KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim İÇİMdeki İNCİLer!.

ZÂHİRden>BÂTINa SEVgi
ÂDEM İLe ==>HAVvA GiBi
ANAm-BACım-KIZım-EŞim
SEVen<->SEViLen>SEVgiLi!.


ZEVK 8756

“KÛN!.” MURADIn EMRuLLAHı =>“feyeKÛN ELİF-BÂsı”=>KADIN
“İBRAHÎMî HÂNiF TOHUMU”n ==>“TEVHiDin TARLAsı” =>KADIN
“ŞEHVet ÇIKURu” => CÂHiLLer ZAHMi
=>“ŞEHÂDet ŞEHRi” ===>ANA RAHMi
=>“TEVHiD TAVAFI”-n HACERi =>İSMÂiLe ZeMZeM TASı=>KADIN!.

aleyhumusselâm…

08.03.18 18:28
brsbrsm..tktktkkmddtkLkkk..

ZAHM: Yara, ceriha.
RAHM: Acıma, koruma, esirgeme, şefkat etmek. * Hısımlık, karabet, akrabalık.


Resim HOŞGELDİN KADINIM!.

Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin.
Yorulmuşsundur;
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
ne GÜL SUyum, ne gümüş leğenim var.
Susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim.
Acıkmışsındır;
sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
memleket gibi esir ve yoksuldur odam..

Resim

Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin!
Ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi.
GÜLdün,
GÜLLer açıldı penceremin demirlerinde.
Ağladın,
avuçlarıma döküldü İNCİLer;
gönlüm gibi zengin,
hüRRiYyet gibi aydınlık OLdu odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin...

Nâzım Hikmet Ran
(1902 - 1963)


ve SEN KADINImm!.



Resim

KARA AYda =>AK IŞIKımmm =>KADINIm;
ÂDEM İle HAVvA MaSALLımızsınız ki;

BİZ BİR-İZde HEPimİZin;
4 KADINı =>ANAsı, Bacısı, Kızı, GELiNi..
4 ERKEği =>BaBası, Kardeşi, Oğlu, Damadı…

BİZ BİR-İZ =>EZeL EBED =>CEMMü’L- CEMMde…
Bir BEDENde ORGaN giBi.. AYN-ı KAN AYN-ı CÂN HEMMde..

TEVHiDin TAMMLayan TOHUMu ÂDEM aleyhisselâm BABAmız.
TEVHiDin TÜMMLeyen TARLAsı HAVVA aleyhasselâm ANAmız…

HACCa gidişimde ve Her ÜMRe ziyâretlerimde, Mescidi’l- HARAM ve Mescid-l NEBeVvî’deki Kadın, erkek, çoluk çocuk CEMât CEMM’ine HAYyran Kalmışımdır..
Bunu bir de sabah namazında BURSA ULU CÂMi'de sık sık yaşmaktayım hamd Olsun!.

"8 Mart Kadınlar Günü”ymüş.. Ne güzel, gerçekten.. hatta az bile ki, sence-bence her gün ANAlar GÜNüdür İsLÂM DİNİnde..

Azîz Kardeşlerim;
Ben de bu güzel GÜNde, İslâm DİNimizin ÜÇ ANNEsinin şahsında “KADIN KİM?.” DiYORum..



Resim

KUR’ÂN ve KADIN..=>KeLÂMuLLahta KADIN.:


ALLAHu zü’L- CeLÂL’in Kur'ÂN-ı Kerîm’inde, şu âyet-i celîlerde kadından bahsedilmektedir..

Bakara 2/49,187,221,222,223,226,228,229,231,232,235,236; Âl-i İmrân 3/14,42,61; Nisâ 4/1,3,4,7,12,15,19,22,23,24,25,32,34,43,,75,98,127,129; Mâide 5/5,6; A’raâf 7/81,127,141,190; Tevbe 9/67,71,72; Yûsuf 12/30,50,51; İbrahîm 14/6; Nûr 24/4,23,26,31,60; Neml 27/55; Kasas 28/4; Ahzâb 33/30,32,33,35,37,49,52,58,59,73; Sâffât 37/48; Sâd 38/52; Mü’min 40/25; MuhaMMed 47/19; Fetih 48/5,6,25; Hucurât 49/11; Rahmân 55/56,70,72; Hadîd 57/12,13,18; Mucâdele 58/2,3; Mümtehine 60/10,12; Talâk 65/1,4,6; Nûh 71/ 28; Burûc 85/10...


نِسَآؤُكُمْ حَرْثٌ لَّكُمْ فَأْتُواْ حَرْثَكُمْ أَنَّى شِئْتُمْ وَقَدِّمُواْ لأَنفُسِكُمْ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّكُم مُّلاَقُوهُ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ
Resim---Nisâukum harsun lekum, fe’tû harsekum ennâ şi’tum ve kaddimû li enfusikum vettekûllâhe va’lemû ennekum mulâkûh (mulâkûhu), ve beşşiri’l- mu’minîn (mu’minîne). : Kadınlarınız sizin için tarladır. O halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle yaklaşın. Ve kendiniz için (derecelerinizi arttıracak ameller) takdim edin. Ve Allah’a karşı takva sahibi olun ve O’na mülâki olacağınızı (kavuşacağınızı) bilin. Ve mü’minleri müjdele.” (Bakara 2/223)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا
Resim---Yâ eyyuhân nâsuttekû rabbekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisââ (nisâen), vettekûllâhellezî tesâelûne bihî vel erhâm (erhâme). İnnallâhe kâne aleykum rakîbâ (rakîben). : Ey insanlar, Rabbiniz'e karşı takva sahibi olun. O ki, sizi bir tek nefsten (Âdem Aleyhis selâm’dan) yarattı. Ve ondan zevcesini yarattı ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yaydı. Ve O’nunla (O’nun adı ile) birbirinize dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı takva sahibi olun ve rahimlerden (akrabalık haklarından) sakının. Muhakkak ki Allah, sizin üzerinizde murakıbtır (sizi kontrol edendir).” (Nisâ 4/1)

يُوسُفُ أَعْرِضْ عَنْ هَذَا وَاسْتَغْفِرِي لِذَنبِكِ إِنَّكِ كُنتِ مِنَ الْخَاطِئِينَ
Resim---Yûsufu a’rıd an hâzâ vestagfirî li zenbiki, inneki kunti mine’l- hâtıîn (hâtıîne). : "Yâsuf, sen bundan yüz çevir. Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile. Doğrusu sen günahkârlardan oldun." (Yûsuf 12/29)

وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدِينَةِ امْرَأَةُ الْعَزِيزِ تُرَاوِدُ فَتَاهَا عَن نَّفْسِهِ قَدْ شَغَفَهَا حُبًّا إِنَّا لَنَرَاهَا فِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ
Resim---Ve kâle nisvetun fî’l- medînetimraetu’l- azîzi turâvidu fetâhâ an nefsihî, kad şegafehâ hubbâ (hubben), innâ le nerâhâ fî dalâlin mubîn (mubînin). : Şehirdeki kadınlar: “Azîzin (vezirin) hanımı, onun (emrinde) olan (kölesi) genç delikanlıyı elde etmek istiyor. Aşk onun kalbine işlemiş. Biz, gerçekten onu apaçık bir sapıklıkta görüyoruz.” dedi(ler).” (Yûsuf 12/30)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

RESÛLuLLAH sallallahu aleyhi vesellem’de KADIN..

Fiilen Hayatında ANNeLerimiz OLarak "Kadın Kimdir?" sizlere ARZ etmek DİLemekteyim İnşâe ALLAHu TeÂLÂ..

El EKREM RESÛLuLLAH sallallahu aleyhi vesellem’in;
BÂTıN BAHtında ve VEFÂ TAHtındaki Haticetü’l- KÜBRÂsı..
ZÂHiR ZEVKinde ve Şe’ÂN ŞEVKindeki AİŞEtü’L- SIDDIKâsı ..
İlel Ebedd/Sonsuz ve Sınırsız YEDuLLAH/EHL-i BEYt ki, İZÂHın FEVKindeki Fatımatü’l ZEHRÂsı..
ALeyhumusseLÂM ANNeLerimizin ŞAHSında TÜMM ANNelerimize sonsuz sevgi SAYgı ve de SeLÂMLarımla;
RESÛLuLLAH sallallahu aleyhi vesellem’in DİLnden, müslümanlara gösterdiği İLk örnek, Haticetü’l- KÜBRÂ aleyhasseLÂM ANNemizidir:

Ve bEN her Mekke’ye Hacca gittiğimde, Haticetü’l- KÜBRÂ ANNEmi ziyâret eder; ve onun RESÛLuLLAH sallallahu aleyhi vesellem’e en zor ve YAPaYALNIZ GÜNLerinde nasıl CÂNLa BAŞLa SAHİB ÇIKtığına sonsuz saygı DUYar ve KABRine BAKarak GÖZ YAŞı DÖKerim Hamd Olsun!.
O Haticetü’l- KÜBRÂ ANNEmiz ki, onun için El EKREM RESÛLuLLAH sallallahu aleyhi vesellem BUYruklarında;


Resim HATİCEtü’L- KÜBRÂ aleyhasseLÂM ANNemiz..

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kendi zamanındaki yeryüzü kadınlarının en hayırlısı İmran’ın kızı Meryem’dir. Bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı da Hatice’dir.” buyurdu.
(Ali kerremallahu vechehu’den; Buhârî, Enbiyâ: 47; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe: 69.)

Resim---İlk vahiy geldiğinde RESÛLuLLAH sallallahu aleyhi vesellem, korkuya kapılmış neye uğradığını bilememişti. Hirâ Mağarası’ndan koşarak evine sığındığında şiddetli fırtınaya yakalanmış birisi gibi titriyor, üşüyor ve: “Beni örtün!” diyordu. Hiç üstelemeden Ona örtüler getiren Haticetü’l- KÜBRÂ aleyhasseLÂM ANNemiz, yapıcı tavırları ve teselli eden sözleriyle Sevgili eşi RESÛLuLLAH sallallahu aleyhi vesellem’in gönlündeki fırtınaları dindirmiş, âdeta ılık bahar meltemleri estirmişti. O gün, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, meydana gelen hâdiseyi ona haber vererek: “Kendimden korktum.”dediğinde, Haticetü’l- KÜBRÂ aleyhasseLÂM, O’na: “Öyle deme; Allah'a yemin ederim ki, Allah hiç-bir vakit seni utandırmaz. Çünkü sen akrabana bakarsın, işini görmekten âciz olanların ağırlığını yüklenirsin, fakire verir, kimsenin kazandıramayacağını kazandırırsın, misafiri ağırlarsın, hak yolunda meydana gelen olaylarda halka yardım edersin.” demiş; sonra da O’nu iyice yatışması için bilgin bir zât olan amcaoğlu Varaka b. Nevfel’e götürmüştü.
(Buhârî, Bedyü’l- Vahy 1.)


ALLAHu zü’L-CeLÂL’in SeLâm Ettiği En Faziletli Kadın =>Haticetü’l- KÜBRÂ aleyhasseLÂM ANNemiz:

Resim---Haticetü’l- KÜBRÂ aleyhasseLÂM ANNemiz, Sevgili Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in dilinde kadınlar arasında kemâle ermiş dört kadından biridir: “Erkeklerden kemâle erenler çoktur. Kadınlardan ise İmrân’ın kızı Meryem, Firavun’un hanımı Âsiye, Huveylid’in kızı Hatice ve MuhaMMed’in kızı Fâtımâ’dan başka kemâle eren yoktur. Âişe’nin diğer kadınlara üstünlüğü ise tirid (isimli et yemeğinin) diğer yemeklere üstünlüğü gibidir.” buyurdu.
(Müslim, Fezâilü’s- sahâbe 70; Tirmizî, Et’ıme 31; Tirmizî, Menâkıb 61)

Resim---Haticetü’l- KÜBRÂ aleyhasseLÂM ANNemiz, ALLAHu zü’L-CeLÂL’in ÖZEL SeLâmına mazhar olmuş en müstesnâ kadındır ki, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Hira Dağında iken Cebrâil, Peygamberimize gelmiş ve: “Yâ Rasûlallah! İşte şu Hatice'dir. Sana doğru geliyor. Yanında bir kap var, içinde katık yâhud yiyecek şey yâhud şerbet var. Hatîce sana geldiğinde ona Rabb'inden ve benden selâm söyle! Ve cennette inciden yapılmış bir sarayla müjdele ki, onun içinde gürültü patırtı yok, çalışmak çabalamak da yok!”buyurdu.
(Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr 20)

Haticetü’l- KÜBRÂ aleyhasseLÂM ANNemiz o kadar fedakâr bir insandı ki, her işini hizmetçilere gördürebilecek kadar zengin olmasına rağmen Sevgili eşi için elinde yemek kaplarıyla kilometrelerce yürüyerek Hira Dağı’na gidip geliyor; çocuklarının gürültü patırtılarına ve ev işlerinin ağırlığına yüksünmeden katlanıyordu..

Haticetü’l- KÜBRÂ aleyhasseLÂM ANNemizi ALLAHu zü’L-CeLÂL’in katında bu kadar yüksek dereceye ulaştıran sSIRR acaba neydi?. Elbette ki bu sır onun dağlar kadar büyük imanında ve iman kervanında Müslüman kadınların öncüsü ve ÜMMetin ANEsi OLUŞunda gizliydi.
O, öyle bir iman etmişti ki bu imanda şüphenin zerresi bile yoktu. İlk oğlu Kâsım daha emzikli bir bebekken vefât ettiğinde gösterdiği TEVHiDî Tavır, her MuhaMMedî Mü’min için HAKk’ın ve HAYRın Hedef NOKTasıydı;

Emzirdiği yavrusunu kaybeden acılı anne Haticetü’l- KÜBRÂ aleyhasseLÂM ANNemiz Efendimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek: “Yâ Rasûlallâh! (Göğsüm) Kâsım’ın sütüyle dolup taşıyor. Keşke süt emme süresini tamamlayana kadar olsun yaşasaydı!.” demişti. Peygamber Efendimiz aleyhisselâm:“O süt devresini cennette tamamlayacaktır.” Buyurunca, Haticetü’l- KÜBRÂ aleyhasseLÂM ANNemiz:“Keşke bunu (kesin bir bilgiyle) bilseydim ya Rasûlallah! O zaman onun acısına sabretmem kolaylaşırdı!.” deyiverdi..

Haticetü’l- KÜBRÂ aleyhasseLÂM ANNemizin bu talebi, İbrahim aleyhisselâm’ın, ALLAHu zü’L-CeLÂL’e ölüleri nasıl dirilttiğini görmek için niyazda bulunması gibiydi.:


وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِي الْمَوْتَى قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِن قَالَ بَلَى وَلَكِن لِّيَطْمَئِنَّ قَلْبِي قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِّنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ ثُمَّ اجْعَلْ عَلَى كُلِّ جَبَلٍ مِّنْهُنَّ جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ يَأْتِينَكَ سَعْيًا وَاعْلَمْ أَنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

Resim---Ve iz kâle ibrâhîmu rabbî erinî keyfe tuhyi’l- mevtâ kâle e ve lem tu’min kâle belâ ve lâkin li yatmainne kalbî kâle fe huz erbeaten mine’t- tayri fe surhunne ileyke summec’al alâ kulli cebelin minhunne cuz’en summed’uhunne ye’tîneke sa’yâ (sa’yen), va’lem ennallâhe azîzun hakîm (hakîmun). : Hz. İbrâhîm: “Rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster.” demişti. (Allah) “İnanmıyor musun?” buyurdu. (Hz. İbrâhîm de): “Evet (inanıyorum). Fakat kalbimin tatmin olması için.” dedi. “Öyleyse kuşlardan dört tane tut, sonra onları kendine alıştır (parçalayıp) her dağın üzerine onlardan bir parça koy, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Ve Allah’ın, Azîz (ve) Hakîm olduğunu bil!” (Bakara 2/260)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İstersen Allah’a duâ edeyim de sana onun sesini işittireyim.” buyurdu. İşte bu noktada Hz. Hatice (radiyallahu anhâ) annemizin muhteşem imanı devreye girdi ve hemen hemen hiçbir annenin geri çeviremeyeceği bu teklifi: “Hayır, yâ Rasûlallâh!. Ben Allah ve Rasûlü’nü tasdîk ediyorum.” diyerek reddetti.
(İbn Mâce, Cenâiz, 2)

Resim---Hz. Âişe (radiyallahu anhâ)’nin bildirdiğine göre Rasûlullah aleyhisselâm ne zaman bir koyun kesse: “Onu Hatice’nin dostlarına gönderin”buyururdu. Hz. Âişe (radiyallahu anhâ) bir gün Onu kızdırıp: “Hatice hâ!” deyince:“Bana onun SEVgisi bahşedildi”buyurdu.
(Müslim, Fezâilü’s- Sahâbe 75)

Resim---Hz. Âişe (radiyallahu anhâ) şöyle demiştir: “Ben Hz. Peygamber (aleyhisselâm)'in hanımlarından hiçbirisi hakkında, Hatice'ye karşı kıskançlığım derecesinde kıskanç olmadım. Hâlbuki ben Hatice'yi görmemiştim. Fakat Hz. Peygamber (aleyhisselâm) onun adını çok anardı. Çok defâ koyun keserdi, sonra da etini uzuv uzuv parçalar, daha sonra onları Hatice'nin sâdık kadın dostlarına gönderirdi. Bâzı defâ ben sabırsızlanarak, Hz. Peygamber'e hitaben: “Sanki yeryüzünde Hatice’den başka hiç kadın yok.” deyince Rasûlullah da:“Hatice şöyle idi, Hatice böyle idi.” (diye iyiliklerini sayar) ve “Ondan benim çocuklarım da var.” buyurdu.
(Buhârî, Menâkıbü’l-Ensâr 20.)

Resim---Bir defâsında Hz. Hatice’nin kız kardeşi Hâle, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’ı ziyaret edip yanına girmek için izin istemişti. Onun sesini Hz. Hatice’nin sesine benzeten Hz. Peygamber (aleyhisselâm) heyecanlanmış ve hâli değişmişti. Bu durum sevenin sevdiğini hatırlamasından başka bir şey değildi. Rasûlullah aleyhisselâm Kendisini teskin etmek için, “Allahım!. Bu Hâle’dir.” diye söyleniyordu…”
(Buhârî, Menâkıbü’l- Ensâr 20.)


En Büyük SEVgiye Lâyık KADıNn Haticetü’l- KÜBRÂ aleyhasseLÂM ANNemiz.:

Resim--- Hz. Peygamber’in Hz. Hatice’yi en güzel övgülerle andığı bir zaman Hz. Âişe annemiz:“Onda ne buluyorsun. ALLAH Sana ondan hayırlısını verdi.” demişti. Hz. Peygamber (s.a.s) ise:“Allah bana ondan hayırlısını vermedi. İnsanlar beni yalanladığında o tasdik etti. İnsanlar benden mallarını esirgediklerinde o, malıyla destekledi. Allah başka (hanımlarımdan) bana çocuk ihsan etmediği halde ondan ihsan ederek rızıklandırdı.” buyurdu.
(Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebir, thk. Hamdi Abdülmecid es- Selefî, (I – XXV), Kâhire 1404/1983 XXIII, 13)

Resim---Yine Hz. Âişe (radiyallahu anhâ) annemizin kıskançlık gösterdiği bir vakit Peygamber Efendimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem kızıp hoş karşılamayınca Hz. Âişe (radiyallahu anhâ): “Seni hakla gönderen Allah’a yemin ederim ki, bundan sonra onu ancak hayırla anacağım.” diyerek özür beyân etti.
(Taberânî, el-Mu’cemu’l- Kebir, XXIII, 15.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim AİŞE radiyallahu anhâ ANNEmiz.:

Bâtında HATCEtü’L- KÜBRÂ aleyhasselâm..
Zâhirde AİŞEtü’l- HÜMEYRÂ aleyhasselâm..


Babası Hazreti Ebûbekir (radıyallâhu anhu), annesi Ümmü Ruman binti Âmir b. Umeyr’dir (radıyallâhu anhâ). 612 yılında Mekke-i Mükerreme’de doğmuş, güneş takvimine göre 13 Temmuz 676 yılında (h. 17 Ramazân 58) Medine-i Münevvere’de vefât etmiş ve vasiyeti üzerine Ebû Hûreyre’nin (radıyallâhu anhu) kıldırdığı cenâze namazını müteakib Cennetu’l-Bakî’ Kabristanına defnedilmiştir..

Hazreti Âişe radıyallahu anha, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin nikâhta ikinci, evlilikte üçüncü eşi.. Nikâhı Allah Teâlâ'nın emriyle gerçekleşen genç, zekî, âlime, edîbe, afîfe, bâkire ve sâliha bir Hanımefendidir.. Hizmetiyle, ilmî kabiliyetiyle ve İslâm'ı tebliğdeki gayretiyle Efendimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in özel sevgisine mazhar bir mücâhide Annemizdir.. İlmi, ilk kaynağından elde etme bahtiyârlığına eren ve çok hadis rivâyet eden bir ilim ERi.. Mü'minlerin annesidir..

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in tertemiz eşlerinden birisidir.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile 10 yıl beraber yaşadı..
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Aişe Vâlidemizi çok severdi.


Resim---Amr bin As: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e: “Yâ Rasûlallah! İnsanların hangisi sana daha sevgilidir?” diye sorunca, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Aişe’dir” buyurmuştur.
(Tirmizî 4134)

Bir başka hadiste Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, İmran kızı Meryem ve Firavun’un hanımı Asiye’nin kemâla erdiğini haber verdikten sonra Aişe’nin faziletine de değinmiş ve;

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kadınlara karşı Aişe’nin fazileti, tirit yemeğinin diğer yemeklere karşı fazileti üstünlüğü gibidir.” buyurmuştur.
(Buharî, 3538)

Tirit.: Et suyuna kızartılmış ekmek doğrayarak yapılan yemektir.

Sahabiler, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e takdim edecekleri hediyeleri Aişe vâlidemize olan muhabbetini bildikleri için onun nöbeti gününde getirmeyi tercih ederlerdi ki bununla Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in memnuniyetini talep ediyorlardı. (Müslim 2441/82)

Resim---Bu durumdan şikâyetlenen Ümmü Seleme hizbindeki diğer vâlidelerimiz, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in kızı Fâtıma radiyallahu anha’ya mürâcaat ettiler ve babasına, kendileri hakkında şefâatçi olarak gönderip: “Yâ Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem! Kadınların Ebû Bekr’in kızı hakkında Allah’dan senin için adâlet istiyorlar!.” demesini ricâ ettiler. Fâtıma aleyhasselâm da, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e bu sûretle söyledi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ey kızcağım! Benim her sevdiğimi sen sevmez misin?” buyurdu. Fâtıma da: “Evet severim!” dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Öyle ise Âişe’yi sen de sev!.” buyurdu. Fâtıma aleyhasselâm dönüp annelerimize gelerek olup biteni haber verdi. Annelerimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e tekrar mürâcaat etmesini Fâtıma Annemiz’den istediler. Fakat Fâtıma Annemiz imtinâ eyledi: “Vallahi bu husûsta ebedî bir kelime söylemem!.” dedi.
Bu def’a Ümmü Seleme hizbi Zeyneb Bint-i Cahş’i gönderiler. Zeyneb’ (in Resûlullah yanında mevkii yüksekdi) huzûra geldi. Ve sertçe söze başlayıp: “Yâ Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem! Kadınların İbn-i Ebî Kuhâfe’nin kızı hakkında Allah’tan senin için adâlet istiyorlar!” dedi. Ve sesini yükselterek, o sırada oturmakta olan Âişe Annemize taarruza kadar ileri gitti de ona sebbeyledi. Nihâyet Resûlullah salla’llahu aleyhi ve sellem mukabele eder mi diye Âişe’ye bakmağa başladı..

(Ümmü`l-mü`minîn Âişe Annemizden; Sahih Buharî, Hadis No: 1130)

Resim---Mütakiben Ümmü Seleme radiyallahu anha, bu durumu Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e söylemiş, ilk iki seferde bundan yüz çevirip susan Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, üçüncüsünde:“Ya Umme Seleme! Aişe hakkında beni üzme! Gerçek şu ki Aişe’den başka sizden hiç kimsenin yanında olduğum halde bana vahiy inmedi!.” buyurmuştur.
(Buharî 3541; Tirmizî 4128)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in vefâtı ile neticelenen hastalığının ilk 5 gününde mu’tadı/âdeti üzere hanımlarının nöbetlerine riâyet etmiş, hastalığı şiddetlenince Aişe’nin yanında kalmak istediğine işâret ederek Aişe’nin nöbetinin gecikmesinden dolayı: “Bugün kimin nöbetindeyim? Yarın kimin nöbetinde olacağım?” buyurur da, Aişe Annemiz’in nöbeti gelince bunu demez, sükut buyururdu... (Buharî 3541)

Resim---Cebrâil aleyhisselâm, nikahtan evvel Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e, üç gece rüyasında ipekli beyaz bir kumaş parçasında Aişe Annemiz radiyallahu anha’nın resmini getirip: “Bu, senin dünyada ve âhirette hanımındır.” buyurmuştur.
(Müslim 2438/79; Tirmizî 4129)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Aişe radiyallahu anha Annemizin hücresinde ve başı onun kucağında olduğu halde vefât etmiş, onun hücresine defnedilmiştir. (Müslim 2444/85; Buharî 1312)

Resim---Aişe Vâlidemiz; iffetli, pâk ve pâkize bir hanımdı. Kendisine büyük bir iftira atılmış, ALLAHu zü’L-CeLÂL, Müslümanların dilinde ve mihrablarında kıyamete kadar tilâvet olunacak bir vahiy ile ona isnad edilenin iftira olduğunu beyan etmiştir. Cebrâil aleyhisselâm Nebîmiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem aracılığıyla ona selâm vermiş, o da: “Ve aleyhi’s-selâm ve Rahmetullah ve Berekatuh” diyerek mukabelede bulunmuştur..
(Buharî 2452, 3875; Müslim 2447/30)

Resim---Bir sefer esnâsında Aişe radiyallahu anha Annemiiz’in gerdanlığı kayboldu. Bazı sahabiler onu aramaya yollandılar. Bulundukları bölgede su olmadığı için namazı abdestsiz olarak kıldılar ve bu durumu dönüşte Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e arz ettiler. Bu vak’a üzerine teyemmüm âyeti nazil oldu. Bu sebeple gerdanlığı aramaya gidenlerden Usayd bin Hudayr radiyallahu anh Aişe vâlidemize hitaben:
“Allah seni hayırla mükafatlandırsın. Vallahi senin başına hiçbir iş gelmez ki, Allah onda senin için de, Müslümanlar için de bir hayır bulundurmasın”
buyurdu.
(Buharî, 3540)

Aişe Vâlidemizin en belirgin özelliklerinden birisi de çok kıskanç oluşu ve bu özelliğini hep diri tutmasıydı;

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir gece Aişe radiyallahu anha’nın hücresindeyken dışarı çıktı. Bunu farkeden Aişe Vâlidemiz kıskançlık duydu. Sevgili eşi biraz sonra dönünce onun kıskanmakta olduğunu hissetti ve: “Neyin var ya Aişe? Kıskandın mı?” diye sordu.
Aişe radiyallahu anha Vâlidemiz de: “Bana ne olmuş ki? Benim gibisi senin gibisini kıskanmaz mı?.” diye karşılık vererek bunu ikrâr etmiştir.

(Müslim, 2815/70)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem gibi yeryüzüne bir benzeri gelmemiş erkeğini kıskanmaması mümkün mü? İşte, fıtrî olan bu kıskançlık neticesinde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in hanımları iki guruba ayrılmışlardı:
Bir fırkada Aişe Annemiz’in liderliğinde Hafsa, Safiyye ve Sevde Annelerimiz, diğer fırkada da Ümmü Seleme’nin liderliğinde Rasullullah sallallahu aleyhi ve sellem’in diğer eşleri bulunuyordu. Allah hepsinden razı olsun..
(Buharî 2377)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in hanımları arasında Aişe radiyallahu anha kadar bilgili bir hanım daha yoktur.
Bu hususta İmam Zührî: “Aişe’nin ilmi, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in diğer hanımlarının ilminden daha üstün gelir.” demiştir..

Bunun birkaç sebebi vardır:
1-) Vahyin Medine’deki nüzulü zamanlarında hemen hemen sürekli Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in yanında bulunması. Biliyoruz ki şer’i hükümlerin birçoğu Medine’de inmişti..
2-) Arap edebiyatına, câhiliye devrini yaşamış Arap Şâirlerinin şiirlerinin çoğuna, Arapların tarihî durumlarına ve geçirdikleri tehlike ve kazandıkları zaferlere vakıf olması.
3-) En mümtaz özelliği ise, keskin zekâsı, ince anlayışlılığı, liderliğe uygun yapısı ve bunlar neticesinde olarak da ilmi kudretinin üstünlüğüdür.
(El-İsabe 8/140, El-İstiab 4/1883)

Aişe radiyallahu anha Annemiz, bu özelliklerinin ürünü olarak Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’den çok hadis ezberledi ve onları fıkhetti. Kendisinden 74 tanesi Buharî ve Müslim’de ittifaken olmak üzere 2210 hadis rivâyet edilmiştir.. (Cevamiu’s- Sîre 257)

Bu hadislerin çoğunun Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in ev hâline ve diğer sahabilerin kendisinin yanında olmadığı anlara taalluk ettiği düşünülürse Aişe vâlidemizin dine olan katkısının büyüklüğü anlaşılır. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in vefâtından sonra sahabilerin müşkül meseleleri kendisine arz edilirdi.

Resim---Bu hususta Ebu Musa radiyallahu anhu: “Biz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in ashabı hangi hadiste müşkül kalmış ve Aişe’ye sormuşsak behemehâl onda o hadise dair bir mâlumat bulmuşuzdur.” demektedir.
(Tirmizî 4132, El-İsabe 8/140)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in irtihalini müteakib yarım asır yaşadığı ve bir fetvâ mercii durumunda olduğu için Şer’i Hükümlerin dörtte birinin ondan alındığı söylenmiştir.
Ata bin Ebi Rabah: “Aişe; kuvvetli bir fıkıhçı, üstün bir âlim, Müslümanlar hakkında rey ve içtihadında en güzel isabet eden bir isimdir” der.
Urve de: “Helal-haram, fıkıh, tıp, şiir ve eyyâmı Arap Tarihi konularında Aişe’den daha bilgili bir kimse görmedim” demiştir.
(El-İsabe 8/140)

Aişe radiyallahu anha Vâlidemizin ilminden istifade edenlerin sayısı 211 civarındadır ki, bunların içinde İbni Abbas radiyallahu anhuma’nın da olduğu sahabeden bir cemaat, tabiinden Mesruk, Said bin Müseyyeb, Urve, Kasım, Şa’bi, Ata bin Ebi Rabah, İbni Ebi Müleyke, Mücahid, İkrime, İbni Ömer’in azatlısı Nafi ve başka birçok kimse vardır.

İmam Zührî: “Aişe radiyallahu anha, insanların en âlimi idi. Büyük sahabiler bile ona ilmi konularda başvururlardı.” demektedir.
(Tabakat 2/125)

Resim---Aişe radiyallahu anha: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in hanımlarından hiçbirine, Hz. Hatice (aleyhasselâm)'ye karşı duyduğum kıskançlığı hiç duymadım. Halbuki onu hiç görmüşlüğüm de yok. Ancak, (aleyhissalatu vesselam) onun yâdını çok yapardı. Ne zaman bir koyun kesip parçalara ayırsa Hatice'nin dostlarına da gönderirdi. Bazan ona: "Sanki dünyada Hatice'den başka kadın yok!" derdim de bana: "(Onun gibisi var mıydı!) o şöyleydi, o böyleydi...! (Öbür kadınlar beni çocuktan mahrum ederken) benim çocuklarım ondan oldu" diye karşılık verirdi.
Hz. Aişe radiyallahu anha der ki: “içimden: "Bir daha Hatice hakkında kötü söz söylemeyeceğim!" dedim.
Hz. Aişe radiyallahu anha devamla der ki: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Hatice'den üç yıl sonra benimle evlendi."
buyurdu.
(Buharî, Menakıbu'l-Ensar 20, Nikah 108, Edeb 73, Tevhid 32; Müslim, Fezâilu's-Sahabe 73,74,77,78, (2434,2435,2436,2437); Tirmizî, Menakıb, (3885,3886)

Resim---Hz. Âişe radiyallahu anhâ: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bir gün, bana:
“Ey Aişe! Şu (yanımdaki) Cebrâil sana selam söylüyor!” buyurdu. Ben de: “Selâm, Allah'ın rahmeti ve bereketleri onun üzerine olsun!.'”dedim.
Aişe, (sözüne devamla,) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'i kast ederek: “O, benîm göremediğimi görüyordu!.”
buyurdu.
(Buhârî, Fezâilu Eshâbi'n-Nebî 30, Bed'ül-Halk 6; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 90-91 (2447); Ebu Dâvud, Edeb 153-154 (5232); Tirmizî, Menâkıb 62 (3881, 3882); Nesâî, İşretu'n-Nisâ' 3; İbn Mâce, Edeb 12 (3596); Ahmed b. Hanbel, 6/117)

Bu hadis(in bu şekildeki metnin)i; Buhârî, Müslim, Tirmizî ile Nesâî rivâyet etmiştir.

Resim---Ebu Dâvud ile Tirmizî'nin rivâyetinde şu ifade yer almaktadır: “Ben de: “Selâm ve Allah'ın rahmeti onun üzerine olsun!.” dedim.
(Ebu Dâvud, Edeb 153-154 (5232); Tirmizî, Menâkıb 62 (3881, 3882}, İsti'zân 5 (2693). Yalnız Tirmizîdeki ifadeler hep Selâm, Allah'ın rahmeti ve bereketleri onun üzerine olsun!" şeklindedi.)

Nesâî'nin bir rivâyetinde ise,
Resim---Hz. Aişe radiyallahu anha şöyle der: “Ben, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte iken, ALLAH celle celâlihu, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e vahyetti. Hemen (onun yanından) kalktım ve benim ile onun arasındaki kapıyı kapattım. Vahiyden sonra kendine gelince, bana:”Ey Aişe! Cebrâil sana selâm söylüyor!.” buyurdu.
(Nesâî, Uşretu'n-Nisâ13)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in çok SEVgiLisi AİŞE radiyallahu anha ANNemiz’in, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in bizzât kendisine hitabla buyurduğu Hadis-i şeriflerinden bazıları.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ey Âişe hiç hayâsız söz söylediğimi gördün mü? Kıyâmet gününde Allah katında en kötü insan, şerrinden kaçarak insanların terk ettiği kimsedir.” buyurdu.
(Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Râmuzü'l-ehâdis)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ey Âişe, Allah kullarına lütf ile muâmele edicidir. Her işte yumuşak davranılmasını sever.” buyurdu.
(Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Râmuzü'l-ehâdis)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ey Âişe, yumuşak ol; zira Allahü teâlâ bir kuluna iyilik murâd ederse onlara rıfk (yumuşaklık) kapısını gösterir.” buyurdu.
(Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Râmuzü'l-ehâdis)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ey Âişe bilmez misin; kul secde ettiği zaman, Allahü teâlâ onun secde yerini yedi kat yerin sonuna kadar tertemiz kılar.” buyurdu.
(Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Râmuzü'l-ehâdis)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ey Âişe, sana birisi istemeden, birşey verirse, kabûl et; çünkü o, Allahü teâlânın sana gönderdiği bir rızıktır.” buyurdu.
(Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Râmuzü'l-ehâdis)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: Âişe radıyallahü anha Annemizi bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimize, “Şehîdlerin derecesine yükselen olur mu?” diye sorunca; “Her gün yirmi kerre ölümü düşünen kimse, şehîdlerin derecesini bulur.” buyurdu.
(Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Râmuzü'l-ehâdis)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ey Âişe! Geceleri şu dört şeyi yapmadan uyuma!”
1-) Kur’ân-ı kerîm hatim etmeden,
2-) Benim ve diğer peygamberlerin şefaatlerine kavuşmadan,
3-) Mü’minleri kendinden hoşnud etmeden,
4-) Hac etmeden!”
buyurdu.
(Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Râmuzü'l-ehâdis)

Hazreti Âişe Annemiz, zeki bir müctehid idi. Bütün İslâm ilimlerinde çok büyük derecesi vardı. Bilhassa; kadınlara mahsûs hallere dair fıkhî hükümler kendisinden sorulurdu. Çünkü Hazreti Âişe hem mü’minlerin annesi, hem de dinlerini öğrenecekleri bir müftî müctehide idi. Âyet-i kerîme ile medh ve sena olundu. Âlim, edîb, çok akıllı ve üstâd idi. Çok fasîh ve belîğ konuşurdu.

Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, Hazret-i Âişe radiyallahu anha’ya“Hümeyrâ/ Pembecik” derdi..
(Abdülhak-ı Dehlevî)

HÜMEYRA: Peygamber efendimizin, Aişe Vâlidemize verdiği pembecik lâkab.

Resim---Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem: "Dininizin üçte birini Hümeyra'dan öğreniniz." buyurmuştur.
(Hadis-i şerif, Medaric-ün-Nübüvve)

CÂNdan SEViLen ve SEVen AİŞE ANNemİz ÂŞIkı OLduğu Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem için Şiirler söylerdi.:

Tirmüzî’de Mûsâ bin Talha diyor ki, Hazreti Âişe’den daha fasîh, düzgün konuşanı görmedim. Resûlullahı medh eden şu iki beyt Âişe radiyallahu anha ANNEmiz’indir.:


Ve lev semi’û ehl-ü Mısre evsâfe haddihî,
Lemâ bezelû fî sevmi Yûsufe min nakdin...

Levîmâ Zelîhâ lev reeyne cebînehû,
Le âserne bilkat’il- kulûbi ale’l eydi..:


Mısırdakiler, O’nun yanaklarının güzelliğini işitmiş olsalardı. Yûsuf aleyhisselâm’ın pazarlığında hiç para vermezlerdi. Yâni, bütün mallarını, onun yanaklarını görebilmek için saklarlardı.
Zelihâ’yı kötüleyen kadınlar, O’nun parlak alnını görselerdi, ellerinin yerine kalblerini keserlerdi (de acısını duymazlardı)..


Âişe radıyallahü anha Annemiz kendisinin, Ezvâc-ı Tâhiratın hepsinden daha üstün olduğunu söyliyerek, ALLAHu TeÂLÂ’nın ni’metlerini sayar da öğünürdü.:
Ki, bunlardan da bazıları şunlardır:

1-) “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, beni istemeden önce, Cebrâil aleyhisselâm, benim resmimi getirip gösterdi ve: “Bu, senin zevcendir” dedi.” derdi.
2-) “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem gece namazı kılıyordu. Ben yanında yatmış idim. Bu hâl yalnız bana mahsûsdu (diyerek öğünürdü). Secdede, mübârek elleri ayaklarıma değince, ayaklarımı çekerdim.”
3-) “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in zevceleri içinde, benden başka koca görmeden Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile evlenen olmamıştır.”
4-) “Ezvâc-ı Tâhirât içerisinde, yalnız benim yanımda iken vahiy geldi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bazı zev celerine: “Âişe’yi üzerek, beni incitmeyiniz! Biliniz ki, onun yatağında iken bana vahy gelmekdedir” buyurmuşdu.
5-) “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, zevceleri arasında benden başka hiçbirinin hem babası, hem de annesi hicret etmiş değildir.”
6-) “ALLAHu TeÂLÂ benim hakkımda Beraat Âyetini nâzil eyledi”
7- )“Resûlullah vefât ederken mübârek başları benim göğsümde idi.”
8-.) “Resûlullah benim evimde vefât buyurdu.”
9-) “Benim odam Resûlullahın türbesi olmuştur.”

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in bâkire olarak evlendiği tek ve en sevgili eşi olan, Hicret’ten 8 sene önce Mekke-i Mükerreme’de doğdu. (m. 612). Aişe radiyallahu anha ANNemiz hicretin 57 (m. 614). veya 58. Yılında, Muaviye’nin hilafeti döneminde, 13 Temmuz 676 yılında (h. 17 Ramazân 58) Ramazan ayının 17. gecesi 65 yaşı civarında iken Medine’de vefât etmiş, cenâze namazını, Medine vâlisi olan Ebu Hureyre radiyallahu anhu kıldırmış ve Vasıyyeti üzerine Cennetu’l-Bâki kabristanına defnedilmiştir. Allah ondan razı olsun!.


Resim---Aişe radiyallahu anha Annemiz bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimize: “Benim İçin Dua Edermisin yâ Rasûlallah? der..
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de: “Yâ Rabbî Aişenin gelmiş geçmiş bütün günahlarını bağışla!. buyurur..
Aişe radiyallahu anha Annemiz o kadar mutlu olur ki,bunu gören Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz: “ Çokmu SEVindin Yâ Aişe?.” buyurur..
Aişe radiyallahu anha Annemiz de: “Evet!.” Deyince,
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Vallahi Ben bu DUÂyı her namazımın arkasından ÜMMetim çin ediyorum: “ALLAHım MuhaMMed’e yer ve gök dolusunca salât eyle!.”
buyurdu.


Resim


Resim nOt: Berâat ÂyetLeri.:

إِنَّ الَّذِينَ جَاؤُوا بِالْإِفْكِ عُصْبَةٌ مِّنكُمْ لَا تَحْسَبُوهُ شَرًّا لَّكُم بَلْ هُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ لِكُلِّ امْرِئٍ مِّنْهُم مَّا اكْتَسَبَ مِنَ الْإِثْمِ وَالَّذِي تَوَلَّى كِبْرَهُ مِنْهُمْ لَهُ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Resim---"İnnellezîne câû bil ifki usbetun minkum, lâ tahsebûhu şerren lekum, bel huve hayrun lekum, li kullimriin minhum mâktesebe mine’l- ismi, vellezî tevellâ kibrahu minhum lehu azâbun azîm (azîmun). : Muhakkak ki (Hz. Ayşe hakkında) ifk (iftira) ile gelenler, sizden bir gruptur. Sizin için onun bir şer olduğunu zannetmeyin. Hayır, o sizin için hayırdır. Onlardan herbirinin günahtan kazandıkları (cezâlar) vardır. Ve onun büyüğünü yönetene (uydurup, yayana) büyük azab vardır.” (Nûr 24/11)

لَوْلَا إِذْ سَمِعْتُمُوهُ ظَنَّ الْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بِأَنفُسِهِمْ خَيْرًا وَقَالُوا هَذَا إِفْكٌ مُّبِينٌ
Resim---"Lev lâ iz semi’tumûhu zanne’l- mu’minûne ve’l- mu’minâtu bi enfusihim hayran ve kâlû hâzâ ifkun mubîn (mubînun). : Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, onu (bu iftirayı) işittikleri zaman kendi içlerinde hayır zanda bulunsalardı ve “bu apaçık iftiradır” deselerdi olmaz mıydı (demeleri gerekmez miydi)?” (Nûr 24/12)

لَوْلَا جَاؤُوا عَلَيْهِ بِأَرْبَعَةِ شُهَدَاء فَإِذْ لَمْ يَأْتُوا بِالشُّهَدَاء فَأُوْلَئِكَ عِندَ اللَّهِ هُمُ الْكَاذِبُونَ
Resim---"Lev lâ câû aleyhi bi erbaati şuhedâ (şuhedâe), fe iz lem ye’tû bi’ş- şuhedâi fe ulâike indellâhi humu’l- kâzibûn (kâzibûne). : Ona dört şahit getirmeli değiller miydi? Öyleyse şahitleri getiremediklerine göre bu taktirde işte onlar, onlar Allah’ın katında yalancıdırlar.” (Nûr 24/13)

وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ لَمَسَّكُمْ فِي مَا أَفَضْتُمْ فِيهِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Resim---"Ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu fî’d- dunyâ ve’l- âhırati le messekum fî mâ efadtum fîhi azâbun azîm (azîmun). : Eğer dünya ve ahirette Allah’ın rahmeti ve fazlı sizin üzerinize olmasaydı, içine daldığınız şeyden (iftiradan, dedikodudan) dolayı size mutlaka büyük azab dokunurdu.” (Nûr 24/14)

إِذْ تَلَقَّوْنَهُ بِأَلْسِنَتِكُمْ وَتَقُولُونَ بِأَفْوَاهِكُم مَّا لَيْسَ لَكُم بِهِ عِلْمٌ وَتَحْسَبُونَهُ هَيِّنًا وَهُوَ عِندَ اللَّهِ عَظِيمٌ
Resim---"İz telakkavnehu bi elsinetikum ve tekûlûne bi efvâhikum mâ leyse lekum bihî ilmun ve tahsebûnehu heyyinen ve huve indallâhi azîm (azîmun). : Onu (iftirayı) dillerinizle anlatıyordunuz (soruyordunuz) ve hakkında sizin bilginiz olmayan bir şeyi ağızlarınızla söylüyordunuz. Ve o, Allah’ın katında büyük (bir suç) olduğu halde siz, onu önemsiz sandınız.” (Nûr 24/15)



Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...



Resim MuhaMMedi MuHABBEtlerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen Gul »

Resim

El EKREM RESÛLuLLAH sallallahu aleyhi vesellem Buyruklarında KADIN/ANA..

Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in İslamiyet'te Kadına Karşı Hoşgörü ve Saygıyı Anlatan Hadisleri.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Çarşıdan turfanda meyve alıp evine getiren, sadaka sevâbı alır. Getirdiğiniz meyveyi, erkek çocuklarından önce kız çocuklarına verin! Kadınları, kızları sevindiren, Allah korkusundan ağlayan gibi çok sevap kazanır. Allah korkusundan ağlayana Cehennem haramdır.” buyurmuştur.
(İbni Adiyy)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Üç kız veya kız kardeşinin geçim veya başka sıkıntılarına katlananı, Allahu Teâlâ Cennete koyar.) Eshab-ı kiramdan biri, (İki tane olursa da aynı mıdır?) diye sual edince, Peygamber efendimiz (Evet, iki tane olursa da aynıdır) buyurdu. Başka birisi, (Ya bir tane olursa?) diye sual etti. Cevabında buyurdu ki: (Bir tane de olsa gene aynıdır.” buyurmuştur.
(Hakim, Harâiti)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Anne, cennet kapılarının ortasındadır." buyurmuştur.
(İbn Hanbel, V, 198)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Cennet, annelerin ayakları altındadır." buyurmuştur.
(Nesâî, Cihad, 6)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Üç kızına, ihtiyaçtan kurtulana kadar iyi bakan, yedirip giydiren, elbette Cenneti kazanır.” buyurmuştur.
(Ebu Davûd)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Çarşıdan aldığı şeyleri, erkek çocuklardan önce kız çocuklarına verene, Allahu Teâlâ rahmetle nazar eder. Allahu Teâlâ rahmetle nazar ettiğine de azab etmez.” buyurmuştur.
(Harâitî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İki kızı veya iki kız kardeşi olup da, mâişetlerini güzelce sağlayanla Cennette beraber oluruz.” buyurmuştur.
(Tirmizî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İki kız evlâdına güzel muamele eden, mutlaka Cennete girer.” buyurmuştur.
(İbni Mâce)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kız çocuğunu güzelce terbiye edip, Allahu Teâlânın verdiği ni'metlerle bolluk içinde yedirir giydirirse, o kız çocuğu onun için bir bereket olur, Cehennemden kurtulup kolayca Cennete girmesine vesile olur.”
buyurmuştur.
(Taberanî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kızlarınızı altın ve gümüş ile süsleyin! Elbiseleri güzel olsun! İtibar kazanmaları için en güzel hediyelerle ihsanda bulunun!” buyurmuştur.
(Hakim)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.” buyurmuştur.
(İ. Asakir)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Hanımını döven, Allah’a ve Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum!.” buyurmuştur.
(R. Nasıhin)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “En iyi Müslüman, hanımına en iyi davranandır. İçinizde, hanımına en iyi davranan benim.” buyurmuştur.
(Nesaî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “En üstün mü'min, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir.” buyurmuştur.
(Tirmizî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Hanımı ile iyi geçinip şakalaşanı Allahu Teâlâ sever, rızklarını artırır.” buyurmuştur.
(İbni Lâl)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahu Teâlâ'nın size emânetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!.”
buyurmuştur.
(Müslim)

Resim---Abdullah ibn Mes’ûd, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e, kiminle beraber bulunması, kime hizmet etmesi gerektiğini sorunca Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: üç kez: “Annen’e” dedikten sonra: “Baban’a” buyurmuştur.
(Buhârî, Edeb: 2; Müslim, Birr, 1)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Bana dünyadan güzel koku ve kadınlar sevdirildi. Benim en mutlu ânım ise, namazda olduğum zamandır.”
buyurmuştur.
(Nesâî, İşretü’n-nisâ 1, Mişkâtü’l-mesâbih, c.2, sb.669)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in İslamiyet'te kadına karşı hoşgörü ve saygıyı anlatan hadisleri..:


مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
Resim---"Men amile sâlihan min zekerin ev unsâ ve huve mu’minun fe le nuhyiyennehu hayâten tayyibeten, ve le necziyennehum ecrehum bi ahseni mâ kânû ya’melûn (ya’melûne).: Mü’min olan kadın ve erkekten kim sâlih amel işlerse, o taktirde ona mutlaka tayyib (temiz, helâl) bir hayat yaşatırız. Ve onları, mutlaka yapmış oldukları amellerin ecirlerinden (bedellerinden), daha ahseni (güzeli) ile mükâfatlandıracağız.” (Nahl 16/97)

Resim---Ebü Hüreyre radıyallâhu anhu anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "ALLAHa ve âhiret gününe inanan bir kadına, bir gece ve gündüz devam edecek bir mesafeye, yanında bir mahremi olmadıkça gitmesi helâl değildir.” buyurdu..
(Buhârî, Taksîru's-Salât 4; Müslim, Hacc 419, 422, (1339); Muvatta, İsti'zân 37, (2, 979); Ebü Dâvud, Menâsik 2, (1723-1725); Tirmizî, Radâ 15, (1170)

Resim---Ebu Hüreyre radıyallahu anhu anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kadınlara hayırhah olun, zira kadın bir eyeği kemiğinden yaratılmıştır. Eyeği kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi haline bırakırsan eğri halde kalır. Öyleyse kadınlara hayarhah olun." buyurdu..
(Buharî, Nikah 79, Enbiya 1, Edeb 31, 85, Rikak 23; Müslim, Rada 65, (1468); Tirmizî, Talak 12, (1188)

Resim---İbnu Abbas radıyallâhu anhümâ: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bir erkek, yanında mahremi bulunmayan (yabancı) bir kadınla yalnız kalmasın!" buyurdu.
Bunun üzerine bir adam kalkarak: "Yâ Resûlullah!, Kadınım hacc için yola çıktı, ben ise falan falan gazvelere yazıldım!" dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Öyleyse git hanımına yetiş, onunla hacc yap!" diye emretti."
dedi.
(Buharî, Cezâu's-Sayd 26, Cihâd 140, 181, Nikâh 111; Müslim, Hacc 424, (1341)

Resim---Enes bin Malik radiyallahu anhu: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Erkeklerden cennetlik olanlarınızı size haber vereyim mi? buyurdu.
Bizde: “Evet Yâ Resûlullah!” dedik. Buyurdu ki:
النَّبِيُّ فِي الْجَنَّةِ ، وَالصِّدِّيقُ فِي الْجَنَّةِ ، وَالشَّهِيدُ فِي الْجَنَّةِ، وَالرَّجُلُ يَزُورُ أَخَاهُ فِي نَاحِيَةِ الْمِصْرِ، لا يَزُورُهُ إِلا لِلَّهِ فِي الْجَنَّةِ
Nebîler cennettedir. Sıddıklar (işi ve sözü doğru olanlar) cennettedir. Şehrin bir köşesinde bulunan din kardeşini sırf ALLAH rızası için ziyâret eden kimseler cennettedir.
Size cennetlik kadınların kimler olduğunu haber vereyim mi?" buyurdu. Biz de: “Evet Yâ Resûlullah!” dedik. buyurdu ki:
كُلُّ وَدُودٍ وَلُودٍ إِذَا غَضِبَتْ أَوْ أُسِيءَ إِلَيْهَا، قَالَتْ : هَذِهِ يَدِي فِي يَدِكَ، لا أَكْتَحِلُ بِغَمْضٍ حَتَّى تَرْضَى
"Kocasına karşı muhabbet gösteren ve çocuk doğuran kadındır ki, öfkelendiği veya kendisine kötü davranıldığı yahut kocası kızdığı zaman: İşte elim senin elindedir, sen razı oluncaya kadar uyku uyumayacağım (onun kızgın ve öfkeli olmasına razı olmayıp hoşnut etmeye çalışır) der."
buyurdu..
(Taberanî, Mucemus Sağir hadis no: 118. Elbanî hadis hakkında hasen liğayrihidir dedi.)

Resim---Abdullah b. Amr (b. el-Âs) radıyallahı anh'den nakledildiğine göre, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
اَلدُّنْيَا مَتَاعٌ وَخَيْرُ مَتَاعِهَا الْمَرْأَةُ الصَّالِحَةُ
"Dünya (başlı başına) bir faydalanma (imkanı) dır. Dünyanın en hayırlı ni’meti de sâliha kadındır.”
buyurmuştur.
(Müslim, rada' 64; Nesaî, nikah 15; Ahmed b. Hanbel, II, l68; Abd bin HUmeyd Müsned hadis no: 327;Beğai, Şerhus Sünne hadis no: 2241; Ebi Nuaym, Hilyetül Evliya hadis no: 4364.)

Resim---Ebu Umame radiyallahu anhu dedi ki: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
مَا اسْتَفَادَ الْمُؤْمِنُ بَعْدَ تَقْوَى اللَّهِ خَيْرًا لَهُ مِنْ زَوْجَةٍ صَالِحَةٍ ، إِنْ أَمَرَهَا أَطَاعَتْهُ، وَإِنْ نَظَرَ إِلَيْهَا سَرَّتْهُ، وَإِنْ أَقْسَمَ عَلَيْهَا أَبَرَّتْهُ، وَإِنْ غَابَ عَنْهَا نَصَحَتْهُ فِي نَفْسِهَا، وَمَالِهِ "Mü'min, takvadan sonra, sâliha bir eş kadar hiçbir hayır ve mutluluktan yararlanmış değildir. Sâliha kadın, kocası kendisine bir şey emrettiği zaman itaat eder, yüzüne baktığında onu sevince gark eder, hakkında yemin etse, onu yerine getirir, bırakıp bir yere gidecek olsa nefsi ve malı hakkında hiç bir endişe duymaz, emin olur."
buyurmuştur.
(İbn Mâce, Sünen nikah 5 hadis no: 1857; Mişkatu'1-Mesabih, hds. no:3095. İbn Hacer, Mekasidul Hasene: zaif ama hadisin şâhidi var dedi)

Sâliha kadının üç vasfı =>Sevgi, İtaat ve Sadakat..

Resim---Sevban radiyallahu anhu. diyor ki: "Altın ve gümüşü biriktirenler âyet-i kerimesi nâzil olduğunda, biz, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte yolculukta bulunuyorduk. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in sahabilerinden bazıları dediler ki: "Altın ve gümüş hakkında bu hüküm indi. Hangi malın daha hayırlı olacağını bilsek te onu mal edinsek."
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
أَفْضَلُهُ لِسَانٌ ذَاكِرٌ وَقَلْبٌ شَاكِرٌ وَزَوْجَةٌ مُؤْمِنَةٌ تُعِينُهُ عَلَى إِيمَانِهِ "Bunların en hayırlısı, zikreden dil, şükreden kalb ve kocasının imanına (dinine) yardımcı olan mümin bir eş."
buyurdu..
(Tirmizî; Tefsir: 9/9 hadis no: 3094; İmam Ahmed, Zühd hadis no: 139. Tirmizî: hadis hasendir demiştir)

Resim---İbni Abbas radiyallahuma dedi ki Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
أَرْبَعٌ مَنْ أُعْطِيَهُنَّ فَقَدْ أُعْطِيَ خَيْرَ الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ قَلْبًا شَاكِرًا ، وَلِسَانًا ذَاكِرًا، وَبَدَنًا عَلَى الْبَلاءِ صَابِرًا، وَزَوْجَةً لا تَبْغِيهِ خَوْفًا فِي نَفْسِهَا وَلا مَالِهِ
"Dört şey kime verilmişse dünya ve âhiret hayırları ona verilmiştir: Lisanı Zâkir (Zikreden dil), Kalbi Şâkir (Şükreden kalb), Belâya Sabreden Beden, Nefsine hıyânetlik etmeyen, efendisinin malını canı gibi muhafaza edip dininde ona yardımcı olan Sâliha Kadın“
buyurdu..
(Taberanî, Mucemü’l- Evsat hadis no: 7212; Ehadisul Muhtar hadis no: 3817; Şeceri, Emalil Humeysiyeh hadis no: 862.Hafız Münzirî Tergibte Taberanî’nin hadisi iki isnadla rivâyet ettiğini birinin isnadının ceyyid olduğu bildirmiştir ve hadisi an tariki ile zikretmiştir)

Resim---İbni Abbas radiyallahuma dedi ki Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Size sahih olabilceğiniz en değerli hazineyi haber vereyyim mi:
الْمَرْأَةُ الصَّالِحَةُ إِذَا نَظَرَ إِلَيْهَا سَرَّتْهُ، وَإِذَا أَمَرَهَا أَطَاعَتْهُ، وَإِذَا غَابَ عَنْهَا حَفِظَتْهُ "Kişi sâliha bir kadınla evlenmekten daha büyük bir hayra nâil olmamıştır. Sâliha kadın; ona baktığın zaman içini rahatlatan, emrettiğin zaman itaat eden, yanında olmadığın zaman namusunu ve malını koruyan kadındır"
buyurdu..
(Hâkim Müstedrek hadis no: 1418; ve 3210. Hâkim dedi ki hadis sahihtir)

Resim---Enes radiyallahu anhu dedi ki: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
مَنْ رَزَقَهُ اللَّهُ امْرَأَةً صَالِحَةً فَقَدْ أَعَانَهُ اللَّهُ عَلَى شَطْرِ دِينِهِ، فَلْيَتَّقِ اللَّهَ فِي الشَّطْرِ الثَّانِي "ALLAH kime sâliha bir eş nasib etmişse, dininin yarısına (yarısını korumasına) yardım etmiş demektir. O halde o da dininin değer yarısını korumada ALLAH’tan korksun!."
buyurdu..
(Taberanî, Mucemül Evsat hadis no: 972; Hâkim Müstedrek; Beyhakî, Şuabu’l- İman hadis no: 5072; Heysemî, Mecmau’z- Zevaid, h. no: 7434; İbn Hacer, Metalibul Aliye hadis no: 2268. Elbanî Sahihul Terğibte hadisi hakkında hasen li ğayrihidir dedi. Hâkim ise: sahihtir dedi)

Resim---Beyhakî’nin rivâyeti ise şöyle: “Kul evlendiği zaman dininin yarısını korumuştur diğer yarısında ise ALLAHtan korksun" buyurdu..
(İbni Adiyy)

Resim---İbn Abbas radiyallahu anhu dedi ki: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem‘e bir kadın geldi ve: “Yâ Resûlullah! Ben kadınların Sana gönderilen elçisiyim. Bilen veya bilmeyen her kadın Sana gelmemi ve bu hususları sormamı istedi. ALLAHu TeÂLÂ hem erkeklerin, hem de kadınların rabbidir. Sen de hem erkeklere, hem de kadınlara gönderilmiş bir peygambersin. ALLAH cihadı erkeklerin boynuna farz kılmıştır. Eğer zafer kazanırlarsa ecir alırlar. Şehid olurlarsa rablerinin katında diridirler ve rızıklanırlar. Peki, kadınların amellerinden, hangisi buna denktir?” diye sorunca Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kadınlara benden selâm söyle ve onlara deki:
إِنَّ طَاعَةَ الزَّوْجِ تَعْدِلُ مَا هُنَالِكَ، وَقَلِيلٌ مِنْكُنَّ تَفْعَلُهُ
“Kadınların kocalarına itaat etmeleri! Onların haklarını bilmeleri cihada denktir. Fakat sizden bunu yapanlar azdır!.”
buyurdu..
(İbn Büşran, Emali hadis no 11. İsnadı sahihtir)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Cehennem halkının ekseriyetini kadınların teşkil ettiğini gördüm. Sebebi de, çok lânet ederler ve kocalarına karşı küfrân-ı ni’mette bulunurlar.” buyurdu..
(Buharî)

Resim---Zeyd bn Erkam radiyallahu anhu dedi ki: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
الْمَرْأَةُ لا تُؤَدِّي حَقَّ اللَّهِ عَلَيْهَا حَتَّى تُؤَدِّيَ حَقَّ زَوْجِهَا حَتَّى لَوْ سَأَلَهَا وَهِيَ عَلَى ظَهْرِ قَتَبٍ لَمْ تَمْنَعْهُ نَفْسَهَا
"Kadın, kocasının hakkını yerine getirmedikçe, ALLAH’ın hakkını ödemiş olamaz. Hatta kocası bir deve üzerinde iken bile kendisini isterse onu nefsinden men’ edemez"
buyurdu..
(Taberanî, Mucemu’l- Kebir hadis no: 4941. Taberanî Ceyyid isnadla rivâyet etmiştir. Elbanî sahihtir)

Resim---Aişe radiyallahu anha dedi ki: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e:
أَيُّ النَّاسِ أَعْظَمُ حَقًّا عَلَى الْمَرْأَةِ؟
“Kadının üzerinde enbüyük hak sahibi kimdir?” diye sordum.
O da:
زَوْجُهَا Kocasıdır” buyurdu. “Erkek üzerinde enbüyük hak sahibi kimdir?” diye sorduğum da:
أُمُّهُ
“Annesidir”
diye cevâb verdi.
(Hâkim, Müstedrek hadis no: 7326; Nesaî, Süneni Kebir hadis no: 8811; Keşful Estar hadis no: 1385. Münzirî Bezzâr’ın isnadı hasendir dedi)

Resim---Talk bin Ali radiyallahu anhu dedi ki: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
إِذَا الرَّجُلُ دَعَا زَوْجَتَهُ لِحَاجَتِهِ فَلْتَأْتِهِ ، وَإِنْ كَانَتْ عَلَى التَّنُّورِ
“Bir adam karısını ihtiyacı için çağırdığında tandır başında bile olsa kocasının ihtiyacına cevâb versin.”
buyurdu..
(İbn Ebi Şeybe, Musannef hadis no: 17303; Tirmizî, Sünen hadis no: 1160; Nesaî, Süneni Kebir hadis no: 8922. Tirmizî hadis hasen garitir dedi. Nesaînin isnadı sahihtir buna dayanarak Elbanîde sahihtir dedi)

Resim---Ebu Hureyre radiyallahu anhu dedi ki: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
إِذَا دَعَا الرَّجُلُ امْرَأَتَهُ إِلَى فِرَاشِهِ فَلَمْ تَأْتِهِ، فَبَاتَ غَضْبَانَ عَلَيْهَا، لَعَنَتْهَا الْمَلَائِكَةُ حَتَّى تُصْبِح
“Bir adam karısını yatağa çağırırda gelmezse, o kadına sabaha kadar melekler lânet eder.”
buyurdu..
(Müslim, Sahih hadis no: 1438; Ebu Davûd, Sünen hadis no: 2141; Ebu Yâlâ, Müsned hadis no: 6213)

Resim---Muaz b. Cebel radiyallahu anhu'dan nakledildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
لَا تُؤْذِي امْرَأَةٌ زَوْجَهَا فِي الدُّنْيَا إِلَّا قَالَتْ زَوْجَتُهُ مِنَ الْحُورِ الْعِينِ : لَا تُؤْذِيهِ قَاتَلَكِ اللَّهُ، فَإِنَّمَا هُوَ عِنْدَكَ دَخِيلٌ يُوشِكُ أَنْ يُفَارِقَكِ إِلَيْنَا
"Dünyada bir kadın kocasına eziyet ederse, o erkeğin kıyamet gününde eşi olacak olan Huri, eziyet eden kadına şöyle seslenir: "ALLAH seni helâk etsin, bu adama eziyet etme. O, dünyada senin yanında bir misâfirdir, yakında senden ayrılıp, bize kavuşacak”
buyurmuştur.
(Tirmizî, Rada 19 hadis no: 1174; İmam Ahmed, Müsned hadis no: 21595; Taberanî, MÜcemul Kebir hadis no: 16683; İbn Mâce, Nikah, 62. Tirmizî: Hadis hasen gariptir dedi. Elbanî ise sahihtir dedi.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Resim---Abdullah ibn Ömer radiyallahu anhu dedi ki.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
اثْنَانِ لا تُجَاوِزُ صَلاتُهُمَا رُءُوسَهُمَا : عَبْدٌ آبِقٌ مِنْ مَوَالِيهِ حَتَّى يَرْجِعَ إِلَيْهِمْ، وَامْرَأَةٌ عَصَتْ زَوْجَهَا حَتَّى تَرْجِعَ
“İki kişi vardır ki namazları bir karış başlarından yukarı çıkmaz. Birincisi Efendisinden kaçıp, geri dönmeyen köle. İkincisi kocasına karşı huysuzluk edip kötülüğünden vazgeçmeyen kadındır.” buyurdu.
(Taberanî, Mucemü’l- Evsat hadis no: 3628 ve Mucemüs Sağir hadis no: 172; Hâkim, Müstedrek hadis no: 7411. Münzirî Taberanî’nin isnadının ceyyid olduğunu söyledi. Elbanî ise hadis hasendir dedi.)

Resim

Resim---Abdullah bin Amr bin As radiyallahu anhu dedi ki: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
لاَ يَنْظُرُ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى إِلَى امْرَأَةٍ لا تَشْكَرُ لِزَوْجِهَا وَهِيَ لا تَسْتَغْنِي عَنْهُ
"Kendisine muhtaç olduğu halde kocasının iyiliklerine karşı şükretmeyen bir kadına, ALLAH rahmet nazariyle bakmaz buyurdu" buyurdu.
(Bezzâr, Müsned hadis no: 2081; Keşfu’l- Astar hadis no: 1383. Hâkim İsnadı sahihtir dedi. Elbanî de Sahihtir dedi.)

Resim

Resim---Abdullah ibn Mesud radıyallahu anhu dedik resülullah sallallahu aleyhi vesellem.:
الْمَرْأَةُ عَوْرَةٌ وَإِنَّهَا إِذَا خَرَجَتِ اسْتَشْرَفَهَا الشَّيْطَانُ، وَإِنَّهَا لا تَكُونُ إِلَى وَجْهِ اللَّهِ أَقْرَبَ مِنْهَا فِي قَعْرِ بَيْتِهَا
“Kadın insanın ar ve namusudur. Evinden dışarı çıktığında şeytan ona yaklaşır. Kadının ALLAH’a en yakın olduğu yer evidir” buyurdu.
(İbn Huzeyme, Sahih hadis no: 1597; Taberanî, Mucemu Evsat hadis no: 8314. Elbanî Sahihi Terğib ve Terhib de: Hadis hakkında Hasen li Ğayrihidir demiştir..)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Resim---Ebu Hüreyre radiyallahu anhu’ya bir kadın geldi. Kokusu etrafa yayılıyordu. Ebu Hüreyre Kadına: “ Nereye gidiyorsun? Ey ALLAH’ın kulu!” diye sordu. Kadın: “Mescide gidiyorum” diye cevâb verdi. Ebu Hüreyre:“Koku süründün mü?” deyince, Kadın: “ Evet” deyince. Bunun üzerine, Ebu Hüreyre:“Öyle ise geri dön ve yıkan. Çünkü ben Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem in.:
لاَ يَقْبَلُ اللَّهُ مِنَ امْرَأَةٍ صَلاةً خَرَجَتْ إِلَى الْمَسْجِدِ وَرِيحُهَا تَعْصِفُ حَتَّى تَرْجِعَ فَتَغْتَسِلَ
“Kokusu etrafa yayılarak mescide giden kadının dönüp gusletmedikçe ALLAH hiçbir namazını kabul etmez” buyurduğunu duydum.” dedi..
(İbn Huzeyme, Sahih hadis no: 1588)

Resim

Resim---Ebu Hüreyre radiyallahu anhu’den; Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
أَيُّمَا امْرَأَةٍ أَصَابَتْ بَخُورًا فَلَا تَشْهَدَنَّ مَعَنَا الْعِشَاءَ
"Her hangi bir kadın güzel koku kullanırsa bizimle beraber yatsı namazında bulunmasın" buyurdu.
(Ebu Davûd, Sünen hadis no: 4175; Ebi Naim Mustahre. Ala Sahihi Müslim hadis no: 989. Elbanî sahihtir dedi.)

Resim

Resim---Aişe radiyallahu anha’dan, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem mescidde otururken Müzeyne kabilesinden bir kadın süslü ve güzel elbiseler içerisinde mescide girdi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz.:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ انْهَوْا نِسَاءَكُمْ عَنْ لُبْسِ الزِّينَةِ، وَالتَّبَخْتُرِ فِي الْمَسْجِدِ، فَإِنَّ بَنِي إِسْرَائِيلَ لَمْ يُلْعَنُوا، حَتَّى لَبِسَ نِسَاؤُهُمُ الزِّينَةَ، وَتَبَخْتَرْنَ فِي الْمَسَاجِدِ
“Ey İnsanlar! Kadınlarınızı süslü elbiseler giyinmekten ve mescidde gururlu bir şekilde hareket etmekten sakındırın. Çünkü İsrailoğulları, kadınları süslü elbiseler giyininceye ve kendilerini de mescidde kibirli ve gururlu hareket edinceye kadar lânetlenmedi!.” buyurdu.
(İbn Mâce, Sünen hadis no: 4001.Zaif.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Resim---Ebu Musa el-Eşari radiyallahu anhu dedi ki.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:

كُلُّ عَيْنٍ زَانِيَةٌ وَالْمَرْأَةُ إِذَا اسْتَعْطَرَتْ فَمَرَّتْ بِالْمَجْلِسِ فَهِيَ كَذَا وَكَذَا يَعْنِي زَانِيَةً

"Her göz zinâ eder. Kadın koku sürünüp erkeklerin bulunduğu yere uğrarsa zinâ etmiş olur."
(Tirmizî, Sünen hadis no: 2786; Ebu Davûd. Tirmizî hasen sahihtir dedi.)

Resim

Resim---İbn Huzeyme, İbn Hİbban, Beyhakî ve Hâkimin rivâyetinde ise: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:

أَيُّمَا امْرَأَةٍ اسْتَعْطَرَتْ فَمَرَّتْ عَلَى قَوْمٍ لِيَجِدُوا رِيحَهَا فَهِيَ زَانِيَةٌ وَكُلُّ عَيْنٍ زَانِيَةٌ

"Herhangi bir kadın güzel kokular sürünür, kokusunu duymaları için bir topluma uğrarsa zinâ etmiş sayılır. Ona bakan her göz de zinâ etmiş olur"
(İbn Huzeyme, Sahih hadis no: 1587; İbn Hibban, Sahih hadis no: 4424; Beyhakî, Şuabu’l- İman hadis no: 7325)

Resim

Resim---Abdullah (ibn Mesud) radıyallahu anhu dedi ki.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:

إِنَّمَا النِّسَاءُ عَوْرَةٌ وَإِنَّ الْمَرْأَةَ لَتَخْرُجُ مِنْ بَيْتِهَا ، وَمَا بِهَا مِنْ بَأْسٍ فَيَسْتَشْرِفُ لَهَا الشَّيْطَانُ، فَيَقُولُ : إِنَّكِ لا تَمُرِّينَ بِأَحَدٍ إِلا أَعْجَبْتِهِ، وَإِنَّ الْمَرْأَةَ لَتَلْبَسُ ثِيَابَهَا، فَيُقَالُ : أَيْنَ تُرِيدِينَ؟ فَتَقُولُ : أَعُودُ مَرِيضًا، أَوْ أَشْهَدُ جِنَازَةً، أَوْ أُصَلِّي فِي مَسْجِدٍ، وَمَا عَبَدَتِ امْرَأَةٌ رَبَّهَا مِثْلَ أَنْ تَعْبُدَهُ فِي بَيْتِهَا

"Kadın avrettir (namahremdir). Kadın evinden günahsız olarak çıkar, şeytân ona yaklaşır ve: “Sen yanından geçtiğin kişilerin hoşuna gidiyorsun” der. Kadın elbisesini giyer, ona nereye gitmek istiyorsun? Denilince: “Hastayı ziyaret edeceğim veya cenâzeye gideceğim veya câmide namaz kılacağım!” diye cevâb verir. Halbuki kadın evinde yaptığı ibâdet gibi RABB’ine kulluk yapamaz. Yani evinde ibâdet ederek daha çok ALLAH’ın rızasını kazanır” buyurdu.
(Taberanî, Mucemül Kebir hadis no: 8828 ve 9373. Hafız Münzirî hadisi Hadis Tergib ve Terhib de merfu’ olarak zikretmiştir. Mucemde ise mevkuf olarak zikredilmiştir. İsnadı hasendir. Elbanî ise Sahih mevkuftur demiştir..)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Resim---Ümmü Seleme radıyallahu anhe dedi ki: “Resülullah sallallahu aleyhi vesellem.:
خَيْرُ مَسَاجِدِ النِّسَاءِ قَعْرُ بُيُوتِهِنَّ

"Kadınların namaz kılacakları yerlerin en iyisi evlerinin en tenha yeridir" buyurdu.
(İmam Ahmed, Müsned hadis no: 25944; İbn Huzeyme, Sahih hadis no: 1594; Hâkim, Müstedrek hadis no: 708; Beyhakî, Sünen-i Kebir hadis no: 4935; İbn Abdilber, Temhid hadis no: 4348. Hadisin isnadı hakkında Hâkim Sahihtir demiştir. Elbanî ise Sahihi Terğib ve Terhib de: Hasen li Ğayrihidir demiştir..)

Resim---Abdullah (ibn Mesud) radıyallahu anhu dedi ki.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
إِنَّ أَحَبَّ صَلاةٍ تُصَلِّيهَا الْمَرْأَةُ إِلَى اللَّهِ فِي أَشَدِّ مَكَانٍ فِي بَيْتِهَا ظُلْمَةً

“Kadınların namazından ALLAH’ın en çok hoşlandığı namaz, evinin en karanlık yerinde kıldığı namazdır” buyurdu.
(İbn Huzeyme, Sahih hadis no: 1601 ve 2.)

Resim---Ümmü Seleme radıyallahu anhe dedi ki.: ”Resülullah sallallahu aleyhi vesellem.:
صَلاةُ الْمَرْأَةِ فِي بَيْتِهَا خَيْرٌ مِنْ صَلاتِهَا فِي حُجْرَتِهَا ، وَصَلاتُهَا فِي حُجْرَتِهَا خَيْرٌ مِنْ صَلاتِهَا فِي دَارِهَا، وَصَلاتُهَا فِي دَارِهَا خَيْرٌ مِنْ صَلاتِهَا خَارِجٍ

“Kadının odasında kılmış olduğu namaz, salonunda kıldığı namazdan daha hayırlıdır. Salonunda kıldığı namaz da evinin avlusunda kıldığı namazdan daha hayırlıdır. Avlusunda kıldığı namaz ise mahalle câmiinde kıldığı namazdan daha hayırlıdır” buyurdu.
(Taberanî, Mucemu’l- Evsat hadis no: 9337; Beyhakî, Marifetü Sünne ve Eser hadis: 1441; İbn Abdilber, Temhid 4339; İbn Hazm, Muhalla hadis no: 730...)

Resim---Ebu Ali eş-Şeybanî rahimullah der ki: Abdullah (ibn Mesud)’ı Cuma günü câmiden çıkarırken gördüm kadınlara.:
يُخْرِجُ النِّسَاءَ مِنَ الْمَسْجِدِ يَوْمَ الْجُمُعَةِ وَيَقُولُ : " اخْرُجْنَ إِلَى بُيُوتِكُنَّ خَيْرٌ لَكُنَّ

“Çıkın (buradan) evinize gidin. Bu sizin için daha iyidir” diyordu..
(Abdurrezzak, Musannef, hadis no: 5055; Taberanî, Mucemul Kebir hadis no: 9369; İbn Münzir, el-Evsatu fi Süneni vel İçmai vel İhtilafi hadis no: 1687)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Resim---Ümmü Seleme radıyallahu anhe dedi ki: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
أَيُّمَا امْرَأَةٍ مَاتَتْ وَزَوْجُهَا عَنْهَا رَاضٍ دَخَلْتِ الْجَنَّةَ

Herhangi bir kadın, kocası kendisinden hoşnutken ölürse, cennete girer.” buyurdu.
(Tirmizî, Sünen hadis no: 1161; İbn Mâce, Sünen hadis no: 1854; İbn Ebi Şeybe, Musannef hadis no: 17292; Ebu Yâlâ, Taberanî, Hâkim ve Beyhakî rivâyet ettiler. Tirmizî: hasen gariptir dedi. Münzirî Terğibte an tariki ile zikretti.)

Resim---Abdurrahman ibn Avf radiyallahu anhu dedi ki: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
إِذَا صَلَّتْ الْمَرْأَةُ خَمْسَهَا، وَصَامَتْ شَهْرَهَا، وَحَفِظَتْ فَرْجَهَا، وَأَطَاعَتْ زَوْجَهَا، قِيلَ لَهَا ادْخُلِي الْجَنَّةَ مِنْ أَيِّ أَبْوَابِ الْجَنَّةِ شِئْتِ

"Bir kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, iffetini korur, bir de kocasına itaat ederse, ona.: "Haydi, cennetin hangi kapısından istersen gir!." denilir” buyurdu.
“Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 191 hadis no: 1664; Taberanî, Mucemül Evsat hadis no: 8805; ; Elbânî, Sahîhu’t-Tergîb ve’t-terhîb, II, 411-412, 618). Elbanî Hasen li ğayrihidir dedi.)

Resim---Husayn bn Mihsan radiyallahu anhu anlatıyor: “O'nun halası Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e geldi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem o'na.: “Sen evlimisin?” diye sordu. O da: “Evet!.” dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “O'nunla geçimin nasıl?” deyince: “Gücümün yetmediği şeyler hariç, o'na itaatı terk etmiyorum!.” dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
فَانْظُرِي أَيْنَ أَنْتِ مِنْهُ، فَإِنَّمَا هُوَ جَنَّتُكِ وَنَارُكِ

Ona itaatı nasıl terk edebilirsin?. O senin hem cennetin, hem cehennemindir!.” buyurdu.
(İmam Ahmed, Müsned hadis no: 18523; Nesaî, Süneni Kebir hadis no: 8643; Taberanî, Mucemu’l- Evsat hadis no: 528; Beyhakî, Şuabu’l- İman hadis no: 8206.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen Gul »

Resim

RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem,
=>KaDıNa Karşı Hoşgörü ve SaygıEmretmiştir..:


مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
Resim---“Men amile sâlihan min zekerin ev unsâ ve huve mu’minun fe le nuhyiyennehu hayâten tayyibeh (tayyibeten), ve le necziyennehum ecrehum bi ahseni mâ kânû ya’melûn (ya’melûne).: Mü'min olan kadın ve erkekten kim sâlih (nefsini tezkiye ve tasfiye edici) amel işlerse, o takdirde ona mutlaka tayyib (temiz, helâl) bir hayat yaşatırız. Ve onları, mutlaka yapmış oldukları amellerin ecirlerinden (bedellerinden), daha ahseni (güzeli) ile mükâfatlandıracağız.” (Nahl 16/97)

Resim---Ebü Hüreyre radıyallâhu anhu anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAHa ve âhiret gününe inanan bir kadına, bir gece ve gündüz devam edecek bir mesafeye, yanında bir mahremi olmadıkça gitmesi helâl değildir.”buyurdu.
(Buhârî, Taksîru's-Salât 4; Müslim, Hacc 419, 422, (1339); Muvatta, İsti'zân 37, (2, 979); Ebü Dâvud, Menâsik 2, (1723-1725); Tirmizî, Radâ 15, (1170))

Resim---Ebu Hüreyre radıyallahu anhu anlatıyor.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Kadınlara hayırhâh olun, zirâ kadın bir eğe kemiğinden yaratılmıştır. Eğe kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi haline bırakırsan eğri halde kalır. Öyleyse kadınlara hayarhâh olun." buyurdu.
(Buharî, Nikah 79, Enbiya 1, Edeb 31, 85, Rikak 23; Müslim, Rada 65, (1468); Tirmizî, Talak 12, (1188))

Hayırhâh.: İyilik isteyen, iyilik dileyen, iyilik yapan, hayırsever…

Resim---İbnu Abbas radıyallâhu anhümâ.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Bir erkek, yanında mahremi bulunmayan (yabancı) bir kadınla yalnız kalmasın!." buyurdu.
Bunun üzerine bir adam kalkarak.: "Yâ Resûlullah!, Kadınım hacc için yola çıktı, ben ise falan falan gazvelere yazıldım!." dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Öyleyse git hanımına yetiş, onunla hacc yap!." diye emretti."
dedi.

(Buharî, Cezâu's-Sayd 26, Cihâd 140, 181, Nikâh 111; Müslim, Hacc 424, (1341)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Resim ErekekLerin ve KadınLarın En HayırLısı.:

Resim---Enes bin Malik radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Erkeklerden cennetlik olanlarınızı size haber vereyim mi?" buyurdu.
Bizde.: “Evet Yâ Resûlullah!.” dedik.
"Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:

النَّبِيُّ فِي الْجَنَّةِ ، وَالصِّدِّيقُ فِي الْجَنَّةِ ، وَالشَّهِيدُ فِي الْجَنَّةِ، وَالرَّجُلُ يَزُورُ أَخَاهُ فِي نَاحِيَةِ الْمِصْرِ، لا يَزُورُهُ إِلا لِلَّهِ فِي الْجَنَّةِ
Nebîler cennettedir. Sıddıklar (işi ve sözü doğru olanlar) cennettedir. Şehrin bir köşesinde bulunan din kardeşini sırf ALLAH rızası için ziyâret eden kimseler cennettedir.
Size cennetlik kadınların kimler olduğunu haber vereyim mi?"
buyurdu.
Biz de: “Evet Yâ Resûlullah!” dedik.
"Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:

كُلُّ وَدُودٍ وَلُودٍ إِذَا غَضِبَتْ أَوْ أُسِيءَ إِلَيْهَا، قَالَتْ : هَذِهِ يَدِي فِي يَدِكَ، لا أَكْتَحِلُ بِغَمْضٍ حَتَّى تَرْضَى
"Kocasına karşı muhabbet gösteren ve çocuk doğuran kadındır ki, öfkelendiği veya kendisine kötü davranıldığı yahut kocası kızdığı zaman.: “İşte elim senin elindedir, sen razı oluncaya kadar uyku uyumayacağım.” (onun kızgın ve öfkeli olmasına razı olmayıp hoşnut etmeye çalışır) der.”buyurdu.
(Taberanî, Mucemus Sağir hadis no: 118. Elbanî hadis hakkında hasen liğayrihidir dedi.)

Resim Dünyanın En Hayırlı Ni’meti SâLiha Kadındır.:

Resim---"Abdullah b. Amr (b. el-Âs) radıyallahı anhu.: “Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem.:
اَلدُّنْيَا مَتَاعٌ وَخَيْرُ مَتَاعِهَا الْمَرْأَةُ الصَّالِحَةُ
"
Dünya (başlı başına) bir faydalanma (imkanı) dır. Dünyanın en hayırlı ni’meti de sâliha kadındır.”
buyurdu.
(Müslim, rada' 64; Nesaî, nikah 15; Ahmed b. Hanbel, II, l68; Abd bin HUmeyd Müsned hadis no: 327;Beğai, Şerhus Sünne hadis no: 2241; Ebi Nuaym, Hilyetül Evliya hadis no: 4364)

Resim---"Ebu Umame radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
مَا اسْتَفَادَ الْمُؤْمِنُ بَعْدَ تَقْوَى اللَّهِ خَيْرًا لَهُ مِنْ زَوْجَةٍ صَالِحَةٍ ، إِنْ أَمَرَهَا أَطَاعَتْهُ، وَإِنْ نَظَرَ إِلَيْهَا سَرَّتْهُ، وَإِنْ أَقْسَمَ عَلَيْهَا أَبَرَّتْهُ، وَإِنْ غَابَ عَنْهَا نَصَحَتْهُ فِي نَفْسِهَا، وَمَالِهِ .:
"Mü'min, takvâdan sonra, sâliha bir Eş kadar hiçbir hayır ve mutluluktan yararlanmış değildir. Sâliha Kadın, Kocası kendisine bir şey emrettiği zaman itaat eder, yüzüne baktığında onu sevince gark eder, hakkında yemin etse, onu yerine getirir, bırakıp bir yere gidecek olsa nefsi ve malı hakkında hiç bir endişe duymaz, emîn olur." buyurdu.
(İbn Mâce, Sünen nikah 5 hadis no: 1857; Mişkatu'1-Mesabih, hds. no:3095. İbn Hacer, Mekasidul Hasene: zaif ama hadisin şâhidi var dedi.)

Resim Sâliha Kadının Üç Vasfı =>Sevgi, İtaat ve Sadakat..

Resim---"Sevban radiyallahu anhu.: "Altın ve gümüşü biriktirenler âyet-i kerimesi nâzil olduğunda, biz, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte yolculukta bulunuyorduk. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in sâhabilerinden bazıları dediler ki.: "Altın ve gümüş hakkında bu hüküm indi. Hangi malın daha hayırlı olacağını bilsek te onu mal edinsek."
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:

أَفْضَلُهُ لِسَانٌ ذَاكِرٌ وَقَلْبٌ شَاكِرٌ وَزَوْجَةٌ مُؤْمِنَةٌ تُعِينُهُ عَلَى إِيمَانِهِ
"Bunların en hayırlısı, zikreden dil, şükreden kalb ve kocasının imanına (dinine) yardımcı olan mümin bir eş." buyurdu.
(Tirmizî; Tefsir: 9/9 hadis no: 3094; İmam Ahmed, Zühd hadis no: 139. Tirmizî: hadis hasendir demiştir.)

Resim---"İbni Abbas radiyallahuma.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
أَرْبَعٌ مَنْ أُعْطِيَهُنَّ فَقَدْ أُعْطِيَ خَيْرَ الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ قَلْبًا شَاكِرًا ، وَلِسَانًا ذَاكِرًا، وَبَدَنًا عَلَى الْبَلاءِ صَابِرًا، وَزَوْجَةً لا تَبْغِيهِ خَوْفًا فِي نَفْسِهَا وَلا مَالِهِ
"Dört şey kime verilmişse dünya ve âhiret hayırları ona verilmiştir.: Lisân-ı Zâkir (Zikreden dil), Kalb-i Şâkir (Şükreden kalb), Belâya Sabreden Beden, Nefsine hıyânetlik etmeyen, Efendisinin malını canı gibi muhafaza edip dininde ona yardımcı olan Sâliha Kadın“ buyurdu.
(Taberanî, Mucemü’l- Evsat hadis no: 7212; Ehadisul Muhtar hadis no: 3817; Şeceri, Emalil Humeysiyeh hadis no: 862.Hafız Münzirî Tergibte Taberanî’nin hadisi iki isnadla rivâyet ettiğini birinin isnadının ceyyid olduğu bildirmiştir ve hadisi an tariki ile zikretmiştir.)

Resim---"İbni Abbas radiyallahuma.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Size sâhib olabilceğiniz en değerli hazineyi haber vereyyim mi.:
الْمَرْأَةُ الصَّالِحَةُ إِذَا نَظَرَ إِلَيْهَا سَرَّتْهُ، وَإِذَا أَمَرَهَا أَطَاعَتْهُ، وَإِذَا غَابَ عَنْهَا حَفِظَتْهُ
"Kişi sâliha bir kadınla evlenmekten daha büyük bir hayra nâil olmamıştır. Sâliha kadın; ona baktığın zaman içini rahatlatan, emrettiğin zaman itaat eden, yanında olmadığın zaman namusunu ve malını koruyan kadındır"
buyurdu.
(Hâkim Müstedrek hadis no: 1418; ve 3210. Hâkim dedi ki hadis sahihtir.)

Resim---"Enes radiyallahu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
مَنْ رَزَقَهُ اللَّهُ امْرَأَةً صَالِحَةً فَقَدْ أَعَانَهُ اللَّهُ عَلَى شَطْرِ دِينِهِ، فَلْيَتَّقِ اللَّهَ فِي الشَّطْرِ الثَّانِي
"ALLAH kime sâliha bir eş nâsib etmişse, dininin yarısına (yarısını korumasına) yardım etmiş demektir. O halde o da dininin değer yarısını korumada ALLAH’tan korksun!." buyurdu.
(Taberanî, Mucemül Evsat hadis no: 972; Hâkim Müstedrek; Beyhakî, Şuabu’l- İman hadis no: 5072; Heysemî, Mecmau’z- Zevaid, h. no: 7434; İbn Hacer, Metalibul Aliye hadis no: 2268. Elbanî Sahihul Terğibte hadisi hakkında hasen li ğayrihidir dedi. Hâkim ise: sahihtir dedi.)

Beyhakî’nin rivâyeti ise şöyle.: “Kul evlendiği zaman dininin yarısını korumuştur diğer yarısında ise ALLAHtan korksun"buyurdu.
(Beyhakî)

Resim Kadının Cihadı Kocasına İtaattır.:

Resim---"İbn Abbas radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem‘e bir kadın geldi ve.: “Yâ Resûlullah! Ben kadınların Sana gönderilen elçisiyim. Bilen veya bilmeyen her kadın Sana gelmemi ve bu hususları sormamı istedi. ALLAHu TeÂLÂ hem erkeklerin, hem de kadınların RABBidir. Sen de hem erkeklere, hem de kadınlara gönderilmiş bir PEYGAMBERsin. ALLAH cihadı erkeklerin boynuna farz kılmıştır. Eğer zafer kazanırlarsa ecir alırlar. Şehid olurlarsa RABBlerinin katında diridirler ve rızıklanırlar. Peki, kadınların amellerinden, hangisi buna denktir?.” diye sorunca,
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kadınlara benden selâm söyle ve onlara deki.:

إِنَّ طَاعَةَ الزَّوْجِ تَعْدِلُ مَا هُنَالِكَ، وَقَلِيلٌ مِنْكُنَّ تَفْعَلُهُ
“Kadınların kocalarına itaat etmeleri! Onların haklarını bilmeleri cihada denktir. Fakat sizden bunu yapanlar azdır!.” buyurdu.
(İbn Büşran, Emali hadis no 11. İsnadı sahihtir.)

Buharî deki hadis buna şâhiddir.:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Cehennem halkının ekseriyetini kadınların teşkil ettiğini gördüm. Sebebi de, çok lânet ederler ve kocalarına karşı küfrân-ı ni’mette bulunurlar.”
buyurdu.
(Buhârî)

Resim Kadın Kocasının Hakkını Yerine Getirmedikçe ALLAH Hakkını Ödemiş OLmaz.:

Resim---"Zeyd bn Erkam radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
الْمَرْأَةُ لا تُؤَدِّي حَقَّ اللَّهِ عَلَيْهَا حَتَّى تُؤَدِّيَ حَقَّ زَوْجِهَا حَتَّى لَوْ سَأَلَهَا وَهِيَ عَلَى ظَهْرِ قَتَبٍ لَمْ تَمْنَعْهُ نَفْسَهَا
["Kadın, kocasının hakkını yerine getirmedikçe, ALLAH’ın Hakkı’nı ödemiş olamaz. Hatta kocası bir deve üzerinde iken bile kendisini isterse onu nefsinden men’ edemez!." buyurdu.
(Taberanî, Mucemu’l- Kebir hadis no: 4941. Taberanî Ceyyid isnadla rivâyet etmiştir. Elbanî sahihtir.)

Resim Kadının Üzerinde Enbüyük Hak Sahibi Kocasıdır.:

Resim---"Aişe radiyallahu anha.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e:
أَيُّ النَّاسِ أَعْظَمُ حَقًّا عَلَى الْمَرْأَةِ؟
“Kadının üzerinde enbüyük hak sahibi kimdir?” diye sordum.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:

زَوْجُهَا Kocasıdır” buyurdu.
“Erkek üzerinde enbüyük hak sahibi kimdir?” diye sorduğum da.:


أُمُّهُ “Annesidir”
diye cevâb verdi..
(Hâkim, Müstedrek hadis no: 7326; Nesaî, Süneni Kebir hadis no: 8811; Keşful Estar hadis no: 1385. Münzirî Bezzâr’ın isnadı hasendir dedi.)

Resim Adam Karısını İhtiyacı İçin Çağırdığında Tandır Başında BiLe OLsa Kocasının İhtiyacına Cevâb Versin.:

Resim---"Talk bin Ali radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
إِذَا الرَّجُلُ دَعَا زَوْجَتَهُ لِحَاجَتِهِ فَلْتَأْتِهِ ، وَإِنْ كَانَتْ عَلَى التَّنُّورِ
“Bir adam karısını ihtiyacı için çağırdığında tandır başında bile olsa kocasının ihtiyacına cevâb versin!.” buyurdu.
(İbn Ebi Şeybe, Musannef hadis no: 17303; Tirmizî, Sünen hadis no: 1160; Nesaî, Süneni Kebir hadis no: 8922. Tirmizî hadis hasen garitir dedi. Nesaînin isnadı sahihtir buna dayanarak Elbanîde sahihtir dedi)

Resim---"Ebu Hureyre radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
إِذَا دَعَا الرَّجُلُ امْرَأَتَهُ إِلَى فِرَاشِهِ فَلَمْ تَأْتِهِ، فَبَاتَ غَضْبَانَ عَلَيْهَا، لَعَنَتْهَا الْمَلَائِكَةُ حَتَّى تُصْبِح
“Bir adam karısını yatağa çağırır da gelmezse, o kadına sabaha kadar melekler lânet eder.”
buyurdu.
(Müslim, Sahih hadis no: 1438; Ebu Davûd, Sünen hadis no: 2141; Ebu Yâlâ, Müsned hadis no: 6213.)

Resim Dünyada Kocasına Eziyet Eden Kadına Kocasının Cennetteki Huri EşLeri KızarLar.:


Resim---"Muaz b. Cebel radiyallahu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
لَا تُؤْذِي امْرَأَةٌ زَوْجَهَا فِي الدُّنْيَا إِلَّا قَالَتْ زَوْجَتُهُ مِنَ الْحُورِ الْعِينِ : لَا تُؤْذِيهِ قَاتَلَكِ اللَّهُ، فَإِنَّمَا هُوَ عِنْدَكَ دَخِيلٌ يُوشِكُ أَنْ يُفَارِقَكِ إِلَيْنَا
"Dünyada bir kadın kocasına eziyet ederse, o erkeğin kıyâmet gününde Eşi olacak olan Huri, eziyet eden kadına şöyle seslenir.: "ALLAH seni helâk etsin, bu adama eziyet etme. O, dünyada senin yanında bir misâfirdir, yakında senden ayrılıp, bize kavuşacak!.” buyurdu.
(Tirmizî, Rada 19 hadis no: 1174; İmam Ahmed, Müsned hadis no: 21595; Taberanî, MÜcemul Kebir hadis no: 16683; İbn Mâce, Nikah, 62. Tirmizî: Hadis hasen gariptir dedi. Elbanî ise sahihtir dedi.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Resim---Ebu Hureyre radiyallahu anhu dedi ki.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: لا يَحِلُّ لامْرَأَةٍ أَنْ تَصُومَ وَزَوْجُهَا شَاهِدٌ، إِلا بِإِذْنِهِ، وَلا تَأْذَنُ لِرَجُلٍ فِي بَيْتِهَا وَهُوَ كَارِهٌ Hiçbir kadının kocası yanında iken izni olmadan nâfile oruç tutması ve evine birisinin girmesine müsaade etmesi helâl değildir.” buyurdu.
(Taberanî, Mucemu’l- Evsat hadis no:290; İbn Hibbân, Sahih hadis no: 4259.)


Resim

Resim---Ebu Hureyre radiyallahu anhu dedi ki.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: وَيْلٌ لِلنِّسَاءِ مِنَ الأَحْمَرَيْنِ الذَّهَبِ وَالْمُعَصْفَرِ Altın ve kırmızı elbiseden dolayı kadınlara yazıklar olsun!."buyurdu.
(İbn Hibbân, Sahih hadis no: 6094; Beyhakî Şuabu’l- İman hadis no: 5708.)


Resim

Resim---Abdullah ibn Ömer radiyallahu anhu dedi ki.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemden işittim.: سَيَكُونُ فِي آخِرِ أُمَّتِي رِجَالٌ يَرْكَبُونَ عَلَى سُرُوجٍ كَأَشْبَاهِ الرِّجَالِ، يَنْزِلُونَ عَلَى أَبْوَابِ الْمَسَاجِدِ نِسَاؤُهُمْ كَاسِيَاتٌ عَارِيَاتٌ عَلَى رُءُوسِهِنَّ كَأَسْنِمَةِ الْبُخْتِ الْعِجَافِ، الْعَنُوهُنَّ، فَإِنَّهُنَّ مَلْعُونَاتٌ، لَوْ كَانَ وَرَاءَكُمْ أُمَّةٌ مِنَ الأُمَمِ خَدَمَهُنَّ نِسَاؤُكُمْ، كَمَا خَدَمَكُمْ نِسَاءُ الأُمَمِ قَبْلَكُمْ Âhir zamanda hayvanlar üzerinde (Binit araba) üzerindeki eğerine binen birtakım adamlar olacak ki, onlar mescidlerin kapısı önünde konaklayan Kadınlarının üzerinde süslü ve vücudlarını gösterecek elbiseler giyecekler, saçlarını da deve hörgücüne benzetecek şekilde topuz yapacaklardır. İşte o kadınlar ALLAHın rahmetinden uzak olup lânetlenmişlerdir. Eğer sizden sonra başka bir ümmet gelecek olsaydı, sizden önceki ümmetlerin kadınlarının size hizmet ettiği gibi sizin kadınlarınız da onlara hizmet ederdi.” buyurdu.
(İbn Hibbân, Sahih hadis no: 5753. Hâkimde rivâyet edip Müslimin şartlarına göre sahih olduğunu söylemiştir.)


Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Mir’aca çıktığım gece, Cehennemdekilerin çoğunun kadın olduğunu gördüm” buyurdu.
(Tirmizî)


Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: صِنْفَانِ مِنْ أَهْلِ النَّارِ لَمْ أَرَهُمَا قَوْمٌ مَعَهُمْ سِيَاطٌ كَأَذْنَابِ الْبَقَرِ يَضْرِبُونَ بِهَا النَّاسَ، وَنِسَاءٌ كَاسِيَاتٌ عَارِيَاتٌ مُمِيلَاتٌ مَائِلَاتٌ، رُءُوسُهُنَّ كَأَسْنِمَةِ الْبُخْتِ الْمَائِلَةِ، لَا يَدْخُلْنَ الْجَنَّةَ وَلَا يَجِدْنَ رِيحَهَا، وَإِنَّ رِيحَهَا لَيُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ كَذَا وَكَذَا “Cehennem ehlinden iki sınıf var ki, henüz onları görmedim. (Biri) sığır kuyrukları gibi kamçılarla insanları dövenlerdir. Diğeri de, giyinik, fakat çıplak olan, salınarak veya kibirlenerek yürüyen, öteki kadınlara da kendileri gibi olmayı telkin eden ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. Onlar cennete girmeyecekler, onun kokusunu bile alamayacaklar. Halbuki onun kokusu şu kadar ve şu kadar mesafeden hissedilir!.” buyurdu.
(Müslim: Cennet, 52 hadis no: 2131; Taberanî, Mucemu’l- Evsat hadis no: 1811; Beyhakî, Süneni- Kebir hadis no: 2992.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Resim---Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Esma Bintu Ebi Bekr radıyallahu anhüma, üzerinde ince bir elbise olduğu halde Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın huzuruna girmişti. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, ondan yönünü ters istikamete çevirdi ve.: يَا أَسْمَاءُ إِنَّ الْمَرْأَةَ إِذَا بَلَغَتِ الْمَحِيضَ لَمْ تَصْلُحْ أَنْ يُرَى مِنْهَا إِلَّا هَذَا وَهَذَا، وَأَشَارَ إِلَى وَجْهِهِ وَكَفَّيْهِ "Ey Esma! Kadın hayız yaşına girdi mi ondan sadece şunun ve şunun dışında hiçbir yerinin görünmesi câiz değildir!" dedi ve yüzü ile ellerini işaret etti."
(Ebu Davûd, Libas 34, (4104); Beyhakî, Süneni Kebir hadis no: 2955. Mürseldir.)


Resim

Resim---Dihye el-Kelbîi radıyallahu anhu anlatıyor.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e (Mısır'dan), (beyaz renkli ve ince olan) kubatîi kumaşlar getirilmişti. Bana ondan bir kupon verdi ve.: اصْدَعْهَا صَدْعَيْنِ ، فَاقْطَعْ أَحَدَهُمَا قَمِيصًا وَأَعْطِ الْآخَرَ امْرَأَتَكَ تَخْتَمِرُ بِهِ "Bunu ikiye böl, bir parçayı kendine kamis yap, diğerini hanımına ver. Bununla kendine bürgü yapsın!" buyurdu. (Ayrılmak üzere Dıhye) geri dönünce.: وَأْمُرِ امْرَأَتَكَ أَنْ تَجْعَلَ تَحْتَهُ ثَوْبًا لَا يَصِفُهَا "Hanımına söyle, bunun altına bir astar koysun da bedenini vasfetmesin!." buyurdu.
(Ebu Davûd, Sünen Libas 39, (4116); İbn Asakir, Tarihi Dımeşk hadis no: 15595.)

Kubati.: Kıbti kelimesinden gelir. Kıptîi, Mısır'ın yerli halkına verilen isimdir. Kopt da denir. Kubati, Mısır'da koptlar tarafından imal edilip, hariç memleketlerde pazarlanan bir kumaş nevidi. Hadis bu kumaşın beyaz ve ince olduğunu, giyen kimsenin bedenini gösterdiğini belirtmektedir..


Resim

Resim---Aişe radiyallahu anha dedi ki: "ALLAH muhacir kadınlara rahmet eylesin: "Cenâb-ı Hakkın şu (mealdeki) kavl-i şerifleri indiği zaman, "Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin hanımlarına söyle. Evlerinden çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar." (Ahzâb 33/59) شَقَّقْنَ مُرُوطَهُنَّ فَاخْتَمَرْنَ بِهَا Ensar kadınları başlarında (siyah) örtüden kargalar taşıyor oldukları halde dışarı çıkarlardı." buyurdu.
(Buharî, Sahih Tefsir; Ebu Davûd, Libas 32, (4101); Beyhakî, Süneni Kebir hadis no: 2990.)


Resim

Resim---Ebi Umame radiyallahu anhu dedi ki: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem (bir gün).:
كَيْفَ أَنْتُمْ إِذَا طَغَى نِسَاؤُكُمْ، وَفَسَقَ شَبَابُكُمْ، وَتَرَكْتُمْ جِهَادَكُمْ؟

"Kadınlarınızın azdığı, gençlerinizin fıska düştüğü, sizler de cihadı terk ettiğiniz zaman haliniz ne olur?" diye sormuştu.
(Yanındakiler hayretle).: "Yâ Resûlullah, yani böyle bir hal mi gelecek?" dediler.
"Evet, hatta daha beteri!" buyurdu ve devam etti.: "Emr-i bi'l-Ma'rufta bulunmadığınız, Nehy-i ani'l-Münker yapmadığınız vakit hâliniz ne olur?" diye sordu.
(Yanındakiler hayretle).: "Yani bu olacak mı?" dediler.
"Evet, hatta daha beteri!" buyurdu ve sormaya devam etti.: "Münkeri emredip, Ma'rufu yasakladığınız zaman hâliniz ne olur?"
(Yanında bulunanlar iyice hayrete düşerek).: "Yâ Resûlullah! Bu mutlaka olacak mı?" dediler.
"Evet, hatta daha beteri!" buyurdu ve devam etti: "Ma'rufu ->Münker, Münkeri de ->Ma'ruf addettiğiniz zaman hâliniz ne olur?"
(Yanındaki Ashab).: "Yâ Resûlullah! Bu mutlaka olacak mı?" diye sordular.
"Evet, olacak!" buyurdu.."
(İbn Ebi Dünya, El-Emru bi’l- Maruf ve Nehyi Ani’l- Münker Hadis no 33; İbn Ebu Hatim, İlel. İbn Mübarek, Zühd hadis no: 1376.Rezin tahric etmiştir. Bu rivâyet daha muhtasar olarak Ebu Ya'lâ'nın Müsned'inde ve Taberanî'nin el-Mucemu'l-Evsat'ında tahric edilmişir. Heysemî, Mecmau'z-Zevaid'de kaydetmiştir (7, 281))


Resim

Resim---Ebu Hureyre radıyallahu anhu anlatıyor.:
لَعَنَ رَسُولُ اللَّهِ الرَّجُلَ يَلْبَسُ لِبْسَةَ الْمَرْأَةِ وَالْمَرْأَةَ تَلْبَسُ لِبْسَةَ الرَّجُلِ

"Resulûllah aleyhissalâtu vesselâm kadın elbisesini giyen erkeğe ve erkek elbisesini giyen kadına lânet etti."
(Ebu Davûd, Libas 31, (4098); İmam Ahmed, Müsned hadis no: 8110; İbn Hibban, Sahih hadis no: 5870; Beyhakî, Süneni Kebir hadis no: 9209.)


Resim

Resim---Sevban radiyallahu anhu dedi ki.:
أَيُّمَا امْرَأَةٍ سَأَلَتْ زَوْجَهَا الطَّلَاقَ فِي غَيْرِ مَا بَأْسٍ، فَحَرَامٌ عَلَيْهَا رَائِحَةُ الْجَنَّةِ
"Herhangi bir kadın, mühim bir geçimsizlik olmadan kocasından kendisini boşamasını isterse, ona CeNNetin kokusu dahi haramdır." buyurdu.
(Darimî, Sünen hadis no: 2270; İbn Mâce, Sünen hadis no: 2055; İmam Ahmed, Müsned hadis no: 21933.Darimi ve İmam Ahmed Müslimin şartlarına göre sahih olan bir senedle rivâyet etmişlerdir. Hadis sahihtir.)


Resim---Aişe radiyallahu anha dedi ki.:
كُنْتُ أَدْخُلُ بَيْتِي الَّذِي دُفِنَ فِيهِ رَسُولُ اللَّهِ وَأَبِي ، فَأَضَعُ ثَوْبِي، فَأَقُولُ : إِنَّمَا هُوَ زَوْجِي وَأَبِي فَلَمَّا دُفِنَ عُمَرُ مَعَهُمْ ، فَوَاللَّهِ مَا دَخَلْتُ إِلَّا وَأَنَا مَشْدُودَةٌ عَلَيَّ ثِيَابِي حَيَاءً مِنْ عُمَرَ

"(Peygamber ve Ebû Bekir vefât ettikten sonra) Evime girerdim, burada yatan kocam (MuhaMMed) ve babamdır (Ebü Bekr) diyerek soyunurdum. Fakat Ömer oraya defnedildikten sonra Ömer’den hayâ ederek asla soyunmadım, hep giyinik kaldım." buyurdu.
(İmam Ahmed, Müsned hadis no: 25090; Hâkim, Müstedrek hadis no: 4347. Hadis sahihtir.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta KADIN

Mesaj gönderen Gul »

RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’de=>KADIN ile CÂMİ..

Mescid-i Nebevî… Bu Mescidde başlamıştı KADIN ile CÂMİ arasındaki ilişki. Peygamberlerini görerek örnek alabilmeyi, konuşmalarını dinleyerek dini öğrenebilmeyi, O’na sorular sorup hediyeler sunabilmeyi ve arkasında saf tutup ibâdetin lezzetine ermeyi dileyen kadınlar, Mescid-i Nebevî’nin daimî cemaati arasındaki yerlerini almışlardı..
Medine’yi şereflendiren kutlu misâfiri ziyârete gelmişlerdi. O’nun “ALLAH’ın Rasûlü” olduğuna inanmışlar, yüreklerinde yeni filizlenen bu imanın heyecanı ile bağlılık yemini etmişlerdi.:
“Yâ Resûlullah! ALLAH’a hiçbir şekilde ortak koşmayacağımıza, hırsızlık yapmayacağımıza, zinâ etmeyeceğimize, çocuklarımızı öldürmeyeceğimize, kendi uydurduğumuz bir iftira ile hiç kimseyi suçlamayacağımıza, iyiliklerde sana karşı gelmeyeceğimize dair sana söz veriyoruz.”
(Nesâî, Biat, 18.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, gruplar halinde kendisiyle tanışmaya gelen kadınların biatini gönülden kabul etmişti. Kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, hürüyle kölesiyle kendisine geleni asla geri çevirmezdi ki…
Bir peygambere iman etmek demek; aklını ve gönlünü, dününü ve bugününü, değerlerini ve kültürünü onun öğrettiği yeni dinin süzgecinden geçirmek demekti. Alışkanlıklar ıslah edilecek, zihniyetler değişecek, güzellikler sürdürülürken yanlışlardan vazgeçilecekti. Bu sonbahar Medine, Vahyin Rehberliğinde yepyeni hayatlar inşâ’ edildiğine ŞÂHİD OLacaktı. Elbette böyle bir inşâ’ya girişince, emirleri duymak, yasakları öğrenmek, kısacası “eğitimden geçmek” gerekti. İşte bu yüzden Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, ilk iş olarak şehirde bir Mescid inşâ’ edilmesini istemişti. Eğitimin, ibâdetin, siyasetin, her haliyle ve her anıyla hayatın merkezi olacak bir Mescid =>Mescid-i Nebevî…

Bu Mescidde başlamıştı kadın ile câmi arasındaki ilişki. Peygamberlerini görerek örnek alabilmeyi, konuşmalarını dinleyerek dini öğrenebilmeyi, O’na sorular sorup hediyeler sunabilmeyi ve arkasında saf tutup ibâdetin lezzetine ermeyi dileyen kadınlar, Mescid-i Nebevî’nin daimî cemaati arasındaki yerlerini almışlardı.
Son Peygamber aleyhisselâm.: “Ben ancak bir öğretmen olarak gönderildim” buyuruyordu.
(Dârimî, Mukaddime, 32.)

O’nun tebliği, cinsiyet gözetmeksizin toplumun bütün bireylerini muhatab alıyor, dolayısıyla tebliğin vazgeçilmez mekânı olan Mescid herkesi kucaklıyordu. Mescidin bir araya getiren, kaynaştıran ve barıştıran gücü sâyesinde Medine Halkı artık daha huzurluydu.

Allah Rasûlü (sav) “ALLAH’ın kadın kullarının ALLAH’ın Mescidlerine gelmelerine engel olmayın” buyurmuştu.
(Buhârî, Cuma, 13)

Doğrusu Nebevî Mesaj son derece netti: Kadın da erkek gibi ALLAH’ın kuluydu. Kul ALLAH’ın, Mescid ALLAH’ın… Aralarına girmeye kim cüret edebilirdi! Tabii ki anne-baba-çocuk aynı ezâna icâbet edecek; aynı tekbirin coşkusunu, aynı kıraatin huzurunu ve aynı nasihatin etkisini ruhunda hissedecek; ailece birliğe ve dirliğe erecekti.

Peygamberimiz’i bağrına basan ve İslam’ı dokusuna sindiren Bu Şehirde mahalleler, sokaklar, evler ve eşler muhteşem bir bütünün parçaları olarak aynı kaynaktan beslenmekteydi. Bir tarafta “kendini helâk edercesine” onlar için gayret gösteren bir Peygamber.:

فَلَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَّفْسَكَ عَلَى آثَارِهِمْ إِن لَّمْ يُؤْمِنُوا بِهَذَا الْحَدِيثِ أَسَفًا
“Fe lealleke bâhiun nefseke alâ âsârihim in lem yu'minû bi hâze’l- hadîsi esefâ (esefen).: Bu durumda eğer onlar, (Kur'ÂN-ı Kerim'deki) bu sözlere inanmazlarsa, onların arkalarından üzülerek neredeyse kendini helâk edeceksin.” (Kehf 18/6)

Diğer tarafta da.: “sanki başlarına bir kuş konmuş gibi” (İbn Hanbel, IV/278.) hürmet ve itina ile O’nu dinleyen sahâbîler… Bu “dinleme ve dönüşme” seferberliğinden hiç kimsenin mahrum edilmemesi içindir ki.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH’ın kadın kullarının ALLAH’ın Mescidlerine gelmelerine engel olmayın” buyurmuştu.
(Buhârî, Cuma, 13.)

Doğrusu Nebevî Mesaj son derece netti.:
Kadın da erkek gibi ALLAH’ın kuluydu. Kul ALLAH’ın, Mescid ALLAH’ın… Aralarına girmeye kim cüret edebilirdi! Tabii ki anne-baba-çocuk aynı ezâna icabet edecek; aynı tekbirin coşkusunu, aynı kıraatin huzurunu ve aynı nasihatin etkisini ruhunda hissedecek; ailece birliğe ve dirliğe erecekti. Oysa aradan geçen asırlar boyunca kadınları ve yanlarında getirdikleri yavrularını Mescidden uzaklaştıran zihniyet, “âilenin tek ferdine hizmet veren bir câmi” modeliyle bu bütünlük şuurunu ne çok zedeledi.

Evet, cemaatinden kadınları uzaklaştırmamış, arkasında namaz kılma şerefinden, sohbetini dinleme zevkinden onları mahrum etmemişti Peygamberimiz. Hatta iş güç sebebiyle diledikleri kadar câmide bulunamadıklarından şikâyet eden hanımlar.: “Yâ Rasûlullah! Senin sözlerinden hep erkekler faydalanıyor. Bize de özel bir gün belirlesen, o gün sana gelsek de ALLAH’ın sana öğrettiğinden bize de öğretsen” şeklinde ricâda bulununca, kararlaştırdıkları zaman ve mekânlarda onlara özel dersler vermişti.(Buhârî, İ’tisâm, 9.)

Çünkü Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, kadına emek vermenin sadece bir Müslümanı yetiştirmek değil, aynı zamanda bir nesli eğitmek anlamına geldiğini biliyordu. Annesinin kucağında câmiyle tanışan tâze bir canın, olgunluğa doğru attığı her adımda bu tanışmanın izlerini taşıyacağını farkındaydı. İşte bu yüzden,
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Uzun uzun kıldırma isteğiyle namaza başlıyorum ki o esnâda bir çocuk ağlaması işitiyorum. Annesinin onun ağlamasından dolayı sıkıntıya düşeceğini bildiğimden namazı kısa tutuyorum” buyuruyordu. ( Buhârî, Ezân, 65.)

Anne orada olmalıydı. Zihnini ve gönlünü Mescidde terbiye etmeliydi. İyiyi, doğruyu, hakikati öğrenmeli, evlâdına da öğretmeliydi. Oysa câmide verilen kıymetli vaazlardan, hutbelerden, ders halkalarından kadınları uzaklaştıran zihniyet, onları cehaletin kucağına, hurafe ve bâtıl inanışların kör kuyusuna nasıl da terk etti.

Peygamber Mescidi, Müslüman toplumun bütün kodlarını içinde barındıran bir çekirdek gibiydi. Peygamber Efendimiz orada cemaate imamlık yapar, kendisine danışmaya gelenleri dinler, davâlara dair kararlar verir, resmî heyetleri kabul eder, çocuklara isim koyup DUÂ eder, folklorik gösterileri izler, şehrin sorunları hakkında konuşmalar yapardı. Dolayısıyla O, kadınları sadece ibâdete değil, sosyal hayatın aktığı en canlı ortamda “var olmaya” dâvet ediyordu. Kimi zaman karanlıkta evden çıkmayı gerektirse de bu var oluşu engellememeleri için erkekleri uyarıyor;

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Hanımlarınız geceleyin mescide gitmek için sizden izin istediğinde onlara izin verin” buyuruyordu.(Buhârî, Ezân, 162.)

Böyle bir Nebevî İkaz hemen uygulama alanına yansıyor, Âişe radiyallahu anha’nın ifâdesiyle.: “İnanan kadınlar örtülerine bürünerek Rasûlullah ile beraber sabah namazına katılıyor, namazı edâ ettikten sonra da evlerine dönüyorlardı da henüz ortalık alaca karanlık olduğundan dolayı kimse onları tanıyamıyordu.” (Buhârî, Mevâkît, 27.)

Hanım Sahâbîler vakit namazlarının yanı sıra Müslümanların haftalık buluşması anlamına gelen Cuma Namazlarında da cemaatin arasındaydılar. Ramazan ve Kurban Bayramlarının sabahında DUÂlarla arınan, affa nâil olan saflar… Peygamber Efendimiz bu nâdide zamanlarda da kadınların cemaatle birlikte saf tutmasını ısrarla istiyor, bütün kadınların Bayram Sabahı Namazgâha gelmesini emrediyordu.

Hanım Sahâbîler Vakit Namazlarının yanı sıra Müslümanların haftalık buluşması anlamına gelen cuma namazlarında da cemaatin arasındaydılar. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem’in Cuma Hutbelerini öyle düzenli takib edenler vardı ki, mesela;
Ümmü Hişâm bnt. Hârise.: “Ben Kâf Sûresini Rasûlullah’ın Dili’nden dinleyerek öğrendim. Bu Sûreyi her cuma hutbe irad ederken minberde okurdu.” Diyordu.. (Müslim, Cuma, 52.)

Ve İlâhî Rahmetin yılda iki defâ bir başka güzellikte tecellî ettiği Bayram Namazları… Ramazan ve Kurban Bayramlarının sabahında DUÂlarla arınan, affa nâil olan saflar… Peygamber Efendimiz bu nâdide zamanlarda da kadınların cemaatle birlikte saf tutmasını ısrarla istiyor, genciyle yaşlısıyla, bekârıyla hatta hayzlı/adetli olduğu için namaz kılamayacak durumda olanıyla bütün kadınların Bayram Sabahı Namazgâha gelmesini emrediyordu. Âdetliler namaz kılanların biraz gerisinde duracak ama onlarla birlikte tekbir getirecek, DUÂlara ortak olacak, bereketten nâsibini alacaktı..(Müslim, Salâtü’l-îdeyn, 11)

Üzerine alacak bir örtüsü olmadığı için namaza katılamayacağını ifâde eden bir hanıma, arkadaşından ödünç şal alarak gelmesini söyleyen Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.. (Buhârî, Salât, 2.)
Kadınıyla erkeğiyle içinde yaşadığı toplumun “insanına” değer verdiğini daha nasıl anlatabilirdi?
İnsan olmakla, yeryüzünün şerefli halifesi kılınmakla bizzâtihi değerli olan bir kadının ALLAH’ın Mescidlerinde kıbleye dönüp alnını secdeye koymaktan, huşû’ ve tefekkürle hutbeyi dinleyip irfanla buluşmaktan daha doğal bir hakkı olabilir mi?
“Hanımlar çocuklarınıza sahip çıkın! Mümkünse onları da alıp Mescidden çıkın!” mantığı ile hareket eden kalabalıkların, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in sünnetine uygun davrandığı söylenebilir mi?.

Rahatsızlığa sebebiyet vermemeleri için erkekleri namazın bitişinde bir süre oturtup Mescidden önce hanımların çıkmasını sağlayan bir Peygamber aleyhisselâm’ın nezâketi neden bu kadar uzağımızda kaldı? Ve rahatsızlığa sebebiyet vermemeleri için kadınlara güzel kokular sürmeden câmiye gelmelerini tembihleyen bir Peygamber aleyhisselâm’ın ferâseti niçin bu kadar çabuk unutuldu?

Zaman aktı. Algılar değişti. Olumsuz yargılar perçinlendi. sav..’ın sünnetini tatlı bir hatıra gibi yâd eden diller, onunla çelişen yasaklar koyar oldu. Kadınlarımız ve çocuklarımız Mescidlerden soyutlandı.
Ailelerine câmi adabını ve cemaatle namazın kurallarını öğretmeyenler, “Huzuru bozuyorlar, ibâdetin tadını kaçırıyorlar!” diye yanlış davranışlarını bahane ederek onları dışarıda bırakabilir mi?
Rahatsızlığa sebebiyet vermemeleri için erkekleri namazın bitişinde bir süre oturtup Mescidden önce hanımların çıkmasını sağlayan (Buhârî, Ezân, 152.) bir Peygamber’in nezâketi neden bu kadar uzağımızda kaldı?
Ve rahatsızlığa sebebiyet vermemeleri için kadınlara güzel kokular sürmeden câmiye gelmelerini tembihleyen (Ebû Dâvûd, Salât, 52.
Bir Peygamber’in feraseti niçin bu kadar çabuk unutuldu?

Zaman aktı. Algılar değişti. Olumsuz yargılar perçinlendi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Sünnetini tatlı bir hatıra gibi yâd eden diller, onunla çelişen yasaklar koyar oldu. Kadınlarımız ve Çocuklarımız Mescidlerden soyutlandı. Âilemiz aynı kubbe altında ibâdet etme şansına kavuşabilmek için teravihi beklemekten yoruldu. Gözyaşına ve cıvıltıya hasret kalan câmilerimiz ıssızlaştı. Fitneyle başlayan uzun söylemler asırlarımıza mal oldu..

Oysa bir sonbahar Medine’de cemaate devam eden kadınlardan biri olan Âtike bnt. Zeyd, sabah ve yatsı namazlarını dahi Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in arkasında kılıyordu. Eşi Ömer radiyallahu anhu
buna razı olmadığını söylüyor. (Muvatta’, Kıble, 6.)
Âtike’nin câmiye devamına şaşıranlar.: “Ömer’in bundan hoşlanmadığını ve seni başkalarından kıskandığını bildiğin hâlde neden geliyorsun?” diye soruyordu. Bu Medineli Hanımefendinin cevabı şöyleydi: “Onu Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in ‘ALLAH’ın kadın kullarının mescide gitmelerine engel olmayın’ sözü alıkoyuyor.” (Buhârî, Cuma, 13.)

Ömer’in oğlu Abdullah radiyallahu anhuma da bir gün oğullarına Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in aynı cümlelerini aktarıyordu. Bir oğlu kalkıp.: “VALLAHi onları engelleriz!.” diye yemin ederek karşı çıkıyor, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e bu kadar yakın bir âilenin evlâdı bile, kadının fitne çıkarmak için kullanacağı kaygısını taşıyarak bu izni yok sayabiliyordu.(Müslim, Salât, 138.)
Oysa sâkin bir insan olmasına rağmen o zamana kadar duyulmamış biçimde ağır sözlerle oğlunu azarlayan babasının cevabı, sadece ona değil, bugünün Müslümanına da ders olacak nitelikteydi.: “Ben sana.: “ALLAH’ın Peygamber’i şöyle buyurdu!.” diyorum, sen hâlâ.: “Biz onlara müsaade etmeyiz!.” diyorsun!.” (Müslim, Salât, 135.)
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön