2-Kader-i Mübrem (Kesin Hüküm) - Kader-i Mutlak - Ecel-i Müsemma:
Kesin olan tebdili (değiştirme) ve tagyiri (başkalaştırmak) olmayan levh-i mahfûzdaki (ALLAH tarafından takdir edilen şeylerin yazılı bulunduğu mânevî levha, ilm-i ilâhî) Ümmül-Kitâbda mahfûz (korunup, saklanmış) Allahın ilminde var olan Levh-i Mahfuzda yazılan kader...
ALLAHÜ ZÜl-CELÂL, hayrı emreder ve şerre rızası yoktur.
İnsandan ortaya çıkanlar da dahil herşey (iş, düşünce, hâl v.s.) EL HAKK (celle celâluhu)nun havl (potansiyel, henüz ortaya çıkmamış güç) ve kuvvetiyledir.
Yarının (aldığımız en son nefesten bir sonraki) kaderini asla bilemeyiz.
Onun için dua ederiz:
RABBımızın Hakkı ve Hayrı kalbimize ilhâm etmesini, işlememizde İzin ve İnâyet (lütuf-ihsân) vermesini, Dinimizde, Dünyamızda ve Âhiretimizde Sırât-ı Müstakîm üzere Hidâyetini ve Selâmetini dileriz.
Habibullah (Aleyhis-Selâm) ın şefâatini dileriz.
Evliyâullah ve Ehlullahın Himmetini (mânevî moral gücü desteğini) dileriz...
Ve bize hakka inanıp hayrı yaşamakta gayret lûtfetmesini dileriz...
Ve deriz ki:
وَلَوْلَا إِذْ دَخَلْتَ جَنَّتَكَ قُلْتَ مَا شَاء اللَّهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ إِن تُرَنِ أَنَا أَقَلَّ مِنكَ مَالًا وَوَلَدًا
---Ve lev lâ iz dehalte cenneteke kulte mâ şâallâhu lâ kuvvete illâ billâh (billâhi), in tereni ene ekalle minke mâlen ve veledâ (veleden) : "Bağına girdiğin zaman, Maşaallah, Allah'tan başka kuvvet yoktur demen gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan." (Kehf 18/39)
Yarınımız için RABBımızdan hak ve hayr diler, dua ederiz.
Bugünü yaşamanın amacının rıza olduğunu asla unutmaz, OL-AN! = Kaza= Hükm-ü HAKKa razı olup Şükür veya Sabır ederiz.
Dünkü ömrümüzün noksan ve hatalarına ise henüz diri ve aklımız başında iken tevbe istiğfâr ederiz.
HAKKa döneriz ve bağışlanmamızı dileriz.
Kul kendini ve kaderini Takdir Edeni bilmez ise Yaramazlık YOK-uşlarında çok yorulur.
Kaderin kaza adımları gibi alıp verilen nefeslerle, ömür yolunu yürümekteyiz.
Mevlâmız (celle celâluhu) küllî şeye murakıb (gözetleyen) dır.
Her nefeste Sıdk-ü-Adl üzere olup; her nefesin emânet olduğuna imân etmek sadaâkat ve her nefesin nimet olduğunu anlayıp nefsin hevâ ve hevesine harcamanın isrâf ve haram olduğunu bilmek ve yaşamak ise adâlettir.
Kişi (nefs), Şeytânın Şaşkınlık ve Taşkınlık Şehvetlerine dadanırsa EŞKİYÂ olur.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin İtidal Şefâatine dadanırsa evliyâ olur.
İlim ve Edeb Bağında İmân Gülleri açarken, Cehâlet ve Dalâlet Çukurunda Nifâk Dikenleri boy atar...
İkram, İrfân ile;
İrfânü-ü-Erkân ise İlm-ü-Edeb iledir.
Eserlerin Sahibine KUL luk etmeyip de eserlerine kölelik BEN lik cehâletidir.
İnsanoğlu nefsinin hevâ ve heves rüzgarına kapılırsa nefsinin kölesi, nefsinin hevâ ve hevesini gemlerse süvârisi olur.
İcâd (vücûda getirme, varetme) ve imdâd (varlığın devâmı için yardım) nimetleriyle var olan insan; yarım nefese (aldığı veya verdiği) muhtaç, mecbur ve mahkûmdur.
İnsanın fıtrî yapısı olan istidâdı, İmdadullahı çağıran özdür.
Emânetin özü Yakîn Nurudur.
Yakîn Nuru ise ALLAHÜ ZÜl-CELÂLin insanoğluna vâdedilen ihsânıdır.
Şah damarımızdan yakîn olan
Rabbül-âlemin (celle celâluhu) ile aramızdaki perde; aklımızın rüşdüne erip, Muhammedî Aşk haline ve ilâhî üns (Cemâl-i Hazret-i İlâhiyye müşâhâdesinin eseri) kemâline gelememesi; uyuması, uyurgezerliği ve dünya sevgisi sarhoşluğudur...
İçindekilerle beraber insanoğlunu, âşikâr Âşıkların Sazına benzetirsek;
Sazı çalanın aklına ve aşkına bağlı olarak duyacağımız ses:
1- Halkın Sesi: Dil, herşeye döner, her sözü söyler ve ağzı olan konuşur...
2- Bilginin Sesi: İlm-ü-Edeb ile Pişen Aklın arz ettikleri...
3- Hakikatin Sesi: Nakle ulaşan akl-ı Selimin Muhammedî Nefesi ve Neşesi...
4- Hakkın Sesi: Sistemin Sahibi senden söylerse! Kurân-ı Kerîm okur gibi...
Kelâm, Kelâmullah...
Rahmânî ve Kalbî İlhâmlar, Doğuşlar ve Varidat;
Rabbül-âleminin, Rahmetenlil-âlemin semâsından yağan Yakîn Yağmurlarıdır.
Canı, Cennet Bağı yapan işte bu Fazîlet Feyizleridir.
Kemâlât Kevserleridir.
Muhammedî Muhabbet minvâli üzere;
Ubûdiyyet Keyfiyeti,
Rububbiyyet Azameti ve
Ulûhiyyet Kudretini,
Mülküllah olan CANda Cem edenler Cennet ve Cemâl Ehli Bilelerdir.
İlelik ise Şühûdî Yakînlik Seyr-ü-Sülûku ve Sılaya İsâl İŞİdir... YÂRe yolculuktur...
Halbuki insanoğlu, şu meşakkatler memleketi Yalan Dünyadan gitmemek için durmadan direniyor...
Ve biliyor ki: O da, öldü! diyecekler...
Şu Muhteşem ve Muazzam Mevcûdat, Mahlûkat ve Mâsivâ;
ALLAHÜ ZÜl-CELÂLin Zâtî Haysiyeti (değeri, şerefi) İtibariyle SIRF YOKluktur.
GERÇEK VAR; mevcûda, Vücûd Verendir.
Gerisi GEL-GEÇ... tir.
Bunu şuûr ise, Tevhidin İhlâsıdır.
Ağyâr (mâsivâ) zincirlerini zevk etmeyen (soyunmayan), YÂRe seyr-ü-sülûk (salât) hürriyetine hasret kalır...
Soyunmayan, Yârini üryan göremez...
Üryan OL-AN ı göremeyen ise: Benlik Kalesinin zindanında esirdir.
Sevgilime canımı da veririm! diyen kimse; Sevginin Sırr-ı Sıfırına ermemiş canının sahibini bile bilememiştir.
Ya uyuyor, ya uyurgezer ya da henüz sarhoş...
Ayıkan ise ÂŞIK tır...
Muhammedî Muhabbet, Merhamet, Hasbî Hizmet ve Hakikata ulaşan âşığın tevhidî tevâzusu, nefsinin, sistemin Sahibi SUBHÂN ALLAH Teâlânın AZAMET ve KUDRETİNİ;
İLİM, İRADE, İDRAK ve İŞTİRAK ile BİL-ip, BUL-up, OL-up, AN-layıp ve İNAN-ıp;
Fakriyet, Acziyet Zillet ve İllet içinde MAHViyetle (yok oluş) YAŞA masıdır.
Şükretmesi, inandığı HAKKı ve işlediği HAYRı, EL HAKK (celle celâluhu)ya nisbet etmesi ve Ondan bilmesini ilândır...
Hamd etmesi ise HAKKı ve HAYRı;
HAKKta, HAKKtan, HAKKa, HAKKla YAŞA-masına HAMD-ini (nakle ulaşan aklın şükrân duygularını) Ahmedî ANLA-yışla arzediş ifâdesidir...
İnsanoğlu, aklından dolayı;
Mülk (şu şehâdet) Âlemi ile Meleküt (gaybî, olduğu halde gözükmeyen) Âlemi arasında ara kesit ve geçit köprüsüdür.
Her iki âlemin sırları sinesine ezelden sarılıp, bükülüp, sokulup (mündemic) saklanmıştır.
Âlem-i Ekberi (büyük âlemi) içinde cem eden Âlem-i Asgar (küçük âlem) olan insanın kadr-ü-kıymeti; aslında yüce (illiyyin) iken, nefsin kendini bilmeme veya bilememe cehâletinden dolayı esfel-i safiline düşmüştür...
Yüce kitâbımız Kurân-ı Kerîmi ALLAHÜ ZÜl-CELÂLin izni ve emriyle getiren Azîz Efendimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin tebliğ görevini iyice anlar, tenzir ve tebşirini duyar ve uyarsak, HAKKa inanıp hayrı yaşamamıza örnek ve şâhid kılarsak...
Muhammedî Oluş Şuûruna, Nuruna, Süruruna ve Onuruna ulaşırsak, sıla ve salâvat edersek;
Benlik Kalemizin (varlık sarayımızın) direkleri yıkılır, nefsin hevâ ve heves tahtları yerle bir olur da cehâlette ölür, kemâlâtta diriliriz...
Muhammedî Tasavvuf sisteminde;
Şerîatı Muhammedîyye (akvali, sözleri, Kurân-ı Kerîm ve sahih hadisleri),
Tarikat-ı Muhammedîyye (amâli = fiilleri = tatbikatı = sünnet-i seniyyesi),
Mârifet-i Muhammedîyye (muazzam ve mübârek ahlâkı),
Hakikat-ı Muhammedîyye (mutmaîn, kani, değişmez huy haline gelmiş hâlleri) dördü bir arada bir bütündür.
Şu anda da becerebildiğimiz kadarıyla dördünden de nâsiblenmeye çalışıyoruz...
Kısmet olması için uğraşıyoruz...
Meselenin aslı, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme teslim ve tâbi olup İmâm-ı Mutlaka uyup, ilâhî istikamete iştiraktir. Muhammedî Kâmillerin, Kerem Kapısını ömür boyu sükut ve sükûn içinde beklemeleri, gördükleri güzellikleri EL VEDÛD (celle celâluhu)nun vasıfları bilmeleri ve tam teslimiyet ile itidal istikametinde seyr-ü-sülûk eylerken;
İhsân Sahibine, itikad ve itimatla sürekli kulluk etmeleri bu yüzdendir...
Kâmiller için halk, HAKK (celle celâluhu)ya delil değil de halkı halkeden EL HÂLİK (celle celâluhu), halkına delildir.
ULU SANİ-USTAyı; eserlerini görüp ve gözetip de görmeyen göz, kör gibidir.
Ayıkırsa ne alâ, ayıkmazsa yuh olsun...
Ve öyle de olur...
Sıdk ve adl üzere basan ârif, âşık ve kâmillerin ayaklarının kaymamasına sebeb dâim-kaim kulluklarıdır...
Hâl-i Hazır, Zâhir olan, gizli değil; Rakıb (gözetleyen) olan gaib değil...
Meğer Mevlâm üryân imiş şerefi...
Kâmilin Muhammedî Kalbi; Rahmânî, Subhânî, Rabbanî ve Kurânî karargâhıdır...
Özündeki kudsî kaynaktan (Akdes noktası, Nun noktası, Nur Prizinden) Nur-u Muhammedle Nurullahı alır, letâifleri aydınlanır, canlanır ve çalışır.
ALLAHÜ ZÜl-CELÂLin kelâmını kendinden duyarcasına duyar ve uyar:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاء لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ
--- Yâ eyyuhen nâsu kad câetkum mev'ızatun min rabbikum ve şifâun limâ fîs sudûri ve huden ve rahmetun lil mu'minîn(mu'minîne) :Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt, sinelerde olana bir şifa ve mü'minler için bir hidayet ve rahmet geldi. (Yûnus 10/57)
قُلْ بِفَضْلِ اللّهِ وَبِرَحْمَتِهِ فَبِذَلِكَ فَلْيَفْرَحُواْ هُوَ خَيْرٌ مِّمَّا يَجْمَعُونَ
--- Kul bi fadlillâhi ve bi rahmetihî fe bi zâlike felyefrehû, hûve hayrun mimmâ yecmeûn(yecmeûne) :De ki: "Allah'ın bol ihsanıyla (fazlıyla) ve rahmetiyle, yalnız bunlarla sevinsinler. Bu, onların toplayıp yığmakta olduklarından hayırlıdır." (Yûnus 10/58)
Özündeki kudsî kaynaktaki Nur-u Muhammed prizinden kendisine lâzım ve lâyık nuru alacak olan nefsin Fazîlet Fişinin İlâhî ve Fıtrî İletim Hattının bir teli AKIL, bir teli de NAKİLdir...
Nefs; kendisini RABBısı karşısında mahvolmuş toprak bilirse, onuda toprak hattı sayabilirsin...
Parmak izimiz gibi bize ait olan özümüzdeki kemâlât kaynağı kaynayınca Habibî, Hasbî Hikmetlere gark oluruz İnşâallah...
Buyurun BİLE-likte, BİZ-likte ve BİR-likte buluşmaya ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Kevser Havuzuna DOL-uşmaya...
Muhammedî OLuş Şuûru
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12883
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
SON SÖZ
Azîz kardeşlerim,
Aklımın erdiği, elimden geldiği ve becerebildiğim kadarıyla şu yüce sistem ve içindeki maddî-mânevî tüm kâinât, onun özü ve özeti insanoğlunun varedilişinin tek sebebi; sistemin Subhân Sahibi ve Ulu Ustası ALLAHÜ ZÜl-CELÂLin Uluhiyyetine (tek, eşsiz, zıdsız ilâh oluşuna) şâhid olması ve şâhid olmasına da ALLAHÜ ZÜl-CELÂLin Zât-i Âlisinin de şâhid olmasıdır.
İlâhî İradesi (emre kararı), Meşiyyeti (emri işlemeyi dilemesi), Kaderi (halk edeceği mahlûkatı hakkındaki Zâtî takdiri) ve Kazası (takdirini icrâ ettirmesi) ŞU AN-da her zerre ve her hücre için uygulanıp durmaktadır.
Gece gündüz, durmadan ve nefes nefes denize akan damlalar gibi Hesab Mahşerine akan biz insanoğlunun iyice bir düşünmesi, durum değerlendirmesi yapıp ve hızla yaklaşan sonuca şimdiden hazır olması; aklın, fikrin ve vicdanın gereğidir.
Bütün bunlar için gerekli olan İlâhî Emirnâme (Emrullah) ve Rasûlî uygulanışı olan İslâm Dini ise ortada ve Sebilillahtır...
Anladığını umarım ki; Muhammedî Şuûra ulaşım, İlâhî Çağrıyı DUY-uş ve UY-uş ise Elestten Mahşere ve beşikten mezâra kadar değil de Muhammedî Cennet Canında ebedîyen sürecek, sonsuz sefasına seyr-ü-sülûk (bilme ve bulma) seferidir...
Kimlik ve Kişiliğimizin (maddî,mânevî ve kudsî) cem i olan canımızdan da çok sevmedikçe, duyup ve uymadıkça imân etmiş olmayacağımız bildirilen Azîz Efendimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi tüm letâif (Beden-Nefs-Kalb-Ruh-Sır-Hafî-Ahfâ) zincirlerimiz ve ara bağlarıyla (Akıl, Nakl, İlim, İrade, İdrak vs..) iyice bilmemiz, Akdeste bulmamız ve emredip yaşadığı gibi olmamız kulluk kemâlâtının aslı, anası ve esasıdır.
Fakîrâne Âcizâne, Zelilâne, Alîlâne bir Muhammedî Âşık kardeşiniz olarak;
ALLAHÜ ZÜl-CELÂL ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Rızasına, Hakk Dostlarının Hatırına Ve Çile Çorbasında Tevhid Tuzum bulunsun da bir gün bana da Bilelik ve Bizlik Balı ikrâmedilir inancımla ALLAH Teâlâmızın Hidâyeti, İnâyeti ve İzni ile arzettim.
Kabir kapısından inşâallah şehâdetle geçtiğimde arkamdan bu arzuhâlimi okuyup da hayr dua ile anan yakınlarım ve müminler olsun umudumla...
Kıyâmete kadar gelecek olan tüm Muhammedî Gençlere Muhammedî bir yâdigâr (hatırlatıcı) kalsın da Muhammedî Oluş Şuûrunu, Nurunu ve Onurunu kaybetmeden biz Ümmet-i Muhammedi hayr dua ile anıp;
Muhammedî Hikmet, Muhabbet ve Merhametle Halka Hasbî Hizmetle sırf ve sadece hizmetçi (hademe) olsunlar ve,
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile cennette (Cemâl-i Rasûlullahta) ve Dârüs-Selâmda Cemâlullahta buluşalım duam ile...
Sözlerimi bitirirken ALLAHÜ ZÜl-CELÂLe hamd ediyorum. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin diliyle:
Birahmetike yâ Erhamerrahîmin!
Birahmetike yâ Erhamerrahîmin!
Birahmetike yâ Erhamerrahîmin! İrhamnâ !:
Ey merhametlilerin en merhametlisi !
Ey merhametlilerin en merhametlisi !
Ey merhametlilerin en merhametlisi ! Bize merhamet et... diyorum.
Geçenlerimize, kalanlarımıza ve gelenlerimize rahmetler diliyorum.
ALLAHım !
Senin havlin (potansiyel gücün) ve kuvvetin (elân varolan) olmadan biz hiçbir hasenâtı (iyiliği,güzelliği, doğruyu, hakkı ve hayrı) işleyemeyiz.
Onun için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin diliyle:
Velâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyülAzîm! diye dua edip İznullahı ve Avnillahı diliyoruz...
ALLAHım !
Senin havlin (potansiyel gücün) ve kuvvetin (elân varolan) olmadan biz hiçbir seyyiâttan (kötülük, çirkinlik, eğrilik, bâtıl ve şerden) korunamayız.
Onun için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin diliyle:
Velâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyülAzîm! diye yalvarıp İsmetullaha sığınıyoruz...
Allahümme innî eselükel-affe vel-afiye fid- dinî ved- dünyayî vel-âhiretî Allahümmesturnâ bi setrikel-Cemîl...:
ALLAHım! Şüphesiz ben senden dinimde, dünyamda ve âhiretimde af ve afiyet dilerim! ALLAHım! Bizi EL CEMİL (cc)isminle setret (ört, gizle, kapat) !
Allahümme islâh Ümmet-i Muhammed Allahümme ferice an Ümmet-i Muhammed Allahümme erham Ümmet-i Muhammed ammeh:
Allahım! Ümmet-i Muhammedi islâh et.
Allahım! Ümmet-i Mumhammede çıkış yolu ver.
Allahım Ümmet-i Muhammedin hepsine merhamet et!..
ALLAHım!
Zât-i Alîyin, Kurân-ı Kerîmin ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin kadrini (değerini, kıymetini) bilemediğimizden dolayı sonsuz özür ve affımızı diliyoruz!
ALLAHım!
Razı olacağın kulluğu ve Senden razı olmayı kalblerimize ilhâm et! İcrâ sına izin ve inâyet eyle! Ve bizden razı ol!
ALLAHım!
Bizi İlmullahta, Havfullahta, Haşyetullahta ve Muhabbetullahta SIDK ve ADL Ehli kıl!
ALLAHım!
Kulluk kemâlâtımızda Muhammedî, Mümin, Muhlis ve Muhsîn kıl! HAKK (cc)ile halk ile olan muamelelerimizde sıddık ve âdil eyle!
ALLAHım!
Yüce kitâbımız Kurân-Kerîmimizle bağlarımızı pekiştir!
Saygıda sıdk ve adl ehli kıl!
Mânâsına, ruhuna ve sırrına ermemizi nâsib ve müyesser eyle!
Dinimizde, dünyamızda, kabrimizde,âhiretimizde, mîzânımızda ve cennetimizde Kelâmulahını nurumuz, ışığımız, yoldaşımız ve şefâatçımız kıl!..
ALLAHım!
Azîz Efendimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme sılamızı sağla!
Subhânî salâvât ehli et!
Kadr-ü-kıymetini bu âlemde anlayıp arzu buyurduğu gibi ümmeti olma şerefine ulaştır!
Zât-i Alîsine Muhabbette, Hürmette, Hasrette ve Hasbî hizmette sıdk ve adl ehli eyle!
Şehâdet Şifâsına şimdi ulaştır İnşâallah...
Bizden, Bize bileliğimizin arzını kabul buyur...
ALLAHım !
Bize bahşettiğin Emânet ve Nimetlerin için Sana sonsuz hamd-ü-senâlar olsun...
İlmin kadar çok yâ RABBımız!..
ALLAHım!
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme tüm letaiflerimizin gönülleri, dilleri ve hâlleriyle;
Îlahî, Kurânî, Melekî ve Habibî Salât-ü-Selâmlarımızı arzımızı kabul buyur...
Âilesine; Azîz Annelerimize, Erdemli Evlâdlarına, Eşsiz Ehl-i Beytine, Ahde-vefâkâr Ashabına (sahib çıkanlara, sahib çıktıklarına) ve canı gibi sevdiği ümmetine de canı gönülden salât-ü-selâmlarımızı hamdimizle birlikte kabul buyurmanı dileriz...
ALLAHÜ ZÜl-CELÂLe emânet olunuz!..
ALLAH Teâlâ yardımcımız ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yârimiz (sevgilimiz) ve yârânımız (dostumuz) olsun...
İnandığımız cennetlerde buluşuruz İnşâallah...
Allahümme salli ve sellim ve barik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike ve nebîyike ve Rasûlike ve Nebîyyil- ümmiyyi ve alâ alihi ves- sahbihi ve ehli beytihi!
Âmin Âmin...
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
kulihvani yazdı:
SON SÖZ
Azîz kardeşlerim,
Aklımın erdiği, elimden geldiği ve becerebildiğim kadarıyla şu yüce sistem ve içindeki maddî-mânevî tüm kâinât, onun özü ve özeti insanoğlunun varedilişinin tek sebebi; sistemin Subhân Sahibi ve Ulu Ustası ALLAHÜ ZÜl-CELÂLin Uluhiyyetine (tek, eşsiz, zıdsız ilâh oluşuna) şâhid olması ve şâhid olmasına da RASÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellemin ve bizzât ALLAHÜ ZÜl-CELÂLin Zât-i Âlisinin de şâhid olmasıdır.
İlâhî İradesi (emre kararı), Meşiyyeti (emri işlemeyi dilemesi), Kaderi (halk edeceği mahlûkatı hakkındaki Zâtî takdiri) ve Kazası (takdirini icrâ ettirmesi) ŞU AN-da her zerre ve her hücre için uygulanıp durmaktadır.
Gece gündüz, durmadan ve nefes nefes denize akan damlalar gibi Hesab Mahşerine akan biz insanoğlunun iyice bir düşünmesi, durum değerlendirmesi yapıp ve hızla yaklaşan sonuca şimdiden hazır olması; aklın, fikrin ve vicdanın gereğidir.
Bütün bunlar için gerekli olan İlâhî Emirnâme (Emrullah) ve Rasûlî uygulanışı olan İslâm Dini ise ortada ve Sebilillahtır...
Anladığını umarım ki; Muhammedî Şuûra ulaşım, İlâhî Çağrıyı DUY-uş ve UY-uş ise Elestten Mahşere ve beşikten mezâra kadar değil de Muhammedî Cennet Canında ebedîyen sürecek, sonsuz sefasına seyr-ü-sülûk (bilme ve bulma) seferidir...
Kimlik ve Kişiliğimizin (maddî,mânevî ve kudsî) cem i olan canımızdan da çok sevmedikçe, duyup ve uymadıkça imân etmiş olmayacağımız bildirilen Azîz Efendimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi tüm letâif (Beden-Nefs-Kalb-Ruh-Sır-Hafî-Ahfâ) zincirlerimiz ve ara bağlarıyla (Akıl, Nakl, İlim, İrade, İdrak vs..) iyice bilmemiz, Akdeste bulmamız ve emredip yaşadığı gibi olmamız kulluk kemâlâtının aslı, anası ve esasıdır.
Fakîrâne Âcizâne, Zelilâne, Alîlâne bir Muhammedî Âşık kardeşiniz olarak;
ALLAHÜ ZÜl-CELÂL ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Rızasına, Hakk Dostlarının Hatırına Ve Çile Çorbasında Tevhid Tuzum bulunsun da bir gün bana da Bilelik ve Bizlik Balı ikrâmedilir inancımla ALLAH Teâlâmızın Hidâyeti, İnâyeti ve İzni ile arzettim.
Kabir kapısından inşâallah şehâdetle geçtiğimde arkamdan bu arzuhâlimi okuyup da hayr dua ile anan yakınlarım ve müminler olsun umudumla...
Kıyâmete kadar gelecek olan tüm Muhammedî Gençlere Muhammedî bir yâdigâr (hatırlatıcı) kalsın da Muhammedî Oluş Şuûrunu, Nurunu ve Onurunu kaybetmeden biz Ümmet-i Muhammedi hayr dua ile anıp;
Muhammedî Hikmet, Muhabbet ve Merhametle Halka Hasbî Hizmetle sırf ve sadece hizmetçi (hademe) olsunlar ve,
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile cennette (Cemâl-i Rasûlullahta) ve Dârüs-Selâmda Cemâlullahta buluşalım duam ile...
Sözlerimi bitirirken ALLAHÜ ZÜl-CELÂLe hamd ediyorum. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin diliyle:
Birahmetike yâ Erhamerrahîmin!
Birahmetike yâ Erhamerrahîmin!
Birahmetike yâ Erhamerrahîmin! İrhamnâ !:
Ey merhametlilerin en merhametlisi !
Ey merhametlilerin en merhametlisi !
Ey merhametlilerin en merhametlisi ! Bize merhamet et... diyorum.
Geçenlerimize, kalanlarımıza ve gelenlerimize rahmetler diliyorum.
ALLAHım !
Senin havlin (potansiyel gücün) ve kuvvetin (elân varolan) olmadan biz hiçbir hasenâtı (iyiliği,güzelliği, doğruyu, hakkı ve hayrı) işleyemeyiz.
Onun için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin diliyle:
Velâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyülAzîm! diye dua edip İznullahı ve Avnillahı diliyoruz...
ALLAHım !
Senin havlin (potansiyel gücün) ve kuvvetin (elân varolan) olmadan biz hiçbir seyyiâttan (kötülük, çirkinlik, eğrilik, bâtıl ve şerden) korunamayız.
Onun için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin diliyle:
Velâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyülAzîm! diye yalvarıp İsmetullaha sığınıyoruz...
Allahümme innî eselükel-affe vel-afiye fid- dinî ved- dünyayî vel-âhiretî Allahümmesturnâ bi setrikel-Cemîl...:
ALLAHım! Şüphesiz ben senden dinimde, dünyamda ve âhiretimde af ve afiyet dilerim! ALLAHım! Bizi EL CEMİL (cc)isminle setret (ört, gizle, kapat) !
Allahümme islâh Ümmet-i Muhammed Allahümme ferice an Ümmet-i Muhammed Allahümme erham Ümmet-i Muhammed ammeh:
Allahım! Ümmet-i Muhammedi islâh et.
Allahım! Ümmet-i Mumhammede çıkış yolu ver.
Allahım Ümmet-i Muhammedin hepsine merhamet et!..
ALLAHım!
Zât-i Alîyin, Kurân-ı Kerîmin ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin kadrini (değerini, kıymetini) bilemediğimizden dolayı sonsuz özür ve affımızı diliyoruz!
ALLAHım!
Razı olacağın kulluğu ve Senden razı olmayı kalblerimize ilhâm et! İcrâ sına izin ve inâyet eyle! Ve bizden razı ol!
ALLAHım!
Bizi İlmullahta, Havfullahta, Haşyetullahta ve Muhabbetullahta SIDK ve ADL Ehli kıl!
ALLAHım!
Kulluk kemâlâtımızda Muhammedî, Mümin, Muhlis ve Muhsîn kıl! HAKK (cc)ile halk ile olan muamelelerimizde sıddık ve âdil eyle!
ALLAHım!
Yüce kitâbımız Kurân-Kerîmimizle bağlarımızı pekiştir!
Saygıda sıdk ve adl ehli kıl!
Mânâsına, ruhuna ve sırrına ermemizi nâsib ve müyesser eyle!
Dinimizde, dünyamızda, kabrimizde,âhiretimizde, mîzânımızda ve cennetimizde Kelâmulahını nurumuz, ışığımız, yoldaşımız ve şefâatçımız kıl!..
ALLAHım!
Azîz Efendimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme sılamızı sağla!
Subhânî salâvât ehli et!
Kadr-ü-kıymetini bu âlemde anlayıp arzu buyurduğu gibi ümmeti olma şerefine ulaştır!
Zât-i Alîsine Muhabbette, Hürmette, Hasrette ve Hasbî hizmette sıdk ve adl ehli eyle!
Şehâdet Şifâsına şimdi ulaştır İnşâallah...
Bizden, Bize bileliğimizin arzını kabul buyur...
ALLAHım !
Bize bahşettiğin Emânet ve Nimetlerin için Sana sonsuz hamd-ü-senâlar olsun...
İlmin kadar çok yâ RABBımız!..
ALLAHım!
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme tüm letaiflerimizin gönülleri, dilleri ve hâlleriyle;
Îlahî, Kurânî, Melekî ve Habibî Salât-ü-Selâmlarımızı arzımızı kabul buyur...
Âilesine; Azîz Annelerimize, Erdemli Evlâdlarına, Eşsiz Ehl-i Beytine, Ahde-vefâkâr Ashabına (sahib çıkanlara, sahib çıktıklarına) ve canı gibi sevdiği ümmetine de canı gönülden salât-ü-selâmlarımızı hamdimizle birlikte kabul buyurmanı dileriz...
ALLAHÜ ZÜl-CELÂLe emânet olunuz!..
ALLAH Teâlâ yardımcımız ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yârimiz (sevgilimiz) ve yârânımız (dostumuz) olsun...
İnandığımız cennetlerde buluşuruz İnşâallah...
Allahümme salli ve sellim ve barik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike ve nebîyike ve Rasûlike ve Nebîyyil- ümmiyyi ve alâ alihi ves- sahbihi ve ehli beytihi!
Âmin Âmin...
Sevgili Hocam,
Muhammedî bir yâdigâr olarak bizlere hediye ettiğiniz bu çok değerli yazı dizinize
Muhammedî Şuur,
Muhammedî Nûr
Muhammedî Sürur ve
Muhammedî O-Nur ile elimizden geldiğince en güzel şekilde sahip çıkabiliriz inşallah.
Çok teşekkür ederiz, sağolun.
- safa-merve
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 16 Eki 2008, 02:00
Re:
Amin İnşaallahkulihvani yazdı:
ALLAHÜ ZÜl-CELÂL BİZleri Şeriat-ı GARRA mızın; Halis, Muhlis, Sıddık ve Âdil Hasbî Hizmet Ehl-i Muhammedîler kılsın İnşaallah!
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/safa_merve.jpg[/img]
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12883
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: Muhammedî OLuş Şuûru
GeÇ-miş İÇ-in MuhaMMedî TEVBE BİZ-BİRliğim-İZ..
GeL-ecek İÇ-in MuhaMMedî DUÂ BİZ-BİRliğim-İZ..
Şu AN İÇ-in MuhaMMedî RIZA BİZ-BİRliğim-İZ..
SoN AN İÇ-in MuhaMMedî ŞeHâDeT BİZ-BİRliğim-İZ..
ZEVK 4071
KELÂMULLAH Her AN HaYYdır!. MuhaMMedî KELÂM ET! de
RASÛLULLAH EZeL EBeD!.. MuhaMMedî MELÂMET de!
MuhaMMedî ŞUUR BİL BUL!. MuhaMMedî NUR OL-YAŞA!
MuhaMMedî SÜRUR ONUR!.. MuhaMMedî SELÂMET de!..
15.03.10 02:34
Bu Şehâdet Şe'eN-inde KUL a Gereken;
ALLAH celle celâlihu ve RASÛLULLAH SALLahu aleyhi veselleme;
Teslim Olup İnancında Sadakat,
İman Edip Amelinde Samimiyyet,
Tâbi Olup Ahlâkında Sabırla,
İtâat edip Hâllerinde SELÂMET i YAŞAmaktır..
-Müslüman
-Mümin
-Evliyâullah
-Ehlullah
BİLmek-BULmak-OLmak ve, YAŞAmaktır,
Hakikat-ı Muhammedîyyesini MELÂMETte ve SELÂMETte!..
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: Muhammedî OLuş Şuûru
FATİMATÜ'Z- ZEHRÂ ANNEMİZİN SALÂVÂTI İLE BİZ BİRlikte.. :
"Euzu billâhi’s-semî'il-alîmi mine’ş-şeytani’r-racîmi min hemzihi ve nefhihi ve nefsih : Kovulmuş şeytanın dürtmesinden, üflemesinden ve kötü nefesinden her şeyi en iyi işiten ve bilen Allah'a sığınırım."
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ رُحُهُ مِحْرَبُ الْاَرْوَاحِ وَ الْمَلاَئِكَةِ وَ ألْكَوْنِ
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ هُوَ إمَامُ الْأَنْبِيَاءِ وَ الْ مُرْسَلِين
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ هُو إمَامُ أهلِ الْجَنَّةِ وَ إبَادِاللّهِ الْمُؤْمِنِين
TÜRKÇESİ :
Allhümme salli alâ men ruhuhu mihrabü'l- ervâhi ve'l- melâiketi ve'l- kevni
Allahümme salli alâ men hüve imâmü'l- enbiyâi ve'l- mürselin,
Allahümme salli alâ men hüve imâmü ehli'l- cenneti ve ibâdillahi'l- mü'minin...
MÂNÂSI :
Allah’ım!
Ruhu, kâinâtın, meleklerin ve ruhların Mihrabı olan O yüce Zât’a (sav) salât ü selâm et!
Allah’ım!
Katından gönderilenlerin ve peygamberlerin İmamı olan O yüce Zât’a (sav) salât ü selâm et!
Allah’ım!
Cennet ehlinin ve Allah’ın mü’min kullarının İmamı olan O yüce Zât’a (sav) salât ü selâm et!
(7 letâifimizin sallini-isalini-sılasını-ulaşımını sağla!)
Âmin!...
http://www.muhammedinur.com/salavat.php
Fâtımatu’z-Zehra (aleyhasselâm) Annemiz'in Nur Duası
Bismillâhin Nûr!
Bismillâhi NûRin NûR!
Bismillâhi NûRun alâ NûR!
Bismillâhillezî huve mudebbiru’l- umûr!
Bismillâhillezî halakan NûRa mine’n- NûR!
Elhamdu lillâhillezî halakan NûRa mine’n- NûR!
Ve enzelen NûRa ale’t- tûr, fî kitâbin mestûr, fi rikkin menşûr,
Bi kaderin makdûr, alâ nebiyyin mahbûr!
Elhamdu lillâhillezî huve bi’l-izzi mezkûr
Ve bi’l- fahri meşhûr ve ale’s- serrâî ve’z- zarrâi meşkûr!
Ve sallallâhu alâ MuhaMMedin ve âlihi’t- tâhirîn!
MÂNÂSI:
NûR olan ALLAH’ın adıyla,
NûRun NûRu olan ALLAH’ın adıyla,
NûR üstüne NûR (her NûRdan daha üstün) olan ALLAH’ın adıyla,
Bütün işleri-emirleri-ömürleri tedbirle yapan ALLAH’ın adıyla,
NûRu NûRdan yaratan ALLAH’ın adıyla;
NûRdan NûR yaratan ve NûRu Tur Dağı’ndaki yazılmış kitaba, yayılmış kâğıda, belli oranda, faziletlerle dolu Peygamber’ine ( Hz Musa’ya) nazil eden ALLAH’a hamd olsun!
Hamd, izzetle anılan, övgüyle tanınan, darlıkta ve genişlikte şükürle yâd edilen ALLAH’a mahsustur!
ALLAH’ın salâtı MuhaMMed’e ve O’nun pâk Ehlibeyt’ine olsun!
Âmin!...
''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi ve ümmetihi.''
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12883
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: Muhammedî OLuş Şuûru
Tenezzül ve Tevazû’ Tebliğinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..
O’na-Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e,
O-ALLAH celle celâluhu şöyle bUYuruyordu:
وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ
---“Ve emmâ bi ni’meti rabbike fe haddis.: Ve fakat, Rabbinin ni'metlerini artık ANlat.” (Duhâ, 93/11)
İLK NOKTA NûR-u MîMin Harketini-MaDDesini, Harkesini-MâNâsını Lutfen ve Şükren ANLAt!..
“FaKRınla FaHRet!.. Övünme yoktur!.." De!..
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“El fakr-i fahr : Fakrımla fahrederim!.”
(Aclunî, Keşfü’l- Hafâ 2-87)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İbrahim, Allahın dostudur. Mûsa, Allahın kendisiyle konuştuğudur. isa, Allahın kelimesi ve ruhudur. Ademi de, Allah seçmiştir. Bunlar doğru. Ben ise, Allahın sevgilisiyim. Ama bununla övünmüyorum. Kıyamet gününde hamd sancağını ben taşıyacağım, yine övünme yok!. Kıyamet gününde ilk şefaat edecek olan, benim. Bu yetki ilk kez bana verilecektir, ama yine övünme yok!. Cennet kapısının halkasını ilk kımıldatacak olan, benim. Allah bana, cennet kapısını açıp, ilk defa beni ve benimle birlikte müminlerin fakirlerini oraya koyacaktır. Buna rağmen yine övünme yok!.
(İbn Abbas radıyallahu anh’dan; Tirmizî)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Ben size babanızdan, çocuğunuzdan ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça iman etmiş olmazsınız." buyurdu.
(Enes radiyallahu anhu’dan; Buhari, Sahih, 1/10; Müslim, Sahih, kitabu'l-iman, 70; Nesaî, Sünen, 8/114; İbn Mace, Sünen, 67; İmam Ahmed, Musned, 3/207, 275, 278; Hakim, Mustedrek, 2/486.)
---Abdullah îbn Hişam radiyallahu anh: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraberdik. Rasûlullah, Ömer îbnu'l-Hattab'ın elinden tutuyordu. Ömer O'na: "Yâ Rasûlallah! Sen bana nefsimden (kendimden) başka her şeyden daha sevgilisin." dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem ): "Hayır! Canım elinde olan Allah'a yemin olsun! Ben sana, nefsinden de daha sevgili olmalıyım." dedi. Ömer: "Vallahi, şimdi sen bana nefsimden de sevgilisin." dedi. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem): "Ömer! İşte şimdi oldu!." buyurdu.
(Buhari, Sahih, 8/169; Tırmızî, Sünen, 3047; İmam Ahmed, Musned, 5/293; Ta-rıhu Îbn Asakır, 5/389; Zubeydİ, İthaf, 9/547)
---Ebu Hureyre radiyallahu anhu: Bir Müslümanla bir Yahudi münakaşa ettiler. Müslüman: "Muhammedi (sallallahu aleyhi ve sellem) âlemlere tercih edene yemin olsun!." dedi.
Yahudi de: "Musa'yı (aleyhi's-selâm ) âlemlere tercih edene yemin olsun.! “dedi.
Müslüman Yahudi'ye kızıp onu tokatladı. Yahudi Rasûlullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) geldi ve olanları ona anlattı. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Müslümanı çağırdı ve ona sordu. Müslüman yaptığını itiraf etti. Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Beni, Musa'ya tercih etmeyin. Çünkü kıyamet gününde, insanlar bayılırlar. Ben onların ilk ayılanı olurum ve Musa'yı Arşın ucuna tutunmuş olarak görürüm. Bilmiyorum, o, bayılıp da benden önce ayılan kimseler arasında mıdır? Yoksa Allah Teâlâ'nın istisna kıldığı kimselerden biri midir?" buyurdu.
(Beyhakî, Delaılu'n-Nubuvve, V/492; İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nıhaye, I/248 Kadı lyad, eş-Şifa, 1/439.)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Bir kimsenin, benim Yunus Ibn Metta'dan daha hayırlı olduğumu söylemesi uygun değildir." buyurdu.
(Ebu Hureyreradiyallahu anhu’dan; Buharî, Sahih, İV/193, VI/71, 92; Müslim, Sahih, kitabu'l-fedail, 167; Ebu Davud, Sünen, kitabu's-sunne, bab: 13; İ.Ahmed, Musned, H/405; Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, V7 495.)
---Hz. Ömer şunu anlattı: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Hristiyanların İsa İbn Meryem'i övdükleri gibi beni övmeyin. Ben sadece bir kulum. Siz: “Allah'ın kulu ve Rasülü” deyin!." buyurdu.
(Ömer İbn Hattab radiyallahu anhu’dan; Buharî, Sahih, İV/204, VIII/210; Müslim, Sahih, kitabu'l-kader, bab: 7; Abdur-rezzak Musannef, 19757, Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, V/498; Ahmed, Musned, I/23, 24; Tir-mizî, Şemail, 172.)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Benimle benden önce geçen peygamberlerin misali, birtakım evler inşa eden, onları iyi, güzel ve mükemmel yapan, ancak köşelerinden birinde bir kerpiç yeri bırakan bir adamın misali gibidir ki, insanlar dolaşmaya ve binayı beğenmeye başlarlar ve 'Şuraya bir kerpiç koysan da binan tamam olsa..." derler. îşte o kerpiç benim." buyurdu.
(Ebu Hureyre radiyallahu anhu’dan; Buharî, Sahih, kitabu'l-menakib, 18 hadis no: 3534; Müslim, Sahih, kita-bu'l-fedail, 7, hadis no: 23; Beyhakî, Sünenü'l-Kübra, 9/5; Delailu'n-Nubuvve, 1/365, 366; İmam Ahmed, Musned, 3/361)
---Enes radiyallahu anhu şunu rivayet etti: Bir adam:"Muhammed! Efendimiz! Efendimizin oğlu! Bizim en hayırlımız! En hayırlımızın oğlu!" dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Ey cemaat! Her zaman nasıl konuşuyorsanız, öyle konuşun! Şeytan sizi saptırmasın! Ben, Abdullah'ın oğlu Muhammed'im. Ben Allah'ın kulu ve Rasûlü'yüm. Vallahi! Sizin beni bulunduğum derecenin üzerine çıkarmanızı sevmem!." buyurdu.
( Buharî, 111/201, Vll/32; Taberanî, Mu'cemul-Kebır, XI/120; İbn Hıbban, Sahih, 1064; İbn Sa'd, Tabakatul-Kubra, 1/95,107; İbn Adıyy, el-Kamıl, İV/1352, V/1688, 1937)
---Berâ` b. Âzib radiyallahu anhu: "Ahzâb günü (Hendek kazılırken) Nebî sallallahu aleyhi ve sellemi gördüm ki o, toprak taşıyordu. Bir halde ki, toprak karnının beyazlığını örtmüştü. Ve O: Yâ Rab! Sen bize hidâyet etmemiş olsaydın, bize doğruluğu göstermemiş, bize rahmet etmemiş olsaydın (biz şaşırırdık). Bize tecâvüz eden kâfirler, bizim çekindiğimiz fitne ve fesâdı bize îka etmek istediklerinde biz (im gönlümüz) e sabr-ü sebât ihsân et ve onlarla yüz yüze geldiğimizde ayaklarımızı yerinde tut! (da bizi dağıtma yâ Rabbî!)" buyuruyordu.."
(Buharî, Hadisno:1199)
---
Enes radiyallahu anhu: "Hiçbir şahıs onlara Rasûlullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) daha sevgili değildi. O'nu gördükleri zaman, ayağa kalkılmasından hoşlanmadığını bildikleri için, ayağa kalkmazlardı." buyurdu.
(Tirmizî)
---Kays îbn Hazim radiyallahu anhu şunu anlattı: Bir adam Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve sellem) geldi. O'nun karşısında durunca adam korkudan titremeğe başladı. Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Korkma rahat ol!. Ben kral değilim. Beri ancak Küreyş'ten kuru et yiyen bir kadının oğluyum!." buyurdu.
(Hakim, Müstedrek, H/466; Hatib, Tarih, VI/277, 279; Zebîdî,- İthafu's-Sadeti1!-Muttakîn, VI1/142; Heysemî, Mecmau'z-Zevaid, IX/20)
---Aişe radiyallahu anha: "Yâ Rasûlellah! Allah beni sana feda kılsın. Bir şeye yaslanarak yemek ye, çünkü bu senin için daha rahat olur." dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Hayır! Ben kulun yemek yediği gibi yer, kulun oturduğu gibi otururum." buyurdu.
(Bağavî, Şerhu's-Sunne, XI/287)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Melek bana gelip: “Rabb'in sana selam edip: “Dilersen kul nebisi, dilersen mülk nebîsi ol,!”buyuruyor!” dedi. Cebrâil'e baktım. Bana: “Alçak gönüllü ol,!”dedi. Ben de: “Kul nebîsi olmak istiyorum!” dedim." buyurdu.
(Aişe radiyallahu anha’dan; Bağavî, Şerhu's-Sunne, XII/249; imam Ahmed, Musned, 11/231; İbn Hibban, Sahih, 2137 (Mevarid); Munzirî, Terğıb ve't-Terhib, İV/196; Zebidî, Ithafu's-Sadetİ'l-Muttakîn, VII/116.12)
O’na-Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e,
O-ALLAH celle celâluhu şöyle bUYuruyordu:
وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ
---“Ve emmâ bi ni’meti rabbike fe haddis.: Ve fakat, Rabbinin ni'metlerini artık ANlat.” (Duhâ, 93/11)
İLK NOKTA NûR-u MîMin Harketini-MaDDesini, Harkesini-MâNâsını Lutfen ve Şükren ANLAt!..
“FaKRınla FaHRet!.. Övünme yoktur!.." De!..
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“El fakr-i fahr : Fakrımla fahrederim!.”
(Aclunî, Keşfü’l- Hafâ 2-87)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İbrahim, Allahın dostudur. Mûsa, Allahın kendisiyle konuştuğudur. isa, Allahın kelimesi ve ruhudur. Ademi de, Allah seçmiştir. Bunlar doğru. Ben ise, Allahın sevgilisiyim. Ama bununla övünmüyorum. Kıyamet gününde hamd sancağını ben taşıyacağım, yine övünme yok!. Kıyamet gününde ilk şefaat edecek olan, benim. Bu yetki ilk kez bana verilecektir, ama yine övünme yok!. Cennet kapısının halkasını ilk kımıldatacak olan, benim. Allah bana, cennet kapısını açıp, ilk defa beni ve benimle birlikte müminlerin fakirlerini oraya koyacaktır. Buna rağmen yine övünme yok!.
(İbn Abbas radıyallahu anh’dan; Tirmizî)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Ben size babanızdan, çocuğunuzdan ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça iman etmiş olmazsınız." buyurdu.
(Enes radiyallahu anhu’dan; Buhari, Sahih, 1/10; Müslim, Sahih, kitabu'l-iman, 70; Nesaî, Sünen, 8/114; İbn Mace, Sünen, 67; İmam Ahmed, Musned, 3/207, 275, 278; Hakim, Mustedrek, 2/486.)
---Abdullah îbn Hişam radiyallahu anh: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraberdik. Rasûlullah, Ömer îbnu'l-Hattab'ın elinden tutuyordu. Ömer O'na: "Yâ Rasûlallah! Sen bana nefsimden (kendimden) başka her şeyden daha sevgilisin." dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem ): "Hayır! Canım elinde olan Allah'a yemin olsun! Ben sana, nefsinden de daha sevgili olmalıyım." dedi. Ömer: "Vallahi, şimdi sen bana nefsimden de sevgilisin." dedi. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem): "Ömer! İşte şimdi oldu!." buyurdu.
(Buhari, Sahih, 8/169; Tırmızî, Sünen, 3047; İmam Ahmed, Musned, 5/293; Ta-rıhu Îbn Asakır, 5/389; Zubeydİ, İthaf, 9/547)
---Ebu Hureyre radiyallahu anhu: Bir Müslümanla bir Yahudi münakaşa ettiler. Müslüman: "Muhammedi (sallallahu aleyhi ve sellem) âlemlere tercih edene yemin olsun!." dedi.
Yahudi de: "Musa'yı (aleyhi's-selâm ) âlemlere tercih edene yemin olsun.! “dedi.
Müslüman Yahudi'ye kızıp onu tokatladı. Yahudi Rasûlullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) geldi ve olanları ona anlattı. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Müslümanı çağırdı ve ona sordu. Müslüman yaptığını itiraf etti. Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Beni, Musa'ya tercih etmeyin. Çünkü kıyamet gününde, insanlar bayılırlar. Ben onların ilk ayılanı olurum ve Musa'yı Arşın ucuna tutunmuş olarak görürüm. Bilmiyorum, o, bayılıp da benden önce ayılan kimseler arasında mıdır? Yoksa Allah Teâlâ'nın istisna kıldığı kimselerden biri midir?" buyurdu.
(Beyhakî, Delaılu'n-Nubuvve, V/492; İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nıhaye, I/248 Kadı lyad, eş-Şifa, 1/439.)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Bir kimsenin, benim Yunus Ibn Metta'dan daha hayırlı olduğumu söylemesi uygun değildir." buyurdu.
(Ebu Hureyreradiyallahu anhu’dan; Buharî, Sahih, İV/193, VI/71, 92; Müslim, Sahih, kitabu'l-fedail, 167; Ebu Davud, Sünen, kitabu's-sunne, bab: 13; İ.Ahmed, Musned, H/405; Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, V7 495.)
---Hz. Ömer şunu anlattı: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Hristiyanların İsa İbn Meryem'i övdükleri gibi beni övmeyin. Ben sadece bir kulum. Siz: “Allah'ın kulu ve Rasülü” deyin!." buyurdu.
(Ömer İbn Hattab radiyallahu anhu’dan; Buharî, Sahih, İV/204, VIII/210; Müslim, Sahih, kitabu'l-kader, bab: 7; Abdur-rezzak Musannef, 19757, Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, V/498; Ahmed, Musned, I/23, 24; Tir-mizî, Şemail, 172.)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Benimle benden önce geçen peygamberlerin misali, birtakım evler inşa eden, onları iyi, güzel ve mükemmel yapan, ancak köşelerinden birinde bir kerpiç yeri bırakan bir adamın misali gibidir ki, insanlar dolaşmaya ve binayı beğenmeye başlarlar ve 'Şuraya bir kerpiç koysan da binan tamam olsa..." derler. îşte o kerpiç benim." buyurdu.
(Ebu Hureyre radiyallahu anhu’dan; Buharî, Sahih, kitabu'l-menakib, 18 hadis no: 3534; Müslim, Sahih, kita-bu'l-fedail, 7, hadis no: 23; Beyhakî, Sünenü'l-Kübra, 9/5; Delailu'n-Nubuvve, 1/365, 366; İmam Ahmed, Musned, 3/361)
---Enes radiyallahu anhu şunu rivayet etti: Bir adam:"Muhammed! Efendimiz! Efendimizin oğlu! Bizim en hayırlımız! En hayırlımızın oğlu!" dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Ey cemaat! Her zaman nasıl konuşuyorsanız, öyle konuşun! Şeytan sizi saptırmasın! Ben, Abdullah'ın oğlu Muhammed'im. Ben Allah'ın kulu ve Rasûlü'yüm. Vallahi! Sizin beni bulunduğum derecenin üzerine çıkarmanızı sevmem!." buyurdu.
( Buharî, 111/201, Vll/32; Taberanî, Mu'cemul-Kebır, XI/120; İbn Hıbban, Sahih, 1064; İbn Sa'd, Tabakatul-Kubra, 1/95,107; İbn Adıyy, el-Kamıl, İV/1352, V/1688, 1937)
---Berâ` b. Âzib radiyallahu anhu: "Ahzâb günü (Hendek kazılırken) Nebî sallallahu aleyhi ve sellemi gördüm ki o, toprak taşıyordu. Bir halde ki, toprak karnının beyazlığını örtmüştü. Ve O: Yâ Rab! Sen bize hidâyet etmemiş olsaydın, bize doğruluğu göstermemiş, bize rahmet etmemiş olsaydın (biz şaşırırdık). Bize tecâvüz eden kâfirler, bizim çekindiğimiz fitne ve fesâdı bize îka etmek istediklerinde biz (im gönlümüz) e sabr-ü sebât ihsân et ve onlarla yüz yüze geldiğimizde ayaklarımızı yerinde tut! (da bizi dağıtma yâ Rabbî!)" buyuruyordu.."
(Buharî, Hadisno:1199)
---
Enes radiyallahu anhu: "Hiçbir şahıs onlara Rasûlullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) daha sevgili değildi. O'nu gördükleri zaman, ayağa kalkılmasından hoşlanmadığını bildikleri için, ayağa kalkmazlardı." buyurdu.
(Tirmizî)
---Kays îbn Hazim radiyallahu anhu şunu anlattı: Bir adam Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve sellem) geldi. O'nun karşısında durunca adam korkudan titremeğe başladı. Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Korkma rahat ol!. Ben kral değilim. Beri ancak Küreyş'ten kuru et yiyen bir kadının oğluyum!." buyurdu.
(Hakim, Müstedrek, H/466; Hatib, Tarih, VI/277, 279; Zebîdî,- İthafu's-Sadeti1!-Muttakîn, VI1/142; Heysemî, Mecmau'z-Zevaid, IX/20)
---Aişe radiyallahu anha: "Yâ Rasûlellah! Allah beni sana feda kılsın. Bir şeye yaslanarak yemek ye, çünkü bu senin için daha rahat olur." dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Hayır! Ben kulun yemek yediği gibi yer, kulun oturduğu gibi otururum." buyurdu.
(Bağavî, Şerhu's-Sunne, XI/287)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Melek bana gelip: “Rabb'in sana selam edip: “Dilersen kul nebisi, dilersen mülk nebîsi ol,!”buyuruyor!” dedi. Cebrâil'e baktım. Bana: “Alçak gönüllü ol,!”dedi. Ben de: “Kul nebîsi olmak istiyorum!” dedim." buyurdu.
(Aişe radiyallahu anha’dan; Bağavî, Şerhu's-Sunne, XII/249; imam Ahmed, Musned, 11/231; İbn Hibban, Sahih, 2137 (Mevarid); Munzirî, Terğıb ve't-Terhib, İV/196; Zebidî, Ithafu's-Sadetİ'l-Muttakîn, VII/116.12)
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12883
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: Muhammedî OLuş Şuûru
El Kur'ÂN!. El KERîm..
ÇocukLuk AŞKımsın bENim
AHMEDî mEŞKimsin bENim
BİZ BİR-İZ BAĞımız Kur'ÂN
KüLLiYyEN kÖŞKümsün bENim!.
EL EVVeLu Kur'ÂNu'l- KERîm..
ELBâTıNu Kur'ÂNu'l- KERîm..
Ez ZÂHiRu Kur'ÂNu'l- KERîm..
El ÂHiRu Kur'ÂNu'l- KERîm..
Er RahmÂN >ALLAH NEFeSi
RABb SÖZü >RaSÛLun SESi
AŞKın NÂZ ->NiYÂZ NEŞ’eSi
HAKk-ın HAKk ÂŞıĞı Kur'ÂN!. El KERîm..
*
NÂZ->NiYÂZa NEŞ’e BAĞım
KeŞiŞ DAĞ-da Dert OrtaĞım
İŞim ->AŞım ->ÇiLLe ÇAĞım
HAKk-ın HAKk kÂŞıĞı Kur'ÂN!. El KERîm..
*
ŞÂH DAMARdan RABB NÂZÂRı
>ELESt<-ü->MAHŞeR BÂZÂRı
>“EZEL”-in ->KULLuk MeZÂRı
->“EBED”-in ->EŞiĞi ->Kur'ÂN!. El KERîm..
*
EHL-i BeYT PÎRi -> ÂLİ ŞÂH
RÂZiYyetEN -> ReSûLULLAH
hER NEFeste -> Şe’ÂNuLLAH
KUL>MeZÂR<->BEŞiĞi Kur'ÂN!. El KERîm..
*
KuL İhvÂNim ->SÖZün HASI-n
Kur'ÂN SÖKer >KULLuk PASI-n
dÖRT ÂLEM-in -> MuSTÂFâSI-n
->NÛR-u MîM IŞIĞI -> Kur'ÂN!. El KERîm..
..celle celâlihu
sallallahu aleyhi vesellem…
01.12.15 13:18
brsbrsm..tktktrstkkmdKur'ÂN-ı Kerîm..
İKİ ANAm ->ReSûL<->Kur'ÂN!.
ÖKSüZ<->YETiMim EM!.eRimm!
->İKİ YAVRUm ->şU ÂN >ŞeÂN!.
“YEDi VAKit EM!.”-in ->DERimm!
ZÂHiR<->BÂtıN hER HÂL-hER ÂN
->SEVer<->SEViLir ->SEVERimm!.
İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.
SANA ve ÂL-ine EHL-i BeYTine ASHÂBına ÜMMetine,
İLmuLLAHça SONsuz-SıNırsız es SeLÂm OLsun yâ ResûLuLLaH saLLaLLahu aLeyhi veseLLem!.
Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...
ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CÂNımızı CÂNÂNıMIza İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.
Âmine Ya Mûin!. Ve'l-hamdu li'llâhi RABBi'l-âlemîn..
MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....