İÇİMDEKİ SES

Gençlerimizin Şiir, Hikaye ve diğer Konu çalışmaları.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

İÇİMDEKİ SES

Mesaj gönderen kulihvani »

değerli kardeşimiz "yektes" ana sayfa haber gönder kısmına bir mesaj atmış çok kısa bir yazı olduğu için buraya aktarıyorum.
BİZ-BİRlikte zevk edelim inşaallah..

Kul İhvani


İÇİMDEKİ SES

selamın aleyküm değerli gönül dostları ben kendime bazen çok soruyorum içimdeki sesi duyguları hislerimi neden dışarı vuramıyorum kendimde bir suç kabahat arıyorum .
neden ben kendimi ifade etmekte zorluk çekiyorum en azından bana kendimi ifade edip geliştirmek için sizden sadece yorummunuzu görüşlerinizi beklerim allah hepinize sağlık sıhhat afiyet huzur versin inşallah.
En son kulihvani tarafından 21 Eki 2008, 05:37 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
hasancan
Üye
Üye
Mesajlar: 37
Kayıt: 27 Mar 2007, 02:00

hasan

Mesaj gönderen hasancan »

Selam

Efendim, müsade ederseniz kendimdeki acziyeti yazayım belki faydası olur.

Ben kendimi ifade edemiyor, bilgimi, ilgimi, hayranlığımı, sevgimi şiir veya yazıya dökemiyorum çünkü;

* Türkçe bilgim zayıf. Noktalama işaretlerini ve cümle kurmak için gerekli olan kuralları bilmiyorum.

* Duygularımın tam karşılığı olan kelimeleri tanımıyorum.

* Gerçekten yoğunlaşacak kadar vakit ayırmıyorum.

* Duygularımı kosantre bir şekilde "ne diyorlar?" diye dinlemiyorum.

vb. gibi sebeplerim var ama sanırsam en büyük sorunum saptırıcılarımın olması. Yani;
nefsim çıkıyor" Olum yapma sana gülerler onların hepsi prof olmuş baksana" diyor.

Düşünsel faliyetlerden dolayı beyin ısınınca tabiatım " Aga ne kasıyorsun kendini burada, aç televizyonu film seyret soğursun bak diyor.

Ehh komşudan da fuhuşiyat içerikli bir şarkının sesleri gelince heves kalmıyor, başka yöne kanalize oluyorum.

Efendim, bütün saydıklarımın çaresi daha fazla vakit ayırmak ve tekrar tekrar yazmak. Bir de bu gayretin yanına Dua yı eklersem, bir de istidat ımda varsa Hasancan mahyası ile şiirlerimi okutabilirim size :)

Kardeşim sana tavsiyem eğer arzu edersen taklit yaparak başla. Kul İhvani mizin, Yunus Dedemizin bir eserini al kes biç kendinden bir şeyler kat. Bu sana hem rabıta yaptırır hem beceri kazandırır. İnan çokları taklit yaparak bir yerlere geldi. Bir örnek yapayım şimdi burada

Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için
Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim.

Ben gelemem kavgaya, bana dediler sev bir kulu
Gönüller yapmak işin olsun, dostun evi gönüllerdir.

Oldu mu? :)
Kafiyeden uzak oldu ama ben kendimi ifade ettim çok şükür. Bilgim ve ilgim bu kadar abi.

Allah cümlemize kolaylık versin,
Allah becerilerini geliştiripte, bunlar ile kibirlenmekten bizi korusun.
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

Aleykümselam Değerli YEKTES Kardeşimiz...

Benim kızım sınıfta veya bir toplulukta konuşmakta güçlük çekerdi, utanır,sıkılırdı... onu hatırlattınız bana.
Nedenini sorduğumda bana ; Ne bileyim baba... utanıyorum işte... Ya yanlış bir şey söylersem benimle alay ederlerse...

Enerjisini, tüm dikkatini bu konuya verdiğinden yanlış bir şey söylemesi de zaten beklenmeyen bir şey değildi...

Ben de ona dedim ki; O zaman kızım öyle düşüneceğine şöyle düşün...
Bir an için herkesi unut... sanki evde kendi başına ders çalışıyormuş gibi sesli olarak çık şimdi anlatacaklarını bize anlat... ya da şiir okuyacaksan oku...

Önce biraz mırın kırın etti... sonra çekine çekine başladı...
Ha işte böyle ... bak ne güzel yapıyorsun işte... falan diyerek cesaretini kazanmasına çalıştık... Çok güzel de sonuç verdi... Bırakın sınıfı 23 Nisan törenlerinde stada bile çıktı...

Ben sizi tanımıyorum... yaşınızı, yaşam şartlarınızı, iç dünyanızı bilmiyorum... Ama bir kardeşiniz olarak şunu söyleyebilirim ki siz de benzer bir kaygı taşıyor olmalısınız..

İnsanın kendini anlaması biraz da anlatması ile mümkün oluyor bence...
İnsanlara yazılı veya sözlü olarak içimizi açarken bunu ne için yaptığımızı iyi anlamalıyız...

Ne gariptir insan... herşeyimizi borçlu olduğumuz Allah cc. ne düşünür diye düşünmekten çok... insanlar ne düşünür diye düşünürüz çoğunlukla...
O Allah cc. içimizi de dışımızı da Hakkıyla bilmektedir...

Biz kötü biri iken kendimizi iyi göstermek insanlardan övgü ve iltifat almak için yapıyorsak bir şeyi... bu kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülük olur...

Eğer iyi biri isek insanların bizi kötü bilmesi sadece onlar için üzülmemize neden olur ve Allah ıslah etsin deriz.

Sözü çok uzattım ama son olarak şunu söylemek isterim ki kısa da olsa yukarıda yazdığınız satırlar ile içinizdekini çok güzel anlatmışsınız.
Bakın öyle anlatmışsınız ki hem de ben şu an akşam namazı yaklaştı diyerek sözü burada kesiyorum... yoksa daha neler söylettirirdiniz bana...

Yektes kardeşimiz beni yanlış anlar mı acaba diye düşünmedim ben... Bakın içimden geldiği gibi yazdım... söylediklerim size ters gelirse bile işte yapılacak olan şey SAMİMİ olarak ve iyi niyetle içindekini söylemek gerek.
Sözlerim size doğru gelmese bile en azından yöntemim doğrudur... Çünkü Allah cc. da biliyor ki ben yalnızca içimdekileri aktardım.

Selamlar...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
hasancan
Üye
Üye
Mesajlar: 37
Kayıt: 27 Mar 2007, 02:00

Mesaj gönderen hasancan »

Allah razı olsun bre !
Allahın rızasını kavuşasınız.

İşte bu da benim içimden size gelen bir anlık bir duygunun yazı ile ifade edilmesidir.
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

Eyvallah Hasancan kardeşimiz...
Allah cc. cümlemizden razı olsun inşallah...
Selam sevgi ve muhabbetle...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
katre-iNur
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 272
Kayıt: 13 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen katre-iNur »

Kıymetli Kardeşlerim;

Muhammedi Nur sitemizde maksadımız birbirimizdeki hata eksiklik vs olumsuzlukları ortaya çıkarmak değildir. Bu ana kurallarımızdan biridir.

BİZdeki maksat çevremizdeki güzelliklerin fakına varmak ve onları açığa çıkarmaktır. Biz burada şucu bucu olma derdi tasası olmayan Rabbine KUL olmaya çalışan CANlarız.
Bakın kardeşimiz ne kadar da samimi ve gönlünüzden geldiği gibi yazmışsınız. "İstesem ordan burdan toplar değiştirir yazardım" demektesiniz . Ancak bunları yapmayıp kendinizi ne de güzel anlatmışsınız.

Kendini bu denli samimiyetle anlatabilen bir kişisiniz. O halde sitemize böyle güzel ve samimi paylaşımlarla katkılarınız olacaktır diye düşünmekteyiz.

İster profesör, ister öğretmen , isterse sadece okur yazar olalım unutmayalım ki <<OYUN BİTTİĞİNDE ŞAHLAR ve PİYONLAR AYNI TORBAYA KONUR...>>


Es SELAM
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/katreimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Mesaj gönderen gullale »

Değerli kardeşim, sanırım konuşturan söyleten dillendiren sendeki SEN, şimdilik konuşturmamakta, heybeyi doldurman için durdurmakta ve seyrettirmektedir... An tamam olduğunda bakmışsın ki Yunus misali;

"bir ben vardır bende benden içeru" demeye başlamışsın.

Bülbül misali aşk yarası açılınca yürekte şakır nağmelerle. Aşk derdine duş olmak gerektir belki sendeki senin dillenmesi için...Susmak güzeldir, bizden sadır olacak hal lisanı oluşana değin. Bakma acizin konuştuğuna, heybesine ne varsa doldurmuştur kah lisanı hal ile konuşur döker derdini, içini kimi beceremez bir sözü şerh eyleyemez... Yunus ki kırk yıl dergaha eğri olmayan odun taşımıştır. Eğri olmayan odun ne ola ki?
Ayrıca konuşmak herkesin işi değil, er kişi işi. İşimiz sus-mak dinle-mek uy-mak ola ki duysun kulak anlasın kalp, kalimiz halimiz ola... Ve's-selam...

Sürçi lisan ettik ise affola!
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

değil alevim hak dersin,
insan yapısında vardır çekingenlik, kendi kimlik ve kişiliğini korumak, sahip çıkmak, ön planda tutmak..
karşısındaki kimse için ise ilk işi ona bir dosya açıp ne görür ne duyar, ne hissederse not etmek vs.
ancak şu da vardır ki kendini rahat ve huzurda hissederse hemen bir dala tüner de bekler biraz ve o da kendince ötmeye başlar, onlara karışıverir..

şahsen ben kendimi bir yerdeki insanlar:
"başkasında noksan aramıyor da mükemmel bir yanınını bulup seyre sunuyorlarsa" çok rahat hissederim ve onları kendime yakın bulurum..

yektes can, çekinme istediğini yaz göç eksiği yolda tamamlanır..

BİZ BİRiz inşaallah...
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Sevgili Kardeşim,
Su gibi akın inşaallah.
Londra'da eğitim görürken bazı derslerde üniversitede prezentasyon yapmam gerekti lakin ben biraz pasif kalıyordum, konuşurken kıpkırmızı olurdum, ingilizceyi akıcı olarak konuşamadığımı düşünüyor utanıyordum bir de, üstelik öğretmende 15 dakika konuşma süresinin aşılmamasını herşeyi bu zamana sığdırmamızı istiyordu ve çokta sert mizaçlı bir kimseydi, hataya tolerans göstermezdi.
Bense anlatırken detaylarda boğuşmayı severim bunu nasıl yapacağımı bilememekte iyice zorlanmaktaydım.
Herkes sınıfa gelmeden 1 saat önce oraya gider, tepegöz'e konu slaytlarını koyar herkes sınıftaymış gibi elimde kalem ve kolumda saatimle zamanlama tutar boş sınıfa konuşma yapardım.

1999 yılıydı bilgisayarlar yeni yeni yayılmaktaydı, herkesin hemen hemen laptobu v.s vardı, çizimlerini tablolarını film slaytlara aktarmaktaydılar, bense film slaytı pencerenin camına dayar gün ışığında tabloyu slayta elle cetvelle çizerdim.
Yeni evliydim, pek bir şeyimiz yoktu, bilgisayarımızda yoktu, gece bir arkadaşın evine hanımla gidip onun bilgisayarında elle yazdığım herşeyi hanımın 10 parmak daktilo hızıyla bir çırpıda yazıverirdik.
Elle yaptığım o slaytlarla yaptığım konuşmalarda sınıfın en yüksek notunu almış çok sevinmiştim.

Sonraları ne zaman bir konuda utangaçlık olsa bunu kim anlatıcak, bunu kim yapıcak dendiğinde, bu çekingenlik duygusunun sahte bir engel olduğunu düşünerek konuyu bilmesem bile hemen konuşmaya atlar oldum, ve bir şekilde Elhamdülillah başarılı olmaya başladım.

Çok güzel şiir yazamam, kelime haznem çok zengin değildir, lakin dostlarımızın şiirlerini takib ederim bir an kafiye ve sözler içimde "yaz" hissi uyandırdığında Rabbim arada iki üç tane mısrayı bazen katı verir sohbet kervanına.
Sizde çekinmeyin muhakkak sizin kelime haznenize uyan dağ, taş, toprak, çiçek, v.s içinizde kalıblara dökülüp çıkacaktır dışarı.
Allahu Teala bile Kur'anda kelime olarak dağı, taşı, ırmağı, meyveyi v.b 'ni kullanmıştır.
Ama sırları ne güzelde bu kelimelerle örtmüştür...

Doğan çocukları suya atarlar, çocuk hemen yüzmeye başlar ağlamaz. Halbuki bir kaç yaş sonra atsalar boğulurum korkusu ile çırpınır ağlar. Korku ona engel olur.
Sende yeni doğmuş bebek gibi korkma atla Muhammedinur Denizine.

Selam sevgi ve muhabbetle
Gariban

Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

Ve aleykümesselam yektes canımız.
Değerli yektes canımızı bazı msn sohbetlerimizden çok mütevazi ve alçak gönüllüğüyle ve de geçmişteki Allah Dosdlarının hayatlarını çok iyi bilmesiyle az buçuk tanırım. Kendisini Allah için çok severim. Canımız Nur-ye hanımın vasıtasıyla Muhammedinur sitemizle tanışmıştır.
Bende zamanında çok kafa yormuştum bu meseleye ve hala da düşünmekteyim. Sanırım insanın içindekileri rahatlıkla söyleyebilmesi öncelikler samimi bir ortam istiyor. Samimi ortamı buldu da hala kendindekini aktarmakta zorlanıyorsa bunun sebebini de şu şekilde bulabilir belki:
Ameliyat masasına yatar gibi kendisini ameliyat etmeli.
Mesela nasıl?.
Öncelikle bu özellik kendisinde genetikselmi, çevreselmi, sonradan bir olaylamı başladı yoksa ailesinin yetiştirme tarzındanmı kaynaklandığını bulabilmesi için kendisini iyice bir deşmeli derim.
Çoğu alışkanlıklar zamanla huy haline dönüşerek kökleşmekte ve çok zor düzeltilmektedir. Tabi ki “bu benim huyum, böyle geldim böyle giderim” demekte doğru değildir sanıyorum. Özellikler yaşlılarımızda huy haline dönüşmüş ve kalıplaşmış davranışları değiştirmek çok zordur. Çünkü genç-yaş ağaç gibi olmadıklarından çabuk kırılabilirler.
Şimdi küçüklükte yetiştirilme tarzı çok önemlidir. Bazı maddi durumu elverişli olmayan insanların hayat şartlarının da zorluğundan kaynaklanan sıkıntılarını evede taşıyarak çocuklarına gereken ilgiyi gösterememesi ve çocuğun ailesinden çekinik davranması gelecek yaşantısına negatif etki etmektedir. Çünkü gerektiği yerde sorularına karşılık bulamaz bulsada terslenerek bulur olması çocuğun zamanla karşısındakine “acaba şunu sorsam doğru olurmu, yoksa yanlış söylesem ne derki, acaba benimle alaymı ederler, terslenirmiyim acaba?..” gibi düşüncelerle yaklaşmasına sebeb olacaktır.
Veya disiplinli ailelerde kimseyi rahatsız etmemek adına bireyi susturmak, çekinik hale sokmak, terbiye ve saygı sınırlarının aşırı derecede korunması bireyde çekingenlik, içine kapalılık, kendine güvensizlik oluşturacaktır.
Bu gibi daha çok sayabileceğimiz, kişinin kendi geçmişine inerek ne gibi olumsuzluklarla karşılaştıda böyle oldu meselesi çok önemlidir diye düşünüyorum.
Fakat şuda var ki Kul İhvaninin şu sözünü iyi düşenerek ne kadar da zor olsa her şey olabilir gözüyle bakmak ve zorunluluk hissetmek en iyisidir.

''Bu âleme gelen, insan kılığında ve aklı olan her âdemoğlu Kulluk imtihanında kendi “BEN” lik Kimlik ve Kişiliğini bilip Nefsî Noksanını giderip Muhammedî Mükemmelliğe ulaşmak zorundadır!..''
İnsanın bazı özelliklerinden kaynaklanan çekingen olduğu durumlarda vardır ki o da sözleriyle karşısındakini kırmamak, yanlış bir sözle kimseyi incitmemek için susmayı yeğlemesidir.
Mesela kendimden örnek verecek olursam; kesinlikle düşünmeden ve tasarlamadan konuştuğum veya yazdığım zamanlarda karşımdakini üzdüğüm çok olmuştur. Tabi daha sonra bir kalb incittiğinden dolayı insanın kendisi de üzüldüğü için daha dikkatli konuşmaya veya yazmaya çalışması gerektiğini düşünüyor. Hatta bazen dikkatli olma durumuna gelmeyi o kadar abartıyor ve kafasına takıyorki bu kezde hiçbir şey söyleyemiyor.
Bazen de gerekli Muhammedi edeb sınırlarını gözetmesi açısından dikkat etmesi gerekenler vardır ki bu da insanı rahat konuşması vaya yazması açısından zorlanabiliyor. Özelliklede
"SAV sınırı"...
Şu anda bu yazdığım yazı çalakalem yazdığım bir yazı. Yazacağım şeyi çok fazla tasarlayıp, düşünüpte yazamadım ve içimdende şu geçiyorki inşaallah yanlış bir şey söyleyip anlatabildiğimden farklı şekilde anlaşılıp farklı sonuçlar doğurmasın. Çünkü bu benim için korktuğum şeydir.
Yektes canımızla aynı durumdamıyız diye içimden birazda geçti sanki. Onun için kendimden de örnek vermek istedim.
Yektes ağabeyciğim sen yinede Kul ihvanimizin şu sözünü çok iyi düşünün derim. Çünkü ben şuan onu düşünüyorum:

“çekinme istediğini yaz göç eksiği yolda tamamlanır..”

Muhammedi muhabbetler inşaallah…
Resim
Kullanıcı avatarı
derunilale
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 268
Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen derunilale »

“çekinme istediğini yaz göç eksiği yolda tamamlanır..”

eyvallah Ali abim..amenna.. hele böyle dosdların varsa hiç şüphen olmasın dosd.. göçtü kervan kaldık dağlar başında değil.. biz birbirimizi yolda koymayız..zaten biz bir-iz.. Resulullah sav den edebi bize böyle duyurdu canda can Latif hocam..bizde öyle uyduk inşallah hep birlikte Biz-lik ile..


yaz ki dökülsün içinin figanı..
yaz ki dertlerimizle dertlenelim..
yaz ki Resulullah'ın(sav) yüreğinde BİRlenelim..
yaz ki korkma bu mecliste noksan olmaz
olur ise de şüphen olmasın dosd
ol noksanlar tamam olur biiznillah
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/kjkjkjkop4.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
yeliz
Üye
Üye
Mesajlar: 21
Kayıt: 11 Kas 2008, 02:00

Mesaj gönderen yeliz »

yektes kardeş, sorunuz çok müphem.
Hangi sesi, ne zaman, nerede, kimlere karşı veya hangi durumlarda dillendiremiyorsunuz, anlayamadım.
Aslında soru çok dallı budaklı olduğu için ben de çok belirli bir cevap veremeyeceğim.

Eğer kaygınız rızay-ı ilahi noktasında ise, yani Allah adına birşeyler söylemek isteyip te bu noktada güçlük yaşıyorsanız; öncelikle Allah'ın herkesten beklediği kulluk tavrı kabiliyetlere göre farklılık arzeder.
ben yine anasır-ı erbaaya döneceğim: Mesela hava kabiliyetine sahip birisi ise; yaratılışı icabı konuşma veya birçok cümleyi arka arkaya kurma veya iyi manada birilerinden cümleler devşirme hatta onun kılığına bürünerek bunları söyleme kabiliyetine sahiptir.
(eğer bu özellikler o kişi de yoksa bu biraz kaderle ve eksik edilen duıalarla ilgilidir.)
Ya da toprakta hıfz etme istidadı olduğu için bu unsurun hakim olduğu insanlar, daha çok yazıyla kendilerini ifade ederler.
Herneyse bu da uzun ve karışık bir konu, daha çok su götürür

Problemin başka bir sebebi de biraz önce kader dediğim konu ile ilgili.
ben sizi tanımıyorum ama insanın hayattaki tecrübe torbası dolmadan ortaya bir şey çıkaramıyor.
Ya da böyle bir tecrübe birikimine sahip olmadan kendini ifade edecek kelimeler arasında doğru bir seçim yapamıyor

Belki de roblemin çözümü, Hz Musa'da da gizlidir.
Kelam ismine mazhar olan Hz MUSA, bu konuda aczini anlayan biriydi.
Yanlış bilmiyorsam, Hz. Musanın konuşma güçlüğü vardı: "peltek'ti.
Yani İnsan hangi konuda acizliğini kabul ederse Allahın o ismi o kişide tecelli ediyor olabilir

Kardeşim yazdıklarımın senin konunla ilgisi de olmayabilir.
Ama bu konular belki başka bir tefekküre yol açar temennisiyle yazdım.
Allah'a emanet olunuz...
Kullanıcı avatarı
ceylin
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 213
Kayıt: 15 Eki 2007, 02:00

Mesaj gönderen ceylin »

Numeroloji hislerini pek Dışa vuramayan



içiniz ile dışınız hep aynı reaksiyonu göstermez...










Zaman zaman yaşantılarımız bizleri yorar ve ne yapacağımızı bilemeyiz. Böyle durumlarda bedenimiz sinyal vermeye başlar. Peki ne yapmak gerekiyor? İşte sizler için zor olmayan öneriler:


Sınırlarınızı net çizin.“Evet” yada “Hayır”larınız ne kadar net olursa hayatınızdaki stres kaynakları da o denli azalır.

Siz kendinizi nasıl görürseniz, diğer kişilerde sizi öyle görür. Dolayısıyla sevgi, saygı,ve güven duygularını öncelikle kendinize daha sonra başkalarına
yöneltin.


Problem çözümünde probleminizin tamamını görmeye çalışmanız sizde tükenmişlik duygusu yaratabilir. Bu nedenle problem çözümünde kendinize ufak hedefler
koyarak bu hedefleri gerçekleştirdikçe bir sonraki hedefinize geçin.


Probleminizin kendisine değil çıkış nedenine ve çözüm yollarına odaklanın.

Biriktirilen negatif duygular tavan arasına atılmış eşyalar gibidir. Arasıra bu duyguları gözden geçirerek bunlardan kurtulursanız, hayatınızda ciddi bir
yükü omuzlarınızdan atmış olursunuz


İletişim tekniklerini öğrenmeniz; yanlış anlaşmaları, gereksiz tartışmaları engelleyeceğinden stresinizin dolaylı yönden azalmasına olanak tanır.

Hatalarımızdan ders almak ve öfkemizin esiri olmamak da hayatımıza yeni bir pencere açacaktır.

Tıpkı problem çözümünde olduğu gibi; işlerinizi de sıraya koyarak planlamanız iş stresinizi azaltacaktır. Büyük hedefe giden küçük atlama taşlar
( küçük hedefler) varışınızı daha kolay ve zahmetsiz kılacaktır.


Hiçbir konuda umudunuzu yitirmeyin. Unutmayın ki; her gecenin bir sabahı, her yokuşun bir inişi vardır.

Yürüyüş ve egzersiz yapın; uyku ve beslenmenize dikkat edin.

Kendinize ve ailenize zaman ayırmayı ihmal etmeyin. Beraber paylaştığınız zaman ve aktiviteler arttıkça aile bağlarınızda daha kuvvetlenecektir.

Yaşamınızın reçetesini sürekli yenileyin




KİŞİSEL GELİŞİM KİTAPLARI OKUYABİLİRSİNİZ SELAM VE DUA İLE . ..
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/ucankuslar.gif[/img]
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/soyres/colyuru_1.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
ceylin
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 213
Kayıt: 15 Eki 2007, 02:00

Mesaj gönderen ceylin »

Nerede bir irade varsa orada bir yol vardır. Karşılaşılan her güçlük, tehlike, aşılması gereken bir engeldir. Sabrın yerinini hayatta hiçbirşey tutmaz. Amacına ulaşmak istiyorsan her zorluğa göğüs ger, her ızdıraba katlan.Azmin her kırıldığında gayeni düşün, büyük fotoğrafta kendini gör.Bal yapan arıyı düşün sonra. Koca çınarı deviren ağaç kurdunu. Ve karıncayı hatırla. Unutma Her şeyin bedeli var! Kanadını çırparak dala yükselir kuş. Oturup boş yere çırpınmak neye yarar? Önce sebep göster, sonra ümitten söz et.
Hayat aksiyondur dayan rüzgar yoksa kürek çek
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/ucankuslar.gif[/img]
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/soyres/colyuru_1.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: İÇİMDEKİ SES

Mesaj gönderen der-ya »

ادْعُواْ رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ

Ud'û rabbekum tedarruan ve hufyeh(hufyeten), innehu lâ yuhıbbul mu'tedîn(mu'tedîne).

Diyanet İşleri : Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: İÇİMDEKİ SES

Mesaj gönderen habibi »

Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedinil fâtihı limâ uğlika vel hatimi li mâ sebeka ven nâsırıl hakkı bil hakkı vel hâdi ila sırâtıkel müstekıymi sallellahü aleyhi ve ala âlihi ve ashâbihi hakka kadrihî ve mikdârihil aziym

Resim

aslında kainatta ses yoktur...
sadece titreşim vardır;mesela karşımızdaki ile konuşurken,
ses tellerimizdeki titreşim ağıza gelir,dilde mahreçlenir,
hava zerreleriyle karşıya taşınır,karşıdaki insanın kulak zarını titreştirir
titreşim sinirlere gönderilir,beyinde o sinyallari ses olarak algılar.
hatta beyin sapıda yankılanmayı kaldırır.(işitme mucizesi)
bana duymayı verenin duyması ve duyabilmem için yer ihzar etmesi lazım...


duyAN yüreklere seLÂm ola...

Resim
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: İÇİMDEKİ SES

Mesaj gönderen der-ya »

Şâir ne güzel söyler:

Kâinât nakış nakış,

Sırr-ı muhabbet ile.

Kaç âlem yaratılmış,

Sırr-ı muhabbet ile!..

Esrârı sorma bana,

Yönel sevdâdan yana,

Açılsın sırlar sana,

Sırr-ı muhabbet ile…

Geceler gündüz olur,

Yokuşlar dümdüz olur,

İnsan ölümsüz olur,

Sırr-ı muhabbet ile…

Yâkub ne hâle düştü,

Yûsuf ne hâller aştı,

Mûsâ Tûr’u dolaştı

Sırr-ı muhabbet ile…

Habîb oldu Muhammed,

Mi‘râcı sundu Samed,

Yol verdi ezel-ebed,

Sırr-ı muhabbet ile…

Rahmetî ermek mümkün,

Gonca gül dermek mümkün,

Allâh’ı görmek mümkün

Sırr-ı muhabbet ile…
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“►Gençlik Köşesi◄” sayfasına dön