KULLuk FİTNemİZ..

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12885
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

KULLuk FİTNemİZ..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KULLuk FİTNemİZ..

KÛN feyeKÛn >SeBBiH SeSi
ŞeÂN-da RahmÂN NeFeSi
->K e Ş i Şe ÇEKti >İPimİZ
AHh!. ki ->şu AŞKın FiTNesi!.


ZEVK 6403

İnKÂR<->İkRÂR ->“ŞıN” sAVaşı.. ŞEHVEtten >ŞEHÂDet şEVKi
KâBİL<->HâBİL -> HÂL-i HAZIR.. hER NEFSin tAHTında >fEVKi
FitNE KazANı ANA RAHMi.. ->İŞte meZÂR -> ceNNet <-> CAHMi
AKL”ın tAMMı-tÜMMü ->N-AKİL.. ->zÂHİR ZuHÛR<->ZITLar zEVKi!.


04.11.14. 07:53
11.mHRRm.1436..
brsbrsmd..tktktrstkmde..


K e Ş i Ş Dağı: uLu Dağım..
ŞıN sAVaşı: ŞiRK<->ŞeHâdet..
tAHTında fEVKi: Altında Üstü.
ceNNet<->CAHMi: CeNNet-CeheNNemi.
AKLın tAMMı-tÜMMü >N-AKİL..: KÛN feyeKÛn HATMimİZz..


Resim
DE Buyur ey gÖNLümm..

Dünya Âlem DIŞarıda ya da, Aklımın Kalbimin İÇinde zaman zaman OLa GELenlere ŞAŞar KALırım da ÖZ YÖNümü Kur'ÂN-ı Kerim ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efenedimize DÖNerim..
İmkÂNsız GÖZüken İmkÂNlar içinde KULLuk İmtihÂNı OLduğumu AĞLayarak ANLArım!.

Azîz kardeşlerim, imtihan, deneme ve fitneye sokma, insanoğlunun kulluk yapması ve küfretmemesi içindir. Fitne, Arabça da fetene kökündendir.
Fetene ise toz toprak içindeki altın tozlarını bir pota ile ateşe oturtup, altın önce eriyeceği için altının tümünü elde etmek anlamına gelen bir fiildir. İmtihÂNda ise HaKK-bâtıl karıştırılmış olan dünya hayatında; HaKKın, bâtıldan ayırılmasıdır.

İnsan cüz'i iradesini doğru kullanırsa;
Sözünde MuhaMMedî Şuûru BİLirse,
Fiilinde, MuhaMMedî Nuûru BULursa,
Ahlâkında MuhaMMedî Surûrda OLursa,
Hâllerinde MuhaMMedî O-Nûru Yüreğinde YAŞArsa;
HaKK YOL olan Fırka-i Nâciye yâni Sırât-ı müstakîm üzere yürür ve haksızlık olan bâtıldan KAÇınaBİLir inşae ALLAHu TeâLâ..

Çünkü bu ÂLEMin yaratılış sebebi KULLuktur..:

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Resim---Ve mâ halaktu’l- cinne ve’l- inse illâ li ya'budûni.: Ve Ben, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) Bana kul olsunlar diye yarattım.” (Zâriyât 51/56)

Fitne ise, EnUÇ-SOnuÇ DENEmesi olup kıtaldan/adam öldürmekten daha beter sonuçlar çıkarır dünyâ ahret hayatımızda..:

وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ وَالْفِتْنَةُ أَشَدُّ مِنَ الْقَتْلِ وَلاَ تُقَاتِلُوهُمْ عِندَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ حَتَّى يُقَاتِلُوكُمْ فِيهِ فَإِن قَاتَلُوكُمْ فَاقْتُلُوهُمْ كَذَلِكَ جَزَاء الْكَافِرِينَ
Resim---Vaktulûhum haysu sekıftumûhum ve ahricûhum min haysu ahracûkum ve’l- fitnetu eşeddu mine’l- katli, ve lâ tukâtilûhum inde’l- mescidi’l- harâmi hattâ yukâtilûkum fîh(fîhî), fe in kâtelûkum faktulûhum kezâlike cezâu’l- kâfirîn(kâfirîne).: Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir.” (Bakara 2/191)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Uyuyan fitneyi uyandırana lânet olsun!." buyurmuştur.

(İmam Rafiî, Envâr)
İmam Rafiî: şâfiî mezhebinin önemli imamlarındandır.


Bu ÂLEMde ÂDEM OLuşumuzun ANAsı/SeBeBi ->ŞEHVET FİTNEsi DERdimiz ve,
Şehvetle vüCÛD BULup, Büluğa ERip de ELdeEDeBİLdiğimiz ŞeHÂDet ŞiFÂmız..

İşin ASLı Astarı ŞeHÂDet, FiTNelerle TÜMMLenip-TAMMLanan ŞEHVetLerdir..
ZITLarın ZEVKine varanlar için bir not düşmeliyim ki; her CANLının bu ÂLEMde VAR OLaBİLmesi için iki OLmazsa OLmazı vardır:
1- Temel Özlelliği ve Görevi -> ÜREmek ki Şehvet TüMMlemesi.
2- NeSLin Sürekliliği-Üreme için mutlaka BESLENME TaMMLaması..


ŞEHVet: Hevâ-yı nefsin meyli ve arzusu. * Bir şeyi fazla istemek. * Cinsî istek. Mahbube için olan istek, iştiha.
FeTeNe.: Enfüsteki NÛR sENLiğiyin Afâka çıkış FırrLaması..
ŞeHâDe..: Dâimiyyet Hüviyyetine şu ÂNda Şe’ÂN Şâhidliği, Şefaât Şerefi...


Fetene fiili:
Kuma karışmış altın tozlarını, kumdan AYIRaBİLmek için, bir tavaya koruz ve ateşe turaız. Altın kumdan/Silisyumdan önce Eridiği için eriyip külçe haline gelir.. yere döktüğümüzde her zerresini bir görürüz ve ŞeRRden AYRILmış HAYRımızdır.. KÛN feyeKÛN -> OLÂN ise KULLuk İmtihÂNımzıdır..

FİTNe:
İnsanın akıl ve kalbini doğrudan doğruya, hak ve hakikatten saptıracak şey. * Muhârebe. * Azdırma. * Karışıklık. Ara bozmak. Dedikodu. * Küfr. Fikir ihtilâfı. * Şikak. Kavga. * Delilik. * Mihnet ve beliye. * Mal ve evlâd. * Potada altın ve gümüşü eritmek. * İmtihan ve tecrübe etmek.


SORU: Mübarek İslâmiyet ve nuranî Asr-ı Saadetin başına gelen o dehşetli kanlı fitnenin hikmeti ve vech-i rahmeti nedir? Çünki onlar, kahra lâyık değil idiler?

CEVÂB: Nasıl ki baharda dehşetli yağmurlu bir fırtına, her tâife-i nebatatın, tohumların, ağaçların istidatlarını tahrik eder, inkişaf ettirir; her biri kendine mahsus çiçek açar; fıtrî birer vazife başına geçer... Öyle de: Sahabe ve Tâbiînin başına gelen fitne dahi, çekirdekler hükmündeki muhtelif ayrı ayrı istidatları tahrik edip kamçıladı: "İslâmiyet tehlikededir, yangın var!" diye her tâifeyi korkuttu. İslâmiyetin hıfzına koşturdu. Her biri, kendi istidadına göre, Câmia-ı İslâmiyetin kesretli ve muhtelif vazifelerinden bir vazifeyi omuzuna aldı, Kemâl-i Ciddiyetle çalıştı. Bir kısmı hadislerin muhafazasına, bir kısmı, Şeriatın muhafazasına, bir kısmı Hakaik-ı İmâniyenin muhafazasına, bir kısmı Kur'ÂN’ın muhafazasına çalıştı ve hâkeza... herbir tâife bir hizmete girdi. Vezâif-i İslâmiyette hummalı bir sûrette çalıştılar. Muhtelif renklerde çok çiçekler açıldı. Pek geniş olan Âlem-i İslâmiyetin aktârına, o fırtına ile tohumlar atıldı; yarı yeri gülistana çevirdi. Fakat, maatteessüf o güller ve gülistan içinde ehl-i bid'a fırkalarının dikenleri dahi çıktı. Güya dest-i kudret, celâl ile o asrı çalkaladı, şiddetle tahrik edip çevirdi, ehl-i himmeti gayrete getirip elektriklendirdi. O hareketten gelen bir kuvve-i anil-merkeziye ile pek çok münevver müctehidleri ve nuranî muhaddisleri, kudsi hâfızları, asfiyâları, aktabları Âlem-i İslâmın aktarına uçurdu, hicret ettirdi. Şarktan garba kadar ehl-i İslâmı heyecana getirip, Kur' ÂN'ın hazinelerinden istifade için gözlerini açtırdı... M.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12885
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KULLuk FİTNemİZ..

Mesaj gönderen kulihvani »

Kur'ân-ı Kerim’de fitne ile alâkalı çokça âyet bulunmaktadır:

BAKARA 2/102, 191, 193, 217; ÂLİ İMRÂN 3/7; 4 - NİSÂ 4/91; MÂİDE 5/41,71; EN'ÂM 6/23; ENFÂL 8/25, 28, 39, 73; TEVBE9/47, 48, 49; YÛNUS 10/85; İSRÂ 17/73; TÂHÂ 20/90; HACC 22/11; NÛR 24/63; ANKEBÛT 29/10; AHZÂB 33/14; SÂFFÂT 37/63, 162; ZUMER 39/49; ZÂRİYÂT 51/14; KAMER 54/27; HADÎD 57/14; MUMTEHİNE 60/5; TEGÂBUN 64/15; KALEM 68/6; MUDDESSİR 74/31.

وَاتَّقُواْ فِتْنَةً لاَّ تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنكُمْ خَآصَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
Resim ---Vettekû fitneten lâ tusîbennellezîne zalemû minkum hâssah (hâssaten), va'lemû ennallâhe şedîdu’l- ıkâb (ıkâbi).: Ve sizlerden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir fitneden korkup sakının. Bilin ki, gerçekten Allah (cezâ ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.” (Enfâl 8/25)

وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلاَدُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ
Resim ---Va'lemû ennemâ emvâlukum ve evlâdukum fitnetun ve ennallâhe indehû ecrun azîm (azîmun).: Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fitnedir (imtihan konusudur.) Allah yanında ise büyük bir mükafaat vardır.” (Enfâl 8/28)

فَإِذَا مَسَّ الْإِنسَانَ ضُرٌّ دَعَانَا ثُمَّ إِذَا خَوَّلْنَاهُ نِعْمَةً مِّنَّا قَالَ إِنَّمَا أُوتِيتُهُ عَلَى عِلْمٍ بَلْ هِيَ فِتْنَةٌ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Resim ---Fe izâ messel insâne durrun deânâ, summe izâ havvelnâhu ni’meten minnâ kâle innemâ ûtîtuhu alâ ilm (ilmin), bel hiye fitnetun ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûn (ya’lemûne).: İnsana bir zarar dokunduğu zaman, bize dua eder; sonra tarafımızdan ona bir nimet ihsan ettiğimizde, der ki: "Bu, bana ancak bir bilgi(m) dolayısıyla verildi." Hayır; bu bir fitne (kendisini bir deneme)dir. Ancak çoğu bilmiyorlar.(Zümer 39/49)

وَما أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا
Resim ---''Ve mâ erselnâ kableke minel murselîne illâ innehum le ye’kulûnet taâme ve yemşûne fîl esvâkı ve cealnâ ba’dakum li ba’dın fitneten(fitneten), e tasbirûn(tasbirûne), ve kâne rabbuke basîrâ(basîren).: Ve senden önce (de), gerçekten yemek yiyen ve çarşılarda dolaşan resûllerden başka (farklı bir) resûl göndermedik. Ve sizin bir kısmınızı bir kısmınıza “sabrediyor musunuz” diye fitne (imtihan) kıldık. Ve Rabbin, en iyi görendir.." (Furkân 25/20)

KULLuk imtihanı demek olan FİTNEyi hadis-i şerif'lerimizle biraz daha açalım inşae ALLAHu Teâlâ!..

Resim ---Ebu Hureyre radıyallahu anhu anlatıyor: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “ALLAHu TeâLâ cenneti yarattığı zaman Cebrâil aleyhisselâm’a: “Git ona bir bak!’’ buyurdular.. o da gidip cennete baktı ve: “Yâ Rabbim! İzzetine yemin olsun, onu işitip de ona girmeyen kalmayacak, herkes ona girecek!’’ dedi.. ALLAHu TeâLâ cennetin etrafını “MEKRUH”larla çevirdi.. sonra: “Git ona bir daha bak!’’ buyurdu.. Cebrâil aleyhisselâm ona gidip bir daha baktı.. sonra da: “Korkarım, ona hiç kimse girmeyecek!’’ dedi..
ALLAHu TeâLâ cehennemi yaratınca, Cebrâil aleyhisselâm’a: “Git, bir de, şuna bak!’’ buyurdu.. o da gidip baktı ve: “İzzetine yemin olsun, işitenlerden kimse ona girmeyecektir!’’dedi.. ALLAHu TeâLâ de onun etrafını “ŞEHVET”lerle kuşattı.. sonra da: “Git ona bir kere daha bak!’’ dedi.. o da gidip baktı.. döndüğü zaman: “İzzetine yemin olsun, tek bir kişi kalmayıp herkesin ona gireceğinden korkuyorum!’’ dedi..’’

(Ebu Davud, sünnet,4744.inci Hadis; İmam Tirmizî cennet, 2563.inci Hadis; Kütübü Sitte)

Saddaka ALLAHu’l azîm celle celâluhu ve saddaka’l- MuhaMMedü’l- EMîn aleyhi's-selâm..

Peygamber aleyhumu's-selâmlar da dahil HEPimİZ ceheNNeme uğrayacağız ki ->zâten şu ANda İÇİndeyiz ki!..

وَإِن مِّنكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا كَانَ عَلَى رَبِّكَ حَتْمًا مَّقْضِيًّا
Resim ---''Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ : Ve sizden biriniz (bile hariç olmamak üzere hepiniz), illâ (muhakkak) ona (cehenneme) varacaksınız. (Bu), senin Rabbinin üzerine (aldığı) kesinleşmiş bir hükümdür.” (Meryem 19/71)

Vârid: (Vürud. dan) Ulaşan, yetişen, gelen, erişen. Akla gelen. * Olan. Bir şey hakkında söylenip tatbik edilen. * Hâzır, nâzır.

MEKRUH: Fık: Şeriatın haram etmediği, fakat zaruret olmadan yapılmasına izin vermediği, zanna dayanan delil ile işlenmesi caiz olmayan iş. * Mihnet. Şiddet. Zaruret olmadan yapılmasına izin verilmeyen amellerdir.

ŞEHVET: Nefsin Yaratılış SeBeBini ki, Hüviyyetini ortaya çıkarmak için yüklenen proğramı canı bahasına da olsa ortya çıkarma yollrına koşmasıdır. Maddî Manevî tüm hevâ, heves,istek, arzu ve meyilli oluşu iç güdüsü.. ki, yemek, içmek, uyumak da şehvetin şubelerindendir..


İmkÂNLar İçindeki KULLuk İmtihânımızda A’fâk-Enfüs FİTNElerimiz içinde şeytÂNlıklarımızı MüslümÂN edip Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemimİZi DUYup-UYup Hakk ve HayRı Yakalamak ve de Bâtıl ve ŞERrden KAÇamaktır bu ÇİLE ÇÖLümüzdeki Garib ve de KâriB Tek Nefeslik YOLculuğumuz…

Resim ---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yakında büyük fitneler olacak, o fitnelerde (yerinde) oturanlar ayaktakilerden, ayaktakiler yürüyenlerden, yürüyenler koşanlardan, daha hayırlı olacaklar. Kim o fitne içinde bulunmuş olursa, ondan uzak dursun. O zaman bir iltica yeri, sığınacak mekan bulursa ona sığınsın!.” buyurdu.
(Ebu Hureyre’den ; Sahihu’l-Buhari VIII, 92; Tefriru’l-Kurani’l-Azim II, 43; Sunenu İbn-i Mace, II, 3961.)

Resim ---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Ma'rufa sarılın, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir hevâ, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin (selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşâhede edersen, o zaman kendine bak!. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zîra (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir."
(Ebu Davud, Melahim 17, (4341); Tirmizî, Tefsir, Mâide, (3060); İbnu Mace, Fiten 21, (4014)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12885
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KULLuk FİTNemİZ..

Mesaj gönderen kulihvani »

Ma'ruf: Bilinen, tanınmış. Belli, meşhur. * Şeriatın makbul kıldığı veya emrettiği. * Adl, ihsan, cud, tatlı dil, iyi muamele.
Emr-i bi-l ma'ruf Nehy-i ani’l- Münker: Dinin emirlerini, Kur'âni ve İslâmi hakikatleri neşretmek ve bildirmek, men'edilen şeyleri de yaptırmamak. İyiliği, İslâmi hususları emretmek ve teşvik etmek, kötülüğü men'edip yaptırmamağa sevketmek. (Fakat bu kudsi vazifeyi âdabına itaat ve riâyet ederek ifâ etmek lâzımdır, zirâ bu itaat da dinimizin emirlerindendir.)
Hevâ: İstek. Nefsin isteği. Düşkünlük. Gelip geçici olan heves. Nefsin zararlı ve günah olan arzuları.
Müşâhede: Gözle görmek. Seyrederek anlamak. Seyretmek. * Muayene, kontrol.
Ecr: (C.: Ücur) Bir iş, bir hizmet mukabilinde verilen şey. * Ahirete aid mükâfat, hayır ceza. * Ücret, mukabil, karşılık. Sevab.


Resim---Vakid İbnu Muhammed babasından, o da Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhümâ)'dan anlattığına göre demişti ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), (bir gün) parmaklarını kenetledi ve dedi ki: "Ey Abdullah İbnu Amr! Ahidleri bozulup şöyle karmakarışık hale gelen bir kısım ayak takımı (hezele) kimselerle başbaşa kalırsan ne yaparsın?"
Ben: "Ne yapmamı tavsiye edersiniz, Ey Allah'ın Resulü!" dedim.
Buyurdular ki: "Güzel bulduğun şeyi yaparsın, kötü bulduğun şeyi de terkedersin. Kendi yakınlarının (hallerini düzeltmeye) yönelirsin. O hezele takımı (ile de), onların cemaatı ile de (uğraşmayı) terkedersin."
(Buhârî, Salat 88, Fiten 13; Ebu Davud, Melâhim 17, (4342); İbnu Mace, Fiten 10, (3957)


Hezeliyat: (Hezl. C.) Ciddi olmayan sözler. Saçma sapan konuşmalar. Deli saçması.
Hezl: Ciddi olmayan söz. Saçma, uydurma, yalan konuşmak.


Resim---Hz. Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) seslendi:"Ey Ebu Zerr!" dedi.
Ben: "Buyurun, Ey Allah'ın Resulü, emrinizdeyim!" dedim.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İnsanlara (kitle halinde) ölüm isabet edip, kabirlerin (ücretli) hizmetçiler tarafından kazılacağı zaman ne yapacaksın?" buyurdular.
Ben: "Benim için Allah ve Resulü neyi ihtiyar buyurursa onu yaparım!" dedim.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Sabrı tavsiye ederim!" buyurdular -veya, sabredersin! dedi- ve sonra bana tekrar seslendi: "Ey Ebu Zerr!"
"Buyurun ey Allah'ın Resûlü, sizi dinliyorum!" dedim.
"Zeyt Mıntıkasının taşları kanda boğulduğunu gördüğün zaman ne yapacaksın?"
"Allah ve Resûlü benim için neyi ihtiyar buyurursa onu!" dedim
"Sana kendilerinden olduğun yakınlarını tavsiye ederim!" dedi.
Ben sordum:
"Yâ Resûlullah! (O zaman) kılıcımı alıp omuzuma koymayayım mı?"
"Böyle yaparsan (fitneci) kavme ortak olursun!" buyurdular.
"Bana ne emredersiniz!" dedim.
"Evine çekil!" buyurdular.
"Evime girilirse?" dedim.
"Eğer kılıcın parıltısının seni şaşırtacağından korkarsan, elbiseni yüzüne ört!. Gelen hem senin günahınla, hem de kendi günahıyla dönsün!." Buyurdu.
(Ebu Davud, Fiten 2, (4261); İbnu Mace, Fiten 10, (3958)

Resim---Hz. Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:
"Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü'min olarak sabaha erer, akşama kafir olur; mü'min olarak akşama erer, sabaha kafir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Hz. Âdem'in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil)"

(Ebu Davud, Fiten 2, (4259, 4262); Tirmizî, Fiten 33, (2205)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12885
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KULLuk FİTNemİZ..

Mesaj gönderen kulihvani »

ÂDem aleyhi's-selâm'ın meşhur İki İmtihÂN oğlu: HaBİL ve KaBİL:

Kur'ân-ı Kerimde Kur'an'da Kabil ve Habil'den Mâide sûresinde bahsedilir.
Kur'ân-ı Kerimde isimleri geçmez ancak diğer İslami kaynaklarda Kabil ve Habil olarak adlandırılır.

Kabil'i kardeşi Habil’i öldürmeye iten ne idi?
Habil ve ağabeyi Kabil Allah'a birer kurbaÂN sunmuşlardı.
Kabil, kendi kurbanı Allah tarafından kabul edilmediği için kardeşini öldürmeye karar verdi:

وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ ابْنَيْ آدَمَ بِالْحَقِّ إِذْ قَرَّبَا قُرْبَانًا فَتُقُبِّلَ مِن أَحَدِهِمَا وَلَمْ يُتَقَبَّلْ مِنَ الآخَرِ قَالَ لَأَقْتُلَنَّكَ قَالَ إِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّهُ مِنَ الْمُتَّقِينَ
Resim---Vetlu aleyhim nebeebney âdeme bil hakkı iz karrabâ kurbânen fe tukubbile min ehadihimâ ve lem yutekabbel minel âhar(âhari) kâle le aktulenneke, kâle innemâ yetekabbelullâhu minel muttekîn(muttekîne).: Onlara Adem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah'a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki: "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de:) "Allah, ancak korkup sakınanlardan kabul eder." (Mâide 5/27)

لَئِن بَسَطتَ إِلَيَّ يَدَكَ لِتَقْتُلَنِي مَا أَنَاْ بِبَاسِطٍ يَدِيَ إِلَيْكَ لَأَقْتُلَكَ إِنِّي أَخَافُ اللّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ
Resim---Lein besadte ileyye yedeke li taktulenî mâ ene bi bâsitın yediye ileyke li aktuleke, innî ehâfullâhe rabbel âlemîn(âlemîne).: "Eğer beni öldürmek için elini bana uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." (Mâide 5/28)

إِنِّي أُرِيدُ أَن تَبُوءَ بِإِثْمِي وَإِثْمِكَ فَتَكُونَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ وَذَلِكَ جَزَاء الظَّالِمِينَ
Resim---İnnî urîdu en tebûe bi ismî ve ismike fe tekûne min ashâbin nâr(nâri), ve zâlike cezâûz zâlimîn(zâlimîne).: "Şüphesiz kendi günahını ve benim günahımı yüklenmeni ve böylelikle ateşin halkından olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası budur." (Mâide 5/29)

فَطَوَّعَتْ لَهُ نَفْسُهُ قَتْلَ أَخِيهِ فَقَتَلَهُ فَأَصْبَحَ مِنَ الْخَاسِرِينَ
Resim---Fe tavveat lehu nefsuhu katle ahîhi fe katelehu fe asbaha minel hâsirîn(hâsirîne).: Sonunda nefsi ona kardeşini öldürmeyi (tahrik edip zevkli göstererek) kolaylaştırdı; böylece onu öldürdü, bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu.” (Mâide 5/30)

فَبَعَثَ اللّهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِي الأَرْضِ لِيُرِيَهُ كَيْفَ يُوَارِي سَوْءةَ أَخِيهِ قَالَ يَا وَيْلَتَا أَعَجَزْتُ أَنْ أَكُونَ مِثْلَ هَذَا الْغُرَابِ فَأُوَارِيَ سَوْءةَ أَخِي فَأَصْبَحَ مِنَ النَّادِمِينَ
Resim---Fe beasallâhu gurâben yebhasu fîl ardı li yuriyehu keyfe yuvârî sev’ete ahîhi kâle yâ veyletâ e aceztu en ekûne misle hâzel gurâbi fe uvâriye sev’ete ahî, fe asbaha minen nâdimîn(nâdimîne).;Derken, Allah, ona, yeri eşiyerek kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini gösteren bir karga gönderdi. "Bana yazıklar olsun" dedi. "Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten aciz miyim?" Artık o, pişman olmuştu.(Mâide 5/31)

مِنْ أَجْلِ ذَلِكَ كَتَبْنَا عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنَّهُ مَن قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا وَلَقَدْ جَاء تْهُمْ رُسُلُنَا بِالبَيِّنَاتِ ثُمَّ إِنَّ كَثِيرًا مِّنْهُم بَعْدَ ذَلِكَ فِي الأَرْضِ لَمُسْرِفُونَ
Resim---Min ecli zâlik(zâlike), ketebnâ alâ benî isrâîle ennehu men katele nefsen bi gayri nefsin ev fesâdin fîl ardı fe ke ennemâ katelen nâse cemîa(cemîan) ve men ahyâhâ fe ke ennemâ ahyen nâse cemîa(cemîan) ve lekad câethum rusulunâ bil beyyinâti summe inne kesîran minhum ba’de zâlike fîl ardı le musrifûn(musrifûne).: Bu nedenle, İsrailoğullarına şunu yazdık: Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan bir çoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır.” (Mâide 5/32)

İbn-i İshak tarafından rivâyet edilen ve sahih olmayan bir hadise göre Habil ve Kabil'in birer ikiz kız kardeşleri vardı ve birbirlerinin kardeşiyle evlenmeleri istenmişti. Kabil'in ikizi, Habil'in ikizinden daha güzel olduğu için Kabil bu değiştirmeyi kabul etmedi.

Habil'in Ölümü:

Resim---Kabil Habil'e onu öldüreceğini söylediğinde, Habil, “Allah'tan korktuğunu” söyleyerek karşı koymadı ve ağabeyine el kaldırmadı. Ancak Kabil'in cehennem ateşinde yanmasını diledi. Bazı liberal İslamî akımlara göre Habil, pasifizmin ve şiddet karşıtlığının ilk savunucusudur.
Daha sonra ağabeyi, Habil'i öldürdü ve yeryüzündeki ilk cinayeti işlemiş oldu.[3] Kur'an'da cinayetin ne şekilde işlendiğine dair bir açıklama yoktur.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Zulümle öldürülmüş hiç kimse yoktur ki, onun kanında Adem'in ilk oğluna bir pay düşmesin. Çünkü adam öldürenlerin ilki odur." Buyurdu.
(Tirmizî)

Habil'in Gömülmesi:

Allah Habil'in cesedini nasıl gömeceğini göstermek üzere bir karga gönderdi. Yeri eşeleyen kargayı gören Kabil, kargadan bile aciz olduğunun farkına vararak yaptığından pişmanlık duydu..
Derken, Allah, ona, yeri eşiyerek kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini gösteren bir karga gönderdi. "Bana yazıklar olsun" dedi. "Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten aciz miyim?" Artık o, pişman olmuştu.
Resim---Ebu Davud, "koşandan" kelimesinden sonra şu ziyadeyi kaydetmiştir: "Yanındakiler, "Bize ne emredersiniz (Yâ Resûlullah)?" dediler.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Evinizin demirbaşları olun!" buyurdu."
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön