına vesile olacağı, Onun sevdiği hallerle süslenip, sevmediği hallerden temizlendiğimizde yani Hak Dostun güzelliği güzelliğimiz olduğunda (en azından böyle bir yolun yolcusu olduğumuzda) vakitlerin aşk ile dolacağı muhakkaktır.
Mevladan mucibince ameli kolaylaştırması, tesirini halkeylemesi niyazımızla
Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever. [Bakara, 222]
Her kim sözünü yerine getirir ve kötülükten sakınırsa, bilsin ki Allah sakınanları sever. [Ali imran, 76]
O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.
[Ali imran, 134]
bunlar, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever. [Ali imran, 146]
Allah da onlara dünya nimetini ve (daha da önemlisi,) ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah, iyi davrananları sever. [Ali imran, 148]
Kararını verdiğin zaman da artık Allaha dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever. [Ali imran, 159]
Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever. [Maide, 13 - Bakara, 195]
Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah âdil olanları sever. [Maide, 42 - Hucurat, 9 - Mümtehine, 8]
(Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır). Allah iyi ve güzel işler yapanları sever. [Maide, 93]
Allah (haksızlıktan) sakınanları sever. [Tevbe, 4]
Onlar size karşı dürüst davrandıkları müddetçe siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah (ahdi bozmaktan)sakınanları sever. [Tevbe, 7]
Allah da çok temizlenenleri sever. [Tevbe, 108]
Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra Ona tevbe edin. Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir, (müminleri) çok sever. [Hud, 90]
Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları sever. [Saff, 4]
doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez. [Bakara, 190 - Mâide, 87]
memlekette fesat çıkarmaya, ürünleri ve nesilleri helâk etmeye koşar. Fakat Allah bozgunculuğu sevmez. [Bakara, 205]
Allah günahta ve inkârda direnen hiç kimseyi sevmez. [Bakara, 276]
De ki: Allaha ve Elçisine itaat edin. Eğer (bundan) yüz çevirirlerse, bilsinler ki Allah hakikati inkar edenleri (kâfirleri) sevmez. [Ali imran, 32 - Rûm, 45]
İman edip iyi işler yapanlara gelince, Allah onların mükafatlarını tastamam verecektir. Allah zalimleri sevmez. [Ali imran, 57-140]
Bilin ki Allah kendini beğenen ve övünüp duran kimseleri sevmez. [Nisâ, 36]
Mallarını insanlara gösteriş için sarfedip, Allaha ve ahiret gününe inanmayanları da Allah sevmez. [Nisâ, 38]
Şüphe yok ki Allah, kendilerine ihanet edenleri ve günahkarlıkta inat edenleri sevmez. [Nisâ, 107]
Allah, kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. Ancak [ondan] zarar gören tarafından söylenmesi başka. [Nisâ, 148]
Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları (yozlaşmaya ve çürümeye yol açanları) sevmez. [Mâide, 64 - Kasas, 77]
çünkü o israf edenleri sevmez. [En'âm, 141 - A'râf,31]
Rabbinize yalvara yalvara ve gizlice dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez. [A'râf, 55]
Şüphe yok ki, Allah hâin olanları sevmez. [Enfal, 58]
Doğrusu Allah, kendilerini büyük görüp hakkı kabul etmeyenleri, kibirlenenleri sevmez. [Nahl, 23]
Hiç şüphesiz, Allah iman edenleri esirger. Çünkü Allah hainlerin ve nankörlerin hiçbirini sevmez. [Hac, 38]
Çünkü Allah, böbürlenip şımaranları sevmez. [Kasas, 76]
İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez.
[Lokman, 18 - Hadid, 23]
Bir kötülüğün karşılığı, aynı şekilde bir kötülüktür. Ama kim affeder ve barışırsa, onun ecri Allaha aittir. Doğrusu O, zulmedenleri sevmez. [Şûra, 40]
Semih Yolaçan
Allah Kimleri Sever
| Erkam Yayınları |
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
KIRILGAN
Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayrılığı
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben
Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
gözükara cesaretimden
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı.
Murathan MUNGAN
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Elif, Lam, Mim Günahkar titrek ellerim,
Elif Elif diye diye senden seni isterim,
Madem ki sana varmak, dikenli yollar geçmek,
Vuslatımın kanıtı olsun; kevser suyundan içmek
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Sev ve bilhassa Ona kendini sevdir. Asıl mesele kendini sevdirebilmektir.
Herkesi O san ve herkese kendini sevdir. Bil ki insan evvela Yaradan tarafından sevilmiş de yaratılmıştır.
Hem mahlukattan hiçbir hayat sahibi yoktur ki bir anne ile bir babanın mecazi aşkından hâsıl olmasın. Böylesi bir aşkın zuhuru ile, dünya zindanına gelen, sevmeyi sonradan öğrenirse de, sevildiğini pek güç anlayabilir.
Kendisini sevip Yaradandan aldığı, öğrendiği sevgiyi yine Ona iade edebilirse ne mutlu
Bu yolda önce aşık olunur, aşkı ve sevmeyi öğrenir ve fakat aşkta kemale erip mâşuk olmak herkese nasip olur devlet değildir. Hele maşukun sevgilisi olmak pek güçtür.
Nehir, dere ırmak isimleri denize döküldükten sonra kalmaz. Kemale eren herşey aksine intikal eder.
Suyun sıcaklıktaki kemali buhar, soğukluktaki kemali buz olmasıdır.
İnsanın kötülükteki kemali şeytan nâmını alır.
İyilikteki mânevi kemali de Hâk nâmını alır.
Çün gönlü tertemiz olmuş, fenalıklar gitmiştir. Hakkın saltanat yeri olmuştur.
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- safa-merve
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 16 Eki 2008, 02:00
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
İlahi Aşk sırlarla dolu bir sırdır Anlatması sırdır Anlaması sırdır Paylaşması sırdır
Aşk öylesine bütünseldir ki Onları affet der Ne yaptıklarını bilmiyorlar Bu sevgi öylesine bütündür ki bir ata vurulduğunda kendi bedeninde hisseder acısını, öylesine nefes aldırmazdır ki semalara koşturur, şiirler dillendirir, en kötüye bağışlama yüreğini açar, en karanlığa ışık götürür
İnsanlar benleriyle sevdikçe bu Aşk bilinmez Sadece o Aşka dalanların pervaneler gibi o ışığın aşkıyla daldıklarını duyarsınız ateşe yanıp dirildiklerini tekrar yandıklarını tekrar attıklarını görürsünüz o ateşe Mecnunlar bile utanır onların sevgisi karşısında İlahi Aşk işte öyle birşeydir
sevgiyle...
Aşk öylesine bütünseldir ki Onları affet der Ne yaptıklarını bilmiyorlar Bu sevgi öylesine bütündür ki bir ata vurulduğunda kendi bedeninde hisseder acısını, öylesine nefes aldırmazdır ki semalara koşturur, şiirler dillendirir, en kötüye bağışlama yüreğini açar, en karanlığa ışık götürür
İnsanlar benleriyle sevdikçe bu Aşk bilinmez Sadece o Aşka dalanların pervaneler gibi o ışığın aşkıyla daldıklarını duyarsınız ateşe yanıp dirildiklerini tekrar yandıklarını tekrar attıklarını görürsünüz o ateşe Mecnunlar bile utanır onların sevgisi karşısında İlahi Aşk işte öyle birşeydir
sevgiyle...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- safa-merve
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 16 Eki 2008, 02:00
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Beden-Ruh-Nefs-Gönül...
İNSAN KOMPLEKSİ
Gerçek bir evren bilmecesi olan insanın bilinmezliği,
farklı unsurları temsil etmesindendir.
İnsan:
Beden- Ruh- Nefs- Gönül dörtlüsünün sentezinden kuruludur.
İlk unsur madde, diğerleri madde ötesidir.
Akıldan kelâma, sanattan zevke ve aşktan
kahramanlığa kadar sonsuz yetenekleri
bu karmaşık sentezin ustaca yansımasındandır.
Bütün bu yüceliklerin en üstünde:
Allahı bilmesi ve bulması düşünülünce;
onu sadece hücre yığınından ibaret saymak gülünçtür.
Çocukları bile kandıramayan maddeci masalların hiçliğini;
insanın bu dört unsurunu önce analiz,
sonra sentez yaparak sizlere ispatlayacağım.
Efendimiz;
Nefsini (kendi özünü) bilen Allahı bilir buyurmuştur.
Ve sizlere insan bilinmezinden bir şeyler verebilirsem
Allaha daha yakın olacaksınız.
1) Beden
Hikmetlerle dolu bir madde ihtişamı.
Beş milyar insanda beş milyar ayrı çehre,
bir o kadar parmak izi bize maddesel yapımızdaki
özeni bir kez daha vurguluyor.
Onu incelerken tüm diğer maddesel varlıklardan,
canlılardan ne denli ince bir esrar taşıdığını göreceğiz.
İnsan; endamındaki güzellikten hücresindeki hârika kimyaya,
bin bir kompüter sistemlerine kadar
Allahın bir sanat şaheseridir.
Unutmamak gerekir ki beden canlılığa has bir tanımdır.
Ölümle birlikte ceset haline gelir.
Bedenin çalışma özellilerini iyi tanıyarak onu
daha da titiz korumamız mümkün olabilir.
Ve o beden hiçbir zaman arızaya mahkûm bir motor değildir.
Aksine hiç bozulmayacak biçimde ilahî fırçanın bir şaheseridir.
2)Ruh
İnsan kompleksinin madde ötesi bir yanıdır.
Bizim evren, bilinç,
kelâm yönümüzü ilahî merkezlere bağlayan cereyandır.
Mekânı yoktur, zaman onu etkilemez.
Fakat bazılarının hayalinde vehmettiği
(varsaydığı) silüetlerle hiç ilgisi yoktur.
Matematik koordinatlar gibi,
bedeni evrenlerin sonsuz mekânına bağlar.
O sayede düşünür, görmediğimiz atomu,
ışınları ve evreni kavrarız.
Yüce Allahı o cereyandan sezeriz.
Gözün gördüğü, beyne yansıyan şekiller anlam kazanır onunla.
Onun yücelmesi söz konusu olamaz,
o Allah cereyanıdır, yücedir.
Bizim onunla ilgimiz arttıkça biz yüceliriz.
3) Nefs
Yani içimizdeki biz.
Bu kez ilâhi yönde bağlantı değil,
çokluk âleminin teklikten kaçan bir çetin duygusu.
Kendini, gereğinde yaratıcı sanıp isyanlara,
ihtiraslara koşturan madde ötesi bir unsurumuz.
Bir yerde kişiliğimiz, kartvizitimiz.
Kararsız korkumuz.
Maddesel varlıkları görüp kendini sonlu sayarak
bize tuzaklar hazırlayan yanımız ve de
Allahın özenle yarattığı,
sonunda arınarak
Allaha dönebilen mânevi bir öz varlığımız.
4)Gönül
Kalbimizin mâna yanı,
doğrudan doğruya merkezi kalbimizde
olan tanımı en zor yanımız.
Sevgilerin, önsezilerin,
tüm sezgi ve sezilerin hamuru.
Bütün varlıklar içinde yalnız insanda olan
evrenin tüm boyutlarına açılan penceremiz.
Gerçeği gören, dostu seçip seven esrarlı yanımız.
DR. HALUK NURBAKİ
İnsan Bilinmezi Kitabından ...
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
Değerli Ayten abla, Dr. Haluk Nurbaki hocanın yazısını paylaştığınızdan dolayı öncelikle teşekkür ederiz emeğinize sağlık
Rabbimiz hizmetlerinizi daim etsin ve Hasbi-Habibi hizmetlerden kılsın inşaallah..
Âcizane bir düzeltme yapalım ki yanlış anlaşılmasın.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz :
Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Kim ki NEFSini bilir, RABBini de bilir buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfül-Hâfâ II/343 (2532)
Dikkat edilirse hadiste Rabbehu geçer.
Rabbini Yani Çünkü Allah, Zâtullah İsmi ayrıdır
Bu çok önemlidir O Zâttır Rabb başkadır, Hakk başkadır, Allah başkadır
Onların birbirine hiç karışmaması lazım gelir
Oradaki tabir Rabbini yani bizi terbiye edeni biliriz
Şunu diyebiliriz ki; bir insan kendi kulluk gayreti ve azmiyle ve Hakk Dosdlarının himayetkâr himmeti, duası ve yardımıyla İlim ve Edeb sahibi olur ve kişi kendini bilir.
Ama İrfan ve Erkanı, Muhammed Aleyhis-selâmı bulduktan sonra bulabilir ve Onun (s.a.v.) yardımıyla Rabbini bilebilir
Yani dikkat edelim ki;
Kulun kendi kimlik ve kişiliğinin Muhammedi şuurlu-nurlu-onurlu ve sürurlu olabilmesi ulaştırabilmesi adına gayreti, azmi, ciddiyeti, hüsnüniyeti ve SADAKATı yoksa, Hakk Dosdlarının himmet ve yardımı hayaldir...
Hakk Dosdlarının himmet ve yardımı yoksa Rasulullah (s.a.v.) Efendimizin Ekrem ikramı hayaldir...
Rasulullah (s.a.v.) Efendimizin Ekrem ikramı yoksa Allahü zü'l Celalimizin İhsan izni hayaldir...
Bir de bizim âcizane duyduğumuz insanda tevhid ve gereği ile mükellef, sorumlu ve imtihan edilmekte olan 4 letaif sırası ile yani dıştan içe elbise soyunur gibi olan: BEDEN - NEFS - KALB - RUHtur
Kemalatın ileri safhalarında kullanılan letaif makamları ise yine sırası ile : SIR-HAFİ-AHFAdır ki birde siyah nokta, Nurullahın letaiflere ulaşım noktası, pirizi olan : AKDES ÖZÜ vardır
Tabi ilk işimiz tevhidi kemalat olunca bu kemalat kademelerini inceleyelim:
1- Bedeni terbiye (edeblenmesi) kademesi: İlkokul gibi olan Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin Şeriat-ı Muhammediyye okulu
2- Nefsi tezkiye (temizlenmesi) kademesi: Ortaokul gibi olan Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin Tarikat-ı Muhammediyye okulu
3- Kalbi tasfiye (arıtılması) kademesi: Lise gibi olan Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin Marifet-i Muhammediyye okulu
4- Ruhu tecliye (cilalanması) kademesi: Üniversite gibi olan Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin Hakikatı-ı Muhammediyye okulu
Dörtlü Muhammedi sistem çok mükemmeldir ki devam edebiliriz ancak dieyen Kul İhvani Divanından inceleyebilir...
Şunu önce nefsime söylerim ki; dörtlü sistemdeki bu kademeler herkesin alıştığı şekilde böyle çeşitli sanal ortam bilgileriyle kelime dizmeler şeklinde değil, fiilen yaşaya yaşaya, bebek - çocuk genç büyütür gibi, doğru dürüst okul okutur gibi, adam gibi yapa yapa, bu işleri yürüte yürüte inşâallah
Allahın (c.c.) ve Rasulullah'ın (s.a.v.) izni - inâyetiyle ve şerefli şefaatı - şifasıyla İnşâallah
Sözü fazla uzatmadan birde şunu belirtmek isterim ki:
Bedeni, nefsi, kalbi ve ruhu olan insanlardır Bu dört özelliği sadece insanlar taşırlar
Bedeni olmayan; nefsi, kalbi ve ruhu olan cinlerdir
Nefsi de çekerseniz; kalbi ve ruhu olan varlıklar meleklerdir
Kalbide çekersen; ruh tek başına kalır, Ruh Emr âlemindendir Allah katındandır
En doğrusunu Allah (c.c.) bilir...
Yanlışlıklar ve hatalar nefsimizindir...
Muhammedi muhabbet ve hasbi hizmetle
Rabbimiz hizmetlerinizi daim etsin ve Hasbi-Habibi hizmetlerden kılsın inşaallah..
Âcizane bir düzeltme yapalım ki yanlış anlaşılmasın.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz :
Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Kim ki NEFSini bilir, RABBini de bilir buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfül-Hâfâ II/343 (2532)
Dikkat edilirse hadiste Rabbehu geçer.
Rabbini Yani Çünkü Allah, Zâtullah İsmi ayrıdır
Bu çok önemlidir O Zâttır Rabb başkadır, Hakk başkadır, Allah başkadır
Onların birbirine hiç karışmaması lazım gelir
Oradaki tabir Rabbini yani bizi terbiye edeni biliriz
Şunu diyebiliriz ki; bir insan kendi kulluk gayreti ve azmiyle ve Hakk Dosdlarının himayetkâr himmeti, duası ve yardımıyla İlim ve Edeb sahibi olur ve kişi kendini bilir.
Ama İrfan ve Erkanı, Muhammed Aleyhis-selâmı bulduktan sonra bulabilir ve Onun (s.a.v.) yardımıyla Rabbini bilebilir
Yani dikkat edelim ki;
Kulun kendi kimlik ve kişiliğinin Muhammedi şuurlu-nurlu-onurlu ve sürurlu olabilmesi ulaştırabilmesi adına gayreti, azmi, ciddiyeti, hüsnüniyeti ve SADAKATı yoksa, Hakk Dosdlarının himmet ve yardımı hayaldir...
Hakk Dosdlarının himmet ve yardımı yoksa Rasulullah (s.a.v.) Efendimizin Ekrem ikramı hayaldir...
Rasulullah (s.a.v.) Efendimizin Ekrem ikramı yoksa Allahü zü'l Celalimizin İhsan izni hayaldir...
Bir de bizim âcizane duyduğumuz insanda tevhid ve gereği ile mükellef, sorumlu ve imtihan edilmekte olan 4 letaif sırası ile yani dıştan içe elbise soyunur gibi olan: BEDEN - NEFS - KALB - RUHtur
Kemalatın ileri safhalarında kullanılan letaif makamları ise yine sırası ile : SIR-HAFİ-AHFAdır ki birde siyah nokta, Nurullahın letaiflere ulaşım noktası, pirizi olan : AKDES ÖZÜ vardır
Tabi ilk işimiz tevhidi kemalat olunca bu kemalat kademelerini inceleyelim:
1- Bedeni terbiye (edeblenmesi) kademesi: İlkokul gibi olan Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin Şeriat-ı Muhammediyye okulu
2- Nefsi tezkiye (temizlenmesi) kademesi: Ortaokul gibi olan Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin Tarikat-ı Muhammediyye okulu
3- Kalbi tasfiye (arıtılması) kademesi: Lise gibi olan Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin Marifet-i Muhammediyye okulu
4- Ruhu tecliye (cilalanması) kademesi: Üniversite gibi olan Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin Hakikatı-ı Muhammediyye okulu
Dörtlü Muhammedi sistem çok mükemmeldir ki devam edebiliriz ancak dieyen Kul İhvani Divanından inceleyebilir...
Şunu önce nefsime söylerim ki; dörtlü sistemdeki bu kademeler herkesin alıştığı şekilde böyle çeşitli sanal ortam bilgileriyle kelime dizmeler şeklinde değil, fiilen yaşaya yaşaya, bebek - çocuk genç büyütür gibi, doğru dürüst okul okutur gibi, adam gibi yapa yapa, bu işleri yürüte yürüte inşâallah
Allahın (c.c.) ve Rasulullah'ın (s.a.v.) izni - inâyetiyle ve şerefli şefaatı - şifasıyla İnşâallah
Sözü fazla uzatmadan birde şunu belirtmek isterim ki:
Bedeni, nefsi, kalbi ve ruhu olan insanlardır Bu dört özelliği sadece insanlar taşırlar
Bedeni olmayan; nefsi, kalbi ve ruhu olan cinlerdir
Nefsi de çekerseniz; kalbi ve ruhu olan varlıklar meleklerdir
Kalbide çekersen; ruh tek başına kalır, Ruh Emr âlemindendir Allah katındandır
En doğrusunu Allah (c.c.) bilir...
Yanlışlıklar ve hatalar nefsimizindir...
Muhammedi muhabbet ve hasbi hizmetle
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
_HiÇ_
... HiÇ ...
Bir sûfi Bağdat pazarını gezerken bir ses duydu. Bir satıcı;
Bir hayli halim var,çok ucuza satıyorum,alan yok mu? diye bağırıyordu.
Sûfi satıcının yanına yaklaştı.
Ucuza satıyorum diyorsun, hiçe de verir misin? diye sordu.
Satıcı: Git başımdan be adam! Sen delimisin ki? Kim hiçe karşılık başkasına bir şey verir?"
Sûfi: Allah veriyor dedi.
Üstelik hiçe karşılık her şeyi veriyor, istersen daha da fazlasını ihsan ediyor.
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
_FETTAH_
Fettah ismine tutunup birbirimize beyaz sayfalar açalım.
Fettah isminin gölgesinde durup dostlarımıza gönlümüzün
baş köşesinde yer açalım.
Fettah isminin ışığına varıp kalp gözümüzü körleyen
perdeleri açalım.
Eşikte bekletmeyelim kimseyi
ve kapıları açalım.
Küsmeyelim kimseye ve kapıları hep aralık bırakalım.
Her sözümüzü Fettah isminin sırrıyla açalım..
Vesselam!
Senai Demirci
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Suyu Rahmet, Gülü Muhabbet eyleyen Rabb'e aşk...
Suyu Rahmet, Gülü Muhabbet eyleyen
Rabb'e aşk...
Aşk, taneyi mücevher yapan,
faniyi baki yapan..
Bir kainatı aşk ile dolduran Rabb'e aşk...
Olmazları olduran,
kabımızı güllerle dolduran Rabb'e aşk...
Bir zerreye bile akla sığmaz kanunları sığdıran,
nice fabrikalar işletip en güzel suretiyle bize sunan
Suyu Rahmet, Gülü Muhabbet eyleyen
Rabb'e aşk...
Rabb'e aşk...
Aşk, taneyi mücevher yapan,
faniyi baki yapan..
Bir kainatı aşk ile dolduran Rabb'e aşk...
Olmazları olduran,
kabımızı güllerle dolduran Rabb'e aşk...
Bir zerreye bile akla sığmaz kanunları sığdıran,
nice fabrikalar işletip en güzel suretiyle bize sunan
Suyu Rahmet, Gülü Muhabbet eyleyen
Rabb'e aşk...
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]