ÂYeTe'L- KÜRSÎ..
Gönderilme zamanı: 15 Tem 2015, 23:52
ÂYeTe'L- KÜRSÎ..
AKıL KÜRSîm.. ->N-AKiL ARŞ’ım..
kÂNda<->cÂNım >yaLan DÜNyâm..
GöNüL ->cÂN-da >cÂNÂN çARŞ’ım..
“BİZ BİR-İZ”de>MecNÛN<->LEYyLâm!.
ZEVK 6927
RÛH cÂNına ->TEN KÂFesi.. ->NEFSin YUVAsıdır ->SÎNe
KÛN feyeKÛN>OL-ÂN>Kur'ÂN.. İnsÂN SIRLanır ->YÂSÎNe
“ÂDEM”deki<->“ÂLEM”deki.. DEM bU DEMde ->KaLEMdeki
ALLAH’ın ARŞı ->HAKk ÂŞIK.. ->YERin-GÖĞün KÜRSÎ-si Ne?.
15.07.15 23:04
brsbrs..tktktrstkkmdkrsÎmm..
Kürsî Âyeti.. Âyetü'l- Kürsî..
Kur'ân-ı Kerimde ARŞ u KÜRSÎ:
Kürsî, Kur'ân-ı Kerimde 2 âyette geçmektedir.
Birisi İlâhî-Uhrevî Kürsî..:
اللّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
---“Allâhu lâ ilâhe illâ huve’l- hayyu’l- kayyum (kayyûmu), lâ te’huzuhu sinetun ve lâ nevm (nevmun), lehu mâ fî’s- semâvâti ve mâ fi’l- ard(ardı), menzellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih (iznihî) ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bi mâ şâe, vesia kursiyyuhu’s- semâvâti ve’l- ard (arda), ve lâ yeûduhu hıfzuhumâ ve huve’l- aliyyu’l- azîm (azîmu).: Allah ki, O'ndan başka ilâh yoktur (Sadece O vardır). Hayy'dır Kayyum'dur. O'nu ne bir uyuklama ve ne de bir uyku hali tutmaz. Göklerde ve yerde olan herşey O'nundur. Onun izni olmadan, O'nun katında kim şefaat etme yetkisine sahiptir? Onların önlerinde ve arkalarında olanları (geçmiş ve geleceklerini) bilir. Ve O'nun ilminden, O'nun dilediğinden başka bir şey ihata edemezler (kavrayamazlar). O'nun Kürsîsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Ve o ikisini muhafaza etmek (yerlerin ve göklerin dengesini korumak, gözetmek), kendisine zor gelmez ve O Alâ'dır (çok yücedir), Azîm'dir (çok büyüktür).” (Bakara 2/255)
ALLAH celle celâlihu:
El İlâhu:
El Hayy :
El Kayyûmü :
EL ALİYY:
El Azîmü :
Birisi de Dünyevî Kürsî..:
وَلَقَدْ فَتَنَّا سُلَيْمَانَ وَأَلْقَيْنَا عَلَى كُرْسِيِّهِ جَسَدًا ثُمَّ أَنَابَ
---“Ve lekad fetennâ suleymâne ve elkaynâ alâ kursiyyihî ceseden summe enâb (enâbe).: Ve andolsun ki Biz, Süleyman (aleyhi's-selâm)'ı imtihan ettik. Ve onun Kürsîsü (tahtı) üzerine cesed olarak ulaştırdık. Sonra yöneldi (ayrıldı).” (Sâd 38/34)
Kürsî: Oturulacak yüksekçe yer. Câmilerde vâizin, medreselerde müderrisin oturduğu yer. * Taht, serir. Erike. Koltuk. * Kaide. * Merkez. * Vazife. * Saltanat, kudret ve mülk. * Başkent, hükümet merkezi. * Mânevi makam. * Arş'ın altında bir semâ tabakası.
ARŞ: Bağ çardağı. * Gölgelik. * Kürsü, taht, yüce makam. En yüksek gök. Allahın kudret ve saltanatının tecelli yeri. (Arş kâinatı kaplar. Allah'ın kudreti ve ilmi de herşeyi kaplar.) * Fevkiyyet, ulviyyet. * Arş-ı Alâ, Arş-ı Rahman, Arş-ı İlâhi, Arş-ı Yezdan, Felek-i Eflâk, Felek-i Atlâs, Felek-i Azâm gibi isimlerle Cenâb-ı Hakkın izzet ve saltanatından kinaye olarak söylenir. Kürsînin üstünde bir semâ tabakası..