Ebu İdris El Havlânî, Muaz İbni Cebel (radiyallahu anhu)'ya: "Seni seviyorum!" diye yemin edince Muaz: "Sana müjdeler olsun! Ben Resûlullah (sav)'in şöyle buyurduğunu işittim: "ALLAH Tealâ şöyle buyuruyor: Benim rızam için birbirini seven, Benim rızam için bir arada oturan, Benim rızam için birbirini ziyâret eden ve kendilerini Benim rızama adayan kimselere muhabbetim (Muhabbetullah) vâcibdir." buyurmuştur. (İmâmı Mâlik,Muvatta-Şa'ar 16)
Azîz kardeşim,
Muhabbet: Mâhiyeti (aslı, esası, iç yüzü) Muhammedî bir meziyettir ki HAKK (celle celâluhu)'ya ve halkına o yolla ulaşılır. Ve Şe'enulllahın sırr-ı sıfırıdır.
Muhabbet: "Kûn!"deki "kef" ile "nun" arasındaki Muhammedî vuslât "Vav"ıdır.
Muhabbet: Aklın; kendi kişilik hevâ-heves keyfiliğinden kurtulup, Muhammedî nakle ulaşıp, cüz'i iradesini idrak edip ve ilâhî istikamette ilâhî aşk olarak; rıza, likâ (kavuşma), ihsân ve cemâle ulaşım ilhâmıdır.
Muhabbet: Kulun imkanla imtihanında hak ve hayr kemâlâtını körükleyen Muhammedî ses, Rahmânî nefes ve Rabbanî rıza rüzgarıdır...
Muhabbet: Mükerrem kılınan ve merkezinde (enfüs) emânet, muhitinde (âfâk) ni'metler ile donatılan insanın mükemmellik seyr-ü sülkündeki Subhanî soluktur. Mutlak merhamet ve kemâlât gibi mutlak muhabbette EL HAKK (celle celâluhu)'nundur.
Muhabbet: Aklın, İlmullah ve Havfullah'la, Rızaullah'a ulaşım yolu olan Muhabbetullah'tır. Naklîn nuruyla dirilip, ilâhî aşka dönüşen ve cilâlanıp tecellîye lâyık olan akıl; ALLAHÜ ZÜ'l-CELÂL'in muhabbet aynasıdır. İfratta çukur ayna, tefritte tümsek ayna ve i'tidalde ise düz aynadır. Ne var ki yinede ayna aynadır...
Muhabbet, Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'dendir ve O ise zâten ve ezelden Habibullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'dir. Âlemlerdeki ilâhî muhabbet ve merhamet mâsivâsının Mutlak İmâmı Muhammed (aleyhi's-selâm)'dır. Onun için muhabbette enterkollekte: bilelik bağlantısı için parmak izimiz gibi ilâhî, fıtrî ve ferdî öz prizlerimizden Muhabbetullah Nurunu, Muhammedî metodla alabilme imtihanı içindeyiz. Söz (i'tikad), amel (fiil), ahlâk ve hâlde Muhammedî tebliğe teslimiyet, Emrullahı duyuş ve Muradullaha uyuş (istikamet) şehâdeti (şâhidliği) için Şe'enullahda nefes nefes koşuyoruz ve yaşıyoruz...
Muhabbetin, mutlakta (kayıdsız-şartsız) menşe'i Rübûbiyyetin rıza sırrıdır.
Muhabbetin, mâsivâda (kayıdlı, şartlı, sınırlı, sorumlu) menbağı ise Muhammedü'l-Muhtaru'l-Mustafa (aleyhi's-selâm)'ın Ruhî Ravzasıdır...
Muhabbetulllah'ın zâhirde zuhûru, Merhametullah olup, Rahmânîyeti ile genel ve Muhammedî; Rahîmiyyeti ile özel ve Habibîdir. Muhabbet, Muhammedî oluş şuûru mihengi (kadri kıymet ayarını takdir) ile idrak edilir.
http://www.muhammedinur.com/modules.php ... e&pid=1241
MUHABBET!
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12889
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
NE İSTER GÖNLÜM
Yanmışım Erenler gönül elinden
Muhabbet mızrabı sazın telinden
Bir bûse bekliyor Aşk Güzelinden
Tevhid tenhasında al ister gönlüm
.
İlm-i İlâhide işin gerçeği
Cevr-i Cihan Çark-ı Çile çiçeği
Erenler erdemi Arı Emeği
Bin bir bahar bulmuş bal ister gönlüm
Uyku yok Umut yok adın anmaktan
Korsuz külsüz Yâr narına yanmaktan
Bıkmıyor ruhumu aşka banmaktan
Her seher Dost sazın çal ister gönlüm
Buz Dağım eritti çilem çağlattı
Hasret narı ile özüm dağlattı
Buhar-Bulut etti Rahmet ağlattı
Damlada Deryaya dal ister gönlüm
İlimde İlyasa Hakta Hızıra
Azm edip arınıp-varıp huzura
Olan a rıza yok hâl-i hazıra
Birde hâl içinde hâl ister gönlüm
Sırr sebeb sevgili sözünde sadık
Can edip Cânânı kana doğradık
Mihmanı olduk çarşısına uğradık
Sevdi bu Cihanı kal ister gönlüm
Bir avuç toprağım - bir damla suyum
Bir kıvılcım ateş - bir nefes duyum
Sıfırda sonsuzum - gerçekte buyum
Beni Kârun sandı mal ister gönlüm
Muhabbet Meydanı şu kâinâta
Yol düştü ihvanlar halka hayrata
Aşk ayaklı ak yeleli Sır-Ata
Dört mıhını bulmuş nal ister gönlüm
Her sebeb sonuca-sonuç sebebe
Bağlandı Bey olduk, koptu debdebe
Aklım Can derdinde, ölüme gebe
Yan gelip yatmaya sal ister gönlüm
Cihana Can benim, canda cihanım
Muhabbete geldim Yâre mihmanım
Gönül gözlüm altın elli Sultanım
Eren ellerinden el ister gönlüm
Vatanım Aksaray, Hasan Dağlıyım
Çok kahır çekmişim çile çağlıyım
Şimdi, Antalyada bağsız bağlıyım
Gezen güzelleri gel ister gönlüm
Âşık niyaz etse mâşuk nazına
Arz ile Arş hayran aşk avâzına
Muhabbet mızrablı sevdâ sazına
Çile çiçeğinden tel ister gönlüm
Bir garib Ankayım yuvam Hırada
Başım Yâr eşiği, erdim murada
Ehl-i Beyt Ali Şah Cemi burada
Yanıyor Kerbelâ sel ister gönlüm
Efendim Muhammed. Hak etti düşüm
Umuda uyanmak gönül gülüşüm
Müstesna muhabbet seher cünbüşüm
Ravza-yı Rızadan yel ister gönlüm
Yol ol Muhammede tacını takın
Her an Yârle yaşa uykudan sakın
Buldu da bunadı, ahmağa bakın
Yârin yanağında çil ister gönlüm
Bekâ, fenâdadır garka gelmemiş
Kalb-Kafa İkide farka gelmemiş
ALLAH BİR! gayrısın terke gelmemiş
Acısız-tatlısız dil ister gönlüm
.
Semâğ sırrı nefes neye Efendim
Yârle yanmayayım niye Efendim
Kerbelâda susuz diye Efendim
Gözümün yaşından Nil ister gönlüm
Aşkın şarabına başım daldırmış
Şahım şahbazına aklım aldırmış
Sohbet-i Süveydâ şaha kaldırmış
Zevkle zikir diler yol ister gönlüm
Sevilen bir tane sevenler ordu
Cemâl Kıblesine kıyama durdu
Yunusun atası Taptukun Yurdu
Ekecik Dağından gül ister gönlüm
Vah sana İhvânim ar-namus nerde?
Aşk aldı aklımız düşürdü derde
Efrâdına câmi - ağyâre perde
Kemâl Kumaşından tül ister gönlüm
22.11.1991 14:43
Yanmışım Erenler gönül elinden
Muhabbet mızrabı sazın telinden
Bir bûse bekliyor Aşk Güzelinden
Tevhid tenhasında al ister gönlüm
.
İlm-i İlâhide işin gerçeği
Cevr-i Cihan Çark-ı Çile çiçeği
Erenler erdemi Arı Emeği
Bin bir bahar bulmuş bal ister gönlüm
Uyku yok Umut yok adın anmaktan
Korsuz külsüz Yâr narına yanmaktan
Bıkmıyor ruhumu aşka banmaktan
Her seher Dost sazın çal ister gönlüm
Buz Dağım eritti çilem çağlattı
Hasret narı ile özüm dağlattı
Buhar-Bulut etti Rahmet ağlattı
Damlada Deryaya dal ister gönlüm
İlimde İlyasa Hakta Hızıra
Azm edip arınıp-varıp huzura
Olan a rıza yok hâl-i hazıra
Birde hâl içinde hâl ister gönlüm
Sırr sebeb sevgili sözünde sadık
Can edip Cânânı kana doğradık
Mihmanı olduk çarşısına uğradık
Sevdi bu Cihanı kal ister gönlüm
Bir avuç toprağım - bir damla suyum
Bir kıvılcım ateş - bir nefes duyum
Sıfırda sonsuzum - gerçekte buyum
Beni Kârun sandı mal ister gönlüm
Muhabbet Meydanı şu kâinâta
Yol düştü ihvanlar halka hayrata
Aşk ayaklı ak yeleli Sır-Ata
Dört mıhını bulmuş nal ister gönlüm
Her sebeb sonuca-sonuç sebebe
Bağlandı Bey olduk, koptu debdebe
Aklım Can derdinde, ölüme gebe
Yan gelip yatmaya sal ister gönlüm
Cihana Can benim, canda cihanım
Muhabbete geldim Yâre mihmanım
Gönül gözlüm altın elli Sultanım
Eren ellerinden el ister gönlüm
Vatanım Aksaray, Hasan Dağlıyım
Çok kahır çekmişim çile çağlıyım
Şimdi, Antalyada bağsız bağlıyım
Gezen güzelleri gel ister gönlüm
Âşık niyaz etse mâşuk nazına
Arz ile Arş hayran aşk avâzına
Muhabbet mızrablı sevdâ sazına
Çile çiçeğinden tel ister gönlüm
Bir garib Ankayım yuvam Hırada
Başım Yâr eşiği, erdim murada
Ehl-i Beyt Ali Şah Cemi burada
Yanıyor Kerbelâ sel ister gönlüm
Efendim Muhammed. Hak etti düşüm
Umuda uyanmak gönül gülüşüm
Müstesna muhabbet seher cünbüşüm
Ravza-yı Rızadan yel ister gönlüm
Yol ol Muhammede tacını takın
Her an Yârle yaşa uykudan sakın
Buldu da bunadı, ahmağa bakın
Yârin yanağında çil ister gönlüm
Bekâ, fenâdadır garka gelmemiş
Kalb-Kafa İkide farka gelmemiş
ALLAH BİR! gayrısın terke gelmemiş
Acısız-tatlısız dil ister gönlüm
.
Semâğ sırrı nefes neye Efendim
Yârle yanmayayım niye Efendim
Kerbelâda susuz diye Efendim
Gözümün yaşından Nil ister gönlüm
Aşkın şarabına başım daldırmış
Şahım şahbazına aklım aldırmış
Sohbet-i Süveydâ şaha kaldırmış
Zevkle zikir diler yol ister gönlüm
Sevilen bir tane sevenler ordu
Cemâl Kıblesine kıyama durdu
Yunusun atası Taptukun Yurdu
Ekecik Dağından gül ister gönlüm
Vah sana İhvânim ar-namus nerde?
Aşk aldı aklımız düşürdü derde
Efrâdına câmi - ağyâre perde
Kemâl Kumaşından tül ister gönlüm
22.11.1991 14:43