40 Hadis-i Şerif

Peygamber Efendimizin (sav) mübarek sözleri ve Kudsi Hadisler.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
fatmaana
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 199
Kayıt: 15 Eki 2006, 02:00

40 Hadis-i Şerif

Mesaj gönderen fatmaana »

RESÛLULLAHRESÛLULLAH(sallallahu aleyhi ve sellem)'in GÜL BAĞINDAN KIRK GÜL


---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “ Hayra vesile (sebeb) olan, hayrı işleyen gibidir.” buyurmuştur. (Tirmizî, İlim 14)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Nerede olursan ol ALLAH’a karşı gelmekten sakın; yaptığının bir kötülüğün ardından bir iyilik yap ki bu, o kötülüğü yok etsin. İnsanlara güzel ahlâkın gereklerince davran! ” buyurmuştur. (Tirmizî, Birr 55)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “ Kardeşinle münakaşa etme! Hoşlanmayacağı şakalar yapma! Ve ona yerine getirmeceğin bir sözü verme!” buyurmuştur. (Tirmizî, Birr 58)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Kardeşine gülümsemen sadakadır. Ona iyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybedene yolgöstermen sadakadır. Yol üzerinde bulunan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için bir sadakadır.” buyurmuştur. (Tirmizî, Birr 36)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Şüphesiz ki ALLAH sizin sûretlerinize bakmaz. Ancak kalblerinize ve amellerinize bakar.” buyurmuştur. (Tirmizî, Birr 33)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Mü’min kimsenin başka hiçbir kimsede bulunmayan acayib (ilginç) bir hâli (özelliği) vardır. Eğer bir genişliğe (bolluğa, ni’mete) kavursa şükreder ve bu hâli onun için hayır olur. Eğer bir darlığa (kıtlığa, musibete) kavursa sabreder ve bu hâli de onun için hayır olur.” buyurmuştur. (Tirmizî, Tuhfe C:VII-shf:49)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Bizi aldatan (asla) bizden değildir.” buyurmuştur. (Tirmizî, Cum’â 80)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Erkeklerden kadınlara, kadınlardan erkekelere benzeyenlere (benzemeye çalışanlara) lânet olsun!” buyurmuştur. (Tirmizî, İlim 19)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “İki göz vardır ki onlara cehennem ateşi temas edemez (dokunamaz); birisi Allah korkusundan ağlayan göz; diğeri de gecesini sadece ALLAh rızası için (düşmana karşı) nöbette geçiren göz.” buyurmuştur. (Buharî, Edeb 57,58)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Senin yüzünden (sen sebebi olursan) ALLAH Tealâ’nın hidâyette kılması (ilâhi kurtuluşa erdirmesi), senin için dünyadan ve içindekilerden daha hayırlıdır.” buyurmuştur. (Buharî, Cihad 102)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Bir kişiye her duyduğunu söylemesi (yayması) günah olarak yeter!” buyurmuştur. (Müslim, Nevevî Şerhi C:I shf:188)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Sizden biriniz bir kötülük görürse onu hemen eliyle (iyiliğe) değiştirsin, eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle değiştirsin, eğer buna da gücü yetmiyorsa buğzetsin (ki bu hâlde oluşu) imanın en zayıf olanı da budur .” buyurmuştur. (Müslim, Nevevî Şerhi C:II - shf:380)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı sona erer; ancak şu üçü müstesnâdır ( sevapları devam eder.): sadaka-yı câriye ( halka hizmeti devam eden bir eser), istifâde edilen bir ilim ( kitab vs.), kendisinden sonra kendisine hayır dua eden hayırlı (salih) evlad .” buyurmuştur. (Müslim, Vasiyyet 14)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Akıllı kimse o kimsedir ki nefsini köleleştirir ve ölümden sonrası için (salih) amel işler. Âciz (zavallı) kimse de o kimsedir ki nefsini arzusuna (hevâ hevesine) uydurur. Ve sonra da ALLAH’dan (bağışlanma, mağfiret) diler!” buyurmuştur. (İbni Mâce, C:X - shf: 541)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Müslüman, insanların elinden ve dilinden emîn olduğu kimsedir .” buyurmuştur. (Tirmizî, İman 12; Nesâî, İman 8)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Hiç biriniz kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olamaz!” buyurmuştur. (Buharî, İman 7; Müslim, İman 71)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Ebu Musa el Eşarî ve Muaz bin Cebel’i (radiyallahu anhum)[/i] Yemen’e görevli gönderirken : “Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz! ” buyurmuştur. (Buharî, İman 12 ; Müslim, Cihad 6)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “ İnsanlara merhamet etmeyene ALLAH da merhamet etmez! ” buyurmuştur. (Müslim, Fezâil 66; Tirmizî, Birr )

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Üç şey münâfığın alâmetidir (işâretidir) : Yalan söyler, ahdinde (sözünde) durmaz ve emânete hıyânet eder! ” buyurmuştur. (Buharî, Şehâdat 28; Müslim, İman 107; Tirmizî, İman 14 )

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “ALLAH Tealâ’ya amellerin en sevimlisi az da olsa devamlı olanıdır.” buyurmuştur. (Müslim, Nevevî Şerhi C:VI shf:319)

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Amaller niyetlere göredir (değerlendirilir).” buyurmuştur. (Buharî, Müslim, Tirmizî, Ebu Davûd)

---Ebû Hüreyre (radiyallahu anhu) ’dan rivâyetle, o dedi ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Allahu Teâlâ buyurdu ki: “Ben şirke girip ortak koşanlardan (bütün bu şirk ve müşriklerden) uzağım. Her kim bir amel işleyip, bana herhangi birini ortak koşacak olursa, onu da şirkini de (yüz üstü) bırakırım.” buyurmuştur. (Müslim, 2985).


---Ebû Umame (radiyallahu anhu) ’dan rivâyet edilmiştir ki; Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Ey Âdemoğlu! Fazlı, lütfu (O’nun yolunda) infak edip vermen senin için hayırlıdır. Bu lütfu senin infak etmemen ise senin için şerlidir. Sakın kendinde tutup (cimrilik edip de) vermezlik etme. Verdiğinde ilk önce aile efradınla başla. Veren el, alan elden daha hayırlıdır.” buyurmuştur. (Müslim, 1036)

---Ebû Hüreyre (radiyallahu anhu) ’dan rivâyetle dedi ki; Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : ““Allahu Teâlâ’nın yollarda dolaşarak Allah’ı zikreden kullarını araştıran Melekleri bulunmaktadır. Allah’ı zikreden bir topluluk buldukları vakit, birbirlerine: “Haydi geliniz, sizin aradıklarınız buradalar” diye nida ederler.”
Hadisin devamında şöyle buyurmuştur (sallallahu aleyhi ve sellem) :
“Melekler o zikir ehline dünya semasına kadar kanatlarıyla sararlar. Rab Teâlâ onların vaziyetlerini Meleklerden daha iyi bilen olmakla beraber Meleklere:
“Kullarım ne diyorlar?” diye sorar.”
(Hadisin devamında) şöyle der: Melekler:
“Seni tesbih ediyorlar, Seni tekbir ediyorlar, Sana hamd ediyorlar ve seni temcîd ediyorlar” diye cevap verirler. Hak Teâlâ da buyurur ki:
“Beni gördüler mi?” Melekler:
“Hayır, vallahi Seni görmediler” derler. Allahu Teâlâ:
“Ya Beni görselerdi ne olurdu?” diye buyurur. Melekler:
“Eğer Seni görselerdi o zaman Sana daha çok ibadet ederlerdi. Seni daha çok temcîd ederlerdi, Sana daha çok hamd eder ve Seni daha çok tesbih ederlerdi.” derler. Allahu Teâlâ:
“Benden ne istiyorlar?” diye buyurur. Melekler de:
“Senden Cenneti istiyorlar” diye cevap verirler. Allah-u Azze ve Celle:
“Cenneti gördüler mi?” diye sorar. Melekler de:
“Hayır, Vallahi Cenneti görmediler” derler. Allahu Teâlâ da bunun üzerine
“Eğer bir de cenneti görselerdi ne olurdu?” diye sorar. Melekler de:
“Şâyet görselerdi, (Cennete girmek) için onu daha çok arzulayıp isteyen ve daha çok rağbetleri artanlar olurlardı.” diye cevap verdiler. Allahu Teâlâ:
“Onlar neden sakınmaktalar?” diye sorar. Melekler de:
“Cehennemden” diye cevap verirler. Allahu Teâlâ:
“Cehennem ateşini gördüler mi?” diye sorar. Melekler de:
“Hayır, vallahi onu görmediler” derler. Allah (celle celâlehu):
“Şâyet Cehennemi görseler nasıl olurdu?” diye buyurur. Melekler de:
“Şâyet cehennemi görselerdi ondan daha çok sakınıp kaçan ve daha çok Cehennem ateşinden korkanlar olurlardı” diye cevap verirler.” Bunun üzerine Hak Teâlâ şöyle buyurur:
“Sizi şahit tutuyorum, şüphesiz ki onları bağışladım.” Bu buyruğundan sonra Meleklerden birisi:
“İçlerinde filanca birisi vardı ki sadece bir ihtiyaç için zikir ehlinin arasında bulunuyordu.” der. Allahu Teâlâ da:
“Onlar bir meclisin insanları olup, içlerinde bulunan birisi ayrı tutulamaz” diye buyurdu .” buyurmuştur. (Müttefekun aleyh. Hadisin lafzı Buhârî’ye aittir, 6408)


---Ebû Hüreyre (radiyallahu anhu) ’dan rivâyetle dedi ki; Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Allah (c.c.) şöyle buyurdu: “Ben, kulum Bana dua ettiği vakit onunla beraber olurum.” buyurmuştur. (Müttefekun aleyh. Hadisteki lafız Müslim'e (19/2675) aittir)

---Ebû Hüreyre (radiyallahu anhu) ’dan rivâyetle dedi ki; Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Allah-u Azze ve Celle her gece dünya semasına iner tâki son gecenin üçte birlik vakti geçene dek:
“Kim Bana duada bulunursa Onun duasına icabet edeyim. Kim bir şeyler isterse, onun da isteğini vereyim, Kim de mağfiret isterse ona (da) mağfiret edeyim?” diye buyurur.” buyurmuştur. (Müttefekun aleyh. Hadisin lafzı Müslim (758) ve Buhârî’ye aittir (1145).


---Ebû Hüreyre (radiyallahu anhu) ’dan rivâyetle, dedi ki: “Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ’e: “Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. İçinizdekileri açığa vursanız da gizleseniz de Allahu Teâlâ onunla sizleri hesaba çeker; kimi dilerse bağışlar ve kimi dilerse azaplandırır. Allah her şeye kadir olandır (Bakara: 2/284) âyeti nazil olunca, bu âyet Ashabı Kiram’a çok ağır geldi ve direk Resûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) geldiler. Sonra dizleri üzere yere oturdular ve:
“Ya Resûlallah! Bize güç yetirebileceğimiz ameller teklif olundu (verildi). Namaz, oruç, cihad, zekat gibi. Ama sana bu âyeti kerime inzal oldu ki buna biz güç yetiremeyiz.” dediler. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de şöyle buyurdu:
“Yoksa sizler sizden önceki iki kitap ehlinin (yahudi ve hıristiyanların) dediği gibi “İşittik ve isyan ettik” demek mi istiyorsunuz” (Bakara: 2/93) Bilakis “İşittik ve itaat ettik” deyiniz. Rabbimiz bizleri bağışla! Ey Rabbimiz! Dönüş Sana’dır.”
Bunun üzerine Ashabı İkram:
“İşittik ve itaat ettik, Rabbimiz Bizleri bağışla, Ey Rabbimiz! Dönüş Sana’dır” dediler. Kendi âyeti kerimeyi okuduğu vakit, dilleri onu yanlış okumuştu.
Bunun üzerine Yüce Allah (celle celâlehu) şu âyeti peşine indirdi:
“O Resûl, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü’minler de. Onların hepsi, “Allah’a, O’nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman etti. Peygamberlerinden hiç birisini diğerinden ayırmayız (derler). Ve: “İşittik, itaat ettik, bizleri bağışla ey Rabbimiz! Dönüş ancak Sana’dır.” derler.” (Bakara: 2/285)
Bunu yaptıkları vakit Allah (celle celâlehu) bu yaptıkları yanlışları onlardan kaldırıp şu âyeti indirmiştir: “Allah hiçbir kimseye gücünün yeteceğinden başkasını yüklemez. Kazanmış olduğu (şeyler) kendine, yapmış olduğu (şer de) kendine aittir. Rabbimiz! Şâyet unuttuysak veya hata işlemiş isek bizi sorumlu tutma!” Bu âyetteki isteğe Allah (celle celâlehu) :
“Evet (istediğiniz gibi olsun)” diye buyurdu. Devamla:
“Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklemiş olduğun gibi üzerimize ağır yükler yükleme!” âyetinde Allah (celle celâlehu) :
“Evet (istediğiniz gibi olsun)” diye buyurdu.
“Rabbimiz! Güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize yükletme!” âyetinde Allah (celle celâlehu):
“Evet” diye buyurdu.
“(Allah’ım!) Bizi affet, Bizi bağışla ve bize merhamet et! Sen bizim Mevla’mızsın, kâfir topluluğuna karşı da bize yardımcı ol.” (Bakara: 2/286)[/i] âyetinde Allah (celle celâlehu) :
“Evet (istediğiniz gibi olsun)” diye buyurdu.” buyurmuştur. (Müslim (125).

---Ebû Hüreyre (radiyallahu anhu) ’dan rivâyetle, dedi ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Allah-u Azze ve Celle mahlukatı yaratmayı taktir buyurduklarında, kendi katında, arşın üstünde bulunan Levh-i Mahfuz’una (kudret kalemine emrederek): “Şüphesiz Benim rahmetim gazabıma galibtir” diye yazdı.” buyurmuştur. (Müttefekun aleyh. Hadisin lafzı (3194) Buhârî'ye aittir.)

---Enes (radiyallahu anhu) ’dan rivâyetle, dedi ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Allah-u Azze ve Celle: "Kulum Bana bir karış yaklaşırsa, Ben de ona bir arşın yaklaşırım. Kulum Bana bir arşın yaklaşırsa Ben de ona bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelecek olursa ona koşarak giderim” buyurdu .” buyurmuştur. (Buhârî (7536).

---Said El-Hudri’dan ve Ebû Hüreyre (radiyallahu anhuma) ’dan rivayetle; Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “İzzet (şeref) Allah’ın izarıdır, kibriya, büyüklük de O’nun ridasıdır. (Allah-u Azze ve Celle buyurdu ki): “Her kim Benimle tartışmaya girerse ona azap ederim”buyurdu.” buyurmuştur. (Müslim: (2620).

---Cündeb (radiyallahu anhu) ’dan rivayetle Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Bir adam “Allah’a yemin olsun ki, Allah filancayı bağışlamaz” dedi. Allahu Teâlâ da (buna) şöyle cevap verdi: “Benim falanı mağfiret etmeyeceğim üzerine yemin eden kimdir? O kimseyi bağışdım ve senin amelini de boşa çıkardım.” buyurdu .” buyurmuştur. (Müslim (2621).

---Ebû Hüreyre (radiyallahu anhu) ’dan rivâyetle, dedi ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Cennetin kapıları Pazartesi ve Perşembe günü açılır ve Allah’a ortak koşan kimse hariç herkesin (günahı) bağışlanır, Bir de kendisiyle kardeşi (İslâm kardeşi) arasında dargınlık, düşmanlık olan da bağışlanıp (cennete) giremez. Nitekim onlara: “Barışıncaya dek onları bekleyin, barışıncaya dek onları bekleyin, barışıncaya dek onları bekleyin” denilir .” buyurmuştur. (Müslim (2565).

---Ebû Hüreyre (radiyallahu anhu) dan rivayetle, dedi ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : ““Allah-u Azze ve Celle buyurdu ki: “Kim Benim veli kuluma düşmanlık beslerse ona savaş açarım. Kulum Bana kendine farz kılmış olduğum amellerden daha sevimli bir amel ile yaklaşamaz. Kulum Bana nafile ibadetlerle de yaklaşmaya devam ederse; Ben de onu severim. Onu sevdiğim zaman işiten kulağı olurum, gören gözü olurum, tutan eli olurum, yürüyen ayağı olurum. Benden bir şey isterse istediğini veririm. Bana sığınacak olursa Ben de onu korurum. Mü’min kulumun canını almakta tereddüt ettiğim kadar hiçbir şeyde tereddüt etmiş değilim. O ölümü istemez iken, Ben de onun uzun yaşaması ile fena duruma düşmesini istemem.” buyurdu .” buyurmuştur. (Buhârî (6502).

---Ebû Hüreyre (radiyallahu anhu) dan rivayetle, dedi ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Allah kulunu sevdiği zaman, Cibril’e seslenir:
“Allah filanca kulunu seviyor sende onu sev” diye buyurur. Bunun üzerine Cibril de onu sever ve sema ehline:
“Şüphesiz Allah filanca kulunu seviyor, sizde onu sevin” diye seslenir. Onlarda bu sefer o kulu severler. Sonra onun için yeryüzü ehlinin (kalbine) bir saygı ifadesi konulur.” buyurmuştur. (Müttefekun aleyh. Lafız Buhârî'ye aittir (3209).


---Ebû Hüreyre (radiyallahu anhu) dan rivayetle, dedi ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Allah (celle celâlehu) buyurdular ki: “Kulum Benimle karşılaşmayı severse (isterse), ben de onunla karşılaşmayı isterim. Şayet benimle karşılaşmaktan nefret ederse (istemezse) ben de onunla karşılaşmayı istemem.” buyurdu.” buyurmuştur. (Buhârî (7504).

---Huzeyfe (radiyallahu anhu) dan rivayetle, dedi ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Sizden önce yaşamış (ümmetlerden) bir adamın ruhu ile melekler karşılaştılar. Melekler:
“Hiçbir hayır işledin mi?” diye sordular. O da:
“Hayır” dedi. Melekler:
“İyi düşün” dediler. O da:
“İnsanlara borç verirdim ve adamlarıma zor durumda kalanın vereceğini geciktirin (erteleyin), durumu iyi olanın da vereceğini güzellikle alın “derdim” diye cevap verdi. Allahu Teâlâ:
“Onu bırakın” diye buyurdu .” buyurmuştur. (Müttefekun aleyh. Hadisin lafzı Müslim'e aittir (1560).


---Ebû Hüreyre (radiyallahu anhu) dan rivayetle, dedi ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Allahu Teâlâ buyurdu ki: “Mü’min kulumun katımda mükafatı, dünya ehlinden çok sevdiklerini aldığımda, bundan dolayı sabredip sadece ecrini Allah’tan beklemesi sonucu ona karşılık olarak cenneti vermemdir .” buyurmuştur. ( Buhârî (6424).

---Enes bin Malik (radiyallahu anhu) dan rivayetle, dedi ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Allahu Teâlâ buyurdu ki: “Kulumun iki sevdiğini (gözlerini) ondan aldığımda, buna sabır gösterirse, onlara karşılık olarak Cenneti veririm” buyurdu.” buyurmuştur. (Buhârî (5653).

---Abdullah bin Mesud (radiyallahu anhu) dan rivayetle, dedi ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Hepinizden önce Ben havuzun başına gelirim. Sizden bazı kimseler benimle beraber çıkarlar sonra da bazıları benim önümden alınıverilirler. Ben:
“Ya Rabbim! Onlar benim ashabımdırlar” derim. Bana da:
“Şüphesiz senden sonra onların neler yaptıklarını sen bilmiyorsun” denilir.” buyurmuştur. (Müttefekun aleyh. Hadisin lafzı İmamı Buhârî'ye (6576) aittir.)

---Ebû Said El-Hudri (radiyallahu anhu) dan rivayetle, dedi ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Allahu Teâlâ cennet ehline:
“Ey Cennet ehli!” diye buyurur. Onlar da:
“Buyur ey Rabbimiz, emret emrine âmâdeyiz. Ey Rabbimiz?” derler. Allahu Azze ve Celle:
“Razı oldunuz mu?” diye buyurur. Onlar da:
“Niçin razı olmayalım ki, yaratıklarından kimseye vermediğin şeyleri bize verdin” derler. Allah (celle celâlehu)
“Ben size bundan daha üstün olanını vereceğim” diye buyurur. Onlar da:
“Ey Rabbimiz! Bundan daha üstünü ne olabilir ki?” diye sorarlar. Allahu Teâlâ da:
“Size rıdvânımı (rızâmı) bahşediyorum. Bundan böyle artık ebediyen size kızmam” diye buyurur .” buyurmuştur. (Müttefekun aleyh. Lafız Buhârî'ye (7518) aittir.)


---Ebû Hüreyre (radiyallahu anhu) dan rivayetle, dedi ki: Resûlullah ( sallallahu aleyhi ve sellem) : “Allahu Teâlâ: “Ben salih kullarıma hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşer kalbin hatırından geçirmediği şeyleri (ikramları) hazırladım” diye buyurdu.” buyurmuştur. (Müttefekun aleyh. Lafız Buhârî'ye (7498) aittir.)
Cevapla

“►Hadis-i Şerifeler◄” sayfasına dön