>>AH! AŞKIN ELİNDEN!..>>

Aşıklarımız ve Aşıklarımızdan ilhamlar ve ilahiler.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
sev-guzel
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 609
Kayıt: 15 Mar 2008, 02:00

>>AH! AŞKIN ELİNDEN!..>>

Mesaj gönderen sev-guzel »

Resim

Ah! Min el Aşk..

AH! AŞKIN ELİNDEN!..


BU AŞK BİZİ!..

AŞK kovaladı kaçtırdı
Âleme esrâr saçtırdı
Yedi renk çiçek açtırdı
"AL"a soktu bu aşk Bizi!

Resim

MUHAMMED envârı etti
Sinek idik "ARI" etti
Çiçekler esrârı etti
"BAL"a soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
"DOSD DAĞLARI"nı gezdirdi
DOSD'un destanın yazdırdı
Tatlı canımdan bezdirdi
"HÂL"a soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
Gâh ağlattı - gâh güldürdü
(Necm 53/43)
"BEN"liğim dörde böldürdü (Muhammed 47/15)
Ölmeden önce öldürdü (Necm 53/44)
"SAL"a soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
İmtihan için "Belâ!"ya
Ezel - Ebed - Es Selâ'ya
Göz yaşımız Kerbelâ'ya
"SEL"e soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
"BEN BAŞI"m taşlara çaldı
Yok eyledi, kendi kaldı
Yerimiz - yurdumuz aldı
"YEL"e soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
HAKK, kalbim "Heyy"ledi Dosdlar
Kafesim neyledi Dosdlar
"ET-TIRNAK" eyledi Dosdlar
"BİLE" soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
VEDÛD ALLAH özü üzre
DOSD MUHAMMED sözü üzre
EHL-İ BEYT'in közü üzre
"ÇİLE"soktu bu aşk Bizi!
.
Resim
.
ÂCZ-Ü-FAKR-Ü-ZİLLET ile
Kulluk vasfı İLLET ile
Yetmiş iki millet ile
"DİL"e soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
ÂŞIKLAR andığı olduk
Ateşte yandığı olduk
MUSA'nın Sandığı olduk
"NİL"e soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
Kim sahtekâr, kimdir sâdık?
"ÖZ KÖZÜ"müzde kaynadık
HAKK çaldı, HAKK'la oynadık
"ZİL"e soktu bu aşk Bizi!
.
Resim
.
TESLİMİYYET Tevhid Çile
İSTIKÂMET İhlâs Bile
Sırât-ı Müstakîm ile
"YOL"a soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
"FENÂ"yla "BEKA"da yittik
"BENLİK"te tükendik bittik
EHL-İ BEYT izinden gittik
"ÇÖL"e soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
"Bulut-Buhar-Su-Buz"uyla
Kurduyla - koyun - kuzuyla
"ÇOBAN BABA"nın "TUZ"uyla
"GÖL"e soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
Sahib çıktık da "CAN"ına
Bedel ödedik "HAN"ına
"ERENLERİN MEYDANI"na
"KÖLE"soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
"Kelle Gözü"müzü oydu
Gönlümüze, gözün koydu
Atlas - ipeğimiz soydu
"ÇUL"a soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
Sarhoşken, bî karar iken
Var'ı-Yok'u tarar iken
BİZ "SULTÂN"lık arar iken
"KUL"a soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
Halkı, HAK'kın kabzasında
Cümlesi "TEVHİD TASI"nda
"RESÛLULLAH RAVZASI"nda
"GÜL"e soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
"AVCI"ydık, "AV"ımız; vurdu
TEVHİD ATEŞİ kavurdu
RIZA RÜZGARI savurdu
"KÜL"e soktu bu aşk Bizi!

Resim
.
İHVÂNÎ'm heryân gezeriz
Yüreği püryân gezeriz
Garibiz üryân gezeriz
"TÜL"e soktu bu aşk Bizi!



Aşk : Arapça aslı "IŞK"tır, şiddetli ve aşırı sevgi.
Aşekâ : Sarmâşık..
Hakiki aşk : İlâhî Aşk...
Mecazî Aşk : Beşerî aşk...
Şevk : Aşırı arzu.
Kur'ân'da aşk kelimesi hub, muhabbet, meveddet kelimeleri veya türevleri olarak geçer.
Meşk : Aşkın tâlim, terbiye ve tatbikatı...

Aşk'ı bir oyun sananlar acı bir ateşle oynarlar.
Aşk, EL SAMED (celle celâluhu)'in celâl nuru olan bir ateştir :
Aşk = Celâl + Kemâl Resim Cemâl dir.
Aşk : Sınırsız sevgiyi duyuş, uyuş ve yaşayıştır.
Aşk : Cevr-i Cihân Dağı’ndaki çark-ı çile çarmıhında :
.
- İlâhe - İllâ - ALLAH çevrimidir.
.
İnsan = Lâ,
Akıl = ilâhe,
Aşk = illâ,
ALLAH (celle celâluhu) = ALLAH'tır...
Hayat Tevhidimiz...

Aşk : Tecellî Tezgâhında;
Tevhid'in "Nasrullahi ve'l-Fethû" terennümüdür…

Resim

Aşk bir çile çiçeğidir
Çile Çölün gerçeğidir
Aşkın tırtıl-kelebeği
Âşık ipek böceğidir..

21.03.08 13:14 İstnbl.


Ebû'l-Huseyin Nûri (ö :hicrî 295/milâdî 908) :
"Ben ALLAH'a âşığım, O da bana âşık" deyince dövülüp sürülmüştür.
Küfrüne, katline hükmedilmiştir.
Son anda kurtulmuştur.
Aşk - Âşık - Maşuk yerine Hub - Habib - Mahbub da kullanılmıştır.

Kuşeyrî : "Âşıklar sözlerinden dolayı kınanamaz!" demiştir.

Sêrî es-Sakâti : Bir kimse : "Ey ben olan SEN!" diyecek kadar benliğini sevdiğinde eritmedikçe muhabbeti tam ve mükemmel olamaz!" demiştir.
Aşk : Baş bağına boyun eğen ve çök denilen çöle çöken dosd devesidir.
Hallâc-ı Mansur aşkı, pervâne ve mum misâliyle anlatmıştır "Kitabü't- Tavâsin" de.
Pervânenin mum ışığını görmesine ilme'l-yakîn, yaklaşıp ısısını sinesinde hissetmesine ayne'l-yâkin, içine dalıp yanıp kül olmasını da hakka'l-yâkin olarak anlatmıştır.
İdamında elleri kesilince kanını yüzüne sürüp : "Aşk ile kılınacak iki rekât namazın abdesti âşık kanıyla alınmazsa sahih olmaz!" demiştir.
Şehîd-i Aşk'ın kanı, yer yüzüne "ALLAH (celle celâluhu)" yazmıştır...
Çile çarmıhının can kurbanlarındandır.

Resim Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'den hadis-i kudsi : "ALLAH (celle celâluhu) : "Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi istedim ve bu yüzden âlemi yarattım." buyurmuştur. (Aclunî II, 132)

Bilinmekten maksad mârifet, istemekten maksad muhabbet, muhabbetten maksad ise AŞK'tır.
Tüm sevgilerin, muhabbetlerin ilk ve hakiki kaynağı HAKK (celle celâluhu) dur.

Resim

Biliyorsunuz ki biz bu yola;
"İnsan - Akıl - Aşk (nakl ve Resûlullah (sav)) ve ALLAH (celle celâluhu)" denklemini açıklamak ve anladığımız kadar anlatmak üzere çıktık…

Dört bilinmiyenli dördüncü dereceden tevhid denklemini çözmeye azmimiz, gerisini ise RABB'ımız (celle celâluhu)'ya tevekkülümüz vardı...
Bu iş ise yüce ve sarp bir dağa tırmanmaya benzer.
Hasan Dağı'nı bilirsiniz Aksaray'da, 3268 m. deniz seviyesinden yüksekte zirvesi.
Hasan Dağı'nın 2000 m. kotta (yükseklik) yaylalarımız vardır hâlen, geçen sene yıllar sonra gidip hasret giderdim.
Çocukken ve genç iken giderdim.
Güneş o kadar erken doğardı ki gece yarısı sabah namazını kılabilirsiniz...
13, 33 ve 58 yaşlarımda üç sefer zirvesine tırmandım.
Bizzât bilirim dağa tırmanmanın ne olduğunu...
Dağın eteğinde herşey yerli yerinde ve boldur.
Şehirler, kasabalar, köyler ve binlerce insan...
Doğduğum Karaviran köyünden yaylaya çıkarken belli bir yere kadar traktör v.s. ile gidilir.
Sonra at ve eşeklere yüklenir, yol dağa sarar...

Hasan Dağından Bir Aşk Masalı :

Meşe ormanları arasından Yûsufcuk ve Dudu kuşlarının birbirine tiz sesleriyle cevâb verişleriyle çınlar...
Güngörmüş kocalardan birisi anlatmıştı :
Yûsuf adında bir çoban, ağanın kızı Dudu'ya âşık olmuş...
Ağa kızı, ağaya yaraşır ya...
Öyle olduğundan Dudu kızı, bir ağa oğluna vermişler...
Gerdek gecesi, Yûsuf çoban : "Ey Dağların, meşe ormanlarının, herşeyin, herkesin, benim ve Dudu'mun da RABB'ısı olan ALLAH'ım beni bir kuş eyle ki kıyâmete kadar : "Dudi! Dûdi! Dûdi! (Tûti)" diye öteyim!" diye dua etmiş...
RABB'ı Tealâ Yûsuf'u kuş eylemiş keremiyle...
Yûsuf çoban kuş olunca uçmuş gitmiş.
Dudu kızın kapısındaki dut ağacına konmuş : "Dûti! Dûti!" diye bir müddet ötmüş sonra da ormanda kaybolmuş.
Dudu kız işin aslını anlamış ve allı duvağıyla o da aynı duayı etmiş...
RABB'ı Tealâ Dudu kızı da kuş eylemiş...
Kuş olan Dudu kız ise : "Yûsufçuk! Yûsufçuk!" diye çıkmış aramaya...
Ne zaman yolum oralara düşse her seferinde ormanın derinliklerinden "Dudî! Dudî..." diye inleyen Yûsufçuk Kuşu ile,
"Yûsufçuk! Yûsufçuuuk!" diye yanıtlayan Tûtî Kuşunun bitmeyen hasretine ağlarım!..

Sonra orman biter, dik yamaçlarda kepentler (1 m.lik yükseklikler) atlanır ve obalara çıkılır.
Orada basit taşlardan yapılan oba evleri derme çatma olurdu eskiden. Şimdi ise çadırlar var.
Koyun, kuzu ve yoz sürüleri de geldi mi; keyfine, deme gitsin...
İçimdeki hiç dinmeyen kaval sesi, oradan kalmadır...
Geceleri genç kızların ve gelinlerin yanan ateş ışığındaki kaşık sesleri, yanık ve içli türküleri ve köpek havlamaları özel ve güzel anılarımdır...

Hasan Dağı'nın zirvesine çıkacak olanlar fazla eşyâ alamazlar.
Biraz su, biraz yiyecek ve bir sopa...
Pek çok insanla yola çıkılır...
Ne varki esas zirveye sarınca, dış basınç (atmosfer basıncı) düştükçe düşer, iç basınç artar.
Kimisinin ağzından burnundan kan fışkırır yolda kalır.
Güneş o kadar şiddetli yakar ki bir günde yüzü kavurur ve kavlatır.
Su, yamaçlarda yoktur...
Yükle çıkmak zordur.
Bir kilo on kilo gibi ağır gelir.
Ter su gibi akar ve su matarası tez biter...
Elini attığın yer eline gelir ve kayarsın...
Diziyin kepeği kesilir ve anandan emdiğin burnundan gelir...
Birlikte yola çıktığın insanların çoğu geri döner...
İlk çıktığımda orta okulda idim.
Rahmetli Tıkır Dedem ve benle beraber beş kişi çıktık zirveye...
Dedemin sayesinde çıktım...
Hasan Dağı yanardağdır.
Tepesinde küçük ve derin bir krater gölü vardır.
Karla dolu idi...

Aşk Dağına ise, ancak sadakat, samimiyyet, sabır sahibi usta dağcılar rehberliğinde sadece çileyle çıkılır..
Gerisi boş laftır..

AŞK için neler söylenmiş, yazılmış ve yaşanmış neler!..

"Âşık Yûnus mâşukuna vuslat bulunca mest olur!"
Diyen Yûnus Emre,
.

"Gâh çıkarem gök yüzüne seyrederem âlemi
Gâh inerem yeryüzüne seyreder âlem beni"

Dedi diye derisini yüzdüren Nesimî,

Leylâ-û-Mecnun'un Fuzûli'si...
Sayısız âşıklar kervânı...
Şiirde, şarkıda, şe'ende, şuhûdda aşk...
Aşk ; anlatılamayan yaşanılınca anlaşılan bir oluştur...
Duyuş olanı mecâzî, oluş olanı hakikidir.
Âşıklar, Aşkın şerefiyle şâhidlerdir.

İlâhî aşk : Tevhidî bir tutku, Belâ' Bazarındaki rızadır.
Aşk : ALLAH boyasıyla boyanmak için çile çöllerindeki Muhammedî seyr-ü-sülûk sırrıdır.

Resim "ALLAH'ın rengiyle boyandık. ALLAH'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz" (Bakara 2/138)
Beyânıyla uyananlar ve boyananlar.

Aşk : Muhammedî Makam-ı Mahmud meziyetine haiz oluştur.
Aşk : Sevgi ve fazîlet frekansını Muhammedî kılıştır.
Aşk : Zerrelerdeki zuhûrat zevkini meşktir.
Aşk :Parmak izi gibi zâtîdir.
Aşk : Dâirenin adıdır. Çaplar değişik de olsa 360º olduğunu anlayıştır.
Aşk : Çapı sıfır olan Akdes Noktasındaki sırr-ı sıfır serüvenidir.
Aşk : "ASL"a duyulan sonsuz arzu ve sızısıdır.
Aşk : Gönüldeki gölgesizlik güzelliğidir
Aşk : "AN"ın "ZAMAN" oluş şe'eni neş'esini yaşayıştır.
Aşk : Yedi cehennemin pişirdiği sekiz cennet aşıdır.
Aşk : "HEP"in nişansız "HİÇ"e İlâhî ve fıtrî iltifatıdır.
Aşk : Tevhid tavafında, dönendeki niyâz döngüsü ve dönülendeki naz dengesidir.
Aşk : Çekirdeğin çevresindekilerin çilesidir.
Aşk : Arzuyla alış-veriş ve rızayla gidiş-geliştir.


** KUL İHVANİ **
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

AŞKımız CEMÂL
CEMÂLimiz NUR
NURUMuz AYN olsun
İnşâALLAH!...
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

AŞKı duyan bir kuyu

Uyarır bin kuyuyu

Şeker şerbet bal keser

Binbir kuyunun suyu...


(KUL İHVANİ)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

AŞKın GERÇEĞi değildir bildiğimiz!!!!
Ama;
AŞKın ateşidir yandığımız!!!!+!!
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

Resim


4 kelebek ateş görmüş, nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istemişler.

Birinci kelebek ateşe biraz yaklaşmış, üzerinin aydınlandığını görmüş.
Arkadaşlarının yanına gelmiş ve:
“Bu ateş aydınlatıcı bir şey!” demiş.

İkinci kelebek bununla yetinmeyip daha fazla şey öğrenmek istemiş.
Biraz daha yaklaşmış ve ısındığını hissetmiş; Demiş ki:
”Aynı zamanda bu, ateş ısıtıcı bir şey!”

Üçüncü kelebek bununla da yetinmemiş, Biraz daha, biraz daha yaklaşmış.
Bir anda ateşin kanatlarını yaladığını hissetmiş ve yanmış kanatlarıyla geri dönüp şöyle demiş:
“Ve bu ateş yakıcı bir şey!”

Sonuncu kelebek daha da çok şey öğrenmek istiyormuş.
Biraz yaklaşmış, aydınlandığını görmüş.
Biraz yaklaşmış, ısındığını hissetmiş.
Biraz daha yaklaşmış, ateş kanatlarını kavurmuş.
Ve biraz daha yaklaştıktan sonra tamamen yanan kelebek “HUUU” diye ortadan kayboluvermiş.
Ateşin gerçekten ne olduğunu belki bir tek o öğrenmiş ama geri dönüp söyleyememiş.

Çünkü o kaybolmuş ateş içinde ve bir şeyi, ancak içinde kaybolan bilebilirmiş!
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

Ey Yüce Allah"ım!


Bir aşk ver ki bana hiç yaşanmamış olsun

Bir aşk ver ki Sana durmaksızın koştursun

Bir aşk ver ki bana samimi muhabbet oluştursun

Bir aşk ver ki Sana aşkla şuurla çoştursun

Bir aşk ver ki bana hep tevekkül ile andırsın

Bir aşk ver ki Sana gönlüm alev alev yansın

Bir aşk ver ki bana rızanı tam kazandırsın

Bir aşk ver ki Sana hamdü sena ile yaşatsın

Bir aşk ver ki bana nur Cemalullahına ulaştırsın

Bir aşk ver ki Sana çok ama çok yaklaştırsın


AMİN YA MUİN (CC)

Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim
Aşk Duası



Rabbim
Bir insan koy kalbime
Ama o insan senin de
sevdiğin olsun

Ve bana öyle bir insan sevdir ki
O insanın kalbi Seninle sevişen bir mabed olsun.
Beni öyle bir insanla buluştur ki benden önce
Onunla buluşmuş olan sen olasın

Onunla el ele tutustuğumuzda
İkimizin üzerinde Senin elin olsun

Resim
Bana öyle gözler göster ki
Ben o gözlerden sana bakayım

Bana öyle bir sevgili ver ki
O gözler cennete acılan iki pencere olsun

Onunla öyle bir yolda yürüyelim ki
Kılavuzumuz sen olasın ey Rabbim

Öyle bir sevgili verki bana
Ona sarıldığımda kainat bize baksın
Birbirine sarılsın

Sevgimiz kurtla kuzuları barıştırsın
Bize bakıp şeytan Adem'e secde etsin
Günah sevap uğruna kendini feda etsin
Ölüler birer birer uyansın sevgimizle

Bize öyle bir sevgili ver ki Rabbim!
Sevgimizde Muhammed sevilsin

Resim
Öyle sevelimki birbirimizi
Hz. Hatice göklerden bize seslensin
Ve desin ki

"Bak ya Muhammed bak Şu sevgililere onlar bizde... bizde onlardayız.

Bak Aşkımız birkez daha yaşanıyor yer yüzünde..
Allah Aşkımızı öyle cok seviyorki binlerce insana yaşatıyor


Resim
Resim
Ya Rabbi buldum ben aşkımı

Menzildeki Şeydaya aşık oldum ya rabbi

Aşkımızı mahşere kadar sürdür Ya Rabbi

Bu Duaya amin diyen kardeşlerimizede

Aşkına tez zamanda kavuştur Ya Rabbi



Amin Amin Amin Ya Erhamerrahimin..

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

Resim

Sûz-i dilden bî-haberdir sanmayın cânâneyi
Mum gibi arzû eder o şûle-i sûzâneyi
Aşk odu evvel düşer âşıka sonra mâşuka
Şem'i gör ki yanmadan yandırmadı pervâneyi


Bir çoğalmadan ibarettir aşk, bir coşmadan, kabarmadan, büyümeden ibarettir. Devamlı artmayan bir duygunun aşk olması ne mümkün?

Sözün var olduğu günden beri, en fazla sarf edildiği alan aşktır. Aşk üzerine söylenmiş sözlerin sınırı yoktur. Belki söylenmemiş söz de yoktur; ama her dönemde başka türlü söylenmekten dolayı çoğalan söz vardır. Söz nötr bir varlıktır, üst derecesi kelam, alt derecesi laftır. Sözün kelam derecesinde konusu aşktır. Söze en güzel manayı aşk verir. Bütün boyutlarıyla sözü aşkla söylediğiniz zaman sözün güzelliğini hissedersiniz. Bir cümleyi aşkla yazın; görün cümle ne kadar güzelleşir. Usulen yazılan cümleden muhatabın alacağı pek bir şey yoktur.

Hayatın aşktan yoksun olduğu hiçbir zaman gösterilemez ki. Bitkinin hayatı olsun, insanın hayatı olsun, dünyanın hayatı olsun, bütün hayatların her kademede aşka ihtiyaçları vardır.

Aşkla bakmak; yürekle bakmak demektir. Göz sadece bir fonksiyonu yürütür; ama fonksiyonun içini dolduran, onu sanata dönüştüren gönüldür. Biz gözümüzle bakarız; ama gören gönüldür. Gönlümüzde aşk varsa, gözün gördüğü güzeldir.

“Yalnızca bir türlü aşk vardır; ama görüntüleri binlerce türlüdür” der bir bilge. Üç çeşidini söyleyelim:
Aşk beşeridir; şakayla başlar, sorumluluk getirir. Gözden girer, gönülde yaşar. Surete meyledenler ziyandadır.
Aşk platoniktir; sohbetle başlar, zahmet getirir. Zihinden girer, gönülde yaşar. Siretini süslemeyenler yol şaşırır.
Aşk İlahidir; imanla başlar, vahdete götürür. Gönülde doğar, gönülde yaşar. Sırrı saklamayanlar, başını verir.


-alıntı-
Resim
Kullanıcı avatarı
sev-guzel
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 609
Kayıt: 15 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen sev-guzel »

Aşk, Allah-u Tealâ’nın “Bilinmeyi istedim kâinatı yarattım” buyurduğu noktada başlar. Ve oradan bir ırmak gibi birdenbire coşkuyla akar, binlerce yola ayrılır, binlerce ırmak oluşur. Bir baştan binlerce baş oluşur. Onun için bir türlü aşk vardır. Varlığımızı sürdürdüğümüz medeniyet birikiminin içinde aşkın bütün çeşitleri mevcut. Bugün dahi mevcut, biz hangi boyutunda yaşıyorsak aşkın, o türlüsünü tadıyoruz demektir.

Beşeri aşkın (mecazi aşkın) İlahi aşka dönüşmesi tabii bir seyir. Pek çok mutasavvıf İlahi aşk için beşeri aşkı ilk basamak olarak görür. Çünkü Allah güzeldir, güzelliği sever. Mevcudattaki o İlahi kudretin eserine bakarak ancak bir izden asıla gidebilir, görüntüden orijinale geçebilir manasında beşeri aşkı ilk basamak olarak görmüşlerdir ve atlamışlardır oradan.

İşte; Leyla ile Mecnun. Leyla’nın bir beşer olarak aşkını Kays’ın biriktirmesi… Kays içinde büyüyen o aşkla ileride bir eşikten atlayarak Leyla ile bütünleştirmesi… Buradan da ileri giderek başka boyutlara yol alması… Artık o Hallacın “enel hak” dediği noktadır, o Nesimi’nin cübbemin altında “Allah’tan gayrisi yoktur” dediği noktadır. Gerek baş verirsiniz gerek derinizi yüzerler. Sırları ifşa etmek noktasında aşk biter.

(ALINTI)
Resim
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Resim

Âh... Tek hece...

Bütün Lisanlarda aynı olan mana...
Bir elif ardından bir he...
Allah adının ilk ve son harfi... Elif ve he ile yanmış aşk...

Zora tahammülü güzel bulanlara değil; güzele tahammülü zor bulanlara yazgılıdır âh...

Güneşi izleyen bulut, gizleyebilir mi hiç varlığını güneşin; acıyı saklayan tebessüm, ya saklayabilir mi hiç vücudunu acının?

Dokunulunca en ince teline içindeki sızının, bülbül durabilir mi şeydalanmadan ta mahşer olunca?...

Her nereye bakarsa gördüğü âhtır aşkın; âh elinden niyaz için mescide girse dahi...

Minaresi elif, kubbesi he dir çünkü camilerin...
Ve hala elifin bağrı şerha şerha kan ve hala iki gözü iki çeşme he nin...

Erbab-ı aşka pîşe heman her gün âh imiş
Her bir nefes ki âh ile geçmez, günah imiş...

Ve sözün düğümü; Âh mine-l aşk!...

İskender PALA
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
sev-guzel
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 609
Kayıt: 15 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen sev-guzel »

AŞK ve ÂŞIK


AŞK söz değil, AŞK sır duyu
AŞK'sız ömür bir kör kuyu
Sızar iner sinem suyu
Gözlerimin pınarına...

Resim

Bizi de ÂŞIK 'tan sayıp
Bunca kusur bunca ayıp
AŞK suçundan yargılayıp
Çeksinler çile dârına

Resim

Bülbül-ü biçârem gülsüz
Gâh deli, gâh velî tülsüz
Ateşsiz, dumansız, külsüz
Yanmışam AŞKın nârına...

Resim

ÂŞIK ömrün AŞKla bezer
CANAN için CAN'ın ezer
SIR SAHRASI'n sıfır gezer
"VAR"ını verir "YÂR"ına...

Resim

KUL İHVÂNÎ git işine
AŞK değer kırar dişine
Meczublar düşer peşine
Ah-ü-feryâd-ü-zârına

(KUL İHVÂNÎ)
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »


...
"Üzme-Üzülme" sen, "Sev-Sevil" ÂŞIK
Sana senden yakîn DOST, eğil ÂŞIK
Seven Sevilendir EL değil ÂŞIK
"YÂR"inden gayrısın kasdı bulunmaz!

...
-Kul İhvani-
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim
Ey Aşk

Ey Yakup’u Yakup yapan aşk

Beni de divane yap

Sınanma bıçağını vur boynuma

Hüznümü kan eyle canıma



Ey,aşk!

Oldur beni

Ölmeden öldür beni



Yusuflar geçir içimden

Kuyularla beraber

Çöllerde kavur beni

Yanmaya yandır beni



Ötelerde bir ben var

Benlerde nice canlar

Bilebilsem ben beni

Bulabilsem kendimi



Ey,aşk!

Bildir beni

Bilmeye döndür beni..

alıntı..
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »


"Ey aşık! Aşıkların hayatı ölümde'dir.
Gönlü gönül vermeden başka bir suretle bulamazsın.
Ölum gününde ulu bir bey olmak için
ecel vaktine kadar iyi tohumlar ekmek gerek.
Bu alem oyun yeridir,ölum'de gece.
Geri döner gidersin;fakat kese bomboş,sen de yorgun argın!
Onlar yaşarsa Allah icin yaşar,mal,mülk ve hazine için değil...
Ölürse Allah için olur,korkudan hastalıktan değil!
Tatlı yaşayan,sonunda acı olur;
ten kaydında olan canını kurtaramaz."

Hz. MEVLANA
Resim
Kullanıcı avatarı
sdemir
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 487
Kayıt: 24 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen sdemir »

Resim
/Biz aşkı unuttuk Allah’ım
Hatırlatasın diyedir bu yakarış/


Önce İbrahim’e öğrettin aşkı. Hiçbir öğretinin ve hiçbir numunenin olmadığı yalın bir zaman diliminde başladı hayata İbrahim. Tüm yakınları ve tüm gördükleri, görmediklerini inkâr eder haldeydi. Ama sen bırakmadın onu. Aşkı verdiğine aşkı yazgı kılmıştın çünkü. Vedûd bir ihsan ile yıldızları astın İbrahim’in göğüne. Zemheri akşamlarının alazında gözlerinin kıblesine bir avuç dua sürdün. O duaydı İbrahim’i yıldızlara mahfuz eyleyen. O yıldızlardı İbrahim’e güneşi gösteren. Güneş ki İsmail’in boynuna bilenmiş bıçağın üstündeki ağlayış.

Ey İsmail’i İbrahim’in aşkına kanıt eyleyen Rabbim. İbrahim ateşleri suya çevirirken biz serin sularda yanıyoruz. Ama biz seni unutsak ta sen bizi unutmazsın biliyorum. Bize de ateşleri güle çevirecek bir muştu ver, ey gök kuşlarının kanatlarına umut haleleri dokuyan Rabbim. Ver ki yeryüzüne adını fısıldayan güller yetişsin üzerimizde.

Ey karıncanın göğsüne aşkı mimleyen Allah’ım!

Yusuf’u gölge kıl güneşimize. Gömleğimizdeki kan lekeleri onun sevdasıyla dokunsun. Züleyha’nın yağmurları andıran güzelliğine karşı bize Yusufluk ver. Yalancı güneşlerin yaldızlarıyla aydınlanırken çağ, bizleri aşkın zindanında karanlığa mahkum et. En güzel rüyaları karanlığa en çok alışan gözlere nasip edersin biliyorum. Düştüğümüz bu kuyunun sonu yok Rabbim. Bize Yusuf’un ceylan karası gözlerinden damıttığın kavli rüyaları bahşet.

Yakup eyle bize geceyi Rabbim. Sabrın ve inancın kesiştiği izdüşümde bize teslimiyetin esrarını ver. Acıdan kör olmuş bir çift göz ile aşkın sonsuz diyarını gözlemeyi nasip et. Kalbimize nisyan ile gömdüğümüz sırları ifşa et Rabbim. Gizli bir aşk koy gönlümüzün çerağına. Ki hazineler gizli olduğu için değerlidir biliyorum. Bize öyle bir Yakupluk verki; bir Yusuf için binlerce gözümüzü sabrın ateşiyle milleyelim.

Bizleri sonsuz merhametinle cezalandır Rabbim.Biz ki bir Mim esrarında uyandık Nûn’a. Tüm harflerin ortasında üç harfin kudsiyetine iman ettik. Ve tüm süruriyetimizle “ah minel aşk” dedik. Aşkı mukadder eyle kalbimize ey Aşkın Sahibi.

Etrafımıza örülen tel örgülere karşı bize direnecek güç ver. Kınayanların karşısında Musa’nın âsâsı eyle kalbimizi. Tüm görkemli ihtişamların ve tüm işkencelerin arasında hepsine karşı koyabilecek bir inanç ver. Haykırmamıza ve bağırmamıza izin verme Rabbim. Meryem’e nasip ettiğin suskunluk ile beze sesimizin ehrâmını.

Ve Muhammed. Aşkı var eylediğin güzellik aynası. Yetim bir ağacın yapraklarında ışıldayan nur halelerinin adı. Muhammed.

Bize O’nun güzelliğinden sıçrayan tüm zerrecikleri nasip et Allah’ım. O ki aşksızlıktan taş kesilmiş bir şehrin taşlarına bile aşkı öğretti. Bilal’in göğsündeki kayadan dökülen gözyaşlarına şahidiz Yarabbi. Taif’li çocukların küçücük ellerinden fırlayan taşların hüznüne şahidiz Yarabbi. Şahidiz aşka ve aşkın imanına.

Bize Peygamber’in ayak izlerinden derlenen gül kokularını nasip et. O’nun muhlis yüzündeki esrarı çiz gözlerimize. Biz aşkı unuttuk Allah’ım. Bize sevmeyi öğret. Tüm kainatı temizleyen bir rahmet yağmuru gibi. Tüm yağmurları ellerindeki duaya râm eyleyen Hak aşıkları gibi. Bize aşkı öğret Allah’ım.


İbrahim Saki
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sdemirimza.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
sdemir
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 487
Kayıt: 24 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen sdemir »

İlahi Aşk...

MS 1058-1111 tarihleri arasında Horasan'da yaşayan İmam Gazali'nin 200 civarında eseri bulunmaktadır. Mükasefet-ü'l Kulüb (Kalplerin Keşfi) en önemli eserlerinden biridir. Kalplerin Keşfi konu itibariyle Tasavvufi bir eserdir. Tasavvuf, kalp ile ilgilenen bir ilimdir. Cenab-ı Hakk’ın her gün ziyaret ettiği kalp, kuşkusuz temiz olmaya layıktır. Çünkü bu kulun Rabb’ine karşı edeb kuralıdır. Kalplerin Keşfi adlı eserinde İmam Gazali ayet ve hadislere uygun tarzda Tasavvufu işlemiştir.

Aşk konusunda İmam Gazali'nin görüşleri

"Sevgi" canlı varlığın, haz veren bir nesneye karşı eğilimli olmasıdır. Söz konusu eğilimin güçlenmesi haline aşk denir.

Aşk duygusu, aşığın sevgilisine kul olması ve sahip olduğu her şeyi uğrunda feda etmesine yol açacağı bir dereceye varabilir.

Züleyha'nın Hz. Yusuf'a karşı duyduğu aşkın ne dereceye vardığına bir baksanıza! Kadının bütün servet ve güzelliği bu uğurda gitmiş. Yetmiş deve yükü mücevher ve gerdanlığının var olduğu söylenir, hepsini Hz. Yusuf'un aşkı uğruna harcamış. "Bugün Hz. Yusuf'u gördüm" diyen herkese, eline geçeni zengin edecek değerde bir mücevher vere vere elinde hiçbir şey kalmamış.

Aşırı aşkından dolayı diğer her şey aklından çıktığı için karşılaştığı her şeyi "Yusuf" diye çağırır olmuş, o kadar ki, başını göğe kaldırdığı zaman Hz. Yusuf'un adını yıldızların üzerinde yazılı görürmüş.

Rivayete göre, Züleyha iman edip Hz. Yusuf onunla evlendikten sonra eski aşığı ve yeni kocasından ayrı yasamaya yönelerek kendisini ibadete vermiş, varlığını tamamen Allah'a adamış.

Nihayet bir gün, Hz. Yusuf'a demiş ki, "ben sana Allah'ı tanımadan önce aşık olmuştum, fakat O' nu tanıyınca kendisine karşı duyduğum muhabbet, diğer her şeyin sevgisini gönlümden giderdi. O' nun sevgisine bedel istemiyorum."

Leyla ile Mecnun' un aşk hikayesini herkes duymuştur. Mecnun'a "adın ne?" diye sorarlar, "Leyla" diye cevap verir. Bir gün yine Mecnun’a "Leyla ölmedi mi " derler. "Hayır, Leyla kalbimde yaşıyor ölmedi, Leyla benim" diye karşılık verir.

Yine bir gün Mecnun, Leyla’nın evi önüne gider ve gözlerini gök yüzüne diker. Ona "ey Mecnun, gökyüzüne değil, Leyla’nın odasının duvarına bak, belki onu görürsün" derler. O böyle diyenlere "gölgesi Leyla'nın evine düşen yıldız bana yeter" diye karşılık verir.

Anlatıldığına göre, Hallac-ı Mansur'u seksen gün hapsetmişler, İmam-i Şibli, bir gün ziyaretine gitmiş ve "ey Mansur, Muhabbet nedir" diye sormuş. Mansur "bu soruyu bana bugün değil, yarın sor" demiş. Ertesi gün olunca Mansur'u zindandan çıkarırlar ve üzerinde boynunu vurmak üzere yere yaygı yayarlar, bu sırada İmam-i Şibli çıkagelerek karşısında dikilir. Bu anda Mansur ona seslenir, "ey Şibli! Sevginin başı yangın, sonu ise ölümdür."

Hallac-ı Mansur'un nazarında Allah'tan başka her şeyin batıl olduğuna kesin kanaat gelince ve yalnız Allah'ın hak olduğunu bilince, Hak isminin onun kendi adı olduğunu unutmuş ve “sen kimsin?” sorusuna muhatap olunca "ben Hakk’ım" diye cevap vermiştir.

Elbette ki Tasavvufi anlamda, aşık kul; sevgili, âlemlerin Rabbi olan Allah'tır. Aşk, bu hikayelerde de okuduğumuz gibi mecazi aşkla başlayarak yol alan ve Allah'a ulaştıran İlahi Aşk'tır.

-İmam Gazali-
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sdemirimza.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
sev-guzel
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 609
Kayıt: 15 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen sev-guzel »

AŞKLA…

Ağlama Ben bunca güldüm diyerek
Benlik Batağına daldım diyerek
Buz dağları gibi kaldım diyerek
Erirsin - erirsin - erirsin Aşkla…

*

Üzüp – Üzülmeye, Sevip – Sevile
Fâili tanıya fiili bile
Gökte uçan – yerde sürünen ile
Yürürsün - yürürsün - yürürsün Aşkla…

*

Hele bir uyanıp kendine gel de
Sende yersiz-yurtsuz uçarsın yelde
Başsız-ayaksızsın sahile selde
Sürürsün - sürürsün - sürürsün Aşkla…

*

Meğer Mevlâm üryan… Görünen gerçek
Ben miyim Cihanda gözü bağlı tek
Tohumun doğurur çatlayan çiçek
Çürürsün - çürürsün - çürürsün Aşkla…

*

Dışta katı kabuk içte özü var
Er Rahmân – Er Rahîm va’di sözü var
Sende senden sana bakan gözü var
Görürsün - görürsün - görürsün Aşkla…

*

Kimler mülkü sandı bu Aşk Hanı’nı
Kimi şâhid oldu döktü kanını
Şunu bunu bırak. Tatlı canını
Verirsin verirsin verirsin Aşkla…

*
kendi ateşinde yârinle pişti
Tûva Vâdisinde Tûr dağın aştı
İhvâni’m Muhammed Yoluna düştü
Varırsın varırsın varırsın Aşkla…


KUL İHVANİ
14.11.1995 15:17




Fâil : İşi yapan. Fiili işleyen. * Gr: Masdarın mânasını meydana getirene denir.

Fiil : (Fi'l) Müessirin te'siri. Amel, iş. *Gr: Hâdiseye veya zamana delâlet eden kelime.

Üryan :çıplak.

Va’d : Söz verme. Söz verilen şey. Bir kimsenin yapacağına veya yapmayacağına dâir söz vermiş olduğu husus. Bir şeyi yapmak veya bir şey için söz vermek va'ddır.
Resim
Kullanıcı avatarı
ayyildiz
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 710
Kayıt: 17 Ağu 2009, 02:00

Mesaj gönderen ayyildiz »

*** Aşk yolu çetindir ***
Aşk bilsen pek de acı, al biber misali
Aşk başların gül tacı, saf güher misali,*
Aşk çok canlar yakıcı, toy biçer misali,,*
Aşk sunar bal ilacı, gül içer misali.*

Aşık yüzü güler mi, bağrı hep yanıktır,*
Aşık dostu üzer mi, sağrı hep sadıktır,*
Aşık gözler süzer mi, çağrı hep nâtıktır,*
Aşık kalbi büzer mi, ağrı hep katıktır.*
***
Aşık bi vefa dilber, her güzel geçici,*
Aşık Bakiye gönül ver, vefa var seçici,*
Aşık ömür fani, ecel can biçici,*
Aşık mevt şerbeti, her bir fert içici.*
***
Aşk derler gül muhabbet, bülbül zül çilesi,*
Aşk ten zevkinden aşkın, ağlar öz didesi,*
Aşk meyiyle sarhoşuz, içtik Hak badesi,*
Aşk her şeyde Nur görmek, kul Rabbin kölesi.*
***
Aşk kalp pasını siler, göz Cemal seyreder,*
Aşk ne meşktir, ne şehvet, aşksız can derbeder,*
Aşk yaratandan lütuf, saf gönül hisseder,*
Aşk Rahmet tecellisi, aşık ruh zikreder.*
***
Aşk baş döndüren sema, zerre, şems semazen,*
Aşk muhabbet zinciri, kim tutar endazen,*
Aşk tesadüfi sanma, çok şaşırtır bazen,*
Aşk vurgunu tufan der, cahil der yelpazen.*
***
Aşk bir güneş çarpması, göz, gönül kamaşır,*
Aşk sır dolu muamma, ruhlar nasıl tanışır,*
Aşk cazibe merkezi, can, canan karışır,*
Aşk düşmanlık bitirir, kırk yaban barışır.*
***
Aşık Uslu pek şaşkın, aşk yolu çetindir,*
Aşk deryası pek derin, aşık can metindir,*
Aşk ateşte yürümek her bela setindir,*
Aşk madde üstü mana, er sanır etindir.*
***
Âşık Uslu Niksarî (Zübeyir Güngör Uslu)
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Mesaj gönderen meryemnur »


Resim


Aşıkların gamı, şenliği hep O'dur.
Kan, ücreti, hizmeti yine O'dur.
Şayed bakılırsa maşukun gayrine,
Kalmaz artık aşk, sevda sözü de boşdur.
Aşk bir güneşdir, bakan gayra bakamaz,
Aşıkı tüm yakmak maşukun yoludur.


Hace Ubeydullah Ahrar
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Mesaj gönderen gullale »

Resim


Adlar değişir, sîmâlar değişir, sayılar değişir, değişmez İÇimdeki...
YÂRim tek sevdamsın, üleşeli SENi ÂLEM ile, gülmez ÖZümdeki...

Gayrıyla eyleşip söyleşirsin, ne çâre Ahh! duyulmaz mı DİLimdeki...
İnlerim her nefes hasretinle, yanar CANım, bilmez mi SÎNemdeki...
Resim
Cevapla

“►Aşıklar◄” sayfasına dön