Kayıt: 02 Eki 2006, 03:00 Mesajlar: 10967
|
YÜZ KARAsı!.ZuLüm İSLÂM KADınına =>ŞEYtÂNLarı-nın ADına!. EL Müntakim ALLAH ALsın ASİYE’sinin =>MURADına!.celle celâlihu..EL Müntakim: Suçluları, adaleti ile hak ettikleri cezâya çarptıran, kendisine isyan edenleri, âsileri, canîleri, azgınları şiddetle cezâlandıran. Kulun hak ettiği cezâ ne ise onun cezâsını tam olarak veren demektir. Zarar verenin yaptığının karşılığıyla ödeştiren..
El Müntâkimü:  ALLAHu zü’L- CeLÂL Kur'ÂN-ı Kerîminde SÂLİHa KADINLarımız;İSLÂM DİNimizde, Erkek BaBadaki RAHMÂNîYyet TAMMLığını, Kadın ANNedeki RAHÎMîYyetLe TÜMMLeyen KADINLarımız.;
وَإِذْ قَالَتِ الْمَلاَئِكَةُ يَا مَرْيَمُ إِنَّ اللّهَ اصْطَفَاكِ وَطَهَّرَكِ وَاصْطَفَاكِ عَلَى نِسَاء الْعَالَمِينَ
---"Ve iz kâleti’l- melâiketu yâ meryemu innallâhastafâki ve tahhareki vestafâki alâ nisâi’l- âlemin (âlemîne).: Ve melekler şöyle demişlerdi: "Ey Meryem muhakkak ki ALLAH, seni seçti ve tertemiz yarattı ve seni âlemlerin kadınları üzerine üstün kıldı.” (Âl-i İmrân 3/42)
وَلاَ تَتَمَنَّوْاْ مَا فَضَّلَ اللّهُ بِهِ بَعْضَكُمْ عَلَى بَعْضٍ لِّلرِّجَالِ نَصِيبٌ مِّمَّا اكْتَسَبُواْ وَلِلنِّسَاء نَصِيبٌ مِّمَّا اكْتَسَبْنَ وَاسْأَلُواْ اللّهَ مِن فَضْلِهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
---"Ve lâ tetemennev mâ faddalallâhû bihî ba’dakum alâ ba’d (ba’dın). Li’r- ricâli nasîbun mimmâktesebû ve li’n- nisâi nasîbun mimmâktesebn (mimmektesebne. Ves’elûllâhe min fadlihî. İnnallâhe kâne bi kulli şey’in alîmâ (alîmen).: Ve ALLAH'ın bazınızı, bazınıza üstün kıldığı şeyleri temenni etmeyin (istemeyin). Erkekler için, kazandıklarından bir nâsib vardır ve kadınlar için de, kazandıklarından bir nâsib vardır. Ve ALLAH'tan, O'nun fazlından isteyin. Muhakkak ki ALLAH, herşeyi en iyi bilendir.” (Nisâ 4/32)
وَعَدَ اللّهُ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ وَرِضْوَانٌ مِّنَ اللّهِ أَكْبَرُ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
---"Vaadallâhul mu’minîne ve’l- mu’minâti cennâtin tecrî min tahtihâ’l- enhâru hâlidîne fîhâ ve mesâkine tayyibeten fî cennâti adnin, ve rıdvânun minallâhi ekber (ekberu), zâlike huve’l- fevzu’l- azîm (azîmu).: ALLAH, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara orada ebedî kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vaadetti. Adn cennetlerinde güzel meskenler (vardır). Ve (bunların) en büyüğü, ALLAH’tan bir rızadır (ALLAH’ın razı olmasıdır). İşte o, fevz-ül azîmdir (en büyük kurtuluştur).” (Tevbe 9/72)
الْخَبِيثَاتُ لِلْخَبِيثِينَ وَالْخَبِيثُونَ لِلْخَبِيثَاتِ وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّبِينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِ أُوْلَئِكَ مُبَرَّؤُونَ مِمَّا يَقُولُونَ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ
---"El habîsâtu li’l- habîsîne ve’l- habîsûne li’l- habîsât (habîsâti), ve’t- tayyibâtu li’t- tayyibîne ve’t- tayyibûne lit tayyibâti, ulâike muberraûne mimmâ yekûlûn (yekûlûne), lehum magfiratun ve rızkun kerîm (kerîmun).: Kötü kadınlar, kötü erkekler içindir. Kötü erkekler, kötü kadınlar içindir. Temiz kadınlar, temiz erkekler içindir. Temiz erkekler, temiz kadınlar içindir. İşte onlar, (kendileri haklarında) söylenenlerden berî (uzak) olanlardır. Onlar için mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi) ve kerim (ALLAH’tan ikram edilen) rızık vardır.” (Nûr 24/26)
إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا
---"İnne’l- muslimîne ve’l- muslimâti ve’l- mu’minîne ve’l- mu’minâti ve’l- kânitîne ve’l- kânitâti ve’-s sâdikîne ve’s- sâdikâti ve’s- sâbirîne ve’s- sâbirâti ve’l- hâşiîne ve’l- hâşiâti ve’l- mutesaddikîne ve’l- mutesaddikâti ve’s- sâimîne ve’s- sâimâti ve’l- hâfızîne furûcehum ve’l- hâfızâti ve’z- zâkirînallâhe kesîran ve’z- zâkirâti eaddallâhu lehum magfiraten ve ecran azîmâ (azîmen).: Şüphesiz, müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (ALLAH'a) itaat eden erkekler ve gönülden (ALLAH'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (ALLAH'tan) korkan erkekler ve saygıyla (ALLAH'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, ALLAH'ı çokca zikreden erkekler ve (ALLAH'ı çokca) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için ALLAH bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.” (Ahzâb 33/35)
فِيهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌ
---"Fîhinne hayrâtun hisân (hisânun).: Onlarda (cennetlerde), hayırlı güzel kadınlar vardır.” (Rahmân 55/70) Hayrâtun.: hayırlı olanlar, şükür ve hamde vesile olanlar. Hisânun.: güzel olanlar, güzeller, güzel kadınlar.Ve MuhaMMedî Müsli-Mü’mince Kur'ÂN-ı Kerîm DUÂmız;
رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَن دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا تَبَارًا
---"Rabbigfirlî ve li vâlideyye ve li men dehale beytiye mu’minen ve li’l- mu’minîne ve’l- mu’minât (mu’minâti) ve lâ tezidi’z- zâlimîne illâ tebârâ (tebâran).: Rabbim, beni, annemi, babamı ve evime mü’min olarak girenleri ve mü’min kadınları ve mü’min erkekleri mağfiret et. Zalimlere helâkından başka bir şeyi artırma.” (Nûh 71/28) RASÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem Hadis-i Şeriflerinde SâLiHa KaDıNLaR.:Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, Sâliha Kadının İslâm Dîninde yerini BUYurmuştur.:
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Bana dünyanızdan, kadın ve güzel koku sevdirildi; namaz da gözümün nûru kılındı.” buyurdu. (Nesâî, İşretü’n- Nisâ, 10; İ. Ahmed, III, 128, 199)
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Cennet annelerin ayakları altındadır!” buyurdu. (Nesâî, Cihâd, 6; İ. Ahmed, III, 429; Süyûtî, I, 125)
Sâliha Kadının üç vasfı vardır.: Sevgi, itaat ve sadakat..
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Dünya (başlı başına) bir faydalanma (imkanı) dır. Dünyanın en hayırlı ni’meti de sâliha kadındır." buyurdu.. (Abdullah b. Amr (b. el-Âs) radıyallahı anh'den; Müslim, rada' 64; Nesaî, nikah 15; Ahmed b. Hanbel, II, l68; Abd bin Humeyd Müsned hadis no: 327;Beğai, Şerhus Sünne hadis no: 2241; Ebi Nuaym, Hilyetü’l- Evliya hadis no: 4364.)
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Mü'min, takvâdan sonra, sâliha bir eş kadar hiçbir hayır ve mutluluktan yararlanmış değildir. Sâliha kadın, kocası kendisine bir şey emrettiği zaman itaat eder, yüzüne baktığında onu sevince gark eder, hakkında yemin etse, onu yerine getirir, bırakıp bir yere gidecek olsa nefsi ve malı hakkında hiç bir endişe duymaz, emin olur.” buyurdu.. (Ebu Umame radıyallahı anh'den;İbn Mace, Sünen nikah 5 hadis no: 1857; Mişkatu'l- Mesabih, hds. no:3095. İbn Hacer, Mekasidu’l- Hasene: zâif ama hadisin şâhidi var dedi.)
---Sevban radiyallahu anhu: "Altın ve gümüşü biriktirenler âyet-i kerimesi nâzil olduğunda, biz, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte yolculukta bulunuyorduk. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in sahabilerinden bazıları: "Altın ve gümüş hakkında bu hüküm indi. Hangi malın daha hayırlı olacağını bilsek te onu mal edinsek." dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bunların en hayırlısı, zikreden dil, şükreden kalb ve kocasının imânına (dinine) yardımcı olan mü’min bir eş." buyurdu. (Tirmizî; Tefsir: 9/9 hadis no: 3094; İmam Ahmed, Zühd hadis no: 139. Tirmizî: hadis hasendir demiştir.)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّ كَثِيرًا مِّنَ الأَحْبَارِ وَالرُّهْبَانِ لَيَأْكُلُونَ أَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلاَ يُنفِقُونَهَا فِي سَبِيلِ اللّهِ فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
---"Yâ eyyuhâllezîne âmenû inne kesîran mine’l- ahbâri ve’r- ruhbâni le ye'kulûne emvâle’n- nâsi bi’l- bâtıli ve yasuddûne an sebîlillâh (sebîlillâhi), vellezîne yeknizûne’z- zehebe ve’l- fıddate ve lâ yunfikûnehâ fî sebîlillâhi fe beşşirhum bi azâbin elîm (elîmin).: Ey iman edenler! Muhakkak ki; ahbarlardan (yahudi âlimlerden) ve ruhbanlardan (rahiblerden) çoğu, mutlaka insanların mallarını bâtılla (boş yere, haksız olarak) yerler ve ALLAH’ın yolundan engellerler (mâni olurlar). Ve altın ve gümüşü biriktiren ve onu ALLAH yolunda infâk etmeyen kimseler; artık onlara elîm azabı haber ver.” (Tevbe 9/34)
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Dört şey kime verilmişse dünya ve âhiret hayırları ona verilmiştir: Lisan-ı Zâkir (Zikreden dil), Kalb-i Şâkir (Şükreden kalb), Belâya sabreden Beden, nefsine hıyanetlik etmeyen, efendisinin malını canı gibi muhafaza edip dininde ona yardımcı olan sâliha kadın“ buyurdu.. (İbni Abbas radiyallahu anhuma'dan; Taberanî, Mucemü’l- Evsat hadis no: 7212; Ehadisu’l- Muhtar hadis no: 3817; Şecerî, Emali’l- Humeysiyeh hadis no: 862; Hafız Münzirî, Tergibde; Taberanînin hadisi iki isnadla rivâyet ettiğini birinin isnadının ceyyid olduğu bildirmiştir ve hadisi an tariki ile zikretmiştir.)
---İbni Abbas radiyallahu anhuma dedi ki: “Nebi aleyhisselâm şöyle buyurdu: “Size sahib olabilceğiniz en değerli hazineyi haber vereyyim mi: "Kişi sâliha bir kadınla evlenmekten daha büyük bir hayra nail olmamıştır. Sâliha kadın; ona baktığın zaman içini rahatlatan, emrettiğin zaman itaat eden, yanında olmadığın zaman namusunu ve malını koruyan kadındır." buyurdu. (Hakim Müstedrek hadis no: 1418; ve 3210. Hakim dedi ki hadis sahihtir.)
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "ALLAH kime sâliha bir eş nâsib etmişse, dininin yarısına (yarısını korumasına) yardım etmiş demektir. O halde o da dininin değer yarısını korumada ALLAH’tan korksun!." buyurdu. (Taberanî, Mucemü’l- Evsat hadis no: 972; Hakim Müstedrek; Beyhakî, Şuabu’l- İman hadis no: 5072; Heysemî, Mecmauz- Zevâid, h. no: 7434; İbn Hacer, Metalibu’l- Aliye hadis no: 2268. Elbanî Sahihu’l- Terğibte hadisi hakkında hasen li ğayrihidir dedi. Hakim ise, sahihtir dedi.)
Beyhakînin rivâyeti ise şöyle: “Kul evlendiği zaman dininin yarısını korumuştur diğer yarısında ise ALLAHtan korksun" şeklindedir..
_________________ 
|
|