İKRÂ ZEVKLERİm

Konu başlıkları sadece Kul İhvani'ye aittir.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ÂŞıK ->YANLıŞ-ına UTANır
->ELLe UĞRAŞ-tan USANır!.
AHMAK>YAKar YIKar GEÇer
ZAHMEtini -->RAHMEt SANır!.


ZEVK 7879

ÖLüM UYKUsu-nda >Her NEFS ->ÖLdüğü ZamÂN UYANır
UYKU-sun SaHiB ÇIKanLar ->KÂBUSLarın ->HAYat SANır

EL VERen ReSûLuLLAH'a
EL ->ELe >ELLer ALLAH'a

HAk KeLÂM>DUYup>UYanLar >NEFSin TANır RABBın TANır!.

celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem…


01.11.16 10:13
voiciistnbL..fatihdervişalimahllsivacılarr..



Bu ÂLem KULLuk OYUNu
AYNı NOKTA ->BAŞı-SONu
MÂRiFet BİZ BİR-İZ BİLmek
NAHNU =>Beni Seni Onu..


Resim

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: “Men arefe nefsehu fekad arefe RaBBehu: Nefsini Tanıyan-Bilen, RABBini Tanır-BİLir ” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "insanlar uykudadır, ölümle uyanırlar" buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfu’l- Hâfâ; İmam Gazali, İslam Klasikleri 2, Bedir Yayınları, 18 sf. 36152)

İmam Gazâlî, bu sözü, İhyâ, el-Munkızu Min'ed Dalâl gibi bazı kitaplarında senedsiz olarak Peygamberimiz aleyhisselâmın sözü olarak nakletmiştir. el-Bânî, bu sözün Hadis olarak aslı olmadığını belirtmiştir. Irâkî, bu sözün Hz. Ali'ye nispet edildiğini söylemiştir. İbn-i Asâkir ise, bu sözü mevkûf olarak Hz. Ali'den rivâyet etmiştir. Meşhur olan görüşe göre bu söz, Hz. Ali b. Ebî Tâlib radıyallâhu anhu'ya nispet edilmektedir.

İnanoğlu, kendi ham aklınca çok uzun aslında ise YARIM Nefeslik şu Dünya Hayatında; kendisine sağlanan süreli, sınırlı ve sorumlu imkân içinde KULLuk İmtihanı olmaktadır..

ALLAHu zü’l- CeLÂL ÖZü ->KeLÂMuLLAH SÖZü ->ResÛLULLAH SESinde ve ->DUYUp UYanların NEFESİndedir El ÂN-Şimdi Şe’ÂNuLLAHta SüNNetuLLAH Üzere.. Bunlar HizBuLLahtırlar..

Ne acıdır ki Nefsinin Hevesini RABBisi edinen Firavunîler, ve Nefsinin Hevâsini İlâh edinen Nemrudîler amansızbir Gaflet-Cehâlet-Dalalt ve İhanet Uykusundadırlar..


NEFSin ->HeVÂ ARZusu Kendisini İlâh edinip gizli-açık şirke düşer Nemrudlaşır:

أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا
Resim---“E raeyte menittehaze ilâhehu hevâh(hevâhu), e fe ente tekûnu aleyhi vekîlâ(vekîlen).: Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?”
(Furkân 25/43)

NEFSin -> HeVES ARZusuna uyan Firavunluğa kalkışıp şirke düşer:

فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى
Resim---“Fe kâle ene rabbukumul a’lâ.: Sonra da (firavun) dedi ki: “Ben sizin çok yüce Rabbinizim.”
(Nâzât 79/24)

İnadî Küfrün Son-UÇu ise tek kelime ile Hüsrandır..

وَجَاوَزْنَا بِبَنِي إِسْرَائِيلَ الْبَحْرَ فَأَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ وَجُنُودُهُ بَغْيًا وَعَدْوًا حَتَّى إِذَا أَدْرَكَهُ الْغَرَقُ قَالَ آمَنتُ أَنَّهُ لا إِلِهَ إِلاَّ الَّذِي آمَنَتْ بِهِ بَنُو إِسْرَائِيلَ وَأَنَاْ مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Resim---"Ve câveznâ bi benî isrâîle’l- bahre fe etbeahum fir’avnu ve cunûduhu bagyen ve advâ (adven), hattâ izâ edrakehu’l- garaku kâle âmentu ennehu lâ ilâhe illâllezî âmenet bihî benû isrâîle ve ene mine’l- muslimîn (muslimîne).: Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik. Böylece firavun ve onun ordusu, azgınlıkla (zulümle), düşmanlıkla onları takip etti. (Sular), onu boğacak düzeye erişince, (firavun) o zaman: “İsrailoğullarının kendisine (O’na) inandığı ilâhtan başka (ilâh) olmadığına ben de îmân ettim. Ve ben (de), müslümanlardanım (teslim olanlardanım, İslâm’a girenlerdenim).” dedi.”
(Yûnus 10/90)

آلآنَ وَقَدْ عَصَيْتَ قَبْلُ وَكُنتَ مِنَ الْمُفْسِدِينَ
Resim---"Âl’âne ve kad asayte kablu ve kunte mine’l- mufsidîn (mufsidîne).: Şimdi (mi) (teslim oldun, öyle mi?) Ve sen, daha önce asi olmuştun. Ve sen, fesat çıkaranlardan idin.”
(Yûnus 10/91)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemi DUYup UYanlar ise;

Abdullah İbn-i Ömer radıyallâhu anhumâ'dan rivâyet edildiğine göre, o şöyle demiştir:
عَنْ اِبْنِ عُمَرَ رَضِىَ اللهُ عَنْهُمَا قَالَ : أخَذَ رَسُولُ اللهِ صَلىَّ اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِمَنْكِبِى ، فَقَالَ : كُنْ فِى الدُّنْيَا كَأنَّكَ غَرِيبٌ أوْ عَابِرُ سَبِيلٍ
Resim---"Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm omuzumdan tuttu ve: “Sen dünyada bir garip veya bir yolcu gibi ol!.” buyurdu.

İbn-i Ömer (bu sözü şerh ederek) şöyle demiştir:
وَكَانَ اِبْنُ عُمَرَ يَقُولُ : إذَا أمْسَيْتَ ، فَلاَ تَنْتَظِرِ الصَّبَاحَ ، وَإذَا أصْبَحْتَ فَلاَ تَنْتَظِرِ الْمَسَاءَ ، وَخُذْ مِنْ صِحَّتِكَ لِمَرَضِكَ ، وَمِنْ حَيَاتِكَ لِمَوْتِكَ
Resim---"Akşama eriştiğinde sabahı bekleme, sabaha eriştiğinde akşamı bekleme. Sağlıklı olduğun sırada hastalık halin için hazırlık yap. Hayatta iken de ölüm için hazırlık yap!."
(Buhârî, Rikâk, 2)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir kişiye:
إغْتَنِمْ خَمْسًا قَبْلَ خَمْسٍ: شَبَابَكَ قَبْلَ هَرَمِكَ وَصِحَّتَكَ قَبْلَ سَقَمِكَ وَغِنَاءَكَ قَبْلَ فَقْرِكَ وَفَرَاغَكَ قَبْلَ شُغْلِكَ وَحَيَاتَكَ قَبْلَ مَوْتِكَ
"Beş şeyden önce beş şeyi ganimet bil:
İhtiyarlığından önce gençliğini,
Hastalığından önce sağlığını,
Fâkirliğinden önce zenginliğini,
Meşguliyetinden önce boş vaktini,
Ölümünden önce hayatını!."
buyurmuştur.

(Hâkim, Müstedrek, 4/341, 7846)

Bu Hadis, İmam Buhâri ve İmam Müslim rahmetullâhi aleyhumâ’nın şartlarına göre sahihtir. El-Bânî de, 1077 Hadis numarası ile bu Hadis’in sahih olduğunu belirtmiştir.

ALLAHu Zü’l- CeLÂL Dünya Hayatı hakkında Kur'ÂN-ı Kerîmde, Aklı SiLM Sahibleri için;

اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ أَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًا وَفِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ
Resim---" İ’lemû ennemâl hayâtud dunyâ leibun ve lehvun ve zînetun ve tefâhurun beynekum ve tekâsurun fîl emvâli vel evlâd(evlâdi), ke meseli gaysin a’cebel kuffâre nebâtuhu summe yehîcu fe terâhu musferran summe yekûnu hutâmâ(hutâmen), ve fîl âhırati azâbun şedîdun ve magfiratun minallâhi ve rıdvânun, ve mâl hayâtud dunyâ illâ metâul gurûr(gurûri).: Dünya hayatının oyun, eğlence ve bir süs olduğunu bilin, aranızda bir övünme ve mal ve evlât çokluğudur. (Dünya hayatı), yağmurun bitirdiği, ekincinin hoşuna giden ekin gibidir. Bir süre sonra kurur, böylece onu sararmış görürsün. Sonra da o çöp olur. Âhirette şiddetli azap, Allah’tan mağfiret ve Allah’ın rızası vardır. Ve dünya hayatı aldatıcı metadan başka bir şey değildir.”
(Hadîd 57/20)

وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَلَلدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ
Resim---"Ve mâ’l- hayâtu’d- dunyâ illâ leibun ve lehvun, ve le’d- dâru’l- âhiratu hayrun lillezîne yettekûn (yettekûne), e fe lâ ta’kılûn (ta’kılûne).: Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Âhiret yurdu, takvâ sahipleri için elbette daha hayırlıdır. Hâlâ akıl etmez misiniz?.”
(En'âm: 6/32)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Resim---"Yâ eyyuhâllezîne âmenûstecîbû lillâhi ve li’r- resûli izâ deâkum limâ yuhyîkûm, va'lemû ennallâhe yehûlu beynel mer'i ve kalbihî ve ennehû ileyhi tuhşerûn (tuhşerûne).: Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'a ve Resûlü'ne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O'na götürülüp toplanacaksınız.”
(Enfâl 8/24)

ALLAHu Zü’l- CeLÂL, biz kullarını merhameten uyarmaktadır;

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
Resim---"Yâ eyyuhâllezîne âmenû kû enfusekum ve ehlîkum nâran vakûduhân nâsu ve’l- hicâratu aleyhâ melâiketun gılâzun şidâdun lâ ya’sûnallâhe mâ emerahum ve yef’alûne mâ yu’merûne.: Ey iman edenler! Yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten kendinizi ve ailenizi koruyun. Onun üzerinde çok güçlü ve çok sert (acımasız) melekler vardır. Allah’ın onlara emrettiği şeyde, Allah’a asi olmazlar ve emrolundukları şeyi yaparlar.”
(Tahrîm 66/6)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de biz ÜMMetini ALEMlere RAHmet OLarak merhameten uyarmaktadır;

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "İyiliği Emret, Kötülükten Vazgeçirmeye Çalış!
Ne Zaman ki; Aşırı Derecede Cimrilik Hâkim Olur, Nefislerin Arzusu Peşinden Gidilir, Dünya Âhiret Üzerine Tercih Edilir, Herkes Kendi Görüşünü Beğenir, Kimse Kimseyi Tanımaz Bir Hâle Gelirse, O Zaman Kendini Kurtarmaya Bak ve Halk Tabakasını Bırak!"

(Ebu Dâvud-Tirmizî-İbn-i Mâce)

SÖZün ÖZün =>DUYuş ->UYuş ->UYANış ->DİRİLiş ->O ki..

Resim

HAKk’ın HÜKMü >ÂyÂn-BeyÂN
-->UYKU-sun KULu -->UYUYAN
HALKın BoŞ-VeR HAKk’a DAYAN
-->UYAN KUL İhvÂNim -->UYAN!.


MuhaMMedî MeHaBBeh… HAKk iLe-BİLe.. kaLınız!.


ResimKÂR-ü-BeLÂ KıtMÎRi kul İhvÂNi
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

->Er RAHMÂNı OKU İhvÂNim
HAKk NeFHası kOKU İhvÂNim
->HaSBî HiZMet Et >Kur'ÂN-a
->İlmek İLMek dOKU İhvÂNim!.


ZEVK 7998

EZEL ESMÂuLLAH YÜKLendi.. İBLiS ELBisesin SOYunan ANLar
->MeLekLerin MeLekesi .. ->HAKk’ın HÂKLifesi İnsÂNa SECDe
feyeKÛN gÖLgesi ÂLeM.. MekÂNda GELip de GEÇen ZamÂNLar
OLsun!.OLmasın!. HEVÂsı.. ki Şu ÂN ŞeÂNda hER ÂN OLÂN-Lar
hER yER-ZamÂN-HâL-NeFeste
RahmÂN NEFHAsın ->ALmakta.. YAŞAmak.. ->RAHMÂN'a SECDe..


20.02.17 10:41
brsbrsm tktktkkmdtkLk..


Resim

->RAHMÂNa SECDe..:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Kur'ÂN-ı Kerîmle müşrikleri SECDeye dâvet edince reddettiler. Onlar için Kur'ÂN-ı Kerîmde:

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمَنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمَنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًا*
Resim---"Ve izâ kîle lehumuscudû li’r- rahmâni kâlû ve mâr rahmânu e nescudu li mâ te’murunâ ve zâdehum nufûrâ (nufûren). (secde âyeti): Ve onlara “Rahmân’a secde edin!” dendiği zaman: “Rahmân nedir? Senin bize emrettiğin şeye mi secde edeceğiz?” dediler. Ve (bu emir sadece) onların nefretlerini artırdı.”
(Furkân 25/60)

وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---"Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevme’l- kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn (gâfilîne).: Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.”
(A'râf 7/172)

وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ فَقَالَ أَنبِئُونِي بِأَسْمَاء هَؤُلاء إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Resim---“Ve alleme âdeme’l- esmâe kullehâ summe aradahum ale’l- melâiketi fe kâle enbiûnî bi esmâi hâulâi in kuntum sadikîn (sadikîne).: Ve (Allah), Âdem’e, (Allah’ın) isimlerinin hepsini (bu isimlerdeki hikmetleri) öğretti. Sonra onları meleklere arz ederek dedi ki: “Haydi sadıklardan iseniz bunları isimleri ile bana haber verin (söyleyin).”
(Bakara 2/31)

RahmÂN NEFHAsın ->ALmakta..:


Resim

Hakk yüzü insân yüzünden görünür
Zi'll-ı Rahmân şeklin insân eylemiş..


HaLK, HAKK TeÂLÂ’nın Sîretinin Sûretidir veTüMM ESMÂdan ibâret OL-ÂN AKLı sebebiyle en Muhteşem NOKtadaki İnsÂNoğLununun Yüzünde HAKk Yazar.. “OKU!”yana.. GÖRene var!.. KÖRe ne var?.
İnsÂNoğLu ki, Rahimiyyetten doğan Rahmâniyyet gÖLgesidir-Nefhasıdır..


ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ
Resim---Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumu’s- sem’a ve’l- ebsâre ve’l- efidete, kalîlen mâ teşkurûn (teşkurûne).: Sonra onu “SEVİYELedi/düzeltip bir biçime soktu” ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?” (Secde 32/9)


Rahîmiyet ve Rahmâniyet vasıfları vardır.. Rasûlullah sallALLAHu aleyhi ve sellem de Rahîmiyet Rasûlullah sallALLAHu aleyhi ve sellem in ÜMMÎ-liğidir.. Rahmâniyet ise, Rasûlullah sallALLAHu aleyhi ve sellem “Rusûliyyet”idir..
Vahiy akıl yâni aklın gelişi naklin gelişi aklın aktarma gelişi naklin direk kendinde kalışı Rahmâniyettir.. Zâten “Rahmân Nefhasından üfürdük” buyuruyor ALLAHu zü’l- Celâl.. “Rahmânı verdik” buyurmuyor.. Nefha ettik.. Nasıl etti?. Bir bak nasıl ediyor.. “ALLAHa ve Rasûlune teslim ol!”-u bir oku, bir daha bak nasıl nefha ediyormuş.. nefha etti de.. o zaman etti de.. iyi de şimdi etmiyor mu?. Ne demek her ÂN Şe’ÂN Oluş iyi ANLAmalıyız İnşâ ALLAHu TeÂLÂ!..

Âdem aleyhi’s-Selâm’ı topraktan yaratıp rûhumuzdan üfürdük .. Âdem Rahimiyyetine RÂHMAN nefhasını üfürdük ki HaVVa Rahimiyyet TARLAsının TOHUMUdur ilelebed..


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “ALLAH celle celâluhu ÂDEM’i KENDİ Sûretinde yaratmıştır” buyurmuştur.
(Buhar’i; Müslim; İ.Ahmed; Feyzu’l- Kadir c:III shf:447)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Müminin kalbi Rahmanın iki parmağı arasındadır” buyurmuştur.
(İbn. Hanbel.. 11/173. IV/419)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şüphesiz ki, bütün Âdemoğullarının kalbleri bîr kalb gibi Rahmanın parmaklarından iki parmak arasındadır. Onu dilediği yere çevirir.”
Bundan sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahım! Ey kalbleri çeviren! Bizim kalblerimizi taâtına çevir!”
diye dua etmiştir.
(Müslim, Sahih, Kader bölümünde)


(NİYAZİ MISRİ DİVANI ŞERHİ.. http://muhammedinur.com/forum/viewtopic ... %B1#p90201)

ResimKÂR-ü-BeLÂ KıtMÎRi kul İhvÂNi
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim GÜLüm GÖNLümde..


KÛN feyeKÛN KüRRe dÖNeR
>ZeVK-i zÂHir ZeRRe dÖNeR
CÂNım MuHit>CÂNÂN Merkez
SuBBuh! Sonsuz KeRRe dÖNeR..

MüsLim OL!up BİLmek İÇin
Mü’min OL!up BULmak İÇin
VELîYyuLLAH OL!..mak İÇin
EHLuLLAH YAŞA!..mak İÇinn..


ZEVK 8019

RABBın SÖZü>ReSÛL SESi ->HALKına>EL HAKktan HiTÂB
KELÂMuLLAHın HiTAMı -->EL KuR'ÂNu’L- KERîM --->KiTÂB
EBDÂLe HUu!. EBRÂRe HUu!.
AHYÂRe HUu!. AHRÂRe HUu!.
HÂL-i HaZıRın -->HıZıRı -> HASLar HASsı ->ULU’L- ELBÂB!.


06.03.17 06:07
brsbrsm..tktktrstKkmdsvdÂ..



HAKk ->HÂLin HÂL-i HaZıRı
OLsun!. OLmasın!.La >OLÂN
->SEVGiLim >NiZÂM NÂZIRı
YAŞAnmayan gERçek>YALaN..


Resim

ULU’L- ELBÂB.:

LÜBB: İç. Öz. Her şeyin iyisi, hülâsası. * Akıl, içli şeyin içi.
LÜBBü’L-LÜBb: ÖZün ÖZÜ.. ŞÂHdamarı.. HABLi’L-VERîD..
ELBÂB.: LÜBBü’L-LÜBb ki HABLi’L-VERîD/TEK-BİR BAĞımız AKıL İPimiz..
ULU’L- ELBÂB.: MuhaMMedî TESLimiYyet ve RABBanî İSTiKâmeti; BİLmiş-BULmuş-OLmuş-YAŞAMışki NAKLe ULAŞmış SiLM AKıL.. Kafa gÖZLerini-Objektif, KaLB gÖZLerini-Okuler edip MuhaMMedî ÇıKış Kapısı-TeVHiD DÜRBÜNü eden MuhaMMedî BahtıYÂRLar..

ULî’L- ELBÂB.. ULî EL BÂB.. HAK k TeÂLÂnın SıRr Kapısı SahibLeri..

HABLi’L-VERîD AKRABAmız..:

GaRibÂN: Kimsesiz. Zavallı. Bu Dünya denen gurbette olan.
KaRibÂN: EN ÖZden de ÖZ, AKRABA OLan..

ŞÂHDAMARımdan da AKRABa ->RABBım (MeRKEZde):

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halakne'l-insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh (nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min habli'l-verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.”
(Kaf 50/16)

ve ALLAHu zü’L- CeLÂL’im ->“EnALLAH!. (MUHİTte)”:

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Resim---“İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımis salâte li zikrî: Muhakkak ki BEN, YALNIZCA BEN ALLAH'ım. BENden başka EL İLÂH yoktur. BANA kulluk et; BENi anmak için namaz kıl!.”
(TâHâ 20/14)

EnA -> LLAH!.celle celâlihu
NahNu ->ReSûL-u-ALLAH sallallahu aleyhi vesellem..


Resim

Kur'ÂN-ı KerîmimİZde ULU’L- ELBÂB;

AŞKı ->OKU ->ULU’L- ELBÂB
HAKk’tan kOKU ULU’L- ELBÂB
->KuR'ÂN-da -->On ALtı ÂLeM
->İKRÂ!. OKU!. >ULU’L- ELBÂB..

ÂLeMde HAKkın KAPIsı
ÂDeMde KALBin YAPIsı
RaSûLuLLAH YÜREğidir
ULU’L- ELBÂB’ın TAPIsı..


Resim

وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيَاةٌ يَاْ أُولِيْ الأَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Resim---"Ve lekum fî’l- kısâsı hayâtun yâ ulî’l- elbâbi leallekum tettekûn (tettekûne).: Ey ulû’l- elbab! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki böylece siz, takva sahibi olursunuz.”
(Bakara 2/179)

الْحَجُّ أَشْهُرٌ مَّعْلُومَاتٌ فَمَن فَرَضَ فِيهِنَّ الْحَجَّ فَلاَ رَفَثَ وَلاَ فُسُوقَ وَلاَ جِدَالَ فِي الْحَجِّ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللّهُ وَتَزَوَّدُواْ فَإِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوَى وَاتَّقُونِ يَا أُوْلِي الأَلْبَابِ
Resim---"El haccu eşhurun ma’lûmât (ma’lûmâtun), fe men farada fîhinne’l hacca fe lâ refese ve lâ fusûka ve lâ cidâle fî’l- hacc (haccı), ve mâ tef’alû min hayrın ya’lemhullâh (ya’lemhullâhu), ve tezevvedû fe inne hayra’z- zâdi’t- takvâ, vettekûni yâ ulî’l- elbâb (elbâbi).: Hac, bilinen aylardır. İşte kim onlarda (o aylarda), (ihrama girerek) haccı (kendine) farz edinirse, artık hacta kadına yaklaşmak (ve benzeri davranışlar), fâsıklık (günaha sapmak), cedelleşmek (sürtüşmek, kavga etmek) yoktur. Siz hayırdan ne yaparsanız Allah onu bilir. Ve (hayırlarla) (kendinize) azık hazırlayın. Fakat azığın en hayırlısı muhakkak ki takvâ sahibi olmaktır. Ve ey ulû’l- elbab! Bana karşı takva sahibi olun!.”
(Bakara 2/197)

الْحَجُّ أَشْهُرٌ مَّعْلُومَاتٌ فَمَن فَرَضَ فِيهِنَّ الْحَجَّ فَلاَ رَفَثَ وَلاَ فُسُوقَ وَلاَ جِدَالَ فِي الْحَجِّ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللّهُ وَتَزَوَّدُواْ فَإِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوَى وَاتَّقُونِ يَا أُوْلِي الأَلْبَابِ
Resim---"El haccu eşhurun ma’lûmât (ma’lûmâtun), fe men farada fîhinne’l- hacca fe lâ refese ve lâ fusûka ve lâ cidâle fî’l- hacc (haccı), ve mâ tef’alû min hayrın ya’lemhullâh (ya’lemhullâhu), ve tezevvedû fe inne hayraz zâdi’t- takvâ, vettekûni yâ ulî’l- elbâb (elbâbi).: Hac, bilinen aylardır. İşte kim onlarda (o aylarda), (ihrama girerek) haccı (kendine) farz edinirse, artık hacta kadına yaklaşmak (ve benzeri davranışlar), fâsıklık (günaha sapmak), cedelleşmek (sürtüşmek, kavga etmek) yoktur. Siz hayırdan ne yaparsanız Allah onu bilir. Ve (hayırlarla) (kendinize) azık hazırlayın. Fakat azığın en hayırlısı muhakkak ki takva sahibi olmaktır. Ve ey ulû’l- elbab! Bana karşı takva sahibi olun.”
(Bakara 2/269)

هُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُّحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ مُتَشَابِهَاتٌ فَأَمَّا الَّذِينَ في قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ ابْتِغَاء الْفِتْنَةِ وَابْتِغَاء تَأْوِيلِهِ وَمَا يَعْلَمُ تَأْوِيلَهُ إِلاَّ اللّهُ وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ يَقُولُونَ آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِّنْ عِندِ رَبِّنَا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الألْبَابِ
Resim---"Huvellezî enzele aleyke’l- kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummu’l- kitâbi ve uharu muteşâbihât (muteşâbihâtun), fe emmâllezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâe’l- fitneti vebtigâe te’vîlihi, ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh (illâllâhu), ve’r- râsihûne fî’l- ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulû’l- elbâb (elbâbi).: Kitab'ı sana indiren O'dur. Onun bir kısmı muhkem (hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan) âyetlerdir, onlar Kitab'ın esasıdır ve diğerleri, muteşâbihtir (yoruma açık âyetlerdir). Fakat kalplerinde eğrilik (bâtıla meyil) bulunanlar, bu sebeble muteşâbih olanlara (yorum gerektirenlere) tâbî olurlar. Ondan fitne çıkarmak için, onun te'vilini (yorumunu) yapmak isterler. Ve onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez ve ilimde rusuh sahipleri ise: “Biz O'na îmân ettik, hepsi Rabbimizin katındandır” derler, onlar da tezekkür edemezler, sadece Ulûl'elbab (daimi zikrin ve sırların sahipleri) (tezekkür edebilir).”
(ÂL-i İmrân 3/7)

إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ لآيَاتٍ لِّأُوْلِي الألْبَابِ
Resim---"İnne fî halkı’s- semâvâti vel ardı vahtilâfi’l- leyli ve’n- nehâri le âyâtin li ulî’l- elbâb (ulî’l- elbâbı).: Muhakkak ki, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde, ulûl elbab için elbette âyetler (deliller) vardır.”
(ÂL-i İmrân 3/190)

قُل لاَّ يَسْتَوِي الْخَبِيثُ وَالطَّيِّبُ وَلَوْ أَعْجَبَكَ كَثْرَةُ الْخَبِيثِ فَاتَّقُواْ اللّهَ يَا أُوْلِي الأَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Resim---"Kul lâ yestevî’l- habîsu vet tayyibu ve lev a’cebeke kesretu’l- habîs (habîsi), fettekullâhe yâ ulî’l- elbâbi leallekum tuflihûn (tuflihûne).: De ki; “Habisin (haram, murdar ve fesadın...) çokluğu senin hoşuna gitse bile, habis (haram ve kötü olan) ile tayyib (helâl ve temiz olan) bir değildir.” Ey Ulûl Elbâb! Artık Allah’a karşı takva sahibi olun! Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.”
(Mâide 5/100)

لَقَدْ كَانَ فِي قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِّأُوْلِي الأَلْبَابِ مَا كَانَ حَدِيثًا يُفْتَرَى وَلَكِن تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيلَ كُلَّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Resim---"Lekad kâne fî kasasıhim ibratun li ulî’l- elbâb (elbâbi), mâ kâne hadîsen yufterâ ve lâkin tasdîkallezî beyne yedeyhi ve tafsîle kulli şey’in ve huden ve rahmeten li kavmin yu’minûn (yu’minûne).: Andolsun ki; onların kıssalarında ulûl' elbab için (sır sahipleri için) bir ibret vardır. Uydurulan bir söz değildir ve lâkin onların ellerindekini tasdik eder ve herşeyi ayrı ayrı açıklar. Mü’min kavim için bir hidayet ve rahmettir.”
(Yûsuf 12/111)

أَفَمَن يَعْلَمُ أَنَّمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَبِّكَ الْحَقُّ كَمَنْ هُوَ أَعْمَى إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ
Resim---"E fe men ya’lemu ennemâ unzile ileyke min rabbike’l- hakku ke men huve a’mâ, innemâ yetezekkeru ûlu’l- elbâb (elbâbi).: Öyleyse sana Rabbinden indirilenin hak olduğunu bilen kimse, âmâ olan (görmeyen) kimse gibi midir? Fakat ulul'elbab (Allah’ın sırlarının ve daimî zikrin sahipleri), tezekkür eder.”
(Ra'd 13/19)

Tezekkür: Unuttuktan sonra hatıra getirmek. Zikretmek. * Bir şeyi ders gibi tekrar ile ezbere almak. * Birkaç kişi toplanıp iş üzerine görüşmek.

هَذَا بَلاَغٌ لِّلنَّاسِ وَلِيُنذَرُواْ بِهِ وَلِيَعْلَمُواْ أَنَّمَا هُوَ إِلَهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ
Resim---"Hâzâ belâgun li’n- nâsi ve li yunzerû bihî ve li ya’lemû ennemâ huve ilâhun vâhidun ve li yezzekkere ulû’l- elbâb (elbâbi).: Bu (Kur'ân-ı Kerim), O'nunla uyarılmaları ve O'nun (Allah’ın) tek bir İlâh olduğunun bilinmesi ve ulûl'elbabın (sırların sahiplerinin) tezekkür etmesi için insanlara bir açıklamadır.”
(İbrâhim 14/52)

كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Resim---"Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârakun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ulû’l- elbâb (elbâbi).: Bu Mübarek Kitabı sana indirdik, âyetleri ile tedbir alsınlar ve ulûl’elbab tezekkür etsin diye.”
(Sâd 38/29)

وَوَهَبْنَا لَهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُم مَّعَهُمْ رَحْمَةً مِّنَّا وَذِكْرَى لِأُوْلِي الْأَلْبَابِ
Resim---"Ve vehebnâ lehû ehlehu ve mislehum meahum rahmeten minnâ ve zikrâ li ulî’l- elbâb (elbâbi).: Ve Bizden bir rahmet ve ulûl’elbaba zikir olarak, ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha bağışladık.”
(Sâd 38/43)

أَمَّنْ هُوَ قَانِتٌ آنَاء اللَّيْلِ سَاجِدًا وَقَائِمًا يَحْذَرُ الْآخِرَةَ وَيَرْجُو رَحْمَةَ رَبِّهِ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Resim---"Em men huve kânitun ânâe’l- leyli sâciden ve kâimen yahzeru’l- âhırate ve yercû rahmete rabbihî, kul hel yestevîllezîne ya’lemûne vellezîne lâ ya’lemûn (ya’lemûne), innemâ yetezekkeru ulû’l- elbâb (elbâbi).: Gece boyunca secde ederek ve kıyamda (ayakta) durarak kanitin olan, ahiretten çekinen (korkan) ve Rabbinin rahmetini dileyen mi? De ki: "(Hiç) bilenle bilmeyen bir olur mu? Ancak ulûl’elbab (daimî zikir sahipleri) tezekkür eder."
(Zümer 39/9)

الَّذِينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ أَحْسَنَهُ أُوْلَئِكَ الَّذِينَ هَدَاهُمُ اللَّهُ وَأُوْلَئِكَ هُمْ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Resim---“Ellezîne yestemiûne’l- kavle fe yettebiûne ahsenehu, ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulû’l- elbâb (elbâbi).: Onlar, sözü işitirler, böylece onun ahsen olanına tâbî olurlar. İşte onlar, Allah’ın hidayete erdirdikleridir. Ve işte onlar; onlar ulûl’elbabtır (daimî zikrin sahipleri).”
(Zümer 39/18)

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَسَلَكَهُ يَنَابِيعَ فِي الْأَرْضِ ثُمَّ يُخْرِجُ بِهِ زَرْعًا مُّخْتَلِفًا أَلْوَانُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَجْعَلُهُ حُطَامًا إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِأُوْلِي الْأَلْبَابِ
Resim---"E lem tera ennallâhe enzele mine’s- semâi mâen fe selekehu yenâbîa fî’l- ardı summe yuhricu bihî zer’an muhtelifen elvânuhu summe yehîcu fe terâhu musferran summe yec’aluhu hutâmâ (hutâmen), inne fî zâlike le zikrâ li ulî’l- elbâb (elbâbi).: Allah’ın gökten su indirdiğini böylece onu (suyu), yerin su pınarlarına akıttığını görmedin mi? Sonra onunla çeşitli renklerde ekin çıkarır. Daha sonra kurur. Artık onu sararmış görürsün. Sonra onu kuru bir çöp kılar. Muhakkak ki bunda ulûl’elbab için mutlaka zikir (ibret) vardır.”
(Zümer 39/21)

هُدًى وَذِكْرَى لِأُولِي الْأَلْبَابِ
Resim---"Huden ve zikrâ li ulî’l- elbâb (elbâbi).: Ulûl’elbab için hidayet ve zikir olarak.”
(Mü'min 40/54)

أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا فَاتَّقُوا اللَّهَ يَا أُوْلِي الْأَلْبَابِ الَّذِينَ آمَنُوا قَدْ أَنزَلَ اللَّهُ إِلَيْكُمْ ذِكْرًا
Resim---"Eaddallâhu lehum azâben şedîden fettekûllâhe yâ ulî’l- elbâb (elbâbi), ellezîne âmenû, kad enzelallâhu ileykum zikrâ (zikran).: Allah onlar için çok şiddetli azap hazırladı. Ey âmenû olan ulûl’elbab! Öyleyse Allah’a karşı (daha üst takva ile) takva sahibi olun. Allah size zikri (Kur’ân’ı) indirmiştir.”
(Talâk 65/10)



MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


NÛR-u NûNdan>NÛR-u MîMe
NÛR-u MîMden >NÛR-u CiMe
->KÛN ->feyeKÛN ->KÂiNÂtı
KÜLLî ŞEYy Kur'ÂNı -->KİMe?.


ZEVK 8068

hER ÂN yENidEN RAHMettir.. HâLisdir Sâfidir Kur'ÂN
->ŞE’ÂN ŞefÂat ŞiFâsı.. ->şu ÂN-da ->Şâfidir Kur'ÂN
->ŞÂH’ın ŞeHâDet ŞeRefi.. -->vUSLata Vâfidir Kur'ÂN
->RaSÛL SESi>RABBın SÖZü ->KULuna Kâfidir Kur'ÂN!.


celle celâlihu
sallallahu aleyhi vesellem..


29.03.17 12:45
brsbrsm..haliçndehllrdymmm..



“RASÛLî RABB sÖZü”n OKU!.
GÖRsün GÖNüL gÖZün OKU!.
Kur'ÂN ->RABBANî BAĞındır
HABLi’L- VERîd ->ÖZün OKU!.

HAKk SÖZün dİNLE İhvÂNim
RABBım ->senİNLe İhvÂNim
->SeHeRde ->ESEN YELLerLe
“İKRA’!.”mız ->İNLe İhvÂNim!.
HAYy DOstt ALLAH celle celâlihu!.



Resim ALLAHu zü'L-CeLÂL BUYURdu.:

اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ

Resim---“İKRA’ bismi RABBikellezî halak: Yaratan RABBinin adıyla OKU!.” (Alak 96/1)

Resim RaSûLuLLaH sallallahu aleyhi ve sellem DUYURdu: “Kur’ÂN yedi harf üzere indirildi. Onun hepsi şâfidir ve kâfidir.” buyurdu.
(Taberî, Câmiu’l- Beyan, I, 27..)


Sâfi: Katışıksız. Temiz, süzülmüş ve temiz. * Bozuk olmayan. Hâlis.
Şâfi: Hastaya şifa veren (ALLAH celle celâlihu). * Yeter görünen, kifayet eden.
Vâfi: (Vefâ. dan) Tam, elverişli, kâfi, yeter. * Sözünün eri. * Va'dini mutlak yerine getiren Cenâb-ı Hak ALLAH celle celâlihu.
Kâfi: Kifayet eden. Vâfi, başka şeye ihtiyaç bırakmayan. Yeten, yetişen, elveren.
vUSLat: Visal. Sevdiğine kavuşma, ulaşma, bitişme. Bitiştiren.


Resim Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike (MuhaMMediyyeti) ve
Nebîyyike (MahMudiyyeti) ve
Rasûlike (AhMediyyeti) ve
NeBîyyi’l-ÜMMiyyi (HaBîBiyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve sahbihi ve ÜMMetihi...
Resim

Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ŞİMDi ->ŞU ÂN ->Şe’ÂNuLLAH
SuBHÂNALLAH >SüNNeTuLLAH
->RaSûLuLLAH ->KeLÂMuLLAH
->KeLÂMuLLAH ->SeLÂMuLLAH!.



EL KuR'ÂNu’L- Kerîm!.

RABB SÖZü >RaSûLün SESi
Kur'ÂN >Er RAHMÂN NEFeSi
CÂN İÇinde CÂNdır ->Kur'ÂN
CÂNLara ->CÂNÂNdır Kur'ÂN!.

*

BUZ DAĞI >SU >AKan ARKı
MERKEZ MİLi ->ÇİLLe çARKı
“GÜNEŞ”Le ->“IŞIK”ın fARKı
FAZLından FURKÂNdır Kur'ÂN!.
->RAHMet-i RAHÂNdır Kur'ÂN!.

*

MuHit Kur'ÂN ->MERKEZ Kur'ÂN
SON KeZ Kur'ÂN>İLK KeZ Kur'ÂN
->TEKMiL-i TEVHİD ->TEZ Kur'ÂN
->SEBBEHA-yı SUBHÂNdır Kur'ÂN!.
->“Şe’ÂN”da ->“OLÂN”dır >Kur'ÂN!.

*

->RUBUBiYyet>RÛSULiYyet
->“ARASI”ndaki ->İLLİYyet
->KUL TERCİHi >KABİLİYyet
DERTLere DERMÂNdır Kur'ÂN!.
“İLAHî FERMÂN”dır ->Kur'ÂN!.

*

KuL İhvÂNim >SÖZün HASı
“İBTİD”-sı ->“MÜNteHA”Sı
KELÂMuLLAH ->RaSûLuLLAH
AŞK ZEMZEMi -->HAYat TASı
->EMRuLLAH OLANdır Kur'ÂN
KALBLere ->DOLANdır Kur'ÂN!.


03.04.17.. 06:39
brsbrss..tktktrstkkdhaYyatt..gneşdoğğ..



Resim

Her İnsÂNoğlunun Şehâdet Şehri şu Âlem HAYATında;
ALLAHu zü’L- CELÂL EL HAYydır.
ResûLuLLaH sallallahu aleyhi vesellem HAYydır.
KuR'ÂN-ı KeRîM her ÂN Şe’ÂNuLLAHta HAYydır..

Kur'ÂN-ı Kerîm ve Hadis-i Şerif Hafızı Rahmetli Siirt’li MuhaMMed Sıddık kaddesallahu sırrahu Hocam, bir Hadis-i Şerifi izâh etmişti.
Aişe radiyallahu anha Annemiz birlikte yürüdüğü Resûlullah sallallahu aleyhi veselleme yaratılışın sürekli olup olmadığını soruyor. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem sırtındaki ridasını sıyorıp omuzuna düşen Yağmur/RAHmet damlasını gösterip: “Bak Aişe RABBımızın en son yaratığı RAHMet!” buyuruyor.. Hadis kaynağını henüz baulamadım amma Hocamda var idi..

SubhÂN ALLAH celle celâlihunun, SeBBeHa SEMÂsı olan NÛR-u MuhaMMed Mâsivâsında/KÛN feyeKÛN Kâinâtında; ZeRRE-Atom, KüRRe-Kâinât; insÂN AKLı alğılama sınırları içinde sürekli DÖNmekte SANılan KüLLî ŞEYy, ASLında; Şe’ÂNuLLAHta SüNNetuLLAH üzere her ÂN yENiden yaratılmaktadır..
RABBi’L- ÂLeMîn EMRuLLAHı Olan Kur'ÂN-ı Kerîm ise, her ÂN Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem SEMÂsı Rahmetenli’l- ÂLeMîn BULUtundan gönüllerimize her ÂN’ın Kur'ÂN-ı Kerîmi olarak yenidenYAĞmaktadır.. dünkü, yarınki değil şu ÂNki BİZe âit OLuş Şehâdet Şerefi-Şefâat Şifâsı olarak..EL HaMDuLiLLaHi RABBu’L-ÂLEMîNn!.

Ben, ömrüm boyunca; kendileri bir ömür İmamlık, Müezzinlik ve Hafızlık yapıp da, hiç değilse namaz sûrelerinin bile olsa mânâsını bilmeyen okuyuculara ve hafızın sesine meleyen-ağlayan Müslümanlara İÇi yanmış ve yanmakta olan bir MuhaMMedî DERVİŞimm..
Bundandır ki, ben Kur'ÂN-ı Kerîmimizi, Kur'ÂN-ı Kerîmde BİLip-BULup-OLup-YAŞAmaya çalıştım.. İşim gücüm Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ve Kur'ÂN-ı Kerîm oldu hamdolsun!.

Kur'ÂN-ı Kerîmimiz, Kur'ÂN-ı Kerîmde doğrudan 68 âyette ve dolaylı olarak pek çok sûre ve âyetlerde çokça geçmektedir. Biz mü’minlere fikir vermesi açısından derledim ki, belki göz atanlar olur veya daha doğmamış CÂNLar OKUr diye..


Kur'ÂN-ı Kerîmimiz, Kur'ÂN-ı Kerîmde doğrudan 68 âyette geçmektedir.:

Bakara 2/185; Nisâ 4/82; Mâide 5/101; En'âm 6/19; A'râf 7/204; Tevbe 9/111; Yûnus 10/15, 37, 61; Yûsuf 12/3, 22; Ra'd 13/31; Hicr 15/1, 87, 91; Nahl 16/98; İsrâ 17/9, 41, 45, 46, 60, 78, 82, 88, 89, 106; Kehf 18/54; TâHâ 20/2, 113, 114; Furkân 25/30, 32; Neml 27/1, 6, 76, 92; Kasas 28/85; Sebe' 34/31; YâSîn 36/2, 69; Sâd 38/1; Zümer 39/27, 28; Fussilet 41/3, 26, 44; Şûrâ 42/7; Zuhruf 43/3, 31; Ahkâf 46/29; Muhammed 47/24; Kaf 50/1, 45; Kamer 54/17, 22, 32, 40; Rahmân 55/2; Vâkıa 56/77; Haşr 59/21; Cin 72/1; Müzzemmil 73/4, 20; Kıyâmet 75/17, 18; İnsân 76/23; İnşıkak 84/21; Bürûc 85/21..

وَإِذَا قُرِئَ الْقُرْآنُ فَاسْتَمِعُواْ لَهُ وَأَنصِتُواْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
"Ve izâ kurie’l- kur’ânu festemiû lehu ve ensıtû leallekum turhamûn (turhamûne).: Kur’ân okunduğu zaman artık onu dinleyin! Ve susun ki; böylece rahmete kavuşturulursunuz.” (A'râf 7/204)

إِنَّا أَنزَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
"İnnâ enzelnâhu kur’ânen arabiyyen leallekum ta’kılûn (ta’kılûne).: Muhakkak ki Biz, O'nu Arapça Kur’ân olarak indirdik. Böylece siz akıl edersiniz.” (Yûsuf 10/2)

وَمَا كَانَ هَـذَا الْقُرْآنُ أَن يُفْتَرَى مِن دُونِ اللّهِ وَلَـكِن تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيلَ الْكِتَابِ لاَ رَيْبَ فِيهِ مِن رَّبِّ الْعَالَمِينَ
"Ve mâ kâne hâzâ’l- kur'ânu en yufterâ min dûnillâhi ve lâkin tasdîkallezî beyne yedeyhi ve tafsîlel kitâbi lâ raybe fîhi min rabbi’l- âlemin (âlemîne).: Ve bu Ku’rân, Allah’tan başkası tarafından uydurulmuş değildir. Ve lâkin, onların ellerinde olanı tasdik eder ve Kitab’ı tafsil eder (ayrıntılı olarak açıklar). O’nun hakkında şüphe yoktur, âlemlerin Rabbindendir.” (Yûnus 10/37)

وَلَقَدْ آتَيْنَاكَ سَبْعًا مِّنَ الْمَثَانِي وَالْقُرْآنَ الْعَظِيمَ
"Ve lekad âteynâke seb’an mine’l- mesânî vel kur’âne’l- azîm (azîme).:
Ve andolsun ki; sana mesânî(ikinci)den 7’yi (7’liyi, 7’li olarak) ve Kur’ânu’l- Azîm’i verdik.” (Hicr 15/87)

إِنَّ هَـذَا الْقُرْآنَ يِهْدِي لِلَّتِي هِيَ أَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا كَبِيرًا
"İnne hâze’l- kur’âne yehdî lilletî hiye akvemu ve yubeşşiru’l- mu’minînellezîne ya’melûne’s- sâlihâti enne lehum ecren kebîrâ (kebîren).: Muhakkak ki Bu Kur’ân, en kuvvetli olanı hidayete erdirir (Allah’a ulaştırır). Ve amilüssalihat (nefsi ıslâh edici ameller) yapan mü’minlere, onlar için büyük ecir olduğunu müjdeler.” (İsrâ 17/9)

مَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَى
"Mâ enzelnâ aleyke’l- kur’âne li teşkâ.: Kur’ân’ı sana meşakkat (güçlük) olsun diye indirmedik.” (TâHâ 20/2)

وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنبَغِي لَهُ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْآنٌ مُّبِينٌ
"Ve mâ allemnâhuş şi’re ve mâ yenbagî leh (lehu), in huve illâ zikrun ve kur’ânun mubîn (mubînun).: Ve Biz, O’na (Peygamber’e) şiir öğretmedik. Ve (bu), O’na yakışmaz. O (O’na indirilen), sadece zikir ve apaçık Kur’ân’dır.” (Yâsîn 36/69)

أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ أَمْ عَلَى قُلُوبٍ أَقْفَالُهَا
" E fe lâ yetedebberûnel kur’âne em alâ kulûbin akfâluhâ.: Hâlâ Kur’ân’ı tefekkür etmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var?” (Muhammed 47/24)

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
"Ve lekad yesserne’l- kur’âne lî’z- zikri fe hel min muddekir (muddekirin).: Ve andolsun ki Biz, Kur’ân’ı, zikir için kolaylaştırdık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?” (Kamer 54/17)

إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ تَنزِيلًا
"İnnâ nahnu nezzelnâ aleyke’l- kur’âne tenzîlâ (tenzîlen).: Muhakkak ki Biz, Biz sana Kur’ân’ı, tenzil ederek (âyet âyet) indirdik.” (İnsân 76/23)


Kur'ÂN-ı Kerîm ALLAHu zü’L- CELÂL Tarafından İndirilmiştir:

وَمَا كَانَ هَذَا الْقُرْآنُ أَن يُفْتَرَى مِن دُونِ اللّهِ وَلَكِن تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيلَ الْكِتَابِ لاَ رَيْبَ فِيهِ مِن رَّبِّ الْعَالَمِينَ
"Ve mâ kâne hâzâ’l- kur'ânu en yufterâ min dûnillâhi ve lâkin tasdîkallezî beyne yedeyhi ve tafsîlel kitâbi lâ raybe fîhi min rabbi’l- âlemin (âlemîne).: Ve bu Ku’rân, Allah’tan başkası tarafından uydurulmuş değildir. Ve lâkin, onların ellerinde olanı tasdik eder ve Kitab’ı tafsil eder (ayrıntılı olarak açıklar). O’nun hakkında şüphe yoktur, âlemlerin Rabbindendir.” (Yûnus 10/37)

أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ قُلْ فَأْتُواْ بِسُورَةٍ مِّثْلِهِ وَادْعُواْ مَنِ اسْتَطَعْتُم مِّن دُونِ اللّهِ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
"Em yekûlûnefterâhu, kul fe'tû bi sûretin mislihî ved'û menisteta'tum min dûnillâhi in kuntum sâdikîn (sâdikîne).: Yoksa onu uydurdu mu diyorlar? De ki: “Eğer doğru söyleyenlerseniz, o taktirde Allah’tan başka gücünüzün yettiği kimseleri çağırın ve onun gibi bir sure getirin!” (Yûnus 10/38)

الَر كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ إِلَى صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
"Elif lâm râ kitâbun enzelnâhu ileyke li tuhricen nâse mine’z- zulûmâti ilân nûri bi izni rabbihim ilâ sırâtı’l- azîzi’l- hamîd (hamîdi).: Elif lâm râ. Rab’lerinin izni ile insanları karanlıklardan nura; Azîz, Hamîd olanın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz kitaptır.” (İbrâhîm14/1)

قُل لَّئِنِ اجْتَمَعَتِ الإِنسُ وَالْجِنُّ عَلَى أَن يَأْتُواْ بِمِثْلِ هَـذَا الْقُرْآنِ لاَ يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيرًا
"Kul leinictemeâtil insu ve’l- cinnu alâ en ye’tû bi misli hâze’l- kur’âni lâ ye’tûne bi mislihî ve lev kâne ba’duhum li ba’dın zahîrâ (zahîran).: De ki: “Eğer ins ve cin (insanlar ve cinler) bu Kur’ân’ın bir benzerini getirmek için içtima etseler (biraraya gelseler); onların bir kısmı, bir kısmına yardımcı olsa bile onun bir benzerini getiremezler.” (İsrâ 17/88)

وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَيُؤْمِنُوا بِهِ فَتُخْبِتَ لَهُ قُلُوبُهُمْ وَإِنَّ اللَّهَ لَهَادِ الَّذِينَ آمَنُوا إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
"Ve li ya’lemellezîne ûtûl ilme ennehu’l- hakku min rabbike fe yu’minû bihî fe tuhbite lehu kulûbuhum, ve innallâhe le hâdillezîne âmenû ilâ sırâtın mustakîm (mustakîmin).: Ve kendilerine ilim verilenlerin, onun (irşad makamının, Velî Resûl'ün, Nebî Resûl'ün) söylediklerinin Rabbinden bir hak olduğunu bilmeleri, O'na îmân etmeleri, onların kalplerinin O'nu (Allah'ı) idrak etmesi (kalplerinden ekinnetin alınıp yerine ihbat sistemi konarak kalblerin mutmain olması) içindir. Muhakkak ki Allah, inananları mutlaka Sıratı Mustakîm'e hidayet edendir.” (Hacc 22/54)

تَنزِيلُ الْكِتَابِ لَا رَيْبَ فِيهِ مِن رَّبِّ الْعَالَمِينَ
"Tenzîlu’l- kitâbi lâ reybe fîhi min rabbi’l- âlemin (âlemîne).: Hakkında şüphe olmayan Kitab’ın indirilişi, âlemlerin Rabbindendir.” (Secde 32/2)

أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ بَلْ هُوَ الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ لِتُنذِرَ قَوْمًا مَّا أَتَاهُم مِّن نَّذِيرٍ مِّن قَبْلِكَ لَعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَ
"Em yekûlûnefterâh (yekûlûnefterâhu), bel huve’l- hakku min rabbike li tunzire kavmen mâ etâhum min nezîrin min kablike leallehum yehtedûn (yehtedûne).: Yoksa "O’nu uydurdu" mu diyorlar? Hayır! O, Rabbinden bir haktır. Senden önce kendilerine nezir (peygamber) gelmemiş olan kavmi uyarman içindir. Umulur ki böylece onlar, hidayete ererler.” (Secde 32/3)

تَنزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
“Tenzîlu’l- kitâbi minallâhil azîzi’l- hakîm (hakîmi).: Bu Kitab’ın indirilişi, Azîz (yüce ve üstün) ve Hakîm (hikmet ve hüküm sahibi) olan Allah tarafındandır.” (Zumer 39/1)

وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ قَلِيلًا مَا تُؤْمِنُونَ
" Ve mâ huve bi kavli şâirin, kalîlin mâ tu’minûn(tu’minûne).: O bir şairin sözü değildir. Ne kadar az îmân ediyorsunuz?” (Hâkka 69/41)

وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍ قَلِيلًا مَا تَذَكَّرُونَ
"Ve lâ bi kavli kâhin (kâhinin), kalîlen mâ tezekkerûn (tezekkerûne).: Ve bir kâhinin de sözü değildir. Ne kadar az tezekkür ediyorsunuz.” (Hâkka 69/42)

تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ الْعَالَمِينَ
"Tenzîlun min rabbi’l- âlemin (âlemîne).: Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.” (Hâkka 69/43)


Kur'ÂN-ı Kerîm Cebrâil Aleyhisselâm Vasıtasıyla Vahyolunmuştur:

Nahl 16/102; Necm 53/5, 9, 10..

قُلْ نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِن رَّبِّكَ بِالْحَقِّ لِيُثَبِّتَ الَّذِينَ آمَنُواْ وَهُدًى وَبُشْرَى لِلْمُسْلِمِينَ
"Kul nezzelehu rûhu’l- kudusi min rabbike bi’l- hakkı li yusebbitellezîne âmenû ve huden ve buşrâ li’l- muslimîn (muslimîne).: De ki: “O’nu (Kur’ân-ı Kerim’i), Rabbinden hak ile âmenû olanları sebat ettirmek için ve müslümanlara (teslim olanlara), hidayet ve müjde olarak Ruh’ûl Kudüs (Cebrâil aleyhisselâm) indirdi.” (Nahl 16/102)


Kur'ÂN-ı Kerîm Arapça Olarak İndirilmiştir:

Yûsuf 12/2; Ra'd 13/37; Fussilet 41/3..

وَكَذَلِكَ أَنزَلْنَاهُ حُكْمًا عَرَبِيًّا وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءهُم بَعْدَ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللّهِ مِن وَلِيٍّ وَلاَ وَاقٍ
"Ve kezâlike enzelnâhu hukmen arabiyyâ (arabiyyen), ve le initteba’te ehvâehum ba’de mâ câeke mine’l- ilmi mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ vâk (vâkın).: İşte böyle O'nu, Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana ilimden bunca şey geldikten sonra eğer onların heveslerine tâbî olursan, elbette senin için Allah’tan başka bir dost ve bir koruyucu yoktur.” (Ra'd 13/37)

Kur'ÂN-ı Kerîm’in Gönderilişinin Bir Çok Hikmeti Vardır:

En’âm 6/19; İbrâhîm14/1, 52; Nahl 16/ 64, 102; Kehf 18/2; Meryem 19/97; Yâsîn 36/70..

قُلْ أَيُّ شَيْءٍ أَكْبَرُ شَهَادةً قُلِ اللّهِ شَهِيدٌ بِيْنِي وَبَيْنَكُمْ وَأُوحِيَ إِلَيَّ هَذَا الْقُرْآنُ لأُنذِرَكُم بِهِ وَمَن بَلَغَ أَئِنَّكُمْ لَتَشْهَدُونَ أَنَّ مَعَ اللّهِ آلِهَةً أُخْرَى قُل لاَّ أَشْهَدُ قُلْ إِنَّمَا هُوَ إِلَـهٌ وَاحِدٌ وَإِنَّنِي بَرِيءٌ مِّمَّا تُشْرِكُونَ
"Kul eyyu şey’in ekberu şehâdeten, kulillâhu şehîdun, beynî ve beynekum ve ûhiye ileyye hâzâ’l- kur’ânu li unzirakum bihî ve men belag (belaga), e innekum le teşhedûne enne meallâhi âliheten uhrâ, kul lâ eşhed (eşhedu), kul innemâ huve ilâhun vâhidun ve innenî berîun mimmâ tuşrikûn (tuşrikûne).: “Hangi şey şahit olarak en büyüktür?” de. “Benimle sizin aranızda Allah şahittir. Bu Kur’ân bana, onunla, sizi ve kime ulaşırsa onu, uyarmam için vahyolundu. Siz, muhakkak Allah ile beraber başka ilâhların olduğuna gerçekten şahitlik ediyor musunuz? Ben şahitlik yapmam.” de. “O, sadece tek bir ilâhtır. Muhakkak ki ben, sizin şirk koştuklarınızdan uzağım.” de.” (En’âm 6/19)

قُلْ نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِن رَّبِّكَ بِالْحَقِّ لِيُثَبِّتَ الَّذِينَ آمَنُواْ وَهُدًى وَبُشْرَى لِلْمُسْلِمِينَ
"Kul nezzelehu rûhul kudusi min rabbike bi’l- hakkı li yusebbitellezîne âmenû ve huden ve buşrâ li’l- muslimîn (muslimîne).: De ki: “O’nu (Kur’ân-ı Kerim’i), Rabbinden hak ile âmenû olanları sebat ettirmek için ve müslümanlara (teslim olanlara), hidayet ve müjde olarak Ruh’ûl Kudüs (Cebrail a.s) indirdi.” (Nahl 16/102)


Kur'ÂN-ı Kerîm İnsanlara Bir Öğüt Ve Uyarıdır:

Âl-i İmrân 3/138; En’âm 6/19, 92; İbrâhîm14/52; İsrâ 17/41; TâHâ 20/3; Nûr 24/34; Sâd 38/29; Hâkka 69/48; Müddesir 74/54-55..

هَذَا بَلاَغٌ لِّلنَّاسِ وَلِيُنذَرُواْ بِهِ وَلِيَعْلَمُواْ أَنَّمَا هُوَ إِلَهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ
"Hâzâ belâgun li’n- nâsi ve li yunzerû bihî ve li ya’lemû ennemâ huve ilâhun vâhidun ve li yezzekkere ulû’l- elbâb (elbâbi).: Bu (Kur'ân-ı Kerim), O'nunla uyarılmaları ve O'nun (Allah’ın) tek bir İlâh olduğunun bilinmesi ve ulûl'elbabın (sırların sahiplerinin) tezekkür etmesi için insanlara bir açıklamadır.” (İbrâhîm14/52)

كَلَّا إِنَّهُ تَذْكِرَةٌ
"Kellâ innehu tezkireh (tezkiretun).: Hayır, muhakkak ki O, bir Zikir’dir (Öğüt’tür).” (Müddesir 74/54)

فَمَن شَاء ذَكَرَهُ
"Fe men şâe zekereh (zekerehu).: Artık kim dilerse, O’nu zikreder.” (Müddesir 74/55)


Kur'ÂN-ı Kerîm Benzeri Kesin Olarak Yazılamaz:

Yûnus 10/38; İsrâ 17/88..

قُل لَّئِنِ اجْتَمَعَتِ الإِنسُ وَالْجِنُّ عَلَى أَن يَأْتُواْ بِمِثْلِ هَـذَا الْقُرْآنِ لاَ يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيرًا
"Kul leinictemeâtil insu ve’l- cinnu alâ en ye’tû bi misli hâze’l- kur’âni lâ ye’tûne bi mislihî ve lev kâne ba’duhum li ba’dın zahîrâ (zahîran).: De ki: “Eğer ins ve cin (insanlar ve cinler) bu Kur’ân’ın bir benzerini getirmek için içtima etseler (biraraya gelseler); onların bir kısmı, bir kısmına yardımcı olsa bile onun bir benzerini getiremezler.” (İsrâ 17/88)


Kur'ÂN-ı Kerîm ALLAHu zü’L- CELÂL'in Koruması Altındadır:

En’âm 6/115; Hicr 15/9; Fussilet 41/42; Vâkıa 56/78..

إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
"İnnâ nahnu nezzelnâ’z- zikre ve innâ lehu le hâfizûn (hâfizûne).: Muhakkak ki zikri (Kur'ân-ı Kerim’i), Biz indirdik. O'nun koruyucuları (da) mutlaka Biziz.” (Hicr 15/9)


Kur'ÂN-ı Kerîm Açık Ve Anlaşılırdır:

En’âm 6/114; Meryem 19/97; Hacc 22/16; Nûr 24/18..

فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّقِينَ وَتُنذِرَ بِهِ قَوْمًا لُّدًّا
"Fe innemâ yessernâhu bi lisânike li tubeşşire bihi’l- muttekîne ve tunzire bihî kavmen luddâ (ludden).: Böylece Biz, O’nu (Kur’ân-ı Kerim’i) senin lisanınla kolaylaştırdık. O’nunla, takva sahiblerini müjdelemen ve inatçı kavmi uyarman için.” (Meryem 19/97)


Kur'ÂN-ı Kerîm Ayrıntılı Açıklanmıştır:

En’âm 6/55, 65, 97, 126; Hûd 11/1..

وَهَـذَا صِرَاطُ رَبِّكَ مُسْتَقِيمًا قَدْ فَصَّلْنَا الآيَاتِ لِقَوْمٍ يَذَّكَّرُونَ
"Ve hâzâ sırâtu rabbike mustekîmâ (mustekîmen), kad fassalnâl âyâti li kavmin yezzekkerûn (yezzekkerûne).: Ve bu, senin Rabbine istikametlenmiş (yönlendirilmiş) yoldur (Allah’a götüren yoldur). Tezekkür eden bir kavim için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.” (En’âm 6/126)


Kur'ÂN-ı Kerîm ALLAHu zü’L- CELÂL'in Nurudur:

Nisâ 4/174; Mâide 5/15; Şûrâ 42/52; Saff 61/8; Tegâbun 64/8..

فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالنُّورِ الَّذِي أَنزَلْنَا وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
"Fe âmınû billâhi ve resûlihî ve’n- nûrillezî enzelnâ, vallâhu bimâ ta’melûne habîr (habîrun).: Artık Allah’a, O’nun Resûl’üne ve indirdiğimiz Nur’a îmân edin. Ve Allah, yaptıklarınızdan haberdar olandır.” (Tegâbun 64/8)


Kur'ÂN-ı Kerîm İman Edenler İçin Şifa, Hidayet Ve Rahmettir:

A’râf 7/203; Yûnus 10/57; Nahl 16/64,89; İsrâ 17/82; Neml 27/77; Kasas 28/86; Lokmân 31/3; Câsiye 45/20..

وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَارًا
"Ve nunezzilu mine’l- kur’âni mâ huve şifâun ve rahmetun li’l- mu’minîne ve lâ yezîdu’z- zâlimîne illâ hasârâ (hasâran).: Kur’ân’dan indirdiğimiz şeyler, mü’minler için şifâdır ve rahmettir. Ve zalimlerin sadece hüsranını (kaybettiği dereceleri) arttırır.” (İsrâ 17/82)


Kur'ÂN-ı Kerîm Sözlerin En Güzelidir:

Hacc 22/24; Zumer 39/23..

اللَّهُ نَزَّلَ أَحْسَنَ الْحَدِيثِ كِتَابًا مُّتَشَابِهًا مَّثَانِيَ تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ ثُمَّ تَلِينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ ذَلِكَ هُدَى اللَّهِ يَهْدِي بِهِ مَنْ يَشَاء وَمَن يُضْلِلْ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ
"Allâhu nezzele ahsene’l- hadîsi kitâben muteşâbihen mesâniye takşaırru minhu culûdullezîne yahşevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâh (zikrillâhi), zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd (hâdin).: Allah, ihdas ettiği (nurların) ahsen olanlarını (rahmet, fazl ve salâvâtı), ikişer ikişer (salâvât-rahmet ve salâvât-fazl), Kitab’a müteşabih (benzer) olarak indirdi. Rab’lerinden huşû duyanların ciltleri ondan ürperir. Sonra onların ciltleri ve kalpleri Allah’ın zikriyle yumuşar, sükûnet bulur (yatışır). İşte bu, Allah’ın hidayetidir, dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve Allah, kimi dalâlette bırakırsa artık onun için bir hidayetçi yoktur.” (Zumer 39/23)


Kur'ÂN-ı Kerîm Farz Kılınmıştır:

Kasas 28/85..

إِنَّ الَّذِي فَرَضَ عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لَرَادُّكَ إِلَى مَعَادٍ قُل رَّبِّي أَعْلَمُ مَن جَاء بِالْهُدَى وَمَنْ هُوَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
"İnnellezî farada aleyke’l- kur’âne le râdduke ilâ meâd (meâdin), kul rabbî a’lemu men câe bi’l- hudâ ve men huve fî dalâlin mubîn (mubînin).: Muhakkak ki Kur’ân’ı sana farz kılan, elbette seni dönülecek yere döndürecek olandır. De ki: "Kimin hidayet ile geldiğini ve kimin apaçık dalâlette olduğunu, Rabbim daha iyi bilir." (Kasas 28/85)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KuR'ÂN-ı KeRîM..

HAKktan GÖKLere Ağmakta
SuBBuh MeMesin Sağmakta
hER ÂN yENidEN YAğmakta
->YARRATıLış ÖZü >Kur'ÂN..

*

EBDÂLLarın>EBRÂRLarın
HAK ÂŞıKLar AHYÂRLarın
->MuhaMMedî AHRÂRLarın
GÖR-EN gÖNüL gÖZü Kur'ÂN..

*

Bâtın>BeLÂ ->zÂHiR >EŞi
YERin GÖĞün CÂN GÜNEŞi
->CihÂNda ->Şe’ÂN AT-EŞi
YANan ÖZLer>kÖZü Kur'ÂN..

*

->RUHî ULAŞım ->NEdENi
->NEFSimiz >KALBî EdENi
->TERBiye EdEN ->BedENi
BUZ DAĞLarın çÖZ!ü Kur'ÂN..

*

->SeFîL İhvÂNim ->KÂFesi
EHL-i BeYt-ü- EREN NEFesi
ReSûLuLLAH’ın >SıRR SESi
->AZîZ ALLAH SÖZü Kur'ÂN..

celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..
kerremallahu vechehu…

25.02.17 09:43
brsbrsm tktktkkmdtkLkvedeçLLçÖLümdÖZkr’ÂNı..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


KuR'ÂN-ı KeRîM!.


AKıLLarın ->ÖLÇüsünde
NEFis NEFes ÖRTüsünde
SehERin SEVd SESinde
ÇOĞu Kur'ÂN AZı Kur'ÂN..

*

URûC-RüCû’nun>Mi’RÂCı
HÂL-i HaZıR >HÂLde HACı
->ERENLerin ->BAŞın TÂCı
Söz-Sohbet-Zevk-HAZı Kur'ÂN..

*

OKUyandan RAZı Kur'ÂN
MuhaBBet NaMAZı Kur'ÂN
KULunun NiYÂZı ->Kur'ÂN
HAKk’ın KULa ->NÂZı Kur'ÂN..

*

ReSûL SESin GüL kOKUrum
RABB SÖZün AKReB OKUrum
TELLerde >TEVHiD dOKUrum
SÎNemin SıRR ->SAZı Kur'ÂN..

*

SıRR-ı SıFıR >SeLÂMîyİZ
MuhaMMedî >MeLÂMîyİZ
Kur'ÂN DiLLi >KeLÂMîyİZ
->ALNımızda >YAZı Kur'ÂN..


RABBu’L- ÂLeM NEŞ’Esinde
-->ReSûLuLLAH-ın SESinde
--->KuL İhvÂNi>NEFESinde
SÖZden SESe ->YAZı Kur'ÂN...


04.05.17 05:15
brsbrsmm..tktktrstkkmdecâncÂnÂn..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

HALİLuLLAH >HASLar HASı
KÂBE-nin -->EVVeL USTAsı
Ki ->İBRAHîM HALİMuLLAH
->RASûLuLLAH-ın -->ATAsı!.

ZEVK 8134

CEDD-i PÂK-i MuhaMMed DOst ->SEBiLiLLAH SıRR-ı SEFÂ
KULLuk ->FAKRiYyet ->ACZiYyet ->ZiLLetinde vASL-ı VEFÂ
CÜMMLe SonUÇLar İLLeti
MUHLiSen>İSLÂM MiLLeti
->A L L A H -ın ->HÂLiS ->HALİLi ->ki ->İBRÂHÎMe HANÎFÂ!.


07.05.17 17:42
brsbrsmm.. tktktrstkkmdecâncÂnÂnalper..


EVVAH-MUNîB-SIDDık-EBRÂR
RAZi->RAŞİD->SÂLiH-AHYÂR
->KALB-i SELiM SÂHiBi >DOst
“BERDEN SELÂM”a DURdu >NÂR!.


celle celâlihu..
aleyhumusselâm..



Resim


İBRÂHÎM ALEYHİSSELÂM ve AHLÂKI

Resim İbrâhim aleyhisselâm, Kur'ÂN-ı Kerîmde 61 âyet-i celîlede geçmektedir.:

Bakara 2/124, 125, 126, 127, 130, 132, 133, 135, 136, 140, 258, 260; Âl-i İmrân 3/65, 67, 68, 84, 95, 97; Nisâ 4/54, 125, 163; En'âm 6/74, 75, 83, 161; Tevbe 9/70, 114; Hûd 11/69, 74, 75, 76; Yûsuf 12/6, 38, 43; İbrâhim 14/35, 51, 120; Hicr 15/51; Nahl 16/120, 123; Meryem 19/41, 46, 58; Enbiyâ 21/51, 60, 62, 69; Hac 22/26, 43, 78; Şuara 26/69; Ankebût 29/16, 31; Ahzâb 33/7; Sâffât 37/83, 104, 109; Sâd 38/45; Şûrâ 42/13; Zuhruf 43/26; Zâriyât 51/24; Necm 53/37..

Resim İbrâhîm aleyhisselâm ve âilesinin; ALLAHu zü’L- CaLÂL’in, âlemler üzerine seçtiği, hidâyet verdiği, peygamberlikle şereflendirdiği ve Kendi katında seçkin kıldığı kullarından ve peygamberlerindendir.:

إِنَّ اللّهَ اصْطَفَى آدَمَ وَنُوحًا وَآلَ إِبْرَاهِيمَ وَآلَ عِمْرَانَ عَلَى الْعَالَمِينَ
“İnnallâhestafâ âdeme ve nûhan ve âle ibrâhîme ve âle imrâne ale’l- âlemin (âlemîne). : Muhakkak ki Allah, Hazreti Âdem'i, Hazreti Nuh'u, Hazreti İbrâhîm'in ailesini ve İmran ailesini, âlemlerin üstüne seçti. “(Âl-i İmrân 3/33)

Ondandır ki, İbrâhîmî-İsmâlî-MuhaMMedî ahlâk övülmüştür.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ümmetimin hayırlıları ise, ahlâkça en güzel olanlarıdır.” buyurdu.
(Ramuz El-Ehadis, Musannif Ahmed Ziyaüddin Gümüşhânevi, Mütercim: Abdülaziz Bekkine, cilt 2, s. 305)

سَلَامٌ عَلَى إِبْرَاهِيمَ
"Selâmun alâ ibrâhîm (ibrâhîme).: İbrâhîm (aleyhisselâm)’a selâm olsun.” (Sâffât 37/109)


Resim İbrâhîm aleyhisselâm HaLîLuLLAHtır.:

وَمَنْ أَحْسَنُ دِينًا مِّمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لله وَهُوَ مُحْسِنٌ واتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَاتَّخَذَ اللّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلاً
"Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâ (hanîfen). Vettehazallâhu ibrâhîme halîlâ (halîlen).: Ve hanif olarak/ TEK-BİR ALLAH'a inanarak İbrâhîm’in dînine tâbî olmuş ve veçhini/kendini ALLAH’a teslim ederek muhsin olan kimseden, dînen daha ahsen kim vardır. Ve ALLAH, İbrâhîm’i dost edindi.” (Nisâ 4/125)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de: “"Ey ALLAH'ım! İbrahim aleyhisselâm senin Halilindir, peygamberindir." buyurmuştur.
(Kütüb-i Sitte, Prof. Dr. İbrahim Canan, 6883)


Resim İbrâhîm aleyhisselâm’ın NÂRı NÛR KILınmıştır.:

قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ
“Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrahîm(ibrahîme): Ey ateş! İbrâhim için serinlik ve esenlik ol! dedik.” (Enbiyâ 21/69)


Resim İbrâhîm aleyhisselâm Evvâhun Munîbdir.:

إِنَّ إِبْرَاهِيمَ لَحَلِيمٌ أَوَّاهٌ مُّنِيبٌ
"İnne ibrâhîme le halîmun evvâhun munîb (munîbun).: Muhakkak ki İbrâhîm (aleyhisselâm), cidden çok halim (yumuşak huylu), çok acıyandır (yalvarandır), ALLAH’a yönelmiş bir kimsedir.” (Hûd 11/75)


Resim İbrâhîm aleyhisselâm Sıddîktır.:

وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَّبِيًّا
"Vezkur fî’l- kitâbi ibrâhîm (ibrâhîme), innehu kâne sıddîkan nebiyyâ (nebiyyen).: Kitap’ta İbrâhîm (aleyhisselâm)’ı zikret! Muhakkak ki O, sadık (çok sadaka veren, sadakatli, her zaman doğruyu söyleyen) bir Nebî idi.” (Meryem 19/41)


Resim İbrâhîm aleyhisselâm Râşiddir.:

وَلَقَدْ آتَيْنَا إِبْرَاهِيمَ رُشْدَهُ مِن قَبْلُ وَكُنَّا بِه عَالِمِينَ
"Ve lekad âteynâ ibrâhîme ruşdehu min kablu ve kunnâ bihî âlimîn (âlimîne).: Ve andolsun ki daha önce İbrâhîm (aleyhisselâm)’a rüşdünü (irşad yetkisini) verdik. Ve Biz, onu (irşada ehil olduğunu) bilenlerdik.” (Enbiyâ 21/51)

Rüşd: hak olan bir doğrulukta kararlılıkla, tam ve üstün bir isabetle, emin adımlarla gitmek, doğruya götürmek, yöneltmektir. Doğru yol bulup bağlanmak. Hak yolunda salabet, metanet ve kemal-i isabetle dosdoğru gitmek. Hayra isabet etmek. Büluğa ermek. İstikamette olmak. Dinine ve malına zarar gelecek şeyi bilmek, doğru düşünmek. Kişinin akıl ve idraki kavi ve tedbiri metin olmak.
Râşid: (Rüşd. den) Hak dinini kabul eden, doğruya giden, rüşde erişmiş olan. Akıllı.
Doğruyu BİLme-BULma ve Doğruyu tercih edip-seçip Doğruda Olma ve YAŞAmak Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem BUYRUKLarında;

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAH'a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu.
(Kütüb-i Sitte; Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, 236)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kim ki ALLAH ve Resulü'nün kendisini sevmesinden hoşlanırsa doğru söylesin!” buyurdu.
(Ramuz El-Ehadis, Musannif Ahmed Ziyaüddin Gümüşhânevi, Mütercim: Abdülaziz Bekkine, cilt 2, s. 397)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAH bir kimsenin hayrını murad ederse, onu doğruya irşad eder.” buyurdu.
(Ramuz El-Ehadis, Musannif Ahmed Ziyaüddin Gümüşhânevi, Mütercim: Abdülaziz Bekkine, cilt 2, s. 447)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Doğruluk (sıdk) iyiliğe götürür. İyilik de cennete iletir. İnsan doğru söyleye söyleye sonunda ALLAH katında doğru olarak yazılır. Yalancılık fenalığa, fenalık da cehenneme götürür. İnsan yalan söyleye söyleye sonunda ALLAH katında yalancı olarak yazılır” buyurdu.
(İmam Nevevi, Riyaz'üs-Sâlihin, cilt 1, s. 166)

Resim İbrâhîm aleyhisselâm Vefâkârdır.:

وَإِبْرَاهِيمَ الَّذِي وَفَّى
"Ve ibrâhîmellezî veffâ.: Ve Hz. İbrâhîm ki, o vefâ etti (ALLAH’ın emirlerini ifâ etti).” (Necm 53/37)

Şu İÇİnde YAŞAmakta ve takdir edilen imkanlarla KULLuk İmtihanı olmakta olduğumuz Dünya Âleminde, yarım nefeslik ÖMüR İÇİnde son-UÇta Kur'ÂN-ı Kerîm Rehberimiz çok açık seçiktir..

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَابْتَغُواْ إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُواْ فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
"Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhi’l- vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn (tuflihûne).: Ey iman edenler, ALLAH'tan korkup sakının ve (sizi) O'na (yaklaştıracak) vesile arayın; O'nun yolunda cihad edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Mâide 5/35)

وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ هُوَ اجْتَبَاكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ مِّلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمينَ مِن قَبْلُ وَفِي هَذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهِيدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاء عَلَى النَّاسِ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ فَنِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ
"Ve câhidû fîllâhi hakka cihâdihî, huvectebâkum ve mâ ceale aleykum fî’d- dîni min haracin, millete ebîkum ibrâhîm (ibrâhîme), huve semmâkumu’l- muslimîne min kablu ve fî hâzâ li yekûne’r- resûlu şehîden aleykum ve tekûnû şuhedâe alân nâsi, fe ekîmû’s- salâte ve âtu’z- zekâte va’tesımû billâhi, huve mevlâkum, fe ni’me’l- mevlâ ve ni’me’n- nasîr (nasîru).: Ve ALLAH'da hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti. Dînde sizin için bir zorluk kılmadı ki; o, babanız İbrâhîm (aleyhisselâm)’ın dînidir. O, sizi daha önce de “müslümanlar” (ALLAH’a teslim olanlar) olarak isimlendirdi. Bunda da (Kur’ân-ı Kerim’de de), resûl size şâhid olsun ve siz de insanlara şâhidler olasınız diye. Öyleyse namazı ikame edin (kılın), zekâtı verin, ALLAH’a sarılın. O, sizin Mevlâ’nız. (O), ne güzel Mevlâ (dost) ve ne güzel yardımcı.” (Hac 22/78)

فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
"Fe firrû ilâllâh (ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn (mubînun).: Öyleyse ALLAH’a firar edin (kaçın ve sığının). Muhakkak ki ben, sizin için O’ndan (ALLAH tarafından gönderilmiş) apaçık bir nezirim.” (Zâriyât 51/50)

Resim MuhaMMedî-Kur'ÂNî-RABBÂNî ADres ise BUYURulmuş-DUYURulmuştur.:

وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ وَتَبَتَّلْ إِلَيْهِ تَبْتِيلًا
"Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ (tebtîlen).: Ve RABBinin İsmi'ni zikret ve herşeyden kesilerek O’na yönel/ulaş.” (Müzemmil 73/8)

رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَاتَّخِذْهُ وَكِيلًا
"Rabbu’l- meşrıkı ve’l- magribi lâ ilâhe illâ huve fettehızhu vekîlâ (vekîlen).: O (ALLAH), doğunun ve batının RABBidir. O’ndan başka İlâh yoktur. Öyleyse O'nu vekil edin.” (Müzemmil 73/9)


Resim İbrâhîm aleyhisselâm Güc ve Basîret Sahibiydi, Doğruyu Seçme Yeteneğine Sahib, Katıksızca Âhiret Yurdunu Anan, İhlâs Sahibi Bir Kuldu.:

وَاذْكُرْ عِبَادَنَا إبْرَاهِيمَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ أُوْلِي الْأَيْدِي وَالْأَبْصَارِ
"Vezkur ıbâdenâ ibrâhîme ve ishâka ve ya’kûbe ulî’l- eydî ve’l- ebsâr (ebsâri).: Ve güç ve basiret sahibi olan kullarımız İbrâhîm (aleyhisselâm)’ı, İshak (aleyhisselâm)’ı ve Yâkub (aleyhisselâm)’ı zikret.” (Sâd 38/45)

إِنَّا أَخْلَصْنَاهُم بِخَالِصَةٍ ذِكْرَى الدَّارِ
"İnnâ ahlasnâhum bi hâlisatin zikre’d- dâr (dâri).: Muhakkak ki Biz, onları (âhiret) yurdunu zikreden halis (kullar) olarak ihlâs sahibi kıldık.” (Sâd 38/46)


Resim İbrâhîm aleyhisselâm, Seçkin ve Hayırlı Bir Kuldu.:

وَإِنَّهُمْ عِندَنَا لَمِنَ الْمُصْطَفَيْنَ الْأَخْيَارِ
"Ve innehum indenâ le mine’l- mustafeyne’l- ahyâr (ahyâri).: Ve muhakkak ki onlar, katımızda, gerçekten "hayırlılardan ve seçilmişlerden"dir.” (Sâd 38/47)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “"Amellerinizi ALLAH için halis kılınız. Zira ALLAH-u TeÂLÂ Kendisi için ihlâsla yapılan ameli kabul eder." buyurdu.
(Ramuz El-Ehadis, Musannif Ahmed Ziyaüddin Gümüşhânevi, Mütercim: Abdülaziz Bekkine, 1. cilt, 91-13)


Resim İbrâhîm aleyhisselâm, Arınmış Bir Kalbe Sahibdi.:

وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِ لَإِبْرَاهِيمَ
"Ve inne min şîatihî le ibrâhîm (ibrâhîme).: Şüphesiz İbrahim de onun (Nuh'un) milletinden idi.” (Sâffât 37/ 83)

إِذْ جَاء رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
"İz câe rabbehu bi kalbin selîm (selîmin).: O, Rabbine selîm/ teslim olmuş, arınmış, güzelliklere açık bir kalb ile gelmişti.” (Sâffât 37/ 84)

ALLAHu zü’L- CaLÂL, Kendisi'ne dost edindiği İbrâhîm aleyhisselâm'ı şirk içinde yaşayan kavminden ayırmış ve tüm iman sahiblerinin hidâyet önderi kılmıştır..


Resimİbrâhîm aleyhisselâm Tek Başına Bir ÜMMetti. Allah'a Şükrediciydi.:

إِنَّ إِبْرَاهِيمَ كَانَ أُمَّةً قَانِتًا لِلّهِ حَنِيفًا وَلَمْ يَكُ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
"İnne ibrâhîme kâne ummeten kâniten lillâhi hanîfen ve lem yeku mine’l muşrikîn (muşrikîne).: Muhakkak ki İbrâhîm (aleyhisselâm), Allah’a hanif (tek Allah’a inanan) olarak kanitin olan (yönelen) bir ümmet idi. Ve o, müşriklerden olmadı.” (Nahl 16/ 120)

شَاكِرًا لِّأَنْعُمِهِ اجْتَبَاهُ وَهَدَاهُ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
"Şâkiran li en’umihî, ictebâhu ve hudâhu ilâ sırâtın mustekîm (mustekîmin).: O'nun (Allah'ın) ni'metlerine şükredici idi. (Allah), onu seçti. Ve onu Sıratı Mustakîm'e (Allah'a ulaştıran yola) hidâyet etti (ulaştırdı).” (Nahl 16/ 121)


Resimİbrâhîm aleyhisselâm, ALLAH'a Karşı Teslimiyetli Bir Kuldu.:

وَمَن يَرْغَبُ عَن مِّلَّةِ إِبْرَاهِيمَ إِلاَّ مَن سَفِهَ نَفْسَهُ وَلَقَدِ اصْطَفَيْنَاهُ فِي الدُّنْيَا وَإِنَّهُ فِي الآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ
"Ve men yergabu an milleti ibrâhîme illâ men sefihe nefseh (nefsehu), ve lekadistafeynâhufî’d- dunyâ, ve innehu fîlâhireti le mine’s- sâlihîn (sâlihîne).: Ve, nefsini sefih kılan kişi hariç kim, İbrâhîm’in dîninden yüz çevirir ? Andolsun ki Biz, onu dünyada seçtik. Muhakkak ki o, ahirette de sâlihlerdendir.” (Bakara 2/ 130)

إِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُ أَسْلِمْ قَالَ أَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
"İz kâle lehû rabbuhû eslim kâle eslemtu li rabbi’l- âlemin (âlemîne).: Rabbi ona: “Teslim ol!” dediği zaman “Ben, âlemlerin Rabbine teslim oldum.” dedi” (Bakara 2/ 131)


Resim İbrâhîm aleyhisselâm Yumuşak Huylu Bir Kuldu.:

وَمَا كَانَ اسْتِغْفَارُ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ إِلاَّ عَن مَّوْعِدَةٍ وَعَدَهَا إِيَّاهُ فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُ أَنَّهُ عَدُوٌّ لِلّهِ تَبَرَّأَ مِنْهُ إِنَّ إِبْرَاهِيمَ لأوَّاهٌ حَلِيمٌ
"Ve mâ kânestigfâru ibrâhîme li ebîhi illâ an mev’ıdetin vaadehâ iyyâhu, fe lemmâ tebeyyene lehû ennehu aduvvun lillâhi teberree minhu, inne ibrâhîme le evvâhun halîm (halîmun).: Ve İbrâhîm’in babası için mağfiret dilemesi olamaz (olmaz). Yalnız ona vaadettiği vaad hariç. Fakat onun (babasının), Allah’ın düşmanı olduğu, ona belli olduğu (beyan edildiği) zaman, ondan uzaklaştı. İbrâhîm muhakkak ki evvah (yüreği çok sızlayan)tır, halîm (çok merhametli)dir.” (Tevbe 9/ 114)

Yumuşak huylu, merhametli ve şefkatli olmak Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin hadislerinde de çok sık üzerinde durulan ahlâk özellikleridir..:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Rıfk (yumuşaklık, mülayimlik) bir şeye girdi mi, onu mutlaka tezyin eder, bir seyden de çıkarıldı mı, onu mutlaka kusurlu kılar.” buyurdu.
(Müslim, Birr 78, (2594); Ebu Davud, Cihad 1, (2578), Edeb 11 (4808))

Aişe radiyallahu anha Annemiz: “Kendisinde dikbaşlılık olan bir deveye bindim. (Hırçınlık etmeye) başlayınca ileri-geri sürmeye başladım. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Rifkla, tatlılıkla davran! diye müdahale etti..."
(Müslim, Birr 79, (2594)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kalbinin yumuşamasını sever misin? Yetime merhamet et, onun başını okşa ve ona yediğinden yedir. Kalbin yumuşar.” buyurdu.
(Ramuz El-Ehadis, Musannif Ahmed Ziyaüddin Gümüşhânevi, Mütercim: Abdülaziz Bekkine, cilt 1, 11-9)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Merhamet edin, merhamet olunasınız. Af edin, af olunasınız...” buyurdu.
(Ramuz El-Ehadis, Musannif Ahmed Ziyaüddin Gümüşhânevi, Mütercim: Abdülaziz Bekkine, 1. cilt, 70-10)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Merhamet etmeyene merhamet edilmez." buyurdu.
(G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 446/11)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Allah refikdir (merhametli ve şefkatli), rıfkı sever ve rıfka mükabil verdiğini başka hiçbir şeyle vermez." buyurdu.
(Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 7. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 293)


Resim ALLAHu zü’L- CeLÂL; Kur'ÂN-ı Kerîmde, mü’minlerin takva sahiblerine önder olma yönündeki dualarını şu şekilde BİLdirir:

وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
"Vellezîne yekûlûne rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zurriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ li’l- muttakîne imâmâ (imâmen).: Ve onlar: “Rabbimiz, eşlerimizden ve zürriyyetimizden bize göz aydınlığı bağışla ve bizi muttakilere (takva sahiblerine) imam kıl.” derler.” (Furkân 25/74)

ALLAHu zü’L- CeLÂL, Resûlullah sallallahu aleyhi veselleme hitâben:

قُلْ أَنَدْعُو مِن دُونِ اللّهِ مَا لاَ يَنفَعُنَا وَلاَ يَضُرُّنَا وَنُرَدُّ عَلَى أَعْقَابِنَا بَعْدَ إِذْ هَدَانَا اللّهُ كَالَّذِي اسْتَهْوَتْهُ الشَّيَاطِينُ فِي الأَرْضِ حَيْرَانَ لَهُ أَصْحَابٌ يَدْعُونَهُ إِلَى الْهُدَى ائْتِنَا قُلْ إِنَّ هُدَى اللّهِ هُوَ الْهُدَىَ وَأُمِرْنَا لِنُسْلِمَ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
"Kul e ned’û min dûnillâhi mâ lâ yenfeunâ ve lâ yadurrunâ ve nureddu alâ a’kâbinâ ba’de iz hedânâllâhu kellezîstehvethu’ş- şeyâtînu fî’l- ardı hayrâne lehû ashâbun yed’ûnehû ilâ’l- hude’tinâ, kul inne hudâllâhi huve’l- hudâ, ve umirnâ li nuslime li rabbi’l- âlemin (âlemîne).: De ki: “Bize fayda ve zarar vermeyen Allah’tan başka şeylere mi dua edelim? Bizi Allah’ın hidâyete erdirmesinden sonra, yeryüzünde şeytanların kandırıp, şaşkın bıraktığı, arkadaşlarının da “bize hidâyete gel” diye çağırdığı kimse gibi topuklarımızın üzerinde geriye mi döndürülelim?” De ki: “Muhakkak ki, Allah’a ulaşmak, o, hidâyettir ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.” (En’âm 6/71)


Resim Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bir hadis-i şerifinde en doğru yolun Allah'ın ve Resulü'nün yolu olduğu şöyle belirtilmiştir:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Muhakkak ki, en güzel söz Allah'ın Kitabı'dır. En güzel yol da Muhammed (sav)'in yoludur.” buyurdu.
(Buharî, İ'tisam 2, Ebed 70; Kütüb-i Sitte; Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 338)


Resim Kur'ÂN-ı Kerîmde İbrâhîm aleyhisselâm DUÂLarı.:

Kur'ÂN-ı Kerîm'de peygamberlerin dualarını haber veren birçok âyet bulunmaktadır. Bu dualar Allah'a yakınlaşmak için vesile arayan Müslümanlara çok hikmetli birer örnektir. Peygamberlerin samimi ve ihlâslı dualarını öğrenmek, bu duaları eden mübârek elçilerin üstün ahlâklarını ve manevî derinliklerini anlamaya çalışmak ve Allah'a aynı samimiyetle duâ etmek, insanın Allah'a olan yakınlığının artmasında önemli bir yoldur.
İbrâhîm aleyhisselâm'ın Kur'ÂN-ı Kerîm âyetlerinde haber verilen içten duaları da tüm Müslümanlar için çok güzel hikmetler içermektedir.:

الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي وَهَبَ لِي عَلَى الْكِبَرِ إِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ إِنَّ رَبِّي لَسَمِيعُ الدُّعَاء
"El hamdulillâhillezî vehebe lî alâ kiberi ismâîle ve ishâk (ishâka), inne rabbî le semîud duâi.: Hamd, ihtiyarlık halinde bana İsmail ve İshak’ı bağışlayan Allah’a mahsustur. Muhakkak ki; benim Rabbim, duayı mutlaka işitendir.” (İbrâhîm 14/39)

وَأَعْتَزِلُكُمْ وَمَا تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ وَأَدْعُو رَبِّي عَسَى أَلَّا أَكُونَ بِدُعَاء رَبِّي شَقِيًّا
"Ve a’tezilukum ve mâ ted’ûne min dûnillâhi ve ed’û rabbî, asâ ellâ ekûne bi duâi rabbî şakıyyâ (şakıyyen).: (İbrâhîm) Ve ben, sizden ve Allah’tan başka dua ettiğiniz şeylerden ayrılıyorum. Ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki (inşaallah), (bu) dualarla ben, Rabbime şâkî olmam.” (Meryem 19/ 48)


Resim İbrâhîm aleyhisselâm, ALLAHu zü’L- CeLÂL'den hüküm ve hikmet istemiş, sâlihlerin arasına katılmak için şöyle dua etmiştir:

رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
"Rabbi heb lî hukmen ve elhıknî bi’s- sâlihîn (sâlihîne).: Rabbim bana hikmet bağışla ve beni sâlihlere dahil et.” (Şuarâ 26/83)

وَاجْعَل لِّي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ
"Vec’al lî lisâne sıdkın fî’l- âhırîn (âhırîne).: "Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver." (Şuarâ 26/84)

وَاجْعَلْنِي مِن وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيمِ
"Vec’alnî min veraseti cennetin naîm (naîmi).: Ve beni, ni’metlendirilmiş cennetlerinin varislerinden kıl.” (Şuarâ 26/85)


Resim Kur'ÂN-ı Kerîmde İbrâhîm aleyhisselâm Bağışlanma DUÂLarı.:

قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَاء مِنكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاء أَبَدًا حَتَّى تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ إِلَّا قَوْلَ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ وَمَا أَمْلِكُ لَكَ مِنَ اللَّهِ مِن شَيْءٍ رَّبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
"Kad kânet lekum usvetun hasenetun fî ibrâhîme vellezîne meahu, iz kâlû li kavmihim innâ buraâu minkum ve mimmâ ta’budûne min dûnillâhi kefernâ bikum, ve bedâ beynenâ ve beynekumu’l- adâvetu ve’l- bagdâu ebeden hattâ tu’minû billâhi vahdehû, illâ kavle ibrâhîme li ebîhi le estagfiranne leke ve mâ emliku leke minallâhi min şey’in, rabbenâ aleyke tevekkelnâ ve ileyke enebnâ ve ileyke’l- masîr (masîru).: Hz. İbrâhîm ve onunla beraber olanlar sizin için güzel bir örnek olmuştur. Onlar kavimlerine şöyle demişlerdi: “Muhakkak ki biz, sizden ve sizin Allah’tan başka taptığınız şeylerden uzağız, sizi inkâr ediyoruz. Ve siz, Allah’ın tek oluşuna inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda ebediyyen düşmanlık ve öfke başladı.” Hz. İbrâhîm’in, babasına: “Senin için mutlaka istiğfar edeceğim (mağfiret dileyeceğim). (Ancak) Allah’tan sana gelecek bir şeyi önlemeye mâlik değilim, sözü (demesi) hariç. Rabbimiz, biz Sana tevekkül ettik. Ve Sana yöneldik. Ve masîr (varış, dönüş, ulaşma), Sana’dır.” (Mümtehine 60/ 4)

رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
"Rabbenâ lâ tec’alnâ fitneten lillezîne keferû, vagfir lenâ rabbenâ, inneke ente’l- azîzu’l- hakîm (hakîmu).: Rabbimiz, bizi kâfirlere fitne kılma! Ve bizi mağfiret et Rabbimiz. Muhakkak ki Sen, Sen; Azîz’sin, Hakîm’sin.” (Mümtehine 60/ 5)


Resim Kur'ÂN-ı Kerîmde İbrâhîm aleyhisselâm Kendi Soyu İçin DUÂLarı.:

وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَذَا الْبَلَدَ آمِنًا وَاجْنُبْنِي وَبَنِيَّ أَن نَّعْبُدَ الأَصْنَامَ
Ve iz kâle ibrâhîmu rabbic’al hâzâ’l- belede âminen vecnubnî ve beniyye en na’bude’l- asnâm (asnâme).: İbrahim (aleyhisselâm) şöyle demişti: “Rabbim, bu beldeyi emin kıl. Beni ve oğullarımı, putlara tapmaktan içtinap ettir (uzaklaştır).” (İbrâhîm 14/35)

رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاء
"Rabbic’alnî mukîme’s- salâti ve min zurriyyetî rabbenâ ve tekabbel duâi.: Rabbim, beni ve zürriyetimi namazı ikame edenlerden kıl. Rabbimiz, duamı kabul buyur.” (İbrâhîm 14/40)

رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ
"Rabbenâgfirlî ve li vâlideyye ve li’l- mu’minîne yevme yekûmu’l- hisâb (hisâbu).: Rabbimiz, hesap yapıldığı (görüldüğü) gün beni, annemi, babamı ve mü’minleri mağfiret et (günahlarımızı affet).” (İbrâhîm 14/41)


Resim İbrâhîm aleyhisselâm kendisinden sonra dini ayakta tutacak sâlih bir vâris istemiştir:

رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ
"Rabbi heb lî mine’s- sâlihîn (sâlihîne).: Rabbim bana salihlerden olan bir (çocuk) bahşet.” (Sâffât 37/100)


Resim Kur'ÂN-ı Kerîmde İbrâhîm aleyhisselâm Mekke ve Kâbe İçin DUÂLarı.:

وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هََذَا بَلَدًا آمِنًا وَارْزُقْ أَهْلَهُ مِنَ الثَّمَرَاتِ مَنْ آمَنَ مِنْهُم بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ قَالَ وَمَن كَفَرَ فَأُمَتِّعُهُ قَلِيلاً ثُمَّ أَضْطَرُّهُ إِلَى عَذَابِ النَّارِ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
"Ve iz kâle ibrâhîmu rabbic’al hâzâ beleden âminen verzuk ehlehu mine’s- semerâti men âmene minhum billâhi ve’l- yevmi’l- âhir (âhiri), kâle ve men kefere fe umettiuhu kalîlen summe adtarruhu ilâ azâbi’n- nâr (nâri), ve bi’se’l- masîr (masîru).: Ve İbrâhîm: “Rabbim burayı emin (güvenli) bir belde kıl. Onun halkından Allah’a ve yevmil âhire îmân edenleri semerelerinden (çeşitli ürün ve meyvelerden) rızıklandır.” dediği zaman (Allah) şöyle buyurdu: “Kâfir olan kimseyi biraz meta’landırırım (geçindiririm) ve sonra onu ateşin azabına maruz bırakırım, orası ne kötü bir varış yeridir.” (Bakara 2/126)


Resim Bir iş yaparken, Allah'ın bunu kendisinden kabul etmesi için dua etmiştir:

وَإِذْ يَرْفَعُ إِبْرَاهِيمُ الْقَوَاعِدَ مِنَ الْبَيْتِ وَإِسْمَاعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
"Ve iz yerfeu ibrâhîmu’l- kavâide mine’l- beyti ve ismâîl (ismâîlu) rabbenâ tekabbe’l- minnâ inneke ente’s- semîu’l- alîm (alîmu).: İbrâhîm (aleyhisselâm) ve İsmail (aleyhisselâm), beyt’in (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyorlardı (ve şöyle dua ediyorlardı): “Rabbimiz, bizden (bunu) kabul buyur. Muhakkak ki Sen, Sen, en iyi işiten ve en iyi bilensin.” (Bakara 2/127)


Resim ALLAHu zü’L- CeLÂL'den kendisini ve soyunu O'na teslim kılmasını, ibâdet yöntemlerini göstermesini, tevbelerini kabul etmesini istemiştir:

رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِن ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُّسْلِمَةً لَّكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبْ عَلَيْنَآ إِنَّكَ أَنتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
"Rabbenâ vec’alnâ muslimeyni leke ve min zurriyyetinâ ummeten muslimeten leke ve erinâ menâsikenâ ve tub aleynâ, inneke ente’t- tevvâbu’r- rahîm (rahîmu).: Rabbimiz, bizim ikimizi sana teslim olanlardan kıl, zürriyetimizden de sana teslim olan bir ümmet (kıl) ve bize (hac) ibadetinin yerlerini (ve kurallarını) göster ve tövbemizi kabul et. Muhakkak ki Sen, Sen, tövbeleri kabul edensin, rahmet edensin (rahmet nuru gönderensin).”(Bakara 2/128)

رَبَّنَا وَابْعَثْ فِيهِمْ رَسُولاً مِّنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُزَكِّيهِمْ إِنَّكَ أَنتَ العَزِيزُ الحَكِيمُ
"Rabbenâ veb’as fîhim resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtike ve yuallimuhumul kitâbe ve’l- hikmete ve yuzekkîhim inneke ente’l- azîzu’l- hakîm (hakîmu).: Rabbimiz, onların arasından kendilerinden, onlara Senin âyetlerini tilâvet edecek (okuyup açıklayacak), onlara Kitap’ı (Kur'ÂN-ı Kerîm’i) ve hikmeti öğretecek ve onların (nefsini) tezkiye (ve tasfiye) edecek bir resûl beas et (hayata getir). Muhakkak ki Sen, Sen, Azîz’sin, Hakîm’sin.” (Bakara 2/129)


Resim Kur'ÂN-ı Kerîmde İbrâhîm aleyhisselâmın Vasiyeti.:

ALLAHu zü’L- CeLÂL, İbrâhîm aleyhisselâmı Kur'ÂN-ı Kerîmde Allah'ı birleyen bir MUVVAHiD olarak bizlere tanıtır:


وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ إِنَّنِي بَرَاء مِّمَّا تَعْبُدُونَ
" Ve iz kâle ibrâhîmu li ebîhi ve kavmihî innenî berâun mimmâ ta’budûn(ta’budûne).: Ve Hz. İbrâhîm, babasına ve kavmine: “Muhakkak ki ben, sizin taptığınız şeylerden uzağım.” demişti.” (Zuhrûf 43/26)

إِلَّا الَّذِي فَطَرَنِي فَإِنَّهُ سَيَهْدِينِ
"İllâllezî fataranî fe innehu se yehdîni.: Ancak beni yaratan hariç. Çünkü muhakkak ki O, beni hidâyete erdirecektir.” (Zuhrûf 43/27)

وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
"Ve cealehâ kelimeten bâkıyeten fî akıbihî leallehum yerciûn(yerciûne).: Ve onu, zürriyeti içinde bâki (kalıcı) bir kelime kıldı. Umulur ki böylece onlar (putlardan) dönerler.” (Zuhrûf 43/28)


Resim İbrâhîm aleyhisselâmın tüm iman sahiblerine bıraktığı bu miras TEVHİD inancıdır. Hayatı boyunca Allah'ı birleyerek ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmadan yaşamayı kavmine tebliğ etmiştir.:

إِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُ أَسْلِمْ قَالَ أَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
"İz kâle lehû rabbuhû eslim kâle eslemtu li rabbi’l- âlemin (âlemîne).: Rabbi ona: “Teslim ol!” dediği zaman “Ben, âlemlerin Rabbine teslim oldum.” Dedi” (Bakara 2/131)

وَوَصَّى بِهَا إِبْرَاهِيمُ بَنِيهِ وَيَعْقُوبُ يَا بَنِيَّ إِنَّ اللّهَ اصْطَفَى لَكُمُ الدِّينَ فَلاَ تَمُوتُنَّ إَلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ
"Ve vassâ bihâ ibrâhîmu benîhi ve ya’kûb (ya’kûbu), yâ beniyye innallâhestafâ lekumu’d- dîne fe lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn (muslimûne).: Ve, İbrâhîm (aleyhisselâm) onu (Allah’a teslim olmayı) kendi oğullarına vasiyet etti. Ve Yâkub (aleyhisselâm) da: “Ey oğullarım! Muhakkak ki Allah, bu dîni sizin için seçti. Artık siz, Allah’a teslim olmadan ölmeyin.” diye (vasiyet etti)..” (Bakara 2/132)

أَمْ كُنتُمْ شُهَدَاء إِذْ حَضَرَ يَعْقُوبَ الْمَوْتُ إِذْ قَالَ لِبَنِيهِ مَا تَعْبُدُونَ مِن بَعْدِي قَالُواْ نَعْبُدُ إِلَهَكَ وَإِلَهَ آبَائِكَ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ إِلَهًا وَاحِدًا وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ
"Em kuntum şuhedâe iz hadara ya’kûbe’l- mevtu, iz kâle li benîhi mâ ta’budûne min ba’dî kâlû na’budu ilâheke ve ilâhe âbâike ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ilâhen vâhidâ (vâhiden) ve nahnu lehu muslimûn (muslimûne).: Yoksa siz Yâkub (aleyhisselâm), öleceği zaman (ona): “şahit mi oldunuz?” O (Yâkub aleyhisselâm), oğullarına: “Bundan (ben öldükten) sonra neye (kime) kul olacaksınız?” demişti. (Onlar): “Senin ilâhına ve senin ataların İbrâhîm (aleyhisselâm), İsmail (aleyhisselâm) ve İshak (aleyhisselâm)’ın ilâhı olan tek İlâh’a kul olacağız. Ve biz, O’na teslim olanlarız.” dediler.” (Bakara 2/133)



İBRAHÎM aleyhisselâm ve RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem.:

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir adam gelip:
"Ey Hayru'l-Beriyye (yaratılmışların en hayırlısı)" diye hitabetmişti. Aleyhissalâtu vesselâm hemen müdahale etti: "Bu söylediğin İbrahim aleyhisselâm(ın vasfı)dır." buyurdu.
(Müslim, Fedâil 150, (2369); Tirmizi, Tefsir, Lem Yekun suresi, (2349); Ebu Davud, Sünnet 14, (4672).

İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kerim İbnu Kerim İbni Kerim İbni Kerim: Yusuf İbnu Yakup İbni İshak İbni İbrahim'dir." buyurdu.
(Buharî, Enbiya 19, Tefsir, Yusuf 1.)

İbnu Abbas der ki: "Hz. İsmail ve Hz. İbrahim binayı yaparken (zaman zaman) etrafında dolaşarak: "Ey Rabbimiz (bu hizmetimizi) bizden kabul buyur! Sen gören ve bilensin!" (Bakara 127) diye dua ediyorlardı."
(Buharî, Enbiyâ 8.)

وَإِذْ يَرْفَعُ إِبْرَاهِيمُ الْقَوَاعِدَ مِنَ الْبَيْتِ وَإِسْمَاعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
"Ve iz yerfeu ibrâhîmu’l- kavâide mine’l- beyti ve ismâîl (ismâîlu) rabbenâ tekabbe’l- minnâ inneke ente’s- semîu’l- alîm (alîmu).: İbrâhîm (a.s) ve İsmail (a.s), beyt’in (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyorlardı (ve şöyle dua ediyorlardı): “Rabbimiz, bizden (bunu) kabul buyur. Muhakkak ki Sen, Sen, en iyi işiten ve en iyi bilensin.” (Bakara 2/127)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim GÜLümün GÜLü

Kur'ÂN-ı Kerîm!.

->NEFsin ->HEvâ-Hevesinden
->NEFes ->KANLı KAFesinden
RABB SÖZü>RaSÛL SESİnden
->KULLuğa ->Kur'ÂN GERekir!.


Resim

KOKLA!yıp ->kOKU!nmak İÇİn
->ABDestLe >dOKUn!mak İÇİn
->OKU!yup -->OKU!nmak İÇİn
->“ÂN İÇİNde>ÂN” ->GERekir!.


Resim

->bU ÂLeM -->İkLİk HANı
MüSLümAN Et ->ŞEYtÂNını
NEFSin tANı ->RABBın tANı
CÂN İÇİn ->CÂNÂN GERekir!.


Resim

HaM AKILda ->Niçin ->NedEN
AKLen-NAKLen AŞK CeLBedEN
“İNSANcık”ı ->İNSÂN ->EdEN
-->“İLAHî İNSÂN” -->GERekir!.


Resim

HAKk’ın ->“İKRâ!.” FermÂNında
->“MuhaMMedî ->DeRMÂNı”nda
>“KÛN ->feyeKÛN FeRMÂNı”nda
->İ h v  N i S u L t  N GERekir!.


14.03.17 16:14
brsbrsm..tktktrstKkmdsvdÂ..



Resim

İnsÂNı ->İNSÂN ->İNSÂN EDer!.
MüNiR DeRMAN Hocamm
Kaddesallahu sırrahu..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

DEVRÂN ResimSEYRÂN
CEVLÂN ResimHAYRÂN
CÂN-daResim ResimCÂNÂN
Resim ResimResimDİRİ KUR'ÂN!.


KUR'ÂN-ı KERÎM!.

Şu ÂN Şe’ÂN HaZıR HÂLı
İSTiKÂMet ->SELLi>SALı
OLÂN HÜKMü’n OĞULBALı
ARI-dan->ARI-ya KUR'ÂN!.

Resim

->Bu ÂLEM ->KULLuk BÂZÂRı
HAKk’tan HAKk’a HAKk DİYÂRı
->YARım NEFES>KULLuk KÂRı
->YARIdan ->YARI-ya KUR'ÂN!.

Resim

RAHMÂN NEFHAsında NEFES
->KÜLLî ŞEYyi İLe->HERKES
ŞAHDAMARdan ->İÇteki SES
BERİden ->BERİ-ye KUR'ÂN!.

Resim

--->VELÂYet-te --->ÂLİ ŞÂHı
HAKK SÖZ-SES RASÛLuLLAHı
“ALLAH AŞKI”n ->YEDuLLAHı
DİRİden --->DİRİ-ye KUR'ÂN!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..
kerremallahu vechehu…


Resim

KÛN ->feyeKÛN ->AŞK KiTÂBı
BEYtü’r-RABB CÂN CÂNÂN KABı
->SEBEB<->SonUÇun->CEVÂBı
->SORUdan ->SORU-ya KUR'ÂN!.

Resim

MuhaMMedî GÜL ->kOKUnur
KUR'ÂN OKU!.rsa -->OKUnur
->TERTEMiZ OLAN ->dOKUnur
->DURUdan ->DURU-ya KUR'ÂN!.

Resim

KUL İHVÂNim ->Yâ-SÎN-Lerin
->İNSÂNoğLu ve --->CİNLerin
HAKk KUBBESİn -->GELİNLerin
SÜRÜ-den ---> SÜRÜ-ye KUR'ÂN!.


21.06.17 12:33
brsbrsmm.. tktktrstkkmddvrÂNnn..



KÂR-ü-BELÂ ÇÖLÜ ->KUR'ÂN
BİZ BİR-İZ BÜLBÜLÜ KUR'ÂN
->RABB’ımın ->RIZA REYHAsı
AŞK GÜLÜmün>GÜLÜ KUR'ÂN!.


Resim

Resim KELÂMuLLAH:

إِنَّهُ لَقُرْآنٌ كَرِيمٌ
"İnnehu le Kur’ÂNun kerîm (kerîmun).: Muhakkak ki O, gerçekten Kerîm olan Kur’ÂN’dır (Kur’ÂN-ı Kerim’dir).” (Vâkıa 56/77)

فِي كِتَابٍ مَّكْنُونٍ
"Fî kitâbin meknûn (meknûnin).: Mahfuz (korunmuş) olan bir Kitap’tadır (Levhi Mahfuz’dadır).” (Vâkıa 56/78)

لَّا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ
"Lâ yemessuhû illâ’l- mutahherûn (mutahherûne).: O’na, tahir olanlardan (maddî ve manevî arınanlardan) başkası dokunamaz.” (Vâkıa 56/79)

Mutahharûn: Tahir olanlar, arınmış olanlar, maddî (fizik vucudu abdestli olanlar ) ve manevî (şirk, şüphe, inkâr düşüncelerinden) temizlenmiş olanlar
Tahir: Temiz. Pâk. Abdesti bozacak veya guslü icab ettirecek şeylerden birisiyle özürlü olmayan. Zâhir ve Bâtında bütün ayıp ve kirlerden temiz, pâk olduğu için Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimize de bu isim verilmiştir..


Resim Şe’ÂNuLLAH:

ResimŞimdi şu ÂN -> Şe’ÂNuLLAH SeBBeHası: YENiden YARATış NEFHAsı..:

يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---Yes’ eluhu men fi’s- semâvâti ve’l- ard(ardı), kulle yevmin huve fî ŞE’Nin.: Göklerde ve yerde olanlar, O’ndan isterler (dilerler). O hergün (her an) bir şe’n (ayrı bir tecelli, yeni bir oluş) üzerindedir.” (Rahmân 55/29)

İnsanoğlu aklı için gerçekte kendi kimlik-kişilik hüviyeti şu ÂNda Aldığı ya da verdiği NEFESten ibârettir ki o bile sınırlı-sorumludur.. Ne geçene ne de gelene hükmü geçemez veyok hükmündedir.
Esas mesele, tevhid tekemmülünde mâsivâ başının yok olması fenâ bulmasıdır..

Şimdi şu ÂN her ÂN Şe’ÂNuLLAHta Küllî Şeyini yeniden “bu, şu, o” şeyleri olarak yaratıp durmakta olan da olandan başka “O” yoktur TEK-BİRdir.. Lâ Huve İllâ Huu!.”
Mutlak Vâcibu’l- VüCÛD ZÂTı ve gözüken NÛRuLLah zuhuru mevCÛDdur ki aklın kesrette varlık-şirket olarak gördüğü ASLında Vahdettir.. sen de anla veellerini Şirktenyıka-temizle..


اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---ALLÂHU NÛRU’s- SEMÂVÂTİ ve’l- ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh (mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh (zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr (nârun), NÛRUN ALÂ NÛR (nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhu’l- emsâle li’n- nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm (alîmun): ALLAH, GÖKLERİN ve YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misâli, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) NUR üstüne NURdur. ALLAH, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. ALLAH insanlar için örnekler verir. ALLAH, her şeyi bilendir.
(Nûr 24/35)


Resim KİŞİnin ResimAKLen ResimNefsen ResimKalben ResimRûhen ResimMuhaMMedî OLuşu:

Şerîat-ı MuhaMMedîyyesi,
Tarikat-ı MuhaMMedîyyesi,
Mârifet-i MuhaMMedîyyesi,
Hakikat-i MuhaMMedîyyesi her kişinin ÖZünde fitraten mündemiçtir/indimac eden, dürülüp sarılan, içine sokulmuş olandır. İçine alınmış olandır.

Piriz gibi, herkesin HİLKıyetinde-Yaratılış Proğramında ve ÖZ-ünde HAZIR beklemektedir...


HaLK, HAKK TeÂLÂ’nın Sîretinin Sûretidir veTüMM ESMÂdan ibâret OL-ÂN AKLı sebebiyle en Muhteşem NOKtadaki İnsÂNoğLununun Yüzünde HAKk Yazar.. “OKU!”yana.. GÖRene var!.. KÖRe ne var?.
İnsÂNoğLu ki, Rahîmiyyetten doğan Rahmâniyyet gÖLgesidir-Nefhasıdır..


ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ

Resim---Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumu’s- sem’a ve’l- ebsâre ve’l- efidete, kalîlen mâ teşkurûn (teşkurûne).: Sonra onu “SEVİYELedi/düzeltip bir biçime soktu” ve ona RUHundan ÜFLedi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?”
(Secde 32/9)

Rahîmiyet ve Rahmâniyet vasıfları vardır.. Rasûlullah sallALLAHu aleyhi ve sellem de Rahîmiyet Rasûlullah sallALLAHu aleyhi ve sellem in ÜMMÎ-liğidir.. Rahmâniyet ise, Rasûlullah sallALLAHu aleyhi ve sellem “Rusûliyyet”idir..
Vahiy akıl yâni aklın gelişi naklin gelişi aklın aktarma gelişi naklin direk kendinde kalışı Rahmâniyettir.. Zâten “Rahmân Nefhasından üfürdük” buyuruyor ALLAHu zü’l- Celâl.. “Rahmânı verdik” buyurmuyor.. Nefha ettik.. Nasıl etti?. Bir bak nasıl ediyor.. “ALLAHa ve Rasûlüne teslim ol!.”-u bir oku, bir daha bak nasıl nefha ediyormuş.. nefha etti de.. o zaman etti de.. iyi de şimdi etmiyor mu?. Ne demek her ÂN Şe’ÂN Oluş iyi ANLAmalıyız İnşâ ALLAHu TeÂLÂ!..

Âdem aleyhi’s-Selâm’ı topraktan yaratıp rûhumuzdan üfürdük .. Âdem Rahimiyyetine RÂHMAN nefhasını üfürdük ki HaVVa Rahimiyyet TARLAsının TOHUMUdur ilelebed..


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “ALLAH celle celâluhu ÂDEM’i KENDİ Sûretinde yaratmıştır” buyurmuştur.
(Buhar’i; Müslim; İ. Ahmed; Feyzu’l- Kadir c:III shf:447)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Mü’minin kalbi Rahmanın iki parmağı arasındadır” buyurmuştur.
(İbn. Hanbel; Müsned, 11/173, IV/419)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şüphesiz ki, bütün Âdemoğullarının kalbleri bîr kalb gibi Rahmân’ın parmaklarından iki parmak arasındadır. Onu dilediği yere çevirir.” Buyurduktan sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “ALLAHım! Ey kalbleri çeviren! Bizim kalblerimizi taâtına çevir!” diye duâ etmiştir.
(Müslim, Sahih, Kader bölümünde)



Resim


AN-ım MaHKuM O-NûR-una
SîNe TÛRu-mda SÛR-una
CeZB ET RUH-um HuZuRu-na
Es SALLat u ves- SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..



قُلِ ادْعُواْ اللّهَ أَوِ ادْعُواْ الرَّحْمَنَ أَيًّا مَّا تَدْعُواْ فَلَهُ الأَسْمَاء الْحُسْنَى وَلاَ تَجْهَرْ بِصَلاَتِكَ وَلاَ تُخَافِتْ بِهَا وَابْتَغِ بَيْنَ ذَلِكَ سَبِيلاً
Resim---Kulid’ullâhe evid’u’r- rahmân (rahmâne), eyyen mâ ted’û fe lehu’l- esmâu’l- husnâ, ve lâ techer bi salâtike ve lâ tuhâfit bihâ vebtegı beyne zâlike sebîlâ (sebîlen) :De ki: "İster “ALLAH” deyin, ister “RahmÂN” deyin. Hangisini deseniz olur. Çünkü en güzel isimler O'na hastır." Namazında yüksek sesle okuma; onda sesini fazla da kısma; ikisinin arası bir yol tut!.
(İsrâ 17/110)



ResimMuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!..

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Kur'ÂN-ı Kerîm!.

İLLİYyîN ARŞI-na ATıLan
->ESFELin>BİZe SATıLan
Şimdi>Şu ÂN ->ARAtıLan
HAKkın HAYRın İZİ Kur'ÂN!.


Resim

SeHeRde->SÎNE SAZımız
ARZ-dan ARŞ-a AVAZımız
->ENÂLLAHu ->NiYÂZımız
NAHNU NÂZI-n BİZi Kur'ÂN!.


Resim

VâHiDu’L- KAHHÂRın HÜRRü
EL BERRu’L- BÂRinin ->BİRRi
CihÂN CEMMü’L- CEM’in CERRi
AŞKın ->BİZ BİR-İZi ->Kur'ÂN!.


Resim

TEMiZ dOKun ->dOKUnursun
GÜLün>kOKU ->kOKUnursun
“ÖZ”den ->OKU ->OKUnursun
->DİRİ EYyLer -->SİZi Kur'ÂN!.


Resim

KENDİni BİLince İNSÂN
RABBini BİLip ->İNANAN
SONsuz NEFiSte YAŞANAN
->ÖMÜRLERin ÖZü>Kur'ÂN!.


Resim

ÂNda>TEK-BİR>DÜNü-GÜNü
HAKk GÖSTERir GÖRDÜĞÜNü
->KALB İLe KAFA->DÜRBÜNü
->GÖREN GÖNÜL GÖZü Kur'ÂN!.


Resim

Kur'ÂN her ÂN ki->YAŞANAN
AŞKta>YAŞAnmayan>YALAN
YAKANLa>YAKILAN->YANAN
->“AŞK ATEŞİ”n>KÖzüKur'ÂN!.


Resim

ŞE’ÂNuLLAHın ->NEŞEsi
SÜNNETuLLAHIn ->NEFESi
RAHMeten Li’L- ÂLeM->SESi
RABBu’L- ÂLeM SÖZü Kur'ÂN!.


Resim

ŞUUNâtta ->Şe’ÂN ŞEVKin
KÂİNÂtta ->SÜNNet SEVKin
ZUHURatta ->ZITLar ZEVKin
İNİŞ<->ÇIKIŞ->DÜZü Kur'ÂN!.


Resim

KuL İhvÂNim>Kur'ÂN DİRİ
DİRİ HARFLerin->HERBİRİ
“NAKL”in ->İLÂHî TEK-BİRİ
“AKL”ın -->İKİ YÜZü Kur'ÂN!.


17.07.17 14:49
brsbrsmm..devlthastanesikızılayfiziktdvi..



Resim

CERR.: ÖZdeki RuBuBiyyet-RüsûLLiyyet BİZ BİR-İZ CEM-Liği
BİRR.: ÖZdeki RuBuBiyyet-RüsûLLiyyet BİZ BİR-İZ BİLE-Liği
HÜRR.: ÖZdeki RuBuBiyyet-RüsûLLiyyet BİZ BİR-İZ HAKikatı..


El Berru:
Resim
El Bâriu:
Resim

El Bârru:
Resim

El Vâhidu:
Resim

El Kahhâru:

Resim



MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

GÖRdüğü Postundan TANır
İnsÂNoğLu ->Kurt-kOYUNu!.
ECEL Yok ->EMEL Var SANır
Lehvun - Lâibun ->OYUNu!..


ZEVK8449

SONsuza SALdıran NEFSin ->Hev - HeveS EMELinden
Fırsat BUL!.amaz.. ->HABERsiz ->AYak UCu ECELinden

Nefs RESÛLuLLAH’ı DUY!.mazsa
->KELÂMuLLAH’a -->UY!.mazsa

HESÂBa ÇEK!.iLir Bir GÜN!.->KURTUL!.amaz HAKk ELİnden!.


23.09.17 20:21
03 muharrem 1439
kozyatğısümersitealperistANbuL..



ResimLehvün-LÂibun” sAHhası..:

إِنَّمَا الحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَإِن تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ أُجُورَكُمْ وَلَا يَسْأَلْكُمْ أَمْوَالَكُمْ
Resim---İnneme'l-hayâtu'd-dunyâ lâibun ve lehv(lehvun), ve in tu’minû ve tettekû yu’tikum ucûrekum ve lâ yes’elkum emvâlekum: Gerçekten dünyâ hayâtı, ancak bir oyun ve tutkulu bir oyalanmadır. Eğer îman ederseniz ve sakınırsanız, O, size ecirlerinizi verir ve mallarınızı da istemez.
(MuhaMMed 47/36)

Resim

‘İbâdet günidir sohbet demidür
Nefsiñ hevâsına irüp yetilmez..


ÜMMÎ SİNAN kaddesallahu sırrahu..

Bu Şehâdet Âleminde Vaktini bilirsen, Rabbu’l- ÂLemîn’e ibâdet ve Resûlullah sallallahu aleyhi veselleme Hasbî Hizmette sohbet günüdür her ÂNın.
Yoksa Nefsiyin Dünyaya dönük hevâ ve heves EMELLerinin peşinde koşarken ECEL seni yakalar alır götürür hesaba..


ECEL YAKın >EMEL UZAK:

Resim

EMELL -> ECELL -> teCELLîsi -> N ki???...

Resim---Abdullah İbni Mes'ud radiyallahu anhu: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir dörtgen şekli çizdi. Bu şeklin ortasına da bir çizgi çizdi. Bir çizgi de dörtgenin dışına çizdi. Sonra ortadaki çizgiyi başka çizgilerle (dâirelerle) çevirdi ve şöyle buyurdu: "İşte bu (dörtgenin ortasındaki çizgi) insandır. Bu da (dörtgen) insanoğlunu kuşatan ecelidir. Ortadaki şu çizgi insandır. Şu çizgiler de onun kaderidir, birinden kurtulursa diğeri ona dokunacaktır. Dışardaki çizgi ise emeldir..." buyurmuştur.
(Buhârî, Rikak 4; Tirmizî, Kıyâmet 22/2454)

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

AHmak Gibi BAKma ÖyLe!
Her BİR yÖNe ŞöyLe BöyLe
Yâ Sîn =>Eyy SeN!”sin Sen
Şu ÂN>Şe'ÂN=>HAKK
-ı SÖYLE!..


Resim

EL VELîYyu’L- MevLÂsın BiL
EL KERîM KEVSER TASın BiL
MuHaMMeDî MAHŞERin KuR
ELESt BEZMİ’n>İKRÂ!.sın BiL!.


EL KuR'ÂN-ı KeRîM!.

EZEL-EBED =>“ELiF BA”-sı
=>YEDi VAKtin =>FÂtiHAsı
ZEVkLer ZEVkin KevsER TASı
AŞK-ın =>EKMEk AŞı Kur'ÂN!.

Resim

SIRR SÜZgeci BÂTıL-ŞER’in
HAKk KAPIsı=>KÜLLî YER’in
ELESt BEZMin AŞK MAHŞERin
KÛN feyeKÛN BAŞı =>Kur'ÂN!.

Resim

EL KERîM =>KeLÂMuLLAHı
SÖZe =>SES RESÛLuLLAHı
GÜNEŞe =>IŞIk YEDuLLAHı
AŞKın YÜZÜk KAŞı=>Kur'ÂN!.

Resim

NÂZda =>ALLAH’ın ÂŞığı
=>EZELden =>EBED EŞiği
=>NiYÂZda>NAKiL BEŞiği
AKLın MeZÂR TAŞı Kur'ÂN!.

Resim

KuL İhvÂNim DermÂN DERde
AKL’a =>HeVÂ-HEVES PERde
ISsız->SESsiz =>SEHERLERde
=>GÖZLerimin YAŞı =>Kur'ÂN!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..



05.04.18 07:38
brsbrsm..aosönmezonklojihstÂNesi..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

İKRa’ OKU!
İKRa’ kOKU!
İKRa' senSÎN

ResimİKRa' dOKU!.


Resim


KELÂMuLLAHı=>ANLA=>OKU
İÇin->DIŞın =>HAKk-La dOKU
RESÛLuLLAH RAVZAsı'n =>GİR
REYHÂN KOKan=>RÛH-un kOKu!.


ZEVK 8875

=>Nİce YILLar=>KİBiR İLe=>ÖMRÜMÜz=>ÖRDük VAYyLeNÂ
BAŞa GELdi =>GELmez İŞLer =>BiZ NELer GÖRDük VAYyLeNÂ
RABB’in KELÂMuLLAH SÖZÜn =>HEYyHate HEYyHat DUYmadık
RESÛLuLLAH=>KELÂM SESİn =>VEYL OLsun DUYup=>UYmadık
HAKk EREN SELÂM NEFESİn=>GÖRmedEN=>KÖRDük VAYyLeNÂ!.


30.05.18 21:44
brsbrsm..tktktrastkkmdedvrÂNnn..


BENzetme SAKın=>SIGıRa
HEYhâte HEYhât =>SAGıRa
KULağı-na KURşun DÖKmüş
DUYmaz =>RABBısı ÇAGıRa!.


Resim

هَيْهَاتَ هَيْهَاتَ لِمَا تُوعَدُونَ
Resim---"Heyhâte heyhâte limâ tûadûn (tûadûne).: Heyhât/Yazık, yazık size vaadedilen şeye.” (Mü'minûn 23/36)

وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِّنَ الْجِنِّ وَالإِنسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لاَّ يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لاَّ يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لاَّ يَسْمَعُونَ بِهَا أُوْلَئِكَ كَالأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُوْلَئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ
Resim--- “Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîran minel cinni vel insi lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehum âzânun lâ yesmeûne bihâ, ulâike kel en’âmi BELHUM eDALLUn ulâike humul gâfilûn(gâfilûne):Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. ONLAR HAYVANLAR GİBİDİR. HATTA DAHA ÇOK DALÂLETTE-dirler-Sapıktırlar.. İşte onlar, onlar gâfillerdir.” (A’râf 7/179)


Resim
Kur'ÂN-ı Kerîmimizde, VEYL/Yazıklar OLsun Âyet-i Celîleri.:

Veyke.: Vay, hayret.: Kasas 28/80..
Veylatâ: Yazıklar OLsun bana!.: Mâide 5/31; Hûd 11/72; Enbiyâ 21/97; Furkân 25/28..

Veylatenâ: Vay halimize!.: Kehf 18/49..
Veylenâ: Yazıklar OLsun bize!.: Enbiyâ 21/46,97; Kalem 68/31; YâSîn 36/52; Sâffât 38/20..

Veyleke.: Yazıklar olsun sana!.: Ahkâf 46/17..
Lekumu’l- Veylu.: Yazıklar OLsun Size.!.: Enbiyâ 21/18..
Veyleküm.: Size yazıklar olsun.!.: TâHâ 20/61; Kasas 28/80..

Veylü'l- lehüm : Yazıklar Olsun onlara.!.: Bakara 2/79..

Veylül li'l- kafirine.: Yazıklar Olsun kâfirlere.!.: İbrâhim 14/2..
Veylül lillezine keferu.: Yazıklar Olsun kâfirlere.!.: Sâd 38/27; Meryem 19/37; Sâd 38/27; Zâriyât 51/60..

Veylün li’l- müşrikin.: Yazıklar Olsun müşriklere.!.: Fussilet 41/6..

Veylun li kulli humezetin lumezetin.: Arkadan çekiştirmeyi ve kaş-gözle alay etmeyi alışkanlık haline getirenlerin hepsinin vay haline!.: Hümeze 104/1..

Ve Veylun lillezîne zalemû.: Yazıklar Olsun zâlimlere!.: Zuhrûf 43/65..

Fe Veylun yevme izin li’l- mukezzibîne..: İşte o gün, yalanlayanların vay haline!. Tûr 52/11..
Veylun yevme izin li’l- mukezzibîn..: O gün, yalanlayanların vay haline.: Mürselât 77/15,19,24,28,34,37,40,45,47,49; Mutaffifîn 83/10; Mürselât 77/49..

Veylun li kulli effâkin esîm.: Bütün yalancı günahkârların vay haline. Câsiye 45/7..

Fe veylun li’l- kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâhi.: Allah’ın zikrinden kalbleri kasiyet bağlayanların vay haline!.: Zümer 39/22..

Veylun li’l- mutaffifîn.: Eksik ölçenlerin (ve eksik tartanların) vay haline.: Mutaffifîn 83/1..

Fe veylun li’l- musallîn.: İşte o namaz kılanlara yazıklar olsun!.: Mâûn 107/4..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

AKIL ResimNAKLin GÖLgesidir-KAFESidir
NAKİL Resim>AKLın SIRR SESidir-NEFESidir..


NAKİLsiz AKILLı HAM AHMAK’ın Resim
BEDELLi KIYASLı ŞARTLı SEBEB SonUÇu KIBLEsi PARA PUTUdur,
ResimKULa KULLuk MEÇHULUdur..

NAKLen AKLen HAKk ÂŞIK’ın Resim
BEDELsiz KIYASsız ŞARTsız SEBEBsiz SonUÇ KÂBEsi KARA KUTUdur,
ResimHER HÂLde HAKk’ın KULUdur..

AKIL ResimŞE’ÂNuLLAH’ın KÂiNÂt Kur'ÂNı
NAKİL ResimSUBHÂNALLAH’ın SALtaNÂt Kur'ÂNı..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

BULut gibi GERÇen ÂNLar
AKLIn OYUNu>ZamÂNLar
UYAN ARTık KuL İhvÂNim
HAKk’ı UYANANLar ANLAr!.


ZEVK 8696

ULU CÂMİ’de Kur'ÂN-La =>İSRÂ İZi =>KEHF GÂRI’na
BERDEN SELÂMen EYyLedik NiYÂZ NÛRu NÂZ NÂRI’na
KELÂRMuLLAH’ı DUYanda
RESÛLuLLAH’a =>UYanda
SIRR-ı SIFIR SIRF SIRATı =>HÂLde=>HİRÂ DiYÂRI’na..

05.02.18 15:41
brsbrsm..ulucâmiöğlesalât haknLtlfnn..


Resim


ATLadık NÂR-ı İBRAHîM-e
->CeNNet İÇİn YANdık GÜLüm.:

İBRAHîMî NÂR’ın -> “BERdEN SeLÂM-ÂN”-ı.. “Berden seLÂM” et..

قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ
Resim ---Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrahîm (ibrahîme): "Ey ateş! İbrâhim için serinlik ve esenlik ol!" dedik.” (Enbiyâ 21/69)


MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

AHMAk ARAr->NEdEN nİÇin
=>OYUNcağı=>HEPin hİÇin

=>MuhaMMedî ÂŞIKLar İÇin
RABB SÖZü =>RASÛLün SESi
=>KUR'ÂN İLe>COŞsun>İÇin!.


Resim

Yâ HAYy ALLAH!.
KELÂMuLLAH!.
RESÛLuLLAH!.


İNSÂN OKU!rsa =>KUR'ÂNı
KUR'ÂN OKU!rsa =>İNSÂNı
TANımışsa =>CÂN>CÂNÂNı
İNSÂN=>MURADın ALmıştır!.


Resim

ŞİMdi Şu ÂN=>ŞE’ÂNuLLAH
SUBHÂN SÖZü KELÂMuLLAH
REHBERiyse =>RESÛLuLLAH
=>SÎNE SAZInı =>ÇALmıştır!.


Resim

RABB’ın DUYarsa =>ÖZÜyLe
RESÛL’e UYarsa =>SÖZÜyLe
=>SÎNE SUYUnu =>GÖZÜyLe
DAMLA->DERYÂ-ya DALmıştır!.


Resim

KUR'ÂN’a =>NEFSin VERİRse
ANLAr ki =>HAYyat=>ELBİse
=>SoN NEFESi=>TEVHİD İSe
GERİye ==>MASAL KALmıştır!.


Resim

=>KUR'ÂN ŞİFÂ SARKAÇıyLa
=>RESÛLuLLAH==>İLÂCIyLa
=>DİRİLir=>TEVHİD TÂCIyLa
RÜCÛ’ =>URUC =>MİR’ÂCIyLa
HAKk NÛRUn>HAKk’a SALmıştır!.


Resim

HAKiKAt-a=>HAKLa ULAŞaN
=>KUR'ÂN-La>AKLa ULAŞaN
=>AKLıyLa =>NAKLe ULAŞaN
=>GÖNÜL GÖZÜnü>DELmiştir!.


Resim

KİM ki=>KUL OLdu=>ALLAH’a
=>EL VERdi =->RESÛLuLLAH’a
==>EHL-i BEYte==>ALİ ŞÂH’a
=>HAKk KAPISIna=>GELmiştir!.


Resim

TERCiH>TEVHiD GÖSTERiLen
“KUR'ÂN SIRATI”na>SERiLen
ÖLMEden =>ÖLüp =>DİRİLen
“CÂN CENÂZEsi”n =>KILmıştır!.


Resim

ŞEHVEt ATEŞi =>SÖNeNLer
ŞEHÂDEt YÖNÜn>YÖNeNLer
fASLın =>ASLı-na DÖNeNLer
VAKTin>RABB’ini=>BİLmiştir!.


Resim

KUR'ÂN’sız=>KAŞ-GÖZ EDEmez
RABB’den BAŞka =>ÖZ EDEmez
HAKk KELÂMsız =>SÖZ EDEmez
=>DİLİ-ni=>DİLİM =>DİLmiştir!.


Resim

ZÂHiR-BÂTıN =>RABB’i İLe
KELÂMuLLAH =>NAHNU BİLe
=>CEVR-i CihÂN->ÇARk-ı ÇİLe
=>“SÎNE PASI”-nı =>SİLmiştir!.


Resim

“OLur!. OLmaz!.”ı=>N’OLmuştur
OLsun!. OLmasın!. =>SOLmuştur
=>SÎNEsi =>HAKk-La DOLmuştur
=>OLANLar=>HAKk’tan OLmuştur!.


Resim

İLİM=>İLMek=>DOKU!.uşmuşLar
RABB REYHÂNI-n KOKU!.uşmuşLar
=>KUR'ÂN İLe ==>OKU!.uşmuşLar
KELÂM =>KALBİne ==>DOLmuştur!.


Resim

RABBî TEKViN =>YÜCe ALLAH
HABLi’L- VERîD =>RESÛLuLLAH
YOL GÖSTERmiş=>KELÂMuLLAH
AGYÂR BAĞLarın==>YOLmuştur!.


Resim

KELÂMuLLAH.. YÛNUS HÛT’u
TAHKiK TEVHiD>KALBî KUTu
MUTu KABLe =->En teMUT-u
ÖLÜ =>DİRİLmez>ÖLmüştür!.


Resim

CÂN KUŞu Şu =>KANLı KAB’a
=>HAKİKat-ı MiM->MERHABa
=>ŞAHDAMARI’ndan AKRABa
İNSÂN ÖZÜ-nde=>BULmuştur!.


Resim


KUR'ÂN-La YÜZün YUYANLar
=>RESÛLuLLAH’a=>UYANLar
ÖZÜ =>KUR'ÂN’ı=>DUYANLar
RÜKû>SECDe=>BÜKÜLmüştür!.


Resim

KUL İHVÂNim =>KUR'ÂN SÖZün
=>RESÛLuLLAHı GÖRdü->GÖZün
HAKk ÂŞIKLar =>ANLar =>ÖZün
BELki=>AHMAKLar =>GÜLmüştür!.


celle celâlihu..
aleyhumusselâm..



12.03.19 02:12
brsbrsam..tktktrstkkmzthremrsrrrseherlerimm..




Resim


=>KUR'ÂN ŞİFÂ SARKAÇıyLa
=>RESÛLuLLAH==>İLÂCIyLa
=>DİRİLir=>TEVHİD TÂCIyLa
RÜCÛ’ =>URUC =>MİR’ÂCIyLa
HAKk NÛRUn>HAKk’a SALmıştır!.:


Şifâ; devâ demektir. Şifâ; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir..


Resim KUR'ÂN-I KERÎMde ŞİFÂ.:

Şifâ kelimesi, Kur'ÂN-ı Kerîmde 6 âyette geçmektedir.:

قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللّٰهُ بِاَيْد۪يكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنْصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِن۪ينَۙ
Resim---“Kâtilûhum yu’ażżibhumu(A)llâhu bi-eydîkum veyuḣzihim veyensurkum ‘aleyhim veYEŞFİ sudûra kavmin mu/minîn(e).: Onlarla çarpışınız. ALLAH, onları sizin ellerinizle azablandırsın, hor ve aşağılık kılsın ve onlara karşı size zafer versin, mü'minler topluluğunun göğsünü ŞİFÂya kavuştursun.” (Tevbe 9/ 14)

وَيُذْهِبْ غَيْظَ قُلُوبِهِمْۜ وَيَتُوبُ اللّٰهُ عَلٰى مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ
Resim---“Veyużhib ġayza kulûbihim(k) veyetûbu(A)llâhu ‘alâ men yeşâ(u)(k) va(A)llâhu ‘alîmun hakîm(un).: Ve kalblerindeki öfkeyi gidersin. ALLAH dilediğinin tevbesini kabul eder. ALLAH bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe 9/ 15)

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَٓاءٌ لِمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِن۪ينَ
Resim---“Yâ eyyuhâ-nnâsu kad câetkum mev’izatun min rabbikum ve ŞİFÂun limâ fî-ssudûri vehuden verahmetun lilmu/minîn(e.: Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt, sinelerde olana bir ŞİFÂ ve mü'minler için bir hidâyet ve rahmet (Kur'ân) geldi.” (Yûnus 10/57)

ثُمَّ كُل۪ي مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ فَاسْلُك۪ي سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلًاۜ يَخْرُجُ مِنْ بُطُونِهَا شَرَابٌ مُخْتَلِفٌ اَلْوَانُهُ ف۪يهِ شِفَٓاءٌ لِلنَّاسِۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Resim---“Śumme kulî min kulli-śśemerâti feslukî subule rabbiki żululâ(en)(c) yaḣrucu min butûnihâ şerâbun muḣtelifun elvânuhu fîhi ŞİFÂun linnâs(i)(k) inne fî żâlike leâyeten likavmin yetefekkerûn(e).: Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece RABBinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir ŞİFÂ vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir âyet vardır.” (Nahl 16/69)

وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْاٰنِ مَا هُوَ شِفَٓاءٌ وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِن۪ينَۙ وَلَا يَز۪يدُ الظَّالِم۪ينَ اِلَّا خَسَارًا
Resim---“Venunezzilu mine-lkur-âni mâ huve ŞİFÂun verahmetun lilmu/minîne(ﻻ) velâ yezîdu-zzâlimîne illâ ḣasârâ(n).: Kur'ÂN'dan mü'minler için ŞİFÂ ve rahmet olan şeyleri indiriyoruz. Oysa o, zâlimlere kayıplardan başkasını arttırmaz.” (İsrâ 17/82)

وَاِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْف۪ينِۖ
Resim---“Ve-iżâ meridtu fehuve YEŞFÎN(i).: “Hastalandığım zaman bana ŞİFÂ veren O'dur;” (Şuarâ 26/80)

وَلَوْ جَعَلْنَاهُ قُرْاٰنًا اَعْجَمِيًّا لَقَالُوا لَوْلَا فُصِّلَتْ اٰيَاتُهُۜ ءَاَۭۘعْجَمِيٌّ وَعَرَبِيٌّۜ قُلْ هُوَ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا هُدًى وَشِفَٓاءٌۜ وَالَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ ف۪ٓي اٰذَانِهِمْ وَقْرٌ وَهُوَ عَلَيْهِمْ عَمًىۜ اُو۬لٰٓئِكَ يُنَادَوْنَ مِنْ مَكَانٍ بَع۪يدٍ۟
Resim---“Velev ce’alnâhu kur-ânen a’cemiyyen lekâlû levlâ fussilet âyâtuh(u)(s) e-a’cemiyyun ve ’arabiy(yun)(k) kul huve lilleżîne âmenû huden ve ŞİFÂ/(un)(s) velleżîne lâ yu/minûne fî âżânihim vakrun ve huve ‘aleyhim ‘amâ(en)(c) ulâ-ike yunâdevne min mekânin ba’îd(in).: Eğer biz onu A'cemi (Arapça olmayan bir dilde) olan bir Kur'ÂN kılsaydık, herhalde derlerdi ki: “Onun âyetleri açıklanmalı değil miydi? Arap olana, A'cemi (Arapça olmayan bir dil)mi?” De ki: “O, iman edenler için bir hidâyet ve bir ŞİFÂdır. İman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık vardır ve o (Kur'ÂN), onlara karşı bir körlüktür. İşte onlara (sanki) uzak bir yerden seslenilir.” (Fussılet 41/44)



Resim RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellemde ŞİFÂ.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İki ŞİFÂ vardır bunun biri BALdır, diğeri Kur’ÂN-ı Kerim’dir.” buyurmuştur..
(İbn Mâce, Tıp, 7.)

Resim---Usame bin Şüreyk radiyallahu anhu şöyle dedi: “Nebî sallallahu aleyhi vesellem sahabeler ile beraber iken geldim. Onlar Nebînin yanında başlarının üzerinde kuş varmış hareket ettiklerinde uçacakmış gibi idiler. Onlara selâm verip oturdum.
Civar köylerden bedevi Araplar geldi ve: “Yâ Rasûlallah, hasta olduğumuzda tedâvi olalım mı? dediler.
Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem:”Evet, tedâvi olunuz zirâ ALLAH yarattığı her derde deva yaratmıştır. Ancak ihtiyarlık müstesnâdır.”
buyurdu..
(Ahmed 4/278, Ebu Davûd 3855, Tirmizî 2039, İbni Mâce 3436.)

Resim---Ebu Hureyre radiyallahu anhu: “Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAH indirdiği her derde mutlaka ŞİFÂ da indirmiştir.” buyudur..
(Buharî, 5720.)

Resim---Osman bin Ebi’l-Âs radiyallahu anhu şöyle dedi: “Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e, müslüman olduğum günden beri vücudumda hissettiğim bir rahatsızlığı şikâyet ettim.
Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem bana: “Vücudunun ağrıyan yerine elini koy ve üç kere:
بِسْمِ اللهِ
ALLAH’ın ismiyle, de ve yedi kere de:
أَعُوذُ بِعِزَّةِ اللهِ وَقُدْرَتِهِ مِنْ شَرِّ مَا أَجِدُ وَأَحَاذِرُ
ALLAH’ın adıyla. Hissettiğim ağrının ve hissedeceğim ağrının şerrinden, ALLAH’ın izzet ve kudretine sığınırım de”
buyurdu..
(Müslim, 2202/67.)

Resim---Aişe radiyallahu anha Annemiz.: Şöyle dedi: “Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, âilesinden bir kimse hastalandığı zaman, onun üzerine; Muavvezat’ı okurdu.”
buyurmuştur..

Muavvezatân.: (Muavvezeteyn) Kur'ân-ı Kerim'in son iki Felâk ve Nâs sûreleri. (Dâima okunacak gâyet lüzumlu dersleri verdiği ve her çeşit şerli işlerden ALLAH celle celâlihu'ya sığınmayı tavsiye ve emrettiği için bu isim verilmiştir.)

Resim---Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, sahabeden Abdullah ibn Hubeyb’e: “Akşam ve sabah olunca İhlas, Felak ve Nâs sûrelerini üçer kere oku, onlar her şeye karşı sana yeter.” buyurmuştur..
(Tirmizî, Deavat, 117.)

Resim---Sahabeden Ukbe b. Amir, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bana her namazın arkasından Felak ve Nâs surelerini okumamı emretti”
demiştir. ..
(Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 12; Ebu Dâvûd, Salât, 361.)

Resim---Peygamberimizin eşi Ayşe radiyallahu anha diyor ki: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, her gece yatağa girdiği zaman iki elinin avucunu bir araya getirir, sonra ellerinin içine üfler ve Kul hü vallâhü ahad, Kul eûzü bi rabb’il felakı ve Kul eûzü bi rabbi’n-nasi Sûrelerini okur, sonra elleriyle elini, yüzünü ve vücudunun ulaşabildiği yerlerini mesh eder ve bunu üç defa yapardı.” buyurmuştur..
(Ebu Dâvûd, Edeb, 107.)

Resim---Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yatağına yatacağı zaman, Kul hüvallâhü ahad, Kul eûzü bi–rabbi’l–felak ve Kul eûzü bi–rabbi’n–nâs’ı (Muavvizât’ı) okuyarak ellerine üfler, onları vücuduna sürerdi.” buyurmuştur..
(Buhârî, Daavât 12; Müslim (bu şekliyle yoktur). Ayrıca bk. İbni Mâce, Duâ 15.)

Resim---Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, kendisi veya âilesinden biri hastalandığı zaman (Buhârî, Fedâilü'l-Kur'ân, 14; Müslim, Selâm, 50-51.) ve göz değmesine (Nesâi, İstiâze, 37; Tirmizî, Tıb, 17)karşı muavvizeteyn'i okumuştur. Yatmadan önce üç kere muavvizâtı okumuş, eline üflemiş ve elleriyle bütün vücudunu mesh etmiştir. (Buhârî, Fedâilü'l-Kur'ân, 14.)

Resim---Aişe radiyallahu anha Annemiz.: “Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, hasta ziyâretine gittiğinde yahut bir hasta Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e getirildiğinde şöyle dua ederdi:
أَذْهِبِ الْبَاسَ رَبَّ النَّاسِ، اِشْفِ، وَأَنْتَ الشَّافِي لاَ شِفَاءَ إِلاَّ شِفَاؤُكَ، شِفاءً لاَ يُغَادِرُ سَقَماً
“Ey İnsanların RaBBi! Hastalığını giderip, ŞİFÂ ver. Sen ŞİFÂ verensin. Senin ŞİFÂndan başka hiçbir ŞİFÂ yoktur. Hiçbir hastalık bırakmayacak şekilde ŞİFÂ ver!’” diye dua ederdi.”
buyurmuştur..
(Buharî, 12/5715, Müslim 2191/47, İbni Mâce 3520, Tirmizî.)

Resim---Abdullah ibni Abbas radiyallahu anhuma şöyle dedi: “Nebî sallallahu aleyhi vesellem:”Kim, henüz eceli gelmemiş bir hastayı ziyâret eder de onun yanında yedi kere:
بِسْمِ اللهِ، أَسْأَلُ اللَّهَ الْعَظِيمَ رَبَّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ أَنْ يَشفِيَكَ
: ALLAH’ın adıyla, büyük arşın sahibi yüce ALLAH’tan sana ŞİFÂ vermesini dilerim diye dua ederse, ALLAH o hastayı iyi eder.” buyurdu.”
buyurmuştur..
(Ebu Davûd, 3106; Tirmizî ,2165; Nesaî; Ahmed 1/239.)

Resim---Ebu Said el-Hudri radiyallahu anhu şöyle dedi: “Cebrâil aleyhisselâm, Nebî sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek: “Ey Muhammed! Hastalandın mı?” diye sordu.
Nebî sallallahu aleyhi vesellem’de: “Evet’”dedi.
Cebrâil aleyhisselâm:
بِسْمِ اللهِ أَرْقِيكَ، مِنْ كُلِّ شَيْءٍ يُؤْذِيكَ، مِنْ شَرِّ كُلِّ نَفْسٍ أَوْ عَيْنِ حَاسِدٍ، اَللهُ يَشْفِيكَ، بِسْمِ اللهِ أَرْقِيكَ
: ALLAH’ın ismiyle seni rahatsız edecek her şeyden, her bir canlının zararından hasetçinin gözünden, seni okuyup sana dua ederim. ALLAH sana ŞİFÂ versin. ALLAH’ın adıyla sana dua edip nefes ederim dedi.”
buyurmuştur..
(Müslim, 2186/40; İbni Mâce, 3523.)

Resim---Aişe radiyallahu anha Annemiz.: “Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şu rukye ile rukye yapardı (Yani şu dua ile hastaları okurdu):
أَذْهِبِ الْبَاسَ رَبَّ النَّاسِ بِيَدِ كَ الشِّفَاءُ لاَ كاَ شِفَ لَهُ إِلاَّ أَنْتَ
: Ey İnsanların RaBBi!. Bu hastalığı gider. ŞİFÂ ancak SENin elindedir. Onu SENden başka kaldıracak yoktur.”
buyurmuştur..
(Müslim, 2191/49; Buharî, 12/5768.)

Resim---Aişe radiyallahu anha Annemiz.: “Nebî sallallahu aleyhi vesellem hastaya şöyle rukye yapardı (Yani hastaya şu duayı okurdu):
بِسْمِ اللهِ، تُرْبَةُ أَرْضِنَا، بِرِيقَةِ بَعْضِنَا، يُشْفَى سَقِيمُنَا، بِإِ ذْنِ رَبِّنَا
: "ALLAH’ın ismiyle. Şu bizim yurdumuzun toprağı ile ağzımızın tükürüğüdür. RaBBimiz izniyle hastamız ŞİFÂlanır.”
buyurmuştur..
(Buharî, 12/5768, 5769; Müslim, 2194/54; Ebu Davûd, 3895; İbni Mâce, 3521.)



Resim

KİM ki=>KUL OLdu=>ALLAH’a
=>EL VERdi =->RESÛLuLLAH’a
==>EHL-i BEYte==>ALİ ŞÂH’a
=>HAKk KAPISIna=>GELmiştir!.:



إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim---İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâhe, yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsihî, ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâ: “Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir. (Fetih 48/10)

YeDuLLaH =>Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ELi =>EhL-i Beyt aleyhumusselâm ELi =>Veliyyullah ELin sıkıca ve sadakat ile tut ki, sen de ERENLer gönlüne sahib olmaya nâil olursun.
İşte o zaman sana da REHBER Olur Hidâyet GÜNEŞi Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin IŞIğı HAKk ERENLer kaddesallahu sırrahum..


Resim

ÖLMEden =>ÖLüp =>DİRİLen
“CÂN CENÂZEsi”n =>KILmıştır!.:


Resim--- Mukarreb Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “ Mutü kable en temutu: ÖLmeden önce ÖLünüz!. ” buyurmuştur..
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669.)

Resim

MERHABa.: Şâdlık, neşeli oluş. Genişlik, vüs'at. Müslümanlar arasında bir nevi selâmlaşma kelimesi olup, "rahat olunuz, serbest olun, hoş geldiniz" mânâsında söylenir..


Resim

KELÂMuLLAH.. YÛNUS HÛT’u!.:


فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُل۪يمٌ
Resim---“Feltekamehu-lhûtu vehuve mulîm(un).: Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.” (Sâffât 32/142)

Mulîm.: (elem. den) Elem ve keder verici.
MeLÂMî.: Kınanmış ve ayıplanmışlardan olan. Hükema-i Kelbiyyun.
Kelbiyyun.: MeLâmî Tarikatına mensub olan. Kalenderane yaşamayı alışkanlık haline getirenlere Kelbiye tâifesi veya Melâmiyyun da denir..


Resim

=>ŞAHDAMARI’ndan AKRABa
İNSÂN ÖZÜ-nde=>BULmuştur!.:



وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim --- “Ve lekad halakne!l- insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh (nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min HABLİ’L- VERÎDi :Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)



Resim

RÜCÛ’ =>URUC =>MİR’ÂCIyLa.:

“OLsun!. OLmasın!” Baş BELÂ’mızın “OL-AN”ı ANLAyışta Şe’ÂN ŞuÛru!.
ALLAHu zü’l- CeLÂLin NÛRundan VARettiği-vüCÛD VERdiği ve cÜMMleye ÜMM-ANA OLAN İLK-TeK NûRu!.
SEVen-SEVilen SeBBehâ Devrin-Seyrin-Cevlin-Hayrın-SıRR-ı SıFıR SürÛru!.
Raziyeten URUC’un-Merziyyeten RÜCU’un ->MîM Mi’RACın Olmazsa Olmaz ONURu!.


Şu Şehâdet HAYyatında, her nefsin mutlaka içinde olacağı NEFS Cehennemimden geçebilmesi için TEK-BİR YOL olan ŞERiat-ı Garrâ YOLUnu BİLip-BULup-OLup-YAŞAyarak GEÇip de,
Kalbine NÛR Güneşi Doğarak CÂN EVİnde-Habli’l- VERîDinde ÖZde AKRABAsı CÂNÂNınıyla BİZ BİR-İZ YAŞAma MuhaMMedî Şefâat Şifâsı Şerefine Şâhid olması gerek ki, o zaman gerçek cennet, huri, gılman neymiş hele bir yaşasın ve de, RIDVÂN ->Raziyeten-Merziyyeten BİZ BİR-İZ RIZÂ BÂZÂRı SultÂNı OLsun İnşâe ALLAHu TeÂLLÂ!.


يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
Resim---“Yâ eyyetuhân nefsul mutmainnetu: Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis,” (Fecr 89/27)

ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
Resim---“İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeten: Razı olmuş ve kendisinden razı olunmuş bir halde Rabbine dön.” (Fecr 89/28)

فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
Resim---“Fedhulî fî ibâdî: Gir kullarımın içine!”
(Fecr 89/29)

وَادْخُلِي جَنَّتِي
Resim---“Vedhulî cennetî: Ve cennetime gir!” (Fecr 89/30)


Resim

HAKk NÛRUn>HAKk’a SALmıştır!.:

ZÂT=>Sıfat=>ESMÂ=>EŞYâ..

Esmâdan kasdım bütün esmâlar öğretilmiştir. Neden Esmâ?
Çünkü, ALLAHu zü’L- CeLÂL’in Zâtı kendine mahsustur. AHADî Bilinemezliktedir. Nasıldır, nicedir, ne olmuştur filan yoktur. O, O dur. Sıfatları O’na çok yakındır. Sanki güneş diyelim ki güneş var, güneş en yakın sıfatları. Güneşi olan Isı, Işık vs. geldiği için onları görüyoruz ama neler geliyor ALLAH celle celâlihu bilir. Ultra geliyor başka şeyler. Bir sürü daha bilinmeyen şeyler geliyor. Bu Sıfatlar aşama geçirip Esmâ ve Eşyâ halinde yoğuşmaya başlar..
Bu esmâlar tecellî içerisinde takdir içerisinde maddeye dönüştüğünde, madde olarak gözüktüğünde “EŞY” ismini alır. Bu tıpkı bir integral ile türev gibidir.
EŞYâ=>ESMÂdan, ESMÂ =>Sıfattan, Sıfat =>ZÂT’tan yaratılmıştır.
Bu doğru mudur?. Doğrudur!. “EŞY” dediğimiz Zâhir ÂLeM ki, yerler ve göklerdir. Ve böyle âyet vardır.
Allahu nuru’s- semâvati ve’l- ard..


اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---“Allâhu nûru’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ MISBÂHun, el mısbâhu fî zucâcetin, ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durriyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr (nârun), NÛRUN ALÂ NÛR (nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle li’n- nâsi, vallâhu bi kulli şey’in alîm (alîmun).: Allah, göklerin ve yerin nuru’dur. O’nun nuru, içinde MİSBAH (lâmba) bulunan kandil (ışık saçan bir kaynak) gibidir. Misbah, sırça (cam) içindedir. Sırça (cam), inci gibi (parlayan) yıldız gibidir. Doğuda ve batıda bulunmayan mübarek bir ağacın yağından yakılır. Onun yağı, ona ateş değmese de kendi kendine ışık verir. Nur üzerine nurdur. Allah dilediğini nuruna hidâyet eder (ulaştırır). Ve Allah, insanlara örnekler verir. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir..”(Nur 24/35)


Resim

ŞİMdi Şu ÂN=>ŞE’ÂNuLLAH!.:

الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Resim---Ellezîne saberû ve alâ rabbihim yeteVEKKELÛN (yetevekkelûne).: Ki onlar, sabredenler ve RABLERİNE TEVEKKÜL EDENLERDİR!.” (Ankebut 29/59)

Âmin!. Yâ Muîn Celle Celâluhu!.

Resim

LÂ HUVe İLLÂ HuVe!..

ResimSAHİBimİZ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e, ÂLine, ÜMMetine ->
Es SÂMEDu’s- SeLÂMu’l- CeLÂL celle celâluhu'nun SaLÂT ü SeLÂMı SoNsuz-Sınırsız İLMince OLsun!..



Resim


TÜRKÇESİ: Allahümme innâ nes'eluke becâhi nebîyyike Muhammedin sallallahu Teâla aleyhi ve sellem el mağfirete verrizâ Resim Vel kabule kabulen tâmmen Resim La tekilnâ fihi ilâ enfüsinâ tarfete aynîn yâ ni'mel Mevlâ veya ni'mel Mûcîb Resim Yâ Azîzu yâ Gaffâr Resim Fe inne gufrâne zünûbil halki bi ecmâ'ihim Resim Evvelihim ve âhirihim Resim Ve birrihim ve fâcirihim kekatretin fi bahri cûdikel vasi'illezi la sâhile lehu Resim Fekad kulte ve kavlukel hakkul Mûbin Resim Vemâ erselnâke illâ rahmaten lil âlemîn Resim Ve sallallahu ve selleme alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve Ehl-i Beytihi ettayyibînettâhirîn Resim Ve alâ sâdâtinâ ve aleynâ mâahum vel mü'minîne vel mü'minâti ecmâine. Âmîn.

MÂNÂSI: ALLAH'ım! Senin Peygamberin Muhammed Sallallahu Tealâ Aleyhi Vessellem hürmetine (katındaki i'tibarını vesile edinip) Senden mağfiret (bağışlanma) ve rıza istiyoruz. (diliyoruz)! Ve tam bir kabülünü; O nun hakkında (bu hususunda) nefislerimize göz açıp kapayıncaya kadar çabalama yorgunluğu verme! Ey güzel Sahibimiz ve ey dualarımıza güzel icâbed edenimiz (icâbını yerine getiren RABB'ımız)! EY AZÎZ (gücü yeten, değeri olan) EY GAFFÂR (çokça affeden) Celle Celâluhu! Muhakkak ki cümle halkıyın, evvelkilerin, sonrakilerin, iyilerin, kötülerin günâhını gufran (bağışlama, yarlıgama), Senin sahilsiz genişlikteki (yaygınlıktaki) cömertlik denizinde bir damla değildir! Açık seçik hakk olan sözünle buyurmuştun :
"(Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." (Enbiyâ 21/107)
Ve ALLAH; Efendimiz, Sahibimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e, ailesine, ehl-i beytine ve ashabına tertemiz ve en güzelinden (ayıblardan arınmış) salât-ü-selâm eylesin (salâtımızı O'na ve onlara sılaya vesile kılsın)! Sadatlarımıza (seyitlerimize) ve onlarla beraber bizlere ve mü'min erkeklere ve mü'min kadınların cümlesine de salât-ü-selâm eylesin!. Âmin!


Resim

"BEN" lik "BeLâ!.." mız, EvveL Ahdimiz,
"
BİZ" lik "MİM" inde "Bile"lik buLsun,
"
BİR" lik "Be" sinde Tevhid Noktası oLsun,
Yakînî Kurb Şah damarımızdanda yakın oLsun!..
Tevbe - Rıza - Dua - Şehadet BİZ liğimiz,
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem de buLuşsun!.
YÜCE ALLAH'ımıza Hamd oLsun!.
CÂN KurbÂNımız kabuL ve bereketLi oLsun inşae ALLAHu TeâLâ!.


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

YÜZün GÜZELi-ni>OKu!
SÖZün GÜZELi-ni>OKu!
ZÂHiR-BÂTINda Kur'ÂNı
==>ÖZün GÜZELini OKu!


feyeKÛN=>KERREsi İLe
==>KÂiNÂt KÜRREsi İLe
TüM VüCÛDun İLe Kur'ÂN
HeR HÜCRen>ZERREsi İLe!.


ZEVK 9242

BEZM-i ELESt BELÂ’ SÖZün =>YÜK-ün ÇOk AĞIR İHVÂNim!
RABB’ısın>DUYup>UYmayan =>KULAKLar SAĞIR İHVÂNim!
TERk Et AKLınLa KIYASı
KALBinLe OKu=>KASASı
SEBİLiLLAH =>LİVECHiLLAH==>RABB’ına ÇAĞIR İHVÂNim!.


12.05.19 02:37..
brsbrsm..tktkttrstkkmdecevLÂNnn..


HASBî-HABîBî HİZMEtçi
TEVHiD TABîBî HİZMEtçi
İHVÂNim HALKın GARiBi
HAKk’ın KARîBî HİZMEtçi!.


Resim


وَلِلّٰهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَاَيْنَمَا تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللّٰهِ اِنَّ اللّٰهَ وَاسِعٌ عَلٖيمٌ
Resim---"Ve lillahi’l- meşriku ve’l- mağribu fe eynema tuvellu fe semme vechullah, innallahe vasiun alîm: Ve doğu da ALLAH'ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, ALLAH'ın Vechi (Zât’ı) işte oradadır. Muhakkak ki ALLAh Vâsi’dir (rahmeti ve lutfu geniştir, herşeyi ilmi ile kuşatandır)." (Bakara 2/115)

تِلْكَ الدَّارُ الْآخِرَةُ نَجْعَلُهَا لِلَّذِينَ لَا يُرِيدُونَ عُلُوًّا فِي الْأَرْضِ وَلَا فَسَادًا وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ
Resim---"Tilke’d- dâru’l- âhıratu nec’aluhâ lillezîne lâ yurîdûne uluvven fî’l- ardı ve lâ fesâdâ (fesâden), ve’l- âkıbetu li’l- muttakîn ( muttakîne).: İşte âhiret yurdu; biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız. (Güzel) Sonuç/ Akibet takvâ sahiblerinindir.” (Kasas 28/83)

مَن جَاء بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ خَيْرٌ مِّنْهَا وَمَن جَاء بِالسَّيِّئَةِ فَلَا يُجْزَى الَّذِينَ عَمِلُوا السَّيِّئَاتِ إِلَّا مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Resim---"Men câe bi’l- haseneti fe lehu hayrun minhâ ve men câe bi’s- seyyieti fe lâ yuczellezîne amilû’s- seyyiâti illâ mâ kânû ya’melûn (ya’melûne).: Kim bir iyilikle gelirse, artık onun için daha hayırlısı vardır; kim bir kötülükle gelirse, artık kötülükleri yapanlar, yalnızca yaptıklarıyla karşılık görürler.” (Kasas 28/84)

إِنَّ الَّذِي فَرَضَ عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لَرَادُّكَ إِلَى مَعَادٍ قُل رَّبِّي أَعْلَمُ مَن جَاء بِالْهُدَى وَمَنْ هُوَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
Resim---"İnnellezî farada aleyke’l- kur’âne le râdduke ilâ meâd (meâdin), kul rabbî a’lemu men câe bi’l- hudâ ve men huve fî dalâlin mubîn (mubînin).: Şüphesiz, sana Kur'ÂN'ı farz kılan, seni dönülecek yere elbette döndürecektir. De ki: "RABBim, hidâyetle geleni de, açıkca bir sapıklık içinde olanı da daha iyi bilmektedir." (Kasas 28/85)

وَمَا كُنتَ تَرْجُو أَن يُلْقَى إِلَيْكَ الْكِتَابُ إِلَّا رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ ظَهِيرًا لِّلْكَافِرِينَ
Resim---"Ve mâ kunte tercû en yulkâ ileyke’l- kitâbu illâ rahmeten min rabbike fe lâ tekûnenne zahîran li’l- kâfirîn (kâfirîne).: Kitabın sana (kalbine vahy ile) bırakılacağını umud etmezdin; (bu,) RABBinden ancak bir rahmettir. Öyleyse sakın kâfirlere arka olma.” (Kasas 28/86)

وَلَا يَصُدُّنَّكَ عَنْ آيَاتِ اللَّهِ بَعْدَ إِذْ أُنزِلَتْ إِلَيْكَ وَادْعُ إِلَى رَبِّكَ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
Resim---"Ve lâ yasuddunneke an âyâtillâhi ba’de iz unzılet ileyke ved’u ilâ rabbike ve lâ tekûnenne mine’l- muşrikîn (muşrikîne).: Sana indirildikten sonra, sakın seni ALLAH'ın âyetlerinden alıkoymasınlar. Sen RABBİNE ÇAĞIR ve sakın müşriklerden olma.” (Kasas 28/87)

وَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ إِلَّا وَجْهَهُ لَهُ الْحُكْمُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Resim---"Ve lâ ted’u meallâhi ilâhen âhar (âhara), lâ ilâhe illâ huve, kullu şey’in hâlikun illâ vechehu, lehu’l- hukmu ve ileyhi turceûn (turceûne).: Ve ALLAH ile beraber başka bir ilâha tapma. O'ndan başka ilâh yoktur. O'nun Vechinden/ZÂT’ından başka her şey helâk olucudur. Hüküm O'nundur ve siz O'na döndürüleceksiniz!.” (Kasas 28/88)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

..GÜLüm’e..

TEN’e>TÜLce Kur'ÂN
CÂN’a>GÜLce Kur'ÂN
DUYup UYuLan>UMUt
BİZ>BÜLBÜLce Kur'ÂN!.

HAKkın KULu OLmak Kur'ÂN
RAHMetenLi'L Lî HAk Kur'ÂN
RABBu’L- ÂLEM RÛHu Kur'ÂN
HAKk’ı HAk YAŞAmak Kur'ÂN!.




Resim

Kur'ÂN-ı KeRîM!.

Kur'ÂN;
ELİF-LÂM-MiM=>ELİf LÂMı
==>MiM-i MELÂMEt KELÂMı
==>SÎN-i SELÂMEt>SELÂMı

Kur'ÂN=>ASL’ına AKmaktır!
Kur'ÂN=>ALLAH’a AKmaktır!.

Resim

Kur'ÂN=>SEYRÂNda DEVRÂNdır
Kur'ÂN=>HAYRÂNda CEVLÂNdır
Kur'ÂN=>HER CÂN’a CERYÂNdır
Kur'ÂN=>CÂN>CÂNÂNa AKmaktır!
Kur'ÂN=>MENNÂN’a==>AKmaktır!.

Resim

Kur'ÂN=>HÂL-i HAZR HEMHÂLi
Kur'ÂN=>KULLUK’un=>KEMÂLi
KÜLLî ŞEYy’de==>CEM’ CEMÂLi

Kur'ÂN=>ASL’ına BAKmaktır!
Kur'ÂN=>ALLAH’a BAKmaktır!.

Resim

DUYUp-UYmak RASÛLuLLAH’a
DİLden=>DİLe=>DİL ALLAH’a
ELden ==>ELe ==>EL
ALLAH’a
TeVHiD TÂCI-nı TAKmaktır!

Kur'ÂN TÂCI-nı TAKmaktır!.

Resim

ŞE’ÂN-da =>KULLUK ŞÛURu
SÎNE-de==>Yâ-SÎN SÜRÛRu
İBRAHîMî NÂR-dan==>NÛRu
AŞK’ın ATAŞI’n YAKmaktır!

Kur'ÂN ATEŞİ’n YAKmaktır!.

Resim

KALB KAZAN =>KAFA TASI-na
AKLEN-NAKLEN =>ORTASI-na

=>RAHÎMîYyet =>TARLASI-na
TECELLî TOHUMu EKmektir!

RAHMÂN TOHUMu EKmektir!.

Resim

“KÛN feyeKÛN” =>BUYURuLan
“DOSt DİLİ”nden=>DUYURuLan
“İMTİHÂN” İÇin==>KUYURuLan
CİHÂN ÇİLLESİn ÇEKmektir!

Kur'ÂN RABB’ıma ÇEKmektir!.

Resim

İĞNE DELİğinden =>GEÇen
==>DEVELer YOLUnu SEÇen
DOSt DERGÂHIn SUyun İÇen

Kur'ÂN HAKk KAPısın IKmaktır!
Kur'ÂN =>SALÂt’a=>IKmaktır!.

Resim

Kur'ÂN=>DUYmaktır HAKk SESİn
=>UYup=>ALıp=>HAKk NEFESİn
“CÂN KUŞU-n =>KANLı KAFESİ”n

Kur'ÂN =>KABı-ndan ÇIKmaktır!
Kur'ÂN ===>ÂLEM-e ÇIKmaktır!.

Resim

BULup =>RIZA REVÂ-sını
DERd İÇİnde =>DEVÂ-sını
NEFSin =>HEVES HEVÂ-sını
NEFSin bENLiğin =>YIKmaktır!

Kur'ÂN NÛRUyLa =>YIKmaktır!.

Resim

İLLİYYîN HABBE =>SAĞ-ında
EKip ==>ESFEL TOPRAĞı-nda
>SEkİZ CeNNet GÜL BAĞ-ında

Kur'ÂN =>ALLAHça KOKmaktır!.
==>RASÛLULLAHça KOKmaktır!.

Resim

UYmaktır =>SÜNNETuLLAH-a
==>SÜNNET-i
RASÛLULLAH-a
SON NEFESte DOSt DERGÂH-a
YÜKün =>İNDİRip ÇÖKmektir!

Kur'ÂN =>DİZ ÜStü ÇÖKmektir!.

Resim

İNSÂN NEFSine =>AKLı PERde
=>RÜŞDüne ER!.diği=>YER-de
ISSıZ SESsİZ==>SEHERLER-de

Kur'ÂN ==>ÖZ YAŞı DÖKmektir!.
Kur'ÂN ==>gÖZ YAŞı DÖKmektir!.

Resim

BİLmek =>MEDİNE MEKKE-sîN
TEKe TEKk TEVHİD=>TEKKE-sîN
NEFSin=>ZİNCİRLi=>ZİKKE-sîN
=>SÎNE SEYRİ-nde =>SÖKmektir!.

Kur'ÂN GÜCÜ”-yLe =>SÖKmektir!.

Resim

=>KUL İHVÂNi SEFîL ==>UYAN
=>YOLda KALır =>ÇOk UYUYAN

RASÛLULLAHı =>DUYup=>UYAN
KULLUK BOYNU’nu =>BÜKmektir!.

Kur'ÂN’a ==>BOYNUn BÜKmektir!.



Resim

MIZRAB GÖNüLse =>SAZ=>Kur'ÂN
NiYÂZ=>Kur'ÂNsa =>NÂZ=>Kur'ÂN
BEDEN=>NEFİS=>KALBLe=>RÛHLa
SÖZ-SOHBEt-ZEVKLe-HAZ =>Kur'ÂN!.


Resim

Es SEMİ’uL- BASÎR ALLAH
KüLLî ŞEYy’e KADÎR ALLAH
=>Kur'ÂN’a VÂRiS KIL BİZi
Yâ LATîFu’L- HABÎR ALLAH!.


Resim

KÛN feyeKÛN =>ÖZü Kur'ÂN
SUBHÂN ALLAH SÖZü Kur'ÂN
AÇ GÖZünü==>KUL İHVÂNim
GÖRen GÖNÜL GÖZü=>
Kur'ÂN!.



SÖZüm O ki Resim

hER ÂN =>ŞE’ÂN:

ALLAHu zü’L- CeLÂL “her ÂN =>Şe’N/ŞE’ÂN”dedir.. her ÂN bir iştedir.. geç, geç işi gücü kuL ihvÂNim geç.. O HALLAKu’L- KAHHÂR ALLAH celle celâlihu her ÂN KÛN feyeKÛN =>YENiden YARATmaktadır KüLLî ŞEYy’i..


يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---“YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fî’l- ardı’l- meliki’l- kuddûsi’l- azîzi’l- hakîm (hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (ve TENZÎH) ETMEKDEDİR.” (Cumâ 62/1)

YuSeBBihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı, hep sürecek her AN yeniden Yaratılanlarla ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILLarımız DEVR-ÂNı AnLarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz inşâe ALLAHu TeÂLÂ!.


يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---“Yes’eluhu men fi’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), kulle yevmin huve fî ŞE’Nin.: Göklerde ve yerde olan ne varsa O'ndan ister. O, her gün bir İŞtedir.” (Rahmân 55/29)

ALLAH celle celâluhu =>Ez Zâhir ALLAH celle celâluhu..:

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---“ALLÂHU NÛRU’s- SEMÂVÂTİ VE’L- ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh (mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh (zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr (nârun), nûrun alâ nûr (nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhu’l- emsâle li’n- nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm (alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN ve YERİN NÛRUDUR. O'nun nurunun misâli, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nûr üstüne Nûrdur. ALLAH, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. ALLAH insanlar için örnekler verir. ALLAH, her şeyi bilendir.” (Nûr 24/35)

ALLAH celle celâluhu =>KüLLî ŞEYy’e MuHit ALLAH celle celâluhu.:

وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا
Resim---“Ve lillâhi mâ fî’s- semâvâti ve mâ fî’l- ard (ardı). Ve kânallâhu bi kulli şey’in MUHÎTâ (muhîtan) : Göklerde ve yerde ne varsa tümü ALLAH'ındır. ALLAH, her şeyi kuşatan-kapsayandır.” (Nisâ 4/126)

*

YEDuLLAHın =>NÂZ nAKışı:

ALLAHu zü’L- CeLÂL’in Kudret ELi =>her ÂN YENiden NAKIŞLamakta ÂEMLerini hamd olsun!.:


إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim---“İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh (yubâyiûnallâhe), YEDULLÂHi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih (nefsihî), ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâ (azîmen) : Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. ALLAH'ın ELİ onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de ALLAH ile olan ahdine vefa gösterirse A ALLAH ona büyük bir mükâfat verecektir.” (Fetih 48/10)


Resim

Es SEMİ’uL- BASÎR ALLAH
KüLLî ŞEYy’e KADÎR ALLAH
=>Kur'ÂN’a VÂRiS KIL BİZi
Yâ LATîFu’L- HABÎR ALLAH!.:

celle celâlihu..

إِنَّ الَّذِينَ يَتْلُونَ كِتَابَ اللَّهِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَأَنفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً لَّن تَبُورَ
Resim---"İnnellezîne yetlûne kitâballâhi ve ekâmû’s- salâte ve enfekû mimmâ razaknâhum sirran ve alâniyeten yercûne ticâraten len tebûr (tebûre).: Gerçekten ALLAH'ın Kitabını(Kur’ân’ı) okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak edenler; kesin olarak zarara uğramayacak bir ticareti umabilirler.” (Fâtır 35/29)

لِيُوَفِّيَهُمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدَهُم مِّن فَضْلِهِ إِنَّهُ غَفُورٌ شَكُورٌ
Resim---"Li yuveffîyehum ucûrahum ve yezîdehum min fadlihi, innehu gafûrun şekûr (şekûrun).: Çünkü (ALLAH,) ecirlerini noksansız olarak öder ve kendi fazlından onlara arttırır. Şüphesiz O, bağışlayandır, şükrü kabul edendir.” (Fâtır 35/30)

وَالَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ هُوَ الْحَقُّ مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ إِنَّ اللَّهَ بِعِبَادِهِ لَخَبِيرٌ بَصِيرٌ
Resim---"Vellezî evhaynâ ileyke mine’l- kitâbi huve’l- hakku musaddikan limâ beyne yedeyhi, innallâhe bi ibâdihî le habîrun basîr (basîrun).: Kendinden öncekini doğrulayıcı olarak sana Kitap'tan(Kur’ân’dan) vahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir. Şüphesiz ALLAH, elbette haber alandır, görendir.” (Fâtır 35/31)

ثُمَّ أَوْرَثْنَا الْكِتَابَ الَّذِينَ اصْطَفَيْنَا مِنْ عِبَادِنَا فَمِنْهُمْ ظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ وَمِنْهُم مُّقْتَصِدٌ وَمِنْهُمْ سَابِقٌ بِالْخَيْرَاتِ بِإِذْنِ اللَّهِ ذَلِكَ هُوَ الْفَضْلُ الْكَبِيرُ
Resim---"Summe evresnâ’l- kitâbellezînastafeynâ min ibâdinâ, fe minhum zâlimun li nefsihî, ve minhum muktesidun, ve minhum sâbikun bil hayrâti bi iznillâhi, zâlike huve’l- fadlu’l- kebîr (kebîru).: Sonra kullarımızdan seçtiklerimizi kitaba VÂRİS kıldık. Böylece onlardan bir kısmı nefsine zulmedicidir, onlardan bir kısmı muktesiddir/ orta bir yoldadır. Onlardan bir kısmı da ALLAH’ın izniyle hayırlarda yarışanlardır. İşte o ki o, büyük fazıldır.” (Fâtır 35/32)

Resim

ALLAH celle celâluhu'nun SALLat YOLU TEKtir:

Resim...İbni Mes'ud (ra): "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bize düz bir çizgi çizdi ve: "Bu rüşd yoludur." dedi. Sonra bunun sağından ve solundan bir çok çizgiler daha çizdi: "Bunlar da bir takım yollardır ki her birinde bir şeytân vardır, ona (kendisine) çağırır!" buyurdu ve En'âm 6/151-153 Âyetlerini okudu." dedi.
(Buhârî , Rikak 4;Tirmizî, Kıyâmet 22; Ibn. Mâce, Mukaddime 1; Darimî , Mukaddime 23)

وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلاَ تَتَّبِعُواْ السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَن سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Resim---“Ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûh (fettebiûhu), ve lâ tettebiû's- subule fe teferreka bikum an sebîlih (sebîlihi), zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn (tettekûne) : Bu benim dosdoğru olan yolumdur. Şu halde ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayıracak (başka) yollara uymayın. Bununla size tavsiye etti, umulur ki korkup sakınırsınız!.” (En’âm 6/153)

ALLAH celle celâluhunun MuRaDı ve EMRi OLan =>Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleminin YOLuda TEKtir ve O YOL=>İ’TİDÂLdir ZÂTen..

İ’TİDÂL =>YOKluğun TEFRİTinden, ÇOKLuğun İFRATından kurtulup =>TEK-liğin TEVHİDine ULAŞımın Anası, Esası ve Temeli ve =>ALLAH’ın YOLUdur..

Bir başka rivâyette:


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kumu düzleyip asası ile ortaya bir dikey çizgi çizdi ve: “Bu ALLAH’ın YOLUdur” buyurdu. Sonra o çizginin sağına ve soluna başka çizgiler çizdi ve “Bunlar da yollardır ve her yolun başında oraya çağrıda bulunan bir ŞEYTÂN vardır!” buyurdu. Sonra da şu âyeti okudu: “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Bana uyun. (Başka) yollara uymayın. Zîrâ o yollar sizi ALLah’ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için ALLAH size bunları emretti.” (En’âm 6/153) “buyurmuştur.
(İbni Kesir 2/190)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; ALLAHu TeÂLÂ’nın yolu olan Orta Yol, Fırka-i Nâciye, İ’tidal Yolu olan Sırat-ı Müstakîmin sağına çizgiler çizerek ifratçıları, aşırı dincileri ve bidadçıları; soluna çizgiler çizerek tefritçileri, dini ve Sünnet-i Seniyyeyi ibtale/hükümsüz bırakıp, bozmaya çalışan “ben”likçileri ve her ikisinin de başlarındaki şeytânları ne güzel târif buyurmuştur..

İnsÂNoğLu için Hakk'a KULLukta NEFSini-RÛHunu;
İFRATsız ve TEFRİTsiz =>İ’TİDÂL üzere =>Fırka-i Nâciye’ye ki =>Sırât-ı Müstakîm olan İnterkollekte (ortak) sisteme bağlamak ESAStır...



Resim

AŞKın BÂZÂRI-nda=>ALLAH
HAKk ÂŞIK ZÂRI-nda ALLAH
"ALEV DİLİ"-ni ==>BİLirsEN
"İBRAHÎM NÂRI"-nda ALLAH!.

celle celâlihu..
aleyhumusselâm..


ALLAH:
Resim

er RABB:
Resim

er Rahmân:
Resim

er RahîM:
Resim

El Basîru:
Resim

El Gâfuru:
Resim

El Habîru:
Resim

El Hakku:
Resim

El Kâdiru:
Resim

El Kadîru:
Resim

El Latîfü:
Resim

Es Selâmü:
Resim

Es Semîu:
Resim

Eş Şekûru:
Resim




Resim

TÜRKÇESİ:
Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l- evvelin
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ MuhaMMedin fi'l-âhirîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'n- nebiyyîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l-mürselîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l-meleil alâ ilâ yevmiddîn
Vefi küllü vaktin ve hîn.

MÂNÂSI:
ALLAH'ım! Geçmiş nesiller içinde Efendimiz MuhaMMed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
RaHMetini ihsÂN eyle!.
Sonraki nesiller içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Peygamberler içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
RaHMetini ihsÂN eyle!.
Resûller içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Hesab ve karar gününe kadar yüce toplanma yerinde
(mele'i-a'lâ içinde),
her vakit ve her zamanda
Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e SaLât-ü-seLâM eyle!.


Ebu Bekir (radiyallahu anhu)’nun rivâyet ettiği, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin buyurduğu salâvât..

Resim


AŞKk =>ASL'ın =>fASL'ı ve de =>fASLın =>hASLıdır =>İKRÂ-OKU!.SUdur!..
MEŞKk =>AKLın DURduğu =>NAKLin VURDuğu YERdeki =>GÖNLün YANık KOKU-SUdur!..


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ŞİİR =>RESiM!.
RESiM =>ŞİİR!..


ÇÖLdür=>KERBELÂ’dır ŞİİR
MECNÛN’a=>LEYLÂ’dır ŞİİR
=>ALıp-VERdiğim->NEFEStir
BiR KARA SEVDÂ’dır =>ŞİİR!.


Resim

ÖMRüm bOYunca SEVmedim
SÖZdEN DÖnEN>KANCIKLarı!.
DUÂ Ettim KURTULsun DEdim
RABB’ımın ==>İNSÂNCIKLarı!.


Resim

SÖZ-SOHBet’e->KONu VARdır
BEN’i =>SEN’i =>O’nu VARdır
BİR GÜN KAPAnır! =>ÇENELer
=>NEFESLerin=>SONu VARdır!.


Resim

SEViLeN MURADı ==->AŞKtır
SEVeN DAMAk TADı =>AŞKtır
ANLA!tıLmaz=>YAŞA!nmadan
=>ACILARın =>ADı =>AŞKtır!.


Resim

BUZ DAĞIm=>SU ARKI’na GEL!
YÂD’ın-YÂR’in=>FARKI’na GEL!
KAÇ!.acak YER YOKk>İHVÂNim
“CİHÂN=>ÇİLLe ÇARKI”na GEL!.


13.07.19 11:01.
brsbrsm..tktktrstkkmizzahsnzynbelf..


Resim

KANCIK.: Dişi(hayvanlarda). alçak, dönek, güvenilmez (kimse).
YÂD.: Sevgili, akraba ya da tanıdık, bildik olmayan, el, yabancı.
SEVDÂ.: f. Fazla sevgi sebebiyle meydana gelen bir çeşit hastalık. AŞk..
MURAD.: İstenerek, ümid ederek beklenen. Arzu edilen şey. * Gâye. Maksad. Emel..

KERBELÂ.: Irakta Seyyidü’ş- Şühedâ İmam-ı Hüseyin aleyhisselâm Efendimizin meşhed-i mübârekleri/ şehid düştüğü yer..


Resim

CiBRiL VaR HabeR VeR SuLtÂN-ı ENBiYâya.
Düştü HüSeYiN Atından SaHRa-yı KeRBeLâya!.

ÂŞık Kâzım..

aleyhumusselâm..


Resim SÖZ =>O ki..

هَلْ جَزَاء الْإِحْسَانِ إِلَّا الْإِحْسَانُ
Resim---"Hel cezâu’l- ihsâni illâ’l- ihsân (ihsânu).: İhsÂNın, ihsÂNdan başka mükâfatı var mı ki (olabilir mi)/ İyiliğin karşılığı, iyilikten başka birşey olabilir mi?” (RahmÂN 55/60)

يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَن تَنفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانفُذُوا لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ
Resim---"Yâ ma'şeral cinni vel insi inisteta'tum en tenfuzû min aktâris semâvâti vel ardı fenfuzû, lâ tenfuzûne illâ bi sultân(sultânin).: Ey insan ve cin topluluğu! Semâların ve arzın kuturlarından (çaplarından) nüfuz etmeye (çıkıp gitmeye) eğer gücünüz yetiyorsa, haydi nüfuz edin (geçip, çıkın)! Bir sultÂN/'üstün bir güç olmaksızın nüfuz edemezsiniz (geçip çıkamazsınız).” (RahmÂN 55/33)

كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ
Resim---"Küllü men aleyhâ fân (fânin).: Bütün kişiler (insanlar ve cinler/Yeryüzünde bulunan her canlı) FÂNİdir (yok olucudur).” (RahmÂN 55/60)

تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
Resim---"Tebârakesmu rabbike zî’l- CeLâLi ve’l- İkrâm (ikrâmi).: CeLâL ve İkram Sahibi RABB'inin İsmi Mübârek’tir (Çok Yüce’dir).” (RahmÂN 55/78)



ALLAH celle celâlihu:
Resim


Zü'l-CeLâLi Ve'l- İKRâMu ALLAH celle celâlihu.:
Resim

El CeLâLu ALLAH celle celâlihu.:
Resim
El KeRîMu ALLAH celle celâlihu.:


Resim



SEVGİ =>İLE
AŞK ki =>BİLE
ÂŞIKsa=>ÇİLEdir..



Resim
ResimDEe!.
BUYur!.
KUL İHVÂNim!..


KUL İHVÂNim>SÖZü KESs!
CÂN DEdiğin=>BiR NEFESs!
=>BiR NEFESsLik ÖMRÜ-nü
ELBet =>BİTİRİR HERKESs!.


YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
Rasûlike ve
Nebîyyi'l- Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et =>
ZÂTuLLAH-AŞKULLAH SELÂMeti'ne =>
RESÛLuLLAH ŞEFÂatı'na =>EHL-i BEYt'in HİMMeti'ne İnşae ALLAH!..


celle celâlihu..
aleyhumusselâm..


Resim

MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KUR'ÂN EL KERÎM!.

"Kûn KâLeMi"n MüReKkebi
=>RESÛLü EKReM=>EDebi
=>SoHBet-i SUBHÂN SeBebi
GEÇen ZamÂN KâRi KUR’ÂN!.


Resim

=>SU-SUzLara=>SÂKÎLere
=>FÂNİLere ==>BÂKİLere
=>SÂÎDLere ==> ŞÂKİLere
NURÎ Kur'ÂN- NâRî KUR’ÂN!.


Resim

ÖZ-den=>ÖZ-e>DERÛN DUYu
KaLbLerdEN>KAYNAyaN KUYu
==>YEDi LETÂİF-in ==>SU-yu
=>SeLSeBiLdir>SâRi=>KUR’ÂN!.


Resim

KALB KAZAN- =>KAFA TASIna
=>ERMEK İÇİN ==>MÂNÂsına
=>SARILIR GİBİ ==>ANAsına
ÂRİFLerin =>YâRi ==>KUR’ÂN!.


Resim

HAKk-HAYy-HUu!. HECELerinde
=>ARZ'dan =>ARŞ YÜCELerinde
=>“UYKUSUZ ==>GECELer”-inde
=>ÂŞIKLarın =>ZâRi ==>KUR’ÂN!.


Resim

=>BİLdirEN =>RIZA =>İTÂB-ı
=>LATÎFü'L- HABÎR =>HİTÂBı
=>“İ'TİDÂL İLMi”n ==>KİTÂBı
İFRAT-TEFRİT=>BeRi' KUR’ÂN!.


Resim

ZÂT-i HAKk =>HALKın HÛDÂ'sı
==>“HAKk-ı ZÂT”ının==>EDÂsı
=>KALbimizin ==>HASs GIDAsı
GÖZLerimiz=>FeRi ==>KUR’ÂN!.


Resim

=>ŞERÎATı ==>TARİKÂTı
=>MÂRİFETi =>HAKİKÂTı
“SIRR-ı SIFIR”ın=>SIRAT'ı
EVVeL-ÂHİR MeR'i KUR’ÂN!.


Resim

ÖMRü ÖZEL MUHAMMED'in
=>ÖZ'ü EZEL MUHAMMED'in
>SÖZü GÜZEL MUHAMMED'in
ZÂHİR-BÂTIN=>ŞeR'î KUR’ÂN!.


Resim

KuLu OLmaya==>SULTÂN İÇiN
MÂNÂsı =>SIRRı ==>CÂN İÇiN
=>İLiM =>EDeB=>İRFÂN İÇiN
HAK'kın HARMAN YERi KUR’ÂN!.


Resim

=>KÂMiL KILmak İÇiN=>HAM-ı
“SIDK-u-ADL”-inin ==>TAMAMı
“RABB-ü-BİRRÛN”un =>İKRÂMı
SAFÎ=>BERRÂK=>DURU KUR’ÂN!.


Resim

HeR NEFEs=>SANA MUHTACım
==>ÖZ IŞIğım =>BAŞım TACım
=>“DERÛNÎ DERD”im =>İLÂCım
=>İKİ GÖZüm ==>NÛRu KUR’ÂN!.


Resim

VAR OL!.an HeRŞey HERKESin
Söz-Sohbet-Zevk->Hazzı SESin
Şu ÂN da ==>RAHMÂN NEFESin
>"NeFHatun fi's- SÛR" u KUR’ÂN!.


Resim

GâHi ELİF=>GâHi "LâM" İÇiN
SIRR-ı SUBHÂN=>SeLâM İÇiN
"KAF-u-NÛN"dan->KeLâm İÇiN
"SİNE-mizin ==>TÛR-u KUR’ÂN!.


Resim

EVVeL HABBE =>HABİBULLAH
ÂHiRi =>AHMED ==>NÛRULLAH
BÂTINı=>HAMD>MaHMuDuLLAH
=>ZÂHİRin =>ZUHÛRu=>KUR’ÂN!.


Resim

=>CÂHİL'in =>KEMâL SIRAT'ı
RABB-ü-BİRRÛN'un=>BER'ÂTı
=>KALB-i MUHAMMED MİR'ÂTı
HAYy AYNASI-n SIR'ı KUR’ÂN!.


Resim

=>SAF SÎNELerin==>ŞİFÂsı
=>ÂRİFLer=>AHD-ü-VEFÂsı
SâLiH- SIDDIKLar =>SEFÂsı
CENNETin BENZERi KUR’ÂN!.


Resim

ÂYEt-HİKMEt =>DEVRÂN EYLer
KUDRet-VÂHDEt SEYRÂN EYLer
İHVÂNÎ'm CeVL-HAYRÂN EYLer
CÂNda CENNET =>DİRİ KUR’ÂN!.


Resim
FÂNİ.: Muvakkat, kaybolan, gelip geçici, devamlı olmayan, misâfir. (İnsan hangi bir şeye teveccüh ederse, onunla bağlanır ve onda fâni olur.
BÂKİ.: Ebedî, dâimî. Sonu gelmez. Ölmez. * Sonsuz. * Cenab-ı Hak
SÂÎD.: (Sa'd. dan) Saadetli. Allah (C.C.) kendisini sevmiş. O'nun rızasına ermiş olan. Ahireti için çalışan kimse. Mes'ud. Mübarek. Bahtiyar.
ŞÂKİ.: (Şekavet. den) Haydut. Yol kesen. Haylaz. * Her çeşit günahı işleyebilen.
SÂKÎ.: (Saky. dan) Sulayan, içecek su veren, sucu.
DERÛN.: f. İç taraf. Dâhil. * Kalb.
SeLSeBiL.: Cennet'te bir çeşme veya ırmak. * Mc: Tatlı, lâtif, leziz su.
SâRi.: (Sâriye) Sirayet eden, bulaşıcı, geçici olan. Genişleyip başkasına da geçmeğe, yayılmağa müstaid olan.
ZâRi.: f. İnleyen, sesle ağlayan. * Zayıf, dermansız.
İTÂB.: Tekdir etmek. Şiddetle hitab etmek. Azarlamak. Terslemek. Paylamak. Rencide etmek. Darılmak.
HİTÂB.: Söz söyleme. Topluluğa veya birisine karşı konuşma.
BeRi.: (Berâet. den) Kurtulmuş. Temiz. Kayıt ve hüküm altında olmayan. Zimmeti bulunmayan adam. Hiçbir karışıklık, kusur ve noksanı olmayan. Hastalıktan sâlim olan.
HÛDÂ.: El HADî ALLAH celle celâlihu..


EVVeL HABBE =>HABİBULLAH
ÂHiRi =>AHMED ==>NÛRULLAH
BÂTINı=>HAMD>MaHMuDuLLAH
=>ZÂHİRin =>ZUHÛRu=>KUR’ÂN!.:


Resim

==>YEDi LETÂİF-in ==>SU-yu
=>SeLSeBiLdir>SâRi=>KUR’ÂN!.:


Resim


=>“İ'TİDÂL İLMi”n ==>KİTÂBı
İFRAT-TEFRİT=>BeRi' KUR’ÂN!.:



YOK-Luk ->Tefrittir.. Minimum..
ÇOK-Luk ->İfrattır Maximum..
TEK-Lik ->İ’tidâLdir.. Optimum..


Resim

"Kûn KâLeMi"n MüReKkebi.:

إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
Resim---"İnnâ nahnu nezzelnâ’z- zikre ve innâ lehu le hâfizûn (hâfizûne).: Muhakkak ki zikri (Kur'ân-ı Kerim’i), BİZ indirdik. O'nun koruyucuları (da) mutlaka BİZiz.” (Hicr15/9)

تَنزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---"Tenzîlu’l- kitâbi minallâhi’l- azîzi’l- hakîm(hakîmi).: Bu Kitab’ın indirilişi, AZÎZ (yüce ve üstün) ve HAKÎM (hikmet ve hüküm sahibi) olan ALLAH tarafındandır.” (Zümer 39/41)

=>SÂÎDLere ==> ŞÂKİLere.:

يَوْمَ يَأْتِ لاَ تَكَلَّمُ نَفْسٌ إِلاَّ بِإِذْنِهِ فَمِنْهُمْ شَقِيٌّ وَسَعِيدٌ
Resim---"Yevme ye’ti lâ tekellemu nefsun illâ bi iznihi fe minhum şakıyyun ve saîd (saîdun).: O gün gelince, O’nun izni olmaksızın kimse konuşamaz. O zaman onlardan bir kısmı şâkîdir (bedbaht), bir kısmı saîddir (mutlu).” (Hûd 11/105)

=>BİLdirEN =>RIZA =>İTÂB-ı.:

نَبِّئْ عِبَادِي أَنِّي أَنَا الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Resim---
"Nebbi’ ibâdî ennî ene’l- gafûru’r- rahîm (rahîmu).:
Kullarıma haber ver. Muhakkak ki; BEN GAFUR’um (mağfiret edenim) ve RAHÎM’im (rahmet edenim, rahmet nuru gönderenim).” (Hicr15/49)

وَ أَنَّ عَذَابِي هُوَ الْعَذَابُ الأَلِيمَ
Resim---"Ve enne azâbî huve’l- azâbu’l- elîm (elîmu).: Ve muhakkak ki; BENim azâbım; o, elîm (çok acı) bir azâbdır.” (Hicr15/50)

KuLu OLmaya==>SULTÂN İÇiN.:

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ
Resim---"Va’bud rabbeke hattâ ye’tiyeke’l- yakîn (yakînu).: Ve sana “yakîn” gelinceye (son yakîne, Hakk’u’l- Yakîne ulaşıncaya) kadar RABBine kul ol!” (Hicr15/99)

“SIDK-u-ADL”-inin ==>TAMAMı:

وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلاً لاَّ مُبَدِّلِ لِكَلِمَاتِهِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Resim---"Ve temmet kelimetu rabbike sıdkan ve adlâ (adlen), lâ mubeddile li kelimâtihî, ve huve’s- semîu’l- alîm (alîmu).: Ve RABBinin sözü sadakatle ve adaletle tamamlandı. O’nun kelimelerini değiştirecek kimse yoktur. O, en iyi işiten ve en iyi bilendir.” (En'âm 6/115)

==>ÖZ IŞIğım =>BAŞım TACım.:

هَذَا بَصَائِرُ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّقَوْمِ يُوقِنُونَ
Resim---"Hâzâ basâiru li’n- nâsi ve huden ve rahmetun li kavmin yûkınûn (yûkınûne).: İşte bu (Kur’ân), insanlar için basirettir. Ve yakîn hasıl eden kavim için hidayettir, rahmettir.” (Câsiye 45/20)

Şu ÂN da ==>RAHMÂN NEFESin.:

فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُواْ لَهُ سَاجِدِينَ
Resim---"Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fe kaû lehu sâcidîn (sâcidîne).: Artık onu dizayn edip (bir biçim verip, seviyeleyip sevva ettiğimde), içine RÛHumdan üflediğim zaman, hemen ona secde ederek yere kapanın!” (Hicr 15/29)

SIRR-ı SUBHÂN=>SeLâM İÇiN.:

وَأُدْخِلَ الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِمْ تَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلاَمٌ
Resim---"Ve udhilellezîne âmenû ve amilû’s- sâlihâti cennâtin tecrî min tahtihâ’l- enhâru hâlidîne fîhâ bi izni rabbihim, tahiyyetuhum fîhâ selâm (selâmun).: İman edip de amilü’s- sâlihât (nefsi ıslâh edici amel) yapanlar, altlarından nehirler akan cennetlere dahil edilirler (konulurlar). Orada RABB’lerinin izni ile ebedî kalırlar. Orada onların tahiyyeleri (temennileri) “selâm”dır.” (İbrâhim 14/23)

"KAF-u-NÛN"dan->KeLâm İÇiN.:

إِنَّمَا قَوْلُنَا لِشَيْءٍ إِذَا أَرَدْنَاهُ أَن نَّقُولَ لَهُ كُن فَيَكُونُ
Resim---"İnnemâ kavlunâ li şey’in izâ eradnâhu en nekûle lehu kun fe yekûn (yekûnu).: Bir şeyin (olmasını) istediğimiz zaman BİZim sözümüz, ona sadece: “OL!.” dememizdir. O, hemen olur.” (NahL 16/40)

=>SAF SÎNELerin==>ŞİFÂsı.:

يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاء لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ
Resim---"Yâ eyyuhâ’n- nâsu kad câetkum mev'ızatun min rabbikum ve şifâun limâ fî’s- sudûri ve huden ve rahmetun li’l- mu'minîn (mu'minîne).: Ey insanlar! Size, RABBinizden öğüt (vaaz) ve göğsünüzde olana (nefsinizin kalbindeki hastalıklara) şifâ ve mü’minlere hidâyet ve rahmet gelmiştir.” (Yûnus 10/57)

CENNETin BENZERi KUR’ÂN!.:

جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَآؤُونَ كَذَلِكَ يَجْزِي اللّهُ الْمُتَّقِينَ
Resim---"Cennâtu adnin yedhulûnehâ tecrî min tahtiha’l- enhâru lehum fîhâ mâ yeşâûn (yeşâûne), kezâlike yeczîllâhu’l- muttekîn (muttekîne).: Onlar (muttakiler), altından nehirler akan Adn Cennetlerine girerler. Orada, onların diledikleri herşey vardır. İşte ALLAH, (ahsen olan) muttakileri (bihakkın takvanın sahiblerini) böyle mükâfatlandırır.” (Nahl 16/31)


celle celâlihu..
aleyhumusselâm..


Resim

MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KUR'ÂN

AŞk GECEsi==>GÜNDÜZÜnde,
NEŞEm
KUR'ÂN>SIZImKUR'ÂN!.
DELİ GÖNLüm=>GÖKYÜZÜnde,
GÖZ KIRPaN>YILDIZIm
KUR'ÂN!.

Resim

ELiF>KUR'ÂN=>LâM’ı>KUR'ÂN,
“Be” NOKTAsı İLHAMı>
KUR'ÂN,
=>EHL-i BEYt=>İMAMı
KUR'ÂN,
TÜMMLerin>TAMAMı=>
KUR'ÂN!.

Resim

HAKk’ı DUY!.an=->BİZ BİRİZ-Le
UY!.an DAMLALar===>DENİZ-Le
ALLAH’ın TEKk YOLU==>
KUR'ÂN!.
=>“RESÛLULLAH İZİ”n==>İZ-Le!.




HAYy KUR'ÂN-ı KERÎM,
KUR'ÂN-ı KERÎM HAYy!.



ÂLEMLerin=->MUSTAFÂ-sın
SIRR-ı YâSîN>PüR SAFÂ-sın
KULLuk ÇÖLÜn KÂRBELÂ-sın
YEDi RENGin==>ALı
KUR'ÂN!.

Resim

GEÇMİŞLerin==>GELECEğin
Şu ÂN’da=>ŞE’ÂN GERÇEğin
=->SEKiZ CeNNet’in ÇİÇEğin
AŞKk ARISIn=>BALı
KUR'ÂN!.

Resim

KORKUyu>UNUTmak İÇiN
UMUT HAPIn YUTmak İÇiN
KURTULUŞun TUTmak İÇiN
TUTUNacak=>DALı
KUR'ÂN!.

Resim

YAŞAnmayan->YALAN!.ı BİL!
AKLın=>SELe->SALAN!.ı BİL!
OLur!. OLMaz!.=>OLÂN!.ı BİL!
HÂL İÇİnde==->HÂLı
KUR'ÂN!.

Resim

=>ŞEHÂDEt==>ŞİFâ ŞÛURu
SIRR-ı SIRF->RESÛL SÜRÛRu
KÜLLî ŞEYy=->ALLAH’ın NÛRu
YÜCE MEVLÂ==>MALı
KUR'ÂN!.

Resim

ERİ-mesi İÇİn =>BEN DAĞI-n
SECDE-ye=>KIYAM DURAĞI-n
MÜ’MiN’in->MİR’ÂC BURAĞI-n
İkİ AYAKta===>NALı
KUR'ÂN!.

Resim

KULLuk AHDi =>İŞin BAŞı
İĞNE UCU-nda=>GÖZ YAŞı
ANA RAHMi==>MEZÂR TAŞı
BEŞİĞİnde==>SALı
KUR'ÂN!.

Resim

SIRR-ı SEBîL=>SEBÎLiLLAH’a
VELÎYyuLLAH==>EHLuLLAH’a
EL=>ELe=>EL =>YEDuLLAH’a
RESÛLuLLAH===>ELi
KUR'ÂN!.

Resim

NEFSin =>ZİNCİRLerin KIRAN
NAHNU=BİZ BİR-İZ HAYKIRAN
“HAKk’ın YOLU”na =>ÇAĞIRAN
EL EYyLeyen=>“GEL!.”i
KUR'ÂN!.

Resim

SoN DURAĞIn->MEZÂR TAŞIn
YÂD OLur=>KAVim-KARDAŞın
HAKk ÂŞIKLarın=>GÖZ YAŞIn
SEHER SEYRİn=>SELi
KUR'ÂN!.

Resim

CÂN KUŞUm=>TEN KAFESİyLe
HAKk SÖZü==>RESÛL SESİyLe
=>SIRR-ı YâSîN==>NEFESİyLe
ESEN SEHER ===>YELi
KUR'ÂN!.


19.12.19 20:19
brsbrsm.. tktktrstkkmdkur’ÂNnn..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


KUR'ÂN-ı KERÎM..

GEÇmiş-GELEcek=>Şu ÂNda
ÖLÜMLü->GELGEÇ MEKÂNda
=>IŞIk OYUNu==>ZAMÂNda

HAFta-AYLar==>YILı KUR'ÂN!.

Resim

=“KULLuk İŞİ”-Liğin==>TANı
=>“ERLik-DİŞİ”-Liğin==>TANı
=>“KİMLik-KİŞİ”-Liğin==>TANı

“VAKtin>RABB’in BİL!.”i KUR'ÂN!.

Resim

İNİŞ<->ÇIKIŞ==>DÜZÜ-ndeki
=>GECELer<->GÜNDÜZÜ-ndeki
“GÜL”ümün=->GÜL YÜZÜ-ndeki

=>AL YANAGı’n==>ÇİLi KUR'ÂN!.

Resim

KUR'ÂN’ı==>HAYy OKUyANın
HAYy KOKUSUn=->KOKUyANın
HÜCRESİn=->HAYy DOKUyANın

AĞZı=>KUR'ÂN!.=>DİLi KUR'ÂN!.

Resim

NAHNU CEM’i=>CÂN-CÂNÂN’ı
KÛN =>feyeKÛN’un=>ŞE’ÂN’ı
ALLAH=->MUHİT’in=>ŞU ÂN’ı

MîM MERKEZin=>MİLi KUR'ÂN!.

Resim

OLur!. OLmaz!.=>“ELde VAR!.”ı
=>AŞKk KÂRBELÂSI’nın=>KÂR’ı
=>CENNEt TAHtı-nın==>ENHÂRı

NÂZ’a=>NİYÂZ NİLi ==>KUR'ÂN!.

Resim

CÜMMLe SEBEBLer=>SonUCu
SIFIR’ın===>SONSUz ORUCu
MİR’ÂCın==>RÜCÛ’=->URÛCu

=>MuHABBEt MENZİLi KUR'ÂN!.

Resim

HeR ÂN YAGAN RAHMetULLAH
=>SÎNEmİZ’e =>KELÂMuLLAH
MÜNEZZEh ZAMÂNdan=>ALLAH

KÛN feyeKÛN=OL!.”u=>KUR'ÂN!.

Resim

BİZ BİR-İZ =>EFSÂNESİ-nde
SIRR SEDEF->DÜRDÂNESİ-nde
==>MuHABBEt MEYHÂNESİ-nde

DOSt ELİ-nden==>DOLu KUR'ÂN!.

Resim

SES SÂHİBi NEYZEN’de=>NEYy
NEFEs NEFEs İÇ!.İLeN=->MEYy
ALLAH’ın NÛRu==>KÜLLî ŞEYy

SAĞı>KUR'ÂN!. SOLu->KUR'ÂN!.


23.12.19 18:21
brsbrsm.. tktktrstkkmdkur’ÂNnn.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

İHVÂNim KURtLa KOYUNu
CÜMLe SEBEBLerin->SONu
TEKe TEK-BİR OLan ALLAH
LÂ HUve->İLLâ HUu ALLAH
BIRAK ARTık=>ŞUnu BUnu!.


ZEVK 9115

TESLİMİYyet =>İSTİKÂMet =>KULun=>RABBısına SEVKi
=>İNÂYEti =>HİDÂYEti ==>RESÛL’ün ==>ŞEFÂAt ŞEVKi
ALLAH ELi =>RESÛLULLAH
ALLAH DİLi=>KELÂMULLAH
HÂL-i HAZIR HÂLde =>HIZIR =>KUR'ÂN-ı KERÎM’in ZEVKi!.

celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..


13.01.19 07:21.
brsbrsm..tktktrstkkmdikrâ..


KuL İHVÂNim =>Kur'ÂN OKu
HeR ZERRE>ÖZÜnde HAKkLa
GÜLden =>BÜLBÜLüne KOKu
SIRR-ı SIFIR=>AŞKın SAKkLa!.


HANNÂN-ü-MENNÂN MİNNeti
=>RESÛLULLAH==>SEKÎNeti
Kur'ÂN’ın=>İKRÂ!.=>OKu!.su
=>CÂNdaki=>CÂNÂN CENNEti!.


ALLAH celle celâlihu.:
Resim

El Hannanu celle celâlihu.:
Resim

El Mennanu celle celâlihu.:

Resim

ResimKUR'ÂNKERÎM;
=>DOĞmaktan ÖLmekten Münezzeh ve EzeL-EbeD EL HAYy OLan,
=>ALLAHu zü’L- CELÂL’in=>SÖZü,
=>ALLAH’ın KULu/Abduhu OLarak BedENen DOĞup ÖLen,
ALLAH’ın RESÛLü/Resûluhu OLarak hER ÂN HAYy OLan,
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in NEFESi,
=>ALLAHu zü’L- CELÂL’e KULLuk ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e ÜMMet OLup YAŞA!.makLa MükeLLef/SORumLu Her ABDULLAH’ın/CÂN TAŞıyan İNSÂNın SELÂMet SESidir!.

MuhaMMedî MELÂMette =>MuhaMMedî KUL =>KÜLLî ŞEYy’i Yaratan ALLAH celle celâlihuyu =>hiçbir şeye benzetemeden/benzetmeden/GüneşLe IŞIğı gibi =>BİZ BİR-İZ =>NAHNU BİLELiğinde=>ÖZÜnün ÖZünden de ÖTEde=>Şahdamarından da AKRABA =>BİLir=>BULur=>OLur ve YAŞAyrak ŞÂHiDi OLur İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.


Resim

RABBım>İSTİVÂ Etti ARŞ-ını.. =>ARŞın ÜSTünde =>SU VARdı
“OLÂN-Lar”ın =>fASLı =>ASLı.. =>“LÂ HUVe İLLâ HU!.” VARdı!.


YuSEBBih..:

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim ---Yusebbihu lillâhi mâ fî's-semâvâti ve mâ fî'l-ardı'l-meliki'l-kuddûsi'l-azîzi'l-hakîm(hakîmi) : Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sâhibi, eksiklikten münezzeh, azîz ve hakîm olan ALLAH'ı tesbih eder.(Cumâ 62/1)

SeBBeHa: tesbih eder. Yüzer. Döner durur. AKL-ı SiLm BİLir ki, ATOM yaratıldığı günden beri durmadan dönmektedir ve kıyâmete kadar da dönecektir. Enerjiyi nerden almakta ve alacak sorusunun cevâbının “KÛN feye KÛN-hER ÂN ŞE’ÂNULLAHta yENiden Yaratış” olduğunu materyalist fizik çok geç anlayacaktır sanırım..


Resim =>EL VÂHiDu’L- KAHHÂR =>ALLAH.:

..Vahdet-i UHuD =>Vahdet-i ŞüHÛD =>Vahdet-i SüCÛD =>Vahdet-i MevCÛD =>Vahdet-i VüCÛD<= KaHHÂRRiyyet =>Vahdet-i VüCÛD =>Vahdet-i MevCÛD =>Vahdet-i ŞüHÛD =>Vahdet-i SüCÛD =>Vahdet-i UHûD..

LÂ diyen HerŞey/Herkes<==..=>İLÂhe =>İLLâ =>ALLAH<= TEVHÎD =>ALLAH =>İLLÂ =>İLÂhe =>..==>LÂ diyen yok.. VAR OLan Vâhidu'l- Kahhâr ALLAH celle celâlihu..

يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ
Resim---''"Yevme hum bârizûn(bârizûne) lâ yahfâ alâllâhi min hum şey’un, li menil mulku’l- yevm(yevme), lillâhi’l- vâhidi’l- kahhâr: O gün, orta yere çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. (Allah sorar:) "Bugün mülk kimindir? Bir olan, Kahhâr olan Allah'ındır." (Mü’min 40/16)


Resim “LÂ Huve ->İLLâ HUu! ->O’ndan bAŞKa O YOKtur”un >ASLı!.:

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Resim---“Huvallâhullezî LÂ İLÂHE İLLÂ HUVE, el meliku’l- kuddûsu’s- selâmu’l- mû’minu’l- muheyminu’l- azîzu’l- cebbâru’l- mütekebbir (mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn (yuşrikûne).: O Allah ki; O’NDAN BAŞKA İLÂH YOKtur, Melik’tir (hükümrandır), Kuddüs’tür (mukaddestir), Selâm’dır (selâmete erdirendir), Mü’mindir (emniyet verendir), Müheymin’dir (koruyup gözetendir), Azîz’dir (yücedir), Cabbar’dır (cebredendir), Mütekebbir’dir (pek büyük olandır). Allah, şirk koşulan şeylerden münezzehtir (uzaktır).” (Haşr 59/23)


Resim=>ALLAHu ÂLeM A’MÂsında.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den hadis-i kudsi: “ALLAH celle celâluhu: “Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi istedim ve bu yüzden âlemi yarattım.” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l- Hâfâ II, 132)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kânellahu ve lem yekûn mâahu şey’un: ALLAH vardı ve O’nunla birlikte hiçbir şey yoktu!” buyurmuştur.
(Buhârî, Bedü’l- Halk 1; El Hindî, Kenzu’l- Ummâl X-29850)

Bu âyet ve hadislerdeki cümleler, anlattığımız makamın plânını çizer.
Ne olursa olsun; Yüce HaKk’ın Zâtına ârif, yâni anlayış sahibi olana değişen bir şey yoktur. Evvel zamanda ne idiyse, şimdi de öyledir.

Ali kerremallahu vechehu: “Allahu TeâLâ, öyle bir halde idi ki, onunla beraber olan şey yoktu!." Hadis-i şerîfi işitince.: “Şu ÂNda dahi öyledir.” dedi. Ali kerremallahu vechehu, zikri geçen hadis-i şerîfi âdeta tasdik eder gibi konuşmuş ve hadis-i şerîfin bir başka yüzünü açıklamış ve şerhini yapmıştır; ALLAH celle celâlihu ondan razı olsun!.

Kâinât ve İnsÂN...
ALLAHu zu’L- CELÂL var idi... Nokta... Söz bitti!...
AHADİYyet, BİLinemezlik perdesinde A'MÂda idi...


Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e soruluyor: “RABB’ımız, gökleri ve yeri yaratmadan önce neredeydi?” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Üstünde ve altında hava bulunmayan bir “a’mâ”daydı” buyuruyor.”
(İbni Mâce, Mukaddime 13)

İmâm-ı Alî kerremullâhi veche ise.: “EL ÂN dahi öyledir” buyuruyor.
A’mâ ise körlüktür.. Sonsuz ve zifirî karanlıkta asla bir şey görememek oraya ait bir husûsu bilememektir..
İşte ALLAHu zu’L- CELÂL’e âit bu BİLinemezlik karanlığının adı AHAD’dır...
ZÂT’ı bilinemez AHAD ALLAH celle celâlihu...
Koyu bir karanlığa benzetildiğinden dolayı da halk arasında câhilliğe de mecâzen “Ümmî” denilmiştir..


Azîz Efendim İmâmı Alî keremullahi veche’nin bunu şerheden sözü ise;
“Eyâ insan cirmike cirmi’s- sâgirun, ve fike intavâ âlemü’l- ekber...” buyurmuştur.

Tavâ kökü.: elbiseyi, yatağı v.s. dürüp katlamaktır..
Mündemic.: (dümûc’dan) indimâc eden, dürülüp sarılan, içine yerleşen, içine sokulması olup aynı anlamdadır.


“Ey insanoğlu! Cirmin (cisim, hacim) çok küçüktür, fakat âlemü’l- ekber sende intevadır, mündemictir. İçine sokulmuştur (o kadar da değerin var)!.”buyurması ne hârikadır..


Resim İmam Ali keremallahi veche:

“Her ilmin câmi’i =>Kur’ÂN, Onun câmi’i =>Fâtiha, Onun câmi’i =>BesmeLe ve Onun câmi’i =>”Be” harfi, Onun da câmi’i =>“Nokta” sıdır..” buyurmuştur.

Câmi'.: Cem'edici, toplayıcı, içine alan. Cem'etmiş, toplamış bulunan, hâvi ve muhit olan.

Resim İmam Ali keremallahi veche:

"İLiM bir NOKTA idi, onu câhiller çoğalttı!."

Ve yine: "İLim, Besmelenin ”be” harfinin altındaki NOKTAdır..”
Buyurması İLMin menşe'inin yüceliğine işârettir..


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


KUR'ÂN-ı KERÎM..

GEÇmiş-GELEcek=>Şu ÂNda
ÖLÜMLü->GELGEÇ MEKÂNda
=>IŞIk OYUNu==>ZAMÂNda

HAFta-AYLar==>YILı KUR'ÂN!.

Resim

=“KULLuk İŞİ”-Liğin==>TANı
=>“ERLik-DİŞİ”-Liğin==>TANı
=>“KİMLik-KİŞİ”-Liğin==>TANı

“VAKtin>RABB’in BİL!.”i KUR'ÂN!.

Resim

İNİŞ<->ÇIKIŞ==>DÜZÜ-ndeki
=>GECELer<->GÜNDÜZÜ-ndeki
“GÜL”ümün=->GÜL YÜZÜ-ndeki

=>AL YANAGı’n==>ÇİLi KUR'ÂN!.

Resim

KUR'ÂN’ı==>HAYy OKUyANın
HAYy KOKUSUn=->KOKUyANın
HÜCRESİn=->HAYy DOKUyANın

AĞZı=>KUR'ÂN!.=>DİLi KUR'ÂN!.

Resim

NAHNU CEM’i=>CÂN-CÂNÂN’ı
KÛN =>feyeKÛN’un=>ŞE’ÂN’ı
ALLAH=->MUHİT’in=>ŞU ÂN’ı

MîM MERKEZin=>MİLi KUR'ÂN!.

Resim

OLur!. OLmaz!.=>“ELde VAR!.”ı
=>AŞKk KÂRBELÂSI’nın=>KÂR’ı
=>CENNEt TAHtı-nın==>ENHÂRı

NÂZ’a=>NİYÂZ NİLi ==>KUR'ÂN!.

Resim

CÜMMLe SEBEBLer=>SonUCu
SIFIR’ın===>SONSUz ORUCu
MİR’ÂCın==>RÜCÛ’=->URÛCu

=>MuHABBEt MENZİLi KUR'ÂN!.

Resim

HeR ÂN YAGAN RAHMetULLAH
NÛR-u RAHMEt->RASÛLuLLAH
=>SÎNEmİZ’e =>KELÂMuLLAH
MÜNEZZEh ZAMÂNdan=>ALLAH

KÛN feyeKÛN=OL!.”u=>KUR'ÂN!.

Resim

BİZ BİR-İZ =>EFSÂNESİ-nde
SIRR SEDEF->DÜRDÂNESİ-nde
==>MuHABBEt MEYHÂNESİ-nde

DOSt ELİ-nden==>DOLu KUR'ÂN!.

Resim

SES SÂHİBi NEYZEN’de=>NEYy
NEFEs NEFEs İÇ!.İLeN=->MEYy
ALLAH’ın NÛRu==>KÜLLî ŞEYy

SAĞı>KUR'ÂN!. SOLu->KUR'ÂN!.
HAKK’ın->HAYR YOLu->KUR'ÂN!.


23.12.19 18:21
brsbrsm.. tktktrstkkmdkur’ÂNnn.


celle celâlihu..
aleyhumusselâm..


ResimMuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-TAHKik İMÂNLa
=>RABBımız TeÂLÂ’dan=>DUYmayı ve de,
=>Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’imize
=>SÂLiH AMELLe UYmayı=>KUR'ÂN-ı KERÎM’imizi YAŞAmayı ÖMRÜMüze CEM’ et!.
İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!..


Resim
ResimResim

Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.


GeL =>GöR =>BeNi =>AŞk NEYyyLedi…
Yûnus EMREm kaddesallahu sırrahu..






Resim
Resim
Cevapla

“►Kul ihvâni ZEVKleri◄” sayfasına dön