HADİSLERLE İSLAM...

Peygamber Efendimizin (sav) mübarek sözleri ve Kudsi Hadisler.
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

NİKAH!.

Resim---2075-) Ebu Hüreyre'nin anlattığına göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kendi onayı alınmadıkça dul kadınla, kendisinden izin alınmadıkça da bâkire kız ile nikah yapılmaz." Oradaki sahabiler: "Yâ Resûlallah! Bâkire bir kızın izni nasıl olur?" diye sordular. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Sessiz kalmasıyla." buyurdu.
(Buharî, Nikah, 42)

Resim---2076-) Muhammed b. Hatıb el-Cumahi'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Haram olan (ilişki) ile helâl olan (nikah) arasındaki ayırıcı özellik, def çalmak ve şarkı söylemek suretiyle duyurmaktır." buyurmuştur.
(Tirmizî, Nikah, 6)

Resim---2077-) Ukbe b. Amir'in naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Şüphesiz, şartların yerine getirilmeye en lâyık olanı, kadınları kendinize helâl kıldığınız (mehir) şartıdır." buyurmuştur.
(Müslim, Nikah, 63)

Resim---2078-) İbn Abbas'ın naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Birbirini seven (çiftlerin birleşmesi) için nikah(tan daha iyi bir çözüm) yoktur." buyurmuştur.
(İbn Mâce , Nikah, 1)

Resim---2079-) Bir genç kız, sıkıntısını dile getirmek üzere Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem evine gitti. Kendisini karşılayan Hz. Aişe'ye: "Babam itibar kazanmak için istemediğim halde beni kardeşinin oğlu ile evlendirdi." dedi. Hz. Aişe: "Peygamber (aleyhisselâm) gelinceye kadar otur bakalım." dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem gelince, Hz. Aişe genç kızın durumunu anlattı. Bunun üzerine Peygamberimiz, kızın babasına haber göndererek gelmesini istedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz durumu tetkik etmek ve fikri sorulmadan evlendirildi ise genç kıza seçim hakkı tanımak istemişti. Bunun üzerine genç kız: "Yâ Resûlullah! Babamın yaptığı işi (aslında) onaylamıştım. Ancak (nikah konusunda) kadınların da söz hakkı olup olmadığını öğrenmek istedim." dedi.
(Nesaî, Nikah, 36, İbn. Hanbel, IV, 135)

Resim---2080-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Veli (izni) olmadan nikah olmaz. " buyurmuştur.
(Tirmizî, Nikah, 14; Ebu Davûd, Nikah, 18-19)

Resim---2081-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Hangi kadın velilerinin izni olmadan (kendi kendine) nikahlanırsa, nikahı geçersizdir. Eğer erkek o kadınla beraber olmuşsa, bunun karşılığı olarak ona mehir vermesi gerekir. Eğer (veliler) anlaşamazlarsa, velisi olmayanın velisi yetkili mercidir." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Nikah, 18-19)

Resim---2082-) Gizli saklı, insanların katılımından ve şahidliğinden kaçarak gerçekleşen evlilikler hususunda Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bu nikahı ilân edin, onu (topluma açık olan) mescidlerde yapın ..." buyurmuştur.
(Tirmizî, Nikah, 6; İbn Mâce, Nikah, 20)

Resim---2083-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Şüphesiz, şartların yerine getirilmeye en lâyık olanı, kadınları kendinize helâl kıldığınız (mehir) şartıdır." buyurmuştur.
(Müslim, Nikah, 63)

Resim---2084-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Nikahın en hayırlısı, en kolay olanıdır." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Nikah, 30-31)

Resim---2085-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kadınların en bereketli olanı, mehir konusunda en fazla kolaylık sağlayanlarıdır." buyurmuştur.
(Hâkim, Müstedrek, II, 194)

Resim---2086-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:"Neseb yoluyla haram olanlar, emzirme yoluyla da haram olur. " buyurmuştur.
(Müslim, Rada, 9)

Resim---2087-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ey İnsanlar! Ben, kadınlarla mut'a nikahı yapma hususunda size izin vermiştim. Muhakkak ki Allah, bunu kıyamet gününe kadar haram kılmıştır..." buyurmuştur. Bu yasaktan haberdar olan Hz. Ali, mut'a nikahı yapmakta sakınca görmeyen bir adama: "Sen yanılıyorsun. Muhakkak ki Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem mut'a nikahını ve ehli eşek eti yemeyi Hayber günü yasakladı." diye karşı çıkmıştır.
(Müslim, Nikah, 21; Nesaî, Nikah, 71)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

GERÇEK NİKAH!.

Resim---2088-) İbn Şihab diyor ki, "Urve b. Zübeyr, Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem eşi (olan teyzesi) Aişe'nin kendisine şöyle anlattığını bana nakletti: “ ... Muhammed (aleyhisselâm) hak (olan din) ile gönderilince, insanların bugün uyguladıkları nikah dışındaki bütün cahiliye nikahlarını iptal etti."'
(Buharî, Nikah, 37; Ebu Davûd, Talak, 32-33)

Resim---2089-) İbn Ömer'in naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İslam'da şiğar (çocukluk nikahı) yoktur." buyurmuştur.
(Müslim, Nikah, 60)

Resim---2090-) Ali b. Ebü Talib kerremallahu vechehu'den rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Hayber günü kadınlarla mut'a (nikahı) ile evlenmeyi yasakladı.
(Müslim, Sayd, 22; Buharî, Nikah, 32)

Resim---2091-) Rebi' b. Sebre el-Cüheni'nin, babasından naklettiğine göre, babası yanında bulunduğu bir esnada Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ey insanlar, kadınlarla mut'a nikahı yapmanız konusunda size izin vermiştim. Ama Allah bunu kıyamet gününe kadar haram kılmıştır. Kimin yanında mut'a ile nikahlanan kadınlardan biri varsa ona izin versin. Ve onlara verdiğiniz hiçbir şeyi de geri almayın." buyurmuştur.
(Müslim, Nikah, 21)

Resim---2092-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bir kadınla halası, yine bir kadınla teyzesi birlikte nikahlanamaz." buyurmuştur.
(Buharî, Nikah, 28)

Resim---2093-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, "Ben, sifânın (zinâ ve ahlaksızlığın) bulaşmadığı bir nikah sonucu doğdum. " buyurmuştur.
(Beyhakî, es Sünenü'l- kübra, VII, 294)[/align]
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

DÜĞÜN!.

Resim---2094-) Muhammed b . Hatıb el-Cumahl'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Haram olan ilişki) ile helâl olan (nikah) arasındaki ayırıcı özellik, def çalmak ve şarkı söylemek (sûretiyle duyurmaktır)." buyurmuştur.
(Tirmizî, Nikah, 6)

Resim---2095-) Hz. Aişe'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bu nikahı ilan edin, onu (topluma açık olan) mescitlerde yapın ve onda def çalın." buyurmuştur.
(Tirmizî, Nikah, 6)

Resim---2096-) Ebü Hüreyre'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İlk gün velime (düğün yemeği) vermek yerinde ve olması gereken bir iştir. İkinci gün (vermek) adettendir. Üçüncü gün (vermek ise) riya ve gösteriştir. " buyurmuştur.
(İbn Mâce, Nikah, 25)

Resim---2097-) Abdurrahman b. Avf'tan (ra) nakledildiğine göre, (evlendiğini öğrendiği zaman) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem kendisine: "Bir koyun keserek de olsa düğün yemeği ver! " buyurmuştur.
(Buharî, Büyü', 1)

Resim---2098-) Ebü Musa'dan nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Esiri özgürlüğüne kavuşturun, davet edene icabet edin, hastayı ziyaret edin." buyurmuştur.
(Buharî, Nikah, 72)

Resim---2099-) Mugire b. Şu'be kendi evlenme öyküsünü şöyle anlatır: "Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in yanına gelerek evlenmek istediğimi ona söyledim. Bana: “Git de evlenmek istediğin kıza bak. Çünkü onu görmen, (uyum sağlamanız ve) evliliğin devamı için daha uygundur.” buyurdu. Bunun üzerine ensardan olan kızın anne ve babasının yanına gittim ve kızlarına talip oldum. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin tavsiyesini onlara söyledim. Bana öyle geliyor ki, anne ve babası kızlarını görme teklifimi hoş karşılamadılar. Fakat bu arada talib olduğum kız, kendisiyle ilgili konuşmaları işitti ve bana hitaben: “Eğer /Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem senin bakmanı emretmişse bakabilirsin. Aksi takdirde, senden rica ediyorum (böyle bir şey yapma).” dedi. O da bu durumdan endişelenmiş gibiydi. Ben de onu gördüm ve ardından kendisiyle evlendim."
(İbn Mâce, Nikah, 9)

Resim---2100-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Birinci talip vazgeçmeden veya sizin istemenize izin vermeden dünürcü olmayın." buyurmuştur.
(Buharî, Nikah, 46)

Resim---2101-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "En bereketli nikah, külfeti en az olanıdır. " buyurmuştur.
(İbn Hanbel, VI, 8/3)

Resim---2102-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Nikahın en hayırlısı, en kolay olanıdır." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Nikah, 30-31)

Resim---2103-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem eşler arasında geçim ve bereket için dualar edilmesini: ''Allah ona seni, sana da onu mübârek /eylesin'" denmesini buyurmuştur.
(İbn Hanbel, I, 202)

Resim---2104-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Abdurrahman b. Avf'ın (radiyallahu anhu) evlendiğini öğrenince ona, "Öyleyse, Allah senin için (bu düğünü) mübarek etsin!" buyurmuşlardır.
(Müslim, Nikah, 79)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

AİLE MAHREMİYETİ!.

Resim---2105-) Abdurrahman b. Sa'd, Ebü Said el-Hudri'den şunları işittiğini naklediyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: 'Kişinin eşiyle birlikte olduktan sonra onun sırrını ifşâ etmesi, kıyamet gününde Allah katında (sorumluluğu) en büyük olan emânetlerdendir.” buyurmuştur.
(Müslim, Nikah, 124; Ebu Davûd, Edeb, 32)

Resim---2106-) Ebu Hüreyre'den nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Zandan sakının. Çünkü zan, yalanın ta kendisidir. Birbirinizin konuştuğuna kulak kabartmayın, birbirinizin özel hallerini araştırmayın, birbirinizle üstünlük yarışına girmeyin, birbirinize hased etmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olun!" buyurmuştur.
(Buharî, Edeb, 57; Müslim, Birr, 28)

Resim---2107-) Sevban'dan nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Hiç kimsenin izinsiz olarak bir başkasının evinin içine bakması helâl değildir. Eğer bakarsa (eve) girmiş demektir ... " buyurmuştur.
(Tirmizî, Salât, 148; İbn Hanbel, V, 280)

Resim---2108-) Ebu Berze el-EslemI'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ey diliyle iman edip, kalbine iman girmemiş olan kimseler! Müslümanların gıybetini yapmayın ve onların gizli hallerini araştırmayın. Çünkü her kim onların gizli hallerini araştırırsa Allah da onun gizli halini araştırır. Allah kimin gizli halini araştırırsa onu evinde bile (gizlice yaptıklarım ortaya çıkararak) rezil eder." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Edeb, 35)

Resim---2109-) İbn Abbas'tan nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: " ...Kim bundan hoşlanmadıkları ya da kendisinden uzaklaştıkları halde bir grubun konuşmalarına kulak kabartırsa, kıyamet günü kulağına kurşun dökülür... " buyurmuştur.
(Buharî, Ta'bir, 45)

Resim---2110-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeylerden uzak durması, iyi bir Müslüman olduğunu gösterir." buyurmuştur.
(Muvatta, Hüsnu'l- hulk, 1; Tirmizî, Zühd, 11)

Resim---2111-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İnsanların açıklarını, ayıplarını araştırırsan ya aralarına fesat sokmuş olursun ya da aralarında fesad çıkmasının yolunu açmış olursun." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Edeb, 37)

Resim---2112-) Sakalından şarap damlıyor" denilerek kendisine getirilen bir adam için Abdullah b. Mes'ud: "Bizim kusur araştırmamız yasaklandı. Fakat bir suça açıkça muttâli olursak onu cezâlandırırız!" cevabını vermiştir.
(Ebu Davûd, Edeb, 37)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

EŞLER ARASI ÖZEL HAYAT!.

Resim---2113-) İbn Abbas'ın naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bir kimse eşiyle cinsel ilişkiye girmek istediği zaman: 'Bismillah (Allah'ın adıyla), Allah'ım! Şeytanı bizden uzaklaştır ve şeytanı bize vereceğin çocuktan da uzaklaştır!.” der ve bu ilişkide onlara bir çocuk takdir edilirse, şeytan o çocuğa zarar veremez." buyurmuştur.
(Müslim, Nikah, ı 16)

Resim---2114-) Abdurrahman b. Sa'd, Ebü Said el-Hudrî radiyallahu anhu'dan şunları işittiğini naklediyor: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kişinin eşiyle birlikte olduktan sonra onun sırrını ifşâ etmesi, kıyamet gününde Allah katında (sorumluluğu) en büyük olan emânetlerdendir.” buyurmuştur.
(Müslim, Nikah, 124)

Resim---2115-) İbn Abbas'tan nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, özel halinde iken hanımıyla cinsel ilişkide bulunan kimse hakkında: "O kişi bir dinar (4,25 gr. altın) veya yarım dinar sadaka vermelidir." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Taharet, 105)

Resim---2116-) Ebü Said el-Hudri'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Sizden biriniz eşi ile cinsel ilişkiye girdikten sonra tekrar ilişkiye girmek isterse (ikisi arasında) abdest alsın." buyurmuştur.
(Müslim, Hayız, 27)

Resim---2117-)Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kişinin atını eğitmesi, hanımıyla hoşça vakit geçirmesi ve yayı ile ok atması boş işlerden değildir. " buyurmuştur.
(Nesaî, Hayl ve Sebk, 8; Ebu Davûd, Cihad, 23; Tirmizî, Fedailu’l- Cihad, 11)

Resim---2118-)Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem hanımı ile cinsî münasebette bulunduktan sonra aralarında geçenleri anlatan erkeği: ''Allah katında insanların en kötülerinden biri" olarak niteler.
(Müslim, Nikah, 123)

Resim---2119-)Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Cinsel hayatlarını açığa vurarak konuşan kimseler, (sanki) insanlar kendilerine bakıp dururken ilişkiye giren erkek ve dişi şeytan gibidir." buyurmuştur.
(İbn Hanbel, VI; Ebu Davûd, Nikah, 48;49)

Resim---2120-) Cinsî münasebette kocanın dışarı boşalmasına "azil" adı verilmektedir.
Azlin hükmünü soran birine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bunu yapmanızda bir sakınca yoktur. Çünkü ALLAHu TeÂLÂ'nın var olmasını ezelde takdir ettiği her canlı muhakkak doğacaktır." buyurmuştur.
(Müslim, Nikah, 125; Buharî, Nikah, 97)

Resim---2121-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “…Birinizin eşiyle cinsel ilişkide bulunması bile sadakadır." buyurduğunda ashab: "Yâ Resûlullah! Birimizin şehvetini tatmin etmesine de mi mükafat var?" diye sormuştu. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Peki, şehvetini haramla tatmin etmiş olsaydı, bundan dolayı ona günah var mıydı?" diye sorunca: "Evet! " demişlerdi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İşte bunun gibi, ihtiyacını helal yolla giderdiğinde de onun için bir mükafat vardır!" buyurmuştur.
(Müslüm, Zekat, 53; İbn Hanbel, V, 169)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

ÇOCUK!.

Resim---2122-) Ebu Musa anlatıyor: "Bir oğlum oldu. Onu Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem getirdim. Adını İbrahim koydu ve bir hurmayı ezip yumuşatarak ağzına verdi. Daha sonra (hayırlı ve) bereketli olsun diye dua edip çocuğu bana geri verdi…" dedi.
(Buharî, Edeb, 109)

Resim---2123-) Ebu'd-Derda'nın naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Muhakkak ki siz kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız. O halde (çocuklarınıza) güzel isimler koyun." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Edeb, 61)

Resim---2124-) Ubeydullah b. Ebu Rafi', babasının şöyle dediğini naklediyor: "Fatıma onu dünyaya getirdiğinde, Ali'nin oğlu Hasan'ın kulağına Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem namaz ezanı gibi ezan okuduğunu gördüm."
(Tirmizî, Edahi, 16)

Resim---2125-) Selman b. Amir ed Dabbi'nin işittiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Çocuk dünyaya gelince onun için bir akika kurbanı kesilir. Onun adına akika kurbanı kesin ve (saçını tıraş etmek sûretiyle) onu rahatlatın. " buyurmuştur.
(Buharî, Akika, 2)

Resim---2126-) Ali b. Ebu Talib kerremallahu vechehu: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem (torunu) Hasan için akika olarak bir koyun kurban etti ve: “Fatıma, onun başını tıraş et ve saçının ağırlığı kadar gümüşü sadaka olarak ver.” buyurdu." demiştir.
(Tirmizî, Edahi, 19)

Resim---2127-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem çocuklara peygamber isimleri verilmesini tavsiye etmiş, küçük oğlu dünyaya geldiğinde: "Bu gece bir oğlum doğdu, ona dedem İbrahim'in adını verdim. " buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Cenâiz, 23-24; Tirmizî, Edahi, 16; İbn Hanbel, VI, 10)

Resim---2128-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Her çocuk doğumunun yedinci gününde kendisi için kesilecek akika kurbanı karşılığında rehin (gibi)dir. Aynı gün saçı tıraş edilir ve adı koyulur. " buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Cenâiz, 23-24)

Resim---2129-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İnsanın fıtratı gereği yapması gereken beş şey vardır: Sünnet olmak, kasıkları tıraş etmek, tırnakları kesmek, koltuk altını temizlemek ve bıyıkları kısaltmak. " buyurmuştur.
(Buharî, el Edebü'l- Müfred, 426)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

AD KOYMA!.

Resim---2130-) İbn Ömer radiyallahu anhu'den rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: ''Allah'ın en çok sevdiği isimleriniz Abdullah ve Abdurrahman'dır." buyurmuştur.
(Müslim, Adab, 2)

Resim---2131-) Hz. Aişe radiyallahu anha'dan rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem çirkin isimleri değiştirirdi.
(Tirmizî, Edeb, 66)

Resim---2132-) Amr b. Şuayb'ın, babası aracılığıyla dedesinden rivâyet ettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem yeni doğan çocuğa yedinci gününde isim verilmesini, (saçlarının tıraş edilmesi suretiyle) temizlenmesini ve akika kurbanının kesilmesini emretmişti.
(Tirmizî, Edeb, 63)

Resim---2133-) Ebu'd-Derda'dan rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Siz kıyamet günü kendi isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız. Öyleyse güzel isimler koyun." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Edeb, 61)

Resim---2134-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kulluğu ifade eden isimler, Allah katında en sevimli olanlardır. " buyurmuştur.
(Taberanî, el Mucemu'l evsat, I)

Resim---2135-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem oğlu İbrahim doğduğunda: "Bu gece bir oğlum doğdu; ona atam İbrahîm'in adını verdim." buyurmuştu.
(Müslim, Fedail, 62; Ebu Davûd, Cenâiz, 23-24)

Resim---2136-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Benim adımı koyun fakat künyemi/(Ebu Kasım’ı) kullanmayın." buyurmuştur.
(Buharî, Edeb, 106)

Resim---2137-) Hz. Ali kerremallahu vechehu'nin: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e: “Eğer senden sonra bir çocuğum dünyaya gelirse ona hem senin ismini hem de künyeni vereceğim!” dedim. O da: 'Evet (koyabilirsin).” buyurdu."
(Ebu Davûd, Edeb, 68)

Resim---2138-) Muğire b. Şu'be, Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem onu Necran Bölgesine gönderdiğini anlatır. Necranlılar ona: "Sizler Kur'ÂN'da: “Ey Harun'un kız kardeşi” diye okumuyor musunuz? Oysa Musâ ile İsâ arasında çok zaman geçmemiş midir?" şeklinde bir soru yöneltince onlara nasıl cevap vereceğini bilemez ve durumu Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem anlatır. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kendilerinden önce geçen peygamberlerin ve sâlih insanların isimlerini kullandıklarını haber verseydin ya!" cevabını verir.
(Tirmizî, Tefsiru'l- KurÂN, 19; Müslim, Adab, 9; Meryem 19/28)

فَأَتَتْ بِهِ قَوْمَهَا تَحْمِلُهُ قَالُوا يَا مَرْيَمُ لَقَدْ جِئْتِ شَيْئًا فَرِيًّا
Resim--- "Fe etet bihî kavmehâ tahmiluhu, kâlû yâ meryemu lekad ci’ti şey’en feriyyâ(feriyyen).: Böylece onu taşıyarak kavmine getirdi. (Kavmindekiler) dediler ki: “Ey Meryem! Andolsun ki sen, acayip (kötü) bir şey yaptın!.” (Meryem 19/27)

يَا أُخْتَ هَارُونَ مَا كَانَ أَبُوكِ امْرَأَ سَوْءٍ وَمَا كَانَتْ أُمُّكِ بَغِيًّا
Resim--- "Yâ uhte hârûne mâ kâne ebûkimrae sev’in ve mâ kânet ummuki bagıyyâ(begıyyan).: Ey Harûn’un (kız)kardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi. Ve senin annen de azgın (iffetsiz) değildi.” (Meryem 19/28)

Resim---2139-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kıyâmet günü Allah katında en kötü isim, Melikü'l- emlâk (hükümdârların hükümdârı) diye adlandırılan kimsenin ismidir." buyurmuştur.
(Buharî, Edeb, 114; Müslim,"Fe etet bihî kavmehâ tahmiluhu, kâlû yâ meryemu lekad ci’ti şey’en feriyyâ (feriyyen).: Adab, 20)

Resim---2140-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İnsanlar ona Yesrib diyorlar, onun ismi “Medine”dir. Körüğün demirin pasını giderdiği gibi Medine de kötü insanları dışına atar." buyurdu.
(Buharî, Fedailü'l- Medine, 2; Müslim. Hacc,488)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

ÇOCUK HAKLARI!.

Resim---2141-) Ebü Hüreyre'nin işittiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: " ... Kim göz göre göre çocuğunu(n kendisine ait olduğunu) inkar ederse (kıyamet günü) Allah da onu rahmetinden uzaklaştırır ve gelmiş geçmiş herkesin önünde rezil eder." buyurmuştur.
(Ebu h Davûd, Talâk, 28-29)

Resim---2142-) Abdullah (b. Mes'ud) anlatıyor: "Yâ Resûlullah! En büyük günah hangisidir?" diye sordum. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Seni yarattığı halde, Allah'a ortak koşman." buyurdu. "Sonra hangisi?" deyince, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Yemeğine ortak olması korkusuyla çocuğunu öldürmen." cevabını verdi. "Sonra hangisi?" diye sorunca, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Komşunun karısı ile zinâ etmen." buyurdu.
(Buharî, Edeb, 20)

Resim---2143-) Hz. Aişe radiyallahu anha anlatıyor: "Yanında iki kız evlâdı olan bir kadın, bir şeyler istemek için gelmişti. Yanımda (ona verecek) bir hurmadan başka bir şey yoktu. Hurmayı ona verdim. Onu iki kızma bölüştürdü ve kendisi hiç yemedi. Sonra kalktı ve çıktı. Ardından Hz. Peygamber aleyhisselâm yanımıza geldi. Olanları ona anlattım. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: 'Her kim kız çocukları sebebiyle sıkıntı çekerse, o kızlar onun için cehennem ateşine siper olur." buyurdu.
(Buharî, Zekât, 10)

Resim---2144-) Amr b. Şuayb'ın, babası aracılığı ile dedesinden naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Küçüğümüze merhamet etmeyen ve büyüğümüzün saygınlığım kabul etmeyen bizden değildir." buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 15)

Resim---2145-) İbn Ömer anlatıyor: “Savaşlardan birinde öldürülmüş bir kadın bulundu. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem kadınların ve çocukların öldürülmesini yasakladı.”
(Müslim, Cihâd ve siyer, 25)

Resim---2146-) Nu'man b. Beşir anlatıyor: "Babam servetinin bir kısmını bana bağışladı. Bunun üzerine annem Anıra bnt. Revaha: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şâhid olmadıkça ben (bu işe) razı değilim.” dedi. Babam, bana yaptığı bağışa şâhid olmasını istemek üzere Hz. Peygamber'in (aleyhisselâm) yanına gitti. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ona: “Bunu bütün çocuklarına yaptın mı?” diye sordu. Babam: “Hayır.” diye cevapladı. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Allah'tan korkun, çocuklarınız arasında adaletli olun!” buyurdu. Babam da geri döndü ve bağışından vazgeçti."
(Müslim, Hibe, 13)


Resim---2147-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem aralarında bir yaş olan iki oğlan çocuğu Medine Mescidi'ne girdiklerinde, herkes pür dikkat hutbeyi dinlemekteydi. Kırmızı gömlek giymiş olan küçükler acemi adımlarla yürürken sendeleseler de minberdeki dedelerine ulaşmakta kararlı görünüyorlardı. Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem, torunlarına karşı hissettiği muhabbet öylesine yoğundu ki Hasan ve Hüseyin'i görmezden gelerek konuşmaya devam edemedi ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, cemaatin hayret dolu bakışları arasında üç basamaklı olan minberinden indi. İleride cennet gençlerinin efendileri olacaklarını müjdelediği, iki yavruyu kucakladı. Hutbesini tamamlamak üzere torunlarıyla birlikte tekrar minbere çıktığında: ''Allah, 'Mallarınız ve çocuklarınız imtihan vesilesidir. “ derken ne kadar doğru söylemiş! Şu iki yavrunun düşe kalka yürüyüşünü görünce dayanamadım da sözümü keserek onları kucağıma aldım." diyordu.
(Tirmizî, Menâkib, 30; Enfâl, 8/24; Nesaî, Cuma, 30)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Resim---"Yâ eyyuhâllezîne âmenûstecîbû lillâhi ve li’r- resûli izâ deâkum limâ yuhyîkûm, va'lemû ennallâhe yehûlu beyne’l- mer'i ve kalbihî ve ennehû ileyhi tuhşerûn (tuhşerûne).: Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'a ve Resûlü'ne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O'na götürülüp toplanacaksınız.” (Enfâl 8/24)

Resim---2148-) Kendisine verilen bir hurmayı tam ağzına atmak üzereyken çocukları isteyince onlara bölüştüren bir anne için Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Sırf bu hurma sebebiyle allah onun cennete girmesini kesinleştirmiş ya da bu hurma sayesinde onu cehennemden azad etmiştir."
(Mümin, Birr, 148)

Resim---2149-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kocasından dul kalıp da asil ve güzel olduğu halde evlenmeyerek, yetimleri ev bark sahibi oluncaya ya da ölünceye kadar kendisini onlar için fedâ eden, bu uğurda (güneşte çalışmaktan) yanakları kararan/çöken kadın ile ben cennette şu iki parmağım kadar birbirimize yakın olacağız." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Edeb, 120 - 121; İbn Hanbel, VI/ 28)

Resim---2150-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Her kim kız çocukları sebebiyle sıkıntı çekerse, o kızlar onun için cehennem ateşine siper olur." buyurmuştur.
(Buharî, Zekât, 10; Muslim, Birr, 147)

Resim---2151-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:''Anne ile evladının arasını ayıranın, Allah da kıyamet günü sevdikleriyle arasını ayırır." buyurmuştur.
(Tirmizî, Büyü', 52; Darimî, Siyer, 39)

Resim---2152-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "(Güneş batıp) gece karanlığı başladığında -veya akşam olduğunda- çocuklarınızın dışarı çıkmalarına engel olun." buyurmuştur.
(Buharî, Eşribe, 22; Müslim, Eşribe, 97)

Resim---2153-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Allah'tan korkun, cocuklarınız arasında adaletli olun!" buyurmuştur.
(Müslim, Hibe, 13; Buharî, Hibe, 13)

Resim---2154-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem içtiği meşrubatın kalanını yanındakilerle paylaşmak istediği bir gün, âdeti olduğu üzere ikrama sağdan başlamak ister. Ama sağına döndüğünde bakar ki yanı başında bir çocuk oturmakta. Solunda ise ashabın yaşlıları dizilmiş. Çocuğun sırasını atlamaz Peygamberimiz, hatırını yıkmaz: "Meşrubatı önce bu yaşlılara vermeme izin verir misin?" diye sorar. Akıllıca bir cevab gelir: "Hayır. Vallahi, senden gelen nasibim için kimseyi kendime tercih edemem! " Bu akıllı çocuk, Resül-i Ekrem'in amcasının oğlu Abdullah b. Abbas'tır.
(İbn Hacer, Fethu'l- bâri, I, 328)

Resim---2155-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bâzen kıraati uzatma niyetiyle namaza başlıyorum da bir çocuğun ağlayışını duyunca annesinin ona gösterdiği şefkatten dolayı yaşayacağı tedirginliği düşünerek namazı hafif kıldırıyorum. " buyurmuştur.
(Buharî, Ezan, 65; Müslim, Salât, 192)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

ÇOCUK TERBİYESİ!.

Resim---2156-) Ebu Hüreyre'nin (radiyallahu anhu) naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi yahut Hıristiyan veya Mecusî yapar ... " buyurmuştur.
(Buharî, Tefsir, (Rum) 2; Müslim, Kader, 22)

Resim---2157-) Ebu Said el-Hudrl'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kim üç kız çocuğunun geçimini üstlenir, onları terbiye edip evlendirir ve onlara güzel davranırsa, ona cennet vardır." buyurmuştur.
(Ebü Davûd, Edeb, 120-121; İbn Hanbel, lll, 96)

Resim---2158-) Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem (torunu) Hasan b. Ali'yi öptü. O sırada yanında Akra' b. Habis et-Temlml oturmaktaydı. Akra' şöyle dedi: 'Benim on çocuğum var ama hiçbirini öpmüş değilim.' Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ona baktı ve ardından şöyle buyurdu: "Merhamet etmeyene merhamet edilmez!"
(Buharî, Edeb, 18; Müslim, Fedâil, 65)

Resim---2159-)Enes (b. Malik) şöyle demiştir: "Resulullah'a (aleyhisselâm) on sene hizmet ettim. Vallahi bana bir kez olsun “Of!.” bile demedi. Herhangi bir şeyden dolayı, “Niçin böyle yaptın?” demediği gibi, “Şöyle yapsaydın ya!.” da demedi."
(Müslim, Fedâil, 51; Buharî, Edeb, 39)

Resim---2160-) Eyyub b. Musa'nın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır." buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 33; İbn Hanbel, IV, 77)

Resim---2161-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bir gün kucağına aldığı torunu Hasan, üzerine idrarını kaçırınca kızan ve çocuğa vuran sütanne Ümmü'l-Fadl'a: ''Allah seni ıslah etsin! Oğlumun canını acıttın!." diyerek tepki göstermiştir.
(lbn Hanbel, Vl, 340)

Resim---2162-) Küçük bir kız iken babası ile Resûlullah'ı sallallahu aleyhi vesellem ziyârete gelen Ümmü Halid, onun mübarek sırtındaki bene dokununca babası tarafından azarlanmış ama Rahmet Peygamberi: "Bırak onu (dokunsun)." buyurmuştur.
(Buharî, Edeb, 17)

Resim---2163-) Hurma ağaçlarını taşlayan bir çocuğu yakalayanlar, cezâlandırması için yaka paça Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem huzuruna getirmişler, ama Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem onu azarlamak yerine: "Evladım, ağaçları niye taşlıyorsun?" diye sormuştur. Karnının aç olduğunu öğrendiğinde: "Hurma ağaçlarını taşlama da altlarına dökülenleri ye!." buyurarak ona doğruyu öğretmiş, hatta başını okşadıktan sonra: ''Allah'ım, bu yavrunun karnını doyur." diye dua etmiştir.
(Ebu Davûd, Cihad, 85; Tirmizî, Büyü', 54)

Resim---2164-) Yemek yerken tabağın içinde elini rasgele dolaştıran Ömer b. Ebü Seleme'nin bu yanlış hareketine müdahale eden Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, doğrusunu öğretmeyi de ihmal etmemiş: "Yavrum, besmele çek, sağ elinle ve önünden ye!." buyurmuştur.
(Buharıî Et'ıme, 2; Müslim, Eşribe, 108)

Resim---2165-) "Gel, sana bir şey vereceğim!" diye çocuğunu çağıran Abdullah b. Amir'in annesine, gerçekten bir şey verip vermeyeceğini soran Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, hurma vereceğini duyunca: ''Aman dikkat et! Eğer ona bir şey vermemiş olsaydın, senin için bir tür yalan yazılacaktı." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Edeb, 80)

Resim---2166-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Enes'e: "Yavrucuğum! Namazda yüzünü sağa sola çevirip bakma!." demiştir.
(Tirmizî, Cuma, 60)

Resim---2167-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Sağını solundan ayırabilen yaşa geldiği zaman (çocuğa) namaz kılmasını emredin. " buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Salât, 26)

Resim---2168-) Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem, kucağındaki bir çocuğu kaldırarak: "Buna da hac var mı?" diye soran anneye: "Evet. (Onunla birlikte haccettiğin için) sana da ayrıca ecir var." buyurmuştur.
(Müslim, Hac, 409; Tirmizî, Hac, 83)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

AİLE HUZÛRU!.

Resim---2169-) Ebu Hüreyre'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Müminlerin iman bakımından en olgun alanlan, ahlâkı en iyi olanlarıdır. Sizin en hayırlılarınız da hanımlarına karşı en iyi davrananınızdır. "buyurmuştur.
(Tirmizî, Rada', 11)

Resim---2170-) Ebu Hüreyre'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Mü’min, hanımına karşı kötü duygular beslemesin; çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da diğer huylarından hoşlanabilir." buyurmuştur.
(Müslim, Rada', 61)

Resim---2171-) Abdullah b. Zem'a'dan nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Biriniz (sakın) hanımını köle döver gibi dövmesin. Sonra günün sonunda onunla (aynı yatakta ne yüzle) beraber olur!" buyurmuştur.
(Buharî, Nikah, 94)

Resim---2172-) Halid b. Velid'in naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kıyamet günü en şiddetli azab görecek kimseler, dünyada insanlara en çok işkence edenlerdir." buyurmuştur.
(Tayalisî, Müsned, II, 11; İbn Hanbel, IV, 90)

Resim---2173-) Enes (b. Malik) şöyle demiştir: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e on sene hizmet ettim. Vallahi bana bir kez olsun: “Of!.” bile demedi. Herhangi bir şeyden dolayı: “Niçin böyle yaptın?” demediği gibi: “Şöyle yapsaydın ya!” da demedi."
(Müslim, Fedâil, 51)

Resim---2174-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in hatibi olan Sabit b. Kays sert tabiatlı biriydi. Bir gün öfkesine yenik düşmüş ve eşiyle girdiği bir tartışmada ona vurmuştu. Kadıncağızın kolu kırılmıştı. Abdullah b. Übey'in kız kardeşi olan Cemile (veya Habibe) isimli bu hanım, yaşadığı olayı gizlemeyerek derdini erkek kardeşiyle paylaştı. Evliliğini böylesine eziyetli şartlarda sürdürmek istemiyordu. Duruma müdahale edilmesi gerektiğini düşünen kardeşi
derhal Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem gelerek şikayette bulundu. Zaten kendisi de daha önce Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem gelerek artık Sabit'e tahammülü kalmadığını söylemişti. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Sabit'e haber göndererek onu yanına çağırttı: "Eşinden alman gereken muhalea bedelini (kocasından ayrılma talebi karşılığı ödeyeceği parayı) al ve onu serbest bırak." buyurdu. Sabit: "Peki." diyerek kabul etti.
(Nevevî, Techizü'l- esmâ, II, 337; Buharî, Talâk, 12)

Resim---2175-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "kadınlar hakkında Allah'tan sakınmaları gerektiği"ni buyurarak çünkü onları " "Onları Allah'ın bir emaneti olarak almışlar ve Allah'ın adıyla (nikah kıyarak) onları kendilerine helâl kılmışlardır." buyurmuştur.
(Müslim, Hac, 147)

Resim---2176-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kadını kocasına, köleyi efendisine karşı kışkırtan bizden değildir." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Talâk, 1)

Resim---2177-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Sizden biriniz hizmetçisini döverken Allah'ı hatırlasın ve derhal elini çeksin." buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 32)

Resim---2178-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kim kölesine tokat atar ve onu döverse, bunun kefareti o köleyi azad etmesidir." buyurmuştur.
(Müslim, Eymân, 29)

Resim---2179-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kıyamet gününde, Allah katında mevkii en kötü olacak insanlardan birisi, karısı ile beraber olup da onun özel hayatına ilişkin sırlarını yayan kimsedir." buyurmuştur.
(Müslim, Nikah, 123)

Resim---2180-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez." buyurmuştur.
(Buharî, Tevhid, 2)

Resim---2181-) Hac ibâdeti esnâsında yaptığı hataların durumunu soran birisine, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bunların bir önemi yok, yeter ki bir Müslüman'ın ırzına (haysiyetine ve şahsiyetine) saldıran kimse olmasın. İşte böyle biri günah işlemiş ve helâk olmuştur." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Menâsık, 87)

Resim---2182-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Müslümanı: "Elinden ve dilinden diğer Müslümanların güvende olduğu kimse" olarak buyurmuştur.
(Buharî, İman, 4)

Resim---2183-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bu dünyada insanlara işkence edenlerin Allah'ın azabına maruz kalacağı" nı buyurmuştur.
(Müslim, Birr, 117)

Resim---2184-) Hz. Aişe radiyallahu anha'nın anlattığına göre Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ona: "Ben senin benden memnun olduğun ve bana kızdığın zamanı anlarım." deyince Hz. Aişe bunu nasıl anladığını sormuş, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Benden memnun olduğunda: “Hayır, Muhammed'in RABBi hakkı için olmaz!.” dersin. Bana kızdığında ise: 'Hayır, İbrahim'in RABBi hakkı için olmaz!.” dersin." buyurmuştur. Hz. Aişe'nin verdiği cevap da "Evet, fakat Allah'a yemin olsun ki ey Allah'ın Resûlü, ben senin sadece isminden uzak kalabilirim!.'' buyurmuştur.
(Buharî, Nikah, 109)

Resim---2185-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen bizden değildir. " buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 15; Ebu Davûd, Edeb, 58)

Resim---2186-) Hanımları taşıyan develeri süren hizmetçiye, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ne yapıyorsun Enceşe, yavaş ol!. Cam gibi narin (hanım) yolcularına mukayyed ol!." şeklinde uyarı da bulunmuştur.
(Buhâri, Edeb, 111; Müslim, Fedâil, 70)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

BOŞANMA!.

Resim---2187-) İbn Ömer'den (radiyallahu anhu) nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Yüce Allah'a en sevimsiz gelen meşru işlerden biri, boşanmadır.” buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Talâk, 3; İbn Mâce, Talâk, 1)

Resim---2188-) Ebu Hüreyre'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kadını kocasına karşı kışkırtan bizden değildir...” buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Talâk, l; İbn Hanbel, V, 353)

Resim---2189-) Sevban'ın naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Herhangi bir kadın, geçerli bir sebebi olmaksızın kocasından boşanma taleb ederse, cennetin kokusu ona haram olur!” buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Talâk, 17-18)

Resim---2190-) Ebu Hüreyre'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Mü’min, Mü’min hanımına karşı kötü duygular beslemesin; çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da diğer huylarından hoşlanabilir.” buyurmuştur.
(Müslim, Rada', 61)

Resim---2191-) Aişe validemiz anlatıyor: “Boşanma ile ilgili âyetler nazil olmadan önce bir kişi karısını dilediği kadar boşuyordu. iddeti içerisinde hanımına döndüğü takdirde, o kadın onun eşi sayılırdı. Yüz kere dahi boşasa durum değişmezdi. Nihayet günün birinde bir adam karısına: "Allah'a yemin ederim, seni öyle bir boşayacağım ki benden uzaklaşıp ayrılamayacağın gibi, seni ölene kadar da karım olarak barındırmayacağım!" dedi. Kadın: "Bu nasıl olacak?" diye sorunca adam da: "Seni boşayacağım, iddetin dolmak üzereyken tekrar sana döneceğim!”" diye cevap verdi. Hz. Aişe anlatmaya devam ediyor: "Bu durumda olan kadınlardan biri yanıma geldi. Bir şey diyemedim. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem gelince durumu ona bildirdim. O da bir şey demeden sustu. Kısa bir müddet sonra Bakara süresinin 229. âyeti indi: "(Dönüş yapılabilecek) boşama, iki defa olabilir. Üçüncüsünde evlilik ya iyilikle devam eder veya güzel bir şekilde sona erdirilir..." buyurmuştur.
(Tirmizî, Talâk, 16; Bakara 2/229)

الطَّلاَقُ مَرَّتَانِ فَإِمْسَاكٌ بِمَعْرُوفٍ أَوْ تَسْرِيحٌ بِإِحْسَانٍ وَلاَ يَحِلُّ لَكُمْ أَن تَأْخُذُواْ مِمَّا آتَيْتُمُوهُنَّ شَيْئًا إِلاَّ أَن يَخَافَا أَلاَّ يُقِيمَا حُدُودَ اللّهِ فَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ يُقِيمَا حُدُودَ اللّهِ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِمَا فِيمَا افْتَدَتْ بِهِ تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ فَلاَ تَعْتَدُوهَا وَمَن يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
Resim---"Et talâku merratân (merratâni), fe imsâkun bi ma’rûfin ev tesrîhun bi ihsân (ihsânin), ve lâ yahıllu lekum en te’huzû mimmâ âteytumûhunne şey’en illâ en yehâfâ ellâ yukîmâ hudûdallâh (hudûdallâhi), fe in hıftum ellâ yukîmâ hudûdallâhi, fe lâ cunâha aleyhimâ fî meftedet bih (bihî), tilke hudûdullâhi fe lâ ta’tedûhâ, ve men yeteadde hudûdallâhi fe ulâike humu’z- zâlimûn (zâlimûne).: Boşanma iki keredir. Bundan sonra (kadın) ya ma’rufla (örf ve adete uygun olarak) iyilikle tutulur veya ihsanla serbest bırakılır. Kadınlarınıza verdiklerinizden bir şey (geri) almanız sizin için helâl olmaz. Ancak ikisi de, Allah’ın (evlilik hakkındaki) hududunu gereği üzere yerine getiremeyeceklerinden (ayakta tutamayacaklarından) korkmaları hariç. O zaman siz de eğer, Allah’ın bu hududunu ikame edemeyeceklerinden (gereği üzere yerine getirimeyeceklerinden) korkarsanız, bu durumda kadının (ayrılmak için) verdiği fidye konusunda her ikisinin üzerine de günah yoktur. İşte bunlar Allah’ın hudutlarıdır.Artık onları (Allah’ın hudutlarını) aşmayın. Kim Allah’ın hudutlarını aşarsa işte onlar, onlar zâlimlerdir.” (Bakara 2/229)
Resim---2192-) Araplar arasında zıhar denen bir adet vardı. Bir adam karısına: "Sen bana anamın sırtı gibisin! " deyince kadın o erkeğe haram sayılır ve ebediyen kocası tarafından terk edilirdi. Tanınmış sahabi Ubade b. Samit'in kardeşi olan Evs b. Samit de aynı zamanda amcasının kızı olan karısına kızıp bu sözü söylemişti. Karısı Havle, Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem gidip yaşlı ve geçimsiz kocasına vaktiyle nice hizmetler ettiğini, ona çocuklar verdiğini, bu ihtiyarlık zamanında ise kocasının o sözü söyleyerek kendisini perişan duruma düşürdüğünü anlattı. O esnada Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e vahiy geldi ve "tartışan kadın" anlamına gelen Mücadile Sûresinin ilk dört âyeti nazil oldu: "Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir. İçinizden zıhar yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar çirkin bir laf ve yalan söylüyorlar. Kuşkusuz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır. adınlardan zıhar ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Buna imkan) bulamayan kimse, hanımıyla ilişkiye girmeden önce art arda iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen, altmış fak iri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Resulü'ne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah'ın hükümleridir. Kafirler için acı bir azab vardır."
(Ebu Davûd, Talâk, 16-17; İbn Hanbel, VI, 410; Mücâdele 58/1-4; İbn Mâce, Talâk, 25)

قَدْ سَمِعَ اللَّهُ قَوْلَ الَّتِي تُجَادِلُكَ فِي زَوْجِهَا وَتَشْتَكِي إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَا إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ
Resim---"Kad semiallâhu kavlelletî tucâdiluke fî zevcihâ ve teştekî ilâllâhi, vallâhu yesmeu tehâvurakumâ, innallâhe semîun basîrun.: Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikâyet edenin (kadının) sözünü işitmişti. Ve Allah, sizin konuşmalarınızı işitir. Muhakkak ki Allah; en iyi işitendir, en iyi görendir.” (Mücâdele 58/1)

الَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِنكُم مِّن نِّسَائِهِم مَّا هُنَّ أُمَّهَاتِهِمْ إِنْ أُمَّهَاتُهُمْ إِلَّا اللَّائِي وَلَدْنَهُمْ وَإِنَّهُمْ لَيَقُولُونَ مُنكَرًا مِّنَ الْقَوْلِ وَزُورًا وَإِنَّ اللَّهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ
Resim---"Ellezîne yuzâhirûne minkum min nisâihim mâ hunne ummehâtihim, in ummehâtuhum illâllâî velednehum, ve innehum le yekûlûne munkeran mine’l- kavli ve zûrâ ( zûran), ve innallâhe le afuvvun gafur (gafûrun).: İçinizden (sizden) kadınlarına sırt çevirenler (arkalarını dönenler) ki, onlar (eşleri) kendilerinin anneleri değildir. Onların anneleri, sadece onları doğuranlardır. Ve muhakkak ki onlar, gerçekten inkâr edici (çirkin) ve günaha sokan (ağır) bir söz söylüyorlar. Muhakkak ki Allah; mutlaka affeden ve mağfiret edendir.” (Mücâdele 58/2)

وَالَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِن نِّسَائِهِمْ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مِّن قَبْلِ أَن يَتَمَاسَّا ذَلِكُمْ تُوعَظُونَ بِهِ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
Resim---"Vellezîne yuzâhirûne min nisâihim summe yeûdûne li mâ kâlû fe tahrîru rakabetin min kabli en yetemâssâ, zâlikum tûazûne bihî, vallâhu bi mâ ta’melûne habîr (habîrun).: Onlar ki, kadınlarına sırt çevirip, sonra söyledikleri şeyden geri dönerler. O taktirde temas etmeden önce bir köleyi azad etsin (serbest bıraksın). İşte size bu vaazediliyor (yapmanız gerekenler öğüt veriliyor). Ve Allah, yaptıklarınızdan haberdar olandır.” (Mücâdele 58/3)

فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ مِن قَبْلِ أَن يَتَمَاسَّا فَمَن لَّمْ يَسْتَطِعْ فَإِطْعَامُ سِتِّينَ مِسْكِينًا ذَلِكَ لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Resim---"Fe men lem yecid fe siyâmu şehreyni mutetâbiayni min kabli en yetemâssâ, fe men lem yestetı’ fe ıt’âmu sittîne miskînâ (miskînen), zâlike li tu’minû billâhi ve resûlihî, ve tilke hudûdullâh (hudûdullâhi), ve li’l- kâfirîne azâbun elîm (elîmun).: Artık kim (azad edecek köle veya cariye) bulamazsa, o taktirde (eşlerine) temas etmeden önce iki ay devamlı (ardarda) oruç tutsun. Fakat kimin (oruca) gücü yetmezse, o zaman altmış miskini (çalışmaktan aciz, yaşlı kimseyi) doyursun. İşte bu, Allah’a ve O’nun Resûl’üne îmân ettiğiniz içindir. Ve bu, Allah’ın hudududur ve kâfirler için elîm azap vardır.” (Mücâdele 58/4)

Resim---2193-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimize bir köle gelerek: "Yâ Resûlullah! Efendim beni câriyesiyle evlendirdi, şimdi ise bizi birbirimizden ayırmak istiyor?" der. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem minbere çıkarak şöyle buyurur: "Ey insanlar! Size ne oluyor ki, biriniz kölesini câriyesi ile evlendiriyor, sonra aralarını ayırmak istiyor? Talâk, ancak nikahı elinde bulundurana (kocaya) aittir."
(lbn Mâce , Talâk, 31; Beyhakî, es Sünenü'l- kübrâ VII, 588)

Resim---2194-) (Cemile veya) Habibe bnt. Sehl isimli Medineli bir hanım, hakkında Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in: "Ne iyi bir adamdır!" buyurduğu Sabit b. Kays ile evli iken, şiddetli derecede geçimsizlik yaşar, kocasını Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem şikayet eder ve bundan böyle evliliklerini sürdürmelerinin mümkün olmadığını söyler. Hablbe: "Yâ Resûlallah, ben onun dinini veya ahlâkını kötüleyerek ondan intikam almaya çalışmıyorum. Bilâkis (evli kaldığım takdirde) onunla geçimsizlik yaşayarak nankörlük etmekten korkuyorum.” sözleriyle ayrılma talebinin meşru bir mazerete dayandığını da belirtir. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Sabit'i çağırıp: "Mehrinin bir kısmını alarak onu boşa!" buyurur. Bunun üzerine Sabit: "Bu uygun olur mu Yâ Resûlullah?" diye sorunca, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Evet." cevabını verir. Sabit: "Ben ona mehir olarak iki bahçe vermiştim ve şu anda bunlar onun elinde bulunuyor.” deyince, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Onları al ve onu boşa!" buyurur. O da öyle yapar.
(Tirmizî. Menâkıb, 32; Ebu Davûd, Talâk, 17- 18; Buharî, Talâk, 12)

Resim---2195-) Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, karısını hayızlı iken boşamıştı. Bunun üzerine babası Ömer b. Hattab bu durumu Peygamberimize sormuş ve O (aleyhisselâm) da şöyle cevap vermiştir: "Ona söyle, karısına dönsün. Sonra hayzından temizlenip tekrar bir hayız daha görüp sonra tekrar temizleninceye kadar (nikahı altında) tutsun. Bundan sonra isterse tutar, isterse cinsel ilişkiye girmeden önce boşar. İşte Yüce Allah'ın, kadınların içinde boşanmasını emrettiği iddet dönemi budur." (Ebu Davûd, Talâk, 4)

Resim---2196-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem " ...Kadın temizlendiği vakit, ya onunla cinsel ilişkiye girmeden boşasın yahut nikahında tutsun! " buyurmuştur.
( Müslim, Talâk, 2)

Resim---2197-) Ashabdan Rükane b. Abdi Yezid, bir gün hanımını bir seferde üç Talâkla boşamış fakat bu yaptığına çok üzülmüştü. Ardından bu durumu Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem bildirmiş ve: "Vallahi bir Talâktan fazlasına niyet etmedim.” demişti. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bir Talâktan fazlasına niyet etmediğine dair Allah'a yemin ediyorsun, öyle mi?" diye sormuştu. Rükane de: "Evet, vallahi bir Talâktan fazlasına niyet etmedim." diye yeminini tekrarlayınca, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Rükane'ye karısını geri göndermişti.
(Ebu Davûd, Talâk, 13-14)

Resim---2198-) Bir erkeğin karısını üç Talâkla bir seferde boşadığı haber verilince Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem öfkeyle ayağa kalkmış ve: "Ben aranızda iken Allah'ın Kitabıyla mı oynuyorsunuz!" buyurmuştur.
(Nesaî, Talâk, 6)

Resim---2199-) Sübey'a bnt. Harise isimli hanım, kocasının vefâtından yaklaşık yirmi gün sonra doğum yaptı. Sonra loğusalık halinden çıkınca evlenme tekliflerini almaya hazırlandı. Onun bu durumu kınandı ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de anlatıldı. Bunun üzerine Resûlullah aleyhisselâm: "Eğer isterse evlenebilir. Çünkü iddet süresi bitmiştir." buyurdu.
(İbn Mâce, Talâk, 7)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

ANNE VE BABA!.

Resim---2200-) İbn Mes'ud'un (radiyallahu anhu) anlattığına göre, bir adam Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem: "Amellerin en üstünü hangisidir?" diye sorunca Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz şöyle cevap verdi: "Vaktinde kılınan namaz ve anne babaya iyilik etmektir. Sonra da Allah yolunda cihad etmek gelir."
(Buharî, Tevhid, 48)

Resim---2201-) Abdurrahman b. Ebu Bekre, babasının (Ebu Bekre'nin) (radiyallahu anhu) şöyle anlattığını naklediyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Size büyük günahların en büyüğünü söyleyeyim mi?” diye üç kez sordu. Bunun üzerine biz: “Evet, Resûlullah.” diye cevap verdik. Bunun üzerine, “Allah'a ortak koşmak ve anne babaya isyan etmek ve eziyet etmektir.” buyurdu."
(Buharî, Edeb, 6)

Resim---2202-) Abdullah b. Amr'ın naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: "Rabbin hoşnutluğu anne babanın hoşnutluğuna bağlıdır. Rabbin öfkesi ise, anne babanın öfkesine bağlıdır."
(Tirmizî, Birr, 3)

Resim---2203-) Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: Bir adam Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem gelerek: "Yâ Resûlullah, kendisine güzel davranıp yakınlık göstermemi en çok hak eden kimdir?" diye sordu. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: ''Annen." cevabını verdi. Adam, "Sonra kimdir?" diye sorunca Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem yine: ''Annen. " buyurdu. Adam: "Sonra kimdir?" diye yeniden sorunca Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz: ''Annen." cevabını verdi. Bunun üzerine adam: "Sonra kimdir?" dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Sonra babandır. " buyurdu.
(Buharî, Edeb, 2)

Resim---2204-) Ebu'd-Derda'nın işittiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: ''Anne baba, kişinin cennete girmesine vesile olacak ana kapılarından birisidir. Bu kapıdan girme fırsatını kaybetmek ya da değerlendirmek artık senin arzuna kalmış!"
(Tirmizî, Birr, 3)

Resim---2205-) Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem gelerek savaşa katılmak için: "Anne babamı ardımdan ağlar bırakıp sana geldim yâ Resülallah!" diyen birisine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Onların yanına geri dön ve ikisini de nasıl ağlattıysan öylece güldür!. Geri dön ve anne babandan izin iste. Eğer izinleri olursa savaşa katıl, yoksa onlara iyilikte bulun." Buyurmuştu.
(Ebu Davûd, Cihâd, 11; Nesâî, Biat, 10; İbn Mâce, Cihâd, 12; Şerhu İbn Battal, IX, 191)

Resim---2206-) Enes b. Malik (radiyallahu anhu) tarafından rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: "Bir genç bir ihtiyara yaşlı olmasından dolayı ikramda bulunursa, Allah, yaşlandığı zaman kendisine ikramda bulunacak bir kimseyi kendisine hazırlar. " buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 75)

Resim---2207-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Tavrımızı diğer insanlara göre ayarlarız: Herkes iyilik ettiği sürece, biz de iyilik yaparız. Ama başkaları eziyet edince, biz de buna eziyetle karşılık veririz.' diyen sıradan insanlar olmayın!" buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 63)

Resim---2208-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Her kim babasından başkasına -onun kendi babası olmadığını bile bile- neseb iddia ederse, bu kişiye cennet haramdır." buyurmuştur.
(Buharî, Feraiz, 29; Müslim, İmân, 113-114)

Neseb.: Sülâle, hısımlık, karabet, soy. Baba soyu, atalar zinciri.

Resim---2209-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: ''Ameli kendisini geri bırakan kimseyi, nesebi (soyu sopu) ileriye götüremez." buyurmuştur
(Müslim, Zikir, 38; Ebu Davûd, İlim, 1)

Resim---2210-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Anne babasından birisinin ya da her ikisinin ihtiyarlığında yanlarında bulunup da, cennete girmeyi başaramayanın burnu yere sürtülsün!.'' buyurmuştur.
(Müslim, Birr, 9; Tirmizî, Deavât, 100)

Resim---2211-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ashabına üç kişinin durumunu anlattı. Üç kişi yürürlerken, yolda yağmura tutuldular. Dağda bir mağaraya sığındılar. Fakat dağdan kopan bir kaya, mağaranın ağzına yuvarlanıp onları içeride sıkıştırdı. Bunun üzerine onlardan biri diğerlerine: "Bakın bakalım sırf Allah'ın rızasını kazanmak için yaptığınız amelleriniz var mı? Onları anmak sûretiyle Allah'a dua edelim. Belki bu sayede Allah mağaranın kapısını açar." dedi. Bu teklif üzerine onlardan biri anlatmaya başladı: "Allah'ım! Benim ihtiyar ana babam vardı ve çocuklarım küçüktü. Ben sürü otlatarak onları geçindirirdim. Akşamleyin otlaktan dönüp eve geldiğim zaman süt sağar, çocuklarımdan önce ana babama süt içirirdim. Bir gün uzakta bir otlağa gitmiştim. Akşam oluncaya kadar sürüyü getirememiştim. Geç vakit geldiğimde onları uyumuş halde bulmuştum. Her zamanki gibi sütleri sağdım ve kabıyla getirip başuçlarında dikildim. Onları uykularından uyandırmaya kıyamıyordum. Onlardan önce çocuklarıma süt içirmeyi de uygun görmedim. Çocuklar ise ayaklarımın dibinde açlıktan sızlanıyorlardı. Onlar uyurken, gün ağarana kadar bütün geceyi böyle dikilmekle geçirdim. Şüphesiz Allah'ım! Sen bilmektesin ki, ben bunu sırf senin rızanı kazanmak için yapmıştım. Bundan ötürü bizim için mağaranın ağzında bir gedik aç da, oradan gün ışığını görelim! " Allah onlara gün ışığını görecekleri kadar bir gedik açtı. İkinci kişi samimi şekilde yaptığı iyiliği anlatır anlatmaz gedik büyüdü, mağaranın içi ışıkla doldu. Sonuncu kişi yaptığı iyiliği anlatmayı bitirir bitirmez mağaranın ağzı tamamen açılmış oldu.
(Buharî, Buyû, 98; Müslim, Rikâk, 100)

Resim---2212-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem "Hiçbir evlat ana babasının hakkım ödeyemez. Ancak onu köle olarak bulup satın alır ve azad ederse belki!" buyurmuştur.
(Müslim, Itk, 25; Tirmizî, Birr, 8 )

Resim---2213-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İnsan öldüğü zaman ameli sona erer. Üç şey (bundan) müstesnâdır: Sadaka-i câriye (faydası kesintisiz devam eden sadaka), kendisinden faydalanılan bilgi, ona dua eden salih evlât." buyurmuştur.
(Müslim, Vasiyet, 14; Ebu Davûd, Vesâyâ, 14)

Resim---2214-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İyiliklerin en iyisi, evlâdın baba dostlarını ziyâret etmesidir.' buyurmuştur.
(Müslim, Birr, 11; Ebu Davûd, 119-120; Tirmizî, Birr, 5)

Resim---2215-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Anne baba, kişinin cennete girmesine vesile olacak en yüce kapılardan birisidir. Bu kapıdan girme fırsatını kaybetmek ya da değerlendirmek artık senin arzuna kalmış! " buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 3, İbn Mâce, Talâk, 36)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

SILA-i RAHİM!.

Resim---2216-) Abdullah b. Amr' dan nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Merhametliler, Rahmân'ın merhamet ettiği kimselerdir. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin!.Rahim, Rahman'(dan) bir bağdır.. Kim onunla irtibatını sürdürürse Allah da onunla irtibatını sürdürür; kim de onu koparırsa Allah da o kimseyle ilişkisini koparır." buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 16)

Resim---2217-) Abdurrahman b. Avf'ın işittiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Yüce Allah şöyle buyurur: “Ben Rahman'ım, o (akrabalık bağlarının adı) da rahimdir. Ona kendi ismimden türeyen bir isim verdim. Onunla ilişkiyi sürdürenle ben de ilişkimi sürdürür, onunla ilişkiyi kesenle ben de ilişkimi keserim." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Zekat, 45; İbn Hanbel, 1, 195)

Resim---2218-) Bera b. Azib'den nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Teyze, anne konumundadır. " buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 6)

Resim---2219-) Enes b. Mâlik'in işittiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kim rızkının bollaştırılmasını yahut ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, akraba ile irtibatını sürdürsün!" buyurmuştur.
(Müslim, Birr, 20; Buharî, Edeb, 12)

Resim---2220-) Ebü Hüreyre' den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa, misafirine ikramda bulunsun. Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa, akraba ile irtibatını sürdürsün..." buyurmuştur.
(Buharî, Edeb, 85)

Resim---2221-) Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im'in, babasından naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Akraba ilişkisini kesen, cennete giremez." buyurmuştur.
(Müslim, Birr, 19; Buharî, Edeb, 11)

Resim---2222-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Rahim, Rahman'dan uzanmış bir bağdır ve Arş’a bağlıdır." buyurmuştur.
(İbn Hibbân, Sahih, II, 185)

Resim---2223-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "'Rahim', Rahman'(dan) bir bağdır." buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 16; Buharî, Edeb, 13)

Resim---2224-)Hz. Ebu Bekir'in kızı Esmâ anlatıyor..."Kureyş' in Hudeybiye Antlaşması zamanında annem, İslam' dan yüz çeviren müşrik biri olduğu halde kendisine yardım etmemi arzulayarak bana geldi. Bunu haber verdikten sonra Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem: “Yâ Resûlallah! Onunla ilgileneyim mi?” dedim. O da: "Evet, annenle ilgilen.” buyurdu."
(Buhârî, Edeb, 8; Müslim, Zekât, 50)

Resim---2225-) Bir gün Hz. Abbas, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin yanına öfkeli bir şekilde girer. Ona öfkesinin sebebini sorunca: "Bu Kureyş ile bizim aramızda ne var? Birbirleriyle karşılaştıklarında güler yüzlüler, bizimle karşılaştıklarında ise farklılar!" der. Bunun üzerine Peygamberimizin mübârek yüzü kızaracak kadar öfkelenir ve şöyle der: "Bu canı bu tende tutan Allah'a yemin ederim ki Allah ve Resûlü için sizleri sevmedikçe bir kimsenin kalbine iman girmez." Sonra şöyle devam eder: "Ey insanlar! Amcamı rahatsız eden, beni rahatsız etmiş olur. Çünkü bir kişinin amcası, baba yansıdır."
(Tirmizî, Menâkıb, 28)

Resim---2226-) İbn Ömer'in rivâyet ettiğine göre, bir adam Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem gelerek sorar: "Yâ Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem! Ben büyük bir günah işledim, bana tevbe imkanı var mı?" Hz. Peygamber aleyhisselâm: ''Annen var mı?" diye sorar. Adam: "Hayır." deyince, "Teyzen var mı?" diye sorar. Adam: "Evet." diye cevap verir. Bunun üzerine Hz. Peygamber aleyhisselâm: "Öyleyse git ona iyilik yap!" buyurur ve ekler: "Teyze, anne konumundadır."
(Tirmizî, Birr, 6; İbn Hanbel, II, 14)

Resim---2227-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz Mekke'de kaza umresi için bulunur ve şehirden çıkarken Hz. Hamza'nın kızı peşine takılarak onunla birlikte gelmek isteyince kabul eder. Medine'ye geldiklerinde oradaki akrabaları küçük kızı paylaşamazlar. Hz. Ca'fer, onu almaya kendisinin daha lâyık olduğunu, zirâ onun hem amcasının kızı olduğunu hem de teyzesi ile evli bulunduğunu söyler. Kendisinin buna daha lâyık olduğunu söyleyen Hz. Ali ise eşinin Resulullah'ın kızı olduğunu ifâde eder. Zeyd b. Harise de onu kendisinin getirdiğini ve kardeşinin kızı olan bu çocuğun bakımını üstlenmenin ona düştüğünü belirterek hak iddia eder. Sonunda durumu arz ettiklerinde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ben, teyzesiyle beraber olabilmesi için kızı Cafer'e vereceğim. Zira teyze anne gibidir. " buyurur.
(Ebu Dâvûd, Talâk, 34; Buhârî, Sulh, 32)

Resim---2228-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bir gün bir konuyu görüşmek üzere ensarı bir çadırın altında toplar. İçlerinde yabancı kimse bulunup bulunmadığım sorar. Ensar: "Yalnız bir kız kardeşimizin oğlu var." cevabını verir. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bir kavmin kız kardeşinin oğlu, kendilerindendir." buyurmuştur.
(Müslim, Zekat, 13; Tirmizî, Menâkıb, 65)

Resim---2229-) Bir adam Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem gelerek: "Bana, yaptığımda beni cennete sokacak bir amel haber ver!" der. Orada bulunanlar: "Buna da ne oluyor! " derler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bir ihtiyacı var, nesi olacak! " der v e soran şahsa: "Allah'a ibâdet edersin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılarsın, zekatı verirsin, bir de sıla-i rahmi yerine getirirsin (akrabalarla bağlarını sürdürürsün)." buyurur.
(Buhârî, Zekat, 1; Müslim, İman, 12)

Resim---2230-)Bir adam Efendimize gelerek, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e:"Ya Resülallah! Benim yakınlarım var! Ben onlarla irtibatımı sürdürüyorum, onlar benimle alâkayı kesiyorlar! Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar! Ben onlara yumuşak davranıyorum, onlar bana kaba davranıyorlar!" der. Bunun üzerine o: "Eğer dediğin gibi isen, neredeyse onlar senin iyi davranışların karşısında eziliyorlar! Sen böyle devam ettikçe Allah onlara karşı daima sana bir yardımcı verecektir!" buyurur.
(Müslim, Birr, 22)

Resim---2231-) Ukbe b. Amir anlatıyor: "Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile karşılaştım. Hemen elimi uzattım ama o benden evvel davranıp benim elimi tuttu ve: 'Ey Ukbe! Sana dünya ve Âhiret ahlâkının en faziletlisini haber vereyim mi?” dedikten sonra şunları sıraladı: “Seninle ilişkiyi kesen yakınlarla ilişkini sürdürürsün, sana vermeyene sen verirsin, sana zulmedeni affedersin. "
(Hâkim, Müstedrek, VII, 2602)

Resim---2232-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir hitabesinde de şöyle buyurdu: "Cimrilikten sakının, çünkü sizden öncekiler cimrilik sebebiyle helak oldular. Cimrilik onları vermemeye sevk etti de vermediler, akrabaya iyiliği kesmeye sevk etti de kestiler, günah işlemeye sevk etti de günah işlediler.''
(Ebu Dâvûd, Zekat, 46; İbn Hanbel, II, 191)

Resim---2233-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Rahim, Arş’a asılıdır ve (hal diliyle) şöyle der: "Benimle irtibatı sürdürenle, Allah da irtibatını sürdürsün! Benimle bağını kesenden Allah da bağını kessin! "
(Müslim, Birr, 17; İbn Hanbel, I, 420)

Resim---2234-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Sevabı dünyada iken verilecek iyilik, (başkalarına) iyilik etmek ve akraba ile ilgilenmektir. Cezâsı dünyada iken verilecek kötülük de haddi aşarak azgınlık yapmak ve akraba ile iyi ilişkiyi kesmektir. '' buyurmuştur.
(İbn Mâce, Zühd, 23; Tirmizî, Sıfatu'l- Kıyame, 57; Ebu Dâvûd, Edeb, 43)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

SÜT AKRABALIĞI!.

Resim---2235-) Hz. Aişe radiyallahu anha diyor ki: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bana: 'Doğum (kardeşlik) nedeniyle haram olan (evlilik) süt emme nedeniyle de haramdır.” buyurdu.
(Müslim, Rada', 2)

Resim---2236-) Hz. Aişe radiyallahu anha’dan nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Sütkardeşlerinizin kim olduğuna dikkat edin! Çünkü (evliliği haram kılan) süt emme ancak açlık sebebiyle emmedir." buyurmuştur.
(Buharî, Nikah, 22)

Resim---2237-) Haccac b. Haccac el-Eslemi'nin, babasından naklettiğine göre o, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e: "Yâ Resûlallah, (süt annemin) emzirme hakkını nasıl ödeyebilirim?" diye sormuştu. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bir köle veya cariye (vererek).” buyurdu.
(Tirmizî, Rada', 6; Nesaî, Nikah, 56)

Resim---2238-) Ömer b. Saib kendisine nakledilen bir olayı şöyle anlatıyor: "Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem otururken sütbabası çıkageldi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem onun için elbisesinin bir ucunu yere serdi, o da üzerine oturdu. Sonra sütannesi geldi. Bu sefer de elbisesinin öbür ucunu onun için yere serdi, o da bunun üzerine oturdu. Daha sonra da sütkardeşi geldi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem onun için ayağa kalktı ve onu önüne oturttu."
(Ebu Davûd, Edeb, 119 -120)

Resim---2239-) Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, eşi Hz. Aişe radiyallahu anha'nın odasında oturuyordu. Aişe validemiz Hz. Hafsa'nın odasına girmek için izin isteyen bir adamın sesini duydu. Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem duymadığını zannederek: "Bir adam sizin evinize girmek için izin istiyor." dedi. Resülullah, Hz. Hafsa'nın süt amcasını kastederek: "Zannederim filan olacak." buyurdu. Hz. Aişe ise biraz şaşırmış gibi, kendi süt amcasını kastederek: "Filan kişi sağ olsaydı benim yanıma girebilir miydi?" diye sordu. Konuyu iyice anlamak istemişti. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Evet, çünkü süt, doğumun (kardeşliğin) haram kıldığı (evliliği) haram kılar." buyurdu.
(Müslim, Radâ, 1-2; Buharî, Nikâh, 21)

Resim---2240-) Hz. Aişe radiyallahu anha, sütbabası Ebu'l-Kuays'ın kardeşi Eflah
yanına gelmek için izin istediğinde, Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem sormadan buna izin vermeyeceğini söyledi. Çünkü kendisini emzirenin Ebu'l-Kuays'ın karısı olduğunu, dolayısıyla onun kardeşi ile hiçbir bağı olmadığını düşünüyordu. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem geldiğinde ona durumu anlatan Aişe validemiz, aralarında geçen konuşmayı şöyle naklediyordu: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: ''Amcana müsaade etmene engel olan nedir?" diye sordu. Ben de: "Beni adam emzirmedi ki Ebu'l-Kuays'ın hanımı emzirdi." dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ona izin ver, çünkü o senin amcandır." buyurdu.
(Buharî, Tefsir, (Ahzâb) 9)

Resim---2241-) Ebü Seleme ve Hz. Hamza ile sütkardeş olan Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem Hz. Hamza'nın kızı ile evlenmesi teklif edildiğinde kendisi: "Onunla evlenmek bana helâl değildir. O sütkardeşimin kızıdır. Akrabalıktan dolayı haram olan sütten de haram olur." buyurmuştur.
(Buharî, Şehâdât, 7; Müslim, Radâ', 12)

Resim---2242-) Ümmü Habibe de Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem kız kardeşi ile evlenmesini tavsiye etmiş fakat o, bunun helâl olmadığım söylemişti. Bunun üzerine Ümmü Habibe: "Senin Ebü Seleme'nin kızı ile evleneceğin konuşuluyor." deyince, ^Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in cevabı şöyle olmuştu: "O benim terbiyem altında bulunan üvey kızım olmasa bile bana helâl değildir. Çünkü o benim sütkardeşimin kızıdır. Beni de Ebu Seleme'yi de Süveybe emzirdi. Bir daha bana kızlarınızı ve kız kardeşlerinizi teklif etmeyin."
(Buharî, Nikâh, 21; Müslim, Radâ', 15)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

KADIN!.

Resim---2243-) Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bana (dünya ni’metlerinden) kadın ve güzel koku sevdirildi. Namaz ise gözümün nuru kılındı." buyurmuştur.
(Nesaî, Işratü'n- nisâ, 1 )

Resim---2244-) Said b. Hakim b. Muaviye'nin, babası aracılığıyla dedesi Muaviye el Kuşeyri' den naklettiğine göre, o şunları anlatmıştır: "Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem yanına gelerek: “Hanımlarımız hakkında ne dersiniz?” diye sordum. O da: “Yediklerinizden onlara da yedirin, giydiklerinizden onlara da giydirin, onları dövmeyin ve onları kötülemeyin!.” buyurdu.
(Ebu Davûd, Nikah, 40-41)

Resim---2245-) Süleyman b. Amr b. Ahvas'ın, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile beraber Vedâ Haccı'nda hazır bulunan babasından naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "...Bilin ki, sizin hanımlarınız üzerinde hakkınız olduğu gibi, hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır..." buyurmuştur.
(Tirmizî, Rada, 11)

Resim---2246-) Ebu Hüreyre'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: " ... Sizin en hayırlınız hanımlarına karşı en iyi davrananınızdır. " buyurmuştur.
(Tirmizî, Rada, 11; İbn Mâce, Nikah, 50)

Resim---2247-) İbn Abbas'ın naklettiğine göre... Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem (Hz. Ömer'e hitaben): "Kişinin sahib olabileceği en hayırlı hazineyi sana söyleyeyim mi? (Kocası) yüzüne baktığında ona huzur veren, ondan bir şey istediğinde yerine getiren ve kocasının yokluğunda onun saygınlığını koruyan iyi/saliha bir kadın!" buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Zekat, 32)

Resim---2248-) Vedâ Haccı için yola koyulmuşlardı. Kalabalığın arasında Peygamberimizin sevgili eşleri de vardı. Hanımları taşıyan develer, adeta kendilerini yönlendiren Enceşe'nin güzel sesine adımlarını uyduruyorlardı. Habeş asıllı bir zenci olan Enceşe, kutlu yolculuğun coşkusu ile şiirler okuyor, nağmeleri develeri coşturuyorken dinleyenleri de mest ediyordu. Ama bu kadar ritim ve heyecan develeri hızlandırmış ve sarsıntıları hanımları rahatsız eder hale gelmişti. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem endişelendi ve her zamanki nezaketi ile Enceşe'ye seslenerek: "Enceşe, aman sâkin ol! Kristallere dikkat et!" diye uyardı.
(Buhârî, Edeb, 111; Müslim, Fedâil, 73; İbnu'l- Esir, Usdu'l- gâbe, I, 284)

Resim---2249-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kadınlar, erkeklerle birlikte bir bütünü tamamlayan diğer yarıdır." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Taharet, 94)

Resim---2250-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, esir bir annenin, yavrusundan ayrılmak suretiyle köle olarak satıldığını duyunca tepki göstererek: ''Anne ile evlâdının arasını ayıranın, Allah da kıyamet günü sevdikleriyle arasını ayırır. " buyurmuştur.
(Tirmizî, Büyû, 52)

Resim---2251-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Uhud günü, elinde kılıç ile çarpışırken bedenini ona siper eden kahraman bir kadını şöyle taltif ediyordu: "Sağıma ya da soluma, nereye yönelsem önümde onun (Ümmü Umare'nin) çarpıştığını görüyordum. "
(İbn Sa'd, Tabakat, 8, 415)

Resim---2252-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: ''Allah'ın kadın kullarının Allah'ın mescidlerine gelmelerine engel olmayınız." buyurmuştur.
(Buhârî, Cuma, 13)

Resim---2253-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: ''Allah, bir kimseye iyi bir hanım vermişse, dininin yansında ona yardım etmiş demektir. Artık diğer yansı için de, Allah'a karşı kendisine çeki düzen versin. " buyurmuştur.
(Hakim, Müstedrek, III, 1009)

Resim---2254-)Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "...Kadınlar hakkında Allah'tan korkun. Çünkü siz, onları Allah'ın emâneti olarak aldınız ve Allah'ın adını anarak (nikah kıyıp) kendinize helâl kıldınız." buyurmuştur.
(Müslim, Hac, 147; Ebu Davûd, Menâsik, 56)

Resim---2255-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Dünya (geçici) bir ni’mettir. Dünyanın en değerli ni’meti ise iyi/sâliha kadındır. " buyurmuştur.
(Müslim, Rada, 64)

Resim---2256-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Allah'ım, ben iki zayıfın; yetimin ve kadının hakkına el uzatılmasını yasaklıyorum!." buyurmuştur.
(İbn Mâce, Edeb, 6; İbn Hanbel, II, 440)

Resim---2257-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir gün mescidin önünde oturup sohbet eden kadınları görünce, onları eliyle selamlamış ve: "Sakın ni’mete karşı nankörlük edenlerden olmayın! " buyurmuştur.
(Tirmizî, İsti'zan, 9; İbn Hanbel, VI, 457)

Resim---2258-) Fetih senesinde Resulullah'ın amcası Ebu Talib'in kızı Ümmü Hani, Peygamber Efendimizin yanına geldi. Ona, "Ya Resulallah! Annemin oğlu (kardeşim) Ali, benim kendisine emân (güvence) vererek himayeme aldığım İbn Hübeyre'yi öldüreceğini söylüyor." dedi. Ümmü Hanı, bir erkeği emânı altına aldığını ilan edip canının güvencede olduğunu ve kimsenin ona dokunmasına izin vermeyeceğini söylediğinde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de bunu onaylamış ve: "Senin emân verdiğin kimseye biz de emân veririz." buyurmuştur.
(Buhârî, Salât, 4; Ebû Davûd, Cihâd, 155)

Resim---2259-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kadın toplum içinde emân verme yetkisine sahiptir." buyurmuştur.
(Tirmizî, Siyer, 26)

Resim---2260-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem sabah mescide geldiğinde: "... Bu gece Muhammed'in eşlerine pek çok kadın geldi. Hepsi de kocalarından şikayetçiydi. Bu adamların sizin hayırlılarınız olduğunu sanmayın!" buyurdu.
(Ebu Dâvûd, Nikâh, 41-42; İbn Mâce, Nikâh, 51)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

KADIN VE TOPLUM!.

Resim---2261-) Ümeyme bnt. Rukayka anlatıyor: "Ensardan bir grup kadınla Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem biat etmek üzere gelmiştim. Dedik ki: “Yâ Resûlullah! Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacağımıza, hırsızlık yapmayacağımıza, zinâ etmeyeceğimize, kendi uydurduğumuz bir iftira ile hiç kimseyi suçlamayacağımıza ve dinin emirleri konusunda sana karşı gelmeyeceğimize dair sana biat (bağlılık yemini) ediyoruz..."
(Nesaî, Biat, 18)

Resim---2262-) İbn Ömer'den nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: "Allah'ın kadın kullarının Allah'ın mescitlerine gelmelerine engel olmayın."
(Müslim, Salat, 136)

Resim---2263-) Ümmü Atıyye anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Ramazan ve Kurban Bayramlarında genç kızları, hayızlı kadınları ve evinin bir köşesinde oturan hanımları (namazgâha) çıkarmamızı bize emretti. Ancak, hayızlı kadınlar namazdan ayrılır, bu hayırlı mecliste ve Müslümanların dualarında hazır bulunurlardı."
(Müslim, İdeyn, 12)

Resim---2264-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem : "Hanımlarınız geceleyin mescide gitmek için sizden izin istediğinde onlara izin verin." buyurmuştur.
(Buhârî, Ezan, 162; Müslim, Salât, 138)

Resim---2265-) Medineli Müslümanlardan Ümmü Umare isimli hanım, Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem: "(Kur'ân'da) her şeyin erkekler için nazil olduğunu görüyorum. Hiçbir konuda kadınların zikredildiğini göremiyorum." dedi. Ümmü Umare'nin bu sitemkâr sorusunun akabinde Ahzab Sûresinin otuz beşinci âyeti nazil oldu: " Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazı erkekler ve mütevazı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve çok zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır."
(Tirmizî, Tefsirü'l Kur'ân, 33; Ahzâb 33/35)

إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا
Resim--- "İnne’l- muslimîne vel muslimâti ve’l- mu’minîne ve’l- mu’minâti ve’l- kânitîne v’l- kânitâti v’s- sâdikîne ve’s- sâdikâti ve’s- sâbirîne ve’s- sâbirâti ve’l- hâşiîne ve’l- hâşiâti ve’l- mutesaddikîne ve’l- mutesaddikâti ve’s- sâimîne ve’s- sâimâti ve’l- hâfızîne furûcehum ve’l- hâfızâti vez zâkirînallâhe kesîran vez zâkirâti eaddallâhu lehum magfiraten ve ecran azîmâ(azîmen).: Şüphesiz, müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokca zikreden erkekler ve (Allah'ı çokca) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.” (Ahzâb 33/35)
Resim---2266-) Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem eşlerinden Ümmü Seleme de Ümmü Umare'nin sorusuna benzer bir soruyu Resülullah'a sormuş: " Yâ Resûlullah!, erkekler cihada katılıyor, kadınlar olarak biz katılmıyoruz ve miras payımız da erkeklerin yarısı kadar." demişti. Bunun üzerine Nisâ Sûresinin otuz ikinci âyeti nazil oldu. Bu âyette Cenâb-ı Allah, hem kadınlara hem de erkeklere hitaben her birine diğerinde olmayan birtakım üstünlükler verildiğini, karşı cinste olup da kendilerinde olmayan üstünlüklere göz dikmemeleri gerektiğini vahyetti. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem o gün minbere çıkıp ümmetine: "Doğrusu Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar ... " diye başlayan Ahzâb Sûresinin 35.inci âyetini okudu.
(Tirmizi , Tefsiru'l Kur'an, 4; Nisa, 4/32; lbn Hanbel, Vl, 301)

وَلاَ تَتَمَنَّوْاْ مَا فَضَّلَ اللّهُ بِهِ بَعْضَكُمْ عَلَى بَعْضٍ لِّلرِّجَالِ نَصِيبٌ مِّمَّا اكْتَسَبُواْ وَلِلنِّسَاء نَصِيبٌ مِّمَّا اكْتَسَبْنَ وَاسْأَلُواْ اللّهَ مِن فَضْلِهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
Resim--- "Ve lâ tetemennev mâ faddalallâhû bihî ba’dakum alâ ba’d (ba’dın). Li’r- ricâli nasîbun mimmâktesebû ve lin nisâi nasîbun mimmâktesebn (mimmektesebne. Ves’elûllâhe min fadlihî. İnnallâhe kâne bi kulli şey’in alîmâ (alîmen).: Ve Allah'ın bazınızı, bazınıza üstün kıldığı şeyleri temenni etmeyin (istemeyin). Erkekler için, kazandıklarından bir nasib vardır ve kadınlar için de, kazandıklarından bir nasip vardır. Ve Allah'tan, O'nun fazlından isteyin. Muhakkak ki Allah, herşeyi en iyi bilendir.” (Nisâ 4/32)

Resim---2267-) Nesibe bnt. Ka'b, ikinci Akabe Biati'nde bulunmuş ensar hanımlarından biriydi. Daha sonra Uhud Gazvesi'ne de katılan Nesibe, bu gazve esnasında eşi ve oğlu ile birlikte Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem siper olmuş, Peygamber'in yanından hiç ayrılmamış, onu muhafaza etmek uğruna on iki yerinden yara almıştı. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem o gün hangi yöne dönse Nesibe'nin ona siper olup savaştığını anlatmış, Nesibe için: "Bugün Nesibe'nin makamı falanca ve filancanın makamından hayırlıdır." buyurmuştu
(ibn Hanbel, III, 461)

Resim---2268-) Esma bnt. Umeys Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem zevcelerinden Hafsa'yı ziyarete geldiği bir gün, Hz. Ömer de kızı Hafsa'yı görmeye gelmişti. Hz. Ömer: "Kim bu kadın?" diye sormuş, Hafsa onun Esma bnt. Umeys olduğunu söyleyince Esma'ya dönüp: "Şu deniz yoluyla Habeşistan'a giden kadın mı?" demişti. Esma: "Evet." diye cevap verince Hz. Ömer: "Biz Medine'ye sizden önce hicret ettik. Bu yüzden Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem sizden daha yakınız." demişti. Bu sözler Esma'yı bir hayli kızdırdı. Pek çok zorlukla mücadele ettikleri Habeşistan hicretinin değerinin farkındaydı. Karşısındaki şahıs Ömer de olsa susmadı. Dönüp ona şöyle dedi: "Hayır, Allah'a yemin ederim ki siz Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem yanındaydınız. O aç olanınızı doyuruyor, cahil olanınıza öğüt veriyordu. Oysa biz Habeşistan'da, çok uzakta ve bizden hoşlanılmayan bir yerdeydik. Bunu sadece Allah ve Resûlü (sav) için yaptık." Esma gittikçe öfkeleniyordu: "Yemin ederim, senin bu söylediklerini Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem iletene kadar bir şey yiyip içmeyeceğim. Vallahi, biz eziyet görüyor ve korku içinde yaşıyorduk. Senin bu sözlerini yalan katmadan, hiç saptırmadan ve bir şey ilave etmeden (olduğu gibi) Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem bildireceğim." diye ekledi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem gelir gelmez Esma, Hz. Ömer'in sözlerini aktardı. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Esma'ya dönüp: "Sen ona ne dedin?" diye sordu. Esma neler söylediğini anlattı. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "O, bana sizden daha yakın değildir. O ve arkadaşları bir kere hicret ettiler. Siz ise ey gemi halkı, iki kere hicret ettiniz. "
(Buhârî, Meğâz1, 39; Buhârî , Meğazî, 39; Müslim, Fedailü's- sahabe, 169)

Resim---2269-) Siyasette hanımların üst görevlere yükselmesi konusunda Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem: "Yönetimini kadına teslim eden bir kavim, iflah olmaz." buyurduğu rivâyet edilmiştir.
(Buhârî, Meğâzî, 83; Tirmizî, Fiten 75)

(Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem göndermiş olduğu mektuplardan biri de İran hükümdarına yazılmıştı. Hükümdar mektubu okur okumaz öfkelenmiş ve yırtmıştı. Mektubuna yapılan bu hakaret Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem derinden yaraladı ve onlara beddua ederek: "(Mektubumu parçaladıkları gibi) Allah da onları paramparça etsin." buyurdu. Aynı sene bu hükümdar, oğlu Şîrûye tarafından öldürüldü. Şîrûye, iktidar hırsıyla bütün erkek kardeşlerini de öldürdü. Ancak saltanatı uzun sürmedi, kısa bir süre sonra kendisi de öldü. Ailede hükümdarlığı devralacak hiç erkek kalmadığı için İranlılar hicretin dokuzuncu senesinde devletin başına Şîrûye'nin kız kardeşi Boran'ı geçirdiler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem işte bu haberi duyunca: "Yönetimini kadına teslim eden bir kavim iflah olmaz." buyurdu.) (Ayni, Umdetü 'l- kari, XVIII, 75-76)

Resim---2270-) Haşimoğulları'ndan birkaç kişi Hz. Ebu Bekir'in evde olmadığı bir sırada onu ziyarete gelmişti. Esma evde yalnızdı ama misafirlerini geri çevirmedi, içeri buyur etti. Bir müddet sonra eve gelen Hz. Ebu Bekir, eşinin evde bir grup adamla oturduğunu görünce bir hayli rahatsız oldu. Yaşadığı rahatsızlığı Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem iletti. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem o gün minbere çıkarak ashabına şöyle seslendi: "Bugünden sonra hiç kimse, beraberinde bir ya da iki kişi olmadığı takdirde, kocası evde olmayan bir kadının yanına girmesin. ''
(Müslim, Selâm, 22)

Resim---2271-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: ''Allah'a ve ahiret gününe iman etmiş bir kadına, yanında mahremi olmadan bir gün ve bir gece boyunca sürecek bir yolculuğa çıkması helal olmaz." buyurmuştu.
(Buhârî, Taksıru's- salat, 4; Müslim, Hac, 419)

Resim---2272-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bir kadın, mahremi olmadan üç günlük yolculuğa çıkmasın." buyurmuştur.
(Buhârî, Taksıru's- salat, 4; Müslim, Hac, 421)

Resim---2273-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Adî'ye hitaben: "Eğer ömrün uzun olursa, devesi üzerinde yolculuk eden bir kadının, Allah'tan başka hiç kimseden korku duymadan: “Hire şehrinden kalkıp gelerek Kâbe'yi tavaf edeceğini göreceksin." demiştir.
(Buhârî, Menâkıb, 25)

Resim---2274-) Ashabtan biri Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem , hanımların tek başına yolculuk yapmaması gerektiğine dair hadisini duyunca Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem: " Yâ Resûlullah!, ben şu orduya katılarak savaşa gitmek istiyorum, hanımım ise haccetmek istiyor. Ben ise gazveye katılmak için ismimi yazdırdım." diyerek durumunu arz etmiştir. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem adama dönerek: "Hanımınla birlikte yola çık." buyurmuştur.
(Buhârî, Cezaû's- sayd, 26)

Resim---2275-) Medine' de bir bayram günü, kadınlar, erkekler, çocuklar bayram namazından sonra şehre dağılmaya başlamıştı. O sıralarda Habeşli bir grup, mescitte kalkanları ve mızrakları ile bir savaş gösterisi sunuyorlardı. Hz. Ömer, mescidde oyun sergilemeye hazırlanan bu grubun yanına öfkeyle sokuldu. Onları azarlayıp kovmak istediği her halinden belli idi. Habeşli grup şaşkındı. Onların bu halini gören Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem hemen Hz. Ömer'e müdahale etti: "Bırak onları." dedi. Habeşlilere: "Güven içinde oynayabilirsiniz." diyerek onları da rahatlattı. Dönüp Hz. Aişe'ye sordu: "Seyretmek ister misin?" Hz. Aişe: "Evet." diye karşılık verdi. Hz. Peygamber sırtındaki rida ile Hz. Aişe'yi örttü. Yan yana Habeşlilerin gösterisini seyretmeye başladılar. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ara ara: "Haydi haydi Erfideoğulları!" diyerek oyunculara cesaret veriyordu. Hz. Aişe sıkılmaya başlayınca Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ona dönüp: "Yeter mi?" diye sordu. Hz. Aişe de: "Evet." diye cevap verdi ve beraberce oradan ayrıldılar.
(Buhârî, İdeyn, 25; Buhârî, Nikâh, 115; Buhârî, Cihâd, 81, Müslim, İdeyn, 19)

Resim---2276-) Bir bayram gününde Medineli Müslümanlardan iki kız çocuğu def çalıp şarkı söylüyorlardı. O sırada evde olan Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de üzerine bir örtü almış yatıyordu. Hz. Ebu Bekir, kızını ziyarete geldiğinde böyle bir tabloyla karşılaşınca rahatsız olarak: "Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem evinde, hem de bir bayram gününde şeytan çalgısı mı?! " diyerek Hz. Aişe'yi azarladı. Resulullah: "Ey Ebu Bekir, onları kendi hallerine bırak. Her milletin bir bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır." buyurdu.
(Buhârî, İdeyn, 3; Müslim, İdeyn, 76)

Resim---2277-) Bir düğün merasiminden dönüyorlardı. Herkes gibi Medineliler de düğün ve eğlenceyi pek severlerdi; Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de Medinelileri... Kendisine doğru yaklaşan hanımlar topluluğunu görünce ayağa kalkan Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: ''Allah'a yemin ederim ki siz en sevdiğim insanlardansınız." dedi. Ensara duyduğu muhabbet böylesine derin ve anlamlıydı Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem . Sevgisini izhar eden bu sözleri üç kere tekrarladı.
(Buhârî, Menakıbu'l- ensar, 5; Müslim, Fedaılu’s- sahabe, 174)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

KADIN VE EĞİTİM!.

Resim---2278-) Ebü Said el-Hudri anlatıyor: "Bir kadın Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem (sav) gelerek, 'Ya Resülallah! Senin sohbetinden hep erkekler faydalanıyor. Bize bir gününü ayırsan da o gün sana gelsek, bize Allah'ın sana öğrettiğinden öğretsen.' dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, 'O halde şu şu günlerde toplanın. ' buyurdu. Bunun üzerine kadınlar toplandılar. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem onların yanına gelerek Allah'ın kendisine öğrettiklerinden onlara bir şeyler öğretti..."
(Müslim, Birr, 152)

Resim---2279-) Esma'nın Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem adet ve cünüplük sonrasında nasıl temizlenileceğini sormasına şahit olan Hz. Aişe, utanma duygularının öğrenme azimlerini engellemesine izin vermeyen Medineli hanımlara karşı hayranlığını şu sözleriyle dile getirmişti: "Şu ensar kadınları ne iyi kadınlardır! Utanma duyguları, onların dinlerini öğrenmelerine engel olmuyor."
(Müslim, Hayız, 61)

Resim---2280-) İbn Ömer'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: ''Allah'ın kadın kullarının Allah'ın mescitlerine gelmelerine engel olmayın."
(Müslim, Salat, 136)

Resim---2281-) İbn Abbas (ra) anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir bayram günü (namazgaha) çıktı. İki rekat namaz kıl(dır)dı ve (bu namazın) öncesinde ya da sonrasında başka namaz kılmadı. Sonra yanında Bilal olduğu halde kadınların olduğu saflara doğru gitti, onlara vaaz ve nasihatte bulunarak sadaka vermelerini istedi. Bunun üzerine hanımlar (Bilal'in sadakaları toplamak üzere açtığı eteğine) bilezik ve küpelerini atmaya başladılar."
(Buharı, Zekat, 21)

Resim---2282-)Ebü Musa el-Eş'arj'nin (ra) rivayet ettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: "Bir adam cariyesini güzelce terbiye eder ve ona iyi bir eğitim verir, sonra da azat edip onunla evlenirse, kendisine iki kat ecir vardır. .."
(Buharı, Enbiya, 48)

Resim---2283-) Has'am kabilesinden bir hanım, haccedemeyecek kadar yaşlı olan babasının yerine kendisinin haccedip edemeyeceğini Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem sormuş, o da "Evet (babanın yerine) haccedebilirsin." buyurmuştur.
(Buhârî, Hac, 1; Müslim, Hac, 407)

Resim---2284-) Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem yanına gelen bir kadın, "Birimiz elbisesinin üzerinde adet kanından dolayı oluşan bir leke görürse ne yapsın?" diye sormuştu. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, "Elbisesini eliyle ovalasın, sonra su ile ovuşturup sıksın, sonra üzerine su serpsin, sonra onunla namaz kılsın." buyurmuştur.
(Buhârî, Vudü', 63; Müslim, Tahâret, 110)

Resim---2285-) Basralı kadınlara tuvalette su kullanmalarını söyleyen Aişe annemiz, onlar aracılığı ile eşlerine de haber göndererek, "Kocalarınıza su ile temizlenmelerini söyleyin. Ben onlara bunu söylemekten haya ediyorum ama bilmeliler ki Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem su ile temizlenirdi." demiştir.
(Tirmizî, Tahâret, 15; İbn Hanbel VI, 94)

Resim---2286-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:"Hanımlarınız mescitlere gitmek için sizden izin isterlerse onlara izin verin. " "Ancak onlar koku sürünmemiş olarak camiye gelsinler. " buyurmuştur.
(Müslim, Salât, 137; Ebu Davûd, Salât, 52; Dârimî, Salât, 57))

Resim---2287-) Ümmü Hişam bnt. Harise b. Nu'mani, "Kaf süresini, her cuma hutbede okurken, bizzat Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem ağzından ezberledim." demiştir.
(Müslim, Cuma, 52, Ebu Davûd, Salât, 221-223)

Resim---2288-) Abdullah b. Mes'üd'un hanımı Zeyneb, Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem infakta bulunma konusundaki ısrarlı tavsiyelerini duyduktan sonra sadakasını fakir olan kocasına ve yeğenlerine vermeyi düşünmüş, bunu kocasına söylediğinde o da Resülullah'a sormasını istemişti. Bunun üzerine Zeyneb, Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem yanına gelmiş ancak kapının önünde ensardan Zeyneb isimli bir başka hanımın daha beklediğini ve onun da aynı şeyi sormaya geldiğini görmüştü. Konuyu Bilal-i Habeşi aracılığı ile Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem danıştıklarında, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Evet olur, hem de iki yönlü sevap olur: Yakın akrabayı gözetme sevabı ve sadaka sevabı. "
(Müslim, Zekât, 46; Nesâî, Zekât, 82)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

BEDEN MAHREMİYETİ!.

Resim---2289-) İbn Ömer' den (radiyallahu anhum) nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: ''Allah (başkasının saçından kendisine) saç ekleyen ve ekleten, dövme yapan ve yaptıran kadım rahmetinden uzaklaştırmıştır." buyurmuştur.
(Buharî, Libas, 83)

Resim---2290-) Ya'la (b. Ümeyye) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem açıkta gusleden bir adam gördü. Bunun üzerine minbere çıktı. Allah'a hamdedip, O'nu övdükten sonra: "Allah halimdir, haya sahibidir, kusurları örtendir. Hayâyı ve örtünmeyi sever. Biriniz gusledeceğinde kapalı yerde yıkansın." buyurdu.
(Nesâî, Gusül, 7 )

Resim---2291-) Misver b. Mahreme anlatıyor: "Bir gün ağır bir taş taşıyordum ve üzerimde ince bir peştamal vardı. Taş kucağımdayken peştamalını çözüldü ve onu yerine götürene kadar kucağımdan bırakamadım. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Dön de elbiseni al. Sakın çıplak dolaşmayın!” buyurdu.
(Müslim, Hayız, 78)

Resim---2292-) Hz. Aişe radiyallahu anha anlatıyor: "Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eylesin. Allah: “Başörtülerini yakalarının üzerine hadar salsınlar.” (Nûr 24/31) âyetini indirince, onlar (dışarıda giydikleri uzun) elbiselerinin kenarından kesip (elde ettikleri parça ile) derhal başlarını örttüler." buyurdu.
(Buharî, Tefsir, (Nur) 12)

Resim---2293-) Abdurrahman b. Ebu Said el-HudrI'nin, babasından naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Erkek erkeğin, kadın da kadının avret yerine bakamaz. Bir örtünün altında erkek erkeğin, kadın da kadının tenine dokunamaz. " buyurmuştur.
(Müslim, Hayız, 74; Ebü Davûd, Hammam, 2)

Resim---2294-) Muâiye: "Yâ Resûlullah!." dedi, "Örtülmesi gereken yerlerimizi kimin yanında örtelim?" diye sordu. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Hanımından ve câriyenden başka herkese karşı örtülmesi gereken yerlerini ört!." buyurdu. Muaviye sormaya devam etti: "Peki, bir erkek başka bir erkeğin yanında nerelerini örtmeli?" Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Gücün yettiğince avret yerlerini kimseye göstermemeye çalış!" buyurdu. Muaviye: "Kişi tek başına olunca ne kadar örtünmesi gerekir?" diye sordu. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kendisinden hayâ edilip utanılmaya en lâyık olan Allah'tır." buyurdu.
(Tirmizî, Edeb, 22; Ebu Davûd, Hamâm, 2)

Resim---2295-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bedeninin senin üzerinde hakkı var." buyurmuştur.
(Müslim, Sıyam, 182)

Resim---2296-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:"Adet görme çağına gelen kızın namazı ancak başörtüsü ile kabul edilir." buyurmuştur.
(Tirmizî, Salât, 160; Ebu Davûd, Salât, 84)

Resim---2297-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ashabından birinin dizlerinin üst kısmı görülecek şekilde bacaklarını açarak oturduğunu görünce: "Uyluğunu ört. Çünkü uyluk avrettendir." buyurmuştur.
(Tirmizî, Edeb, 40; Ebu Davûd, Hamâm, 1)

Resim---2298-) Zeyneb bnt. Cahş ile evlendiği gün, düğün yemeğinin yenmesinden sonra insanlar dağıldığı halde birkaç kişi ısrarla Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem odasında oturup sohbet etmeye devam etmişti. Onu eşiyle yalnız bırakmayı düşünemeyen bu adamlardan sıkılıp kendini dışarı atan Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber'in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber'i rahatsız etmekte fakato sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. . ." ilk hicab âyetleri nazil olmuştu.
(Ahzâb 33/53; Müslim, Nikah, 93)

Resim---2299-) Bir kişi Resûlullah'a sallallahu aleyhi veselleme: " Yâ Resûlullah!. Annemin yanına girmek için izin isteyecek miyim?" diye sorduğunda O: "Evet." buyurmuştur. O kişi: "Ben onunla aynı evde oturuyorum." deyince Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "(Yanına gireceğinde) ondan izin iste." diye cevabını tekrarlamıştır. Bu sefer sözünü sürdürüp: "Ona ben hizmet ediyorum." diye üsteleyince Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ondan izin iste, onu çıplak olarak görmek ister misin?" demiştir. Adam doğal olarak: "Hayır," demiş, bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "O halde, izin almadan annenin yanına girme." buyurmuştur.
(Muvatta', İstizân, 1)

Resim---2300-) Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem, genç bir kadının güzelliğinden gözlerini alamayan amcasının oğlu Fadl'ın yüzünü bizzat mübârek eliyle tutup öbür tarafa çevirmiştir.
(Buhârî, Hac, 1)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

ENGELLİLİK!.

Resim---2301-) Enes b. Malik (radiyallahu anhu) diyor ki: "Ben Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in şöyle buyurduğunu işittim: “Yüce Allah, İki sevgilisi (olan gözlerini almak sûreti) ile kulumu sınadığımda sabrederse, bu ikisine karşılık ona cenneti veririm.” buyurdu. "'
(Buharî, Merda, 7)

Resim---2302-) Ebu Zer anlatıyor: "Yâ Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, zenginler sevapları götürüyor! Namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar ve haccediyorlar!" dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Siz de namaz kılıyorsunuz, oruç tutuyorsunuz ve haccediyorsunuz." buyurdu. "Ama onlar sadaka da veriyor, biz veremiyoruz." dedim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Sen de sadaka verebilirsin. Yoldaki kemiği kaldırıp kenara koyman sadakadır. (Amâya veya yol sorana) yol göstermen sadakadır. Gücünle güçsüz birine yardım etmen sadakadır. Konuşmakta güçlük çekenin meramım ifâde etmen sadakadır..." buyurdu.
(İbn Hanbel, V, 152)

Resim---2303-) Ebu Hüreyre'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: ''Allah, sizin görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar. " buyurmuştur.
(Müslim, Birr, 34)

Resim---2304-) Hz. Aişe'den (radiyallahu anha) naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Batan bir diken bile olsa Müslüman'ın başına gelen her bir musibeti, Allah onun günahlarına kefaret kılar. " buyurmuştur.
(Buharî, Merda, 1)

Resim---2305-) Mekke'nin ileri gelen müşriklerinden biriyle konuşmaktaydı. İslam hakkındaki sohbet hayli koyulaşmıştı. Tam o esnâda ama sahabilerden Abdullah b. Ümmü Mektüm, irşad edilmeye ihtiyacı olduğunu söyleyerek çıkageldi. "Bana doğru yolu göster, Yâ Resûlullah! " dedi. Onun zamansız gelişine canı sıkılan Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, yüzünü çevirip konuştuğu şahsa döndü ve: "Söylediklerimde herhangi bir sorun görüyor musun?" diye sordu. Adam: "Hayır." diye cevap verdi. İşte Peygamberimiz, tam da muhatabının İslam'ı kabullenmesi konusunda ümitlendiği esnâda, Yüce Allah'ın şu âyetlerine muhatap oldu: "(Peygamber), amanın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çeviriverdi! Sen nereden biliyorsun, belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da bu öğüt ona fayda verecek! Kendini muhtaç görmeyene gelince, sen ona yöneliyorsun! (İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne! Fakat koşarak ve (Allah'tan) korkarak sana gelenle ilgilenmiyorsun! Hayır böyle yapma, şüphesiz bu ayetler bir öğüttür, dileyen ondan öğüt alır. "
(Abese 80/1-12, Tirmizî, Tefsirül Kurân, 80; Muvatta, Kur'ân, 4)

Resim---2306-) Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem vahiy katiplerinden Zeyd b. Sabitten rivayet edildiğine göre: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, “Mü’minlerden (cihada katılmayıp) oturanlarla malları ve canları ile Allah yolunda cihad edenler bir olmaz.” âyetini yazdırıyordu. Tam bu sırada yanına İbn Ümmü Mektum geldi ve: “Yâ Resûlullah!. Vallahi cihada gücüm yetseydi, mutlaka ben de savaşırdım!” dedi. Bunun üzerine aynı ayet Yüce Allah tarafından: “gayru ulî’d- darar: özür sahipleri hariç” kısmı eklenmek sûretiyle yeniden indirildi." buyurdu.
(Nisâ, 4/95; Buhârî, Tefsir, (Nisâ) 18; Buhâri, Fedailü'l Kur'an, 4)

لاَّ يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أُوْلِي الضَّرَرِ وَالْمُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدِينَ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ عَلَى الْقَاعِدِينَ دَرَجَةً وَكُلاًّ وَعَدَ اللّهُ الْحُسْنَى وَفَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدِينَ عَلَى الْقَاعِدِينَ أَجْرًا عَظِيمًا
"Resim--- “Lâ yestevî’l- kâıdûne minel mu’minîne gayru ulî’d- darari vel mucâhidûne fî sebîlillâhi bi emvâlihim ve enfusihim. Faddalallâhul mucâhidîne bi emvâlihim ve enfusihim alâl kâidîne dereceh(dereceten). Ve kullen vaadallâhul husnâ. Ve faddalallâhul mucâhidîne alâl kâıdîne ecran azîmâ(azîmen).: Özür sahibi olmayan mü'minlerden (savaşa gitmeyip) oturanlar ile Allah’ın yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler bir (eşit) değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri derece bakımından, oturanların üstünde faziletli kıldı ve Allah hepsine “Hüsna”yı vaadetti. Ve Allah mücahitleri, oturup kalanlar üzerine “büyük ecir” ile üstün kıldı.” (Nisâ 4/95)

Resim---2307-) Bir başka ama sahabi olan İtban b. Mâlik'ten şöyle anlatıyordu: "Salimoğulları Yurdu'nda kabileme namaz kıldırmaktaydım. Onlarla benim evim arasında bir vâdi vardı ve yağmur yağdığında onların mescidine geçmem zorlaşıyordu. Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem giderek O’na: “Yâ Resûlullah! Benim gözlerim iyi görmüyor. Benimle kabilem arasındaki dere, yağmur yağdığında taşıyor ve oradan geçmek bana meşakkat veriyor. Evime gelmeni ve bir yerinde namaz kılmanı istiyorum ki ben de orayı mescid edineyim.” dedim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Bunu yapacağım.” buyurdu. Ertesi sabah güneş yükseldikten sonra Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile Ebu Bekir bana geldiler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem içeri girmek için izin istedi. Ben de ona izin verdim. Eve girdiğinde oturmadı: “Evinin neresinde namaz kılmamı istersin?” buyurdu. Ben de kendisine, namaz kılmayı arzu ettiğim yeri gösterdim. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem namaza durdu ve tekbir aldı. Biz de onun arkasında saf olduk. İki rekat kıldırdı, sonra selâm verdi. O selâm verdiği zaman biz de selâm verip, namazdan çıktık."
(Buhârî, Teheccüd, 36; Müslim, Mesacid, 263)

Resim---2308-) Mekke fethedildiğinde Hz. Ebu Bekir, yaşlı ve de ama olan babası Ebu Kuhafe'yi, Resûlullah'ı sallallahu aleyhi vesellem ziyâret etmek üzere getirmişti. Bu durumdan rahatsız olan Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bu ihtiyarı evde bıraksaydın da, ben onun yanına gitseydim ya!" buyurmuştur.
(İbn Hanbel, VI, 350)

Resim---2309-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Yüce Allah, İsrailoğulları'ndan, biri alacalı, biri amâ ve biri kel üç kişiyi imtihan etmek ister. Bir melek göndererek onları iyileştirir. Sonra da deve, sığır ve koyun gibi doğurgan hayvanlardan en çok istediklerini lütfederek onları zengin eder. Yıllar sonra melek, sırayla her birinin önceki sûretine girerek ziyâretlerine gider ve Allah'ın kendilerine verdiği bu mallardan Allah rızası için ister. Alacalı ile kel, bu malları miras yoluyla elde ettiklerini söyleyerek ona bir şey vermezler. Cezâ olarak her ikisi de eski hallerine döner. Amâ ise: "Ben bir amâ idim. Allah bana görme duyumu geri verdi. Fakirdim, beni zengin etti. İstediğini al!. Vallahi Allah için aldığın hiçbir şeye engel olmayacağım." der. Bunun üzerine melek: "Malın sende kalsın! Siz sadece imtihan edildiniz ve Allah senden razı oldu, diğer iki arkadaşına ise öfkelendi." şeklinde cevap verir.
(Buhârî, Enbiya, 51; Müslim, Zühd, 10)

Resim---2310-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bir şeyi (aşırı) sevmen, seni kör ve sağır eder!" buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Edeb; 115-116; İbn Hanbel, V, 194)

Resim---2311-) Câbir b. Abdullah'ın anlattığına göre bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Haydi, bizi Vakıfoğulları'ndaki şu iyi gören (basir) adamı ziyarete götürün! " buyurur. Halbuki kastettiği şahıs amâdır.
(Beyhakî, es Sünenü'l- Kübrâ, X, 333)

Resim---2312-) Engelli sahabi de İmran b. Husayn hasta iken nasıl namaz kılacağını sormuş, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "(Mümkünse) ayakta kıl. Şâyet buna gücün yetmiyorsa oturarak kıl. Buna da gücün yetmiyorsa yanüstü yatarak kıl!" buyurmuştur.
(İbnu'l Esir, Usdu'l- gabe, IV, 270; Buhârî, Taksiru's- salât, 19; Ebu Davûd, Salât, 174-175)

Resim---2313-) Topal bir sahabı olan Amr b. Cemüh bir gün Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem gelerek, "Yâ Resûlullah!. Ne dersin, eğer ben şehid oluncaya kadar Allah yolunda savaşırsam, cennette bu (topal) ayağım düzelmiş bir şekilde yürüyebilecek miyim?" diye sorunca Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Evet." dedi. Bunun üzerine Amr, kardeşinin oğlu ve hizmetçileri Uhud Savaşı'nda birlikte savaşarak şehid oldular. Savaş meydanında Amr'ın cenâzesiyle karşılaşan Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ben sanki seni cennette bu ayağın iyileşmiş bir vaziyette yürürken görüyor gibiyim." buyurdu.
(İbn Hanbel, V, 300)

Resim---2314-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir savaşta şöyle buyurmuştu: "Medine'de öyle insanlar kaldı ki geçtiğimiz her bir derede ve tepede onlar da bizimle beraberdi. Onları mâzeretleri alıkoydu. "
(Buhârî, Cihâd, 35; Ebu Davûd, Cihâd, 19)

Resim---2315-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Özürlülerden sakının! '' buyurmuştur.
(Sehâvi, el Mekasidü'l- hasene, 18)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

YAŞLILIK!.

Resim---2316-) Mutarrif b. Abdullah b. Şihhir'in, babasından rivayet ettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Âdemoğlu, kendisini kuşatan ölümcül tehlikelerle birlikte var edilmiştir; bu tehlikeleri atlatsa bile, ihtiyarlığa yakalanır ve neticede ölür. " buyurmuştur.
(Tirmizî, Kader, 14)

Resim---2317-) Enes (b. Mâlik) diyor ki: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şu dualar ile Allah'a yalvarırdı: “Allah'ım! Cimrilikten, tembellikten, ömrün en rezil/düşkün zamanından, kabir azabından, hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım. "
(Müslim, Zikir, dua, tevbe ve istiğfar, 52)

Resim---2318-) Amr b. Abese' den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kim saç ve sakalını Allah yolunda (çalışırken) ağartırsa, bu (beyazlık) kıyamet günü kendisi için nur olur. " buyurmuştur.
(Tirmizî, Fedailü'l- cihad, 9)

Resim---2319-) Enes b. Mâlik'in rivayet ettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşından dolayı hürmet ederse, Allah da ona yaşlılığında kendisine hürmet edecek birisini hazırlar." buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 75)

Resim---2320-) Amr b. Şuayb'ın, babası aracılığı ile dedesinden naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Küçüğümüze merhamet etmeyen ve büyüğümüzün saygınlığını kabul etmeyen bizden değildir." buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 15)

Resim---2321-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Âdemoğlu büyürken beraberinde şu iki şey de büyür: Mal sevgisi ve uzun ömür/yaşama isteği. " buyurmuştur.
(Buhârî, Rikâk, 5; Müslim, Zekât, 11)

Resim---2322-) Asâsına dayanarak yanına gelen ihtiyar Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem: "Yâ Resûlullah! Bazı hata ve günahlarım oldu, affolunur muyum?" diye sormuş, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: ''Allah'tan başka ilâh olmadığına şahidlik etmedin mi?" buyurmuştur. Bunun üzerine ihtiyar: "Elbette (şahitlik ettim) ve yine şahidlik ederim ki, sen Allah'ın Resulüsün." deyince Peygamberimiz aleyhisselâm: "O halde, (önceki) bütün aldatma ve kötülüklerin aff olundu." buyurmuştur.
(İbn Hanbel, IV, 385)

Resim---2323-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Beli bükülmüş ihtiyarlar, süt emen bebekler ve otlayan hayvanlar olmasa idi, üzerinize azab yağardı. " buyurmuştur.
(Taberanî, el Mücemü'l- Kebir, 309; Beyhakî, es Sünenü'l- Kübrâ, III, 386)

Resim---2324-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Rabbin rızası, anne babanın rızasına bağlıdır. Rabbin öfkesi ise anne babanın öfkesine bağlıdır."buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 3)

Resim---2325-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Akrabalarıyla ilişkisini kesen kimse cennete giremez. " buyurmuştur.
(Buhârî, Edeb, 11; Müslim, Birr, 19)

Resim---2326-) Resûlullah sallallahu aleyhi veselle: "Burnu yere sürtünsün!" buyurur. Ve bu sitem dolu ifâdeyi üç defa tekrarlar. Ashab: "Ya Resülallah, kimdir o?" diye sorunca Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Yanında annesi ile babasından biri yahut her ikisi ihtiyarlayıp da cennete giremeyen kişidir. " buyurmuştur.
(Müslim, Birr, 10)

Resim---2327-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimiz: "Allah Teâlâ, sünnete bağlı bir şekilde istikamet üzere yaşayan, saçları ağarmış ihtiyar bir Müslüman kendisine dua ettiğinde, kuşkusuz ona istediğini vermekten haya eder." buyurmuştur.
(Taberânî, el Mutemu'l- evsat, V, 270)

Resim---2328-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, cemaatle namaz kılarken arkasında en yaşlılardan başlanarak saf tutulması gerektiğini bildirerek: "Pazar yerlerindeki gibi karmakarışık olmaktan sakının'' buyurmuştur.
(Müslim, Salât, 123)

Resim---2329-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İhtiyar bir Müslüman'a, Kur'ân'ın belirlediği sınırları aşmayan ve ondan uzak kalmayan bir Kur'ân hafızına hürmet etmek ve adaletli devlet başkanına hürmet göstermek, Allah'a duyulan saygıdandır." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Edeb, 20)

Resim---2330-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Biriniz insanlara namaz kıldıracak olursa, hafif tutsun. Çünkü içlerinde zayıf olanı, hasta olanı, yaşlı olanı var. Kendi kendine namaz kıldığında ise (namazını) istediği kadar uzatsın." buyurmuştur.
(Buhârî, Ezan, 62)

Resim---2331-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ''...Allah'ım! Günahlarımı kar ve dolu suyu ile temizle ve beyaz elbiseyi kirden arındırdığın gibi kalbimi hatalardan arındır. Benimle hatalarımın arasını da doğu ile batının arasını açtığın gibi aç. Allah'ım! Tembellikten, bunaklık derecesinde yaşlılıktan, günahtan ve borçlu kalmaktan sana sığınırım. " buyurmuştur.
(Müslim, Zikir, 49; Tirmizî, Deavât, 76)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

YETİM!.

Resim---2332-) Sehl (b. Sa' d) anlatıyor:"Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle (yan yana) olacağız.” buyurdu ve aralarını hafifçe açarak işâret parmağıyla orta parmağını gösterdi."
buyurdu.
(Buharî, Talâk, 25)

Resim---2333-) Avf b. Malik el-Eşcai'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ben ve (karşılaştığı sıkıntılar ve bakımsızlık yüzünden) yanakları kararmış kadın kıyamet gününde şu ikisi (işâret parmağı ve orta parmak) gibi (yakın) olacağız. O kadın ki kocasının ölümü sebebiyle dul kalır da asil ve güzel olduğu halde çocukları yetişinceye ya da ölünceye kadar kendisini yetim çocuklarının bakımına hasreder (ve evlenmez)." Bunu söylerken (Hz. Peygamber'in yaptığı gibi) ravî Yezid de orta parmağı ile işâret parmağını birleştirerek işâret etti.” buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Edeb, 120, 121)

Resim---2334-) İbn Abbas'tan nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Müslümanlar arasında kim bir yetimi yiyecek ve içeceğini üstlenecek şekilde sahiblenirse, affedilmeyecek bir günah işlememişse, Allah onu mutlaka cennete koyar. " buyurmuştur. (Tirmizî, Birr, 14)

Resim---2335-) Ebü Hüreyre'den nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Müslümanlar(ın evleri) arasında en hayırlı ev, içinde kendisine iyi davranılan bir yetimin bulunduğu evdir. Müslümanlar arasında en kötü ev ise, içinde kendisine kötü davranılan bir yetimin bulunduğu evdir." buyurmuştur.
(Ibn Mâce, Edeb, 6)

Resim---2336-) Ebu Hüreyre'nin naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Allah'ım, ben iki zayıfın; yetim ve kadının hakları konusunda (insanları) şiddetle uyarıyorum, onların haklarına el uzatılmasını (özellikle) yasaklıyorum." buyurmuştur.
(İbn Mâce, Edeb, 6; İbn Hanbel, II , 440)

Resim---2337-) Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem kızı Fatıma, yanında iki hanımla birlikte gelerek, savaş esirlerinden ev işlerinde kendilerine yardımcı olacak kadınlar tahsis etmesini istediklerinde, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bedir'in yetimleri sizden daha önceliklidir." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Harâc, 19-20)

Resim---2338-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:"Her türlü malda zekattan başka ödenmesi gereken haklar da vardır." buyurmuştur.
(Tirmizî, Zekât, 27)

Resim---2339-) Abdullah b. Abbas'ın naklettiğine göre, "Yetimin malına yaklaşmayın; yalnız ergenlik çağına erişinceye kadar (onun malına) en güzel biçimde yaklaşabilirsiniz." âyeti ile "Yetimlerin mallarım haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir." âyeti inince yanında yetim bulunanlar hemen Hz. Peygamber'in meclisinden ayrılıp o yetimin yemeğini kendi yemeklerinden, içeceğini de kendi içeceklerinden ayırmışlardı. Bu sefer de yetimin sofrasındaki yemeğinden bir miktar artmaya başladı. Yetimin malını haksız yere yemeyelim diye onlar kalan yemeği de saklıyorlardı. Ama bu yemek beklediği için bozuluyordu. Bu durum ashaba zor gelmeye başladı. Olanı biteni Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem anlattılar. Çok geçmedi ki, "Sana yetimler hakkında soruyorlar. De ki: Onları iyi yetiştirmek (yüz üstü bırakmaktan) daha hayırlıdır. Eğer onlarla birlikte yaşarsanız, (unutmayın ki) onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah, işleri bozanla düzelteni bilir. Eğer Allah dileseydi, sizi de zahmet ve meşakkate sokardı. Çünkü Allah güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir." âyet-i kerimesi indi. Bunun üzerine sahabe-i kiram yetimlerin yiyeceklerini kendi yiyecekleriyle, içeceklerini de kendi içecekleriyle karıştırdılar.
(Nisâ 4/10; Bakara 2/220; Ebu Dâvûd, Vesâyâ, 7)

Resim---2340-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz: "Dikkat edin! Kim malı olan bir yetimin velisi olursa, o malı ticarette değerlendirsin ve onu (çoğalmadığı için) zekatın yiyip tüketmesine terk etmesin." buyurmuştur.
(Tirmizî, Zekât, 15)

Resim---2341-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ergenlik çağına geldikten sonra yetimlik yoktur. " buyurmuştur.
(Ebu Dâvûd, Vesâyâ, 9)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

TOPLUMSAL HAYAT!.

Resim---2342-) Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem eşi Hz. Aişe'nin (radiyallahu anha) naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İnsanların en kötüsü, şerrinden dolayı insanların kendisinden çekindiği kimsedir." buyurmuştur.
(Muvatta', Hüsnü'l- hulk, 1)

Resim---2343-) Bera' b. Azib (radiyallahu anhu) şöyle demiştir: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bize şu yedi şeyi emretti: “Hastayı ziyaret etmek, cenazeyi (kabre kadar) takip etmek, aksırana Allah'tan rahmet dilemek, zayıfa yardım etmek, mazluma yardım etmek, selamı yaymak ve yemin edenin yeminini tasdik etmek."
(Buharî, İsti'zan, 8 )

Resim---2344-) Hz. Aişe'den nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ona: "Rıfktan (yumuşak davranmaktan) nasibi verilen kimseye, dünya ve ahiret iyiliklerinden de nasibi verilmiştir. Sıla-i rahim (akrabalık ilişkilerini gözetmek), güzel ahlak ve iyi komşuluk, beldeleri ma’mur (yaşanır) hale getirir ve ömürleri uzatır." buyurmuştur.
(İbn Hanbel, Vl, 159)

Resim---2345-) Nu'man b. Beşîr'den rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Mü’minler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer." buyurmuştur.
(Müslim, Birr, 66)

Resim---2346-)Ebü Hüreyre'den rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Mü’min cana yakındır. (İnsanlarla) yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur." buyurmuştur.
(İbn Hanbel, 11, 400)

Resim---2347-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem , kendisini ibâdete verip âilesini ihmal ettiği için eşi Havle bnt. Hakim tarafından Hz. Aişe'ye şikayet edilen Osman b. Maz'un'u da, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ey Osman! Bize ruhbanlık emredilmedi. Bende senin için bir örnek yok mu? Vallahi, Allah'tan en çok korkanınız ve O'nun koyduğu sınırları en çok gözeteniniz benim!" diye uyarmıştır.
(İbn Hanbel, VI, 226)

Resim---2348-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Müslümanı: "Elinden ve dilinden Müslümanların selâmette olduğu: "Mü’mini ise: "İnsanların canları ve malları hususunda kendilerine zarar vermeyeceğinden emin oldukları" kimse olarak belirtmiştir.
(Tirmizî, İmân, 12)

Resim---2349-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Zandan sakının! Çünkü zan, sözün en yalanıdır. Birbirinizin eksikliğini bulmaya çalışmayın, birbirinizin özel ve mahrem hayatını da araştırmayın. Birbirinize hased etmeyin, birbirinize sırtınızı dönmeyin (küsmeyin), birbirinize kin ve nefret de beslemeyin. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olun!" buyurmuştur.
(Buhârî, Edeb, 57)

Resim---2350-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Dul bir kadının ve fâkirin işleri için koşturan kimse, Allah yolunda cihad eden yahut geceyi namazla gündüzü oruçla geçiren kimse gibidir." buyurmuştur.
(Buhârî, Nafâkât, 1)

Resim---2351-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İki kişinin arasında adaletle karar vermen bir sadakadır. Hayvanına binmek isteyen bir kimseyi hayvana bindirmen yahut eşyâsını hayvana yüklemen bir sadakadır. Güzel söz bir sadakadır. Namaza giderken attığın her adım bir sadakadır. İnsanlara eziyet veren şeyleri yoldan kaldırman (bile) bir sadakadır." buyurmuştur.
(Müslüm, Zekât, 56)

Resim---2352-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem : "Gözü (harama bakmaktan) sakınmak, rahatsızlık verecek şeyleri ortadan kaldırmalarını, selâma karşılık vermelerini, (insanları) iyiliğe dâvet edip kötülükten sakındırmak sûretiyle kenarına oturdukları yolun dahi hakkını vermelerini" buyurmuştur.
(Buhârî, Mezâlim, 22; Müslim, Libâs ve zînet, 114)

Resim---2353-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı şekilde davrananlarınızdır." buyurmuştur.
(Tirmizî, Menâkıb, 63; İbn Mâce, Nikah, 50)

Resim---2354-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Mü’minler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer." buyurmuştur.
(Müslim, Birr, 66)

Resim---2355-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem :"Kim, görsünler ve duysunlar diye iş yaparsa, Allah kıyamet günü onun maksadının gösteriş ve insanlara duyurma olduğunu ortaya çıkarır!'' buyurmuştur.
(Darimî, Rikak, 15; İbn Hanbel, V, 270)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

TOPLUMSAL DAYANIŞMA VE ÜLFET!.

Resim---2356-) Ebü Hüreyre' den nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Mümin cana yakındır. (İnsanlarla) yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur." buyurmuştur.
(İbn Hanbel, II, 400)

Resim---2357-) Abdullah b. Ömer'in naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: ''Allah için size sığınan kimseye sığınak olun. Allah için isteyen kimseye verin. Sizi dâvet edene icâbet edin, size bir iyilik yapana karşılığını verin. Eğer onun karşılığını verecek bir şey bulamazsanız, karşılıkta bulunduğunuza kanaat getirinceye kadar ona dua edin." buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Zekât, 38)

Resim---2358-) Abdullah b. Amr'ın naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete girmek isterse Allah'a ve âhirete inanırken ölüm kendisine erişsin. İnsanların kendisine nasıl davranmalarını istiyorsa, o da onlara öyle davransın." buyurmuştur.
(İbn Hanbel, 11, 192; Müslim, İmâre, 46)

Resim---2359-) Abdullah b. Mes'üd'un naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kendisi cehennem ateşine ve cehennem ateşi de kendisine haram olan kişiyi size bildireyim mi? Cana yakın, yumuşak huylu, kolaylaştırıcı kimse." buyurmuştur.
(Tirmizî, Sıfatü'l-kıyâme, 45)

Resim---2360-) Zühri, Enes b. Malik'ten (radiyallahu anhu) Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Birbirinize nefret ve düşmanlık beslemeyin. Birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olun! Bir Müslüman'ın (din) kardeşine üç günden fazla küsmesi helal değildir."
(Buhârî, Edeb, 57)

Resim---2361-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem : "Ey İnsanlar! Allah sizden câhiliye gururunu ve atalarla övünme âdetini gidermiştir. İnsanlar iki gruptur: İyi, takvâ sahibi, Allah katında değerli kişi ve günahkâr, bedbaht Allah katında değersiz kişi. İnsanlar, Âdem'in çocuklarıdır ve Allah, Âdem'i topraktan yaratmıştır. Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! Doğrusu biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdâr olandır. "'
(Hucurât . 49/ 13; Tirmizî, Tefsiru’l- Kur'ân 49)

Resim---2362-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem : " ... İnsanların en hayırlısı, insanlara en fazla yararı dokunandır." buyurmuştur.
(Kudâî, Müsnedü'ş- şihâb, 1, 365)

Resim---2363-) Mudar kabilesinden mağdur oldukları her hallerinden belli olan birtakım insanlar Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem yanına geldiler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem onları gördüğünde çok etkilendi ve Bilal'e ezân okumasını emretti. Namazı kıldırdıktan sonra bir konuşma yaptı. "Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan Rabbinizden korkun..." âyetini okudu ve: "Kişi dinarından, dirheminden, elbisesinden, bir sa' buğdayından, bir sa' kuru hurmasından (bir sa' ölçek: bir hacim ölçüsü birimi olup yaklaşık 2.75 litreye tekabül eder) -yarım hurma bile olsa- tasadduk etmelidir." buyurdu. . Derken ensardan bir zât avucuna sığmayacak kadar büyük bir kese getirdi. Sonra orada bulunan sahabiler birbiri ardınca bir şeyler getirdiler. Neticede yiyecek ve elbiseden müteşekkil iki yığın ortaya çıktı. Müslümanların bu duyarlılığı, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’i sevindirmiş ve o şöyle buyurmuştu: "Her kim İslam'da güzel bir gelenek başlatırsa, hem yaptığının ecrini hem de kendisinden sonra aynı şeyi yapanların ecrini kazanır. Onu yapanların kendi ecirlerinden de bir şey eksilmez. Her kim de İslam'da kötü bir gelenek başlatırsa, hem yaptığının günahını hem de kendisinden sonra onu yapanların günahını yüklenir. Onların günahlarından da hiçbir şey eksilmez." buyurmuştur.
(Nisâ 4/1; Müslim, Zekât, 69)

Resim---2364-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kendisine bir ikramda bulunulan kişi, imkanı varsa karşılığını versin. İmkanı yok ise (ikramda bulunanı) hayırla yad etsin. Çünkü hayırla yâd eden kimse, teşekkür etmiş olur. Bunu yapmayan ise nankörlük etmiş olur ..." buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 87)

Resim---2365-) Bir sefer esnasında biniti üzerinde Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem huzuruna gelip sağına soluna bakınan sahabinin ihtiyacını fark eden Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Yanında fazla biniti olan onu biniti olmayana versin, yanında fazla azığı olan da onu azığı olmayana versin." buyurmuştur.
(Müslim, Lukata, 18)

Resim---2366-) Bir sefere çıktıklarında ya da kıtlık zamanlarında yiyeceklerini bir yerde toplayıp sonra da eşit olarak taksim eden Eş'ar Kabilesine, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ben onlardanım, onlar da benden." ifâdeleriyle taltif etmiştir.
(Buhârî, Şirket, 1; Müslim, Fedailu's- sahabe, 167)

Resim---2367-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem birlikte bir seferde iken sahabilerden bazılarının yiyecekleri bitmiş, seyir halinde iken bağlı develere rastlayınca hemen onları sağmaya başlamışlardır. Bunu gören Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem kendilerini onların sahiplerinin yerine koymalarını isteyerek: "Onlar gelip sizin yiyeceğinizi alsalar bu hoşunuza gider mi?" buyurmuştur. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Sakın bir kimse izin almaksızın başkasına ait davarları sağmasın." uyarısında bulunduktan sonra da, aynı şekilde şu soruyu yöneltir: "Sizden biri, kilerine varılıp kilidinin kırılarak yiyeceklerinin yağmalanmasından hoşlanır mı?" buyurmuştur.
(İbn Hanbel, II, 406; Buhârî, Lukata, 8; Müslim, Lukata, 13)

Resim---2368-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem asasına dayanarak bir topluluğun yanına geldiğinde, onlar Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem için ayağa kalkmışlardı. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Farslıların ulularına yaptıkları gibi yapmayın." buyurmuştur.
(İbn Mâce, Dua, 2)

Resim---2369-) Resûlullah'ıh sallallahu aleyhi vesellem huzurunda bir arkadaşını öven kimseye defalarca: "Yazık sana! Arkadaşının boğazını kestin." ifâdesiyle uyarıda bulunmuş ve: "Sanıyorum falanca şöyle şöyledir. Hesabı görecek olan da Allah'tır ve Allah'a karşı hiç kimseyi tezkiye etmeye kalkmam." şeklinde ihtiyatlı beyânlarda bulunulmasını tavsiye etmiştir.
(Buhârî, Sehadat, 16; Müslim, Zühd, 69)

Resim---2370-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem : "Meddahları (övgü düzenleri) gördüğünüzde yüzlerine toprak saçın." buyurmuştur.
(Müslim, Zühd, 69)

Resim---2371-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem; Okuyla birlikte mescide uğrayan birine: "Onun temrenine (demir ucuna) sahip çık." buyurmuştur.
(Darimî, Salât, 119)

Resim---2372-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem : "Kendisi cehennem ateşine ve cehennem ateşi de kendisine haram olan kişiyi size bildireyim mi? Cana yakın, yumuşak huylu, kolaylaştırıcı kimse." buyurmuştur.
(Tirmizî , Sıfatu'l- kıyame, 45)

Resim---2373-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şu temsili getirerek: "İnsanlara borç veren bir tüccar vardı. Zorda kalmış (borcunu ödeyemeyecek) birisini görünce hizmetçilerine: “Buna müsamaha gösterin, umulur ki Allah da bize müsamaha gösterir.” derdi. İşte bu nedenle Allah o tüccara müsamaha gösterdi." buyurmuştur.
(Buhârî, Büyu, 18)

Resim---2374-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem : ''Allah, alışın, satışın ve ödemenin müsamahalı olanını sever." buyurmuştur.
(Tirmizî, Büyü', 75)

Resim---2375-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Geçmiş toplumların hastalığı size de bulaştı: Haset ve kin beslemek! İşte bunlar, kökten yok edicidir. Saçı tıraş eder demiyorum, aksine dini kökünden kazıyıp yok eder. Bu canı bu tende tutan Allah'a yemin ederim ki iman etmeden cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmeden de mümin olamazsınız ...'' buyurmuştur.
(Tirmizî, Sıfatü'l- kıyame, 56)

Resim---2376-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem : "İnsanların arasına karışarak onların eziyetlerine sabreden kimse, insanların arasına karışmayıp eziyetlerine sabretmeyen kimseden daha hayırlıdır." buyurmuştur.
(Tirmizî, Sıfatü'l- kıyame, 55)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

**
ÖRF VE ÂDETLER!.

Resim---2377-) Cerir b. Abdullah'ın naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kim İslam'da güzel bir işe öncülük eder ve kendisinden sonra bununla amel edilirse kendisinden sonra o işi yapanlar gibi sevab alır. Üstelik onların sevablarından da bir şey eksilmez. Kim de İslam'da kötü bir davranışa ön ayak olur ve kendisinden sonra bununla amel edilirse, kendisinden sonra onu yapanlar gibi günah alır. Onların günahlarından da bir şey eksilmez." buyurmuştur.
(Müslim, ilim , 15)

Resim---2378-) Ca'fer b. Muhammed, babasından naklediyor: "Câbir b. Abdullah'ın yanına vardım ve şöyle dedim: “Bana Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in Vedâ Haccı'ndan haber ver!.” …O da Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in şöyle buyurduğunu söyledi: “...Ey insanlar) şunu iyi bilin ki câhiliye zihniyetinden kaynaklanan her şey ayaklarımın altındadır..."
(Müslim, Hacc, 147)

Resim---2379-) Enes b. Malik şöyle demiştir: "Sene içerisinde câhiliye halkının eğlence düzenlediği iki gün vardı. Peygamber aleyhisselâm Medine'ye geldiğinde: “Sizin de eğleneceğiniz iki gününüz oldu. Allah, câhiliyedeki o günleri sizin için daha hayırlı iki günle değiştirdi. Bunlar Ramazan ve Kurban Bayramı günleridir.” buyurdu.
(Nesaî, İdeyn, 1)


Resim---2380-) Ebü Malik el-Eş'ari'nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ümmetimde câhiliye âdetlerinden kalma dört şey vardır ki bunları (kolaylıkla) terk edemezler. Bunlar; asaleti ile öğünme, nesebleri kötüleme, yıldızlarla yağmur isteme ve bağıra çağıra ölülere yas tutmadır." buyurmuştur.
(Müslim, Cenâiz, 29)

Resim---2381-) Abdullah (b. Mes'üd) (radiyallahu anhu) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "(Ölenin ardından) yas tutarak elleriyle yanaklarını döven, yakalarını yırtan ve cahiliye adeti olarak bağırıp feryad eden kimse bizden değildir." buyurmuştur.
(Buhârî, Cenâiz, 3)

Resim---2382-) Aişe radiyallahu anha vâlidemizin anlattığına göre, Ebu Süfyan'ın hanımı ve Muaviye'nin annesi olan Hind, bir gün Resulullah'a gelip şöyle sorar: "Ya Resûlallah! Ebu Süfyan mala düşkün, çok cimri bir adamdır. Bu nedenle onun malından kendime ve çocuklarıma yetecek miktarı haberi olmadan almamın benim üzerime bir günahı var mıdır?" Resulullah da ona: "Hayır yok. Sana ve çocuklarına yetecek miktarı örfe göre al." buyurur.
(Buhârî, Ahkâm, 14; Buhârî, Büyü', 95; Müslim, Akdiye, 8 )

Resim---2383-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Hicretin dokuzuncu yılında yaptığı hacda, hac menâsikini uygulayarak ashabına öğretti. İslamiyet'ten önce var olan güzel âdetlerin hangilerinin devam edeceğine de açıklık getirdi: "Ey insanlar! Bilesiniz ki, bu yıldan sonra hiçbir müşrik hac yapamaz ve çıplak kişi de Kâbeyi tavaf edemez." "Bilesiniz ki, câhiliye devrinde iftihar vesilesi edilen her şey ve bütün kan davaları şu iki ayağımın altındadır. Ancak hâlen devam etmekte olan Kâbe'nin hizmet ve bakımı (sidane) ve hacılara su verilmesi (sikdye) bu hükmün dışındadır. Bu iki işi daha önceden yapanların devam etmesini onaylıyorum. " buyurmuştur.
(Buhârî, Hac, 67; İbn Mâce, Diyât, 5)

Resim---2384-) Avf b. Malik el-EşcaI bu konuda şöyle anlatmıştır: "Biz câhiliye devrinde rukye yapardık. Sonra: “Yâ Resûlullah, bu hususta ne buyurursun?” diye Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e sorduk. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Bana rukyenizi gösterin! İçerisinde şirk olmadıkça rukyede bir beis yoktur.” buyurdu."
(Müslim, Selâm, 64)

Resim---2385-) Ebu Zer el Gıfarî, annesinin zenci olması sebebiyle Bilâl-i Habeşi'yi ayıplamış ve Bilâl durumu Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e bildirmişti. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ebu Zer, onu annesi sebebiyle mi aşağıladın? Demek ki sen kendisinde (hâlâ) câhiliye izleri olan bir kimsesin!." buyurmuştur.
(Buhârî, İmân, 29; Müslim, Eymân, 39,40)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: HADİSLERLE İSLAM...

Mesaj gönderen Hakan »

KOMŞULUK HAKKI!.

Resim---2386-) Ebü Hüreyre' den nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Komşusunun, kendisine kötülük yapabileceği kaygısından kurtulamadığı kimse cennete giremez." buyurmuştur.
(Müslim, İman, 73)

Resim---2387-) Ebu Hüreyre'nin (radiyallahu anhu) naklettiğine göre,Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: ''Allah'a ve âhiret gününe iman eden ya hayır söylesin ya da sussun! Allah'a ve âhiret gününe iman eden komşusuna eziyet etmesin! Allah'a ve âhiret gününe iman eden misafirine ikram etsin!" buyurmuştur.
(Buharî, Rikak, 23)

Resim---2388-) Amr b. Sa'd b. Muaz'ın, ninesinden naklettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ey mümin hanımlar! Sizden biri (pişirilirken) yanmış koyun paçası dahi olsa komşusu tarafından kendisine ikram edilen şeyi küçümsemesin." buyurmuştur.
(Muvatta', Sıfatü'n-nebi, 10)

Resim---2389-) Ebü Zer diyor ki: "Dostum Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bana şunu tavsiye etti: 'Çorba pişirdiğinde suyunu biraz fazla koy, sonra komşularına bak, uygun bir şekilde çorbandan onlara da ikram et."'
(Müslim, Birr, 143)

Resim---2390-)Ebu Hüreyre'den nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bir Müslüman öldüğünde, en yakın komşularından üç hane halkı kendisinin iyi bir insan olduğuna şahitlik ederlerse, Yüce Allah, 'Bildikleri kadarıyla şahitlikte bulunan kullarımın şahitliğini kabul ettim ve kendi bildiklerimi de bağışladım.” buyurmuştur.
(İbn Hanbel, II, 409)

Resim---2391-)Abdullah (b. Mes'üd) tarafından nakledildiğine göre, bir adam Resûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem: "İyi mi kötü mü yaptığımı nasıl bilebilirim?" diye sormuş, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Komşularının, 'İyi yaptın!' dediğini duyarsan iyi yapmışsındır; onların, 'Kötü yaptın!' dediğini duyarsan da kötü yapmışsındır." buyurmuştur.
(İbn Mâce, Zühd, 25; İbn Hanbel, 1, 402)

Resim---2392-) Beni Ka'b b. Huzaa kabilesinin sancaktarlarından biri olan Huveylid b. Amr el-Ka'bl'nin anlattığına göre, birlikte oldukları bir sırada Hz. Peygamber ard arda üç kez: "Vallahi iman etmemiştir." der. Meraklanan sahabiler: "Kim, yâ Resülallah?" diye sorduklarında Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Komşusunun, kendisine kötülük yapabileceği kaygısından kurtulamadığı kimse" buyurmuştur.
(Buhârî, Edeb, 29)

Resim---2393-) Muhammed b. Abdullah b. Selam'ın anlattığına göre, kendisine gelip komşusunu şikayet eden bir adamı Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Sabret. " diyerek geri çevirir. İkinci kez geldiğinde aynı tavsiye ile geri gönderir, üçüncü kez gelip komşusunun kendisine hala eziyet ettiğini söylediğinde: "Eşyalarının yanına git ve onları yola at. Yanından birisi geçtiğinde: 'Komşum bana eziyet ediyor.” de. Bu durumda lânet onu bulacaktır." buyurur. Rahatsız olan komşu kendisine söylenileni yapar, dolayısıyla insanlar komşusuna ezâ veren şahsa beddua etmeye başlarlar. Bunun üzerine şikâyet edilen şahıs Resûlullah'a sallallahu aleyhi veselleme gelip: "Yâ Resûlallah, insanlar bana neden böyle davranıyorlar?" diye sorar. Sevgili Peygamberimiz: "Nasıl davranıyorlar?" dediğinde de: "Bana beddua ediyorlar." diye cevap verir. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İnsanlardan önce Allah sana lânet etmiştir." diyerek onu kınar. Söz konusu şahıs: "Bir daha böyle bir şey yapmayacağım." diyerek pişmanlığını ortaya koyar. Şikâyet eden kimseye: "Artık benden hoşlanmadığın bir şey görmeyeceksin." şeklinde söz verir. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de ona: "Eşyanı kaldır, artık güvendesin." buyurur.
(İbn Ebu Şeybe, Musannef, Edeb, 10; Ebu Davûd, Edeb, 122-123; Taberanî , elMu'cemii'l- kebir, XXll, 134; Hâkim, Müstedrek, VII, 2608 (4/166).)

Resim---2394-)Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, eşi tarafından kendisine sağlanmayan birtakım imkanlara sahipmiş gibi görünerek komşusuna gösteriş yapmasının günah olup olmadığını soran bir kadına: "Kendisine verilmeyeni varmış gibi gösteren kimse, yalan elbisesi giyen kimse gibidir." buyurmuştur.
(Beyhâkî, es Sünenü'l- Kübrâ, VII, 486)

Resim---2395-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Sana komşu olanlara güzel davran ki Müslüman olasın." buyurmuştur.
(İbn Mâce, Zühd, 24)

Resim---2396-)Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Komşuna iyilik yap ki mümin olasın." buyurmuştur.
(Tirmizî, Zühd, 2)

Resim---2397-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Yanı başındaki komşusu açken, tok yatan kimse iman etmemiştir." buyurmuştur.
(İbn Ebü Şeybe, Musanef, İman ve rü'ya, 6)

Resim---2398-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ey Allah'ın Resulü iki komşum var, ikramda bulunurken hangisinden başlayayım?" diye soran Hz. Aişe'ye: "Kapısı (sana) en yakın olandan." cevâbını vermiştir.
(Ebu Davûd, Edeb, 122-123; Buhârî, Hibe, 16)

Resim---2399-) Abdullah b. Amr'ın (radiyallahu anhu) evinde bir koyun kesildi. Geldiğinde ailesine: “Yahudi komşumuza ikram ettiniz mi?” diye ısrarla sordu. Ardından da şunları söyledi: “Resûlullah'ı sallallahu aleyhi vesellem şöyle derken işittim: “Cebrâil bana komşu hakkından o kadar çok bahsetti ki komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.”
(Tirmizî, Birr, 28)

Resim---2400-) Hz. Peygamber'in azatlı kölesi Ebu Rafi', evini satmak istediğinde durumu komşusu Sa'd b. Ebu Vakkas'a haber vermiştir. Sa'd b. Ebu Vakkas evi almak istemediğini söyleyince orada bulunan Misver b. Mahreme, alması konusunda ısrar etmiştir. Bunun üzerine Sa' d, ancak dört bin dirheme (gümüş para) ve taksitle alabileceğini söylemiştir. Bu şartlarda evi, komşusu olan Sa'd'a satmayı kabul eden Ebu Rafi': "Resûlullah'ın sallallahu aleyhi vesellem: 'Komşu (bitişiğindeki malı satın almada) öncelik hakkına sahiptir.” dediğini işitmemiş olsaydım, bu paraya asla satmazdım. Zira beş yüz dinar (altın para) veren olmuştu." açıklamasını yapmıştır.
(Buhârî, Şufâ, 2)

Resim---2401-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: ''Allah katında komşuların en hayırlısı, komşusuna karşı en güzel davranandır." buyurmuş.
(Darimî, Siyer, 3; Tirmizî, Birr, 28)

Resim---2402-) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ev almadan önce komşu, yola çıkmadan önce de arkadaş arayın. '' buyurmuştur.
(Taberanî, el Mucemu’l- kebir, IV, 268)

Resim
Cevapla

“►Hadis-i Şerifeler◄” sayfasına dön