ÇİLE
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12888
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
ÇİLE
Çile, diş ağrısı gibi başa gelip çekilince ve yaşanınca anlaşılır!
Sadece anlatılırsa, koyunun kaval dinlediği gibi dinlenir ve bir kulaktan giren öbüründen çıkar gider...
Geçen zamanda bir Tuzcu Baba varmış.
Dik bir yamaçtan iner,
Sırtında Kaya Tuzu çıkarıp, getirip satarmış.
Komşuları ise karısına gelip parasız tuz almaya alışmışlar...
Öyle ki Tuzcu Baba'nın eli boşa çıkar olmuş...
Karısına: "Komşulara tuz verme!" diyememiş de:
"Hatun bir kere de seninle tuza gidelim!" demiş.
Gitmişler, torbalara tuzu doldurup sırtlanmışlar ve vurmuşlar sarp yokuşa...
Zahmet ki ne zahmet...
Eve geldiklerini gören alışmış komşular koşmuşlar, "Beleş tuz!" diye...
Tuzcu Baba'nın karısı ise:
"Tuz'un yokuşunu gördüm, enseye çöküşünü gördüm! Tuz-muz yok!" demiş...
İşte çile böylesi bir iştir...
Sadece anlatılırsa, koyunun kaval dinlediği gibi dinlenir ve bir kulaktan giren öbüründen çıkar gider...
Geçen zamanda bir Tuzcu Baba varmış.
Dik bir yamaçtan iner,
Sırtında Kaya Tuzu çıkarıp, getirip satarmış.
Komşuları ise karısına gelip parasız tuz almaya alışmışlar...
Öyle ki Tuzcu Baba'nın eli boşa çıkar olmuş...
Karısına: "Komşulara tuz verme!" diyememiş de:
"Hatun bir kere de seninle tuza gidelim!" demiş.
Gitmişler, torbalara tuzu doldurup sırtlanmışlar ve vurmuşlar sarp yokuşa...
Zahmet ki ne zahmet...
Eve geldiklerini gören alışmış komşular koşmuşlar, "Beleş tuz!" diye...
Tuzcu Baba'nın karısı ise:
"Tuz'un yokuşunu gördüm, enseye çöküşünü gördüm! Tuz-muz yok!" demiş...
İşte çile böylesi bir iştir...
- illaedep
- Aktif Üye
- Mesajlar: 122
- Kayıt: 25 Eki 2007, 02:00
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
ÇİLE
ÇİLE
Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde...
Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı
Ateşten zehrini tattım bu okun,
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı
Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!
Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye
Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.
Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!
..........
..........
..........
..........
Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.
Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu öğrensem asıl?
Bir fikir ki sıcak yarada kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selam sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.
Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci kat gök, esrarını aç!
Annemin duası, düş de perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!
Uyku, kaatillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.
Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle...
Akrep nokta nokta ruhumu sokmuş,
Mevsimden mevsime girdim böylece.
Gördüm ki, ateş de, cımbız da yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence.
..........
..........
..........
..........
Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde...
Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı
Ateşten zehrini tattım bu okun,
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı
Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!
Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye
Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.
Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!
..........
..........
..........
..........
Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.
Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu öğrensem asıl?
Bir fikir ki sıcak yarada kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selam sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.
Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci kat gök, esrarını aç!
Annemin duası, düş de perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!
Uyku, kaatillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.
Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle...
Akrep nokta nokta ruhumu sokmuş,
Mevsimden mevsime girdim böylece.
Gördüm ki, ateş de, cımbız da yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence.
..........
..........
..........
..........
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!
Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun dolaşık.
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık.
Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
Bir zehir kıymık gibi, beynimde.
Lügat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar söyleyin bana, ben kimim?
Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
Belâ mimarının seçtiği arsa;
Hayattan muhacir; eşyadan öksüz?
Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!
Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.
..........
..........
..........
..........
Gece bir hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.
Açıl susam, açıl! Açıldı kapı;
Atlas sedirinde mavera dede.
Yandı sırça saray, ilahi yapı,
Binbir avizeyle uçsuz maddede.
Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
İçiçe mimari, içiçe benlik;
Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!
Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu.
Kaçır beni ahenk, al beni birlik;
Artık barınamam gölge varlıkta.
Ver cüceye, onun olsun şairlik,
Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta.
Öteler öteler, gayemin malı;
Mesafe ekinim, zaman madenim.
Gökte Samanyolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.
Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak...
NECİP FAZIL KISA KÜREK
1939
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- ayyildiz
- Özel Üye
- Mesajlar: 710
- Kayıt: 17 Ağu 2009, 02:00
*** Çile gül dikeni ***
Dert zâr yumak örülü, çözmesi nâr çile,*
Ömür dantel ilmeği, ipliği dar çile,*
Zaman şimşek hızında, alevi har çile,*
Nefis bin bir şer düğüm, yiğitsen sar çile,*
***
Sevdayı çeken bilir, çileyi aşan pir,*
Zahmette Rahmet gizli, yanmakla kalmaz kir,*
Rıza kolay verilmez, imtihan Hak emir,*
Rabbin sevdası aklar, Nur yıkayan nehir.*
***
Bülbül aşıktır güle, çile gül dikeni,*
Gülün nazı ziyade, yırtar gül seveni
Gülşen yolu zâr olur, sarar gül bükeni,*
Aşık mısralar düzer, sever gül öveni.*
***
Ferhat'a şirin çile, dağları seç denir,*
Mecnuna Leyla çile, sahralar geç denir,*
Kerem'in aslı çile, zehrini iç denir,*
Aşıka maşuk çile, nefsini biç denir.*
***
Çile derviş azığı, sövene dilsiz o,*
Vurulur vurmaz aşık,dövene elsiz o,*
Sevdalı sevgi dokur, kine çelimsiz o,*
Hazlar semtinden ırak, nefsle geçimsiz o.*
Aşık Uslu çileli, yol aşka düşeli,*
Namına garip derler, sevdalı ser deli,*
Güvenme şer nefsine, ehline ver eli,*
Kalbi hüşyar olan can, Rabbine der belî.*
***
Âşık Uslu Niksarî (Zübeyir Güngör Uslu)
Dert zâr yumak örülü, çözmesi nâr çile,*
Ömür dantel ilmeği, ipliği dar çile,*
Zaman şimşek hızında, alevi har çile,*
Nefis bin bir şer düğüm, yiğitsen sar çile,*
***
Sevdayı çeken bilir, çileyi aşan pir,*
Zahmette Rahmet gizli, yanmakla kalmaz kir,*
Rıza kolay verilmez, imtihan Hak emir,*
Rabbin sevdası aklar, Nur yıkayan nehir.*
***
Bülbül aşıktır güle, çile gül dikeni,*
Gülün nazı ziyade, yırtar gül seveni
Gülşen yolu zâr olur, sarar gül bükeni,*
Aşık mısralar düzer, sever gül öveni.*
***
Ferhat'a şirin çile, dağları seç denir,*
Mecnuna Leyla çile, sahralar geç denir,*
Kerem'in aslı çile, zehrini iç denir,*
Aşıka maşuk çile, nefsini biç denir.*
***
Çile derviş azığı, sövene dilsiz o,*
Vurulur vurmaz aşık,dövene elsiz o,*
Sevdalı sevgi dokur, kine çelimsiz o,*
Hazlar semtinden ırak, nefsle geçimsiz o.*
Aşık Uslu çileli, yol aşka düşeli,*
Namına garip derler, sevdalı ser deli,*
Güvenme şer nefsine, ehline ver eli,*
Kalbi hüşyar olan can, Rabbine der belî.*
***
Âşık Uslu Niksarî (Zübeyir Güngör Uslu)
En son ayyildiz tarafından 24 Ağu 2009, 19:22 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
ÇİLE
Saçları ak benzi solgun
Zâhir zayıf Bâtın dolgun
Çilesiz olunmaz Olgun
Âşıklar aşı Çiledir
Aşk tadını alan Âşık
Bal Küpüne dalan Âşık
Aşk sazını çalan Âşık
Öz zevkin başı Çiledir
Âşığım diyen Âşığın
Aşkın çileyen Âşığın
Dilber dileyen Âşığın
Elâ göz kaşı Çiledir
Cevr-i Cihanı coş etsin
Eğlensin gönlün hoş etsin
Atsın, eteğin boş etsin
Câhilin taşı Çiledir
Bülbül olan güle çiler
Can yoldaşın Yârin diler
Mestler mendiline siler
Ağlar göz yaşı Çiledir
Sevenlerin sağı-solu
Sevdâ denen derdle dolu
Âşıkların aşkta yolu
Yoldaşı eşi Çiledir
Gül güzeldir diken ile
Seven sevdiğiyle bile
Dört mevsimin dördü çile
Baharı kışı Çiledir
Yandı ciğer tuzdan Hocam
Su sorma susuzdan Hocam
Su testisi buzdan Hocam
İçiyle dışı Çiledir
Seven Er, sevdâsın sermez
Dost derdin dermanın dermez
Âşıklara akıl ermez
Erenler işi Çiledir
Eren elden ER EDEBi
Ehl-i Beyttir Sırr sebebi
Âşıklık demir leblebi
Ağzında dişi Çiledir
Âşık Cihan virânesi
Zincir kıran divânesi
Aşk Meclisin peymânesi
Dolusu- Boşu Çiledir
Yâr! lafın eden ahmaktır
Âşık, aşkı yaşamaktır
Melâmette, halkı HAKK tır
Kötüsü-hoşu Çiledir
Aşka davet, İlâhî ses
Çağırıyor nefes nefes
Kırılır İhvânim kafes
Canlar! Can Kuşu Çiledir
Kul İhvanî
17.09.1990 17:36
Otobüste..
Saçları ak benzi solgun
Zâhir zayıf Bâtın dolgun
Çilesiz olunmaz Olgun
Âşıklar aşı Çiledir
Aşk tadını alan Âşık
Bal Küpüne dalan Âşık
Aşk sazını çalan Âşık
Öz zevkin başı Çiledir
Âşığım diyen Âşığın
Aşkın çileyen Âşığın
Dilber dileyen Âşığın
Elâ göz kaşı Çiledir
Cevr-i Cihanı coş etsin
Eğlensin gönlün hoş etsin
Atsın, eteğin boş etsin
Câhilin taşı Çiledir
Bülbül olan güle çiler
Can yoldaşın Yârin diler
Mestler mendiline siler
Ağlar göz yaşı Çiledir
Sevenlerin sağı-solu
Sevdâ denen derdle dolu
Âşıkların aşkta yolu
Yoldaşı eşi Çiledir
Gül güzeldir diken ile
Seven sevdiğiyle bile
Dört mevsimin dördü çile
Baharı kışı Çiledir
Yandı ciğer tuzdan Hocam
Su sorma susuzdan Hocam
Su testisi buzdan Hocam
İçiyle dışı Çiledir
Seven Er, sevdâsın sermez
Dost derdin dermanın dermez
Âşıklara akıl ermez
Erenler işi Çiledir
Eren elden ER EDEBi
Ehl-i Beyttir Sırr sebebi
Âşıklık demir leblebi
Ağzında dişi Çiledir
Âşık Cihan virânesi
Zincir kıran divânesi
Aşk Meclisin peymânesi
Dolusu- Boşu Çiledir
Yâr! lafın eden ahmaktır
Âşık, aşkı yaşamaktır
Melâmette, halkı HAKK tır
Kötüsü-hoşu Çiledir
Aşka davet, İlâhî ses
Çağırıyor nefes nefes
Kırılır İhvânim kafes
Canlar! Can Kuşu Çiledir
Kul İhvanî
17.09.1990 17:36
Otobüste..
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
- gulgoncaa
- Aktif Üye
- Mesajlar: 182
- Kayıt: 12 May 2008, 02:00
Bismillahirrahmanirrahim
Zevk 923
Kerbela çölü toprağım, aşkın kanıdır dudağım
Diz dergaha değdi..öpsem altın ellerin..paslanmaz.
Bilene benden yakınım, bilmezin zannı uzağım
Çark-ı çile çemberinde merkez mestleri uslanmaz.
8.5.1992 09:51
Kul ihvani
Zevk 923
Kerbela çölü toprağım, aşkın kanıdır dudağım
Diz dergaha değdi..öpsem altın ellerin..paslanmaz.
Bilene benden yakınım, bilmezin zannı uzağım
Çark-ı çile çemberinde merkez mestleri uslanmaz.
8.5.1992 09:51
Kul ihvani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/gulgonca.jpg[/img]
- gulgoncaa
- Aktif Üye
- Mesajlar: 182
- Kayıt: 12 May 2008, 02:00
Bismillahirrahmanirrahim
Zevk 1054
Kolay sanma sensiz geçen günler zindan umut-bulut
İki gözüm iki çeşme, her seher uykumu yuyan
Devran dönen dualarım, sese susuz sonsuz sükut
Aşk, Yarin çile çağrısı, aşıktır duamı duyan.
8.11.1994 13:18 dr.
Zevk 1054
Kolay sanma sensiz geçen günler zindan umut-bulut
İki gözüm iki çeşme, her seher uykumu yuyan
Devran dönen dualarım, sese susuz sonsuz sükut
Aşk, Yarin çile çağrısı, aşıktır duamı duyan.
8.11.1994 13:18 dr.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/gulgonca.jpg[/img]
- gulgoncaa
- Aktif Üye
- Mesajlar: 182
- Kayıt: 12 May 2008, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
nur-ye yazdı: >>>>>> GÖNLÜMÜZÜN SESİ >>>>>>
ZEVK 1018
Vasıta vuslata engel, Ak Denizinde iz olmaz
Ondan başka O toktur ki, gönül gözünde giz olmaz
Cevr-i cihan, çark-ı çile, cümbüşünde Canla Cânân
Belâ Bazarı burası, O nunla olur Biz siz olmaz
05.09.1994 10:45
Giz : gizli sır.
Cümbüş : Cünbiş : f. Kımıldanma, hareket. * Zevk, eğlence, cünbüş.
Biz siz olmaz : 1- Biz olmadan olmaz. 2- Biz ve Siz olmaz.
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Kulihvânimizin çile çölünü başka bir iç sesi ile duyan ve çileyi dillendiren Dücane Cündioğlu'nun "cennetinize girmeyi reddediyorum" yazısını paylaşmak istedim. Aynı çilenin hissedilişi ve yaşanışı her insan ile bir çeşit... Sevdâ çilesini herkes çekmiştir ancak hissediş ve derleyiş başka başka olmakta... Çilenin çilermesi de, filiz salıp dallanıp budaklanması da yeşermesi de... Çile ağacının meyvesini dermek ise zevk ve haz olsa gerek...
Cennetinize girmeyi reddediyorum!
Bembeyaz yapraklar bütün şefkatiyle lâtif bir sarılığı kucaklar, sever ve sarmalar... Öyle ya, çokluk köklerini suya bırakan çiçektir lotüs... nympha... nilüfer... nergis...
Efsâneye göre, Narkissos sudaki hayâline bakıp kendisine âşık olur, tıpkı bizler gibi... her insan gibi... hep zâhire bakar... hep zâhire bakarız... çâresiz elimizden tutan olmadıkça dünyâyı hep zâhiriyle idrak ederiz.
Ne acınası bir zavallılık! Oysa suda görünen nedir ki?
Sûret-i mahsûse, yani imaj, yani sadece duyularla algılanabilen!
Ah, insan bir de içine bakabilse! Asıl o sûret-i bâtınâ'sını görebilse... içini... evet, bütün zavallılığıyla ve bütün ihtişâmıyla içini...
İnsan, nerede ve nasıl görebilir içini?
Elbette hakîkî bir dostun aynasında.
İnsan bir tek insanda görebilir insanı.
* * *
İrfan geleneğimizin büyük ustalarından Azizüddin Nesefi (öl. 1287) cenneti de, cehennemi de üçe ayırır.
1) Ahmakların cenneti ve cehennemi
2) Akillerin cenneti ve cehennemi
3) Aşıkların cenneti ve cehennemi
* * *
Ahmakların cenneti muvâfakat, cehennemleri muhalefet'tir; yâni arzularının tatmini cennet, tatminsizliği ise cehennemdir.
Karnı iyice doymuşsa, eh, kadını/kadınları veya erkeği/erkekleri de yanındaysa, bu arada da dünyâdan biraz incik-boncuk toplamışsa, ahmağın cânı cennetteymiş gibi olur. Değilse, cehennemin dibinde yanıyormuşcasına azab çeker. Duyuların tatmininden ötesini bilmez de, aramaz da.
Hangi duyuların? Bilhassa dış duyuların... Ahmak, tıpkı hayvanlar gibi, ne yapıp edip görmeli, duymalı, koklamalı, tatmalı, ellemeli... bağırmalı çağırmalı... elde etmeli... öne geçmeli... gâlip gelmeli... yenmeli... kazanmalı... Yoksa, yok olur!
Ahmağı dünyâsı, duyularının sınırlarından ibâret olduğu için, ister istemez, cenneti de, cehennemi de duyusal olacaktır. Yiyecekler, içecekler, evler, hûriler, vb...
Hakîkat karşısındaki perdeleri üçtür âvâmın: yemeğe içmeğe, kadına, çoluk çocuğa düşkünlük... (şehvet-i batn, şehvet-i ferc, mehabbet-i evlâd)
Herkes bu dünyâda nelerin peşindeyse, öte dünyâda da aynı şeylerin peşinde olacaktır.
Kısacası, isteyene istediği verilecektir! Kaderince ve kadarınca herkese!
* * *
Âkillerin cenneti terk, cehennemleri ihtiyaç'tır.
Duyularının tatminini aşıp daha yukarıda bulunan aklın tatminiyle meşgul olan zevatın bir kat aşağıya inmesi ne acıdır, ne büyük züldur, ah bir bilinse!
Mecbûren duyusal ihtiyaçları karşılamak için ayırılan vakit, böyleleri için boş vakittir. Duyuları tarafından rahatsız edilmek istemezler. Hiç değilse zarûri miktarın üstüne çıkmak istemezler. Aklî faaliyetlerine ara verip duyusal ihtiyaçlarını karşılamakla meşgul olmak bilgin adamın en büyük ızdırâbıdır; okumalı, düşünmeli, araştırmalı, karşılaştırmalı, kısacası aklın mâverasında dilediğince gezinip durmalıdır o! Dünyânın temel ihtiyaçları tarafından bir an bile rahatsız edilmemelidir.
Duyuların dünyâsını terkettiğinde kendi cennetine adımını atar; o dünyâya geri döndüğünde ise tekrar ızdırap içinde yanmaya başlar. Kahrolası hânede evlâd u iyal var diye diye yanar durur.
Havassın da hakîkat karşısındaki perdeleri üçtür: Dış görünüşe, gösterişe, mala mülke ve makam mevkiye düşkünlük... (arayiş-i zahir'e, taleb-i mal'a ve taleb-i cah'a mehabbet)
Garip ama öyle!
İnsan en korktuğuna tapar. Aydınlar da.
Cehennemden (ihtiyaçlarından) kaçmak için cehennemin en dibine inenlere âkil adamlar denebilir mi?
Denir elbette. Cehennemleri kendi gibileriyle dolu çünkü. Aydınların cehennemi. Sırf düşünmek uğruna aşka ihânet edenlerin cehennemi.
Terk ehli olanlar kendi cennetlerinde mutlu-mesud yaşamlarına devam ederler. Ama birer hesap makinesi gibi yaşarlar... sayarlar ve ölçerler... araştırırlar ve bulurlar... Lâkin kendilerinden gayrı ne varsa, hep onu...
Kendilerini ise hep unuturlar.
Sebebi, hakîkatte, mehabbet-i nefs'tir!
* * *
Âşıklara gelince, onların cenneti keşf, cehennemleri ise hicab'dır.
Bir âşık için sevgilinin yüzünü görmemekten büyük ızdırap olabilir mi? Cemâlden mahrûmiyet işbu nedenle âşıkların cehennemidir. Katmer katmer hicablar ile sarmalanmış bir çehreden, dahası o çehrede ışıldayan şehlâ-nigâhın derinliğinden mahrum olmak, ne acınası bir durumdur bir âşık için! Gözlerden.... aşkla, şevkle, iştiyakla bakan o kapkara gözlerden....
Peki mâşuk için? Hak için? Hakîkat için?
Hiç kuşkusuz, hicablardan ötürü mâşuk da yanar âşıkıyla berâber! Keşf edip açsın da âşık cemâlini görsün ister! Bakarken hakîkatine ersin ve hakîkatinde erisin ister. Çünkü âşıkın gözlerinde, o da bizzat kendini görmek ister! Hak, zâtını bizâtihi aşkta görmek ister.
Mal mülk ahmakların, makam mevki âkillerin olsun, bak, ben hep senin huzurundayım, divânen olarak... uğruna aklını terketmiş olarak... belki yalınayak, belki çırılçıplak... hadi, kaldır şu yüzünden hicabını da naz etme ey sevgili, bir kez olsun, çevir yüzünü de bak şu mecnûnuna! der ve ağlar âşık! Bir ömür boyu... Başkalarının cennetinde yaşamaktansa kendi cehenneminde kavrulmayı göze alır.
Sevgiliyse, cilvesini sürdürür ve kibriyâsından hicabını kaldırmaz, zîra âşıkının gözlerinde değil, gözyaşlarında seyretmek ister kendisini... zâtıyla değil, esmâsıyla...
Âşıkların göz pınarı işte bu yüzden hiç kurumaz! Gözyaşlarının herbir damlasında bir isim tecellî ettiği için kurumaz!
* * *
Özüm gereği bu dünyâya muhalifim ben. Çünkü ahmakların cennetinde yaşamayı bile isteye reddediyorum! Ahmakların cennetinde kahkaha var; âşıkların cennetindeyse hüzün!
Hüzünle soruyorum:
Ey sevgili, n'olur cevap ver, niçin ısrarla beni benden gizliyorsun?
- Tahiri
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 09 May 2007, 02:00
ankakusu yazdı:
NE DEYİM? = ÇİLE
(Kul İhvani Divanı-Sall ve Namaz-NNN-Kulluk Çilesi)Çile, diş ağırısı gibi yaşanınca anlaşılan ilginç bir olgu, olgunlaştırıcı ve olgunluktur. Çile, çile lâfı etmek değil de esen Rıza Rüzgarına baş eğiş ve Nuh'un tufanı gibi kopan âhir zaman fitnelerinde Muhammedü'l-Emin (aleyhi's-selâm)'ın Selâmet Gemisine canını dişine takıp kulaç atış sebbahası (yüzmesi) dır.
Çile, canın yanmasıdır... Çile, ağzın anlattığı değil; canın usturanın ağzındaki raksı, rengi ve aşk ahengidir. Onun için çilekeşler Muhammedî ise derece derece; aşk-ü-cezbe, zühd-ü-takvâ, sıdk-u-huşû' ve haf-ü- reca ve hatta, üns-ü heybet ehlidirler... Bu kendilerinin derecesi sanma. Sahibleri ve sahibimiz Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e aittir. Çilekeşlerin işi, teslimiyyette gariblik (herkesin acaibine gidecek kadar, herkesten çok Muhammedî şuûr ve nûrla Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e inanç, amel, ahlâk ve hâlce teslimiyyet, imân, tâbi'lik ve itâat) ve ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL'e kariblik (canından da yakin bilelik, her nefeste huzurunda hazır olup Rabbü'l-âlemin'i Hazır, Nazır ve Murakıb biliş) tir!..
NE DEYİM...
Âşıklar hasrettir ana kucağa
Zemheri zikrinde sırr-ı sıcağa
NESİMÎ'nin postun yüzen bıçağa
MANSUR'a kurulan "dâr"e ne deyim...
- Tahiri
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 09 May 2007, 02:00
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
Lâ Rahate fid-Dünya: Dünyada Rahat Yoktur! buyurdu.
NE DİYEM!..
Üzme - Üzülme - Sev Sevil! Diyorum
Merkezden Muhite Ben Seviyorum
OL-ANa Razıysam nedir bu Yorum
Herkes Haklı Gülüm KİMe ne Diyem
Ayağın Tozuyum Ebu Türabın
Harabat Hazzıyım Hâl-İ Harabın
İçme! Diyor Sofu Aşkın Şarabın
Erenler Elinde DEMe ne Diyem
Ankayım Kaf Dağın Ötmek İsterim
Akıl Ermez İşler Etmek İsterim
Ben de Başım Alıp Gitmek İsterim
Sır-Atın Ağzında GEMe ne Diyem
Celâlle Cemâldir, Kurt ile Kuzu
Muhabbet Güneşi eriten Buzu
Un Ufak Olmuştur Toprak Tevazu
Kayaya ne diyem KUMa ne Diyem
Arzdan Arşa Aşkla uçan Kâmildir
Aşkın Bazarını açan Kâmildir
Halka HAKKın Nûrun saçan Kâmildir
Yandıkça eriyen MUMa ne Diyem
Anda Cem et Âşık Dünü-Yarını
Tevhidle Cennettir Gönül Fırını
Göz Yaşımla silemezsem Sırrını
Aynaya ne Diyem CAMa ne Diyem
Başlangıç Biridir taşıyan Bini
Muhabbetten doğar Muhammed Dini
Basıp da bağrıma İncir - Zeytini
Söğüde ne diyem ÇAMa ne Diyem
Çileyle yok ettim Sekiz Köşemi
Döndüm Taşa çaldım Benlik Şişemi
Kime ANlatayım Zevkim - Neşemi
Divâne Gönlümde GAMa ne Diyem
Dönecek bu Devran Güle - Ağlaya
El Ermez Ezele Bağın Bağlaya
Zehir Zıkkım deme Yeşil Çağlaya
Olgunlar Çürüyor HAMa ne Diyem
Arayıp Özümde BULduysam Eğer
Akıl Aynamın Sırrın SİLdiysem Eğer
Şehidi Şâhidi BİLdiysem Eğer
Yüreğim Kerbelâ ŞAMa ne Diyem
Uğrun Uğrun Can Güzelin Beklerken
Cehennem Alnımda Elin Beklerken
Ilgıt Ilgıt Cennet Yelin Beklerken
Seher Seyri Esen SAMa ne Diyem
Cehli Ölüp Kemâle Dirilen Kişi
Ayrısız Gayrısız Hakkı Bilişi
Lâzımdır Lâyıktır Rabbımın İşi
İhvânîm NoksANa TAMa ne Diyem
06.04.1992 11:08
Kâmil : (Kemal. den) Bütün, tam, olgun, eksiksiz, kemalde olan, kusursuz. Kemal ve fazilet sâhibi. Resul-i Ekrem'in de (A.S.M.) bir vasfıdır. Yaşını başını almış, terbiyeli ve görgülü kimse. Âlim, bilgin kişi.
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
Çile Yumağı Can Habbesi bir Yavru
Can parçası bir yavru ışık hüzmelerimde
Ummana akmak için hızla coşarken nehir
Gurbet kanayan yara hasret üzmelerimde
Sıla ufukta özlem, acı sızlatan zehir
Duvarda sağır yankı, ızdırap dolu şehir! ..
Çok derinlere dalma mısralar üşümesin
Kızgınlık gönle düştü gör n'oldu bak hallerin
Gökte saman yolunu hayali düşünmesin
Kaçmak çare, çözüm mü? boş kalıyor ellerin
Tarumar oldu tek tek, arzulu emellerin! ..
Arş sukunet içinde, bak dönüyor kainat
İrkildi tek tek fikir sorgulu gözlerinden
Nefs urbası giyinmiş cellatlardadır inat
Damla damla dökülür son veda sözlerinden
Can hırtlağa dayanır lâv akar özlerinden! ..
Söyleyin neyin nesi? o başındaki miğfer
Bir meczupluk duruşu, tutkuyla cezbedilmiş
Çareler donuklaşmış, kalmamış gözlerde fer
Çile olur teselsül, duygular azmedilmiş
Sır ararken uygarlık yaşarken kabzedilmiş! ..
Ateşten bir çemberle zehir saçıyor isyan
Aydın cahil cuhelâ doldurmuş sokakları
Ham fikirler çagrışır dilde buruk bir nisyan
Kuşluk vakti uyansın yırtsın gün şafakları
Zangır zangır titresin ak düşen şakakları! ..
İmdatlarım çaresiz sevgi sessiz çığlıkta
Lugât bir isim bahşet duruşuma ahtıma.
Debelendikce ümit döner batar sığlıkta
Örümcek ağ örerken akrep çıkar tahtıma
Düşünceler döndükçe taht kuruyor bahtıma! ..
Ümitvar ol ey gönlüm, sil gözünün yaşını.
Ağlama ey gözlerim, ruhuna dolsun fezâ! ..
Meverâ yollarında, tut avuçla başını.
Sînem titriyor aşkla, tene değmesin ezâ! ..
Kurtuluşun bu gece, müjdeler sunsun sezâ! ..
Fatimâ Hümeyrâ Kavak
Habbe: Tohum, tane
Teselsül: Art arda gelme, birbirini takip etme, zincirleme
Sezâ: Uygun, yaraşır, bir şeye değer. Münasip
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
ÇİLE..
Yoğu değil varı değil
Har âşığın kârı değil
Yüce Dağın karı değil
Aşk Alevi saçımdaki
*
Benimkisi Tevhid değil
Eğil deli gönlüm eğil
Dost-düşmana dışım yeşil
Yanar dağdır İçimdeki
*
SEVen-SEVilenle nice
Ne yelerle gündüz-gece
BİLmeyene BİR Bilmece
BİLene BİLdiği biçim
*
Hemen Tevhid kisb ü kârim
Nazlı Yâre intizârım
Bazen yoğum bazen varım
Gâhi Hepim gâhi Hiçim
*
Buz Dağı Kalbimde, savaş
Kaynar zemzem gözümden yaş
İbrahimin badtığı taş
İsmaile Kurban Koçum
*
Dost derdi derman serine
Diz çöküp YÂRin yerine
Şeb-i Ârus mahşerine
Gelin-Güveğiyle göçüm
*
Kul İhvanî git işine!
Âlemi takma peşine
Saldırıp Dünya Leşine
RABBa KUL Olmamak suçum
04. 09. 96 11:16
Antalya-Gazipaşa..
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
BÜLBÜLÜN ÇİLESİ YANMAKMIŞ GÜLE
Aşıklara madem ki,perdeler ÇİLE,
Perdeleri nasılda, hep deler ÇİLE,
Göz yaşı ile yıkar, göz perdesini,
Gözleri ta derinden ,zedeler ÇİLE.
CELALin ve CEMALin tecellisi HAKK,
İkisinde de gizli, lütuf çile bak,
Rızaya giden yollar, yokuş muhakkak,
Aşk halini maşuğa, arz eder ÇİLE.
Gülizar rızada ol, ne verirse yar,
Af ve mağfiret için, her zaman yalvar,
ÇİLEyi verende gör, derde derman var,
Uzak yolları yare, az eder ÇİLE.
- Mecnun
- Özel Üye
- Mesajlar: 681
- Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00
Allah razı olsun dostlar...kulihvani yazdı:
ZEVK 3515
ÇÖLün ÇİLEsi Çetindir! BAhar Müjdesi FIRTINA!
BİZlik BAhçası KURduysan, SIRATın SIRRsız Sırtına!
GÖZdelerin GÖZ Önünde KITMİRlerin, Yüce SULTAN!
BİRRliğine GÖZ DİKeni BAĞLAdın SÖZün ŞARTIna!..
21.02.19 00:19
a k s a r a y
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00