CuMâ CeM'im-İZ

Dinimizde mübarek gün ve geceler hakkında bilgiler.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

=>“SİVASîLer”de->BİZ BİR-İZ
CEMMü’L- CEM’de dAMLa DenİZ
=>“GÜNEŞ”-İLe<->“IŞIK”ı GiBi
ENÂ=>ALLAH “NAHNu”su=>BİZ!.


ZEVK 8630

“BİZ BİR-İZ” İLe CÜMLe CiHÂN=>CEMMü’L- CEM’e GEL!.mek CUMÂ
“Â L E M”de =>K U L KEMÂLi-nde =>“PERDE-Lerin DEL!.mek CUMÂ
MuhaMMedî CEMMiYyette
KEREMuLLAH KEMMiYyette
=>İNdiğimİZ=>“ESFELîN”den=>“İLLiYyîN”e=>YÜKSEL!.mek CUMÂ!.


29.12.17 12:59
brsbrsm..sivasîLercâmisicumâCEM’imizz..

KEMMiYyet: (Kemiyet) Miktar, sayı, nice oluş. Az veya çok oluş.


RABBım ALLAH.. bEN TÜLüyüm
->“KÛN feyeKÛN”dur KELÂMım
bEN ->BİZ BİR-İZ BÜLBÜLüyüm
->“GÜL”üme ->GÖNÜL SELÂMım!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla ->Her YERde ->Her ÂNda ->Her HÂLde->Her NEFeste ->HABLi'L- VERiD->LüBBü'L- LÜBBümüzde LûTFet -> CÂNda CÂNÂNımız ->CEM’ et CUMÂMIza İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!..



Resim
Resim
Resim

Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!
Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!
Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!.
İrhamNÂ yâ RABBBeNâ ceLLe ceLÂLihuu!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu..


Resim



Resim

TAHTALı CÂMi..
SİVASîLer CÂMisi…


Gökdere Cad. No: 1, İbrahimpaşa Mahallesi Osmangazi/Bursa..

BUrası BURSA'm Osmanlı Devletinin Beşiği olduğu kadar Hak ERENLer yatağı da olmuştur..
Belki de dünyada 200 yılda bu kadar çok câmi yapılan şehir yoktur..
Tasavvufta Özellikle Melâmette pek çok Hak Dostu Bursada yaşamış ve bazıları da eserler yanında acı hatıralar da bırakmışlardır..

Bizim Maksem yokuşumuzun sonundaki SİVASîLer CÂMisi ya da TAHTALı CÂMi, pek çok kere tamirat görmüş ve bu gün restore edilmiş çok feyiz doludur.. Halvetî şeyhlerinden Abdülmecid Sivâsî Hazretleri zamanından beri hizmettedir..
SivâsîLer ise, son yüz yıllara damgasını vuran bir tarikat kavgasının masum tarafıdır..

Osmanlı İmparatorluğunun son yüz yıllarında başlayıp alevlenen devleti ele geçirip fayda sağlayaan Medreseli ham Sofullarla, Halkın içinden çıkmayan TEKkeli Sırf SUFîLer arasında sürtüşmeler artmıştır.
Acı olan ise daima gariban Dervişler ezilmiş, sürülmüş ve başları kesilmiştir..

Ben de Bursa için çok önemli gördüğüm bu geçmiş zulmü hatırlatmak için derlemeler yaptım..
Rahmetli Niyazî Mısrî BaBam kaddesallahu sırrahu da bu tezgahtan geçmişti..RÛHu şâd OLsun!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

CÂN ÇİÇEğim GERÇEKLeri
>TEMENYERi’n KÖPEKLeri
ELim YÜZüm->YALıYORLar
TANıYOR =>TEKe TEKLeri!.


ZEVK 8645

->BEZM-i ELest CUMÂ CEM’i.. şU ÂN =>ŞE’ÂN MAHŞERİ-nde
CÂNda CÂNÂN CÜMLe CihÂN.. BİZ BİR-İZ =>TEMENYERİ-nde
GÜLü =>BÜLBÜLce kOKU!mak
“İLK’in =>İKRÂ!.sın OKU!mak
“BiR DAMLa SU”-yun ÖYKÜsü.. =>HAKk ÂŞIK ALIN TERİ-nde!.


05:01.2018 13:16
brsbrsbzr..temenyericâmisi..ezÂNnımızz..


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla ->Her YERde ->Her ÂNda ->Her HÂLde->Her NEFeste ->HABLi'L- VERiD->LüBBü'L- LÜBBümüzde LûTFet -> CÂNda CÂNÂNımız ->CEM’ et CUMÂMIza İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!..


Resim

Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!
Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!
Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!.
İrhamNÂ yâ RABBBeNâ ceLLe ceLÂLihuu!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu..


Resim



Resim

TEMENYERİ CÂMİSi.:

Karaağaç Mh. İpekçilik Caddesi Eşrefiler Sk. Yıldırım/Bursa..

İpekçilik Caddesi Eşrefiler Sokak'ta bulunan câmi, 1987-1995 yılları arasında inşa edilmiş ve 1995 yılında ibâdete açılmıştır. Câminin mülkiyeti Yıldırım Belediyesine aittir. Câmi ve müştemilatına ait toplam alan 400 m2, iç alanı ise 270 m2 dir. Câmi tek minareli olup, bir büyük altı küçük kubbe ile örtülmüştür. Müştemilatında gasilhâne, abdesthane, çay ocağı, lojman ve dernek odası vardır. Toplam cemaat kapasitesi 1000 kişi olan câmide, vakit namazlarında ortalama 25-30, cuma namazlarında 400-500, bayram namazlarında ise 800-1000 kişi ibâdet etmektedir. Câminin kadrolu bir müezzin-kayyımı vardır..



TeMenYeri PARkı.:

TEMENNiLerin ResimDiLek-İstek-Duâ-RicâLarın ResimKabuL MekÂNı TeMenYerimde zamÂNnn..


ResimKIŞı bAŞKa..

>SıRR SabAHı -> TemenYeri
>ÂŞIKAH!.” ı ->Temenyeri
DOSta ->DOSTun TeMeNNisi
DUÂ DERGâhı -> TemenYeri…


Temenyeri Parkımız.. sabAH namazından sonra 7 TÛR ATışLarımda..

ResimYAZı bAŞKa..

Burası BURSa’da.. Uludağ‘ın eteklerinde bulunan Temenyeri Parkı, setbaşı (gökdere) deresinin hemen yanına konumlandırılmış su sesiyle kuş seslerinin eşsiz düetini temaşa edebileceğiniz oksijeni bol, dağ havasını şehrin hemen 200 metre dışından alabildiğiniz güzide bir parktır.Gerek doğal güzellikleri ile Gerekse tarihi ile yaşatılmaya değer bir mekandır.
Her sabah her yaşta insanlarınyüürüyüş yaptığı ve kilo döktüğü yemyeşilliktir Temenyeri...
Park içinde yürüyüş yolları ve piknik yapmak için uygun alanlar yanında çocuklar için oyun sahaları, basketbol sahaları, piknik alanları da mevcuttur.
Bakımını Büyükşehir Belediyesi’nin üstlendiği Temenyeri parkı, Bursalıların ve doğaseverlerin uğrak yerlerinden biri olarak ziyaretçilerin hizmetindedir.
Temenyeri Yıldırım/BURSA (Bursa Setbaşı istikametinden Yeşil Cami‘ne giderken sağda ipekçilik sapağından girildiği takdirde kolayca bulunur..)
Tarih boyunca her yıl Hıdrellez kutlamasında binlerce BUrsa’lının BULuştuğu şenlikler yaptığı ve YÂRınlarına HaYRı HaKKtan TEMENNi- Du ettikleri kudsal yeşillik..BEKLErİZzz...


Resim

Her Hıdrellezin geldiğinde Uludağ eteklerinde açan ve dağları çepeçevre saran ERGUVÂNlardan Çingene pembesi renginde miss kokular yayılır göklere..
Göz ve Gönül komşumuz TemenYERimİZ... TEKe TEK Teras TEKkemizin seyrÂNgÂHı, ÂŞIKLarın SıRR DERgÂHıdır kendisi ki HÂL-i HAZIR hER HÂLde ZÂTen..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

EL VEDÛD celle celâlihu..

RABBen BİLmek
VAKTın BİLmek..
HABBen BİLmek
"AKT"ın BİLmek..


ZEVK 8659

hER GELen CÂN ÇEKer Gider =>ADın YAZıp MeZÂR TAŞa
ESFELîNden İLLİYyîNe =>CÂN YÜCELir ARZ’dan =>ARŞ’a
EŞYâ-OLay-ZamÂN-ZANda
TEKEMMüLü TEVHiD CANda
bU CUMÂ CEMMü’L-CEM’imİZ =>ÇANDARLı CÂMi ALi PAŞa!.


12:01.2018 12:58
brsbrsbzr..çndrLalipşcâmisihcmhmdLa..


Hacı MAHMuDLa İLEydik
BİZ BİR-İZ İDik BİLEydik
CEVR-i CihÂN CÂNLar CENgi
CEVLÂNda ÇARk-ı ÇİLEydik!.


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim


Resim


ALi Paşa Câmisi:
(Bursa- Osmangazi)

Ali Paşa Mahallesi, Eski Sokak’ta bulunan Ali Paşa Câmisini, Yıldırım Beyazıt zamanında Çandarlı Halil Paşa’nın oğlu Yıldırım Beyazıt’ın veziri Ali Paşa yaptırmıştır. XIV.yüzyılın sonlarına tarihlendirilmektedir.

Ali Paşa Mahallesi, Eski Sokak’ta bulunan Ali Paşa Câmisini, Yıldırım Beyazıt zamanında Çandarlı Halil Paşa’nın oğlu Yıldırım Beyazıt’ın veziri Ali Paşa yaptırmıştır. XIV.yüzyılın sonlarına tarihlendirilmektedir.

Ali Paşa Câmisi, ters T veya tabhaneli (zâviyeli) câmiler grubundandır. 1854 depreminde büyük ölçüde zarar görmüş ve sonra yeniden onarılmıştır. Son cemaat yeri câminin yan duvarları ve birbirlerine kemerlerle bağlı dört sütunun oluşturduğu beş bölümlüdür. Üzeri kubbeli olan bu bölümlerden ortadaki diğerlerinden daha büyüktür.

İbâdet mekanı tabhâneli câmiler planına uygun olarak birbiri ekseninde üzeri kubbeli iki bölümden meydana gelmiştir. Bu bölümlerin iki yanında dikdörtgen şeklinde yan kanatlar bulunmaktadır. Günümüzde orta bölümlerdeki kubbelerin yerine ahşab bir tavan yapılmıştır. İki yan kanatlar tamamen yıkılmıştır. Bunların üzerlerinin tonozlu olduğu izlerden anlaşılmaktadır.

Câminin ilk yapılışında minâre yapılmamış, bugünkü minâre yenidir. Câminin batısındaki medrese ve imâret ise yıkılmış, yerlerine evler yapılmıştır..

Çandarlı Ali Paşa:

Çandarlılar (Çandarlı âilesi), yetiştirdikleri dört büyük sadrazam ile Osmanlı Devleti'nin Kuruluş Döneminde gerek askerî ve gerek idarî ve siyasî alanda teşkilatlandırılmasında birinci derecede rol oynayarak büyük emekleri geçmiş, İstanbul'un fethi öncesindeki yaklaşık yüz yılın isimleriyle birlikte anılmasına yol açmış bir âiledir. 15. yüzyıl sonlarında âilenin bir diğer ferdi de kısa bir süre için sadrazamlık yapmıştır. Âilenin kökeni Ankara'nın Nallıhan ilçesinin Cendere köyüne uzanmaktadır.

Çandarlı Ali Paşa (d.? - ö.18 Aralık 1406, Ankara) 22 Ocak 1387'de babası Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın ölümü üzerine yerine geçerek, 18 Aralık 1406 tarihinde vefâtına kadar, I. Murat ve Yıldırım Bayezid için Ankara Savaşı'na kadar 15 yıl 6 ay ve Fetret Devri döneminde Süleyman Çelebi'nin yanında 4 yıl 4 kusur ay vezir-i azamlık yapmış ve Osmanlı Devleti'nin kuruluş sürecinde önemli rol oynamış bir Osmanlı devlet adamıdır..

Hayatı:
Tarihe Çandarlılar âilesi olarak geçmiş olan âilenin mensubu olup Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın büyük oğludur. Medrese eğitimi gördü ve ilmiye sınıfına intisab etti. 1386'dan önce kazaskerlik yaptığı bilinmektedir.

I. Murad Dönemi:
I. Murad Karamanoğlu Alaaddin Bey üzerine sefer hazırlığı içinde iken Vezir olan babası Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın beklenmedik şekilde 22 Ocak 1387'da ölümü üzerine vezirliğe getirildi. O zamana kadar tek bir vezir varken, Karaman seferinden sonra bu seferde çok gayreti görülen Kara Timurtaş Paşa'ya da vezir payesi verildi. Böylece Çandarlı Ali Paşa da "vezir-i azam" pâyesini aldı.
1389'da Vezir-i Azam ünvanlı Çandarlı Ali Paşa, komutasında 30 bin kişilik bir kuvvet ile Rumeli'de mütteffiklik kuran vasal devlet hükümdarları olan Sırp Despotu Lazar ve Bosna Kralı Tvrtko, Hırvat prensleri ile Arnavutluk prensleri üzerine bir sefere başladı ve Tırnova ve Şumnu'yu ele geçirdi. I. Murad Anadolu'da yeni bir ordu kurdu ve çok geçmeden Rumeli'den de takviyelerle Bulgaristan'a girdi. Bunun üzerine Bulgar Kralı Şişman Hıristiyan müttefiklerinden ayrılıp teslim oldu. I. Murad ordusunun bir kısmı Tuna boylarında Niğbolu ve Silistre kalelerini ele geçirdi. Haziran sonuna birleşen Osmanlı ordusu Kratova'da toplanmaya başladı ve I. Murad başkanlığında yapılan harp meclisinde Hristiyan müttefikler ordusu üzerine gitme kararı verildi. Şehzade Beyazid, Şehzade Yakup ve diğer deneyimli komutanlara görev belirtilerek bir muharebe planı hazırlandı. 28 Haziran 1389'da Hristiyan Sırp, Bosna, Eflak, Macar ve Hırvat müttefikler ordusu ile Osmanlı ordusu Üsküp'ün kuzeyinde Kosova Ovası'nda bir meydan muharebesine giriştiler. I. Kosova Savaşı'nda Hristiyan ordusu büyük bir mağlubiyete uğratıldı. Fakat ya muharebe bittikten sonra veya muharebe sırasında I. Murad, Sırp Miloš Obilić tarafından hançerlenerek şehid edildi. I. Kosova Muharebesi'nde I. Murad şehid olduktan sonra büyük oğlu Yıldırım Beyazıt vezir-i azam Çandarlı Ali Paşa desteğiyle tahta geçirildi .

Yıldırım Beyazıt Dönemi:
Yıldırım Beyazıt'ın saltanat döneminin tümünde veziriazam olarak görev yaptı ve babası gibi teşkilatçı ve kuvvetli bir idâreci olduğunu gösterdi. Yıldırım Beyazıt'ın 1391'deki Istanbul kuşatmasına ve 25 Eylül 1396'daki Niğbolu Savaşı'na sağ cenâh komutanı büyük şehzâde Süleyman Çelebi yanında iştirak etti. Bulgaristan'ın fethinde mahir bir kumandan olduğunu gösterdi. Çandarlı Ali Paşa 1402'de “Ankara Muharebesi”ne de sol cenâh komutanı şehzâde Süleyman Çelebi yanında katıldı. Yıldırım Beyazıt'ın Timur ile doğrudan savaşmadan önce, çete ve müdafaa harbi yapmak suretiyle, hareket üssünden çok uzakta olan Timur kuvvetinin yıpratılmasını tavsiye etti ise de Yıldırım Beyazıt bu görüşünü kabul etmemişti.
Ankara Muharebesi'nde hem Osmanlı sağ cenâhının ve hem de sol cenâhının geri çekilme zorunda kalmaları ile Osmanlı ordusu mağlubiyete uğradı ve orta cenâh komutanı Sultan Yıldırım Beyazıt çenbere alınıp Timur'a esir düştü.

Süleyman Çelebi'ye Veziriazamlik:
Bu yenilgiden sonra Yıldırım Beyazıt'ın veziriazamı olan Çandarlı Ali Paşa, yanında Süleyman Çelebi ile birlikte önce Bursa'ya gidip sonra Rumeli'ye geçmek amacı ile kaçmaya başladılar ve Timur birliklerinin yakın kovalaması altında kaldılar. Çandarlı Ali Paşa ile Süleyman Çelebi önce Bursa'ya ve orada tutunamayıp Gemlik yoluyla Edirne'ye vardılar. 1402'de Edirne'de Süleyman Çelebi, Osmanlı Devleti tahtına geçtigini ilan edip ve Rumeli'de adına hutbeler okuttu. Başveziri Çandarlı Ali Paşa aracılığı ile Süleyman Çelebi sivil ve asker kadroların desteğini kazandı. 1403 başında Süleyman Çelebi ile Bizans Imparatoru taht nâibi VII. Yannis Palaiologos, Venedik, Genova, Rodos San Jean Şövalyeleri, Sırp Despotu Stefan Lazeraviç ve Latin Naksos Dükü arasında bir barış anlaşması imzalandı. Süleyman Çelebi resmen meşru Osmanlı Devleti hükümdârı olarak kabul edildi.
Süleyman Çelebi kardeşi İsa Çelebi'ye askeri destek vererek onu Bursa'ya gönderdi ise de, 1406'da İsa Çelebi, Bursa'da hüküm sürmeye başlayan Çelebi Mehmet tarafından öldürtülüp bertaraf edildi. Süleyman Çelebi tekrar Anadolu'yu ele geçirip Osmanlı devletini birleştirmeye karar verip harekete geçti. Rumeli'deki Osmanlı kuvvetlerini toplayıp Bizans yardımı ile Anadolu yakasına geçti. Çelebi Mehmet'in Bursa'da bulunmamasından istifâde eden Suleyman Çelebi, hemen hücuma geçerek Bursa'yı eline geçirdi. Çelebi Mehmet Amasya'ya çekildi. Takiben Suleyman Çelebi Anadolu'ya yürüdü; Veziriazam Çandarlı Ali Paşa'nın entrikası ile Ankara'yı aldı. Çelebi Mehmet'in geride bıraktığı arazileri talan edip Bursa'ya döndü. Bir dönem hem Rumeli ve hem Anadolu'nun hükümdarı olan Süleyman Çelebi barışcı bir tutumla buradan devleti idâreye devam etti. Çelebi Mehmet, Süleyman Çelebi'nin barışcıl tutumundan fırsat bularak tekrar Bursa üzerine yürüdü. Süleyman Çelebi ve Çelebi Mehmet orduları Yenişehir ovasında karşı karşıya geldiler. Fakat Süleyman Çelebi'in veziriazamı olan Çandarlı Ali Paşa Çelebi, Mehmet ordusunun danışmanları ile önceden gizli konuşmalara başladı ve onları Çelebi Mehmet'ten ayrılmaya inandırdı. Böylece savaşa girmeden ordusunun dağılması üzerine Çelebi Mehmed ordusuz tekrar Amasya'ya kaçmaya mecbur oldu.
Böylece Fetret Dönemi sırasnda Çandarlı Ali Paşa, Süleyman Çelebi'nin vezir-i azamı olarak ve bütün idâreyi kendisine bırakmış olan şehzâdenin adına bir hükümdâr gibi faaliyette bulundu. Eyâlet-i Rum yani Sivas, Amasya, Tokat tarafları hariç olarak Süleyman Çelebi egemenliğini Anadolu ve Rumeli'de korumayı başardı.
Çandarlı Ali Paşa 18 Aralık 1406'da Ankara'da öldü. Onun ölümüyle Süleyman Çelebi'nin taht adayı kardeşler içindeki üstün konumu bozuldu.
Çandarlı Ali Paşa'nın cenâzesi İznik'te babası Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın türbesine defenedildi.

Değerlendirme:
Osmanlıların aşiret teşkilatını devam ettirmesini isteyen, hazine ve askeri teşkilatına aleyhtâr olan tarihler istisnâ edilecek olursa, diğer yabancı ve Türk tarihçiler Çandarlı Ali Paşa'nın üstün yeteneklerinden bahsetmektedirler. Bir modern Osmanlılar biyografi eserinde şöyle değerlendirilmektedir:
“Âlim; değerli ve tedbirli bir vezir; teşkilatcı bir komutan, kudretli bir devlet adâmı, iyi bir diplomat (idi). Fakat dünya zevklerine düşkün biri (idi).”
Tarihler değerini ve hizmetini takdir etmekle beraber Sultan Beyazıt'ı içkiye alıştırmasından dolayı kendisini kusurlu görürler. Çok cömert olduğunu tarihler yazarlar. Bu dönemde âilenin servetinin hükümdâr âilesinin servetine eşdeğer hâle geldiğini de burada belirtmek gerekir.
Yıldırım Beyazıt zamanında, Çandarlı Ali Paşa'nın tavsiyesiyle, kadılara baktıkları davalardan muayyen bir ücret tahsis edilerek rüşvet almaları önlenmiştir..

Eserleri:
İznik'te Yeşil Câmi adı verilen câmii ile imâreti, Gelibolu'da ve Serez'de câmileri vardır. Çandarlı Ali Paşa'nın evlâdı olmadığından Bursa'da yaptırmış olduğu câmii ile zâviyesinin mütevelliliği ve nazırlığını Bursa kadılarına bırakmıştır.
Osmanlı saraylarında ve vezir dâirelerinde içoğlanı adıyla hademe bulunmasını Ali Paşa ihdas etmiştir..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


EMiR SuLtÂN TEK KUBBesi
“ARZ”ına>“ARŞ”ın KAFesi
=>Alınan =>ALLAH ADIna
VERiLen=>RAHMÂN NEFesi..


ZEVK 8668

Şİmdi şU ÂN ŞE’ÂNuLLAH =>TEK-BİR ALLAH TEK ÂNdayız
ZÂTtan->Sıfat->ESmâ->EŞyÂ=>KÛN feyeKÛN MEKÂNdayız
=>BUrası =>BURSA BÂZÂRı
CEMMü’L- CEM’ YÂR İNtiZÂRı
=>KÂR-ü-BELÂ KİSb-ü-KÂRı ==>yiNE =>EMİR SULTÂNdayız..


19.01.2018 13:10
brsbrsbzr..emirsLtÂNcâmimizzcumâcem’i..



Resim


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.



Resim

EMİR SULTAN kaddesallahu sırrahu.:


Emir Sultan kaddesallahu sırrahu, (1368 - 1430) Osmanlıların kuruluş devrinde Bursa'da yaşamış İslam ve tasavvuf dünyasında tanınmış düşünce adamı.
Hicri 770
(1368) yılında Buhara'da doğdu. 833 (1430) tarihinde Bursa'da vefât etti. Soyu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in torunu Hüseyin aleyhisselâm'a dayanır. İsmi, Muhammed bin Ali, lâkabı Şemsüddîn'dir. Ona, Buhara'da doğduğu için "Muhammed Buhârî", Seyyid olduğu için "Emîr Buhârî", Yıldırım Bayezid Hanın damadı olduktan sonra da "Emîr Sultan" denilmiştir.
Bursa'ya 1391'de göç etmiş ve Yıldırım Bayezıd'in kızı Hundî Hatun'la evlenmiştir. 1430'da Bursa'da vefât etmiştir. Türbesi Emir Sultan Câmisi avlusu içindedir.



Resim

EMİR SULTAN CÂMisi.:

Emir Sultan Camii, Bursa'da, Yıldırım Bayezid'ın kızı Hundi Fatma Hatun tarafından kocası Emir Sultan adına, muhtemelen Çelebi Sultan Mehmed'in hükümdârlığı sırasında (1366 - 1429) inşâ ettirilmiştir.
Bursa'nın en önemli mimarî yapılarından olan Emir Sultan Câmii, Yıldırım ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Bursa'nın doğusunda aynı adı taşıyan mahallede
"Emir Sultan mezârlığı"nın yanında servi ve çınar ağaçlarının arasında yer almaktadır. Câmi ilk yapıldığı zaman tek kubbeli iken 1507'de avlu ve üç kubbeli revak eklenmiştir. Câmii 1795 yılında tamamıyla yıkılmış, 1804'te III. Selim câmiyi aynı plan üzerine yeniden kurmuştur. 1855 depreminde hasar gören câmi 19. yüzyıl zarfında tâmir edilerek harap olmaktan kurtarılmıştır..

Câmi sekizgen kasnak üzerine oturan TEK KUBBE'ye sahiptir. Kuzey cephesinin köşelerinde kesme taştan birer minâresi vardır. Dikdörtgen biçiminde, ahşap kolonlar üzerinde sivri ve yatay kemerli ahşap revaklarla çevrili geniş avlusunun ortasında şadırvan, güneyde câmi, kuzeyde türbe ve ahşap odalar yer almaktadır. Câmiinin içi gayet aydınlıktır. Kasnakta on iki, beden duvarlarında kırk adet büyük pencere vardır. İznik ve Bursa'da yapılmış dört köşe pencerelerin etrafı çok defa mukarnaslarla işlenmiş ve üstüne Rumî motiflerle süslü alınlıklar yerleştirilmiş olan Emir Sultan Câmii’nin mihrabı da, 17. yüzyılda İznik çinileriyle yaptırılmıştır..
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »

Resim TEKe TEKte..

KüLLî ŞEYy >ALLAHın NÛRu
İnKÂR-İkRÂR>TEVHiD TÛRu
ELEST İLe MaHŞER ->BURda
hER NEFes ->hERkeSin SÛru..

ZEVK 8114

KÛN feyeKÛN>gÖLge OYUNu ->KULLuğun MekÂN ZamÂNı
->KAPIsı Yok!. ->BACAsıYOk!.. ->BUra-sı ->İmtihÂN HANı
DOĞar BeBe.. ÖLür DeDe..
->HAKk’a >DUÂ EDe EDe..
YiNE CUMÂ CEM’indeyİZz.. ->Abd-ü-RABBı ->CÂN-CÂNÂNı!.


21.04.17 11:52
brsbrsmm..tktktrstkkmdecâncÂnÂn..



BUra>BUrsam ->DİReğiyİZz
HALKa ->HAKkın GEReğiyİZz
KADRimİZ BİLen BULunmaZz
-->ReSÛLuLLAH YÜReği-yİZz!.
..sallallahu aleyhi vesellem..

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim

AŞK ATEŞi =>PASı ->PİSi
YAKar =>YIKar MİS GiBiSi
KALBLerin HAYıR HARmanı
=>ORHAN GAZi BEY CÂMiSi..


ZEVK 8681

CÂNÂNIna CÂNdan TEKBİR=>NÂZa NİYÂZ NEFeSinde
ELEST’in =>BELÂ BESTeSi=>OKUnan “EZÂN SESi”nde
IYŞım İLe-BİLe OLduk
tATLı DİLe ÇİLe OLduk
CUMÂMızı CEM’ EYyLedik =>ORHAN GAZi BAHÇESinde!.


26.01.18 13:23
brsbrsm..orhngzicâmicumâcemıyşmLaa...



SIRR-ı SIRFın SELÂHı-nda
HARF-ı FAZLın FELÂHı-nda
DUYduk UYduk BİZ BİRimİZ
=>EHL-i BEYT ALİ ŞÂHı-nda..



Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.


Resim


Resim

ORHAN GAZİ BEY CÂMİİ:

Orhan külliyesinin içindeki câminin kapısı üzerindeki kitabede binânın 1339 yılında II. Osmanlı Sultanı Orhan Gazi Bey tarafından yaptırıldığı, Karamanoğlu Mehmed Bey tarafından 1413 yılında yaktırıldığı, Çelebi Sultan Mehmed döneminde 1417 yılında onarıldığı belirtilmektedir. Bursa’daki ilk zâviyeli plan şemâlı câmidir. Mihrab ekseninde arka arkaya kubbeyle örtülü iki mekan, yanlarda iki tane eyvan ve son cemaat mahalli ile plan tamamlanmıştır. Câmi’nin ana ibâdet mekanının üzerinde sekizgen kasnağa oturan iki kubbe ile yandaki eyvanların üzerinde daha küçük kubbeler bulunmaktadır. Duvarları değişik biçimlerde bir araya getirilen moloz taşı ve tuğla ile örülen Câmi’nin tek minâresi kuzeydoğudadır. Tuğladan yapılmış kirpi saçaklar ve duvarlardaki rozetler binâya özgünlük kazandırmaktadır. Duvarları üç sıra tuğla ve bir sıra kesme taş ile örülen beş gözlü son cemaat yerinin önünde kesme taştan yapılmış altı adet ayak, sivri tuğla kemerlerle birbirine bağlanmıştır; yan cephelerinde ise ana kemerin ortasında, devşirme Bizans başlıkları olan birer sütun kullanılarak ikişer kemer elde edilmiştir. Son cemaat yerinin üzeri ortada üç kubbe, iki yanda tonozla örtülüdür. 1855 depreminde büyük ölçüde tahrip olan Câmi birkaç kez tamir edilmiş, 1905 yılında Vali Reşid Paşa dönemindeki tâmir sırasında daha önce bulunmayan doğu kapısı açılmıştır.

(Bursa Kültür Varlıkları Envanteri: Anıtsal Eserler, Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayınları,162)

Resim

Osmanlı Devleti'nin ilk devir yapılarından ve "T" planlı câmilerin ilkidir.
Yığma taş, kesme taş ve tuğla örülmüş olan câminin beş bölümlü son cemaat yeri ortada üç küçük kubbe, yanlarda birer aynalı tonoz ile örtülüdür. Cephelerde tuğla rozet, güneş kursu, iki katlı kirpi saçaklar ve iki katın pencerelerle zengin bir görünüm kazandırılmıştır. Bizans sütun ve sütun başlıkları gibi devşirme malzemelerin yer alması, arkaik bir hava verir. Câmide yer alan motifler sadedir. Mihrab üzerinde 14.yy.'ın en güzel alçı süslemeleri vardır. Karamanoğlu II. Mehmed Bey'in 1413 yılında Bursa'yı işgali sırasında büyük ölçüde tahrip gören yapı, Çelebi Sultan Mehmed döneminde 1417 yılında Vezir Beyazıd Paşa tarafından onarılarak ibadete açılmıştır. Cephedeki alt pencereler 1904 yılında, tuğla minâre 1905 yılında onarılmıştır.

Orhan Câmisi'nin han, hamam, aşhane, imâret, zâviye, mekteb, medreseden oluşan külliye halinde olması gerekirken bugün onarılan han ve hamamdan oluşan başka, diğer yapı grupları mevcut değildir.


Resim

Banisi Orhan Gazi olan Bursa Orhan Câmii'nin inşasına kapısındaki kitabeye nazaran H. 740 (1339) tarihinde başlanılmıştır. Câmi XV. yüzyıl başlarında Karamanoğulları tarafından yakılmış, Çelebi Sultan Mehmed 'in emriyle 1417'de Beyazıd Paşa tarafından restore edilmiştir. 1855 depreminde yine tahrip olan binâ, XIX. yüzyılın ikinci yarısında tekrar esaslı bir tamirden geçmiştir.
Orhan Gazi Câmii'ne beş bölmeli bir son cemaat yerinden girilir. Son cemaat yerinin üç orta gözü kubbeli, yan gözleri aynalı çapraz-tonozla örtülüdür. Orta yerdeki kolona oturan ikiz kemerli uçları açıktır. Son cemaat yerinden kubbeli küçük bir giriş sofasına, buradan da yüksek kubbeli bir merkezî hacime geçilir. Burası kubbeli olmakla beraber kare olmayıp dikdörtgen biçimindedir. Kuzey tarafına 1.40 m. eninde bir kemer atılarak kareye yakın bir taban sağlanmıştır. Merkezî hacmin güneyine düşen ve iki basamak ile çıkılan mihrablı hacim de dikdörtgen biçiminde olup 9.30 m. x 8.66 m. ölçülerindedir. Bu yüzden burayı örten kubbe dairevî değil beyzîdir. Orta hacim ile mihrablı kısım arasında büyük bir kemer bulunur. Yanlarda da kemerli boşluklar gerisinde ve orta hacimden bir basamak yüksekte iki eyvan merkezi salona açıktır. Bu eyvanlar da kubbeli fakat dikdörtgen biçimindedir.
Kubbe, uzun yanlarda dikdörtgeni kareye tahvil eden kemerler üzerine oturur. Yan hacimlerin Kuzeyinde köşelere iki oda yerleştirilmiştir. Kubbesiz olan bu odalara yan eyvanlardan geçilebildiği gibi giriş sofasından doğrudan doğruya da girilebilir.

Câminin içerisinde birbirine açılan kubbeli hacimler arasında kubbe çapı ve döşeme seviyesi bakımından farklar olduğu gibi kubbe yükseklikleri ve kubbeye geçiş sistemleri bakımından da farklar görülür. Orta salonun 8.45 m. çapındaki kubbesi en yüksek kubbedir, döşemeden kilit altına 16 metre irtifaında bulunur. Kubbe, pandantifler ile hazırlanan kaide üzerine konulan üçgenli kuşağa oturur. Üçgenli kuşak, pencereler arasına yerleştirilmiş sivri uçları üst tarafta toplanan ters yelpaze biçiminde sekiz tane panodan teşekkül eder. Çapı daha büyük olan mihrablı namaz eyvanının kubbesi 13.50 metreye kadar yükselir. Burada kubbeye geçiş içi kırık üçgen şekillerle süslenmiş kürevî tromplarla yapılmıştır. İki yan eyvanın kubbeleri ise çok daha basık olup bunlarda kubbeye geçiş kürevî pandantif iledir. Dört kubbe de dışarıdan sekizgen kasnaklar ile çevrilmiştir.

Orhan Gazi Câmii'nin minâresi yenidir. Beden duvarları kirpi saçaklar ile biten tuğla hatıllı kaba moloz taştır. İnce uzun pencere boşlukları, kârgir işçiliği, yer yer yarım-kubbe kemerler, tuğla ile işlenmiş motifler ve rozetler yapıda Rum ustaların çalışmış olduğuna işaret etmektedir Son cemaat yerinin yan kolon ve başlıkları da Bizans menşelidir..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

İÇimdeki =>ÇILgın ÇOcuk
=>Her CUMa SIĞmaz İÇime
GÖZ YAŞLarı Boncuk BOncuk
HEPim CEM’ OLuR =>HİÇime..


ZEVK 8692

BİZe=>BEZM-i ELEstinde =>“KÂLû BeL”sı BULaştı
ARZ’ında =>AŞKın YAŞAdık =>Ahımız ARŞ’a ULAŞtı
ALPERLe DEM bU DEM’-inde
YEŞiL CÂMi=>CÂN CEM’i-nde
ÇOğu CeNNet-CeheNNemde ==>ÂŞIKLar ARAF’ı AŞtı..


02.02.18 13:15
brsbrsm..yşilLcâmicumacemiaLperLe..


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..



Resim

BURSA YEŞİL CÂMİİ:

Bursa’da ilk dönem Osmanlı mimarisinin önemli örnekleri arasında yer alan bir tarihi yapı. Câminin ünü, çini kaplamalarından gelir.
Câmi, adını verdiği Yeşil semtindedir; Yeşil külliyesi yapılarındandır. “Yeşil” adını, bir zamanlar minarelerinde bulunan yeşil renk ağırlıklı süslemelerinden aldığı düşünülür. Halen aktif olarak kullanılan câminin kapasitesi 2000 kişidir.
Kuzey cephe ortasındaki taç kapısında bulunan Arapça kitabeye göre mimarı Hacı İvaz b. Ahî Bayezıt (Hacı İvaz Paşa); bitirildiği tarih Aralık 1419’dur. İç mekanda, hünkar mahfili üzerinde yer alan yazıttan anlaşıldığı kadarıyla yapının nakkaşı, “Nakkaş Ali” olarak da bilinen Ali b. İlyas Ali’dir (ünlü divan şairi Lâmiî Çelebi’nin babası) ; süslemelerinin tamamlandığı tarih 1424'tür. Osmanlı sultanlarından Çelebi Mehmet’in emri ile yapılan câmi; Sultan’ın ölümü üzerine II. Murad devrinde tamamlanmıştır.
Yeşil Câmii, Çelebi Mehmet tarafından aynı zamanda hükümet konağı olarak inşa edilmiş iki katlı, iki kubbeli görkemli bir yapıdır.
Câmi, ters T planlıdır. Kronolojik sıraya göre bu plandaki yapıların, Orhan Gazi Câmii ile Yıldırım Câmii'den sonra üçüncüsüdür. Câminin büyük ve olağanüstü oyma süslemeleri bulunan ana kapısı kuzey cephede yer alır. Kapıdan yan odalara açılan dar bir koridora girilir. Asıl ibadet alanına Bizans başlıklı iki sütunun ortasındaki alçak bir kapıdan girilir.
İbadet mekanın iki yanındaki simetrik odalar, sancaklardan gelenlerin meselelerinin görüşüldüğü yerler olarak yapılmıştı. Doğudaki oda Anadolu Beylerbeyliği’nden gelenler için, batıdaki oda Rumeli Beylerbeyliği’nden gelenler için kullanılıyordu. Daha sonraları bu odalar mahkeme salonu olarak kullanılmıştır. Girişin iki yanındaki merdivenlerle üst kata çıkılır. Yapının üst katında ortada hünkar mahfili, iki tarafında saray daireleri bulunur.
İbadet mekanı, aynı eksen üzerinde üzerli birer kubbe ile örtülü iki ana mekandan oluşur. Kubbelerin çapı 13metre, yerden yüksekliği ise 25metredir. Her iki kubbe büyük bir kemer ve kilit taşı ile birleştirilmiştir.


Mermer İŞçiLiği:

Câminin yapımında Marmara Adası’ndan getirilen mermer kullanılmıştır; eser, Bursa’da yapılan ilk mermer abidedir. Eserin ön yüzü, pencereleri, kapısı, kitabeleri, kapı tavanı mermer işçiliğinin en güzel örneklerindendir.

ÇiniLeri:

Câmi, mimari özellikleri yanında çini süslemeleri ile de büyük bir öneme sahiptir. Özelikle iç mekânda eyvanlar, müezzin mahfilleri, hünkar mahfili, tabhaneler, şahnişinler ve mihrap çini süslemenin yoğun olarak kullanıldığı bölümlerdir. Bunlar arasında bütünüyle çini ile kaplanmış mihrap zengin süslemeleriyle dikkat çeker.
Mihrap, eserin güney cephe ortasındadır. 1067 cm. yüksekliğinde ve 628 cm. genişliğindedir ve sır tekniğinde çinilerle kaplanmıştır. Erken Osmanlı döneminin ilk çini süslemeli mihrabıdır. Ağırlıklı olarak bitkisel motif ve kompozisyonlara sahip çinilerle kaplanmıştır. Yeşil Câmii’indeki çinileri yapan usta, "Mecnun Mehmet’tir".


AHşap İŞçiLiği:

Yeşil Câmii’nin giriş kapısı ve pencere kapakları, devrin ahşap işçiliğinin güzel örneklerindendir. Mihrabın batısında bulunan, tepesi altıgen külahla örtülü minber de özenli bir ahşap işçiliğinin ürünüdür.

Hat ESeRLeri:

Mihrap eyvanının doğu ve batı pencereleri üzerinde duvara asılmış birbirinin eşi olan daire biçiminde iki yazı levhası bulunur. Levhalarda “Amme suresi” yazılıdır.[4] Biri yeşil, biri kırmızı olan bu yazılardan birinde Bursa’da 19. yüzyılda valilik yapmış Ahmet Vefik Paşa’nın adı geçer.

MinareLeri:

Câminin minarelerinin birisi kuzeybatı, diğeri güneybatı köşesindedir. Minareler yapının 1855 depreminin ardından, 19. yüzyıl sonlarına doğru yapılmıştır. Orijinal minarelerin câmiye adını veren yeşil çinilerle kaplı olduğu düşünülür.

KüLLiye YAPıLarı:

Yeşil Câmii'nin inşasından sonra batısına medrese, doğusuna imaret yapılmıştır. Medrese, “Sultaniye Medresesi” olarak anılırdı. Medrese binası, günümüzde Türk İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılır.
Câminin karşısında Bursa'nın en değerli anıtsal yapılarından biri olan Yeşil Türbe bulunur.
Bursa’daki “Sultan Han” ve “Fidan Han” adlı hanlar, Yeşil Câmii’nin inşasından sonra Çelebi Mehmet’in isteği ile Hacı İvaz Paşa tarafından Yeşil Câmii’ye gelir sağlamak için inşa edilmiştir.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

gÖLgemLe bEN
bENdeki ->SEN
->”NÛRun aLâ ->
NÛR”dan GEL-EN..



Resim

KULLuğun YÜKLedik->AKL’a
->KÜLLî ŞEYyimİZ OLMAKLa
DUYduk UYduk HAKk’ın EMRin
=>SEKe SEKe ==>ÜÇ AYAKLa!.


ZEVK 8703

=>HEVâ-HEVes SAHRAsı-nda =>NEFS =>AKıL İmtihÂN OLdu
“ZÂT”ı ŞAHDAMRAdan AKReB =>RAHMÂN NEFHası CÂN OLdu

NÂSiB-KISMet =>NİYyet İLe
=>ALLAH-RASÛL=>İZzet İLe

=>MAHKEME CÂMİsi =>“CUMÂ CEM’imİZ”e ==>MekÂN OLdu!.


09.02.18 13:24
brsbrsm..mahkemecâmisicumâcem'imİZzz..



YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMîYyi ve aLâ âLihi, ehL-i beytihi ve's- sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden HâL-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!..


Resim

MAHKEME CÂMİİ

Çelebi Sultan Mehmet zamanında, Hoca Muslihiddin tarafından 1493 yılında yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
Câmi, 7,67 x 8,10 metre iç ölçülerinde olup, 5 metre derinliğinde bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Doğu yönünde yer alan pencerenin sivri kemeri iki tuğla, bir taş dizisi ile örülmüş ve tuğladan kuş gagası, zencirek motifi ile çerçevelenmiştir. Pencere alınlıklarına taş ve tuğlalarla baklava motifi işlenmiştir. Son cemâat yeri, asıl ibadet mekanından daha aşağı seviyede, ahşap tavanlı ve üzeri çatı ile örtülüdür. Prizmatik üçgenler üzerine oturan ana mekan kubbesi, dıştan sekizgen kasnaklıdır.
Minâreye câminin doğu köşesinden çıkılmaktadır. Kubbe hizasına kadar yükselen kesme taş tuğla örgülü kaide sekizgen olup, yapıya bitişik durumdadır.
Câmi, İbrahim paşa Sokağı ile Kız Lisesi Sokağının kesiştikleri köşede bulunmaktadır. Şehir merkezinden Tahtakale Meydandan yürüyerek ulaşım sağlanabilir.

İbrahimpaşa Sokağı ile Kız Lisesi sokağının kesiştikleri köşede yer alan Mahkeme Câmisinin, Çelebi Mehmed zamanında Hoca Muslihiddin tarafından yaptırıldığı savunulmakla beraber;
Hoca Muslihiddin Efendi, Irgandı Köprüsünü de yaptıran kişidir. Câminin 1493 yılında yapıldığı da savunulur.
Diğer bir iddiâya göre câmiyi Çandarlı Hayreddin Paşa'nın oğlu, Çelebi Sultan Mehmed’in veziri, Sultan II.Murad’ın Sadrazamı Çandarlı İbrahim Paşa yaptırmıştır.
İlk yapıldığında mahalle mescidi olarak hizmet veren İbrahim Paşa Câmi, 1615 yılında, Sultanın izniyle câmiye dönüştürülmüştür.
Câminin önünde tarihi bir çınar ile onun yanında tarihi bir çeşme bulunur. Bu çeşme son yıllarda yenileştirilmiştir.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

YORuLdum DURdum BURSAmda
ÇADıRım =>KURdum BURSAmda
=>“TEKe TEK”-te =>TEK BAŞıma
“YALNIZLIKYURDu”m BURSAmda!.


ZEVK 8710

hER HÜCResi “ALLAH!.” DEse =>NÛRuLLAH AŞK=>ALLAH’ında
=>İNSÂN =>RABBI’na UYAN!.ır ==>SIRR-ı SIFIR SABAHI’nda
CEVR-i CİHÂN ÇARK-ı ÇİLe
“BİZ BİR-İZ İLE”si =>BİLe
=>CUMÂ’mızı ==>CEM’ EYyLedik ==>EMÎNİYye DERGÂHI’nda!.


16.02.18 13:17
brsbrsm....habibiveled-eminiyyecâmsicumacem’i..



YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
Rasûlike ve
Nebîyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....


Resim

VELED-İ HABİB CÂMİSİ (Emîniye Dergâhı)

Bursa merkez Osmangazi İlçesi İnebey Caddesi'nin Maksem yokuşuyla birleştiği yerde câmi. Avlu kapısı üstünde bulunan 0.55 X 0.70 metre boyutlarındaki yazıtından ve dönem kayıtlarından anlaşıldığına göre Mehmet II. Fatih (salt. 1451-1481) döneminde Habib oğlu Hacı Şüca' tarafından yaptırılmış; 1216 H. (1801/02) tarihinde Hoca Mehmet Emin Efendi bir konak ve kütüphâne eklemek suretiyle Nakşibendî Dergâhına dönüştürmüştür. Câminin batı yö-nündeki türbe de bu dönemden kalmadır. Uzun süre harap halde kalmış, 1969 yılında onarılarak ibâdete açılmıştır.
Üç bölümlü son cemaat yerinin doğu ve batı bölümleri yuvarlak, orta bölümü beşik tonozludur. Buradan 1.70 metre açıklığında bir kapı ile asıl ibâdet mekânına geçilir. 8.80 X 8.80 metre boyutlarında kare planlı asıl mekânın üstü, dıştan sekizgen kasnak ve içten üçgen motifli bir kuşağa oturmuş olan kubbe ile örtülüdür. 0.63 metre derinlikteki mihrap nişinin iki yanında bitkisel motifli sütun başları olan sütunceler yer almaktadır. Kubbe ve pencere çevreleri geç Osmanlı dönemi kalem işleri ile süslenmişse de, bunlar önemli ölçüde bozulmuş ve kaybolmuştur. Beden duvarları bir sıra kesme taş, aralarında dikine tuğla ve iki sıra tuğla ile örülmüştür.
Sekizgen kaideli minaresi kuzeydoğu köşesinde olup, asıl ibâdet mekânından açılan bir merdiven ile çıkılmaktadır. Tuğla gövdesi çokgen planlı, şerefe altı sarkmak ve stalaktitli, sivri külahı kurşun kaplamalıdır..
Uzun yıllar harap durumda olan câmi, 1969 yılında onarılarak ibâdete açılmıştır..
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »

Resim TEKe TEKte..

KüLLî ŞEYy >ALLAHın NÛRu
İnKÂR-İkRÂR>TEVHiD TÛRu
ELEST İLe MaHŞER ->BURda
hER NEFes ->hERkeSin SÛru..

ZEVK 8114

KÛN feyeKÛN>gÖLge OYUNu ->KULLuğun MekÂN ZamÂNı
->KAPIsı Yok!. ->BACAsıYOk!.. ->BUra-sı ->İmtihÂN HANı
DOĞar BeBe.. ÖLür DeDe..
->HAKk’a >DUÂ EDe EDe..
YiNE CUMÂ CEM’indeyİZz.. ->Abd-ü-RABBı ->CÂN-CÂNÂNı!.


21.04.17 11:52
brsbrsmm..tktktrstkkmdecâncÂnÂn..



BUra>BUrsam ->DİReğiyİZz
HALKa ->HAKkın GEReğiyİZz
KADRimİZ BİLen BULunmaZz
-->ReSÛLuLLAH YÜReği-yİZz!.
..sallallahu aleyhi vesellem..

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim GÖKçe DEREm..

CEFÂsı =>KÛN KÂiNÂtı
SEFÂsı =>SIRRın SALÂtı
AZ KALdı SEFîL İhvÂNim
VEFÂsı =>ASL’ın VUSLÂtı..


ZEVK 8733


DOĞar-BATar BİN-BİR GÜNEŞ>HAKk ÂŞIKLar GÖZYAŞI’nda
MAAHŞERi MÜHR-ü MuHaMMed>BİZ BİR-İZ YÜZükTAŞI’nda
COŞa GELdik HAKkta HAKLa
KOŞa GELdik =>ÜÇ AYAKLa
GÖKÇe DEREmin GÖNLünde =>CUMÂ CEM’i =>SETBAŞI’nda!.


23.02.18 13:14
brsbrsm..setbaşıcâmisicumacemii..



Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....

**

Resim

SETBAŞI (Karaçelebi-Kurdoğlu) CÂMİSİ:

Kayhan Mah. Cumhuriyet Cad. Ahmetdahi Sokak No: 1 Osmangazi/Bursa


Bursa Setbaşı Köprüsü karşısında, Atatürk Caddesi'nde bulunan Setbaşı Câmisi XVI. yüzyılın ikinci yarısında Karaçelebizâde Hüsameddin Efendi tarafından yaptırılmıştır.
Kara Çelebi'nin torunu olan Müftü Abdülaziz ile torunlarından Aziz Ahmet Paşa'nın Bursa'ya birçok hizmetleri olmuştur.

XVI.yüzyıl eseri olan câmi 8.80x14.15 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı bir yapı olup, kuzeyine 3.30 m derinliğinde bir son cemaat yeri yapılmıştır. Câminin ve son cemaat yerinin üzeri ahşap bir çatı ile örtülüdür. Câminin ibadet mekanı 8 pencere ile aydınlatılmıştır. Mihrab beş köşeli olup üzeri kademeli biçimde daralmaktadır.

Câminin minâresi kuzey doğu köşesindedir. Kare kaideli minâre tuğladan silindirik gövdelidir. Yapılışından bu yana değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özelliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır..
Câminin önünde iki adet tarihi çınar ağacı vardır..


SETBAŞI KÖPRÜSÜ:

Gökdere üzerinde yer alan Setbaşı Köprüsü, Osmangazi ve Yıldırım ilçelerini birbirine bağlar. Biri küçük, biri büyük iki sivri kemeri bulunmaktadır. Ne zaman yapıldığı ve yaptıranı belli olmamakla birlikte, kadı sicillerine yansıyan onarımlardan en azından 15. yüzyıl sonlarından bu yana kullanıldığı, 1565, 1585, 1680, 1681, 1738 ve 1847 yıllarında onarım gördüğü bilinmektedir. Cumhuriyet Dönemi’ne kadar döşemesi ahşap olan köprü, 1920 yılından sonra taş ayaklar üzerinde beton tabliyeli olarak yeniden yapılmış, daha sonra da köprü genişletilmiştir..
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »

Resim TEKe TEKte..

KüLLî ŞEYy >ALLAHın NÛRu
İnKÂR-İkRÂR>TEVHiD TÛRu
ELEST İLe MaHŞER ->BURda
hER NEFes ->hERkeSin SÛru..

ZEVK 8114

KÛN feyeKÛN>gÖLge OYUNu ->KULLuğun MekÂN ZamÂNı
->KAPIsı Yok!. ->BACAsıYOk!.. ->BUra-sı ->İmtihÂN HANı
DOĞar BeBe.. ÖLür DeDe..
->HAKk’a >DUÂ EDe EDe..
YiNE CUMÂ CEM’indeyİZz.. ->Abd-ü-RABBı ->CÂN-CÂNÂNı!.


21.04.17 11:52
brsbrsmm..tktktrstkkmdecâncÂnÂn..



BUra>BUrsam ->DİReğiyİZz
HALKa ->HAKkın GEReğiyİZz
KADRimİZ BİLen BULunmaZz
-->ReSÛLuLLAH YÜReği-yİZz!.
..sallallahu aleyhi vesellem..

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


YERsiz YURTsuz BULut SEVgi
BAŞ AYAKsız =>RüzGÂR Gibi
SEVDÂ =>SEVenLer BAŞ TÂCı
SEVen<->SEViLen =>SEVgiLi!.


ZEVK 8746

dÖRT NAL ONALtı MIH İLe==>KIRAT-ımız NALLadık DOst!
ZEHiR-ZıKkıM BAL EYyLedik=>KITMîR-imiz YALLadık DOst!
OLsun!. OLmasın!.ı YIKtıKk
OLÂN İLe ==>YOLa ÇIKtıKk
BU GüN CUMÂ CEM’imİZi =>BEŞİKÇİLER =>SALLadık DOst!.


02.03.18 13:44
brsbrsm..cumâcemibeşikçilercâmisii..


MIH.: At ve eşeklerin nalları çakılıp perçinlenen özel başlıklı çivi..
Kethüda.: Kahya, yardımcı, üst düzey devlet görevlilerinin yardımcısı, saray hizmetinde çalışan belirli esnaf (Arabacılar, şamdancılar, kilerciler vs.) gruplarının başı olan kişi.. Padişahların çocuklarını yetiştiren kimse..
YALLamk.: Yörüklerde köpeklerine hamurdan-undan yiyecek vermek..


Resim


BEŞİKÇİLER (SİNAN DEDE) CÂMİİ.:

Muradiye Mahallesi.. Muradiye Semti Beşikçiler Caddesi Can Sokak No:21. Osmangazi/Bursa.

Bursa'nın Beşikçiler Caddesi ile Cem sokağının kesiştikleri köşede yer alan câmidir. Osmanlı sadrazamlarından Sadrazam İshak Paşa oğlu İbrahim'in Kethüdası Sofu Hacı Sinan tarafından Fatih devrinde yaptırılmıştır..

Fatih dönemi (salt. 1451-1481) yapısı olan câmi, 6,40X 5,75 metre boyutlarındadır. Câminin üzeri, bir büyük kubbe ile örtülü iken, son cemaat yeri tonozla örtülüdür. Câminin içi, on dört pencere ile aydınlanmaktadır. Câminin en ilginç bölümü minâresidir. Bursa'nın en güzel minârelerinden olan bu minârenin özellikle kısa külahı çok ilginçtir..
(Baykal (1950) S.37; Vakıflar (1983) Iıı. S.36; Yalman (1984) S.139; Beesk (1956) S.11; Ayverdi Iıı. (1973) S.76)

Sinan Dede (Beşikçiler) Câmi; ana ibâdet mekanı dikdörtgendir ve üzeri sekizgen kasnağa oturan kubbe ile örtülüdür. Duvarlar üç sıra tuğla ve iki sıra kesme taşla örülmüştür. Üç gözlü son cemaat yerini dört yığma ayakla tuğla örgülü sivri kemerler oluşturmuş, üzeri aynalı tonozlarla örtülmüştür. Son cemaat yerinin iki yan duvarının ve kalkan duvarının olmaması, dönemin Bursa câmilerinden farklılık göstermektedir. Câminin çok ilgi çekici bir minâresi bulunmaktadır. Üç sıra tuğla, bir sıra kesme taş ile örülmüş onikigen bir kaideye oturan minârenin kısa bir külahı bulunmaktadır..
(Bursa Kültür Varlıkları Envanteri: Anıtsal Eserler, Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayınları,69.)

Resim

Ana mekân iç ölçüleri birbirinde farklıdır. Kuzey ve güney duvarları 6.40 metre, doğu duvarı 5.78, batı duvarı ise 5.68 metredir. Tek kubbelidir. Son cemaat yeri, dört yığma ayakla tuğla örgülü sivri kemerlerin oluşturduğu, ortada dar, iki yanda geniş, üzeri aynalı tonozlarla örtülü üç göz halindedir. Ayaklar kesme taş ve üç sıra tuğla örgülüdür. Zemini altıgen formlu tuğla döşelidir. Son cemaat yeri iki yan duvarlarının ve kalkan duvarının bulunmaması, yapıldığı dönem Bursa biçimiyle farklılık göstermektedir. Kubbe, içte pandantifler üzerinde, dışta sekizgen kasnağa oturmaktadır. Alt pencereler dıştan tuğla örgülü sivri kemerli ve dört yönde ikişer adet (batıdaki iki pencere örülerek kapatılmıştır), üstte de yine sivri kemerli daha küçük ve alçı şebekelidir. Minberi yoktur. Uzun süre harap olan yapı 1956 yılında esaslı onarımdan geçirilmiştir..

Câminin asıl ilgi çekici yanı minâresidir. Yapıldığı dönemden günümüze değin gelen ve 1950'den sonraki minâre onarımlarında örnek alınan kısa külahı özgündür. Üç sıra tuğla, bir sıra kesme taştan örülen minâreye, ana ibadet mekânının batısındaki kapıdan çıkılmaktadır. Düzgün onikigen bir kaide üzerinde oturmaktadır. Gövdesi çokgendir. Şerefe altı, altı sıra stalaktitli ve çarpıcı bir güzelliktedir. Silindirik petek ve külâhıyla da, Bursa'nın en güzel minârelerinden sayılır… GELip GÖRmek ne GÖZeLdir.. İnşâe ALLAHu TeÂLâ..


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »

Resim TEKe TEKte..

KüLLî ŞEYy >ALLAHın NÛRu
İnKÂR-İkRÂR>TEVHiD TÛRu
ELEST İLe MaHŞER ->BURda
hER NEFes ->hERkeSin SÛru..

ZEVK 8114

KÛN feyeKÛN>gÖLge OYUNu ->KULLuğun MekÂN ZamÂNı
->KAPIsı Yok!. ->BACAsıYOk!.. ->BUra-sı ->İmtihÂN HANı
DOĞar BeBe.. ÖLür DeDe..
->HAKk’a >DUÂ EDe EDe..
YiNE CUMÂ CEM’indeyİZz.. ->Abd-ü-RABBı ->CÂN-CÂNÂNı!.


21.04.17 11:52
brsbrsmm..tktktrstkkmdecâncÂnÂn..



BUra>BUrsam ->DİReğiyİZz
HALKa ->HAKkın GEReğiyİZz
KADRimİZ BİLen BULunmaZz
-->ReSÛLuLLAH YÜReği-yİZz!.
..sallallahu aleyhi vesellem..

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Es SeMiu’L- BaSîr ALLAH
EL LaTîfu’L- HaBîr ALLAH
GuRBet ELLerde>KARîBiz
KÜLLî ŞEyy’in KaDîr ALLAH
=>Es SâBiru’s- SaBîr ALLAH celle celâlihu..


ZEVK 8757


ULUdukça =>ULU DAĞda =>KıtMÎR NÂZ =>NiYÂZa NİSBet
YÂRr=>AŞKında TAŞa Tuttu =>YÂRr İKRÂMı=>İZzet İSMet
MeSt-i MecNÛN LEYyLÂ GiBi
SAVvRuLuYyOR>SEVDÂ GiBi
“TAHTALI”da =>CUMÂ CEM’i =>NEre NİYyet=>NEre KISmet!.


09.03.18 13:34
brsbrsm..tahtalımescidicumacemii..



Resim

TAHTALI MESCİD-HATİPZÂDE CÂMİsi..

Alaaddin Mah. Tahtalı Sok. No: 10, Hisar, Osmangazi/Bursa..

Bursa, Hisar semti, Zindankapı Caddesi, Tahtalı Sokak’ta bulunan Tahtalı Mescid’in ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. XVI-XVII. yüzyıllarda yapıldığı ileri sürülmüşse de bu da kesinlik kazanamamıştır. Hatipzâde isimli bir kimsenin ismi de yazılmış…

Câminin duvarları moloz taştan olup 7.05 x 8.70 m. ölçüsünde dikdörtgen planlıdır. Üzeri ahşab çatı ile örtülmüştür. Câminin doğu yönünde pencereler bulunmaktadır . Diğer yönlerdeki altlı üstlü pencereler ile aydınlatılmıştır. Mihrab üç sıra mukarnas dizili yarım daire kesitlidir. Bugün yağlı boya ile kapatılmıştır. Kuzey batı yönündeki ahşab minâreye kuzey yönü kapalı ahşab tavanlı son cemaat yerinden çıkılmaktadır..

Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı başkanlığı da yapmış olan merhum Prof. Dr. Orhan Karmış Hocanın 1965 ile 1975 yılları arasında bu câmide imam hatiblik görevinde bulunduğu bilinmektedir..
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »

Resim TEKe TEKte..

KüLLî ŞEYy >ALLAHın NÛRu
İnKÂR-İkRÂR>TEVHiD TÛRu
ELEST İLe MaHŞER ->BURda
hER NEFes ->hERkeSin SÛru..

ZEVK 8114

KÛN feyeKÛN>gÖLge OYUNu ->KULLuğun MekÂN ZamÂNı
->KAPIsı Yok!. ->BACAsıYOk!.. ->BUra-sı ->İmtihÂN HANı
DOĞar BeBe.. ÖLür DeDe..
->HAKk’a >DUÂ EDe EDe..
YiNE CUMÂ CEM’indeyİZz.. ->Abd-ü-RABBı ->CÂN-CÂNÂNı!.


21.04.17 11:52
brsbrsmm..tktktrstkkmdecâncÂnÂn..



BUra>BUrsam ->DİReğiyİZz
HALKa ->HAKkın GEReğiyİZz
KADRimİZ BİLen BULunmaZz
-->ReSÛLuLLAH YÜReği-yİZz!.
..sallallahu aleyhi vesellem..

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

PARMAKLa YÜZÜK =>İLEsi
ET İLe =>TIRNAk =>BİLEsi
BURAsı BURSAm>MAKSEMde
=>ÇEKiLmekte=>CÂN ÇİLEsi!..


ZEVK 8772


BURAsı>BURSAm BÂZÂRI =>MAKSEM BİZim MekÂNımız
=>ÜÇ KOLLu ÇİLe ÇINARIm DALInda =>GARiB YUVAmız
=>SIRR-ı SIFIR SILÂMıza =>“vASL-ı vUSLat VATANı”mız
“ELESt”in>MAHŞER EYyLEDiKk MAKSEMde CUMÂ DUÂmız!.


16.03.18 13:09
brsbrsm..maksemcâmimizcumâcem’ii..



YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.

Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....


->BUrası ->BURsa >MAKSEMi!.:

ResimMaksem câmimİZ..

MAKSEM ki;

Kul ihvÂNi sefilin TEKe TEK tERas TeKkesi, üçkollu çınarı ve dalları arasında Maksem Câmisi ve meşhur Yokuşuyla Rabbımın bir ni’metidir Maksem..

Eski Bursa'nın konum itibarıyla en yüksek yerinde bulunan bu mahalle Ulu Câmiye 7 Dakikadır yürüyüşle..
Adını yine burada bulunan "su taksim edilen"- "Su Maksemi"nden almaktadır. Civarındaki yerleşme ve câmi de aynı adla anılmaktadır. Hemen yakınındaki Temenye (Temenyeri-Hıdırillez duaları-temennileri edilen mesire yeri) her mevsim cıvıl cıvıl kuş sesi ve yürüyüş ve piknik yapan insanlarla doludur.. Uludağ'dan gelen kaynak suları, ilk önce burada bulunan maksemde toplanır ve ardından da, şehrin muhtelif semtlerine dağıtımı yapılırmış.


Resim


MAKSEM: ULU DAĞdan gelen Suların Taksim NOKTAsı/YERi..
GÖKçe DERE: Bursamızın Maksem-Arkların AYRım yeri mahllaesinde 7 mevsim İnleyip duran 7 dilli şeLLÂleriyle cANyoldaşım bir dereciktir..

Bu Yeşillik DiyÂRımızın İÇinden 7 mevsim akan GÖK-GÖKçe DEREm, Bursamızın Maksem-(Arkların AYRım yeri) Mahllaesinde 7 mevsim İnleyip duran 7 dilli şeLLÂleriyle cANyoldaşım bir dereciktir.. TEKe TEK tERas TeKkemİZde 3 yÖNden apaçık pencerelerimden nice seherler pırıl pırıl Temenyeri, kördümanlı Kesiş Dağı-ULU Dağ ve Gökçe Derem sesinde nice ZEVKLer nefesler KAYDa geçmiştir/mektedir elhamdulillahirabbilâlemîn..


Resim

MAKSEM (Düstürhan) CÂMİİ.:

Pınarbaşı Caddesi'nde bulunan, Düstürhan Câmii adıyla da bilinen Maksem Câmii,, 1479 yılında Düsturhan lakaplı Yahya Hüseyin oğlu Yahya tarafından yaptırılmıştır. Câmi, devrinin tüm özelliklerini taşımaktadır. taş ve tuğlayla örülü, tek kubbeli, kirpi saçaklı tipik bir Bursa câmisi..
7,10X7,59 metre iç ölçülerinde olan caminin girişinde, 3,39 metre derinliğinde bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Asıl ibadet alanı tek kubbeyle örtülüyken son cemaat yeri tonozla örülmüştür. 18 pencereyle içerisi aydınlanan caminin duvarları tuğla ve moloz taşı ile örtülmüştür. Kubbe köşeliklerinde bademler kullanılmıştır. Ayakları Bursa kemerlidir.
Birçok kez onarımdan geçen câmi halen sağlam olup ibâdete açık durumdadır.
Caminin avlusunda, Bursa'nın en yaşlı çınarlarından biri (ÜÇ KOLLU ÇİLLE ÇINARIM) bulunmaktadır. CÂminin batısında ise iki eski ev bulunmaktadır..
(Baykal (1950) s.79; kütük ııı. s.195; vakıflar (1983) ııı. s.121; mirat-ı bursa (1905) s.34; Yalman (1984) s.109 ; Ayverdi ııı. (1973) s.79)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

yiNE ISsız ==>SESsiz SÎNEm
=>ELim RABBıma AÇıYORum
HAKksız TEK NEFeSsiz SÎNEm
HAKk’tan HAKk’a KAÇıYORum..


ZEVK 8780

ÜÇ AYLarın İLk CUMÂsı =>SELÂM SALLdık DAĞa TAŞa
=>GARib-KARîB KALANLara =>UMUt Ufku UÇaN KUŞa
YERsiz YURtsuz BULutLara
=>BAŞ AYAksız ESEN YELe
CÂNda CÂNÂN CihÂNı-nda=>CEMMü’L-CEM'de ALİ PAŞa..


23.03.18 13:19
brsbrsm..alipaşacâmimİZz..


HÜKüm HAKkın NEFSin DeğiL
=>EĞiL KuL İhvÂNim =>EĞiL
=>İYyâKe Na’BuDu
ve>iYyâKe NeSTaîN
=>NEFSini BİL!. RABBını BİL!.


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla ->Her YERde ->Her ÂNda ->Her HÂLde->Her NEFeste ->HABLi'L- VERiD->LüBBü'L- LÜBBümüzde LûTFet -> CÂNda CÂNÂNımız ->CEM’ et CUMÂMIza İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!..



Resim

Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!
Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!
Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!.
İrhamNÂ yâ RABBBeNâ ceLLe ceLÂLihuu!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu..


Resim



Resim


ALİ PAŞA CÂMİSİ:
(Bursa- Osmangazi)

Ali Paşa Mahallesi, Eski Sokak’ta bulunan Ali Paşa Câmisini, Yıldırım Beyazıt zamanında Çandarlı Halil Paşa’nın oğlu Yıldırım Beyazıt’ın veziri Ali Paşa yaptırmıştır. XIV.yüzyılın sonlarına tarihlendirilmektedir.

Ali Paşa Mahallesi, Eski Sokak’ta bulunan Ali Paşa Câmisini, Yıldırım Beyazıt zamanında Çandarlı Halil Paşa’nın oğlu Yıldırım Beyazıt’ın veziri Ali Paşa yaptırmıştır. XIV.yüzyılın sonlarına tarihlendirilmektedir.

Ali Paşa Câmisi, ters T veya tabhaneli (zâviyeli) câmiler grubundandır. 1854 depreminde büyük ölçüde zarar görmüş ve sonra yeniden onarılmıştır. Son cemaat yeri câminin yan duvarları ve birbirlerine kemerlerle bağlı dört sütunun oluşturduğu beş bölümlüdür. Üzeri kubbeli olan bu bölümlerden ortadaki diğerlerinden daha büyüktür.

İbâdet mekanı tabhâneli câmiler planına uygun olarak birbiri ekseninde üzeri kubbeli iki bölümden meydana gelmiştir. Bu bölümlerin iki yanında dikdörtgen şeklinde yan kanatlar bulunmaktadır. Günümüzde orta bölümlerdeki kubbelerin yerine ahşab bir tavan yapılmıştır. İki yan kanatlar tamamen yıkılmıştır. Bunların üzerlerinin tonozlu olduğu izlerden anlaşılmaktadır.

Câminin ilk yapılışında minâre yapılmamış, bugünkü minâre yenidir. Câminin batısındaki medrese ve imâret ise yıkılmış, yerlerine evler yapılmıştır..

Çandarlı Ali Paşa:
Çandarlılar (Çandarlı âilesi), yetiştirdikleri dört büyük sadrazam ile Osmanlı Devleti'nin Kuruluş Döneminde gerek askerî ve gerek idarî ve siyasî alanda teşkilatlandırılmasında birinci derecede rol oynayarak büyük emekleri geçmiş, İstanbul'un fethi öncesindeki yaklaşık yüz yılın isimleriyle birlikte anılmasına yol açmış bir âiledir. 15. yüzyıl sonlarında âilenin bir diğer ferdi de kısa bir süre için sadrazamlık yapmıştır. Âilenin kökeni Ankara'nın Nallıhan ilçesinin Cendere köyüne uzanmaktadır.

Çandarlı Ali Paşa (d.? - ö.18 Aralık 1406, Ankara) 22 Ocak 1387'de babası Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın ölümü üzerine yerine geçerek, 18 Aralık 1406 tarihinde vefâtına kadar, I. Murat ve Yıldırım Bayezid için Ankara Savaşı'na kadar 15 yıl 6 ay ve Fetret Devri döneminde Süleyman Çelebi'nin yanında 4 yıl 4 kusur ay vezir-i azamlık yapmış ve Osmanlı Devleti'nin kuruluş sürecinde önemli rol oynamış bir Osmanlı devlet adamıdır..

Hayatı:
Tarihe Çandarlılar âilesi olarak geçmiş olan âilenin mensubu olup Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın büyük oğludur. Medrese eğitimi gördü ve ilmiye sınıfına intisab etti. 1386'dan önce kazaskerlik yaptığı bilinmektedir.

I. Murad Dönemi:
I. Murad Karamanoğlu Alaaddin Bey üzerine sefer hazırlığı içinde iken Vezir olan babası Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın beklenmedik şekilde 22 Ocak 1387'da ölümü üzerine vezirliğe getirildi. O zamana kadar tek bir vezir varken, Karaman seferinden sonra bu seferde çok gayreti görülen Kara Timurtaş Paşa'ya da vezir payesi verildi. Böylece Çandarlı Ali Paşa da "vezir-i azam" pâyesini aldı.
1389'da Vezir-i Azam ünvanlı Çandarlı Ali Paşa, komutasında 30 bin kişilik bir kuvvet ile Rumeli'de mütteffiklik kuran vasal devlet hükümdarları olan Sırp Despotu Lazar ve Bosna Kralı Tvrtko, Hırvat prensleri ile Arnavutluk prensleri üzerine bir sefere başladı ve Tırnova ve Şumnu'yu ele geçirdi. I. Murad Anadolu'da yeni bir ordu kurdu ve çok geçmeden Rumeli'den de takviyelerle Bulgaristan'a girdi. Bunun üzerine Bulgar Kralı Şişman Hıristiyan müttefiklerinden ayrılıp teslim oldu. I. Murad ordusunun bir kısmı Tuna boylarında Niğbolu ve Silistre kalelerini ele geçirdi. Haziran sonuna birleşen Osmanlı ordusu Kratova'da toplanmaya başladı ve I. Murad başkanlığında yapılan harp meclisinde Hristiyan müttefikler ordusu üzerine gitme kararı verildi. Şehzade Beyazid, Şehzade Yakup ve diğer deneyimli komutanlara görev belirtilerek bir muharebe planı hazırlandı. 28 Haziran 1389'da Hristiyan Sırp, Bosna, Eflak, Macar ve Hırvat müttefikler ordusu ile Osmanlı ordusu Üsküp'ün kuzeyinde Kosova Ovası'nda bir meydan muharebesine giriştiler. I. Kosova Savaşı'nda Hristiyan ordusu büyük bir mağlubiyete uğratıldı. Fakat ya muharebe bittikten sonra veya muharebe sırasında I. Murad, Sırp Miloš Obilić tarafından hançerlenerek şehid edildi. I. Kosova Muharebesi'nde I. Murad şehid olduktan sonra büyük oğlu Yıldırım Beyazıt vezir-i azam Çandarlı Ali Paşa desteğiyle tahta geçirildi .

Yıldırım Beyazıt Dönemi:
Yıldırım Beyazıt'ın saltanat döneminin tümünde veziriazam olarak görev yaptı ve babası gibi teşkilatçı ve kuvvetli bir idâreci olduğunu gösterdi. Yıldırım Beyazıt'ın 1391'deki Istanbul kuşatmasına ve 25 Eylül 1396'daki Niğbolu Savaşı'na sağ cenâh komutanı büyük şehzâde Süleyman Çelebi yanında iştirak etti. Bulgaristan'ın fethinde mahir bir kumandan olduğunu gösterdi. Çandarlı Ali Paşa 1402'de “Ankara Muharebesi”ne de sol cenâh komutanı şehzâde Süleyman Çelebi yanında katıldı. Yıldırım Beyazıt'ın Timur ile doğrudan savaşmadan önce, çete ve müdafaa harbi yapmak suretiyle, hareket üssünden çok uzakta olan Timur kuvvetinin yıpratılmasını tavsiye etti ise de Yıldırım Beyazıt bu görüşünü kabul etmemişti.
Ankara Muharebesi'nde hem Osmanlı sağ cenâhının ve hem de sol cenâhının geri çekilme zorunda kalmaları ile Osmanlı ordusu mağlubiyete uğradı ve orta cenâh komutanı Sultan Yıldırım Beyazıt çenbere alınıp Timur'a esir düştü.

Süleyman Çelebi'ye Veziriazamlık:
Bu yenilgiden sonra Yıldırım Beyazıt'ın veziriazamı olan Çandarlı Ali Paşa, yanında Süleyman Çelebi ile birlikte önce Bursa'ya gidip sonra Rumeli'ye geçmek amacı ile kaçmaya başladılar ve Timur birliklerinin yakın kovalaması altında kaldılar. Çandarlı Ali Paşa ile Süleyman Çelebi önce Bursa'ya ve orada tutunamayıp Gemlik yoluyla Edirne'ye vardılar. 1402'de Edirne'de Süleyman Çelebi, Osmanlı Devleti tahtına geçtigini ilan edip ve Rumeli'de adına hutbeler okuttu. Başveziri Çandarlı Ali Paşa aracılığı ile Süleyman Çelebi sivil ve asker kadroların desteğini kazandı. 1403 başında Süleyman Çelebi ile Bizans Imparatoru taht nâibi VII. Yannis Palaiologos, Venedik, Genova, Rodos San Jean Şövalyeleri, Sırp Despotu Stefan Lazeraviç ve Latin Naksos Dükü arasında bir barış anlaşması imzalandı. Süleyman Çelebi resmen meşru Osmanlı Devleti hükümdârı olarak kabul edildi.
Süleyman Çelebi kardeşi İsa Çelebi'ye askeri destek vererek onu Bursa'ya gönderdi ise de, 1406'da İsa Çelebi, Bursa'da hüküm sürmeye başlayan Çelebi Mehmet tarafından öldürtülüp bertaraf edildi. Süleyman Çelebi tekrar Anadolu'yu ele geçirip Osmanlı devletini birleştirmeye karar verip harekete geçti. Rumeli'deki Osmanlı kuvvetlerini toplayıp Bizans yardımı ile Anadolu yakasına geçti. Çelebi Mehmet'in Bursa'da bulunmamasından istifâde eden Suleyman Çelebi, hemen hücuma geçerek Bursa'yı eline geçirdi. Çelebi Mehmet Amasya'ya çekildi. Takiben Suleyman Çelebi Anadolu'ya yürüdü; Veziriazam Çandarlı Ali Paşa'nın entrikası ile Ankara'yı aldı. Çelebi Mehmet'in geride bıraktığı arazileri talan edip Bursa'ya döndü. Bir dönem hem Rumeli ve hem Anadolu'nun hükümdarı olan Süleyman Çelebi barışcı bir tutumla buradan devleti idâreye devam etti. Çelebi Mehmet, Süleyman Çelebi'nin barışcıl tutumundan fırsat bularak tekrar Bursa üzerine yürüdü. Süleyman Çelebi ve Çelebi Mehmet orduları Yenişehir ovasında karşı karşıya geldiler. Fakat Süleyman Çelebi'in veziriazamı olan Çandarlı Ali Paşa Çelebi, Mehmet ordusunun danışmanları ile önceden gizli konuşmalara başladı ve onları Çelebi Mehmet'ten ayrılmaya inandırdı. Böylece savaşa girmeden ordusunun dağılması üzerine Çelebi Mehmed ordusuz tekrar Amasya'ya kaçmaya mecbur oldu.
Böylece Fetret Dönemi sırasnda Çandarlı Ali Paşa, Süleyman Çelebi'nin vezir-i azamı olarak ve bütün idâreyi kendisine bırakmış olan şehzâdenin adına bir hükümdâr gibi faaliyette bulundu. Eyâlet-i Rum yani Sivas, Amasya, Tokat tarafları hariç olarak Süleyman Çelebi egemenliğini Anadolu ve Rumeli'de korumayı başardı.
Çandarlı Ali Paşa 18 Aralık 1406'da Ankara'da öldü. Onun ölümüyle Süleyman Çelebi'nin taht adayı kardeşler içindeki üstün konumu bozuldu.
Çandarlı Ali Paşa'nın cenâzesi İznik'te babası Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın türbesine defenedildi.

Değerlendirme:
Osmanlıların aşiret teşkilatını devam ettirmesini isteyen, hazine ve askeri teşkilatına aleyhtâr olan tarihler istisnâ edilecek olursa, diğer yabancı ve Türk tarihçiler Çandarlı Ali Paşa'nın üstün yeteneklerinden bahsetmektedirler. Bir modern Osmanlılar biyografi eserinde şöyle değerlendirilmektedir:
“Âlim; değerli ve tedbirli bir vezir; teşkilatcı bir komutan, kudretli bir devlet adâmı, iyi bir diplomat (idi). Fakat dünya zevklerine düşkün biri (idi).”
Tarihler değerini ve hizmetini takdir etmekle beraber Sultan Beyazıt'ı içkiye alıştırmasından dolayı kendisini kusurlu görürler. Çok cömert olduğunu tarihler yazarlar. Bu dönemde âilenin servetinin hükümdâr âilesinin servetine eşdeğer hâle geldiğini de burada belirtmek gerekir.
Yıldırım Beyazıt zamanında, Çandarlı Ali Paşa'nın tavsiyesiyle, kadılara baktıkları davalardan muayyen bir ücret tahsis edilerek rüşvet almaları önlenmiştir..

Eserleri:
İznik'te Yeşil Câmi adı verilen câmii ile imâreti, Gelibolu'da ve Serez'de câmileri vardır. Çandarlı Ali Paşa'nın evlâdı olmadığından Bursa'da yaptırmış olduğu câmii ile zâviyesinin mütevelliliği ve nazırlığını Bursa kadılarına bırakmıştır.
Osmanlı saraylarında ve vezir dâirelerinde içoğlanı adıyla hademe bulunmasını Ali Paşa ihdas etmiştir..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimHIRA KALBimİZz..

HIRA SALLında=>yevmi’d-dîn
=>SeLÂMet SüRÛRu =>SALÂt
RESÛL-ü EKREM MuhaMMed’in
=>İKİ GÖZün NÛR-u =>SALÂt!.

sallallahu aleyhi vesellem..

ZEVK 8789

BEZM-i ELESt BELÂ’sından>BİZ BİR-İZ EZÂN SESinde
KÛNda SuBHÂN SALLi EBeD>feyeKÛN KULLuk KUNUDu
İLKin “İKRÂ!.” KIRaatı =>“KıYAM - RÜKÛ - SECDE”sinde
ŞİBLE CÂMİSİnde CUMÂ.. =>CEM’ OLdu =>CEMîL CÜNUDu..


30.03.18 13:26
brsbrsm..şiblecâmimizz..


ERENLer ERDEMin ERmek
>LâZıM ve LâYıKın DERmek
OLsun!. OLmasın!.dan GEÇip
OLÂNda HAKk’a CÂN VERmek!.


Resim

SüRÛR.: Sevinç. Neş'eli olmak.
KUNUD: Yatsı veya sabah namazlarında ayakta okunan duâ. İbadet. Duâ. Taat. Şükür eylemek. * Namazda dünya kelâmından imsak eylemek, yani kendini tutup konuşmamak.
Kunut, birşeye o suretle devam ve mülâzemet edip durmaktır ki, taat, huşu, sükut, kıyam mânalarını tazammun eder ve lisânımızda, divan durmak tâbir edilir. Bunun için kunut taattir, kunut tul-i kıyamdır, kunut sükuttur, kunut huşû ve hafd-ı cenah ve sükun-ı etraftır diye çeşitli nokta-i nazardan târif edilmiştir. Bir hadis-i şerifte "Efdal-üs salâti tulü’l kunut" buyurulmuştur ki, kıyam demektir. Binaenaleyh namazda kıyam ve kıraeti, duayı veya huşû ve sükutu uzatmağa da kunut denilir. E.T..


=>CEM’ OLdu =>CEMîL CÜNUDu..:

EL CEMîL.:
Resim

CÜNUD.: (Cünd. c.) Askerler. Ordu.

CüNuDULLAH.. ALLAHın Ordusu.:


وَلِلَّهِ جُنُودُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا
Resim--- "Ve lillâhi cunûdu’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), ve kânallâhu azîzen hakîmâ (hakîmen).: Ve göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Ve Allah; Azîz’dir, Hakîm’dir.” (Fetih 48/7)

Kur'ÂN-ı Kerîmde ORdu.:
ALLAH celle celâlihu Ordusu..: Tevbe 9/26,40; Ahzâb 33/9; Fetih 48/4,7.
Süleymân aleyhisselâm Ordusu.: Neml 27/17,18,37.
Firavûn Ordusu.: Yûnus 10/90; TâHâ 20/78; Kasas 20/8,39,40; Bürûc 85/17,18.
Tâlût Ordusu.: Bakara 2/249..
Câlût Ordusu.: Bakara 2/250
İblis Ordusu.: Şuarâ 26/95.


Resim

HIRA SALLında =>yevmi’d-dîn.:

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Resim--- "Bismillâhi’r- rahmâni’r- rahîm.: Rahmân ve rahîm olan Allah'ın ismi ile.” (Fâtiha 1/1)

الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Resim--- “El hamdu lillâhi rabbi’l- âlemîn (âlemîne).: Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’adır.”(Fâtiha 1/2)

الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
Resim--- "Er rahmâni’r- rahîm (rahîmi).: Rahmân’dır, Rahîm’dir.” (Fâtiha 1/3)

مَلِكِ يَوْمِ الدِّينِ
Resim--- "Mâliki yevmi’d- dîn (dîne).: Dîn gününün mâlikidir.” (Fâtiha 1/4)


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla ->Her YERde ->Her ÂNda ->Her HÂLde->Her NEFeste ->HABLi'L- VERiD->LüBBü'L- LÜBBümüzde LûTFet -> CÂNda CÂNÂNımız ->CEM’ et CUMÂMIza İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!..


Resim

Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!
Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!
Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!.
İrhamNÂ yâ RABBBeNâ ceLLe ceLÂLihuu!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu..


Resim



Resim

ŞİBLE (ŞİBLÎ) CAMİSİ.:

Yeşil Mahallesi Emirsultan Caddesi Şible Sokak Yıldırım/Bursa.
Yeşil’den Emir Sultana giden caddenin sağında yer alan câmi, 1457 yılında, Bursalı Şiblizâde ailesinden Şiblizâde Mahmud Çelebi’nin oğlu Mevlana Bayezid Çelebi tarafından yaptırılmıştır.
Vakfiyede geçen Şiblizâde Ali, bu Bayezıd Çelebi'nin çocukları olmalı.
Yapının üzeri kırma çatı ile kiremit örtülü, çok onarım görmüş sade ve basit bir yapıdır.
CÂminin yanında bulunan Karınca Dere köprüsü kemerli ve eskidir. Yanında tarihi bir çınar bulunmaktadır..
(Kütük IV. S.236; Baykal (1950) S.144; Vakıflar (1983) III. S.183; B.A. Cevdet-Evkaf, No.1885)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyî'l- Ummîyyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden HâL-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşâe ALLAH!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.



Resim

KÛN FeyeKÛN KALEMini
KALEM UCu =>KELÂMını
UYKUsuz SEHER YELiYLe
SALLAdık GÜLL SELÂMını..


ZEVK 8800

GÜLüm YAKtı GÖNLümüzü =>BÜLBÜLün YÜREĞİn SÖKtük
ÜÇ KOLLu ÇİLLe ÇINARIm =>AĞLAdı =>GÖZ YAŞı DÖKtük
“DERD’in DERİsi”ni=>YÜZdük
DERMÂN SÜZgecinden SÜZdük
CEMMü’L- CEMM’de CUMÂ CÂNı ÇUKUR CÂMİ’de DİZ ÇÖKtük!.

06.04.18 13:09
brsbrsm..kademeri-çukurcâmimizz..



GÜLLü CUMÂ.. GÜLsüz CUMÂ
ÇıRıLÇıPLak =>TÜLsüz CUMÂ
=>SÖZ-ümüz =>o ki İhvÂNim
BİZ BİR-İZ BÜLBÜLsüz CUMÂ!.


TOMUR-GONCALandı GÖNLüm
HER YERde>GÜL GÖRüYORum!.
GÜLLer GERGEFİnde=>ÖMRüm
=>GÜLe GÜLe ==>ÖRüYORum!.


Resim


Resim

KADEMERİ (ÇUKUR) CÂMİİ.:

Maksem Mah. Pınarbaşı Cad. Uzun Sok. Hisar, Osmangazi, Bursa.

Bursa merkez Osmangazi İlçesi Pınarbaşı semti Çukur Sokak'ta câmi. "Çukur Câmi" adıyla da anılır. Murat II (salt. 1421-1451) döneminde "Kademeri" sanıyla bilinen “Ahi Kadem” tarafından yaptırılmıştır. 7.25 X 7.15 boyutlarında kareye yakın planlı câminin kuzeyinde, 3.00 metre derinlikte, iki yan duvarları kapatılmış, ahşap bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Dışarıdan sekizgen kasnağa oturtulan kurşunla kaplı kubbesi, içeride üçgenlerden oluşan bir kuşağa bindirilmiştir. Kubbe kasnağında, dört ana yöne bakan birer pencere vardır. Mihrap tepesi beş dilimli yarım kubbe biçiminde ve beş köşeli niş halindedir.
Câminin beden duvarları ve kubbe kasnağı, tuğla hatıllarla desteklenmiş kesme taşlarla örülmüş, taşlar arasına dikine tuğlalar konulmuştur. Kubbe kasnağı iki sıra kirpi saçaklıdır. Toplam on altı pencere ile aydınlanmaktadır. Sekizgen kaideli minâresi, kubbe eteği düzeyine değin kesme taş ve aralarına birer dikey tuğla örgülüdür. Minâre gövdesi silindirik olup, altıgen çinilerle yapılmış bir bilezikten sonra altı sıra kirpi saçak dizili şerefe altına geçilmektedir. Kurşun kaplı sivri külâhlıdır. Minâreye, son cemaat yerinden açılan kapıyla çıkılmaktadır..

Kadem.: (a. c.: akdâm): Ayak. Adım. Metrenin üçte biri kadar olan uzunluk. Oniki parmak uzunluğu, yarım arşın. Uğur.
Hoş-kadem.: 1) uğurlu; 2) i. eskiden saraylarda bâzı câriyelere takılan ad. Sâbit-kadem : sebat eden, devam eden, sürekli. f. Uğurlu ayağı olan, ayağı uğurlu.
Kademeri.: Livechillah Ayakta Hazır MuhaMMedî Hasbî Hizmetçi.

Ahi.: Ahilik ocağından olan kimse. Eli açık, cömert.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimMaksem câmimİZ..

SIRR-ı SIRf SEFERİndeyİZ
GÖKLerdeyİZ DERİndeyİZ
BURası BURSAm MAKSEmi
SUyun TAKSim YERİndeyİZ!..


ZEVK 8807


EŞYâ>OLay>ZamÂN NE ki =>SIRR-ı SIRf =>SEMiu’s- SÂMi
=>HABLi’l- VERîD’den AKRABa =>HALkına HALîMu’L- HÂMi
KaDER KAPIm ARALandı
ALIN YAZI-m KARALandı
CÂN KUŞUmuz YARALandı.. =>CUMÂ CEM’i=>MAKSEm CÂMi!.


13.04.18 13:12
brsbrsm..maksemcumacemi..



MAKSEm: Suyun taksim noktası olan yer..
HÂMi.: Himaye edici, himaye eden. Koruyucu, koruyan. Kayıran.
SIRf.: Sadece, yalnızca. Sâfi ve hâlis şey. Karışık olmayan.


وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halakne'l- insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh (nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min habli'l- verîdi: Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)

Es Semîu:
Resim
Es Sâmiu:
Resim
El Halîmu:
Resim


YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.

Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....


->BUrası ->BURsa >MAKSEMi!.:
MAKSEM ki;

Kul ihvÂNi sefilin TEKe TEK tERas TeKkesi, üçkollu çınarı ve dalları arasında Maksem Câmisi ve meşhur Yokuşuyla Rabbımın bir ni’metidir Maksem..

Eski Bursa'nın konum itibarıyla en yüksek yerinde bulunan bu mahalle Ulu Câmiye 7 Dakikadır yürüyüşle..
Adını yine burada bulunan "su taksim edilen"- "Su Maksemi"nden almaktadır. Civarındaki yerleşme ve câmi de aynı adla anılmaktadır. Hemen yakınındaki Temenye (Temenyeri-Hıdırillez duaları-temennileri edilen mesire yeri) her mevsim cıvıl cıvıl kuş sesi ve yürüyüş ve piknik yapan insanlarla doludur.. Uludağ'dan gelen kaynak suları, ilk önce burada bulunan maksemde toplanır ve ardından da, şehrin muhtelif semtlerine dağıtımı yapılırmış.


Resim

MAKSEM: ULU DAĞdan gelen Suların Taksim NOKTAsı/YERi..
GÖKçe DERE: Bursamızın Maksem-Arkların AYRım yeri mahllaesinde 7 mevsim İnleyip duran 7 dilli şeLLÂleriyle cANyoldaşım bir dereciktir..

Bu Yeşillik DiyÂRımızın İÇinden 7 mevsim akan GÖK-GÖKçe DEREm, Bursamızın Maksem-(Arkların AYRım yeri) Mahllaesinde 7 mevsim İnleyip duran 7 dilli şeLLÂleriyle cANyoldaşım bir dereciktir.. TEKe TEK tERas TeKkemİZde 3 yÖNden apaçık pencerelerimden nice seherler pırıl pırıl Temenyeri, kördümanlı Kesiş Dağı-ULU Dağ ve Gökçe Derem sesinde nice ZEVKLer nefesler KAYDa geçmiştir/mektedir elhamdulillahirabbilâlemîn..


Resim

MAKSEM (Düstürhan) CÂMİİ.:

Pınarbaşı Caddesi'nde bulunan, Düstürhan Câmii adıyla da bilinen Maksem Câmii,, 1479 yılında Düsturhan lakaplı Yahya Hüseyin oğlu Yahya tarafından yaptırılmıştır. Câmi, devrinin tüm özelliklerini taşımaktadır. taş ve tuğlayla örülü, tek kubbeli, kirpi saçaklı tipik bir Bursa câmisi..
7,10X7,59 metre iç ölçülerinde olan caminin girişinde, 3,39 metre derinliğinde bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Asıl ibadet alanı tek kubbeyle örtülüyken son cemaat yeri tonozla örülmüştür. 18 pencereyle içerisi aydınlanan caminin duvarları tuğla ve moloz taşı ile örtülmüştür. Kubbe köşeliklerinde bademler kullanılmıştır. Ayakları Bursa kemerlidir.
Birçok kez onarımdan geçen câmi halen sağlam olup ibâdete açık durumdadır.
Caminin avlusunda, Bursa'nın en yaşlı çınarlarından biri (ÜÇ KOLLU ÇİLLE ÇINARIM) bulunmaktadır. CÂminin batısında ise iki eski ev bulunmaktadır..
(Baykal (1950) s.79; kütük ııı. s.195; vakıflar (1983) ııı. s.121; mirat-ı bursa (1905) s.34; Yalman (1984) s.109 ; Ayverdi ııı. (1973) s.79)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

=>hER ÂN İMtihÂNda İNsÂN
=>Eş ŞÂHiDi=>CÂNda CÂNÂN
“ÂN-ı YAŞA!.” maktır =>VAKit
DEHR İÇİnde =>SANaL ZamÂN..


ZEVK 8816

AZAMetuLLAH ZEMZEMi İÇtik =>KUDRetuLLAH KADRin DOYduk
“NEFS-in İBLİS ELBİSE”-sin =>RABB’ım YARDIMıyLA =>SOYduk
RASÛLuLLAH SALLın DUYduk
=>CEMÂat CUMÂ-sın=>UYduk
=>“SİVASÎLer CÂMİSİ”-nde =>BAŞımız =>SACDEye =>KOYduk!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..


20.04.18 13:14
brsbrsm.. sivasîLercâmimİZz..


Eş Şehîdu:
Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla ->Her YERde ->Her ÂNda ->Her HÂLde->Her NEFeste ->HABLi'L- VERiD->LüBBü'L- LÜBBümüzde LûTFet -> CÂNda CÂNÂNımız ->CEM’ et CUMÂMIza İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!..



Resim
Resim
Resim

Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!
Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!
Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!.
İrhamNÂ yâ RABBBeNâ ceLLe ceLÂLihuu!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu..


Resim



Resim

TAHTALı CÂMi..
SİVASîLer CÂMisi…


Gökdere Cad. No: 1, İbrahimpaşa Mahallesi Osmangazi/Bursa..

BUrası BURSA'm Osmanlı Devletinin Beşiği olduğu kadar Hak ERENLer yatağı da olmuştur..
Belki de dünyada 200 yılda bu kadar çok câmi yapılan şehir yoktur..
Tasavvufta Özellikle Melâmette pek çok Hak Dostu Bursada yaşamış ve bazıları da eserler yanında acı hatıralar da bırakmışlardır..

Bizim Maksem Yokuşumuzun sonundaki SİVASîLer CÂMisi ya da TAHTALı CÂMi, pek çok kerre tâmirat görmüş ve bu gün restore edilmiş çok feyiz doludur.. Halvetî şeyhlerinden Abdülmecid Sivâsî Hazretleri zamanından beri hizmettedir..
SivâsîLer ise, son yüz yıllara damgasını vuran bir tarikat kavgasının masum tarafıdır..

Osmanlı İmparatorluğunun son yüz yıllarında başlayıp alevlenen devleti ele geçirip fayda sağlayaan Medreseli ham Sofullarla, Halkın içinden çıkmayan TEKkeli Sırf SUFîLer arasında sürtüşmeler artmıştır.
Acı olan ise daima gariban Dervişler ezilmiş, sürülmüş ve başları kesilmiştir..

Ben de Bursa için çok önemli gördüğüm bu geçmiş zulmü hatırlatmak için derlemeler yaptım..
Rahmetli Niyazî Mısrî BaBam kaddesallahu sırrahu da bu tezgahtan geçmişti..RÛHu şâd OLsun!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

=>ARI ÇEKen ÇİÇEk=>GiBi
SUBHÂNALLAH SIRRı SEVgi
RESÛLuLLAH’ın =>CÂN DİLi
SEVen<->SEViLen=>SEVgiLi..


ZEVK 8821

BİZ BİR-İZ HAYy DEM bU DEM'de =>MuhaMMedî HAKk ABDÂLLar
CÂNda CÂNÂN CEMMü’L- CEM’de =>YEDi rENgi =>AKk ABDÂLLar
ABDÂL MEHMED CUMÂ CEM’i
MEŞk-i MuhaMMed MAHREMi
EBRÂR=>AHRÂR=>AHYÂR OLÂN =>ÖZün=>SÖZü PÂKk ABDÂLLar..


27.04.18 13:04
brsbrsm.. cumacemmi..abdalmhmdcâmimİZzz..


ABDÂL Mehmed DERGÂHında
=>YED-i RENgimiz=>ALLadık
=>KÂR-ü-BELÂ BÂRGÂHı-nda
=>ELESt BELÂmız=>BALLadık
CÂNda=>CÂNÂN YÂRGÂHında
GÜLüm İLe =>SeLÂM SALLadık..


Bâr.: f. Yük. Zahmet. Eziyet. Sıkıntı.
Gâh.: (Geh) f. Yer. (Yer ve zaman bildiren "ek" dir.)
DERGÂH.: (Der-geh) f. Cenab-ı Hakk'a ibadet edilen yer.
Büyük bir huzura girilecek kapı. Kapı. Padişahların kapısı. Şeyhlerin tekkesi..
YÂRGÂH.: Şahdamarından da ÖZde YÂRin AKREB Yurdu..


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim

bî-RAHMetike yâ erhame'r- Rahîmiyn!
bî-RAHMetike yâ erhame'r- Rahîmiyn!
bî-RAHMetike yâ erhame'r- Rahîmiyn!.
İrhamNÂ yâ RABBBeNâ ceLLe ceLÂLihuu!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.


Resim


Resim


ABDAL MEHMET CÂMİİ

Demirtaşpaşa Mahallesi Cumhuriyet Caddesi Abdal Sokak.. Osmangazi/Bursa

Abdal caddesi, Tahal Caddesi ve Gül Sokak’ın birleştiği kavşakta yer alan câmi, II. Murad devrinin tanınmış sufîlerinden olan Abdal Mehmed’in adına Başçı İbrahim tarafından inşa ettirilmiştir. Dikdörtgen planlı câminin üzeri iki oval kubbe ile örtülüdür. Câminin yanında Türbesi ve çeşmesi de bulunmaktadır.
(Kazım Baykal, Bursa ve Anıtları,113. ;, Bursa Ansiklopedisi, Cilt I, 11.)

Resim

Bursa'da Abdal Mehmed 'in adını taşıyan Câmi; XV. yüzyılın ikinci yansına ait olup bazı kayıtlara göre Başçı İbrahim tarafından tesis edilmiştir. Câmi, çift kubbeli bir harem, üç bölmeli son cemaat yeri ve bir minâreden teşekkül eder. 15.20 m. x 7.70 m. ölçüsündeki çift kubbeli iç mekân enlemesine tertiplenmiş, orta yere büyük bir kemer atılmıştır. Bu yüzden mihrab, kemerin ayağı içinde kalmış, giriş de mihrab mihveri üzerine konulamayıp kemer ayağının yanlarına iki kapı açılmıştır. Kubbelerin örttüğü hacimler kare olmayıp 7.70 m. x 7.00 m. ölçülerinde dikdörtgendir. Dolayısıyla kubbeler hafif beyzîdir. Kubbelere geçiş pandantifler ile yapılmıştır. Son cemaat yerinin üç bölmesi de kubbelidir.

Resim

Üç “B”nin (Buhara-Bursa-Bosna) ortasında bulunan Bursa Şehri Osmanlı’ya başkentlik yapması hasebiyle bünyesinde onlarca tarihi mekan barındırırken aynı zamanda bir hayli “Gönül Mimarı”nı da barındırır. Bu gönül ehli zâtlardan biri de Abdal Mehmed kaddesallahu sırrahu Efendidir. Biz bu yazımızda onun adına yapılan câmiyi ve kısaca da olsa kendisini tanıtmaya çalışacağız.
Bursa Demirtaş Endüstri Meslek Lisesi’nin karşısından giden Tahıl caddesi ile Abdal Caddesi, ve Gül Sokağı’nın kesiştikleri köşedeki câmi, Abdal Mehmed Câmiidir. Kitabesi yoktur. Bazı kaynaklarda, Fatih döneminde yapıldığı, bazı kaynaklarda ise H.854/M.1438 yılında türbeyle beraber II. Murad döneminde yapıldığından bahsedilir. Konuyla ilgili kaynakların verdiği bilgiye göre câmii Abdal Mehmed’in yakın arkadaşı Başçı İbrahim tarafından yaptırılmış.

Câmimizin etrafı taş duvarlarla çevrili. Câminin giriş kapısının da bulunduğu son cemaat yeri, üç kubbeli. Önden bakıldığında iki ayak üzerindeki sivri kemerli üç bölüm, camekanlı. 5,56 metre derinlik, 15,47 metre genişlikteki son cemaat bölümünün yanlarına duvar örülmüş. Her iki yandaki duvarda birer pencere var. Kemer ayakları dikey ve yatay şekilde iki sıra tuğla örgülü kesme taştan yapılmış.
Câminin iç mekanı 8,19 m x 15,34 metre ölçülerinde dikdörtgen planlı. Doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı olan bu ana mekân; ortada sivri kemerle birbirinden farklı iki bölüme ayrılır. Bu kemerin son cemaat yerindeki ayağının her iki yanında birer girişi var. Aynı zamanda bu ayak, son cemaat yerinin mihrabı görevini yapan üç köşeli bir mihrap haline getirilmiş. Büyük kemerin ayırdığı her iki bölümün boyutları eşit ve kare olmadığından üzerlerini kaplayan kubbeler de ovaldir. Üzerleri kurşun kaplı olan kubbeler, yan yana köşelerde kürevi üçgenlere oturur. Kubbe kasnağı sekizgendir.
Câminin mihrabı kubbelerin oturduğu kemer ayağına yapıldığından oldukça dar. Etrafındaki ince çerçevede geometrik motifli kalem işleri ve Ayet-el Kürsî hemen gözünüze çarpar. Mihrabın üst kısmında beş dilimli bir tepeliği var. Ufak ve basit olan minberi ise yanlarda büyük geçmelerle süslenmiş. Câmi üç sıra pencereyle aydınlatılır. Bu pencereler duvardan 10 santimetrelik bir girinti içerisinde ve sivri kemerli, kapakları ise düz meşe ağacından yapılmış.

Duvarlar alttan 3 metreye kadar moloz taş; üst kısımlar, kubbe, kasnaklar, ayaklar iki sıra tuğla bir sıra kesme taştır. Araları da dikey tek tuğla örgülü. Batı yönünde, bitişik olan minâreye son cemaat yerindeki bir kapıdan çıkılmakta. 1955 yılında Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından yapılan onarımda bugünkü şeklini alan câmi, toplam 300 kişilik cemaat kapasitesine sahiptir.

Resim

Abdal Mehmed’in türbesi de Câmii’nin karşısında bulunuyor. Türbenin giriş kapısı üzerinde sülüs yazı ile Arapça yazılmış 80 cmx 50 cm. ölçüsünde tek satırlık bir kitabe var. Bu kitabeden anlaşıldığına göre türbe II. Sultan Murad tarafından 1450 yılında yaptırılmış. Türbeye sivri kemerli, kenarları kapalı bir eyvandan geçilerek girilir. Türbe 6.20x5.85 m. ölçüsünde, kareye yakın planlıdır. Üzeri sekiz köşeli bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülmüş. Duvarlar 3 sıra tuğla, bir sıra kesme taş ve araları da dikey tek tuğla ile işlenmiş. Girişte kemerin üstündeki tek satır Arapça kitabenin altında, tek sıra ve altı köşe tuğla süsleri vardır. Türbe altta 5, üstte 3 olmak üzere iki sıra pencere ile aydınlanır. İçinde Abdal Mehmed’in sandukası vardır..

Evliya Çelebi burası için: “Ana cadde üzerinde güzel bir türbe vardır. Gelip geçenin dinlendiği ve ibadet ettiği safalı bir yerdir” diye bahseder. Türbenin bahçesinde ufak bir mezarlık bulunmakta. Ayrıca türbenin kuzeyinde Hasırpuş Dede diye birinin kabrinin olduğu söylenir. Döneme ait kaynaklar; burada postnişinliğini şeyh Hasan Halife’nin yaptığı bir Nakşibendî tekkesinden bahseder. 1599 yılında, Yavuz Selim Bursa’ya ilk gelişinde bu tekke ile ilgilenir ve kandiller için 200 akçe verir. Ancak tekke günümüze gelememiş. Bugün mevcut değildir.

Kaynaklarda Abdal Mehmed’in kimliği hakkında değişik bilgiler var. Bazı kaynaklar onun II. Murad devri mutasavvıflarından olduğunu, bazıları ise Emir Sultan âşıklarından bir meczub olup Şeyh Eşref-i Rûmî ile ilgisi olduğundan bahseder. Hayatı hakkında değişik şeyler anlatılsa da, bizim anladığımız Allah Dostu kerâmet ehli muhterem bir zâttır. Bir hayli menkîbesi anlatılır.

Bir ramazan günü, oruçlu ağızla sohbet ederlerken Abdal Mehmed’in canı köfteli çorba ister. Müridi olan Eşref-zâde Abdullah’a: “Molla, canım iftar için köfteli çorba istedi, bak bakalım aşçılarda bulabilecek misin?” der. Genç mürid eline bir tas alır. Bütün aşçıları dolaşır. Fakat günümüzdeki gibi Ramazan ayında bütün aşçı dükkanları açık değil hepsi kapalıdır. Abdullah eli boş olarak tekkeye dönmek zorunda kalır. Bundan sonra Abdal Mehmed, içi çamur dolu bir leğenin önüne oturur ve çamurları köfte şeklinde yuvarlayıp, ocak üzerinde kaynayan suya atar. Aradan biraz zaman geçer.
“Gel bakalım Mollam. Demek ki köfteli çorba bulamadın ha!. Bakalım benim köftelerimi beğenecek misin?. Haydi gel de iftar edelim!." der.
Bundan sonra ne zaman çorbalı köfteden bahsedilse, Molla Eşref-zâde gayri ihtiyâri olarak: “Ah, o cennet taamı, ah o cennet taamı!.” der dururmuş.

Abdal Mehmed’in tekkesine bir gün Anadolu’dan kalabalık bir misafir gurubu gelir. Hazret hiç beklenmedik misafirler karşısında ikramda kusur edeceğim diye kara kara düşünürken bir anda kapı açılır. Gelen Başçı İbrahim’in çırağıdır. Çırak, içi haşlanmış kelle dolu büyükçe bir tepsiyi Abdal Mehmed’e verir. Bundan ziyâdesiyle memnun olan Abdal, o gece bir dua eder ve Başçı İbrahim’in kazanı, kepçesi altın ile dolar. Sabah yatağından kalkan Başçı İbrahim, büyük kazanın ve kepçenin altınla dolu olduğunu görünce: “Pirimiz mürşidimiz, Abdal’ın duası bereketiyledir” diye düşünür. Bundan sonra zengin olan Başçı İbrahim, az önce bahsettiğimiz Abdal Mehmed Câmiini yaptırır.
1940’lı yıllara kadar bayramların ikinci günleri Bursa’nın bütün dervişleri, şeyhleri Abdal Mehmed’in Çatalfırın’daki tekkesinde toplanır, kudüm vurur, ney üfler, köfteli çorba kaynatıp içerlerdi.

RûHu Şâd ve hiMMeti Hâzır OLsun İnşâe ALLAH!.

Resim

Osmanlı Beyliği’nin kuruluş aşamasında, Gâziyân-ı Rûm, Abdalân-ı Rûm ve Bâciyân-ı Rûm dediğimiz manevî şahsiyetlerin önemli rolleri olduğu bilinmektedir. Abdal Musa, Abdal Murat, Doğlu Baba ve Geyikli Baba gibi Abdal Mehmet bunların en meşhurlarıdır. Bunlardan başka Bursa Evliyâsı denilen bu kimselerin içinde daha birçok Hakk ERENLerin de olduğunu unutmamak gerekir, yeri geldikçe onlardan da bahsedilecektir. Baldırzade Selisi Şeyh Mehmet Efendi’nin Ravza-i Evliya adlı eserinde: “Sâhib-i keşf ü kerâmât, menba-ı vecd ü hâlât, meczûb-ı Hak, mahbûb-ı mutlak” şeklinde tarif edilen Abdal Mehmet, Bursa’nın evliyâsındandır.
Emir Sultan hazretlerinin çağdaşıdır ve onun ile çok sohbette bulunmuştur. Bugün, kendi adıyla anılan mahalledeki câminin avlusundaki çınar ağacının dibinde oturur, oradan geçerken elini öperek dua isteyen insanlara dualarda bulunurmuş. Emir Sultan hazretlerinin, haftada bir gün, Yeni Kaplıca yakınlarındaki Akça Hamam’a gitmek âdetleri varmış, Emirsultan Mahallesi’nden kalkıp da Sırameşeler-Sıcaksu bölgesindeki Akça Hamam’a giderken yol üzerindeki Abdal Mehmet’e de uğrar ve onunla derin muhabbet ve sohbet bulunurlarmış. Fakat yanına gelmeden önce bir adam gönderir ve eğer Abdal Mehmet’in cezbe ve istiğrak hali çok fazla ise oraya uğramayıp aşağı yoldan giderlermiş. O mahallede Başçı İbrahim adında bir esnafın başçı dükkânı vardır, Başçı İbrahim aynı zamanda Abdal hazretlerinin müridlerindendir ve ona hergün pişmiş bir kelle verir ve her türlü hizmetini görmektedir. Başçı İbrahim, kendi adına bugün Maksem semtinin alt tarafındaki câmi, zâviye, imâret ve hamamdan oluşan Başçı İbrahim Külliyesi ve çok sevdiği Abdal Mehmet’in adına da bugünkü câmi ile türbeyi inşa ettirmiştir. Başçı İbrahim öldüğünde külliyesinin haziresine defnedilmiştir. Abdal Mehmet Hazretlerinin birçok kerametlerinden bahsedilmektedir. Baldırzâde diye meşhur olan Selisi Mehmet Efendi’nin Bursa’da Bâb Mahkemesi kâtipliği yaparken yaşadığı bir olay kayıtlara geçtiğinden burada bahsetmek gerekmektedir:
“Bir gün adamın biri, mahkemeye gelir ve: “Abdal Mehmet Mahallesi’ndeki bir şahısta alacağım vardır, bana bir yardımcı verin de gidip o adamı alıp mahkemeye getireyim” der ve mahkeme görevlilerinden birini alıp gider. Görevli ile birlikte borçlu adamı evinden alıp mahkemeye gelirlerken, mahkeme görevlisi türbenin önünde durup aziziz ruhuna bir Fâtiha okumak ister, tam o sırada borçlu kişi görevlinin elinden kurtulup türbeye girerek Abdal Mehmet’in sandukasına sarılır ve: “Ey azîzim! Beni kurtar!.” diye feryad ü figân eder. Mahkeme görevlisi içeri girip adamcağızı oradan alıp zorla dışarı çıkararak götürürken orada bulunup da olaya şâhid olanlar, görevliye: “Gel zora baş vurma, zorla götürme, sonra bir zarar görürsün ve nâdim olur yürürsün!” demelerine rağmen görevli, bu uyarılara kulak asmayıp adamı yaka paça mahkemeye götürür ve Kadı Efendinin huzuruna çıkarır. Bursa Kadısı Azmi-zâde Efendi, adamı muhakeme eder ve onu hapse yollar. Bir hafta sonra yine aynı günde Kadı Efendi, âdet olduğu üzere kabir ziyaretlerine çıktığında Abdal Mehmet Türbesine de gelir ve atından inerek dua için türbeye girer. O sırada, mahkeme görevlisi de dışarıda atın yanında onun çıkmasını beklerken, atın bir çiftesiyle yere yığılıp kalır ve evine götürürlerken de yolda ruhunu teslim eder..

Türbe kapısının iki yanında iki küçük odası bulunan genişçe bir türbedir. 5.85 x 6.20 metre boyutlarındaki türbe sekizgen bir kasnağa oturtulmuş kurşun kaptı bir kubbe ile örtülüdür. Duvarlar üç sıra tuğla, bir sıra kesme taş ve aralarında dikey tuğla olacak şekilde örülmüş olup, kirpi saçakla sonlanmaktadır..
Altta beş, üstte üç pencere ile aydınlatılan türbenin içinde Abdal Mehmed’in sandukası bulunmaktadır. Bursa kemerinin altında yer alan sivri kemerli, beşik tonozlu kapalı bir eyvandan türbeye girilir. Türbenin bulunduğu yer eskiden mescit ve dergâh olarak kullanılmıştır. Evliya Çelebi, Abdal Türbesini yoldan geçenlerin dinlenip ibadet ettikleri güzel bir binâ olarak târif eder.

Bir diğeri de şöyledir ki:
“Kutbü’l-ârifîn, gavsü’l-vâsilîn Şeyh Abdullah bin Eşref bin Mehmet el-Mısrî el-Kadirî el-İznikî yani halk arasında bilinen adıyla İznikli Eşrefoğlu Rûmî Hazretleri de bütün cihanda Bursa Sultânîsi diye meşhur olan, Çelebi Mehmet’in inşa ettirdiği külliyenin bir yapısı olan Yeşil Medrese’de öğrenci iken aynı zamanda Abdal Mehmet Efendi’nin müridlerinden imiş. Bir medreseden arkadaşları ile birlikte Mehmet Efendi’nin huzurunda otururken Efendi ona döner ve: “Medreseden danişmendler var, hadi bize köfteli çorba getir!.” demesi üzerine, Eşrefzâde hemen çarşıya gider, her yere sorduğu halde bir türlü köfteyi bulamayıp sadece çorbayı alıp döner. Ortaya konan çorbada köfte olmadığını söylemeleri üzerine Abdal Mehmet hemen yan taraftaki arsadan bir parça toprak alır, balçık haline getirir ve onlardan küçük parçalar halinde köfteler yaparak çorbanın içine atar ve: “Hadi buyurun” demeleri üzerine o yemekten yiyenler nefis bir köfte olduğunu görürler. Emir Sultan Hazretlerinin sağlığı bozulduğunda ve eceli yaklaştığında, yakınları ve sevenleri, Hazret-i Emir’in huzuruna çıkarak: “Sizden sonra biz kime tâbi olalım ve kimin eteğine sarılalım da feyz alalım?” diye sorduklarında: “Ben vefât ettikten ve bu fânî âlemi terk ettikten sonra halifemin kim olacağını Abdal Mehmet Hazretlerine sorup öğrenin ve o Azîz Efendi kimi işâret ederse ve kimi tâyin ederse onun gösterdiği kişiye tâbi olun!..” diye emir vermişlerdir. Emir Sultan hazretlerinin vefâtından sonra da o insanlar Abdal Mehmet’e giderek durumu ve kendilerine sultanın vasiyetini anlatmaları üzerine, Mehmet Efendi, hepsini etrafına toplar, her birine tek tek bakar ve sonunda kendilerine Hasan Hoca’nın halife olması gerektiğini ve ona uymalarını söyler. Hasan Halife, Abdal Mehmet Hazretlerinin manevî işâretiyle Emir Sultan’ın halifesi olmuştur.
Molla Fenârî Hazretleri de, çoğunlukla Abdal Mehmed’in mahallesinden geçer ve onu gördüğün de atından inerek ona hürmet edermiş..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

BEZM-i ELESt AKTimiz Hoş
RABBı BİLiş VAKTimiz Hoş
MUte =>KABLe EN TeMute
GEÇer AKÇe NAKTimiz Hoş!.


HAYye =>ALe’s-SaLâh SEMÂsında
“İKRÂ! =>HAYy OKU!”sun DUYduk
==>CÂNda ==>CÂNÂN CEMÂsında
==>“CENNEt-in KOKUsu”n DUYduk!.


ZEVK 8828

OLsun!. OLmasın!. Ve OLAN.. DEVRÂNda KALdık İhvÂNim
CÂNdan ÖZde SEYR-i CÂNÂN.. SEYRÂNda KALdık İhvÂNim
İĞNE UCUnda İMÂN=>İNsÂN.. CEVLÂNda KALdık İhvÂNim
=>ALÂADDİN CUMÂ’sında.. =>HAYRÂNda KALdık İhvÂNim..


04.05.18 13:24
brsbrsm..AlâaddincâmimİZzz..


==>CÂMİ-yi CEM’ ALÂADDiN
DEMde=>Bu DEM ALÂADDiN
=>ORHAN GAZi ==>AĞABEYi
=>DİNi=>MUHKEM ALÂADDiN..

Resim

SARAY DEğiL MÂBED YAP!mış
GELmiş-GEÇMiş BeŞ PADİŞÂH
ÖMRün=>İLe’L- EBED YAPmış
=>RÂZı OLsun=>YÜCE ALLAH!.

Resim

NÛR DOLdu>GÖĞüS KAFeSim
RAHMÂN NEFHAsı =>NEFeSim
ARZdan ARŞa “ALLAH!.” DEdim
RESÛLuLLAH-ta =>SIRR SESim..

Resim

SEVgi =>MuHaBBet ÇİÇEği
SEVgi =>Şu ÂN=>GELeceği
GEÇmişin SIRRıdır =>SEVgi
SEVgidir =>GÖNÜL GERÇEği..

Resim

NÂZa>NİYÂZ ŞEHRi BURSA
ZeMZeM EDer ZEHRi BURSA
DüN-Bu GüN-YARına KÖPRü
VAKT-in VAKıF ŞEHRi BURSA..

Resim

BEŞ ŞEHRinde HAREM Etti
CÂNÂN NÂZÂRIn YAŞA!.ttı
RABBım LUTF-ü-KEREM Etti
>BURSA BÂZÂRIn YAŞA!.ttı!.

Resim

ARtık =>İBLiS ELBiSEN SOy
RABBu’L- ÂLEM SÖZünü DUy
KELÂMuLLAH=>RESÛLuLLAH
=>SIRR-ı SIFIR SÜNNEtin Uy!.

Resim

MEŞk MEYdÂNı MeLÂMettir
FİKİR EYyLe =>KuL İhvÂNi
CÜMMle HÜCRen KeLÂM Ettir
ZİKİR EYyLe ==>KuL İhvÂNi
=>SABRın SONu=>SeLÂMettir
=>ŞÜKÜR EYyLe=>KuL İhvÂNi!.


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyî'l- Ummîyyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden HâL-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşâe ALLAH!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.




Resim

ALÂADDİN BEY CÂMİSİ..:

Alâaddin Mahallesi Osmangazi/BURSA..

Alâaddin Bey, 1326 yılında şimdiki Devlet Hastanesi'nin hemen arkasında başlayan Alâaddin Caddesi'nin sonunda yer alan, Bursa Hisarı içinde evinin hemen yanında Bursada ilk İslâm Mescidini yaptırmıştır. Çatalburgaz ve Fotra köylerini mescidine vakf etmiştir.
Kitâbesi yoktur.. Câminin ibâdet mekânı tek yarımküre kubbeyle örtülü içten içe 8.13 m. ye 8. 30 m. ölçüsünde bir kare planlıdır. Kubbe, köşelere yerleştirilmiş üç büyük üçgen panonun meydana getirdiği onaltı köşeli bir kasnak üzerine oturur. Bursa’da kanatlı (zâviyeli) ters T planlı câmilerinde yeni bir gelişime öncülük etmiştir. Bu plan şemâsı aslında Selçuklu döneminin kubbeli medreselerine kadar uzanmaktadır. Osmanlı döneminin Bursa’da bu tipin ilk uygulandığı câminin Alâaddin Câmi olduğu anlaşılmaktadır.

Câminin kare planlı asıl ibâdet yeri, yelpaze biçimli trompalara ve onaltıgen bir yüksek kasnağa oturan, 8.20 metre çapında tek kubbe örtmektedir.
Ortada küçük bir kubbe, doğu-batı yanlarda birer aynalı tonoz örtülü, Kubbe, kasnak ve beden duvarları kesin olarak birbirlerinden ayırd edilmiş, duvarlardan kubbeye geçiş gayet rahat ve akıcı olmakla beraber her geometrik şeklin bütünlüğü korunmuştur. Moloz taş beden duvarları 1.05 m. kalınlığında olup taşlar, arasına yatay ve dikey birer tuğla konularak ve seyrek hatıllı örülmüştür. Kapının yanlarında, birer yan duvarlarda ikişer olmak üzere göz seviyesinde altı adet pencere mevcuttur. Bir de mihrabın üstünde bir yüksek pencere vardır. Mihrabın karşısında bulunan pencereler simetrik olmakla beraber yan pencereler karşılıklı düşmüyor. Bunlardan Batı cephesindeki pencereler orijinal olmak gerekir; çünkü biri kubbenin merkezinden geçen arzani mihver üzerinde, diğeri bu pencereyle mihrab duvarı arasında kalan mesafenin orta yerindedir. Güney duvarında yer alan mihrabı pek fazla bir özellik taşımamaktadır. Minberi ise, Mevlevihâne’den buraya getirilmiştir. Doğu cephesinde ise herhangi bir düzen yoktur. Bu cephedeki pencerelerin 1862 tâmirinde açıldığını düşünebiliriz.
Son cemaat yeri de, kısmen orijinalitesini kaybetmiş durumdadır, 1862 tamirinde inşa edilmiş ve literatüre o şekilde geçmiş frontonlu cephe son yıllarda erken Osmanlı mimârisi ne uygun kirpi saçaklı bir çatı inşaasıyla değişmiştir. Bugünkü şekliyle asıl haline yakın bir görünüş arz ettiğini söylemek hatalı olmaz. Cephede ikisi yan duvarların önünde bulunan Bizans başlıklı dört kolon görülüyor ki, yandakiler İyon tipi ortadakiler sepet biçimi başlıklardır. Bölmeler dıştan kemerlidir, fakat içeride bir duvardan öbürüne uzanan bir beşik tonoz tavan buluyoruz. Orta bölmenin merkezinde tonoz üzerine küçük bir kubbe oturtulmuştur. Bu küçük kubbe çatının üstüne taşmakta ve dışarıdan da görülmektedir.
Kuzey cephesindeki sivri kemerler tuğla örgülü üç sıra kirpi saçaklı bir kalkan duvara sahiptir. Doğu-batı yanları duvarla kapalı durumdadır. Yapının beden duvarları moloz taş, aralarına yatay ve dikey birer tuğla konularak seyrek hatıllı örülmüştür.

Yuvarlak gövdeli minare sekizgen bir kaideye oturtulmuş olup, kaide ve küp kısmı taş, gövdeye geçişler silindirik, gövde tuğla örgülüdür. Şerefe çıkması tuğladan kaba mukarnaslıdır/işlemeli, nakışlı ve rengarenktir. Taştan yapılmış silindirik bir bilezikten sonra dört sıra stalaktitli, değişik biçimli şerefe altına sahiptir.
Sol taraftaki minârenin kürsü kısmı, son cemaat yeri duvarına gömülmüştür ve duvara yapışmış vaziyettedir. Tuğla ile örülen minarenin şerefe altında mermerden kozalak motifleri vardır. Kâide ve küp kısmı taş, üst tarafı tuğladır. Petek ve külah yeni olmakla beraber gövde kısmı ile şerefe konsolları orijinal olabilir ki, o takdirde Alâaddin Bey Câmii'ne ait minâre elde kalmış ilk Osmanlı minâresidir. Câmi, 1 mart 1855 depreminde epey zarar görmüş 1861 de tâmir edilmiştir.

Avlunun batısında çok sayıda eski ve güzel taşlı mezarlar vardır.
Ayrıca, Alâaddin Bey Câmisinin batısında Bursanın ilk ve en eski Hamamı vardı. Bu hamam 1519 yılında 3900 akçe sarf edilerek tâmir edilmiş fakat, 17. Yüzyıldan itibâren terk edilmiş ve harab olmuştur..
Câmi avlusunun duvarına bitişik sivri kemerli çeşmesi, 1960 yılında restore edilmiştir.
Alâaddin Bey Câmisi, Bursada Türk Hakimiyyetinin ilk eseri ve işâret imzası olmak şerefi özel bir tarhî değere sahiptir..


Resim

ALÂADDİN BEY KİMDİR?.:

Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazinin oğludur. Annesi Şeyh Edebali’nin kızı Bâlâ Hatundur. Doğum yeri ve tarihi kesin bilinmemektedir. 1333 (H.733) tarihinden sonra vefat etti. Bursa’da babası Osman Gazinin yanında medfundur.

Alâeddin Bey, dedesi Şeyh Edebali’nin terbiyesinde büyüdü. Ve ondan ömrünce süren Sufî Dervişliği devr aldı.. Daha sonra Yenişehir’e babası Osman Gazinin yanına gidip cihad ve gaza ile meşgul oldu.

Babasının vefâtından sonra Orhan Bey, hükümdarlığı ağabeyi Alâeddin Bey’e teklif etti. Fakat Alâeddin Bey: “Gel kardaş atamızın duası ve himmeti senünledir. Anınçün kendi zamanında seni askere koşmuş idi. Hem ulemâ dahi bunu kabul ettiler.” cevabıyla hakimiyeti daha lâyık olan kardeşi Orhan Gazi’ye bıraktı.

Orhan Gazi, beyliğin idâresini eline alınca, Alâeddin Bey, onun en büyük yardımcısı oldu. Nizam ve kanunlar ortaya koyup, devletin sağlam temeller üzerine kurulmasına çalıştı. Çandarlı Kara Halil Paşa ile birlikte "yaya" ve "müsellem" birliklerinin kurulmasını temin etti. Aşıkpaşazâde'nin yazdığına göre, vezirlik teklifini kabul etmeyen Alâaddin Beye kardeşi Orhan Gazi, Bursa ile Mihalic arasında bulunan Kete Mıntıkasındaki Kotra arazisinin mülkiyetini verdi. Ömrünün sonuna kadar münzevî bir SUFî Hayatı yaşadı..
1333 (H.733) tarihinden sonra vefât etti. Bursa’da babası Osman Gazi'nin yanında medfundur.

Bursa’da bir câmi yaptıran Alâeddin Bey, Kükürtlü’de bir Tekke ve Kaplıca civarında ikinci bir mescid binâ ettirmiştir..
Bursa'da yaptırdığı Alâaddin Bey Câmii, fetihten sonra yapılan ve şehirde Türk hakimiyetinin sembolü olan ilk eserdir. Câmi, kuzey tarafında üç bölümlü son cemaat yeriyle birlikte tek kubbeli klasik biçime uyarken, Bursa’da kanatlı (zâviyeli) ters “T” planlı câmilerde yeni bir gelişmeye öncülük etmiştir. Bu plan şemâsı, Selçuklu döneminin kubbeli medreselerine kadar uzanır. Osmanlıların Bursa’da bu planda ilk binâ ettiği câmi Alâeddin Câmiidir.
Câmi 8,20x8,20 metre ölçüsünde, kare planlı asıl ibâdet alanı ile kuzey yönünde buna ekli üç kemerli, üzeri kubbelerle örtülü bir son cemaat yerinden meydana gelmektedir..


Resim nOt.:
AZMim gereği her CUMÂ, yeni bir BURSA CÂMisinde CUMÂ CEM’i için otobüs DURağına koştum, beklemek için oturdum.. Soluk soluğa çok yaşlı bir dede geldi.. Adı MuhaMMedmiş.. Ama, babası salâvâtsız adını derler diye “Mehmet” yazdırmış.. Bana:“Nereye Cumâya?.” Dedi. Ben de: “BİLmem, çıktım bakalım Nâsib!.” dedim..
O da bana hemen ilerdeki Başçı İbrahim Câmisini gösterdi.. Ben de: “o câmiye çok gittim” dedim.. “O zaman Alâaddin Beyin Câmisine git!.” dedi.. Târif etti ki, bizim meşhur HastÂNeye yakındı..
Otobüs bekleşirken başladı ANLAtmaya göçmen şivesiyle: “Aa bire, Bizim Başçı İbrahim, Abdal Mehmed’e hayranıymış ve de müridiymişş.. Bir köşede ufacık bir kelle dükkanı varmış.. Derken bir gün Abdal Mehmed Babaya çokça bir misâfir grubu gelmiş ERENlerden ve de uzaktan.., “Ne yedirip ne ikram edeceğim?.” deyip ne yapacağını şaşırmış bir halde iken, gönül telefonu çalışan Başçı İbrahim mesajı almış ve kazanında ne kadar kelle varsa doldurmuş bir tepsiye fırlamış DERgÂHa nefes nefese.. Hazreti Abdal Mehmed kaddesallahu sırrahu bu HÂLi görünce hemen diz çöküp DUÂsını etmiş.. Başçı İbrahim, geri döndüğünde Kelle Kazanının kapağını açınça çil çil altınla dolu olduğunu görüp şükür secdesine kapanmış.. ALLAH celle celâlihu Rızası için Câmisini ve Hamamını ve başka eserler yaptırıp vakf etmiş..”

MeMMed DeDE, Ufacık masmavi göçmen gözlerinin bebekleri gülerek devam etti;
"Bizim Hazreti Başçı İbrahim Baba var ya, Hacca niyetlenmiş.. Hamamı da oğluna bırakırken: “Oğlum Hamamın KÜLHAN Kazanın altına ben yeterince odun attım yaktım.. Sen sakın içeri girme ben gelinceye kadar!.” demiş.. Hamam aylarca çok sıcak suyla çalışmış.. Bu HÂL, Hamamcıların dikkatini çekmiş.. Başçı İbrahim’in oğluna: “Neden odun almadığını” sormuşlar.. Anlatamamış ve geçiştirmiş.. Derken hacılar geri gelmeye başlamışlar hactan.. Bir komşuları İbrahim’in oğluna: “Baban arkadaki kervÂNdaydı yarın gelirler” demiş.. İbrahim’in oğlu da: “Ne olur, ne olmaz babam geldiğinde hamamı sıcacık bullsun, külhana biraz odun atayım!.” demiş.. İçeri girdiğinde odun yerinde kazanın altında yanan “ÜÇ Adet MUM”la karşılaşmış.. Ne var ki, mumlar hemence sönmüşler.. Kupkuru odunları da alevleyip yakamamış.. Uğraşıp dururken babası çıka gelmiş.. Bu durumu kapıdan seyreden Babası: “Ah oğul ahh!. SABR edeBİLseydin ERENLer SIRRına ERecektin.. Ne edelim Nâsib-Kısmet İŞi!.” DEmişş.. MİŞşş..
Daha diyecekleri vardı amma yarıda kesip, belediye otobüsünü göstererek: “Ahha senin B-38 geldi koşş üç ayaklı DERViŞimm!..” dedi..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ELest =>Akit-tir İhvÂNim
VAKit =>NAkit-tir İhvÂNim
VAKtin BİL!. =>RABBını BİL!.
=>GEÇen>VAkit-tir İhvÂNim!.


ZEVK 8840

=>GÜNEŞ-Le =>IŞIğı GiBi =>NÂZ>AĞıZda =>NiYÂZ>NEYyde
SEVen<->SEViLen=>SEVgiLi.. RABB=>KULuyLa KÜLLî ŞEYyde
AZMEYyLedim ZORu->ZEVke
HÂL-i HAZIR =>Şe’ÂN ŞEVke
CUMÂ-mızı =>CEM’ EYyLedik =>GüDük MiNÂRe =>İSÂ BEYyde!.


11.05.18 13:14
brsbrsm..isâbeycâmicumâcem’i...



Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyî'l- Ummîyyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden HâL-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşâe ALLAH!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.


Resim
İSÂ BEY FENARÎ (Güdük Minâre) CÂMİİ.:

Alaaddin Mahallesi Fenarî Sokak Osmangazi/Bursa..

Alaaddin Caddesi'nin batısında, XV. yüzyılın sonlarında, Molla Fenarî'nin torunu ya da kardeşi Molla İsâ Bey tarafından, Bursa Kalesi’ndeki Kaplıca Kapısı içerisinde yaptırılmıştır.
8,13x8,13 m. metre iç ölçülerinde, kare planlı bir alana sahip bulunan bu câminin girişinde, 3,96 metre derinliğinde bir son cemaat yeri yer alır. Asıl ibâdet alanının üzeri bir büyük kubbe ile örülmüş olup, son cemaat yeri basit bir çatı ile örtülmüştür. Duvarlar kesme taştan yapılmıştır.
Câmiden ayrı bir şekilde bulunan minârenin, kısa gövdeli olması nedeniyle, "Güdük Minâre" de denilmişir..
İsâ Bey'in, bu câminin karşısında bir de medresesi varmış. Ancak bugün, bu yapıdan hiçbir eser yoktur.
Câmi, uzun süre müze deposu olarak kullanılmıştır.
(Baykal (1950) s.69; vakıflar (1983) ııı. .94)

İsâ Bey Fenarî (Güdük Minâre) Câmisini yaptıran MoLLa İsâ Bey, aynı zamanda bu câminin karşısına bir medrese yaptırmışsa da bugün bu medreseden hiçbir iz kalmamıştır. Ayrıca Bursa’da Basmacılar Çarşısı’nda ve Edirne’de iki han yaptırmıştır..

Câminin İbâdet mekanı altlı üstlü sekizer pencere ile aydınlatılmıştır. Giriş eksenindeki mihrap dikdörtgen bir niş şeklinde olup, orijinalindeki mukarnaslar yıkılmış ve özelliğini kaybetmiştir.
Câminin son cemaat yerinin doğu-batı yönündeki yan duvarları ile iki taş kaidesi günümüze ulaşabilmiştir. Orijinalinde sivri kemerlerle birbirine bağlanan üç bölümlü son cemaat yerinin sütunları, kemerleri ve üst örtüsü yıkılmış ve sonraki yıllarda buraya basit bir çatı yapılmıştır. Son cemaat yerinden ibâdet mekanına girilen 1.10 m. genişliğindeki kapı silmelerle çevrilidir.

İsâ Bey Fenarî (Güdük Minâre) Câmisinin eko-ses sistemi, tıpkı Ulu Câmi’nin hava sirkülasyonu özelliğibgibi çok özel bir tekniğe sahip ve İLKtir..


MiNâResi:.:
İsâ Bey Fenarî (Güdük Minâre) Câmisi Minâresi, kısa boylu ve kaidesi ise onikigendir ve benzeri olan, sadece Edirne Üç Şerefeli Câmii'nin üç şerefeli minâresinin kaideleri dee onikigen prizmaldir..
Câminin kuzeydoğu köşesinde ve câmiden ayrı olan minâresi kısa gövdeli olduğundan Güdük Minâre ismi ile de anılmıştır. Bu isim aynı zamanda câmiyi de kapsamaktadır..


ÇeŞMesi.:
Alaaddin Caddesi nin batısında İsâ Bey Fenarî Câmisinin çeşmesi, avlusunda ve minâre altında yer almaktadır. Tarihi ve yaptıranını belirten, çeşme üzerinde bir kitabesi yoktur. Minârenin altında yer almasından dolayı câmi ile beraber XV. yüzyılda yapılmış olmalıdır..

MoLLa Fenarî kaddesallahu sırrahu.:
Molla Fenarî Hazretleri'nin kabri. Molla Fenarî Caddesinde Molla Fenarî Câmisi bahçesinde üstü açık mütevazî bir kabirde Fatihalar ile onu selâmlıyorum. Yürümek isteyenlere Molla Fenarî Caddesi ne geniş bir yoldur.
Molla Fenarî (1350-1431), Davud el Kayseri (1262-1350) ekolünün devamcısı, ilk şeyhülislam, yöneticilik yanında medreseyi ve talebe yetiştirmeyi terk etmeyen değerli bir âlimdir.


Resim nOt.:

Türkyemizde atalarımızdan bize miras kalan mescid ve câmilerimizin neredeyse tümünün restore edildiği şehir BURAsı BURSAmızıdr..
Mescid ve câmilerimiz geçmiş ve uzunca zamanlar içinde çok dışlanmış harap edilmiş ve bambaşka işlerde de kullanılmıştır ne yazık!.

Bir ANı ve ÖRNek.:
Bursa Belediyesi Fen İşleri Memurluğu'ndan emekli olan araştırmacı-tarihçi Erhan Yıldızalp, Bursa'da tescilli 230 câmiden 100'den fazlasının 1938 yılından sonra ibâdete kapatıldığını ve bir toplantıya gittiğini belirten Yıldızalp: "Keşke o konuşmayı dinlemeseydim. Bursa'da Şehâdet Câmisi'nden bahsedince emin olun içim cızz etti. Analatılan Şehâdet Câmisi'ni çocukluğumda 1944 ile 46 yılları arasında çok iyi hatırlıyorum depo ve askeri bando çalışma yeri olarak kullanılıyordu. Okula giderken, askerlere selâm veriyorduk. Nasıl depo olarak kullanıldığını, bando olarak kullanıldığını biliyorum. Sadece Şehadet Câmisi değildi. Burası, Sultan Murat Hüdavendigâr şehid olduğunda onun hatırası için “Şehâdet Câmisi” olarak anılıyordu. Hemen yakında Darphane Mescidi olan binâ, CHP'nin Hİsâr Bucak Teşkilat binâsıydı. Hİsâr'da İsâbey Fenarî Câmisi müzenin deposuydu. İçeride heykeller, mezar taşları vardı. Molla Güranî Câmisi de kapalıydı, malzeme konuluyordu. Yerkapı Câmisi vakıflardan kiralanmış depo olarak kullanılırdı" dedi..
Resim
Cevapla

“Mübarek Gün ve Geceler” sayfasına dön