7 NEFİS VE 7 HÂ MÎM

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9091
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

7 NEFİS VE 7 HÂ MÎM

Mesaj gönderen nur-ye »

http://www.muhammedinur.com/modules.php ... aa2f#25642

http://www.muhammedinur.com/modules.php ... f15fa55d4f

7 NEFİS VE 7 HÂ MÎM


Resim


7 NEFS İLE 7 HÂ MÎM İLİŞKİSİ

KULİHVANİ (Latif YILDIZ)


1.İNCİ HÂ-MÎM - EL MܒMİN SÛRESİ - NEFS-İ EMMÂRE
2.İNCİ HÂ-MÎM - EL FUSSİLET SÛRESİ - NEFS-İ LEVVÂME
3. ÜNCÜ HÂ-MÎM - EŞ ŞÛRÂ SÛRESİ - NEFS-İ MÜLHİME
4. ÜNCÜ HÂ-MÎM - EZ ZUHRUF SÛRESİ - NEFS-İ MUTMÂİNNE
5. İNCİ HÂ-MÎM - ED DUHÂN SÛRESİ - NEFS-İ RAZİYYE
6. INCI HÂ-MÎM - EL CÂSİYE SÛRESİ - NEFS-İ MERZİYYE
7. İNCİ HÂ-MÎM - EL AHKAF SÛRESİ - NEFS-İ SAFİYYE
NÛR-U MÎMİN TEŞRİ' - EL MUHAMMED SÛRESİ – NEFS-İ KÂMİLE
NÛRULLAHIN NEŞRİ – FETİH SÛRESİ – NEFSܒZ- ZÂT



7 HÂ MÎM

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ

Bismillahirrahmânirrahîm


7 HÂ-MÎM SÛRELERİ İLE İNSAN NEFSİNİN 7 KEMÂLÂT AŞAMALARI ARASINDAKİ ZEVK İLKİŞKİLERİ…

ح – م

ح – م

ح – م

ح – م

ح - م

ح – م

ح – م


(İlgili ve bilgili kişiye ÖZEL ZEVkler olup meâl, tefsir ve te’vil değildir.)


Azîz kardeşim,

Kur’ân-ı Kerîm içindeki 114 sûrenin iniş sıraları belli olmakla beraber Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) tarafından şu an elimizde olduğu hâliyle ve gizli vahiyle sûreleri yerleştirmiştir.
7 Hâ-Mîm sûreleri iniş ve yerleşim sıraları değişmeyen ard arda gelen tek 7 lidir.
Bunların dışında 6 adet 2 li ve 1 adet 3 lü sûre iniş ve yerleşim konumunu koruya bilmiştir.

Mü’min Sûresi: İniş sırası 60, Kur’ân-ı Kerîmdeki sırası 40
Fussilet Sûresi: İniş sırası 61, Kur’ân-ı Kerîmdeki sırası 41
Şûrâ Sûresi: İniş sırası 62, Kur’ân-ı Kerîmdeki sırası 42
Zuhruf Sûresi: İniş sırası 63, Kur’ân-ı Kerîmdeki sırası 43
Duhan Sûresi: İniş sırası 64, Kur’ân-ı Kerîmdeki sırası 44
Câsiye Sûresi: İniş sırası 65, Kur’ân-ı Kerîmdeki sırası 45
Ahkaf Sûresi: İniş sırası 66, Kur’ân-ı Kerîmdeki sırası 46


Hâ-Mîm leri hemen takip eden iki sûre ise:

M Muhammed Sûresi: İniş sırası 95, Kur’ân-ı Kerîmdekideki sırası 47
Fetih Sûresi: İniş sırası 111, Kur’ân-ı Kerîmdeki sırası 48


Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) Efendimizin Bu 7 Âlem 7 HÂ-MÎM lerimiz için buyruğu:

Resim--- Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) : “Men arefe nefsehu fek ad arefe Rabbehu : Kim ki nefsini bildi, Rabbini de bildi.” buyurmuştur.
(Keşfü’l-Hâfâ II-343(2532))

Resim--- Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) : “Hâ-Mîmler Kur’ân-ı Kerîm’in dibâsı süslü kumaşıdır.” buyurmuştur.
(İbni Mes’ud (ra) dan; El Hakîm, Müstedrek II-437; Beyhakî, Şuabü’l-İman)

Resim--- Bize Ya'lâ rivayet edip (dedi ki), bize İsmail, Abdullah b. İsa'dan rivayet etti ki, O şöyle demiş: Bana bildirildi ki;
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) : "kim cuma gecesi Ha-Mim-Duhân Sûresini, ona inanarak ve onun doğru olduğunu kabul ederek okursa, sabaha bağışlanmış olarak ulaşır!"

(Darimî-Sünen3423)

Resim--- Bize Muhammed İbnu'l-Mübarek rivayet edip (dediki), bize Sadaka b. Halid, Yahya tbnu'l-Haris'ten, (O da) Ebû Rafî'den (naklen) rivayet etti ki, O şöyle demiş: “Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) : "Kim cuma gecesi Duhân Sûresini okursa, o, sabaha bağışlanmış olarak ulaşır ve (âhirette) iri gözlü hurilerle evlendirilir!"
(Darimî-Sünen 3424)

Resim--- Bize Ca'fer b. Avn, Mis'ar'dan, (O da) Sa'd b. İbrahim'den (naklen) rivayet etti ki, O şöyle demiş: "Ha-Mim (diye başlayan Sûrelere) "gelinler" adı verilirdi!"
(Darimî-Sünen 3425)

Resim--- Bize Saîd b. Âmir, Hişam'dan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti ki, O şöyle demiş: "Kim sabaha ulaştığında Haşr Sûresinin sonundan üç ayet okur, sonra da o gün ölürse, o şe-hidler mührü ile mühürlenir! (Her kim) o(nu) akşama ulaştığında okur da o gece Ölürse, (yine) şehidler mühürü ile mühürlenir!" (Darimî-Sünen 3426)

Resim--- Bize İshak b. İsa,dan, (O) Muaviye b. Salih'ten,
(O) Bahir b. Şaddan, (O) Halid b. Ma'dan'dan, (O da) Hz. Pey-gamber'den (sallallahu aleyhi ve selem) (naklen) rivayet etti ki, O, uyuyacağı sırada Müsebbihat'ı okur ve "Şüphesiz bunlarda bin ayete denk olan bir ayet vardır!" buyururmuş.

(Darimî-Sünen, 3427)

Resim--- Bize Muhammed İbnu'l-Ferec el-Bağdâdî rivayet edip (dedi ki), bize Muhammed b. Abdillah İbni'z-Zübeyr rivayet edip (dedi ki), bize Halid b. Tahman Ebu'1-Alâ el-Haffaf rivayet edip (dedi ki), bana Narı1 b. Ebi Narı, Ma'kıl b. Yesâr'dan, (O da) Hz. Peygamber'den (sallallahu aleyhi ve selem) (naklen) rivayet etti ki, O şöyle buyurmuş:
"Kim sabaha ulaştığında (üç defa); "eûzu bi'llahi's-semî'i'l-alîmi mine'ş-şeytani'r-racim: Kovulan şeytandan her şeyi işiten, her şeyi bilen Allah'a sığınırım" der ve Haşr Sûresinin sonundan üç ayet okursa, Allah onun için yetmiş bin melek görevlendirir. Onlar akşama ulaşıncaya kadar ona hayır dua ederler! Şayet zikredilen şeyleri akşam söyler ve okursa, sabaha ulaşıncaya kadar bunun aynısı yapılır!"

(Darimî-Sünen 3428)



Yâ ALLAH !
Yâ Bismillah !..


Buyurun 7 Hâ-Mîm Sûrelerimizin meâllerini “Türkiye Diyanet Vakfı Kur’ân-ı Kerîm ve Açıklamalı Meâli” Kitabından aynen alarak...
Kesinlikle ve ayrıca âyetler için bir meâl, tefsir ve te’vil düşüncesi taşımadan...
Sadece ve sadece düşünen genç beyinlerimizin; sistemin sahibi ile sistemin halkediliş sebebi ve insanoğlunun kimlik ve kişiliğinin taa kendisi olan NEFS’inin, İlâhî ilim ve Rasûlî edeb içinde 7 kademede tâlim (öğretimi) ve terbiyesi (eğitimi) olan NEFİS TEKEMMÜLÜ (gelişimi ve olgunlaşımı) ile 7 Hâ-Mîm Sûrelerimizin ne gibi bir ilgi ve alâkası olabilir ?..
Sorumuzun cevâbını Muhammedî BİZlikte ve BİRlikte,
Sünnetullah ve Sünnet-i Rasûlullah sınırları içinde zârif ve ârif gönül güzellikleriniz ve özelliklerinizle bile zevke azmimiz var inşâallah..

Kesinlikle Velîmiz, Vekîlimiz ve Mevlâmız ALLAH-U ZܒL-CELÂL’imizdir.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) ise zâten her şeyimiz ve varlık aslımız, anamız ve sır sahibimizdir El hamdülillahi Rabbülâlemin ...
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem)’e, azîz ailesine, annelerimize, yüce nesl-i pâki Ehl-i Beytine (aleyhi’s- selâm), ashab-ı güzinine ve tüm ümmetine salât ve selâmlarımızı sunarız inşâallah...


Besmele-yi şerîfe bir tek âyet olup fasılası, âyet sonu, duruş noktası ve ayrım aralığı
م mim harfidir.

Kur’ân-ı Kerîmde ; sûre isimleri, âyet adetleri ve dolayısıyla fasıla (durak) yerleri de Kur’ân-ı Kerîmden değildir.
Kısacası akılla değil de nakille tesbit edilmiştir.
Fasıla harflerinin cinsi, sayısı, dizilişi, içerikleri ve sakladıkları sırlar Muhammedî Metodla incelendiğinde cidden çok ilginç sonuçlara ulaşılmaktadır.
Sûretin (vücûd) sakladığı sîret (ruh) esrârı ve suyun kabının buzdan olduğunun zevkini zevke sıla…

Nefsin; Muhammedî Mekteblerdeki tâlim ve terbiyesi sonucu ulaşabileceği Ruhî Nefs, Kelâmullah olan Kur’ân-ı Kerîm’i sûreten seyreder ve sîreten anlar, kalben inanır, nefsen uyar ve bedenen işler…

Ruhî Nefsin, Kur’ân-ı Kerîm bahçesinde sîreten bile yaşadığı (hakikaten, candan gördüğü, bildiği, bulduğu, olduğu, sevdiği ve kokladığı) gonca gülü;
Nefs-i Emmâre, sûreten, cismen, ismen, resmen (resim olarak) ve hayalen seyreder…
Onun için Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem); ârifin bir saat tefekkürünün, anlamadan ibâdet edenin 60 yıllık ibadetinden üstün olduğunu buyuruyor…

Fatiha Sûremizin fasılalarından olan 4 nun
ن sanki 4 âlemin 4 nûru ve İlâhî naz-niyazda ALLAH-U ZܒL-CELÂL’in Nirengi (değişmez ve sabit nokta işareti) noktaları gibidir. 3 mim م ise Rahmetenlilâlemin olan Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem)’in Rıza Röperleri (esas olan nirengi noktalarının buluna bilmesi içinetrafına yerleştirilen kolay bulma işaretleri) gibidir…
Vusl’atın Sıla Tertili…
Visâl Vâdisinin veciz vâhâlarındaki tecellî cilveleri…
Fatihada, besmele ve âmini de alırsanız 4 adet mim
م ile 4 adet nun ن durakları, Besmele Bezm-i Elestinin âmiiin! Mahşeri…

İhlâs Sûremizin fasılaları olan 4 adet dâl
د harfi; Ulühiyyet , Ahadiyyet, Samediyyet ve Vahdâniyet fasılaları…
Dâimiyyet ve kâimiyyet sırrı…
Sözün sohbete, sohbetin zevke ve zevkin hazza akışı , ilâhî yakışı, Kur’ânî nakışı, ve Muhammedî bakışı güzel gözlerinize ve özlerinize bırakıp buyurun!
ALLAH ! Yâ Bismillah !.. diyoruz..

Hazır hâle getirilen Tevhid Tarlası’ndaki Bilelik Buğdayının Devran Değirmeninde öğütülüp, ekmek pişirilip , yenilip ve yarınlara azık olarak geleceğe gönderilişinde;
Buz Dağı gibi sert, katı, kalıplı, kasıtlı , sarp, bu hâliyle işe yaramaz ve zâlim oluşta Nefs-i Emmâre gibi..

Bir damla rahmet, bir ılıklık ya da bir esinti hissedince terlercesine erimesi, su oluşunun farkına varışı ve her an donma tehlikesiyle baş başa oluşuyla Nefs-i Levvâme…

Damla damla göz yaşı gibi toplanıp ilâhî akış arkına ulaşması Nefs-i Mülhime…

Benlik Yurdunu terke varıp çileli yollarda çağlayarak çarka gelmesi Nefs-i Mutmâinne gibi…

Buz, Su, Buhar ve Bulutun BİZlik ve BİR-BİLElikte H2O türküsü..
Nefs-i Emmâre, Nefs-i Levvâme, Nefs-i Mülhime ve Nefs-i Mutmâine kemâlât öyküsü…
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9091
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

7 NEFİS VE 7 HÂ MÎM


Resim


7 NEFS İLE 7 HÂ MÎM İLİŞKİSİ

1.İNCİ HÂ-MÎM - EL MܒMİN SÛRESİ - NEFS-İ EMMÂRE
2.İNCİ HÂ-MÎM - EL FUSSİLET SÛRESİ - NEFS-İ LEVVÂME
3. ÜNCÜ HÂ-MÎM - EŞ ŞÛRÂ SÛRESİ - NEFS-İ MÜLHİME
4. ÜNCÜ HÂ-MÎM - EZ ZUHRUF SÛRESİ - NEFS-İ MUTMÂİNNE
5. İNCİ HÂ-MÎM - ED DUHÂN SÛRESİ - NEFS-İ RAZİYYE
6. INCI HÂ-MÎM - EL CÂSİYE SÛRESİ - NEFS-İ MERZİYYE
7. İNCİ HÂ-MÎM - EL AHKAF SÛRESİ - NEFS-İ SAFİYYE
NÛR-U MÎMİN TEŞRİ' - EL MUHAMMED SÛRESİ – NEFS-İ KÂMİLE
NÛRULLAHIN NEŞRİ – FETİH SÛRESİ – NEFSܒZ- ZÂT



7 HÂ MÎM

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

Bismillahirrahmânirrahîm



1.İNCİ HÂ-MÎM

EL MܒMİN SÛRESİ

NEFS-İ EMMÂRE


ح - م



Bismillahirrahmânirrahîm

Fasıla durakları : Mim-ra-dâl-be-nun-lâm-kaf-ayn harfleridir. 8 harftir.
م ر د ب ن ل ق ع

Mü’min Sûresi Mekke’de inen mekkî sûrelerden olup sadece 56 ve 57. inci âyetler Medine’de inmiş ve medenîdir.

Nefs-i Emmâre; Beden Makamı ve Kâinât Durağı...
Can Cisim giyinmiştir..
Kulluk İmtihanındadır, Emrullahla karşı karşıyadır.
Ezelde verdiği Rububiyyet Tevhidi Şehadetini, bu âlemde Uluhiyyet Tevhidi Şehadetiyle doğrulama denemesinden geçmektedir.

Resim--- Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) : “Hâ Mîm ler 7 dir, cehennemin kapıları da 7 dir. Hâ Mîm lerden her biri gelir o kapılardan birine durur da: “Allahım bana iman edip de beni okuyanı bu kapıdan sokma!” der.”
(İmam Beyhakî, Şuabu’l- İman)

Resim--- Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) : “Kim ki Hâ Mîmden başlayıp “ …. ileyhi’l-masîr” diye biten 3.üncü âyetin sonuna kadar ve âyetü’l-kürsîyyi sabah okursa akşama kadar akşam okursa sabaha kadar korunmuş olur.” buyurmuştur.
(Ebu Hureyre (ra) dan; Tirmizî, Sevâbü’l- Kur’ân 2; Darimî, Fezâilü’l- Kur’ân 14)


Bismillahirrahmânirrahîm

Rahmân ve Rahîm olan ALLAH’ın İsmiyle..

El Rahmânî Hâ Mîmler.. الٓرٰ - حم - ن

Elif-Lâm-Râ.. Hâ Mîm..Nûn..

El Rahîmî Hâ Mîmler…
Elif-Lâm-Râ.. Hâ Mîm..
الٓرٰ - حم

İrfan çekerleri “Ye” ler..
Üstten, alttan, önden.. ve sondan duraklar..

Âl-i Hâ Mîm.. Hâ Mîm Âilesi..
El Hamd in başında, Muhammed sav İsmi ortasında, El Rahîm cc İsminin sonunda şifre..


Resim--- حم
Resim--- “Hâ Mîm.” (Mü’min 40/1)

Resim--- الْكِتَابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
Resim--- تَنزِيلُ غَافِرِ الذَّنبِ وَقَابِلِ التَّوْبِ شَدِيدِ الْعِقَابِ ذِي الطَّوْلِ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ إِلَيْهِ الْمَصِيرُ

Resim--- “Bu kitabın indirilmesi, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tövbeyi kabul eden, azabı ağır olan, lütuf sahibi Allah tarafındandır. O’ndan başka ilah yoktur. Dönüş ancak O’nadır.” (Mü’min 40/2,3)

Kur’ân-ı Kerîmde 7 Hâ Mîm Sûresinin 7 sinde de vahyedilen kitabın ALLAH-U ZܒL-CELÂL’e tarafından indirildiği bildirilir ve ilân edilir.

Kur’ân-ı Kerîmde harf-i mukatta olarak sûre başlarında :

الٓمٓ ---Elif-Lâm-Mîm ile başlayan Bakara, Âl-i İmrân, Lokman ve Secde Sûrelerinde harf-i mukattadan hemen sonraki âyetleri kitabla başlamaktadır.

الٓمٓصٓ ---Elif-Lâm-Mîm Sâd ile başlayan A’râf Sûresinde harf-i mukatta ile birlikte birinci âyette…

الٓرٰ ---Elif-Lâm-Râ ile başlayan Yunus, Hud, Yusuf, İbrahim, Hicr, Sûrelerinde harf-i mukatta ile birlikte birinci âyetleri kitabla başlamaktadır.

الٓمٓرٰ--- Elif-Lâm-Mîm-Râ ile başlayan Ra’d Sûresinde harf-i mukatta ile birlikte birinci âyette…

طٰهٰ --- Tâ-Hâ ile başlayan Tâ-Hâ Sûresinde harf-i mukattadan sonra ikinci âyette…

طٰسٓمٓ ---Tâ-Sîn-Mîm ile başlayan Şuarâ ve Kasas Sûrelerinde harf-i mukattadan sonra ikinci âyette…

طٰسٓ ---Tâ-Sîn ile başlayan Neml Sûresinde harf-i mukatta ile birlikte birinci âyette…

يٰسٓ ---Yâ-Sîn ile başlayan Yâ-Sîn Sûresinde harf-i mukattadan sonra ikinci âyette..

صٓ ---Sâd ile başlayan Sad Sûresinde harf-i mukatta ile birlikte birinci âyette…

قٓ ---Kâf ile başlayan Kaf Sûresinde harf-i mukatta ile birlikte birinci âyette…

نٓ ---Nûn ile başlayan Kalem Sûresinde harf-i mukatta ile birlikte birinci âyetlerinde kitab kelimesi ile buyruklar başlamıştır.

Harf-i mukattasız sûrelerden ise; Kehf, Nûr, Furkan, Zümer, Cin, Kadir Sûrelerinin birinci âyetleri kitabla başlarken Tûr ve Rahmân Sûrelerinin ikinci âyetleri kitabla başlamaktadır…

Bizim âcizâne azmimiz ve arzumuz kulluk imtihanında baş rol oyuncusu olan NEFSin ana sermayesi olan AKIL ile ona bu imtihanda ana yasa ve yazılı kılavuz rehberi olan NAKİL arasındaki doğrudan ilişkiyi ortaya çıkarmak ve iyi anlaşılmasına hasbî hizmet etmektir.
Nakilden kasdımız kitab yani KUR’ÂN-I KERÎMDİR.

Hakikat-ı Muhammedîyyenin mesnedi ve Ulühiyyetinde Azîz ve Alîm olan ALLAH-U ZܒL-CELÂL’in kitabı…

Zât, Sıfat, Esmâ Ve Eşya Tenezzülündeki Tevhid Temâşâsının Tecellî Tezgâhı Tâlimâtnâmesi…

Kulluk İmtihanı ve Sistemin işleyişi gereği; genç, delişmen, hırslı, bencil, sahib çıkıcı, üreyici, üretici ve gerçekten deli kanlı olan NEFS-İ EMMÂRE’ye Hâ-Mîm Perdesinden:
İnancın mesnedi Kitab, Kitabın mesnedi Azîzü’l-Alîm olan ALLAH-U ZܒL-CELÂL’e olduğu ilân ediliyor.
Çünkü EMRi-İşi uygulayacak olan odur.
AKLı Kulanarak Emrullahı Okuyacak;
HAKKı - HAYRı ve BÂTILIı – ŞERRi; İlim, İrade, İdrak edip kesin-doruktaki KARARını Uygulayıp-İştirak edecektir.
HAKKın – HAYRın Tebliğcisi Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) i DUYar ve Uyarsa EMRullaha yönünü dönen ve EMRi İşleyen NEFS olur!

BÂTILIın – ŞERRin Temsilcisi İblis’i DUYar ve Uyarsa EMRullaha sırtını dönen ve TASAKı İşleyen NEFS olur!

İnsan nefsinin kulluk kemâlâtı imtihanı içinde fıtrî yaradılışı gereği mutlaka zenb işleyeceği ancak ALLAH-U ZܒL-CELÂL’in zenbleri bağışlayıp örtücü…Tevbeleri kabul edici…
Zenbinden tevbe dönüşü yapmayı istemeyenlere ikabı çok çetin…
Tavl sahibi olan ve tüm dönüşlerin O’na olduğu ALLAH-U ZܒL-CELÂL’e den başka gerçek ilâh elbette yoktur…

Zenb : ذ ن ب : Her nefsin kendi özünde kendisine mahsus öz parmak izi gibi olan Bilelik Nûru’na-Hakikat-ı Muhammediyyesine sahib çıkış çürüklüğüdür.
Habli’l-Verid Sırrını silen ârif sûfîler bilir ve yaşarlar ki can taşıyan cümle cihanın can ceryanı neticede Nûrullahtır..
Nurullah.. Nur-u Kudretullah.. Nur-u Mim.. Nur-u İman…

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ

Resim--- “Allahü nurus semavati vel ard….: Allah, göklerin ve yerin nûrudur…” (Nûr 24/35)

Bu hususu kabul veya reddetmek, ilk noktayı dolayısıyla her şeyi kabul ve inkar etmektir...
Zenb : Kişiyi kuyruk gibi takip eden, geçmişte kalan ve kişinin kendisinin geri dönüp de silemediği günah, hata, kusur, noksan, yanlış tercih ve uygulamalardır.

Tevbe : İnanç ve uygulamadaki bâtıl ve şerden hakka ve hayra dönüş, İlâhî bileliğin vücûd buluşu ve bizzat yaşanmaya başlanmasıdır.

Ikab : Şah damarından daha yakınında olan RABBısına ev sahibliği yapan diri kâbe insanoğlu; aslında bırak can evini, canının bile gerçek sahibi değilken; geçici, izâfi, sınırlı, sorumlu ve süreli imkanlarla imtihan olduğu gerçeğini bir tarafa bırakıp beden kâbesine aynen sahib çıkarsa, ortakçılığa kalkışmaktan başı derde girer, azab edilmeyi hakeder ki bu ona bildirilmiştir.

Tavl : Kolaylık, nimet, iyilik, memnun edicilik, lütfedicilikte yüksek ve üstün olandır tavl sahibi..

Şehâdet Şifresi olan harf-i mukatta harflerinden hemen sonra tevhid belgesi, vahdet vahyi ve ilâhî nizam nakli olan Kitabullah’tan bahis buyrulması insan sûretinde yaratılıp aklı olan her nefsin önüne konulan en büyük nimet ve hizmettir.

İnsan nefsi sistemin gereği “ben”cil ve emredicidir.
Ben Merkezi’ne oturan ham nefis (nefs-i emmâre) çevresindeki (çenberindeki) her şeye ve herkese kendisinin etrafında (hizmetinde) dönmeyi emreder ve bundan çok hoşlanır.
Bu husus ise atomdan kâinâta kadar şu anda da yürümekte olan bir İlâhî kuraldır.
Yaratılıştan özlerimize yüklenen bu benlik bencilliği ve emrediciliğindeki ölçü, denge ve düzeni bildiren ve sistemin sahibinin İlâhî Buyruğu ve Kelâmullahı olan Kur’ân-ı Kerîmde Kulluk İmtihanının kuralları en ince detaylarına kadar anlatılmaktadır.

Nefsin yapısı gereği, günahı istemesi ve işlemesi kaçınılmazdır. Yasaklanandan emredilene dönüş ve özür dileme kabul edilirken buna gerek görmeyen nefislere sonuç azabının çok çetin ve şiddetli olacağı bildirilmektedir.

“O’ndan başka gerçek ilâh yoktur.”

Ulühiyyet (ALLAHlık) ilânı ile herkesin ve her şeyin sonuçta dönüşünün, koşarak geleceği yerin ve iki ucu birleştirilen doğrudan oluşan dairedeki başlangıç ve sonuç öpüşmesinin aynı nokta olduğu gerçeğini görüş dönüşlerinin Muhammedî sırlarının ulaşım ucunun Zât-Celâl’i olduğu sanki nefs-i emmâreye ilk ders gibidir.


Resim--- مَا يُجَادِلُ فِي آيَاتِ اللَّهِ إِلَّا الَّذِينَ كَفَرُوا فَلَا يَغْرُرْكَ تَقَلُّبُهُمْ فِي الْبِلَادِ

Resim--- “Allah’ın âyetleri hakkında inkâr edenlerden başkası tartışmaya girişmez. Onların şehirlerde gezip dolaşmaları seni aldatmasın.” (Mü’min 40/4)


Resim--- كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَالْأَحْزَابُ مِن بَعْدِهِمْ وَهَمَّتْ كُلُّ أُمَّةٍ بِرَسُولِهِمْ لِيَأْخُذُوهُ وَجَادَلُوا بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ فَأَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ عِقَابِ

Resim--- “Onlardan önce Nûh’un kavmi ve onlardan sonra gelen topluluklar da yalanlamıştı. Her ümmet kendi peygamberini yakalayıp cezalandırmaya azmetmişti. Hakkı yok etmek için batıl şeyler ileri sürerek tartışmışlardı. Bu yüzden onları kıskıvrak yakaladım. Benim cezalandırmam nasılmış, (gördüler)!” (Mü’min 40/5)

Resim--- وَكَذَلِكَ حَقَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ عَلَى الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّهُمْ أَصْحَابُ النَّارِ

Resim--- “Böylece Rabbinin, inkâr edenler hakkındaki, “Onlar cehennemliklerdir” sözü gerçekleşmiş oldu.” (Mü’min 40/6)



Akıla, nakil hizmetini sunan; nefse, İlâhî Kuralları, öğretimi ve Resûlî eğitimi tanıtan, hakkın ve hayrın kaynağı olan Kitabullah’ın kendilerine emânet edildiği rasûllerin yakalanıp öldürülmesi…
Rıza ve itiraz…
Hakka iman ve hayrı işlemeye karşılık bâtıla iman ve şerri işleme tercihi…
Mıknatıs gibi iki kutuplu insan nefsinin içindeki imtihan gerçeği…
Fıtrî tevhid denkleminin, İlâhî bilme ilmi ile Rasûlî çözüm edebi ilkesi…
Zıtların zevki, tanışımı, anlaşımı ve birlikte yaşayışı şehâdeti…
Muhammedî Mıknatıs o ki kötü gözüken kutup olan ibret sahnesi ile iyi gözüken kutup olan hikmet sahnesini birlemektir.
Ayni yerdeki geceye düşman oluş boşunadır.
Güneş olup geceyi gündüz etmek ise Muhammedî şuûr ve şiardır.
Nuha da denilen ak ve pak aklın ham akılla çarpıştığı Nuh (aleyhisselâm) devri ve sonrakiler…
Hakikat nûr unu inkar ya da ikrar…
İki âlemde akibet ikabı…

Hakkı bâtılla örtmek olan kefere fiilini işlemeyi tercih edip uyarılara kulak asmayanlara ALLAH-U ZܒL-CELÂL’in ezelî sözü hak oldu, hak edene uygulanması adaletin gereği oldu.
İlâhî Nûr’a sahib çıkış olan “nâr”a sahib oldular…
Ashab-ı nar olan ateş arkadaşları ve sahibleri…

Nefs-i emmâreye Tevhid İnancını temeli olan “Hakka İman - Bâtılı Terk ile hayrı işleme – şerden kaçış” açıkça ilân edilmektedir.

Tüm ikazlara rağmen Hikmet Sahnesindeki saadet yerine İbret Sahnesindeki rezaleti tercih edenlere ezel sözü hak olup kendi ateşlerini kendileri toplayıp sahib çıktılar…
Hep yaktılar, yıktılar ve en sonunda hesaba çıktılar..
Hesablarının neticesi ise belli ve gizli şirk ateşi sahibliği…
Resim
Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön