FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimBAKar mıSÎNn! ! ! !

bir “BEN” Vardır “ben”de ->“ben”den -> İÇErüü!..
YûNus EMREm kaddesallahu sırrahu..


FAKR –ü- GINÂ..
FAKİRLİK ve ZENGİNLİK


bEN FâKiRem RaBbım GANî
->YÂR-sİZ UYUyAN YABANî
DdEVeKUŞum >ÇIKar BAŞın
->AÇ GÖZünü -> kuL ihvÂNi..

AYak ->EZeL ESFELini
BAŞım Ebed ARŞI ÂŞIKk!
ÖZÜm NAZLı YÂR GELini
YÜZüm ÇİLE çARŞI ÂŞIKk!

GÖZüme Sığar GÖKLeri
GÖZ BeBeğimdeLer bENim..
GÖNLümde BeBe KÖKLeri
bEN FAKİRim.. bEN zENginim..



ZEVK 6411

EZEStü BeZMin mAHşerim.. >“BİZ BİR-İZ”-Lik bAHRında YÂR!
Zü’L- CeLÂL-i ve’L- İKRAMsın LuTfun HaKk-tır >kAHRında YÂR!
Şimdi -SeBbeHa -> Şe’ ÂNdayım ->HaBîBuLLAH fAKRında YÂR!
GEÇmiŞş-GELeceKk>“Şu ÂN”da ->ÂDeM BaBam zAHRında YÂR!.


09.11.14. 09:25
16.mHRRm.1436..
brsgmLk..gnLgrndymm..



ResimTesbih Boncuğum..
Kul İhvÂNi




Resim

SÖZüm O ki;

bir “BEN” Vardır “ben”de ->“ben”den -> İÇErüü!..:

ŞÂHDAMARdan AKRABa RABBım (MeRKEZde):

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---Ve lekad halakne'l-insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min habli'l-verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)

“EnALLAH!. (MUHİTte)”:

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Resim---İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımis salâte li zikrî: Muhakkak ki BEN, YALNIZCA BEN ALLAH'ım. BENden başka EL İLÂH yoktur. BANA kulluk et; BENi anmak için namaz kıl!.” (TâHâ 20/14)

Şimdi -SeBbeHa ->Şe’ ÂNdayım..:

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---“YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.” (Cuma 62/1)

Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..

Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı, hep sürecek her AN yeniden Yaratılanlarla ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz inşae ALLAH..

->HaBîBuLLAH fAKRında YÂR!:
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Fakr, benimi medâr-ı iftiharımdır." buyurdu.
(Keşfü'l-Hâfâ, II, 87 (1835)

Medâr: Sebeb, vesile. * Bir şeyin etrafında döneceği nokta. Bir şeyin devredeceği, üzerinde hareket edeceği yer. * Gezegenlerin gezerken hareket noktalarının çizdiği dâire. (Dünya, güneş etrafında seyrederken medar-ı senevîsi bir dâireyi andırır.)
Mİftihara sebeb olan. Övmeğe vesile. Medâr-ı iftiharımdır..



GEÇmiŞş-GELeceKk>“Şu ÂN”da
->ÂDeM BaBam zAHRında YÂR!.:


RaBBu’L- ÂLEMîn ALLAHu zü’L- CeLÂLimizin-NÛRunun,
RahmetenL’iL- ÂLEMîn RaSûLuLLaH sallallahu aleyhi ve sellem
NÛRunda ZÂHİRe ->BÂTIN oluşuna,
ZÂHİRin ZAHRına ve ZUHruna MuhaMmedî mercekLe YAKÎnden Bakalım inşâe ALLAHu TeâLâ..

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem DİLiyLe gERçek ZÂHİR:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Muhakkak siz, dolunay gecesinde ayı gördüğünüz gibi Rabbinizi göreceksiniz." buyurmuştur.
(Buhârî, Mevâkît 16, Ezân 129, Tevhid 24; Ebû Dâvud, Sünnet 19; Tirmizî, Cennet 16; İbn Hanbel, 3/16)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem DİLiyLe gERçek BÂTIN:

Resim---Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Allah Teâla: "Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek için mahlukatı yarattım" buyurdu.” buyurmuştur.

Kaynakları:
1. Ed-Dürerü’l-Münte’sire, Celâlettin-i Suyuti,125
2. El-Esraru’l-Merfua, Aliyyu’l-Kâri, 273
3. Keşfu’l-Hafa, Aclunî, 2:133
4. El-Fetevâ, El-Halîlî, 1:72
5. Mesnevi, Celâleddin-i Rumî, 5:104
6. Divan-ı Mevlânâ Câmî, 37
7. Divân-ı Niyaz-i Mısrî, 2
8. Divân-ı Şeyh Ahmet Cezerî, 1:190
9. İşârâtu’l-İ’câz, Bediüzzaman Said Nursi, 23


zâhere: Bir şey gizliyken açığa çıkmak. Galib olmak, kahretmek, üzerine çıkmak. Yardım etmek. Bir şeyle övünmek.
ezhera: Bir şeyi âşikâr kılıp ortaya çıkarmak. İlân etmek. İzhar etmek. Kadrini yükseltmek.
istezhera: Yardım istemek. Hazır ve ihtiyatlı olmak.
zâhiru: Zâhir, bâtının zıttı, aşikâre, açık, vâzıh, dış.
zâhire: buğday..
zahr: Arka, sırt, çok mal, haber.
zuhr: öğle vakti.. gölgesini yutuş vAKTı..
zuhuru: Zâhir olanlar, ortaya çıkış, hadîsler, âyetler.
mazharu: Mazhar, zuhûr etme yeri
zahar: güç.. açlık..
batn: İç, karın, insanın içi. Soy, nesil.
bâtın: İç, dâhilî. Gizli. İçyüz. Sır, esrar. Künh ve zâtı itibarı ile gizli.
bâtınî Kalb: Fuâd.. Kalbin içi. Kalbdeki hisler..
bâtınî Umur: Ömrün İçyüzü-gerçeği-nedeni-ssebebi-sonucu..İşlerin, hâdiselerin ve eşyanın içyüzü ve mahiyeti. Yani: Beş duygu ile bilinemiyen melekûtiyet ve kanuniyet cihetleri.


İnsanın içinin tersi-> zahrı-sırtı:
Şehâdet Zuhurunaa GELenelerin İLK MEN’i TOHUMu.. BeLÂ Boncuğumuz ya da GÖZ Yaşımız ki HeR iş BAŞImız:


وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---''Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min ZUHÛRihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn: Hani Rabbin, Adem oğullarının SIRTLARından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.” (A’râf 7/172)

Zihâr: ÂDEM aleyhi's-selâmın Zahrındakikin Kabul eden Havva RAHMi..

مَّا جَعَلَ اللَّهُ لِرَجُلٍ مِّن قَلْبَيْنِ فِي جَوْفِهِ وَمَا جَعَلَ أَزْوَاجَكُمُ اللَّائِي تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ أُمَّهَاتِكُمْ وَمَا جَعَلَ أَدْعِيَاءكُمْ أَبْنَاءكُمْ ذَلِكُمْ قَوْلُكُم بِأَفْوَاهِكُمْ وَاللَّهُ يَقُولُ الْحَقَّ وَهُوَ يَهْدِي السَّبِيلَ
Resim---''Mâ cealallâhu li raculin min kalbeyni fî cevfih(cevfihî), ve mâ ceale ezvâcekumullâî tuzâhırûne min hunne ummehâtikum, ve mâ ceale ed’ıyâekum ebnâekum, zâlikum kavlukum bi efvâhikum, vallâhu yekûlul hakka ve huve yehdîs sebîl: Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmadı ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız (zıharda bulunduğunuz) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmadı, evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymadı. Bu, sizin (yalnızca) ağzınızla söylemenizdir. Allah ise, hakkı söyler ve (doğru olan) yola yöneltip iletir.” (Ahzâb 33/4)


Tuzâhırûne: zıhar yaptığınız (zıhar yapmak: sen bana benim annemin sırtı gibisin diyerek eşini boşamak istemek).

Zahrî: zâhirde kalan, arda arkaya atılan, yüz çevrilen:

قَالَ يَا قَوْمِ أَرَهْطِي أَعَزُّ عَلَيْكُم مِّنَ اللّهِ وَاتَّخَذْتُمُوهُ وَرَاءكُمْ ظِهْرِيًّا إِنَّ رَبِّي بِمَا تَعْمَلُونَ مُحِيطٌ
Resim---''Kâle yâ kavmi e rahtî eazzu aleykum minallâh(minallâhi), vettehaztumûhu verâekum ZIHRİYYÂ(zıhriyyen), inne rabbî bi mâ ta’melûne muhît: Ey kavmim! Benim rahtım (arkadaşlarım), sizin yanınızda Allah'tan daha mı üstün? Ve O'nu (Allah'ı) unutarak arkanıza attınız (önem vermediniz). Muhakkak ki benim Rabbim, yaptıklarınızı ihata eder (ilmi ile kuşatır).” (Hûd 11/4)

Zuhr: galib gelmek:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا كُونوا أَنصَارَ اللَّهِ كَمَا قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ لِلْحَوَارِيِّينَ مَنْ أَنصَارِي إِلَى اللَّهِ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنصَارُ اللَّهِ فَآَمَنَت طَّائِفَةٌ مِّن بَنِي إِسْرَائِيلَ وَكَفَرَت طَّائِفَةٌ فَأَيَّدْنَا الَّذِينَ آَمَنُوا عَلَى عَدُوِّهِمْ فَأَصْبَحُوا ظَاهِرِينَ
Resim---''Yâ eyyuhâllezîne âmenû kûnû ensârallâhi kemâ kâle îsebnu meryeme lil havâriyyîne men ensârî ilâllâh(ilâllâhi), kâlel havâriyûne nahnu ensârullâh(ensârullâhi), fe âmenet tâifetun min benî isrâîle ve keferet tâifeh(tâifetun), fe eyyednellezîne âmenû alâ aduvvihim fe asbehû zâhirîn: Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun! Meryem oğlu İsa'nın havarilere: "Allah'a (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir?" demesi gibi. Havariler de demişlerdi ki: "Allah'ın yardımcıları bizleriz." Böylece İsrailoğullarından bir topluluk iman etmiş, bir topluluk da inkâr etmişti. Sonunda Biz iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün geldiler.” (Saff 61/14)

Ez Zâhiru İsmi Kur'ân-ı Kerîm'de 1 âyette (Hadid 57/3);

هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtın(bâtınu), ve huve bi kulli şey’in alîm(alîmun) : O, Evveldir, Âhirdir, Zâhirdir, Batındır. O, her şeyi bilendir.” (Hadîd 57/3)

Ez Zâhiru:

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

FAKR –ü- GINÂ
FAKİRLİK ve ZENGİNLİK


MuhaMMedî Memette Ubudiyyet KULLuk: ULuhuiyyet Yaratan ALLAHu zü’l- CeLÂL’e karşısındaki 4 ana sıfatı: KuLLuğun dört aNa vasfı vardır: Fakriyyet-Acziyyet-Zillet-İllet..:

KULLuğun ilk sıfatı: “Fakriyyet”tir.. Bedenin muhtaçlığını anlayışıdır
KULLuğun ikinci sıfatı: Acziyettir Nefsin aciz olduğunu anlamasıdır..
KULLuğun üçüncü sıfatı: Zillettir Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’e karşı dik duruş, ters duruş kıblesine dönmeyiş.. Rahîm Kapısında DUYup, Rahmân Kapısında UYmayış.. burda “ve kâlû semiğnâ” deyip ve burda “ateğnâ” demeyiş!, “semiğnâ- duyduk” ama, “ve aseynâ” isyan ettik!” yâni çok uzak oluş!.
KULLuğun dördüncü sıfatı: İllettir: Tüm yaratıkların bir yaratıcının yarattığı sebebe Muhtaç, Mecbur, Me’mur ve Mahkum oluşudur..


Fakr-Fâkirlik: İhtiyaç, yoksulluk. * Azlık, muhtaçlık. * Cenab-ı Hakk'a karşı fakrını, ihtiyacını hissetmek. * Tas: Kendisindeki bütün her şeyin Allah'a âit olduğunu bilmek.
Gına-Zenginlik: Zenginlik. Yeterlik. * Tok gözlülük. * Tas: her şeyin ALLAH celle celâluhu ya ait odlunu bilmek.
El Ganiy-yi Mutlak ALLAH celle celâluhu: (Gani-yi ale-l ıtlak) Cenab-ı Hak. Her şeye sahip ve hiç kimseye hiçbir cihetle ihtiyacı olmayan gani.


El Ganiyyü:
Resim

El Mugnî:
Resim


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : “Ya Rabbi, azdıran fakirlik ve azdıran zenginlikten, bunların vereceği fitneden sana sığınırım.." buyurdu.
(Buharî, Müslim)


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fakirlik ashabım için saadettir. Âhir zamanda ise mü’minler için zenginlik saadettir.” buyurdu.
(Ahmed Ziyauddin Gümüşhanevî, Ramüzü’l- Ehadis, C.1, S.105/6)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Âhir zamanda mü’minler için zenginlik saadettir.” buyurdu.
(İ. Rafîi)


İmam Abdülkerîm RÂFİÎ:

Tefsîr, hadîs ve fıkıh âlimlerinden. İsmi, Abdülkerîm bin Muhammed bin Abdülkerîm er-Râfiî, el-Kazvînî, künyesi Ebü’l-Kâsım, lakabı İmâdüddîn’dir. Ayrıca usûl ilminde ve târih ilminde de âlim olup, 555 (m. 1160)’de doğdu. 623 (m. 1226) senesinde Kazvîn’de vefât etti. Babasından, Ebû Hâmid Abdullah bin Ebi’l-Fütûh bin Osman (Ömer, el-İmrâni, Hatîb Ebû Nasr Hâmid bin Mahmûd el-Mâverâünnehrî, Hâfız Ebü’l-Alâî, Hasen İbni Ahmed el-Attâr el-Hemedânî, Muhammed bin Abdülbâki bin el-Battî, İmâm Ebû Süleymân Ahmed İbni Hasnuveyh ve diğer âlimlerden hadîs-i şerîf işitti. Ebû Zür’a el-Makdisî’den ve diğer âlimlerden icâzetle hadîs-i şerîf rivâyet etti. Kendisinden ise; Abdülazîm Münzirî ve diğerleri rivâyette bulunmuştur.
İmâm-ı Râfiî, din ilimlerinde yetişmiş bir âlim idi. Tefsîr, hadîs, fıkıh ve usûl ilimlerinde zamanında emsallerini çok geçmiştir. Nakil, irşâd, tahsil ve bilhassa fıkıhda çok meşhûr idi. Fıkıh ilminin yayılmasında büyük hizmeti olmuştur. Vera’ sahibi (şüphelilerden sakınan), zâhid (dünyâya düşkün olmayan) mütteki (haramlardan sakınan), sâlih bir zât idi. İbn-i Salâh onun için şöyle demiştir: “Acem beldesinde onun gibi bir âlim daha görmedim.”
İmâm-ı Nevevî de; “Râfiî; sâlih ve evliyâ zâtlardan olup, kerâmetler sahibidir” demiştir.
Ebû Abdullah Muhammed bin Muhammed İsferâinî onun için şöyle demiştir. “O bizim hocamızdır. Dinde büyük âlim olup, şer’î ilimlerde asrının en meşhûr âlimi idi. Usûl ve fürû’ ilimlerinde yetişmiş ve zamanın mezhebde müctehid âlimi idi. Tefsîr ilminde de zamanın en meşhûr âlimi idi. Kazvîn’de tefsîr dersleri verdiği ve hadîs-i şerîf dinletmek için kurduğu bir meclisi vardı.”
Şemsüddîn bin Hılligân şöyle nakletmiştir “İmâm-ı Râfii, 623 (m. 1226) senesinde vefât etti. O sene, vefât etmeden önce Celâleddîn Hârezmşâh ile görüşmüştü. Hârezmşâh Küffar ile savaş yapmış ve muzaffer olmuştu. Kazvîn’e uğradığı zaman, İmâm-ı Râfii onu karşılayıp; “İşittim ki kâfirlere karşı cihâd yapmışsın, hattâ onların kanları elinde donup kurumuş. O elini öpmek isterim” diyerek, Hârezmşâh’a ikram ve iltifâtta bulunmuştur. Bu söz üzerine Hârezmşâh; “Bilakis ben sizin elinizi öpmeyi arzularım” diyerek, tutup elini öpmüştür. Bir müddet görüşüp, sohbet ettikten sonra İmâm-ı Râfiî ayrılıp, hayvanına binerek yola çıktı. Biraz gidince, hayvan serkeşlik yapıp Râfiî hazretlerini düşürdü. Sultan Hârezmşâh’ın öptüğü eli acıdı.”Sübhânallah sultan bu elimi öpünce, nefsimde bir gurûr hâsıl oldu da, bunun cezasını böylece gördüm” demiştir. Şemsüddîn Muhammed bin Ebi Bekr bin Nakib şöyle demiştir: “İmâm-ı Râfiî eserlerini yazarken, ba’zı geceler lâmba sönünce, evindeki ağaç bir direkten, parlak mum ışığı gibi bir ışık yayılırdı.”
İmâm-ı Râfiî, Şafiî mezhebinde olup, bu mezhebde bir benzeri yazılmamış olan “Muharrer” adlı, fıkha dâir meşhûr eserini yazmıştır. Bundan başka eserleri de olup, şunlardır: “Et-Tedvîn fî Ahbâri Kazvîn”, “El-İ’câz fî Ahtâr-il-Hicâz”, “El-Havâtır” (Hac hatıralarıdır), İmâm-ı Gazâlî’nin “Veciz” adlı eserine yazdığı “Feth-ül-azîz fî şerh-il-Vecîz” adlı eseri, “Şerh-i müsned-i Şafiî”, “El-Emâliy-iş-Şâriha li müfredât-il-Fâtiha”, Ahmed Rıfâî hazretlerinin menkıbelerini anlatan “Sevâd-ül-ayneyn” adlı eseri. Bu son eserinin ona âid olup olmadığında tereddüt hâsıl olmuştur. İmâm-ı Râfiî’nin “Muharrer”ini birçok âlimler şerh etmiştir, İmâm-ı Nevevî’nin “Minhâc” adındaki muhtasarı çok kıymetlidir. Minhâc’ı da şerh etmişlerdir. Bunların en kıymetlisi, İbn-i Hacer-i Mekkî’nin “Tuhfet-ül-muhtâc” adındaki şerhidir. Bu şerh dört cilddir..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünyada zâhidlik, ne helâli haram bilmek ne de malı mülkü terk etmekledir. Dünyada zâhidlik, ancak Allâh’ın mülkünde olana kendi elindekinden daha fazla îtimâd etmen (yani rızka değil, Razzâk’a güvenmen); başına bir musîbet geldiği ve yakanı bırakmadığı müddetçe, onun ecir ve mükâfâtından son derece ümitvâr olmandır.” buyurdu.
(Tirmizî, Zühd, 29/2340)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yâ Rabbi, unutturan fakirlikle birlikte azdıran zenginlikten… Sana sığınırım.” buyurdu.
(İbn-i Abdi’l-Berr, Câmiu Beyâni’l-İlmi ve Fadlih, c. I, sf. 727.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yemeğin en kötüsü zenginlerin dâvet edilip fakirlerin terkedildiği velime yemeğidir.” buyurdu.
(İbn Mâce, Nikâh, B. 25.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Cennet’in kapısında durup baktım. Bir de gördüm ki, içeri girenlerin çoğu miskinlerdi (yoksullardı). Zenginler ise hesap vermek için alıkonulmuşlardı. Cehennemlik olduğu kesinleşenlerin de ateşe girmesi emrolunmuştu.” buyurdu.
(Müslim, Zikir, H.No: 93. Ayrıca bk. Buhârî, Rikâk, B . 16, 51, Nikâh, B. 87-88, Bedü’l-Halk, B.8; Tirmizî, Cehennem, B.11.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Çiftlik ve akar edinerek dünyaya rağbet etmeyin.” buyurdu.
(Tirmizî hadisin hasen olduğunu söyler. Tirmizî, Zühd, B.20. Ayrıca bk., Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 377, 426, 443, Çağrı Yay., İst.,1982,(ofset).

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünya ve dünyalıklardan yüz çevir ki, Allah seni sevsin; halkın elinde olandan yüz çevir insanlar seni sevsin.” buyurdu.
(Zevâid’de hadisin isnâdında geçen Hâlid b. Amr’ın zayıf olduğu hatta uydurmacılıkla ithâm edildiği ifade edilmektedir. Bk. İbn Mâce, Zühd, B.1.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kendisini sevdiğini –üç defa- söyleyen bir sahabiye: “Eğer beni seviyorsan, o halde fakirliğe karşı kendine bir zırh hazırla. Çünkü fakirlik, beni sevene yüksekten inen bir selden daha çabuk ulaşır.” buyurdu.
(Hadis hasen garibdir. Tirmizî, Zühd, B. 36.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünya tatlı, göz kamaştırıcı ve çekicidir. Allah onu sizin kullanmanıza verecek ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyaya aldanmaktan sakının, kadınlara kapılmaktan korunun. Çünkü İsrailoğullarında ilk fitne kadınlar yüzünden çıkmıştır.” buyurdu.
(Müslim, Zikir, H.No: 99. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten.B.26; İbn Mâce, B.19.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Benden sonra size dünya nimetlerinin ve ziynetlerinin açılmasından (gönlünüzü onlara kaptırmanızdan) korkuyorum.” buyurdu.
(Buhârî, Zekât, B.47, Cihâd, B.37; Müslim, Zekât, H.No:121-123.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şüphesiz her ümmetin bir fitnesi vardır, ümmetimin fitnesi (imtihan vesilesi) de maldır.”
(Tirmizî, Zühd, B. 26.)

Kur’ân’da da şöyle geçer:

وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلاَدُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ
Resim---Va'lemû ennemâ emvâlukum ve evlâdukum fitnetun ve ennallâhe indehû ecrun azîm (azîmun).: Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fitnedir (imtihan konusudur.) Allah yanında ise büyük bir mükafaat vardır.” (Enfâl 8/28)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Muhâcirin fakirleri, onların zenginlerinden cennet’e 500 sene önce girerler.” buyurdu.
(Tirmizî, Zühd, B. 37. Ayrıca bk., Ebû Dâvûd, İlim, B.13; İbn Mâce, Zühd, B. 6; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 296,343)

Resim---Başka bir rivâyette de “40 yıl önce girecekleri” ifade edilmektedir.
(Müslim, Zühd, H.No: 37; Tirmizî, Zühd, B. 37; Dârimî, Rikâk, B. 118)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Uyanık olunuz! Şüphesiz dünya değersizdir (melundur). Dünyada olanlar (mal mülk) de kıymetsizdir. Ancak Allah Teâlâ’nın zikri ve O’na yaklaştıran şeylerle, öğretici ve öğrenici olmak müstesnadır.” buyurdu.
(Hadis hasen garibdir. Tirmizî, Zühd, B. 14; İbn Mâce, Zühd, B.3.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Eğer dünya, Allah katında sivrisineğin kanadı kadar bir değere sahip olsaydı, Allah hiçbir kâfire dünyadan bir yudum bile su içirmezdi.” buyurdu.
(Tirmizî, Zühd, B. 14. Ayrıca bk.İbn Mâce, Zühd, B.3.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünya mü’minin zindanı, kâfirin
cennetidir.”
buyurdu.
(Müslim, Zühd, H.No: 1; Tirmizî, Zühd, B. 16; İbn Mâce, Zühd, B. 3. Hadisin benzer açıklaması için bk. Nevevî, Sahîhu Müslim bi Şerhi’n-Nevevî, IX, 294, 4. bsk., Dâru’l-Ma’rife, Beyrut, 1997; Aliyyü’l-Kârî,Mirkâtü’l-Mefâtîh Şerhu Mişkâti’l-Mesâbîh, IX, 101-102, thk., Sıdkı Muhammed Cemil Attâr, Beyrut, 1994.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahım! Gerçek hayat sadece
âhiret hayatıdır.”
buyurdu.
(Buhârî, Rikâk, B. 1, Cihâd, B. 33, 110, Menâkıbu’l-Ensâr, b. 9, Megazi, B.29; Müslim, Cihâd, H.No: 126; Ayrıca bk. Tirmizi, Menâkıb, B. 56; İbn Mâce, Mesâcid, B. 3.)

قُلْ مَنْ حَرَّمَ زِينَةَ اللّهِ الَّتِيَ أَخْرَجَ لِعِبَادِهِ وَالْطَّيِّبَاتِ مِنَ الرِّزْقِ قُلْ هِي لِلَّذِينَ آمَنُواْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا خَالِصَةً يَوْمَ الْقِيَامَةِ كَذَلِكَ نُفَصِّلُ الآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
Resim---Kul men harrame zînetallâhilletî ahrace li ibâdihî ve’t- tayyibâti mine’r- rızk (rızkı), kul hiye lillezîne âmenû fî’l- hayâti’d- dunyâ hâlisaten yevme’l- kıyâmeh (kıyâmeti), kezâlike nufassılu’l- âyâti li kavmin ya’lemûn (ya’lemûne).: De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır." Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.” (A’râf 7/32)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُحَرِّمُواْ طَيِّبَاتِ مَا أَحَلَّ اللّهُ لَكُمْ وَلاَ تَعْتَدُواْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ
Resim---Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tuharrimû tayyibâti mâ ehallallâhu lekum ve lâ ta’tedû innallâhe lâ yuhibbu’l- mu’tedîn (mu’tedîne).: Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez.” (Mâide 5/87)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah mü’min fakir ve
iffetli kulunu sever.”
buyurdu.
(Hadisin isnâdındaki râviler tenkit edilmiştir. Bk. İbn Mâce, Zühd, B. 5)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Altın, gümüş, kumaş ve abaya kul olanlar helâk oldular. Eğer onlara istedikleri verilirse hoşnut olur, verilmezse hoşnut olmazlar.” buyurdu.
(Buhârî, Rikâk, B.10. Ayrıca bk., Buhârî, Cihâd, B.70; İbn Mâce, Zühd, B. 8.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “...Sizler için fakirlikten korkmuyorum. Fakat ben, sizden öncekilerin önüne serildiği gibi dünyanın sizin önünüze serilmesinden, onların dünya için yarıştıkları gibi sizin de yarışa girmenizden, dünyanın onları helâk ettiği gibi sizi de helâk etmesinden korkuyorum.” buyurdu.
(Buhârî, Rikâk, B. 7, Cizye, B. 1, Megazî, B. 12; Müslim, Zühd, H.No: 6.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, mala ve mevkiye (aşırı) düşkün bir adamın dinine verdiği zarardan daha büyük değildir.” buyurdu.
(Tirmizî, Zühd, B. 43.)

كَلَّا إِنَّ الْإِنسَانَ لَيَطْغَى
Resim---Kellâ inne’l- insâne le yatgâ.: Hayır; gerçekten insan, azar.” (Alak 96/6)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Resim---Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tulhikum emvâlukum ve lâ evlâdukum an zikrillâh (zikrillâhi), ve men yef'al zâlike fe ulâike humu’l- hâsirûn (hâsirûne).: Ey iman edenler, ne mallarınız, ne çocuklarınız sizi Allah'ı zikretmekten 'tutkuya kaptırarak alıkoymasın'; kim böyle yaparsa, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.” (Münâfıkûn 63/9)

رِجَالٌ لَّا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاء الزَّكَاةِ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ
Resim---Ricâlun lâ tulhîhim ticâratun ve lâ bey’un an zikrillâhi ve ikâmis salâti ve îtâi’z- zekâti yehâfûne yevmen tetekallebu fîhi’l- kulûbu ve’l- ebsâr (ebsâru).: (Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alışveriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.” (Nûr 24/37)

قُلْ إِن كَانَ آبَاؤُكُمْ وَأَبْنَآؤُكُمْ وَإِخْوَانُكُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ وَعَشِيرَتُكُمْ وَأَمْوَالٌ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَهَا أَحَبَّ إِلَيْكُم مِّنَ اللّهِ وَرَسُولِهِ وَجِهَادٍ فِي سَبِيلِهِ فَتَرَبَّصُواْ حَتَّى يَأْتِيَ اللّهُ بِأَمْرِهِ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
Resim---Kul in kâne âbâukum ve ebnâukum ve ıhvânukum ve ezvâcukum ve aşîretukum ve emvâlunıktereftumûhâ ve ticâratun tahşevne kesâdehâ ve mesâkinu terdavnehâ ehabbe ileykum minallâhi ve resûlihî ve cihâdin fî sebîlihî fe terabbesû hattâ ye'tiyallâhu bi emrihî, vallâhu lâ yehdî’l- kavme’l- fasikîn (fasikîne).: De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez.” (Tevbe 9/24)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Kur'ân-ı Kerim buyruğuna uygun varlıklı olmayı ve zenginliği öven hadisler de vardır:

مَّا أَفَاء اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَى فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْأَغْنِيَاء مِنكُمْ وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
Resim---''Mâ efâ allâhu alâ resûlihî min ehlil kurâ fe lillâhi ve lir resûli ve lizîl kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vebnis sebîli key lâ yekûne dûleten beynel agniyâi minkum, ve mâ âtâkumur resûlu fe huzûhu ve mâ nehâkum anhu fentehû, vettekûllâh (vettekûllâhe), innallâhe şedîdul ikâb (ikâbi).: Allah'ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü'ne verdiği fey, Allah'a, Resûl'e, (ve Resûl'e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır.” (Haşr, 59/7)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hiçbir kimse elinin emeğinden daha hayırlı lokma yememiştir. Allah’ın peygamberi Dâvûd aleyhisselâm da kendi elinin emeğini yerdi.” buyurdu.
(Buhârî, Buyû, B.15)

Resim---“En temiz kazanç hangisidir?” sorusuna Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kişinin kendi elinin emeği bir de dürüst ticaretin kazancı olduğunu” söylemiştir.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned,IV.141.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kuvvetli mü’min, zayıf mü’minden daha hayırlı ve daha sevimlidir” buyurdu.
(Müslim, Kader.H.No:34; İbn Mâce, Mukaddime, B.10.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Üstteki el (veren el), alttaki elden (alan el) daha hayırlıdır.” buyurdu.
(Buhârî, Zekat, B.18,50, Nafakât, B.2; Müslim, Zekât, H.No: 94, 97,107,124; Ebû Dâvûd, Zekât, B.28,39 ; Tirmizî, Zekât, B.38, Birr, B.77, Zühd, B.32; Nesâî, Zekât, B.53, 60.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ancak iki kişi gıpta edilmeye değer: Birisi, Allah’ın kendisine Kur’ân ihsan ettiği ve gece-gündüz onunla meşgul olan (onu okuyan, onunla amel eden) kimsedir. Diğeri de Allah’ın verdiği malı gece-gündüz (fakirlere) infak eden kimsedir.” buyurdu.
(Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, B. 20; Müslim, Salâtü’l-Misâfirîn, H.No: 266.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İyi bir mal iyi bir insan için ne kadar güzeldir.” buyurdu.
(Buhârî, Edebü’l-Müfred, sh.97, thk., Halid Abdurrahman, Dâru’l-Ma’rife, Beyrut, 1996.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bil: İhtiyarlık gelmeden gençliğin, hastalık gelmeden sağlığın, fakirlik gelmeden zenginliğin, meşguliyet gelmeden boş vaktin, ölüm gelmeden hayatın.” buyurdu.
(Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn, IV, 306, Dâru’l-Ma’rife, Beyrut, trs.; el-Müttekî, Kenzu’l- Ummâl fî Süneni’l-Akvâl ve’l-Efâl, XV, 879, Müessetü’r-Risâle, Beyrut, 1993.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Doğru sözlü ve kendine güvenilir tâcir (âhirette) peygamberler, sıddîkler ve şehidlerle beraber olacaktır.” buyurdu.
(Tirmizî, Buyû, B.4; Ayrıca bk. İbn Mâce, Ticârât, B.1.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Tüccar kazançlı, karaborsacı ise mel’ûndur.” buyurdu.
(İbn Mâce, Ticârât, B.6.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Geçindirdiği kimseleri ihmal etmesi kişiye günah olarak yeter.” buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Sünen-i Ebî Dâvûd, Zekât, B.45, Çağrı Yay., İst. 1981, (ofset)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Servet bir müslüman için ne güzel arkadaştır. Yeter ki, o servetinden fakire, yetime ve yolcuya vermiş olsun” buyurdu.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, III,21)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Amelinin geri bıraktığı kişiyi nesebi ilerletemez.” buyurdu.
(Müslim, Zikir, H.No:38; İbn Mâce, Mukaddime, B.17)


Neseb: Sülâle, hısımlık, karabet, soy. Baba soyu, atalar zinciri.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Takvâ sahibi bir insan için zenginliğin hiçbir mahzuru yoktur.” buyurdu.
(İbn Mâce, Ticârât, B.1)


Takvâ: Bütün günahlardan kendini korumak. Dinin yasak ettiğinden veya haram olduğunda şüphesi olan şeylerden çekinmek.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yediğiniz en temiz lokma, kendi kazancınızdan olan lokmadır.” buyurdu.
(Tirmizî, Ahkâm, B.22; İbn Mâce, Ticârât, B.64; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II,179,VI,162)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahım! âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan ve ihtiyarlıktan Sana sığınırım!.” buyurdu.
(Buhârî, Deavât, B.38; Ayrıca bk. Müslim, Zikir, H.No:73; Tirmizî, Deavât, B.116)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahım, bize verdiklerini artır, eksiltme. Bize ikramda bulun, bizi zelil kılma. Bize ver, bizi mahrum etme!.” buyurdu.
(Tirmizî, Tefsîr, 24/1; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 34; Hâkim en-Nîşâbûrî, el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn, I, 535; Suyûtî hadisi zayıf telakki eder. Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr min Hadîsi’l-Beşîri’n-Nezîr, I, 170, thk., Abdullah Muhammed ed-Dervîş, Dımeşk,
1996.)


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahım, ben zayıfım, beni güçlendir, zelilim beni izzetli kıl, fakirim bana rızıkver.” buyurdu.
(Hâkim en-Nîşâbûrî, el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn, I, 527.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fakirlik fitnesinin şerrinden Allah’a sığınırım.” buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Edeb, 101; Nesâî, İstiâze, B. 14, 16, Sehv, B. 90; Müsned, VI, 57, 207)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir seferinde: “Allahım, fakirlikten ve küfürden Sana sığınırım.” Diye duâ edince, bir adam: “İkisini birbirine denk mi kabul ediyorsun?” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “evet” cevabını verdi.”
(Nesâî, İstiâze, B. 29. Ayrıca bk., Ebû Dâvûd, Edeb, B. 101.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fakirlikten, kıtlıktan, zilletten ve zulüm (kötülük) etmekten, zulme (kötülüğe) uğramaktan Allah’a sığının.” buyurdu.
(Nesâî, İstiâze, B.14-16; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 540.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “...Vârisleri zengin bırakman, onları muhtaç ve insanlara el açar bırakmandan iyidir.” buyurdu.
(Buhârî, Cenâiz, B.37, Vesâyâ, B. 2, Nefâkât, B.1; Müslim, Vesâyâ, H.No: 5, 8)


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sen ev halkına bir harcamada bulunduğun zaman şüphesiz ki, ondan sevap alırsın, hatta hanımının ağzına kaldırıp verdiğin lokmadan bile.” buyurdu.
(Buhârî, İmân, B.41, Nafakât, B.1,Vesâyâ, B.2; Müslim,Vasiyyet, H.No:5, 8.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dul kadınların ve fakirlerin nafakalarını kazanmaya koşan müslüman kimse, Allah yolunda harb eden mücâhid gibidir, yahud gece namazlı, gündüz oruçlu âbid kimse gibidir.” buyurdu.
(Buhârî, Nafakât, B. 1.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Müslüman olan, yeterli geçime sahip kılınan ve Allah’ın kendisine verdiklerine kanaat etmesini bilen kurtulmuştur.” buyurdu.
(Müslim, Zekât, H.No: 125. Ayrıca bk., Tirmizî, Zühd, B. 35.)


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir kimsenin harcadığı paraların en değerlisi âilesinin ihtiyaçlarına harcadığı paradır...” buyurdu.
(Müslim, Zekât, H.No: 38. Ayrıca bk., Tirmizî, Birr, B. 42; İbn Mâce, Cihâd, B.4.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir adam Allah’ın rızasını umarak âilesinin geçimini sağlarsa, harcadıkları onun için bir sadaka olur.” buyurdu.
(Buhârî, İmân, B . 41, Megâzî, B. 12, Nefakât, B. 1; Müslim, Zekât, H.No: 48.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Kur'ÂN-ı Kerîmimizde Rızık kazanma-darlığı-bolluğu yolları açıkçabeyân edilmiştir..

فَإِذَا قُضِيَتِ الصَّلَاةُ فَانتَشِرُوا فِي الْأَرْضِ وَابْتَغُوا مِن فَضْلِ اللَّهِ وَاذْكُرُوا اللَّهَ كَثِيرًا لَّعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Resim---Fe izâ kudiyetı’s- salâtu fenteşirû fî’l- ardı vebtegû min fadlillâhi vezkurûllâhe kesîren leallekum tuflihûn (tuflihûne).: Artık namazı kılınca, yeryüzünde dağılın. Allah'ın fazlını isteyip arayın ve Allah'ı çokca zikredin; umulur ki felaha (kurtuluşa ve umduklarınıza) kavuşmuş olursunuz.” (Cuma 62/10)

Kur'ÂN-ı Kerîmimizde, herkesin ameli-İşi kendine ve karşılığı verilecektir buyurulur:

فَاسْتَجَابَ لَهُمْ رَبُّهُمْ أَنِّي لاَ أُضِيعُ عَمَلَ عَامِلٍ مِّنكُم مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى بَعْضُكُم مِّن بَعْضٍ فَالَّذِينَ هَاجَرُواْ وَأُخْرِجُواْ مِن دِيَارِهِمْ وَأُوذُواْ فِي سَبِيلِي وَقَاتَلُواْ وَقُتِلُواْ لأُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَلأُدْخِلَنَّهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ ثَوَابًا مِّن عِندِ اللّهِ وَاللّهُ عِندَهُ حُسْنُ الثَّوَابِ
Resim---''Festecâbe lehum rabbuhum ennî lâ udîu amele âmilin minkum min zekerin ev unsâ, ba’dukum min ba’d(ba’dın), fellezîne hâcerû ve uhricû min diyârihim ve uzû fî sebîlî ve kâtelû ve kutilû le ukeffirenne anhum seyyiâtihim ve le udhılennehum cennâtin tecrî min tahtihâl enhâr(enhâru), sevâben min indillâh(indillâhi) vallâhu indehû husnus sevâb(sevâbi).: Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi: "Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun katındadır." (Âl-i İmrân, 3/195)

Kur'ÂN-ı Kerîmimizde, her canlı ve İnsan için rızkın kazanması şarttır ve bu kendisine yüklenmiştir:

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
Resim---Ve en leyse lil insâni illâ mâ seâ.: Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.(Necm, 53/39)

وَأَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرَى
Resim---''Ve enne sa’yehu sevfe yurâ.: Şüphesiz kendi emeği (veya çabası) görülecektir.” (Necm, 53/40)

ثُمَّ يُجْزَاهُ الْجَزَاء الْأَوْفَى
Resim---''Summe yuczâhul cezâe’l- evfâ.: Sonra ona en eksiksiz karşılık verilecektir.(Necm, 53/41)

Kur'ÂN-ı Kerîmimizde, her canlı ve İnsan için yaptığının karşılığı kesin verilir:

وَخَلَقَ اللَّهُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِالْحَقِّ وَلِتُجْزَى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Resim---Ve halakallâhu’s- semâvâti ve’l- arda bil hakkı ve li tuczâ kullu nefsin bimâ kesebet ve hum lâ yuzlemûn (yuzlemûne).: Ve Allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı. Ve bütün nefslere kazandıklarının karşılığı (ceza veya mükâfat) verilsin diye. Ve onlara zulmedilmez.(Câsiye, 45/22)

هُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ ذَلُولًا فَامْشُوا فِي مَنَاكِبِهَا وَكُلُوا مِن رِّزْقِهِ وَإِلَيْهِ النُّشُورُ
Resim---Huvellezî ceale lekumu’l- arda zelûlen femşû fî menâkibihâ ve kulû min rızkıh (rızkıhî), ve ileyhin nuşûr (nuşûru).: Arzı size zelil kılan (boyun eğdiren) O’dur. Artık onun omuzlarında (üzerinde, dağlarda, ovalarda) dönüp dolaşın ve O’nun rızkından yeyin. Ve neşir (yeniden var olup huzurunda toplanma) O’nadır.(Mülk, 67/15)

Kur'ÂN-ı Kerîmimizde, her canlı ve İnsan için RIZıK Kendisinden önce yaratılmıştır ve Nasibidir.. Ancak, Nâsibini kısmet olabilmesi için Çalışmak zorundadır:

وَابْتَغِ فِيمَا آتَاكَ اللَّهُ الدَّارَ الْآخِرَةَ وَلَا تَنسَ نَصِيبَكَ مِنَ الدُّنْيَا وَأَحْسِن كَمَا أَحْسَنَ اللَّهُ إِلَيْكَ وَلَا تَبْغِ الْفَسَادَ فِي الْأَرْضِ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِدِينَ
Resim---Vebtegı fîmâ âtâkellâhud dâre’l- âhırete ve lâ tense nasîbekemined dunyâ ve ahsin kemâ ahsenallâhu ileyke ve lâ tebgı’l- fesâde fî’l- ard (ardı), innallâhe lâ yuhıbbu’l- mufsidîn (mufsidîne).: Ve Allah’ın sana verdiği şeylerin içinde bulunan ahiret yurdunu iste. Ve dünyadan nasibini (de) unutma. Allahû Tealâ’nın sana ihsan ettiği gibi sen de ihsan et (karşılıksız ver). Ve yeryüzünde fesat isteme (çıkartma). Muhakkak ki Allah, müfsidleri (fesat çıkaranları) sevmez.(Kasas, 28/77)

Kur'ÂN-ı Kerîmimizde, her kişi işlediği İşlerin Tutuklu rehinidir ki hesabından aslakaçamaz:

وَالَّذِينَ آمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَانٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَا أَلَتْنَاهُم مِّنْ عَمَلِهِم مِّن شَيْءٍ كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ
Resim---Vellezîne âmenû vettebeathum zurriyyetuhum bi îmânin elhaknâ bihim zurriyyetehum ve mâ eletnâhum min amelihim min şey’in, kullumriin bi mâ kesebe rehînun.: İman edenler ve soyları da kendilerini imanda izleyenler (var ya); biz onların soylarını da kendilerine katıp ekledik. Onların amellerinden hiçbir şeyi eksiltmedik. Her kişi, kendi kazandığına karşılık bir rehindir.(Tûr, 52/21)

Kur'ÂN-ı Kerîmimizde, her canlı ve İnsan için gece istirahati ve güzdüz çalışması:

وَجَعَلْنَا اللَّيْلَ لِبَاسًا
Resim---Ve cealne’l- leyle libâsâ (libâsen).: Ve geceyi libas (örtü) kıldık.” (Nebe, 78/10)

وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًا
Resim---''Ve cealnen nehâre meâşâ(meaşen).: Ve gündüzü maişet (geçim) zamanı kıldık.(Nebe, 78/11)

Kur'ÂN-ı Kerîmimizde bu âlemdeki her şey ÂDEMoğlu imtihanı için yaratılmaktadır ki:

هُوَ الَّذِي خَلَقَ لَكُم مَّا فِي الأَرْضِ جَمِيعاً ثُمَّ اسْتَوَى إِلَى السَّمَاء فَسَوَّاهُنَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---Huvellezî halaka lekum mâ fî’l- ardı cemîan summestevâ ile’s- semâi fe sevvâhunne seb’a semâvât (semâvâtin), ve huve bi kulli şey’in alîm (alîmun).: Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur. Sonra göğe yönelip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur. Ve O, herşeyi bilendir.(Bakara, 2/29)

Kur'ÂN-ı Kerîmimizde insan oğlununen çok saplandığı evlat ve mal sevdasının gerçeği:

الْمَالُ وَالْبَنُونَ زِينَةُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِندَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ أَمَلًا
Resim---El mâlu ve’l- benûne zînetul hayâtid dunyâ, ve’l- bâkıyâtus sâlihâtu hayrun inde rabbike sevâben ve hayrun emelâ (emelen).: Mal ve çocuklar dünya hayatının ziynetidir (süsüdür). Bâki (kalıcı) olan salih ameller (nefsi ıslâh edici ameller), sevap olarak ve emel (ümit) olarak, Rabbinin katında daha hayırlıdır.(Kehf, 18/46)

Oysa Kur'ÂN-ı Kerîmmizde, yaratılışta mal ve canın veriliş sebebi ve malıyla canıyla cihâd:

تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
Resim---Tû'minûne billâhi ve resûlihî ve tucâhidûne fî sebîlillâhi bi emvâlikum ve enfusikum, zâlikum hayrun lekum in kuntum ta'lemûn (ta'lemûne).: Allah’a ve O’nun Resûl’üne îmân edersiniz ve Allah’ın yolunda canlarınızla ve mallarınızla cihad edersiniz. İşte bu, sizin için hayırdır. Keşke bilseniz.(Saf, 61/11)

Kur'ÂN-ı Kerîmimizde, Ahsenin karşılığı yine ahsen-eniyi, engüzel, ehayırlısı..:

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجْرَ مَنْ أَحْسَنَ عَمَلًا
Resim---İnnellezîne âmenû ve amilû’s- sâlihâti innâ lâ nudîu ecre men ahsene amelâ (amelen).: İman edip de güzel davranışlarda bulunanlar (bilmelidirler ki) biz, güzel işler yapanların ecrini (karşılığını) zâyi etmeyiz.” (Kehf,18/30)

Yapılan güzel işlerin karşılığının verileceği geç sanılır oysa tez gelir;

إِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَى مِن ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَائِفَةٌ مِّنَ الَّذِينَ مَعَكَ وَاللَّهُ يُقَدِّرُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ عَلِمَ أَن لَّن تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْآنِ عَلِمَ أَن سَيَكُونُ مِنكُم مَّرْضَى وَآخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْأَرْضِ يَبْتَغُونَ مِن فَضْلِ اللَّهِ وَآخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Resim---İnne rabbeke ya'lemu enneke tekûmu ednâ min suluseyil leyli ve nısfehu ve sulusehu ve tâifetun minellezîne meak (meake), vallâhu yukaddirul leyle ve’n- nehâr(nehâre), alime en len tuhsûhu fe tâbe aleykum, fakreû mâ teyessere mine’l- kur'ân (kur’ânî), alime en seyekûnu minkum merdâ ve âharûne yadribûne fîl’ardı yebtegûne min fadlillâhi ve âharûne yukâtilûne fî sebîlillâhi fakreû mâ teyessere minhu ve ekîmu’s- salâte ve âtû’z- zekâte ve akridullâhe kardan hasenâ(hasenen), ve mâ tukaddimû li enfusikum min hayrin tecidûhu indallâhi huve hayren ve a'zame ecrâ (ecren), vestagfirûllâh (vestağfirûllâhe), innellâhe gafûrun rahîm (rahîmun).: Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamıyacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kur'an'dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah'ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah katında bulursunuz. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.(Müzzemmil, 73/20)

Güzel işler yapan ve Şahdamarlarından AKRABa Rablarıyla bİZ BİR-iZ Yaşayanlar el ÂN eHL-i Cennetirler..:

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ وَأَخْبَتُواْ إِلَى رَبِّهِمْ أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Resim---İnnellezîne âmenû ve amilû’s- sâlihâti ve ahbetû ilâ rabbihim ulâike ashâbu’l- cenneti, hum fîhâ hâlidûn (hâlidûne).: İman edip salih amellerde bulunanlar ve 'Rablerine kalbleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar', işte bunlar da cennetin halkıdırlar. Onda süresiz kalacaklardır.(Hûd, 11/23)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yedi engelleyici (şu) şey(ler)den önce iyi işler yapmakta acele ediniz: (Bunlardan biri): Unutturan fâkirliktir...” buyurdu.
(Tirmizî, Zühd, B.3.)

Resim

Resim---Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsanların en hayırlısı (kârlısı) ömrü uzun, ameli güzel olandır.” buyurdu.
(Tirmizî, Zühd, B. 21-22.)

Resim

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah bir kuluna ihsanda bulundu mu, bunun eserini onun üzerinde görmek ister.” buyurdu.
(Tirmizî, Edeb, B.54. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs, B.14.)

Resim

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, duâlarında da her şeyin faydalı, hayırlı ve iyi olanını Allah’tan niyâz etmiştir.:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahım!. Ben, fayda vermeyen ilimden, korkmayan kalbden, doymayan nefisten ve kabul olunmayan duâdan Sana sığınırım.” buyurdu.
(Müslim , Zikir, No:73)

Resim

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sizden herhangi birinizin sırtına bir bağ odun yüklenip satması, herhangi bir kişiden dilenmesinden
daha hayırlıdır.”
buyurdu.
(Buhârî, Zekât, B.50, 53, Buyû, B.15; Müslim, Zekât, H.No: 06; Tirmizî, Zekât, B.38; İbn Mâce, Zekât, B.25; Nesâî, Sünen, Zekât, B.85, Çağrı Yay. İst. 1981 (ofset).

Resim

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Gerçek zenginlik, mal çokluğu ile değil, gönül tokluğu iledir.” buyurdu.
(Buhârî, Rikâk, B.15; Müslim,.Zekât, H.No:120; Tirmizî, Zühd, B.40; İbn Mâce, Zühd, B.9.)

Resim

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah, davar gütmeyen hiçbir peygamber göndermemiştir” deyince Ashâb ona: “Sen de mi Yâ Rasûlullah!?” diye sordular. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Evet, ben de birkaç kırat karşılığında (ücretle) Mekkeliler hesabına davar güdüyordum!.” buyurdu.
(Buhârî, İcâre, B.2; İbn Mâce, Ticârât, B.5. Ayrıca bk. İbn Sa’d, a.g.e., I, 125; Kâmil Miras, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, VII, 28, D.İ.B. Yay., Ank., 1975.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim---Bir gün Cebrâil (aleyhisselâm) geldi ve, “Yâ Muhammed! Allah sana selam ediyor. İsterse onun için şu dağı altına çevireyim diyor, ne dersin?” dedi. Resûl-i Ekrem (aleyhisselâm) şöyle cevap verdi: “İstemem. Bu dünya, evi olmayanların evi, malı olmayanların malıdır. Dünya malını akılsızlar toplar.”
(Müsned, I, 242, 258, 300, 301, VI, 71)

Resim---Bir defasında Rasûlullah (aleyhisselâm) bir sefere çıkmış, Hz. Âişe‟yi de evine bırakmıştı. Rasûlullah (aleyhisselâm) seferden döndüğü zaman Hz. Âişe‟nin evin tavanını örtülerle süslediğini görmüş, onları çıkartmış ve şöyle buyurmuştur: “Allah bize çamuru ve tuğlayı süslemekle emretmedi.”
Rasûlullah (aleyhisselâm), bir defasında Hz. Âişe‟nin kapısında süslü bir perde gördü, onu yırtarak: “Onu her görüşümde dünyayı hatırlıyorum. Onu falan aileye gönder” buyurdu.
(Müslim, Libâs, 87, 88, 89, 90; Tirmizî, Zuhd, 97; Sıfatu‟l-Kıyâme, 32)

Resim---Hz. Peygamber (aleyhisselâm), içinde çileli ve sıkıntı bulunan sade hayatına rağmen, bir hadisinde, “Şu dünya câzibdir; göz alıcı ve gönül çekicidir, tatlıdır” buyurmuştur.
(Buhârî, Cihâd 37; Tirmizî, Fiten, 26; Zuhd, 41)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:“Dürüst ve emin tâcir, nebîler, sıddıklar ve şehidlerle beraberdir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Buyû„, 4; İbn Mâce, Ticârât, 1)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Allah’tan ittika eden kimsenin zengin olmasında bir beis yoktur” buyurmuştur.
(İbn Mâce, Ticârât, 1)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ümmetinin zengin olmasına karşı olmadığını belirtmiştir. Ancak EmruLLAH gereği mallarının bir kısmını hayra sarfetmeleri hususunda ÜMMetine Tebliğde bulunmuştur..

الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Resim---Ellezîne yu’minûne bi’l- gaybi ve yukîmûne’s- salâte ve mimmâ razaknâhum yunfikûn (yunfikûne).: Onlar (takva sahipleridir) ki, gaybe (gaybte Allah’a) îmân ederler, namazlarını kılarlar ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler (başkalarına verirler).(Bakara 2/3)


İslâm Dini Meskenet/ miskinlik, tembellik, uyuşukluk, bitkinlik, beceriksizlik, fakirlik, yoksulluk. ve Mezellet/ alçaklık, aşağılık, horluk, hakirlik, alçaklık, zelillik dini değildir. İslâm Dininde hayat İmkanlarla İmtihan Âleminde hayat gerçekten MuhaMMedî bir Mücâdeledir.. Dünyâ ni’metleri çok sevdirilmiş ve Akl-ı SİLM sahibi Müslümanın dünya ni’metleri karşısındaki tutumu ortaya çıkarılmak istenmiştir.. ki, denenmektedir.

إِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْأَرْضِ زِينَةً لَّهَا لِنَبْلُوَهُمْ أَيُّهُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا
Resim---İnnâ cealnâ mâ ale’l- ardı zîneten lehâ li nebluvehum eyyuhum ahsenu amelâ (amelen).: Muhakkak ki Biz, yeryüzünde olan şeyleri, onların hangisi daha güzel amel edecek diye imtihan etmemiz için, ona (arza) ziynet kıldık.(Kehf 18/7)

الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
Resim---Ellezî halaka’l- mevte ve’l- hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ (amelen), ve huve’l- azîzu’l- gafur (gafûru).: “Sizin hanginizin en güzel ameli yapacağını” imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Ve O; Aziz’dir, Gafûr’dur. (Mülk 67/2)

وَهُوَ الَّذِي خَلَق السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاء لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلاً وَلَئِن قُلْتَ إِنَّكُم مَّبْعُوثُونَ مِن بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ إِنْ هَذَا إِلاَّ سِحْرٌ مُّبِينٌ
Resim---Ve huvellezî halakas semâvâti ve’l- arda fî sitteti eyyâmin ve kâne arşuhu alâ’l- mâi li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ (amelen), ve le in kulte innekum meb’ûsûne min ba’di’l- mevti le yekûlennellezîne keferû in hâzâ illâ sihrun mubîn (mubînun).: “Hanginiz en güzel ameli yapacak?” diye sizi imtihan etmek için 6 günde (6 yevmde) semaları ve yeryüzünü yaratan O’dur. Ve O’nun arşı su üzerinde idi. Eğer sen: “Muhakkak ki siz, ölümden sonra beas edileceksiniz (diriltileceksiniz).” dersen, kâfir olan(inkâr eden, örten) kimseler mutlaka (şöyle) derler: “Bu ancak apaçık bir sihirdir.(Hûd 11/7)

كُلاًّ نُّمِدُّ هَؤُلاء وَهَؤُلاء مِنْ عَطَاء رَبِّكَ وَمَا كَانَ عَطَاء رَبِّكَ مَحْظُورًا
Resim---Kullen numiddu hâulâi ve hâulâi min atâi rabbik (rabbike), ve mâ kâne atâu rabbike mahzûrâ (mahzûren).: Bunları herkese (dünyayı isteyene de ahireti isteyene de) veririz. Ve bunlar, Rabbinin atâ (ihsan)larındandır. Rabbinin atâları (ihsanları) mahzur (sınırlı, kısıtlı, men edilmiş) değildir.(İsrâ 17/20)

Aklı Rüşde erip SİLM olmamış ham kalıp koskoca hayatı boyunca sadece dünyayı tercihetmiş dünyaperstler ise,

مَّن كَانَ يُرِيدُ الْعَاجِلَةَ عَجَّلْنَا لَهُ فِيهَا مَا نَشَاء لِمَن نُّرِيدُ ثُمَّ جَعَلْنَا لَهُ جَهَنَّمَ يَصْلاهَا مَذْمُومًا مَّدْحُورًا
Resim---Men kâne yurîdu’l- âcilete accelnâ lehu fîhâ mâ neşâu li men nurîdu summe cealnâ lehu cehennem (cehenneme), yaslâhâ mezmûmen medhûrâ (medhûren).: Kim acele (bu dünyada acil) olarak isterse, istediğimiz kimseye, dilediğimiz şeyi ona orada acele verdik. Sonra onu cehennem ehli kıldık. Zemmedilmiş (ayıplanmış) ve (rahmetten) kovulmuş olarak, ona (cehenneme) atılır. (İsrâ 17/18)

Ne var ki, Zıtların ZEVKini ANLamadan, Gübre-Gül, İnkâr-İkrar kavgasından CÂNa ve TEVhide vakit kalmaz da ölüp gider çoğu kimseler küfr içinde buradan!.

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem görevi gereği engin merhametiyle uyarmıştır dâima..;

Resim---Ebu Said (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem minbere oturdu, biz de etrafında yerlerimizi aldık. Buyurdular ki: "Sizin için korktuğum şeylerden biri, dünyanın süs ve güzelliklerinin sizlere açılmasıdır!"
Bir adam (araya girerek söze karıştı ve): "Yani (nâil olacağımız) hayır, şer mi getirecek?" dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bu soru üzerine süküt etti.
(Adama: "Sana ne oluyor da Resülullah'ın sözünü kesip, onunla konuşmaya kalkıyorsun? O sana konuşmuyor ki!.." diye paylıyanlar oldu).
Gördük ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hâli açılmış, yüzündeki terleri silmekte idi.
"Şu soru soran nerede?" diye söze başladı. Ve sanki adamı (sorusu sebebiyle) takdir ediyor gibiydi: Sözlerine şöyle devam etti: "Muhakkak ki, hayır, şer getirmez. Ancak derenin bitirdikleri arasında, ya çatlatarak öldüren ya da ölüme yaklaştıran bitki de var. Yalnız yeşil ot yiyen hayvanlar müstesna. Zira bunlar yeyip böğürleri şişince güneşe karşı dururlar. (Geviş getirirler), akıtırlar ve rahatça def-i hacet yaparlar, sonra tekrar dönüp yayılırlar.
Şüphesiz ki, bu mal hoştur, tatlıdır. Ondan fakire, yetime ve yolcuya veren bu malın Müslüman sâhibi en iyi (insan)'dir. Bunu haketmeden alan, yediği halde doymayan kimse gibidir. O mal, kıyamet günü aleyhinde şâhidlik yapacaktır."

(Buhâri, Zekât 47, Cum'a 28, Cihâd 37, Rikâk 7; Müslim Zekât 123, (1052); Nesâi, Zekât 81, (5, 90).

Resim---Ebü Said (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdular ki: "Dünya tatlı ve hoştur. AIIah sizi ona vâris kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. Öyleyse dünyadan sakının, kadından da sakının! Zira Beni İsrail'in iIk fitnesi kadın yüzünden çıkmıştır."
(Müslim, Zikr 99, (2742); Tirmizi, Fiten 26, (2192); İbnu Mâce, Fiten 19, (4000).

Resim---Müslim'in bir rivâyetinde: "Kendinden sonra erkeklere, kadından daha zararlı bir fitne bırakmadım" buyurulmuştur.
Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdular ki: "Dünya meI'undur, içindekiler de mel'undur, ancak zikrullah ve zikrullah'a yardımcı olanlarla âlim veya müteâllim hâriç." buyurmuştur.
(Tirnizi, Zühd 14, (2323); İbnu Mâce, Zühd 3, (4112).

Resim---Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Dünya, mü'mine hapishâne, kâfıre cennettir." buyurmuştur.
(Müslim, Zühd 1, (2956); Tirmizi, Zühd 16, (2325).

Resim---Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Dünya sevgisi her çeşit hatalı davranışların başıdır. Bir şeye olan sevgin seni kör ve sağır yapar."
Rezin ilâvesidir. Beyhaki Şuabu'l-İman'da kaydetmiştir. Hadisin ikinci yarısı Ebü Dâvud'da tahric edilmiştir. Edep 125, (5150).

Resim---İbnu Mes'ud (radıyalllâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem 'ın yanına girmiştir. Onu bir hasır örgünün üzerinde uyumuş buldum. Hasır, (vücudunun açık olan) yan taraflarında izler bırakmıştı.
"Ey Allah'ın Resülü dedim, sana bir yaygı te'min etsek de hasırın üstüne sersek, onun sertliğine karşı sizi korusa!" denildi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ben kim, dünya kim. Dünya iIe benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir." buyurmuştur.
(Tirmizi, Zühd 44, (2378). Tirmizi hadisin sahih olduğunu söyledi..)

Resim---Sehl İbnu Sa'd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Eğer dünya Allah nazarında sivri sineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kafire ondan bir yudum su içirmezdi." buyurmuştur.
(Tirmizi, Zühd 13, (2321); İbnu Mâce, Zühd 11, (2410).

Resim---Katâde İbnu Nu'mân (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyâdan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi."
(Tirmizi, Tıbb 1, (2037).

İmam Ali İbnu Ebi Tâlib kerremallahu vechehu buyurdular ki: "Dünya arkasını dönmüş gidiyor, âhiret ise yönelmiş geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatları var. Sizler âhiretin evlatları olun. Sakın dünyanın evlatları olmayın. Zira bugün amel var hesap yok, yarın ise hesap var amel yok."
(Rezin tahric etmiştik. Buhâri, muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir. (ftikâk 4).
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

YERYÜZÜNDEKİ BAZI YERLERİN ZEMMİ:

Resim---İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhisselâtu vesselâm) Hıcr'a uğradığı zaman: "Nefislerine zulmedenlerin meskenlerine girerken onların mâruz kaldığı musibetin size de gelmesi korkusuyla ağlayarak girin!" dedi. Sonra başını (ridasıyla) örtüp yürüyüşünü hızlandırdı ve vâdiyi geçinceye kadar bu hâl üzere devam etti."
(Buharî, Enbiyâ 7, Mesâcid 53, Megâzi 80, Tefsir, Hıcr 2; Müslim, Zühd 38-40, (2980)

İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Halk, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte Hıcr'a Semüd kavminin yurduna inince, kuyularından su aldılar ve onunla hamurları develere yem yapmalarını emretti. Ayrıca, Hz. Sâlih'in devesinin su içtiği kuyudan su almalarını emretti."
(Buharî, Enbiyâ 17; Müslim, Zühd 40, (2981).

Resim---Enes (radıyallâhu anh) anlatayor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana: "Ey Enes, dedi, insanlar yurtlar ediniyor. Bu yurtlardan biri Basra ve Busayra diye tesmiye edilmektedir. Eğer sen oraya uğrar veya ona girersen, oranın çorak (tuzlu) arazisinden, gemilerin yanaştığı limanından, çarşısından, ümerâsının kapılarından sakınasın!
Sana oranın güneşe açık yerlerini (dağları) tavsiye ederim. Zira orada hasf (yere batma), kazf ve zelzele olacak. Bir kavim de normal şekilde akşama erdiği halde, sabaha maymun ve hınzırlar olarak çıkacak."

(Ebu Dâvud, Melâhim 10, (4307)

İmam Mâlik'e ulaştığına göre, Hz. Ömer (radıyallâhu anh) Irak'a çıkmak istemişti. Kà'bu'l-Ahbâr kendisine dedi ki: "Ey mü'minlerin emiri! çıkma, zira sihrin -veya şerrin- onda dokuzu oradadır. Cinlerin fâsıkları da oradadır. Devâsız hastalık da oradadır."
(Mâlik der ki): "Bununla dini helâki kasteder."
(Muvatta, İsti'zân 30, (2, 975); İmam Mâlik, bunu belâğ (senetsiz) olarak rivâyet etmiştir.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim---Ebu Said radıyallâhu anh anlatıyor: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem minbere oturdu, biz de etrafında yerlerimizi aldık. Buyurdular ki: “Sizin için korktuğum şeylerden biri, dünyanın süs ve güzelliklerinin sizlere açılmasıdır!.” Bir adam (araya girerek söze karıştı ve): “Yani (nâil olacağımız) hayır, şer mi getirecek?” dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bu soru üzerine süküt etti. (Adama: Sana ne oluyor da Resûlullah’ın sözünü kesip, onunla konuşmaya kalkıyorsun? O sana konuşmuyor ki!.. diye paylıyanlar oldu). Gördük ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hâli açılmış, yüzündeki terleri silmekte idi. “Şu soru soran nerede?” diye söze başladı. Ve sanki adamı (sorusu sebebiyle) takdir ediyor gibiydi.. Sözlerine şöyle devam etti: “Muhakkak ki, hayır, şer getirmez. Ancak derenin bitirdikleri arasında, ya çatlatarak öldüren ya da ölüme yaklaştirân bitki de var. Yalnız yeşil ot yiyen hayvanlar müstesnâ. Zirâ bunlar yeyip böğürleri şişince güneşe karşı dururlar. (Geviş getirirler), akıtırlar ve rahatça def’i hacet yaparlar, sonra tekrar dönüp yayılırlar. Şüphesiz ki, bu mal hoştur, tatlıdır. Ondan fakire, yetime ve yolcuya veren bu malın Müslüman sâhibi en iyi (insan)dir. Bunu hak etmeden alan, yediği halde doymayan kimse gibidir. O mal, kıyamet günü aleyhinde şâhidlik yapacaktır.” buyurdu.
(Buhâri, Zekât 47, Cuma 28, Cihâd 37, Rikâk 7; Müslim Zekât 123, (1052); Nesâi, Zekât 81, (5, 90)

Resim

Resim---Yine Ebu Said radıyallâhu anh anlatıyor: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Dünya tatlı ve hoştur. ALLah sizi ona vâris kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. Öyleyse dünyadan sakının, kadından da sakının!. Zirâ Beni İsrâil'in ilk fitnesi kadın yüzünden çıkmıştır.” buyurdu.
(Müslim, Zikr 99, (2742); Tirmizi, Fiten 26, (2192); İbnu Mâce, Fiten 19, (4000).

Müslimin başka bir rivâyetinde:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kendinden sonra erkeklere, kadından daha zararlı bir fitne bırakmadım” buyurulmuştur.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim---Ebu Hüreyre radıyallâhu anh anlatıyor: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: Dünya melundur, içindekiler de melundur, ancak zikrullah ve zikrullaha yardımcı olanlarla âlim veya müteâllim hâriç.” buyurdu.
(Tirmizî, Zühd 14, (2323); İbnu Mâce, Zühd 3, (4112).

Resim

Resim---Ebu Hüreyre radıyallâhu anh anlatıyor: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Dünya, mümine hapishâne, kâfıre cennettir.” buyurdu.
(Müslim, Zühd 1, (2956); Tirmizî, Zühd 16, (2325)

Resim

Resim---Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Dünya sevgisi her çeşit hatalı davranışların başıdır. Bir şeye olan sevgin seni kör ve sağır yapar.” buyurdu.
(Rezin ilâvesidir. Beyhaki Şuabul-İmanda kaydetmiştir. Hadisin ikinci yarısı Ebü Dâvudda tahric edilmiştir. Edep 125, (5150)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim---İbnu Mesud (radıyalllâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin yanına girmiştim. Onu bir hasır örgünün üzerinde uyumuş buldum. Hasır, (vücudunun açık olan) yan taraflarında izler bırakmıştı.
“Yâ Resûlullah, sana bir yaygı temin etsek de hasırın üstüne sersek, onun sertliğine karşı sizi korusa!” dedim.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
“Ben kim, dünya kim. Dünya ile benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir.” buyurdu.
(Tirmizî, Zühd 44, (2378).
Tirmizî hadisin sahih olduğunu söyledi..


Resim

Resim---Sehl İbnu Sad (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Eğer dünya Allah nazarında sivri sineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kafire ondan bir yudum su içirmezdi.” buyurdu.
(Tirmizî, Zühd 13, (2321); İbnu Mâce, Zühd 11, (2410)

Resim

Resim---Katâde İbnu Numân (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyâdan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi.” buyurdu.
(Tirmizî, Tıbb 1, (2037).

Resim

Resim---Ali İbnu Ebi Tâlib kerremallahu vechehu: “Dünya arkasını dönmüş gidiyor, âhiret ise yönelmiş geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatları var. Sizler âhiretin evlatları olun. Sakın dünyanın evlatları olmayın. Zirâ bugün amel var hesap yok, yarın ise hesap var amel yok..” buyurdu.
(Rezin tahric etmiştik. Buhâri, muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir. (ftikâk 4).
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen der-ya »

Resim


BEYAZ DİLEKÇE


Rahman ve Rahim olan adına sığınarak,
Açtım iki elimi, kor gibi iki yaprak..
Bir edep ölçeğinde umutlu ve utangaç.
İşte dünya önümde benim ruhum sana aç.

Bu seyriyen ellerle senden seni isterim
Senden seni isterken canımdan çıkar terim
Sana aşık ruhumdur, merceği yakan ışık
Gözlerim Cemal'ini görmeden de kamaşık

Bir mirasyediyim ben iflasın eşiğinde
Hep sabrım ölçülüyor ihlas bileşiğinde
Kimim? Kimlik ararken hem güler, hem ağlarım,
Yükseklerden dökülen sular gibi çağlarım

Çok tuzlu bir denizim, her anim med ve cezir,
Sana aşık olalı, yüreğim kut'la esrir
Döşeğim kara toprak, yorganım kara bulut;
Ben, Seninle doluyken vurgun yapamaz kunut

Her insan günah işler, Senden saklanır mı sır?
Tövbe dilekçesiyle sırttan kalkar bu nasır
Kainatı yarattın, donattın, rızık verdin;
Kimine sonsuz körlük, kimine ışık verdin;

Yanlış adım atmayın diye indi her kitap,
Sana açılan eli geri çevirmezsin Rab!
Ulu bir silsileden peygamberler gönderdin,
Gökyüzüne yıldızlar, yere çiçekler serdin;

Senden önce bir sen yok, kainatta ilk Sensin;
Bu kainat bir meta, hepsine Malik Sensin
Rabbim Seni tanıyan, bilir doluyu, boşu,
Kapına geldi işte yorgun bir aşk sarhoşu

Garibim, muzdaribim, ama umutsuz değil,
Seninle dost olanlar cihanda mutsuz değil
Kulunum, kurbanınım, Rabbim Senin mülkünde,
Garip kulun ne söyler, gülümse dilekçeme

Senin için verince, verenin feyzi artar,
Gönülden bir sadaka, dağca bir ömrü tartar
Kainatta ne varsa hepsinin zikrinde Sen
Hamd ve Şükür Sanadır, herşey Seninle esen;

Sen ki, Sana geleni çevirmezsin eli boş,
Aşık boşa dememiş; "Lütfun da, kahrın da hoş"
Bir beyaz dilekçedir sana her yalvarışım,
Imanımla amelim, hem perdem, hem nakışım

Çalı bile kendine sığınan kuşu itmez,
Sen GAFUR'sun, Aziz'sin, senin keremin bitmez
Geldim işte kapına, kul senden ırak olmaz,
Sana adanmamışsa yürekte yürek olmaz

Benden önce esirge Muhammed ümmetini,
Esen gitsin her kervan, en sona ula beni
Kainat bir mozaik, her şeye sahip Allah,
Ey gizli ve aşikar her derde tabip Allah
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ZÂhirde Resim Sûrette VARLık ZENGİNliği ResimYOKLuk FÂKİRLiği..
BÂtında Resim Sîrette VARLık FÂKİRLiği Resim YOKLuk ZENGİNliği..



Resim Maddî Fâkirlik veya Sûret Fâkirliği:

لِلْفُقَرَاء الْمُهَاجِرِينَ الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِن دِيارِهِمْ وَأَمْوَالِهِمْ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا وَيَنصُرُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ
Resim---“Lil fukarâi’l- muhâcirînellezîne uhricû min diyârihim ve emvâlihim yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen ve yensurûnallâhe ve resûleh (resûlehu), ulâike humu’s- sâdikûn (sâdikûne).: (fey: ganimet, harbde elde edilen mal) Hicret eden fakirleredir ki, onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah'a ve O'nun Resûlü'ne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp çıkarılmışlardır. İşte bunlar, sadık olanlar bunlardır.”
(Haşr 59/8)

Bu âlemde canlar cengi sahnesinde zor iştir fâkirlik..

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Fakr insanı nerede ise küfre düşürecekti." buyurdu.

(Keşfü'l-Hâfâ, II, 106; (1918)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fâkirlik, iki cihanda yüzkarasıdır." buyurdu.
(Keşfü'l-Hâfâ, II, 87 (183)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fakîrlik, dünya ve âhıret yoksulluğudur.” buyurdu.
(Deylemî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fakîrler, Allahın dostudur.” buyurdu.
(Deylemî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yâ Âişe, bana kavuşmak için, fakîr olarak yaşa!” buyurdu.
(Tirmizî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fakîrleri sevin, onlara yakın olun! Siz onları severseniz, Allah da sizi sever. Siz onlara yakın olursanız, Allah da size yakın olur.” buyurdu.
(Deylemî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yâ Rabbî, beni fakîr olarak yaşat, fakîr olarak öldür, fakîrlerle haşret!” buyurdu.
(Buhârî)

Resim Manevî Fâkirlik veya Sîret Fâkirliği:

Manevî Fâkirlik: Mü’min Kulun kendinde varlık görmemesi, herşeyi HaKk Teâlâ'ya bağlaması, şahsının, amelinin, hal ve makamının ALLAHu Zü’l Celâl'in lütfu olduğunu kabul etmesidir.

Kur'ÂN-ı Kerîmde;

يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَنتُمُ الْفُقَرَاء إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
Resim---“Yâ eyyuhen nâsu entumu’l- fukarâu ilâllâhi, vallâhu huve’l- ganiyyu’l- hamîd (hamîdu).: Ey insanlar, siz Allah'a (karşı fakir olan) muhtaçlarsınız; Allah ise, Ğaniy (hiç bir şeye ihtiyacı olmayan)dır, Hamid (övülmeye layık)tır.”
(Fatır 35/15)

هَاأَنتُمْ هَؤُلَاء تُدْعَوْنَ لِتُنفِقُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَمِنكُم مَّن يَبْخَلُ وَمَن يَبْخَلْ فَإِنَّمَا يَبْخَلُ عَن نَّفْسِهِ وَاللَّهُ الْغَنِيُّ وَأَنتُمُ الْفُقَرَاء وَإِن تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ ثُمَّ لَا يَكُونُوا أَمْثَالَكُمْ
Resim---“Hâ entum hâulâi tud’avne li tunfikû fî sebîlillâh (sebîlillâhi), fe minkum men yebhal (yebhalu), ve men yebhal fe innemâ yebhalu an nefsih (nefsihî), vallâhu’l- ganiyyu ve entumu’l- fukarâu, ve in tetevellev yestebdi’l- kavmen gayrekum summe lâ yekûnû emsâlekum.: İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, Ğaniy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar.”
(MuhaMMed 47/38)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Fakr, benimi medar-ı iftiharımdır." buyurdu.
(Keşfü'l-Hâfâ, II, 87 (1835)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Allah'ım beni fâkir yaşat, fâkir öldür ve fâkirlerle hasret!" buyurdu.
(Tirmizî, Zühd, 37)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah'ım beni sana karşı muhtaç (fâkir) kılarak müstağni eyle, kendinden başkasına muhtaç (fakîr) etme!.” buyurdu.
(el-Müfredat, Kahire 1970, sh. 577)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Güzel giyinin ki, ALLAHu Teâlâ’nın size verdiği nimetlerin eseri görülsün!” buyurdu.
(Taberanî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahü teâlâ bir kuluna nimet verdiğinde, o nimetin eserinin o kulun üzerinde görülmesini sever.” buyurdu.
(Taberanî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahü teâlânın verdiği nimetin eseri üzerinde görülmelidir.” buyurdu.
(Nesaî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fâkirlik, dünya ve ahiret yoksulluğudur.” buyurdu.
(Deylemî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fâkirlik küfre sebep olur.” buyurdu.
(Beyheki)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ya Rabbi, fâkirlikten sana sığınırım.” buyurdu.
(Nesaî)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

ZÜHD İLE İLGİLİ HADİSLER:

Zühd: Dünyaya rağbet etmemek. Nefsânî zevk ve arzudan kendini çekerek ibâdete vermek.

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, dünyadan yeteri kadar-kifâyet miktarı almayı vegeçici dünyadan el çekmeyi teşvik eden bir çok hadisleri buyurmuştur.:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: كن في الدنيا كأنك غريب أو عابر سبيل"- Dünyada garib veya yol geçen kimse gibi ol!.” buyurdu.
(İbn-i Ömer r.anhüma; Buharî hadisi)

Tirmizî’nin rivâyetinde, “kendini kabir ehlinden say!” ilâvesi vardır.

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:" الدنيا سجن المؤمن و جنة الكافر" -Dünya mü’minin zindanıdır, kâfirin cennetidir.” buyurdu.
(Müslim)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem dünyanın hâkirliğini/küçük, ehemmiyetsiz, kıymetsiz, itibarsız vee kudretsizliğini açıklarken;

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:" ما الدنيا في الآخرة إلا مثل ما يجعل أحدكم أصبعه في اليم فليينظربم يرجع : Dünyanın Âhirete oranla misâli Dünyanın Âhirete oranla misâli ancak, sizden biri denize parmağını batırıp çıkarsın da elinde kalan ıslaklığa baksın!.” buyurdu.
(Müslim)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:" ما لي و للدنيا إنما مثلي و مثل الدنيا كمثل راكب قال – نام – في ظل شجرة في يوم صائف ثم راح و تركها": Dünya benim neyime!. Dünya ile benim misâlim şudur:Bir yaz günü ağacın gölgesinde kaylule yapan (uyuyan) ve sonra yoluna devam edip,orayı terkeden bir yolcu gibidir.” buyurdu.
(Tirmizî ve Ahmed b.Hanbel rivâyet etmiştir. Hadis Sahihdir).
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "لو كانت الدنيا تزن عند الله جناح بعوضة ما سقي كافرا شربة ماء : Allah katında dünya sivrisineğin kanadı kadar bile bir değeri olsaydı, kâfirlere ondan bir yudum su içirmezdi.” buyurdu.
(Tirmizî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: " إزهد في الدنيا يحبك الله و ازهد فيما في ايد الناس يحبك الناس : Dünyadan el çekersen, seni Allah sever. İnsanların ellerinde olandan da el çekersen, seni insanlar sever.” buyurdu.
(ibn-i Mâce)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: إقتربت الساعة و لا يزداد الناس علي الدنيا إلا حرصا و لا يزدادون من الله إلا بعدا ”Kıyamet yaklaştı!İnsanların ancak,dünyaya hırsı ve Allah’a(c.c) uzaklığı artıyor.” buyurdu.

(Hakim)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

ZÜHDÜN HAKİKATI:

ZüHD: Dünyaya rağbet etmemek. Nefsâni zevk ve arzudan kendini çekerek ibâdete vermek.

Dünyayı terk etmek Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ve ashabının hali, durumudur. Zühd,temiz ve helâl olanı haram kılmak, malları zâyi etmek, yamalıklı elbise giymek, evlerde oturup sadaka gelmesini beklemek değildir. Şüphesiz ki dünya sadece elde olur ve kalbe girmez ise, helâl iş yapmak, helâl kazanç ve helâl geçim elde etmek için çalışmak, kişiyi ALLAH celle celâlihu’ya yaklaştıran bir ibâdet olur. Dünya kulun elinde olur, kalbinde olmaz ise, o kişinin gözünde dünya, nimetleri ile gelmesi ile ona sırtını çevirmesi eşit olur. Dünya nimetlerinin gelmesi onu sevindirmediği gibi, ona sırt çevirmesinden dolayı da mahzun olmaz.

İbn-i Kayyım zühdün hakikatini şöyle açıkladı: Zühdden maksad dünyanın mülkünden yüz çevirmek değildir.Süleyman ve Davud (aleyhisselâm) insanların en zâhidlerinden oldukları halde, mal, mülk ve kadınlara sâhib idiler..

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem kesinlikle insanlığın en zâhidi olduğu halde, dokuz zevcesi var idi.
Ali b. Ebi Talib, Abdurrahman b.Avf, Zübeyr ve Osman (radiyallahu anhum) dünya malına sâhib oldukları halde, zâhidlerden idiler..

Zühd ile ilgili sözlerin en güzeli Hz. Hasanın veya başkasına ait olan şu sözdür: Dünyayı terk etmek helâlı haram kılmak veya mali zâyi etmek değildir. Fakat ALLAH celle celâlihu’nun hazinesinde olanın, senin elinde olandan sana daha güvenilir olmasıdır.
Hz. Hasan’a bir adam geldi de şöyle dedi: “Benim bir komşum var da Faluzeç (et yemeği) yemezdedi.. Hz. Hasan: “Niçin?.” Dedi.
o adam: “O, şükrünü edâ edemeyeceğini söylüyor” dedi.
Hz. Hasan (radiyallahu anhu): “Senin komşun câhildir. İçtiği soğuk suyun şükrünü edâ edebiliyor mu?!.” dedi.


ZÜHDÜN EHEMMİYETİ:

Şüphesiz ki dünyayı terk etmek (zühd), nâfile bir söz değildir. Aksine ALLAH celle celâlihu ’nun rızasını ve Cenneti kazanmak isteyen herkes için kesin bir emirdir. Fazileti konusunda, Peygamber efendimiz(aleyhisselâm)’ın ve ashabının onu tercih etmiş olmaları yeterlidir. ibn-Kayyim: “Âhirete rağbet ancak dünyayı terk etmekle tamam olur. Dünyayı âhirete tercih etmek, ya iman eksikliğinden olur ya da akıl eksikliğinden veya her ikisindeki eksiklikten meydana gelir.” dedi.

Bundan dolayıdır ki, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ve ashabı dünyaya sırt çevirdiler, kalblerini ondan çevirdiler, onu terk ettiler, ona meyletmediler; onu Cennet olarak değil de zindan olarak saydılar. Gerçek bir zühdiyetle dünyayı terk ettiler. Şâyet dünyayı isteselerdi elbette istedikleri her şeye nâil olurlardı. Fakat onlar dünyanın bir geçiş yeri olduğunu neşe ve eğlence yeri olmadığını , birâzdan dağılıp yok olacak bir yaz bulutu gibi olduğunu ve ziyareti tamamlanmadan yolculuğa izin verilecek bir hayal olduğunu bildiler.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

ZÜHDÜN KISIMLARI:

İbn-Kayyim’e göre Zühdün kısımları:

1-)
Haramı terk etmede zühd: Farz-ı Ayndır.
2-) Şüphelileri terk etmede zühd: Şüphenin durumlarına göre değişir. Eğer Şüphe kuvvetli olursa, onu terk etmek vâcib olur. Şüphe zayıf olursa o takdirde de onu terk etmek, müstehab olur.
3-) Fazla olanı terk etmede zühd: Gereksiz konuşmaları, bakışları, soruları ve insanlarla gereksiz olan görüşmeleri terk etmektir.
4-) İnsanların arasına karışmayı terk etmek
5-) Nefsin isteklerini terk etmektir ki, Allah’ın huzurunda bulunduğundan dolayı nefsi ona değersiz gelir.
6-) Bunların tamamını içinde toplayan zühd: Allah’dan başka her şeyi ve seni Allah’tan alıkoyacak her şeyi terk etmektir.

Zühdün en faziletli olanı, zâhidliğini gizlemektir. Şehvetlere düşkün olan kalb zühd de elde edemez, verâ da (takvâ) elde edemez.


ZÜHD HAKKINDA SELEFİN SÖZLERİ:

Ali b.ebî Talib (kerremallahu vechehu): Şüphesiz ki dünya sırt çevirmiş gitmekte âhiret ise, sana doğru yönelmiş gelmektedir.Dünya ve âhiret her birinin oğulları vardır. Âhiretin oğulları olunuz, dünyanın oğulları olmayınız!. Şu içinde bulunduğunuz gün amel etme zamanıdır, hesap yoktur. Yarın ise hesap vardır, amel yoktur. Âyette: ”...Azık hazırlayınız. Muhakkak ki azıkların hayırlı olanı Takvâdır

الْحَجُّ أَشْهُرٌ مَّعْلُومَاتٌ فَمَن فَرَضَ فِيهِنَّ الْحَجَّ فَلاَ رَفَثَ وَلاَ فُسُوقَ وَلاَ جِدَالَ فِي الْحَجِّ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللّهُ وَتَزَوَّدُواْ فَإِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوَى وَاتَّقُونِ يَا أُوْلِي الأَلْبَابِ
Resim---" El haccu eşhurun ma’lûmât (ma’lûmâtun), fe men farada fîhinnel hacca fe lâ refese ve lâ fusûka ve lâ cidâle fîl hacc(haccı), ve mâ tef’alû min hayrın ya’lemhullâh (ya’lemhullâhu), ve tezevvedû fe inne hayraz zâdit takvâ, vettekûni yâ ulîl elbâb (elbâbi).: Hacc, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farz eder (yerine getirir)se, (bilsin ki) haccda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, benden korkup sakının.
(Bakara 2/197)

İsa (aleyhisselâm): ”Geçiniz, dünyayı imâr etmeyiniz.” buyurdu.
İsa (aleyhisselâm): “Kim denizin dalgası üzerine ev yapar ki?! İşte bu dünya var ya onu ikamet yeri yapmayınız” buyurdu.
Abdullah b. Avf (radiyallahu anhu): Muhakkak ki bizden öncekiler âhiret amellerinden arta kalan zamanlarını dünya işlerine bırakıyorlardı. Sizler ise dünyadan arta kalan zamanlarınızı âhirete ayırıyorsunuz.” dedi.
Ben de derim ki(ibn-i Kayyim): Bu, Abdullah b.Avf zamanında idi. Günümüze, gelince şüphesiz ki insanların çoğu Âhireti tamamen terk ettiler; hatta fazlalık bile bırakmadılar..



DÜNYAYI TERK ETMEYE YARDIMCI OLAN SEBEBLER:

1-) Dünyayı, hızlı bir şekilde yok olmasını, basit oluşunu ve dargınlık kırgınlık yorgunluk gibi sıkıntılarını düşünmek,
2-) Âhiretin yönelip gelmekte olduğunu, devamlı olup yok olmayacağını ve onda nice kıymetli hayırlı şeylerin bulunduğunu düşünmek,
3-) Ölümü ve Âhiret düşüncesini çoğaltmak,
4-) Cenâzeleri teşyi etmek ve babaların, kardeşlerin ölümlerini, bu dünyadan kabirlerine hiçbir şey götüremediklerini ve salih amelden başka hiçbir şeyden fayda göremediklerini düşünmek,
5-) Âhiret için boşalmak, ALLAH celle celâlihu’ya ibâdete yönelmek ve vakitleri zikirle, Kur’ÂN okumakla değerlendirmeye yönelmek,
6-) İnfak etmeye ve çok sadaka vermeye çalışmak,
7-) Dini değerleri, dünyevi değerlere tercih etmek,
8--) Ehli dünya olan kimselerle oturmayı terk etmek, Âhiret meclislerinde bulunmak,
9-) Yemeyi, içmeyi, uykuyu, gülmeyi ve şakayı az yapmak,
10-) Zâhidlerin kıssalarını ve özellikle Peygamber efendimiz (aleyhisselâm) ve ashabının yaşantısı hakkındaki haberleri mütalaa etmek.
Salatü selâm peygamber efendimiz Hz.Muhammed(aleyhisselâm)’in, âl ve ashabının üzerine olsun!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Hiç kimse kendi el emeğinin kazandığından daha helâl/hayırlı bir yiyecek asla yememiştir” buyurmuştur.
(Buhârî, Buyû', 15; İbn Mâce, Ticaret, 1)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Helâli taleb etmek her müslümanın üzerine farzdır” buyurmuştur.

(Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, II, 54)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de bu buyruklarıyla hayatın mücadele olduğunu vurgulamıştır..

مَّن كَانَ يُرِيدُ الْعَاجِلَةَ عَجَّلْنَا لَهُ فِيهَا مَا نَشَاء لِمَن نُّرِيدُ ثُمَّ جَعَلْنَا لَهُ جَهَنَّمَ يَصْلاهَا مَذْمُومًا مَّدْحُورًا
Resim---"Men kâne yurîdul âcilete accelnâ lehu fîhâ mâ neşâu li men nurîdu summe cealnâ lehu cehennem (cehenneme), yaslâhâ mezmûmen medhûrâ (medhûran).: Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız.”
(İsrâ 17/18)

Resim---Enes radiyallahu anhu, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, maddî sıkıntı çektiği dönemleri çevresindeki insanlar şu şekilde anlatır: “Rasûlullah, Allah’a kavuşuncaya kadar ince undan yapılmış ekmek ve kızarmış koyun eti yememiştir.”
(Buhârî, Et’ime, B.8.)

Resim---Ebû Hureyre radiyallahu anhu şöyle anlatıyor: “Rasûlullah‟a (aleyhisselâm) sıcak bir yemek getirildi. Yemeği yedi ve bitirince şöyle derdi: “Allah’a hamdolsun! Şu kadar zamandan beri mideme sıcak yemek girmemişti!”
(İbn Mâce, Zuhd 10)

Resim---İbn Abbas radiyallahu anhu (ö.68/687) şöyle der: “Rasûlullah yemek yemeksizin peş peşe birkaç gün olarak gecelerdi. Âilesi de yiyecek akşam yemeği bulamazdı. Çoğu zaman ekmekleri arpa ekmeği idi.”
(Tirmizî, Zühd, B. 38; İbn Mâce, Et’ıme, B. 49.)

Resim---Hz.Âişe radiyallahu anha de şöyle der: “Muhammed’in âilesi, onun vefât ettiği güne kadar iki gün arka arkaya arpa ekmeğiyle karnını doyurmadı.”
(Buhârî, Eymân, B.22; Müslim, Zühd, H.No: 21 - 23. Ayrıca bk., Buhârî, Et’ıme, B. 23, 27; İbn Mâce, Et’ıme, B. 48.)

Resim---Hz.Ömer radiyallahu anhu (ö.23/643) şöyle der: “Ben Rasûlullah’ın gün boyu açlıktan kıvranıp, karnını doyuracak âdi hurma bile bulamadığını gördüm.”
(Müslim, Zühd, H.No: 36; İbn Mâce, Zühd, B. 10.)

Resim---“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in midesine bir günde iki ayrı çeşit yiyecek girmemiştir. Eğer O, et yemişse ona başka bir şey katmaz, hurma yediyse ona başka bir şey katmaz, ekmek yediyse ona da başka bir şey ilave etmezdi.” buyurdu.
(İbn Sa’d, a.g.e., I, 404.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in maddî sıkıntısını anlatan hadisler için bk.hadis kaynaklarının zühd ve rikâk bölümleri; İbn Sa’d, a.g.e., I, 400 vd.; Ahmed b. Hanbel, Kitâbü’z-Zühd, I, 16-17. terc. M.Emin İhsanoğlu, İz Yay., İst., 1993.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Komşusu aç iken, tıka basa karnını doyuran kimse (gerçek) mü’min değildir” buyurdu.
(Buhârî, Edebü’l-Müfred, sh.52)

Resim---İbn Abbas’dan gelen bir rivâyette O’nun cömertliği şu şekilde anlatılır:
“Peygamber iyilik yapma bakımından insanların en cömerdi idi. En çok cömert davrandığı zaman Ramazan ayı idi.” buyurdu.

(Buhârî, Bedü’l-Vahy; B. 1.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir ikindi namazından sonra, daha cemaat dağılmadan hızlıca evine gider. Daha sonra merakla bekleyen sahabeye şöyle der: “Evde bulunan bir miktar altın hatırıma geldi. Elimde kalır korkusuyla hemen gidip onları dağıttım.” buyurdu.
(Buhârî, Ezân, B.158; Nesâî, Sehv, B. 104; İbn Sa’d, a.g.e., II, 238.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Eğer Uhud dağı kadar altınım olsa, borç ödemek için sakladığım dışında, ondan yanımda bir miktar bulunduğu halde üzerimden üç gece bile geçmemesi beni sevindirir.” buyurdu.
(Buhârî, Temennî, B.2. Ayrıca bk., Buhârî, İsti’zân, B. 30, Rikâk, B. 14; Müslim, Zekât, H.No: 31; İbn Mâce, Zühd, B. 8; İbn Sa’d, a.g.e., II, 237-238.)

Resim---Bir seferinde, birine bir vâdi dolusu koyun hibe etmiş, o adam da şaşkınlık içinde çevresindekilere: “Gidiniz, müslüman olunuz, Muhammed fâkirlikten korkmadan çok büyük ihsanlarda bulunuyor.” demiştir.
(Müslim, Fedâil, H.No: 57-58; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 108, 175, 259, 284. Ayrıca bk., İbn Sa’d, a.g.e., II, 153.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsanoğlunun bir dere dolusu altını olsa, bir dere daha ister, onun ağzını topraktan başka bir şey doldurmaz. Ama Allah, tevbe edenin tevbesini kabul eder.” buyurdu.
(Buhârî, Rikâk, B. 10; Müslim, Zekât, H.No: 116-118. Ayrıca bk., Tirmizî, Zühd, B. 27; İbn Mâce, Zühd, B.27.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsan ihtiyarlasa bile, onun iki duygusu hep genç kalır: Çok kazanma hırsı ile çok yaşama arzusu.” buyurdu.
(Buhârî, Rikâk, B. 5; Müslim, Zekât, H.No: 115.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve zenginlik (gönül zenginliği) dilerim.” buyurdu.
(Müslim, Zikir, H.No: 72. Ayrıca bk., Tirmizî, Deavât, B. 72; İbn Mâce, Duâ, B. 2.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Rabbim bana, Mekke vâdisini benim için altın yapabileceğini teklif etti. Dedim ki; hayır Yarabbi. Ben, gün olur doyar; gün olur acıkırım. Acıktığım zaman, Sana niyazda bulunur ve Seni hatırlarım. Doyunca da, Sana şükreder ve Sana hamd ederim.” buyurdu.
(Hadis hasendir. Tirmizî, Zühd, B. 35; İbn Sa’d, a.g.e., I, 381.)

Resim---Dünya malının esiri olmadan olabildiğince sâde bir hayat tarzını tercih eden Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in , hayattan koptuğunu söylemek de mümkün değildir. O’na göre insan, hayatın içinde olmak, çalışmak, helâlinden kazanmak, başkalarına yük olmamak zorundadır. Hatta dini amaçla bile olsa hayatla irtibatı kesmek, dünyadan el-etek çekmek doğru değildir. Çünkü; Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İslâmda ruhbanlık yoktur.” buyurdu.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 226.)

Resim---Keza Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “iki günü birbirine müsavî olan ziyandadır.” buyurdu.
(Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ ve Müzîlü’l-İlbâs Ammâ İştehera mine’l-Ehâdisî alâ elsineti’n-Nâs, II, 233, 3. Bsk., Dâru İhyâi’t-Tûrasi’l-Arabî, 1351.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İslâm üstündür ondan üstün yoktur.” buyurdu.
(Buhârî, Cenâiz, B.80. Ayrıca bk., Suyûtî, ed-Dürerü’l Münteşirâ fi’l-Ehâdîsi’l-Müştehirâ, sh., 95, thk. M. Abdülkadir Atâ, Dârü’l-İ’tisâm, Kâhire , 1987; Aclûnî, a.g.e., I, 127.)
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön