Kader ve Sadaka Üzerine

Cevapla
Kullanıcı avatarı
MBurak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 415
Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00

Kader ve Sadaka Üzerine

Mesaj gönderen MBurak »

Hocam' a sordum kader nedir diye? Bana dedi ki;

"Kader; muallak ve mübrem olmak üzere iki kısımdır.

Mübrem ve/veya muallak olan mukadderattır yani Allah tarafından takdir edilenlerdir.

Muallak (askıda, havada boşlukta duran, hallolmamış) olan şarta bağlıdır, şart yerine gelmezse aynen yürür.
(Sadaka ömrü uzatır hükmü gibi.)

Kesin olan, Mübrem (zaruri, vazgeçilmez olan) denilen ise asla değişemeyendir.

Kader ise daima çift çalışır, yani başka bir deyişle zıtların teşekkülü ile çalışır.
Her insanın hem cennette hem cehennemde yeri vardır.
Bu imtihanda tercihini yapan kaderi gereği gitmesi gereken yere gider.

Batı’ya gideceğim dediniz mi mi o yol kaderi çalışır,
Doğu’ya dediniz mi o yol kaderi çalışır .

Bunların hepsi birden kaderi teşkil eder, mukadder olan şey ise tâyin ve takdir olunmuş
olup, miktarı ve kıymeti biçilmiş olandır."

Şu halde konuyu biraz daha açmak gerekirse; Cenab-ı Hakk’ tan (Mutlak Varlık’ tan) ilk tecelli eden şey Akl-ı Evvel ya da başka bir deyişle Hakikat-i Muhammediyye’ dir.
Akl-ı Evvel’ e “Allah’ ın ilk yaratmış olduğu şey, benim Nûr’umdu” hadisine dayanarak Nûr-u Muhammedi adı da verilir.
Cenâb-ı Hakk önce O'nu, sonra O'nun aracılığı ile tüm diğer şeyleri yaratmıştır.
Buna ilâhî ilmin ilk zuhûru adı da verilir.
İlâhî ilim ayrıntısızdır; taayyün (Meydana çıkma, belli olma, belirlenme.) mertebelerinden aşağıya doğru inerken ayrıntılı hâle gelir:
a) İlâhî ilme, Ümmü’l- Kitab;
b) Akl-ı Evvel’e, İmâm-ı Mübîn;
c) Levh'e, Kitâb-ı Mübîn adı da verilmiştir.
Bunlara sırasıyla Nûn, Kalem ve Levh de denir.


Şimdi burada Ayan-ı Sabite diye bir kavram var.
Bu da tasavvufta ilm-i ilâhide eşyanın ezelden beri sâbit olan sûret ve hakikatları mânâsında, yani değişmez kanunlar; bunlar insan aklının ihata edebileceği şeyler de olabilir, edemeyeceği şeyler de olabilir, zahiri de olabilir, bâtıni de olabilir ancak bunlar bize göredir.
Burada gayb kavramı da karşımıza çıkar.
Gayb ise bilinmeyen değil bilinemeyendir.
Kim tarafından?
Allah dışındaki tüm varlık tarafından.
Kader konusu ise gaybi bir konudur fikrimce.
Sonsuz denklemlerden oluşur ve her şey bir sebebe bağlanmıştır.
O halde sebeplere iyi tutunmak lazım gelir.
Takdir ise ALLAH(c.c)’ ındır.
Buna teslim ve razı olma haline tevekkül denir.

Farz ve sünnet olan, tavsiye edilen fiiller, davranışlar; sadaka yada yapılan benzeri hayırlı, güzel işler yahut tam aksine zararlı, kötü davranışları birer kader parametresi olarak nazara alacak olursak bunlar kader denklemine (kazaya, belaya, ölüme, hastalığa, musibete…v.s.) bir şekilde bizim “değerimizce, ederimizce” tecelli etmektedir.
Bize düşen ise bunun bizim hakkımızda hayırlı olduğu ve inancımızın gereği iman etme düşüncesi olmalıdır.
Sonsuz parametrelerden oluşan kader denkleminde de sadaka bu parametrelerden biridir.
En doğrusunu Mutlak Varlık ve Mutlak Gerçek olan HAKK(c.c.) bilir!










[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/brk.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
derunilale
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 268
Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen derunilale »

Allah razı olsun canburak istifade ettik inşaAllah..kader konusuyla ilgili iki örnek vermek istiyorum biiznillah..

"Peygamber Efendimiz Rasulullah s.a.v'in damadı Halife Hz. Osman düşmanlarıyla çatışmaya girer. Düşmanlar onu ok yağmuruna tutarlar. Oklar yağmur gibi üzerine gelirken Hz Osman'a derler ki "Bu okları bize Allah attırıyor" neden bunu demişlerdi? Çünki herşeyi yapanın yani "kötülüklere de Allah müsade eder inancı vardı." Hatta el-Kur'an daki "onu atarken sen atmadın, Allah attı" ayetini delil alıyorlardı. İşte ayeti kendi mantıklarına göre örnek almanın acı bir sonucu olarak bu şekilde inanıyorlardı. Peki Hz. Osman onlara ne cevap verdi bakalım. "Sizler "yalan" söylüyorsunuz. Eğer o okları size Allah attırsaydı isabet ettirirdi..."

Bir Gün sahabe ile beraber Hz. Ömer r.a bir beldeye geldiler. O belde de veba hastalığı vardı. Hz. Ömer r.a geri dönelim buraya girmeyelim dedi. Arkadaşlarından birisi ey Ömer Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun? dedi. Hz. Ömer çok güzel bir cevap verdi; "Allah'ın bir kaderinden başka bir kaderine kaçıyoruz.." dedi..

inşaAllah bizlerin bakış açısı da sünnet ışığında olmalı..biz bu dini Resullullah'tan (sav)öğrendik..hem öyle ki bilgimiz kısır ufkumuz dar..hani hz.Musa(as)a hızır(as) ne diyor :“(İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?" gaybi bilgileRİ Allah dilerse hakikat ehline bildiriyor dilemezse bilen yalnız O..ve bir Allah dosdunun şöyle dediğini hatırlıyorum Allah sizlere ahirette kaza ve kaderden sormayacaktır..emrettiklerini yapıp yapmadığınızdan soracaktır.. eyvallah..sağolasın..
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/kjkjkjkop4.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Allah sizlere ahirette kaza ve kaderden sormayacaktır..emrettiklerini yapıp yapmadığınızdan soracaktır..

Hayy Allah razı olsun... Kader konusunda bir çok hadisler olduğu gibi sağlam bilgilerde içeriyor ancak ehil ve alim olanların yorumu çok önemlidir.
Ya değilse Kader tartışmaya açık bir konu değildir.


Aynen yumurtanın zarı gibidir. Pişmemiş yumurtayı görşümüzdür. Kabuğunun altındaki zar çok incedir. Bilinmeden yapılan bir yanlış çok büyük sıkıntılara sebeb olabilir.

Şu an ravisini hatırlayamadım. Ancak okudğum bir Hadis

Hz. Aliye birisi geliyor... Kader ne dir ya Ali!... diyor.. Hz. Ali "Kader dibi görünmeyen bir ummandır dalış yapma" diyor. İkinci defa geliyor " Kader ne dir ya Ali" Hz Ali Efendimiz Kader karanlık bir kuyudur giriş yapma" diyor. Üçüncü defasında yine geliyor "Kader nedir ya Ali" diye soruyor. Hz Ali Efendimiz " Be ahmak Allah cc hu ne yapacağını sana mı soracak" diyor...

Kader Kaderullah.... Allah cc nun bilgisindeki bilgiler. Görevimiz ve mesuliyetimiz değildir...

Selametle
Resim
Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön