İKRÂ ZEVKLERİm

Konu başlıkları sadece Kul İhvani'ye aittir.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

GaRiB-ÂN cÂN!
NE-diR???? “OL-ÂN”
SıRR-ı SıFır Ey SÎN-deki
TeK NOKTA-da ki, YAŞ-ÂN-ÂN!..

YaNar DaĞım - BUZ DaĞımda
Ben DONdum Eller DONmasıN!
BUZ DaĞım - YaNar DaĞımda
Ben YANdım ELLer YANmasın!..

AN-arsa YÂR!. AD-ım AN-sın!
“GaYR” ısı AD-ıM AN-masın!..

HaYYYY DoStttt Huuuu!!!!


Resim

ZEVK 4461

BuZ DaĞı Gibi KiLiT-li.. SU-ya SU-SU-z KALan KüRReM!
“Summun Bukmun Umyun” OLuş.. ÖLü-Diri ÖZ-lü ZeRReM
MeDeD Yâ RABBULÂLEMİN! - RAHMETENLİLÂLEMİN-le
ISıt Yüreğimi ERİT!.. cAN-ın BULsun CeZB ü CeRREM…


09.05.11 15:19
glbş-nkr


صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لاَ يَرْجِعُونَ
Resim----Summun bukmun umyun fe hum lâ yerciûn(yerciûne) : Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı dönmezler.”
(Bakara 2/18)

BuZ Dağı Gibi Kilitli.. SU-ya SU-SU-z KALan KüRReM!

Hakikat-ı MuhaMMedîyyemde AKLımla NAKİLde YAŞAmamı,
Mârifet-i MuhaMMedîyyemde Olmamı AKLen NAKLi DUYmamı,
Tarikat-ı MuhaMMedîyyemi BULmamı AKLen NAKLi UYmamı,
RUHen, KALBen, NEFSen UYGULAma ÂLETim OLan BEDENimin şu Şehâdet Şehrinde donup kalması, Tevhid Tercihimi KİLİTlemesi ve,
Şeriat-ı MuhaMMedîyyeme HASR-et bırakması nasılda Beni, Buz Dağım-Ben Dağımda: "NErede bir daMla SU!” diye feryad ettirmekte DOSTlar!

Summun Bukmun Umyun” OLuş.. ÖLü-Diri ÖZ-lü ZeRReM

Buz Dağı Âfâkî-Dış KüRRem değil donan, donan İÇ ZeRRelerim-HücRRelerim!
Özünde, Dirilmeye-Erimeye-Çözülmeye Hazır ama henüz donuk-ölü Enfusî ZeRRelerim..
Her HüCRRem donmuş!. Göz donuk, kulak donuk, kalb donuk ve:

Yetiş Yâ MuhaMMeduLLAH – MuhaBBetuLLAH GüneşiM!
Meded Yâ MahMuduLLAH - MerhaMetuLLAH RAHmetiM!
KeRReMNî Yâ AhMeduLLAH - RASÛLULLAHıM NeFeSiM!
EDRiKNî Yâ HaBîBuLLAH – RAHîMuLLAHıM ve NEFSiM!..


ER-it! ER-et Ben-i ki İKİ “BEN” Olamaz ÂN-da, İMÂNda cÂNda-CÂNÂNda...

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Resim----İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımis salâte li zikrî : Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl.”
(Tâ-Hâ 20/14)

NeFSimin-AKLımın Muhite HEVÂ CERRi-Merkez KAÇ Kaçışı-BUZluğu Bozulsun Erisin Aksın!..
RuHumun-Naklimin Merkez HÜVE CEZBi-Merkez ÇEK Çekişi Çalışsın Çağırsın Yaksın!..
“Lâ İlâhe İllâ HeVâm!”.. Nefsimin Hevâ-Heves İlâhlığı yerle bir Olsun!
“Lâ İlâhe İllâ HüVe!”… El İlâhe ALLAH celle celâluhu’mun HaKK-TeKK Hüviyyeti HuzuruM, HazırıM ve Hızırım Olsun!
İÇimM-DışıM NûR-u Hakikat-ı MuhaMMed DoLsun!
ALLAHu Nuru’s-Semâvâti Ve’l-ARZ!” Olsun İnşae ALLAH!..

SaNa, SON-suz TeSLiMiYYeT-SELL-iMiz ve İSTiKâMeT SALL-ımız OLsun Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:


Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim


ÂMiN Yâ LaTîF ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ KeRîM ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ RaHiM ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ VeDûD ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ FeTTâH ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ GaFFâR ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ SeTTâR ALLAH celle celâluhu!

MuhaMMedî MuhaBBetlerimle…
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimTEK NOKTA
İLK ve SON Solukta!..

Huuu!
LeHu!
Lillahi!
ALLAH!
celle celâluhu!..

ABDuLLaH!
MuhaMMeduLLaH!
MahMuduLLaH!
AhMeduLLAH!
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!..

NeSL-i SEYFuLLaH
ASL-ı AlîYYuLLaH
FASL-ı TûRaBuLLaH
VASL-ı VeLîYYuLLaH
Ali kerremullahi veche !..


DeVR-ÂN-da DİRi
SeYR ÂN-da BİRi
CEVLÂN El KİRi
HaYR-ÂN KıTMîRi
KuL İhVÂNi SerSERİ


Resim


ZEVK 4468

MüteZeKKâ!.. MutaHaRRun!.. Ahmak AKLın PaSın SİL ki!
Kur'ÂN OKU!..” “OKU!.. ya-CAK!.. VaduLLaH HAK!. HAKK-ı BİL! ki
RABB-ın sÖZü!.. ReSÛL SeSi!.. BâTıN ZâHiR, SEV-iYe CeBRR!..
HeRR ÂN!.. Şe-ÂNNN!.. DiRi Kur'ÂN!.. “RaZîTu! SoN!.. “İkRâ! İLK-i!..


13.04.11 12: 54
cÂN Câmi’-İNDe.. CEM de, DE!..


-si?
-SAYıSı..
Pi-Si Pi-Si
Kavs YAY-ıSı!..
SeYN SEVgiSi..
GAVS HaYYY!ıSı!..


http://img18.imageshack.us/img18/5241/piposterr.jpg

SuS! DE-sem DİNLE-Meyen-SîN
MeRyeMMM
-SîN!.. İNLE-Meyen-SîN
ÇIK!” -ıp BeN DaĞ” -ın TePe-SîN
İSÂ sîN!... ÜNNNLE-Meyen-SîN!..

aHHH! SîNNNeMMM aHHH!.. ALLAHHHH!..

Pİ- SAYıMMM!

Resim

Halk İÇin HAKK-ın HAN-ında
ÇEVRE
-mi ÇAP-ıma BÖLdüM
MuHiTiM
-MeRKEZ yAN-ında
SaBiT A
YAN-ıma GÜLdüM!..

p=3,14159265358979323846264338327950288419716939937510582097494459230781640
628620899862803482534211706798214808651328230664709384460955058223172535940
81284811174502841027
..... MiŞ! MiŞ!..

Ben de sadece Ben de sanırken Külli Şeyde KüRRe-ZeRRe Bence-Senceymiş yaa!!!.
DeVR-ÂN-da DeVR eden her Dâire İçinmiş bu “SeBBit Akdemnâ!.
Sakın demeye-SîN BasilDON’luM:
"Hocam KüRRe YÜZümüzü ne ZamAN Yarım NEFeS Yarı ÇAPımıza BÖLeceğiz de SîN MiMden LâMa ve de SîNe vede SîN den NÛNa vs… SAFF SîNelere Es Selâm!..

Pi SAYıM irrasyonel olmanın ötesinde ayrıca AŞKın mış! ÂŞIKlığım Ondanmış Demek ki..ŞaŞkınmış.. TaŞkınmıŞ ki Onlarım da Ondan DE-MeK-Ki!!.. ÂNda cÂN.. GaRiB-ÂN!..

MüteZeKKâ!..:

قَدْ أَفْلَحَ مَن تَزَكَّى
Resim---“Kad efleha men tezekkâ : Doğrusu, temizlenip arınan felah bulmuştur” (A'lâ 87/14)
MutaHaRRun!..: “VE SİZE DİN OLARAK İSLÂMA RIZA VERDİM” …SON İNen âYeT!..

إِنَّهُ لَقُرْآنٌ كَرِيمٌ
Resim---“İnnehu le kur’ânun kerîm(kerîmun) : Elbette bu, bir Kur'an-ı Kerim'dir.” (Vâkıa 56/77)

لَّا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ
Resim---“Lâ yemessuhû illel mutahherûn(mutahherûne) : O’na tertemiz temizlenmiş olanlardan başkası el süremez” (Vâkıa 56/79)

VaduLLaH HAK!. HAKK-ı BİL! Ki;

وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنتُمْ فَوَلُّواْ وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ لِئَلاَّ يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَيْكُمْ حُجَّةٌ إِلاَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنْهُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِي وَلأُتِمَّ نِعْمَتِي عَلَيْكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Resim---“Ve min haysu harecte fe velli vecheke şatral mescidil harâm(harâmi), ve haysu mâ kuntum fe vellûvucûhekum şatrahu li ellâ yekûne lin nâsi aleykum hucceh(huccetun), illellezîne zalemû minhum fe lâ tahşevhum vahşevnî ve Lİ UTİMME Nİ’METÎ aleykum ve leallekum tehtedûn(tehtedûne) : Her nereden yola çıkarsan yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir ve her nerede olursanız yüzünüzü ona doğru çevirin ki insanlar için aleyhinizde bir delil olmasın. Ancak içlerinden haksızlık edenler başka. Siz de onlardan korkmayın, Benden korkun ki hem üzerinizdeki NİMETİMİ TAMAMLAYAYIM hem de bu sayede doğru yola eresiniz.” (Bakara 2/150)

CeBRR: BiRRin CEM’i.. Kırılan Ekleyerek SARarak.. SALL ederek.. CeBeRRuta Es Selam!.. CEBRRâil aleyhisselâm da!..

حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالْدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللّهِ بِهِ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّطِيحَةُ وَمَا أَكَلَ السَّبُعُ إِلاَّ مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَأَن تَسْتَقْسِمُواْ بِالأَزْلاَمِ ذَلِكُمْ فِسْقٌ الْيَوْمَ يَئِسَ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِن دِينِكُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الإِسْلاَمَ دِينًا فَمَنِ اضْطُرَّ فِي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِّإِثْمٍ فَإِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Resim---“Hurrimet aleykumul meytetu veddemu ve lahmul hınzîri ve mâ uhılle li gayrillâhi bihî vel munhanikatu vel mevkûzetu vel mutereddiyetu ven natîhatu ve mâ ekeles sebuu illâ mâ zekkeytum ve mâ zubiha alen nusubi ve en testaksimû bil ezlâm(ezlâmi), zâlikum fisk(fiskun), elyevme yeisellezîne keferû min dînikum fe lâ tahşevhum vahşevn(vahşevni) el yevme ekmeltu lekum dînekum VE ETMEMTU ALEYKUM Nİ’METÎ VE RADÎTU LEKUMUL İSLÂME DÎNÂ (dînen) fe menidturra fî mahmasatin gayra mutecânifin li ismin fe innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun) : Size şunlar haram kılındı: ölü, kan, hınzir eti, Allahdan başkasının namına boğazlanan, bir de boğulmuş, yahud vurulmuş yahud yuvarlanmış, yahud süsülmüş, yahud canavar yırtmış olub da canı üzerinde iken kesmedikleriniz ve dikili taşlar üzerinde boğazlananlar ve zararla kısmet paylaşmanız, hep bunlar birer fısk (yoldan çıkıştır) bu gün kâfirler dininizi söndürebilmekten ümidlerini kestiler, onlardan korkmayın, yalnız benden korkun, işte bugün sizin için dininizi kemale yetirdim, üzerinizdeki ni'metimi tamâma irdirdim VE SİZE DİN OLARAK İSLÂMA RIZA VERDİM, şu kadar ki her kim son derece açlık halinde çaresiz kalırda günaha meyl maksadı olmaksızın onlardan yemeğe muztarr olursa elbette Allah gafur, rahîmdir.” (Mâide 5/3)

AzîZ Rasûlullahü EkreM sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Vedâ Haccında HATM Oldu Haten’n NeBiYYE Kur'ân-ı Kerim’imiz elhamdulillahirabbu’l-âlemîn…

Eser sahipleri (râviler) demişlerdir ki, bugünden sonra Hz. Peygamber Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem nihayet seksenbir veya sekseniki gün kadar yaşadı ve bundan sonra dini hükümlerde ne bir fazla, ne bir nesh, ne bir tebdil (değiştirme) vaki olmadı.
Bununla Hz. Peygamber'e peygamberlik görevinin sonu ve böylece vefatının yaklaştığı haber verilmiş oluyordu.
Rivayet ediliyor ki, Hz. Peygamber Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu âyeti okuduğu zaman ashab-ı kiram gerçekten sevinmiş ve pek büyük sevinçler göstermişler ve fakat Hz. Ebu Bekir ağlamıştı.
Sorulduğunda: "Bu âyet Resûlullah'ın vefatının yaklaştığını gösteriyor" demiş ve bundan tebliğ vazifesinin sona erdiğini anlamıştı.

(Elmalılı Hamdi Yazır kaddesallahu sırrahu Mîdesûresi 3. cü âyet Tefsiri)

“İkRâ!” İLK-i!..: “Yaratan RABB-inin İSMiyle oku!” …İLK İnen âYeT!..

اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
Resim---“Ikra’bismi rabbikellezî halak(halaka) : Yaratan RABB-inin İSMiyle oku!” (Alak 96/1)

MuhaMMedî MuhaBBetlerimle
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

YÂÂÂÂ RABÎÎÎÎ !!!!

Resim

ZEVK 3106

UMUT…


Doğuramıyor bulutlar! Kıvranıp duruyor RAHMED!
Kabir azâbında UMMET! Zulme dönüşünce zahmet!
Zerrenin Kürrenin RaBBi! SENi sevenler hakkı için!
Lûtf u kerem ihsan eyle! Şefâat AHADu’l- AHMED!.. (sav)


28.02.2008 13:52
a n t a l y a


RASÛLu'r-RABB B-RR DEğirMENi..

GöKten GELen
HâLden BİLen
YüZ-e GÜLen
“ÖL!” de ÖLen
UNNa-H-Nu da..


ZEVK 4479

Resim
HaYY!dan Gelen HUU!ya Gider, Esince YEL DeğirMENi

Resim
BUĞDAYı BULgur EYlEYen, ERENler EL DeğirMENi

Resim
“Kevâiba Etrâbâ” Hak!.. “UN” OLmaya ÇARK Evine

Resim
KÂMİLİN KALBİnde Sohbet, UN Eden DİL DeğirMENi…


17.05.11 23:47
dğrmnd..drmdğn



UN-um,Kevâıbe Etrâbâ…:

وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا

Ve kevâıbe etrâbâ (etrâben) : Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar.
(Nebe 78 /33)
Kab, kevâıb, Kâbe..
Etrab, Turab, en toprak.. UN-Ufak..
KiM ki, 6 yüz, 8 köşe,12 kollu Ben Kâbesini UN-ufak toz ZeRResi eder de Kader Eleğinden EL-Erse, Mustafeyn Sırırında TEKlerse her ZeRReSîN..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim


ZEVK 4453

ZeRRe-KüRRe RAKS ET-mekte!. “ SeBBaHa!” sın SeSin DİNLe!
UZaK – YaKıNda ARAma!.. Ben-deki “BEN” in SeNin-le
CeheNNeM GÜL-ün GÜBREsi.. NûR-u DOĞurAN NâR Gerek!
HaYY TezgÂHı ANA RAHMi!.. CANdaki CeNNet CENİN-le!..


30.04.11 16:20
gkkşğ-nkr..


“YUSEBBİHU!” ŞARKı-mız HaYY!:

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim----YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.” (Cuma 62/1)

Yusebbihu: her AN tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılışla ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmî ŞARKısındayız inşae ALLAH..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim
HiLe-ye Yok-uM!
BiLe-ye Çok-uM!
“Tek”e tek TEK-iM
ÇiLe-ye Tok-uM!..


ZEVK
4513

Küllî ŞEY’in Muhit ALLAH!.. “KÛN!” KaDeRi.. YUT-ulmuŞuM!
İĞ-Ne UC-unda TUT-ukluyuM!. YâRım NeFeS, TUT-ulmuŞuM!
“Ah!.”ım
ALLAH!a ARZ-ımdır! “SeBBaHa” sın RAKsı SEMÂ’m
“EN”, “ben-liğiM” YUT-unca.. UNUT-ulmuş.. KURTUL-muŞuM!..


07.06.11 20:44
yzğykstnbl..

KeLâm,
KelâmuLLAH
ElhamduliLLAH
ALLAH celle celâluhu

Küllî ŞEY’in Muhit ALLAH!..:


وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا

Ve lillâhi mâ fi's-semâvâti ve mâ fi'l-ard ve kânallâhu bi külli şey'in muhîta: Göklerde ve yerde olanların hepsi ALLAH'ındır. ALLAH herşeyi kuşatıcıdır.
(Nisa 4/126)

“KÛN!” Kaderi..:


إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu) : Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibârettir. Hemen oluverir.
(Yâ-Sîn 36/82)

“SeBBaHa” sın RAKsı:


سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Sebbeha lillâhi mâ fî's-semâvâti ve mâ fî'l-ard(ardı), ve huve'l-âzîzul-hakîm(hakîmu) : Göklerdeki ve yerdeki her şey ALLAH’ı tespih eder. O, mutlak güç sâhibidir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
(Saff 61/1)

“EN”:


فَلَمَّا أَتَاهَا نُودِي مِن شَاطِئِ الْوَادِي الْأَيْمَنِ فِي الْبُقْعَةِ الْمُبَارَكَةِ مِنَ الشَّجَرَةِ أَن يَا مُوسَى إِنِّي أَنَا اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ

Fe lemmâ etâhâ nûdiye min şâtııl vâdi'l-eymeni fİ'l-buk’atil mubâreketi mine'ş-şecerati en yâ mûsâ innî enallâhu rabbu'l-âlemîn(âlemîne) : Derken oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki vâdinin sağ yanında olan bir ağaçtan: "Ey Mûsâ, Âlemlerin RABBi olan ALLAH BeN-im!" diye seslenildi.
(Kasas 28/30)


إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي

İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekîmi's-salâte li zikrî : "Gerçekten Ben, Ben ALLAH'ım, Ben'den başka ilah yoktur; şu halde Bana ibâdet et ve beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl."
(Tâ-Hâ 20 /14)

UNUT-ulmuş.. KURTUL-muŞuM!..:


فَأَجَاءهَا الْمَخَاضُ إِلَى جِذْعِ النَّخْلَةِ قَالَتْ يَا لَيْتَنِي مِتُّ قَبْلَ هَذَا وَكُنتُ نَسْيًا مَّنسِيًّا

Fe ecâe hel mehâdû ilâ ciz’ın nahleh(nahleti), kâlet yâ leytenî mittu kable hâzâ ve kuntu nesyen mensiyyâ(mensiyyen) : Derken sancı onu bir hurma dalına götürdü ve: «Keşke bundan önce ölmüş olsaydım da unutulmuş gitmiş olsaydım.» dedi.
(Meryem 19/23)
SadakALLAHu’l-AzîM…
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ZEVK 4504

ŞeKiLe, AKLa Güvenme!. KuZu PoSTu, KURDun KüRKü
Her Akıl Şeytan Savaşta!. “Belhum e Dallun!” lar SiRKi
İBLİS’e Elbise Resim EDEB!.. SEViyesiz SEVgi ResimSahte
“HeVâ-sını İLâH ET-mek!” NEFSin, AKLî-GİZli ŞiRKi


05.06.11 01:28
ayazağaoyak
istannbull..

“Belhum e Dallun!”:

أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ أَوْ يَعْقِلُونَ إِنْ هُمْ إِلَّا كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِيلًا

Resim---Em tahsebu enne ekserehum yesmeûne ev ya’kılûn(ya’kılûne), in hum illâ kel en’âmi BEL HUM EDALLU sebîlâ(sebîlen):Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten söz dinleyeceğini yahut akıllanacağını mı sanıyorsun? Gerçekte onlar hayvanlar gibidir, hatta gidişçe daha sapıktırlar. (Furkân Sûresi, 25/44)

“HeVâ-sını İLâH ET-mek!”:

أَفَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ وَأَضَلَّهُ اللَّهُ عَلَى عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلَى سَمْعِهِ وَقَلْبِهِ وَجَعَلَ عَلَى بَصَرِهِ غِشَاوَةً فَمَن يَهْدِيهِ مِن بَعْدِ اللَّهِ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ

Resim---“E fe reeyte menittehaze ilâhehu hevâhu ve edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ sem’ihî ve kalbihî ve ceale alâ basarihî gışâveh(gışâveten), fe men yehdîhi min ba’dillâh(ba’dillâhi), e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne) : Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah'ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah'tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp düşünmüyor musunuz?” (Câsiye 45/23)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

YoK-u
ÇoK-u
TeK-i Resim OKU!..

ZEVK 4525

DELdi-GEÇti TEVHİDini, Kaderin OK-u İhvâni!
“TEK” liğimiz Tepeledi, YOK İle ÇOK-u İhvâni!
MuhaMMedî MutaHaRRun-MüteZeKkâ-MütAYYıb
MuSaFFâ OL!.. KûN Kur'ân-ın, “İKRÂ!” sın OKu İhvâni!..


22.06.11 01:35
77rnklgkkşğ..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

SESi DUY!
SÖZe UY!
UYU-ma!..
HALin HUY!..

ZEVK 4526

Herkes DİZ ÇÖKtü İhvÂNi!. Şe’eN Şehvet YATağında!
ÂDeM’e HeVVâsı HaVVa!. AKLı ŞEY-t-ÂN BATağında!
VE EKÎMUL VEZNE BİL KISTI VE LÂ TUHSIRÛL MÎZÂN! DuY!
Ve lâ HaVLe! ÇİLEn ÇAĞır!.. Resim Şimdi, ŞEHÂDET ÇAĞında!..


22.06.11 01:40
77rnklgkkşğ..

ALLAHu zu'l-celâl’imizin SÖZünü,
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’imizin
SESinden:


وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ

Ve ekîmu'l-vezne bi'l-kıstı ve lâ tuhsırû'l-mîzân (mîzâne) : Ölçüyü adâletle tutun ve eksik tartmayın.
(Rahmân 55/9)

Ebû Mûsâ (r.a.) şöyle dedi:
Biz bir seferde Peygamber'in maiyetinde bulunduk. İnsanlar tekbir getirirken seslerini yükseltmeğe başladılar. Bunun üzerine Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Ey insanlar, kendinize acıyınız! Çünkü siz ne sağıra duâ ediyorsunuz, ne de gâibe. Muhakkak ki siz, en iyi işiten ve size çok yakın olana duâ ediyorsunuz. Ve O her zaman sizinle berâberdir" buyurdu. Ebû Mûsâ dedi ki: Bu sırada ben Peygamber'in arkasında idim ve: Güç ve kuvvet ancak ALLAH'a mahsustur! sözlerini söylüyordum. ALLAH Rasûlu: "Ey Abdullah b. Kays! Ben sana Cennet hazînelerinden bir hazîneyi göstereyim mi?" buyurdu. Ben de: Evet, Yâ Rasûlullah! dedim. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem : "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi'llah de!" buyurdu.
(Sahih-i Müslim, 4873)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

MîM
CîM
SîN
KiM
???

Resim

ZEVK 4529

BiSMinin NOKTAsı Kıldın!. Marecel- BAHReyne MîM-iM
Harut-Mârut sı Tılsım!. Yecuc u Mecuc-a CîM-iM
Şehvet
-Şehâdet ŞEY-t-ÂN-ın Resim ŞıN ındaki ÜÇ NOKTAsın..
SOYunmuş SîN in OLmuşum!. ALLAHım Ben KİMde KİM-iM?..


22.06.11 01:55
77rnklgkkşğ..


BiSMinin NOKTAsı.. Be SıRRı..

İKİ-ŞEYlik olan ŞEY-t-ÂNlık
Mıknatıs ve AYNa gibi iki UÇlu-YÜZlü AKIL..
Marecel-BAHReyne
Harut
-Mârut ve Yecuc u Mecuc

Hizbuşşeytan.. Hizbullah..
Lâ İlâhe İnkarı-İllâ ALLAH İkrarı..
KaNmak-İNaNmak ve de KaNadırılmak-İNaNdırılmak
İblis
-Şeytan ALLAH celle celâluhu ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..

Nerde İBLİS.. Nerde ŞEY-t-ÂN, Taşa TUTulan Tek suçlu!..
Ve NAKLe, İKİ GÖZün KÖR eden GÖRmeyen AKIL!..


Ve de 1 Hadis 4 âyet AKLedelim! diye in şae ALLAH!..

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAHu Teâlâ bana yardım etti ve şeytanım müslüman oldu, bana yalnız iyıliği emr eder!" buyurdu.
(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ
Resim--- “Yâ eyyuhen nâsu inne va’dallâhi hakkun fe lâ tegurrennekumul hayâtud dunyâ, ve lâ yegurrennekum billâhil garûr(garûru) : Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın.” (Fâtır 35/5)

يُنَادُونَهُمْ أَلَمْ نَكُن مَّعَكُمْ قَالُوا بَلَى وَلَكِنَّكُمْ فَتَنتُمْ أَنفُسَكُمْ وَتَرَبَّصْتُمْ وَارْتَبْتُمْ وَغَرَّتْكُمُ الْأَمَانِيُّ حَتَّى جَاء أَمْرُ اللَّهِ وَغَرَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ
Resim--- “Yunâdûnehum e lem nekun meakum, kâlû belâ ve lâkinnekum fe tentum enfusekum ve terebbastum vertebtum ve garret kumul emâniyyu hattâ câe emrullâhi ve garrekum billâhil garûr(garûmu) : (Münafıklar) Onlara seslenirler: "Biz sizlerle birlikte değil miydik?" Derler ki: "Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip beklediniz, (Allah'a ve İslam'a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp aldattı. Sonunda Allah'ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldaltıcı da sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak, hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu." (Hadîd 57/14)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْمًا لَّا يَجْزِي وَالِدٌ عَن وَلَدِهِ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَن وَالِدِهِ شَيْئًا إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ
Resim--- “Yâ eyyuhen nâsuttekû rabbekum vahşev yevmen lâ yeczî vâlidun an veledihî ve lâ mevlûdun huve câzin an vâlidihî şey’â(şey’en) inne va’dallâhi hakkun fe lâ tegurrennekumul hayâtud dunyâ, ve lâ yagurrennekum billâhil garûr(garûru) : Ey insanlar, Rabb'inizden korkup sakının ve öyle bir günün azabından çekinip korkun ki, (o gün hiç) bir baba, çocuğu için bir karşılık veremez ve (hiç) bir çocuk da babası için bir şeyi verebilecek (durumda) değildir. Şüphesiz Allah'ın va'di haktır. Artık dünya hayatı sizi aldatmaya sürüklemesin ve aldatıcı(lar) da sizi Allah ile aldatmasın.” (Lokmân 31/33)

وَلَقَدْ صَدَّقَ عَلَيْهِمْ إِبْلِيسُ ظَنَّهُ فَاتَّبَعُوهُ إِلَّا فَرِيقًا مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ
Resim--- “Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan minel mûminîn(mûminîne) : Andolsun, İblis, kendileri hakkında zannını doğrulamış oldu, böylelikle iman eden bir grup dışında, ona uymuş oldular.” (Sebe 34/20)


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


CeheNNeM A’RAF-at CeNNet
YEDİ-ye SEKİZ Kat CeNNet
DONma-Nötr Nokta-ERİme!
SALAT ü SALAVAT CeNNet!..

Resim

ZEVK
4563

Kâlû Semi’nâ ve Ata’nâ!” “İnne’l- Ebrâre lefî Naîm!
Kâlû Semi’nâ ve Aseynâ” “Ve inne’l- Fuccâre lefî Cahîm
SıRR-ı SIFIR SEViyyesi!.. RaBB NefseSi!.. ReSûL SeSi!..
KUL!. Dârü’s- “SELÂMun Kavlen Min RABBin Rahîm!..


22.07.11 19:15
glbş-ankara..


CeheNNeM A’RAF-at CeNNet:
DONma-Nötr Nokta-ERİme!:

A’râf: Arf’in çoğuludur. Yüksekçe olan her şeye arf denilir. Meşhur görüşe göre A’râf, cennet ile cehennem arasındaki sûrun yüksek tepeleri, demektir.
Âraf”, “arf” kelimesinin cem’idir. Atın yelesine ve horozun ibiğine de“arf” denmektedir.
Araf”, “arf” kelimesinin cem'idir Tefsirlerimizde Araf hakkında pek çok izahlar bulunmaktadır Ancak bunların içinde müfessirlerin çoğunun ittifak ettiği görüş, “Araf”ın Cennetle Cehennem arasında bir perde, yüksek bir sur ve tepeler manasına geldiğidir İbni Abbas ise, “Sırat Köprüsü üzerinde bulunan şerefelerdir” demektedir.

Hasan el-Basrî kaddesallahu sırrahu : “ A’râf, marifet kelimesinden olup cennetliklerle cehennemlikleri simalarından tanıyan kimseler demektir. Bu kimseler, Allah'ın, Cennet ve Cehennem ehlini birbirinden ayırmak için tayin ettiği insanlardır Vallahi, bilmem, ama bunlardan bazıları şimdi beraberimizdedir
( et-Tefsirul-Kebir, 14:87)

وَبَيْنَهُمَا حِجَابٌ وَعَلَى الأَعْرَافِ رِجَالٌ يَعْرِفُونَ كُلاًّ بِسِيمَاهُمْ وَنَادَوْاْ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ أَن سَلاَمٌ عَلَيْكُمْ لَمْ يَدْخُلُوهَا وَهُمْ يَطْمَعُونَ
Resim---Ve beynehumâ hicâb(hicâbun) ve alel a'râfi ricâlun ya'rifûne kullen bi sîmâhum ve nâdev ashâbel cenneti en selâmun aleykum lem yedhulûhâ ve hum yatmeûn(yatmeûne) : İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A'râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: "Selâm size!" diye seslenirler.
(A'râf 7/46)

وَإِذَا صُرِفَتْ أَبْصَارُهُمْ تِلْقَاء أَصْحَابِ النَّارِ قَالُواْ رَبَّنَا لاَ تَجْعَلْنَا مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Resim---Ve izâ surifet ebsâruhum tilkâe ashâbin nâri kâlû rabbenâ lâ tec'alnâ mealkavmiz zâlimîn(zâlimîne) : Gözleri cehennem ehli tarafına döndürülünce de: Ey Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma! derler.
(A'râf 7/47)

وَنَادَى أَصْحَابُ الأَعْرَافِ رِجَالاً يَعْرِفُونَهُمْ بِسِيمَاهُمْ قَالُواْ مَا أَغْنَى عَنكُمْ جَمْعُكُمْ وَمَا كُنتُمْ تَسْتَكْبِرُونَ
Resim---Ve nâdâ ashâbul'a'râfi ricâlen ya'rifunehum bi sîmâhum kâlû mâ agnâ ankum cem'ukum ve mâ kuntum testekbirûn(testekbirûne) : (Yine) A'râf ehli simalarından tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek derler ki: "Ne çokluğunuz ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir yarar sağlamadı.
(A'râf 7/48)

أَهَؤُلاء الَّذِينَ أَقْسَمْتُمْ لاَ يَنَالُهُمُ اللّهُ بِرَحْمَةٍ ادْخُلُواْ الْجَنَّةَ لاَ خَوْفٌ عَلَيْكُمْ وَلاَ أَنتُمْ تَحْزَنُونَ
Resim---E hâulâillezîne aksemtum lâ yenâluhumullâhu bi rahmeh(rahmetin) udhulûl cennete lâ havfun aleykum ve lâ entum tahzenûn(tahzenûne) : Allah'ın, kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyeceğine dair yemin ettiğiniz kimseler bunlar mı?" (ve cennet ehline dönerek): "Girin cennete; artık size korku yoktur ve siz üzülecek de değilsiniz" (derler).”
(A'râf 7/49)

YEDİ-ye SEKİZ Kat CeNNet:

Fırka-yı Nâciye; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in AKILların en ortası-Merekezini İZleyen AKL-ı Küll yani, NAKL YOLudur..

Kur'ân-ı Kerim’de 7 CeheNNeM:

لَهَا سَبْعَةُ اَبْوَابٍ لِكُلِّ بَابٍ مِنْهُمْ جُزْءٌ مَقْسُومٌ
Resim---''Leha seb'atu ebvab, likulli babim minhum cuz'um maksûm.: «Cehennemin yedi kapısı vardır. O kapıların herbiri için birer grup ayrılmıştır.»
(HİCR suresi 44. ayet) (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

1- Sair:
2- Leza
3- Sakar
4- Cahim
5- Cehennem
6- Haviye
7- Hutame..


Kur'ân-ı Kerim’de 8 ceNNeT:

1. Cennet’ün – Naîm
2. Cennet-i Adn
3. Cennet’ül - Me’vâ
4. Cennetu’l-Firdevs
5. Dâr’ul – Huld
6. Dâr’ul – Karar
7. Dâr’us – Selâm
8. İlliyyûn…


SALAT ü SALAVAT CeNNet!..:

ARAF Ehli, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Dünya, Âhiret, Sırat ve Mahşarde MuhaMMedî Hasbî Hizmet Erleri olup SELL Selâmetine ve SALL Şefaatına kavuşmuş “Korkusuz ve Hüzünsüz” HAKK Erleridir.
Ne cehennemlerden KAÇış ne de Cennetlere KOŞuş bilmezler..
Yerleri Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemin PâK Yüreğidir.

VE KÂLÛ SEMİ’NÂ VE ATA’NÂ:

آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
Resim---Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), VE KÂLÛ SEMİ’NÂ VE ATA’NÂ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr(masîru) : Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler.
(Bakara 2/285)

KÂLÛ SEMİ’NÂ VE ASEYNÂ:

وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُواْ مَا آتَيْنَاكُم بِقُوَّةٍ وَاسْمَعُواْ قَالُواْ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَأُشْرِبُواْ فِي قُلُوبِهِمُ الْعِجْلَ بِكُفْرِهِمْ قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِهِ إِيمَانُكُمْ إِن كُنتُمْ مُّؤْمِنِينَ
Resim---Ve iz ehaznâ mîsâkakum ve refa’nâ fevkakumut tûr(tûra), huzû mâ âteynâkum bi kuvvetin vesmeû KÂLÛ SEMİ’NÂ VE ASEYNÂ ve uşribû fî kulûbihimul icle bi kufrihim kul bi’se mâ ye’murukum bihî îmânukum in kuntum mu’minîn(mu’minîne) : Hatırlayın ki, Tûr dağının altında sizden söz almış: Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun, söylenenleri anlayın, demiştik. Onlar: İşittik ve isyan ettik, dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu. De ki: Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!
(Bakara 2/93)

İNNEL EBRÂRE LEFÎ NAÎM:

إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ
Resim---İNNEL EBRÂRE LEFÎ NAÎM(naîmin) : Şüphesiz ebrar olanlar, elbette nimetler(le donatılmış cennetler) içindedirler.
(İnfitâr 82/13)

VE İNNEL FUCCÂRE LEFÎ CAHÎM:

وَإِنَّ الْفُجَّارَ لَفِي جَحِيمٍ
Resim---VE İNNEL FUCCÂRE LEFÎ CAHÎM(cahîmın) : Ve şüphesiz kötüler de cehennemdedirler.
(İnfitâr 82/14)

SELÂMUN KAVLEN MİN RABBİN RAHÎM:

سَلَامٌ قَوْلًا مِن رَّبٍّ رَّحِيمٍ
Resim---SELÂMUN KAVLEN MİN RABBİN RAHÎM(rahîmin) :Çok esirgeyen Rabb'dan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır).
(Yâ-Sîn 36/58)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ERENler!..

ÜFÜRülen HaVa Resim İSRafil Resim SûR-duM
NûRuna Mazhardım MîM-inde Resim NûR-duM
“Be” nin NOKTAsına” BeZM”ini KUR-duM
“BeLâ!” Bayrağını Resim AÇ-tıM
ERENler!..


Resim

KOŞtum EMEKledim Yolun DİZle-dim
Edeb - İlim - İrfan İZin Resim İzle-dim
AŞK İNCİSİn Ahmaklardan GİZle-dim
SEVenelere SEBÎL SAÇ-tıM
ERENler!..


Resim

Şehâdet EYlediM Şartsız Şartına
Sürdüm KIRATımı SIRAT Sırtına
SIRATın SıRTında KoPtu Fırtına
NUHun Gemisiyle GEÇ-tiM
ERENler!..


Resim

ÂDEM-in CeNNette HaVVa NeFeSi
VeSveSe VERenin SıRR OL-AN SeSi
ŞeCeRRe HaBBesîN BiLelik “Be” si
SeHeR-de Resim SEVgiliM SEÇ-tiM
ERENler!..


Resim

BuZ ZeRReler ZİNCiRlerin YOLdu da
ÖZ-ümü ERİtti Resim GÖZ-üm OLdu da
KaLB KâSesi “KûN feyeKûN” DOLdu da
Ben, BeLâ BâDesin İÇ-tiM
ERENler!..


Resim

SıRT SıRTa FİRAVUN-MUSÂ-sı İle
SiHiR mi Resim Ejderha ÂsÂ-sı İle
RaHiM-den KoNuŞtum İSÂ-sı İle
HeVesim HEP İken HİÇ-tiM
ERENler!..


Resim

KeVSeR HaVuZunda BUZumu BoĞduM
Kul İhvÂNi KITMİR Resim KİRimi KoĞduM
Her ÂN Şe’EN-inde YENİden DoĞduM
ÖL-ümdem ÖL-üme Resim GÖÇ-tüM
ERENler!..

Resim
31.08.11 22:24
glbş..2.rmznbayrm..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »


BU ZEVKLERin HAZZı-ŞERHi:
Resim
Resim

ÜFÜRülen HaVa İSRafil SûR-duM
NûRuna Mazhardım MîM-inde NûR-duM
“Be” nin NOKTAsına” BeZM”ini KUR-duM
“BeLâ!” Bayrağını AÇ-tıM
ERENler!..

ÜFÜRülen HaVa İSRafil SûR-duM:

Âdem aleyhisselâma üfürülen RUH Hüvesi-Hevâsı-Havvasındaydım.
Yaratan ALLAH celle celâluhu ZÂTına Halife
(yer yüzünde ZÂTını Anlayacak Akıl verdiği ve aynı zamanda İhtilaf, Anlaşmazlık, Uyuşmazlık, Karışıklık, İkilikte çıkaracak) olan ÂDEMoğlunu yaratıp, SEVİYEleyip-maddî manevî İNSANlık için lâzım ve lâyık tavır, tarz, düzen, dengesini Ana kartı AKILa yükleyip,bedeni en uygun yaratıp içine RUHundan üfürdüğü NUR İçindeydim.. VARından var ettiği izafî-gölge-geçici “ben” dim.
Burada üfüren ZÂTullahtır.


ZÂT..Sıfat..Esma..Eşya..
ZÂTtan Sıfat-Ruh.. Güneşten Işık-Nur gibidir. Ve süreklidir…

فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُواْ لَهُ سَاجِدِينَ
Resim---“Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fekaû lehu sâcidîn(sâcidîne) : "Ona bir biçim verdiğimde ve ona ruhumdan üfürdüğümde hemen ona secde ederek (yere) kapanın." (Hicr 15/29)

ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ
Resim---“Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel ef’ideh(efidete), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne) : Sonra onu “seviyeledi-düzeltip bir biçime soktu” ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?” (Secde 32/9)

فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ
Resim---“Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fe kaû lehu sâcidîn(sâcidîne) : "Onu bir biçime sokup, ona ruhumdan üflediğim zaman siz onun için hemen secdeye kapanın." (Sâd 38/72)

İsâ aleyhisselâmın meseli de Âdem aleyhisselâm gibidir..
ÂDEM aleyhisselâmın Cesedine-Havvasına üfürülen Ruh, Meryem aleyhasselâma da üfürülmüşütür..
Burada AKILa tekemmülü için Anlatımda, araya girdiği ZANNedilen melek vs. yi farklı sanmak gerçek TEVHİDullahı anlamamaktır..


وَالَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهَا مِن رُّوحِنَا وَجَعَلْنَاهَا وَابْنَهَا آيَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---“Velletî ahsanet fercehâ fe nefahnâ fîhâ min rûhinâ ve cealnâhâ vebnehâ ayeten lil âlemîn(âlemîne) : Irzını koruyan (Meryem); biz ona kendi ruhumuzdan üfledik, onu ve çocuğunu insanlığa bir âyet kıldık.” (Enbiyâ 21/91)

وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرَانَ الَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهِ مِن رُّوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِهِ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِتِينَ
Resim---“Ve meryemebnete ımrânelletî ahsanet fercehâ fe nefahnâ fîhi min rûhınâ ve saddekat bi kelimâti rabbihâ ve kutubihî ve kânet minel kânitîn(kânitîne) : İmran'ın kızı Meryem'i de. Ki o kendi ırzını korumuştu. Böylece Biz ona ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O, (Rabbine) gönülden bağlı olanlardandı.” (Tahrîm 66/12)

Belli MüDDedde imkanla İMTİHANa gelen ÂDEM ve onun Mekanı ÂLEM en sonunda İkinci Üfürülüşle yaratılış yolundan RÜCÛ’-geri DÖNüşe geçecek KIYAM edecektir sistem..

İsrafil aleyhisselâmın SûRa üfürdüğü Nâkûr da ben idim Lâ ilâhe illâ HÜVE-de...:

يَوْمَئِذٍ يَتَّبِعُونَ الدَّاعِيَ لَا عِوَجَ لَهُ وَخَشَعَت الْأَصْوَاتُ لِلرَّحْمَنِ فَلَا تَسْمَعُ إِلَّا هَمْسًا
Resim---“Yevme izin yettebiûned dâıye lâ ivece leh(lehu), ve haşeatil asvâtu lir rahmâni fe lâ tesmeu illâ hemsâ(hemsen) : O gün insanlar, dâvetçiye (İsrafil'e) uyacaklar. Ona karşı yan çizmek yoktur. Artık, çok esirgeyici Allah hürmetine sesler kısılmıştır. Bu yüzden, fısıltıdan başka bir ses işitemezsin.” (TâHâ 20/108)

فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ فَلَا أَنسَابَ بَيْنَهُمْ يَوْمَئِذٍ وَلَا يَتَسَاءلُونَ
Resim---“Fe izâ nufiha fis sûri fe lâ ensâbe beynehum yevme izin ve lâ yetesâelûn(yetesâelûne) : Böylece Sur'a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (veya soybağları) yoktur ve (üstünlük unsuru olarak soyluluğu veya birbirlerine durumlarını) soruşturmazlar da.” (Mu'minûn 23/101)

فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ
Resim---“Fe izâ nufiha fîs sûri nefhatun vâhıdeh(vâhıdetun) : Artık sur'a tek bir üfürülüşle üfürüleceği.” (Hâkka 66/13)

فَإِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِ
Resim---“Fe izâ nukıre fîn nâkû(nâkûri) : Çünkü o boruya (sur'a) üfürüldüğü zaman,” (Muddessir 74/8)

en nâkûri : Nâkûr, Sur Borusu.

وَيَوْمَ يُنفَخُ فِي الصُّورِ فَفَزِعَ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَمَن فِي الْأَرْضِ إِلَّا مَن شَاء اللَّهُ وَكُلٌّ أَتَوْهُ دَاخِرِينَ
Resim---“Ve yevme yunfehu fîs sûri fe fezia men fis semâvâti ve men fîl ardı illâ men şâallâh(şâallâhu), ve kullun etevhu dâhırîn(dâhırîne) : Sur'a üfürüleceği gün, Allah'ın dilediği kimseler dışında, göklerde ve yerde olan herkes artık korkuya kapılmıştır ve her biri “boyun bükmüş” olarak O'na gelmişlerdir. (Neml 27/87)

NûRuna Mazhardım MîM-inde NûR-duM:

ZÂT..Sıfat..Esma..Eşya..
Zâtullah Nurundan Eşya Nurunun zuhuru kademelerini-aşamalarını iyi anlamalıyız..

En dış ZÂHİR Şehadet Âlemindeki EŞYâ-ŞEYler Bazarındakileri kendi başlarına buyruk nesneler sanmamalıyız:

ALLAH celle celâluhu Ez Zâhir ALLAH celle celâluhu..

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---“ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VEL ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.” (Nûr 24/35)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir hadisi kudsîde: "ALLAH: "Seni kendi nurumdan, diğer şeyleri de senin nurundan yarattım."buyurdu" buyurmuştur.
(Îmân Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404; Aclûnî, Keşfü'l-Hâfâ I-265/827)

Hepimizin Nuru, O’nun Nuruyuz..

HaMM Akıllarımıza Yaratılış aşamalarını ANlatan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
:

Resim---Câbir bin Abdullah radiyallahu anhu’dan:
“Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem! Anam babam sana fedâ olsun, ALLAH’ın en evvel yarattığı şeyi bana söyler misin?” dedim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

“Yâ Câbir! eşyâdan önce, kendi nurundan (Nurullah) senin PEYGAMBERİNİN NURUnu yarattı.” Ve şöyle buyurdu:
“O Nur ALLah’ın kudretiyle dilediği yerlerde devredip gezerdi. O zaman ne levh, ne kalem, ne cennet, ne cehennem, ne melek, ne gök, ne güneş, ne ay, ne cin ne de ins var idi.” Ondan sonra buyurdu ki:
“ALLAH Teâlâ mahlûkatı yaratmak istediği zaman, o nuru taksim edip 4 parça yaptı:
İlk parçadan KALEMi yarattı.
İkinci parçadan LEVH’i yarattı.
Üçüncü parçadan ARŞ’ı yarattı.
Dördüncü parçayı taksim edip dört parça yaptı:
İlkinden GÖKleri yarattı.
İkincisinden YERi yarattı.
Üçüncüsünden CENNET ve CEHENNEMi yarattı.
Dördüncü parçayı yine taksim edip dört parçaya ayırdı:
Birincisinden mü’minlerin GÖZlerinin NURUnu yarattı.
İkincisinden KALBlerinin NURUnu yarattı ki o, ALLAH’ı bilmedir.
Üçüncüsünden DİLlerinin NURUnu yarattı ki o da Kelime-yi Tevhiddir....”

(İmâm Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404)

Nebiyyu’l- ÜMMî Olan Nur-u MîM, Küllî ŞEY’e ANAdır-ÜMMdür..
Küllî ŞEY’le “ben” de İLE-BİLE ve MîM-deydim ve hep de öyle kalacağım..

Cümle HATlar
(hareket, kâinât, eşyâ) ve HARFler (hareke, sözler, ahdler vs.) bu NOKTAnın ŞEENULLAH taki; Evvel, Âhir, Zâhir ve Bâtın Hareketi, Mârifeti ve Hünerleridir.

Ve yaratılış fi tarihinde olmuş bitmiş de şimdi bakım onarımı yapılamamaktadır.
ALLAH celle celâluhu yarattığını asla ikinci defa kullanmaktan, plan projeden vs. münezzehtir.
Her AN Şe’enullahta Sünnetullah yeniden
YARATMA devam edip durmaktadır.
Geçmiş, şu an ve yarın insan AKLı içindir..
Nakle EREN Akıl ise Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile TaMMlanınca TüMMlenirde ALLAH celle celâluhuya ŞÂHİD olur.


يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---“Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard (ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin : Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an YARATMA halindedir.” (Rahmân 55/29)

Ülûhiyyet ZÂTîyyettir, ELİF sanki bundan dolayı müstakildir.
Rübûbiyyet, SIFATiyyettir ve fiilen İŞ başında Oluştur.


RABBü’l-Âlemin Teâlâ’nın İki Ana Vasfı:

1- Medârriyetî:

Küllî şeyi döndüren Merkez NOKTA oluşu (Sabit Nokta).

Medar: Sebeb, vesile. Bir şeyin etrafında döneceği nokta. Bir şeyin devredeceği, üzerinde hareket edeceği yer. Gezegenlerin gezerken hareket noktalarının çizdiği dâire. (Dünya, güneş etrafında seyrederken medar-ı senevîsi bir dâireyi andırır.)

RABBu’l-Âlemîn, Şah damarımızdan daha yakındır.

وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---“Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne) : Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.” (A'râf 7/172)

2- Mürebbiyeti:


Tüm terbiye: Ortaya çıkarıp, besleyip, bakıp, büyütüp ne gerekiyorsa yapmak, çekip çevirmek, kaderini kadarınca yaşatıp sonunda kendine çağırmak kısacası Muhit NOKTA oluşu (Sebbaha-Dönen noktada Nurunun Oluşu).

İlliyyinden Esfeline inen insana en Yakın AKRABa RABBu’l-Âlemîn olup cAN Ceryanı gibidir.
Bunu ANlayış, RABBımıza Her AN “Rucû’ et
: DÖN!” EMRini yaşamakladır İnşâallah!

يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
Resim---Ya eyyetuhennefsu'l-mutmeinnetu : Ey, RABBine, itaat edip huzûra eren nefis!” (Fecr 89/27)

ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
Resim---İrci'iy ilâ RABBiki râdiyeten merdiyyeten : RABBine DÖN-üver, sen râzı, O da senden razı olarak.”
(Fecr 89/28)

فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
Resim---Fedhulî fî 'ibadî : Gir kullarımın içine!” (Fecr 89/29)

وَادْخُلِي جَنَّتِي
Resim---Vedhulî cennetî : Gir cennetime!”
(Fecr 89/30)

Bu BUYURulan RABBine DÖN-üveriş, şu ANda ve ŞE’ENULLAHta her AN Devam etmektedir çok şükür:

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ
الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---“Yusebbihu lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm (hakîmi) : Göklerde ve yerde olanların hepsi padişah, mukaddes, azîz ve hakîm olan Allah'ı tesbih etmektedir.” (Cuma 62/1)

Bu Zâhiri DÖNüşü GÖRemeyen NEFS-Akıl ve AN-layamayan KALB için buyruk,

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Nefsinin Bilen RABBini BİLir” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Be nin NOKTAsına BeZMini KUR-duM
BeLâ! Bayrağını AÇ-tıM ERENler!..

İnsan AKLına Kur'ân-ı Kerimde buyurulan Anlatım tarzının en UÇ NOKTAsında;

وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---“Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne): Hani Rabbin, âdem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.” (A'râf 7/172)

ALLAH celle celâluhu AKIL Nuruyla şereflendirdiği ÂDEM aleyhisselâm şahsında kıyamete kadar ZUHURa çıkacak, varlık gösterecek tüm ZÜRRİYETini cem’ ettiği- ELEST BEZMİ-Rübubiyyet Tevhidi Meclisini kurup, İLK HABBede TÜMMüne sormakta:
“Ena birabbikum Ben sizin RABBinizim!” buyurmamakta,
"E lestu birabbikum Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" buyurmaktadır.
Tekten “TEK” cevap ise ne EVET-neam ne de Hayır-lâ..
“Kâlû belâ, şehidnâ: Bilakis RABBimizsin ŞÂHİd olduk! dediler”
İşte bu
BELÂ- بَلَى” nın Be: بَ ” Be-sinin altındaki nokta olan Ehl-i Beyt aleyhumusselâmın İmamı ALİ kerremullahi veche Edebi ile, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem irfanı ile Kur'ân-ı Kerim Nakliyle Nefsim-hamm AKLım;
Hiçbir imkanı yokken verdiği Rübubiyyet Tevhidi-Şehâdetinin bu ŞEYler ŞEHRinde her İMKANı olan “ben” olarak Uluhiyyet Tevhidi-Şehâdeti olarak İKRÂR ve İsbat etmeye gelmiş durumdayım İnşâallah…
Elimizdeki
Be: بَ ” Bayrağ ise ERENlerden el ele gelen “BİZ BİR-İZ” Muhammedî Gayretle Hasbî-Habibî Hizmet Bayrağıdır İnşâallah..


KOŞtum EMEKledim Yolun DİZle-dim
Edeb
- İlim - İrfan İZin İzle-dim
AŞK İNCİSİn Ahmaklardan GİZle
-dim
SEVenelere SEBÎL SAÇ
-tıM ERENler!..

Hamm aklımın imkanla imtihan sahasında tekemmülü için;

Herkese-akla açık olan Kur'ân-ı Kerim’in
İLMi-Şeriat-ı MuhaMMediyye’yi BİLmede,
Elden ele kalbden kalbe gelen ERENlerin Ehl-i Beyt aleyhumusselâm’ın
EDEBi-Tarikat-ı MuhaMMediyye’yi BULmada,
cAN ceryanı MERKEZi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
İRFÂNı- Mârifet-i MuhaMMediyye’de OLmada,
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem RÜŞDünde-Rotasında
ALLAH celle celâluhu ERKANı- Hakikat-ı MuhaMMediyye’yi YAŞAmada..

Anamdan doğduğum günden beri Kadarımca-Kaderimce, Tercihimde-Takdirimde EMMdiğim SÜT burnumdan geldi..
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Fırka-yı NÂCİyye YOLunda;
Şaşmadan taşmadan durabilmek ve yol alabilmek için, koştum, emekledim, dizledim, tırnaklarım söküldü ve nice göz yaşı döküldü canevimdeki ÇİLE ÇÖLümde..
Aslında dökülen gÖZ Yaşı değil de Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin Şeriat-ı GARRAsına saçılan ışıklı işaret İNCİleriydi kendi DEVRimde..

Kendini bilmemekte inatçı AHmak-Anlayışsızlara sÖZüm yok!
ALLAH celle celâluhu ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemi SEVenlereyse Allah rızası için; Bir damla Rahmet Suyu, Bir soluk can Nefesi, Bir kıvılcım Ilıklık, Bir avuç Tevhid Toprağı olsun İnşâallah…



Şehâdet EYlediM Şartsız Şartına
Sürdüm KIRATımı SIRAT Sırtına
SIRATın SıRTında KoPtu Fırtına
NUHun Gemisiyle GEÇ
-tiM ERENler!.

İslam Dinine girişte hiçbir şart koşulamaz!
Katil, fahişe şu, bu sorgulanamaz ve hiçbir şartı olmayan ancak kendisi şart olan TEVHİDi dil ile demesi kalben inanaması yeterlidir.

“Lâ İlâhe İllâ ALLAH!” Tevhidullahtır.
“Eşhedu en Lâ İlâhe İllâ ALLAH ve Eşhedu Enne MuhaMMede’r- Resulullah!” ŞEHÂDETtir.

İşte bende hamm aklımı SİLM Akıl edip son nefesi bu şehadet şerefiyle VEReyim diye HaYYat SIRAT KÖPRÜsüne Beşikteki BeBEmi sürdüm ki kar beyaz yeleli bir KIRAT oluvermişim ZOR YOLda..
Her Alıp VERdiğim nefes her AN SIRAT Köprüm oldu içinde bulunduğum İmtihan Salonu yalan Dünya Cehennem..
Tel CANBAZı gibi Teke Tek Başıma elimde Tevhid Sopamla kalakalınca “VaYYlenâ!” çektiM:


وَاقْتَرَبَ الْوَعْدُ الْحَقُّ فَإِذَا هِيَ شَاخِصَةٌ أَبْصَارُ الَّذِينَ كَفَرُوا يَا وَيْلَنَا قَدْ كُنَّا فِي غَفْلَةٍ مِّنْ هَذَا بَلْ كُنَّا ظَالِمِينَ
Resim---“Vakterabel va’dul hakku fe izâ hiye şahısatun ebsârullezîne keferû, yâ VEYLENÂ kad kunnâ fî gafletin min hâzâ bel kunnâ zâlimîn(zâlimîne): Gerçek olan va'd yaklaşmıştır, işte o zaman, inkâr edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler).” (Enbiyâ 21/97)

Hamdolsun ki Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem SESinden ALLAH celle celâluhunun SÖZünü DUYdum-UYdum İnşâallah!

وَهِيَ تَجْرِي بِهِمْ فِي مَوْجٍ كَالْجِبَالِ وَنَادَى نُوحٌ ابْنَهُ وَكَانَ فِي مَعْزِلٍ يَا بُنَيَّ ارْكَب مَّعَنَا وَلاَ تَكُن مَّعَ الْكَافِرِينَ
Resim---“Ve hiye tecrî bihim fî mevcin kel cibâli ve nâdâ nûhunibnehu ve kâne fî ma'zilin yâ buneyyerkeb meanâ ve lâ tekun meal kâfirîn(kâfirîne): (Gemi) Onlarla dağlar gibi dalga(lar) içinde yüzüyorken Nuh, bir kenara çekilmiş olan oğluna seslendi: "Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kâfirlerle birlikte olma." (Hûd 11/42)

Bu amansız İmtihan Ummanında yine derd ve deneme dalgaları-çileleri dağlar gibi ve yine her AN Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem in Pâk ve Yüce Yüreği NUHun GEMİSİ ve yine ALLAH DOSTları haykırmakta her cANa:
Eşhedu en Lâ İlâhe İllâ ALLAH ve Eşhedu Enne MuhaMMede’r- Resulullah!

Nuh aynı zamanda AKIL demektir Arapçada:

NUHA:

أَفَلَمْ يَهْدِ لَهُمْ كَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّنَ الْقُرُونِ يَمْشُونَ فِي مَسَاكِنِهِمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّأُوْلِي النُّهَى
Resim---“E fe lem yehdi lehum kem ehleknâ kablehum minel kurûni yemşûne fî mesâkinihim, inne fî zâlike le âyâtin li ulîn nuhâ : Kendilerinden önce nice nesilleri helâk etmiş olmamız onları yola getirmedi mi? Oysa kendileri de onların kaldıkları yerlerde dolaşıyorlar. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için ayetler vardır.” (TâHâ 20/128)


Ulî en nuhâ: nehy sahipleri, Allah'ın yasaklarına riayet edenler.
Selâm olsun Nuh aleyhisselâma ve gönül gemisine!
Selâm olsun AKILlarını Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kalbinde NAKİLleştirenlere!

سَلَامٌ عَلَى نُوحٍ فِي الْعَالَمِينَ
Resim---“Selâmun alâ nûhın fîl âlemîn (âlemîne): Âlemler içinde selam olsun Nuh'a.” (Sâffât 37/79)

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

ÂDEM-in CeNNette HaVVa NeFeSi
VeSveSe VERenin SıRR OL-AN SeSi
ŞeCeRRe HaBBesîN BiLelik “Be” si
SeHeR-de SEVgiliM SEÇ-tiM
ERENler!.

ÂDEM-in CeNNette HaVVa NeFeSi:

Hüve-Hevâ-Havva nedir, harf değişikliği değildir AKLın ANlayış merdivenleri-mesnedleri gibidir.

Âdem aleyhisselâmın NEFSi insan aklını maddî-manevî algılayıp ANlaya bildiği;
Âdem aleyhisselâmın Ne, Kim olduğu şekli şemâli, öz varlığı-zâtı, canı-cismi, manevî iç- maddî dış yapısı, niceliği-niteliği, kimliği-kişiliğiyle TÜMMlüğünde Kur'ân-ı Kerimde, Âdem aleyhisselâmın Yaratılıştan fâni oluşuna kadar “Sen” MUHATAB kılınanlığının, İSMi Âdem aleyhisselâmın “NEFS” sidir.
İlliyinden Esfeline indirilen ve geri dönüşü EMRedilen Nefstir.
Nefsin yükseliş dercelerinde;
Kalbî Nefs, Ruhî Nefs, Sırrî Nefse, Hafî Nefs, Ahfaî Nefs ve Habl’il Verid son çenberinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Nefsiyle TÜMMlüğünde
KUDSÎ NEFS olup ZÂTİ Nefsullahla letâif Dakaik (incelikleri) ve Hakaikler ( iç hakikatlar) olduğu ANLA-yışındayım.


Nefsin alçalış derekelerinde; Bedenî Nefs (gaflette) , Hayvanî Nefs (cehalette), Kâfir Nefs (dalalette) ve Münafık Nefs (İhanette) düşünülebilinir.

Elbette en doğruyu bilen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve ALLAH celle celâluhudur.

Nefs aklını TERCİH TECELLîsinde Emrullahça kullanabilmesi için MuhaMMedî Tâlim-öğretim ve Terbiye-eğitim Kemâlatından geçmektedir çeşitli yollarla hayatta.
Nefs kendini bilip RÜŞDe erince ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi
DUYup-UYunca Ez Zâhir OL-AN ALLAH celle celâluhuya Şâhidi OLMASI VE DE Bedenen Abdlik-KULluk yapması şarttır yaratılışındaki Muradullah gereği..

Canın Kabı cİSİM için; Nefsin dış diriliği Bedenen, iç diriliği AKLen olduğu açıktır.
Bundan dır ki Bedenen ve Aklen rüşde erenler İslam olmakla mükelleftir.
Nefs; maddî-bedenî-dış nefes ile diriliğini-İLEliğini ve manevî-RABBanî-iç nefes-can cerryanı ile de diriliği diri kılanla BİLE-liğini Şe’enullahta Her AN yeniden YAŞAmaktadır kaderince-kadarınca,
ÂDEM aleyhisselâm ilk Noktasından Kıyamette son canın son noktasına kadar maddî- manevî makas yemeden ve gerçek diri olarak…

ALLAH celle celâluhu Nefsü’z- ZÂT Sahibidir
:

وَاصْطَنَعْتُكَ لِنَفْسِي
Resim---Vastana’tuke li nefsî : "(Musa aleyhisselâm a): Seni kendim için seçtim." (TâHâ 20/41)

Âdem aleyhisselâmın NEFSi, Nefsü’z- ZÂT’tan NUR yansıması değil midir?.

Âdem aleyhisselâm şahsında “ben” lik İLK NOKTA-sında tüm insanlık tek NEFİStir CEM’dir.
Âdem aleyhisselâm NEFSinden çıkarılıp izafi ayrılıp HAVVA denilen ve Âdem aleyhisselâm ın HEVÂsı olan Annemizin NEFSi; Rahimiyyet tecellî Tarlası ve tüm nefisleri göbek bağında dirilik olarak toplayan DİŞİL NEFS yaratıldı..


خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ ثُمَّ جَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَأَنزَلَ لَكُم مِّنْ الْأَنْعَامِ ثَمَانِيَةَ أَزْوَاجٍ يَخْلُقُكُمْ فِي بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ خَلْقًا مِن بَعْدِ خَلْقٍ فِي ظُلُمَاتٍ ثَلَاثٍ ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَأَنَّى تُصْرَفُونَ
Resim---“Halakakum min nefsin vâhıdetin summe ceale minhâ zevcehâ ve enzele lekum minel en’âmi semâniyete ezvâc(ezvâcin), yahlukukum fî butûni ummehâtikum halkan min ba’di halkın fî zulumâtin selâs (selâsin), zâlikumullâhu rabbukum lehul mulk (mulku), lâ ilâhe illâ huve, fe ennâ tusrafûn (tusrafûne) : Sizi tek bir nefisten yarattı, sonra ondan kendi eşini var etti ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, mülk O'nundur. O'ndan başka ilah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz?” (Zumer 39/6)

İşte bu Dişil El Hayy Tezgahı kendisi ve Tohumu (AKL ve Ruh-Nakl) taşıyan Rahmaniyyet ERİLi için Deneme Tahtası oldu-İmtihan Fitnesi kılındı… (düşman, fitne vs..ayetlerini bulabiliriz..)
Âdem aleyhisselâmın NEFSi HAYYat sürekliğinde NEFESler devamında TAMMlayanını Bedenen gördü.
NEFSinin Tek ve Temel Hevâ Hevesi HAVVa aleyhasselâm oldu ki Âdem aleyhisselâm ve eşi için İskan-sakin edildikleri cennette-yerde Yeme- Giyinme-İçme-soğuk-sıcak-Barınma vs sorunu asla yoktu.


إِنَّ لَكَ أَلَّا تَجُوعَ فِيهَا وَلَا تَعْرَى
Resim---“İnne leke ellâ tecûa fîhâ ve lâ ta’râ: Şimdi burada senin için ne acıkmak vardır, ne de çıplak kalmak.” (TâHâ 20/118)

وَأَنَّكَ لَا تَظْمَأُ فِيهَا وَلَا تَضْحَى
Resim---“Ve enneke lâ tazmeu fîhâ ve lâ tadhâ: Yine burada sen, susuzluk çekmeyecek, sıcaktan da bunalmayacaksın.” (TâHâ 20/119)

ÜREme Mefhumu-Bilgi-İlgisi, AKLa yüklü ama pasifti.
Âdem aleyhisselâm bedenen yerde (Rahimiyyeti) iken RUH (Rahmaniyyeti) nefha edilice..
Neğatif-ZIDlık Esmalarının (ubudiyet-abdlik imtihanı gereği) tecellisi ve ZID NOKTA-İBLİS (aslı hakken, bâtılı giyen sahnedeydi itirazda..) henüz daha şahsen “İKİ” lik aracı ŞEYTAN değildi.

Ne zaman ki Âdem aleyhisselâm ve Havva aleyhasselâm NEFSleri Bedenen büründü-göründü ARAya Yaratılış TECELLÎsi gereği İÇ Fısıltı (Havvanın Âdemi CEZB edip CERR Çekişi) İmtihanı BAŞladı..

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

VeSveSe VERenin SıRR OL-AN SeSi:

VeSveSe VERenin-Şeytanın-İKİliğin çıkmasına sebeb olanın, SıRR OL-AN (içten aklen gelen fısıltı) SeSi (duyulan ve uyulan etkisi)

Âdem aleyhisselâm tek başına tek ŞEY iken olay olamazdı.
Havva ANA vücuden İKİnci Şey olunca, iki ŞEY ARAsında ALÂKA-münasebet
(cinsî) SeBeBi İKİlik- İKİ ŞEYlik Şey-tÂN-lığı OLAYın yolunu fısıldadı (İKİsininde AKIL Ana kartında yüklüydü zaten)

Âdem aleyhisselâma EMRedilen ANA EMR, Hevvâsına-Havvasına AKRAB-Yakın olmayacaktı ve asla İLAH edinmeycekti!

أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا
Resim---E raeyte menittehaze ilâhehu hevâh(hevâhu), e fe ente tekûnu aleyhi vekîlâ(vekîlen) : Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın? (Furkân 25/43)

أَفَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ وَأَضَلَّهُ اللَّهُ عَلَى عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلَى سَمْعِهِ وَقَلْبِهِ وَجَعَلَ عَلَى بَصَرِهِ غِشَاوَةً فَمَن يَهْدِيهِ مِن بَعْدِ اللَّهِ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Resim---“E fe reeyte menittehaze ilâhehu hevâhu ve edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ sem’ihî ve kalbihî ve ceale alâ basarihî gışâveh(gışâveten), fe men yehdîhi min ba’dillâh(ba’dillâhi), e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne) : Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah'ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah'tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp düşünmüyor musunuz? (Câsiye 45/23)

RABBına ortak koşma İKİlik DUYgusuna Uymayacaktı bu ANA Âhiddi (YâSîn 36/60, 61, 62) çünkü Yakın olacak AKRABası AKRABı Özde RABBıydı.

İlginç olan;
ALLAH celle celâluhu ya KULLUKta Nefs; EMRullah, Şe’enullahta Sünnetullah üzere, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi Duyar uyar da İmam-ı Mubîn Bilir-bulur-onunla olur ve Allah ve Resulüne imanını amelen yaşar Hakka Şâhid olursa sonuç HİZBULLAHta fenâ oluş Selâmeti-Cenneti var
:

لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ أُوْلَئِكَ حِزْبُ اللَّهِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Resim---“Lâ tecidu kavmen yû’munûne billâhi vel yevmil âhîri yuvâddûne men hâddallâhe ve resûlehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev aşîretehum, ulâike ketebe fî kulûbihimul îmâne ve eyyedehum bi rûhin minh(minhu), ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ, radıyallâhu anhum ve radû anh(anhu), ulâike HİZBULLÂH (hizbullâhi), e lâ inne hizbullâhi humul muflihûn(muflihûne): Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir. (Mücadele 58/22)

وَمَن يَتَوَلَّ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ فَإِنَّ حِزْبَ اللّهِ هُمُ الْغَالِبُونَ
Resim---“Ve men yetevellallâhe ve resûlehu vellezîne âmenû fe inne HIZBELLÂHi humul gâlibûn(gâlibûne) : Kim Allah'ı, Resûlü'nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır.” (Maide 5/56)

Asla unutmamalıyız ki Nefs-Aklımız için HİZBULLAHın İmam-ı Mutlakı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Nefsî HEVÂsından AKLen değil RABBanî HÜVEsinden NAKLen konuşur:

وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى
Resim---“Ve mâ yentıku anil hevâ. : O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz.” (Necm 53/3)

إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى
Resim---“İn huve illâ vahyun yûhâ. : O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.” (Necm 53/4)

ALLAH celle celâluhu ya KULLUKta Nefs; EMRullah, Şe’enullahta Sünnetullah terk ederek Hevâsını ilah etmek ŞEYTANını DUYar UYar da Aduvvün Mubînini (YâSîn 36/60) Bilir-bulur-onunla olur ve Allah ve Resulüne imansızlığını amelen yaşarsa sonuç HİZBUŞŞETANlıkta fenâ oluş İhaneti-Cehennemi var:

اسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَأَنسَاهُمْ ذِكْرَ اللَّهِ أُوْلَئِكَ حِزْبُ الشَّيْطَانِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Resim---İstahveze aleyhimuş şeytânu fe ensâhum zikrallâh(zikrallâhi), ulâike hizbuş şeytân(şeytâni), elâ inne HİZBEŞŞEYTÂNi humul hâsirûn(hâsirûne) : Şeytan onları sarıp kuşatmıştır; böylelikle onlara Allah'ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.” (Mücadele 58/19).

Yine Asla unutmamalıyız ki Nefs-Aklımız için HİZBUŞŞETANın görevli-İzinli Lideri şeytan NEFSin HEVÂsına fısıldar VesVese verir durur KÜFRü EMReder:

كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ إِذْ قَالَ لِلْإِنسَانِ اكْفُرْ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ
Resim---Ke meseliş şeytâni iz kâle lil insânikfur, fe lemmâ kefere kâle innî berîun minke innî ehâfullâhe rabbel âlemîn(âlemîne): Şeytanın durumu gibi; çünkü insana "İnkâr et" dedi, inkâr edince de: "Gerçek şu ki, ben senden uzağım. Doğrusu ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" dedi.” (Haşr 59/16)

وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلَائِكَةِ اسْجُدُوا لِآدَمَ فَسَجَدُوا إِلَّا إِبْلِيسَ أَبَى
Resim---“Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), ebâ : Bir zaman biz meleklere: Âdem'e secde edin! demiştik. Onlar hemen secde ettiler; yalnız İblis hariç. O, diretti.” (TâHâ 20/116)

وَلَقَدْ عَهِدْنَا إِلَى آدَمَ مِن قَبْلُ فَنَسِيَ وَلَمْ نَجِدْ لَهُ عَزْمًا
Resim---“Ve lekad âhidnâ ilâ âdeme min kablu fe nesîye ve lem necid lehu azmâ(azmen) : Andolsun biz, daha önce de Âdem'e ahit (emir ve vahiy) vermiştik. Ne var ki o, (ahdi) unuttu. Onda azim de bulmadık.” (TâHâ 20/115)

فَوَسْوَسَ لَهُمَا الشَّيْطَانُ لِيُبْدِيَ لَهُمَا مَا وُورِيَ عَنْهُمَا مِن سَوْءَاتِهِمَا وَقَالَ مَا نَهَاكُمَا رَبُّكُمَا عَنْ هَذِهِ الشَّجَرَةِ إِلاَّ أَن تَكُونَا مَلَكَيْنِ أَوْ تَكُونَا مِنَ الْخَالِدِينَ
Resim---“Fe vesvese lehumuş şeytânu li yubdiye lehumâ mâ vuriye anhumâ min sev'âtihimâ ve kâle mâ nehâkumâ rabbukumâ an hâzihiş şecereti illâ en tekûnâ melekeyni ev tekûnâ minel hâlidîn(hâlidîne) : Şeytan, kendilerinden 'örtülüp gizlenen çirkin yerlerini' açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir." (A’raf 7/20)

فَدَلاَّهُمَا بِغُرُورٍ فَلَمَّا ذَاقَا الشَّجَرَةَ بَدَتْ لَهُمَا سَوْءَاتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِن وَرَقِ الْجَنَّةِ وَنَادَاهُمَا رَبُّهُمَا أَلَمْ أَنْهَكُمَا عَن تِلْكُمَا الشَّجَرَةِ وَأَقُل لَّكُمَا إِنَّ الشَّيْطَآنَ لَكُمَا عَدُوٌّ مُّبِينٌ
Resim---“Fedellâhumâ bi gurûr(gurûrin), fe lemmâ zâkâş şecerete bedet lehumâ sev'âtuhumâ ve tafikâ yahsıfâni aleyhimâ min varakıl cenneh(cenneti), ve nâdâhumâ rabbuhumâ e lem enhekumâ an tilkumeş şecereti ve ekul lekumâ inneş şeytâne lekumâ aduvvun mubîn(mubînun) : Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rableri kendilerine seslendi: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim" (A’raf 7/22)

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

ŞeCeRRe HaBBesîN BiLelik Be si:

Cennetin Şeceretu’l- HULD Ebedîlik Soyağacının Tohumu-ASLı-Hakîkati-HaBBesi Ne idi?..
Âdem aleyhi's-selâm Cennetin Şeceretu’l- HULD’undan “zâkâ'ş-şecerete- soyağacı TADına bakınca”;
Yine ZÂKe kökünden gelen ve Cehennemin ZAKKUM Ağacı ile ne ilgisi var acaba?


إِنَّ شَجَرَةَ الزَّقُّومِ
Resim---“İnne şecerete'z-zakkûm(zakkûmi): Gerçekten (cehennemdeki) o Zakkûm ağacı,”
(Duhân 44/43)

ALLAH celle celâluhu Âdem aleyhi's-selâma ile haYYat taMMlayanı HAVVa aleyha's-selâma, açıkça düşmanınız diye bildirdiği ŞEYTAN..

فَقُلْنَا يَا آدَمُ إِنَّ هَذَا عَدُوٌّ لَّكَ وَلِزَوْجِكَ فَلَا يُخْرِجَنَّكُمَا مِنَ الْجَنَّةِ فَتَشْقَى
Resim---“Fe kulnâ yâ âdemu inne hâzâ aduvvun leke ve li zevcike fe lâ yuhricennekumâ mine'l-cenneti fe teşkâ : Bunun üzerine: Ey Âdem! dedik, bu, hem senin için hem de eşin için büyük bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra yorulur, sıkıntı çekersin!”
(TâHâ 20/117)

Her türlü istediğinizi yapabileceğiniz cennette asla şu “Şecere” ye AKRAB olmayın yaklaşmayın EMRi..
Ve düşmanınızın cennetten çıkarılmanıza sebeb olmasına göz yummayın buyurduğu ŞEYTANın gösterdiği meleklik veya ölümsüzlük ŞECERE-SOY Ağacı ne idi?


وَيَا آدَمُ اسْكُنْ أَنتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ فَكُلاَ مِنْ حَيْثُ شِئْتُمَا وَلاَ تَقْرَبَا هَذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الظَّالِمِينَ
Resim---“Ve yâ âdemu'skun ente ve zevcuke'l-cennete fe kulâ min haysu şi'tumâ ve lâ takrebâ hâzihi'ş-şecerete fe tekûnâ mine'z-zâlimîn(zâlimîne) : Ve ey Âdem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zâlimlerden olursunuz.”
(A’raf 7/19)

İlk babamız-Anamız nasıl oldu da-nerden bildiler de düşmanları olan Şeytan'ın: “Ben size nasihatçıyım o ağaç sizin ebedi soy ağacınız, sizdeki dirilik en son oğul-kızınızdaki OLACAK!” demesine kandılar?.

فَوَسْوَسَ إِلَيْهِ الشَّيْطَانُ قَالَ يَا آدَمُ هَلْ أَدُلُّكَ عَلَى شَجَرَةِ الْخُلْدِ وَمُلْكٍ لَّا يَبْلَى
Resim---“Fe vesvese ileyhi'ş-şeytânu kâle yâ âdemu hel edulluke alâ şecereti'l-huldi ve mulkin lâ yeblâ : Derken şeytan onun aklını karıştırıp "Ey Âdem! dedi, sana ebedîlik ağacını ve sonu gelmez bir saltanatı göstereyim mi?"
(TâHâ 20/120)

Atalarımız açık Emrullaha rağmen Şeytan'ın yeminine kanmasalardı ne olurdu?

وَقَاسَمَهُمَا إِنِّي لَكُمَا لَمِنَ النَّاصِحِينَ
Resim---“Ve kâsemehumâ innî lekumâ le mine'n-nâsıhîn (nâsıhîne) : Ve: "Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.”
(A’raf 7/21)

Bu Şecere ne idi ki İKİsi “BİZ-BİR” likte AKRAB olunca;

Vuriye: gizlenmiş, örtülmüş iken sev'âti-himâ: ikisinin de avret yerleri-ÜREME ORGANları ortaya çıkı verdi!!.

فَأَكَلَا مِنْهَا فَبَدَتْ لَهُمَا سَوْآتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِن وَرَقِ الْجَنَّةِ وَعَصَى آدَمُ رَبَّهُ فَغَوَى
Resim---“Fe ekelâ minhâ fe bedet lehumâ sev’âtuhumâ ve tafıkâ yahsıfâni aleyhimâ min varakı'l-cenneti ve asâ âdemu rabbehu fe gavâ: Nihâyet ondan yediler. Bunun üzerine kendilerine ayıp yerleri göründü. Üstlerini cennet yaprağı ile örtmeye çalıştılar. (Bu suretle) Âdem RABBine âsi olup yolunu şaşırdı.”
(TâHâ 20/121)

Neden bu çıplaklık Şecereden ZEVK edince oldu?
Neden üreme organlarını cennet yapraklarıyla örttüler hemence ve kime karşı?


Şecereden ZEVK etmek ne demek? Şecereyi ZEVK ettikleri
(zâkâ: tattılar (A’raf 7/22) zevk kökünden ve zâikatu’l- mevt: ölümü tadarcasına gibi) ve sonuca ulaştıkları-yedikleri-işledikleri (ekelâ: yediler. (TâHâ 20/121)) ANda Üreme organları ve HÜNERlerinin ortaya çıkması Türkçe ŞEHVET değil mi İnsan Nefsinin HEVÂsının en son UÇu olan!!!

Bu soyağacının TOHUMları her insan Nefsi değil mi hayatta?

Şehvet Kuyusu sanılan ANA RAHMi, ALLAH celle celâluhuya ŞÂHİD Olacak her insanın aynı zamanda ŞEHÂDET Kaynağı değil mi?..


Kısacası;
Lâ ilâhe: Nefsin-Aklın İKİliğinin bir ucundaki HEVÂsında olan EMRullahla yasaklanan İNKÂR Yaratanından şiddetli ÎTİRAZ ile Kaçış ARZUsu-TERCİHi değil mi?
İllâ ALLAH: Nefsin-Aklın İKİliğinin bir ucundaki HUVEsinde olan EMRullahla istenilen İKRÂR Yaratanına şiddetli RIZÂ ile Dönüş ARZUsu-TERCİHi değil mi?

İslâm Dininin Olmazsa Olmazı, Sistemullahın kuruluş MURÂDı ve İnsanın Nefs-Akıl Başlagıç-Sonuç NOKTAsı TEVHİDUllah;
Lâ ilâhe İNKÂRı ile İllâ ALLAH İKRÂRını MuhaMMedî SEViyelemekten ibârettir..
Gübreyi İNKÂR ile GÜLü İKRÂR olmayıp Rasûlî SEViyedeki CANı Anlamak ve şâhidi olmaktır..
haMM AKLın leş zaNNettiği Cisim-Beden ile ulvî zaNNettiği Can-Rûhun HAKîkatını Anlama için;
“SUyun TESTİsi BUZdan!”ı Anlamak lâzım sevgili garibAN cANımız!..


SeHeR-de --> SEVgiliM SEÇ-tiM ERENler!..:

Âdem aleyhi's-selâmın KULlukta ilk ibâdeti TEVBE etmesidir.
Yer yüzüne düşen ilk damla kan da Havva aleyha's-selâmın HAYZ Kanı olmasın?.


ثُمَّ اجْتَبَاهُ رَبُّهُ فَتَابَ عَلَيْهِ وَهَدَى
Resim---“Summectebâhu rabbuhu fe tâbe aleyhi ve hedâ : Sonra RABBi onu seçti, tevbesini kabul etti ve doğru yola iletti.”
(TâHâ 20/122)

Ben de Âdemoğlu olarak geçen ÖMRüme EMRullah gereği TEVBE etmek istedim ve seher Anlarını seçtim İnşâe ALLAH!

الصَّابِرِينَ وَالصَّادِقِينَ وَالْقَانِتِينَ وَالْمُنفِقِينَ وَالْمُسْتَغْفِرِينَ بِالأَسْحَارِ
Resim---“Es sâbirîne ve's-sâdıkîne ve'l-kânitîne ve'l-munfikîne ve'l-mustağfirîne bil eshâr (eshâri) : Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve 'seher vakitlerinde' bağışlanma dileyenlerdir.”
(Âl-i İmrân 3/17)

Elhamdu lillâhi RABBi’l-Âlemîn…

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »


BuZ ZeRReler ZiNCiRlerin YOLdu da
ÖZ-ümü ERİtti GÖZ-üm OLdu da
KaLB KâSesi “KûN feyeKûN” DOLdu da
Ben, BeLâ BâDesin İÇ-tiM
ERENler!..

ASLım olan Bir DAMLA SU yum-Nefsim, en yüceden-İlliyyinden en alçağa Esfeline indi de ve dondu da..

وَاللَّهُ خَلَقَ كُلَّ دَابَّةٍ مِن مَّاء فَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى بَطْنِهِ وَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى رِجْلَيْنِ وَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى أَرْبَعٍ يَخْلُقُ اللَّهُ مَا يَشَاء إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Resim---“Vallâhu halaka kulle dâbbetin min mâin, fe minhum men yemşî alâ batnih(batnihi) ve minhum men yemşî alâ ricleyn(ricleyni) ve minhum men yemşî alâ erba’(erbain), yahlukullâhu mâ yeşâu, innellâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun) : ALLAH, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı üzerinde yürümektedir. ALLAH, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz ALLAH, her şeye güç yetirendir.” (Nûr 24/45)

BUZ, Suyun her molekülünün donarak kristal zincirleriyle kasıtlı kalıplı zâlim benlik esirliğidir ve en ilkel H2O dur ve BeBek AKILdır..
Eriyip SU, yanıp Buhar, Uçup Buhar olup rahmetenli’l-âlemin Rahmet Buluyuna RÜCÛ’ etemeliyim..
Bunun için BUZ Dağı gibi donmuş kalbim, Yanar Dağ gibi yanıp Erimeli-OLmalı Özümden Gözüme dolmalı..
Kalb Kâsem, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İrfanıyla OL-ANlar-feyeKÛN Nuru Kevser keremi AŞKullah Anlayışı Kaynağı, hasbî Hizmet Çoban Çeşmesi çağlamalı..


Ya da;
Bedenim kadar bir taş-toprak kütlesiyim..
Bu Toprak kütlesi benim ham aklımın benlik Kâbesi gibi..
Bunu un-ufak edip en ince Mustafa aleyhisselâm Mihenginden ve en UN Ufak turab olan Ebu Turab Ali kerremullahi vechenin Edeb Eleğinden geçirmeliyim ki
DUYup-ANlayıp-UYabileyim Kur'ân-ı Kerimimize:

وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا
Resim---“Ve kevâıbe etrâbâ(etrâben) : Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.” (Ne’be 78/33; Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

CeNneti yaratanı da CeNneti de erkeklere verilecek eregenliğe ermemiş kız çocuğu verileceğinden tenzih ederim!
Benlik Kâbesinin en toprak edilmesine kalb Kâbesinden RABBülâlemin’e gidilmesine çile çağrısı Anlamakta yüreğim İnşâallah!
İşte bu hâle gelince MuhaMMedî Kalb Kâseme HAKK dolar ve dilini değen ebediyen şehâdet şehidliği şerbetini içer İnşâallah!..


وَكَأْسًا دِهَاقًا
Resim---“Ve ke’sen dihâkâ(dihâkan) : Dopdolu kadehler.” (Ne’be 78/34)


SıRT SıRTa FİRAVUN-MUSÂ-sı İle
SiHiR mi Ejderha ÂsÂ-sı İle
RaHiM-den KoNuŞtum İSÂ-sı İle
HeVesim HEP İken HİÇ-tiM
ERENler!..


SıRT SıRTa FİRAVUN-MUSÂ-sı İle
SiHiR mi Ejderha ÂsÂ
-sı İle

Zât→Sıfat→Esmâ→Eşyâ... oluşumu “Ol !..” emri gereği “VAR” ından varoluştur ki aslında dört âlemdeki tevhidin temelidir...
Dört âlemdeki:

Vahdet-i Vücûd,
Vahdet-i Şühûd,
Vahdet-i Sücûd ve
Vahdet
-i Ühûd Tevhidlerini;
Aklımızın; Çocuk, Genç, Olgun ve Pîr-i Fâni Hâllerinde anlayıp yaşayacağız, ilerde İnşae ALLAH.
İlk halk edilen “Şey” tektir.
Teklik ise Yaratanın vasfıdır.
İlk halk edilen “Şey” kendi başına belirsizdir.
O şeyin zıddını halk etti.
O gün bu gündür akıl, zıdlar âleminde zıdların zevkine erme imtihanındadır...

Bir şey halkedildi, bir şey daha...
İki Şeyin münâsebetinden olay doğdu.
İki olayın münâsebetinden de varlık için zaman doğdu.
İki zamanın münâsebetinden akıllarda zann doğdu.
Zannın ise çoğu çürüktür.
Aklın zann yargısını
“İlâhî Nakl” Terazisinde tartmak gerekmektedir.

Varlık-Yokluk, Işık-Karanlık, İyi-Kötü, İkrâr-İnkâr, Musa aleyhisselâm-Firavun, İbrâhim aleyhisselâm -Nemrud vs. “zıdları” sistemin temel taşlarıdır.
“Lâ İlâhe”: İstisnasız hiçbir İlâh yoktur demek küfür (inkâr), “İllallâh” ise ancak, ALLAH celle celâluhu hariç diyerek HAKK celle celâluhu’yu tasdik yâni ikrârdır.
Bu iki zıddın sulhu tevhiddir.
Bu ise sistemin var ediliş sebebi ve sonucudur.


لَا أُقْسِمُ بِهَذَا الْبَلَدِ
Resim---“Lâ uksimu bi hâzel beled (beledi) : Bir de ona, (hak ve bâtılı) iki yol gösterdik.”
Biz ona iki yolu (doğru-eğri) göstermedik mi ? (Beled 90/10)

Buyurarak pozitif ve negatif yolları gösteriyor, kitâblar indiriyor.
Öğretici ve Tatbikedici Peygamberler aleyhisselâm gönderiyor.


وَمَا تِلْكَ بِيَمِينِكَ يَا مُوسَى
Resim---“Ve mâ tilke bi yemînike yâ mûsâ : Şu sağ elindeki nedir, ey Musa?” (TâHâ 20/17)

قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّأُ عَلَيْهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَى غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَآرِبُ أُخْرَى
Resim---“Kâle hiye asây(asâye), etevekkeu aleyhâ ve ehuşşu bihâ alâ ganemî ve liye fîhâ meâribu uhrâ : O, benim asamdır, dedi, ona dayanırım, onunla davarlarıma yaprak silkelerim; benim ona başkaca ihtiyaçlarım da vardır.” (TâHâ 20/18)

قَالَ أَلْقِهَا يَا مُوسَى
Resim---“Kâle elkıhâ yâ mûsâ : ALLAH: Yere at onu, ey Musa! dedi.” (TâHâ 20/19)

فَأَلْقَاهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعَى
Resim---“Fe elkâhâ fe izâ hiye hayyetun tes’â : Böylece, onu attı; (bir de ne görsün) o hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermiş).” (TâHâ 20/20)

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

RaHiM-den KoNuŞtum İSÂ-sı İle
HeVesim HEP İken HİÇ
-tiM ERENler!..

فَنَادَاهَا مِن تَحْتِهَا أَلَّا تَحْزَنِي قَدْ جَعَلَ رَبُّكِ تَحْتَكِ سَرِيًّا
Resim---"Fe nâdâhâ min tahtihâ ellâ tahzenî kad ceale rabbuki tahteki seriyyâ(seriyyen) Altından (bir ses-isâ as) ona seslendi: "Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır." (Meryem 19/24)

Göbek Bağıyla bağlı olduğum Meryem aleyhasselâmın her hücresiyle BİZ BİR-İZidik..
Halkın taşlamasına Tahammülde HAKK’ın SıRRına Sabırda sadakakatta, Ruhullahın DOĞum Hüznünde, Söz Orucun Sahurunda ve Tevhid İftarındaydık BİZ BİLEydik..
Cennetlerin tahtından kaynayan Nehirlerin ARKI, Meryem Rahminden geçmekteydi ve geçmekte el AN..

Azize ANA Aziz OĞULa es selam olsun!
Derunî DUYuş ve UYuşlarımı Çile çağlayanları gibi Halka arzda bazen heveslenirim coşarım, bazen de HİÇlik Çölüne düşerim!.
Hamm Akılda hep.. Akl-ı Silmde Hiç olan NEFSim!…


KeVSeR HaVuZunda BUZumu BoĞduM
Kul İhvÂNi KITMİR KİRimi KoĞduM
Her ÂN Şe’EN-inde YENİden DoĞduM
ÖL-ümdem ÖL-üme GÖÇ-tüM
ERENler!.

Ham, ilkel bencil benlik Nefsimin kendini bilmesinde;
Hamm aklımın kör kuyusunda şaşkın ve taşkın inlerken ERENlerden EL Kovası SALLandı Bir DAMLA BUZ AKLımı Rahmet buldu, İlim ve Edeble Tâlim BİLdi-Terbiye BULdu..
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İrfan Yüreğinde Kendini bildi BUZluğunu UNuttu..

İğreti, geçici, izafî ve baş BELÂsı “Ben! Ben! Benlik” kirim, pisim, pasım, Rahmet Kevserinde yok olunca, ÖZüm Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gÖZünden RABBini BİLdi
elhamdulillahirabbilâlemin..

Her zerrem zâri zâri inleyerek ve ürpererek niyâz eyledi ki;

“Kemâlât, UBÛDİYYETin ZİLLETinin şuûruna ulaşıp RÜBÛBİYYETin İZZETinin inkişâfına aşînâ olmaktır.”

İşte bu İmtihan Âleminde Zâlim Nefsim, bu Şekil Âleminde Hevasını RABB edinip, RABBu’l-Âlemînin Rübûbiyyet Sıfatları olan;
Azamet, Kudret, Gına, Azîzlik, Dâim ve Kâim oluş ve diğerlerini GİYinince DONMUŞtu-Firavunlaşmıştı!..

ERENlerin Kerem Kevseri EDEB Ocağında damla damla eridikçe-soyundukça,
KULluğumun-Ubûdiyyetin sıfatları olan:
Fakriyet, Acziyet, Zillet ve İlletini GİYindi de gereklerini;

İlim, İrade, İdrak ve İştirakte fiilen YAŞAmak gereğini vicdanımda DUYdum!

Elimi eteğimi gayrısından çekip
;
Aşk u Cezbe,
Zühd-ü Takvâ,
Sıdk-û-Hüşû’,
Havf u Recâ ile Kevser Kucağında Ağladıkça Eridim Eridikçe Ağladım!.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu” buyurmuştu.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

“Nefsini BİLen RABBini BİLdi” müjdesi ile, Kulluk Tevhidini TAMAMladım, Tadını Taddım!

Bu acı gerçeğimle yüzleşip hazm edince;
Ham AKLımın, hâşâ ahrette beni beklediğini ZaNNettiği bir RABB Teâlâdan,
Şahdamarımdan da yakın CAN CERRyanımı her AN Yaratan “ben” den Öte Onda Yaşadığım El Hayy ve HaYYat Diriliği-Dirliği OL-AN ve
KûN-OL! kılan RABBu’l-Âlemîn BİZ BİR-İZ Zevkini Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Tebliğinde-Tenzirinde-Tebşirinde ve Teşhidinde yaşadı..

Tüm bunları Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Sînesinde;
İlim, İrade, İdrak ve İştirâk bazında
BİLdim, BULdum, OLdum, ANladım ve hayatıma yansıtıp YAŞAyıp; gayrısına kulluktan istifa ettiğimde gördüm ki,
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
:

“fe kad arefe Rabbehu: andolsun ki RABB’ini de tanıdı!” Her AN “Rıza Ravzasında HaYY HaYYatına İştirak İştiyakı müjdesine mazhar oluş ne kadar kolaymış bir Muhammedî KUL olarak hamdolsun!..” dedim İçimde İçime..

Her ÂN Şe’EN-inde YENİden DoĞduM
ÖL-ümdem ÖL-üme GÖÇ-tüM
ERENler!.

Ben de sanırıdım ki dün, bugün, yarın ve olmuş, olan olacak var!
Oysa Şehâdet şehrinde Şe’enullahta Her AN Yeniden Yaratış-DOĞuştaymışım!.


Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!:
Resim---“Mutü kable en temutü: Ölmeden önce ölünüz!” bUYurmuştun ve DUYurmuştun.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)

Resim--- وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا: ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ: İşittik-DUYduk! itaat ettik-Uyduk!..” (Bakara 2/285)

Senin RAHMETenlil-ÂLEMin Ol-AN Ruhul-RUHuna es Selâm olsun
Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!..


Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ZEVK 4610

ZIDlar ZEVKi ZeLZeLesi Ve’z-Zeytuni ve Ve’t-Tinim
YOK-luk ÇOK-luk TEK-liğinde.. TEVHİD Tekellüfü DİN-im
Bir ÂN
-da DOĞup-ÖL-müşüm.. Elest ü MaHŞeRim Şu AN
ECEL İle ARAmdaki.. Resim YARIM Nefeslik SıRR SîN-im


21.09.11 21:38
yrğmdk.. gkkşğ..


Resim

وَالتِّينِ وَالزَّيْتُونِ
Vet tîni vez zeytûn(zeytûni) : And olsun incire, zeytine,
(Tîn 95/1)

sîN: Yâ Sîn.. mezar yaşım.. Sîne Dağım..

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

DEM bu DEMM-de
DEM
-ler CEMM’-de
hİÇ İÇ
-inde,
HeP-i HeMMM-de..



DEM bu DEM-de DOST!..

Tarlayım Tohumum Bağdayım UN-um
Bir DAMLAda Tufan.. KûN FeyeKûN-um
BİLmem DivÂNÂyım BİLmem MecNûN-um
LEYLÂ-mın ADInı Resim ANdım AN-alı!..

Resim

KAÇtım Kovaladı.. KOVdukça KAÇtı
GEÇtiği YeR-lere KOKU-sun SAÇtı
SimsiyAH Saçlarım Yedi RENK AÇtı
AŞKın ATAŞına Resim BANdım BAN-alı!..

Resim

NEFSü’z-ZÂT-ta idim, Küllî ŞEY OLduM
NEYzendim DuDakta NİYAZ NEY OLduM
MEYhâneci Oldum, MEYci - MEY OLduM
KEVSER KÂSEsinden Resim KANdım KAN-alı!..

Resim

YOL- YOLcu- YOLlukla- YOLdaşım Gitti
ENFÜSte – ÂFAKta.. Resim UMUDum Bitti
“BİZ İZi” n KAYBettim… KervÂNım Yitti
Kul KITMİRi Köpek Resim SANdım SAN-alı!..

Resim

ZÜMRÜd-ü ANKAyım.. “Kaf” Kisb u KÂRım
HAKK’ın HaZZı Zâhir.. ZeVKimde ZÂRım
YANar DAĞlar Gibi Resim ÖZ-ümde YÂRım
Kendi ATAŞ-ımda Resim YANdım YAN-alı!..

Resim

“e lestu” SORusun.. “Belâ!” Zararım
GöNüL GeRGeFinde TeVHiD Tararım
YÂR AŞKIm MeŞK Eder ASLım Ararım
KULLuk Mahşerine Resim İNdim İN-eli!..

Resim

Yedi KİMlik KULum YÜZümde TÜLüm
Yedi DALLı Yedi Renkli Güz GÜLüm
Yedi GÖKte Yedi DİLLi BüL BüLüm
ALİ ŞaH DüLDüLün Resim BİNdim BİN-eli!..

Resim

Rasûlullah RaVZasında TEK-BİR-im
Melâmî MeşReBim Şah ALİ PÎRi-im
SıRR-ı Sıfır SIRRaTında KITMİR-im
Yâ-SîN SîNesine Resim SİNdim SİN-eli!..

Resim

AŞK Avcısı İdim AV-ım VURuldum
SaLLım SeLL Eyledim SıRRa Savruldum
Zemheride Kor AL-EVle Kavruldum
CAHİMin CeVRinde Resim DONdum DON-alı!..

Resim

ARZından ARŞına “ALLAH!” Avaz-ıM
RASÛLun RAVZAsı Resim RABB-ma RAZ-ıM
Şu AN Şehâdette Resim Şe’eN ŞaHBaZ-ıM
“OL-AN” Omuzuna Resim KONdum KON-alı!..

Resim

ASLımı AKLımda NAKL İle BİL-diM
fASLımı YAŞAdım: “ben, BEN” Değil-diM
hASLımı ELEdim, SıRRımı SİL-diM
vASLımı VeCHine Resim DÖNdüm DÖN-eli!..

Resim

SîN-esin SıRRını SîN-le SiL-meyen
DİL-in, DiL-im DiL-im DiL-im DiL-meyen
Kul KITMİR-i TAŞa TUTar BİL-meyen
yÖNümü YÂR-ime Resim YÖNdüm YÖN-eli!..

Resim

CeMü’l- CeM CeVHeRi CiM-im CÜZ’süzüm
Yedi Mevsim MîM-im.. Bahar GüZ-süzüm
Bilye Gibi Resim Baş - Ayaksız YüZ-süzüm
SıRRımı SuBHÂN-a Resim SUNdum SUN-alı!..

Resim

Kul İhvÂNi Resim ÇiLe ÇaĞa HaYY cANım
BaĞBÂN OLdum BİZ-BİR BaĞa HaYY cANım
HaSaN DaĞ-dan ULU DAĞ-a HaYY cANım
SÜRgünden SÜRgüne Resim SÜNdüm SÜN-eli!..


10.10.11 11:10
gkç-drs-trs-tkk-brs…

Resim

NEFSü’z-ZÂT:

قُل لِّمَن مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ قُل لِلّهِ كَتَبَ عَلَى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لاَ رَيْبَ فِيهِ الَّذِينَ خَسِرُواْ أَنفُسَهُمْ فَهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ
Resim---"Kul li men mâ fîs semâvâti vel ard(ardı), kul lillâh(lillâhi), ketebe alâ nefsihir rahmeh(rahmete), le yecmeannekum ilâ yevmil kıyâmeti lâ reybe fîh(fîhi), ellezîne hasirû enfusehum fe hum lâ yu’minûn(yu’minûne) : De ki: «Göklerde ve yerde olanlar kimindir?» «Allah'ındır» de. O, rahmet etmeyi kendi nefsine yazmıştır. Sizi, varlığında asla şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacaktır. Ama kendilerini zarara sokanlar inanmazlar.” (En’âm 6/12)

alâ nefsi-hi: ALLAH celle celâluhu kendi nefsi üzerine..

e lestu:

وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---“Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne) : Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Adem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.” (A'râf 7/172)

Cahîm:

وَالَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ أُوْلَئِكَ هُمُ الصِّدِّيقُونَ وَالشُّهَدَاء عِندَ رَبِّهِمْ لَهُمْ أَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْ وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ
Resim---"Vellezîne âmenû billâhi ve rusulihî ulâike humus sıddîkûne veş şuhedâu inde rabbihim, lehum ecruhum ve nûruhum, vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbul cahîm(cahîmi) : Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, (evet) işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nûrları vardır. İnkâr edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır.” (Hadîd 57/19)

el cahîmi: alevli ateş, cehennem.

OL-AN, KûN feyeKûN TeceLLîsi:

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---“İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu) : Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir.” (Yâsîn 36/82)

VeCHine DÖNdüm:

وَلِلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّواْ فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ إِنَّ اللّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
Resim---“Ve lillâhil meşriku vel magribu fe eynemâ tuvellû fe semme vechullâh(vechullâhi) innallâhe vâsiun alîm(alîmun) : Doğu da Allah'ındır, batı da. Her nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (kıblesi) orasıdır. Şüphesiz ki Allah, kuşatandır, bilendir.” (Bakara 2/115)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Kınsız Kılıç KILıFı BeNem
Yedi DİLin ELiFi BeNem
Şehvet-Şehâdet Şu’unu
Züleyha’nın ZÜLüFü BeNem…


Kör KuYuYum
ÖZ SU-YuYum
YâkûB-a GÖZ
YU-SUf-uYuMM..


MîM-in MeŞKine Merceğim
Ben-deki BEN-e Gerçeğim
Ben-Sen-in BİZ DÜRbünüyem
Sen-deki BEN Güzz ÇiÇeğimmm..


4 GÖMlek Masalı SÖZ-üm
VARdı Sana İKİ GÖZ-üm..
ARA-daki BUhar-BULut..
YÜZde BUZum ÖZ-de KÖZ-üm..


Resim

ZEVK 4647

Bessî ve Huznî İlallâhi Yakubî DermÂN BEKLEreM
Hasrete Hasret EKLEreM.. İlahî FermÂN BEKLEreMM
Dört GÖMleğim SOYdu cÂNım.. Yedi YÖNlü Zevk ZindÂNım

KûN feyeKûN KUYU-sunda.. YûSuF uM KervÂN BEKLEreMMM…


22.10.11 02:32
gkç-drs-brs…


DE-mem o ki;

Bessî ve Huznî İlallâhi” Yakubî DermÂN BEKLEreM
Hasrete Hasret EKLEreM.. İlahî FermÂN BEKLEreMM:

YakûB aleyhi's-selâm, Yakubî Makamda denenirken;
Kurda kuzusun kaptırmış Ceylan gibi ıssızlarda melerken, yalan konuşan oğlularını Sine Ekranından İzleyip İlahî Hikmet FermÂNın beklerken:


قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ أَنفُسُكُمْ أَمْرًا فَصَبْرٌ جَمِيلٌ عَسَى اللّهُ أَن يَأْتِيَنِي بِهِمْ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
Resim---
"Kâle bel sevvelet lekum enfusukum emrâ(emren), fe sabrun cemîl(cemîlun), asallâhu en ye’tiyenî bihim cemî’â(cemî’an), innehu huvel alîmul hakîm(hakîmu) : (Babaları) dedi ki: "Hayır, nefisleriniz sizi (böyle) bir işe sürükledi. (Bana düşen) artık, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir." (Yûsuf 12/86)

Ve de en içten en derin dert ile Yâr Adına Yanarken YÂRasına,
Hasret Oku deldikçe yüreğini ve de ADın Andıkça “Ah!” la gözlerine boz indi.. Cümle Cihan silindi SEYR sAHnesinden:


وَتَوَلَّى عَنْهُمْ وَقَالَ يَا أَسَفَى عَلَى يُوسُفَ وَابْيَضَّتْ عَيْنَاهُ مِنَ الْحُزْنِ فَهُوَ كَظِيمٌ
Resim---
"Ve tevellâ anhum ve kâle yâ esefâ alâ yûsufe vebyaddat aynâhu minel huzni fe huve kezîm(kezîmun) : Onlardan yüz çevirdi, "Ah Yusuf'um ah!" diye sızlandı ve kederini içine gömmesi yüzünden gözlerine boz geldi.” (Yûsuf 12/84)

Oğulları çok çoktu ancak vefâ yoktu.
10 oğlu da ANlayamadılar Hasret OKun Deldiği Yüreğin feryÂDını ve en acının tADını:


قَالُواْ تَالله تَفْتَأُ تَذْكُرُ يُوسُفَ حَتَّى تَكُونَ حَرَضًا أَوْ تَكُونَ مِنَ الْهَالِكِينَ
Resim---
"Kâlû tallâhi tefteu tezkuru yûsufe hattâ tekûne haradan ev tekûne minel hâlikîn(hâlikîne): (Oğulları:) "Allah'a andolsun ki sen hâla Yusuf'u anıyorsun. Sonunda ya hasta olacaksın ya da büsbütün helâk olacaksın!" dediler.” (Yûsuf 12/85)

Dışı yemyeşil NûR, İçi kıpkızıl NâR olan Yanar Dağlar gibi fısıldadı “AH!”ını göklere:

قَالَ إِنَّمَا أَشْكُو بَثِّي وَحُزْنِي إِلَى اللّهِ وَأَعْلَمُ مِنَ اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Resim---
“Kâle innemâ eşkû bessî ve huznî ilallâhi ve a’lemu inallâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne) : O da şöyle dedi: 'Ben keder ve üzüntümü yalnız Allah'a açarım ve Allah katından sizin bilmediğinizi bilirim.” (Yûsuf 12/86)

Dört GÖMleğim SOYdu cÂNım.. Yedi YÖNlü Zevk ZindÂNım
“KûN feyeKûN” KUYU-sunda.. “YûSuF” uM KervÂN BEKLEreMMM…

Ve Yûsuf aleyhi's-selâm; Yûsufî Makamda denenirken;
Yumurtadan, Kozada, Tırtıldan, Kelebeğe 4 Gömlek yırttı Kader GER-GEFinde..


لَّقَدْ كَانَ فِي يُوسُفَ وَإِخْوَتِهِ آيَاتٌ لِّلسَّائِلِينَ
Resim---
“Le kad kâne fî yûsufe ve ihvetihî âyâtun lis sâilîn(sâilîne) : Andolsun ki Yusuf ve kardeşlerinde, (almak) isteyenler için ibretler vardır.” (Yûsuf 12/7)

Ehline EREN ELİ, Gönül Zevki ve Ruh Hazzıdır bu 4 GÖMlek GÖRüntüsü ki:

1- Kurt Gömleği:

cANa kAN Evi Beden.. Tüm KİMlik ve KİŞİliğin Zâhir Zarfı.. Elin Teması, Gözün Görmesi, Kalbin Duyması, Ruhun Koklaması, Sırrın Kelamı vs. vs. hapsine CEM’ cİSİMi..
Yakûb aleyhi's-selâm YÂREnliğinde, tıpkı en içteki, en gizli ve nefse en yakın olan EVlâd Sevgisiyle denenen İbrahim aleyhi's-selâm gibi denendi.. oğlu Yûsuf aleyhi's-selâm o kadar çok sevdirildi ki;


إِذْ قَالَ يُوسُفُ لِأَبِيهِ يَا أَبتِ إِنِّي رَأَيْتُ أَحَدَ عَشَرَ كَوْكَبًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ رَأَيْتُهُمْ لِي سَاجِدِينَ
Resim---
“İz kâle yûsufu li ebîhi yâ ebeti innî re eytu ehade aşere kevkeben veş şemse vel kamere re eytuhum lî sâcidîn(sâcidîne) : Bir zamanlar Yusuf, babasına (Ya'kub'a) demişti ki: Babacığım! Ben (rüyamda) on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; onları bana secde ederlerken gördüm.” (Yûsuf 12/4)

Sebebsiz, Kıyassız, Bedelsiz ve Şartsız Sonsuz SEVgi-Mutlak AŞK, AŞKullah” a kafa tutarcasına boy gösteren bu SEVgi, Çarmıha geriliverdi..

قَالَ يَا بُنَيَّ لاَ تَقْصُصْ رُؤْيَاكَ عَلَى إِخْوَتِكَ فَيَكِيدُواْ لَكَ كَيْدًا إِنَّ الشَّيْطَانَ لِلإِنسَانِ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
Resim---
“Kâle yâ buneyye lâ taksus ru’yâke alâ ihvetike fe yekîdû leke keydâ(keyden), inneş şeytâne lil insâni aduvvun mubîn(mubînun):(Babası:) Yavrucuğum! dedi, rüyanı sakın kardeşlerine anlatma; sonra sana bir tuzak kurarlar! Çünkü şeytan insana apaçık bir düşmandır.” (Yûsuf 12/5)

İblisin Tek ve Çâresiz Kıskançlık- Hased Hastalığını 5+5= 10 yönden sahnede oynayan 10 oğul :“Nasıl yok ederiz bu BİZsiz SEVgiyi?” derdine düştüler:

إِذْ قَالُواْ لَيُوسُفُ وَأَخُوهُ أَحَبُّ إِلَى أَبِينَا مِنَّا وَنَحْنُ عُصْبَةٌ إِنَّ أَبَانَا لَفِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ
Resim---
“İz kâlû le yûsufu ve ehûhu ehabbu ilâ ebînâ minnâ ve nahnu usbeh(usbehtun), inne ebânâ le fî dalâlin mubîn(mubînin) :(Kardeşleri) dediler ki: Yusufla kardeşi (Bünyamin) babamıza bizden daha sevgilidir. Halbuki biz kalabalık bir cemaatiz. Şüphesiz ki babamız apaçık bir yanlışlık içindedir.” (Yûsuf 12/8)

اقْتُلُواْ يُوسُفَ أَوِ اطْرَحُوهُ أَرْضًا يَخْلُ لَكُمْ وَجْهُ أَبِيكُمْ وَتَكُونُواْ مِن بَعْدِهِ قَوْمًا صَالِحِينَ
Resim---
“Uktulû yûsufe evitrahûhu ardan yahlu lekum vechu ebîkum ve tekûnû min ba’dihî kavmen sâlihîn(sâlihîne) : (Aralarında dediler ki:) Yusufu öldürün veya onu (uzak) bir yere atın ki babanızın teveccühü yalnız size kalsın!Ondan sonra da (tevbe ederek) sâlih kimseler olursunuz!” (Yûsuf 12/9)

قَالَ قَآئِلٌ مَّنْهُمْ لاَ تَقْتُلُواْ يُوسُفَ وَأَلْقُوهُ فِي غَيَابَةِ الْجُبِّ يَلْتَقِطْهُ بَعْضُ السَّيَّارَةِ إِن كُنتُمْ فَاعِلِينَ
Resim---
“Kâle kâilun minhum lâ taktulû yûsufe ve elkûhu fî gayâbetil cubbi yel-tekithu ba’dus seyyâreti in kuntum fâilîn(fâilîne) :Onlardan biri: Yusufu öldürmeyin, eğer mutlaka yapacaksanız onu kuyunun dibine atın da geçen kervanlardan biri onu alsın (götürsün), dedi. (Yûsuf 12/10)

Derlerken ve de bir çâre ararlarken BaBaları akıl veriverip imdadlarına yetişti hemence:

قَالَ إِنِّي لَيَحْزُنُنِي أَن تَذْهَبُواْ بِهِ وَأَخَافُ أَن يَأْكُلَهُ الذِّئْبُ وَأَنتُمْ عَنْهُ غَافِلُونَ
Resim---
“Kâle innî le yahzununî en tezhebû bihî ve ehâfu en ye’kulehuz zi’bu ve entum anhu gâfilûn(gâfilûne) : (Babaları) dedi ki: Onu götürmeniz beni mutlaka üzer. Siz ondan habersizken onu bir kurdun yemesinden korkarım.” (Yûsuf 12/13)

Bu Oyun, Oynanırdı.. Ve de Oynandı da..

وَجَاؤُواْ أَبَاهُمْ عِشَاء يَبْكُونَ
Resim---“Ve câû ebâhum işâen yebkûn(yebkûne) :Akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler.”(Yûsuf 12/16)

قَالُواْ يَا أَبَانَا إِنَّا ذَهَبْنَا نَسْتَبِقُ وَتَرَكْنَا يُوسُفَ عِندَ مَتَاعِنَا فَأَكَلَهُ الذِّئْبُ وَمَا أَنتَ بِمُؤْمِنٍ لِّنَا وَلَوْ كُنَّا صَادِقِينَ
Resim---
“Kâlû yâ ebânâ innâ zehebnâ nestebiku ve tereknâ yûsufe inde metâınâ fe ekelehuz zi’bu, ve mâ ente bi mu’minin lenâ ve lev kunnâ sâdikîn(sâdikîne) : Ey babamız! dediler, biz yarışmak üzere uzaklaştık; Yusufu eşyamızın yanında bırakmıştık. (Ne yazık ki) onu kurt yemiş! Fakat biz doğru söyleyenler olsak da sen bize inanmazsın.” (Yûsuf 12/17)

Gelen gömlek Yûsuf’undu, kokusu AYNendi..
Kuzu kanlı GÖMleği Koklayan Yakûb BaBa: “ Bu nasıl AKIllı kurt muş ki: “Yusuf’umu parçalamış da gömleğinde tek delik-yırtık yok!” demişti..
Demişti de, “Sabr-ı Cemîl” dİLEmişti Rabbu’l-âleiminden..


وَجَآؤُوا عَلَى قَمِيصِهِ بِدَمٍ كَذِبٍ قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ أَنفُسُكُمْ أَمْرًا فَصَبْرٌ جَمِيلٌ وَاللّهُ الْمُسْتَعَانُ عَلَى مَا تَصِفُونَ
Resim---
“Ve câû alâ kamîsıhî bi demin kezib(kezibin), kâle bel sevvelet lekum enfusukum emrâ(emren), fe sabrun cemîl(cemîlun), vallâhul musteânu alâ mâ tesıfûn(tesıfûne) :Gömleğinin üstünde sahte bir kan ile geldiler. (Yakub) dedi ki: Bilakis nefisleriniz size (kötü) bir işi güzel gösterdi. Artık (bana düşen) hakkıyla sabretmektir. Anlattığınız karşısında (bana) yardım edecek olan, ancak Allah'tır.” (Yûsuf 12/18)

2- Köle Gömleği:

En derinde, denenmenin tamm yerinde, Issızda Çırılçıplak ve de Sessizde Yalnızca HAKK Teâlâ ile bekledi, bekledi durdu ÇİLE ÇÖLün SEVgi sAHrasında Kıtmir-ce..

فَلَمَّا ذَهَبُواْ بِهِ وَأَجْمَعُواْ أَن يَجْعَلُوهُ فِي غَيَابَةِ الْجُبِّ وَأَوْحَيْنَآ إِلَيْهِ لَتُنَبِّئَنَّهُم بِأَمْرِهِمْ هَذَا وَهُمْ لاَ يَشْعُرُونَ
Resim---
“Fe lemmâ zehebû bihî ve ecmeû en yec’alûhu fî gayâbetil cubb(cubbi), ve evhaynâ ileyhi le tunebbiennehum bi emrihim hâzâ ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne) : Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar verdikleri zaman, biz Yusuf'a: Andolsun ki sen onların bu işlerini onlar (işin) farkına varmadan, kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik.” (Yûsuf 12/15)

Ve bir Kuşluk Vakti;
EREN ELi-Kova Kolu olmadan, Düşürüldüğü Çukurdan kendi çıkamayacak kadar derin mi derin, ISSız, SESSiz ve Serin OL-AN Yûsuf Kuyusunun toprak duvarları;
Uzaklardan GELen Dost Develerin tabanlarının ritmik vuruş titreşimleriyle yankılandı..
Ve en İÇten Yusuf’un Umutları cANlandı, UMUTlANdı..
KervÂNın Sâkisi, Kader Kovasını SALLınca KûN Kuyusuna:


وَجَاءتْ سَيَّارَةٌ فَأَرْسَلُواْ وَارِدَهُمْ فَأَدْلَى دَلْوَهُ قَالَ يَا بُشْرَى هَذَا غُلاَمٌ وَأَسَرُّوهُ بِضَاعَةً وَاللّهُ عَلِيمٌ بِمَا يَعْمَلُونَ
Resim---
“Ve câet seyyâretun fe erselû vâridehum fe adlâ delveh(delvehu), kâle yâ buşrâ hâzâ gulâm (gulâmun), ve eserrûhu bidâah (bidâ’aten), vallâhu alîmun bi mâ ya’melûn (ya’melûne) : Bir kervan geldi ve sucularını (kuyuya) gönderdiler, o da (gidip) kovasını saldı, (Yusufu görünce) "Müjde! İşte bir oğlan!" dedi. Onu bir ticaret malı olarak sakladılar. Allah onların yaptıklarını çok iyi bilir.” (Yûsuf 12/19)

Her malı ALıp-SATan KervÂNcılar; çırıl çıplak, tirtir titreyen, elleriyle apışarasını kapatıp FERCini koruyan ve de erkek GÜZELi olan bu yavruya hemence “KÖLE GÖMleği” GİYdiriverdiler.. Göklerin Yıldızı Yûsuf'a Ganimet ÖRTüsü ÖRTtüler..
Ve de: “Bu Bizim BULunmuş kÖLe Malımız!”dır dediler..


وَشَرَوْهُ بِثَمَنٍ بَخْسٍ دَرَاهِمَ مَعْدُودَةٍ وَكَانُواْ فِيهِ مِنَ الزَّاهِدِينَ
Resim---
“Ve şerevhu bi semenin bahsin derâhime ma’dûdeh(ma’dûdetin), ve kânû fîhi minez zâhidîn(zâhidîne) :(Kafile Mısır'a vardığında) onu değersiz bir pahaya, sayılı birkaç dirheme sattılar. Onlar zaten ona değer vermemişlerdi.” (Yûsuf 12/20)

Mısıra varır varmaz hemence, İNSANlık Panayırında GÖRücüye çıktı Gözleri kamaştıran yakışıklı Yûsuf..
Tez müşteri buldu Bahane Bazarında..
Kimse KİMseyi henüz ALıp-Satmamışken, ilk önce SEÇilmişler SEÇtiler SEVdiklerini..
Avcı bir "Dişi Aslan" ın iç çekiş çağrısına kocası: “Hay hay! Bu KÖLE Senin Zü’l- eY-Hâ!” dedi..
ALan ALıverdi.. SATan SATıverdi..


وَقَالَ الَّذِي اشْتَرَاهُ مِن مِّصْرَ لاِمْرَأَتِهِ أَكْرِمِي مَثْوَاهُ عَسَى أَن يَنفَعَنَا أَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَدًا وَكَذَلِكَ مَكَّنِّا لِيُوسُفَ فِي الأَرْضِ وَلِنُعَلِّمَهُ مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ
Resim---
“Ve kâlellezîşterâhu min mısra limre’etihî ekrimî mesvâhu asâ en yenfeanâ ev nettehizehu veledâ(veleden), ve kezâlike mekkennâ li yûsufe fîl ardı ve li nuallimehu min te’vîlil ehâdîs(ehâdîsi), vallâhu gâlibun alâ emrihî ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemun(ya’lemune) : Mısır halkından Yûsuf’u satın alan (vezir), karısına şöyle dedi: “- Bunun yerini iyi yap, kendisine güzel bak, umulur ki, bize bir faydası dokunur, yahut onu evlâd ediniriz.” İşte, Yûsuf’u böylece Mısır memleketine yerleştirdik ve ona rüyaların tâbirini öğrettik. Allah, emrinde galibdir, (iradesi geri çevrilemez) fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Yûsuf 12/21)

İyi de baktı Azizin Dünyalar Güzeli Karısı, Yûsuf’una..
Zâten, İlk GÖRüşte VURulmuş ve EVine İk GİRişte KÖLE GÖMleğini Çıkarıp Atmış da,
Yerine ŞeHVet GÖMleğini giydirivermişti ferman dinlemeyen Gönlü, SEVdâ İKLİMİnde Yûsuf'a..


3- Şehvet Gömleği:

KULlukta Şehvet Gömleği..
Rahimiyyetten Rahmaniyyette, Şehvetten Şehâdete, Züleyha’dan Yûsuf’a,
Mâsivâ Meseli OL-AN Şeceretü’l-KeVN Şe’ENullahı, Sünnetullah İÇİnde SÜRüp Giderken..
YÂRdan başkasına tüm Kapıları kapatıp da AŞK Tırnaklarını çıkaran Avcı Panter gibi Züleyha,
Ve de köşeye kısılmış Yavru Ceylan Yûsuf aleyhi's-selâm..
ARAda, Şeceretü'l- KEVN KÖPRÜsü..
OLsun!.. OLMasın!.. İ'tirazı..
Ve de OL-AN!.. Kader Rızası..
AH!.. ŞIN-ın Şerr Denemesi..
HaVVa.. HeVVâ.. HüVVe.. ÇİLE ÇEKirdeği..


وَرَاوَدَتْهُ الَّتِي هُوَ فِي بَيْتِهَا عَن نَّفْسِهِ وَغَلَّقَتِ الأَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَ قَالَ مَعَاذَ اللّهِ إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ
Resim---
“Ve râvedethulletî huve fî beytihâ an nefsihî ve ğallekatil ebvâbe ve kâlet heyte lek(leke), kâle ma âzallâhi innehu rabbî ahsene mesvây(mesvâye), innehu lâ yuflihuz zâlimûn(zâlimûne) :Evinde bulunduğu kadın, Yûsuf’a yakınlık gösterip hile yaparak sahip olmaya kalkıştı. Kapıları iyice kapattı:
“Haydi gel!” dedi. Yûsuf:
“Allah korusun, kocanız benim velinimetimdir, bana güzel baktı, yer yurt ihsan etti. Unutma ki, iyiliğe kötülükle mukabele eden zâlimler iflah olmaz, ebedî nimetlerle mutluluğa eremez!” dedi.”
(Yûsuf 12/23)

Heyte leke: “Haydi gel! Ben Seninim!”
Bu Çile Çağrısı, Çölümüzün en tanıdık ve yoran YOKuşuydu her zaman..
Erkeğe sırt dönen Kadın,
Kadına diz çökmeyen Erkek
Ve de Ana Rahminden doğmayan bir Çocuk yoktu bu Şehvet Şehrinde..
Nikahla Zinânın ARAKesitinde Sevgili Efendimizin BUYruğu ise:


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teala, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:
- Adil devlet başkanı,
- Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,
- Kalbi mescitlere bağlı Müslüman,
-Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan,
- Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine "Ben Allah'tan korkarım" diye yaklaşmayan yiğit,
-Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,
- Tenhada Allah'ı anıp göz yaşı döken kişi."
(Ebu Hüreyre radiyallahu anhu’dan; Buhari, Ezan 36, Zekat 16, Rikak 24, Hudüd 19; Müslim, Zekat 91. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53; Nesaî, Kudat 2)

Yûsuf aleyhi's-selâm’ı esas köşeye sıkıştıran Nefsine-Aklen yüklenmiş olan Emredici Hevâ-Heves tuzağıydı elbette:

وَلَقَدْ هَمَّتْ بِهِ وَهَمَّ بِهَا لَوْلا أَن رَّأَى بُرْهَانَ رَبِّهِ كَذَلِكَ لِنَصْرِفَ عَنْهُ السُّوءَ وَالْفَحْشَاء إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُخْلَصِينَ
Resim---
“Ve le kad hemmet bihî ve hemme bihâ, levlâ en reâ burhâne rabbih(rabbihi), kezâlike li nasrife anhus sûe vel fahşâ(fahşâe), innehu min ibâdinel muhlesîn(muhlesîne) : Andolsun ki, kadın ona meyletti. Eğer Rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadına meyletmişti. İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için (delilimizi gösterdik). Şüphesiz o ihlâslı kullarımızdandı.” (Yûsuf 12/24)

وَاسُتَبَقَا الْبَابَ وَقَدَّتْ قَمِيصَهُ مِن دُبُرٍ وَأَلْفَيَا سَيِّدَهَا لَدَى الْبَابِ قَالَتْ مَا جَزَاء مَنْ أَرَادَ بِأَهْلِكَ سُوَءًا إِلاَّ أَن يُسْجَنَ أَوْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Resim---
“Vestebekâl bâbe ve kaddet kamîsahu min duburin ve elfeyâ seyyidehâ ledel bâb(bâbi), kâlet mâ cezâu men erâde bi ehlike sûen illâ en yuscene ev azâbun elîm(elîmun) : İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında onun kocasına rastladılar. Kadın dedi ki: Senin ailene kötülük etmek isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya elem verici bir işkenceden başka ne olabilir!” (Yûsuf 12/25)

قَالَ هِيَ رَاوَدَتْنِي عَن نَّفْسِي وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِّنْ أَهْلِهَا إِن كَانَ قَمِيصُهُ قُدَّ مِن قُبُلٍ فَصَدَقَتْ وَهُوَ مِنَ الكَاذِبِينَ
Resim---
“Kâle hiye râvedetnî an nefsî ve şehide şâhidun min ehlihâ, in kâne kamîsuhu kudde min kubulin fe sadekat ve huve minel kâzibîn(kâzibîne) : Yusuf: "Asıl kendisi benim nefsimden murat almak istedi" dedi. Kadının akrabasından biri şöyle şahitlik etti: "Eğer gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, bu ise yalancılardandır." (Yûsuf 12/26)

وَإِنْ كَانَ قَمِيصُهُ قُدَّ مِن دُبُرٍ فَكَذَبَتْ وَهُوَ مِن الصَّادِقِينَ
Resim---
“Ve in kâne kamîsuhu kudde min duburin fe kezebet ve huve mines sâdikîn(sâdikîne) :Yok eğer onun gömleği arkadan çekilip yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir." (Yûsuf 12/27)

فَلَمَّا رَأَى قَمِيصَهُ قُدَّ مِن دُبُرٍ قَالَ إِنَّهُ مِن كَيْدِكُنَّ إِنَّ كَيْدَكُنَّ عَظِيمٌ
Resim---
“Fe lemmâ reâ kamîsahu kudde min duburin kâle innehu min keydikun(kunne), inne keydekunne azîm(azîmun) : (Kocası, Yusuf'un gömleğinin) arkadan yırtılmış olduğunu görünce, (kadına): "Şüphesiz, dedi; bu, sizin tuzağınızdır. Sizin tuzağınız gerçekten büyüktür." (Yûsuf 12/28)

يُوسُفُ أَعْرِضْ عَنْ هَذَا وَاسْتَغْفِرِي لِذَنبِكِ إِنَّكِ كُنتِ مِنَ الْخَاطِئِينَ
Resim---
“Yûsufu a’rıd an hâzâ vestagfirî li zenbik (zenbiki), inneki kunti minel hâtıîn (hâtıîne) :"Yusuf, sen bundan yüz çevir. Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile. Doğrusu sen günahkârlardan oldun." (Yûsuf 12/27)

قَالَ رَبِّ السِّجْنُ أَحَبُّ إِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَنِي إِلَيْهِ وَإِلاَّ تَصْرِفْ عَنِّي كَيْدَهُنَّ أَصْبُ إِلَيْهِنَّ وَأَكُن مِّنَ الْجَاهِلِينَ
Resim---
“Kâle rabbis sicnu ehabbu ileyye mimmâ yed’ûnenî ileyh(ileyhi), ve illâ tasrif annî keydehunne asbu ileyhinne ve ekun minel câhilîn(câhilîne) : (Yusuf:) Rabbim! Bana zindan, bunların benden istediklerinden daha iyidir! Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum! dedi.” (Yûsuf 12/33)

Kulluk İmtihanında ilk Sırat köprüsü Keydehunne-Kadın-Şehvet Fitnesi, Züleyha Zindanlarında 7 yıl Mederse-yi Yûsufiyye Hayyatı YAŞAttı..
7 inekli 7 yıllık kıtlık DÜŞleri YORdurdu Yûsuf aleyhisselâma..


ثُمَّ بَدَا لَهُم مِّن بَعْدِ مَا رَأَوُاْ الآيَاتِ لَيَسْجُنُنَّهُ حَتَّى حِينٍ
Resim---
“Summe bedâlehum min ba’di mâ raevul âyâti le yescununnehu hattâ hîn(hînin) : Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü) ağır bastı.” (Yûsuf 12/35)

Zindana köle giren Yûsuf aleyhi's-selâm,
DevrÂN DÜŞünü dosdoğru YORunca ve de kadınlara SORunca,
AKLandı da Şehvet GÖMLeği Yırtığından ve Zindandan "SultAN" olarak çıktı:


وَقَالَ الْمَلِكُ ائْتُونِي بِهِ فَلَمَّا جَاءهُ الرَّسُولُ قَالَ ارْجِعْ إِلَى رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ مَا بَالُ النِّسْوَةِ اللاَّتِي قَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ إِنَّ رَبِّي بِكَيْدِهِنَّ عَلِيمٌ
Resim---
“Ve kâlel meliku’tûnî bih(bihî), fe lemmâ câehur resûlu kâlerci’ ilâ rabbike fes’elhu mâ bâlun nisvetillâtî katta’ne eydiyehunn(eydiyehunne), inne rabbî bi keydihinne alîm(alîmun) :(Adam bu yorumu getirince) kral dedi ki: "Onu bana getirin!" Elçi, Yusufa geldiği zaman, (Yusuf) dedi ki: "Efendine dön de ona: Ellerini kesen o kadınların zoru neydi? diye sor. Şüphesiz benim Rabbim onların hilesini çok iyi bilir." (Yûsuf 12/50)

قَالَ مَا خَطْبُكُنَّ إِذْ رَاوَدتُّنَّ يُوسُفَ عَن نَّفْسِهِ قُلْنَ حَاشَ لِلّهِ مَا عَلِمْنَا عَلَيْهِ مِن سُوءٍ قَالَتِ امْرَأَةُ الْعَزِيزِ الآنَ حَصْحَصَ الْحَقُّ أَنَاْ رَاوَدتُّهُ عَن نَّفْسِهِ وَإِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِقِينَ
Resim---
“Kâle mâ hatbukunne iz râvedtunne yûsufe an nefsih(nefsihî), kulne hâşe lillâhi mâ alimnâ aleyhi min sû’(sûin), kâletimre’etul azîzil âne hashasal hakku ene râvedtuhu an nefsihî ve innehu le mines sâdikîn(sâdikîne) : (Kral kadınlara) dedi ki: Yusufun nefsinden murat almak istediğiniz zaman durumunuz neydi? Kadınlar, Hâşâ! Allah için, biz ondan hiçbir kötülük görmedik, dediler. Azizin karısı da dedi ki: "Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben onun nefsinden murat almak istemiştim. Şüphesiz ki o doğru söyleyenlerdendir." (Yûsuf 12/51)

ذَلِكَ لِيَعْلَمَ أَنِّي لَمْ أَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَأَنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي كَيْدَ الْخَائِنِينَ
Resim---
“Zâlike li ya’leme ennî lem ehunhu bil gaybi ve ennallâhe lâ yehdî keydel hâinîn(hâinîne) : (Yusuf dedi ki): Bu, azizin yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah'ın hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını (herkesin) bilmesi içindir.” (Yûsuf 12/52)

Bu Şehvet-Şehadet Çarşısında Züleyha’lık zordu, ama Yûsuf’lukta kolay değildi ki.. ve de Yûsuf aleyhisselam kendi gerçeğini fısıldadı herkese Kelâmullahta:

وَمَا أُبَرِّئُ نَفْسِي إِنَّ النَّفْسَ لأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ إِلاَّ مَا رَحِمَ رَبِّيَ إِنَّ رَبِّي غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Resim---
“Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûı illâ mâ rahime rabbî, inne rabbî gafûrun rahîm(rahîmun) :(Bununla beraber) nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder; Rabbim acıyıp korumuş başka. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.” (Yûsuf 12/53)

وَقَالَ الْمَلِكُ ائْتُونِي بِهِ أَسْتَخْلِصْهُ لِنَفْسِي فَلَمَّا كَلَّمَهُ قَالَ إِنَّكَ الْيَوْمَ لَدَيْنَا مِكِينٌ أَمِينٌ
Resim---
“Ve kâlel meliku’tûnî bihî estahlishu li nefsî, fe lemmâ kellemehu kâle innekel yevme ledeynâ mekînun emîn(emînun) : Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim. Onunla konuşunca: Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin, dedi.” (Yûsuf 12/54)

قَالَ اجْعَلْنِي عَلَى خَزَآئِنِ الأَرْضِ إِنِّي حَفِيظٌ عَلِيمٌ
Resim---
“Kâlec’alnî alâ hazâinil ard(ardı), innî hafîzun alîm(alîmun) : (Yusuf) Dedi ki: "Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) kıl. Çünkü ben, (bunları iyi) bir koruyucuyum, (yönetim işlerini de) bilenim." (Yûsuf 12/55)

4- Şehâdet Gömleği:

SultÂNlıkta Şehâdet Gömleği..
Gübreyle-GüL, Nârla-Nûr, İ'tirazla-Rıza, İnkârla-İkrâr;
Rasulî SEViyede Tevhid TÂCı Omakta OL-ÂN İÇinde;
Yusufî Sadakat,
Yusufî Samimiyyet
Yusufî Sabırla SıRRlanmıştır Zü'l- EYHâ AYN-ası..
İşte bu SıRR-ı Sıfırı;
Bİlebilen, BULabilen, Silebilenler Seyretmekte SeLâm-et CeM' ÂL-in Nûr-u MîMMde El Hamdulillahi..

Neyse, Yûsuf’a Zâhirde kaftan giydiren Kral gözükse de, Gerçekte-Bâtında Giydiren giydirmişti, Tevhid TAÇını Şehâdet Gömleği" ni..


وَكَذَلِكَ مَكَّنِّا لِيُوسُفَ فِي الأَرْضِ يَتَبَوَّأُ مِنْهَا حَيْثُ يَشَاء نُصِيبُ بِرَحْمَتِنَا مَن نَّشَاء وَلاَ نُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ
Resim---
“Ve kezâlike mekkennâ li yûsufe fîl ard(ardı), yetebevveu minhâ haysu yeşâ’(yeşâu), nusîbu bi rahmetinâ men neşâu ve lâ nudîu ecrel muhsinîn(muhsinîne) : İşte böylece biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (Mısır'da) dilediği yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız.” (Yûsuf 12/56)

12 Oğuldan en sevgilisi Yûsuf’unu ve ardından da en küçüğü Bünyaminini de 10 oğlu eliyle kaybeden BaBa Yakub aleyhi's-selâm,
Bir daha “ah!” çekecek ve gözlerine bozbulanık KÖRlük, GÖRlük OLacaktı:


وَتَوَلَّى عَنْهُمْ وَقَالَ يَا أَسَفَى عَلَى يُوسُفَ وَابْيَضَّتْ عَيْنَاهُ مِنَ الْحُزْنِ فَهُوَ كَظِيمٌ
Resim---
“Ve tevellâ anhum ve kâle yâ esefâ alâ yûsufe vebyaddat aynâhu minel huzni fe huve kezîm(kezîmun) : Onlardan yüz çevirdi, "Ah Yusuf'um ah!" diye sızlandı ve kederini içine gömmesi yüzünden gözlerine boz geldi.” (Yûsuf 12/84)

10 oğluysa yine AYNen diyeceklerdi eskiden DEdiklerinin:

قَالُواْ تَالله تَفْتَأُ تَذْكُرُ يُوسُفَ حَتَّى تَكُونَ حَرَضًا أَوْ تَكُونَ مِنَ الْهَالِكِينَ
Resim---
“Kâlû tallâhi tefteu tezkuru yûsufe hattâ tekûne haradan ev tekûne minel hâlikîn(hâlikîne) :(Oğulları:) "Allah'a andolsun ki sen hâla Yusuf'u anıyorsun. Sonunda ya hasta olacaksın ya da büsbütün helâk olacaksın!" dediler.” (Yûsuf 12/85)

BU Deyişleri; önceki Zâhiren dediklerinin Bâtınen TAMMlayıcısıydı, AYNısı olsa da:

قَالَ إِنَّمَا أَشْكُو بَثِّي وَحُزْنِي إِلَى اللّهِ وَأَعْلَمُ مِنَ اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Resim---
“Kâle innemâ eşkû bessî ve huznî ilallâhi ve a’lemu inallâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne) : Dedi ki: "Ben, dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah'a şikayet ediyorum. Ben Allah'tan (bir bilgi olarak) sizin bilmediğinizi de biliyorum." (Yûsuf 12/86)

10 oğluna Gerçeklerini; Zâhirde Bünyamin, Bâtındaysa Yûsuf Adıyla aratacaktı Yakûb aleyhisselâm:

يَا بَنِيَّ اذْهَبُواْ فَتَحَسَّسُواْ مِن يُوسُفَ وَأَخِيهِ وَلاَ تَيْأَسُواْ مِن رَّوْحِ اللّهِ إِنَّهُ لاَ يَيْأَسُ مِن رَّوْحِ اللّهِ إِلاَّ الْقَوْمُ الْكَافِرُونَ
Resim---
“Yâ beniyyezhebû fe tehassesû min yûsufe ve ehîhi ve lâ te’yesû min revhillâh(revhıllâhi), innehu lâ ye’yesu min revhillâhi illel kavmul kâfirûn(kâfirûne) : Ey oğullarım! Gidin de Yusuf'u ve kardeşini iyice araştırın, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez.” (Yûsuf 12/87)

Ve Yûsuf aleyhi's-selâm, Kaderin Züleyha ELinden Giydirdiği Sultan GÖMleğini sırtından sıyırıp çıkaracaktı ki,
Babasının Nûr-i AYNıydı kendi KOKUsu ve böylece GERigeleBİLeydi Yakûb aleyhi's-selâma GÖZ-GÖNÜL GÖRüşü:


اذْهَبُواْ بِقَمِيصِي هَذَا فَأَلْقُوهُ عَلَى وَجْهِ أَبِي يَأْتِ بَصِيرًا وَأْتُونِي بِأَهْلِكُمْ أَجْمَعِينَ
Resim---
“Yezhebû bikamîsî hâzâ fe elkûhu alâ vechi ebî ye’ti basîrâ(basîran), ve’tûnî bi ehlikum ecma’în(ecma’îne) : Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, (gözleri) görecek duruma gelir. Ve bütün ailenizi bana getirin.” (Yûsuf 12/93)

Ruh GÖMleğin KoKu-SU-nu Kalb Diyârından Duyan Âşık cÂN:

وَلَمَّا فَصَلَتِ الْعِيرُ قَالَ أَبُوهُمْ إِنِّي لَأَجِدُ رِيحَ يُوسُفَ لَوْلاَ أَن تُفَنِّدُونِ
Resim---
“Ve lemmâ fasalatil’îru kâle ebûhum innî le ecidu rîha yûsufe lev lâ en tufennidûn(tufennidûni) : Kafile (Mısır'dan) ayrılınca, babaları (yanındakilere): Eğer bana bunamış demezseniz inanın ben Yusuf'un kokusunu alıyorum! dedi.” (Yûsuf 12/94)

DEdiğinde; Ruhtan ve RAVZadan habersiz Ahmaklarsa diyeceklerdi ki:

قَالُواْ تَاللّهِ إِنَّكَ لَفِي ضَلاَلِكَ الْقَدِيمِ"
Resim---
“Kâlû tallâhi inneke le fî dalâlikel kadîm(kadîmi) : (Onlar da:) Vallahi sen hâla eski şaşkınlığındasın, dediler.” (Yûsuf 12/95)

Ne var ki her işin bir vakti vardı ve Vuslat Vaktiydi DEM o DEMde:

فَلَمَّا أَن جَاء الْبَشِيرُ أَلْقَاهُ عَلَى وَجْهِهِ فَارْتَدَّ بَصِيرًا قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ مِنَ اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Resim---
“Fe lemmâ en câel beşîru elkâhu alâ vechihî fertedde basîrâ(basiran), kâle e lem ekul lekum innî a’lemu minallâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne) : Müjdeci gelince, gömleği onun yüzüne koyar koymaz (Ya'kub) görür oldu. Ben size: "Allah tarafından (vahiy ile) sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim" demedim mi? dedi.” (Yûsuf 12/96)

4 GÖMlek Değiştiren Yakûb Oğlu Yûsuf aleyhi's-selâm, Âl-i Yakûbu CeM’ Eyledi:

فَلَمَّا دَخَلُواْ عَلَى يُوسُفَ آوَى إِلَيْهِ أَبَوَيْهِ وَقَالَ ادْخُلُواْ مِصْرَ إِن شَاء اللّهُ آمِنِينَ
Resim---
“Fe lemmâ dehalû alâ yûsufe âvâ ileyhi ebeveyhi ve kâledhulû mısra in şâallâhu âminîn(âminîne) : (Hep beraber Mısır'a gidip) Yusufun yanına girdikleri zaman, ana babasını kucakladı, "Güven içinde Allah'ın iradesiyle Mısır'a girin!" dedi.” (Yûsuf 12/99)

وَرَفَعَ أَبَوَيْهِ عَلَى الْعَرْشِ وَخَرُّواْ لَهُ سُجَّدًا وَقَالَ يَا أَبَتِ هَذَا تَأْوِيلُ رُؤْيَايَ مِن قَبْلُ قَدْ جَعَلَهَا رَبِّي حَقًّا وَقَدْ أَحْسَنَ بَي إِذْ أَخْرَجَنِي مِنَ السِّجْنِ وَجَاء بِكُم مِّنَ الْبَدْوِ مِن بَعْدِ أَن نَّزغَ الشَّيْطَانُ بَيْنِي وَبَيْنَ إِخْوَتِي إِنَّ رَبِّي لَطِيفٌ لِّمَا يَشَاء إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
Resim---
“Ve refea ebeveyhi alel arşı ve harrû lehu succedâ(succeden), ve kâle yâ ebeti hâzâ te’vîlu ru’yâye min kablu kad cealehâ rabbî hakkâ(hakkan), ve kad ahsene bî iz ahrecenî mines sicni ve câe bikum minel bedvi min ba’di en nezegaş şeytânu beynî ve beyne ıhvetî, inne rabbî latîfun limâ yeşâ’(yeşâu) innehu huvel alîmul hakîm(hakîmu) :Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için (ona kavuştukları için) secdeye kapandılar. (Yusuf) dedi ki: "Ey babacığım! İşte bu, daha önce (gördüğüm) rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Doğrusu Rabbim bana (çok şey) lütfetti. Çünkü beni zindandan çıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir." (Yûsuf 12/100)

Zamansa "DUÂ ANı" ydı:

رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
Resim---
“Rabbi kad âteytenî minel mulki ve allemtenî min te’vîlil ehâdîs(ehâdîsi), fâtıras semâvâti vel ardı ente veliyyî fîd dunyâ Vel âhıreh(âhıreti), teveffenî muslimen ve elhıknî bis sâlihîn(sâlihîne) : Ey Rabbim! Mülkten bana (nasibimi) verdin ve bana (rüyada görülen) olayların yorumunu da öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim sahibimsin. Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat!” (Yûsuf 12/101)

Bu, ne Yûsuf aleyhi's-selâm DÜŞü ne de Masalıydı ..
Tıpkı Ferhat İle Şirincesine İnci-İbrişim İŞİydi bir zamANların..
YAŞAnmadık nice ZamAN ve ANlatılmadık nice Mae-SALLar var yüreğimde Güz ÇiÇeğimmm..

Göklerin Nefesi Rüzgâr
Neden tıs yok! Seher DEM-siz, SeSSiz..
Sen Nerdesin Ey Nazlı Yâr?.
Gökte Sâbi-İsâ MeryeM-siz, NefeSSSiz..

MuhaMMedî MuhaBBetlerimle...


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ALLAH AŞKı
AŞKın MEŞKi
KALB
-i RaSûL
ALLAH KÖŞKü


celle celâlihu
sallallahu aleyhi ve sellem

ResimZEVK 4651

Yâ RASÛLULLAH sallahu aleyhi ve sellem!..

aFFet KITMİR-in EfeNDimm!. Pervânen, PERVERi SEN-siN!
AHMED-i, RAHMET-i SEN-siN!. ÂLEM-ler SERVERi SEN-siN!
MERKEZ-in AŞK MİLİ SEN-siN!.MUHİT-in MEŞK MuhaMMed-i
MENBA’
-ı MECRA’-ı SEN-siN!. MANSAB-ı, MAHŞER-i SEN-siN!..


26.10 11 22:01
brsbrs…


Resim

1) Allahümme salli adde mesâkîli zerreyati'l-vücûdi biddevâmi
Ve adde ma kad ehâta bihi ilmüke yâ Allâmi
Mimma kâne ve mâ kad yekûnü ebede'l-âbidine
Ala seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ve cemi'il enbiyâi aleyhimüsselâmi


-Ey ALLAH'ım!
- Mevcûd zerrelerin ağırlığı ve devâmınca
- Ey Alîm, ilmiyin kuşattığınca
- Ebediyete kadar olacaklar ve olanlarca
- Efendimiz MUHAMMED (sav)'e-âline-ashabına cemîi'l-enbiyâya salât getir...


Resim

2 )Ve salli RABBi adde mesâkîli mâ kad hasale bit temâmi
Min darbi zerreyâti'l-vücûdi fi nefsiha bi'd-devâmi
Ve mislihi âlâfi ulufi elfi merreten yâ Kerîmû
Alâ Resûlike'l-Mustafa Muhammedin Seyyidi'l-enâmi


-Yâ RABBİ!
- Tam olarak meydana gelen (kemâlât) lerin sayısınca
- Mevcûdâtın zerreleri ve devâmları sayısınca
- Ey Kerîm; bir milyar mislince
- Peygamberin MUHAMMED MUSTAFA (sav)ya bütün varlıkların Efendisine salât et.


Resim

3) Ve salli Rabbi adde mesâkîli ma takdiru entucîdehu mine'l-a'demi
Fi'l-kevni ve lâ mekâni' hatte mâ ba'de'l-haşri yevme'l-kıyâmi
Ve adde mâ yahsilü min darbihâ fi nefsiha dâimen yâ Alîmu
Alâ menillezî ihtertehü alâ küllü'l-halâiki ve rafa'tehü ilâ ağlel makâmi


-Yâ RABBİ!
- Takdir edip yoktan vucûda getirdiğin ve getireceğin şeyler sayısınca
- Kâinâtta ve Lâ mekânda kıyâmete kadar .... hatta haşırdan sonra bile...
- Ey Alîm; dâimâ meydana gelecek şeyler ve bir katı sayısınca
- Bütün varlıklara Peygamber olarak seçip, en yüce makama yükselttiğin Zât'a salât et.


Resim

4) Ve salli Rabbi adde'l-evâmiri vennevâhî ve'l-âyâti ve'l-ahkâmi
Ve addemâ veka'a fi'l-kulûbi minel havâtiri ve'l-vesvâsi ve'l-ilhâmi
Ve addel harekâti ve's- sekenâti ve'l-enfâsi ve elvâni'l-halâiki
Alâ menillezî faddaltehü ve karrabtehü ve nezzelte aleyhi ahsene'l-kelâmi


-Yâ RABBİ!
- Emirler, nehiyler, âyetler, hükümler sayısınca
- Kalbde meydana gelen düşünceler, ilhâmlar, vesveseler sayısınca...
- Hareketler, sükûnetler, nefes alıp vermeler ve mahlûkatın renkleri sayısınca...
- Üstün kıldığın, kendine yaklaştırdığın ve en güzel sözü indirdiğin Zât'a salât et...


Resim

5) Ve salli Rabbi adde efradi cüziyyâti envâi'l-ervâhi ve'l-ecsâmi Ve adde mâ halaktehu
ve kevventehü fi haze'd- dâri ve fi dâri's- selâmi
Ve adde mevcûdâti'l-kevneyni vemâ fihâ mine'l-hakaiki ve'd- dekaik
Alâ menillezi levlâhü lemâ halakte'l-halka vele'l-eflâke'l-azâmi


-Yâ RABBİ!
- Ferdler, parçalar, envâi çeşit ruhlar ve bedenler sayısınca...
- Bu âlemde ve selâmet yurdunda yarattıklarıyın ve var ettikleriyin sayısınca...
- İki âlemdeki varlıklar ve içlerindeki hakikatler ve incelikler sayısınca...
- “O, olmasaydı halkı ve büyük felekleri yaratmazdım!”buyurduğun Zât'a salât et...


Resim

6) Ve salli Rabbi adde mesâkîli zerreyâti dâirati'l-imkâni
Min tâhti's- serâ ilâ a'le'l-arşi vemâ kad yekûnü fi'l-cinâni
Ve adde mâ hasale min darbihâ finefsihâ bi adedihâ yâ Muhîtu
Alâ Habîbike'l-Muhtâr Muhammedî'n-nebiyyî âhiri'z-zamani


-Yâ RABBİ!
- İmkan dâiresindeki bütün zerreler sayısınca...
- Yerlerin altından yüce ARŞ'a kadar ve Cennetinde olacaklar sayısınca...
- Ey Mûhit; onların (yukardakilerin) kendileri ve kat kat fazlası sayısınca...
- Âhir zaman Peygamberi olarak seçtiğin Sevgilin MUHAMMED (sav)'e salât et...


Resim

7) Ve salli RABBi adde mâ keşeftehü likulûbi'l-Ârifîne fi'l-kevni velâ mekani
Ve adde ma teallekat bihi's- seb'ü's-sıfâti bi'l-'icâdi ve'l-imkâni
Ve adde mâ yahsilü min darbi'l-madrûbi fi'l-madrûbi fi küllü tarfeti'l-aynî
Alâ men'illezî rafa'tehü ile bisati'l-kudreti hatta raâke bi'l-i'iyâni


-Yâ RABBİ!
- Âriflerin kalplerine kâinâtta ve Lâ Mekân da keşfettirdikleriyin sayısınca...
- Yaratma ve icâbla alâkalı yedi sıfatın taâllûk ettiği şeyler sayısınca...
- Göz açıp kapayıncaya kadar meydana gelecek şeylerin kat ve kat adedince...
- Kudret Makamına ulaştırdığın ve Seni ayân-beyân gören Zât'a salât-ü-selâm et...


Resim

8) Ve salli Rabbi adde mâ fi'l-arşi ve'l-kürsiyyi ve's-sidreti ve'l-cinâni
Mine'l-melâiketi ve'l-hûri ve'l-kusûri ve't-tuyûri ve'l-vildâni
Ve adde vezni mesakilihim bimâ fihim kezâ mâ'a's-sebi't-tıbâki
Ala menillezî karrabtehü kabe kavseyni ve kellemtehü bi ebleği'l-beyâni


-Yâ RABBİ!
- ARŞ'da, Kürsî'de, Sidre'de ve Cennet'te olan,
- Melekler, Hurîler, Saraylar, Kuşlar ve Vildânların (ağırlığınca) ve içlerindekilerin sayısınca...
- Ve kezâ yedi tabakâ (yedi kat semâ) ağırlığınca...
- Kâbe Kavseyn'e yaklaştırıp en belâğâtlı sözle konuştuğun Zât'a salât et...


Resim

9) Ve salli Rabbi adde mâ'fil ardı mine'l-insi ve'l-cinni ve'l-envâi'l-hayevâni
Ve adde mâ'fi'l-enhari ve'l-uyuni ve'l-buhuri kezâ mea mâ fi'n- nirâni
Ve adde vezni mesekilihim bimâ fihim mea adde eczâ' i cem'i'l-halâiki
Alâ menillezî isteğraka fi cemâlîke ve hatabeke bi efsahi'l-lisâni


-Yâ RABBİ!
- Yeryüzünde bulunan insan, cin ve her çeşit hayvan sayısınca...
- Ve nehirlerde, kaynaklarda, denizlerde, niranda (narlar-nurlarda) olan şeyler sayısınca...
- Bunların ve içlerindekilerin ağırlıklarıyla beraber onların ve onların her zerresi ve bütün varlıkların da sayısınca...
- Senin Cemâline gark olan (dalan) ve Sana en güzel hitâbda bulunan Zât'a salât et...


Resim

10) Ve salli Rabbi adde mâ fi'l-levhi'l-mahfûzi kezâ mea mâ fi'l-Kur'ânî
Mine'l-âyâti ve'l-lügâti ve'l-hurûfi ve'l-elfâzi ve'l-meânî
Ve adde eczâi cüz'iyyâti'l-ekvâni vemâfihâ minne'l-iberi ve'l-esrâri
Ala nûri'l-kevneyni sirrü'l-vücûdi Muhammedin seyyidi ehli'l-cinâni


-Yâ RABBİ!
- Levh-i Mahfuz'da bulunan ve kezâ Kur'ân'da bulunan,
- Âyetler, lugâtlar, harfler, lâfızlar ve mânâlar sayısınca...
- Kâinâtın en küçük zerresi ve onun içindeki (taşıdığı-gösterdiği) ibâre, ibret ve sırları sayısınca...
- İki âlemin nuru, varlığın sırrı ve Cennet ehlinin Efendisi olan Zât'a salât et...


Resim

11) Ve salli Rabbi adde mesâkîli cemi'i mâ zekertü fil ebyâti bi'l-mekâli
Mea adde mâ kad hasale min darbi'l-mecmu i fi'l-mecmu'i'bi'd-devmi ve'l-kemâli
Alâ ruhi'l-vücûdi şemsi'd-duhâ Muhammedin Ve'l-enbiyâ-i cemi'an
Ve Ebi Bekri's-sıddık ve Ömere ve Osmânâ ve Alîyyi ve's-sahâbeti ve'l-âli


- Yâ RABBİ!
- Beyitlerde sözlü olarak zikrettiğim (söylediğim) şeyler sayısınca...
- Ve bunların kat kat fazlasıyla, devâmları ve kemâlleri sayısınca...
- Varlığın ruhu, kuşluk vaktinin (Duhâ) güneşi,
- Hazreti MUHAMMED (sav)'e ve tüm peygamberlere... Ebu Bekir'e, Ömer'e, Osman'a ve Alî'ye... Ashabına ve Ailesine de salât et...


Resim

12) Ve salli Rabbi adde mesâkîli küllü mâ halaktehü fi hâze'l-kevni vefi'lkevni'l-bekâi
Alâ nûri'l-hudâ Muhammedini'l-meb'ûsi rahmeten li'l-âlemîne hatemi'l-enbiyâi
Ve şeffi'hi ilâhi fi'l-hakîri'l-fakîril müsemmâ bi ismihi'l-Hâzînî
Vefinâ ve fi cemi'il müznibîne kemâ şeffe'tehu fi ehli'l-ibâi


- Yâ RABBİ!
- Bu âlemde ve Beka âleminde yarattıklarıyın sayısınca...
- Hidâyet nuru ve âlemlere rahmet olarak gönderdiğin, Peygamberlerin sonuncusu MUHAMMED (sav)'e salât et...
- O'nu bu fakîr ve hâkir, HÂZÎN ismiyle müsemmâ olana (isimlendirilene) şefâatçi kıl.
- Bize ve bütün günâhkârlara, abâ ehline şefâatçi kıldığın gibi şefâatçi kıl YÂ RABBİ!


Resim

Salavâtüllahi ve cemii'l-halki bi'd-devâmi Adde mâ kad ehâta bihi ilmüke yâ Allâmi!
Alâ Seyyidinâ Muhalmedini'l-meb'ûsi rahmeten li'l-âlemîne ve âlihi ve's-sahbihi ve'l-enbiyâi aleyhimu's- selâmi


ALLAH'ın ve bütün mahlûkatın salât ve selâmı; devâmla ve ilminin kuşattığı şeyler sayısınca, Efendimiz Rahmetenlil âlemin olarak gönderilen MUHAMMED (salallallahu aleyhi ve sellem)'e, âline, ashabına ve bütün peygamberlere olsun! Âmin!


DEmem o ki;

AŞK: Hakikatu’l-HAKKtaki HaBBenin Hakikat-ı MuhaMMediyye ASLının “KûN” Kazası..
MEŞK: AŞKuLLaHın Nur-u MîM Mazharında Mârifet-i MuhaMMediyye fASLının feyeKûN kaderini Yaşayış..
KÖŞK: AŞKullahın Meşk Meclisi, Kerem Kevseri Tarikat-ı MuhaMMediyye hASLının EDEB-İRFAN Kapısı…
KITMİR: Kerem KÖŞKün Kapı Köpeği.. AHmed aleyhi's-selâm Ayakkabısı.. Hasbî Hizmet Arabası Tek-ER-i.. Kûn KervÂNın 6 Vechten Vuslat gÖZcüsü..
PERVÂNE: MuhaMMed aleyhi's-selâm’a; Meczub, Meftun, Mektuf ve Mevkuf BAĞsız BAGlı MuhaMMedî Sufî..
Meczub: Başkasının te'siri ile hareket hâlinde olan. Cezbedilmiş. Aklı gitmiş olan. Aşk-ı İlahî ile kendinden geçmiş. Deli. Divane. Mecnun.
Meftun: Fitne ve belâya tutulmuş olan. Âşık. Mecnun. * Cünun. Fitne.
Mektuf: İki eli arkasına bağlanmış olan. Elsiz-ayaksız bilye, yersiz yurtsuz rüzgar gibi..
Mevkuf: Durdurulan. Vakfedilen. Dâimi bir halde bırakılan. Tevkif edilen. Tutulup hapsedilen. Ait, bağlı.
PERVER: (Pervar) f. "Besleyen, yetiştiren, velinimet, koruyan" mânâsında birleşik kelimeler yapılır.
AHMED: ezel-ebed TEK HAMD eden, HAMD etmekte Duyulan ve Uylan AHAD ALLAH celle celâluhunun AHMEDullahı aleyhi's-selâm.
RAHMET: ÂLEMlerin Hakikat-ı MuhaMMed RüŞD RAVZAsı aleyhi's-selâm:

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---“Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li’l- âlemîn (âlemîne) : (Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ 21/107)


SERVER: f. Reis. Baş. Seyyid.
MERKEZ: Esma Çenberinden “r=Sıfat” yarıçaplı en içten yakın İLK NOKtanın Aklen ulaşılamayan Özden ÖZü..

MERKEZ-de O..

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min hablil verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)


MUHİT: küllî ŞEY’i İhata eden. Etrafını Kuşatan, Çeviren..

MUHİT-de O..

وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا
Resim---Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kânallâhu bi kulli şey’in muhîtâ(muhîtan) : Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, her şeyi kuşatandır.” (Nisâ 4/126)


MENBA’: Kaynak. Nimetin veya herhangi bir şeyin çıktığı yer. Suyun çıktığı yer. Pınar.
MECRA’: Suyun aktığı yol. Su yolu. Kanal. Cereyan eden yer. Bir haberin yayılma yolu. Bir şeyin dolaştığı yer.
MANSAB: Her arkın ve yolun ulaştığı son nokta..
MAHŞER: Toplanma yeri. Kıyametten sonra insanların tekrar dirilip toplanmaları ve toplandıkları yer. Haşir meydanı. Çok kalabalık.

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Sevgili GÜLcANımız,

Âcizâne ZEVKimi EŞsiz MuhaMMedî Âşıklardan, Meşayih Şahlarından, Abdulkadir Geylani Kaddesallahu sırrahu'nun torunlarından canımca sevdiğim, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Mescidinde-Huzurunda buyurduğu ve kendi esas ismi MuhaMMed iken "Şeyhu'l- Hazin" ismini açıkça ve herkes duyacak şekilde bu salavatından dolayı alan ve öylece de kalan ŞEYHU'L- HAZİN Kaddesallahu sırrahu'nun 12 beyitlik SILA SALLı İNLeyişiyle HAZZ-laman ne kadar güzel oldu..

Rahmetli Hocam Siirtli Hafız MuhaMMed Sıddık Hekimin Hocası Şeyh Alâaddin Kaddesallahu sırrahu, ŞEYHU'L- HAZİN Kaddesallahu sırrahu'nun en küçük oğluydu..

Her üçü de Güney ve Doğu Anadoluda alışıla gelenin dışında ÖMÜRleri Halka Hizmetle geçmiş hep RAHMET olmuşlar asla Külfet ve zahmet vermemişlerdir..

Rahmetli Siirtli Hafız MuhaMMed Sıddık Hekim Hocam, o içli ve yanık sesiyle bu salavatı okumuştu kasete inşaallah buluruz...

Senin de 7 renkli ve gönül zevkli hizmetlerin için şükranlarımı sunarım ve Kevser Çeşmesi gönül dua derim sana inşae ALLAH!..

MuhaMMedî MuhaBBetle...
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen Gul »

Cann Hocamız,
Sizin bir sözünüzü, sohbetinizi, zevkinizi, şiirinizi renklendirmeye başlamadan önce kendimi uzun bir kıştan çıkmış ve bir kuru dal kalmış gibi hissediyorum. Ne zaman ki "bismillah" deyip yazdıklarınızı okumaya başlıyorum işte o an içimdeki o deriiin kuyunun taaa diplere çekilmiş suyu müthiş bir hızla yüzeye doğru, dıştanmış gibi görünen ama aslında içten bir çekişle çekilmeye başlıyor. Bu öyle güçlü oluyor ki... İçimdeki bu öz su, kara-kuru bir dalın üzerindeki bir gözeden dışarıya fışkırıpta sizin yazdıklarınızla buluşunca 7 renge boyanıyor...Tam da işte bu noktada artık "bizim zevkimiz" oluyor bu renk cümbüşü elhamdülillah.
Dün sabah, size çok teşekkür etmek istediğimi ama bu teşekkürü en derinden etmek istediğimi söylemiştim ancak bunun nasıl olacağını bilemediğimi de ... Sizde
"senin mutlu olman en derin teşekküründür" demiştiniz.
Ben böyle zevklerimizi yedi renk gördükçe çok derinden mutlu oluyorum. Ve size yazılarınızdaki harfler adedince ve her bir rengin sırrınca teşekkür ediyorum.
cumâmız MuHaMMeDî BeRReketli olsun! inşâe ALLAH.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »


MecNÛN LEY-!..
Resim KaRa SEVdÂ!..
ZâHiR Resim BâTıN..
MevLÂ!.. MevLÂ!..

Resim

ZEVK 4672

KûN Nefhası İLM-ek İLM-ek.. “feyeKûN Kader DOKU! SU..
Dost!.. “UY!ulan DosDOĞru OL!” “DUY!ulan İkRâ: OKU! SU.
RaHÎMMiyyet Resim RahmÂNiyyet!.. ŞEHVETTen Resim ŞEHÂDET-ine..
CeNNeTte ARZda ARŞında!.. ÂDEM de AŞK-ın KOKU! SU!..


20.111.11 05:41
brsbrs..trstkks…


Demem o ki;

KûN feyeKûN TeceLLîsi:

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---“İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu) : Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir.” (Yâsîn 36/82)

Rasûlullah sallallahualeyhi vesellem’imizin SESinden:

… وَقَالُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا …
Resim---“… kâlû semi'na ve eta'na… : … DUYduk ve UYduk!..” (Bakara 2/285)

“DosDOĞru OL!”:

ALLAH celle celâluhu, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e :

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْاْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
Resim---“Festekim kemâ umirte ve men tâbe meake ve lâ tatgav, innehu bi mâ ta’melûne basîr(basîrun): O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.” (Hûd 11/112)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “BİZ” "ÜMM" etine:

Resim---Ebû Amr Süfyân İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi: “Yâ Resûlallah! Bana İslâmı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim!” dedim.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’a inandım!” de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu.
(Müslim, Tirmizî, İbni Mâce)

“İkRâ: OKU!”SU..:

اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
Resim---“Ikra’bismi rabbikellezî halak(halaka) : Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (Alak 96/1)

“ÂDEM” de AŞK-ın “KOKU!” SU!..:

ÂLEM-deki ASL OL-AN AŞK İmiş! İnsaf!
ÂDEM-deki SıRR”, GeRİsi Laf-ı Güzaf!..


Güzaf: f. Boş, bîhude-beyhude. Lüzumsuz. Lâzım ve lâyık değil..

ResimSaNa,
SON-suz TeSLiMiYYeT-SELL-iMiz ve İSTiKâMeT SALL-ımız OLsun Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!..


Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim


ÂMiN Yâ LaTîF ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ KeRîM ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ RaHiM ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ VeDûD ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ FeTTâH ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ GaFFâR ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ SeTTâR ALLAH celle celâluhu!

Elhamdülillâhirabbiâlemîn!..

MuhaMMedî MuhaBBetlerimle…


Resim
Resim
Cevapla

“►Kul ihvâni ZEVKleri◄” sayfasına dön