RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in GÜNLük HAYATı.:

ResimRESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in YATış SÜNNeti.:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dâimâ sağ tarafına yatar, sağ elini yanağının altına koyardı. Yolculuk esnaâsında da sağ tarafı üzerine yatar, sağ kolunu da kendisine yastık yapardı. Eğer kısa süreli bir istirahat yapacaksa, sırt üstü uzanmayı tercih ederdi..

Resim---Abdullah ibni Mesud radıyallahu anh anlatıyor: “Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir hasırın üzerine yatıp uyumuştu. Uyandığında hasır, vücudunun yan tarafında iz bırakmıştı. O sırada Hazret-i Ömer geldi ve: "Yâ Resûlullah!. Daha yumuşak bir yatak üzerinde yatsan ne olur?." dedi.
Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem :"Benim dünya ile ne kadar alâkam var?. Ben, bu dünyada, çok sıcak bir günde yolculuk ederken bir ağacın altında azıcık dinlenen, sonra da oradan kalkıp giden bir yolcu gibiyim!."
buyurdu.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 301; Tirmîzî, Zühd, 44; İbn-i Mâce, Zühd, 3)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, yüzükoyun yatmaktan hoşlanmaz, ashâbını bundan men ederdi ve bu hususta:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Bu yatış tarzı, ALLAH'ın sevmediği bir tarzdır." buyururdu.
(Ahmed İbn-i Hanbel, Müsned, IV, 388)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin yatakları, bâzen içi hurma yaprakları ile dolu bir deri, bâzen ikiye katlanmış bir örtü, bâzen hasır, bâzen de alalâde bir yataktı. Kupkuru toprağa yattıkları da olurdu.
(Buhârî, Rikak, 17; Müslim, Libâs, 37; Ebû Dâvud, Libas, 42)

Resim---Hazret-i Âişe radıyallahu anhâ: "Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem her gece, uyumak üzere yatağına girdiklerinde, İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okur ve iki elini birleştirerek üfler, daha sonra da elleri ile vücûdlarından ulaşabildiği yerleri sıvazlardı. Böylece ellerini önce başına, sonra yüzüne ve daha sonra da göğüs, kol, diz gibi vücudunun ön tarafında bulunan uzuvlarına sürerdi. Ve bu hareketi, üç defa tekrar ederdi." buyurdu.
(Buhârî, Fezâilu'l- Kur'ân, 14; Ebû Dâvud, Edeb, 98; Tirmîzî, Deavât, 21)


ResimRESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem SaBaH UYANınca.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz sabah uyandığında Cenâb-ı HAKk'a niyazla güne başlar ve şöyle duâ ederdi: "ALLAH'ım, Sen'in yardımınla sabaha kavuştuk; Sen'in yardımınla akşama kavuştuk. Sen'inle yaşarız seninle ölürüz. Diriliş (varış), ancak Sana'dır."
(Buhârî, Deavât, 7, 8; Müslim, Zikr, 59; Ebû Dâvud, Edeb, 97,98)

Başka bir rivâyete göre, Rasûlullâh sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz sabaha ulaşan herkesin şu duâyı okumasını tavsiye buyurmuştur.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kim sabaha erdiği zaman: “Radıytü billâhi RABBen, ve bi'l-İslâmi dînen ve bi Muhammedin Rasûlen: RABB olarak ALLAH'a, din olarak İslâm'a, Rasûl olarak MuhaMMed sallallahu aleyhi vesellem 'e râzı oldum” derse, onu râzı etmek de ALLAH üzerine bir hak olmuştur." buyuruştur.
(Ebû Dâvûd, no:1529; el-Hâkim, Müstedrek, I, 518)

Resim---Başka bir rivâyette de, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem sabahladığında: "Elhamdülillah sabaha erdik. Mülk de sabaha erdi." buyurmuş, sonra ellerini üç kere yıkamış ve sözlerine şöyle devam etmiştir: "Uykudan uyanınca sizden hiç kimse, üç sefer ellerini yıkamadıkça, elini bir kaba sokmasın. Çünkü o, ellerin geceyi vücudun neresinde geçirdiğini bilemez."
(Buhârî)

Resim---Bu rivâyeti nakledenlerden birisi de, sabah kalkınca "burnunu üç defa temizlediğini" eklemiş ve bu hususta Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Biriniz uykudan uyandığı zaman üç kere sümkürsün. Zira şeytan burnunun içinde geceler." buyurdu.
(Buhârî)


ResimRESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in TuVâLet ÂDâBı.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz tuvalete girerken: "ALLAH'ım!.. Pislikten ve habîs yaratıklardan Sana sığınırım." derdi.
Sonra da tuvâletten: "Bana zarar veren şeyleri benden gideren ALLAH'a hamdolsun!.."
diyerek çıkardı..
(Buhârî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz tuvalete girerken mübarek başlarını örterek içeriye girerdi.
(Râmuzu'l- ehâdîs)

Tuvalet sırasında konuşmayı ve selâmlaşmayı men’ etmişti. Hazret-i Ömer radıyallahu anh şöyle buyurmuştur:

Resim---"Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem tuvalette iken biri ona selâm verdi. Ancak, Rasûlullah, onun selâmını almadı. Sonra o adama: “Ben temiz değilken ALLAH'ı zikretmeyi uygun bulmadım!.” diyerek özür beyân etti."
(Müslim, Ebû Dâvud)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Tuvalete gittiğiniz zaman, kıbleye ne önünüzü, ne de arkanızı dönün. Yüzünüzü doğuya ve batıya döndürün." buyurmuştur..
(Buhârî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bir kimse tuvalette iken kıbleye önüne ve arkasını dönmezse, ona bir sevap yazılır ve bir günahı silinir." buyurmuştur.
(Taberânî)


ResimRESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in YÜRÜYÜŞ TARZI.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz yürürken ayaklarını sürümez, adımlarını atarken yerden sertçe kaldırırdı. Hareket hâlinde iken sağa sola bakmak, âdeti değildi. İnişli yokuşlu, engebeli bir arazide yürürcesine hafifçe önüne eğilirdi. Dimdik durup göğsünü kabartarak yürümediği gibi, koşar adımla da yürümezdi. Fakat ALLAH'ın lûtfu olarak, uzun mesafeleri kısa zamanda katederdi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz yürüyüş tarzına ayrı bir ehemmiyet verir, yürüyüşün kıyafete, kıyafetin de insan karakteri üstündeki tesirine sık sık temas ederdi. Nitekim kocasının ok ve yay çantasını sırtına alıp erkek yürüyüşü ile yanından geçen bir kadını görünce:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kendisini erkeklere benzeten kadınla, kadınlara benzeyen erkekler bizden değildir." veya "(Böylelerine) Allah lânet etmiştir." buyurmuştur.
(Buhârî, Libâs, 61 )

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, erkek kılığına girerek mızrak kuşanmış bir kadını görünce: “Erkeklere benzeyen kadınlara ve kadınlara benzeyen erkeklere Allah lânet etsin!.” [/Taberanî) [/i][/b]

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Erkeğe benzemeye çalışan kadın, kadına benzemeye çalışan erkek bizden değildir.” buyurmuştur.
(İ. Ahmed, Müsned )

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bu durumu hoş karşılamadığını göstermiştir.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh buyuruyor:
" Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz 'den daha hızlı yürüyen birisini görmedim. Yürürken, âdeta yeryüzü ayakları altında dürülürdü. Bizler, arkasından giderken, geri kalmamak için büyük çaba harcardık."
(Tirmizî)

Resim---Ebu Atabe radiyallahu anhu: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem yürüken kuvvetli adımlarla yürürdü.” demiştir.
(G. Ahmed ziyâuddin,Ramuzu El Hadis 2. Cilt,Gonca Yayınları.)

Hazret-i Ali kerremallahu vecheh: "Rasûlullah Efendimiz, yürürken âdeta yokuş aşağı inercesine, ayaklarını sertçe kaldırırdı." buyurmuştur.
Başka bir defasında, yine Hazret-i Ali kerremallahu vecheh: "Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem yolda, kibirli bir edâ ile göğüs kabartarak ve sağına soluna sallanarak değil, bir yokuştan iner gibi hafifçe önlerine eğilerek yürürdü." buyurmuştur.


ResimRESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in OTURUŞ TARZI.:

Resim---Kayle binti Mahreme radıyallahu anhâ Peygamber Efendimiz'i ilk görüşünü şöyle anlatır: "Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem 'i, sonsuz bir mahviyet ve tevâzû içerisinde otururken görünce, (O'nun mânevî) heybetinden vücudum titremeye başladı." buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Edeb, 22)

Resim---Şerîd bin Süveyd radıyallâhu anhu şöyle anlatıyor: “Bir gün sol elimi arkaya atmış ve elimin ayasına dayanmış otururken, Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- yanıma geldi ve: “Allâh'ın gazabına uğramış olanlar gibi mi oturuyorsun?" buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Edeb, 24)

Resim---Câbir b. Semüre radiyallahu anhu: "Ben Peygamber Efendimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'i, sol tarafına konmuş bir yastığa dayanmış vaziyette gördüm." demiştir..
(Et-Tirmizî İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemâil-i Şerife, 1. cilt)

Resim---Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anh şöyle anlatmaktadır: " Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz Mescid-i Şerîf'te oturdukları zaman, iki eliyle "ihtibâ" ederdi."
İhtibâ; oturup dizlerini karnına çekmek demektir. Peygamber Efendimiz, dayanacak bir nesne olmadığı zaman veya bir şeye dayanma ihtiyacı duyduklarında bu şekilde dizlerini karnına çeker ve bellerinden doladıkları bir kemer veya kuşakla, dizlerinin altından bağlardı. Bu, onları düşmekten korur ve bir nevî duvar vazifesi görürdü..
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz bâzen de bağdaş kurarak otururdu. Şöyle rivâyet edilmiştir:
"Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz , sabah namazını kıldırdıktan sonra, güneş iyice doğuncaya kadar, bağdaş kurarak otururdu."

(Ebû Dâvûd, VI, 363, nu: 4850)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

ResimRESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in YEMEK YEME TARZI/YEMEK ÂDÂBI.:

Resim---Ashâb-ı kirâmdan Ebû Ümâme radıyallahu anh'ın rivâyet ettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Rabbim, benim için, Mekke vâdisini tamamen altına çevirebileceğini teklif etmişti. Buna karşılık: “Hayır, yâ Rabbi! Ben, yerine göre tok, yerine göre de aç durabilirim. Acıktığım zaman Sana yalvarır ve Sen'i hatırlarım; doyduğum zaman da Sana şükreder ve niyazda bulunurum.” dedim.” buyurmuştur.
(İbn-i Sa'd, Tabâkat, 1/381)

Resim---Hazret-i Âişe radiyallahu anha Annemiz şöyle demiştir: "Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem bana buyurmuştu ki: “Ey Âişe, eğer ben istesem, altın dağları, arkamdan benimle birlikte yürür gelir. Nitekim bir melek bana gelerek: "RABBinin Sana selâmı var. “Hükümdar peygamber olarak mı, yoksa kul peygamber olarak mı yaşamak istersin?.” diye soruyor." dedi. Melek'in yanında bulunan Cebrâil, bana, mütevâzı olmayı tercih etmemi işâret etti. Ben de kul peygamber olarak yaşamak istediğimi söyledim.»
Hazret-i Âişe Annemiz, bu hadîsin devamında der ki:
"Bu hâdiseden sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , bir daha bağdaş kurup sofraya iyice yerleşerek yemek yemedi ve şöyle buyurdu: "Ben, sıradan bir insanın yediği gibi yer ve sıradan bir kulun oturduğu gibi otururum."
buyurdu.
(Abdürrezzâk, Musannef, X, 415.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem su içerken üç kez nefes alırdı.
(Buhârî, Eşribe, 26.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Su içerken üç kez nefes almakhem hazmı kolaylaştırır hem de ssusuzluğu giderir” buyururdu.
(Müslim, Eşribe, 123)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz günde iki öğün yemek yerdi. O'nun üç öğün yemek yediğine dâir bir kayda rastlanmamıştır. Öğünlerinde genellikle hurma yemiş, bulduğu zaman da süt içmişti. Kalabalıkla yemek yemekten çok hoşlanırdı. Yemeği yere diz çöküp besmele ile yerdi. Bu hususta:
"Ben kulum, kul gibi yer içerim." buyururdu.
Akşam yemeğine çok ehemmiyet verir ve bu öğünün ihmal edilmemesi gerektiğini ifade ederek: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
"Bir avuç hurma ile de olsa, akşam yemeklerinden vazgeçmeyiniz. Zira akşam öğünün ihmali, insanı ihtiyarlatır, bünyeyi yıpratır." buyururdu.
(Tirmizî, IV, 287, nu:1856; İbn-i Mâce, II, 1113)

Resim---Abdullah ibni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem birbiri ardından birkaç gün yemek yemeden aç yatıp uyurdu. Âilesi de akşam yemeği bulamazdı. Çoğu zaman arpa ekmeği yerlerdi." buyurdu.
(Tirmîzî, Zühd, 38; İbn-i Mâce, Et'ime, 49)

Resim---Hazret-i Âişe radiyallahu anha Annemiz de şöyle demiştir: "Hazret-i Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ve âilesi, O'nun Medine'ye geldiği günden vefât ettiği âna kadar, üç gün arka arkaya buğday ekmeğiyle karnını doyurmadı." buyurdu.
(Buhârî, Et'ime, 1; Müslim, Zühd, 20; Nesâî, Dahâyâ, 37)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Bana gelince ben, kat’iyyen iyice yerleşip oturarak yamek yemem.” buyurmuştur.
(Buhârî, 6/201: Tecrid Tercümesi, 11/423-424)

Resim---Abdullah İbn-i Büsr radiyallahu anhu: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e kuzu eti yemeği ikrâm etmiştim. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, yemeği diz çökerek yediler. Bu sırada yanımıza gelen bir bedevî, yadırgar bir üslûb ile: “Bu oturuş da ne oturuşudur? deyince Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Allah beni kerîm bir kul kılmış; serkeş bir zorba (Cebbâr-ı anîd) kılmamıştır” buyurdu.
(Ebû Dâvûd, 3/477: İbn-i Mâce, 2/1986.)


ResimRESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in YEMEK ÂDÂBI.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem‘in yemek yemek ile ilgili davranışlarından bir Müslüman‘ın nasıl yemek yemesi gerektiğini öğrenebiliriz. Bizler her konuda olduğu gibi yemek yeme hususunda da Efendimiz i örnek almak zorundayız. Hadîslerden yemek yeme ile ilgili sünnetleri öğrenebiliriz.

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bana gelince, ben, kat‘iyyen iyice yerleşip oturarak yemek yemem!" buyurmuştur.
(Buharî; VI, 201; Tecrîd Tercemesi;XI, 423-424; İbn Sa‘d, I, 380; Ebu Dâvûd, III, 476, nu:3769, Darimî, II, 32 nu:2077; Tirmizî; IV, 273, nu:1830; İbn mâce, II, 1086, nu:3262)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, akşam öğününün ihmâl edilmemesini tavsiye ederek: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bir avuç hurma ile de olsa, akşam yemeklerinden vazgeçmeyiniz, zîrâ akşam öğününün ihmâli, insanı ihtiyarlatır, bünyeyi yıpratır." buyurmuştur.
(Tirmizî; IV, 287, nu:1856; İbn mâce, II, 1113, nu:3355)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Yârabbi, açlıktan sana sığınırım; o, insanı hareketsiz bırakan ne kötü bir hâldir!." buyurmuştur.
(İbn Sa‘d, I, 408-409; Nesâî, VIII, 263; İbn mâce, II, 1113, nu:3354)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İnsanoğlu, mîdesinden daha kötü bir kap doldurmuş değildir. Esâsen insanoğluna, belini doğrultacak kadar, birkaç lokma yemesi yeterlidir. Yok, illâ daha fazla yemesi gerekirse, o takdirde, mîdesinin üçte birini yemekle, üçte birini içecekle doldursun, üçte birini de nefes payı olarak boş bıraksın!." buyurmuştur.
(İbn Sa‘d, I, 410; Müsned, IV, 132; Tirmizî; IV, 590, nu:2380; İbn mâce, II, 1111, nu:2349; el-Müstedrek, IV, 331-332)

Aişe radiyallahu anha Vâlidemiz: "Peygamber Efendimiz‘in âile efrâdı, O‘nun hayâtının sonuna kadar, üst üste iki öğün, arpa ekmeğini doyuncaya kadar yemedi." buyurmuştur.
İbn Abbâs radiyallahu anhu anlatıyor: "Peygamber Efendimiz‘in arka arkaya birkaç gece hiçbir şey yemeden yattığı olurdu da; O ve hâne halkı, akşam sofrasında yiyecek bir şey bulamazlardı, yedikleri ekmek ise arpa ekmeği idi".
Ebû Hureyre radiyallahu anhu anlatıyor: "Peygamber Efendimiz, hiçbir yemeği kat‘iyyen seçmezlerdi. Önüne konan yemeği, eğer iştahı varsa yer, yoksa yemezlerdi.”
Peygamberimiz‘in, hiçbir yemeğe karşı aşırı düşkünlüğü olmadığı gibi, "canı çekme" diye bir hâlleri de görülmemiştir. Özellikle misâfir oldukları sırada, kendilerine takdîm edilen yemeklerden dolayı, ev sâhibinin gönlünü hoş tutmuşlar ve ikrâm edilen yemekleri son derece sevdiklerini ifâde etmişlerdir.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem‘in katık olarak yediği yemeklerin bir kısmı şöylece sıralanabilir: Koyunun ön kolu ve sırt eti, pirzola, kebab, tavuk, toy kuşu, et çorbası, tirit, kabak, zeytin yağı, çökelek, kavun, helva, bal, hurma, pazı, hays, anber balığı. Daha bir kısım ilâvelerin yapılabileceği bu liste, aynı zamanda, Asr-ı Saâdet dönemi mutfağı hakkında da bir fikir verecek niteliktedir. Yemeklerinde de sâdelik hâkimdir. Sâdelik ise olgunluğun ifâdesidir.
Ömer b. Ebî Seleme radiyallahu anhu anlatıyor: “Rasûlullah Efendimiz‘in evine gitmiştim. Kendileri sofrada imişler. Beni görünce: "Yavrucuğum; sofraya buyur, besmele çek, yemeği sağ elinle ye ve dâimâ kendi önünden al" buyurdu..


ResimRESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in YEMEK İÇİN ELLERİNİ YIKAMALARI.:

İnançlı insanların sıradan bir temizlikle yetinmeyip, her sahadaki temizliklerini nezâfet derecesine vardırmalarını isteyen
Resûlullah Efendimiz, yemek yeneceği sırada nezâfet derecesinde temizlik kuralına uyulmasını arzu etmişlerdir. Namaz için abdest ne ise, yemek için de el yıkamak odur. Diğer dinlerde olmayan bu yemekten önce el yıkama âdetini, ilk def‘a Peygamber Efendimiz îcad ve ihdâs etmişlerdir.: "Elindeki yemek bulaşığını yıkamadan yatan kimse, şâyet gece başına bir musîbet gelirse bu durumda, kabâhati başkasında değil, bizzat kendisinde arasın!."
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin yedikleri ekmek.:
Eldeki vesîkalara göre Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, dâimâ "arpa unu"ndan yapılmış ekmek yemişlerdir. Kepeği iyice ayıklanmış "has un"dan mâmul ekmek yememişlerdir. Bilindiği üzere, Asr-ı Saâdet dönemi Hicaz Bölgesinde buğday, ithâl malı ve oldukça pahalı bir gıdâ maddesidir. Halkın büyük çoğunluğunun bütçesine ağır gelen bu gıdâ maddesine ilgi göstermemekle birlikte, Peygamber Efendimiz, lükse karşı kesin tavrını ortaya koymuş ve her hususta olduğu gibi, bu konuda da çevresine karşı örnek olma vasfını korumuştur. Ekonomik sebepler yanında, arpa ekmeğinin doyurucu ve besleyici oluşunun da rolü vardır.


ResimRESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in YeMeK ÖNcesi SONrası DUÂLarı.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, her güzel işe başlarken yaptıkları gibi, bir şeyi yemeden önce de dâimâ "besmele" çekerlerdi. Besmele, şâyet başta unutulmuşsa, hatırlandığı an çekilir.
Peygamber Efendimiz yemekten sonra da dâimâ "duâ" ederlerdi. En kısa duası, "Elhamdülillah" diyerek yapılanı idi. "Zikrin en fazîletlisi "Lâ ilâhe illallah"; duânın en üstünü de "Elhamdülillah" demektir" buyurmuşlardır. Duânın tek bir formülü yoktur. Herkes, gönlünden koptuğunca, dilinin döndüğünce, uzun veya kısa ifâdelerle duâsını yapabilir..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

ResimRESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in YEDiKLeRi MEYVELER.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem in kavun, karpuz ve salatalık yediklerini ve bunları çok sevdiklerini öğreniyoruz. Üzüm, ayva, acur ve misvak ağacının kebâs adı verilen meyvesi de Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem‘in yediği diğer meyveler arasında bulunmaktadır. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, alınan gıdaların sıhhati bozmamasına çok dikkat ederdi. Meyveyi "meyve" olarak değil, vücûdun hararetini dengelemek için, yemek esnâsında veya yemek sonrasında yemişlerdir..

Ebû Hureyre radiyallahu anhu anlatıyor: “Rasûlullah‘ın ashâbı, her ne zaman bir meyvesinin turfandasını elde etseler, onu hemen Rasûlullah‘a getirirlerdi. Peygamber Efendimiz de o turfanda meyveyi mübârek ellerine alır ve şöyle duâ ederlerdi: "Yâ Rabbi!. Bizim meyvelerimize, şehrimize, sâ‘ ve müdd tâbir edilen ölçeklerimize bereket ihsân eyle!.”

Ebû Hüreyre radıyallahu anh der ki: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz , hiçbir yemeği kât'iyyen seçmezdi. Önüne konan yemeği, eğer iştahı varsa yer, iştahı yoksa yemezdi."
(Buhârî, Menâkıb, 23; Müslim, Eşribe, 187; Ebû Dâvud, Et'ime, 13)


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İnsanın, canının çektiği her şeyi yemeye kalkışması israftan sayılır." buyurmuştur.
(İbn-i Mâce, II, 1112, nu: 3552)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

ResimRESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in SEVDİĞİ YİYECEKLER.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir gün, Hazret-i Âişe Annemizin hânesinde iken:
"Yiyecek bir şey var mı?" diye sordu. Hazret-i Âişe Annemiz de:

"Ekmek, hurma ve sirke..." deyince, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz : "Sirke ne güzel katıktır. Yâ Rabbi, sirkeyi mübârek kıl. Zirâ o, benden önceki peygamberlerin katığı idi. Sirke bulunan ev, muhtaç duruma düşmez!"
buyurmuştur.
(İbn-i Mâce)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz eti ve etli yemekleri sever ve: "Et, dünya ve cennet ehli yemeklerinin şâhıdır." buyururdu.
(Kütüb-ü Sitte'deki Sahih Hadisler, 6933)

Resim---Abdullah b. Me'sûd radiyallahu anhu: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in en sevdiği kemik koyun kemiğiydi.” buyurdu.
(Sünen-i Ebu Davûd Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/409)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, et yerken başını ete doğru eğmez, eti ağzına yaklaştırıp dişleri ile ısırıp yerlerdi. Koyun bacak ve butlarından hoşlanırdı. Yemekleri parmakları ile sıyırır ve: “Yemeğin sonu daha bereketlidir.”buyururdu.
(Gazalî, İhyâ, II, 371; Beyhakî'den)

Enes bin Mâlik radıyallahu anh anlatıyor: "Kabak yemeği, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in çok hoşuna giderdi. Her ne zaman bir kabak yemeği getirseler ya da kabakla yapılmış bir yemeğe dâvet etseler, kabağı sevdiklerini bildiğim için tabakta bulunan yemek içinden kabakları seçer ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in önlerine koyardım."
Başka bir hadîs-i şerîf de şöyledir:
"Peygamberimiz kabağı sever, onun hakkında “O, kardeşim Yûnus'un sebzesidir.” buyururdu.

Kabak sebzesi, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in sevgisine, övgüsüne mazhar olmuştur..


Resim---Enes radiyallahu anhu: “Bir terzi Peygamberi (aleyhisselâm) onun için hazırladığı yemeğe davet etti, ben de onunla gittim. Ona bir arpa ekmeğiyle içinde kabak bulunan bir çorba ile kurutulmuş et sundu.
Enes dedi ki: “Peygamber’in (aleyhisselâm), tabağın etrafından kabakları araştırarak topladığını gördüm. İşte o gün bugün ben kabağı çok severim.”
Diğer rivayet: “Onu görünce, kabakları kendim yemeyerek O’nun (aleyhisselâm) önüne bırakmaya koyuldum.”
Diğer bir rivayet: Enes (ra):
“O zamandan beri mümkün olduğu kadar hep bana içinde kabak bulunan yemek yapıldı.”
(Müslim, Tirmizî, Ebu Davûd)

Resim---Tirmizî, Ebu Talut’tan şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Bir gün Enes’in (radiyallahu anhu) yanına girdim. Kabak yiyordu. Bir taraftan da: “Sen öyle bir bitkisin ki, ben seni sadece Resulullah (aleyhisselâm) sevdiği için seviyorum.” diyordu.
(Tirmizî)

Resim---İmam Ahmed, İbn Ebi Şeybe, Nesaî ve Ebu Bekir b. Ebi Haysemî, Ebu Hâkim Cabir b. Müşerrik’den (radiyallahu anhu) şöyle dediği rivayet etmişlerdir: “Bir gün Allah Resulü’nün (aleyhisselâm) huzuruna girdim. Yanında kabak doğranıyordu. Kendisine: “Bu nedir?” diye sordum. “Onunla biz yemeklerimizi çoğaltırız.”buyurdu.
(Taberanî, Tirmizî)

Resim---İmam Ahmed ve ebu Bekir b. Ebu Haysemî, Enes’den (ra): “Allah Resulü’nün (aleyhisselâm) en sevdiği yemek kabak idi.” dediğini rivayet etmişlerdir..
(İ. Ahmed, Müsned)

Ebu’l-Hasan b. Dahhak, Aişe radiyallahu anha’dan şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ey Aişe! Yemek pişirdiğinde kabağını bol koy. Çünkü kabak üzgün insanın kalbini güçlendirir.” buyururdu.
Aynı hadisi Ebu Bekir eş-Şafii de başka bir tarikten nakletmiştir.
İbn Sad, Enes’den (radiyallahu anhu) şu sözünü rivayet etmiştir: “Eğer yanımızda kabak olursa biz onu Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem için ayırırdık.”


Resim---Deylemî, yine Enes’den (radiyallahu anhu) şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem kabak yemeğini çok yer ve: “Kabak beynin yağını artırır, aklı güçlendirir.”buyurdu.
(Kenzü’l- Ummal)

Resim---Aise radiyallahu anha: "Resulullah aleyhissalatu vesselam helva ve bali severdi." buyurmuştur.
(Tirmizî, Et'ime 29, (1832)

Resim---Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in en cok sevdigi yiyecek ekmekten yapilan tirid ve hays'dan yapilan tirid idi."
(Ebu Davûd, Et'ime 23, (3783)

Resim---Abdullah el-Muzeni radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz et satin alinca suyunu biraz fazla kilsin. (Yemek sirasinda) yiyenlerin coklugu sebebiyle ete rastlamayip suya rastlasa (bu ona yeterlidir), zira su da, iki etten biri olmustur."
(Tirmizî, Et'ime 30, (1833, 1834)

Resim---Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir et parcasi getirilmisti. Kendisine bunun bud kısmı sunuldu. Aleyhissalatu vesselam budu severdi. Bu bud gelince hemen ondan isirarak yedi."
(Tirmizî, Et'ime 34, (1838); Ibnu Mace, Et'ime 28, (3307); Buharî, Enbiya 3, Tefsir, Isra 5; Müslim, Iman 327. )

Resim---Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatıyor: "Koyunun on budu Resulullah aleyhissalatu vesselam'in hoşuna giderdi. (Bir defasında) on buda zehir konuldu. Bu zehiri yahudilerin koyduğu görüşündeydi."
((Ebu Davûd, Et'ime 21, (3781); Buharî, Megazi 41, Hibe 28; Müslim, Selam 45, (2190); Ibni Mâce, Tib 45, (3546))

Resim---Sehl Ibnu Sa'd radiyallahu anh anlatıyor: "Biz cuma günü olunca sevinirdik. Çünkü bizim yaşlı bir kadın akrabamız vardi. Pazi koku bulur, tencereye koyar, üzerine de arpa öğütüp ilavede bulunurdu. Vallahi, bunun içinde ne kuyruk yağı ne de iç yağı olurdu. Cuma namazını kildik mi, mescidden ayrılır, o ihtiyar kadına selam verip hanesine girerdik. O da mezkur yemeği önümüze koyardı. İşte bu sebeple biz cuma olunca sevinirdik."
(Buhari, Et'ime 17, Cuma 40, 41, Hars 21, Isti'zan 16, 39; Muslim, Cuma 30, 32, (859, 860). )

Resim---Câbir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte Merri'z-Zahran'da erak ağacının kebas denilen meyvesinden topladığımızı hatırlıyorum. Resulullah aleyhissalatu vesselam o zaman bize: "Siyahlarını toplayın, onlar daha iyidir!" tavsiyesinde bulunmustu. Ben kendilerinden "Siz koyun da guttunuz mu?" diye sordum. "Hic koyun gütmeyen peygamber var mi?" cevabında bulundu."
(Buharî, Et'ime 50, Enbiya 29; Müslim, Esribe 163, (2050))

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Avlanan kuş etini yer, fakat kendisi avlanmazdı."
(İhyâ, II, 369; İbn-i Mâce, Et'ime, 62)

Âişe Vâlidemizin anlattığına göre, Peygamber Efendimiz, helva ile balı severdi.
Enes bin Mâlik radıyallahu anh da, "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in tencerenin dibinde kalan yemeği sevdiğini" söylemiştir..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

ResimRESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in SoFRa ÂDâBı.:

Resim---Bir grup insan, Peygamber Efendimiz'e gelerek: "Yâ Rasûlâllah! Biz yiyoruz, yiyoruz, fakat bir türlü doyamıyoruz!" dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz : "Herhalde parça parça dağınık yiyorsunuz!" deyince, "Evet" karşılığını verdiler. Neticede Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz : "O hâlde sofraya topluca oturun ve Besmele çekerek başlayın. Göreceksiniz ki, Allah, yemeğinizin bereketini artıracaktır."buyurmuştur.
(İbn-i Mâce, II, 1093, nu: 3286)

Başka bir hadîs-i şerifte;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Sofra konduğu zaman hiç kimse, sofra kaldırılıncaya kadar kalkmasın ve karnı doysa bile sofrada bulunanları mahcub etmemek için herkes doyuncaya kadar elini sofradan çekmesin."buyurmuştur.
(İbn-i Mâce, II, 1096, nu 3295)

Resim---Hanım sahabîlerden Esmâ binti Yezid radıyallahu anhâ anlatıyor: "Rasûlullah Efendimiz'in hâne-i saâdetlerinde bulunduğumuz sırada bir sofra hazırlanmıştı. Sofraya bizler de dâvet edildiğimizde: "İştahımız yok, karnımız tok!.." dedik. Biz böyle deyince, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz : "Açlıkla yalanın ikisini bir yerde birleştirmeyiniz!" buyurdu.
(İbn-i Mâce, II, 1097, nu: 3298)

Resim---Ömer bin Seleme radıyallahu anh anlatıyor: "Ben, Rasûlullah Efendimiz'in himâyesinde yetişen bir çocuktum. Yemek yerken, elim tabağının her yanına gider gelirdi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bana şöyle buyurdu: “Yavrucuğum, besmele çek, yemeği sağ elinle ve dâima kendi önünden al!.” O günden sonra, buyurduğu gibi yemek yedim." buyurdu.
(Buhârî, Et'ime, 2; Müslim, Eşribe, 108)

Resim---Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anh anlatıyor: “Peygamber Efendimiz, yemeği yeyip sofradan kalkınca: "Elhamdülillâhillezî et'amenâ ve sekânâ ve cealenâ minel müslimîn" yani "Bizi yedirip içiren ve müslümanlar zümresinden kılan ALLAH'a hamd olsun!" diyerek duâ ederdi.buyurdu.

Resim---Enes bin Mâlik radıyallahu anh rivâyet ettiğine göre, Peygamber Efendimiz: "Yemek yeyip su içtikten sonra bunlara hamd eden kulundan Allah râzı olur." buyurmuştur.


ResimRESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’de TEMİZLİK.:

Daha önceki dinlerde, yemekten önce el yıkama âdeti yoktu. Yemekten önce el yıkama âdetini ilk defa Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz ihdâs etmiştir. Zira namaz için abdest neyse, yemek için de el yıkamak odur. Yemekten önce el yıkamak, yemeğin abdesti durumundadır.

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Elindeki yemek bulaşığını yıkamadan yatan kimse, şayet gece başına bir musîbet gelirse, bu durumda kabahati başkasında değil, bizzat kendisinde arasın." buyurmuştur.
(Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, sh: 419, no: 1219-1220)

Resim---İbn-i Sa'd ve Tirmîzî'nin verdiği bilgiye göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in bir mendili (peşkiri) vardı. Abdest aldığı veya elini yıkadığı zaman onunla kurulanırdı.. buyurdu.
(İbn-i Sa'd, Tabakât, I, 462; Tirmîzî, Sünen, I, 74-77, no: 53-54)

Resim--- Selmân-ı Fârisî radıyallahu anh anlatıyo : "Tevrat’ta okudum: “Yemeğin bereketi, yemekten sonra (el ve ağzı) yıkamadadır” diyordu. Bunu Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e söyledim. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Yemeğin bereketi yemekten önce ve sonraki yıkamalardadır” buyurdu.


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...


MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem,
ALLAHu zü’L- CELÂL’in ÖNce KULu ve SONra RESÛLüdür..

RABBu’L- ÂLEMîn OLan ALLAHu zü’L- CELÂL’in ZÂTî NÛRundan NÛRunu, ŞE’ÂNULLAHta SÜNNetuLLAH üzere her ÂN YARatmakta olduğu MuhaMMed RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem, ALLAH celle celâlihu’nun ÖNce ABDi =>KULu SONra RESÛLU =>GÖRevLisidir..
İSLÂM DİNinde TAHKiK İMÂN ŞEHÂDEti de BUdur..

Abd; ALLAHu zü’L- CELÂL’in Emirlerini yerine getirip,
KULLuğun MuhaMMedî ŞÛURunu BİLip BULarak, O’na KUL OLmak Şehâdet Şerefidir..
Ve bİZim içinde Lâzım ve LÂyık OLan ŞEFÂAt ŞİFÂmızıdır İnşâe ALLAHU TeÂLÂ!.

İbâd.. İbâdet.. Ubûdiyet..
DÂİMiYyet BİLELiğine MuhaMMedî SAHİBLiktir..

ALLAHu zü’L- CELÂL’imizin; Kur'ÂN-ı Kerîm’inde BUYuru-DUYurduğu EMİRLerince ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in UYGULAMALarınca KULLuk; BİZe bahşedilen en yüce Rüşd Rütbesi ve en büyük DOStLuk DERECEsidir..


ResimSON NEFESe KADAR =>İBÂDet!.:

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ
Resim---"Va’bud rabbeke hattâ ye’tiyeke'l- yakîn.: (yakîn KUL olmaya ulaşıncaya) kadar Rabbine kul ol!."(Hicr 15/99)

حَتَّى أَتَانَا الْيَقِينُ
Resim---"Hattâ etânâ’l- yakîn (yakinu).: Bize yakîn gelene kadar (ölüm ÂNı gelinceye kadar).."(Müddesir 74/47)

İbâdet, kulluk demektir!. Bizde âdet olmuş yapılan güzel şeylere ibâdet ediyoruz deriz.. İbâdette kulluk demektir yalnız.. O, zamanda boyut demektir, beyit demektir, üç boyut diyordum ya işte o ibâdın köküdür.. “ba’d” kökünden gelir.. Ben bunu söylemeye çalışıyorum!. Hepimizin üç boyutu vardır; BEDEN, NEFİS, KALB!. ve Dördüncüsü RÛH!.. Dahası var Haf’i, AHfâ ve bunların göbeğinde Kâbenin Göbeği gibi Akdes vardır!. Akdes, Kudsî RububîYyet vardır!. DIŞ Sonsuzun ANTİPOTu İÇ SONsuz!. Sıfır Sonsuz.. Eksi sonsuz gibi hâşâ!.


Bu ÂLEMde HAKk’a Şehâdet ve KULLuk İmtihÂNı SORUMLULUKLarımızın MuaLLimi ve SÂHİBi Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemdir..

ALLAHu zü’L- CELÂL, İSLÂM DİNine GİRiş ANAhtarı OLan TEVHiD ŞEHÂDEtinde;
Eşhedü en LA İLAHE İLLALLAH ve Eşhedü enne MUHAMMEDEN ABDuhu ve RESÛLuhu..:
Ben şehâdet ederim ki =>ALLAH celle celâlihu’dan başka EL İLÂH yoktur.
Ve yine şehâdet ederim ki =>MuhaMMed aleyhisselam O’nun KULu ve RESÛLudür..


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İslâm, ALLAH’tan başka İlâh olmadığına ve MuhaMMed’in ALLAH’ın RESÛLu olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkan bulduğun zaman Kâbe’yi ziyaret (hac) etmendir.” buyurmuştur.
(Müslim)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Her kim: “Şehâdet ederim ki tek olan ALLAH'tan başka ilâh yoktur, (ortağı da yoktur); Muhammed O'nun kulu ve elçisidir; İsâ da ALLAH'ın kulu ve ALLAH'ın kullarından bir kadının oğlu, Meryem'e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve ALLAH'tan (gelen) bir RÛHtur. Cennet haktır, cehennem haktır!.” derse ALLAH onu, cennetin sekiz kapısından hangisini dilerse oradan cennetine koyar." buyurmuştur.
(Müslim)

MuhaMMed aleyhisselam, ALLAHu zü’L- CELÂL’in KULu ve RESÛLudür..
Receb ayının 27. Gecesi Cenâb-ı HAKk’ın dâveti üzerine Cebrâil aleyhisselâm'ın Rehberliğinde Peygamber Efendimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, ALLAHu zü’L- CELÂL’in KULu Olarak Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ'ya, oradan da semâya, yüce âlemlere, İlâhî Huzura yükselmiştir.
İsrâ ve Mi’râc Mucizesinin nasıl gerçekleştiği Kur'ÂN-ı Kerîmde;


سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ
Resim--- "Subhânellezî esrâ bi abdihî leylen minel’- mescidil’- harâmi ilâl’- mescidil’- aksallezî bâraknâ havlehu li nuriyehu min âyâtinâ, innehu huves’- semîul’- basîr (basîru).: Âyetlerimizi göstermek için, kulunu geceleyin Mescid-i Haram’dan, etrafını mübârek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya yürüten Allah, Sübhan’dır (bütün noksanlıklardan münezzehtir). MuHAKkak ki O, en iyi işiten, en iyi görendir.” (İsrâ 17/1)

فَأَوْحَى إِلَى عَبْدِهِ مَا أَوْحَى
Resim---"Fe evhâ ilâ abdihî mâ evhâ.: Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti.” (Necm 53/10)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in her husustaki yaşantısı BİZ MuhaMMedî ÜMMetLerinin, ALLAHu zü’L- CELÂL’in KULu olarak İbâdet ve KULLuk Hayatı MutLak Anlamda örnektir..
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in, ALLAHu zü’L- CELÂL’in Mübârek, Muhteşem, Münevver, Müstesnâ, Mustafa ve MutLak KÂMİL ÖRNEk OLUŞunu,
KENDi DİLİnden DUYup UYaLım İnşâe ALLAHU TeÂLÂ!.


Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, İSLÂM DİNİmizin Menbağı-Kaynağı ve UYgulayıcısıdır..
ALLAHu zü’L- CeLÂL'in, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizi DUYup-Uymamız için EMRuLLAHı;


لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا
Resim---"Lekad kâne lekum fî resûlillâhi usvetun hasenetun limen kâne yercûllâhe ve’l- yevme’l- âhıra ve zekerallâhe kesîrâ (kesîran).: Andolsun ki, sizin için ve Allah’a ve âhiret gününe ulaşmayı dileyen ve Allah’ı çok zikredenler için, Allah’ın Resûl’ünde güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb 33/21)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “اَدَّبَنِي رَبِّي فَاَحْسَنَ تَاْدِيبِي : Eddebenî RaBBî fe ahsene te’dibî: RaBBim beni EDEBLendirdi de ne güzel EDEBLendirdi” buyurdu.
(Munavî, Feyzu’l- Kadîr I,225; Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, I, 12; Kurtubî, el Câmiu’l- Ahkâmil Kur'ân, 18:228; İbnu’l- Cevzî Sıfatu’s- Safve I:201)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: بُعِثْتُ لِاُتَمِّمَ مَكَارِمَ الْاَخْلاَقِ : Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere peygamber ba’s olundum (gönderildim).” buyurmuştur.
(Buhârî, Müslim, Mâlik, el-Muvatta, Hüsnü’l-Huluk, 8, II, 903)

Resim---Aişe radiyallahu anha ANNemize Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in ahlâkı sorulduğunda: “O’nun (aleyhisselâm) ahlâkı Kur’ân’dı.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr 69)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

1-) ZİKİR ve İBÂDET HAYATI.:

ALLAHu zü’L- CELÂL’e kul olmanın en önemli tezahürlerinden biri hiç şüphesiz ALLAH celle celâlihu’yu anmak ve zikretmektir. Efendimiz de kulluğunu ve gönlündeki ALLAH celle celâlihu sevgisini, O'nu sürekli zikretmek suretiyle göstermiştir. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, her hâlinde, her nefes alış-verişinde, ayakta iken, otururken, yatarken, kalkarken, uyurken, uyanıkken dâima ALLAH celle celâlihu ile beraber olduğunun şuurundadır ve O'nu zikirle meşguldür. Emrettiği ve yasakladığı şeyler, koyduğu kaideler, verdiği hükümler, yaptığı işler, ALLAH celle celâlihu'nun isim ve sıfatlarıyla alâkalı söz ve duaları, O'nun ALLAH celle celâlihu'yu zikri olarak kabul edilir.

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in zikir ve ibâdet hayatı, bu konuda ifrat ve tefritten uzak i’tidalle, ALLAH celle celâlihu’nun rızasına uygun bir hayat sürmek isteyen mü'minler için güzel bir örnektir.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bu konuda özellikle bazı hususlara riayet edilmesine itina gösterirdi.

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Ümmetine dâima İLİMle Hidâyeti emretmiştir. ALLAHu zü’L- CELÂL’in İlim Meclisleri/ Zikir Halkaları/ Cennet Bahçeleri de bir BİLme-Öğrenme Okulu gibidir..


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Allah’ın benimle göndermiş olduğu hidayet ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmura benzer. Yağmurun yağdığı yerin bir bölümü verimli bir topraktır: Yağmur suyunu emer, bol çayır ve ot bitirir. Bir kısmı da suyu emmeyip üstünde tutan çorak bir yerdir. Allah burada biriken sudan insanları faydalandırır. Hem kendileri içer, hem de hayvanlarını sular ve ziraatlarını o su sayesinde yaparlar.
Yağmurun yağdığı bir yer daha vardır ki, düz ve hiçbir bitki bitmeyen kaypak ve kaygan arazidir. Ne su tutar, ne de ot bitirir. İşte bu, Allah’ın dininde anlayışlı olan ve Allah’ın benimle gönderdiği hidayet ve ilim kendisine fayda veren, onu hem öğrenen hem öğreten kimse ile buna başını kaldırıp kulak vermeyen, Allah’ın benimle gönderdiği hidayeti kabul etmeyen kimsenin benzeridir." buyurmuştur.

(Buhârî, İlim 20; Müslim, Fezâil 1)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Cennet Bahçelerine uğradığınız zaman onlardan istifâde edin.” buyurdu. Ashab-ı Kiram da: “Cennet Bahçeleri nerelerdir Yâ Resûlallah?” dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de: “Zikir halkalarıdır.” buyurdu.
(Tirmizî, Daavat 82. H. 3510; A. b. Hanbel, Müsned, c. 3 sh. 150)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bir topluluk Allah'ı zikretmek için bir araya gelirse, melekler onları kuşatırlar, üzerlerini rahmet kaplar, onlara sekîne (gönül huzuru) bahşedilir ve ALLAH celle celâlihu onları nezdindekilere (melekler vb.) iftiharla zikreder." buyurdu.
(Ebû Saîd el-Hudrî radiyallahu anhu'dan; Müslim, Zikir 39)


a-) Gece İbadetlerine İtina Göstermek.:

ALLAHu zü’L- CELÂL, Kur'ÂN-ı Kerîm’inde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem için BUYruğuyla geceyi en güzel şekilde ihyâ edip, dua ve istiğfarda bulunmuş ve namaz kılmıştır;

وَمِنَ اللَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِهِ نَافِلَةً لَّكَ عَسَى أَن يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَّحْمُودًا
Resim---“Ve mine’l- leyli fe tehecced bihî nâfileten lek (leke), asâ en yeb’aseke rabbuke makâmen mahmûdâ (mahmûden).: Gecenin bir kısmında uyan ve sana özel nafile (ilâve) olarak O’nunla (Kur’ân’la) teheccüd namazı kıl! Rabbinin seni Makam-ı Mahmut’a beas etmesi (ulaştırması) yakındır.” (İsrâ 17/79)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Ashab'ını ve mü'minleri de gece ibâdetine teşvik etmiş; gece boyunca hiç uyanmaksızın uyumayı hoş karşılamamıştır.

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İnsan uyuyunca Şeytan'ın, onun ense köküne üç düğüm attığını, uyanıp Allah'ı zikrettiği zaman bu düğümlerden birinin çözüldüğünü, abdest alıp namaz kıldığında da düğümlerin kalan ikisinin çözüleceğini" buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radiyallahu anhu'dan; Buharî, Teheccüd 13)

Resim---Ebû Hüreyre radıyallâhu anhu anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Her gece, Rabbimiz gecenin son üçte biri girince, dünya semasına iner ve: "Kim BANA dua ediyorsa ona icabet edeyim. Kim BENden bir şey istemişse onu vereyim, kim BANA istiğfarda bulunursa ona mağfirette bulunayım!" buyurur." buyurdu.
Rivâyetin Müslim'deki bir vechi şöyle: "ALLAH celle celâlihu, gecenin ilk üçte biri geçinceye kadar mühlet verir. Ondan sonra yakın semâya inerek şöyle buyurur: "Melik benim, Melik benim. Kim bana dua edecek?" buyurdu.

(Buhârî, Tevhid 35, Teheccüd 14, Daavât 13, Müslim,Salâtu'1-Müsâfırin 166, (758); Muvatta, Kur'ân 30, (1,214); Tirmizî, Daavât 80, (3493); Ebû Dâvud, Salât 311, (1315).)

Resim---İbnu Abbâs radıyallâhu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, teheccüd namazı kılmak üzere geceleyin kalkınca şu duayı okurdu: "ALLAHım, RABBimiz! Hamdler SANAdır. SEN arz ve semâvatin ve onlarda bulunanların kayyumu ve ayakta tutanısın, hamdler yalnızca SENin içindir. SEN semâvat ve arzın ve onlarda bulunanların nûrusun, hamdler yalnızca SANAdır. SEN haksın, va'din de haktır. SANA kavuşmak haktır, sözün haktır. Cennet haktır, cehennem de haktır. Peygamberler hàktır, MuhaMMed (aleyhissalâtu vesselâm) de haktır. Kıyamet de haktır.
ALLAHım! SANA teslim oldum, sana inandım, sana tevekkül ettim. SANA yöneldim. Hasmına karşı SENin (bürhanın) ile dâva açtım. Hakkımı aramada SENin hakemliğine başvurdum. Önden gönderdiğim ve arkada bıraktığım hatalarımı affet. Gizli işlediğim, aleni yaptığım, benim bilmediğim, SENin benden daha iyi bildiğin hatalarımı da affet! İlerleten SEN, gerileten de SENsin. SENden başka İLÂH yoktur!."

(Buhâri, Teheccüt 1, Daavât 10 Tevhid 8, 24, 35; Müslim, Salâtu'l-Müsâfirin 199, (769); Muvatta, Kur'ân 34, (1, 215, 216); Tirmizi, Daavât 29, (3414); Ebü Dâvud, Salât 121, (771); Nesâi, Kıyâmu'l-Leyl 9, (3, 209, 210)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bazı geceler ayakları şişinceye kadar namaz kılar, ALLAH celle celâlihu’yu zikrederdi.

Resim---Ashab'dan Muğîre b. Şu'be radiyallahu anhu: "Yâ Resûlullah ! Allah senin gelmiş geçmiş bütün günahlarını bağışladığı hâlde, neden hâlâ kendini bu kadar zorluyorsun?" diye sual edince Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Şükreden bir kul olmayayım mı?" buyurmuştu.
(Buhârî, Rikâk 20)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem gece ibâdetinin sâir zamanlarda yapılan ibâdetlerden daha faziletli olduğunu haber vermiştir. (Nevevî, Ezkâr, s. 83–84)
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Vitir namazını da gecenin başında, ortasında veya sonunda kıldığı olmuştur. (Ebû Dâvûd, Tefrîu ebvâbi'l-vitr 7,8)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, gündüzleri de nafile ibâdet yapardı. Farz namazların önce veya sonrasındaki sünnet namazları, duhâ namazı, yağmur duası ve namazı, kusûf ve husûf namazları (güneş ve ay tutulmasına binaen kılınan namazlar), sefer namazı, mescide girildiğinde kılınan tahiyyetü'l-mescid namazı gibi nafile namazları da îfâ etmiştir.


Resim---Âişe radiyallahu anha Vâlidemiz'e Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in nafile ibâdetleri sorulduğunda: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem öğle namazını(n farzını) kılmadan önce evinde dört rekat namaz kılardı (yani öğlenin sünnetini). Sonra mescitte Ashab'ına farzı kıldırır, evine geldiğinde tekrar iki rekat namaz kılardı…" buyurmuştur.
(Ebû Davûd, Tatavvu 1)

Kur'ÂN-ı Kerîm bize, ALLAH celle celâlihu ve âhirete Tahkik İmanımızın gereği olarak sonUÇunu burada elde etmek için amel işlememizi EMRetmektedir.:

مَن كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الْآخِرَةِ نَزِدْ لَهُ فِي حَرْثِهِ وَمَن كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الدُّنْيَا نُؤتِهِ مِنْهَا وَمَا لَهُ فِي الْآخِرَةِ مِن نَّصِيبٍ
Resim---"Men kâne yurîdu harse’l- âhirati nezid lehu fî harsihî, ve men kâne yurîdu harse’d- dunyâ nu’tihî minhâ ve mâ lehu fî’l- âhirati min nasîb (nasîbin).: Kim âhiret hasatını (mahsulünü, kazancını) isterse, Biz onun kazancını artırırız. Kim dünya kazancını isterse, ona (da) ondan (dünya kazancından) artırırız (veririz). Ve onun âhirette nasibi yoktur.” (Şûrâ 42/20)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

1-) İBÂDET HAYATINDA DEVAMLILIK VE İ’TİDAL.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bütün geceyi veya zamanı ibâdetle geçirmeyi tavsiye etmemiştir. (Nesaî, Sıyâm 35)
Hattâ Ashab'ın gece nafile namaz kılmak için mescide devamını da hoş karşılamamıştır.


Resim---Resûl-i Ekrem aleyhisselâm'in vahiy kâtiplerinden Zeyd ibn Sâbit'ten rivayete göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Ramazan'da birkaç gün teravih namazlarını Ashab'ıyla birlikte cemaatle kılmıştı. İlerleyen günlerde cemaatin çoğaldığını görünce, mescide çıkmamış ve sonra onlara şöyle hitap etmişti.: "Görüyorum ki, cemâatle terâvîh namazı kılma konusunda çok isteklisiniz. Fakat böyle cemâat hâlinde bu ibâdete devam ederken, bu namazın farz kılınmasından ve farz kılındığı takdirde de hepinizin bu namazı cemâatle edaya muktedir olamamanızdan korkarım. Onun için ey insanlar! Sizler bu namazı kendi evlerinizde kılınız. Çünkü farz namaz müstesna, bir kimsenin kıldığı en faziletli namaz, kendi evinde kıldığı namazdır."buyurmuştur.
(Buharî, İ'tisam 3)


Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz'in bazı gecelerde yaptığı uzun ibâdetlerin yanı sıra, Âişe radiyallahu anha Vâlidemiz'in anlattığına göre, O'nun bütün gece sabaha kadar namaz kıldığı veya ibâdet ettiği, Ramazan orucu dışında aralıksız bir ay boyunca oruç tuttuğu görülmemiştir. (Müslim, Müsâfirîn 141)
Ayrıca ibâdetler konusunda ifrat ve tefritten kaçınmak gerektiği mesajını vermiştir.:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "(İbadetlerinizde ve işlerinizde) ifrat ve tefritten sakının! Şunu iyi bilin ki, (ALLAH'ın rahmetiyle muamelesi olmadıkça) hiç kimse yapmış olduğu amellerle Cennet'e giremez. ALLAH katında amellerin en makbul olanı, az da olsa devamlı olanıdır." buyurmuştur.
(Buhârî, Rikâk 18)


Dolayısıyla Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, insanların amellerine güvenmeleri yerine, güçleri nisbetinde yaptıkları amelleriyle ALLAH'a yakınlaşmanın, O'nun rahmetine sığınmanın yollarını aramalarını istemiştir. Mü'min bir kul, az da olsa süreklilik arz eden ve samimiyetle îfâ edilen ibâdet ve taatın makbul olduğunun şuurunda olmalıdır. O hâlde ALLAH celle celâlihu'a ibâdet ve zikir, sadece O'na kulluğun, O'nu sevmenin, O'nun karşısında kendini aciz hissetmenin, O'na karşı sonsuz saygı duymanın ve itaatın en son neticesidir.


2-) ZÜHD HAYATI/DÜNYA HAYATINA BAKIŞI.:

Zühd, dünyaya ve dünyalık şeylere karşı hırs ve rağbeti terk etmek mânâsına gelir. Zühd olarak isimlendirilen hâl, bir şeye olan arzu ve isteği ondan daha iyisine çevirmekten ibarettir. Zühdde, daha iyiye yönelme söz konusudur.

ALLAH celle celâlihu'dan başka hiçbir şeye değer vermeyen insan, kâmil mânâda zühd sahibi kabul edilir. Bununla birlikte kişinin kendisine ve bakmakla yükümlü olduğu kimselere yetecek kadar kazanması ve elinde mal bulundurması zühde aykırı değildir. Ancak fazlasını ihtiyaç sahiplerine vermek zühdün bir gereğidir.

Zühd hayatının temelini Kur'ân-ı Kerîm'de aramak gerekir.:
Yüce ALLAH celle celâlihu dünyaya bakışın nasıl olması gerektiğini birçok âyette açıklamaktadır.:


وَلَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ اِلٰى مَا مَتَّعْنَا بِه۪ٓ اَزْوَاجًا مِنْهُمْ زَهْرَةَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا لِنَفْتِنَهُمْ ف۪يهِۜ وَرِزْقُ رَبِّكَ خَيْرٌ وَاَبْقٰى
Resim--- “Velâ temuddenne ‘ayneyke ilâ mâ metta’nâ bihi ezvâcen minhum zehrate-lhayâti-ddunyâ lineftinehum fîh(i)(c) verizku rabbike ḣayrun veebkâ.: Onlardan bazı gruplara, kendilerini denemek için yararlandırdığımız dünya hayatının süsüne gözünü dikme. Senin Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha süreklidir.” (Tâhâ 20/131)

مَنْ كَانَ يُر۪يدُ حَرْثَ الْاٰخِرَةِ نَزِدْ لَهُ ف۪ي حَرْثِه۪ۚ وَمَنْ كَانَ يُر۪يدُ حَرْثَ الدُّنْيَا نُؤْتِه۪ مِنْهَا وَمَا لَهُ فِي الْاٰخِرَةِ مِنْ نَص۪يبٍ
Resim--- “Men kâne yurîdu harśe-l-âḣirati nezid lehu fî harśih(i)(s) vemen kâne yurîdu harśe-ddunyâ nu/tihi minhâ vemâ lehu fî-l-âḣirati min nasîb(in).: Her kim ahiret kazancını isterse, biz onun kazancını artırırız, her kim de dünya kazancını isterse ona da ondan veririz, ama onun ahirette hiçbir nasibi yoktur.” (Ahzâb 33/33)

Kur'ân'da, dünya nimetlerinin bir imtihan vesilesi olduğu, dünyanın faydasının pek az, ALLAH celle celâlihu’nun vereceği karşılığın (sevâbın) ise daha hayırlı olduğu anlatılarak hakikatte insanın yaşadığı hayatı nasıl okuması gerektiğine işaret edilmektedir.:

اَيَحْسَبُونَ اَنَّمَا نُمِدُّهُمْ بِه۪ مِنْ مَالٍ وَبَن۪ينَۙ
Resim--- “Eyahsebûne ennemâ numidduhum bihi min mâlin vebenîn(e).: Onlar sanıyorlar mı ki kendilerine verdiğimiz mal ve oğullarla,” (Mü'minûn 23/55)

نُسَارِعُ لَهُمْ فِي الْخَيْرَاتِۜ بَلْ لَا يَشْعُرُونَ
Resim--- “Nusâri’u lehum fî-lḣayrât(i)(c) bel lâ yeş’urûn(e).: Onların hayırlarına koşuyoruz (veya yardım ediyoruz)? Hayır, onlar şuurunda değiller.” (Mü'minûn 23/56)

اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ ق۪يلَ لَهُمْ كُفُّٓوا اَيْدِيَكُمْ وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَۚ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقِتَالُ اِذَا فَر۪يقٌ مِنْهُمْ يَخْشَوْنَ النَّاسَ كَخَشْيَةِ اللّٰهِ اَوْ اَشَدَّ خَشْيَةًۚ وَقَالُوا رَبَّنَا لِمَ كَتَبْتَ عَلَيْنَا الْقِتَالَۚ لَوْلَٓا اَخَّرْتَنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يبٍۜ قُلْ مَتَاعُ الدُّنْيَا قَل۪يلٌۚ وَالْاٰخِرَةُ خَيْرٌ لِمَنِ اتَّقٰى وَلَا تُظْلَمُونَ فَت۪يلًا
Resim--- “Elem tera ilâ-lleżîne kîle lehum kuffû eydiyekum veakîmû-ssalâte veâtû-zzekâte felemmâ kutibe ‘aleyhimu-lkitâlu iżâ ferîkun minhum yaḣşevne-nnâse keḣaşyeti(A)llâhi ev eşedde ḣaşye(ten)(c) ve kâlû rabbenâ lime ketebte ‘aleynâ-lkitâle levlâ aḣḣartenâ ilâ ecelin karîb(in)(k) kul metâ’u-ddunyâ kalîlun vel-âḣiratu ḣayrun limeni-ttekâ velâ tuzlemûne fetîlâ(n).: Kendilerine; 'Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin' denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan ALLAH'tan korkar gibihatta daha da şiddetli bir korkuylakorkuya kapılıyorlar ve: 'Rabbimiz,ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?' dediler. De ki: 'Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksınız.” (Nisâ 4/77)

وَقَالَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ وَيْلَكُمْ ثَوَابُ اللّٰهِ خَيْرٌ لِمَنْ اٰمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًاۚ وَلَا يُلَقّٰيهَٓا اِلَّا الصَّابِرُونَ
Resim--- “Vekâle-lleżîne ûtû-l’ilme veylekum śevâbu(A)llâhi ḣayrun limen âmene ve’amile sâlihan velâ yulakkâhâ illâ-ssâbirûn(e).: Kendilerine ilim verilenler ise: 'Yazıklar olsun size, ALLAH'ın sevabı, iman eden ve salih amellerde bulunan kimse için daha hayırlıdır; buna da sabredenlerden başkası kavuşturulmaz' dediler.” (Kasas 28/80)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem insanların en zâhid olanıydı. Kendisine pek çok fetihler nasip olduğu ve önemli miktarda dünya malı elinden geçtiği hâlde, O, ailesinin nafakasını temin için zırhı bir Yahudi'de rehin olarak hayata gözlerini yummuştu. (Buharî, Buyû' 15)

Resim---Bir adam, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz'den, yaptığı takdirde ALLAH celle celâlihu’nun ve insanların sevgisine mazhar olacağı bir amel tavsiye etmesini istemişti.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ona:
"Dünyaya rağbet gösterme ki, ALLAH seni sevsin; insanların ellerinde bulunana (nimet ve imkânlar) rağbet etme ki, onlar (da) seni sevsin."buyurmuştur.
(İbn Mâce, Zühd 1)


Âişe radiyallahu anha Vâlidemiz, Peygamberimiz'le aile efradının Medine'ye gelişlerinden Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in vefâtına kadar, üç gece üst üste buğday ekmeğinden doyasıya yemediklerini anlatır. (Buharî, Rikâk 17)
Peygamberimiz'in evinde bâzen bir ay müddetle ateş yanmaz ve bu müddet içinde nafakaları sadece kuru hurma ile sudan ibaret olurdu. (Müslim, Zühd 26)
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz'in dünya malına karşı zâhidane bir hayat sürdüğü ve mal zenginliğine değil gönül zenginliğine talip olduğu açıktır. (Buharî, Rikâk 15)
Nitekim ALLAH celle celâlihu, Mekke vadisini altın yapıp emrine vermeyi teklif ettiği hâlde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bunu talep etmeyip Rabbi'nden şunu istemiştir.:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH'ım, acıktığım gün Sana tazarru ve niyazda bulunur; doyduğum gün de Sana hamd ü senâ ederim!." buyurmuştur.
(Tirmizî, Zühd 35)


Bu âyet ve hadîsler, başkasına el-avuç açmayı gerektiren yoksulluğa bir teşvik olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır. Zira İslâm, zilleti gerektiren fakirliği hoş karşılamamıştır. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de fakirlik fitnesinin şerrinden, her şeyi unutturan fakirliğe sürüklenmekten ALLAH celle celâlihu'a sığınırken (İbn Hanbel, Müsned, 6/57); fakirliğin neredeyse küfürle eşdeğer olacağına işaret etmiştir. (Beyhakî, Şuabu'l-İmân, 5/267)

Hâsılı, zühd, ALLAH celle celâlihu sevgisinin, kalb ve gönül huzurunun, hayrı elde etmenin, hikmetin ve mutluluğun, dünyayı hakir görüp âhirete yönelmenin, insanlara karşı şefkat ve merhamet sahibi olmanın, dolayısıyla insanları sevmenin kaynağıdır..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

3-) ALLAH celle celâlihu KORKUsu.:

Korku, ilk bakışta ALLAH celle celâlihu sevgisine zıt gibi görünse de, gerçekte ALLAH celle celâlihu sevgisiyle iç içedir. Sevgi, ALLAH celle celâlihu’yu hakkıyla bilip tanımak demek olan mârifetin bir meyvesi, korku da ALLAH celle celâlihu’yu gereği gibi bilmenin bir neticesidir. ALLAH celle celâlihu’yu tanıma ufku (mârifet) arttıkça, ALLAH celle celâlihu korkusu da onunla birlikte artmaktadır. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in "And olsun ki, Allah'ı en iyi bileniniz ve O'ndan en çok korkanınız Benim!" (Buharî, Edeb 72) sözleri buna işaret etmektedir.

ALLAH celle celâlihu’yu hakkıyla bilip, sadece O'ndan korkanlar, yaşamanın sevincine ve hayatın zevkine ulaşmış olurlar. ALLAH celle celâlihu'dan korkan kişi, bütün korkuları aşmış ve O'nunla ünsiyet kazanmış olur. Mârifet ve korku, ALLAH celle celâlihu’dan utanmayı, O'nu yüce bilmeyi, murakabe, sevgi ve tevekkülü, sadece O'na ibâdet etmeyi, O'nun rızasını kazanmayı ve O'nun emrine boyun eğmeyi gerektirir.

ALLAH celle celâlihu korkusu, O'na karşı saygı ve sevginin bir neticesi olan takvâya ulaşmanın da yoludur. Takvâ ise, bütün amellerimizi içine alan bir mahiyet arz eder. Yüce kitabımız Kur'ân, ALLAH celle celâlihu sevgisi kadar ALLAH celle celâlihu korkusu üzerinde de durmaktadır. Bu meyanda Yüce ALLAH celle celâlihu buyuruyor ki.:
"Kulları içinde Allah'tan ancak âlimler korkar." (Fâtır sûresi, 35/28) Zira bilenler ve düşünüp anlayanlar âlimlerdir. (Ankebût sûresi, 29/43) Efendimiz'in ifadesine göre de, kişiye ilim olarak Allah'tan korkması kâfidir. (Darimî, Mukaddime, 30)

Peygamberimiz'in amcasının oğlu İbn Abbas radiyallahu anhu der ki: "Hakiki âlimler, Allah'ın her şeye kâdir olduğunu bilen, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayan, helâl kıldığını helâl, haram kıldığını da haram olarak kabul eden, Allah'ın emir ve tavsiyelerine uyan, O'na kavuşacağına ve ilminin hesabının sorulacağına yakînen inanan kimselerdir." (İbn Kesîr, Tefsîr, 6/531)

Kur'ân-ı Hakîm, hidâyet ve rahmetin, ALLAH celle celâlihu’dan korkanların vasfı olduğunu bildirmiştir. (Bkz. A'râf, 7/154) Yine "Allah onlardan, onlar da Allah'tan râzı olmuşlardır. İşte bu rıza makamı da RABB’ine saygı duyanlarındır." (Beyyine sûresi, 98/8) ALLAH katında en üstün olanlar da, ALLAH'tan en çok korkanlardır. (Hucurât sûresi, 49/13)

Peygamber Efendimiz'de müşahede ettiğimiz ALLAH celle celâlihu korkusu, Kur'ân'ın bu konudaki tavsiyelerinin en mükemmel şekilde O'nun hayatına aksetmesinden ibarettir: Seven, sevdiğinin hoşnut olmadığı bir işi yapmaktan korkup çekinir. Böyle bir korku, tamamen sevgi ile alâkalıdır. Efendimiz'in hayatında gördüğümüz korku hâli de, O'ndaki ALLAH celle celâlihu sevgisiyle orantılıdır. Sevgisi, korkusu ve itaati, mârifetinin, yani ALLAH celle celâlihu’yu tanıyıp bilmesinin neticesidir. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'nün "Hikmetin başı, ALLAH korkusudur." (Taberanî) ifadesi, böyle bir gayeye mâtûftur.

Resûl-i Ekrem aleyhisselâm, ALLAH korkusundan dolayı gözyaşı dökmüş, ağlamayı tavsiye etmiş ve bu hâlin günahların affına ve Cennet'e girmeye vesile olacağını ifade buyurmuştur. Ebû Ümâme radiyallahu anhu, Efendimiz'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir.:
"Hiçbir şey ALLAH katında şu iki damladan daha sevimli değildir: Biri, ALLAH'ın azabından korkarak ağlayan kişiden akan gözyaşı damlası, diğeri de ALLAH yolunda savaş meydanında akıtılan kan damlası." (Tirmizî, Fedâilü'l-Cihâd 26)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'nün devamlı hüzünlü, düşünceli ve rahat olmayan bir hâli vardı. Nitekim O buyuruyor ki: "Ey Muhammed ümmeti, ALLAH'a yemîn ederim ki, benim bildiklerimi sizler bilseydiniz, az güler, çok ağlardınız." (Buharî, Kusûf 2)

Tabiatta cereyan eden bazı hâdiseler, her defasında Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'nü endişeye sevk etmiştir. Bu endişeler, tamamen ALLAH korkusuyla alâkalıdır. Efendimiz aleyhisselâm, gökyüzünde siyah bir bulut görse, yüzünün rengi değişir, bâzen ona doğru bakar, sonra evine girer tekrar çıkardı. Bunlar endişe alâmetiydi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bu hâliyle ilgili şu açıklamayı yapmıştır: "Bilemiyorum, belki de bu kara bulut (Âd Kavmi'nin başına gelenlerde olduğu gibi) bir azaba da sebep olabilir. Onlar, gördükleri kara bulutu yağmur bulutu zannetmişlerdi de, o bulut onlara elim bir azap getirmişti." (Müslim, İstiska 14) Bu hâdise, Resûl-i Ekrem'in her ân teyakkuzda olduğunu ve bunu başkalarına da öğretmek istediğini göstermektedir.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem günlük hayatta karşılaştığı hâdiseler karşısında asla korkuya kapılmazdı. Başkasında misâline rastlanmayacak derecede cesur ve korkusuzdu. Resûl-i Ekrem aleyhisselâm bu tür korkulardan ALLAH'a sığınmıştır. Sahabe, Efendimiz'in cesaretine savaş meydanlarında şahit olmuştu. Huneyn Savaşı'nda ordunun dağılıp korkuyla kaçıştığı anlarda, büyük bir cesaret örneği göstermiş ve ALLAH'ın inâyetiyle ordunun yeniden toparlanmasını sağlamıştı.
(Buharî, Cihâd 52)

Makalemizi Hz. Ali'nin radiyallahu anhu, Efendimiz'den naklettiği bir hadîs-i şerîf ile bitirelim: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'ne yolunun (sünnetinin) ne olduğu sorulunca, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle cevap vermiştir: "Mârifet sermayem, akıl dinimin aslı, sevgi esasım, (ALLAH'a) iştiyak bineğim, ALLAH'ı zikir yoldaşım, doğruluk hazinem, hüzün dostum, ilim silâhım, sabır elbisem, rıza ganimetim, acz iftiharım, zühd sanatım, yakîn güç ve kuvvetim, itaat bana yeten şey, cihad ahlâkım, namaz gözümün nurudur."
(İhyau ulumiddin, İ. Gazali, Müt. A. Serdaroğlu, İst. 1975, s.648)

İnsanlığın İftihar Tablosu Efendimiz'e sonsuz salât ve selâm olsun!.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

4-) UYUmadan ÖNce YAPılacak DUÂLar.:

Resim---Ebu Hureyre radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kişi yatağa yatar da orada ALLAH’ı zikretmezse kendisi için kıyamet gününde bir hasret ve pişmanlık olur. Kim de bir mecliste oturur da orada Aziz ve Celil olan ALLAH’ı zikretmezse kıyamet gününde kendisi için bir hasret ve pişmanlık olur.” buyurdu.
(Ebu Davûd 5059).

Resim---Muaz bin Cebel radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Müslüman, abdestli olarak ALLAH’ı zikrederek yatıp da geceleyin uyanıp, ALLAH Azze ve Celle’den dünya ve ahiretin hayırını isterse, ALLAH Azze ve Celle ona o istediğini mutlaka verir.” buyurdu.
(Ebu Davûd 5042, İbni Mace 3881).

Resim---Bera bin Azib radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
“Yatağına geldiğin zaman, namaz için aldığın abdest gibi abdest al! Sonra sağ tarafının üzerine yat ve:
اَللَّهُمَّ أَسْلَمْتُ نَفْسِي إِلَيْكَ، وَوَجَّهْتُ وَجْهِي إِلَيْكَ، وَفَوَّضْتُ أَمْرِي إِلَيْكَ، وَأَلْجَأْتُ ظَهْرِي إِلَيْكَ، رَغْبَةً وَرَهْبَةً إِلَيْكَ، لاَ مَلْجَأَ وَلاَ مَنْجَى مِنْكَ إِلاَّ إِلَيْكَ، آمَنْتُ بِكِتَابِكَ الَّذِي أَنْزَلْتَ، وَ نَبِيِّكَ الَّذِي أَرْسَلْتَ
Ey ALLAH’ım! Kendimi SaNa teslim ettim. Yüzümü SaNa çevirdim. İşimi SaNa ısmarladım. Rızanı isteyerek, azabından korkarak sırtımı SaNa dayadım, SaNa sığındım. SaNa karşı yine SeNden başka sığınak yoktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin Nebîne iman ettim, diye dua et! (Böyle yaptığın takdirde) ölürsen fıtrat üzere ölürsün. Bunlar senin son sözlerin olsun!”
buyurdu.

(Buharî 13/6249, Müslim 2710/57, Ebu Davûd 5046, Tirmizî 3616, İbni Mace 3876).
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Hafsa radiyallahu anha.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, uyumak istediği zaman sağ elini sağ yanağının altına koyup sonra üç defa şöyle dua ederdi.:

اَللَّهُمَّ قِنِي عَذَابَكَ يَوْمَ تَبْعَثُ عِبَادَكَ
“ALLAHümme Kınî Azâbekeyevme tebasü ibâdeke.:
Ey ALLAH’ım! Kullarını hesaba çekmek üzere tekrar dirilttiğin gün beni azabından koru!.” buyurdu.

(Ebu Davûd 5045, Tirmizî 3620, İbni Mâce 3877).

Resim---Huzeyfe radiyallahu anhu şöyle dedi.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, uyumak istediği zaman şöyle dua ederdi.:

اَللَّهُمَّ بِاسْمِكَ أَمُوتُ وَأَحْيَا
“ALLAHümme bismike emûtü ve ahyâ.:
Ey ALLAH’ım! Senin isminle ölür ve Senin isminle yaşarım.”
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem uykudan uyanınca da şöyle dua ederdi.:


اَلْحَمْدُ لِلهِ الَّذِي أَحْيَانَا بَعْدَمَا أَمَاتَنَا وَإِلَيْهِ النُّشُورُ
“Elhamdü LiLLAHi’llezî ahyânâ ba’de mâ emetünâ ve ileyhi’n- neşûr.:
Bizi öldürdükten sonra (tekrar) dirilten ALLAH’a hamd olsun ki dönüş O'nadır..” buyurdu.

(Buharî 13/6250, Müslim 2711/59, Ebu Davûd 5049, İbni Mâce 3880, Tirmizî 3639).

Resim---Abdullah ibni Ömer radiyallahu anhuma bir adama.:
“Yatağına yattığın zaman şöyle dua et dedi.:


اَللَّهُمَّ خَلَقْتَ نَفْسِى وَأَنْتَ تَوَفاَّهاَ، لَكَ مَماَتُهاَ وَمَحْياَهاَ، إِنْ أَحْيَيْتَهاَ فَاحْفَظْهاَ وَإِنْ أَمَتَّهاَ فَاغْفِرْ لَهاَ، اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعاَفِيَةَ
"ALLAHümme halakte nefsî ve ente teveffâhâ. Leke memâtühâ ve mahyâhâ. İn ahyaytehâ fahfazhâ ve in emettehâ fagfir lehâ. ALLAHümme innî eselüke’l- âfiyeh.:
Ey ALLAH’ım!. Nefsimi SEN yarattın ve onu SEN öldüreceksin. Nefsimin hayatı ve ölümü Senin içindir. Eğer nefsimi sağ bırakırsan, onu koru. Eğer onu öldürürsen, onu bağışla/affet!. Ey ALLAH’ım! Kuşkusız ki ben SENden âfiyet istiyorum!."

Adam, Abdullah ibni Ömer radiyallahu anhuma’ya:
–Sen bu duayı Ömer radiyallahu anhu’dan mı (yani babandan mı) işittin? diye sordu.
Abdullah ibni Ömer radiyallahu anhuma:
–Ben bu duayı Ömer radiyallahu anhu’dan daha hayırlı olan Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’den işittim dedi.”
buyurdu.

(Müslim 2712/60).
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Ebu Hureyre radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Biriniz yatağına girdiği zaman… sağ tarafına yatsın ve şöyle desin.:

بِاسْمِكَ رَبِّي وَضَعْتُ جَنْبِي، وَبِكَ أَرْفَعُهُ، إِنْ أَمْسَكْتَ نَفْسِي فَارْحَمْهَا، وَإِنْ أَرْسَلْتَهَا فَاحْفَظْهَا، بِمَا تَحْفَظُ بِهِ عِبَادَكَ الصَّالِحِينَ

Bismike RABBî veda’tu cenbî,
Ve bike erfeuhu,
İn emsekte nefsî ferhamhâ,
Ve in erselteha fahfazhâ,
Bimâ tahfazu bihi ibâdike’s- sâlihîn..:


RABBim! SENin isminle yanımı (döşeğe) koydum,
Ve RABBim! (Yine) SENin İsminle onu kaldırırım.
Eğer nefsimi (öldürüp de onu yanında) tutarsan ona merhamet et.
Eğer nefsimi (öldürmez de onu tekrar bu âleme) gönderirsen sâlih kullarını koruduğun şeylerle onu da koru!.”
buyurdu.

(Buharî 13/6257, Müslim 2714/64, Ebu Davûd 5050, İbni Mâce 3874).
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Ebu Hureyre radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Biriniz yatağına girdiği zaman… sağ tarafına yatsın ve şöyle desin.:

اَللَّهُمَّ رَبَّ السَّمَوَاتِ وَرَبَّ الأَرْضِ وَرَبَّ كُلِّ شَيْءٍ، فَالِقَ الْحَبِّ وَالنَّوَى، مُنَزِّلَ التَّوْرَاةِ وَالإِنْجِيلِ وَالْقُرْآنِ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ كُلِّ ذِي شَرٍّ أَنْتَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهِ، أَنْتَ الأَوَّلُ فَلَيْسَ قَبْلَكَ شَيْءٌ، وَأَنْتَ الآخِرُ فَلَيْسَ بَعْدَكَ شَيْءٌ، وَأَنْتَ الظَّاهِرُ فَلَيْسَ فَوْقَكَ شَيْءٌ، وَأَنْتَ الْبَاطِنُ فَلَيْسَ دُونَكَ شَيْءٌ، اِقْضِ عَنِّي الدَّيْنَ وَأَغْنِنِي مِنْ الْفَقْرِ

ALLAHumme RABBi’s- semâvâti ve RABBi’l- ardı ve RABBe Külle şey’in.
Fâlika’l- habbi ve’n- nevâ. Münezzile’t- Tevrâti ve’l- İncili ve’l- Kur’ÂNi,
Eûzu bike min şerri külli zî şerrri ente âhizun binâsiyetihi.
Ente’l- EVVELü feleyse kableke şey’un.
Ve Ente’l- ÂHİRu feleyse bâ’deke şey’un.
Ve Ente’l- ZÂHİRu feleyse fevkake şey’un.
Ve Ente’l- BÂTINu feleyse dûneke şey’un.
İkdi annî’d- deyne ve agnini mine’l- fakri..:


Ey göklerin, yerin ve herşeyin RABBi olan ALLAH’ım!.
Taneyi ve çekirdeği yaran, Tevratı, İncili ve Kur’ÂN’ı indiren ALLAH’ım!
Her şerlinin şerrinden Sana sığınırım. Onun alnından tutan SENsin.
EVVEL SENsin, SENden ÖNce hiçbir varlık yoktur.
ÂHİR SENsin SENden SONra hiçbir varlık yoktur.
ZÂHIR SENsin SENin ÜSTünde, hiçbir varlık yoktur.
BÂTIN SENsin, SENsiz Olan bir varlık yoktur.
Benim borçlarımı öde ve beni fâkirlikten kurtar!.”
buyurdu.

(Ebu Davûd 5051, Müslim 2713/61, Tirmizî 3622, İbni Mâce 3873).
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Enes radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem yatağına girdiği zaman şöyle duâ ederdi.:

اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي أَطْعَمَنَا وَسَقَانَا وَكَفَانَا وَآوَانَا فَكَمْ مِمَّنْ لاَ كَافِيَ لَهُ وَلاَ مُؤْوِيَ

Elhamdülillahillezî et’amnâ ve sekâna ve keffânâ ve âvâna ve kem mimmen lâ kâfi lehu velâ me’vî..:

Bizi yedirip içiren, bize yeten ve bizi sığındıran ALLAH’a hamdolsun! Nice kimseler vardır ki, onların ne işlerini üzerine alıp kendilerine yeteni vardır, ne de barındıranları vardır!.” buyurdu.

(Müslim 2715/64, Ebu Davûd 5053, Tirmizî 3618).
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Ebu’l-Ezheri’l-Enmarî radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem geceleyin yatağına yattığı zaman şöyle DUÂ ederdi.:

بِسْمِ اللهِ وَضَعْتُ جَنْبِي اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي ذَنْبِي وَاخْسَأْ شَيْطَانِي وَفُكَّ رِهَانِي وَاجْعَلْنِي فِي النَّدِيِّ الأَعْلَى

Bismillahi ve da’tü cenbî ALLAHümme’fgir lî zenbî ve ihsa’ şeytânî ve fekkî rehânî ve’calnî fî indi’l-a’lâî..:
ALLAH’ın ismiyle yanımı (yatağa) koydum. Ey ALLAH’ım! Günahımı affet, şeytânımı benden uzaklaştır. Rehinelerimi çöz ve beni yüce meclislerde yap!.” buyurdu.

(Ebu Davûd 5054).
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Aişe radiyallahu anha.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem her gece yatağına girdiği zaman avuçlarını birleştirir içlerine İhlâs, Felâk ve Nâs Sûrelerini okuyarak üfler ve ellerini vücûdundan ulaşabildiği yerlere önce, başının üzerinden yüzünden ve vücudunun ön kısmından başlayarak meshederdi. Okuma ve meshetmeyi üç kere tekrarlardı.” buyurdu.
(Buharî 11/5109, Ebu Davûd 5056, Müslim 2192/50, İbni Mâce 3875)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Ebu Hureyre radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Yatağına girdiğinde Âyete’l-Kürsî’yi okuyanın üzerinde sabaha kadar ALLAH tarafından koruyucu bir Melek bulunur ve Şeytân ona yaklaştırmaz!” buyurdu.
(Buharî 11/5104.)


اللّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ

“ALLAHu lâ ilâhe illâ huve’l- Hayyu’l- Kayyûm (kayyûmu), lâ te’huzuhu sinetun ve lâ nevm (nevmun), lehu mâ fî’s- semâvâti ve mâ fi’l- ard (ardı), menzellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih (iznihî) ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bi mâ şâe, vesia kursiyyuhus semâvâti ve’l- ard (arda), ve lâ yeûduhu hıfzuhumâ ve huve’l ALIyyu’l –AZÎM (azîmu).: ALLAH ki, O'ndan başka İLÂH yoktur (Sadece O vardır). HAYy'dır KAYYÛM'dur. O'nu ne bir uyuklama ve ne de bir uyku hali tutmaz. Göklerde ve yerde olan herşey O'nundur. O’nun İzni olmadan, O'nun Katı’nda kim şefaat etme yetkisine sâhibtir? Onların önlerinde ve arkalarında olanları (geçmiş ve geleceklerini) bilir. Ve O'nun İlminden, O'nun Dilediğinden başka bir şey ihata edemezler (kavrayamazlar). O'nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Ve o ikisini muhafaza etmek (yerlerin ve göklerin dengesini korumak, gözetmek), kendisine zor gelmez ve O ALÂ'dır (çok yücedir), AZÎM'dir (çok büyüktür).” (Bakara 2/255)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Ebu Mesûd radiyallahu anhu.: “Nebî sallallahu aleyhi vesellem.: “Herkim bir gecede, Bakara Sûresinin sonundan iki âyeti (Yani Amenerrasûlü’yü) okursa, artık ona o gece kifayet eder.” buyurdu.
(Buharî 11/5103, Müslim 807/255, Tirmizî 3042.)


آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
“Âmene’r- resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî ve’l- mu’minûn (mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih (rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih (rusulihî), ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileyke’l- masîr (masîru).: ReSûL, RABBinden kendisine indirilene îmân etti ve mü'minler de, hepsi ALLAH'a, Onun Meleklerine, Kitablarına ve Resûllerine îmân etti.: “Biz, O'nun Resûlleri arasından (hiç) birini, diğerinden ayırmayız.” Ve.: “İşittik ve itaat ettik! Ve RABBimiz, SENin mağfiretini (dileriz). Ve masîr (varış) SANA'dır (Sana doğru yola çıkarız ve Sana ulaşırız).” dediler.” (Bakara 2/285)

لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
“Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih (bihî), va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ ale’l- kavmi’l- kâfirîn (kâfirîne).: ALLAH kimseyi gücünün yettiğinden başkasıyla mükellef kılmaz (sorumlu tutmaz). Kazandığı (dereceler) onundur ve iktisab ettiği (kazandığı negatif dereceler) de onundur (sorumluluğu onun üzerindedir). RABBimiz! Şâyet unuttuysak veya hata yaptıysak bizi aheze etme (sorgulama). RABBimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi bizim üzerimize ağır yük yükleme. RABBimiz, takat (güç) yetiremeyeceğimiz şeyi bize yükleme. Ve bizi af ve mağfiret et ve bize rahmet et (Rahîm Esması ile bize tecellî et, Rahmet NûRunu gönder). SEN bizim MEVLÂmız'sın. Artık kâfirler kavmine karşı bize yardım et.” (Bakara 2/286)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Ferve bin Nevfel radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e.: “Yâ Resûlullah! Yatağıma yattığımda söyleyeceğim bir şeyi bana öğret!.” dedim.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kâfirûn Sûresini oku, çünkü bu sûre kişiyi şirkten korur.” buyurdu.

(Tirmizî 3403, Ebu Davûd 5055.)



قُلْ يَا أَيُّهَا الْكَافِرُونَ
"Kul yâ eyyuhâ’l- kâfirûn (kâfirûne).: De ki: "Ey kâfirler!" (Kâfirûn 109/1)

لَا أَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَ
"Lâ a’budu mâ ta’budûn (ta’budûne).: Ben sizin taptığınız (kul olduğunuz) şeylere tapmam (kul olmam).” (Kâfirûn 109/2)

وَلَا أَنتُمْ عَابِدُونَ مَا أَعْبُدُ
"Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud (a’budu).: Ve siz, benim kul olduğuma (ALLAH’a) kul olacak değilsiniz.” (Kâfirûn 109/4)

وَلَا أَنَا عَابِدٌ مَّا عَبَدتُّمْ
"Ve lâ ene âbidun mâ abedtum.: Ve ben de sizin taptığınız şeylere (kul olacak) tapacak değilim.” (Kâfirûn 109/4)

وَلَا أَنتُمْ عَابِدُونَ مَا أَعْبُدُ
"Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud (a’budu).: Ve siz benim kul olduğum (ALLAH’a) kul olacak değilsiniz.” (Kâfirûn 109/5)

لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ
“Lekum dînukum ve liye dîn (dîni).: Sizin dîniniz sizin ve benim dînim benim.” (Kâfirûn 109/6)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Câbir radiyallahu anhu.: “Nebî sallallahu aleyhi vesellem, Secde ve Mülk Sûrelerini okumadan uyumazdı!." buyurdu.
(Tirmizî 3627.)


Resim

Resim---Aişe radiyallahu anha.: “Nebî sallallahu aleyhi vesellem, Zümer ve İsrâ Sûrelerini okumadan uyumazdı!." buyurdu.
(Tirmizî 3628.)


Resim

Resim---Irbad bin Sâriye radiyallahu anha.: “Nebî sallallahu aleyhi vesellem, Müsebbihat (İsrâ, Hadîd, Haşr, Saf, Cum’a, Teğâbun ve A’lâ) Sûrelerini okumadan uyumazdı ve Nebî sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu.: “Bunlarda bin âyetten daha hayırlı olan bir âyet vardır.” buyurdu.
(Tirmizî 3629.)


Müsebbih.: ALLAH'ı tesbih edip anan, ALLAH'ı noksan sıfatlarından tenzih eden ve zikreden, "SuBHÂNALLAH!." diye ALLAH'ı tesbih eden..
Müsebbihat Sûreleri.: Tesbih Sûreleri..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Câbir radiyallahu anhu.: “Nebî sallallahu aleyhi vesellem, Secde ve Mülk Sûrelerini okumadan uyumazdı!." buyurdu.
(Tirmizî 3627.)


Resim

Resim---Aişe radiyallahu anha.: “Nebî sallallahu aleyhi vesellem, Zümer ve İsrâ Sûrelerini okumadan uyumazdı!." buyurdu.
(Tirmizî 3628.)


Resim

Resim---Irbad bin Sâriye radiyallahu anha.: “Nebî sallallahu aleyhi vesellem, Müsebbihat (İsrâ, Hadîd, Haşr, Saf, Cum’a, Teğâbun ve A’lâ) Sûrelerini okumadan uyumazdı ve Nebî sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu.: “Bunlarda bin âyetten daha hayırlı olan bir âyet vardır.” buyurdu.
(Tirmizî 3629.)


Müsebbih.: ALLAH'ı tesbih edip anan, ALLAH'ı noksan sıfatlarından tenzih eden ve zikreden, "SuBHÂNALLAH!." diye ALLAH'ı tesbih eden..
Müsebbihat Sûreleri.: Tesbih Sûreleri..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Abdullah ibni Ömer radiyallahu anhuma.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, yatağına girdiği zaman şöyle DUÂ ederdi.:

اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي كَفَانِي وَآوَانِي وَأَطْعَمَنِي وَسَقَانِي وَالَّذِي مَنَّ عَلَيَّ فَأَفْضَلَ وَالَّذِي أَعْطَانِي فَأَجْزَلَ الْحَمْدُ ِللهِ عَلَى كُلِّ حَالٍ اَللَّهُمَّ رَبَّ كُلِّ شَيْءٍ وَمَلِيكَهُ وَإِلَهَ كُلِّ شَيْءٍ أَعُوذُ بِكَ مِنْ النَّارِ

“Elhamdülillahillezî kefânî ve âvanî ve a’tamnî ve sekânî vellezî men aleyyî feafdale vellezî a’tagnî fe eczelelhamdülillhi alâ küllî hâli’llahümme rabbe külli şey’in ve melikihu ve ilâhe külli şey’in eûzu bike min’n-nâr.:.
“Bana yeten beni barındıran, yediren ve içiren, bana iyilik edip iyiliğini arttıran, bana (ni’metlerini) veren ve bollaştıran ALLAH’a hamdolsun. Herhal üzere ALLAH’a hamdolsun!. Herşeyin besleyip büyütücüsü ve gerçek Sâhibi ve her şey’in Ma’budu olan ALLAH’ım.! Ateşten SANA sığınırım!.” buyurdu.

(Ebu Davûd 5058.

Resim

Resim--- İmâm Ali bin Ebi Tâlib kerremallahu vechehu.:
Fatıma aleyhasselâm, değirmen taşından dolayı elinde meydana gelen rahatsızlığını Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e söylemişti. Bu sırada Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e bazı esirler getirilmişti.
Bunun üzerine Fatıma aleyhasselâm bir esir istemek üzere Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e geldi fakat evinde olmadığı için kendisini göremedi. Bu geliş sebebini Aişe radiyallahu anha’ya bildirdi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem eve gelince Aişe radiyallahu anha, Fatıma aleyhasselâm’ın geldiğini kendisine haber verdi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bize geldi ve biz yataklarımıza yatmıştık.
Biz kendisini karşılamak için yataklarımızdan kalkmak istedik. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Yerlerinizde durun!.” buyurdu ve aramıza oturdu. Hatta göğsümün üzerinde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in ayağının serinliğini hissettim.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Size istediğinizden daha hayırlısını göstereyim mi?. Yataklarınıza yattığınız zaman.:
−Otuz üç defa.: “Subhânallah”,
−Otuz üç defa.: “Elhamdulillah”,
−Otuzdört defa da.: “ALLAHu Ekber” deyiniz! Bu sizin için bir hizmetçiden daha hayırlıdır.”
buyurdu.” buyurdu.

Ebu Davûd 5062, Buharî 13/6255, Müslim 2727/80, Tirmizî 3631.)

Resim

Resim---Abdullah bin Amr radiyallahu anhu .: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
“İki zikir çeşidi vardır ki, bunlara devam eden Müslüman, mutlaka CeNNete girer. Bunlar kolaydır ama bunları yapanlar azdır.
1-) Her namazın ardında.:
−>On defa.: “Subhânallah”,
−>On defa.: “Elhamdulillah”,
−>On defa.: “ALLAHu Ekber” dersen.
Bunlar 150 defa söylenmiş olur. Mizan’da ise 1500 dür.

2-) Yatağına yattığın zamanda:
−>Otuz dört defa.: “ALLAHu Ekber” ,
−>Otuz üç defa.: “Elhamdulillah”,
−>Otuz üç defa.: “Subhânallah” dersen.
Bunlar 100 defa dil ile söylenmiş olur. Mizanda ise 1000 dir.”


Abdullah bin Amr radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’i bunları eli ile sayarken gördüm.
Sahabeler.: Yâ Resûlullah! Bunlar kolay olduğu halde yapanlar neden az oluyor?.” diye sordular.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sizden biri yatağındayken Şeytân ona gelir, bunu söylemeye fırsat vermeden uyutur. Namaz kılarken gelir, bunları söylemeden önce ona bir ihtiyacını hatırlatır...” buyurdu." buyurdu.

(Ebu Davûd 5065, Tirmizî 3633, Nesaî.)


Resim

Fâtıma tü’z- ZEHRÂ aleyhasselâm ANAmız.: “Bir kimse bu SaLâVâtı bir kere okursa denizler mürekkeb, ağaçlar kâlem olsa bunun sevâbını yazmakla bitiremez.” buyurmuştur.

Resim TÜRKÇESİ.:

ALLAHümme salli alâ men Rûhuhu Mihrâbü’l- Ervâhı ve’l- Melâiketi ve’l- Kevn.

ALLAHümme salli alâ men Hüve İmâmü’l- Enbiyâi ve’-l Murselîn.

ALLAHümme salli alâ men Hüve İmâmü Ehli’l- CeNNeti İBÂDİLLÂHi’l- Mü’minîn
..


Resim MÂNÂSI.:

"ALLAH’ım!. Babacığım Hazreti MuhaMMed aleyhisselâma SALât EYyLe ki => O’nun RÛHu=>Kînâtın, MelekLerin ve CÂNLar ÂLEMLerini RÛHudur..

ALLAH’ım!. Babacığım Hazreti MuhaMMed aleyhisselâma SALât O ki =>NEBîLerin ve MüRSeLLerin İMâMıdır..

ALLAH’ım!. Babacığım Hazreti MuhaMMed aleyhisselâma SALât EYyLe O ki =>ALLAH’ın Mü’min KuLLarı CeNNet EhLinın İMâMıdır!." buyurmuştur.
(Süleyman Cezülî kaddesallahu sırrahu, Dealilü’l- Hayrât.)


Resim


ElhamdüLiLLahi RABBi’l-ÂLEMîn..
Hamd ÂLEMLerin RABB’ı ALLAH’a Mahsustur!.


MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...

ResimGÜL
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Ebu Bekir radiyallahu anhu, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e.: Yâ Resûlullah! Sabahladığım ve akşamladığım zaman okuyacağım kelimeleri bana emret!.” dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sabahladığın, akşamladığın ve yatağa yattığın zaman şunları oku.:


اَللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ، عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ، رَبَّ كُلِّ شَيْءٍ وَمَلِيكِهِ، أَشْهَدُ أَنْ لآ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي وَشَرِّ الشَّيْطَانِ وَشِرْكِهِ، وَأَنْ أَقْتَرِفَ عَلَى نَفْسِي سُوءاً، أَوْ أَجُرَّهُ إِلَى مُسْلِمٍ

ALLAHümme fâtara’s-semâvâti ve’l-ard, âlime’l-gaybi ve’ş- şehâdeti, RABBi külli şey’in ve melikihu, eşhedü en lâ ilâhe ente, eûzu bike min şerri nefsî ve şerri’ş-şeytânî ve şirkihi, ve en ikterefe alâ nefsî sû’e, ev ecurrihu ilâ müslimin.:
Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Gizliyi ve açığı bilen! Her şeyin RABBi ve MELİKi olan ALLAH’ım!. SENden başka hakkı ile ibâdet olunan hiç bir ilâh olmadığına şâhidlik ederim. Nefsimin şerrinden, şeytânın şerrinden ve şirkinden SANA sığınırım. Nefsime kötülük etmekten veya o kötülüğü bir Müslümana götürmekten de SANA sığınırım!.” buyurdu.

(Ebu Davûd 5067, Tirmizî 3760.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Ebu Hureyre radiyallahu anhu.:“Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Ashabına “DU” öğretir ve şöyle buyururdu.:

“Sizden biri sabahladığında şöyle desin.:

اَللَّهُمَّ بِكَ أَصْبَحْنَا، وَبِكَ أَمْسَيْنَا، وَبِكَ نَحْيَا، وَبِكَ نَمُوتُ وَإِلَيْكَ الْمَصِيرَ
ALLAHümme!. Bike asbahnâ, ve bike emseynâ, ve bike nahyâ, ve bike nemute ve ileke’l- masîr.:
Ey ALLAH’ım! Biz, SENinle sabaha ulaştık. Ve biz yine SENinle akşama ulaştık. Ve biz SENinle yaşarız. Ve biz yine SENinle ölürüz. Ve dönüş, SANAdır!.”

“Sizden biri akşamladığında şöyle desin.:

اَللَّهُمَّ بِكَ أَمْسَيْنَا وَبِكَ أَصْبَحْنَا، وَبِكَ نَحْيَا، وَبِكَ نَمُوتُ وَإِلَيْكَ النُّشُورُ
ALLAHümme!. Bike emseynâ, ve bike asbahnâ, ve bike nahyâ, ve bike nemute ve ileke’l- nuşûr.:
Ey ALLAH’ım! Biz, SENinle akşama ulaştık. Ve biz yine SENinle sabaha ulaştık. Ve biz SENinle yaşarız. Ve biz yine SENinle ölürüz. Ve ölümden sonra kalkış, SANAdır!.” buyurdu.

(Tirmizî 3613, İbni Mâce 3868, Ebu Davûd 5068.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RESÛLULLAH sav.’in GÜNLük HAYATı

Mesaj gönderen Gul »


SEYYİDÜ’L- İSTİĞFÂR.. =>İSTİĞFÂRLARIN EFENDİSİ..


Resim

Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem.

Resim---Şeddad İbni Evs radiyallahu anhu’dan rivâyete göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Seyyidü’l- İstiğfâr/İstiğfârın en üstünü kulun şöyle demesidir.:

Resim

TÜRKÇESİ.:
"ALLAHümme ente RABBî lâ ilâhe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve vâ’dike mes’tetâtü eûzü bike min şerri mâ sanâtü ebû’ü leke bi-nîmetike aleyye ve ebû’ü bizenbî fağfirlî feinnehû lâ yağfıru’z- zünûbe illâ ente.:

MÂNÂSI.:
"ALLAH’ım! Sen benim RABBimsin. SEN’den başka ibâdete lâyık İLÂH yoktur. Beni SEN yarattın. Ben SEN’in kulunum. Ezelde SANA verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden SANA sığınırım. Bana lutfettiğin nîmetleri yüce huzûrunda minnetle anar, günâhımı îtirâf ederim. Beni affet, şüphe yok ki günahları SEN’den başka affedecek yoktur!.”

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz sözlerine devamla.:
“Her kim, bu Seyyidü’l istiğfârı Sevâbına ve fazîletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse Cennetlik olur. Yine her kim, Sevâbına ve fazîletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse Cennetlik olur.” buyurdu.

(Buhârî, Deavât, 2, 16; Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101; İbn Mâce, DUÂ, 3872)

Resim
Resim
Cevapla

“Peygamber Efendimiz (S.A.V)” sayfasına dön