ZİKRuLLAH

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

ZİKRuLLAH

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ZİKRuLLAH eN BÜYÜKtür!.

HaNNÂN ALLAH
MeNNÂN ALLAH
cÂNda ->cÂNÂN
CaNNÂN ALLAH!.

ALLAH!. ALLAH!. ZİKR-i KULLuk
SuBhÂN ALLAH!. FİKR-i KULLuk
ŞE’ÂNuLLAH!. ->ŞÜKR-ü KULLuk
SAMeDuLLAH!. ->SABR-ı KULLuk!.


RABBÂNî<->RaSûLî ->KULLUK o ki;

ŞeriatMuhaMMedîyyende ->bEN NEFSini BİL!.mek
Tarikat-ı MuhaMMediyyende ->sEN PÎRini BUL!.mak
Mârifet-i MuhaMMedîyyende ->O ReSÛLünde OL!.mak
HAKikatMuhaMMedîyyende ->MuRaDULLAHı>EMRuLLAHı>SüNNetuLLAHı>BİZ Şe’ÂNuLLAHında ->YAŞA!.mak!.
MuhaMMedî Şefâat ŞeReFidir İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.


Eğ BAŞını -> kuL İhvÂNi
“ReSûLULLAH İZİ”n >İZLe!.
ALLAH BÂKi >hER Şey fÂNi
KüLLî ŞEYyi>BİZ BİR-İZ-Le!.


ZEVK 6903 Resim

Zikr-i Dâim Fikr-i Dâim Şükr-ü Dâim Sabr-ı Dâim TeSLim OL!
Zikr-i Kâim Fikr-i Kâim Şükr-ü Kâim Sabr-ı Kâim -->İmÂN Et!
Zikr-i Nâim Fikr-i Nâim Şükr-ü Nâim Sabr-ı Nâim --->Tâbi OL!
Zikr-i Hâim Fikr-i Hâim Şükr-ü Hâim Sabr-ı Hâim ---->İTâat Et!.


30.06.15 ->02:41
brsbrs..tktktrstkkmdsszısszshrlrdmsllmzz..


HaNN: Yalvarmak. * İnlemek. * Esirgemek..
HaNNÂN: Rahmetlerin en lâtif cilvesini gösteren, RahmÂN ve RahÎM OLan ve çok merhametli olan ALLAH celle celâlihu..

MeNN: Nimet vermek. İyilik etmek. * Minnet. * Rıza. * Esiri fidye almadan, ücretsiz salıvermek. Kudret helvası.
MeNNÂN: İhsÂNı SONsuz-BoL. Çok çok ihsÂN eden. En çok ni’met veren ALLAH celle celâlihu..

CeNN: (Cünün) Bir şeyi setretmek, gizlemek. Ana karnındaki cenin, gizli olmak.
CaNNÂN: BİZ BİR-İZ BahçevÂNı..



Zikr: Rububiyyet Kevniyyetine FiiLen İŞtirak..
Fikr: Rububiyyet Kevniyyetine FazLen İDrak..
Şükr: Rububiyyet Kevniyyetine Şâkiren İRade..
Sabr: Rububiyyet Kevniyyetine Samedîyyen İLM Ediş.

Dâim: Devam eden.. MuhaMmedî devâ-yı devr-i devrÂN SahibLiği..
Kâim: Ayakta duran. Mevcut. Baki. Vaktini ibâdetle geçiren. MuhaMmedî sefâ-yı seyr-i seyrÂN SahibLiği..
Nâim: Bolluk ve bahtiyarlık. Cennet'in sekiz kısmından dördüncü tabakası. MuhaMmedî ni’met-i cevL-i cevLÂN SahibLiği..
Hâim: (Hâyim) Hayrette kalan. Mütehayyir. Sersem. MuhaMmedî hayr- hayrÂN SahibLiği..



Kur'ÂN-ı KerîmimİZde;

İnsÂN>ELest!. İnsÂN>MaHşER!.
İnsÂN ->KERîm!. İnsÂN >EbtER!.
->A K Lı -> NAKLi-NE ->ER-ER-se
->“VE LE ->ZİKRULLÂHİ ->EKBER!.”

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Resim---Utlu mâ ûhıye ileyke mine’l- kitâbi ve ekımı’s- salât (salâte), inne’s- salâte tenhâ ani’l- fahşâi ve’l- munker (munkeri), VE LE ZİKRULLÂHİ EKBER (ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn (tasneûne).: Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). VE ALLAH’I ZİKRETMEK MUTLAKA EN BÜYÜKTÜR. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.” (Ankebut-45)

Kur'ÂN-ı KerîmimİZde;
ALLAHu AZÎMüşÂNı ZiKRetmekLe İLgiLi ÂyetLerimizz (54 yerde):

Bakara 2/114, 152,198,200,203,239; Âl-i İmrân 3/41,103,135,191; Nisâ 4/103,142; Mâide 5/91; A’râf 7/180,205,206; Enfâl 8/45; Ra’d 13/28; Nahl 16/43; İsrâ 17/110; Kehf 18/24,28,100,101; TâHâ 20/14,42,124,130; Enbiyâ 21/42; Hacc 22/35; Nûr 24/36,37; Ankebût 29/45; Ahzâb 33/21,35; YâSîn 36/11; Zümer 39/22,23,45; Zuhrûf 43/36; Necm 53/29; Hadîd 57/16; Mücâdele 58/19; Cuma 62/9,10; Münâfikûn 63/9; Cinn 72/17; Müzemmil 73/8; İnsân 76/25; A’lâ 87/15..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: ZİKRuLLAH

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


İnsÂN ELest! İnsÂN MAHşer!
İnsÂN YüCe!. ->İnsÂN EBter!
->AKIL >NAKLine kAVuşursa
->VE LE ZİKRULLÂHİ >EKBER!.

ZEVK 6904

ZiKiR ->HAKkı Unutmamak!. ->UNUTursan HAtırLamak!.
ZiKiR ->RABBa RüCÛ Ediş!. ZiKiR ->ALLAHa FIRLamak!.
İÇ BÜKeYy-DIŞ BÜKeYy AYyNA!.
->DÜZ AYyNA giBi ->AKILLar!.
ZiKiR ->RAHMÂNa GELmektir!. ->SIRR-ı SıfıRın SIRLamak!..
..celle celâlihu..


01.06.15 ->03:11
brsbrs..tktktrstkkmdsszısszshrlrdmsllmzz..


->VE LE ZİKRULLÂHİ >EKBER!.:

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Resim---“Utlu mâ ûhıye ileyke mine’l- kitâbi ve ekımı’s- salât (salâte), inne’s- salâte tenhâ ani’l- fahşâi ve’l- munker (munkeri), VE LE ZİKRULLÂHİ EKBER (ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn (tasneûne).: Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). VE ALLAH’I ZİKRETMEK MUTLAKA EN BÜYÜKTÜR. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.”
(Ankebut-45)

ZiKiR ->RABB’a RüCÛ’ Ediş!.
ZiKiR ->ALLAH’a FIRLamak!.
ZiKiR ->RAHMÂN’a GELmektir!.:

İRCİ’ ->MeRKeZ..: “RABB-e RucÛ”:


ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
Resim---“İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh (mardıyyeten) : dön Rabbine, sen O'ndan O senden hoşnut olarak!”

(Fecr 89/28)

MuHiT > FıRRu.. -> “Fe Firru!” ALLAH-a KAÇ-mak:

فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---“Fe FİRRû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun) : (Ey Rasûlüm, de ki: ) O halde hemen ALLAH’a kaçın, (küfrü bırakıb hemen imana gelin). Gerçekten ben, size, ALLAH tarafından (azab ile) korkutan açık bir peygamberim.”
(Zâriyât 51/50)

HaYyat >Zikir..-> “âti’r- rahmân” Rahmân’a GEL-mek:

إِن كُلُّ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ إِلَّا آتِي الرَّحْمَنِ عَبْدًا
Resim---“İn kullu men fî’s- semâvâti ve’l- ardı illâ âti’r- rahmâni abdâ (abden).: Göklerde ve yerde olan (herkesin ve her şeyin) tümü Rahman (olan Allah)a, yalnızca kul olarak gelecektir.”
(Meryem 19/93)

Kur'ÂN-ı KerîmimİZde;
ALLAHu AZÎMüşÂNı ZiKRetmekLe İLgiLi Bakara Sûresindeki ÂyetLerimizle devamla:


وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن مَّنَعَ مَسَاجِدَ اللّهِ أَن يُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ وَسَعَى فِي خَرَابِهَا أُوْلَئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَن يَدْخُلُوهَا إِلاَّ خَآئِفِينَ لهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Resim---“Ve men azlemu mimmen menea mesâcidallâhi en yuzkere fîhesmuhu ve seâ fî harâbihâ ulâike mâ kâne lehum en yedhulûhâ illâ hâifîn (hâifîne) lehum fî’d- dunyâ hızyun ve lehum fî’l- âhireti azâbun azîm (azîmun).: Ve Allah’ın mescidlerinde, O’nun adının zikredilmesini men eden (yasaklayan) ve onların (mescidlerin) harap olmasına çalışan kimseden daha zalim kim vardır? İşte onların, korkmadan oraya (mescidlere) girmesi olamaz (ancak korka korka girebilirler.) Onlar için dünyada rezillik, ahirette de “azîm azap” (en büyük azap) vardır.”
(Bakara 2/114)

فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ
Resim---“Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurun (tekfurûni).: Öyleyse (yalnızca) Beni anın-zikredin, Ben de sizi anayım-zikredeyim; ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin.”
(Bakara 2/152)

لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَن تَبْتَغُواْ فَضْلاً مِّن رَّبِّكُمْ فَإِذَا أَفَضْتُم مِّنْ عَرَفَاتٍ فَاذْكُرُواْ اللّهَ عِندَ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِ وَاذْكُرُوهُ كَمَا هَدَاكُمْ وَإِن كُنتُم مِّن قَبْلِهِ لَمِنَ الضَّآلِّينَ
Resim---“Leyse aleykum cunâhun en tebtegû fadlan min rabbikum fe izâ efadtum min arafâtin fezkurûllâhe inde’-l meş’ari’l- harâm (harâmi), vezkurûhu kemâ hedâkum, ve in kuntum min kablihî le mined dâllîn (dâllîne).: Rabbinizden fazl istemeniz size günah değildir. Artık Arafat’tan akın akın geldiğiniz zaman Meş’aril Haram’ın yanında Allah’ı zikredin. Ve sizi hidayete erdirdiği şekilde siz de O’nu zikredin. Ve siz ondan (hidayetten) önce ise, elbette dalâlette kalanlardandınız.” [/b](Bakara 2/198)

فَإِذَا قَضَيْتُم مَّنَاسِكَكُمْ فَاذْكُرُواْ اللّهَ كَذِكْرِكُمْ آبَاءكُمْ أَوْ أَشَدَّ ذِكْرًا فَمِنَ النَّاسِ مَن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا وَمَا لَهُ فِي الآخِرَةِ مِنْ خَلاَقٍ
Resim---“Fe izâ kadaytum menâsikekum fezkurûllâhe ke zikrikum âbâekum ev eşedde zikrâ (zikren), fe minen nâsi men yekûlu rabbenâ âtinâ fî’d- dunyâ ve mâ lehu fî’l- ahirati min halâk (halâkın).: Böylece (hacca ait) ibadetlerinizi (ve kuralları) tamamladığınız zaman, artık atalarınızı zikrettiğiniz gibi, hatta daha kuvvetli bir zikirle Allah’ı zikredin. Fakat insanlardan kim: “Rabbimiz bize dünyada ver.” derse, ahirette onun bir nasibi yoktur.”
(Bakara 2/200)

وَاذْكُرُواْ اللّهَ فِي أَيَّامٍ مَّعْدُودَاتٍ فَمَن تَعَجَّلَ فِي يَوْمَيْنِ فَلاَ إِثْمَ عَلَيْهِ وَمَن تَأَخَّرَ فَلا إِثْمَ عَلَيْهِ لِمَنِ اتَّقَى وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Resim---“Vezkurûllâhe fî eyyâmin ma’dûdât (ma’dûdâtin), fe men teaccele fî yevmeyni fe lâ isme aleyh (aleyhi), ve men teahhara fe lâ isme aleyhi, li menittekâ vettekûllâhe va’lemû ennekum ileyhi tuhşerûn (tuhşerûne).: Ve sayılı günlerde Allah’ı (tekbir ile) zikredin. Fakat kim, iki gün içinde (Mina’dan dönmek için) acele ederse, bundan sonra onun üzerine bir günah yoktur. Ve kim de tehir ederse (geriye kalırsa), o taktirde de onun üzerine bir günah yoktur. (Tabii bu) takva sahibi (olan) kimseler içindir. Ve, Allah’a karşı takva sahibi olun. Ve sizin, O’na (Allah’a) haşrolunacağınızı (huzurunda toplanacağınızı) bilin!”
(Bakara 2/203)

فَإنْ خِفْتُمْ فَرِجَالاً أَوْ رُكْبَانًا فَإِذَا أَمِنتُمْ فَاذْكُرُواْ اللّهَ كَمَا عَلَّمَكُم مَّا لَمْ تَكُونُواْ تَعْلَمُونَ
Resim---“Fe in hıftum fe ricâlen ev rukbânâ (rukbânen), fe izâ emintum, fezkurûllâhe kemâ allemekum mâ lem tekûnû ta’lemûn (ta’lemûne).: Fakat eğer (hayatî bir tehlikeden) korkarsanız, o zaman yaya yürürken veya binekte iken (namazınızı kılın). Nihayet emin olduğunuz zaman, (Allah’ı nasıl zikredeceğinizi) siz bilmiyorken size öğrettiği şekilde, artık Allah’ı zikredin.”
(Bakara 2/239)

Diğer Kur'ÂN-ı Kerîm Sûrelerinde;

Âl-i İmrân 3/41,103,135,191; Nisâ 4/103,142; Mâide 5/91; A’râf 7/180,205,206; Enfâl 8/45; Ra’d 13/28; Nahl 16/43; İsrâ 17/110; Kehf 18/24,28,100,101; TâHâ 20/14,42,124,130; Enbiyâ 21/42; Hacc 22/35; Nûr 24/36,37; Ankebût 29/45; Ahzâb 33/21,35; YâSîn 36/11; Zümer 39/22,23,45; Zuhrûf 43/36; Necm 53/29; Hadîd 57/16; Mücâdele 58/19; Cuma 62/9,10; Münâfikûn 63/9; Cinn 72/17; Müzemmil 73/8; İnsân 76/25; A’lâ 87/15..

Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: ZİKRuLLAH

Mesaj gönderen kulihvani »


قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّيَ آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلاَّ تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ إِلاَّ رَمْزًا وَاذْكُر رَّبَّكَ كَثِيرًا وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالإِبْكَارِ
Resim---Kâle rabbic’al lî âyeh(âyeten), kâle âyetuke ellâ tukellimen nâse selâsete eyyâmin illâ remzâ(remzan), vezkur rabbeke kesîran ve sebbih bil aşiyyi vel ibkâr(ibkâri).: (Zekeriyâ A.S): “Rabbim bana bir alâmet (işâret) kıl” dedi. (Allah): “Senin alâmetin üç gün insanlarla rumuzdan (işaretten) başka bir şekilde konuşmamandır. Ve Rabbini çok zikret ve O'nu, akşam ve sabah tesbih et.” buyurdu.”
(Âl-i İmrân 3/41)

وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ وَاذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Resim---Va’tasımû bihablillâhi cemîân ve lâ teferrakû, vezkurû ni’metallâhi aleykum iz kuntum a’dâen fe ellefe beyne kulûbikum fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ(ihvânen), ve kuntum alâ şefâ hufratin minen nâri fe enkazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn(tehtedûne).: Ve hepiniz, Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki ni’metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O’nun (Allah’ın) nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz.”
(Âl-i İmrân 3/103)

وَالَّذِينَ إِذَا فَعَلُواْ فَاحِشَةً أَوْ ظَلَمُواْ أَنْفُسَهُمْ ذَكَرُواْ اللّهَ فَاسْتَغْفَرُواْ لِذُنُوبِهِمْ وَمَن يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ اللّهُ وَلَمْ يُصِرُّواْ عَلَى مَا فَعَلُواْ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
Resim---Vellezîne izâ fealû fâhişeten ev zalemû enfusehum zekerûllâhe festagferû li zunûbihim, ve men yagfiruz zunûbe illâllâhu ve lem yusırrû alâ mâ fealû ve hum ya’lemûn (ya’lemûne).: Ve onlar (takva sahipleri), bir kötülük yaptıkları veya nefslerine zulmettikleri zaman Allah'ı zikrederler, hemen günahları için mağfiret dilerler. Ve Allah'tan başka kim günahları mağfiret eder. Ve onlar, yaptıkları şeylerde (hatalarda), bilerek ısrar etmezler.”
(Âl-i İmrân 3/135)

الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Resim---Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr(nârı).: Onlar (ulûl elbab, lüblerin, Allah'ın sır hazinelerinin sahipleri), ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken (daima) Allah'ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. Sen Subhan'sın, artık bizi ateşin azabından koru.”
(Âl-i İmrân 3/191)

فَإِذَا قَضَيْتُمُ الصَّلاَةَ فَاذْكُرُواْ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَى جُنُوبِكُمْ فَإِذَا اطْمَأْنَنتُمْ فَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ إِنَّ الصَّلاَةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ كِتَابًا مَّوْقُوتًا
Resim---Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbikum, fe izatma’nentum fe ekîmus salât(salâte), innes salâte kânet alâl mu’minîne kitâben mevkûtâ(mevkûten).: Böylece namazı bitirdiğiniz zaman, artık ayaktayken, otururken ve yan üstü iken (yatarken), (devamlı) Allah'ı zikredin! Daha sonra güvenliğe kavuştuğunuz zaman, namazı erkânıyla kılın. Muhakkak ki namaz, mü'minlerin üzerine, "vakitleri belirlenmiş bir farz" olmuştur.”
(Nisâ 4/103)

إِنَّ الْمُنَافِقِينَ يُخَادِعُونَ اللّهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْ وَإِذَا قَامُواْ إِلَى الصَّلاَةِ قَامُواْ كُسَالَى يُرَآؤُونَ النَّاسَ وَلاَ يَذْكُرُونَ اللّهَ إِلاَّ قَلِيلاً
Resim---İnnel munâfikîne yuhâdiûnallahe ve huve hâdiuhum, ve izâ kâmû ilâs salâti kâmû kusâlâ yurâunen nâse ve lâ yezkurûnallâhe illâ kalîlâ(kalîlen).: Muhakkak ki münafıklar, Allah'a hile yaparlar. Oysa O (Allah), onlara hile yapandır. Ve onlar, namaza kalktıkları zaman, üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar. Ve Allah'ı pek az zikrederler.”
(Nisâ 4/142)

إِنَّمَا يُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَن ذِكْرِ اللّهِ وَعَنِ الصَّلاَةِ فَهَلْ أَنتُم مُّنتَهُونَ
Resim---İnnemâ yurîduş şeytânu en yûkia beynekumul adâvete vel bagdâe fîl hamri vel meysiri ve yasuddekum an zikrillâhi ve anis salâti, fe hel entum muntehûn(muntehûne).: Oysa ki şeytan, şarap ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı zikretmekten ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Siz artık (bunlara) son verdiniz mi?”
(Mâide 5/91)

وَاذْكُر رَّبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعاً وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ وَلاَ تَكُن مِّنَ الْغَافِلِينَ
Resim---Vezkur rabbeke fî nefsike tedarruan ve hîfeten ve dûnel cehri minel kavli bil guduvvi vel âsâli ve lâ tekun minel gâfilîn(gâfilîne).: Ve sabah ve akşam vakitlerinde Rabbini kendi kendine, korkarak ve yalvararak, sözün sesli olmayanı ile zikret. Ve gâfillerden olma.”
(A’râf 7/205)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا لَقِيتُمْ فِئَةً فَاثْبُتُواْ وَاذْكُرُواْ اللّهَ كَثِيرًا لَّعَلَّكُمْ تُفْلَحُونَ
Resim---Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ lekîtum fieten fesbutû vezkurullâhe kesîran leallekum tuflihûn(tuflihûne).: Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklık gösterin ve Allah'ı çokca zikredin. Ki kurtuluş (felah) bulasınız.”
(Enfâl 8/45)

الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Resim---Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb(kulûbu).: Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalbler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur.”
(Ra’d 13/28)

وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ إِلاَّ رِجَالاً نُّوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُواْ أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
Resim---Ve mâ erselnâ min kablike illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).: Ve Biz, senden önce, kendilerine vahyettiğimiz ricalden (erkeklerden) başkasını (resûl olarak) göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, o taktirde zikir ehline (daimi zikir sahiplerine) sorun!”
(Nahl 16/43)

إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ وَاذْكُر رَّبَّكَ إِذَا نَسِيتَ وَقُلْ عَسَى أَن يَهْدِيَنِ رَبِّي لِأَقْرَبَ مِنْ هَذَا رَشَدًا
Resim---İllâ en yeşâallâhu vezkur rabbeke izâ nesîte ve kul asâ en yehdiyeni rabbî li akrabe min hâzâ raşedâ(raşeden).: Ancak: "Allah dilerse" (inşallah yapacağım de). Unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki: "Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip iletir."
(Kehf 18/24)

وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُم بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ وَلَا تَعْدُ عَيْنَاكَ عَنْهُمْ تُرِيدُ زِينَةَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَلَا تُطِعْ مَنْ أَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَن ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ وَكَانَ أَمْرُهُ فُرُطًا
Resim---Vasbır nefseke meallezîne yed'ûne rabbehum bil gadâti vel aşiyyi yurîdûne vechehu ve lâ ta'du aynâke anhum, turîdu zînetel hayâtid dunyâ ve lâ tutı' men agfelnâ kalbehu an zikrinâ vettebea hevâhu ve kâne emruhu furutâ(furutan).: Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına (hevasına)' uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme.”
(Kehf 18/28)

الَّذِينَ كَانَتْ أَعْيُنُهُمْ فِي غِطَاء عَن ذِكْرِي وَكَانُوا لَا يَسْتَطِيعُونَ سَمْعًا
Resim---Ellezîne kânet a’yunuhum fî gıtâin an zikrî ve kânû lâ yestetîûne sem’â(sem’an).: Ki onlar, Beni zikretme (konusun)da gözleri bir perde içindeydi. (Kur'an'ı) dinlemeye katlanamazlardı.”
(Kehf 18/101)

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Resim---İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımis salâte li zikrî.: Muhakkak ki Ben, Ben Allah’ım. Benden başka İlâh yoktur. Öyleyse Bana kul ol ve Beni zikretmek için namazı ikame et!”
(TâHâ 20/14)

اذْهَبْ أَنتَ وَأَخُوكَ بِآيَاتِي وَلَا تَنِيَا فِي ذِكْرِي
Resim---İzheb ente ve ehûke bi âyâtî ve lâ teniyâ fî zikrî.: Sen ve kardeşin, âyetlerimle (mucizelerimle) gidin ve Benim zikrimi (Beni zikretmeyi) ihmal etmeyin (daimî zikirde olun).”
(TâHâ 20/42)

وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى
Resim---Ve men a’rada an zikrî fe inne lehu maîşeten danken ve nahşuruhu yevmel kıyâmeti a’mâ.: Ve kim Benim zikrimden yüz çevirirse, o taktirde mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim (hayat) vardır. Ve kıyâmet günü onu, kör olarak haşredeceğiz.”
(TâHâ 20/124)

فَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ غُرُوبِهَا وَمِنْ آنَاء اللَّيْلِ فَسَبِّحْ وَأَطْرَافَ النَّهَارِ لَعَلَّكَ تَرْضَى
Resim---“Fasbir alâ mâ yekûlûne ve sebbih bi hamdi rabbike kable tulûı’ş- şemsi ve kable gurûbihâ, ve min ânâil leyli fe sebbih ve etrâfen nehâri lealleke terdâ.: O halde söylenen şeylere sabret! Ve Rabbini, güneşin tulûundan (doğuşundan) önce, güneşin gurubundan (batışından) önce ve gecenin bir kısmında hamd ile tesbih et. Ve gündüz boyunca da tesbih et. Umulur ki böylece rızaya ulaşırsın.”
(TâHâ 20/130)

قُلْ مَن يَكْلَؤُكُم بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ مِنَ الرَّحْمَنِ بَلْ هُمْ عَن ذِكْرِ رَبِّهِم مُّعْرِضُونَ
Resim---Kul men yekleukum bil leyli ven nehâri miner rahmân(rahmâni), bel hum an zikri rabbihim mu’ridûn(mu’ridûne).: De ki: "Gece ve gündüz sizi Rahman (olan Allah)tan kim koruyabilir?" Hayır, onlar Rablerini zikirden yüz çevirenlerdir.”
(Enbiyâ 21/42)

الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرِينَ عَلَى مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Resim---Ellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum vas sâbirîne alâ mâ esâbehum vel mukîmis salâti ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).: Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir.”
(Hacc 22/35)
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön