Sevginin Vefası Hz. HATİCE (ra)

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Sevginin Vefası Hz. HATİCE (ra)

Mesaj gönderen Hakan »

SEVGİNİN VEFASI HZ. HATİCE (ra)

Rasulullah sav. gönül örtüsü
Aşkullahta beden törpüssü
Vefâ tepesinin sadakat ağacı
Ehli Beytin Şeceretü'l- kevni... Hz. Hatice anamız (ra)


Kendisini çok severim. Tüm annelerimizi de severim. Kitapçı da dolaşırken Hz. Hatice diye bir roman gördüm. Eşime hediye edeyim dedim. İslamda Kadının en güzide örneği Hz. Hatice anamız. Er kişi niyetine er den de er. Ben daha er olamadım. Hatice anamızı anlamaya çalışırken yüreğime gelen dörtlüğü yazdım yukarıda.

Rasulullah sav. şöyle buyuruyor:

"Cennet ehlinin en faziletli hanımları Hatice, Fatıma, Meryem ve Asiye'dir."

(İbn Hacer, Fethü'l-Bari, 7/135)

"Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: "Güzel koku, kadın ve gözbebeğim kılınan namaz."
(Nesaî, İşaretu'n-Nisâ1, (7,61)

"Hatice'den sonra evlenmeyi kim düşüneilir ki?"
(Taberî)

"Kendi zamanındaki kadınların hayırlısı İmran kızı Meryem'di. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice'dir."
(Müslim, 69; Tirmizi, 62.)

Aişe bir gün ona:
- Ya Rasulullah, dedi. Hatice'ye niçin bu kadar sevdalısın. Neden onu çok anıyorsun?
- Hatice gibisi var mıydı? Onun gönlünde kimse de olmayan bir özellik vardı. O insanın gönlündeki hüznü bir vakum gibi çeker alırdı."

(Buharî)

Hz. Muhammed (sav.)
"Benim alemde yalnız bir dostum vardı. O da Hatice idi."

(İbni Hanbel, Müsned, VI, 118.)

"Allah'a yemin olsun ki Allah bana Ondan daha hayırlısını vermedi. İnsanlar küfrederken O bana inandı. İnsanlar beni yalanlarken O beni tasdik etti. İnsanlar beni mahrum ederken o beni malıyla destekledi. Ve Allah Onun sevgisiyle beni rızıklandırdı." Tirmizi

"Göklerin en hayırlı kadını İmran kızı Meryem, yeryüzünün en hayırlı kadını ise Hüveylid kızı Hatice'dir." Müslim

Cebrail, Sevgili'ye seslendi: "Ya Rasulullah!" dedi. " İşte, şu uzakta görünen Hatice'dir. Sana geliyor. Yanında bir kap, içinde de yiyecek var." Güzeller güzeli o yöne sevgiyle baktı. Cebrail devam etti: "Hatice yanına geldiği zaman Rabbinden ve benden ona selam söyle! Cennette inciden oyulmuş yek pare bir sarayla müjdele! Onun içinde ne gürültü patırtı vardır, ne de çalışmak ve çabalamak"
(Buharî, Tevhid 35; Müslim, Fezailu's- Sahabe 71, (2432)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: Sevginin Vefası Hz. HATİCE (ra)

Mesaj gönderen Hakan »

* HZ. HATİCE (RADIYALLAHU ANHÂ)

Babası Hüveylid İbnu Esed'dir. Meşhur Kusay'da Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'la nesebi birleşir. Hanımları arasında nesebce Aleyhissalâtu vesselâm'a en yakın olan Haticedir. Resûlullah, Kusay'ın zürriyetinden Hatice dışında bir Ümm-i Habîbe ile evlenmiştir.

Cumhura göre, Resûlullah, Hz. Hatice ile yirmibeş yaşında iken evlenmiştir. Hz. Peygamber'den önce Ebû Hâle İbnu'n-Nebas'ın nikâhında idi. Cahiliye devrinde kendisine Tahire deniyordu. Ebû Hale'den önce de Atik İbnu Abid'in nikâhında idi.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), evlilikten önce Hz. Hatice adına mudarib olarak Suriye cihetine ticarete gitmiş idi. Bu vesile ile Hz. Hatice, Aleyhissalâtu vesselâm'ı daha yakından tanıma fırsatı bulmuş ve bu, evlenmelerine zemin hazırlamıştı.

Resûlullah Hz. Hatice ile evlendiğinde yirmibeş yaşında idi. Yirmibeş yıl süren beraberlikleri sırasında (aleyhissalâtu vesselâm) başka bir kadınla evlenmemiştir. İbnu Hacer: "Bu, Hatice'nin Resulullah nezdinde ne kadar kıymetli olduğunu ve faziletçe üstünlüğünü gösterir" der ve ilave eder: "Çünkü, o Resûlullah'ı başka kadınlardan müstağni kıldı." Resûlullah'ın 38 yıl süren evlilik hayatının üçte ikisi Hz. Hatice ile geçmiştir. Bu uzun süre içinde, Hz. Hatice'nin gönlünü kıskançlık ızdırabından korumuştur. Bu fazilete öbür hanımları iştirak edemezler.

Hz. Hatice, Resûlullah'ın peygamberliğine ilk iman eden kimsedir. Bu hadiseyi Hz. Hatice'nin yetişilemeyecek bir fazileti gören İbnu Hacer der ki: "Böylece kendisinden sonra İslam'a girecek bu tür kadınlar için çığır açmış oldu ve bu yolla Kıyamete kadar imana girenlerin sevabına iştirak etti. Bu hususta onun benzeri, erkeklere nisbetle de Ebû Bekir'dir. Bu sebeple o ikisinin kazanacağı sevabın miktarını Allah'tan başka kimse bilemez."

Hz. Hatice Resûlullah'ın hayatında cereyan eden hadiselerde hiçbir zaman sarsılmayarak büyük bir sebat, azim ve imanda yakîn örneği vermiştir. Sıkıntılı anlarda Resûlullah'a sağladığı teselli, ondaki akıl ve ferasetin derecesini göstermeye yeterlidir. İbnu İshak: "Resûlullah, kendisini üzen bir söz işitince Hz. Hatice'ye döndümü, o mutlaka teselli verir, takviye eder, kederini unuttururdu" der.

Kadınların efdali hususunda ihtilaf edilmiş ise de, râcih görüşe göre Ümmühâtu'lmü'minîn arasında en efdali Hz. Hatice'dir. Hz. Peygamber'in Mısırlı cariyesi olan Mariye'den doğan İbrahim dışındaki bütün çocukları Hz. Hatice'dendir. Bu çocuklar: Kasım, Zeyneb, Rukiyye, Ümmü Külsüm, Fatıma, Abdullah -buna Tâhir ve Tayyib de denmiştir. Bunların Abdullah'ın kardeşleri olduğu da söylenmiştir- Erkekler küçükken ölmüşlerdir.

Hz. Hatice, Ebû Talib'ten üç gün sonra, Hicretten üç yıl önce Ramazan ayında vefat etmiştir. Ebû Tâlib ve Hatice'nin vefatından sonra Resûlullah'ın musibetleri artmıştır. Hz. Aişe: "Hatice namaz farz kılınmazdan önce vefat etti" der. Öldüğü zaman 65 yaşında idi, radıyallahu anhâ.


Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Mekke halkı, esirlerin fidye-i necatlarını gönderdikleri zaman, (Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın kerimeleri) Zeyneb de kocası Ebu'l-As İbnu'r-Rebi'in fidye-i necatı olarak mal gönderdi. Bunun gönderdikleri arasında Hz. Hatice radıyallahu anha'nın, Ebu'l-As'la evlenmesi sırasında Zeyneb'e vermiş olduğu bir kolye de vardı. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bu kolyeyi görünce son derece duygulandı ve:

"İsterseniz Zeyneb'in esirini serbest bırakın ve kolyesini de ona iade edin!" buyurdular. Ashab: "Baş üstüne!" dedi. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Ebu'l-As'dan, Zeyneb'i kendine göndermesi (hicretine izin vermesi) hususunda söz aldı -veya Ebu'l-As... vaadetti- Aleyhissalatu vesselam ensar'dan bir zatla Zeyd İbnu Harise radıyallahu anhüma'yı, Zeyneb'i getirmek üzere gönderdi ve onlara: "Batn-ı Ye'cic'e gidin. Orada, size Zeyneb uğrayacak, buraya gelinceye kadar ona refakat edin" emir buyurdu.Ebu Davud, Cihad 131, (2692).

Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın hanımlarından hiçbirine, Hz. Hatice radıyallahu anha'ya karşı duyduğum kıskançlığı hiç duymadım. Halbuki onu hiç görmüşlüğüm de yok. Ancak, Aleyhissalatu vesselam onun yâdını çok yapardı. Ne zaman bir koyun kesip parçalara ayırsa Hatice'nin dostlarına da gönderirdi. Bazan ona: "Sanki dünyada Hatice'den başka kadın yok!" derdim de bana: "(Onun gibisi var mıydı, o şöyleydi, o böyleydi..! (Öbür kadınlar beni çocuktan mahrum ederken) benim çocuklarım ondan oldu" diye karşılık verirdi. (Hz. Aişe derki: İçinden " Bir daha Hatice hakkında kötü söz söylemeyeceğim" dedim)."

Hz. Aişe devamla der ki: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Hatice'den üç yıl sonra benimle evlendi."

Buhari, Menakıbu'l-Ensar 20, Nikah 108, Edeb 73, Tevhid 32; Müslim, Fezailu's-Sahabe 73, 74, 77, 78, (2434, 2435, 2436, 2437); Tirmizi, Menakıb, (3885, 3886).





ـ عن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنها قالت: ]أوَّلُ مَا بُدِئَ بِهِ رَسُولُ اللّهِ # مِنَ الْوَحْىِ الرُّوْيَا الصَّالِحَةُ في النَّوْمِ، وَكَانَ َ يَرَى رُؤْيَا إَّ جَاءَتْ مِثْلَ فَلَقِ الصُّبْحِ، وَحُبِّبَ إلَيْهِ الْخََءُ فَكَانَ يَخْلُو بِغَارِ حِرَاءَ فَيَتَحَنَّثُ فيهِ ـ وَهُوَ التَّعَبُّدُ ـ اَللَّيَالِى ذَوَاتِ الْعَدَدِ قَبْلَ أنْ يَنْزِعَ إلى أهْلِهِ، وَيَتَزَوَّدُ لذلِكَ ثُمَّ يَرْجِعُ إلى خَدِيجَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنها. فَيَتَزَوَّدُ لِمِثْلِهَا، حَتّى جَاءَهُ الْحَقُّ وَهُوَ في غَارِ حِرَاءَ. فَجَاءَهُ الْمَلَكُ فَقالَ: اِقْرأْ. فقَالَ: مَا أنَا بِقَارِئٍ. قَالَ: فَأخَذَنِي فَغَطَّنِي حَتّى بَلَغَ مِنِّي الْجَهْدُ، ثُمَّ أرْسَلَنِى فَقَالَ: اِقْرأْ. فَقُلْتُ: لَسْتُ بِقَارِئٍ. فَغَطَّنِي الثَّانِيَةَ حَتّى بَلَغَ مِنِّي الْجَهْدُ. ثُمَّ أرْسَلَنِي فقَالَ: إقْرَأْ. فَقُلْتُ: مَا أنَا بِقَارِئٍ. فَأخَذَنِي فَغَطَّنِي الثَّالِثَةَ حَتّى بَلَغَ مِنِّي الْجَهْدُ. ثُمَّ أرْسَلَنِى فقَالَ: اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الّذِي خَلَقْ خَلَقَ ا“نْسَانَ مِنْ عَلَقٍ اِقْرَأْ وَرَبُّكَ ا‘كْرَمُ الّذِى عَلَّمَ بِالْقَلَمِ عَلّمَ ا“نْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ. فَرَجَعَ بِهَا رَسُولُ اللّه # يَرْجُفُ فُؤَادُهُ، فَدَخَلَ عَلى خَدِيجَةَ، فَقَالَ: زَمِّلُونِِي زَمِّلُونِي. فَزَمَّلُوهُ حَتَّى ذَهَبَ عَنْهُ الرَّوْعُ. فقَالَ لِخَدِيجَةَ، وَأخْبَرَهَا الْخَبَرَ وقَالَ: لَقَدْ خَشِيْتُ عَلى نَفْسِي. قَالَتْ لَهُ خَدِيجَةُ: كََّ فَوَاللّهِ مَا يُخْزِيكَ اللّهُ أبَداً، إنَّكَ لَتَصِلُ الرَّحِمَ، وَتَصْدُقُ الْحَدِيثَ، وَتَحْمِلُ الْكَلَّ، وَتُكْسِبُ الْمَعْدُومَ، وَتَقْرِي الضَّيْفَ، وَتُعِينُ

عَلى نَوَائِبِ الْحَقِّ، ثُمَّ اَنْطَلَقَتْ بِهِ خَدِيجَةُ إلى وَرَقَةَ بْنِ نَوْفَلَ بْنِ أسَدِ ابْنِ عَبْدِالْعُزّى بْنُ قُصَيٍّ، وَهُوَ ابْنُ عَمَّ خَدِيجَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنها، وَكَانَ اِمْرَأَ قَدْ تَنَصَّرَ في الْجَاهِلِيّةِ، وَكَانَ يَكْتُبُ الْعِبْرَانِيَّ فَيَكْتُبُ مِنَ ا“نْجِيلِ بِالْعِبْرَانِيّةِ مَا شَاءَ اللّهُ أنْ يَكْتُبَ، وَكانَ شَيْخاً كَبِيراً قَدْ عَمَى. فقَالَتْ خَدِيجَةُ: يَا ابْنَ عَمِّ، اسْمَعْ مِنْ ابْنِ أخِيكَ مَا يَقُولُ، فقَالَ لَهُ وَرَقَةُ: يَا ابْنَ أخِى مَاذَا تَرَى؟ فَأخْبَرَهُ رَسُولُ اللّهِ # خَبَرَ مَا رَأى. فقَالَ لَهُ وَرَقَةُ: هذَا النَّامُوسُ الّذِي أُنْزِلَ عَلى مُوسى يَا لَيْتَنِي فِيهَا جَذَعاً، لَيْتَنِي أكُونُ حَيّاً إذْ يُخْرِجُكَ قَوْمُكَ. فقَالَ رَسُولُ اللّهِ #: أوْ مُخْرِجِيَّ هُمْ قَالَ: نَعَمْ لَمْ يَأتِ رَجُلٌ قَطُّ بِمِثْلِ مَا جِئْتَ بِهِ إَّ عُودِيَ، وَإنْ يُدْرِكْنِي يَوْمُكَ أنْصُرْكَ نَصْراً مُؤَزَّراً. ثُمَّ لَمْ يَنْشَبْ وَرَقَةُ أنْ تُوُفِّيَ وَفَتَرَ الْوَحْيُ[. أخرجه الشيخان.»غَطّهُ« إذا ضمه بشدة كما يغطه في الماء إذا بالغ في حطه فيه.و»الكَلُّ« العيال والحوائج المهمة.و»تكسبُ المعدومَ« أي تصل الى كل معدوم وتناله، و يتعذر عليك لبعده، وقيل تكسب المعدوم: أى تعطيه غيرك وتوصله الى كل من هو معدومٌ عنده.و»الناموس« صاحب سر الملك الذي يحضر إ بخير، وسمى به جبريل ‘نه مخصوص بالوحي والغيب الذي يطلع عليهما أحد من المئكة غيره.و»الجذع« هنا كناية عن الشباب أي ليتني أكون شابا عند

ظهورك ‘نصرك وأعينك.و»المؤزَّرُ« المؤكد .

1. (5563)- Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a vahiy olarak ilk başlayan şey uykuda gördüğü salih rüyalar idi. Rüyada her ne görürse, sabah aydınlığı gibi aynen vukua geliyordu. (Bu esnada) ona yalnızlık sevdirilmişti. Hira mağarasına çekilip orada, ailesine dönmeksizin birkaç gece tek başına kalıp, tahannüsde bulunuyordu. -Tahannüs ibadette bulunma demektir.- Bu maksadla yanına azık alıyor, azığı tükenince Hz. Hatice (radıyallahu anha)'ye dönüyor, yine aynı şekilde azık alıp tekrar gidiyordu. Bu hal, kendisine Hira mağarasında Hak gelinceye kadar devam etti. Bir gün ona melek gelip:

"Oku!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:

"Ben okuma bilmiyorum!" cevabını verdi. (Aleyhissalâtu vesselâm hadisenin gerisini şöyle anlatıyor: "Ben okuma bilmiyorum deyince) melek beni tutup kucakladı, takatım kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı. Tekrar:

"Oku!" dedi. Ben tekrar:

"Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni ikinci defa kucaklayıp takatım kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar bıraktı ve "Oku!" dedi. Ben yine: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni tekrar alıp, üçüncü sefer takatım kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve:

"Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin kerimdir, o kalemle öğretti. İnsana bilmediğini öğretti" (Alak 1-5) dedi.

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu vahiyleri öğrenmiş olarak döndü. Kalbinde bir titreme (bir korku) vardı. Hatice'nin yanına geldi ve:

"Beni örtün, beni örtün!" buyurdu. Onu örttüler. Korku gidinceye kadar öyle kaldı. (Sükunete erince) Hz. Hatice (radıyallahu anhâ)'ye başından geçenleri anlattı ve:

"Nefsim hususunda korktum!" dedi. Hz. Hatice de:

"Asla korkma! Vallahi Allah seni ebediyen rüsvay etmeyecektir. Zira sen, sıla-i rahimde bulunursun, doğru konuşursun, işini göremeyenlerin yükünü taşırsın. Fakire kazandırırsın, misafire ikram edersin, Hak yolunda zuhur eden hadiseler karşısında (halka) yardım edersin!" dedi. Sonra Hz. Hatice, Aleyhissalâtu vesselâm'ı alıp Varaka İbnu Nevfel İbnu Esed İbnu Abdi'l-Uzza İbni Kusay'a götürdü. Bu zat, Hz. Hatice'nin amcasının oğlu idi. Cahiliye devrinde Hıristiyan olmuş bir kimseydi. İbranice (okuma) yazma bilirdi. İncil'den, Allah'ın dilediği kadarını İbranice olarak yazmıştı. Gözleri âma olmuş yaşlı bir ihtiyardı. Hz. Hatice kendisine:

"Ey amcaoğlu! Kardeşinin oğlunu bir dinle, ne söylüyor!" dedi. Varaka Aleyhissalâtu vesselâm'a:

"Ey kardeşim oğlu! Neler de görüyorsun?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm gördüklerini anlattı. Varaka da Ona:

"Bu gördüğün melektir. O, Hz. Musa'ya da inmiştir. Keşte ben genç olsaydım (da sana yardım etseydim); keşke, kavmin seni sürüp çıkardıkları vakit hayatta olsaydım!" dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Onlar beni buradan sürüp çıkaracaklar mı?" diye sordu. Varaka:

"Senin getirdiğin gibi bir din getiren hiç kimse yok ki, ona husumet edilmemiş olsun! O gününü görürsem, sana müessir yardımda bulunurum!" dedi. Ancak çok geçmeden Varaka vefat etti ve vahiy de fetrete girdi (kesildi.)" [Buharî, Bed'ü'l-Vahy, Enbiya 21, Tefsir, Alak Tabir 1; Müslim, İman 252, (160); Tirmizî, Menakıb 13, (3636).]



Yahya İbnu Ebi Kesir anlatıyor: "Ebu Seleme İbnu Abdirrahman'a Kur'an'dan ilk inenin ne olduğunu sordum.

"Ya eyyühe'l-Müddessir (ey örtüsüne bürünmüş)! (suresi)dir!" dedi. Ben:

"İyi ama, başkaları ilk inenin İkra'bismi Rabbikellezi halâk (suresi) dir diyorlar" dedim. Bunun üzerine Ebu Seleme:

"Ben bu hususta Hz. Câbir radıyallahu anh'a sormuştum. O bana:

"Sana, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın söylediğinden başka bir şey söylemeyeceğim. Aleyhissalâtu vesselâm:

"Bir ay kadar Hira mağarasına mücavir oldum (itikafa girdim). Mücaveretimi (itikafımı) tamamlayınca, dağdan indim. Derken bana bir seslenen oldu. Sağıma baktım, hiçbir şey görmedim. Soluma baktım, yine bir şey görmedim. Arkama baktım bir şey görmedim. Derken başımı kaldırdım, bir şey gördüm, ama (bakmaya) dayanamadım. Hemen Hatice'nin yanına geldim:

"Beni örtün!" dedim. Derken şu âyetler nazil oldu. (Mealen): "Ey örtüsüne bürünen! Kalk! (İnsanları ahiretle) korkut! Rabbini büyükle, elbiseni temizle. Pislikten kaçın.." (Müddessir suresi). Bu vahiy namaz farz kılınmazdan önceydi."

Buhari, Bed'ü'l-Vahy, Bed'ül-Halk 6, Tefsir, Müddessir, Tefsir, Alak, Edeb 118; Müslim, iman 257, (161).

ـ2 وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]مَا غِرْتُ عَلى أحَدٍ مِنْ نِسَاءِ النَّبىِّ # مَا غِرْتُ على خَدِيجَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْها، وَمَا رَأيْتُهَا قَطُّ، وَلكِنْ كَانَ يُكْثِرُ ذِكْرَهَا وَرُبَّمَا ذَبحَ الشَّاةَ ثُمَّ يَقطِّعُهَا أعْضَاءً ثُمَّ يَبْعَثُهَا فيصَدَائِقِ خَدِيجَةَ؛ وَرُبَّمَا قُلْتُ لَهُ: كَأنَّهُ لَمْ يَكُنْ في الدُّيْنَا اِمْرَأةٌ إَّ خَدِيجَةَ؟ فَيَقُولُ: إنَّهَا كَانَتْ وَكَانَتْ، وَكَانَ لى مِنْهَا وَلَدٌ. قَالَتْ: وَتَزوَّجْنِى بَعْدَهَا بِثََثِ سِنِينَ[. أخرجه الشيخان والترمذي .

2. (4482)- Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın hanımlarından hiçbirine, Hz. Hatice (radıyallahu anhâ)'ya karşı duyduğum kıskançlığı hiç duymadım. Halbuki onu hiç görmüşlüğüm de yok. Ancak, aleyhissalâtu vesselâm) onun yâdını çok yapardı. Ne zaman bir koyun kesip parçalara ayırsa Hatice'nin dostlarına da gönderirdi. Bazan ona: "Sanki dünyada Hatice'den başka kadın yok!" derdim de bana: "(Onun gibisi var mıydı!) o şöyleydi, o böyleydi...! [Öbür kadınlar beni çocuktan mahrum ederken] benim çocuklarım ondan oldu" diye karşılık verirdi. [Hz. Aişe der ki: İçimden "Bir daha Hatice hakkında kötü söz söylemeyeceğim" dedim.].

Hz. Aişe devamla der ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Hatice'den üç yıl sonra benimle evledi." [Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr 20, Nikâh 108, Edeb 73, Tevhîd 32; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 73, 74, 77, 78, (2434, 2435, 2436, 2437); Tirmizî, Menâkıb, (3885, 3886).]

ـوعن علي رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: خَيْرُ نِسَائِهَا مَرْيَمُ بِنْتُ عُمْرَانَ، وَخَيْرُ نِسَائِهَا خَدِيجَةُ بِنْتُ خُوَيْلِدٍ، وَأشَارَ الرَّاوى الى السَّمَاءِ وَا‘رْضِ[. أخرجه الشيخان والترمذي.وزاد رزين في رواية ]قَالَ #: كَمُلَ مِنَ الرِّجَالِ كَثِيرٌ وَلَمْ يَكْمُلْ مِنَ النِّسَاءِ إَّ مَرْيَمُ ابْنَةُ عِمْرَانَ، وَآسِيَةُ امْرَأةُ فِرْعَوْنَ، وَخَدِيجَةُ بِنْتُ خُوَيْلِدٍ، وَفَاطِمَةُ بِنْتُ مُحَمَّدٍ، وَفَضْلُ عَائِشَةَ عَلى النِّسَاءِ كَفَضْلِ الثَّرِيدِ عَلى سَائِرِ الطَّعَامِ[. قُلْتُ: وَمَا زَادَهُ رَزين أخرجه البخاري بدون ذكر خديجة وفاطمة رَضِيَ اللّهُ عَنْهما. واللّه أعلم .

(4483)- Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"(Ahiretin) en hayırlı kadını Meryem Bintu İmrân'dır. (Dünyanın) en hayırlı kadını Hatice Bintu Huveylid'dir." Ravi bunu söylerken, eliyle semaya ve arza işaret etti. [Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr 20, Enbiya 45; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 69, (2430); Tirmizî, Menâkıb, (3887).]

Rezîn bir rivayette şu ziyadeyi kaydetmiştir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Erkeklerden pek çokları kemâle ermiştir. Kadınlardan ise İmrân'ın kızı Meryem, Firavun'un karısı Asiye, Huveylid'in kızı Hatice ve Muhammed'in kızı Fâtıma'dan başka kimse kemâle ermemiştir. Hz. Aişe'nin kadınlara üstünlüğü, tiridin diğer yiyeceklere üstünlüğü gibidir." Bu rivayet Buhârî'de Ebû Musa hadisi olarak gelmiştir (Enbiya 45). [Müslim, Fezâuilu's-Sahabe 70, (2431); Tirmizî, Et'ime 31, (1835).][5]
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: Sevginin Vefası Hz. HATİCE (ra)

Mesaj gönderen Hakan »

Mekke toprağında kızların sesi inliyor
Huveylid Bintu Hatice yüreğinde dinliyor
Rahmetenli'l- Âlemîn'in ÖZün ÖZde örtüsü
Merhamet-i MuhaMMed'i hasretle ünlüyor!..



47. SALÂVÂT-I ŞERÎFE : FATİMATÜZ- ZEHRÂ ANNEMİZİN SALÂVÂTI


Resim


الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ رُحُهُ مِحْرَبُ الْاَرْوَاحِ وَ الْمَلاَئِكَةِ وَ ألْكَوْنِ
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ هُوَ إمَامُ الْأَنْبِيَاءِ وَ الْ مُرْسَلِين
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ هُو إمَامُ أهلِ الْجَنَّةِ وَ إبَادِاللّهِ الْمُؤْمِنِين


TÜRKÇESİ :
Allahümme salli alâ men ruhuhu mihrabü'l- ervâhi ve'l- melâiketi ve'l- kevni
Allahümme salli alâ men hüve imâmü
'l- enbiyâi ve'l- mürselin,
Allahümme salli alâ men hüve imâmü ehli'l- cenneti ve ibâdillahi'l- 'minin...


MÂNÂSI :
Allahım!
Ruhu, kâinâtın, meleklerin ve ruhların Mihrabı olan O yüce Zâta (sav) salât ü selâm et!
Allahım!
Katından gönderilenlerin ve peygamberlerin İmamı olan O yüce Zâta (sav) salât ü selâm et!
Allahım!
Cennet ehlinin ve Allahın mümin kullarının İmamı olan O yüce Zâta (sav) salât ü selâm et!

(7 letâifimizin sallini-isalini-sılasını-ulaşımını sağla!)

Âmin!...Âmin!.. Âmin!.. Âmin!.. Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.[/b][/size]

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: Sevginin Vefası Hz. HATİCE (ra)

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

Hir yoLLarında SEVdiğini gÖZLüyor
CeNNeti BÂki de evLÂdını ÖZLüyor
Kadınların EDeBinde İsLÂmı kÖZLüyor
RasûLuLLah iLe sÖZün sÖZLüyor...
..sallallahu aleyhi ve sellem...

(ER yürekli, ER gönüllü ELi öpüLesi ANAM HATİCETü'L- KÜBRÂ aleyha's-selâm..)
Resim
Cevapla

“►İslami Sohbetler◄” sayfasına dön