SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Konu başlıkları sadece Kul İhvani'ye aittir.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12888
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta;
=>YALAN<=>SIDk..
=>HARAM<=>HeLÂL..
=>HALka ZULÜM<=>HALka YARDıM..



KİMi ŞUcu==->KİMi BUcu,
OKLaRı=>SeBeB-SONUcu,
ALKIşLıYOR=>ATTıRıYOR,
=>ATANa->GİRiYOR UCu!.

HAKk DERsen TAŞa TUTANLaR,
=====>İNSÂNLığı UNUTANLaR,
====->ELİne GEÇEN=>DEVE’yi,
=->HAMUDuyLa BiR YUTANLaR!.


ZEVK 10.318

Şu SİYÂSEt PAZARI’nda=->YALAN-HARAM KIÇç ATıYOR,
SÜT’e=>SİRke DÖKeR GiBi==>HAYAta=->HİLe KATıYOR,
LÂFı ALLıYOR->PULLuYOR==>SAHte PARA’yLa SATıYOR,
=>ARA-SIRA GAZ VERiYOR=>SONRa YAN GELip YATıYOR!.


18.04.2022.. 18:19
brsbrsm...tktktrstkkmzd17RMZN-seyranımımızzz..


BIKtık BİZ==->PiS SİYÂSEtten,
ELin ÇEKksinLer=>MİLLetten,
ALLAHu zü’L-CELÂL KORusun,
=>Bu MİLLeti==>Bu ZİLLetten!.

AĞZı BOZuKk LAFAZANLaR,
HALkına->KUYU KAZANLaR,
MİLLet AÇken==>YİYip-İÇip,
AZDIKkça=->YiNE AZANLaR!.

DİNi<=>DONu=>UÇURuYOR,
OKk ATıP KENdi->VURuYOR,
==->YİĞİt GiBi KONUŞuYOR,
=->FİTNE TUZAğı KURuYOR!.

HeR PARtinin=>YANDAŞı VaR,
KAN KARDEşi=>CANDAŞı VaR,
->YALAN-HARAM ALKIŞLıYOR,
=->UYUŞmuş VATANDAŞı VaR!.

BİLmek=->KULLuk PAHAsı’nı,
====>ÜMMEtLiğin DAHAsı’nı,
BİZ->EZELden NÛŞş EYyLedik,
HASBî HİZMEt’in==>“HA”sını!.

KUL İHVÂNİ’m=>Şu İŞ’e BAKk,
=>SİYÂSEt’in NEREsi==->HAKk,
=>HAKk’ın KULU’na YAKIŞmaz,
=>KULLaRı-nın KUL’u OLMAKk!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12888
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

=>ÂŞIKk SEFîL İHVÂNi,
=>İYİ BAK!ın GÖZüme!.
RABB BÂKi KULu FÂNi,
KULak VERin SÖZüme!.


ZEVK 10.443

İNSÂN=>“bEN”liğin UNUtuR=>“bEN”deki>“BEN”i BİLince,
===>“ÖZün ÖTESİ”ni=>GÖRüR===>AKıL AYNASI’n SİLince,
HeR ŞEYy’i YARATAN==>ALLAH,
BiR ŞEYy DEĞiLdir=>ZÂTULLAH,
=>RABBısı’yLa=>BAŞ BAŞadır=>CÂN’ı HULKUMa GELLince!.


07.08.2022.. 17
brsbrsm...tktktrstekkmdcân-cânâncemimizzz..


celle celâlihu..

Resim
=>RABBısı’yLa=>BAŞ BAŞadır,
=>CÂN’ı HULKUMa GELLince!.:



فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ أُوْلَئِكَ يَنَالُهُمْ نَصِيبُهُم مِّنَ الْكِتَابِ حَتَّى إِذَا جَاءتْهُمْ رُسُلُنَا يَتَوَفَّوْنَهُمْ قَالُواْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَدْعُونَ مِن دُونِ اللّهِ قَالُواْ ضَلُّواْ عَنَّا وَشَهِدُواْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَنَّهُمْ كَانُواْ كَافِرِينَ
“Fe men azlemu mimmenifterâ alallahi keziben ev kezzebe bi âyâtih (âyâtihi) ulâike yenâluhum nasîbuhum mine’l- kitâb (kitâbi), hattâ izâ câethum rusulunâ yeteveffevnehum kâlû eyne mâ kuntum ted'ûne min dûnillah (dûnillahi) kâlû dallû annâ ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn (kâfirîne).: ALLAH'a karşı yalanla iftira edenden veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim (var)dır? Kitab'tan (Kur’ÂN-ı Kerim'den) kendilerine nâsibleri erişecek olanlar, işte onlardır. Onlara resûllerimiz (elçi melekler, ölüm melekleri) geldiği zaman, onları vefât ettirirler(ken-canlarını alırken) (onlara) şöyle dediler.: “ALLAH'tan başka DUÂ etmiş olduğunuz şeyler nerede?” (Onlar da).: “Bizden saptılar (gittiler).” dediler. Ve kendilerinin (nefslerinin) üzerine kâfir olduklarına, kendileri şâhidlik ettiler.” (A’râf 7/37)

الَّذِينَ تَتَوَفَّاهُمُ الْمَلآئِكَةُ طَيِّبِينَ يَقُولُونَ سَلامٌ عَلَيْكُمُ ادْخُلُواْ الْجَنَّةَ بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
“Ellezîne teteveffâhumu’l- melâiketu tayyibîne yekûlûne selâmun aleykumudhulû’l- CeNNete bimâ kuntum ta’melûn (ta’melûne).: Melekler, onları tayyib (en güzel, en iyi) bir şekilde vefât ettirirler(canlarını alarak ölümlerini gerçekleştirirler). Onlara.: “Selâm üzerinize olsun. Yapmış olduğunuz (güzel, hayırlı) ameller sebebiyle CeNNete girin.” derler.” (Nahl 16/32)

فَلَوْلَا إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ
“Fe lev lâ izâ belegati’l- hulkûme (hulkûme).: O halde can boğaza gelmiş olsa değil mi ki (siz öylece).” (Vâkı’a 56/83)

وَأَنتُمْ حِينَئِذٍ تَنظُرُونَ
“Ve entum hîne izin tenzurûn (tenzurûne).: Ve siz, o ÂN’da (ona öylece, bir yardım yapamayarak sadece) bakarsınız. “ (Vâkı’a 56/84)

وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَكِن لَّا تُبْصِرُونَ
“Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lâkin lâ tubsirûn (tubsirûne).: Ve BİZ, o’na (O ÂN’da) sizden daha yakınız fakat siz görmezsiniz.” (Vâkı’a 56/85)


Hulkûm.: (İnsan ve hayvanlarda) Boğaz:..


Cân hulkūma geldikte,
=>Azrâil'i==>gördükte,
Yâ cânımı===>aldıkta,
Âsân ola mı Yâ RABB!.


Âşık Yûnus EMRE
kaddesallahu sırrahu..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12888
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


İNSÂN->KİMdir?
İHVÂN->KİMdir?
İHVÂNi==>KİM?
TEk CÂN KİMdir?.

==>ANLAt BİZe İNŞÂeALLAH,
==>NEŞEsi NE?==>TASAsı NE?
KELÂMuLLAH<>RESÛLuLLAH
===>KARINDAŞLık YASAsı NE?.


ZEVK 10.639

YAL KARDEşi=>KÂL KARDEşi=>MAL KARDEşi=->HÂL KARDEŞi,
=>HAVVA ANA RAHMİ’ndeki=>ÂDEM BABA’dan=>CÂN KİMdiR?!.
NEFSin NEFES KAPIsı=>KALB..==>RÛHun KABı=>BEDEN LEŞi,
KuL NİZAMî SULTÂN KİMdiR?.=>İHVÂNi KİM?!. İHVÂN KİMdiR?!.


14.05.2023.. 05:00..
brsbrsm...tktktrstkkmizdcmhrbşkanıseçimimizz…


KuL İHVÂNiM ===>GöNüL gÖZü,
=>GÖRdüğünde=->ANLAR sÖZÜ,
NÛRULLAH->NÛR-u MuHaMMed
“SIRR-ı SIRF”ta=>sÖZÜn->ÖZÜ!.


MuHaBBet’ten=>MuHaMMed,
MuHaMMed’den=> MuHaBBet..
aleyhisselâm..


KuL İHVÂNiM=>İHVÂN OLmak,
SIRR-ı CÂNÂN’a=>CÂN OLmak,
KELÂMuLLAH<=>RESÛLuLLAH.
HAKk’ın KuLu>SULTÂN OLmak!.


İHVÂN.: RûH KARDEŞi..
İHVÂNi.: RûH KARDEŞi OLan..

KÂL.: (A, uzun okunur) Söz.
YAL.: Yeme içme..
MAL.: Dünya geçimliği..
HÂL.: Durum, vaziyet. Keyfiyet..


KÜLLî ŞEYy=->ALLAHın NÛRu,
KELÂMuLLAH’ı==>DUYARsAN!
NÛR-u MuhaMMed=->O-NÛRu,
ŞÂHiD ŞÛURUn===>UYARsAN!.


Resim

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ah keşke bana doğru, havuza gelen KARDEŞLERİMi bir görsem de içlerinde şerbetler olan kâselerle onları karşılasam!. CeNNete girmeden önce, onlara (Kevser) Havuzumdan içirsem.” buyurdu.
Bu sözleri üzerine ona Ashab-ı Güzîn.: ”Yâ Resûlullah!. Biz SENin KARDEŞLERİN değil miyiz?” dediler.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ”Sizler benim Ashabımsınız (arkadaşlarımsınız). BENim KARDEŞLERİM de BENi görmedikleri hâlde BANA inananlardır. Mutlaka BEN RABBim’den sizinle ve BENi görmeden imân edenlerle gözlerimi aydınlatmasını istedim!.” buyurdu..
(Ramûzu’l-Ehadis s. 361, 4460 hadis. (Ebu Nuaym, İbn-i Ömer’den))

Bir zaman geçtikten sonra da şöyle buyurdu.:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ey Ebû Bekir, senin BENi SEVdiğini DUYduklarından dolayı seni SEVen bir kavmi SEVmek istemez misin? Sen de ALLAH’ın kendilerini SEVdiği kimseleri SEV!.” buyurmuştur.
(Ramûzu’l-Ehadis, 461, 5719 hadi (İbn-i Asakir Bera b. Azib’den))

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Mahlûkatlar içerisinde imânı en tuhaf ve şaşırtıcı kim olduğunu bilir misiniz?” diye sormuştu.
Ashab.: ”Meleklerin imânıdı.” diye cevab verdiler.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Melekler nasıl imân etmesinler ki! Zirâ onlar ALLAH'ı bizzât görebilirler.” diye karşılık verdi.
Ashab.: ”Yâ Resûlullah, o zaman Peygamberlerdir.” dediler.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Peygamberlerde değil; çünkü onlara Cebrâil her zaman gelerek ALLAH'ın Emirlerini indirir.” buyurdu.
Ashab.: ”SENin Ashabındır.” dediler.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ashabım nasıl imân etmesin ki; zirâ onlar BANA gelen mucizeleri görebiliyorlar ve BEN de ALLAH'ın bana indirdiklerini onlara tebliğ ediyorum. Gerçek şudur ki, İnsÂNlardan en hayret edilecek imâna sâhib olanlar; BENden sonra gelip BENi görmedikleri halde BANA imân edenler ve yine BENi görmedikleri hâlde (sözlerimi) tasdik edenlerdir. İşte onlar benim KARDEŞLERİMdir. buyurdu.
(Ramûzu’l-Ehadis s. 361, 4460.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ÜMMetim mübârek bir ümmettir, evveli mi yoksa sonu mu daha iyidir bilinmez.” buyurdu.
(Râmûzul-Ehâdîs s. 83, 1151. hadis. (İbn-i Asâkir, Amr b. Osman'dan mürsel olarak); Kandehlevî Muhammed b. Yûsuf, Hayâtus-Sahâbe I-IV, Konya 1983, II, 599; Sübülüs-Selam IV, 127; es-Savâikul-Muhrika s. 211..)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ÜMMetimin hayırlıları onun ilkinde ve sonundadır. Bu ikisi arası vasattır. Eğri büğrüdür...” buyurdu.
(İbn Kuteybe; Tevîlü Mutelifil-Hadîs, s. 107.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ÜMMetim, evveli mi yoksa sonu mu hayırlı bilinmeyen YAĞmur gibidir.” buyurdu.
(İbn Kuteybe; Tevîlü Mutelifil-Hadîs, s. 107.)

قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
”Kul in kuntum tuhibbûnallahe fettebiûnî yuhbibkumullâhu ve yagfir lekum zunûbekum, vALLAHu GAFÛRun RAHÎM (rahîmun).: De ki.: “Eğer siz ALLAH'ı SEViyorsanız =>o takdirde BANA tâbi olunuz ki ALLAH da =>sizi SEVsin ve sizin günahlarınızı mağfiret etsin (sevâba çevirsin). Ve ALLAH “GAFÛR”dur, “RAHÎM”dir.” (Âl-i İmrân 3/31)


ALLAH SEVgisi’nin==>YOLu,
RASÛLuLLAH’a=>TâBi OLuş!.
İMÂN<>AMeL>HAKkın KOLu,
=>SELÂH’ı=->FELÂH’ı BULuş!.


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Sizden birinize BEN, Annesinden, Babasından, Çocuklarından ve bütün İnsÂNlardan daha SEVimli olmadığım müddetçe tam imân etmiş olamaz!.” buyurmuştur.
(Buhârî, İman: 8; Müslim, İman: 69, 70.)

Abdullah b. Hişâm, Ömer radiyâllahu anhu'ın bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e şöyle dediğini rivâyet etmiştir.:
”Yâ Rasûlullah! SEN bana, nefsim hâriç her şeyden daha fazla sevimlisin.”
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ise O'na.: ”Hayır Yâ Ömer, Nefsim elinde olan ALLAH'a yemin olsun ki; sen BENi nefsinden de daha fazla sevmedikçe gerçek imân etmiş olamazsın!.” buyurmuştur.
Ömer radiyâllahu anhu'da.: ”VAllahi şimdi SEN bana nefsimden de daha fazla sevimlisin!” dediğinde,
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: ”Şimdi imânının kemâle ermiştir Yâ Ömer!” buyurmuştur.
(Buhârî, Muhtasarı Tecrid-i Sarih Terc, I, 31.)

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
”İnneme’l- mû’minûne İHVEtun fe aslihû beyne ehaveykum vettekûllâhe leallekum turhamûn (turhamûne).: Mü'minler ancak KARDEŞtir. Öyleyse KARDEŞlerinizin arasını düzeltin. VeALLAH'a karşı takvâ sâhibi olun. Umulur ki, böylece siz rahmet olunursunuz.” (Hucurât 49/10)

وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ
”Ve lâ testevî’l- hasenetu ve le’ seyyieh (seyyietu), idfa’ billetî hiye ahsenu fe izellezî beyneke ve beynehu adâvetun ke ennehu veliyyun hamîm (hamîmun).: Hasene (iyilik) ve seyyie (kötülük), müsâvi (eşit) değildir. (Kötülüğü) en güzel şekilde karşıla. O zaman seninle arasında düşmanlık olan kişi, samîmi bir dost gibi olur.” (Fussilet 41/34)

”Birbirinizle iyilik ve takvâda yardımlaşın; günahta ve düşmanlıkta yardımlaşmayın. ALLAH'tan korkun. Muhakkak ki ALLAHazâbı pek şiddetlidir.”

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُحِلُّواْ شَعَآئِرَ اللّهِ وَلاَ الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلاَ الْهَدْيَ وَلاَ الْقَلآئِدَ وَلا آمِّينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِّن رَّبِّهِمْ وَرِضْوَانًا وَإِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُواْ وَلاَ يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ أَن صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ أَن تَعْتَدُواْ وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْ عَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
”Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tuhıllû şe’âirallahi vele’ş- şehra’l- harâme ve lâ’l hedye ve lâl kalâide ve lâ ammînel beytel harâme yebtegûne fadlan min RABBihim ve rıdvânâ (rıdvânen) ve izâ haleltum fastâdû ve lâ yecrimennekum şeneânu kavmin en saddûkum ani’l- mescidi’l- harâmi en ta’tedû, ve teâvenû ale’l- BİRRi vet TAKVÂ ve lâ teâvenû ale’l- ismi ve’l- udvâni vettekullâh (vettekullâhe) innallahe şedîdu’l- ıkâb (ıkâbi).: Ey imân edenler! ALLAH'ın (koyduğu) Şeriat Hükümlerine, Haram Ay'a, (hediye olarak Kâbe'ye gönderilen) kurbanlıklara, gerdanlıklı (boyunları bağlı) kurbanlık develere, RABB'lerinden bir Fazl ve (O'nun) Rızası’nı isteyerek, Beyt-el Haram'a gelenlerin güvenliğine saygısızlık etmeyin. Ve ihramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescidi’l- Haram'dan alıkoymalarından (çevirmelerinden) dolayı bir kavme beslediğiniz kin, sakın sizi haddi aşmaya sevk etmesin. BİRR ve TAKVÂ üzerine yardımlaşın. Günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. ALLAHa karşı Takvâ Sâhibi olun. Muhakkak ki ALLAH İkâbı (azâbı) şiddetli olandır.” (Mâide 5/2)

”Ey imân edenler! Babalarınızı ve KARDEŞlerinizi, eğer küfrü îmânâ tercih etmişlerse, dost edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zâlimlerin tâ kendisidir.”

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ آبَاءكُمْ وَإِخْوَانَكُمْ أَوْلِيَاء إَنِ اسْتَحَبُّواْ الْكُفْرَ عَلَى الإِيمَانِ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
”Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızû âbâekum ve ihvânekum evliyâe inistehabbû’l- kufre alâ’l- îmâni, ve men yetevellehum minkum fe ulâike humu’z- zâlimûn (zâlimûne).: “Ey imân edenler! Îmânâ karşı (îmânın üstüne), îmândan üstün tutarak şâyet küfrü severlerse Babalarınızı ve KARDEŞlerinizi =>Dostlar edinmeyin. Ve sizden kim onlara dönerse işte onlar, onlar zâlimlerdir.” (Tevbe 9/23)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Mü'minler birbirlerini sevmek; birbirlerine şefkat göstermek ve iyilik yapmakta bir vücûd gibidir. O vücudun bur uzvu hastalanırsa, diğer uzuvlar da hastalığın acısını duyar, uykusuzluk ve ateşine iştirâk eder.” buyurmuştur.
(Buharî, Edeb:37.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sizden birisi KARDEŞini ALLAH YoLu’nda SEVdiği zaman kendisine bildirsin. Zirâ bu =>ülfette->daha kalıcı, muhabbette->sebât vericidir.” buyurmuştur.
(Ramûzu’l-Hadisu’l-Hadis, c. 1/25/9.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İmânı =>Kâmil olan, Sevdiği kimseyi, ondan menfâat gördüğü için değil, sırf ALLAH Rızâsı için SEVer. Gerçek imân da budur!.” buyurdu.
(Abdullah b. Mes'ud radiyâllahu anhu'dan; Tergib ve Terhib, c. 6/25-6)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir adam, birini ALLAH için SEVer de ona.: “Seni ALLAH için seviyorum” derse, ikisi de CeNNete girerler. SEVenin derecesi daha yücedir.” buyurmuştur.
(Abdullah b. Amr radiyâllahu anhu'dan; Tergib ve Terhib, c.6/27-10.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:ALLAH TeALÂ.: ”BENim için birbirlerini SEVenlere, birbirleri ile ilgilenenlere, ziyâretleşenlere ve yardımlaşanlara muhabbetim, rahmet ve mağfiretim vâcib oldu, (Onları mutlaka bağışlayıp CeNNetime koyacağım)” buyurdu.” buyurmuştur.
(Samit oğlu Ubade radiyâllahu anhu'dan; Tergib ve Terhib, c.6/30-15.)

وَالَّذِينَ تَبَوَّؤُوا الدَّارَ وَالْإِيمَانَ مِن قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ إِلَيْهِمْ وَلَا يَجِدُونَ فِي صُدُورِهِمْ حَاجَةً مِّمَّا أُوتُوا وَيُؤْثِرُونَ عَلَى أَنفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
”Vellezîne tebevveû’d- dâre ve’l- îmâne min kablihim yuhıbbûne men hâcere ileyhim ve lâ yecidûne fî sudûrihim hâceten mimmâ ûtû ve yû’sirûne alâ enfusihim ve lev kâne bihim hasâsah (hasâsatun), ve men yûka şuhha nefsihî fe ulâike humu’l- muflihûn (muflihûne).: Ve onlardan önce (Medine'yi) yurt edinmiş olup kalblerinde îmân yerleşmiş olanlar, kendilerine hicret eden kimseleri severler. Ve onlara verilenlerden (dağıtılan gani’metlerden) dolayı, kendileri onlara muhtaç olsa bile, gönüllerinde bir hacet (kaygı, haset) bulunmaz. Ve onları kendi nefslerine tercih ederler (üstün tutarlar). Ve kim nefsini cimrilikten korursa, o takdirde işte onlar, onlar felâha (kurtuluşa) erenlerdir.” (Haşr 59/9)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Herhangi bir kul, KARDEŞini ALLAH Rızâsı için ziyâret etmeye gelirse, ona semâ’da bir Melek.: “İyi yabdın, CeNNet sana helâl oldu!” diye seslenir, ALLAH da Yüce Arşı’nda.: “Kulum BENim rızâm için ziyârette bulundu, ona ikram ve ihsân BANA aittir!.” der, ve onun için CeNNetten başka hiçbir sevâba razı olmaz.” buyurmuştur.
(Enes radiyallahu anhu'dan; Tergib ve Terhib, c.5/199-3.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “CeNNette öyle köşkler vardır ki, içinden dışı, dışından içi görülür. ALLAH bunları Kendi Rızâsı için birbirini, SEVen, birbirini ziyâret eden ve mallarını ALLAH YoLu’nda harcayan kimseler için hazırlamıştır.” buyurmuştur.
(Büreyde radiyallahu anhu'dan; Tergib ve Terhib, c.5/200-7.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim bir mü'mini, bir münâfığın şerrinden korursa, Kıyâmet gününde ALLAH ona vücûdunu CeheNNem ateşinden koruyacak bir Melek gönderir. Kim bir müslümânı kötülemek maksadıyla ona laf atarsa, söylediği sözü isbat edinceye kadar ALLAH onu CeheNNem Köprüsü üzerinde tutar.” buyurmuştur.
(Muâz bin Esed el-Cühenî radiyallahu anhu'dan; Ebû Dâvud, Edeb:39.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim bir mü'min KARDEŞinin aleyhinde konuşulduğunda onun şeref ve namusunu savunursa, ALLAH da Kıyâmet günü onu Cehennem ateşinden korur.” buyurmuştur.
(Ebû Derdâ radiyallahu anhu'dan; Tirmizî, Birr:20.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Mü'min, mü'minin AYNAsıdır. Mü'min, mü'minin KARDEŞidir. Onun malını, mülkünü korur. Bulunmadığında da ona ait herşeyi korur.” buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radiyallahu anhu'dan; Ebû Dâvud, Edeb:49.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Müslümân, Müslümânın KARDEŞidir. O’na haksızlık yapmaz. Tehlikeli bir durumda kalsa yalnız bırakmaz. Kim, bir Müslümân KARDEŞinin ihtiyâcını karşılarsa, ALLAH da onun ihtiyâcını giderir. Kim bir Müslümânın üzüntüsünü giderirse, ALLAH da Kıyâmet Günü onun ayıbını örter.” buyurmuştur.
(Abdullah İbni Ömer radiyallahu anhu'dan; Ebû Dâvud, Edeb:38.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Zâlim de olsa mazlum da olsa, kişi KARDEŞine yardım etsin. Eğer Din KARDEŞi zâlim ise, zulmüne mâni olsun. Çünkü, mâni olmak ona yardımdır. Şâyet mazlum ise onu koruyarak yardım etsin.” buyurmuştur.
(Câbir radiyallahu anhu'dan; Buhârî, Mezâlim: 4.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir kimse BENden sonra, bir Müslümânı SEVindirirse, BENi kabrimde SEVindirmiş olur. BENi kabrimde SEVindireni de ALLAH TeALÂ Kıyâmette SEVindirir.” buyurmuştur.
(Abdullah İbni Mes'ud radiyallahu anhu'dan; Ramûzu’l-Hadis, c.2/423-9.)

وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُواْ لِلنَّاسِ حُسْناً وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنكُمْ وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ
”Ve iz ehaznâ mîsâka benî isrâîle lâ ta’budûne illâllâhe ve bi’l- vâlideyni ihsânen ve zi’l- kurbâve’l- yetâmâ ve’l- mesâkîni ve kûlû li’n- nâsi husnen ve ekîmû’s- salâte ve âtû’z- zekât (zekâte), summe tevelleytum illâ kalîlen minkum ve entum mu’ridûn (mu’ridûne).: BİZ, İsrailoğulları'ndan.: “ALLAH'tan başkasına kul olmayın, ana-babaya, yakınlara (akrabaya), yetimlere ve miskinlere ihsânda bulunun, insÂNlara GÜZEL SÖZ söyleyin, namazı (hakkıyla) kılın, zekâtı verin.” diye misâk almıştık. Sonra da sizden pek azınız hariç, (misâkınızdan geri) döndünüz. Ve siz, yüz çeviren kimselersiniz.” (Bakara 2/83)

فَقُولَا لَهُ قَوْلًا لَّيِّنًا لَّعَلَّهُ يَتَذَكَّرُ أَوْ يَخْشَى
”Fe kûlâ lehu kavlen leyyinen leallehu yetezekkeru ev yahşâ.: O zaman ona, yumuşak SÖZ SÖYLEyin. Böylece o, tezekkür eder (anlar) veyâ huşû’ duyar.” (Tâ-Hâ 20/44)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Âişe radiyallahu anha'ya.: “Kötü sözlü olma. Kötülük bir adam şeklinde olsaydı; en kötü biçimli olurdu.” buyurmuştur.
(Tenbîhü'l Gâfilin, c.2/812.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Müslümânla alâkayı kesmek onun kanını dökmek gibidir.” buyurmuştur.
(Ramûzu’l-Hadis, c. 2/454-2.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Birbirinize karşı buğz etmeyin, münâsebetlerinizi kesmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, çekememezlik yapmayın. Ey ALLAH’n Kulları ALLAH’n Emrettiği gibi KARDEŞ olun. Bir Müslümânın, KARDEŞini üç günden fazla terk etmesi helâl olmaz.” buyurmuştur.
(Ramûzu’l-Hadis, c.2/466-5.)

وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ
”Ve lâ testevî’l- hasenetu ve le’ seyyieh (seyyietu), idfa’ billetî hiye ahsenu fe izellezî beyneke ve beynehu adâvetun ke ennehu veliyyun hamîm (hamîmun).: Hasene (iyilik) ve seyyie (kötülük), müsâvi (eşit) değildir. (Kötülüğü) en güzel şekilde karşıla. O zaman seninle arasında düşmanlık olan kişi, samîmi bir dost gibi olur.” (Fussilet 41/34))

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:KARDEŞinle münâkaşa etme, aşırı bir şekilde şakalaşma, yerine getiremeyeceğin vaadde bulunma!.” buyurmuştur.
(Abdullah İbni Abbas radiyallahu anhu'dan; Tirmizî, Birr: 58.)

Ebû Derda radiyallahu anhu.:Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Size oruçtan, namazdan, sadakadan, daha üstününü öğreteyim mi?” deyince, Ashab.: ”Evet, öğret yâ Resûlullah!” dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ”İki kişinin arasını düzeltmektir. Şüphesiz iki kişinin arasını açmak ise tıraştır (dini kökünden kazımaktır.)” buyurmuştur.
Tirmizî hadis sahîhtir dedi ve şöyle nakletti.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “...O, tıraştır. Ama.: “Saçı tıraş!” etmektir, demiyorum, “dini tıraş” etmektir diyorum.” buyurmuştur.
(Tergib ve Terhib, c.5/379-2.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İki kişinin arasını düzeltmek için yalan da söylese, yalanı sayılmaz.”
Bir rivâyet de şöyledir: “İnsÂNların arasını düzelten, iyi niyetle yalan da söylese günaha girmez. Yalanı sayılmaz.”
buyurmuştur.
(Ukbe İbn Ebi Muayt kızı Ümmü Gülsüm radiyallahu anha; Tergib ve Terhib, c.5/379-3.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim bir Müslümânın, Dünya Sıkıntılarından birini giderirse, ALLAH da onun Kıyâmet Sıkıntılarından birini giderir. Kim Müslümânın ayıbını örterse, ALLAH da dünya ve âhirette onun ayıbını örter. İnsÂN (mü'min) KARDEŞine yardımcı olduğu müddetçe ALLAH da onun yardımcısı olur.” buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radiyallahu anhu'dan; Tergib ve Terhib c.4/529-1.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim (Mü'min) KARDEŞinin ayıbını örterse, ALLAH da Kıyâmet Gününde onun ayıbını örter. Kim Müslümân KARDEŞinin ayıbını açığa vurursa, bu yabdığından dolayı ALLAH da onun ayıbını açığa vurur. Hatta evinde bile onu rezil eder.” buyurmuştur.
(Abdullah İbni Abbas radiyallahu anhu'dan; İbn-i Mâce, Ebu Davûd, Nesaî, Hâkim.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim bir mümin ARKADAŞının ayıbını görmez, onu gizlerse, şüphesiz ALLAH TeALÂ bu hareketi sebebiyle onu CeNNete koyar.” buyurmuştur.
(Taberanî.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Yâ Âişe! Kim sana sen istemeksizin bir hediye verirse onu kabul et. Zirâ o ALLAH'ın sana sunduğu bir rızıktır.” buyurmuştur.
Âişe radiyallahu anhu'dan; Ramûzu’l-Hadis, c. 2/500-9.)

Âişe radiyallahu anha.: Peygamber (aleyhisselâm) hediye kabul eder, karşılığında da bir şey verirdi.” buyurmuştur.
(Âişe radiyallahu anhu'dan; Buharî, Hibe: 11.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Hediyeleşiniz. Çünkü hediye kalbteki kini giderir. Hiçbir kadın, komşu kadına vermiş olduğu hediyeyi, koyun paçası bile olsa, küçük görmesin!.” buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radiyallahu anhu'dan; Tirmizî, velâ:6.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Birisinin bir hediye verip veyâ bir ikramda bulunup, tekrar bundan dönmesi helâl değildir. Ancak, baba çocuğuna yabdığı bağıştan döNebîlir. Verdiği hediyeyi geri isteyen kimsenin durumu köpeğe benzer. Köpek yemek yer; karnı doyduktan sonra kusar, sonrada dönüp kendi kustuğunu yer!.” buyurmuştur.
(Abdullah İbni Abbas radiyallahu anhu'dan; Ebû Dâvud, Büyu:81.)


**

Resim

EĞiL->KUL İHVÂNİm EĞiL,
NEFSini BiL=>RABBini BiL,
ALLAH İÇiN>İHVÂN OLAN,
HâLis MuHLis SıDDık ÂDiL!.


EL- ADL isminle ibâdetlerimde ihlâstan, öfkelensem de kararlarımda beni adâletten ayırma,
El-Adl: Mutlak adil, yerli yerinde yapan.

Câbir İbnu Abdillah radiyâllahu anh anlatıyor.: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Cürrâne'de, işlenmemiş altın ve gani’metleri taksim ediyordu. Taksim edilen mal, Bilâl radiyallahu anhu'n eteğinde idi.
Bir adam.: ”Ey MuhaMMed ÂDİL ol! Çünkü ADÂLEt etmiyorsun!” dedi.
Aleyhissalâtu vesselâm.: ”Yazık sana! Eğer ben de ÂDİL olmazsam, benden sonra kim daha ÂDİL olur?” diye mukabele etti.
Ömer radiyâllahu anhu, (Resûlullah'ın üzüldüğünü farkederek).: ”Yâ Resûlullah! Bana müsaade buyurun, şu Münâfığın kellesini uçurayım!” talebinde bulundu.
Aleyhissalâtu vesselâm.: “İşte bu Adamın mutlaka arkadaşları -veyâ arkadaşcıkları- var. Bunlar Kur’ÂN'ı okurlar, ama okudukları gırtlaklarından aşağı geçmez. Bunlar =>OK’un =>AV’ı delip geçmesi gibi DİNden ÇIKıp giderler!” buyurmuştur.

(Buharî, Humus 16; Müslim, Zekât 142, (1063).)

Ebû Hüreyre radiyâllahu anhu.: Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem.: “BEN size ne bir şey verebilirim, ne de (verileni) karşılayabilirim. (Veren, vermeyen ALLAH'tır.) Ben nasıl Emr OLunduysam (aza az, çoğa çok) öyle taksîm ederim (emrolunduğum yere koyarım)!.” buyurdu.” demiştir.
(Buharî Kütüb-i Sitte, 2902)

el ADLu celle celâlihu.:
Resim

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “ŞİRk, ümmetimde düz taşta karanlık gecede karıncaların gezinişinden daha gizlidir. Alâmeti, ADÂLETsizlikten dolayı muhabbet, ve ADÂLETten dolayı da buğz etmektir. Ve Din, ALLAH için SEVgi ve ALLAH için BUĞZdan başka nedir? ALLAH TeALÂ buyurdu ki.: ”Eğer siz ALLAH'ı seviyorsanız BANA tabi olun ki ALLAH da sizi SEVsin!” buyurmuştur.
(G. Ahmed Ziyâüddin, Ramûzu’l-Hadis El Hadis, 1. cilt)

قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
”Kul in kuntum tuhibbûnallahe fettebiûnî yuhbibkumullâhu ve yagfir lekum zunûbekum, vALLAHu GAFÛRun RAHÎM (rahîmun).: De ki.: “Eğer siz ALLAHı SEViyorsanız, o takdirde bana tâbi olunuz ki ALLAH da sizi SEVsin ve sizin günahlarınızı mağfiret etsin (sevâba çevirsin). Ve ALLAH “GAFÛR”dur, “ RAHÎM “dir.” (Âl-i İmrân 3/31)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.:RABBim bana 9 şey emretti.:
1-) Gizli halde de âleni halde de ALLAH'tan korkmamı,
2-) Öfke ve rıza halinde de ADÂLET-li söz söylememi,
3-) Fâkirlikte de zenginlikte de iktisad yapmamı,
4-) Benden kopana da SıLa-ı Râhim yapmamı,
5-) Beni mahrum edene de vermemi,
6-) Bana zulmedeni affetmemi,
7-) Susma hâlimin tefekkür olmasını, Konuşma hâlimin zikir olmasını,
8-.) Bakışımın ibret olmasını,
9-) Ma’rufu (doğru ve güzel olanı) emretmemi.”
buyurmuştur.
(Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrâhim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 317.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.:ALLAH'tan korkun. Çocuklarınızın size itaatli olmalarını istediğiniz gibi siz de onların aralarında ADÂLETLe davranınız.” buyurmuştur.
(G. Ahmed Ziyâüddin, Ramûzu’l-Hadis El Hadis, 1. Cilt)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.:
“ADÂLET güzeldir. =>Fakat İdârecilerde olursa, daha güzeldir.
CÖMERTlik güzeldir. =>Fakat Zenginlerde olursa daha güzeldir.
DİNde TİTİZLik güzeldir. =>Fakat Âlimlerde olursa daha güzeldir.
SABIR güzeldir. =>Fakat Fâkirlerde olursa daha güzeldir.
TÖVBE güzeldir. =>Fakat Gençlerde olursa daha güzeldir.
UTANMA Duygusu (hayâ) güzeldir. =>Fakat Kadınlarda olursa daha güzeldir..”
buyurmuştur.
(Deylemî).

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Hâkimler üçtür.: Bunların biri CeNNetlik, ikisi cehennemliktir.
CeNNetlik olan, doğruyu bilip, doğru ile hüküm verendir.
Doğruyu bilip, zulümle hüküm veren ve bilmeden İnsÂNlar arasında hüküm veren, CeheNNemliktir”
buyurmuştur.
(Büreyde radiyâllahu anh Ebû Dâvud.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Ey Ali! ALLAH, senin kalbine hidâyet ve diline sebât verecektir Önüne iki hasım oturduğu zaman, birincisini dinledikten sonra, ikincisini de tam dinlemeden sakın hüküm verme! GÜZEL(ÂdiL) HÜKÜM vermen için en doğru yöntem budur!.” buyurmuştur.
(Ali kerremâllahu vechehu’den; Tirmizî.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Bir kimse, öfkeliyken iki kişi arasında hüküm vermesin!” buyurmuştur.
(Ebû Bekre radıyallahu anh’dan; Buhârî.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, MuazYemen’e göndermek istediği zaman.:
”Bir dava ile karşılaşırsan ne ile hüküm verirsin?”
ALLAHın Kitabıyla”
ALLAHın Kitabında bulamazsan?”
Rasûlullahın SÜNNetiyle”
ALLAHın Kitabında ve Rasûlullahın SÜNNetinde de bulamazsan?”
”Kendi Görüşümle hüküm veririm”
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onun göğsüne vurup.:
”Rasûlullahın Elçisini, hoşnut olacağı bir şeye muvaffak eden ALLAHa hamd ederim!” buyurmuştur.
(Muaz radiyâllahu anh’dan; Tirmizî.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Ben bir İnsÂNım Bana davalar getirilir, kiminizin konuşması kiminizden daha etkin olur Ben de onun doğru olduğunu zannederim ve lehine hüküm veririm Kimin için böyle bir hüküm verip, bir müslümânın hakkını ona geçirmişsem, bilsin ki, o bir ateş parçasıdır, isterse onu taşısın, isterse bıraksın!.” buyurmuştur.
(Ümmü Selleme radiyâllahu anha Buhârî.)

Kureyş Kabilesinden Asil bir Kadın hırsızlık yapmıştı. O kadını cezâlandırmaması için Ashabdan Üsame’yi Peygamberimize gönderdiler.
Bu duruma kızan ve üzülen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.:
“Nasıl oluyor da bazı kimseler, ALLAH’ın Kanunu karşısında aracı olmaya kalkışıyorlar. Sizden öncekilerin mahvolmasının sebebi şudur.: İçlerinden asil, ileri gelen birisi hırsızlık yapınca, onu serbest bırakıyor, zayıf ve fâkir bir kimse hırsızlık yapınca onu cezâlandırıyorlardı. ALLAH’a yemin ederim ki MuhaMMed’in kızı FATIMA hırsızlık yapsaydı, onun da cezâsını verirdim!.”
buyurmuştur.
(Buharî, Hudud 12; Müslim Hudud, 8-9.)


Resim

SÖZün ÖZün ANLA=->DERViŞş,
BİL=>BUL=>OL=>YAŞA!.İMÂNı!.
GEÇen<=>GELen->Şu ÂNki İŞş,
=>KENDİn TANı=>RABBın TANı!.


Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ”Men arefe nefsehu =>fekad arefe RABBehu.: Nefsini/Kendini TANıyan/BİLen =>RABB’ini TANır/BİLir.” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ, II, 236.)
Resim
Cevapla

“►Kul ihvâni ZEVKleri◄” sayfasına dön