ÖZün ÖZü EHLi

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12887
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

ÖZün ÖZü EHLi

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ResimResimResimULUL eLbÂb
LÜBBü’L- LÜBb

kaddesallahu sırrahum..

ResimResimResim

KÛN feyeKÛN >KevN-i KitÂb
KUL KÂBE’si >RABB’ıma kÂb
NÛRuLLAH ->Merkezi-Muhiti
->kuL ihvÂNim -> kervÂN iti
Es SeLÂMu!. -> ULU’L eLbÂb!.


OKU!.
kOKU!.
AŞK’ın
>dOKU!.



ResimResimResimHaKk Buyur!
HaYy Duyur!.



UbUdiYyet-RÛsULiYyet
ITRiYyet - UbUdiYYet
=> ULU’L eLbÂbımİZz!
Ve de AŞK KitÂbımİZz!..

=> ResÛLuLLAH EMÂNeti
Ehl-i Beyt<>Kur'ÂN ceNNeti
=> kervÂN kıtMÎRi ihvÂNim
HÂNNÂN-ü-MeNNÂN miNNeti!..
..aleyhumu's-selâm…

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Vedâ Haccında “Vedâ Hutbesi” diye bilinen ve genel bir tebliğ” niteliğindeki hutbesini okuyup Haccını da tamamladıktan sonra Medine’ye doğru yola koyuldu.
Yolda “Gadir-i Humm” denilen bir su başına geldiğinde kafile durdu ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem öğle vakti bir ağacın altına kurulan kürsüye çıkarak ve Hz.Ali Ali kerremullahi veche’yi yanına alarak şunları buyurdu: “Ey Müslümanlar! Ben ancak bir insanım! Rabbimin elçisi gelip de ona icabet etmem yakındır. Ben size iki kıymetli ve ağır şey bırakıyorum. Onlar birbirinden ayrılamaz. Eğer bunlara uyarsanız yolunuzu sapıtmazsınız. Bu iki kıymetli şeyden biri içinde Nur ve doğru yol bulunan Allah’ın Kitabı/KUR'ÂN’dır ki O’nun gökten yere sarkıtılmış ipidir. Ona tutulan doğru yolu bulur Ondan ayrılan sapar. Diğeri de Ehl-i Beyt-i ITRET’imdir. Ehl-i Beyt’im hakkında sizi uyarırım; Ehl-i Beyt’im hakkında sizi uyarırım; Ehl-i Beyt’im hakkında sizi uyarırım!"
(Sahih-i Müslim 2: 325; Tirmizi H. No: 4036 4038; İ.Hanbel Müsned 5: 182 189 3: 26.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Ey Müslümanlar! Ben bütün Mü’minlere öz canlarından daha evlâ değil miyim? Öyleyse ben kimin Mevlâsıysam Ali de onun mevlâsıdır. Ya Rabb! Onu Velî edinenlerin Velisi ol düşmanlarına da düşman ol!” buyurdu.”
(İ. Hanbel Müsned 4: 281 Buhari Tarih 1: 375 İ. Mace Sünen H. No:116)


Bâb: Kapı. * Kısım. * Mevzu. * Fasıl. Bölüm. Parça. Kitab. * Hususi madde. * Sığınacak yer. * İş. * Şekil. * Tövbe.
Lübb: İç. Öz. Her şeyin iyisi, hülâsası. * Akıl, içli şeyin içi.
Elbâb: (Lübb. C.) Akıllar.



ResimResimResim
“İŞ”te => KÂinÂt Kur'ÂN-ı
AKLında KıRk kAt Kur'ÂN-ı
ARZ’dan ARŞ’a URUC-RÜCû’
ÂŞIK =>KıRk kanAt Kur'ÂN-ı!.


ZEVK 6505 ResimResimResim

TOPRAK’tan TOPRAK’a İnsÂNn!. <=> TEKmiL-i TEVhÎD-i TuRÂBb!.
cÂN>ceheNNeM! cÂNÂN>ceNNet! “İŞ”te GÜN-ÂHh! “İŞ”te SEV-ÂBb!.
=> “OKU!.”<=>“OKU!.”suNn ihvÂNimm!.
=> “AŞK”-ın =>“dOKU!.”suNn ihvÂNimm!.
“İki KAPI” <> “ÜÇ LüTUF”La!. => vASL-ı vUSLât <> ULU’L- ELBÂBb!.


07.12.14. 09:18
brsbrsmm.. tktktrstkkmdeb
İZzbrİZZ..



Resim

ON ALTı ÂYEttir ->“ELBÂB”
BAŞ’a <> NihÂYEttir EL BÂB
ON ALTı biNn ÂLEM >“MîM”de
“AŞK”a => İnÂYEttir ->“ELBÂB”

“be” =>bir hARFtir!
“b” => Kulaç atma. Erişme. Yetme. ULAŞma. Kuvvet, kudret, beceriklilik. MuhaMmedî Şefâat, Şifâ, Şeref, KEVSER Keremi. Vergili, verimli, EZELî-EBEDî Olmadır HaYy Dostt!.
“bÂb” => RABBaNî-RASÛLî zÂHir-BÂtın BİLEliği.. ÂLi SıRRı-ÂLi ELi.. KüLLî ŞEYy’in BİZ Kapısı.. ÇoKk-Yokk => TEKe TEKte TEKklik TEKeMMüLü GÜLü.. aMMa LügatLardaysa => Kapı. * Kısım. * Mevzu. * Fasıl. Bölüm. Parça. Kitab. * Hususi madde. * Sığınacak yer. * İş. * Şekil. * Tövbedir ve’s- SeLÂMm!.


Resim <=*=> Resim


ResimResimResim
ALLAH’a ve ->ReSÛLüne
tESLim OLup iMÂN EYyLe!
->“İLÂhî GÖNÜL GÜLÜ”ne
cÂN İÇİnde ->cÂNÂN EYyLe!.

->İBÂdet et!. >tÂBisi OL!
->İTÂat et!. ->İTtik yOL!
“el KAViyy”e ->sIKI SARıL!
HaBÎBuLLAH kEVSERin dOL!.

RABBu’L- ÂLEMîn HaKk ÖZüYYLe
RaHMetenLi’L- ÂLEMînn sÖZüYYLe
=> “FITRAT”ı BiL!. => “İTRET”i BiL!
=> “KÂR-ü-beL”.. E-LESTu kÖZüYYLe!.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Ben amelde müsamahakâr olan ama şirke asla yer vermeyen hanif dini ile gönderildim” “Her doğan fıtrat dini üzere doğar” buyurmuşlardır.
(Buhari, İman, 29; Tirmizi, Menâkıb, 32, 64; Müsned-i Ahmed, 3:442; 5:266)


Kaviyy: Sağlam, metin, zorlu, kuvvetli, güçlü. * Varlıklı, zengin, sâlih, emin, mutemed.
Takvâ: Bütün günahlardan kendini korumak. Dinin yasak ettiğinden veya haram olduğunda şüphesi olan şeylerden çekinmek.
İttika: Sakınmak. Çekinmek. Günahlardan ve bütün kötülüklerden kendini çekmek. Takvâ ile amel etmek.


El Kavîyyü:
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12887
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: ÖZün ÖZü EHLi

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ResimResimResim
SıRR-ı SubhÂN SeLÂMetiyLe Kur'ÂN-ı Kerim
HaYy MuhaMMed ÜMMetiyLE Kur'ân-ı Kerim
EHL-i BeYyt’in -> ZİMMetiyLE Kur'ân-ı Kerim
GaVsu’L- AZAM ->HiMMetiyLE Kur'ân-ı Kerim!. Sırrahu’l- AzÎz!.

..aleyhumu's-selâm..



Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Ey Ali Cenâzemi sen yıkayacaksın, borcumu ödeyeceksin mezarıma beni sen koyup örteceksin ZİMMETimi sen îfâ edeceksin ve sen dünyâ ve âhirette sancağımın sâhibisin.” buyurdu.
(Ebû Said (radiyallahu anhu)'den; Deylemî Musnedu'’l-Firdevs)


ZiMMet: Himâyeyi te'min eden ittifak. Alâkalı. Uhde. Vicdan. Sorumluluk hudûdunda koruma zorunda kalma.
ZiMMet: Zâhir ve Bâtın Hakîkat-ı Muhammediyye'nin ASLen-NeSlen-FaSLen ve HâLen Fıtraten Sâhibi olmak..


Resim

وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيَاةٌ يَاْ أُولِيْ الأَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Resim---''Ve lekum fîl kısâsı hayâtun yâ ULÎ’L- ELBÂBi leallekum tettekûn (tettekûne).: Ey ulû’l- elbâb! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki böylece siz, takvâ sahibi olursunuz.” (Bakara 2/179)


ulî el bâbi: sır hazinelerinin (lübblerin) sahibleri..



الْحَجُّ أَشْهُرٌ مَّعْلُومَاتٌ فَمَن فَرَضَ فِيهِنَّ الْحَجَّ فَلاَ رَفَثَ وَلاَ فُسُوقَ وَلاَ جِدَالَ فِي الْحَجِّ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللّهُ وَتَزَوَّدُواْ فَإِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوَى وَاتَّقُونِ يَا أُوْلِي الأَلْبَابِ
Resim---''El haccu eşhurun ma’lûmât (ma’lûmâtun), fe men farada fîhinne’l- hacca fe lâ refese ve lâ fusûka ve lâ cidâle fî’l- hacc (haccı), ve mâ tef’alû min hayrın ya’lemhullâh (ya’lemhullâhu), ve tezevvedû fe inne hayraz zâdi’t- takvâ, vettekûni yâ ULÎ’L- ELBÂB (elbâbi).: Hac, bilinen aylardır. İşte kim onlarda (o aylarda), (ihrama girerek) haccı (kendine) farz edinirse, artık hacta kadına yaklaşmak (ve benzeri davranışlar), fâsıklık (günaha sapmak), cedelleşmek (sürtüşmek, kavga etmek) yoktur. Siz hayırdan ne yaparsanız Allah onu bilir. Ve (hayırlarla) (kendinize) azık hazırlayın. Fakat azığın en hayırlısı muhakkak ki takvâ sahibi olmaktır. Ve ey ulû’l- elbâb! Bana karşı takvâ sahibi olun.” (Bakara 2/197)

أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا فَاتَّقُوا اللَّهَ يَا أُوْلِي الْأَلْبَابِ الَّذِينَ آمَنُوا قَدْ أَنزَلَ اللَّهُ إِلَيْكُمْ ذِكْرًا
Resim---E addallâhu lehum azâben şedîden fettekûllâhe yâ ULÎ’L- ELBÂB (elbâbi), ellezîne âmenû, kad enzelallâhu ileykum zikrâ (zikren).: Allah onlar için çok şiddetli azap hazırladı. Ey imân eden ulû’l- elbâb! Öyleyse Allah'a karşı (daha üst takvâ ile) takvâ sahibi olun. Allah size zikri (Kur'ân'ı) indirmiştir.” (Talâk 65/10)


ResimResimResim

EBdÂL  EBrÂR’ı => ÂLEMde
=> “AŞK”ın YAPIsıdır -> “ELBÂB”
AHhYÂR  AHhRÂR’ı >bu DEMde
=> “ZİKR”in => YAPIsıdır -> “ELBÂB”..


يُؤتِي الْحِكْمَةَ مَن يَشَاء وَمَن يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ أُوتِيَ خَيْرًا كَثِيرًا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ
Resim---Yu’ti’l- hikmete men yeşâu, ve men yu’te’l- hikmete fe kad ûtiye hayran kesîrâ (kesîren), ve mâ yezzekkeru illâ ULÎ’L- ELBÂB (elbâbi).: (Allah) hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse böylece ona çok hayır verilmiştir. Ve ulû’l- elbâbtan başkası tezekkür edemez/başkası öğüt alıp düşünemez!.” (Bakara 2/269)

هُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُّحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ مُتَشَابِهَاتٌ فَأَمَّا الَّذِينَ في قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ ابْتِغَاء الْفِتْنَةِ وَابْتِغَاء تَأْوِيلِهِ وَمَا يَعْلَمُ تَأْوِيلَهُ إِلاَّ اللّهُ وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ يَقُولُونَ آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِّنْ عِندِ رَبِّنَا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الألْبَابِ
Resim---Huvellezî enzele aleyke’l- kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummu’l- kitâbi ve uharu muteşâbihât (muteşâbihâtun), fe emmâllezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâe’l- fitneti vebtigâe te’vîlihi, ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh (illâllâhu), ve’r- râsihûne fî’l- ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ULÎ’L- ELBÂB (elbâbi).: Kitab'ı sana indiren O'dur. Onun bir kısmı muhkem (hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan) âyetlerdir, onlar Kitab'ın esasıdır ve diğerleri, muteşâbihtir (yoruma açık âyetlerdir). Fakat kalblerinde eğrilik (bâtıla meyil) bulunanlar, bu sebeble muteşâbih olanlara (yorum gerektirenlere) tâbî olurlar. Ondan fitne çıkarmak için, onun te'vilini (yorumunu) yapmak isterler. Ve onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez ve ilimde rusuh sahibleri ise: "Biz O'na îmân ettik, hepsi Rabbimizin katındandır" derler, onlar da tezekkür edemezler, sadece Ulû’l- elbâb (daimi zikrin ve sırların sahibleri) (tezekkür edebilir).” (Âl-i İmrân 3/7)

أَفَمَن يَعْلَمُ أَنَّمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَبِّكَ الْحَقُّ كَمَنْ هُوَ أَعْمَى إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ
Resim---E fe men ya’lemu ennemâ unzile ileyke min rabbike’l- hakku ke men huve a’mâ, innemâ yetezekkeru ÛLU’L- ELBÂB (elbâbi).: Öyleyse sana Rabbinden indirilenin hak olduğunu bilen kimse, âmâ olan (görmeyen) kimse gibi midir? Fakat ulul'elbâb (Allah'ın sırlarının ve daimî zikrin sahibleri), tezekkür eder.” (Ra'd 13/19)

هَذَا بَلاَغٌ لِّلنَّاسِ وَلِيُنذَرُواْ بِهِ وَلِيَعْلَمُواْ أَنَّمَا هُوَ إِلَهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ
Resim---Hâzâ belâgun li’n- nâsi ve li yunzerû bihî ve li ya’lemû ennemâ huve ilâhun vâhidun ve li yezzekkere ÛLU’L- ELBÂB (elbâbi).: Bu (Kur'ân-ı Kerim), O'nunla uyarılmaları ve O'nun (Allah'ın) tek bir İlâh olduğunun bilinmesi ve ulû’l- elbâbın (sırların aklen-naklen sahiblerinin) tezekkür etmesi için insanlara bir açıklamadır.” (İbrâhim 14/52)

كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Resim---Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârekun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ÛLU’L- ELBÂB (elbâbi).: Bu Mübârek Kitabı sana indirdik, âyetleri ile tedbir alsınlar ve ulû’l- elbâb tezekkür etsin diye.” (Sâd 38/29)

أَمَّنْ هُوَ قَانِتٌ آنَاء اللَّيْلِ سَاجِدًا وَقَائِمًا يَحْذَرُ الْآخِرَةَ وَيَرْجُو رَحْمَةَ رَبِّهِ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Resim---Em men huve kânitun ânâe’l- leyli sâciden ve kâimen yahzeru’l- âhırete ve yercû rahmete rabbih (rabbihî), kul hel yestevîllezîne ya’lemûne vellezîne lâ ya’lemûn (ya’lemûne), innemâ yetezekkeru ÛLU’L- ELBÂB (elbâbi).: Gece boyunca secde ederek ve kıyamda (ayakta) durarak kânitin olan (saygıyla Allah'ın huzurunda duran), âhiretten çekinen (korkan) ve Rabbinin rahmetini dileyen mi? De ki: "(Hiç) bilenle bilmeyen bir olur mu? Ancak ulû’l- elbâb (daimî zikir sahibleri) tezekkür eder." (Zümer 39/9)

ResimResimResim

ÂYet ->İbret ->ZiKir ->“ELBÂB”
AKLen-nAKLen FiKir->“ELBÂB”
SABr-ı CEMîL ->“cÂN-cÂNÂN”ı
Şu ÂN  şe’ÂN => ŞüKür->“ELBÂB”..


إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ لآيَاتٍ لِّأُوْلِي الألْبَابِ
Resim---İnne fî halkı’s- semâvâti ve’l- ardı vahtilâfi’l- leyli ve’n- nehâri le âyâtin li ÛLÎ’L- ELBÂB (ulî’l- elbâbı).: Muhakkak ki, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde, ulû’l- elbâb için elbette âyetler (deliller) vardır.” (Âl-i İmrân 3/190)

لَقَدْ كَانَ فِي قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِّأُوْلِي الأَلْبَابِ مَا كَانَ حَدِيثًا يُفْتَرَى وَلَكِن تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيلَ كُلَّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Resim---Lekad kâne fî kasasıhim ibretun li ÛLÎ’L- ELBÂB (elbâbi), mâ kâne hadîsen yufterâ ve lâkin tasdîkallezî beyne yedeyhi ve tafsîle kulli şey’in ve huden ve rahmeten li kavmin yu’minûn (yu’minûne).: Andolsun ki; onların kıssalarında ulû’l- elbâb için (sır sahibleri için) bir ibret vardır. Uydurulan bir söz değildir ve lâkin onların ellerindekini tasdik eder ve herşeyi ayrı ayrı açıklar. Mü'min kavim için bir hidâyet ve rahmettir.” (Yûsuf 12/111)

وَوَهَبْنَا لَهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُم مَّعَهُمْ رَحْمَةً مِّنَّا وَذِكْرَى لِأُوْلِي الْأَلْبَابِ
Resim---Ve vehebnâ lehû ehlehu ve mislehum meahum rahmeten minnâ ve zikrâ li ÛLÎ’L- ELBÂB (elbâbi).: Ve Bizden bir rahmet ve ulû’l- elbâba zikir olarak, ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha bağışladık.” (Sâd 38/43)

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَسَلَكَهُ يَنَابِيعَ فِي الْأَرْضِ ثُمَّ يُخْرِجُ بِهِ زَرْعًا مُّخْتَلِفًا أَلْوَانُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَجْعَلُهُ حُطَامًا إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِأُوْلِي الْأَلْبَابِ
Resim---E lem tere ennallâhe enzele mine’s- semâi mâen fe selekehu yenâbîa fî’l- ardı summe yuhricu bihî zer’an muhtelifen elvânuhu summe yehîcu fe terâhu musferran summe yec’aluhu hutâmâ (hutâmen), inne fî zâlike le zikrâ li ÛLÎ’L- ELBÂB (elbâbi).: Allah'ın gökten su indirdiğini böylece onu (suyu), yerin su pınarlarına akıttığını görmedin mi? Sonra onunla çeşitli renklerde ekin çıkarır. Daha sonra kurur. Artık onu sararmış görürsün. Sonra onu kuru bir çöp kılar. Muhakkak ki bunda ulû’l- elbâb için mutlaka zikir (ibret) vardır.” (Zümer 39/21)

هُدًى وَذِكْرَى لِأُولِي الْأَلْبَابِ
Resim---Huden ve zikrâ li ÛLÎ’L- ELBÂB (elbâbi).: Ulû’l- elbâb için hidâyet ve zikir olarak.” (Mü'min 40/54)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12887
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: ÖZün ÖZü EHLi

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimResimResim
“ELEst”in –“bELÂ!.” YERİnde
y RABBeN =>İSLÂHh EYyLe!.
İŞte =>“HAYyat mAHhŞERİ”nde
“LUTF”ün iLE => İFLÂHh EYyLe!.


قُل لاَّ يَسْتَوِي الْخَبِيثُ وَالطَّيِّبُ وَلَوْ أَعْجَبَكَ كَثْرَةُ الْخَبِيثِ فَاتَّقُواْ اللّهَ يَا أُوْلِي الأَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Resim---Kul lâ yestevî’l- habîsu ve’t- tayyibu ve lev a’cebeke kesretu’l- habîs (habîsi), fettekullâhe yâ ulî’l- elbâbi leallekum tuflihûn (tuflihûne).: De ki; "Habisin (haram, murdar ve fesadın...) çokluğu senin hoşuna gitse bile, habis (haram ve kötü olan) ile tayyib (helâl ve temiz olan) bir değildir. Ey Ulû’l- Elbâb! Artık Allah'a karşı takvâ sahibi olun! Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.” (Mâide 5/100)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12887
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: ÖZün ÖZü EHLi

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

AŞKın <-> MEŞKine ->MuÂDÎL
AHAD<->AHMEDî ULu’L-ELBâB
HÂLis->MuHLis<=>Sıddık->ÂDiL
==>MuhaMMeDî =>ULu’L-ELBâB!.

الَّذِينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ أَحْسَنَهُ أُوْلَئِكَ الَّذِينَ هَدَاهُمُ اللَّهُ وَأُوْلَئِكَ هُمْ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
“Ellezîne yestemiûne’l- kavle fe yettebiûne ahsenehu, ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulû’l- elbâb (elbâbi): Onlar, sözü işitirler, böylece onun ahsen olanına tâbî olurlar. İşte onlar, Allah'ın hidâyete erdirdikleridir. Ve işte onlar; onlar ulû’l- elbâbtır (daimî zikrin sahibleri).” (Zümer 39/18)

ihvÂNim HaKk AŞKı ANLAtt!
>MuhaMMedî mEŞKi ANLAtt!
Götür >CÂN-cÂNÂN ceNNetin
KÂBeKAVSeYyn KÖŞKü ANLAtt!.
>“KEVSER TASI KÖŞK”ü ANLAtt!.



Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!

فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى
---“Fe kâne kâbe kavseyni ev ednâ: O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.” (Necm 53/9)

Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön