1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

BİZ BİR-İZ NAHNU ZEVKLerim..

Gönderilme zamanı: 02 Eki 2019, 14:10
gönderen kulihvani
Resim


ÖZ-ün KAYNat=>BİZ BİR-İZ-Le,
GÖZ YAŞLa==>YÜZün TEMİZLe,
=>SIRAt-ı MÜSTAKîM ==>YAŞA,
=>“RESÛLULLAH İZİ”n => İZLe!.


ZEVK 9418

RÛH=>KALb=>NEFs=>BEDENin =>CihÂNda CÂNLar CENGİnde
=>“AŞKk GÜNEŞİ”-n =>AK IŞIğı =>AKILda==>YEDi RENGİnde
DIŞ DÜZENİn>İSLAH EdeN
İÇ DENGESİn->İFLAH EdeN
=>RESÛLULLAH SÎNE-sÎn-de=>“BİZ BİR-İZ”=>DENGi DENGİnde!.


02.10.19 14:47
brsbrsmmm..tktktrstkkemdeşe’ÂNnn..


fASLın>ASLı =>FERDİYyetEN
AMEL>fASL=>ASLı>NİYyetEN
KULLuk OYUNu=>TEKk NEFEs
=>RAZİYyetEN>MERZİYyetEN!.


İLİM =>İRADe ve =>İDRAKk
NİYyet=>AMELi==>İŞTİRAKk
BAK!.ar mısın =>KUL İHVÂNimm
HAKk’tan>HAKk’a>HAKk İLe HAKk!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..



Resim


MuHaMMedî SİLM AKIL İÇİn;
RABBımız TeÂLÂ’ya KULLuk İMtihÂNı ÂLEMinde;

BEDEN =>EŞyÂ-ŞEYyLer ÂLEMi..
NEFs =>OLAyLar-FİİLLer ÂLEMi..
KALb =>ZAMÂNLar-VAKitLer ÂLEMi..
RÛH => ZANNLar-HİSLer-DUYuşLar ÂLEMi..

RÛH =>KALb ÂLEMi =>NEFs ÂLEMi =>BEDEN ÂLEMi..
KALb =>NEFs ÂLEMi =>BEDEN ÂLEMi..
NEFs =>BEDEN-ŞEYyLer ÂLEMi..
BEDEN =>İMtihÂN ÂLEMi..

ANLA!.dınsa =>YAŞA!. =>RAZi CÂNn!.

Re: BİZ BİR-İZ NAHNU ZEVKLerim..

Gönderilme zamanı: 03 Eki 2019, 15:22
gönderen kulihvani
Resim

YEŞİL DAL=>KIRMıZı GÜLü,
YÜReğin=>KANıyLa BESLer!.
ÖZÜM-deki =>CÂN BÜLBÜLü,
BİZden>BİZe>GÜLün SESLer!.


RÛH>BEBEğim!.. RÛHum>ANAm!
KALB MEMEmiz!.=>AŞKa kANAm!
NEFSin===>HEVÂ<->HEVESinde!
=>“BEDEN ATEŞİ”-nde=>YANAm!.


ZEVK 9421

İmkÂN ==>İmtihÂN ÂLEMi..==>bU MeydÂNda=>OLmaz=>OLmaz!
UGRAŞ!.ırsın=>“OLsun!.” dEyi =>NEYyLersin ki =>OLmaz!. OLmaz!
KÛN feyeKÛN==>ALLAH-çası,
=>OLÂN=>GELENin BOHÇA-sı,
===>RAVZ-ı RASÛLULLAH-çası,
=>BİZ BİR-İZ NAHNU BAHÇA-sı=>BÜLBÜLÜ>HAYy!. GÜLü SOLmaz!.


03.10.19 16:08
brsbrsmmm..tktktrstkkemdeşhicrÂNnn..


ZÂT-tan=>SIFat=>ESMâ=>EŞYâ,
OLAYy SEYRi =>MecNÛN-LEYyLâ,
ZamÂN ZANNı==>bENLik-sENLik,
NÂZ-NİYÂZ NAHNUsu ==>SEVdâ!.


KUL İHVÂNim =>BİZ BİR-İZ-Le,
“OLsun!. OLmasın!.”ın =>GİZLe!.
ŞEY-t-ÂN-ını==>MÜSLÜMÂN Ett,
=>RESÛLULLAH İZİ”n==->İZLe!.

celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..


Resim

KUL İHVÂNİm =>ÖZ ÖZGÜRü
=>ÇİLLE-ni ==>BAŞına BÜRü
>sEN MuhaMMedî DERVİŞşsÎn
HAKk’ta HAKkLa HAKk’a YÜRü!.


Resim

KÛN feyeKÛN==>ALLAH-çası,
=>OLÂN=>GELENin BOHÇA-sı.:


كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تَكْرَهُواْ شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تُحِبُّواْ شَيْئًا وَهُوَ شَرٌّ لَّكُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
Resim---“Kutibe aleykumu’-l kitâlu ve huve kurhun lekum, ve asâ en tekrahû şey’en ve huve hayrun lekum, ve asâ en tuhıbbû şey’en ve huve şerrun lekum vallâhu ya’lemu ve entum lâ ta’lemûn (ta’lemûne).: Savaş, o sizin için kerih olsa da (hoşunuza gitmese de) üzerinize farz kılındı. Ve hoşlanmayacağınız bir şey olur ki, o sizin için bir hayırdır. Ve seveceğiniz bir şey olur ki, o sizin için bir şerrdir. Ve (bütün bunları) ALLAH bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara 2/216)

وِمِنْهُم مَّن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Resim---“Ve minhum men yekûlu rabbenâ âtinâ fîd dunyâ haseneten ve fîl âhirati haseneten ve kınâ azâben nâr(nâri).: Onlardan (insanlardan) öylesi de vardır ki: "RABBimiz, bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik (ver) ve bizi ateşin azabından koru!." der.” (Bakara 2/201)

مَّا أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّهِ وَمَا أَصَابَكَ مِن سَيِّئَةٍ فَمِن نَّفْسِكَ وَأَرْسَلْنَاكَ لِلنَّاسِ رَسُولاً وَكَفَى بِاللّهِ شَهِيدًا
Resim---“Mâ esâbeke min hasenetin fe minallâh (minallâhi), ve mâ esâbeke min seyyietin fe min nefsike. Ve erselnâke li’n- nâsi resûlâ (resûlen). Ve kefâ billâhi şehîdâ (şehîden).: Sana iyilikten (hasenâtdan) ne isâbet ederse, işte o ALLAH'tandır. Ve sana kötülükten (seyyiattan) ne isâbet ederse, o takdirde o, kendi nefsindendir (derecât kaybedecek bir şey yapmandan dolayıdır). Ve seni, insanlara Resûl olarak gönderdik ve şâhid olarak ALLAH yeter.” (Nisâ 4/79)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Müslüman için ALLAHu TeÂLÂ’nın her hükmü “HAYR”dır. ALLAHu TeÂLÂ’nın KAZAsı, herkes için hayır değil, sadece Müslümân için “HAYR”dır.” buyurmuştur.
(Ebu Nuaym)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAHu TeÂLÂ, şöyle buyuruyor.: “BENim kulumla mâiyyet ve muamelem, onun BENim hakkımdaki düşüncesine bağlıdır. (Ona rahmetimle muamelede bulunacağımı umarsa onu bulur).”
(Buhârî, Tevhîd 15; Müslim, Zikir 2, 19)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İnsanlar içinde en ağır imtihana çekilenler peygamberlerdir. Sonra sırasıyla (rütbeleri) onları takib edenler, sonra onları takib edenlerdir. Kişi dinine göre mübtelâ kılınır (imtihana çekilir). Eğer dininde salabetli/sağlam ise imtihanı (göreceği belâ ve musibet) ağır olur. Eğer dininde gevşek ise o oranda imtihan edilir. Belâ o kimseyi devamlı takib eder. Nihâyet onu bırakıncaya kadar. Böylece kul, yeryüzünde hatası olmadığı halde yürür!.”
(Râmûzu’l-Ehâdîs, s. 71, 983. hadis. Ahmed b. Hanbel, Buharî, Tirmizî, İbn-i Hıbban, Müstedrekten. bk. İbn-i Mâce II, 1321, 1331, 1335)



ResimAŞKta AŞKtan AŞKa AŞKLa!..



MuhaMMedi MuHABBEtLerimLe!....

Resim

Re: BİZ BİR-İZ NAHNU ZEVKLerim..

Gönderilme zamanı: 13 Haz 2021, 17:51
gönderen kulihvani
Resim

=>SAĞı GÖRdü->SOLu GÖRdü,
=>YANdı==->NEFsin ATEŞinde!.
Ki->HAKk’ı GÖRmeden KÖRdü,
DOStu OLdu->AHMED PEŞinde!.


GÖNüL=>DERyâ.. DiL=>SAHİLi,
=>DALga DALga=->SÖYLer DiLi,
BEdeN>NEFis>KALbLe-RÛH’tan,
DOSt DENİZi’n=->MEŞk MENZİLi!.



ZEVK 9970

=>BEZM-i ELEStü’den BeRi===>EMÂNEtin TAŞIYANdır,
=>NİCe KARANLıkLar GEÇip=>TEVHiD YOLu IŞIYANdır,
DOSt’un DOSt’u Dost Emin’im,
DOSt OLduğundan==->EMİNim,
BİZ BİR-İZ=>NAHNU SIRRını=>İNŞâe ALLAH YAŞIYANdır!.
=>Lî-VECHiLLAH YAŞAYANdır==>SEBîLLAH YAŞAYANdır!.


13.06.2021.. 14:14
brsbrsm...tktktrstkkmizdostemintlfnsohbtimizzz..


KuL İHVÂNİm=>sENin Gibi,
TEKk NOKTAda->TEPE-Dibi,
SEVen<->SEViLen->SEVgiLi,
SEVgi!. SEVgi!.=>İLLâ SEVgi!.
Dost Emin’e HAKk’tan VERgi!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..


Resim
AŞKta AŞKtan AŞKa AŞKLa!..



MuhaMMedi MuHABBEtLerimLe!....

Resim

Re: BİZ BİR-İZ NAHNU ZEVKLerim..

Gönderilme zamanı: 30 Nis 2022, 00:17
gönderen kulihvani
Resim

BAKıp GÖRdüysEN>BEŞ TİLki,
BİZ BİR-İZ BİLesi”n =>BİL ki,
=>RESiM DEĞiL->CÂNLı CİSiM,
SEN de==>BİRİSİ’sÎn==>BELki!.

BEŞ KAFA’nın==>ÖZÜ’nde BİZ,
BAKan BeŞ ÇİFt GÖZÜ’nde BİZ,
NAHNU SIRRI’n>KALBi’ne BAK,
>BİZ BİR-İZ’in->KÖZÜ’nde BİZ!.


ZEVK 10.331

CÂN’da CÂNÂN CEMîYyeti->BaBA-AnA-ÜÇ YAVRUsu,
KÛN fe yeKÛN KEMîYyeti=->BİZ BİR-İZ BİLe UYKUsu,
ŞE’ÂN Şu ÂN KEYFîYyeti=->BİZ BİR-İZ İLe DUYGUsu,
BUZ DAĞI’nın=>BİZ ÇELİği,
==>NİCELiği<=> NİTELİği,
SIRR-ı NAHNU EMNÎYyeti=>NE UMUDU NE KORKUsu!.


30.04.2022.. 04:30
brsbrsm...tktktrstkkmzd29RMZN-TEYseherimizzz..


=>BAKıp->KÂİNÂt KÂBESi’n,
GÖRÜRsen>SEKİz KÖŞESi’n,
NAHNU KUR'ÂNı’n OKU!sun,
AKLın->KORKUsun NEŞEsi’n!.

BAKtığını==>-GÖReBİLmek,
BİZ BİR-İZ==->NABıZ ATIŞı!.
NAKKAŞ-NAKIŞ-ÖReBİLmek,
HER CÂN’ın>DOĞuŞ-BATIŞı!.
=->İHVÂNi KİMLİğin SİLmek,
ÇARMIH’ta==>KAŞın ÇATIŞı!.
HER HÂLde HAKk’a EĞİLmek!.


Resim
CEMîYyet.: Belli bir amaç doğrultusunda bir araya gelmiş topluluklar..
KEMîYyet.: KEMMîYyet.: Miktar, sayı, nice oluş. Az veya çok oluşu..ZÂHİRi..
KEYFîYyet.: Bir şeyin esâsı ve iç yüzü. Nasıl olduğu ciheti..BÂTıNı..
NİTELİK.: Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, KEYFîYyet..
NİCELİK.: Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen veya azalıp çoğalabilen durumu, miktarı.. KEMîYyet..
EMNÎYyet.: Emînlik, emîn olma hâli, korkusuzluk, tehlikesizlik. İ’timad, güvenme, inanma..
NABıZ ATIŞı.: Nabız; kalbin her atışta pompaladığı kanın, damarlar üzerine oluşturduğu basınçtır. Yetişkinlerde nabız sayısının 60-100 arasında olması ideal olandır..
ÇARMIH.: f. (Çar: Dört; Mıh: Çivi) Sâlib. Suçluyu haça germek için kurulmuş, haç şeklinde DÂRAĞACı..


Resim

NahNu.. N=>h<=N..
KÛN=>fe ye<= KÛN..


إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
Resim---“İnnâ NAHNU nezzelnez zikre ve innâ lehu le hâfizûn (hâfizûne).: Muhakkak ki zikri (Kur'ÂN-ı Kerim'i), BİZ indirdik. O'nun koruyucuları (da) mutlaka BİZiz.” (Hicr 15/9)

إِنَّا نَحْنُ نَرِثُ الْأَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَإِلَيْنَا يُرْجَعُونَ
Resim---“İnnâ NAHNU nerisu’l- arda ve men aleyhâ ve ileynâ yurceûn (yurceûne).: Muhakkak ki BİZ, yeryüzüne ve onun üzerinde olan kimselere BİZ, vâris olacağız. Ve onlar, BİZ'e döndürülecekler.” (Meryem 19/40)

وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلَاةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا لَا نَسْأَلُكَ رِزْقًا نَّحْنُ نَرْزُقُكَ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوَى
Resim---“Ve’mur ehleke bi’s- salâti vastabir aleyhâ, lâ nes’eluke rızkâ (rızkan), NAHNU nerzukuk (nerzukuke), ve’l- âkıbetu li’t- takvâ.: Ve ehline (âilene ve etrafındakilere) namazı emret ve onun üzerinde (namazda) sabırlı ol. Senden rızık istemiyoruz. Seni, BİZ rızıklandırırız. Âkibet (en güzel sonuç) takvâ sâhiblerinindir.” (Tâ-Hâ 20/132)

ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ السَّيِّئَةَ نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَصِفُونَ
Resim---“İdfa’ billetî hiye ahsenu’s- seyyieh (seyyiete), NAHNU a’lemu bi mâ yasıfûn (yasıfûne).: Seyyiati (kötülüğü), en güzel olanla yok et. BİZ, (onların) vasıflandırdıklarını en iyi biliriz.” (Mü’minûn 23/96)

إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَإِلَيْنَا الْمَصِيرُ
Resim---“İnnâ NAHNU nuhyî ve numîtu ve ileyne’l- masîru.: Muhakkak ki BİZ; BİZ diriltiriz ve BİZ öldürürüz. Ve dönüş BİZe'dir.” (Kâf 50/43)

نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم بِجَبَّارٍ فَذَكِّرْ بِالْقُرْآنِ مَن يَخَافُ وَعِيدِ
Resim---NAHNU a’lemu bi mâ yekûlûne ve mâ ente aleyhim bi cebbârin fe zekkir bi’l- kur’ÂNi men yehâfu vaîdi.: Onların ne söylediklerini, en iyi BİZ biliriz. Ve sen onların üzerine, cabbâr (zorlayıcı) değilsin. Öyleyse Benim vaadimden (vaadettiğim cezadan, azâbdan) korkanları Kur'ÂN ile i’kâz et!.” (Kâf 50/45)

نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ
Resim---NAHNU halaknâkum fe lev lâ tusaddikûn(tusaddikûne).: (Ey İnkârcılar), sizi BİZ yarattık; hâlâ (Peygamberleri) tasdik etmiyecek misiniz?” (Vâkı’a 56/57)

نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ
Resim---NAHNU kaddernâ beynekumul mevte ve mâ NAHNU bi mes- bûkîn(mesbûkîne).: Sizin aranızda ölümü BİZ, BİZ takdir ettik. Ve BİZ, önüne geçilmiş (veya geçilebilecek) olan değiliz (bu takdirimizi kimse bozamaz).” (Vâkı’a 56/60)

أَأَنتُمْ تَزْرَعُونَهُ أَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ
Resim---“E entum tezre ûnehû em NAHNU’z- zâriûn (zâriûne).: Onu siz mi yetiştiriyorsunuz, yoksa onu yetiştiren BİZ miyiz?” (Vâkı’a 56/64)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bu olumsuz soru âyetlerini (Vâkı’a 56/64,69,72) okuduğunda.: “Belâ, Ente Yâ RABBî.: Bilâkis SENsin Yâ RABBım!.” buyurmuştur.

أَأَنتُمْ أَنزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ الْمُنزِلُونَ
Resim---“E entum enzeltumûhu mine’l- muzni em NAHNU’l- munzilûn (munzilûne).: Onu (suyu) bulutlardan siz mi indirdiniz, yoksa indiren BİZ miyiz?” (Vâkı’a 56/69)

أَأَنتُمْ أَنزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ الْمُنزِلُونَ
Resim---“E entum enzeltumûhu minel muzni em NAHNU’l- munzilûn (munzilûne).: Onu (suyu) bulutlardan siz mi indirdiniz, yoksa indiren BİZ miyiz?” (Vâkı’a 56/72)

نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعًا لِّلْمُقْوِينَ
Resim---NAHNU cealnâhâ tezkireten ve metâan lil mukvîn(mukvîne).: BİZ, onu (ateşi) bir ibret ve çöl yolcuları (sahrada konaklayanlar) için bir meta (ısı ve ışık kaynağı) kıldık.” (Vâkı’a 56/73)

فَلَوْلَا إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ
Resim---“Fe lev lâ izâ belegatil hulkûme(hulkûme).: O halde can boğaza gelmiş olsa değil mi ki (siz öylece).” (Vâkı’a 56/83)

وَأَنتُمْ حِينَئِذٍ تَنظُرُونَ
Resim---“Ve entum hîne izin tenzurûn(tenzurûne).: Ve siz, o anda (ona öylece, bir yardım yapamayarak sadece) bakarsınız.” (Vâkı’a 56/84)

وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَكِن لَّا تُبْصِرُونَ
Resim---“Ve NAHNU akrebu ileyhi minkum ve lâkin lâ tubsirûn(tubsirûne).: Ve BİZ, ona sizden daha yakınız fakat siz görmezsiniz.” (Vâkı’a 56/85)

نَحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَا أَسْرَهُمْ وَإِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَا أَمْثَالَهُمْ تَبْدِيلً
Resim---NAHNU halaknâhum ve şedednâ esrehum, ve izâ şi’nâ beddelnâ emsâlehum tebdîlâ(tebdîlen).: Onları BİZ yarattık. Ve bağlarını BİZ kuvvetlendirdik. Ve dilediğimiz zaman onları emsalleri ile değiştiririz" (İnsân 76/23)

فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ آثِمًا أَوْ كَفُورًا
Resim---“Fasbir li hukmi rabbike ve lâ tutı’minhum âsimen ev kefûrâ(kefûren).: Artık Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan kâfir veya günahkâr olanlara itaat etme.” (İnsân 76/24)

وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
Resim---“Vezkurisme rabbike bukreten ve asîlâ(asîlen).: Ve Rabbinin ismini sabah ve akşam zikret.” (İnsân 76/25)

وَمِنَ اللَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَوِيلً
Resim---“Ve minel leyli fescud lehu ve sebbihhu leylen tavîlâ(tavîlen).: Ve artık, gecenin bir kısmında O'na secde et. Ve geceleyin uzun uzun O'nu tesbih et.” (İnsân 76/26)

إِنَّ هَؤُلَاء يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا
Resim---“İnne hâulâi yuhıbbûnel âcilete ve yezerûne verâehum yevmen sekîlâ (sekîlen).: İşte onlar, muhakkak ki çabuk geçen (dünya hayatını) seviyorlar. Zor, çetin günü arkalarına atıyorlar (umursamıyorlar).” (İnsân 76/27)

نَحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَا أَسْرَهُمْ وَإِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَا أَمْثَالَهُمْ تَبْدِيلًا
Resim---NAHNU halaknâhum ve şedednâ esrehum, ve izâ şi’nâ beddelnâ emsâlehum tebdîlâ(tebdîlen).: Onları BİZ yarattık. Ve bağlarını BİZ kuvvetlendirdik. Ve dilediğimiz zaman onları emsalleri ile değiştiririz.// Onları yaratan, organlarını birbirine bağlayan ve onlara bu sağlam bünyeyi veren BİZ’iz. Dilediğimiz vakit elbette onların yerine başkalarını getirebiliriz.” (İnsân 76/28)


Resim

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..

Re: BİZ BİR-İZ NAHNU ZEVKLerim..

Gönderilme zamanı: 07 Tem 2022, 12:33
gönderen kulihvani
Resim

NE->Bu,
DUYgu!.
=>YÂNi,
NAHNu!.

TAHtının FEVki,
ŞEHVEtin ŞEVki,
HAYyata>SEVki,
ZITLaRın ZEVki!.


ÂDeM BaBa=>HAVVa AnA,
->ARAFÂt TEPESİ’ndeLeR!.
BEZM-i ELEStten Bu YAnA,
HEVâsın=>HEVESİ’ndeLeR!.
ÇOCUkLaRın=>İZLiYORLaR,
bENi-sENi==>BİZLiYORLaR,
İLk’in->SoN NEFESİ’ndeLeR!.

Bu HAYyat==->BİLMeCe DEğiL,
HeR SOLUKkta=>YAŞAnmakta!.
NEFSini BİL!..==>RABBin’i BİL!.
AHMAKkLaR=>OYUN SAnmakta!.


ZEVK 10.405

LeHVûN-LÂiBuN=>ÂLEMi=>HAYyat BiR OYUNCAKk DEğiL,
KURU DALLaR=>KIRILacaKk=->EğiL=>KUL İHVÂNim EğiL,
İZLe!.=>-İZNİLLAH İZ’i,
MuHaMMeDî>BİZ BİR-İZ’i,
SEVeN<->SEViLeN=>SEVgiLi..ÜZme! ÜZüLme! SEV! SEViL!.


07.07.2022.. 07:07
brsbrsm...tktktrstkkmdehepphiççimizzzz..


DOĞaR=>BİLdiği=->ÖZÜ’nde,
=->GÖZLeRin AÇAR BEBELeR!.
TUTunamaz=>YER YÜZÜ’nde,
==>ÖLÜM’e KAÇAR DEDELeR!.
İHVÂNİm>AŞk GÜNDÜZÜ’nde!.
=>NELeR ANLAtıLıR=->NELeR!.



إِنَّمَا الحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَإِن تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ أُجُورَكُمْ وَلَا يَسْأَلْكُمْ أَمْوَالَكُمْ
Resim---İnneme'l-hayâtu'd-dunyâ LÂİBUN ve lehv (LEHVUN), ve in tu’minû ve tettekû yu’tikum ucûrekum ve lâ yes’elkum emvâlekum.:Gerçekten dünyâ hayâtı, ancak bir OYUN ve tutkulu bir OYALANMAdır. Eğer îman ederseniz ve sakınırsanız, O, size ecirlerinizi verir ve mallarınızı da istemez." (MuhaMMed 47/36)


Resim
AŞKta AŞKtan AŞKa AŞKLa!..


MuhaMMedi MuHABBEtLerimLe!....

Resim

Re: BİZ BİR-İZ NAHNU ZEVKLerim..

Gönderilme zamanı: 22 May 2023, 16:38
gönderen kulihvani
Resim

İĞNE UCUnda TEKk BAKIŞta,
=>İÇİMe EKktiğin=->TOHUM!.
=>FİLİZLendi==>KARA KIŞta,
CÂNımı=>ÇEKktiğin TOHUM!.


ZEVK 10.240

KÜLLî ŞEYy’i==->ZÂTî NÛRu===>KÜLLî ŞEYy’e KADîR ALLAH,
====>EL- MUHEYMüNü’L- VEDûDu’L- LATîFu’L-HABîR ALLAH,
CEMMü’L-CEM’de=>CEMÂL NÛRu=>CELÂLi’nde KELÂMuLLAH,
=>MERZîYyeten=>RABB RIZÂsı==>RAZîYyeten=>RESÛLuLLAH!.


22.01.2022.. 02:01..
brsbrsm...tktktrstkkmizdhayrÂNnn..


TEMENnî<=>KAYgU=>EZELden,
BEZM-i BELÂ>DUYgU EZELden,
==>EBED’in MAHŞERi=->Şu ÂN,
BİZ BİR-İZ=->NAHNU EZELden!.

bEN>SENde.. SEN>bENde GiBi,
==>İKİmİz===>BiR TENde GiBi,
SESimin==>NEFEsi===>SENsin,
=>SÖZ’e=>ÖZüm=>SENde GiBi,
==>KUL İHVÂNİm=>BENde GiBi!.

Re: BİZ BİR-İZ NAHNU ZEVKLerim..

Gönderilme zamanı: 03 Tem 2023, 12:50
gönderen kulihvani
Resim

==->HÂL-i HAZıR HÂLi=->KUR'ÂN,
==->KULLUğun KEMÂLİ=>KUR'ÂN,
==->Zü’L-CELÂL-i ve’L-İKRÂM’ın,
CEMMü’L-CEM’ CEMÂLİ->KUR'ÂN!.

=>sEN KUR'ÂN’ı=>KUR'ÂN sENi,
==>OKuYORsAN<=>OKuYORsA!.
=>“BİZ” BİLip==>O-sENi-bENi,
ÖMRÜN>RABB’ın dOKuYORsA!.


ZEVK 10.670

=>SONsuz ESMÂ SEVİYEsin==>AKLa ANLAtımı=>KUR'ÂN,
İLk NEFESte=>SoN NEFESin=>ALımı<->SAtımı=>KUR'ÂN,
HAKk’ın=>HALKa UZANımı,
=>TÂRİFsiz ALLAH TANımı,
KAŞLa GÖZün ARAsında==>KİRPiK=>OK Atımı=>KUR'ÂN!.


02.07.2023.. 03:41..
brsbrsm...tktktrstkkmizdcevlânımızzz…


KÜLLî ŞEYy==>ALLAHın NÛRu,
SIRR-ı NAHNU==>BİZ BİR-İZ’i!.
=>NÛR-u MuhaMMed SÜRÛRu,
=>DAMLAda->VEDÛD DENİZ’i!.
=>HeR ÂN=>ŞEHÂDEt ŞÛURu!.
KUL İHVÂNim==>KULLuk İZ’i!.



وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَارًا
“Ve nunezzilu mine’l- KUR'ÂNi mâ huve şifâun ve rahmetun li’l- mu’minîne ve lâ yezîdu’z- zâlimîne illâ hasârâ (hasâran).: KUR'ÂN'dan indirdiğimiz şeyler, mü'minler için şifâdır ve rahmettir. Ve zâlimlerin sadece hüsrânını (kaybettiği dereceleri) arttırır.” (İsrâ 17/82)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH şu KUR'ÂN’la bazı kavimleri yükseltir; bazılarını da alçaltır.” buyurdu.
(Ömer İbni Hattâb radıyallahu anh’den; Müslim, Müsâfirîn 269. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 16)

كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
“Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârekun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ûlu’l- elbâb (elbâbi).: Bu Mübârek Kitabı sana indirdik, âyetleri ile tedbir alsınlar ve ulû’l elbâb (temiz akl-ı selim ve vicdan sâhibleri) tezekkür etsin diye.” (Sâd 38/29)

إِنَّ اللَّهَ لاَ يَسْتَحْيِي أَن يَضْرِبَ مَثَلاً مَّا بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُواْ فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّهِمْ وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُواْ فَيَقُولُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَذَا مَثَلاً يُضِلُّ بِهِ كَثِيراً وَيَهْدِي بِهِ كَثِيراً وَمَا يُضِلُّ بِهِ إِلاَّ الْفَاسِقِينَ
“İnnallâhe lâ yestahyî en yadribe meselen mâ beûdaten fe mâ fevkahâ fe emmellezîne âmenû fe ya’lemûne ennehu’l- hakku min RABBihim, ve emmellezîne keferû fe yekûlûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ (meselen), yudıllu bihî kesîran ve yehdî bihî kesîrâ (kesîran) ve mâ yudıllu bihî ille’l- fâsıkîn (fâsıkîne).: Muhakkak ki ALLAH bir sivrisineği, hatta onun üstünde olanı da misal vermekten çekinmez. Fakat İman edenler, onun RABB'lerinden bir hak olduğunu bilirler. Kâfirler (ALLAH'a ulaşmayı dilemeyenler) ise: “ALLAH, bu misalle ne demek istedi?” derler. (ALLAH) onunla birçoğunu dalâlette bırakır, birçoğunu da onunla hidayete erdirir. Ve onunla fâsıklardan başkasını dalâlette bırakmaz.” (Bakara 2/26)

مَن جَاء بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ عَشْرُ أَمْثَالِهَا وَمَن جَاء بِالسَّيِّئَةِ فَلاَ يُجْزَى إِلاَّ مِثْلَهَا وَهُمْ لاَ يُظْلَمُونَ
“Men câe bi’l- haseneti fe lehu aşru emsâlihâ, ve men câe bi’s- seyyieti fe lâ yuczâ illâ mislehâ ve hum lâ yuzlemûn (yuzlemûne).: Kim (ALLAH'ın huzuruna) bir hasene (iyilikle) ile gelirse, artık onun on misli, onundur.Ve kim bir seyyie (kötülük) ile gelirse, o zaman onun mislinden başkası ile cezâlandırılmaz. Ve onlar zulmolunmazlar.” (En’âm 6/160)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim KUR'ÂN’ı okur ve onu güzelce ezberler, helâlini helâl, haramını haram kabul ederse, ALLAH bu sayede o kimseyi CeNNetine sokar. O kişi de kendi ailesinden hepsi CeheNNemi hak etmiş on kişiye şefaat eder” buyurdu.
(Tirmizî, Fezâilü’l-KUR'ÂN 13; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 148)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Her zaman KUR'ÂN okuyan kimseye şöyle denecektir: “Oku ve yüksel, dünyada tertîl ile okuduğun gibi burada da tertîl ile oku. Şüphesiz senin merteben, okuduğun âyetin son noktasındadır!.” buyurdu.
(Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anh’den; Ebû Dâvûd, Vitr 20; Tirmizî, Fezâilü’l-KUR'ÂN 18.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:KUR'ÂN’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. KUR'ÂN’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevâb vardır.” buyurdu.
(Âişe radıyallahu anhâ’dan; Buhârî, Tevhîd 52; Müslim, Müsâfirîn 243. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Salât 349; Tirmizî, Fezâilu’l-KUR'ÂN 13; İbni Mâce, Edeb 52.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sizin en hayırlılarınız, KUR'ÂN’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.” buyurdu.
(Osmân İbni Affân radıyallahu anh’den;Buhârî, Fezâilü’l-KUR'ÂN 21. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Salât 349; Tirmizî, Fezâilü’l-KUR'ÂN 15; İbni Mâce, Mukaddime 16.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Yâ-Sîn Sûresi KUR'ÂN’ın kalbidir, Fâtiha Sûresi KUR'ÂN sûrelerinin en faziletlisidir, Âyetü’l- Kürsî KUR'ÂN âyetlerinin efendisidir, Kul hüvellahü ahad Sûresi KUR'ÂN’ın üçte birine denktir.” buyurmuştur.
(Ahmed İbni Hanbel, Müsned,V, 26.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:KUR'ÂN okuyunuz. Çünkü KUR'ÂN, Kıyamet Gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir” buyurdu.
(Ebû Ümâme radıyallahu anh’den; Müslim, Müsâfirîn 252. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned,V, 249, 251.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kalbinde KUR'ÂN’dan bir miktar bulunmayan kimse harab ev gibidir.” buyurdu.
(İbni Abbâs radıyallahu anhümâ’dan; Tirmizî, Fazâilü’l-KUR'ÂN 18. Ayrıca bk. Dârimî, Fezâilü’l-KUR'ÂN 1; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 223.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim Kur’ÂN-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevâbtır. Ben, elif-lâm-mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.” buyurdu.
(İbni Mes’ud radıyallahu anh‘den; Tirmizî, Fezâilü’l-KUR'ÂN 16.)

Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ şöyle dedi.: “Bir adam Kehf Sûresini okuyordu.Yanında iki uzun iple bağlanmış bir at vardı. O adamın üzerini bir bulut kapladı ve yaklaşmaya başladı. Atı da o buluttan ürkmeye başlamıştı. Sabah olunca, adam Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve bu durumu anlattı. Bunun üzerine Peygamberimiz.:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “O sekînedir; okuduğun için inmiştir” buyurdu.
(Buhârî, Fezâilü’l-KUR'ÂN 11; Müslim, Müsâfirîn 240.)

Sekînenin çeşitli anlamları vardır: O, kalbe huzur ve rahatlık veren şeydir; rahmettir; vakardır; Rahmet Melekleridir; ALLAH’ın yaratıklarından biri olup kendisinde Sükûnet ve Rahmet vardır. Daha başka tevcihlerde bulunanlar da olmuştur. Bu anlamların her biri bu makamda doğru ise de, itibar edilen görüş, inenin melekler olduğudur. Nitekim, aynı hadiseyi etraflıca anlatan Ebû Saîd el-Hudrî rivayetinin sonunda Resûl-i Ekrem.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bunlar meleklerdir. Seni dinliyorlarmış. Eğer okumaya devam etseydin, sabaha kadar seni dinlerler, halk da onları görür, halktan gizlenmezlerdi” buyurmuştur.
(Müslim, Müsâfirîn 243.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri ALLAH’ın kendisine KUR'ÂN verdiği ve gece gündüz onunla meşgul olan kimse, diğeri ALLAH’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece gündüz O’nun YoLu’nda harcayan kimse.” buyurdu.
(İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan;Buhârî, İlm 15, Zekât 5, Ahkâm 3, Temennî 5, İ’tisâm 13, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 266- 268. Ayrıca bk.Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Zühd 22.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:KUR'ÂN okuyan mü’min portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. KUR'ÂN okumayan mü’min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. KUR'ÂN okuyan münâfık fesleğen gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. KUR'ÂN okumayan münâfık Ebû Cehil Karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır.” buyurdu.
(Ebû Mûsa el-Eş’arî radıyallahu anh’den; Buhârî, Et’ime 30 Fezâilü’l-KUR'ÂN 17, Tevhîd 36; Müslim, Müsâfirîn 243. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Edeb 16; Tirmizî, Edeb 79; İbni Mâce, Mukaddime 16.)


YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim

Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..

Re: BİZ BİR-İZ NAHNU ZEVKLerim..

Gönderilme zamanı: 10 Eyl 2023, 12:00
gönderen kulihvani
Resim

GÜBRELiği===->GÜL BAĞI Ettim,
===>HEP GÜL<=>ÇİÇEKk SEVdim!.
==>ÖMRüM==>ÇİLLe ÇAĞI Ettim,
HAKk’ta HAYRı GERÇEKk SEVdim!.


ZEVK 10.723

=>RABB’ım==>KULun KADERince=>DiYÂR DiYÂR GEZdiriYOR,
KÜLLî ŞEYy’in ÖZÜ’nde=>HAKk=>HeR ZERREden SEZdiriYOR,
NÂSiBin=>KISMEt Etmeye,
HeR HÂLin->İSMEt Etmeye,
=>HERKESi TEKe TEKk BAŞIna===>ESMÂsı’nda YÜZdürüYOR!.


10.09.2023.. 12:37
brsbrsm... gmlkkasayişcevlânımızzz..


İHVÂNi’m=->ÇİLLe YAŞAmak,
CÂN=>CÂNÂN İLLe YAŞAmak,
=>NAHNU SIRRI’nı ANLAmak,
BİZ BİR-İZ=>BİLLe YAŞAmak!.


Resim

يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
“Göklerde ve yerde olanlar, O'ndan isterler (dilerler). O, hergün (her ÂN) bir Şe'N (ayrı bir tecellî, yeni bir OLuş) üzerindedir.” (Rahmân 55/29)

ZeRRe – KüRRe “SeBBaha!”sı..:

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---“YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.” (Cuma 62/1)

Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeŞRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı, hep sürecek her AN yeniden Yaratılanlarla ŞE'ENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz İnşâe ALLAH..


Resim

KÛN feyeKÛN.: OL!. hemen OLur..:


إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
“İnnemâ emRûHû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn (yekûnu).: O (Allah), bir şey irade ettiği (dilediği) zaman O'nun emri, sadece ona: "Ol!" demektir. O, hemen olur.” (Yâsîn 36/82)

Âyet-i CeLîLesi gereğince RABBİN EMRİ, bir şeyi irade edince başka hiçbir şart ve sebebe muhtaç olmaksızın yalnız “KÛN!. OL!.” buyurmakla hemen oluvermekten ibâret bir EMİRdir: Şu halde RÛHun, ALLAH'ın EMRİnden olması, ALLAHu zü’L- CeLÂL'in yalnız “OL!.” EMRİyle hemen ortaya çıkan, başka hiçbir şeye ihtiyaç duyulmadan yaratılan İLâhî Sanat Eseri OLmasıdır.”
(Yazır, Hak Dini Kur’ÂN Dili, 1979, İsrâ 85-86. âyetin tefsiri)

Her ÂN'da “OLÂN”lar ise =>ALLAHu zü’L-CELÂL’in =>Kaza ->Kader ->İrade ve Meşîyyeti/Muradı, Dilemesi dahilindedir.
Halkın Tercihi ise =>Halkın imtihÂNıdır.
Şehîdlerinin ölmediğine imânın farz olduğu İslâm Dininde; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in (hâşâ) ölüp gittiğini ve meydanın şunlara bunlara kaldığını sanmak ise ciddî ahmaklıktır.
Eşhedü en Lâ İLâhe İLLâ ALLAH,
Ve Eşhedü enne MuhaMMede’r-RESÛLÜhu ve Abduhü..

ÖLen => Abduhü/ABDULLAH aleyhisselâm’ın Mübârek BEDENidir ve Medine’dedir..
GAYBî/OLduğu HâLde gözükmeyen RESÛLÜhu ise İle’l-EBEDdir..

Ondandır ki, Tüm Nebîlerle beraber Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ve Ehl-i Beyti’nin YOLu ÇİLe YOLUdur. Böyle gelmiş ve böyle gidecektir.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “İslâm garib olarak başladı ve başladığı gibi (günün birinde) garib hâline dönüşecektir.: Fe tubâ li’l-gurâbâ: Ne mutlu gariblere (sıddık ve âdil MuhaMMedî âşıklara!)” buyurmuştur.
(Ebu Hureyre radiyallahu anhu dan; İbni Mâce, Sünen, Fiten- 3986 ve Müslim Enes bin Mâlik radiyallahu anhu dan; İbni Mâce, Sünen, Fiten-3987 Zevâid Abdullah İbni Mes’ud radiyallahu anhu dan; İbni Mâce, Sünen, Fiten 3988 ve Tirmizî.)

Abdullah İbni Mes’ud radiyallahu anhu demiştir ki.: “Garibler kimlerdir?” diye soruldu da,
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Kabilelerinden (İslâmiyet için) ayrılıp uzaklaşanlardır!” buyurmuştur.

İşte herkesin birilerinin ya da bir şeylerin peşine düştüğü Âhir Zamanda MuhaMMed aleyhisselâm’ı tercih edip İZİni İZLEyen gerçekten gariblerdir. Fitne artmış, insÂNlar bozulmuş Ve Dini Vecibeler yapılmıyor ya da istismar ediliyorsa İslâmiyet ilk günleri gibi garib ve kimsesiz kalmış demektir..

KELÂMULLAH=>YETiM SANki,
KULAKLaR=SAGıR DUYmuYOR!.
RASÛLULLAH=>ÖKSüZ İNÂN ki,
=>DUYaNLaR BİLe=>UYmuYOR!.


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Bedee’l-İslâmü gariben. Ve seyeudü kemâ bedee gariben fe tubâ li’l-gurâbâ.: İslâm garib başladı. Ve (günün birinde) tekrar başladığı gibi garib olacaktır. Ne mutlu o gariblere!.” buyurmuştur.
(Ebu Hureyre radiyallahu anhu dan; Müslim, İmân 232 (145); Tirmizî,İmân 13; İbn Mâce,Fiten 15; Darimî,Rikak 42; İ.Ahmed I/184)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “İslâm garib başladı ve tekrar başladığı gibi garib olacak, yılanın deliğine çekildiği gibi iki Mescidin arasına çekilecektir!.” buyurmuştur.
(Abdullah ibni Ömer radiyallahu anhu dan; Müslim,İmân (146))


Resim
AŞKta AŞKtan AŞKa AŞKLa!..


MuhaMMedi MuHABBEtLerimLe!....

Resim

Re: BİZ BİR-İZ NAHNU ZEVKLerim..

Gönderilme zamanı: 02 Haz 2024, 14:18
gönderen kulihvani
Resim

YÜREk SADEf>RAHMEt İNCİ,
HAYyda>BİZ BİR-İZ SEVİNCİ,
=>İLELİk<=>BİLELİk->HAYAt,
NAHNU SIRRI”nın>BİLİNCİ!.

KENDİni BİLMELi==->İNSÂN,
KÂMİLin BULMALı==>İNSÂN,
=->MuHaMMeDî YAŞA!.maLı,
RABBı’yLa OLMALı=>İNSÂN!.


ZEVK 10.853

İNSÂN=>AL!.VER!. NEFESİnde=>fASLının=>ASLını BİLmek,
RÛHun NÛRU”yLa=>IŞImak=>SELÂMEtte=>AKLın GEREği!.
DEVLEtte=>ADALEt ŞARTtır=>MİLLEtte MERHAMEt GERek,
MERHAMEtsiz AKLı OLANLaR===->ÖMüR ÇÖLÜn ENGEREği!.


01.06.2024.. 03:14
brsbrsm..tktktrstekkemdcevlanımımızzz..


HAYy DENİZİnde=->SADEfte,
=>İLÂHî RAHMEt”tiR=>İNCİ!.
=>İNSÂNın AKLı==>HEDEFte,
RABBı-sından=>NÛR BİLİNCİ!.

GEÇMİŞi İÇİN==>ÜZÜLENLeR,
=>YARINı İÇİN===>KOŞANLaR,
SIRR ELEktEN=->SÜZÜLENLeR,
YORULuR BİR GÜN COŞANLaR,
KUL İHVÂNİ’m->UĞRAŞANLaR!.


ENGEREk.: Engerekgillerden, başı üç köşeli, rengi siyah veya siyaha yakın, taşlık ve güneşli yerlerde yaşayan zehirli bir yılan..

Resim

İNSÂN =>ALLAH’ın yeryüzünde kendisine ibadet etmesi için yaratıp halife yaptığı, yerde ve göklerde bulunan her şeyi hizmetine sunduğu en değerli varlığıdır..
İNSÂN =>İLÂHÎ EMANETLERİ yüklenmiş, ALLAH’ın RABB oluşunu ikrar etmiş, akıl, vicdân, düşünme, anlama, okuma, yazma, dileme, seçme, sevme ve kızma gibi yetenek ve duygularla mücehhez kılınmış bir varlıktır..
ALLAH =>İNSÂNı “ibâdet” ile sorumlu tutmuş, bu görevini hakkıyla yerine getirebilmesi için de önder ve ÖRNEK olarak ->PEYGAMBERLER, REHBER olarak da ->KİTABlar göndermiştir.
Ancak İNSÂNı “ibâdet” konusunda zorlamamış, sadece emir ve yasaklarına uyanlara “mükâfat”, uymayanlara ise “cezâ” olduğunu ve hangi inanç, söz, fiil ve davranıştaki İNSÂNları sevip sevmediğini bildirerek iyi bir mü’min olmayı teşvik etmiştir..
MERHAMEt =>İNSÂNda doğuştan var olan bir DUYgudur. Bu DUYgu eyleme dönüştüğü zaman âile hayatında, sosyal ilişkilerde ve diğer canlılara karşı davranışlarda İNSÂNı iyi İNSÂN yapar. Ancak diğer yetenek ve duygular gibi MERHAMEt de eğitim, öğretim, âile, okul, çevre, kültür, gelenek ve göreneklerin etkisiyle körelebilir. MERHAMEtin körelmemesi için İnsÂNın bu konuda eğitilmesi gerekir..
KUR’ÂN ve SÜNNETte =>MERHAMEt” üzerinde çok durulmuştur. Çünkü “MERHAMEt=>Barışın, huzur ve sosyal ilişkilerin en önemli öğesidir. ANNEler, babalar ve diğer canlılar yavrularını MERHAMEt sâyesinde yetiştiriyorlar, zahmetlerine katlanabiliyorlar. Âileler, MERHAMEt sâyesinde varlıklarını sürdürebiliyorlar. Bir toplumda yaşayan İnsÂNlar ancak karşılıklı MERHAMEt sâyesinde huzurlu olabiliyorlar.
MERHAMEt =>Şefkati, saygıyı, barışı ve kardeşliği tesis ediyor. MERHAMEtin olmadığı yuvalar yıkılıyor, yavrular perişan oluyor..
Kur'ÂN-ı Kerîm’de =>“RABBine rağbet et!.” Yâni; O’nun SEVgisini, RIZAsını ve RAHMEtini KAZANmaya çalış buyrulmuştur. ALLAH’ın SEVgisini, RIZAsını ve RAHMEtini kazanabilmek için; MERHAMEt ettiği ve etmediği kişileri BİLmek gerekir..

فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ
وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ
“Fe izâ feragte fensab.
Ve ilâ rabbike fergab.:

Öyleyse boş kaldığın zaman hemen intisab et (intisab et, tâbî ol, talep et, çalış, Rabbine yönel. Ve yalnızca Rabbine rağbet et (rağbet et, onu öv, sena et, hamdet, zikret, tesbih et.)” (İnşirâh 94/7,8)

KUR’ÂN’da en çok kullanılan kavramlarından biri olan “MERHAMEt”, İslam düşüncesinin en önemli odak KAVRAMlarından biridir. Bu kavramın iyi anlaşılması =>ALLAH’ı, KUR’ÂN’ı ve İSLÂM’ı ANLAma ve KAVRAma açısından önemlidir..

“KAVRAM” =>Bir şey üzerine ve özellikle o şeyin nitelikleri ya da imleri üzerine taşıdığımız genel düşüncedir. (Komisyon, Türkçe Sözlük, s. 466, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara-1979.)
Arapça karşılığı “MEFHUM”dur. “MEFHUM” =>Anlaşılan, anlaşılmış olan şey demektir. Bu kelimenin kökü olan “FEHM”; bir şeyi tasavvur etmek, idrak etmek, onu kalple bilmek, o şeyi kuşatmak demektir. (Cübrân Mes’ûd, er-Râid, II, 1135, Dâru’l-Ilm, Beyrut, 1978.)
MERHAMEt=>r-h-m” kökünden türemiş bir kelimedir. Arap Dilinin en eski dilcilerinden birisi olan İbn Fâris (ö. 395/1004) “Mu’cemü Mekâyîsi’l-Lüğa” adlı eserinde “r-h-m” kökünün anlamını; “RİKKAT”, “ATF” ve “RE’FET” kelimeleri ile ifâde etmiştir. (İbn Fâris, Ebu’l-Hüseyin Ahmed, Mu’cemü Mekâyîsi’l-Lüğa, II, 498, tahkik, Abdüsselam Muhammed Harun, Dâru’l-Cemîl, Beyrut, tarihsiz, I-VI; bk. Rağıb el-İsfehanî, el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’ân, r-h-m maddesi, baskı yeri ve tarihi yok; İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, XII 230-231, Beyrut-1956; Asım Efendi, Kamus Tercümesi, IV, 300, İstanbul, 1886.)

RİKKAT=>Yumuşak kalbli ve şefkatli olmak, kaba, kırıcı ve sert olmamaktır. (Levis Me’luf, el-Müncid fî’l-Lügati ve’l-i’lâm, s. 273, Dâru’l-Meşrık, 22. baskı, Beyrut, 1986.)
ATF” ve “RE’FET” ise =>Şefkatli, iyiliksever ve yumuşak davranışlı olmak demektir. (Levis Me’luf, r-e-f maddesi.)

Buna göre MERHAMEt =>İyi ve yumuşak kalpli, şefkatli, iyilik ve hayırsever olmak, kaba, katı, sert ve kırıcı olmamak anlamlarına gelir.

MERHAMEt =>Kalble ilgili olup bir başka İnsÂN veyâ canlı ile ilişkilerde ortaya çıkar. :

ثُمَّ قَفَّيْنَا عَلَى آثَارِهِم بِرُسُلِنَا وَقَفَّيْنَا بِعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَآتَيْنَاهُ الْإِنجِيلَ وَجَعَلْنَا فِي قُلُوبِ الَّذِينَ اتَّبَعُوهُ رَأْفَةً وَرَحْمَةً وَرَهْبَانِيَّةً ابْتَدَعُوهَا مَا كَتَبْنَاهَا عَلَيْهِمْ إِلَّا ابْتِغَاء رِضْوَانِ اللَّهِ فَمَا رَعَوْهَا حَقَّ رِعَايَتِهَا فَآتَيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا مِنْهُمْ أَجْرَهُمْ وَكَثِيرٌ مِّنْهُمْ فَاسِقُونَ
“Summe kaffeynâ alâ âsârihim bi rusulinâ ve kaffeynâ bi’îsebni meryeme ve âteynâhu’l- incîle ve cealnâ fî kulûbillezîne2t- tebeûhu re’feten ve rahmeh (ven), ve rahbâniyyetenibtedeûhâ mâ ketebnâhâ aleyhim illebtigâe rıdvânillâhi fe mâ reavhâ hakka riâyetihâ, fe âteynellezîne âmenû minhum ecrehum, ve kesîrun minhum fâsikûn (fâsikûne).: Sonra onların izleri üzerinde Elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsâ'yı da arkalarından gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalblerinde bir ŞEFKAT ve MERHAMEt kıldık. (Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbânlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak ALLAH'ın Rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan imân edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fâsık olanlardır.” (Hadîd 57/27)

Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in kızı Zeyneb’in Çocuğu hastalanır. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, kızının evine gider. Kızı, hasta olan Çocuğunu babasına verir. Çocuk can çekişmektedir. Çocuğun durumunu gören Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ağlar. Yanında bulunan Sa’d ibn Ubade radiyallahu anhu.: “Yâ Resûlullah! Bu ağlama da ne oluyor?” der.
Bunun üzerine Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bu gözyaşı ALLAH’ın kullarının kalplerine koyduğu bir RAHMEttir. ALLAHu zü’L-CeLÂL, kullarından ancak MERHAMEtli olanlara MERHAMEt eder” buyurur.
(Müslim, Cenâiz 11.)

Sözlük anlamı itibâriyle RUHM, RAHMEt ve MERHAMEt Kelimeleri eş anlamlı kelimelerdir.. (İbn Fâris, II, 498; Ebu Bekir, Muhammed ibn Azîz es-Sicistanî, Tefsîri Garîbi’lKur’ân, s. 249.)

Dolayısıyla MERHAMEt; İnsÂN kalbinin yumuşak, duyarlı ve hassas olmasıdır ki bu duyarlılık kişiyi yardımsever ve affedici yapar..

Bir İnsÂNın başka bir İnsÂNa karşı iyi davranması ve İyilik Yapması, İkrâm ve İhsânda bulunması MERHAMEt olduğu gibi bir İnsÂNın suçunu, kusurunu ve hatasını affetmesi, onu cezâlandırma cihetine gitmemesi de MERHAMEttir.

Müfessir el-Hazin (ö.725/1324), “RAHMEt” Kelimesinin anlamını şöyle izâh etmiştir.:
RAHMEt, MERHAMEt edilene İhsÂN etmeyi gerektiren Kalb Yumuşaklığıdır. RAHMEt kelimesi bâzen İhsÂNdan soyutlanmış Kalb Yumuşaklığı anlamında kullanılır, bazen de Kalb Yumuşaklığından soyutlanmış İhsÂN anlamında kullanılır..

ALLAH celle celâlihu, “RAHMEt” Kelimesi ile nitelendiği zaman bu kelime ile Kalb Yumuşaklığı değil ancak yalın İhsÂN kastedilir.” (Hazin, Ali b. Muhammed, Lübâbü’t-Te’vîl fî Me’âni’t-Tenzîl, II, 569, (Mecmuatü’n Mine’t-Tefâsîr) Beyrut.)

MERHAMEt” Kelimesinin anlamını tam ifâde eden Türkçe bir kelime yoktur.
MERHAMEt Kelimesi Türkçe sözlüklerde; “ACIMAK”, “ESİRGEMEK” ve “BAĞIŞLAMAK” Kelimeleri ile ifâde edilmiştir.. (Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Doğuş Matbaası, Ankara, 1970.)

Her üç kelime de MERHAMEt Kelimesinin tam karşılığı değildir.
Şöyle ki =>ACIMAK” Kelimesinin Türkçe’de 4 farklı anlamı vardır.:
a-) “Elleri titriyor, yemeği ağzına götürmekte sıkıntı çekiyor, çok ACIDIM” örneğinde olduğu gibi Üzüntü Duymak.
b-) "Yağ ACIdı” örneğinde olduğu gibi bir gıda maddesinin tadı acı duruma gelmek, acılaşmak.
c-) “Adam yolda yürürken düştü, dizini tutuyordu, yüzünden ACI çektiği belli oluyordu” örneğinde olduğu gibi bir uzvun acılı ve ağrılı olması.
d-) “Biz yaşımızı başımızı aldıkALLAH çocuklarımıza ACIsın” Örneğinde olduğu gibi MERHAMEt etmek. Acımak kelimesinin ilk anlamı MERHAMEt kelimesinin anlamını tam karşılamaz.

Çünkü MERHAMEt =>Kuru bir acımak ve üzüntü duymak değil acıyı, üzüntüyü, musibeti, sıkıntıyı, derdi ve belayı giderip yerine sevinci, ni’meti, sıhhati, devayı, ferahı ve rahatlığı getirmek, hayır ve iyilikte bulunmaktır. Dolayısıyla MERHAMEt olabilmesi için acımanın, duygu ve düşüncede kalmaması, acınan kimseye ikram ve İhsÂNda bulunulması, varsa hata ve kusurunun affedilip cezâlandırma cihetine gidilmemesi gerekir. İkinci ve üçüncü anlamının MERHAMEt kelimesi ile ilgisi yoktur.
“ESİRGEMEK” Kelimesinin Türkçe’de iki anlamı vardır.:
a-) Korumak ve Himâye etmek,
b-) Bir şeyi yapmaktan veyâ vermekten kaçınmak, kıskanmak, cimrilik etmek..
Esirgemek Kelimesinin birinci anlamı MERHAMEt Kelimesinin anlamını tam yansıtmaz. Çünkü MERHAMEt sadece korumak ve himâye etmek değildir. İkinci anlamın ise MERHAMEtKelimesi ile hiç ilgisi yoktur. Çünkü MERHAMEt Kelimesinde kıskanma ve cimrilik etme anlamı mevcûd değildir. “BAĞIŞLAMAK” Kelimesi ise MERHAMEt Kelimesinin değil “MAĞFİRET” Kelimelerinin karşılığıdır..



YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim

Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et ÖMRÜMüze İnşâe ALLAH!..



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..