ALLAHu zü’l- CeLÂL KİMLeri SEVmez!.

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

ALLAHu zü’l- CeLÂL KİMLeri SEVmez!.

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ALLAHu zü’l- CeLÂL KİMLeri SEVmez!.

Kur'ân-ı Kerimde..


1- ALLAH celle celâluhu Kâfirleri SEVmez:

قُلْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ فإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْكَافِرِينَ
Resim---Kul etîûllâhe ve’r- resûl(resûle), fe in tevellev fe innallâhe lâ yuhibbu’l- kâfirîn: De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.
(Âl-i İmrân 3/32)

2- ALLAH celle celâluhu ZâLimleri SEVmez:

وَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الظَّالِمِينَ
Resim---Ve emmellezîne âmenû ve amilû’s- sâlihâti fe yuveffîhim ucûrehum vallâhu lâ yuhibbu’z- zâlimîn: "İman edip salih amellerde bulunanların ecirleri eksiksiz ödenecektir. Allah, zalim olanları sevmez.
" (Âl-i İmrân 3/57)

إِن يَمْسَسْكُمْ قَرْحٌ فَقَدْ مَسَّ الْقَوْمَ قَرْحٌ مِّثْلُهُ وَتِلْكَ الأيَّامُ نُدَاوِلُهَا بَيْنَ النَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللّهُ الَّذِينَ آمَنُواْ وَيَتَّخِذَ مِنكُمْ شُهَدَاء وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الظَّالِمِينَ
Resim---İn yemseskum karhun fe kad messe’l- kavme karhun misluh(misluhu), ve tilke’l- eyyâmu nudâviluhâ beynen nâs(nâsi), ve li ya’lemallâhullezîne âmenû ve yettehize minkum şuhedâe vallâhu lâ yuhibbu’z- zâlimîn: Eğer bir yara aldıysanız, o kavme de benzeri bir yara değmiştir. İşte o günleri biz onları insanlar arasında devrettirip dururuz. Bu, Allah'ın iman edenleri belirtip ayırması ve sizden şahidler (veya şehidler) edinmesi içindir. Allah, zulmedenleri sevmez;
(Âl-i İmrân 3/140)

وَجَزَاء سَيِّئَةٍ سَيِّئَةٌ مِّثْلُهَا فَمَنْ عَفَا وَأَصْلَحَ فَأَجْرُهُ عَلَى اللَّهِ إِنَّهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِمِينَ
Resim---Ve cezâu seyyietin, seyyietun misluhâ, fe men afâ ve asleha fe ecruhu alâllâh (alâllâhi), innehu lâ yuhıbbu’z- zâlimîn: Kötülüğün karşılığı, onun misli (benzeri) olan kötülüktür. Ama kim affeder ve ıslah ederse (dirliği kurup sağlarsa) artık onun ecri Allah'a aittir. Gerçekten O, zalimleri sevmez.
(Şûrâ 42/40)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:” ALLAH celle celâluhu:
يَا عِبَادِي إنِّي حَرَّمْتُ الظُّلْمَ عَلى نَفْسِي، وَجَعلْتُهُ بَيْنَكُمْ مُحَرَّماً، فََ تَظَالَمُوا.

"Ey kullarım! Ben nefsime zulmü haram ettim, onu sizin aranızda da haram kıldım. Öyleyse birbirinize zulmetmeyin! buyurdu.buyurdu.

(Ebû Zer radiyallahu anhu’dan; Müslim, Birr 55, (2577); Tirmizî, Kıyamet 49, (2497)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
أتَّقُوا الظُّلْمَ، فإنَّ الظُّلْمَ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ،

Zulümden sakınınız Çünkü zulüm, kıyamet gününde karanlıklardır! buyurdu.

(Müslim, Birr, 56 III, 1996)

3- ALLAH celle celâluhu Hâinleri SEVmez:

وَإِمَّا تَخَافَنَّ مِن قَوْمٍ خِيَانَةً فَانبِذْ إِلَيْهِمْ عَلَى سَوَاء إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الخَائِنِينَ
Resim---Ve immâ tehâfenne min kavmin hiyâneten fenbiz ileyhim alâ sevâin, innallâhe lâ yuhıbbu’l- hâinîn: Eğer bir kavmin ihanet edeceğinden kesin olarak korkarsan, sen de açık ve adil bir tutumla (onlarla olan anlaşma metnini ve diplomatik ilişkiyi) at. Gerçekten Allah, ihanet edenleri sevmez.
(Enfâl 8/58)

إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ
Resim---İnnallâhe yudâfiu anillezîne âmenû, innallâhe lâ yuhıbbu kulle havvânin kefûr: Şüphesiz Allah, (müşriklerin saldırı ve sinsi tuzaklarını) iman edenlerden uzaklaştırmaktadır. Gerçekten Allah, hain ve nankör olan kimseyi sevmez.
(Hac 22/38)


Havvânin kefûrin: hâin olanlar kâfirler.
Hıyânet: Hakkını eksik vermek, sözünde durmamak, emâneti yerine getirmemek.. (İbn Manzur, XIII, 144)
Hâin: Allah’a ve insanlara verdiği sözünde durmayan, yaptığı sözleşmelere uymayan, maddî ve ma’nevî emânetlere riâyet etmeyen ve kendisine tevdi edilen görevleri ifa etmeyen kimseye denir.


وَلاَ تُجَادِلْ عَنِ الَّذِينَ يَخْتَانُونَ أَنفُسَهُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ خَوَّانًا أَثِيمًا
Resim---Ve lâ tucâdil anillezîne yahtânûne enfusehum innallâhe lâ yuhıbbu men kâne havvânen esîmâ: Kendi nefislerine ihanet edenlerden yana mücadeleye girişme. Hiç şüphesiz Allah, ihanette ilerlemiş günahkarı sevmez.
(Nisâ 4/107)


Havvânen esîmen: ihanette israr eden günahkâr.

ذَلِكَ لِيَعْلَمَ أَنِّي لَمْ أَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَأَنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي كَيْدَ الْخَائِنِينَ
Resim---Zâlike li ya’leme ennî lem ehunhu bil gaybi ve ennallâhe lâ yehdî keyde’l- hâinîn: (Yusuf aracıya şunu söyledi:) "Bu, (itiraf, Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah'ın ihanet edenlerin hileli düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi."
(Yûsuf 12/52)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: ALLAHu zü’l- CeLÂL KİMLeri SEVmez!.

Mesaj gönderen kulihvani »

4- ALLAH celle celâluhu Haddi Aşanları-Mu’tedleri SEVmez:

وَقَاتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَكُمْ وَلاَ تَعْتَدُواْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبِّ الْمُعْتَدِينَ
Resim---Ve kâtilû fî sebîlillâhillezîne yukâtilûnekum ve lâ ta’tedû innallâhe lâ yuhıbbu’l- mu’tedîn: Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez.” (Bakara 2/190)


el mu'tedîne: aşırı gidenler, haddi aşanlar.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُحَرِّمُواْ طَيِّبَاتِ مَا أَحَلَّ اللّهُ لَكُمْ وَلاَ تَعْتَدُواْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tuharrimû tayyibâti mâ ehallallâhu lekum ve lâ ta’tedû innallâhe lâ yuhibbu’l- mu’tedîn: Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez.” (Mâide 5/87)

ادْعُواْ رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ
Resim---Ud'û rabbekum tedarruan ve hufyeh(hufyeten), innehu lâ yuhıbbu’l- mu'tedîn: Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin. Şüphesiz O, haddi aşanları sevmez.(A'râf 7/55)


Mu’tedî: İlâhî sınırlara, Allah’ın ve insanların hakları na tecavüz eden, haksızlık yapan, yasak ve günah söz ve fiilleri işleyen, zâlim ve fâcir (hak yoldan çıkmış) insanlara denir.
(Cevherî, VI, 2419; İbn Manzur, XV, 32-34, Taberî, V, 7/122)


5- ALLAH celle celâluhu Müsrifleri SEVmez:

وَهُوَ الَّذِي أَنشَأَ جَنَّاتٍ مَّعْرُوشَاتٍ وَغَيْرَ مَعْرُوشَاتٍ وَالنَّخْلَ وَالزَّرْعَ مُخْتَلِفًا أُكُلُهُ وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُتَشَابِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ كُلُواْ مِن ثَمَرِهِ إِذَا أَثْمَرَ وَآتُواْ حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِهِ وَلاَ تُسْرِفُواْ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ
Resim---Ve huvellezî enşee cennâtin ma’rûşâtin ve gayra ma’rûşâtin ve’n- nahle ve’z- zer’a muhtelifen ukuluhu ve’z- zeytûne ve’r- rummâne muteşâbihen ve gayra muteşâbih (muteşâbihin), kulû min semerihî izâ esmere ve âtû hakkahu yevme hasâdihî ve lâ tusrifû, innehu lâ yuhibbu’l- musrifîn: Asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları ve tadları farklı ekinleri, zeytinleri ve narları -birbirine benzer ve benzeşmez- yaratan O'dur. Ürün verdiğinde ürününden yiyin ve hasad günü hakkını verin; israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” (En'âm 6/141)

يَا بَنِي آدَمَ خُذُواْ زِينَتَكُمْ عِندَ كُلِّ مَسْجِدٍ وكُلُواْ وَاشْرَبُواْ وَلاَ تُسْرِفُواْ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ
Resim---Yâ benî âdeme huzû zînetekum inde kulli mescidin ve kulû veşrebû ve lâ tusrifû, innehu lâ yuhıbbu’l- musrifîn: Ey Âdemoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi takının. Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” (A'râf 7/31)


Müsrif: haddi aşan, hatalı davranan, aşırı giden,sözünü, gücünü, zamanını, malını ve mülkünü boş yere ve haram yerlere harcayan, yerli yerinde kullanmayan, saçıp savuran, ölçülü hareket etmeyen kimseye denir Şirk,küfür, zina ve insan öldürme gibi bütün günah fiiller israftır.
(İbn Manzur, IX, 147-150)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: ALLAHu zü’l- CeLÂL KİMLeri SEVmez!.

Mesaj gönderen kulihvani »

6- ALLAH celle celâluhu Müstekbirleri SEVmez:

لاَ جَرَمَ أَنَّ اللّهَ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْتَكْبِرِينَ
Resim---''Lâ cereme ennallâhe ya’lemu mâ yusirrûne ve mâ yu’linûn (yu’linûne), innehu lâ yuhıbbu’l- mustekbirîn: Şüphesiz Allah, onların saklı tuttuklarını ve açığa vurduklarını bilir; gerçekten O, müstekbirleri sevmez.” (Nahl 16/23)

fehurin büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez:

لِكَيْلَا تَأْسَوْا عَلَى مَا فَاتَكُمْ وَلَا تَفْرَحُوا بِمَا آتَاكُمْ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
Resim---Li keylâ te’sev alâ mâ fâtekum ve lâ tefrehû bi mâ âtâkum, vallâhu lâ yuhıbbu kulle muhtâlin fehûr: Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah'ın) verdikleri dolayısıyla sevinip şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.” (Hadid 57/23)


Muhtâlin: kendini beğenen, böbürlenen,.
Fahûrin: kendini çok metheden, çok övünen.
Müstekbir: (Kibir. den) Kibirlenen, kendini büyük gören, büyüklenen. Kibir sahibi, büyüklenen, kendisini ulu gösteren gören kimseye denir.


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

لاَيَدْخُلُ الجَْنَّةَ مَنْ كَانَ فِى قَلْبِهِ مِثْقَالُ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ مِنْ كِبْرٍ
Kalbinde zerre kadar kibir olan insan (cezâsını çekmeden) cennete giremez” buyurmuş.
(Ebu Dâvud, Libas, 29, IV, 351-352)

Ve,
اَلْكِبْرُ بَطْرُ الْحَقِّ وَغَمْطُ النّاسِ
Kibri, hakkı kabul etmemek ve insanları hakir görmek“ şeklinde târif etmiştir.
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 15/24)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: ALLAHu zü’l- CeLÂL KİMLeri SEVmez!.

Mesaj gönderen kulihvani »


7- ALLAH celle celâluhu Kendini Beğenen ve Övünen Kimseleri SEVmez:

وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالجَنبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالاً فَخُورًا
Resim---Va’budûllâhe ve lâ tuşrikû bihî şeyen ve bil vâlideyni ihsânen ve bizi’l- kurbâ ve’l- yetâmâ ve’l- mesâkîni ve’l- câri zi’l- kurbâ ve’l- câri’l- cunubi ve’s- sâhıbi bi’l- cenbi vebni’s- sebîli, ve mâ meleket eymânukum. İnnallâhe lâ yuhıbbu men kâne muhtâlen fehûrâ: Allah'a ibadet edin ve O'na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.” (Nisâ 4/36)

muhtalin fehur: böbürlenen, kibirli, övünen (kendinle iftihar eden)

وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْأَرْضِ مَرَحًا إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
Resim---Ve lâ tusa’ir haddeke li’n- nâsi ve lâ temşi fî’l- ardı merahâ (merahan) innellâhe lâ yuhıbbu kulle muhtâlin fehûr: "İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Lokmân 31/18)

لِكَيْلَا تَأْسَوْا عَلَى مَا فَاتَكُمْ وَلَا تَفْرَحُوا بِمَا آتَاكُمْ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
Resim---Li keylâ te’sev alâ mâ fâtekum ve lâ tefrehû bi mâ âtâkum, vallâhu lâ yuhıbbu kulle muhtâlin fehûr: Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah'ın) verdikleri dolayısıyla sevinip şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.(Hadîd 57/23)

Muhtâl: Mütekebbir. Kibirli.
Fahûr: Çok övünen, çok iftihar eden. Mütekebbir. Tekebbür ve taazzum edici.


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
يَدْخُلُ النّارَ أحَدٌ في قَلْبِهِ مِثْقَالُ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ مِنْ إيمَانٍ، وََ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ أحَدٌ في قَلْبِهِ مِثْقَالُ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ مِنْ كِبْرٍ
"Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan bir kimse cehenneme girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse de cennete girmez."

(Müslim, İman 147; Ebu Davud, Edeb 29, (4091); Tirmizî, Birr 61, (1999)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: ALLAHu zü’l- CeLÂL KİMLeri SEVmez!.

Mesaj gönderen kulihvani »

8- ALLAH celle celâluhu Şımaranları SEVmez:

إِنَّ قَارُونَ كَانَ مِن قَوْمِ مُوسَى فَبَغَى عَلَيْهِمْ وَآتَيْنَاهُ مِنَ الْكُنُوزِ مَا إِنَّ مَفَاتِحَهُ لَتَنُوءُ بِالْعُصْبَةِ أُولِي الْقُوَّةِ إِذْ قَالَ لَهُ قَوْمُهُ لَا تَفْرَحْ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْفَرِحِينَ
Resim ---İnne kârûne kâne min kavmi mûsâ, fe begâ aleyhim, ve âteynâhu minel kunûzi mâ inne mefâtihahu le tenûu bi’l- usbeti uli’l- kuvveh (kuvveti), iz kâle lehu kavmuhu lâ tefrah innallâhe lâ yuhıbbu’l- ferihîn: Gerçek şu ki, Karun, Musa'nın kavmindendi, ancak onlara karşı azgınlaştı. Biz, ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları, birlikte (taşımaya) davranan güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Hani kavmi ona demişti ki: "Şımararak sevinme, çünkü Allah, şımararak sevince kapılanları sevmez." (Kasas 28/ 76)


Ferih: ni’mete nankörlük ederek azan, şükretmeyen, serveti ile böbürlenen, kibir, gurur, sevinme ve övünmede sınırı aşan kimse.
“Ferih”, “batar”, “eşir” ve “merah” kelimeleri eş anlamdadır.
(İbn Manzur, II, 541)161 162)


9- ALLAH celle celâluhu Fesad ve Müfsidleri SEVmez:

وَقَالَتِ الْيَهُودُ يَدُ اللّهِ مَغْلُولَةٌ غُلَّتْ أَيْدِيهِمْ وَلُعِنُواْ بِمَا قَالُواْ بَلْ يَدَاهُ مَبْسُوطَتَانِ يُنفِقُ كَيْفَ يَشَاء وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِّنْهُم مَّا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا وَأَلْقَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ كُلَّمَا أَوْقَدُواْ نَارًا لِّلْحَرْبِ أَطْفَأَهَا اللّهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الأَرْضِ فَسَادًا وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُفْسِدِينَ
Resim ---Ve kâleti’l- yehûdu yedullâhi maglûleh (maglûletun) gullet eydîhim ve luınû bimâ kâlû bel yedâhu mebsûtatâni yunfıku keyfe yeşâû ve le yezîdenne kesîran minhum mâ unzile ileyke min rabbike tugyanen ve kufrâ (kufren) ve elkaynâ beynehumu’l- adâvete vel bagdâe ilâ yevmi’l- kıyâmeh(kıyâmeti) kullemâ evkadû nâran li’l- harbi etfeehâllâhu ve yes’avne fî’l- ardı fesâda (fesâden) vallâhu lâ yuhıbbu’l- mufsidîn: Yahudiler: "Allah'ın eli sıkıdır" dediler. Onların elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır; O'nun iki eli açıktır, nasıl dilerse infak eder. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun taşkınlıklarını ve inkârlarını arttıracaktır. Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez.(Mâide 5/64)

وَابْتَغِ فِيمَا آتَاكَ اللَّهُ الدَّارَ الْآخِرَةَ وَلَا تَنسَ نَصِيبَكَ مِنَ الدُّنْيَا وَأَحْسِن كَمَا أَحْسَنَ اللَّهُ إِلَيْكَ وَلَا تَبْغِ الْفَسَادَ فِي الْأَرْضِ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِدِينَ
Resim ---Vebtegı fîmâ âtâkellâhud dâre’l- âhırete ve lâ tense nasîbekemine’d- dunyâ ve ahsin kemâ ahsenallâhu ileyke ve lâ tebgı’l- fesâde fî’l- ard(ardı), innallâhe lâ yuhıbbu’l- mufsidîn: "Allah'ın sana verdiğiyle ahiret yurdunu ara, dünyadan da kendi payını (nasibini) unutma. Allah'ın sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk arama. Çünkü Allah, bozgunculuk yapanları sevmez." (Kasas 28/ 77)

وَإِذَا تَوَلَّى سَعَى فِي الأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيِهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الفَسَادَ
Resim ---Ve izâ tevellâ seâ fî’l- ardı li yufside fîhâ ve yuhlike’l- harse ven nesl (nesle), vallâhu lâ yuhıbbu’l- fesâd: O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez.(Bakara 2/205)


Fesad: Sulh ve salahın zıddı olan, bir şeyin az veya çok ölçülü olmaktan (i’tidal) ve doğruluktan (istikamet) çıkmasına denir. fesad, bozgunculuk.
(Rağıb, S. 381)


وَاذْكُرُواْ إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاء مِن بَعْدِ عَادٍ وَبَوَّأَكُمْ فِي الأَرْضِ تَتَّخِذُونَ مِن سُهُولِهَا قُصُورًا وَتَنْحِتُونَ الْجِبَالَ بُيُوتًا فَاذْكُرُواْ آلاء اللّهِ وَلاَ تَعْثَوْا فِي الأَرْضِ مُفْسِدِينَ
Resim ---Vezkurû iz cealekum hulefâe min ba'di âdin ve bevveekum fî’l- ardı tettehızûne min suhûlihâ kusûren ve tenhitûne’l- cibâle buyûten fezkurû âlâallâhi ve lâ ta'sev fî’l- ardı mufsidîn: "(Allah'ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz. Şu halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın." (A'râf 7/74)

وَإِلَى مَدْيَنَ أَخَاهُمْ شُعَيْبًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ قَدْ جَاءتْكُم بَيِّنَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ فَأَوْفُواْ الْكَيْلَ وَالْمِيزَانَ وَلاَ تَبْخَسُواْ النَّاسَ أَشْيَاءهُمْ وَلاَ تُفْسِدُواْ فِي الأَرْضِ بَعْدَ إِصْلاَحِهَا ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
Resim ---Ve ilâ medyene ehâhum şuaybâ kâle yâ kavmi’budûllâhe mâ lekum min ilâhin gayruhu kad câetkum beyyinetun min rabbikum fe evfû’l- keyle ve’l- mîzâne ve lâ tebhasûn nâse eşyâehum ve lâ tufsidû fî’l- ardı ba’de ıslahıhâ zâlikum hayrun lekum in kuntum mu’minîn: Medyen (toplumuna da) kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik. Şuayb onlara:) Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir. Ölçüyü ve tartıyı tam tutun, insanların (hakları olan mallarını) eşyasını değerinden düşürüp eksiltmeyin ve düzene (ıslaha) konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın. Bu sizin için daha hayırlıdır, eğer inanıyorsanız." (A'râf 7/85)

وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ أَشْيَاءهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ
Resim ---Ve lâ tebhasun nâse eşyâehum ve lâ ta’sev fî’l- ardı mufsidîn: "İnsanların eşyasını değerden düşürüp eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın." (Şuarâ 26/183)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: ALLAHu zü’l- CeLÂL KİMLeri SEVmez!.

Mesaj gönderen kulihvani »

10- ALLAH celle celâluhu Esîm/Çok Günah İşleyenleri SEVmez:

إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ
Resim---İnnallâhe yudâfiu anillezîne âmenû, innallâhe lâ yuhıbbu kulle havvânin kefûr: Şüphesiz Allah, (müşriklerin saldırı ve sinsi tuzaklarını) iman edenlerden uzaklaştırmaktadır. Gerçekten Allah, hain ve nankör olan kimseyi sevmez.” (Hac 22/38)


Havvânin kefûrin: hain olanlar kâfirler.

يَمْحَقُ اللّهُ الْرِّبَا وَيُرْبِي الصَّدَقَاتِ وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ أَثِيمٍ
Resim---Yemhakullâhur ribâ ve yurbî’s- sadakât (sadakâti), vallâhu lâ yuhıbbu kulle keffârin esîm: Allah, faizi yok eder de, sadakaları arttırır. Allah, günahkar kâfirlerin hiç birini sevmez.” (Bakara 2/276)


kulle keffârin esîmin: günahkâr kâfirlerin hepsini (hiçbirini)..
İsm: Günah, suç, cürüm. insanı sevab ve hayırlı şeylerden alıkoyan fiiller.


Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: (günah-ism işlendiği zaman) göğsüne darlık veren ve insanların öğrenmesini istemediğin şeydir” buyurmuştur.
(Müslim, Birr, 14-15, III, 1979; Ahmed, IV, 182, Tirmizî, Zühd, 52, IV, 597)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: ALLAHu zü’l- CeLÂL KİMLeri SEVmez!.

Mesaj gönderen kulihvani »


11- ALLAH celle celâluhu Kötü Sözlerin Açıkça Söylenmesini SEVmez:


لاَّ يُحِبُّ اللّهُ الْجَهْرَ بِالسُّوَءِ مِنَ الْقَوْلِ إِلاَّ مَن ظُلِمَ وَكَانَ اللّهُ سَمِيعًا عَلِيمًا
Resim---Lâ yuhibbullâhu’l- cehra bi’s- sûi mine’l- kavli illâ men zulim (zulime). Ve kanallâhu semîan alîmâ: Allah, zulme uğrayanlar dışında, kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. Allah işitendir, bilendir.” (Nisâ 4/148)


el cehra bi es sûi: açıkça, açık olarak kötüyü, fenayı..
kötü söz: şirk, küfür, yalan, gıybet, hakaret, edeb ve ahlâk dışı, Allah ve Peygamberin razı olmadığı sözlerdir.

12- ALLAH celle celâluhu Nankörleri SEVmez:

إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ
Resim---İnnallâhe yudâfiu anillezîne âmenû, innallâhe lâ yuhıbbu kulle havvânin kefûr: Şüphesiz Allah, (müşriklerin saldırı ve sinsi tuzaklarını) iman edenlerden uzaklaştırmaktadır. Gerçekten Allah, hain ve nankör olan kimseyi sevmez.” (Hac 22/38)


Havvânin kefûrin: hain olanlar kâfirler.


13- Allah fuhşu (her türlü çirkin söz, fiil ve davranışları ve fuhuş sahiblerini) Sevmez.:

إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ وَإِيتَاء ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Resim---İnnallâhe ye’muru bi’l- adli ve’l- ihsâni ve îtâi zî’l- kurbâ ve yenhâ ani’l- fahşâi ve’l- munkeri ve’l- bagy (bagyi), yeizukum leallekum tezekkerûn: Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.” (Nahl 16/90)


an el fahşâi: fuhuş (yalan, iftira, zina)dan, kötülüklerden.
ve el munkeri: ve fenalık, kötülük, çirkin şeyler, Allah'ın yasakladığı şeyler.
ve el bagyi: ve zulüm, azgınlık, taşkınlık, hakka tecavüz.


إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَن تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
Resim---İnnellezîne yuhıbbûne en teşîa’l- fâhışetu fîllezîne âmenû lehum azâbun elîmun fî’d- dunyâ ve’l- âhırah (âhırati), vallâhu ya’lemu ve entum lâ ta’lemûn: Çirkin utanmazlıkların (fuhşun) iman edenler içinde yaygınlaşmasından hoşlananlara, dünyada ve ahirette acıklı bir azab vardır. Allah bilir, siz ise bilmiyorsunuz.” (Nûr 24/19)


el fâhışetu: fuhşiyat, kötülükler, fâhişelik.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: ALLAHu zü’l- CeLÂL KİMLeri SEVmez!.

Mesaj gönderen kulihvani »

Bağırıp çağırma da Kur’an’da yasaklanmıştır:

وَاقْصِدْ فِي مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِن صَوْتِكَ إِنَّ أَنكَرَ الْأَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَمِيرِ
Resim---''Vaksid fî meşyike vagdud min savtik(savtike), inne enkerel asvâti le savtul hamîr(hamîri).: "Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir." (Lokmân 31/19)
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön