MUHAMMEDi YOLumuz!…

Cevapla
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

MUHAMMEDi YOLumuz!…

Mesaj gönderen aNKa »

Resim

MUHAMMEDi YOLumuz…

Kul İhvanî

BİLmek, BULmak, OLmak ve YAŞAmak her AKLın İlahî bir Hakkı ve görevidir.
BİZ-BİRiz Muhammedinur Sitemizi izleyenlerden sık sık soru alırız: “YOLunuz nedir?” diye.
Deriz ki: Bu Âlemde her “ŞEY” tek başına ve takdir edilen yörüngesinde yürümekte son uç’a ulaşacaktır.
Çekürdeği-ÖZü etrafında dönen ATOM-Zerreden, Galaksi-Kürreye kadar DEVRANda DEVR edenler asla biribirine mesnedlenemezler-dayanamazlar..
İnsan AKLı-NEFSide böyledir; doğmuştur, yaşayacak-emredileni yapacak ve bu Âlemi tekedip hesap verecektir…
AKIL, ALLAHu Teâlâ’mızın Zuhurat-Tecellî -Oluşları algılayıp anlama ve gereğini yapma Aynasıdır.
O halde Ana Soru: “AKLımızın BİLmesi, BULması, OLması ve YAŞAması gereken geliş sebebi-görevi nedir?.”

Zât-Sıfat-Esmâ-Eşya Âlemlerinin en uç, en Zâhir ve en önemlisi şu Şehâdet Âlemidir.
AKIL İç ve Dış Dünyamızı gören Gözümüz, duyan Kulağımız ve anlayan Kalbimiz ve konuşan Dilimizdir.
“Bir yere varamayış YOLunu bilemeyiştendir!”
Yeni doğan bebekle doğan AKIL gereken igiyi, öğretimi ve eğitimi göremezse kendi başına rast gele gelişir ve ham, çiğ, yoz ve hakikate yabancı kalır hâliyle..
Kısacası İlhî NAKİL prizine takılmamış AKIL kısır ve ölü hayeller içinde kıvranarak hüsrana düşer.
Bu nedenle: “Edebsiz İlim İblis’inkidir!” demekteyiz.

AKLın;
İNSANî İLİM
Ehl-i Beytî Edeb
Muhammedî İrfan
İlahî Erkanla öğretim ve eğitimi şarttır..

İlim, İrade, İdrak ve İştirak kabiliyeti elde eden Selîm AKIL, tüm son-uç’suz sorularının sonunda NAKİL pirizini arayacaktır..

İslam Dininde NAKİL;
Kur’ân-ı Kerîm âyetleri ve
Resûllullah sav Sünnetleridir..

Allah’tan korkan, Resûllullah sav’den utanan ve Hakk Dostu oluşun şeref ve haysiyetini bilen Allah Dostlarıysa NAKİL Yolumuzun Hizmetçileridirler…

İlim, İrade, Edeble Rüşde eren-Kendini BİLen-BULan AKIL,
İdrak, İrfan ve Şehâdete İştirakte OLmak için RABB’iyle Yaşamak isteyecektir.

Âlemeleri RAHMet Kaynağı Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem..
Külli ŞEY’in var oluş İLK NOKtası Nur-u MÎM...

BİZim YOLumuz çok açık ve net:
İnançta Muhammediyîz
Âmelde Muhammediyîz
Ahlâkta Muhammediyîz
Hâllerde Muhammediyîz…

Böyle OL-AN herkesle BİZ-BİRiz…

Ubudiyette İnsanî
Velâyette Ehl-i Beytî
Resûliyette Muahmmedî
Uluhiyette Râbbanîyiz…

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e bağlılığımız çok görüp başkalarını öe bilir-bilmez öne alıp BİZ’e taş atanlara atacak Kelâmullah GÜLlerimiz vardır…

İslam Dinimizin Ana Yasası Kur’ânımız konuşsun da ham AKIllar sussun NAKLi dinlesin İnşaallah Uyanır ve Ayıkırlar:

Allahuzülcelâl, tek ve eşsiz El İlâh cellecelâlihudur:


إِنَّهُمْ كَانُوا إِذَا قِيلَ لَهُمْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ يَسْتَكْبِرُونَ

Resim--- “İnnehüm kanu iza kiyle lehüm la ilahe illellahü yestekbirun: Çünkü onlar, kendilerine, "Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur" denildiği zaman, inanmayıp büyüklük taslıyorlardı.” (Sâffât 37/35)

MUHAMMED sallallahu aleyhi vesellem, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemdir:

مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ وَلَكِن رَّسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا

Resim--- “Ma kane muhammedün eba ehadim mir ricaliküm ve lakir rasulellahi ve hatemen nebiyyin ve kanellahü bi külli şey'in alima: Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.” (Muhammed 33/40)


ALLAH (celle celâluhu) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e Teslimiyyet açıkçadır:

إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا

Resim--- “İnnellahe ve melaiketehu yüsallune alen nebiyy ya eyyühellezine amenu sallu aleyhi ve sellimu teslima: Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevât getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.” (Ahzâb 33/56)

ALLAH (celle celâluhu) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e İman ediş açıkçadır:
Şu âyetlerde birlikte bildirilmektedir:
Nur 24/62; Hucurât 49/15; Hadid 57/7,19,21; Mücâdele 58/4; Saff 61/11.

ALLAH (celle celâluhu) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e Tâbi oluş açıkçadır: Âl-i İmrân 3/53) vd.

ALLAH (celle celâluhu) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e İtâat açıkçadır: Âl-i İmrân 3/132; Nisâ 4/59,69,80; Mâide 5/92; Enfâl 8/1,20,46; Tevbe 9/71; Yûsuf 12/109; Nur24/52,54,56; Ahzâb 33/71; Muhammed 47/33; Feth 48/17; Hucûrat 49/14; Mücâdele 58/13; Tegâbûn 64/12.

Yine;
Enfâl 8/64 âyetinde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e: “Ey Habibi Edibim, Nebîm!... Sana ve sana uyanlara ALLAH yeter!...”
Enfâl 8/24 âyetinde ise: “Ey inananlar! Size hayat verecek şeylere çağırdığı zaman, ALLAH ve Resûlüne uyun... Ve bilin ki ALLAH kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız...” buyurmaktadır.

SÖZün ÖZü ise çok açıktır:
BİZim için DUYulacak ve UYulacak tek Merci’-Merkez Muhammed Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ dir..

Yolumuz ise Sırat-ı Müstakîmdir.
Elhamdülilillah..


Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

enginfiroll yazdı:Rabbim sizden razı olsun. Bir çok siteye girdim çıktım ancak burası kadar dolu ve samimi ve içten ve aşk kokan bir yer göremedim. ya körlüğümden ya da nasipsizliğimden. ezberlenmişliğin dışında başka bir şey var burada. gerçekten beni öyle bir çekiyor ki biliyorum ki nete girdiğimde uğramam gerek. her bir başka sayfayı okuduğumda nefisler konuşmuyor. bana en az 7 defa YA ALLAH ya da YA RESULALLAH dedirtiyor. Gerçekten sizi çok seviyorum. Her kimseniz, her ne yoldaysanız sizinleyim.Çünkü yolunuzda aşk var muhabbet var ve sevgi var...
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

kulihvani yazdı:Çok iyi bilirsiniz ki içinde yaşamak zorunda olduğumuz bu âlem binbir âlemdir.
aklın bir türlü eremediği şu canlar cenginde, bembeyaz gözüken sonsuz renginde, ve korkunç kargaşa iken asude âhenginde hayret edilecek bir hayat!
1600km/saat hızla döndüğü halde dönmüyormuş sanılan dünyanın dönüş hızıyla ölüme koşan her can, ölmeycekmişçesine çırpınıp durmaktalar..
Kur'ân-ı Kerimimiz BİZi okuduğunda gösterir ki AKIL ancak kendisinde-NAKİLde aklını başına toplarda 7N - 1K yı sorgular..
Kim olduğunu bilir, KİM miş yaratanı BİLir-BULur..
Rüşde erer de dertlerini zevk eder ve susar..
İnsanca yaşamanın huzurunu ve doyumunu tadar.
ve bilirki her DAMLA ölüme akmakta..
Zehir mi Zemzem mi olduğu ise Kulluk İmtihanı AKLın-Nefsin..
Kur'ân-ı Kerimimizde yaşayan her AKILlı son uçta iki gruba ayrılmıştır yaşarkenki tercihlerinden dolayı.
Hizbullah ve Hizbüşşeytan!..
Allah'ı-Tevhidi tercih edenler ve gereğini işleyenlerle,
Şeytanı-İkiliği tercih edenler ve gereğini işleyenler..

Oysa gerçekte iki şey olmamalıydı..
sorun şu ki, insan aklı bir gece bir de gündüz var sanmakta,
oysa ikisi de GÜNEŞin OLup-OLmamasıyla ilgili isimlendirmedir.
doğrusu ise gece demek güneş yok demektir.
eğer daima güneş varsa gece diye bir şey asla yoktur..

o halde bir AKIL;
NUR-u MUHAMMED'e SALL-SILA edip kavuşamamışsa hep karanlık AKIL kalacaktır ve hep Cehennem olacaktır.
Bu imkanı BİLir-BULur-OLur ve YAŞArsa ebediyyen CENNETtir zâten..

her ŞEY in bir USTAsı vardır, bu muazzam sistemin de RABBÜLÂLEMİNi vardır.
Bu sonsuz ŞEYleri-RESİMleri yapan ve TEK-Eşszi-Ortaksız Olan RESSAMI vardır elbette..

demekki ğüneşe gözünü kapatana hep Hizbüşşeytan var
hiç kapatmayana şimdiden hep Hizbullah var..

senin engin yürek yapın, zor yolda zor denenmelerin ve yılmadan HAKKa ve HAYRa dönüklüğün sadece takdire şayandır..

her zaman her yerde ve her halde Resûllullah sallallahualeyhi vesellemi DUYup-UYup da İZleyenler BİZ BİRiz İnşaallah..

Allahu zülcelâl BİZi bağışlasın affetsin ve rahmetine gark etsin inşaallah..

Muahmmedi Muhabbetlerimle..
En son aNKa tarafından 18 Mar 2009, 18:46 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

enginfiroll yazdı:Canımız Kulihvanimiz,
Tüm kalbimle Allah için sizi çok seviyorum.
Rabbim sizden razı olsun.
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

derunilale yazdı:eyvaALLAH HAYY CAN Hakk dosdlar,
sahabe efendilerimiz ( Allah'ın selamı rahmeti bereketi üzerlerine olsun.. himmetleri bize daim olsun) birbirleriyle görüştüklerinde gel hele şurada imanımızı bir tazeleyelim derlermiş ya..
bizlerde burada CAN elektiriğinin akımının farkında OLUŞu BİLİŞi YAŞAYIŞı UYUŞu şuuruna ermeye çalışıyoruz gayretimizce İhvân canımızla..

burada şunu da eklemek isterim.. Canım Latif hocamın anlattığı:


Bir misâl; RABB'imiz Tealâ (celle celâluhu)'dan:

"RABB'inizin magfiretine (bağışlanmaya) ve müttakîler (takvâ sahibi, ALLAH celle celâluhu' dan korkanlar) için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun!" (Âl-i İmrân 3/133)

Bu âyet-i kerîme inzâl olduğunda Bizanslı bir sefir Medine'ye İslâmiyeti incelemek üzere gelmişdi.
Bu âyeti duyunca hayret edip Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e gidip soruyor:

"Yâ Muhammed! Sen müslümanları öyle bir cennete çağırıyorsun ki o cennet yerden göklere kadar her yeri kaplıyor...
Peki, cehennem nereye gitti?..."
deyince...

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

"Fe subhanallah, ben güneş doğdu diyorum, sen ise gece nereye gitti diyorsun!" buyuruyor...

İşte bu husus, tasavvufun temelidir.
Kişinin özündeki Nur-u Muhammed prizine, tevhid fişi takıldığında gönül güneşi doğar ve gecesi gündüz olur.
Karanlık kalb nura gark olur.
Ezelî, ebedî ve ilâhî nura kavuşur...
Tüm letâifler çalışır; gözler görür, kulaklar duyar kalbler anlar ve akıllar rüşde erip aşk civânı olur!
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in buyurduğu; tevhidi, tebliği, tenziri, tebşiri ve bunlara şâhid oluşu tecellî eder...
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

kulihvani yazdı: SÖZün ÖZü ise çok açıktır:
BİZim için DUYulacak ve UYulacak tek Merci’-Merkez Muhammed Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ dir..

Yolumuz ise Sırat-ı Müstakîmdir.
Elhamdülilillah..


Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Bismillahirrahmanirrahim…

وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ وَمَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ

43.İşte bu temsilleri biz insanlar için getiriyoruz. Onları ancak bilginler düşünüp anlarlar.
Ankebut:29/43
Resim
Kullanıcı avatarı
safa-merve
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 16 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen safa-merve »

Resim

YOLumuza hizmet edenlerden Allah razı olsun.
Resim
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/safa_merve.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »




Mecnun`un vuslatı

Günlerden birinde Mecnun`u bir duvarın üstüne oturmuş, ayaklarını sallandırmış otururken buldular. Kerpiçten duvarın üstünde gayet neşeli ve bahtiyardı. Kendince konuşuyor, işaretleşiyor, gülüyordu.

Gelen geçen bu hale bakıp gülmedeydi. Nihayet bir gönül eri oradan geçti. Bakınca Mecnun`un yanında Leyla`nın da oturmakta olduğunu gördü. Başkasına gizli olan ona açılmıştı. Şükretti:

- Bir ömürdür koşup durdum... Çok da yoruldum... Ama sonunda bir araya geldiklerini gördüm!.. Çok şükür Allah`ım; sevenleri buluşturdun!..


************
Çok şükür Allah`ım BİZ-i muhammedinur'la BULuşturdun...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

kulihvani yazdı:Resim


BİZler bir avuç gönül dostlarıyız ki;

Muhammedî Şuurunu - Tahkik İmanını BİLmekte,
Muhammedî Nuurunu - Salih Amelini BULmakta,
Muhammedî Sürurunu - Güzel Ahlâkıyla Olmakta,
Muhammedî Onurunu - Hakk-Hayr Hâllerini YAŞAmakta

Biribirlerimizin sadece hizmetçileriyiz,
hepimiz öğrenciyiz hepimiz öğretmeniz..
BİZ BİRiz...
İmam-ı Mutlak Resûlullah sav İZindeyiz İnşaallah..
Sizleri de bu Gönül Kervanımızda bulmak hasbi hizmette görmek ne mutlululk şükür..
Elhemdülillah...



SOHBETİMİZ….

BİZ'im GÜL SÖZ'ümüz SOHBET-i GÜL
BİZ'im GÜL SOHBET'imiz ZEVK-i GÜL
BİZ'im GÜL ZEVK'imiz HAZZGÜL
BİZ'im GÜL HAZZ'ımız HUZUR-u GÜL Olsun!

GÜL'ler SULTANI'na (sav) Es SELÂM olsun ! ! ! !

GÜL'ümüz!! hürmetine...
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

ÇÖLde Rehbersiz kalmanın ve Denizde Pusulasız olmanın bedeli MUHAMMEDi BİR YOLu takip edememektir..
Rehberimiz Rasulullah s.a.v. ve Pusulamız Sünnet-i Seniyye olsun inşaallah...
Muhammedi MuhabbetlerimİZle.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

Hakan yazdı:ZEVK 1249

Dost Muhammed Hırasında, AKLına Kur’ânı okut!
İman eden AKILdır AŞK, Ehl-i Beyt’in Yolunu tut!
Her yerde olan aranmaz, sen Âşıksın Ahmak olma!
Çile Çarşısı bu âlem, at başı korkuyla UMUT!..


31.12.95 20:43
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Halen toplumumuzda insanların can hıraç bir şekildeki çığlıkları insanın yüreğini sızlatıyor. Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimizin hadislerinde buyurduğu gibi Kur'an-ı Kerim ve Hadislerle yoluna devam eden Dost Muhammediler sağlam ve samimi adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Hizmetin gayesi insanda olanı ortaya çıkarmak olduğu için, insanlara hizmete amadeyiz inşallah. Hizmetçilik sorumluluğunu yerine getiren ve Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimizin ERlerinden oluruz.

Allah yâr ve yardımcımız olsun.

Muhammedi MuhabbetlerimİZle...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

MUHAMMEDÎ ŞUÛR YÜRÜYÜŞÜ

Akl-ı Selim sâhibi bir insanın Hayat Yolunda, Zikir, Fikir, Şükür ve Sabır içinde yürüyeceği Sırât-ı Mustakîm açıkça bildirilmiştir.
İnsana düşen azmetmek ve gerisini ALLAHU ZU'l-CELÂL'e tevekkül etmektir.
(Âl-i İmrân 3/159 bkz.)

İnsan, Kemâlât Gayreti göstermeye Muhtaç, Mecbur, Me'mur ve de Mahkûmdur.

Bu yolda kendisine yardımcı olacak kimseler;
Akılları, özlerinden aydınlanmış, nakli iyice anlamış ve yaşamış Ulu'l- Elbab olan, ilmiyle âmil âlimler, irfâniyle kâmil ârifler ve Hakk-u-hayr ile hâmil âşıklardır...
Bu kimseler insandaki gayreti harekete geçirecek ateşleyici HİMMETin sâhibleridirler...

Bu kimselerin sâhibi Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)'dir ve O'nun şefaâtını, şerefleri bilirler.
Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) ise Rabbu'l-âlemîn'in kulu ve Rasûlu olup Hidâyetullah'ın ALLAHU ZU'l-CELÂL'e âit olduğunu bildirmiştir.
Böylesi bir hidâyet, şefâat ve himmetle gayretinin harekete geçmesi, kişinin tevhîdindeki teslimiyyet ve istikâmet gücü (ihlâsı) ile duâsındaki hüsn-ü niyyet, ciddîyet, samîmiyyet ve sıdkiyyetini RABB'ısına arz-ı hâl etmesine bağlıdır.


Benden Gayret,
Pîrden (Kâmil-Ârif) Himmet,
Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)'den Şefâat ve,
ALLAH Tealâ'dan sırât-ı mustakîm üzere Hidâyet salâtı, salavâtı, isâlesi ve sılası...

Muhammedî Merhâmet ve Muhabbetle Hasbî Hizmet Hikmeti...
Hizmet ile Kemâl, Himmet ile Cemâl buluş ve oluş...

Bu muhteşem sonuca ulaşım;
Muhammedî metod, Mezheb, Meslek ve Meşreble mümkündür.

İnsanın önündeki hedefte Rahmânî Çağrı vardır.
Engel ise çeldirici, kandırıcı ve mahvedici Şeytânî Çağrıdır...

İnsanın kendisi ise hayvânî, nefsânî ve ruhânî sıfatlar taşır...
Bir işi yapmadan önce insanın içinde bir karar oluşur ve onu fiilen işler
.

Bu oluşumun oluşmasında:

1- Kalb kararırsa tıpkı bir ayna arkasındaki sır (ran), gibi arkasındaki hakîkati gizler ve nefs kalbine baksa bile, sâdece kendi benliğini görür.
Bu aynaya aksedenler: Bedenî istek ve arzular (gıdâ, cinsel ilişki, sağlıklı olmak v.s.) ile nefsin hevâ, heves, hırs, tamah, şehvet, gazab v.s. gibi şeytânî kökenli kötülüklerdir.
Şeytân böylesi şartlarda insanı yakalarsa nefsin arzu, emel ve zaaflarını bilir ve vesvese ile kendi safına çekmek için Rahmânî sıfatlarını soyundurur, kendi ahlâkını giydirir ve fiillerini işletir. Israr ve inatla dünyâ sevgisine köle, esfeli safilîn, ashâbı şimal ve ehli cahîm hâline getirir ve terkeder artık...
O kişinin işini bitirmiş ve kendi işi de bitmiştir...
ALLAH korusun!..


2- İnsan nefsi, Muhammedî metodla aklen ve naklen kendini bilirse hevâ ve hevesi terkedip, kalbi keşf eder ve melekî ilhâm, derûnî doğuş ve hakîkat havâtırları almaya başlar.
Ma'rufu alır, münkeri reddeder.
İlim, Edeb ve İrâde sâhibi olur.
Bâtıl ve şer kalıntılarını temizler.
Tezkiye olmuş nefs, RABB'ısını tezekkür ve tefekkür eder.
Kalb sarayına girer ve teşekkür eder...
Sâdıklarla olur ve ashâb-ı yemîn olan sâlihlere karışır.
Kalb rafinerisinde tasfiye olur, arınır ve durunur...
HAKK'a inanır; hayrı, güzeli, iyiyi ve doğruyu yaşar...
Rûhî nefs olmanın (kemâline ermenin) gayretine düşer....
Ve rûhuna sıla eder... Vuslat bulur...
Lûtf-u-Kerem ve ihsân sâhibi Rabbu'l-âlemîn'in celâlî ilhâmlarıyla HAKK'ın rızâsına uymayan söz, fiil, ahlâk ve hâllerden arınır ve tecliye (cilâlanma) olup tecellîye uygun hâle gelir.

Ve engel kalmadığı için RABB'ısından gerçekten râzı olur (râziyyen).
Cemâlî ilhâmlarıyla HAKK'ın râzısına nâil olur (merzîyyen).
Rabbu'l-âlemîn'in kemâli ilhâmlarıyla ıslah ve iflah olmuş, kemâl ve hidâyet bulmuştur...

Söz (i'tikad), Amel, Ahlâk ve Hâllerinde Muhammedî Şuûr Sâhibi ve Kelime-i Şehâdetin Şâhidi, evvel ve âhir ahdinin vefâlısı olarak mukarrebun sıddıklar içine girer...
Cihanda iken can cennetlerine cem' olur...


Zevkin basitçe îzâhı ise:

Bedenin terbiyesi : Buzun erimesi gibi olup bedenin, Emrullahı işleyecek kıvâma getirilmesidir.

Nefsin tezkiyesi : Suyun süzülmesi gibi olup nefsin; Emrullahı, kendini ve RABB'ini bilmesidir.

Kalbin tasfiyesi : Suyun arındırılması (buharlaşma) gibi olup kalbin; Emrullahı işleyip, Ahlâkullah'la boyanmasıdır.

Rûhun Tecliyesi : Saf su bulutu gibi sırf rahmet olup rûhun, Muhammedî merhâmet ve muhabbetle HAKK'ın halkına hasbî hizmete hazır olmasıdır...
Ruh Emr Âleminden olup tecellî sebebidir.
Rûhuna kavuşan nefs-i mutmainne (râzı olmuş ve râzı olunmuş nefs) ye suflî haller nüfuz edemez ALLAH Teâlâ'nın izniyle.
Ampûl dışındaki is gibi lekeler oluşsa da Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)'in buyurduğu ve yaptığı gibi tevbe istiğfâr ile siler ve cilâlarız.
Tecellîye hazır hâle getiririz.
Son kez bir daha gezelim gönül güzelimiz Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)'in Ravzasında:


Resim--- Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem): "Bâzen kalbimi bir perde bürürde bu perdeyi kaldırmak için günde 100 defa istiğfâr ederim." buyurmuştur. (Müzenî (ra) dan; Muslim, Zikr 51/2075; Ebû Dâvut, Salât 36/1515)

Resim--- Muğire b. Şu'be (radiyallâhu anhu)'dan: Rasûlullah (sav) ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. "Oysa Senin geçmiş ve gelecek bütün günâhların affedildi!" denince Rasûlullah (sav): "Şükreden bir kul olmayayım mı?" buyurmuştur.
(Buhârî, Teheccüd 6; Muslim, Münâfıkîn 79-81; Nesâî, Kıyamu'l-Leyl 12)

Resim--- Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem): "Vallâhi sizin ALLAH'tan en sakınanınız ve O'nun sırlarını en iyi bileniniz Benim!" buyurmuştur.
(İmâmı Mâlik, Muvatta 13/I-291)

Resim--- Enes bin Mâlik (radiyallâhu anhu)'dan Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem): "ALLAH, kulu tevbe ettiği zaman, kulunun tevbesine; birisinin çölde kalıp üzerinde yiyeceği ve içeceği bulunan devesinin kaçtığı ve ondan ümîdi kestiği bir durumda, o kimse bir ağacın altına gelip gölgelenmekte iken devesinin birden karşısına dikilmesi ve yularından tutması anındaki sevincinden daha çok sevinir. O kimse bakar ki bineği, azığı ve içeceği ile beraber yanında. O anda o kimse sevincinden şöyle der: "ALLAH'ım! Sen benim kulumsun, ben de senin RABB'inim..." der." buyurmuştur. (Muslim, Tevbe 7, Tirmizî, Da'avât 99/3538)

Ehl-i Hâl hayrette ve hayrânda kalıp kendinden geçince şatahat (zâhirde saçma gelen ancak o anki hâl içinde gerçeğin ifâdesi olan mânâlı söz) yapıyor ve Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) bunu buyurunca, düzeltmiyor ve gülümsüyor...

Muhammedi Muhabbetle...
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: MUHAMMEDi YOLumuz!…

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim
Aziz kardeşlerim;
RABBi'l-Âlemîn'in Kulları olarak bizler, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in Şeriat-ı Garrâsını yaşamaya ve RABB'ımızın şâhidi olmaya;
Muhtaç,
Mecbur,
Me’mur ve
Mahkûmuz..

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in;
Îmanı,
Ameli,
Ahlâkı ve
Hâlleri açıkça ortadadır.
Aslında bunu bilmeyen de yok gibidir.
Sorun ise bilip de yapmamaktadır.


Muhammedî İlim,
Edeb,
İrfan ve
Erkan
Öğretim ve Eğitimini bir kenara koyup kuru ve kısır bilgi ile Hakîkat-ı Muhammediyye'yi yaşamayı olur sanmak hatâya götürecektir.


BİZler Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in îtidal yolunda hizmetçileriyiz.
Burada görülen canların çoğu eksik-fazla demeden Rasûlî SEViyede bileşik kablar gibidir;

İmâm-ı Mutlak, Mürşid-i Mutlak ve Muhtar-ı Mutlak Muhammed Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'i DUYup Uymaya; BİLip, BULup, OLup da YAŞAmaya çabalamaktadır..

Muhammedi Melâmet anlayışımızda ise;
Şahsen ben, derin uykuda iken havlayarak veya uluyarak sabah namazına uyandıran uyuz sokak köpeğini Mürşidim bilirim. Mürşidlerin "UYandıran" olmaları anlamında bizi gafili olduğumuz halden çekip çıkaracak her unsur mürşidlik görevi görmektedir. Gerek "yanlış" "kötü" "çirkin" "hata"lı davranışlarını gördüğümüz gerekse "nasihat" "tavsiye" "vasiyet" "uyarı"ları ile kendimize getirenler olsun... Kâinatta mevcut her zerrenin HAKK katında hatırı ve görevi olduğunu ÂNlamış isek kendimizi yukarda-üstte-başta-önde göremeyiz. Kaderimiz bizi her yönde-yanda kullanabilir.


ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ
Resim---''Summe redednâhu esfele sâfilîn(sâfilîne).:Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık.''
(TÎN Suresi 5)

Yaratılış hamûlemizde, AHSEN-İ TAKVÎM üzere olmanın İZZETi ile ESFELi SÂFİLÎNe atılmanın ZİLLETi yüklü iken, buz AKLımızla "kendimizi â'lâ" görüp aşağı inmek şeklinde değil BİLEŞİK KAPLAR gibi Seviyede olmak tercihimiz ve yolumuzdur.

AKLımız BUZ'luktan SU'luğa geçerken bu pisi pası terkederek görecek ki sular BİRlikte akar, UMMÂNa kavuşur. Ayrılık-Gayrılık gözetmez, hele BUHAR olmaya başladı mı "ben"likten iyice sıyrılır, Semâ'da BULUT'laşır R-AHMED olarak BUZ AKLları eritir, SUları coşturur, GÜNEŞ ile BİZ-BİR olarak yeni BUHAR'lara BULUT'lara vesîle olur...

Yukarda arzetmeye özen gösterdiğim Muhammedî Seviye Aşağı-Yukarı Alt-Üst Baş-Son gözetmeden BİZ-BİR olarak buluşulacak merkez noktadır.

Dünyâ Âleminde yaşarken BİZler ;


ALLAH Celle Celâluhu'nun:

يَقُولُونَ لَئِن رَّجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْأَعَزُّ مِنْهَا الْأَذَلَّ وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ
Resim--- “Yekûlûne le in reca’nâ ile'l-medîneti le yuhricenne'l eazzu min hel ezell(ezelle), ve lillâhi'l-izzetu ve li rasûlihî ve li'l-mû’minîne ve lâkinne'l munâfikîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne) : Derler ki, "Andolsun, Medine'ye bir dönecek olursak, gücü ve onuru çok olan, düşkün ve zayıf olanı elbette oradan sürüp çıkaracaktır." Oysa İZZET (güç, onur ve üstünlük) ALLAH'ın, O'nun RASÛLU'nun ve MÜ'MİN'lerindir. Ancak münâfıklar bilmiyorlar.”
(Munâfikûn 63/8)

emr-i ilâhisi ile İZZET VÂKÂR ve R-AHMED ile Muhammedî seviyede buluşmalıyız.

İmam Hasan aleyhi's-selâm münâfık grubun önünden geçerken ihtişamlı yürüyüp geçince, liderleri: “Hasannn sende çok kibirlisin haa!” der.
İmam Hasan;
“Bizdeki kibir değil, İslâm'ın İzzetidir!” buyurmuştur…

Muhammedî Muhabbetlerimle...


Resim
Resim
Cevapla

“MuhammediNur.com Önsöz” sayfasına dön