AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-55


Sana hamd eylerem dâ'im Kerîmâ
Virürsin bî-hisâb çün rızkı baña..


Ey Kerîm olan, ihsan ve inayet sâhibiRabbım ALLAH celle celâlihu,ömrüm boyunca Sana hamd ederim ki,
Bu âlemde muhtaç olduğum rızkımı hesabsız olarak veren Sensin..


El Kerîmü:
Resim

Resim

Tesebbüb itmeğe yok iktidârım
Tevekkül hirfetim sıdk-ile saa..


Sebeplere sarılarak yol almaya gücüm kuvvetim yok,
Sebeplere baş vurarak neticesini yalnız sana bırakmak, ve bu uğurda gerçek sadakatla çlışmak MuhaMMedî Mesleğim oldu..


Resim

Benim Perverdigârım sensin ancak
Kapundan gitmezem bir lahza aslâ..


Benim Perverdigârım/Besleyenim, yetiştirenim, velînimetim, koruyanım yalnızca SENsin.
Bu MuhaMMedî Gerçeğe inandığım ve yaşamaya uğraştığım için, SENin İkram Kapından bir ÂN olsun bile ayrılıp gitmem inşâe ALLAH..


Resim

İdersin fazlın ile halk sebebler
Bu 'âciz bendene lutfınla şâhâ..


İyice bilirim ki SEN fazlınla/ cömertlik, ihsan, kerem, ilim, ma'rifet, üstünlük, hüner, tefâvüt, inayetinle bu uğurda bana yardımcı nice sebebler yaratırsın.
Ey Eşi olmayan Şâh bu acziyetini bilen kuluna SEN yüce lütfunla yaparsın inşâe ALLAH..


Resim

Ulu tağlarda hem çöllerde hergiz
Komadiñ aç susız mahzun Kadîrâ..


Ey Kadîr olan ALLAH celle celâlihu SEN, beni ulu dağlarda olsun ıssız çöllerde olsun asla aç, susuz ve mahzun bırakmadın..

Resim

Kefilsin cümle halkın rızkına hem
Münezzehsin zühulden sen 'Alîmâ..


SEN ki, yarattığın halkıyın hepsi bir canlı yok ki rızkına kefil olmayasın,
Hâşâ SEN, unutmaktan Unutmak geciktirmekten münezzehsin ey El Alîm celle celâluhu..


وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِي الأَرْضِ إِلاَّ عَلَى اللّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ
Resim---"Ve mâ min dâbbetin fî’l- ardı illâ alâllâhi rızkuhâ ve ya'lemu mustekarrahâ ve mustevdeahâ, kullun fî kitâbin mubîn (mubînin).: Ve yeryüzünde yürüyen bir canlı yoktur ki; onun rızkı, Allah’ın üzerine (Allah’a ait) olmasın. Ve onun karar kıldığı (kaldığı) yeri ve onun emanet (geçici) durduğu yeri bilir. Hepsi Kitab-ı Mübîn’dedir.”
(Hûd 11/6)

El Âlim celle celâluhu:
Resim

El Alîm celle celâluhu:

Resim

Resim

Gice gündüz ider hamd ü şükürler
Bu Kuddûsîye itdiñ çok 'atâyâ..


Bu MuhaMMedî Hak Âşık Kuddûsî kaddesallahu sırrahu Babama çok çok ihsan lütfettin ki, bu nedenle gece gündüz hamdler ve şükürler etmektedir hamd olsun..


Resim

Tesebbüb: (Sebeb. den) Sebeb olmak.
İktidâr: Güç, takat. Kudret. Güç yetmek. Yapabilmek.
Tevekkül: İşi başkasına ısmarlamak. * Sebeblere tevessül ettikten sonra neticesini Allah'a bırakmak. Allah'tan gelene razı olmak. Kendine ait vazifeyi yaptıktan sonra neticelerini Allah'dan istemek. Kadere razı olmak. Hakka güvenmek. * Yeis ve kederden uzak olmak. * Âcizlik göstermek.
Hirfet: (C.: Hiref) Meslek, san'at.
Sıdk: Doğru söz. Hakikata muvâfık olan. Bir şeyin her hususu tam ve kâmil olması. * Ahdinde sâbit olmak. * Peygamberlere mahsus en mühim beş hasletten birisi. * Kalb temizliği.
Saa: say. Çalışma, Çalışıp çabalama. Gayret sarfetme.
Perverdigâr: Hakk..
Perver: (Pervar) f. "Besleyen, yetiştiren, velinimet, koruyan" mânâsında birleşik kelimeler yapılır.
Hergiz: f. Aslâ, kat'iyyen. Hiçbir suretle.
'Atâ: Verme. Bağışlama. Bahşiş. Lütuf. İhsan..
Münezzeh: (Nezahet. den) Tenzih edilmiş, teberri edilmiş. * Pâk, kusur ve noksanlıklardan uzak. Hiç bir şeye muhtaç olmayan. Kötülükten, kusurdan ve noksanlık gibi şeylerden tenzih edilen.
Tenzih: Suç ve noksanlıktan uzak saymak. Cenab-ı Hakk'ı (C.C.) her çeşit kusur, noksan, şerik gibi hallerden uzak bilip söylemek. * Kabahati yok olduğu anlaşılmak ve onu ifade etmek.
Zühul: Unutmak veya bir işi geciktirmek. Elde olmayan bir sebeple bir işi geciktirmek. Yanılmak. Kasden unutur gibi olmak.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-56


Bir hûba 'âşık olmışam ki cümle halk müştak aña
Lâyık değil isem de 'ışka lutf idüb virdi baña..


Öyle bir GÜZELe 'âşık olmuşum ki, kâinâtta cümle halk O’na müştak/iştiyaklı-fazla istekli..
Ben ise o GÜZELin AŞKına lâyık değil isem de, sadık ve samimî AŞKuLLAH Arzumu görüp lütfen AŞKını verdi bana..


Resim

Rûz-ı ezelde eylemiş ben kuluna anı nasîb'
'Ubbâda virmiş cenneti ol sâhib-i fazl-ı 'atâ


Çünkü yüce RABBım TeÂLÂ tâa Ezel ELest Gününde AŞKını, ben KULuna nasîb eylemiş ki, bu Şehâdet Âleminde ben de tercih edince kısmetim oldu.
Ve böylece O fazilet, ihsan ve cömertlik sahibi Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemi DUYup-UYan KuLLarına CeNNetini bahşedip vermiştir..


Resim

Pes itmişem feryâd ana rahminde işitmiş anam
Girmiş kulağına 'ayânen 'ışk u şevk-ile sadâ..


Ne zaman ki anam bana hamile kalınca, feryâdlarımı işitmiş rahminden anam.
AŞK ve ŞEVK ile söylediğim “Yâ KuDDûs!.” sesim, anamın kulağına olduğu gibi açıkça ve net olarak girmiş ve duymuştur.. Doğduğumda ise Bamam ismimi "Ahmedi KuDDûsi" koymuştur RABBımıza Hamdolsun..


Resim

Havf eyleyüb anam babama söyledikde ol dahi
Dimiş ki fazlıyla anı bahş eyledi bize Hudâ..


Anam, korkarak babama söylediğinde ise,
Babam: “Hudâ ALLAH celle celâlihu fazlıyla onu bize bahş-ihsan etti”demiş..


El Hâdî:
Resim

Resim

Bir kez dahi çağırmışam anı işitmiş bir 'acûz
Anam dimiş ki ey 'acûz keşf eyleme bu sırrı hâ


Bir defasında ise, “Yâ KuDDûs!.” diye çağırışımı komşu yaşlı bir 'acûze kadın işitmiş,
Anam: “Ey acûz kadın sakın kimselere bu sırrımı açıp dökme hâa!” diye tenbihlemiş..


Resim

Ru'yâda hem görmüş peder üç ay semâda hoş kamu
Ortadaki ayda çoğ-imiş behcet ü nûr u ziyâ


Babam rü'yâsında gök yüzünde hoş gözüken üç Ay görmüş ve ortadaki Ayın güzelliği, parlaklığı, nuru ve ziyâsı diğerlerinden daha çokçaymış..

Resim

Aña dimişler bil bu ay oğlun ana rahmindeki
Halk-ı cihânın ekserin irşada olısar sezâ

Ve babama: “ Bil ki bu ortadaki AY olan ana rahmindeki oğlun, bu dünyada cihÂNın halkının çoğunu HAKk’a ve HaYRa İrşad etmeye lâyık yaratılmştır..

Resim

Aña muhabbet eyleyen 'âşıkları Mevlâ sever
Bulmaz felah her kim ider ise aña buğz u cefâ


“Ona sevgi gösterip muhabbet eyleyen MuhaMMedî HAKk Âşıkları el MevLâ ALLAH celle celâlihu sever..
Ne var ki, bu hayatta ona buğz edip cevr ü cefâ edenler ise asla iflah olamazlar!.”


El Mevlâ:
Resim

Resim

Telkîn-i zikr ile aña irsün makâme tıfl iken
Hem eyle tenbîh ki hemân zikr eylesün ol dâ'imâ


“Doğduğunda daha sâbi bebek iken ona ZiKRuLLAHı telkin et ki, nasibi-kısmeti olan Makama erip tez ulaşsın.
Hen yine ona tenbih et ki, hiç durmadan dâ'imâ zikretsin ALLAH celle celâlihuyu..”


Resim

Vakt-i sabâvetde baña tevhidi telkîn eyledi
Dir idi Kuddûsî çalış virdim icâzet ben saña


Babam da, daha sâbi-bebek iken bana TEVHiDuLLAHı telkin edip aşıladı..
Bana: “Kuddûsî ben saña zikir izini verdim. Sen de çokça çalışıp durmadan zikret!.” der idi..


Resim

Hûb: f. Hoş, güzel, iyi.
Müştak: (şevk. den) Arzu ve iştiyak gösteren, fazla istekli.
Rûz: f. Gün, 24 saatlik müddet. * Gündüz. Gün.
Ubbâd: Cemaat, topluluk.
Atâ: (İtyan. dan) Verdi, veren. Geldi, gelen (mânasına da olur, fiildir).
Fazl: Âlimlere yakışır olgunluk. * İmân, cömertlik, ihsan, kerem, ilim, ma'rifet, üstünlük, hüner, tefâvüt, inayet. * Artmak. * Artık, (bunun zıddı naks'tır). Bir şeyden bakiye kalmak. (İman ile hikmet, adâlet, şecâat ve iffet sıfatlarına "fezâil-i asliye" tabir edilmiştir. Çünkü bu sıfatlar ile birçok faziletler doğar. Onun için bunlara, temel ve esas olan faziletler denilmiştir).
Ayân: (İyân) Aşikâr. Belli. Herkesin bilebileceği ve görebileceği.
Şevk: Çok istek, şiddetli arzu. * Neş'e. *Bir şeyi bir yere şeye sağlamca bağlama. * Memnun. Şâduman.
Sadâ: Seda. Ses. Avaz. Savt.
Havf: Korku, korkutmak.
Bahş: f. Bağış. Verme. İhsan.
Acûz: Âciz. Beceriksiz. Eli ermez. Kabiliyetsiz. Gücü yetmez olan.
Kamu (t): Hep, hepsi.
Behcet: Sevinç. Güleryüzlülük. Güzellik, şirinlik.
Ziyâ: Işık, aydınlık, nur. Ruşenlik.
Ekser: Pek fazla. Daha çok. Kesrette olan. En çok.
Sezâ: f. Lâyık, münasip.
Felah: Selâmet. Saadet. Kurtuluş. Hayır ve ni'metlerde refah, rahatta dâim olmak. Fevz ve zafer. Necat ve beka.
Buğz: Sevmeme. Birisi hakkında gizli ve kalbi düşmanlık hissetme. Kin, husûmet.
Telkîn: (C.: Telkinât) Zihinde yer ettirmek. Fikir aşılamak. Zihinde yer etmiş düşünce. * Yeni müslüman olana İslâm esaslarını anlatmak. * Ölü gömüldükten sonra imam tarafından söylenen söz.
Tıfl: Küçük çocuk. * Her şeyin cüz ve parçası. * Batmaya yakın güneş. * Kıvılcım.
Tenbîh: (C.: Tenbihât) Göz açtırmak. * Gafletten ikaz etmek. Faaliyetini arttırmak. * Sıkı emir vermek. * Bir işin yapılacağı hakkında yapılan nasihat.
Sabâvet: Çocukluk, sabilik.
İcâzet: İzin. Müsaade. Şehadetname. Diploma. "Olur" demek. Destur vermek. İlmî ehliyet. Reva görmek.
Sezâ: f. Lâyık, münasib.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-57


Dimişdür Fahr-ı 'âlem medh olunmağı sever
Mevlâ Anın medhin değil hergiz münâsib eylemek baña..


Fahr-ı Âlem Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Mevlâ medh olunmağı sever” buyurmuştur.
Gerçi benim buna uygun bir olmasa da Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Duyar Uyarm..


Hadislerde övülmeyi en çok sevenin ALLAH celle celâlihu olduğu ve bu sebeble kendisini medhettiği ifâde edilmiştir.
(Buhârî, Tevĥîd, 15, 20; Müslim, Tevbe, 32-35)

ALLAH celle celâlihu, kendisinin övülmesini, kendisinin methedilmesini, senâ edilmesini, zikredilmesini, kendisinden istenilmesini ister, sever..

Resim---Âişe radiyallahu anha’dan rivâyet edildiğine göre Resûl-i Ekrem aleyhisselâm teheccüd namazının secdesinde şu niyâzda bulunurdu: “Allahım! Gazabından rızâna, ukūbetinden affına sığınırım, senden yine sana sığınırım. Seni gerektiği şekilde senâ edemem. Sen şüphe yok ki kendini senâ ettiğin gibisin”
(Müslim, Śalât, 222; Ebû Dâvûd, Śalât, 148).

Resim

Kitâbda bu hadîsi görüben itdim heves medhe
Umaram bu tarîk ile tekarrüb eylemek aña..


Ben bu hadisi kitâbda okuyunca ALAHu zü’L- CeLÂL’i medh-ü-senâ’ya çokça heveslendim üstüne düştüm,
Umarım ki, bu yol ile RABBıma yakın-akraba olduğumu BİLir-BULur-OLur-YAŞArım!.


وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min hablil verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.”
(Kaf 50/16)

Resim

Zemîn ü âsümânı hem cemî'-i halkı Hâlikdur
Nazırın yok şerîkı yok muîni yok-durur hâşâ..


O Yüce ALAHu zü’L- CeLÂL ki, yeri, gökleri ve tÜMM HaLkı yaratan El Hâlik ALLAH celle celâlihudur.
Ki O’nun; asla ve katiyyen vekili, ortağı ve yardımcısı yoktur hâşâ!.


El Hâliku:
Resim

Resim

Murâd eylerse bir şey'i hemân kûn dir olur mevcûd
Anın emriyle gelmişdür vücûda bil kamu eşyâ..


ALAHu zü’L- CeLÂL, bir şeyin olmasını murâd eyler ise, o ÂNda Şe’ÂNuLLahta SüNNetuLLAH üzere “KÛN!. OL!.” Buyururve Aynı ÂNda feyeKÛN.. bu ÂLemde MevCÛD OLuVERir..
O’nun bu EMRiyle KüLLî Şey her ÂN yeniden Vâcibu’L- VüCÛD NÛRundan MevCÛDOLur!.


KûN feyeKûN TeceLLîsi:

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---“İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu) : Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir.” (Yâsîn 36/82)

Resim

Kadîr her şey'e Hallâk u 'Azîm ü Hayy u Kayyûmdur
Bu mahlûkâtı heb oldur yoğ iken eyleyen inşâ..


ALAHu zü’L- CeLÂL mutlak olarak; KüLlî Şeye El Kadîr, El Hallâk, El Azîm, El Hayy, El Kayyûm olandır ki
O’dur tüm mahlûkâtı bu âlemde yok iken inşâ eden-yaratıpduran ALAHu zü’L- CeLÂL..


أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللّهَ لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ يُعَذِّبُ مَن يَشَاء وَيَغْفِرُ لِمَن يَشَاء وَاللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Resim---"E lem ta’lem ennallâhe lehu mulku’s- semâvâti ve’l- ardı yuazzibu men yeşâu ve yagfiru limen yeşâu, vallâhu alâ kulli şey’in kadîr (kadîrun).: Göklerin ve yerin mülkünün Allah’ın olduğunu bilmiyor musun? Dilediğine azap eder ve dilediğini mağfiret eder. Ve Allah herşeye kaadirdir.”
(Mâide 5/40)

El Kâdiru:
Resim

El Hallâku:
Resim

El Azîmü:
Resim

El Hayyu:
Resim

El Kayyûmu:

Resim

Resim

Yaratmış kendi nûrından MuhaMMed Mustafâ nûrın
Cemî'-i halkı nûr-ı Mustafâdan eylemiş peyda..


ALAHu zü’L- CeLÂL, kendi ZÂTuLLAH NÛRundan NÛR-u MuhaMMed Mustafâ nurunu,
NÛR-u Mustafâdan da tÜMM yatılan Halkı halkedip elyâ âleminde MevCÛD kılmıştır geçici var eylemiştir..
Habîbullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in Evvelden, Zâhire zuhûru ise “Rahmeten li’l-âlemin: Âlemlere rahmet olarak” gönderilen Rasûlullah MuhaMMed Aleyhi’s-Selâmdır.


Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Evvele mâ halakallâhu nûrî: ALLAH’ın en evvel halkettiği (yarattığı) Benim nûrumdur.” Buyurdu.”
(Aclûnî, Keşfü’l- Hafa, c:1, shf:311)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Evvelu mâ halakallâhu nûra nebiyyike yâ Câbir: ALLAH Teâlâ herşeyden evvel senin Peygamberinin nûrunu yarattı ey Câbir!”
(Câbir bin Abdillah tarikiyle Abdürrezzak’tan; el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:205, 2:129.)

Resim---Câbir bin Abdullah radiyallâhu anhu'’dan: “ Yâ Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)! Anam babam sana fedâ olsun, ALLAHın en evvel yarattığı şeyi bana söyler misin?” dedim. Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Yâ Câbir! eşyâdan önce, kendi nûrundan (Nûrullah) senin Peygamberinin Nûrunu (Nûr-u MİM) yarattı.” Ve şöyle buyurdu: “ O nur ALLAHın kudretiyle dilediği yerlerde devredip gezerdi. O zaman ne levh, ne kalem, ne cennet, cehennem, ne melek, ne gök, ne güneş, ne ay, ne cin ne de ins var idi.” Ondan sonra buyurdu ki: “ALLAH Teâlâ mahlûkatı yaratmak istediği zaman, o nûru taksim edip 4 parça yaptı: İlk parçadan kâlemi yarattı. İkinci parçadan Levhi yarattı. Üçüncü parçadan Arşı yarattı. Dördüncü parçayı taksim edip dört parça yaptı: İlkinden gökleri yarattı. İkincisinden yeri yarattı. Üçüncüsünden cennet ve cehennemi yarattı. Dördüncü parçayı yine taksim edip dört parçaya ayırdı: Birincisinden mü’minlerin gözlerinin nûrunu yarattı. İkincisinden kalblerinin nûrunu yarattı ki o, ALLAHı bilmedir. Üçüncüsünden dillerinin nûrunu yarattı ki o da Kelimeyi Tevhiddir....””
(İmâm Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404)

Resim

Cihânda her ne var ise senin cisminde var misli
Hudânın kudretin sen de görüb ol 'ârif ü dânâ..


TÜMM CÂN ve Cisimlerin içide yaşayıpdurduğu CihÂNda her ne var ise son-Uçta SENve sendekilerle BİRLeşecektir.. ÂLEMde olan ÂDEMdedir..
Sen de bu El Hâdî ALLAH celle celâlihu’nun mutlak TEVHiDuLLAH Kudretini sen de Şah damarında GÖR ve
MuhaMMedî Mârifette ANLAyan ve Bilenlerden OL!.


El Hâdî:
Resim

Resim

Dahi birliğine şâhid cihânın halkı bi'l-cümle
Bu mülkin mâliki oldur Ahad Ferd ü Ahad Yekta..


Ve dahi bu CihÂNın TÜMM Halkı, Yaratanın YARATan BİRLiğine Şe’ÂNuLLAHta bizzât şâhiddir mecburen..
Bu mülkün mutlak mâliki O El Mâlikü'l- Mülki; Ahadiyyet, Ferdaniyyet Sahibi Mutla AHAD TEK-BİR olan ALAHu zü’L- CeLÂLdir..


El Mâlikü'l- Mülki:
Resim

El Ahadu:
Resim

El Ferdu:

Resim

Resim

Tefekkür eyle Kuddûsî kemâl-i kudretin Hakkın
Ki insân nev'ini kılmış cihânda âyet-i kübrâ..


Ey Kuddûsî BaBam kaddesallahu sırrahu, el HAKk TeÂLÂ’nın Kudretinin KemÂLini tefekkür edip ANLA ki,
İnsÂoğlu türünü bu âlemde Âyet-i Kübrâsı, en büyük âyeti delili kılmıştır.. El hamdu lillâhi rabbil âlemin..


El Hakku:
Resim



Resim

Hergiz: f. Aslâ, kat'iyyen. Hiçbir suretle.
Tekarrüb: Birbirine yaklaşma. Birbirine yakın gelme. * Tedenni etme.
Zemîn: Yer.
Âsümân: Gök.
Nazır: Nâzır. Vekil. Bakan.
Şerîk: Ortak. * Arkadaş.
Mu'în: Yardımcı. Muâvin. İane eden.
Peyda: f. Mevcud, var olan, açık, âşikâr, meydanda olan.
Dânâ: f. Bilgili, bilen, malûmatlı, âlim.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-58


Ey kudretiyle nutfeyi insân iden Kadir Hudâ
İt rahmetin ile visalin ni'metin in'âm baña..


Ey yüce Kudretiyle bir damlayı insân eden el Kadîru’l- Hadî olan RABBım TeÂLÂ!.
SENden yüce RAHMetinle verdiğin ni’metler içinde en büyük ni’metin SANA kavuşmaktır bana!.


El Kâdiru:
Resim

El Kadîru:
Resim

El Hâdîyyu:

Resim

Resim

Lâyık değilem gerçi men ana velâkin bilirem
Sen Mâlikü'l-mülk pâdişâhsın yok şerîk hergiz saña..


Gerçi ben bu yüce makama lâyık değilem velâkin bilirim ki,
Sen, KüLLîŞEYy’in Sahibi El Mâlikü'l-Mülk olan Pâdişâhısın ki, asla san ortak kimse olamaz!.


El Mâlikü'l- Mülki:
Resim

Resim

Puta tapan kâfirlere îmân virirsin lutf idüb
Kulluk iderler sıdk-ile saña gice gündüz şehâ..


Yâ RABBî!. SEN lütfunla, nice puta tapan kâfirler vardır ki, sen onları îmâna erdirirsin ki,
EYy ŞÂHım!. Onlar sadakat ve samimiyyetle, gece gündüz SANA KuLLuk ederler..


Resim

Cümle ümemden eylediñ efdal habîbin ümmetin
Hem eylediñ ashabını ümmet içinde râh-nümâ..


SEN ki tüm ÜMMetlerden, Habîbin Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin ÜMMetinini en faziletliisi eyledin.
Hem de sav. Asahabını ÜMMeti içinde rehber/yol ve yön gösterici eyledin...


Resim

Ashâb içinde eylediñ efdal Ebûbekri ki ol
Peyamberândan sonra oldı efdal-i külli'l-verâ..


Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem sahabaleri içinde Ebû Bekir radiyallahu anhu faziletli eyledin.
Peyamberlerden sonra takvânın ileri derecesinde faziletlisi oldu..


Resim

Her kime kim itseñ hidâyet olısardır mühtedî
Kıldın nice fâsıkları ehl-i salâh u evliyâ..


Yâ RABBî!. SEN lütfunla her kime ki, hidâyet etseñ o kimse hidâyete erer.
Ve böylece SEN, nice fâsıkları salâh ehli ve EvliyâuLLAH kıldın..


Resim

Cennet virüb Kuddûsîye itme visâlinden ba'îd
İster cemâline nazar itmek hemân ol dâ'imâ..


Yâ RABBî!. SEN lütfunla, bu Kuddûsî kaddesallahu sırrahu kuluna cennet verip de, SANA kavuşmaktan uzak kılma!.
O ise, SENin CEMÂLine hemence her dâim bakmak-görmek ister..


Resim

Nutfe: Duru ve sâfi su. * Meni. Rahimde iki yarım ve ayrı cinsten hücrelerin birleşmişi. * Taşmış, dökülmüş su.
Visal: (Vasıl. dan) Vâsıl olma. Sevdiğine ulaşma. Kavuşma. Ayrılıktan kurtulma.
İn'âm: Nimet vermek. İhsan etmek. * Doğruya sevketmek, hidâyete ulaştırmak. * İyilik etmek, bahşiş vermek.
Hergiz: f. Aslâ, kat'iyyen. Hiçbir suretle.
Ümem: (Ümmet. C.) Ümmetler. Milletler.
Râh-nümâ: f. Yol ve yön gösteren kâğıt. Harita.
Efdal: (Fazl. C.) Ziyadeler, fazlalar, çoklar. * İhsanlar, ikramlar, iyilikler, meziyetler, hünerler.
Verâ: Takvânın ileri derecesi. Bilmediği ve şüphe ettiğini öğrenip iyiye ve doğruya göre hareket edip bütün günahlardan çekinme hâleti.
Mühtedi: Hidayete ermiş olan. İslâmiyete girmiş olan. Doğru yolu seçen. Hak dinine girmiş olan.
Fâsık: (Fısk. dan) Günahkâr. Hak yolundan hâriç olan. Allah'ın emirlerine karşı zıt hareket eden. Büyük günahı işleyen veya küçük günahta ısrar eden kimse
Salâh: Bir şeyin en iyi hâli. Rahatlık, sulh, iyileşme, düzelme, iyilik. Dine olan bağlılık. Her hayra câmi faziletlerin toplanmasında hâsıl olan yüksek bir sıfat.
Evliyâ: (Veli. C.) Veliler. Nefsine değil, dâimâ Cenab-ı Hakk'ın rızâsına tâbi olmağa çalışan, ibâdet ve taatta, takvâ ve riyâzatda çok yüksek mertebelere ulaşıp Allahın (C.C.) mahbubu ve karibi olan büyük ve ender zâtlar.
Ba'îd: (Bu'd. dan) Uzak. Irak.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-59

Ey Hudâ çün 'âşıkım rûz-ı ezelden ben saña
Kıl visâlin devletin lutf eyleyüb ihsân baña..


Yâ El Hâdi ALLAH celle celâlihu, ben SANA EZEL GÜNünnden beri âşıkım,
SEN de bana kavuşma devletini lütfedip ihsÂN eyle bahşet bana..


Resim

İtdi 'ışkı varımı yağma eser koymadı hîç
Gözime aslâ görünmez oldı şimdi mâ-sivâ..


ALLAHu zü’L- CeLÂL’in AŞKı, benim bu âlemdeki izafî tüm
mevcudiyet VARlığımı yağmaladı ve yerinde bir İZ bile bırakmadı.
Ondandır ki GÖZüme, ALLAHu zü’L- CeLÂL’den başka yarattıkları/mâ-sivâsı görünmez oldu..


Resim

Zikr ü fikriñle hemân dîvâne goñlüm eğlenür
'Işkın ile rûz u şeb bulur dahi cânım safâ..


Yâ RABBî! SENin sürekli Zikrinle ve Fikrinledeli gönlüm hiç durmadan eğlenmektedir.
SENin AŞKınla cânım gece gündüz safâ bulmaktadır..


Resim

Var bu 'âlem halkinıñ her birinin bir sevdiği
Ben de olmışam seniñ sevdáña dostum mübtelâ..


Bu gelgeç âlem halkının her birinin bir sevdiği bir şey ya da kimse elbette vardır, ben ise ey DOStum SENin sevdâ belâna düşüp kölen olmuşum..

Resim

Yok ise Kuddûsî-yi âvârede 'ilm ü 'amel
Her hünerdan sen şehin 'âşıklığı yeğdir aña..


Bu başıboş kulun Kuddûsî kaddesallahu sırrahu Babam da ilim ve amel yok ise de,
Bu âlemdeki her hünerden maharetten sen ŞÂHımın ÂŞIKı olmak bu Kuddûsî Kuluna daha kıymetlidir..


Resim

Rûz: f. Gün, 24 saatlik müddet. * Gündüz.
Visâl: (Vasıl. dan) Vâsıl olma. Sevdiğine ulaşma. Kavuşma. Ayrılıktan kurtulma.
Mâ-sivâ: Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
Rûz u Şeb: Gündüz Gece.
Mübtelâ: Dertli. Hasta. Başı sıkıntılı. Rahatsız. Belâlı. Düşkün. Tutkun. Tutulmuş.
Âvâre: f. Başıboş, serseri, boş gezen. İşsiz güçsüz.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-60


Ey Cevâd u Ferd ü Vehhâb sâ'ilem geldim safta
İt habîbin hürmetine 'ışkını ihsân baña..


Eyy Çok cömert olan, çok çok ihsân eden, TEK-BİR OLup eşi benzeri olmayan ve hep bağışlayan ALLAHım!. celle celâlihu.. SENin LÜTFünü dileyenlerin SAFına ben de katıldım,
Habîbin Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem hürmetine bana da AŞKını ihsân et!.

El Vehhâb:
Resim


Resim

İstemem câh-ı riyâset dâr-ı dünyâda dahi
Dâr-ı 'ukbâda kusûr u hûr ile zevk u safâ..


Ben bu gelegeç Dünya Diyârında insanlara idarede başta baş olmak da olsa istemem,
Öbür dünya âhiret âleminde de ne köşkler, ne hüriler, ne de zevk ve safâ istemem..


Resim

Derd-i 'ışkın tatludur bâl u şekerden 'âşıka
Vir baña lutf it o derdi kim kamu derde devâ..


MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLara, bütün bunlardan da öncelikli AŞK DERDindir ve baldan şekerden tatlıdır.
Lütfün Kereminle bana AŞK DERDini ver ki bu DERT bütün dertlerin devâsıdır çâresidir..

Resim

Merhamet eyler baña halk-ı cihân pîrdür deyü
Râhimînin erhamisiñ sen de rahm it ey Hudâ..


Bu CihÂNın insanları bana yaşlıyım diye merhamet edip acırlar,
SEN Erhame’r- Râhimînsin SEN de, rahm et acı ey Hudâ ALLAH celle celâlihu..

er RahîM:
Resim

El Hâdî:
Resim


Resim

Senden özge her ne gelse goñlime virir keder
Sâlim it cümle kederden gel buyur gir sen aña..


SENin AŞKından üstün her ne ki gönlüme gelse çok keder verir,
Gel buyur SEN gir gönlüme de, tüm kederlerden Sâlim et/gönlümü noksansız, eksiksiz kıl!.


Resim

Eyle meşgûl zikriñe dâ'im baña hem ol habîb
Kalmasun gönlimde hergiz iltifât-ı mâ-sivâ..


Beni hiç durmadan zikrinle meşgul et ve bana SEVgiLi ol!.
Öyle ki gönlümde asla SENden başka bir şey kalmasın!.


Resim

Cümle halk mesrûr olurlar dürlü ni'metler ile
Eyle Kuddûsîyi mesrûr 'ışkın ile dâ'imâ..


Bu ÂLeMde cümle halk türlü ni'metler ile sevinçli ve mutlu olurlar.
Ben Kuddûsî kaddesallahu sırrahu KULunu da, dâima AŞKınla sevinçli ve mutlu eyle!.


Resim

Cevâd: (Cevvad) Çok çok ihsan eden. Çok cömert ALLAH celle celâlihu.
Ferd: Tek, bir, yekta. Eşi, benzeri olmayan. Bîhemta olan ALLAH celle celâlihu.
Vehhâb: Çok fazla ihsan eden. Çok bağışlayan ALLAH celle celâlihu.
Sâ'il: (Sual. den) Dilenci. * Fakir. * Soran. * İsteyen. * Akan, seyelan eden.
İhsân: İyilik, lütuf, bağışlamak. * Sahilik etmek, cömertlik yapmak. * Allah'ı görür gibi ibadet etmek. * Güzel bilmek. Güzel eylemek.
Câh: (Câhe) f. Makam, mansıb. Kadr, itibar.
Riyâset: Reislik. Bir işi idarede başta bulunmak. Başkanlık.
Ukbâ: Âhiret, öbür dünya, bâki olan âlem.
Kusûr: Kasrlar, köşkler.
Sâlim: Sağlam. * Sıhhatli. Sağ. Noksansız, eksiksiz. * Her türlü tehlikeden uzak olan. Emin ve korkusuz olan.
İltifât: Güzel sözle samimi olarak okşamak. Yüz göstermek. Teveccüh etmek. İyilik etmek. Lütfetmek. * Dikkat, itina.
Mâ-sivâ: Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
Mesrur: Sevinçli. Sürurlu. Meserretli. Merâmına ermiş.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-61


Çün hisâbsız ni'meti virdin baña sen ey Hudâ
Lutf idüb anları ancak eylediñ ihsân baña..


Ey Hudâ!. Yâ Hadî ALLAH celle celâlihu!.
O ki SEN bana hesâbsız sonsuz ni'metlerini verdin,
Tüm bunları ancak ve ancak sonszu cömertliğin, ihsânın, bağışlamanla Lütfü kerme eyledin RABBımıza hamd olsun..


Resim

Seksen iki yıl mu'ammer eyleyüb kıldın bu gün
Bir marîz koca dahi ez-cân u dil 'âşık saña..


Ben kulunu bu günümde, 82 yaşına ulaştırıp ömür sürdürdün,
Şu Ânda hasta bir yaşlı koca olsam da CÂNdan GÖNÜlden SÂNA ÂŞIKım RABBımıza hamd olsun..


Resim

Şevk ile zikr eylerem leyi ü nehâr sen şâhımı
Kalmadı gönlümde tevfîkinle hergiz mâ-sivâ..


Sen ŞÂHlarŞÂhımı en şiddetli istek ve arzumla gece gündüz ZİKR ederim,
hamd olsun ki, SENin yüce yardımınla gönlümde mâ-sivâ/SENden başka bir şeye asla yerkalmadı RABBımıza hamd olsun..


Resim

Halk ile sohbet gürûh-ı ehl-i Hakka çün harâm
Zikriñ ile eğlenir ol dem beher ân dâ'imâ..


Çünkü MuhaMMedî EDEBdendir ki, Ehl-i HÂKk olan MuhaMMedî ÂŞIKLar Toplumunahalk ile içiboş dedikodu konuşmaları kesinlikle haramdır-yasaktır.
Onun için gönlüm her ÂN Dâima ZİKRULLAHınla eğlenir gezer bu ÂLemde RABBımıza hamd olsun..


Resim

Vahşî hayvânât gibi nâsdan bu Kuddûsî kaçar
Goñline virmez anın insân ile ülfet safâ..


Bu Kuddûsî kaddesallahu sırrahu babam, dünyaperest olan insanlardan âdeta vahşî hayvanlar gibi kaçar,
Çünkü onun gönlüne, bu insanlarla dost olup, içli dışlı münasebette bulunmak asla safâ/gönül şenliği, eğlencesi vermez.. İllâki AŞKuLLAHla ZİKRuLLAH gerek RABBımıza hamd olsun..


Resim

İhsân: İyilik, lütuf, bağışlamak. * Sahilik etmek, cömertlik yapmak. * Allah'ı görür gibi ibadet etmek. * Güzel bilmek. Güzel eylemek.
Mu'ammer: Ömür süren. Çok yaşamış. Uzun ömürlü, bahtlı.
Mariz: (Maraz. dan) Hasta. İlletli. Dertli.
Ez: f. ...den, ...den.
Ez-cân u dil: Cândan gönülden.
Şevk: Çok istek, şiddetli arzu. * Neş'e. *Bir şeyi bir yere şeye sağlamca bağlama. * Memnun. Şâduman.
Tevfîk: Uygun düşürme. * Uydurma. Muvafık kılma. * Cenab-ı Hakkın kuluna yardım etmesi.
Leyi ü nehâr: Gece güdüz.
Hergiz: f. Aslâ, kat'iyyen. Hiçbir suretle.
Mâ-sivâ: Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
Gürûh: f. Bölük. Cemaat. Takım. Kısım. * Fevc.
Beher: f. Her, her bir, herbirisine.
Ülfet: Alışma, alışkanlık. Birisiyle münasebette bulunmak. Ünsiyet. Ahbablık, dostluk. Huy etme. Görüşme, konuşma.
Safâ: Gönül şenliği, eğlence. * Duru olmak, itmi'nan ve meserret üzere olmak. Temiz, sâfi olmak..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-62


Ey keremi çok Hudâ it baña 'ışkı 'atâ
Eyleme senden cüdâ vechiñi göster baña..


Ey ikramı sonsuz olan Hudâ ALLAH celle celâlihu bana AŞKını lütfunla bağışla,
Beni SENden ayırma CemÂLuLLahı göster bana..


El Hâdî:
Resim

Resim

'Âşıka iki cihân oldı harâm bî-gümân
Çün bu hadîsi beyân eyledi hayrü'l-verâ..


Şeksiz şüphesiz bir gerçektir ki MuhaMMedî HAkk ÂŞIKlara dünya âhiret dilemeleri mutlaka haram oldu.
Çünkü bu haisi-i şerifinde mahlukâtın en hayırlısı olan MuhaMMed aleyhisselâm bunu beyân buyurdu..


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Dünya sevgisi bütün günahların başıdır.” buyurmuştur.
(Beyhakî, İbni Ebiddünyâ)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Dünya mü'mine zindan, kâfire Cennettir.” buyurmuştur.
(Müslim)

Resim

Neylerem ağyârı ben sen baña hoş yâr iken
'Işkım vir tâ ki sen 'âşık olayın saña..


Yâ RABBenâ SEN bana en hoş YÂR iken ben başka yaratıklarını neederim.
Bana AŞKuLLAHımı ver ki ben SANA Ebeden ÂŞIKın olayım İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.


Resim

Benliğimi benden al vâsimi eyle nevâl
Ey Samed ü bî-zevâl saña olam âşinâ..


Bu şu İmtihân ve Şehâdet Âleminde kULLuk imtihÂNım gereği giyindiğim izafî-iğreti-gelgeç-gölge-ölümlü “ben”liğimi benden al ve onun kulu etme beni.. kısmetimi El Vâsi’u ALLAH celle celâlihu kıl!.
Ey kimseye muhtaç olmayan küllî şey kendisine her ÂN her NEFes muhtaç olan, saltanatına asla son olamayan Es Samedu ALLAH celle celâlihu seni tanımakta MuhaaMMedî ÂRiflerinden eyle..


El Vâsi'u:
Resim

Es Samedu:

Resim

Resim

'Işk-ı mecâzdan geçir tûl-ı tırâzdan geçir
Söz ile sazdan geçir dilde koma mâ-sivâ..


Beni bu âlemin sonuçta gerçek olmayan geçici AŞKLarından kurtar. Uzun emellerin peşinde koşmaktan kurtar.. boş yere söz edip saz çalmalardan kurtar.. ve gönlünden SENden başka küllî ŞEYyin sevgisini yok et İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.

Resim

Nefse uyub çok günâh işledim ey pâdişâh
Yüzimi kılma siyâh görme 'azâba revâ..


Bende her KULun gibi nefsimin hevâ-heveslerine uyup çok günâhlar işledim ey pâdişâhlar pâdişâhı.
Bu günahlarımdan dolayı yüzümü karatma ve beni bunlar yüzünden azabına uğratma affeyle Yâ RABBenâ İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.


Resim

Şehvet ile hırs beni eylediler pes denî
Bilürem ammâ seni gâfir-i zenb ü hatâ..


Bu âlemde Şehvet ile Hırs beni sürükleyip çok alçak eylediler ve bunları çok iyi bilirim. Ammâ bir şey daha bilirim ki sen bütün hata ve günahları bağışlayansın..

قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Resim---"Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâhi, innallâhe yagfiru’z- zunûbe cemîâ (cemîan), innehu huve’l- gafûru’r- rahîm (rahîmu).: De ki: "Ey nefsleri üzerine israf yüklemiş (haddi aşmış) kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki ALLAH, günahların hepsini mağfiret eder (sevâba çevirir). O, muhakkak ki O; Gafûr’dur (mağfiret eden), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderen)."
(Zümer 39/53)

El Gaffâru:
Resim

El Gâfiru:
Resim

El Gâfuru:
Resim

Er Rahîmu:

Resim

Resim

Di baña Kuddûsiyâ yetişür itdiñ baña
Vaslımı kıldım saña it baña hamd ü senâ..



Yâ RABBî!. Bana buyur ki:”Ey Kuddûsi, BANA ettiğin ilticâ ve yalvarışların yetişir ve kabul olundu. BANA kavuşmanı sana hibe eyledim. Sen de BANA hamd ü senâ eyle!.”

Resim

Ata: Verme. Bağışlama. Bahşiş. Lütuf. İhsan.
Cüdâ: f. Ayrılık. Ayrılmış.
Vech: (Vecih) Yüz, çehre, surat. * Tarz, üslub. * Her şeyin karşısına gelen ve karşısında olan.
Bî-gümân: f. şeksiz, şüphesiz.
Verâ: Halk. Mahluk. Arzı örten mahlukat. Yaratılmış olanlar.
Hayrü'l-verâ: (Hayrü’l- Enam) Halkın hayırlısı. Mahlukatın en hayırlısı olan Hz. MuhaMMed (aleyhisselâm.
Vasi: (Vesâyet. den) Bir ölünün vasiyetini yerine getirmeye me'mur edilen kimse. Bir yetimin veya akılca zayıf, hasta olan bir kimsenin malını idare eden kimse.
Nevâl: Bahşiş. Kısmet, tâli', nasib. * Yiyecek içecek. * Bir tek porsiyon.
Zevâl: Zâil olma, sona erme. * Gitmek. Yerinden ayrılıp gitmek.
Bî-zevâl: Sonsuz olan ALLAH celle celâlihu.
Âşinâ: f. Mâlumatlı, haberli olan. Arif. Bilgili. Mâlik. Tanıdık. Yabancı olmayan.
Mecâz: Yerinden ve haddinden tecavüz etmek. Hududunu aşmak. * (Cevaz. dan) Geçecek yer. Yol. * Edb: Hakiki mânâsı ile değil de ona benzer başka bir mânâ ile veya istenileni hatırlatır bir kelime ile konuşmak. İstenilene benzer bir mâna ifadesi. Meselâ: Bazı Hadis-i Şeriflerde dünyaya nezâret eden iki melâikenin öküze ve balığa benzetildiği gibi.
Tırâz: Elbiselere nakışla yapılan süs. * Sırma ve ipekle işleme. * Zinet, süs. * Üslup, tarz, tutulan yol.
Tûl: Boy. * Uzunluk. * Ömür ve hayat. * Uzamak. * Zaman çokluğu. * Çokluk, bolluk.
Mâ-sivâ: Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
Revâ: f. Lâyık, uygun. Meydana gelmek.
Pes: f. Arka, art, geri. * Öyle ise, imdi...
Denî: (C.: Deniyyât) Soysuz, alçak, ahlâksız. * Dünyaya âit, fâni ve geçici.
Gâfir: Mağfiret eden, kusurları örten, afveden ALLAH celle celâlihu.
Zenb: Suç, günah, kabahat.
Senâ: Medihle tarif. Medhetmek, övmek.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-63


İder oldum şimdi Hakka nazm-ile her ân du'â
Ol dahi lutf eyleyüb matlûbımı virir baña..


Şimdi şU ÂNda ŞE’Ânda.. El HAKk ALLAH celle celâlihu’ya her ÂN durmadan dâimâ Şiirlerle zevklerle DUÂ etmekteyim.
O Yüce RABBım TeâLâ da, lutf u kereminden bana istediklerimi nâsib ve kısmet etmekte AŞKuLLAHta hamd olsun..


Resim

Eylemez red pîr-i fânî haste oldığım içün
Ben de aña iderem leyi ü nehâr hamd ü senâ..


Ben oldukça yaşlı, pîr-i fânî ve de hasta olduğum için duâlarıma icâbet eder ve verir.
Ben de RABBım TeÂLÂ’ma gece gündüz her zaman hamd ve senâ ederim..


Resim

Çün Semî'dür hem Mücîb ol dahi her şey'e kadîr
Hem bu mülkin mâlikidür yok şerîk hergiz aña..


Çünkü ALLAH celle celâlihu Es Semî'dir, gizli açık her duâmı duyar ve bana icâb eden, lâzım geleni vermeye gücü kuvveti yeten El Kadîr celle celâlihudur.
Kendi ZÂTının NÛRu olan bu Kâinât Mülkünün Mutlak Sahibi El Mâlikü'l- Mülk celle celâlihudur ve O’na bir ortak asla olamaz!.


Es Semîu:
Resim

El Mücîbü:
Resim

El Mâlikü'l- Mülki:
Resim

El Kâdiru:
Resim

El Kadîru:

Resim

Resim

Halika mahlûkı ortak olamaz hîç bî-gümân
Anı dir ancak iden şeytân la'îne iktidâ..


KüLLî ŞEYyi her ÂN yeniden yaratıp dumakta olan El Hâlik ALLAH celle celâlihu’ya yaratıkları elbette ve asla-şüphesiz ortağı olamazlar.
ortağı olacağını zannedenler ancak ve ancak, lânetlenmiş, kovulmuş, merdud, ve ALLAH’ın rahmetinden mahrum kalmış İKLİK Lideri ŞeytÂN ve ona uyan oyuncakları zavallılardır.


El Hâliku:
Resim

Resim

'Âşıkındır cân u dilden çünki Kuddûsî senin
Zikrini ider hulûs-ı kalb ile ol dâ'imâ..


Yâ RABBenâ celle celâlihu;
MuhaMMedî Hak ÂŞIK Kuddûsî BaBam kaddesallahu sırrahu SENin cÂNdan Gönülden ÂŞIKındır.
O herzaman her yerde her HÂLde ve her NEFeste tertemiz bir KALB ile SENin TEVHid ZİKRinle meşgul olur hamd olsun!.


Resim

Nazm: Sıra, tertib. * Kafiyeli, vezinli, söz, şiir. * Dizili olan şey. * Kur'an âyetleri.
Matlûb: İstek, istenilen şey.
Pîr-i fâni: Pek yaşlı, zayıf adam. Dünyayı terketmiş ihtiyar.
La'în: Lânetlenmiş, kovulmuş, merdud. Allahın rahmetinden mahrum.
İktidâ: Uymak, tâbi olmak. Birinin hareketini örnek alarak ona benzemeye çalışmak. İttiba etmek.
Hulûs: Hâlislik. Saflık. * Samimiyet. Hâlis dostluk. İçden davranmak. Her hayırlı işi ve ameli Allah rızâsını niyet ederek yapmak.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-64


Ey hâkiminin ahkemi ma'lûm-durur hâlim saña
Yetmiş tokuz yaşında pîr-i fânîyem rahm it baña..


Eyy hâkimlerin Hâkimi ALLAH celle celâlihu, benim ne hâlde olduğumu her ÂN bilmektesin.
Ben ki,şu ÂNda 79 yaşına ermiş bir pîr-i fâni, yaşlıyım, ihtiyârım bana merhamet Yâ RABBî TeÂLÂ!.


أَلَيْسَ اللَّهُ بِأَحْكَمِ الْحَاكِمِينَ
Resim---"E leysallâhu bi ahkemi’l- hâkimîn (hâkimîne).: Allah, hâkimlerin Hâkimi değil mi?”
(Tîn 95/8)

Resim

Başladılar tuğyana bu günlerde nâsın ekseri
Çoluk çocuk çinçi çobanlar oldılar pes eşkıyâ..


Bu günlerde ise, insanların pek çoğu azgınlık etmeye başladılar.
Câhil cuhelâ, çoluk çocuk, cinci çobanlar bile hak yolu kesici, yol kesen eşkıyâ oldular başımıza..


Resim

Katl-i nüfûs fısk u fesâd sirkat sitem yağma dahi
Sâ'ir günâhlar işlenüb geldi bize dürlü belâ..


İnsan öldürmeler, Haktan ayrılmalar, içi bozukluklar, fenâlıklar, zulümler, hırsızlıklar, yağmalar ve bir de üstüne üstlük sitem etmeler de aldı başını gitti,
Her türlü günâhlar işlenir oldu ve sonuçta başımıza türlü belâlar geldi yağmaya başladı bu günlerde..


Resim

Müştedd olub kış eyledi meyvâları ifsâd kamu
Vaktinde yağmur yağmayub itdi zuhur kaht u galâ..


Çok şiddetli geçen kışta soğuk tüm meyvâlarımızı vyrdu kavurdu, ağaçları soğuk aldı.
Yağmur rahmetimiz vaktinde yağmadı ve ekinlerimiz tarlada kurudu ve sonuçta;
Kuraklık, kıtlık, yokluk, pahalılık ve fakirlik ortaya çıktı aldı başını gitti halk perişan oldu.

.
Resim

Hîç böyle kahtın misli vâki' olmamış bu beldede
Çok kimseler ot yediler aç kaluben subh u mesâ..


Ve bu beldemizde, hiçbir zaman böylesine bir kıtlığın benzeri görülmemiş olmamaıştı.
Pek çok kimseler sabah akşam açlıktan dağlardakiotları toplayıp yemeye başladılar..


Resim

Tüccarda yok dîn merhamet idüb tama' Kârûn gibi
Artırdılar hadden ziyâde hıntaya çünki bahâ..


Paraya tapıcı, dinsiz ve merhametsiz tüccarlarda dünya hırsı ve tamahı Kârûn’u geçti.
Halkın ekmeği buğdayın bahasını-değerini öylesine çokça artırdılar ki halk aç kaldı..


Resim

Kuddûsîye virdi keder oldı hazîn ağlar diyüb
Olduk sezâ biz hışma eyle mağfiret sen ey Hudâ.


Bu hâlleri seyrediş Kuddûsî kaddesallahu sırrahu kuluna keder veacı verdi. Hüzünlere boğulup ağlayarak,
SANA yalvarmakta ki: “Yâ Hudâ Yâ Hadî ALLAH celle celâlihu, gerçi biz bu cefaya lâyık olduk ve gazabı hak ettik amma, SEN Erhame’r- Rahîminsin bizi bağışla merhamet et Yâ RABBenâ TeÂLâ!.


Resim

Tuğyan: Zulüm ve küfürde çok ileri gitmek. Azgınlık, taşkınlık. Taşkın mizaçlılık.
Nâs: f. İnsanlar.
Ekser: Pek fazla. Daha çok. Kesrette olan. En çok.
Pes: Öyle ise, imdi...
Nüfus: (Nefs. C.) Nefisler, canlar, şahıslar.
Katl: Öldürmek.
Fısk: Haddini tecavüz. Günah. Haktan ayrılmak. *
Fesâd: Bozuk ve fenalık. Karışıklık. Haddi tecavüz edip zulmetmek.
Sirkat: (Serkat) Çalma. Hırsızlık.
Sâ'ir: Başkası, diğeri.
Müştedd: (Şiddet. den) Şiddetlenen, azan. Şiddetlenmiş.
İfsâd: Bozmak. Azdırmak. Fesada uğratmak. Fitne salmak. Karıştırmak.
Kaht u galâ: Yokluk. Kıtlık. Fakirlik. * Pahalılık.
Kaht: Kıtlık. Kuraklık. Kuraklıktan dolayı mahsulün yetişmemesi.
Subh: Sabah vakti. Sabah. Tan vakti. Şafak zamanı.
Mesâ: Akşam. Akşam vakti. Akşam olmak
Tama': Hırsla istemek. Doymazlık. Aç gözlülük. Çok isteme.
Kârûn: (A, uzun okunur) Peygamber Musâ (A.S.) devrinde yaşamış, malı ile mağrur olarak haddini aşmış ve Cenab-ı Hakkın zekât emrini dinlemediğinden Musa'nın (A.S.) duâsından sonra malı ile birlikte yere batmış olan dünya zengini. Cenab-ı Hakkın lütuf ve ihsanını kendine mâlederek nankörlük ve enaniyetinden dolayı bu fena sıfatı ile meşhur olmuştur.
Hınta: Buğday.
Bahâ: f. Kıymet. Değer. Bedel. Pahâ.
Hazîn: Hüzünlü. Keder meydana getiren. Acı uyandıran.
Sezâ: f. Lâyık, münasip.
Hışm: f. Öfke, hiddet, gazap, kızgınlık..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


<= Resim =>


GazEL-65


Ey şehen-şâh 'arz-ı hâle gelmişem bugün saña
Bağrı başlu gözi yaşlu kulunum rahm it baña..


Ey Şâhlar ŞÂHı be bugün SANA HÂLimi arz etmeye gelmişem.
Ben SENin gönül yarası başlı ve iki gözü yaşlı yaşlı bir kulunum ki, sen bana merhamet et İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.


Resim

'Âlemin dikkatle kıldım halkına çünki nazar
Bulmadım hîç bir güneh-kâr kimse benden mâ'adâ..


Bu İmtihÂN Âleminin halkına çok dikkatle baktım ve ibretler aldım.
Vebu Âlemde benden başka hiç bir günahkâr kimseyi bulamadım..


Resim

Olmışam ilimde bir bî-çâre-i merd-i fakîr
Ummazam hîç senden özge kimseden fazl u 'atâ..


İlimdeyseben teke tek çâresiz bir fakirinim.
Ve Senden başka hiçbir kimseden de asla bir fazilet ve ihsÂN beklemem ve ummam..


Resim

Kavm u yaranım benim fehm eylemezler derdimi
Var mı gayrı bir tabîb kim ide ol baña devâ..


İçlerinde yaşamakta olduğum kavim, akraba ve dostlarım asla AŞKuLLAH Derdimi anlamazlar.
SENden başka bir doktor var mıdır ki, bana el edip de derdime devâ olsun!.


Resim

El-gıyâs ey çâresizler nasırı tut destimi
Yüreğimin yarasına merhem it bulsun şifâ..


EYy El Gıyâs/Medetkâr ve Yardımcı olan ALLAH celle celâlihu,!.
EYy çâresizlerin El Nasîr’i ALLAH celle celâlihu, meded eyle elimi tut.
SEMsiz yaralı yüreğimin yarasına merhem et ki, şifâ bulsun..

En Nasîru:

Resim

Resim

Âb-ı 'ışk-ıla serây-ı gönlimi pâk eyleyüb
Eyle teşrîf yaliñuz sen kalmasun hîç mâ-sivâ..


AŞKuLLAH SUyu ile Gönül Sarayımı pâk ve tertemiz eyleyip,
SEN şereflendir Gönül Sarayımı ki, içinde SENden başka küLLî şeyy kalmasın!.


Resim

Çok 'ubûdiyyetde taksirim işim dâ'im günâh
Sarpa uğradı yolum eyle hidâyet ey Hudâ..


Şu Ubûdiyyet/KuLLuk hayatımda işim gücüm kusur ve günahlarla geçmekte.
EYy El Hadî ALLAH celle celâlihu, Hayat Yolum Dünyâ YOKuşuna sarpa sardı SEN bana hidâyet eyle

El Hâdî:!.

Resim

Resim

Eylesem şol kez günâhlar tolsa yir gök arası
Kesmezem hergiz recâmı senden olmazam cüdâ..


Öylesine çokça günâhlar eylesem ki, yer ve gökleri doldursa bile,
SENden aslla ve asla duâ ve ricâmı kesmem ve senden asla ayrılamam..


Resim

Kapunı bekler bu Kuddûsî kulun ey pâdişâh
Ol habîbin hürmetine feth ü bâb eyle aña..


Ey pâdişâhlar pâdişâhı, bu Kuddûsî kulun kaddesallahu sırrahu kerem kapını umutla bekler.
SEN de Ol Habîbin Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem hürmetine İhsÂN Kapını aç bana İnşâ ALLAHu TeÂLÂ!.


Resim

Atâ: Verme. Bağışlama. Bahşiş. Lütuf. İhsan
Fazl: Âlimlere yakışır olgunluk. * İmân, cömertlik, ihsan, kerem, ilim, ma'rifet, üstünlük, hüner, tefâvüt, inayet. * Artmak. * Artık,
Fehm: (Fehim - Fehem) Anlayış. Zihnen kavrayış.
Gıyâs: Medetkâr. Yardımcı. Nusrete yetişen. * Meded. Yardım.
Nasır: Yardımcı, yardım eden, nusret veren. Resül-i Ekrem'in (A.S.M.) bir ismi.
Dest: El.
Teşrif: Şereflendirmek. Yüksek yere çıkmak. Şeref vermek. * Bir yere buyurmak.
Mâ-sivâ: Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
Ubûdiyyet: Bendelik, kulluk, kölelik. Kul olduğunu bilip Allah'a itaat etmek. Allah'a teslim olup, Kur'an ve Peygamber (A.S.M.) vasıtası ile verilen emirleri aynen icra ve tatbike çalışmak.
Taksir: (Kasr. dan) Kısaltma, kısma. * Kusur, hata, kabahat, suç. Günah. * Bir işi eksik yapma. * Bir şeyi yapabilir iken yapmama. * Zayıflatmak, süstlük etmek. * Geri kalmak.
Cüdâ: f. Ayrılık. Ayrılmış.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-66


Hudâvendâ habîbinle tevessül eyleyüb saña
İderem 'arz-ı hâl nazm ile rıfk itsün deyü baña..


Yâ El HADî ALLAH celle celâlihuben SANA istikâmetiçin Habîbin Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimize teslim olarak,
Ne hâldeyim şiirle arz ederim ki, kuluna yumuşaklığınla merhamet edesin diye bana..


Resim

Muhît 'ilmin kamu şey'e bilürsin hâlimi cümle
Bugün pes olmışam bir şeyh-i fânî hem marîz koca..


İnanmaktayım ki İLMuLLAH’ın herbir şeyikapsar-yutar ki, elbette benim de tümm hâllerimi bilirsin.
Ve ben bu gün, kocamış ve hastalıklar içinde bir fâniyim..


Resim

Garîb oldum ilimde münkesir kalbim hazîndür hem
Olub mahbûs-ı bâtın halvet içre 'andelib-âsâ..


AŞKuLLAH İliminde yalnız ve garîb kaldım, albim kırık ve hem de hüzünlerle doludur.
Ve böylece ben İÇimdeki bâtınî TEKe TEK YALnızlığımda sanki ben, seher kuşu aşk bülbülü olmuşumm..


Resim

Sabî iken süluk itdim tarîka 'ışk u sıdk-ile
Gice gündüz çalışdım zikr-ile dil oldı bir deryâ..


MuhaMMedî Tasavvuf Tarikatına daha henüz büluğ çağına gelmemiş olan bir çocuk iken Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin İZİni İzledim..
Gece gündüz ZİKRuLLAHa öylesine çalıştım ki, gönlüm âdeta bir ZİKR Deryâsı oldu..


Resim

Geçirdim çoğını evkâtımın zikr-i şerifinle
Akub Nîl-veş gönül iklimine 'ışk toldı ey Mevlâ..


Ömrüm boyu vakitlerimin çoğunu şerefli ZİKRuLLAH’ınla geçirdim.
Yâ MevLâm ALLAH celle celâlihu, ZİKRuLLAH sanki Nil Nehri gibi akıp gönlüme doldu..

El Mevlâ:

Resim

Resim

Şu hâlimde yine zikr eylerem kalbî lisânımla
Fütur gelmez cihânda halkı olsa dahi hem a'dâ..


Şu hasta ve yaşlı hâlimle bile benyine de SENi gönül dilimle ZİKR ederdururum.
Şu cihânın tüm halkı bunun için bana düşman olsalar dahi aslausanç vermez ve beni ümitsizliğe düşüremez inşâ ALLAHU TeÂLÂ!.


Resim

Bu günlerde uyandı fitne mel'ûndur uyandıran
Sığınur saña Kuddûsî kulun hıfz eyle Kuddûsâ..


Gerçi bu günlerde, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in “uyandıran lanetlidir” buyurduğufitne uyandı.
Bu Kuddûsî kaddesallahu sırrahu kulun SANA sığınır SEN de hıfz edip koru ey El Kuddûs celle celâlihu..
El Kuddûsu:

Resim

اﻟﻔﺘﻨﺔ ﻧﺎﺋﻤﺔ ﻟﻌﻦ اﷲ ﻣﻦ اﯾﻘﻈﮭﺎ
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Fitne uyumaktadır, ALLAH onu uyandırana lânet etsin.” buyurmuştur.
(Ramuzu’l- ehadis sayfa 226 hadis no:5 ; Bursevî, II, 205.)

وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ وَالْفِتْنَةُ أَشَدُّ مِنَ الْقَتْلِ وَلاَ تُقَاتِلُوهُمْ عِندَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ حَتَّى يُقَاتِلُوكُمْ فِيهِ فَإِن قَاتَلُوكُمْ فَاقْتُلُوهُمْ كَذَلِكَ جَزَاء الْكَافِرِينَ
Resim---"Vaktulûhum haysu sekıftumûhum ve ahricûhum min haysu ahracûkum ve’l- fitnetu eşeddu mine’l- katli, ve lâ tukâtilûhum inde’l- mescidi’l- harâmi hattâ yukâtilûkum fîh (fîhî), fe in kâtelûkum faktulûhum kezâlike cezâu’l- kâfirîn (kâfirîne).: Onları (size savaş açanları), bulduğunuz (yakaladığınız) yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) siz de onları çıkarın. Fitne (çıkarmak), (adam) öldürmekten daha şiddetlidir (kötüdür). Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla orada savaşmayın. Fakat eğer (orada) sizinle savaşırlarsa (sizi öldürmeye kalkarlarsa), o taktirde (siz de) onlarla savaşın (onları öldürün). Kâfirlerin cezası işte böyledir.” (Bakra 2/191)


Resim

Tevessül: Allah'ın dergâhına yaklaştıracak amel işlemek. * Sarılmak. * Baş vurmak. * İnanmak. * Sebeb tutmak.
Nazm: Sıra, tertib. * Kafiyeli, vezinli, söz, şiir. * Dizili olan şey.
Rıfk: Yumuşaklık, yavaşlık, tatlılık, nezaket. (Zıddı: unf)
Mariz: Hasta.
Münkesir: (Kesir. den) İnkisar eden, kırılan, kırılmış, kırık. Gücenmiş.
Hazîn: Hüzünlü. Keder meydana getiren. Acı uyandıran.
Mahbûs: Hapsedilmiş olan.
Halvet: Yalnızlık. Tek başına kalmak. Tenhaya çekilme. * Gizlilik.
Andelib: Bülbül. Seher kuşu. * Mc: Hz. Resûl-u Ekrem'in (aleyhisselâm) bir ismi.
Sıdk: Doğru söz. Hakikata muvâfık olan. Bir şeyin her hususu tam ve kâmil olması. * Ahdinde sâbit olmak.
Fütur: Yeis. Ümidsizlik. Usanç. * Zaaf. * Keder, gam. * Gevşeklik..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-67


Dilemez 'âşıkân içinde 'âşık bülbülâne
Diler ma'şûkı zîrâ kıymaz asla cism ü cana..


Cümle ÂŞIKLar İçinde Bülbül gibi MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLar CÂNına sahib çıkmaz da, CÂNÂN'ına fedâ eder.
Her yerde Her zaman Her halde ve her nefeste SEVdiği MÂŞÛKunu DiLer ki,
Bilir zâten YÂRi, SEVeninin cism ve CÂNına asla kıymaz..


Resim

Fidâ itmek gerek pervâne-veş varını yâre
Aña 'âşık dinür ancak ki şem'e karşu yana..


Bu AŞKuLLAH YOLunda Maddi Manevî tüMM VARLığını NAZLı YÂRe, YÂR ATEŞİne dalan pervâneler gibi dalarak fedâ etmesi gerektir.
İşte bu KİMselere gerçek MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLar denir ki, onlar hiç çekinmeden AŞK MUMu IŞIk-Ateşinde YANarlar YOKk OLurLar..


Resim

Hezârân âferînler âb-ı 'ışk-ıla nigârın
Ne deñlü var ise ağyarını dilden yuyana..


Binlerce âferînler/binlerce ALkış OLsun ki, Güzel GÜL yüzlü sevgilinin İlahî AŞK SUyu İle,
Her ne kılıkta olursa olsun YÂRdan bAŞKa ağyârını/herkesi GÖNüLden SİLip YıKayıp YuYa!.


Resim

Uyub 'akl-ı ma'âşa ahmak u bî-aklı gör kim
Sanub özini pes 'ârif düşer zann u gümâna..


AkL-ı Ma'âşa/Dünyada geçim işini düşünen akıllarına UYan AHmak ve AKıLsızlar olanları gör ki,
Kendi ÖZünü Ârif SANıp, Nefs-i EMMÂresinin ZANNına ve Gümânına/tahmin, sanmak şüphesine düşer..


Resim

Revâ mıdır saña ey müftî-yi mâcin bu rütbe
'Adavet eyleyüb tersâ dimek kars müslimâna..


RABbımızın Halkına hile yollarını öğreten müftü kılıklı yoz adam, bu AŞKuLLAH Rütbesi hiç sana revâ mıdır/lâyık, uygun mudur ki, benim gibi gerçek müslümân bir kimseye düşmanlık besleyip de “Hristiyan” gibi diye halka tşhir etmek!.

Resim

Küdûret virme bizim gönlümüze ebsem olgıl
Ki te'sîr eylemez va'zın gürûh-ı 'âşıkâna..


Ey zavallı fetvâcı sen, biz MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLarın gönlüne, içi boş vızırtılarınla küdûret/bulanıklık, tasa ve gam vermeve BİZim Bİce HÂLimize gülümse geç git!.
Kaldıki senin halkı kandıran va'zın, boş lakırtıların Biz Hakk ÂŞIKLara asla te'sîr etmez!.


Resim

Visâl-i yâri umarsın riyâ vü zevk-ile sen
Müyesser olmaz ol vallahi illâ muhlisâna..


Ey Softa, işin gücün iki yüzlü riyâ ve zevk-ü-sefâ ile sen bir de kalkmış YÂRe kavuşmayı ummaktasın.
Sizin gibilere, vallahi müyesser/kolayca nasib olmaz ancak ve ancak muhlisâne/i’tikadı dosdoğru, gayretli ve samimi olmadıkça HAKk YOLda yürümek!.


Resim

'Ulüvv-i kadrini bilüb be-küllî halk-ı 'âlem
Kamusı dir ki 'ışk olsun bu 'ışk sırrın tuyana..


KÜLLî ŞYy’in halkı olan şu Mahlukat Âlem ile ki, onların hepisi de AŞKuLLAHın/TevHiDuLLAHın ŞeÂNuLLAHtaki BİZ BİR-İZ ZİKRinlerinin şan, şeref ve kıymetini BİLerek ve de zikirlerine iştirak ederek, AŞKuLLAH SIRRını DUYanlara AŞK OLsun!.

Resim

Melâ'ik dahi ins ü cin iderler cümle gıbta
Erenler sofrasında hûnına 'ışkın toyana..


Bu HAKk ÂŞIKLarın Tevhid Zikrine insanlar, cinler ve dahi melekler bile imrenir gıbta ederler.
AŞK OLsun HAKk Erenler Sofrasında AŞKuLLAH DEMiyle DEMlenip DOYanlara!.


Resim

Ne ulu bahtı var anın ki 'ışka ola nâ'il
Ne a'lâ kadri var anın ki bu renge boyana..


O yüce bir baht/talihi, nasib ve kısmet sahibidir ki, AŞKuLLAHa Erişmiş BİZ BİR-İZ OLmuş.
O HAKk ÂŞIK kimsenin HAKk TeÂLÂ katında ne yüce bir kadri, itibar ve değeri var ki SıbgatuLLAH/AŞKuLLAH Boyasıyla boyanmıştır..


صِبْغَةَ اللّهِ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ صِبْغَةً وَنَحْنُ لَهُ عَابِدونَ
Resim---Sibğatellah, ve men ahsenü minellahi sibğatev ve nahnü lehu abidun: Allah'ın (verdiği) rengiyle boyandık. Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz (deyin).” (Bakara 2/138)

Resim

Sala şol terk-i terk idüb giren meydân-ı 'ışka
Dahi canını îsâr eyleyüb cana kıyana..


Farkı fark ederek terkeden ve terkini de terk ederek AŞKuLLAH Meydânına salanlara,
Ve dahi kendisi muhtaç olduğu halde CÂNÂNına fedâ ederek tatlıCÂNına kıyana!.


Resim

Virilmez tab'ı câmid zâhide bil ni'met-i 'ışk
Tayanub zühd ü takvâsına ol uğrar ziyana..


Şunu iyice bil ki, bu AŞKuLLAH Ni'meti, donmuş kalb sahibi tabiatlı kof sözlü Zâhirî Zâhidlere asla verilmez.
Çünkü o câhilce zühd ve takvâsına dayanır ve elbette sonUÇta zarar ve ziyana uğrar..


Resim

Ne mümkindir bu 'ışkın sırrını vasf eyleye dil
Ki bir deryâ-yı a'zamdır sığar mı hîç beyâna..


Bir insan gönlü için ne mümkindir ki, bu AŞKuLLAHın SIRRını vasf eyleye/bu HÂLini açıklayBİLe!
AŞKuLLAH muazzam bir deryadır ki, insan anlatmasına açıklamasına nasıl sığsın!.


Resim

Cemî'-i enbiyânın evliyânın yâri 'ışkdır
Değişmez anı Kuddûsî na'îm-i dü cihana..


Bütün Enbiyânın/Peygamberlerin ve Evliyâ/ Velî HAKk Dostlarının YÂRi AŞKuLLAHtır.
Onun için dir ki, MuhaMMedî HAKk ÂŞIK Kuddûsî BaBam kaddesallahu sırrahu da, AŞKuLLAHın/TevHiDuLLAHın ŞeÂNuLLAHtaki BİZ BİR-İZ-Liğini ki, cihÂN ni’metleriyle değişmez!.


Resim

Hezârân: f. Binler. Binlerce. Pek çok
Nigâr: f. Güzel yüzlü sevgili. * Nakış. Resim. * Nakşeden. * Put, sânem. * Resmi yapılmış, resmedilmiş.
Revâ: f. Lâyık, uygun. Meydana gelmek.
Mâcin: (C: Micân) Her dileğini yapan kimse. * Hile yolunu öğreten.
Müfti: (Fetva. dan) Fıkha dair mes'elelerin şeriattaki hükümlerini beyan ve açıklamağa memur olan zat. * Genç ve kavi. (Bak: Fetvâ)
Adavet: Husumet, düşmanlık. Kin. buğz. Garaz.
Tersâ: (C.: Tersâyâ) Hristiyan. İsevi.
Kars: Şiddetli soğuk.
Ebsem: Hafifçe gülümsemek; tebessüm etmek.
Küdûret: (Keder. den) Bulanıklık. * Koyuluk, kesiflik. * Kaygı. Tasa. Kederlilik.
Ulüvv: Büyüklük, yükseklik. * Bir şeyin yukarısına çıkma. * Şan, şeref ve kadr sahibi olma.
Hûn: f. Kan, dem.
Îsâr: Kendisi muhtaç olduğu halde başkasına nimet vermek, cömertlik, ikrâm. * İhtiyar etmek.
Tab': Tabiat. Karakter.
Câmid: (Câmide) Ruhsuz, sert, katı madde. Cansız.
Na'îm: Bolluk ve bahtiyarlık içinde yaşayış. Nizam-ü hal ve mal. * Cennet'in sekiz kısmından dördüncü tabakası.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-68


Bu pendi okuyub tutan olur hâs bende Yezdâna
Karışur 'akıbet bir gün gürûh-ı ehl-i 'irfâna..


Bu öğüdümü/nasihatimi okuyup da tutanlar/fiilen uygulayanlar ALLAHu zü’L-CeLÂL olan Yezdân’a en beğenilen KULu olurlar.
Bu çalışma ve çabası sonUÇunda elbette bir gün gelir o da, MuhaMMedî irfÂN EHLi toplumuna karışır ve BİZ BİR-İZ Olurlar..

El Mevlâ :

Resim

Resim

Sevicek bir kulın Mevlâ virir birkaç güzel ahlâk
Günâhın mağfiret eyler ki koymaz anı nîrâna..


Yüce El Mevlâ ALLAH celle celâlihu, bir kulunu SEVdiğinde ona, güzel ahlâkın menbağı Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efenedimizin özellik ve güzellikahlânkından bazılarını verir.
Onun günahlarını bağışlar ki, böylece onu cehenneme sokmaz artıkk..


Resim

Eğer sevmez ise bir kimseyi virir kötü ahlâk
Kabul itmez anın a'mâlini kordâr-ı hizlâna..


Eğer sevmez ise, ona bu İmtihÂN Âleminde onanefsanî kötü ahlâlar verir ve,
Onun niyeti bozuk kötü amellerinikabul etmez ve onu, Yalnız başına yanılmış ve yardımcısız olarak kötü amelleriyle başabaşa bırakır..


Resim

Tevâzu' it tezellül it tevekkül it terahhum it
Tezekkür it tefekkür it ta'abbüd eyle Rahmâna..


Sen de MuhaMMedî YOLu İZLe ve HAKk TeÂLÂ’nın KULLarına karşı;
Tevâzu' et tezellül/Alçak gönüllülü, kibirsiz ve gerçek bir mahviyet hâlinde yaşa.!.
Tezellüleit/Sebeblere tevessül ettikten sonra Allah'tan gelene razı olarak neticesini ALLAHu zü’L-CeLÂL’e bırak!.
Tevekkül et/“Hasbun ALLAH veni’mel VEKiL!.” De ve her İŞinde ALLAHu zü’L-CeLÂL’i Vekilin eyle!.
Terahhum et/gelip geçici bu iğreti hayatta HAKk TeÂLÂ’nın KULLarına, merhamet et ve şefkatle muamelede bulun!.
Tezekkür et/her zamÂN, her yerde, her HÂLde ve her NEFeste ALLAHu zü’L-CeLÂL’i zikretmeyi unutma ki,unutursan hemen hatırlayıp yeniden TEVHİDuLLAHı zikre başla!.
Tefekkür et/HAKk TeÂLÂ’nın kâinât Kur'ÂN-ı Kerîmini iyice incele düşün ve fikret!.
Ve bütün bunların sonUÇunda RahmÂN ALLAH celle celâlihu’ya emrolunduğun gibi dosdoğru Ta'abbüd eyle /KULLuk EYyLe.


Resim ONLar ki; ELbette MuhaMMedî Karabette-Garebette “EMROLunduğun gibi DOsDOĞru YAŞAmaK!” HaKk ÂŞIKLıktır ve de ONLar ONLar ki;
Resim

Mahabbet eyle ehl-i 'ilm ü 'irfân u salâha çün
Ki bunlar sevgilü bil Hazret-i Hallâk-ı ekvâna..


Artık sen de, gerçek MuhaMMedî İLim, İrfÂN Sahibi ve İslâh edici ALLAH DOstLarına MuhaMMedî MuhaBBet DUY veUYgula!.
Ki, bu kimseleri şu kâiNâtı yaratan Hazret-i HaLLâk ALLAH celle celâlihu’nu SEVgilileridirler..

El Hallâku:
Resim

El Mevlâ:

Resim

Resim ONLar ki, RaBBımız ALLAH celle celâluhunun KıskançLık KuBBesi ALTındaki NAZlı GELİNLeridirLer..:

Resim---Kudsî Hadisinde Cenâb-ı ALLAH celle celâlihu: “Evliyaî tahte kubabî lâ yârifühüm ğayri: Benim gök kubbemin altında öyle dostlarım vardır ki onları benden başka kimseler bilmez!”” buyuruyor.
(Niyazi Mısrî kaddesallahu sırrahu Hazretleri bunu açıklamıştır.)


Resim ONLar ki, bu fırtınalı HaYyat UMManında Rabbu’l ÂLEMîn ve RAHmetenli’l- ÂLEMîn DEnİZ Fenerleri.. Gönül GÖKYÜZÜnde ROTa RÖperleri ALLAH celle celâluhu ERLeridirLer;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem: “Evliyaullah o kimselerdir ki görüldükleri zaman Allah hatırlanır.” buyurmuştur.
(Said İbni Cübeyir radıyallahu anhu’dan; Nesaî; “Sünen”, Tefsir, (6/362). ; Es-Sabuni, “Safvetü’t Tefasir”, 1/371-372. ; Alûsî, “Rûhu'l Meânî”, c. III. s. 144. ; Ömer Ziyaeddin Dağistani, “Tasavvufi Fetvalar”, s. 185. 5- Said-i Nursi, “Mektubat”, s. 444.)


Resim---Bir kişi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Yâ Rasûlullah! Allah'ın velîleri kimlerdir?" diye sordu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Gördüklerinde insana ALLAH TeÂLÂ'yı hatırlatan kimselerdir" buyurdu.
(Heysemî, X/78; Bezzar, İbn Abbas'tan)


Resim ONLar ki; SıRR-ı SıFıR FIRrtınasında SAVvrulan, AVCI iken VURulan, HaSSret ÇÖLLerinde kAVrulan İÇerde “KİM”li, DIŞarda Kimsesiz, ISsız ve de SESsiz ÇİLLe Çarmıhının cÂN ÇİVİlerimİZ;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “ALLAH indinde en kıymetli kimseler, dinleri için yurtlarını terk eden GARİBlerdir. Allahü Teâlâ, kıyamette onları İsâ aleyhi's-selâm ile haşreder.” buyurdu.
(İbni Mâce)


Resim

Yetâmâya garibe hem fâkire eylegil ikram
Kebîre eyle tevkîr merhamet it hem sagîrâna..


Sende onlar gibi; yetimlere, gariblere ve de fâkirlere ALLAH celle celâlihu rızasına ikram eyle!.
Onların büyüklerine hürmetle tâzim et ve Onların küçüklerine de merhamet eyle!.


Resim

Sebebsiz kimseyi incitme hîç it Müntakimden havf
Refîk ol rıfk u lutf eyle kamu insâna hayvana..


Sakın sakın hiçbir sebeb yok iken onlarla dalaşıp onları üzüp incitme ve intikam almaktan kendi nefsini koru!.
Ve bütün canlılara; insanlara, hayvanlara ve bitkilere MuhaMMedî Hizmetçi olup lütfen hoş ve iyi muamele eden iyibir hayat arkadaşı, yoldaşı ol!.


Resim

Eğer iMân iderse zenbini bir fâsık u fâcir
Hemân buğz it edeb bilmez hayâ bilmez o bîgâna..


Eğer ki bir fâsık/haktan ayrılmış günah sınırını tanımayan kimse ile fâcir/haram ve günaha dalmış kimse özündeki HAKk’a imansızlığı ortaya dökerse,
MuhaMMedî Edeb ve Hayâdan mahrum ve bağını koparmış böylesi kimselere elinle dilinle hiç olmazsakalben buğzet/düşmanındır bil!.


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse ona diliyle müdahale etsin. Buna da gücü yetmezse, ona kalben buğz etsin. (Kalben onu reddetsin.) Bu ise îmânî tavrın en zayıf olanıdır” buyurmuştur.
(Riyazu’s- Sâlihîn, 184)


Resim

Dahi küffâr-ı bed-kâre münafık mülhide buğz it
Mukârin olma yok ise zaruret sû-yi akrana..


Ve dahi eğer rastlarsan işi güücü kötülük yapmak olan kötülükçü küffara ve de, ve İslâm Dininin hükümlerinden çıkmıış dinsize de buğz et!.
Eğer zeni mecbur eden bir muhtaçlık yoksa sakın o kötü zamandaşına yakınlardan olma!.


Resim

Tecessüs eylemek câ'iz değil mü'minleriñ 'aybın
Görürsen dahi setr eyle dime yârana düşmana..


mü'minlerin ayblarını gizlice araştırmak ve halkın önüne çıkarmak için İslâm Dinince izin yoktur.
Şâyet onların ayıplarına şâhid olursan derhal setr edip gizle sakın dosta düşmana çaıklayıp demeyesin!.


Resim

İki kişiye zinhar olma munis hem yakın olma
Bu dünyâ ehline ve dahi sakalsız taze oğlan çocuğuna..


Şu iki kimseye bu âlemde sakın sakın can-ciğer arkadaş ve yakını olmayasın.
Onlar ki, birisi dünyâ ehli olandır diğeri de sakalsız taze oğlandır..


Resim

Çalış tevhîde gâfıl olma bir dem zikr-i Mevlâdan
Bu Kuddûsî ider nushı saña hem cümle yârana..


Yüce melâ ALLAH celle celâlihu zikirinden sakın br ÂN bile olsa TEVHiDuLLAH ZİKRinden gâfil olmayasın.
Bu Bu Kuddûsî kaddesallahu sırrahu’nun nasihatı sana ve hem cümle dostlara/yâranadır..

El Mevlâ:

Resim


Resim

Pend: f. Nasihat, vaaz, öğüt.
Yezdân: f. Cenab-ı Hak. * (Mecusilerce) : Hayırları yaratan hayır ilâhı dedikleri mevhum mâbud.
Nîrân: (Nur ve Nâr. C.) Nurlar, ziyalar. Ateşler, nârlar.
Hizlân: (Hezlan) Yalnız başına kalıp zelil olmak, yardımcısız kalmak. * Muhafaza ve rahmet-i İlâhiyeden mahrumiyet.
Tevâzu': Alçak gönüllülük. Kibirsizlik. Mahviyet hâli.
Tezellül: Zillete katlanmak. Aşağılanmak. Alçalmak. Hor ve hakir olmak. Kendini alçak tutmak.
Tevekkül: İşi başkasına ısmarlamak. * Sebeblere tevessül ettikten sonra neticesini Allah'a bırakmak. Allah'tan gelene razı olmak. Kendine ait vazifeyi yaptıktan sonra neticelerini Allah'dan istemek. Kadere razı olmak. Hakka güvenmek. * Yeis ve kederden uzak olmak. * Âcizlik göstermek
Terahhum: Merhamet etme, acıma. Şefkatte bulunma, esirgeyip besleme.
Tezekkür: Unuttuktan sonra hatıra getirmek. Zikretmek. * Bir şeyi ders gibi tekrar ile ezbere almak. * Birkaç kişi toplanıp iş üzerine görüşmek.
Tefekkür: Fikretmek. Düşünmek. Fikri harekete getirmek.
Ta'abbüd: İbadet etmek. Kulluk etmek.
Ekvân: (Kevn. C.) Alemler. Mahluklar. Varlıklar. Oluşlar.
Tevkir: Tazim. Hürmetle anmak. İhtiram etmek.
Müntakim: (Nakm. dan) İntikam alan, öç alan, suçluya cezasını veren.
Havf: Korku.
Refîk: Ortak, arkadaş, eş, yardımcı, yoldaş.
Rıfk: Yumuşaklık, yavaşlık, tatlılık, nezaket. (Zıddı: unf)
Lutf: Rıfk ve nevâziş. İltifatla mülâyemet üzere muâmele eylemek. Allah (C.C.) Hazretlerinin kullarını rıfk ve sühuletle murâdına muvaffak eylemesi. * Güzellik, hoşluk. * İyilik, iyi muâmele.
Fâsık: (Fısk. dan) Günahkâr. Hak yolundan hâriç olan. Allah'ın emirlerine karşı zıt hareket eden. Büyük günahı işleyen veya küçük günahta ısrar eden kimse.
Fâcir: Haktan sapan. Haram ve günaha dalmış kötü insan. Günah işleyen.
Bî-gâna: Kayıtsız. Alâkasız. * Aldırışsız. Yabancı. Dünya ile alâkayı kesmiş olan.
Mülhid: Dinden çıkan, dinsiz, kâfir, imânsız. Haşir ve âhirete inanmayan.
Buğz: Sevmeme. Birisi hakkında gizli ve kalbi düşmanlık hissetme. Kin, husûmet..
Mukârin: Yakın olan. Bitişen. Ulaşan. Ulaşmış olan.
Zaruret: Çaresizlik. Muhtaçlık. Sıkıntı. Yoksulluk
Tecessüs: Gizlice araştırmak. Gizlice bakmak. * İç yüzünü araştırmak. * İç yüzünü araştırma merakı.
Nush:Nasihat, ögüt.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-69


Eyle istiğfârı yüz kerre beher gün dâ'imâ
Çün devâm ider imiş her gün Resûl-i Hak aña..


EYy cÂN; sen de sürekli, dâ'imâ ve her gün, RABBu’L- ÂLEMîNimize günde yüz kerre bağışlamasını dileyip istiğfâr Eyle.
Çünkü HAKk TeÂLÂ’nın Resûlü sallallahu aleyhi vesellem her gün yüz kerre istiğfara devâm ider imiş O'na..


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin; canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, ben günde yetmiş kereden fazla اَسْتَغْفِرُللهِ وَ اَتُوبُ اِلَیْهْ : Esteğfirullahi ve etübü ileyh : Allah’tan mağfiret dilerim ve O’na tevbe ederim derim.” buyurmuştur.
(Buhari; Kütüb-i Sitte/Deavât)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Elbette benim kalbimde bulutlanır; bundan dolayı günde yüz defa اَسْتَغْفِرُللهِ : Esteğfirullah: Allah’tan mağfiret dilerim." derim.” buyurmuştur.
(Müslim; Kütüb-i Sitte/Zikir)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir mecliste, yüz kez şöyle duâ etmiştir: “Rabbiğfirli ve tüb aleyye inneke ente’t- tevvâbü’l- ğafûr: Rabbim beni bağışla; tevbemi kabul buyur. Kuşkusuz sen tevbeleri çokça kabul buyuran ve günahları çokça bağışlayansın.” buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Tirmizî; Kütüb-i Sitte/Kitabü-s- Salât)

Resim

Hem salât-ile selâm eyle Hudânın dostına
Ol-durur bî-şek muhakkak bâ'is-i halk-ı verâ..


Sen de El HAdî Hudâ celle celâlihu’nun Dostu Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e salât ile selâm eyle.
Kesinlikle, şeksiz şüphesiz ve muhakkak O’dur, ALLAH celle celâlihu’nun yaratmış oldukları içinden son Peygamber olarak gönderdiği..

El Hâdî:

Resim

Resim

Kıl cemâ'at-ile namaz eyle tevhîde devâm
Tîz vakitde ider ihsan bil Hudâ 'irfân saña..


Namazlarını cemâ'at ile câmilerde kılıp her yerde, her zaman, her hâlde ve her nefeste tevhîde devâm eyle..
Ve bu HÂLe devam et ki, El HAdî Hudâ celle celâlihu sana tez vakitte ihsÂNını lütfedecektir inşâe ALLAHu TeÂLÂ!.


Resim

San'at veyâhûd ticâret itmeğe sa'y eyle sen
Di hemîn yâ Rabbi rızkı fazlın-ıla vir baña..


Başı boş âvareler gibi dolaşıp durma ya bir San'at ile veyâhûd bir ticâret yapmaya gayret edip çalış.
Ve de RABBu’L- ÂLEMîNimize: “Yâ RABBî bana FAZLın ile rızkımı ver!.” diye durmadan duâ edip yalvar..


Resim

Diñle Kuddûsî fâkirin pendini tut-gıl dahi
Okudukça nazmını eyle anın içün du'â..


EYy cÂN; sen de dinle bu Kuddûsî fâkir kaddesallahu sırrahu BaBamın öğüdünü hemence tutup gereğini yerine getir ve dahi,
Bu ŞİİRLerimi ZEVKLerimi okudukça benim için duâ et inşâe ALLAHu TeÂLÂ!.
]


Resim nOt:
Atalarımın da MuhaMmedî Mürşidi olan Ahmedî Kuddûsî kaddesallahu sırrahu BaBamın öğüdü gereği ben de Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Seyyidü’l- İstiğfar Duâsını arz ederimm..

Resim


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:

اللّهُمَّ اَنْتَ رَبّیِ لاَ اِلَهَ اِلاَ اَنْتَ خَلَقْتَنِی وَ اَنَا عَبْدُ كَ وَ اَنَا عَلَی عَهْدِ كَ وَ وَعْدِ كَ مَا ا سْتَطَعْتُ اَعُوذُ بِكَ مِنْ”

شَرِّ ماَ صَنَعْتُ اَبُو ءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلیَّ وَ اَ بوُ ءُ بِذَ نْبیِ فَغْفِرْ لیِ فَاِ نَّهُ لاَ یَغْفِرُ الذُّ نُو بَ اِلاَّ اَنْتَ“
: "Allahümme ente Rabbî Lâ ilâhe illâ ente halâktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve vêğdike me’stedağtü euzü bike min şerri mâ saneğtü ebûüleke biniğmetike aleyye ve ebûü bizenbî feğfir lî feinnehü lâ yeğfiruzzünübe illâ ente:
Allah’ım! Sen benim Rabbim’sin. Senden başka hiçbir ilÂh yoktur. Beni Sen yarattın. Ve ben Senin kulunum. Ve ben gücüm yettiğince ezelden Sana verdiğim söz ve vaadime bağlıyım. Yaptıklarımın şerrinden Sana sığınırım. Üzerimdeki ni’metini ve günahlarımı Sana itiraf ediyorum, beni mağfiret buyur. Çünkü günahları ancak Sen başka bağışlayacak yoktur!.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kim bu duâyı sevâb ve faziletine kalben inanarak gündüz okur da, o gün akşama varmadan ölürse o cennet ehlindendir. Kim de bu duâyı, sevâb ve faziletine kalbiyle inanarak gece vakti okur da sabaha çıkmadan ölürse, o da cennet ehlindendir.”
buyurmuştur.
(Buharî, Kütüb-i Sitte/Zikir.)



Resim

Bâ'is: (Ba's. dan) Gönderen. Sebeb olan. İcab ettiren. * Yeniden yaratan. Ölüleri tekrar dirilten. * Peygamber gönderen ALLAH celle celâlihu.
Verâ: Halk. Mahluk. Arzı örten mahlukat. Yaratılmış olanlar.
Fazl: Âlimlere yakışır olgunluk. * İmân, cömertlik, ihsan, kerem, ilim, ma'rifet, üstünlük, hüner, tefâvüt, inayet. * Artmak. * Artık.
Pend: f. Nasihat, vaaz, öğüt.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

ZEVK 4817

AT-eŞ giBi ResimYÜZden YANma!.. Resim Yüreğimdeki KOR-u BiL!
SÜRgün her yerde SÜRgündür!.YOLun YOK-uşu ZOR-u BiL!
ÇobÂN OsmAN BaBA BİZ-iM ResimÇeĞMeL-inde Resim Çentik ÇİLE!..
MEDENî-ÂŞIKsın KITMİR!.. Resim KuDDuSî BaBam Resim BOR-u BİL!....


24.12.12 07:17
Brsbsrmı.. tktkmtkln…


Çeğmel: Çobanların ucu kıvrılmış koyun yakalamaya da yarayan bastonu..
Çentik: Zamanı belirlemek için çeğmele bıçakla açılan vakit izleri..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-70



Her kimi kim derd-i 'ışka mübtelâ kıldı Hudâ
Ni'met-i 'uzmâyı ihsan eylemişdir bil aña..


Küllî Şeyi yaratıp hidâyetini de veren/gösteren El Hâdî ALLAH celle celâlihu, şu KULLuk İmtihÂNı Sahrasında her kimi ki AŞKuLLAH DERdine düşürüp yutturursa,
İşte bahtiYÂR kimseye, en muazzam ni’metini ihsan eylemişdir HAKk TeÂLÂ..

El Hâdî:
Resim

Resim

Derd-i 'ışkdır çün bu yolda sâlike lâzım olan
'Işkı olmayan kişinin zühd ü takvâsı hebâ..


GİRİŞ ve ÇIKIŞ Kapısı bile olmayan bu ÖLÜMe/HAKk’a yürüyüş YOLunda/Hayatında YOLcuya lâzım olan tek şey AŞKuLLAH DERdidir..
AŞKı olmayan kişinin; zâhirde giyinip kuşandığı ZÜHd/Zâhirde Dünyaya rağbet etmeden ibâdete vermek ve Takvâ/Bâtında aklınca kavi olup yoldan sapmamak çabası AŞKsız olunca hebâ olur gider…


Resim

Cezbesiz makbul değil zîrâ süluk bu yolda hîç
Zikre çalış cezbe tolsun gönlüne bulsun safâ..


CEZBE =>HAKktan HAKkta HAKka HAKkLa BİZ BİR-İZ BİLELiğine CEMÂN Sahib OLuş İÇ Çekişine Sahib OLuş Olmadan AŞKuLLAH YOLUnda Yürüyüş HAKk ERENLerce makbul değildir.
Bu Yüce Cezbeyi elde etmek için gece gündüz durmadan ZİKRULLAHa çalış ki GÖNLüne ZİKRULLAH dolsun ve gönlün safâ BULsun inşâe ALLAHu TeÂLÂ..


Resim

Efdali zikrin dimiş tevhîd Resûl-i Kird-gâr
Ol aña meşgul hemân sen gice gündüz dâ'imâ..


Kâinat sanatını yaratan ALLAHu Zü’L- CeLÂL’in Resûlü aleyhisselâm: “Zikrin en faziletlisi TEVHiDdir!.” Buyurmuştur.
Sen de artık gece gündüz durmadan TEVHiD ile meşgul ol ki;


ALLAHu Zü’L- CeLÂL Kur'ÂN-ı Kerîminde;

وَمَا قَدَرُواْ اللّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِذْ قَالُواْ مَا أَنزَلَ اللّهُ عَلَى بَشَرٍ مِّن شَيْءٍ قُلْ مَنْ أَنزَلَ الْكِتَابَ الَّذِي جَاء بِهِ مُوسَى نُورًا وَهُدًى لِّلنَّاسِ تَجْعَلُونَهُ قَرَاطِيسَ تُبْدُونَهَا وَتُخْفُونَ كَثِيرًا وَعُلِّمْتُم مَّا لَمْ تَعْلَمُواْ أَنتُمْ وَلاَ آبَاؤُكُمْ قُلِ اللّهُ ثُمَّ ذَرْهُمْ فِي خَوْضِهِمْ يَلْعَبُونَ

Resim---"Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî iz kâlû mâ enzelallâhu alâ beşerin min şey’in, kul men enzele’l -kitâbellezî câe bihî mûsâ nûren ve huden li’n- nâsi tec’alûnehu karâtîse tubdûnehâ ve tuhfûne kesîrâ (kesîran), ve ullimtum mâ lem ta’lemû entum ve lâ âbâukum, kulillâhu summe zerhum fî havdıhim yel’abûn (yel’abûne).: “Ve Allah, beşere bir şey indirmedi.” dedikleri zaman O’nun kadrini hakkıyla takdir edemediler. “İnsanlar için hidayet edici ve bir nur olan Hz. Musa’nın getirdiği kitabı kim indirdi?” de. Onu kâğıtlara (yazıp) açıklıyorsunuz, çoğunu gizliyorsunuz. Babalarınızın ve sizin bilmediğiniz şeyler size öğretildi. “ALLAH” de, sonra onları daldıkları şeylerde bırak oynasınlar.” (En'âm 6/91)

فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
Resim---"Fe sebbih bismi rabbike’l- azîm (azîmi).: Artık Rabbini “Azîm” ismi ile tesbih et.” (Vâkıa 56/74)

El Azîmü:
Resim

وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ وَتَبَتَّلْ إِلَيْهِ تَبْتِيلًا
Resim---"Vezkurisme rabbike ve tebette’l- ileyhi tebtîlâ (tebtîlen).: Ve Rabbinin İsmi'ni zikret ve tam bir yönelişle, herşeyden kesilerek O’na gönülden bağlan, O’na yönel ve O’na ulaş!.” (Müzemmil 73/8)

سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى
Resim---"Sebbihisme rabbikel a’lâ.: Rabbinin “Âlâ” ismini tesbih et.” (A'la 87/1)

EL A'LÂ:
Resim

قَدْ أَفْلَحَ مَن تَزَكَّى
Resim---"Kad efleha men tezekkâ.: Nefsini tezkiye eden/nefsî afetlerden temizleyen kimse felâha (kurtuluşa) ermiştir.” (A'la 87/14)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz de Hadis-i Şeriflerinde;

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Zikrin en efdali "Lâ ilâhe illâ ALLAH", duanın en faziletlisi ise "Elhamdülillah"dır"buyurmuştur.
(İbn Mâce Edeb: 55; Tirmizî Deavât, 8.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Benim ve benden evvel gelen Rasûllerin söylediklerinin en faziletlisi: " Lâ ilâhe illâ ALLAHu vahdehu lâ şerike lehu lehü'l- mülkü ve lehü'l- hamdü ve huve alâ külli şey'in kadîr"dir.: ALLAH celle celâlihu'dan başka ibâdete lâyık hiç bir ilâh yoktur. O (birdir) tektir ve (eşi) şeriki yoktur. Mülk ve hamd O'nundur. O her şeye kadirdir."buyurmuştur.
(Mâlik, Muvatta, Kurlen: 20.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kur'ÂN-ı Kerîmden sonra en faziletli kelâm: "Sübhanallah, ve’l- hamdülülah ve Lâ ilâhe illâ ALLAHu vallahu ekber: Allah'ı tesbih ve tenzih ederim. Hamd Allah'a mahsustur. ALLAH celle celâlihu'dan başka ibâdete layık hiç bir ilâh yoktur. Allah her şeyden büyüktür” kelâmıdır." buyurmuştur.
(Buharî, iman: 19; Müslim, Edeb: 12; Tirmizî, Deavât: 127; İbn Mâce, Edeb: 56; Ahmed, Müsned, 5/10-11-20-21.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Her kim günde yüz defa: " Lâ ilâhe illâ ALLAHu vahdehu lâ şerike lehu, lehü'l- mülkü ve lehu'l- hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadir : ALLAH celle celâlihu'dan başka ibâdete lâyık hiç bir ilâh yoktur, O birdir, şeriki yoktur; mülk O'nun, hamd O'nundur; O herşeye kadirdir.” derse; Allah o kimseyi o gün şeytanın şerrinden emin kılar, ta akşamlayıncaya kadar, kendi gibi veya kendinden fazla söyleyenden başka hiç kimse o adamdan daha faziletli olamaz." buyurmuştur.
(Buharî, Deavât: 54; Bedi’l- Halk: 10; Müslim, Zikir: 28; Tirmizî, Deavât, 61)

Resim

Tut bu Kuddûsî sözin ol zikre meşgul itme şekk
Tîz vakitde ma'rifet in'âm ider Mevlâ saña..


Eyy CÂN İhvÂNim gel sen de, bu Kuddûsî kaddesallahu sırrahu BaBamın sözünü tut, gece gündüz durmadan ZİKRULLAHa çalış ve asla şüpheye düşme ki,
Çok geçmeden tez vakitte Mârifet-i MuhaMMed Ni’metini sana ihsÂN eder Mevlâmız ALLAH celle celâlihu..


El Mevlâ:
Resim



Resim

Mübtelâ: (Bel'. den) Yenilmiş. Yutulmuş.
Hudâ: f. Rabb. Sâhib. Cenab-ı Hak. Hâlık.
Uzmâ: (Müe.) Büyük. İri. * En büyük. Çok büyük. (Müz: A'zam)
Sâlik: (Sülûk. dan) Bir yolda giden. Belli bir yol tutup giden. * Bir tarikat yolunda olan.
Hebâ: İnce toz. * Boş. Beyhude. Nâfile. Faydasız. İsraf. Ziyan. * Aklı az olan.
Cezbe: Tas: Meczubiyet, istiğrak. Allah'ı hatırlayıp Allah sevgisi ile kendinden geçer bir hale gelme.
Süluk: (Silk. den) Belli bir gruba girme. Bir yolu takib etme. Bir tarikata bağlanma. Mânevi terakki mertebelerinde devam etme.
Safâ: Gönül şenliği, eğlence. * Duru olmak, itmi'nan ve meserret üzere olmak. Temiz, sâfi olmak. * Hava açık ve ayaz olmak. * Mekke-i Mükerreme'de bir yerin ismi.
Efdal: (Fazl. c.) Ziyadeler, fazlalar, çoklar. * İhsanlar, ikramlar, iyilikler, meziyetler, hünerler.
Kirdikâr: f. Sâni. Yapan Allah (celle celâlihu).
Şekk: (c.: Şükuk) Şüphe, zan. Bir şeyin varlığı ile yokluğu arasında tereddüt etmek.
İn'âm: Nimet vermek. İhsan etmek. * Doğruya sevketmek, hidâyete ulaştırmak. * İyilik etmek, bahşiş vermek.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-71


Sabî iken semâya oldı çün seyrân-ı Mevlânâ
Velîler üzre her vech ile var rüchân-ı Mevlânâ..


Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî kaddesallahu sırrahu ki, henüz daha bebek iken devrÂNdaki SeyrÂNı seyreylip semâ etmiş/Sistemdeki DÖNgü sesini Duymuş ve Uymuştur.
Velîlerin üzerinde her yönden üstünlüğü, fazileti ve hasleti vadır Hazreti Mevlânâ’nın..


Resim

Bulur her demde rûhâniyyetinden mürde diller cân
İrişür çâresiz dertlülere dermân-ı Mevlânâ..


O’nun rûhâniyyetinden her zaman ölü gönüller CÂN BULur.
Cümle çâresiz dertlilere dermânı yetişir Hazreti Mevlânâ’nın..


Resim

İder deryâda hem berde olan muztarlara imdâd
Hemân çağır olur lâ-büdd saña ihsân-ı Mevlânâ..


O, denizde ve karadaki tüm çâresiz kalıp başı sıkılanlanlara imdâd eyler.
Sen de gerektiğinde seslen/çağır ki o; mutlaka, muhakkak sana ihsânı olur Hazreti Mevlânâ’nın..


Resim

Kerâmâtı anın günden 'ayan her ân zuhur eyler
Gürûh-ı 'ârifân içre bülenddir şân-ı Mevlânâ..


O’nun Kerâmetleri güneşten açık ve her ÂN zuhur eyler.
MuhaMMedî Ârifler toplumu içinde şânı yüksektir Hazreti Mevlânâ’nın..


Resim

Hudâ eylerdi bir günde tecellî on yedi kerre
Tahammül itmek içündür aña devrân-ı Mevlânâ..


El Hâdi/ Hudâ ALLAH celle celâlihu ona, bir günde on yedi kerre tecellî eylerdi.
Onun, bu yüce tecellîye dayanabilmesi içindir kurulan Semâ DevrÂNı Hazreti Mevlânâ’nın..


Resim

Basîret gözi görmez münkirin inkâr ider anı
Ne yâr oldığını ancak bilür yârân-ı Mevlânâ..


Ne yazık ki inkarcı münkirin basiret/gönül gözü görmediğinden onu inkar eder.
Onun ne kadar kıymetli bir Cândostu YÂR olduğunu ancak yakın dost yârânı bilir Hazreti Mevlânâ’nın..


Resim

Olayım dir iseñ sen de eğer şâh ol aña bende
Nüfuz eyler nice şâhâne çün fermân-ı Mevlânâ..


Sende "bu AŞK ÂLEMinde ŞÂH Olayım" dersen eğer hemence var ona köle ol.
O’nun şâhâne/şâha yakışır fermânı-sözü, HAKk TeÂLâ Katında geçerlidir Hazreti Mevlânâ’nın..


Resim

Cihânda evliyânın her biri gösterdi burhanlar
Sekiz yaşında zâhir oldı bil bürhân-ı Mevlânâ..


Bu Cihânda evliyânın her biri pek çok bürhân/delil, hüccet, isbat vasıtası gösterdi.
Şunu bil ki, Sekiz yaşında zâhir oldu/açığa çıktı bürhânı Hazreti Mevlânâ’nın..


Resim

Giren anın tarîkına olur Mevlâya tîz vâsıl
Hudânın sevgülü dostları dervîşân-ı Mevlânâ..


Onun Mevlevî Tarîkatına giren tez vakitte Mevlâ’ya ulaşır.
Hudâ’nın sevgili dostlarıdır dervişleri Hazreti Mevlânâ’nın..


Resim

Şeb-i mi'râcda gösterdi anı Yezdan habîbine
Melâ'ik oldılar ol gice heb hayrân-ı Mevlânâ..


Yüce Yaratıcı ALLAH celle celâlihu, habîbi aleyhisselâm’a onu mi'râc gecesinde gösterdi.
O gece tüm melekler, hayrânı oldular Hazreti Mevlânâ’nın..


Resim

İder züvvârına ikram u in'âm ol kerem kânı
Seni mahrum komaz sen ol hemân mihmân-ı Mevlânâ..


O kerem kaynağı ki, ziyaretçilerine her zaman hürmet edip ağırlar.
Seni de mahrum komaz yeter ki, sen de hemence koş misâfiri ol Hazreti Mevlânâ’nın..


Resim

O şahın bende-i ednâsıdır bî-çâre Kuddûsî
Bu 'âlî câhı bahş itmiş aña Yezdân-ı Mevlânâ..


Bu çâresiz Kuddûsî kaddesallahu sırrahu Babam da, o şâhın sıradan bir bendesidir.
Bu yüce makamı ihsân etmiş ona Hazreti Mevlânâ’nın da Cenâb-ı HAKk TeÂLâmız..


Resim

Sabî: Henüz süt emen çocuk. * Büluğ çağına gelmemiş olan çocuk. * Üç yaşını tamamlamayan erkek çocuk.
Seyran: (Aslı: Seyeran) Gezme, gezinme. Bakıp görme.
Semâ: Sistemdeki DÖNgü sesini Duymak ve Uymaktır.
Rüchân: Üstünlük, yükseklik, üstün olma. Fazilet, haslet veya her hangi bir şey cihetiyle diğerinden üstün olmak.
Mürde dil: Gönlü ölmüş, katı yürekli, ham, hissiz, duygusuz insan.
Ber: Kara, kıta.
Muztar: Zorlanmış. Cebr olunmuş. Mecbur kalış. Çaresiz kalıp başı sıkılan.
Lâ-büdd: Çok lâzım. Elzem. Gerekli. * Her halde. Mutlaka. Muhakkak.
Bülend: f. Yüksek, büyük.
Nüfuz: Sözü geçer olmak, sözü dinlenmek. * Vücudundan işleyip geçmek. İçine alan.
Şâhâne: Şah gibi, şaha yakışır bir surette.
Bürhan: Delil, hüccet, isbat vasıtası.
Şeb-i mi'râc: Mi'râc gecesi.
Züvvâr: (Zâir. C.) Ziyaretçiler. Hal hatır sormağa gidenler.
İn'âm: Nimet vermek. İhsan etmek. * Doğruya sevketmek, hidâyete ulaştırmak. * İyilik etmek, bahşiş vermek.
Mihmân: f. Misafir.
Ednâ: Pek aşağı, en alçak. Pek az, pek cüz'i. * Çok yakın.
Câh: (Câhe) f. Makam, mansıb. Kadr, itibar..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-72


Resûlullah buyurmış ehl-i 'ukbâya haram dünyâ
Dahi 'ukbâ harâmdur ehl-i dünyâya inan aña..


Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Bâki/sonu gelmez olan Ebedîyyet Âlemini “ölmeden önce ölüp diril”en Âhiret Ehline haram. Bu geçici Dünyâ âleminde yaşayanlara artık, bu âlem devamlıymış gibi saldırganlık yapmak haram/yasaktır.
Elbette âhiret hayatını yaşayış hakikatına erenlerin âhiret İnancı da, Ehl-i Dünyâya haramdır inan buna!.


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “(Üç kısım insan vardır. Dünya Ehli, Âhiret Ehli, Allah Ehli). Âhiret Ehline dünya haramdır, Dünya Ehline âhiret haramdır. Allah Ehline/Ehlullah’a dünya ve âhiretin her ikisi de haramdır.” buyurmuştur.
(İbn Abbas radiyallahu anhu’dan; Deylemî, 2/230/ h. no: 3110; el-Camiu’s- Sağir, h. no: 6754.)

Resim

Hudânın ehli 'uşşâka harâmdur bu ikisi bil
Sâkin meyi itme ey sâlik harâmdur mâ-sivâ saña..


El Hadî Hudâ’nın Ehli Hak âşıklarına; hem Dünya hem de âhiret ikisi de haramdır.
Ey Hakk Yolcusu, sakın AŞKuLLAH Şarabından ayıkıp Dünya Derdine düşme ki sana, mâ-sivâ/O’ndan ki, HAKktan gayrı dünya ile alâkalı şeyler yasaktır..

El Hâdî:

Resim

Dünya hayatı Ne kadar Lâzım ve ne kadar Lâyık ölçüsünde, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem BUYrukları:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Yemen’den bir heyetin İslâm’ı öğrenmek için kendisine gelmesi üzerine ashâbına dönmüş ve: “Size Yemen heyeti geldi. Yemenliler kalbleri nârin ve gönülleri yumuşak insanlardır. İmân ve hikmet Yemenlidir. Deve sahiblerinde iftihâr ve kibir, koyun sahiplerinde ise sükûnet ve tevâzu vardır” buyurmuştur.
(Buhârî, Meğâzî, 74. 48 Bkz. Buhârî, Meğâzî, 74; Talâk, 25. 49 Şeybî, es-Sıla beyne’t-Tasavvuf ve’t-Teşeyyu‘, I, 27.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Dünya âhiretin tarlasıdır." buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l- Hâfâ, C 1, s. 412.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:“İnsanlar uykudadır. Öldüklerinde uyanırlar.”
buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l- Hâfâ, II, 312.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kim âhireti dilerse dünya hayatının zînetini terk etmeli, âhireti bu hayata tercih etmelidir. Kim bu söylenenleri yerine getirirse, Allah'tan hakkıyla hayâ etmiş olur.” buyurmuştur.
(Kütüb-i Sitte, Hadis No: 1641.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ölüm gelip çatmadan ölüme hazırlan.” buyurmuştur.
(250 Hadis Terceme ve İzahı, A. Himmet Berkî, Diyanet İşleri Başkalığı Yayınları, Ankara 1974, s.37)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Allah mahlükâtı yarattığı zaman yanında bulunan, Arş'ın gerisindeki bir kitaba şunu yazdı: "Muhakkak ki rahmetim gazabıma galebe çalmıştır." buyurmuştur.
(Kütüb-i Sitte, Hadis No: 1654..)

Resim

Gice gündüz çalış tevhide ol 'âşık unut gayrı
Münafıklar disünler kim delidür bu mürâ'î yâ..


Sen artık, MuhaMMedî Sıarat-ı Mustakîmde AŞKuLLAH ile TEVHİD Zikrine çalış ve mâsivâyı sil aklından ve unut artık.
Ne oldukları meçhul nifak çıkarıcılar senin için: “Bu kimse ya delidir ya da gösteriş yapmakta olan bir mürâ'îdir!.” desinler.


Resim

Olur 'ışk zikr ile hâsıl gönülde ez-kadîm 'âdet
Akar Nîl-i mübârek-veş tolar kalbe olur deryâ..


Eskilerden beri bilinen tek dosdoğru gerçek usül odur ki, insan ZİKRULLAH’a Çalışırsa, bir gün gelir AŞKuLLAH hasıl olur ve kalbini işgal eder.
Sanki Mübârek Nîl Nehri gibi kalbe dolar da, deryâ olur..


Resim

Celîsi zâkirin çün Hak Te'âlâ Hazreti imiş
Hemân zikr eyle Kuddûsî saña olsun celîs Mevlâ..


ZİKRULLAH EHLi olan Zâkirin BİZ BİR-İZ BİLEsi Hazreti HAKk TeÂLÂ ALLAH celle celâlihu imiş.
Kuddûsî BaBam kaddesallahu sırrahu sen de, hemence ZİKr Eyle ki, sana da Zikr Halakası arkadaşın El Mevlâ ALLAH celle celâlihu olsun.. İnşâe ALLAHu teÂLÂ..

El Hakku:
Resim

El Mevlâ:

Resim


Resim

Ukbâ: Âhiret, öbür dünya, bâki olan âlem.
Uşşâk: (Âşık. C.) Âşıklar.
Sâlik: (Sülûk. dan) Bir yolda giden. Belli bir yol tutup giden. * Bir tarikat yolunda olan.
Mâ-sivâ: Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
Mürâ'î: İki yüzlü kimse, dalkavuk, riyakâr, münafık.
Ez…: f. ...den, ...den.
Kadîm: Eski zaman. * Başlangıcı olmayan. Uzun zamandan beri var olan. * Evveli bilinmeyen hâl ve keyfiyet.
…veş: f. Gibi (mânâsına teşbih edatı.) Mah-veş $ : Ay gibi.
Celîs: Ekseri bir yerde oturan. Arkadaş. Birlikte oturan..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-73


Ey şehen-şâh-ı 'azîm hem idemem kulluk saña
Hem umaram vaslını lâyık değil iken aña....


Eyy Azamet Sahibi el Azîm celle celâlihu olan Şâhlar ŞÂHı, SANA gereğince KULLuk edemem.
Ona lâyık olmasam da SANA Kavuşmayı SENden bekler ve umarım..

El Azîmu:

Resim

Resim

Böyle bir meczûb koca oldum utanmak bilmezem
Muktedirsin çünki her şey'e anı virgil baña....


Ömrümün sonunda şu HÂLimce, meczûb/SENin Aşkın ile kendinden geçmiş, deli, divâne utanmaz bir yaşlı koca oldum ki,
SEN herşeye Muktedirsin/Kudreti gücü yetensin bana vuslâtını nâsib et..


Resim

Hasteyem seksen yaşında isterem senden seni
Nesne gelmez pes elimden hîç su'âlden mâ'adâ....


Seksen yaşında ve hastayım ve SENden SENİ dilerim-isterim.
Ve bunu istmekten başka elimden hiçbir şey gelmemektedir..


Resim

Heb girerler ehl-i cennet rahmetinle cennete
Men cemâline nazar itmek dilerem dâ'imâ....


CenNNet-i âLâ’na girenlerin hepsi de RAHMtinle GİReBİLirler.
Ben ise, CeNNetten de ilerde, CEMÂLine sürekli bakmak dilemekteyim..


Resim

Vir bu Kuddûsî fakîre rahmetinle vaslını
Gönli bulmaz zînet-i cennet ile hergiz safâ..


Yâ RABbenâ!. Bu Kuddûsî Fakîre de RAHMetinle VuSLâtını/Kavuşma İhsÂNını ver.
Yoksa asla gönlü CeNNet Süsleriye safâ bulmaz ve asla tatmin olmaz..


Resim

Vasl.: Âşığın sevdiğine kavuşması. Kavuşmak. * Birleştirmek, ulaştırmak. * Gr: Ulama, ekleme.
Meczûb.: Başkasının te'siri ile hareket hâlinde olan. Cezbedilmiş. Aklı gitmiş olan. Aşk-ı İlahî ile kendinden geçmiş. * Deli. Divane. Mecnun.
.(Sultan Mehmed Fatih'in zamanında hikâye edilen meşhur ve mânidar "Cibâli Baba kıssası" nev'inden olarak bir kısım ehl-i velâyet, zâhiren muhakemeli ve âkıl görünürken, meczubdurlar. Ve bir kısmı dahi; bâzan sahvede ve daire-i akılda görünür, bâzan aklın ve muhakemenin haricinde bir hâle girer. Şu kısımdan bir sınıfı; ehl-i iltibastır, tefrik etmiyor. Sekir hâlinde gördüğü bir mes'eleyi hâlet-i sahvede tatbik eder, hatâ eder ve hatâ ettiğini bilmez. Meczubların bir kısmı ise; indallah mahfuzdur, dalâlete süluk etmez. Diğer bir kısmı ise, mahfuz değiller; bid'at ve dalâlet fırkalarında bulunabilirler. Hattâ, kâfirler içinde bulunabileceği ihtimal verilmiş.İşte; muvakkat veya dâimi meczub olduklarından, mânen “mübarek mecnun" hükmünde oluyorlar. Ve mübarek ve serbest mecnun hükmünde oldukları için, mükellef değiller. Ve mükellef olmadıkları için muahaze olunmuyorlar. Kendi velâyet-i meczubaneleri bâki kalmakla beraber, ehl-i dalâlete ve ehl-i bid'aya tarafdar çıkarlar, mesleklerine bir derece revaç verip, bir kısım ehl-i imânı ve ehl-i hakkı, o mesleğe girmeye meş'umane bir sebebiyet verirler. M.)
Muktedir.: Güçlü, kuvvetli, becerikli. İşe gücü yeten. İktidarlı.
Su'âl.: İsteme. İstek. * Soru. Sorulan şey. * Dilencilik.
Mâ'adâ.: Başka. Fazla. Bundan gayrı.
Zînet.: Süs. Bezek. Kadınlara mahsus kıymetli eşya..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-74


Ta'n eylemesün zâhid-i bî-'ışk baña zîrâ
Cezb eyledi bu gönlimi bir dilber-i ra'nâ..


AŞKuLLAHtan habersiz, görüntü Müslümanı ÖZden uzakta ham sofu zâhid bir de dönüp beni ayıplamasın.
Çünkü benim bu gönlümü, bir güzeller güzeli gönlümü elimden alan DİLber, kendisine çekti bağladı..


Resim

Ol eyledi Mecnûn nice dânâ fuzalâyı
Hem kıldı nice ahmak u dîvâneyi dânâ..


Bu AŞKuLLah nice faziletli bilgili âlimin aklını başından aldı mecNÛN eyledi.
Nice ahmak ve divâne olanları da AŞK BİLgini dânâ eyledi..


Resim

Sevdâsı nice şahları soyub kodı 'uryân
Geydirdi külah başlarına etdi sükârâ..


Bu AŞKuLLah SEVdâsı nice Dünyâ ŞÂHLarınının kaftanlarını soyup onları çırılçıplak bıraktı.
BAŞLarına AŞKuLLah külah giyydirdi ve halk içinde zilzurna SERHOŞ eyledi..


Resim

Belh pâdişâhın çöllere düşürdü yayan ac
Altun tabak üzre yir iken sükker ü helvâ..


Bu AŞKuLLah, Belh Pâdişâhı İbrahim ibn Edhem’i yalın ayak karnı aç çöllere düşürdü.
Oysa o, Zâhir pâdişâhı iekn altın tabaklarda şekerler helvâlar yer idi..


İbrahim ibn Edhem
Kaddesallahu sırrahu


M. 718-782 / H. 100-165
İlk zâhid sufi evliyâ'dan.
Değişiminin hikayesi, Sufi menkıbelerin en meşhurlarından biridir. Tahtını bırakıp zühdü ve derviş olmayı seçen prensin hikayesi, Gotama Buda'ninkine benzer. Ebu Nuaym'e göre, İbrahim bin Ethem tasavvufta hareketsizliği ve rabıta'yı vurgulamıştır. Mevlânâ Celaleddin Rumiî Mesnevî'sinde geniş bir şekilde menkıbesini anlatmıştır. İbrahim bin Ethem'in en meşhur tâlebelerinden biri Şakik-i Balhiî'dir (ö. M. 810).
Bir kıssa:
Tasavvufi hayat bakışıyla ilgili şöyle yazılır: İbrahim Ethem hazretlerine sormuş arkadaşı, "Senelerdir arkadaşız, söyle bakalım bende hoşuna gitmeyen şeyleri."
İbrahim Ethem hazretleri cevâb verir, "Ben sana hiç o gözle bakmadım ki!."


Resim

Kuddûsîyi 'ışkıdır anın odlara yakan
Pîr oldı usanmaz yanar 'ışk odına hâlâ..


Kuddûsî Babam kaddesallahu sırrahu’yuateşlere yakan onun AŞKıdır..
Yaşlandı Pîr-i Fâni oldu ama yine de usanıp bıkmadan hâlâ AŞKuLLah ATEŞinde yanmaktadır..


Resim

Ta'n: Hoş görmemek. Kötülemek. Birisinin ayıp ve kusurlarını beyan etmek. * Küfretmek.
Cezb: Kendine doğru çekme. * İçme.
Dilber: f. Gönül alan, kalbi çeken. Güzel, dilber
Ra'nâ: İyi, güzel, hoş, lâtif. Pür ve revnak olan.
Dânâ: f. Bilgili, bilen, malûmatlı, âlim.
Fuzalâ: (Fazıl. C.) Faziletliler. Fâzıllar.
Sükârâ: (Sekren. C.) Sarhoşlar.
İbrahim ibni Edhem: Babası Belh Şehrinin Pâdişahı idi. Hicri 2. asırda yetişmiş büyük bir veliyullahtır. Bir çok kerametleri görülmüş, Allah rızası yolunda dünya saltanatını terk ederek fakirliği kabul etmiş ve bütün ömrünü ibadet ve taat ile geçirmiştir. Kerametleri dillere destandır.
Sükker: şeker.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-75


Bizi sen mağfiret eyle Gâfurâ
Tevessül eyleriz dostunla sana..


Biz Kullarını affet bağışla ey Gâfur ALLAH celle celâlihu.
Azîz Dostun Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile sana tevessül eyleriz, onun sünnetini ve sevgisini afv sebebimiz kabul etmeni dua ederiz..

El Afüvvü:
Resim

El Gaffâru:
Resim

El Gâfiru:
Resim

El Gâfuru:

Resim

Resim

'Azâba lâyıkız gerçi velâkin
Telattuf eyleyüb bahş eyle ana..


Gerçi biz kulların bu hayattaki fiillerimiz yüzünden azâbı hak ettik ve lâyıkız.
Bize lütufunu kılıp keremini bağışla ihsân eyle..


Resim

Olur mesrûr bize rahm eyler isen
'İkâb itme terahhüm it Rahîmâ..


Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de çok sevinipsürûr duyar eğerbize merhamet edersen.
Ey Rahîm ALLAH celle celâlihu bize acı ve merhamet et ve cezâlandırma..

er Rahmân:
Resim

er RahîM:

Resim

Resim

Bi-küllî şey'e kâdir muktedirsin
Ne delilü var ise def it belâyâ..


Sen ki her bir şeye gücü yeten kâdir olan muktedirsin.
Her ne kadar suçlarımızın açık seçi delilleri var ise de başımızdaki belâyı def et at başımızdan Yâ RABBenâ celle celâlihu..

El Kâdiru:
Resim

El Kadîru:
Resim

El Muktediru:

Resim

Resim

Günâhı işledik biz bî-nihâyet
Senin de rahmetin bir ulu deryâ..


Gerçi bu ömürde biz biytip tükenmez günâhlar işledik.
Ne var ki SENin de yüce rahmetin ssonsuz bir ulu deryâdır..


Resim

Tükenür mi bize rahm eyleyince
Kamu halka ider bir katre îfâ..


Bu sonsuz Rahmet Denizinden bize merhamet etsen tükenir mi?
Onun bir tek damlası dahi tüm halkın tüm eksiklerini yerine getirir..


Resim

Seni tevhîd ideriz sıdk-ile çün
Ki var îmânımız bi'l-cümle hakkâ..


Çünkü biz candan gönülden sadakatla SENi TEVHÎD ederiz.
Ki bizim SENin Hak hükümleriyin tümüne de îmânımız var..


Resim

Olurız mu'terif heb cürmimizi
Dahi sensin günâh örtücü Mevlâ..


Bütün kabahat, kusur, hatâ, isyan ve günahlarımızı
Kabul ederiz.
Çünkü SENsin tüm günahlarımızı örten afveden Mevlâ’mızısın Yâ RABBenâ celle celâlihu..


قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Resim ---“Kul ya ibadiyellezine esrafu ala enfüsihim la taknetu mir rAhmedillah innellahe yağfiruz zünube cemia innehu hüvel ğafurur rahiym : De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rAhmedinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”''(Zümer 39/53)

El Mevlâ:
Resim

Resim

Hatâya çünki biz ehliz kılarız
Hemîn sen ehl-i Gufrânsın Halîmâ..


Bu KuLluk İmtihÂNı ÂLEMinde seçenek olarak biz hatâya daha yakınız ve durmadan hatâ işleriz.
SEN ise bize karşı Gufrânsın/günahlarımızı affedip örten ve rahmeti bol olan el Halîmsin Yâ RABBenâ celle celâlihu..

El Halîmu:

Resim

Resim

Bu Kuddûsî kocadır yâ İlâhî
Kamu ümmet ile rahm eyle bana..


Bu Kuddûsî kulun kaddesallahu sırrahu, çok yaşlı bir kocadır yâ İlâhî!.
Bütün ÜMMet-iMuhaMmed aleyhisselâm ile birlikte bana da merhamet et Yâ RABBenâ celle celâlihu..

El İlâhu:

Resim

Resim

Mağfiret.: (Mağfiret) Cenab-ı Hakk'ın kullarının günahlarını örtmesi, affetmesi, rahmeti ile lütfu.
Tevessül.: Allah'ın dergâhına yaklaştıracak amel işlemek. * Sarılmak. * Baş vurmak. * İnanmak. * Sebeb tutmak.
Azâb.: Dünyada işlenen suç ve kabahate karşılık olarak âhirette çekilecek ceza. * Eziyet. Büyük sıkıntı. Şiddetli elem.
Telattuf.: (C.: Telattufât) (Lutf. den) Lütuf ve nezaketle davranma. Nâzikâne muamelede bulunma.
Bahş.: f. Bağış. Verme. İhsan.
Mesrur.: Sevinçli. Sürurlu. Meserretli. Merâmına ermiş.
İkâb.: Şiddetli azab, eziyet, ceza.
Terahhüm.: Merhamet etme, acıma. Şefkatte bulunma, esirgeyip besleme.
Muktedir.: Güçlü, kuvvetli, becerikli. İşe gücü yeten. İktidarlı.
Îfâ.: Ödemek. Yerine getirmek. Söz verdiğini veya vazife bildiğini yerine getirmek. Kılmak. Yapmak.
Mu'terif.: İtiraf eden. Kendi noksan ve kabahatlerini kabul edip anlatan ve söyleyen.
Cürm.: (Cürüm) Kabahat, kusur. Hatâ. İsyan. Günah. Kanun hilâfına hareket..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-76


Ey cemî'-i 'âleminin erhami rahm it bana
Her cihetden mihnetim çok iderem şekvâ sana..


Eyy cümle âlemin rahmet edeni ALLAH celle celâlihu, bana merhamet et.
Her bir taraftan detlerim pek çok ki, şikâyetimi ancak SANA ederim..


Resim

Hâlimi bir kimse bilmez sen 'Alîmsin hem
Basîr 'Âcizân heb ehl ü evlâd akrabâ vü asdikâ..


Benim bu hâlde oluşumu, bu âlemde kimse bilmez, bilemez ki, sen Mutlak BİLen Alîmsin hem de bizzât Gören Basîrsin.
Ehlim/eşim, evlâdım, akrabam ve sadık dotlarım bile benden âciz kaldılar..

El Âlim:
Resim

El Alîm:
Resim

El Basîru:

Resim

Resim

Çünki Rahmin ü Rahîmsin hem Latîfsin hem
Kerîm Kûşe-i halvetde yatub inilerem dâ'imâ..


SEN ki; Rahmân ve Rahîmsin. Hem Latîfsin hem
Kerîmsin.. Ben ise, Yalnızlık Yurdumda TEKe TEK yatıp inlerim durmadan..

er RahîM:
Resim

El Latîfü:
Resim

El Kerîmü:

Resim

Resim

Şeyh-i fânî hasteyim hem eyledim nâsdan firâr
İhtiyârımla değildür ıztırâr-ı inzivâ..


Ömrümün sonunda fenâ bulmuş bir yaşlıyım. Hem de insanlardan kaçan biriyim.
Bu bir tarafa çekilişim, sadece çâresiz kalış mecburiyetimdendir ve asla kendi tercihim de değildir..


Resim

Halk sahîh zann eyleyüb himmet umarlar hâlbuki
Müsta'îd mevte marîzem eylerem gufrân recâ..


Halk Benim SÖZLerimi ÖZün ÖZü ve kusursuz bilip, benden ALLAH celle celâlihu indinde makbul ve mübârek bir mânevi yardım umarlar..
Hâlbuki ben, Ölüme yakınlaşmış, hasta ve dertli biriyim. Ve durmadan SENden günahlarımı affedip örterek rahmetini umar yalvarırım..


Resim

Sâlike âfet imiş şöhret deyii korkar iken
Oldı Kuddûsî koca ol âfete pes mübtelâ..


Ve ben: “Bu AŞKULLAH YOLunda yol tutup giden kimseye en büyük felâket şöhrete kapılmasıdır.” Diye korkarken,
Bu Yaşlı Kuddûsî Babam kaddesallahu sırrahu da, şimdi bu derde tutuldu..


Resim

Cihet.: (C: Cihât) Yan, yön, taraf. * Sebeb, mucib. * Vesile, bahane.
Mihnet.: Zahmet. Eziyet. Dert. Belâ. * Mc: Tecrübe, sınamak.
Şekvâ.: Şikâyet, âciz kaldığını ve zayıflığını haber vermek.
Asdikâ.: Sâdıklar. Sabık ve sadık dostlar. * İçi dışına, sözü işine uygun olanlar.
Kûşe.: Köşe.
Halvet.: Yalnızlık. Tek başına kalmak. Tenhaya çekilme. * Gizlilik.
İhtiyâr.: İstek, arzu. Razı olmak. Katlanmak. Seçmek. Tensib etmek.
Iztırâr.: Çâresiz olmak. Mecburiyet. İhtiyaç.
İnzivâ.: Feragat edip bir tarafa çekilmek. Bir işe karışmamak. Dünya işlerini bırakmak. Süfli ve hevesi işleri bırakıp ilm-i Kur'an ve imanla, ibadet ve taatla, Kur'ân ve imana hizmetle vakit geçirmek.
Sahih.: Fık: Rükünleri ve şartları tamam olan herhangi bir ibâdet ve muâmele. * Hâlis, kusursuz, şüphesiz.
Himmet.: Kalbin bütün kuvveti ile Cenab-ı Hakk'a ve sâir mukaddesata yönelmesi. Kalb isteği ile gösterilen ciddi gayret. * Allah indinde makbul ve mübârek bir kimsenin mânevi yardımı ile birisini koruması, yardım etmesi. * Tabiî şevk ve meyil ve heves. * Lütuf, yardım.
Müsta'îd.: İstidadı olan, kabiliyetli, uyanık, anlayışlı, akıllı.
Mevt.: Ölüm. Âhirete göç. Dünyadan gitmek.
Mariz.: (Maraz. dan) Hasta. İlletli. Dertli.
Gufrân.: Cenab-ı Hakk'ın günahları affedip örtmesi, rahmeti.
Sâlik.: (Sülûk. dan) Bir yolda giden. Belli bir yol tutup giden. * Bir tarikat yolunda olan.
Mübtelâ.: Dertli. Hasta. Başı sıkıntılı. Rahatsız. Belâlı. Düşkün. Tutkun. Tutulmuş.
Pes.: f. Arka, art, geri. * Öyle ise, imdi...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-77


Yâ ilâhe'l-'âlemîn itme 'ikâb lutf it bana
Nice demdür eylerem kullarını irşâd sana..


Ey Âlemlerin el İLÂHı bana lütfeyle azab etme bana.
Ben nice zamandır kullarını SANA/Hakka ve Hayra çağırır Sırat-ı Mustakimini gösteririm..

El İlâhu:

Resim

Resim

Heb işim kâmilleri taklîd mukallid câhilem
Pîr-i fânî oluban itdim bu gün ben inzivâ..


Tüm işlerim MuhaMMedî Kâmillerinİzinİzlerim İzletirim kendimi câhil bilirim.
Bu günler de ise ben oldukça yaşlanıp halktan ayrılııp bir köşede yapayalnız ZİKRin ederim..


Resim

Eyledim bî-had hatâ gerçi velâkin ey Rahîm
Rahmetin bahri yanında zerredir bî-had hatâ..


Her CÂN gibi ben de, sınırsız hatalar işledim ancakey Er Rahîm ALLAH celle celâlihu,
Benim bu sınırsız hatalarım SENin RAHMet DERYÂnyanında bir ZERRecik Damladır..

er RahîM:

Resim

Resim

Tâ sabâvetden berii tevhîd iderem çün seni
Bu-durur zannım ki itmezsin beni nâra sezâ..


Çünkü Ben SENi, anam kucağındaki bebekliğimden beri TEVHÎD iderim.
Benim zannımdır ki, SEN beni ateşe/cehenneme lâyık görüp sokmazsın..


Resim

Gice gündüz yüreğim titrer düşünüb hışmını
Ol habîbindür şefî'im kıl beni bahşiş ana..


Ve ben SENin hışmını/gazabını düşünüp gece gündüz yüreğim titrer,
Benim şefaatçım SENin Habîbin Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemdir ki, beni O’na bahşiş ver..


Resim

Çün bilürsin ki yaşı yetmiş-durur dahi tokuz
Mağfiret eyle şu Kuddûsî kocayı ey Hudâ..


Çünkü SEN ey HUDÂ BİLirsin ki, yaşı yetmişdokuza ermiş şu Yaşlı Kuddûsî BaBam kaddesallahu sırrahu’yu mağfiret eyle afvet bağışla!.

El Hâdî:
Resim


Resim


İkâb.: Şiddetli azab, eziyet, ceza.
İrşâd.: Doğru yolu göstermek. Akli ve kalbi, mukni ve te'sirli eserler veya sözlerle gafletten uyandırıp hidâyet yolunu göstermek. Cadde-i kürba-yı Kur'aniye yolunda selâmetle devam ettirmek. Allah'a ibadet ve itaata kavuşturmak. Veli bir zâtın, bir kimsenin hidâyete ermesine vesile olması. * Ist: Hak ve hakikatı arayan kimselere bir mürşid-i ekmelin Kur'ânî ve İslâmî eserleriyle veya sözüyle Sırat-ı Müstakim olan İslâmiyet yolunu tanıtması ve tarif etmesi. İmanı kuvvetlendiren ve inkişaf ettiren tahkikî ve yakînî delillerle hak ve hakikatı talim ve tedris etmesi.
Taklîd.: Takma, asma, kuşatma. * Benzetmeğe ve benzemeğe çalışmak. Benzerini yapmak. Birine benzemeğe çalışarak alay etmek. Sahte. Bir şeyin sahtesini yapmak.
Mukallid.: Benzemeye veya benzetmeğe çalışan. Taklid eden.
İnzivâ.: Pek yaşlı, zayıf adam. Dünyayı terketmiş ihtiyar.
Pîr-i fâni.: Pek yaşlı, zayıf adam. Dünyayı terketmiş ihtiyar.
Bî-had.: Sınırsız. Hududsuz.
Sabâvet.: Çocukluk, sabilik.
Sezâ.: f. Lâyık, münasip..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-78


Düşdüm elimi tut bana rahm eyle Rahîmâ
Çün pîr-i za'îfem idemem hıdmeti sana..


Eyy RahîM celle celâlihu olan ben bu hayat ÇÖLünde yapayalız düştüm kaldım ki elimi tut çıkar bana merhamet eyle!
Çinkü ben çokzayıf bie yaşlı oldumki SANA gerken KULLuk Hizmetlerimi yerien getirememekteyim..


Er RahîM celle celâlihu:
Resim

Resim

Rihlet güni yaklaşdı günâhım ise bî-had
Sen mağfiret it koyma beni dûzaha şâhâ..


Âhiret Âlemine göç gnü yaklaştı benimise günahım sınırsız çok,
Ey ŞÂHım ALLAHım celle celâlihu, SEN benimgünahlarını ört ve rahmetin ile lütfet cehennemine sokma!.


Resim

Dostun bana rü'yâda ider dürlü beşâret
Bahş eyle beni rahmet ü lutfın ile ana..


Dostun Rahmetenli’l- Âlemîn Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, rüyâlarımda bana çeşit çeşit müjdeler ve sevindirici haber verir.
Beni O Habîbin Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in hörmetine rahmetin ve lütfun ile bağışla ihsÂSN eyle!.


Resim

Geldim kapuna suçlu kulum hâl sana ma'lûm
Ey rahmeti bol Tenri 'ikâb eyleme bana..


Ben ki SENin RAHMet Kapına geldim ki, benim suçlu kulluk HÂLimi SEN BİLmektesin.
Ey RAHMeti bol ALLAHım celle celâlihu beni hoşgör şiddetli azâbına uğratma!.


Resim

Kuddûsîyi 'afv eyleyüben 'aybını setr it
Hem eyleme dâreynde anın zenbini ifşâ..


Ben KULun Kuddûsî kaddesallahu sırrahu BaBamı afveyle ve KULluk aybılarımı ört/gizle inşâe ALLAHu TeÂLÂ!.


Resim

Rihlet.: Geçmek. Göç etmek, göçmek. Ölmek.
Dûzah.: f. Cehennem. Tamu. * Mc: Keder. Külfet.
Beşâret.: (Doğrusu Bişârettir) Müjde. Sevindirici haber. Hayırlı haber. * Müjdeye verilen ihsan.
Bahş.: f. Bağış. Verme. İhsan.
İkâb.: Şiddetli azab, eziyet, ceza.
Setr.: (Setir) Örtme, kapama, gizleme.
Dâreyn.: Her iki dünya. İki yurd. İki yer.
Zenb.: Suç, günah, kabahat.
İfşâ.: (c.: İfşâât) Duyurmak. Fâşetmek. Meydana çıkarmak. Gizli bir şeyi herkese duyurmak..
Resim
Cevapla

“►Allah Dostları Divan Şerhleri◄” sayfasına dön