*VERA' ÜZERİNE*

Abdulkadir Geylani (k.s.) hazretlerinin hayatı ve eserleri.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

*VERA' ÜZERİNE*

Mesaj gönderen aNKa »



ResimVERA' ÜZERİNEResim

Vera’[1] sahibi ol, aksi halde felaket yakınına gelir. O zaman seni hiç bırakmayan güçlükle bir yakalar, öldüm desen bırakmaz.
Şu var ki; Allah’ın (C.C.) rahmetini de hiçbir şey önleyemez. Ona da tam istidat kazanmak gerek.
Hz. Peygamberden (S.A.V.) şöyle bir Hadis-i Şerif rivayet edilmiştir:
- “Allah (C.C.) yolunun hak pusulası, VERA’dır. Şüpheli işler peşinde giden bir gün harama düşer. Tıpkı sınırda hayvan yayan çoban gibi. Günün birinde sınır aşılır, çoban belasını bulur.”
Hz. Ebu Bekir (R.A.) şöyle buyurdu:
- “Biz, harama düşmeyelim diye en az yetmiş mubah terkederiz.”
Hz. Ömer (R.A.) ise şöyle buyurdu:
- “Biz en az ondokuz helali, harama kaymayalım diye yapmadık.”
Onlar tam VERA’ sahibi insanlardı. Haram korkusu yüzünden helali ve mubahı terkederlerdi.
Bunu şu Hadis-i Şerife dayanarak yaparlardı:
- “Her sultanın bir sınırı vardır. Allah’ın (C.C.) sınırı ise haramlardır. Her kim sınır yakınına gelirse tehlikeye kapılması mümkündür.”
Her sultanın bir hisarı vardır. Her kim oraya girerse, birinci kapıyı geçmiş olur. Sonra ikinciyi daha sonra üçüncüyü….
Böylece saltanat kapısının gölgeliğine kadar varmış olur.
Bunun durumu her ne kadar tehlikeli ise de, sadece birinci kapıda durmasından iyidir… yani, sahrada olanın durumundan. Çünkü kendisini koruyacak sultanın askerleri ve bekçileri vardır.
Çünkü birinci kapı dışarı sayılır. Orada her çeşit vahşi hayvan ve düşman bulunur. Kendisini kurtlar kapabilir. O sebepten ne yapıp yapıp birinci kapıyı aşmak lazım. Kapıyı aşınca padişahın askerleri vardır. Dışarıda ise düşman.
İşte azimet bunun için; VERA’ bu yola varmak için olmalı. O bekleme anında ilahi yardımın kesildiği görülse bile, insan ümitsizliğe düşmemelidir. Hele hak yoldan ayrılmak hiç olmaz.
VERA’ en büyük ibadettir. Ancak insan çok daraldığı zaman ruhsatlarla amel edebilir. O da emir ve hadleri aşmamakla. Ruhsat bir yardımdır, ancak ibadet ve taatte kullanmalı. Çok kere ruhsatları terketmek yerinde olur. Daima ruhsatla hareket eden irade sahibi olamaz. Nefsine dizgin vuramaz. Bu hale düşünce Allah’ın (C.C.) yardımı kesilir. Çünkü ilahi yardım, darda kalmışlaradır. Kolaylık yollarını tutunca yardımdan mahrum olursun. Şahsi arzular seni kaplar, heva, nefsin seni sarar. Bilmeden haram yersin. Dinden çıkar, şeytanlar zümresine dahil olursun. Halbuki şeytan Allah’ın (C.C.) düşmanıdır. O hak yoldan şaşırmıştır. Bu halde ölürsen helak olursun. Ancak, Allah’ın (C.C.) rahmeti kavuşursa ona bir şey denmez.
Son olarak şunu demek isterim ki: Baş tehlike dinde şüphelilere koşmaktır. Dolayısıyla selamet, irade sahibi olup çalışmaktır.

[1] Harama düşmek korkusu ile şüpheli işlere yanaşmamak.




Kaynak: Gavsulazam Abdulkadir-i Geylani (K.S.) - Fütûh-ul Gayb (Gizliden Sesler)
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Gereksiz şeyleri terketmek demek olan "mâlâyânî"yi terketmek de vera' cümlesindedir. Zaten Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadîsinde, kişinin lüzumsuz şeyleri terketmesinin o kişinin İslâmî güzelliği gereği, bir başka deyişle İslâmî iyi anlayıp uyguladığının delili olduğunu söylemiştir (Tirmizî, Zühd, 11; İbn Mâce, Fiten, 12).

Haramda vera' (kaçınmak) dindarlıktır. Lakin bunun da dereceleri vardır. Gazâlî vera'nın dört derecesi olduğunu söyler:

1- Haram olan şeylerden kaçınmak,

2- Şüpheli şeylere karşı korunmak (ki bu salihlerin vera'ıdır);

3- Harama sebep olması ihtimalini düşünerek helalî terketmek (ki bu muttakilerin vera'ıdır).

4- Her ne kadar kendini harama düşürmeyecekse de, Allah'a yakınlığının artmayacak şekilde ömrünün bir kısmının boşa geçeceği korkusundan dolayı, bütün mevcudiyetiyle Allah'a teveccüh edip, Allah'ın dışında her şeyden yüz çevirmek (ki bu da sıddıkların vera'ıdır) (Gazali, İhya, I, 25, II, 95).
Vera'nın en düşük seviyesi Allah'ın nehyettiklerinden sakınmak, en yüksek seviyesi de Allah'ı zikirden alıkoyacak her şeyden kaçınmaktır. Şurasını belirtmekte yarar vardır ki sûfiler, mübah olmadığı konusunda en küçük şüphe bulunan hususlardan da haramdan kaçınır gibi kaçınırlar; şüpheli şeylere girmenin kendilerini harama sürükleyeceğinden endişe ederler.
Ayrıca helal ve mübah olduğu kesinlikle bilinen şeylerin ihtiyaç ve zaruret miktarından fazla olan kısmını da terkederler. Bu konudaki fikir ve davranışları herkes için değil kendileri gibi olmak isteyenler için örnektir. Yoksa Allah'ın helâl kıldığı şeyleri, mubahları haram kılmak hiçbir kimsenin haddi değildir ve tehlikelidir.

Vera' ile zühd arasındaki fark, vera' şüpheli şeyleri, zühd ise ihtiyaç fazlasını terketmektir. Vera'yı takva kargılığı alanlar olsa da vera', takvanın ileri bir merhalesidir. Vera'nın sevabı ve neticesi, âhirette hesabın hafif olmasını sağlar.

İbrahim EMİROĞLU

sevgiyle.......
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Cevapla

“►Abdulkadir Geylani◄” sayfasına dön