Sadaka ' ya Dair ...
Gönderilme zamanı: 24 Eyl 2007, 15:42
Sadaka ' ya Dair ... Sadaka, talihsiz kavramlardan biri... Diğer birçok kavram gibi... Zaman, yalnızca içini boşaltmakla kalmamış sadaka kavramının, kaldırıp sökmüş temelinden, izbe bir köşeye konduruvermiş .
İslam'ın ana değerlerinden biri iken, şimdilerde tenezzül buyurularak verilen, bir hakarete katlanmak gibi kabullenilen bozuk paradan ibaret oluvermiş.
Sadaka bu değildi aslında. Sadaka müminin her işinde, her adımında Rıza-yı Bari'ye ulaştıran bir köprü gibiydi. Sadaka müminin hayatı idi.
Her iyilik sadakadır..
Resulullah (A.S.) Efendimizin emsalsiz ifadeleriyle:
Her türlü hayır sadakadır. Din kardeşine göstereceğin güler yüz bir sadakadır. Kendi kovandaki suyu kardeşinin kovasına boşaltarak onun işini görmen de bir sadakadır. (Buharî, Müslim)
İnsanın her gün bütün âzâları için bir sadaka vermesi gerekir.
İki kişinin arasını düzeltmek bir sadakadır.
Hayvanına binene veya yük yükleyene yardım edip yükünü kaldırmak bir sadakadır.
Yoldaki eziyet veren bir şeyi kaldırıp atmak sadakadır. (Buharî, Müslim)
Güzel söz bir sadakadır.
Mescide giderken namaz için atılan her adım bir sadakadır.
Yolunu kaybedene gideceği yeri tarif etmen,
Gözü görmeyene yardımcı olman,
Yoldan geçenlere zarar verecek taşı, dikeni, kemiği (vb.) atman bir sadakadır. (Tîrmizi, Ahmed b. Hanbel)
Bir adam yolda giderken bir diken dalına rastladı. Kimseye eziyet vermemesi için onu kenara attı. Bu işi Allah'ın çok hoşuna gitti ve onu affetti. (Buharî, Tirmizî)
İmandan başka hiç bir hayırlı ameli olmayan bir adam, yoldaki bir diken dalını kaldırdı. Bunu, yola sarkmış bir diken dalını kesip atarak ya da yola düşmüş bir diken dalını kaldırarak yaptı. Allah Teâlâ onun bu yaptığından hoşnut oldu ve cennetine koydu. (Ebû Davud)
Hangi Müslüman elbisesi olmayan birini giydirirse, Allah'da ona cennetin yeşil elbiselerinden giydirir. Kim karnı aç olan birini doyurursa, Allah ona cennetin meyvelerinden ikram eder.
Kim susuz birine su ikram ederse, Allah ona cennetin misk kokulu içeceğinden içirir. (Ebu Davud, Tirmizî)
Efendimiz (A.S.), her müslümanın sadaka vermesi vaciptir buyurdular.
Ashap, sadaka verecek bir şey bulamazsa ne yapar? diye sordular.
Çalışıp kazanır; hem kendisi faydalanır, hem de başkasına sadaka verir.
Çalışamazsa ne yapar?
Muhtaç olana bedenî gücüyle yardım eder.
Yardıma gücü yetmezse ne yapar?
İyiliği emreder.
Ona da gücü yetmezse?
Kimseye kötülük etmesin, bu da kendisi için bir sadakadır. (Buharî, Müslim)
Görülüyor ki, Allah'ın af ve mağfireti kulda küçük bir vesile arıyor. Ve anlaşılıyor ki, o vesileyi bulduğunda rahmet kapılarını açıveriyor. Bu nedenle bu amellerden hiç birini küçümsememek gerekiyor.
Gücümüz neye ve hangisine yetiyorsa ona talib olmalı, amelin küçüklüğüne değil, onu kim için yaptığımıza bakmalıyız. Allah rızası için yapılan hiç bir amel küçük ve basit değildir. Allah Teâlâ, rızasını taatları içinde saklamıştır. Bazen insanlar tarafından hiç ehemmiyet verilmeyen bir amel, Allah katında insanın affına vesile olabilir. İman dairesine giren herkesin Allah için yaptığı küçük-büyük her hayır, Yüce Rabbimiz tarafından değerlendirilecek ve karşılığında vaad ettiği rahmet verilecektir. İnsan, nefsi adına günahkar da olsa, Rabbi için hayır yapmaktan geri durmamalıdır. Arifler, hayrın da şerrin de küçüğü olmaz demişlerdir.
Aileye yapılan harcamalar
Bir harcamanın sadaka sevabı getirmesi için, malın helal olması, niyetin Allah rızası için kurulması ve fiilin dinin edebine uygun yapılması şarttır. Bu şartlar gözetildiği zaman, insanın evinde çoluk çocuğuna yaptığı bütün masraflar kendisine sevap getirir. Rasûlullah (A.S.) Efendimiz buyurmuştur ki:
Allah rızasının gözeterek yaptığın her harcamaya karşı sevap alırsın. Hatta hanımının ağzına koyduğun lokmadan bile. (Buharî)
Hiç şüphesiz bir müslümanın karşılığını Allah Teâlâ'dan bekleyerek (ve ilâhî bir emir olduğunu düşünerek) ailesine yaptığı her harcama bir sadakadır. (Buharî)
İnsanın harcadığı dinarların (malın) en hayırlısı, ailesine harcadığı, Allah yolunda hayvanına harcadığı ve Allah yolunda beraber olduğu arkadaşlarına harcadığı dinardır. (Buharî, Müslim)
İslam'ın ana değerlerinden biri iken, şimdilerde tenezzül buyurularak verilen, bir hakarete katlanmak gibi kabullenilen bozuk paradan ibaret oluvermiş.
Sadaka bu değildi aslında. Sadaka müminin her işinde, her adımında Rıza-yı Bari'ye ulaştıran bir köprü gibiydi. Sadaka müminin hayatı idi.
Her iyilik sadakadır..
Resulullah (A.S.) Efendimizin emsalsiz ifadeleriyle:
Her türlü hayır sadakadır. Din kardeşine göstereceğin güler yüz bir sadakadır. Kendi kovandaki suyu kardeşinin kovasına boşaltarak onun işini görmen de bir sadakadır. (Buharî, Müslim)
İnsanın her gün bütün âzâları için bir sadaka vermesi gerekir.
İki kişinin arasını düzeltmek bir sadakadır.
Hayvanına binene veya yük yükleyene yardım edip yükünü kaldırmak bir sadakadır.
Yoldaki eziyet veren bir şeyi kaldırıp atmak sadakadır. (Buharî, Müslim)
Güzel söz bir sadakadır.
Mescide giderken namaz için atılan her adım bir sadakadır.
Yolunu kaybedene gideceği yeri tarif etmen,
Gözü görmeyene yardımcı olman,
Yoldan geçenlere zarar verecek taşı, dikeni, kemiği (vb.) atman bir sadakadır. (Tîrmizi, Ahmed b. Hanbel)
Bir adam yolda giderken bir diken dalına rastladı. Kimseye eziyet vermemesi için onu kenara attı. Bu işi Allah'ın çok hoşuna gitti ve onu affetti. (Buharî, Tirmizî)
İmandan başka hiç bir hayırlı ameli olmayan bir adam, yoldaki bir diken dalını kaldırdı. Bunu, yola sarkmış bir diken dalını kesip atarak ya da yola düşmüş bir diken dalını kaldırarak yaptı. Allah Teâlâ onun bu yaptığından hoşnut oldu ve cennetine koydu. (Ebû Davud)
Hangi Müslüman elbisesi olmayan birini giydirirse, Allah'da ona cennetin yeşil elbiselerinden giydirir. Kim karnı aç olan birini doyurursa, Allah ona cennetin meyvelerinden ikram eder.
Kim susuz birine su ikram ederse, Allah ona cennetin misk kokulu içeceğinden içirir. (Ebu Davud, Tirmizî)
Efendimiz (A.S.), her müslümanın sadaka vermesi vaciptir buyurdular.
Ashap, sadaka verecek bir şey bulamazsa ne yapar? diye sordular.
Çalışıp kazanır; hem kendisi faydalanır, hem de başkasına sadaka verir.
Çalışamazsa ne yapar?
Muhtaç olana bedenî gücüyle yardım eder.
Yardıma gücü yetmezse ne yapar?
İyiliği emreder.
Ona da gücü yetmezse?
Kimseye kötülük etmesin, bu da kendisi için bir sadakadır. (Buharî, Müslim)
Görülüyor ki, Allah'ın af ve mağfireti kulda küçük bir vesile arıyor. Ve anlaşılıyor ki, o vesileyi bulduğunda rahmet kapılarını açıveriyor. Bu nedenle bu amellerden hiç birini küçümsememek gerekiyor.
Gücümüz neye ve hangisine yetiyorsa ona talib olmalı, amelin küçüklüğüne değil, onu kim için yaptığımıza bakmalıyız. Allah rızası için yapılan hiç bir amel küçük ve basit değildir. Allah Teâlâ, rızasını taatları içinde saklamıştır. Bazen insanlar tarafından hiç ehemmiyet verilmeyen bir amel, Allah katında insanın affına vesile olabilir. İman dairesine giren herkesin Allah için yaptığı küçük-büyük her hayır, Yüce Rabbimiz tarafından değerlendirilecek ve karşılığında vaad ettiği rahmet verilecektir. İnsan, nefsi adına günahkar da olsa, Rabbi için hayır yapmaktan geri durmamalıdır. Arifler, hayrın da şerrin de küçüğü olmaz demişlerdir.
Aileye yapılan harcamalar
Bir harcamanın sadaka sevabı getirmesi için, malın helal olması, niyetin Allah rızası için kurulması ve fiilin dinin edebine uygun yapılması şarttır. Bu şartlar gözetildiği zaman, insanın evinde çoluk çocuğuna yaptığı bütün masraflar kendisine sevap getirir. Rasûlullah (A.S.) Efendimiz buyurmuştur ki:
Allah rızasının gözeterek yaptığın her harcamaya karşı sevap alırsın. Hatta hanımının ağzına koyduğun lokmadan bile. (Buharî)
Hiç şüphesiz bir müslümanın karşılığını Allah Teâlâ'dan bekleyerek (ve ilâhî bir emir olduğunu düşünerek) ailesine yaptığı her harcama bir sadakadır. (Buharî)
İnsanın harcadığı dinarların (malın) en hayırlısı, ailesine harcadığı, Allah yolunda hayvanına harcadığı ve Allah yolunda beraber olduğu arkadaşlarına harcadığı dinardır. (Buharî, Müslim)