BİG BANG.. ve KUN feyeKUN..

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12860
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

BİG BANG.. ve KUN feyeKUN..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

BİG BANG.. ve KÛN feyeKÛN..

=>FELSEFe =>AKLı KANDIRır
TASAVvuF>HAKk’a İNANDIRır
RASÛLuLLAH =>KELÂMuLLAH
=>PERDELeri>AŞKLa YANDIRır!.


ZEVK 9088

TASAVvuFsuz>TEKNİk KÖRdür =>NAKİLsiz=>AKILLar SAGIR
MUHİt - MERKEzsiz MENZİLLer =>MESNEDsiz GÖKLerde AGIR
MATARYALİSt AKLın RABBIsı
>“ATOM”da KAPANır KAPIsı
KÛN feyeKÛN!. YUSEBBiHuu!. =>ŞE’ÂNuLLAH SIRRI’na ÇAGIR!.


25.11.18 21:59.
brsbrsm..tktktrstkkmdhayrÂNn..


Resim

KUL’un ESFELİNe SAVURdu
“İMTİHÂN SIRAT”ın KURdu
Bu ÂLEM=>ŞEHÂDEt YURdu
TERCİH=>TEVHİD’in KİLİDi
KUL İHVÂNim KIYAM DURdu!.


BİG-BANG?!. KÛN feyeKÛN!.
BİG CRUNCH?!. KIYAMET!. NEDİR?.


Resim

Resim I-) MATARYALİSt TEKNİkte.:

=>AStrofiziğin ulaştığı kesin sonUÇ =>Tüm EVRENin Madde ve Zaman Boyutlarıyla BİRLikte =>Bir SIFIR ÂN’ında BÜYÜK PATLAma/BİG-BANG İLe 15 milyar yıl önce VAR OLduğudur..

Resim KELÂMuLLAH’ta.:

Her ÂN ŞE’ÂNULLAH-ta KÛN feyeKÛN YENidEN YARATILIŞ.. İSE =>

بَدِيعُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَإِذَا قَضَى أَمْراً فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ
Resim---"Bedîu’s- semâvâti ve’l- ard(ardı), ve izâ kadâ emren fe innemâ yekûlu lehu kun fe yekûn (yekûnu).: Gökleri ve yeri bedî olarak (örneksiz) yaratandır. Bir işi kadâ ettiği (olmasını istediği) zaman, o şeye sadece “OL!” der. O, hemen OLur.” ”(Bakara 2/117)

ALLAHu zü’L- CELÂL, ŞE’ÂNULLAHta her ÂN YENİden YARTIŞtadır.:

ALLAH celle celâluhu Küllî Şeyi, Şe’ÂN Küllî ŞeYYLeri her ÂN yeniden yaratan eşsiz ŞÂHİD celle celâluhudur.:


سْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---“Yes’ eluhu men fis semâvâti ve’l- ard (ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin.: Göklerde ve yerde olanlar, O'ndan isterler (dilerler). O hergün (her an) bir şe'n (ayrı bir tecellî, yeni bir oluş) üzerindedir.” ”(Rahmân 55/29)

يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ
Resim---"Yevme hum bârizûn (bârizûne) lâ yahfâ alâllâhi min hum şey’un, li menil mulku’l- yevm (yevme), lillâhi’l- vâhidi’l- kahhâr: O gün, orta yere çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. (Allah sorar:) "Bugün mülk kimindir? Bir olan, Kahhâr olan Allah'ındır." ”(Mü’min 40/16)

بَدِيعُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنَّى يَكُونُ لَهُ وَلَدٌ وَلَمْ تَكُن لَّهُ صَاحِبَةٌ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ وهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim--- “Bedîu’s- semâvâti vel ard(ardı), ennâ yekûnu lehu veledun ve lem tekun lehu sâhıbeh (sâhıbetun), ve halaka kulle şey’(şeyin), ve huve bikulli şey’in alîm(alîmun): Gökleri ve yeryüzünü örneksiz olarak yaratandır. O'nun nasıl oğlu olur ki, eşi olmamıştır. Ve herşeyi, O yarattı. Ve O, herşeyi bilendir." ”(En’âm 6/101)

ذَلِكُمُ اللّهُ رَبُّكُمْ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ فَاعْبُدُوهُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ
Resim--- "Zâlikumullâhu rabbukum, lâ ilâhe illâ huve, hâliku kulli şey’in fa’budûhu, ve huve alâ kulli şey’in vekîl (vekîlun).: Rabbiniz, işte bu Allah’tır. O’ndan başka ilâh yoktur. Herşeyi yaratandır. Artık O’na kul olun! Ve O, her şeye vekildir.” ”(En’âm 6/102)

أَوَلَمْ يَرَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاء كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّ أَفَلَا يُؤْمِنُونَ
Resim--- "E ve lem yerallezîne keferû enne’s- semâvâti vel arda kânetâ ratkan fe fetaknâhuma, ve cealnâ mine’l- mâi kulle şey’in hayy (hayyin), e fe lâ yu’minûn (yu’minûne).: İnkâr edenler (kâfirler), semaların ve arzın bitişik olduğunu görmediler mi? Sonra Biz, o ikisini (birbirinden) ayırdık. Ve her canlı şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmazlar mı?” ”(Enbiyâ 21/30)

Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz? Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa Yaratıcı Biz miyiz?.

نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ
Resim---"Nahnu halaknâkum fe lev lâ tusaddikûn (tusaddikûne).: Sizi Biz, Biz yarattık. Hâlâ tasdik etmiyorsanız.” ”(Vakıâ 56/57)

أَفَرَأَيْتُم مَّا تُمْنُونَ
Resim---"E fe raeytum mâ tumnûn (tumnûne).: Öyleyse akıttığınız meni nedir, gördünüz mü (ne olduğunu idrak ettiniz mi)?” ”(Vakıâ 56/58)

أَأَنتُمْ تَخْلُقُونَهُ أَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ
Resim--- "E entum tahlukûnehû em nahnu’l- hâlikûn (hâlikûne).: Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan Biz miyiz?” ”(Vakıâ 56/59)

وَفِي خَلْقِكُمْ وَمَا يَبُثُّ مِن دَابَّةٍ آيَاتٌ لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ
Resim---"Ve fî halkıkum ve mâ yebussu min dâbbetin âyâtun li kavmin yûkınûn(yûkınûne).: Ve sizin yaratılışınızda ve (Allah’ın) hayvanlardan üretip yaydıklarında, yakîn sahibi/kesin bilgiyle inanan kavim için âyetler (deliller) vardır.” ”(Câsiye 45/4)

سُبْحَانَ الَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنبِتُ الْأَرْضُ وَمِنْ أَنفُسِهِمْ وَمِمَّا لَا يَعْلَمُونَ
Resim---"Subhânellezî halaka’l- ezvâce kullehâ mimmâ tunbitulardu ve min enfusihim ve mimmâ lâ ya’lemûn (ya’lemûne).: Arzın yetiştirdiği herşeyden, onların nefslerinden ve bilmedikleri şeylerden çiftler (eşler) yaratan, O (Allah), Sübhan’dır (herşeyden münezzeh).” ”(Yâsîn 36/36)

وَآيَةٌ لَّهُمْ اللَّيْلُ نَسْلَخُ مِنْهُ النَّهَارَ فَإِذَا هُم مُّظْلِمُونَ
Resim---"Ve âyetun lehumu’l- leylu, neslehu minhun nehâra fe izâ hum muzlimûn (muzlimûne).: Ve gece onlar için bir âyettir (ibrettir). Ondan gündüzü sıyırırız (çekip alırız). O zaman onlar karanlıkta kalanlardır.” ”(Yâsîn 36/37)

HaYyele’s- SeLÂh SeYyÂReSi
zERre–kÜRrede SuBBuH SeSi:


يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---"YUSEBBİHU lillâhi mâ fî’s- semâvâti ve mâ fî’l- ardı’l- meliki’l- kuddûsi’l- azîzi’l- hakîm(hakîmi.: Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.” ”(Cuma 62/1)

Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı, hep sürecek her AN yeniden Yaratılanlarla ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz İnşae ALLAH..

Şimdi, şu ÂN da, yerde ve gökte gördüğümüz “küllî şey” sebbaha yapmakta, sebbaha içindeki “Hu hüviyeti”nin zâhir ve bâtın BİLEliğinin “sen”de OLuşu-Oluşumudur!.
Öyleyse bu değirmen döner artık!
Çünkü Ezel-Ebed CERyÂNı BAĞLandı, geldi ya ne gamm!
Makinadada arıza yoksa, o zaman iki BİLElik bir aradadır!.
EzeLî-Ebedî DURmadan DÖNüş ya da Yeniden YARATI “seBBaha”mız başlasın o zamÂN!.


=>HaYyele’l- FeLÂh ->FiLiKeSi
HaYYat=>el HAYYın TEK NEFesi!..:


Âlemi asgâr-küçük Âlemeler, Âlem-i Kebîr ÂDEMde derc olmuştur..

Küllî ŞEY olan âlemde.. küllî şey’ini de, Şe’ÂN-de çok kâlem olarak saymıyor ALLAHu zü’l- CeLâL..
kuşlar uçacak kâlem yazacak, atom dönecek..
Tümünü, milyarlarca “ŞEY”in tüMünü bir kâleme indiriyor!.
Tümünü İLK NOKTA’nın içerisine sokuyor yâni.. haa insanlar demiyor “Âdem” diyor çünkü Âdem tohumunda tümü zâten var!.


وَآيَةٌ لَّهُمْ أَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ
Resim---"Ve âyetun lehum ennâ hamelnâ zurriyyetehum fî’l- fulkil meşhûn (meşhûni).: Onların soylarını dolu gemilerde taşımamız da kendileri için bir âyettir." ”(Yâsîn 36/41)

DEniz kenarında yaşayanlar BİLir ki FİLİKe: Motorsuz elle-yürekle yol alan Balıkçı TEKnesidir..
Feleke: Yuvarlaklaşmak.
El feleke: Kız memesi.
El fulku: Fülk, Gemi, sandal, kayık. Filika.
El Felek: Kendisinde Yıldızler dönen gök. Gök, gök katı, devir. Tâli', baht. Büyük ve dâirevi olan şey. Her gök seyyâresinin gezdiği âlem..


CÂNGÜLümm!. Onlar için bir delil-görüp-yaşayıp durdukları âyet-delil var ki hepsi bu işlemden geçerler.
Biz onların zürriyetlerini-hayy zincirlerini şahâne gemilerle taşıtıp gelmekteyiz.
Fulki’l- Meşhun: Dopdolu Şahâne Gemi..

1-) İşte bu gemi, hamile bir kadın RAHMidir.
SORduğun “Âb-ı Hayat Kuyusu”dur aynı zamanda bence-sence..
Erkekten, Nuh Tufanı içine atılan Hayy CÂN-larından ki, sperm, kim bir fülike yakalarsa HAYyata çıkmaktadır..

2-) ERkek Tohumu da “Fulki’l- Meşhun”dur ki, DİRİden DİRİye yüklenen bir HAYy ZİNCİRidir bu. EL ELe EL YEDuLLAHa.. Kim ERginliğe ERerse YÜKünü İNdirmekte. Onlar yola devam etmekte.. Ötekiler kısa devre..
Yâni, siz şimdi kıyametteki torununuzun DEDEsi yada NİNE-sisiniz..
İLK BABAlarınından beridir ki, BaBalarının BELLerinde sıralarını beklemekte kıyamete kadar gelecek NESİLLer..


وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---"Ve iz ehaze rabbuke min benâ âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim elestu birabbikum kâlû belâ şehidnâ en tekûlu yevme’l-kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ ğâfilîn.: Kıyâmet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye RABBin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şâhid tuttu ve dedi ki: Ben sizin RABBiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler."
”(A’râf 7/172)

zahr: Sırt, arka. Omurga kemiği, bel..

“fî’l- fulki’l- meşhûn”
Şâhene bir geminin içinde.. geminin çıktığı nokta
ora nere?.
Bu NuR-u MîM.. aslında NuR-u MîM ve bu kul olan âlemde, rahmetenli’l- âlemde zâten zerresin!. evet bir kişisin ALLAHu zü’l- Celâl da öyle buyuruyor “seni cennete sokacağım, cehenneme sokacağım, sana rızık veriyorum!”
Ve benim “ben” liğim var zâten.. Sorunda burdan kaynaklanıyor “lâ ilâhe” de ben varım “illâ ALLAH” da bir “BEN” daha var!.


إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Resim---"İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımis salâte li zikrî.: Muhakkak ki BEN, yalnızca BEN Allah'ım. BENden başka ilâh yoktur. BANA kulluk et; BENi anmak için namaz kıl!." ”(TâHâ 20/14)

اللّهُ يَعْلَمُ مَا تَحْمِلُ كُلُّ أُنثَى وَمَا تَغِيضُ الأَرْحَامُ وَمَا تَزْدَادُ وَكُلُّ شَيْءٍ عِندَهُ بِمِقْدَارٍ
Resim---"Allâhu ya’lemu mâ tahmilu kullu unsâ ve mâ tegîdu’l- erhâmu ve mâ tezdâd (tezdâdu), ve kullu şey’in indehu bi mıkdâr (mıkdârin).: Allah bütün kadınların ne taşıdığını ve rahimlerinin neyi azalttığını ve neyi artırdığını bilir. O’nun katında herşey bir miktarla takdir edilmiştir.” ”(Ra'd 13/8)

وَلَوِ اتَّبَعَ الْحَقُّ أَهْوَاءهُمْ لَفَسَدَتِ السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ وَمَن فِيهِنَّ بَلْ أَتَيْنَاهُم بِذِكْرِهِمْ فَهُمْ عَن ذِكْرِهِم مُّعْرِضُونَ
Resim---"Ve levittebea’l- hakku ehvâehum le fesedeti’s- semâvâtu ve’l- ardu ve men fî hinn (hinne), be’l- eteynâhum bi zikrihim fe hum an zikrihim mu’ridûn (mu’ridûne).: Eğer hak, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olsaydı hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herkes (ve her şey) bozulmaya uğrardı. Hayır, biz onlara kendi şan ve şeref (zikir)lerini getirmiş bulunuyoruz, fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar.” ”(Mü’minun 23/71)

لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَإِنَّ اللَّهَ لَهُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
Resim---"Lehu mâ fî’s- semâvâti ve mâ fî’l- ard (ardı), ve innallâhe le huve’l- ganiyyu’l- hamîd (hamîdu).: Semâlarda ve yeryüzünde olan herşey, O’nundur. Muhakkak ki Allah, O, mutlaka Ganî’dir (mustağni, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır), Hamîd (hamdedilen)’dir.” ”(Hacc 22/64)

وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Resim---"Ve le in seeltehum men halaka’s- semâvâti ve’l- arda ve sehharaş şemse ve’l- kamere le yekûlunnallâhu, fe ennâ yu’fekûn (yu’fekûne).: Ve muhakkak ki eğer sen onlara, "Gökleri ve yerleri kim yarattı, Güneş ve Ay’ı kim (size) musahhar (emre amade) kıldı?" diye sorarsan mutlaka, "Allah" derler. O halde nasıl (haktan batıla) döndürülüyorlar?” ”(Ankebût 29/61)

وَمِنْ آيَاتِهِ أَن تَقُومَ السَّمَاء وَالْأَرْضُ بِأَمْرِهِ ثُمَّ إِذَا دَعَاكُمْ دَعْوَةً مِّنَ الْأَرْضِ إِذَا أَنتُمْ تَخْرُجُونَ
Resim---"Ve min âyâtihî en tekûme’s- semâu ve’l- ardu bi emrihî, summe izâ deâkum da’veten mine’l- ardı izâ entum tahrucûn (tahrucûne).: Ve O’nun âyetlerindendir ki, gök ve yer O’nun emri ile (dengede) durur. Sonra sizi bir tek davetle çağırdığı zaman yerden (kabirden) çıkacaksınız.” ”(Rûm 30/25)

وَلَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلٌّ لَّهُ قَانِتُونَ
Resim---"Ve lehu men fî’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), kullun lehu kânitûn (kânitûne).: Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na “kânitin/gönülden boyun eğmiş” bulunuyorlar.” ”(Rûm 30/26)

خَلَقَ السَّمَاوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَأَلْقَى فِي الْأَرْضِ رَوَاسِيَ أَن تَمِيدَ بِكُمْ وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَابَّةٍ وَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ
Resim---"Halaka’s- semâvâti bi gayri amedin teravnehâ ve elkâ fî’l- ardı ravâsiye en temîde bikum ve besse fîhâ min kulli dâbbet (dâbbetin), ve enzelnâ mine’s- semâi mâen fe enbetnâ fîhâ min kulli zevcin kerîm (kerîmin).: O, gökleri dayanak olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Arzda da, sizi sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı ve orada her canlıdan türetip yayıverdi. Biz gökten su indirdik, böylelikle orada her güzel olan çiftten bir bitki bitirdik.” ”(Lokmân 31/10)

وَالسَّمَاء بَنَيْنَاهَا بِأَيْدٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ
Resim---"Ve’s- semâe beneynâhâ bi eydin ve innâ le mûsiûn (mûsiûne).: Ve sema; Biz onu büyük bir kudret ile bina ettik. Ve muhakkak ki (onu) genişletici olan elbette Biziz.” ”(Zâriyât 51/47)

أَلَمْ تَرَوْا كَيْفَ خَلَقَ اللَّهُ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا
Resim---"E lem terav keyfe halakallâhu seb’a semâvâtin tıbâkâ (tıbâkan).: Görmüyor musunuz, Allah yedi kat semayı (yedi gök katını) nasıl yarattı?” ”(Nûh 71/15)

أَأَنتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاء بَنَاهَا
Resim---"E entum eşeddu halkan emi’s- semâu, benâhâ.: Yaratma bakımından siz mi yoksa bina ettiği sema mı daha kuvvetli? (Sizi yaratmak mı yoksa bina ettiği semayı mı yaratmak daha zor?)” ”(Nâziât 79/27)

رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا
Resim---"Rafea semkehâ fe sevvâhâ.: Onun (semanın) tavanını yükseltti (yüksekliğini artırdı). Sonra da onu sevva etti (dizayn edip düzenledi).” ”(Nâziât 79/28)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: BİG BANG.. ve KUN feyeKUN..

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

Akşam oğlumla ''BİG BANG.. ''in İSLÂMiyyete nasıl ifade edildiği üzerine fikir alış-verişi yaptık. ''Altı günde!'' yaradılışını, Kur’ÂN-ı Kerim’de geçen Âyet-i Kerim’eleri değerlendirdik. ''Altı gün!'' yedi yerde geçmekteydi.

İbrahim =>NOKTA idi herşey anne, yani HİÇti ve HEP oldu ''BİG BANG!." ile
Nur-ye => MuhaMMedî Tasavvufta dörtlü bir sistemle ifade ececek olursak;
EŞYÂ =>OLAY =>ZamÂN =>ZANN ÂLEMİnde, HAM AKLın, NAKİLleşmesi istendiğinden pek çok meSELLerle ifâde edilmektedir RaBBımız TeÂLÂ tarafından..


AKLımızdan geçenleri ve AKLımızın Eremediği sorulara da, KulihvÂNi Hocam tarafından işleneceğinden emindik. إِن شَاء اللَّهُ


Eûzu billâhi’s- semiî’l- Alîm mine'ş- ŞeytÂNurracim min hemezitihi ve nefhahi ve nefsihi.. Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm

EL HaMDu LiLLâHi RaBBi’L ÂLeMînn.
Ve’s- SeLÂMu ALâ RaSÛLiNÂ MuhaMMedin
Ve ALâ ÂLihi EHL-İ BEYtihi ÜMMetihi EcmÂinn.


ResimKûN feye KûN:

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kûn fe yekûn(yekûnu) :Allahın şanı, bir şeyin olmasını dilediği zaman, ona sadece “ol” demektir; o oluverir.''”
(Yâ-Sîn 36/82)

اِنَّ رَبَّكُمُ اللّٰهُ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ يُغْشِى الَّيْلَ النَّهَارَ يَطْلُبُهُ حَثٖيثًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ وَالنُّجُومَ مُسَخَّرَاتٍ بِاَمْرِهٖ اَلَا لَهُ الْخَلْقُ وَالْاَمْرُ تَبَارَكَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَمٖينَ
Resim--- "İnne rabbekumullahullezi halekas semavati ve'l- erda fi sitteti eyyamin summesteva ale'l- arşi yuğşi'l- leyle'n- nehara yatlubuhu hasisev ve'ş- şemse ve'l- kamera ven nucume musehharatim bi emrih, ela lehu'l- halku ve'l- emr, tebarakellahu rabbu'l- âlemîn. : Şüphesiz Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş üzerine hükümran oldu. O, geceyi durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örter; güneş, ay ve yıldızlar emrine âmâdedir. İyi biliniz ki yaratma ve emir O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir. "
(A'RâF sûresi 54. ayet) (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

اِنَّ رَبَّكُمُ اللّٰهُ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ يُدَبِّرُ الْاَمْرَ مَا مِنْ شَفٖيعٍ اِلَّا مِنْ بَعْدِ اِذْنِهٖ ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ اَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Resim--- " İnne rabbekumullahullezi haleka's- semavati ve'l- erda fi sitteti eyyamin summesteva ale'l- arşi yudebbiru'l- emr, ma min şefiin illa mim ba'di iznih, zalikumullahu rabbukum fa'buduh, efela tezekkerûn.:Rabbiniz o Allah'dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra arş üzerine istiva etti (onu hükmü altına aldı), işi tedbir eyliyor. O'nun izni olmaksızın hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'na ibadet ediniz! Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız? "
(YÛNUS suresi 3. ayet) (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

وَهُوَ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاءِ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًا وَلَئِنْ قُلْتَ اِنَّكُمْ مَبْعُوثُونَ مِنْ بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا اِنْ هٰـذَا اِلَّا سِحْرٌ مُبٖينٌ
Resim--- "Ve huvellezi haleka's- semavati ve'l- erda fi sitteti eyyamiv ve kane arşuhu alel mai li yebluvekum eyyukum ahsenu amela, ve le in kulte innekum meb'usune mim ba'di'l- mevti le yekulennellezine keferu in haza illa sihrum mubîn.: O, öyle bir Allah'dır ki, hanginizin daha güzel amel işleyeceğini imtihan etmek için gökleri ve yeri altı günde yarattı. Arşı da su üstündeydi. Onlara «öldükten sonra tekrar dirileceksiniz» dersen, o kâfirler de kesinlikle sana: «Bu apaçık bir sihirden başka birşey değildir.» diyecekler. "
(HÛD suresi 7. ayet) (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

اَلَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ الرَّحْمٰنُ فَسْپَلْ بِهٖ خَبٖيرًا
Resim--- " Ellezi haleka's- semavati ve'l- erda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamin summesteva ale'l- arşi'r- rahmanu fes'el bihi habira.:Gökleri yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra Arş'a hükmeden Rahmân'dır. Haydi ne dileyeceksen o her şeyden haberdar olan (Rahmân)dan dile. "
(FURKÂN suresi 59. ayet) (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

اَللّٰهُ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ مَا لَكُمْ مِنْ دُونِهٖ مِنْ وَلِىٍّ وَلَا شَفٖيعٍ اَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ
Resim--- " Allahullezi haleka's- semavati ve'l- erda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamin summesteva ale'l- arş, ma lekum min dunihi miv veliyyiv ve la şefi', efela tetezekkerûn.:Allah O'dur ki, gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra Arş üzerine istivâ buyurmuştur (hakim olmuştur). Sizin için O'ndan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi! Artık düşünmeyecek misiniz? "
(SECDE suresi 4. ayet) (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)

وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ وَمَا مَسَّنَا مِنْ لُغُوبٍ
Resim---"Ve le kad halakne's- semavati ve'l- erda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamiv ve ma messena mil luğûb.:Andolsun ki biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattık. Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı. "
(KAF suresi 38. ayet) (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)

هُوَ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِى الْاَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَاءِ وَمَا يَعْرُجُ فٖيهَا وَهُوَ مَعَكُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصٖيرٌ
Resim--- "Huvellezi haleka's- semavati ve'l- arda fi sitteti eyyamin summesteva 'ale'l- arş, ya'lemu ma yelicu fi'l- ardi ve ma yahrucu minha ve ma yenzilu mine's- semai ve ma ya'rucu fiha, ve huve me'akum eyne ma kuntum, vallahu bima ta'melune besîr.:O'dur ki gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş üzerine istivâ etti (hükümran oldu). Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, ona çıkanı bilir. Nerede olsanız O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görmektedir. "
(HADÎD suresi 4. ayet) (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)

ÂMeNNÂ ve SaddakNÂ ve de ŞâhidNÂ!.
V'es-saLÂtu ve's-seLÂMu aleyke Ya RaSûLuLLaH!... SALLallahu aleyhi ve SELLem...
Ve'l-hamdu li'llâhi RABBi'l-âlemîn..
*Âminn!. Yâ AHMEDü’L- VEFÂ!.
*Âminn!. Yâ HAMDu’L- HâMiD!.
*Âminn!. Yâ MAHMUDu’L- SEFÂ!.
*
Âminn!. Yâ MuhaMMMedu’L- ÂMiD!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12860
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BİG BANG.. ve KUN feyeKUN..

Mesaj gönderen kulihvani »

BİG BANG.. ve KÛN feyeKÛN..


ResimII-) MATARYALİSt TEKNİkte.: SOLAR APEX YÖRÜngesi.:
=>GÜNEŞ Sistemi SOLAR APEX YÖRÜngesi, VEGA YILDIZı Doğrultusu Boyunca 720.00 km/saat hızla günde 17 milyon280 bin km. yol alır..



Resim KELÂMuLLAH’ta.: GÜNEŞin SEBBEHA ROTAsı..

الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ
Resim---"Eş şemsu ve’l- kameru bi husbân (husbânin).: Güneş ve Ay (yaratılışları ve yörüngelerindeki hareketleri), (astrofizik) hesaplarladır (hassas dengelerle dizayn edilmiştir).” ”(Rahmân 55/5)

وَالسَّمَاء ذَاتِ الْحُبُكِ
Resim---"Ves semâi zâtil hubuki.: Ve dairesel yollara/yörüngelere sahip olan semaya andolsun.” ”(Zâriyât 51/7)

el hubuki.: sağlam, kıvrımlı (spiralimsi), iç içe dairesel (sarmal), yörüngesel, kıvrılarak ilerleyen, yollar.

إِنَّكُمْ لَفِي قَوْلٍ مُّخْتَلِفٍ
Resim---"İnnekum le fî kavlin muhtelifin.: Siz, gerçekten birbirini tutmaz bir söz (çelişkili ve aykırı görüşler) içindesiniz.” ”(Zâriyât 51/8)

يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ أُفِكَ
Resim---"Yu’feku anhu men ufike.: Döndürülmüş olan kişi, ondan çevrilir.” ”(Zâriyât 51/9)

قُتِلَ الْخَرَّاصُونَ
Resim---"Kutilel harrâsûn(harrâsûne).: Yalancılar kahrolsun!” ”(Zâriyât 51/10)

الَّذِينَ هُمْ فِي غَمْرَةٍ سَاهُونَ
Resim---"Ellezîne hum fî gamratin sâhûn(sâhûne).: Onlar ki cehalet içinde, gaflette olanlardır.” ”(Zâriyât 51/11)

وَالشَّمْسُ تَجْرِي لِمُسْتَقَرٍّ لَّهَا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
Resim---"Ve’ş- şemsu tecrî li mustekarrin lehâ, zâlike takdîru’l- azîzi’l- alîm (alîmi).: Ve Güneş, onun için istikrarlı kılınan (yörüngesinde) akar gider. İşte bu azîz ve alîm olan (en iyi bilen) Allah’ın takdiridir.” (Yâsîn 36/38) ”(Yâsîn 36/38)

وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتَّى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ
Resim---"Ve’l- kamera kaddernâhu menâzile hattâ âdeke’l- urcûni’l- kadîm (kadîmi).: Ve Ay, kurumuş hurma salkımı dalı gibi bir şekil (bedir şeklinden hilâl) haline dönünceye kadar ona menziller takdir ettik.” ”(Yâsîn 36/39)

لَا الشَّمْسُ يَنبَغِي لَهَا أَن تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلَا اللَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِ وَكُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ
Resim---"Lâ’ş- şemsu yenbegî lehâ en tudrike’l- kamera ve lâ’l- leylu sâbiku’n- nehâr (nehâri), ve kullun fî felekin yesbehûn (yesbehûne).: Güneş’in Ay’a yetişmesi ve gecenin gündüzü geçmesi mümkün olamaz. Ve hepsi feleklerinde (yörüngelerinde) yüzerler (seyrederler).” ”(Yâsîn 36/40)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12860
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BİG BANG.. ve KUN feyeKUN..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim III-) MATARYALİSt TEKNİkte.:
=>AStrofiziğin ulaştığı kesin sonUÇ =>Tüm EVRENin Madde ve Zaman Boyutlarıyla BİRLikte GENİŞLeme ->ÇEKim Kuvvatleriyle DURunca =>EVREN Kendi İÇine Çökmeye-BÜZÜLmeye BAŞLamasına sebeb olur ve BİG CRUNCH/BÜYÜK ÇÖKüş BAŞLar!.


Resim KELÂMuLLAH’ta.: KIYAMEtin KOPuşu..

إِنَّا نَحْنُ نَرِثُ الْأَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَإِلَيْنَا يُرْجَعُونَ
Resim---"İnnâ nahnu nerisu’l- arda ve men aleyhâ ve ileynâ yurceûn (yurceûne).: Elbette, yeryüzünde ve onun üzerindekilere biz varis olacağız ve onlar bize döndürülecekler.” ”(Meryem 19/40)

يَوْمَ نَطْوِي السَّمَاء كَطَيِّ السِّجِلِّ لِلْكُتُبِ كَمَا بَدَأْنَا أَوَّلَ خَلْقٍ نُّعِيدُهُ وَعْدًا عَلَيْنَا إِنَّا كُنَّا فَاعِلِينَ
Resim---"Yevme natvi’s- semâe ke tayyi’s- sicilli li’l- kutub (kutubi), kemâ bede’nâ evvele halkın nuîduhu, va’den aleynâ, innâ kunnâ fâılîn (fâılîne).: O gün, kitapların yazılı sayfalarını dürer gibi semayı düreceğiz. Onu ilk defa halketmeye başladığımız gibi (eski durumuna) iade edeceğiz (geri döndüreceğiz). Bizim üzerimizde bir vaaddir. Muhakkak ki (bunu) yapacak olan, Biziz.” ”(Enbiyâ 21/104)

وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَالْأَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّماوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
Resim---"Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî ve’l- ardu cemîan kabdatuhu yevme’l- kıyâmeti ve’s- semâvâtu matviyyâtun bi yemînihi, subhânehu ve teâlâ ammâ yuşrikûn (yuşrikûne).: Ve (onlar) Allah’ın kadrini hakkıyla taktir edemediler. Kıyâmet günü yeryüzünün tamamı O’nun avucundadır (tasarrufundadır). Ve semalar, O’nun eliyle dürülmüş olacaktır. O, Sübhan’dır (herşeyden münezzeh). Ve onların şirk koştukları şeylerden yücedir.” ”(Zümer 39/67)
Resim
huddamkuran
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 11
Kayıt: 16 Oca 2013, 12:55

Re: BİG BANG.. ve KUN feyeKUN..

Mesaj gönderen huddamkuran »

Resim

Es-selâm...

Merkez kaç-Merkez çek kuvvetleri arasındaki dengenin bozulması mı bu?



https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Z%C ... et-tefsiri
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12860
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BİG BANG.. ve KUN feyeKUN..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ZERREde/ATOMda =>CEZB-MERKEZÇEK-İÇ DENGe
KÜRREde/KÂİNÂTta =>CERR-MERKEZKAÇ-DIŞ DÜZEN..

İNsÂN AKLı İÇin;
=>NAKLen =>Her ÂN =>ŞE’ÂNuLLAH’ta
=>SÜNNETuLLAH Üzere =>YENİden OLUŞş-YARATIŞş!.

“OLÂN-Lar”-ın =>fASLı =>ASLı.. =>“LÂ HUVe İLLâ HU!.”


اَوَلَيْسَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِقَادِرٍ عَلٰٓى اَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْۜ بَلٰى وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَل۪يمُ
Resim---“Eve leyse-lleżî ḣaleka-ssemâvâti vel-arda bikâdirin ‘alâ en yaḣluka miślehum(c) belâ vehuve-lḣallâku-l’alîm(u).: Gökleri ve yeri yaratan (Allah) onlar gibisini yaratmağa gücü yetmez mi? Elbette buna gücü yeter. O, her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir.” (Yâsin 36/81).

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---“İnnemâ emruhu iżâ erâde şey-en en yekûle lehu kun feyekûn(u): Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: 'Ol' demesidir; o da hemen oluverir.”
“Allah’ın şânı, birşeyin olmasını dilediği zaman ona sadece ‘Ol!’ demektir; o, oluverir.”
(Yâsin 36/82).



Resim yuSEBBİHu SEMÂ’mız..


MERKEZde HAKk MUHİTte HAYy
DÖNdürEN DOst!. DÖNENi DOst!
MAHŞER<->ELESt ÂHiDde HAYy
YÖNdürEN DOst!.. YÖNENi DOst!.


“OLÂN-Lar”ın =>fASLı =>ASLı.. =>“LÂ HUVe İLLâ HU!.”..
Yâ HAYy DOSt celle celâlihuu!.


YuSEBBih..:

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim ---Yusebbihu lillâhi mâ fî's-semâvâti ve mâ fî'l-ardı'l-meliki'l-kuddûsi'l-azîzi'l-hakîm(hakîmi) : Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sâhibi, eksiklikten münezzeh, azîz ve hakîm olan ALLAH'ı tesbih eder.(Cumâ 62/1)

SeBBeHa: tesbih eder. Yüzer. Döner durur. AKL-ı SiLm BİLir ki, ATOM yaratıldığı günden beri durmadan dönmektedir ve kıyâmete kadar da dönecektir. Enerjiyi nerden almakta ve alacak sorusunun cevâbının “KÛN feye KÛN-hER ÂN ŞE’ÂNULLAHta yENiden Yaratış” olduğunu materyalist fizik çok geç anlayacaktır sanırım..

Eş Şehîdu celle celâlihu.:
Resim


En büyük ibâdet şüphesiz ki ALLAHu zü’L- CeLâLin farzlarıdır ki,
Biz çok şükür onları zâten yapmaktayız.
Bundan sonraki ise, İLİM-EDEB-İRFÂN ve ERKÂN dır.

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Bir saatlik tefekkür altmış senelik (nâfile) ibâdetten daha hayırlıdır." buyurmuştur.
(Aclûnî, Keşfü'l-Hâfâ I/370)

iNSAN-AKIL-NEFS; URÛC etmişti zâten, İlliyîn'den Esfelîn'e gelmişti..
HAKK’tan gelenlere, geri dönüşler.
İnsan aklı alçaklık-yükseklik üzere yaratılmıştır.
Aslında sorarsan, şimdi dünyânın en zirvesinde kendisi var, bak yıldızları gösterir sana!.
Oysa, buradan bir MİL batır, merkezden geçsin antipotundan çıkacaktır. Karadan batırırsanız mutlaka denizden çıkacaktır.
Oradaki kimseye sorun, o diyecektir ki: “Hayır, orası değil tepe, benim en yüksekteki
O da oradaki gökleri gösterecektir.
Ama normal insan aklı, Dünyânın dümdüz olduğunu zannetmektedir ve de, edecektir zâten mecburdur.
Yusyuvarlak olduğunu ancak ilmen kâni olanlar tam anlayabilecek ve karpuz gibi olan bir dünyânın milyarlarca metreküp sıvı-akışkan suyuyla ve etrâfındaki gözükmesi bile mümkün olmayan hava kürresiyle nasıl top gibi döndüğünü, bir miliminin yerinden oynamadığını, bu Merkez/çek ve Merkez/kaç Kuvvetlerinin Denge ve Düzenini ancak derunî dostluğa ulaşanlariçin.. Bulaşanlar demiyorum, koklayanlar demiyorum.
BİLenler, BULanlar, içinde OLanlar ve “Yâr-i ALLAH celle celâluhu”, Yâr ALLAH olan Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve SELLemin yüreğinde yer alanlar fiilen YAŞAyacaklardır!.
Onlar; bir hikâye, masal insanı değil, fiilen, YAŞAyan Mücerreblerdir-Tecrübe edilmiş-Denenmiş-Sınanmış olanlardır.
CERR edilmişlerdir, Tecrübe kılınmışlardır, tecrübeleri kendilerinin Tevhid Tecellîsinde, kendilerinin RIZA Rehberi olmuştur Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve SELLemin yüreğinde….



Resim KELÂMuLLAH’ta.: KIYAMEtin KOPuşu..

KIYAMEt =>ALLAHu zü’L- CELÂL’in YARAttığı =>MÂSİVÂ/KÜLLî ŞEYy’in =>İÇ DENGesini ve DIŞ DÜZENini KAYBetmesidir..


إِنَّا نَحْنُ نَرِثُ الْأَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَإِلَيْنَا يُرْجَعُونَ
Resim---"İnnâ nahnu nerisu’l- arda ve men aleyhâ ve ileynâ yurceûn (yurceûne).: Elbette, yeryüzünde ve onun üzerindekilere biz varis olacağız ve onlar bize döndürülecekler.” ”(Meryem 19/40)

يَوْمَ نَطْوِي السَّمَاء كَطَيِّ السِّجِلِّ لِلْكُتُبِ كَمَا بَدَأْنَا أَوَّلَ خَلْقٍ نُّعِيدُهُ وَعْدًا عَلَيْنَا إِنَّا كُنَّا فَاعِلِينَ
Resim---"Yevme natvi’s- semâe ke tayyi’s- sicilli li’l- kutub (kutubi), kemâ bede’nâ evvele halkın nuîduhu, va’den aleynâ, innâ kunnâ fâılîn (fâılîne).: O gün, kitapların yazılı sayfalarını dürer gibi semayı düreceğiz. Onu ilk defa halketmeye başladığımız gibi (eski durumuna) iade edeceğiz (geri döndüreceğiz). Bizim üzerimizde bir vaaddir. Muhakkak ki (bunu) yapacak olan, Biziz.” ”(Enbiyâ 21/104)

وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَالْأَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّماوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
Resim---"Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî ve’l- ardu cemîan kabdatuhu yevme’l- kıyâmeti ve’s- semâvâtu matviyyâtun bi yemînihi, subhânehu ve teâlâ ammâ yuşrikûn (yuşrikûne).: Ve (onlar) Allah’ın kadrini hakkıyla taktir edemediler. Kıyâmet günü yeryüzünün tamamı O’nun avucundadır (tasarrufundadır). Ve semalar, O’nun eliyle dürülmüş olacaktır. O, Sübhan’dır (herşeyden münezzeh). Ve onların şirk koştukları şeylerden yücedir.” ”(Zümer 39/67)



Resim
GÜNEŞe ve IŞIĞIna BAKış ve de GÖRrüŞşşüMmm..

BİLmek ve TANımak..

BİLmek: İLİM BİLişi ve İRÂDe BULuşu.. BAKmak..
TANımak: İRÂDE OLUşu. İŞTiRAK YAŞAyışı.. GÖRmek..

BİLmenin =>“İLme’L-Yakîn BİLişi =>ZâHiRi,
Zuhurda olmayan/BİLinemeyeni =>AYNe’L- Yakîn” BULuş=>BâTıNı,
Bu ikisine bir ibtidâ noktası “BİLmenin OLmadığında OLuş” =>EVVeLi,
Ve bir niHÂyet NOKTAsı =>“HAKKa’L-Yakînî FİİLen YAŞAyış” =>ÂHiRi.


TAKDİR EDen MERKEZ NOKTAsı;

El İLâh'ın ->DevrÂNında
İLâhî AkL'ın ->SeyrÂNı,
Er ReSÛL'ün ->CevLÂNı ve de,
En NâS'ın ->HayrÂNı olarak yansımakta..
AKıLın N-Aklen ALgısına.. BUrası BURsa BÂZÂRında..


Zuhur dediğimizin ne olduğunu tanım sahasına net olarak oturmak gerek. Somut OLarak ortaya çıkış, görünür oluş, maddeleşme, yoğunlaşma olarak tanımlayabileceğimiz ve kendisine nisbet ile de, Zâhir-Bâtın-Evvel-Âhir tanımını yaptığımız dört âlem - altı yüz - yedi yön - oniki ayrıt, zıtlıkları BİLmeye çalıştığımız bu anlam yükünü doğurtursak =>“AKLın BİLişi, BULuşu ve OLuşu Münâsebeti” diyebiliriz belki de, daha çıplak olarak =>“Zuhur”a..

Bir BİLici İdrak Merkezi ile, bir OLucu İştirak İhâtası yâni, “Lâ iLâhe” ile “iLLaLLah” sübutu..
AKLın BİLişini çıkartırsak devreden, “a'mâ” olarak tanımlanan, Sebbaha olan Semâvât ve Arzın olmadığı, “Donmuş Sis =>BiLLur” gibi bir “VAR” olur, o HÂL-de, o ÂN-da ve, o “VAR”da...
“VAR-Yok!.” diyecek olanın olmadığı, "he" de.. =>"Hüviyyet "he"-sinde.."

RABBî AKıL. Rabbânî AKıL YAŞAyan ve YAŞAtan.=>"AKLın ALgıLayaBİLdiği.."
ŞeHVet =>"CeRR" ve "CeZB" yüklü Birleştirme Enerjisi.. =>“ÜREtim ÖRKü”.
Ve ŞeHÂDEt =>FASLını =>ASLına ÇEViren =>“TEVhiD Tohumu DÖNgüsü”..

RAHMÂNîYyEti ile Şehâdet, bu enerjinin ortaya çıktığı alan, RAHİMîYyEti AKLı ZÂHİR kılmakta BÂTIN-EVVEL ve ÂHİRi kapsamakta, bu da HAYyat-bEN-VARLIK vs.. OLarak BİLişiLmekte unsurların İÇeriğinde…

CeRR olan (Eril-Şedîd) Esmâlarla,
CeZB olan (Dişil-Şefîk) Esmâların uyum-kaynaşma-seBBahası..
Ve de AKLın =>Cerr edenin dİŞiL-Rahîmî,
Cezb edenin ERiL-RahmÂNî ANLAyış UYak-UYANıklığı..

ATOMun ÇEKirdeği ve,
eTRAFında Dönen ELEKtronları..
ÇEKirdeğin CERri =>ELEKtronLarını BELLi UZAKLıkta TuTuşu SALmayışı..
ELEKtron CezBi => ÇEKirdeğe CezBesi.. ÖZe KOŞmak İStemesi.. BİRLeşip Yapışamayışı..
İLahî DENge ve DÜZen..
ve de, GuRBet ve HASsret TÜRkümüz ISsız Seherlerdeki ISlığımdaki HİÇçKIRıkk...

CeRR -u- CeZB CiMâ’-CeM’â-CuMâsı..: Cinsi münâsebet CEM'i. Çiftleşme CUMÂ'sı.. YuseBbihu SEBBeha SEMÂ'sı.. ZEVkLer ZİNCiRi HAZzzı.. BİZ BİR-İZ-Lik LEMÂsı ve de HEMHÂL-Lik HEMÂ'sı.. ve’s- SeLÂMm..


الَّذِي خَلَقَكَ فَسَوَّاكَ فَعَدَلَكَ
Resim---“Ellezî halakake fe sevvâke fe adelek (adeleke): Ki O, seni yarattı, sana bir düzen içinde biçim verdi ve seni bir i’tidal üzere kıldı.”
(İnfitâr 82/7)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “O nutfe o rahimde yerleşti mi, Allah, o nutfe ile Hz. Âdem arasındaki bütün soyunu o nutfenin başında hazır eder (de, o bunlardan birisinin şeklini alır)."
(İ. Ahmed, Müsned, 3/297.)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا
Resim---“Yâ eyyuhâ'n- nâsu'ttekû rabbekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisââ (nisâen), vettekûllâhellezî tesâelûne bihî ve'l-erhâm (erhâme). İnnallâhe kâne aleykum rakîbâ (rakîben): Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun; kendi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz ALLAH'dan ve akrabalık (bağlarını kırmak)tan sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözeticidir.”
(Nisâ 4/1)

“Nefsin vâhidetin”.. KüLLühum Esmâ Yükü.
“ASLın =>İNSe =>AKL EMNi-eMÂneti”
Tohumdan<=>Tohuma =>TEVHiD..
TarLa<=Tohum =>GÖVde =>DAL =>ÇiÇek =>Tohum =>TArLa..
Hiç DURmadan YENiden YARATış DÖNGÜsü..
DERVRÂNda =>SEBBEHa SEYRÂNı
CEVLÂNda =>feyeKÛN HAYRÂNı..

Nefsun Vâhidetun =>"Dişil-Zevce" olarak sıfatlanmıştır.
Bundan =>"Eril-Zevc" DOĞmuştur.
Bu İki Esmâ Yükünden de Çokluğu =>“RacüL-Erkek” olmak üzere =>“NisâLar-KadınLar” Üretti..Türetti.. Yaydı...
Şehvet =>Şehâdet” unsurları olan esmâları kümeledi..
ve “Artı-Eksi” BULut Kümelerinin BİRLEŞmesindeki “CeZB -ü- CeRR” SonUÇu GÖRünen IŞIK ve DUYulan SES ardından “mâe”nin-“SU”yun boşalması gibi, Zıt Esmâları hâvi;
Şehvet Unsuru =>Racül-ÂDeM ve Şehâdet Unsuru =>Nisâ-HAVVa BİRLEŞmesi de,
=> ÂDeM NeSLini-İNsÂN NeSLini BOŞALTmakta, AKITmakta Nehir gibi..
ŞİMdi =>Şu ÂNda=>her ÂN da =>Şe’ÂNuLLAHta..


فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ
Resim---“Fe salli li rabbike ve’nhar.: Ve RABBine SALL et, ve RABBine NEHRet!..
(Kevser 108/2)

“ŞEY”in =>“ÂN” La-şıLmasından =>MekÂN,
iKi ŞEY’in Münâsebetinden =>OLay,
iKi OLayın Münâsebetinden =>zamÂN,
iKi zamÂNın Münâsebetinden =>AKLın sonUÇu =>zANN.. OLuşur tanımlamamızz...

İşte bu "ŞEHVETten =>ŞEHÂDet" dediğimiz; AKLın hâvi olduğu-Menşe’i OLan Esmâların BOŞALması, NEHR OLması MaSALLımızz..


ZamÂN ve MekÂNı =>Eşyâ =>Esmâ =>Sıfat =>Zâtı =>TEK-BİRr ÂN'da,
=>seyr-ÂN =>devr-ÂN =>cevL-ÂN ve =>hayr-ÂN ET!.tirmekte..
AKLa =>nAKLen..
El hamdulillahirabbilâlemîn..

“Esmâlar Sebbahası”nda;
“CeZB” ve “CeRR” OLuşlar,
“ŞEHVet-ŞEHÂDet” OLuşlar,
“Şedîd-Şefîk” OLuşlarda =>“İNKÂr-İKRÂR” ZITLıkLarı;

BİLişiyor, BULuşuyor, OLuşup, BİRleşiyor, Doğurtuyor, DOĞuruyor, AYRışıyor, bAŞKAlaşıyor, Homojenleşiyor, Heterojenleşiyor.. artık buraya ne oturtursak oturtalım..
Bu OLUŞ ve OLÂN =>“KûN feyeKÛN”u ANLAtır.. ve’S- SeLÂMm!.

“Mâ-siV” nın bu Muhteşem “MÂ-Ver Mâ-CeRRâ”sı =>“ÂN” OLan Nur-u MîM ÜMMîyyeti CEM’iyyetidir ki,
Bunlar feyeKÛN-OLanlardır.. yÂNi KüLLî ŞEyyy!..

Bir de, OLÂNı burada yaptığımız gibi seyreden, anlamaya çalışan, anladığınca söyleyen, anlatan, bir alan var..
Bu alanı MERKEZe oturtmak durumundayız ki, zâviyesi ihâta etsin/yutsun..
MERKEZden MUHİTe OLsun ve BİLinsin.
RABB Merkezî Kuvvesinde =>ALLAH Muhitî Sebbahası ve,
Bu Sebbahanın dOKUsunda Melekî Devinimler ve SonUÇunda =>NâSî IŞINIMLar YAŞAnsın!.
İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.

Nâs =>Nâr'ı =>eL İLâH'ın...
EL-İLâH =>Nûr'u =>En NâS'ın...

Nûr'un olmayışı =>ZuLumatta Kalmak ise;
Nûr =>BİLiştir.
Zulumat =>A'mâ'dır.. EFRADına CÂMi’ =>AĞYÂRınaMÂNi’dir.. ve’S- SeLÂMm!.


اللّهُ وَلِيُّ الَّذِينَ آمَنُواْ يُخْرِجُهُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّوُرِ وَالَّذِينَ كَفَرُواْ أَوْلِيَآؤُهُمُ الطَّاغُوتُ يُخْرِجُونَهُم مِّنَ النُّورِ إِلَى الظُّلُمَاتِ أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Resim---“Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum mine’z- zulumâti ile’n-nûr (nûri), vellezîne keferû evliyâuhumu’t-tâgûtu yuhricûnehum mine’n- nûri ilâ’z- zulumât (zulumâti), ulâike ashâbu’n- nâr (nâri), hum fîhâ hâlidûn (hâlidûne): ALLAH îmân edenlerin velîsidir, onları koyu karanlıktan aydınlığa çıkarır; oysa hakîkati inkâra şartlanmış olanların velîleri Tâğuttur. Tâğut onları nurdan çıkarıp derin karanlığa iter… Bunlar, içinde yaşayıp kalmak üzere nâr ashâbı olanlardır.”
(Bakra 2/257)

Nâr'ın OLmayışı SeLÂMet'te OLuşsa =>Nâr CeHiL’dir =>BİLişin OLmayışıdır.
Ve SeLÂMet =>BİLişin =>YAŞAnır OLuşudur.. =>KeMÂLdir.. =Zuhûrat’tır..


أَوْ كَظُلُمَاتٍ فِي بَحْرٍ لُّجِّيٍّ يَغْشَاهُ مَوْجٌ مِّن فَوْقِهِ مَوْجٌ مِّن فَوْقِهِ سَحَابٌ ظُلُمَاتٌ بَعْضُهَا فَوْقَ بَعْضٍ إِذَا أَخْرَجَ يَدَهُ لَمْ يَكَدْ يَرَاهَا وَمَن لَّمْ يَجْعَلِ اللَّهُ لَهُ نُورًا فَمَا لَهُ مِن نُّورٍ
“Ev ke zulumâtin fî bahrin lucciyyin yagşâhu mevcun min fevkıhî mevcun min fevkıhî sehâb (sehâbun), zulumâtun ba’duhâ fevka ba’d (ba’dın), izâ ahrace yedehu lem yeked yerâhâ ve men lem yec’alillâhu lehu nûren fe mâ lehu min nûr (nûrin).: Kâfirlerin amellerinin bir başka benzeri engin bir denizin karanlıklarıdır. Bu denizi üstüste binen dalgalar ve dalgaları da bulut örter. Orada karanlıklar üstüste binmiştir. Öyle ki insan elini uzatsa onu farkedemez bile. Allah'ın nur vermediği kimsenin nuru olamaz.”
(Nûr 24/40)

MERKEZe Oturan ben =>“a” noktası,
Bu MERKEZ Noktanın Yuttuğu Kevniyyette Sebbaha Eden =>“b” BEN noktası,
MERKEZ =>MUHİTi =>“BİZ-BİR-İZ” =>NAHNU ET!.mekte!. İnşâe ALLAHu TeÂLÂ..

“ben” in NÂRı =>"BEN" NÛRu ile ->“NûRun aLâ NûR” OLur.. NAHNU OLur!. İnşâe ALLAH!.


اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---“Allâhu nûru’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh (mısbâhun), el-mısbâhu fî zucâceh (zucâcetin), ez-zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr (nârun), nûrun alâ nûr (nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhu’l-emsâle li’n- nâs (nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm (alîmun).: ALLAH, göklerin ve yerin nûrudur (aydınlatıcısıdır). O'nun nûrunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübârek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. (Bu öyle bir ağaç ki) yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. (Bu ışık) nur üstüne nurdur. ALLAH dilediği kimseyi nûruyla hidâyete iletir. ALLAH insanlara (işte böyle) misal verir; ALLAH her şeyi bilir.”
(Nûr 24/35)

MuhaMMedî ÂRif-i BiLLAH.. BiLir ki;

VÂCibu’L- VÜCÛD VAR OLan =>ALLAHu Z’l- CeLÂL =>ZÂTuLLAHtır.
ŞeÂNULLAHta O’nun ŞeHâdeti Şarttır =>KuLu AbdLLAH için!.
MevCÛDLarın CüMMLesi de ->NÛRULLAHtır ki =>ŞeÂNULLAHta ŞEHvetten>ŞeHâdeti, Gübreden>GÜLü Çıkarmak için KULLuk Görevi =>Esmâ bAHhçelerinde ÇabaLayıp DurmaktaLar AKıLLarından DoLayı..
AKIL ki.. NÛRunu bULursa.. ->N-AKIL.. NÛrLu AKıL.. NAKiLuLLAH OLur.. ve’S- SeLÂMm..



MuhaMMedî MMM MuhaBbetLeriMLe..

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12860
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BİG BANG.. ve KUN feyeKUN..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim AĞLarım!. Resim

إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ لآيَاتٍ لِّأُوْلِي الألْبَابِ
Resim---"İnne fî halkı’s- semâvâti ve’l- ardı vahtilâfi’l- leyli ve’n- nehâri le âyâtin li ulî’l- elbâb (ulîl’ -elbâbı).: Muhakkak ki, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde, ulû’l- elbâb/ temiz akl-ı selîm sahibleri için elbette âyetler (kesin deliller) vardır.” (Âl-i İmrân 3/190)

الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Resim---"Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkı’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ (bâtılan), subhâneke fekınâ azâbe’n- nâr (nârı).: Onlar (ulû’l- elbab, lüblerin, Allah'ın sır hazinelerinin sahipleri), ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken (daima) Allah'ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. Sen Subhan'sın, artık bizi ateşin azabından koru.” (Âl-i İmrân 3/191)

كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Resim---"Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârakun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ulû’l- elbâb (elbâbi).: Bu Mübarek Kitabı sana indirdik, âyetleri ile tedbir alsınlar ve ulûl’elbab/temiz akıl sahipleri tezekkür etsin diye.” (Sâd 38/29)


Resim
KÛN feyeKÛN KÂİNÂTI

ALLAHu zü’L- CELÂL’in ŞE’ÂNuLLAHta,
Her ÂN =>KÛN feyeKÛN Yeniden YARATIŞ SEBBEHAsı..



Resim

ATaN KALBim GiBi AToM
ŞEKiLLenmiş SEVgi AToM
KÜRRenin ASLen ANNesi
SEVene =>SEVgiLi AToM!.

MuRaDuLLAH HAKk’ın MutLak
KÜLLî ŞEYyi>YARAtAN HAKk
RESÛLuLLAH ÜMMeti OLup
Yüce ŞERef =>KULu OLmak
TERCih EDip =>BİLip-BULup
HALKa HAKk’ın YOLu OLmak!.


ZEVK 8860


AKL-ı SİLM SâHiBi İÇin =>ZEVk-i ZÂHİR ZERRE DÖNer
KÛN EMRinde NedEN NİÇin =>KÂiNÂttır KÜRRE DÖNer
MîM MAHŞERİnin SÜRÛRu
KÜLLî ŞEYy ALLAH’ın NÛRu
FİİLİn FÂİLi =>ALLAH =>DÖNer SONSUz KERRE DÖNer!.


26.05.18 05:10
brsbrsm..tktktrastkkmdeshrsyrÂNnn..


BEDEN ARZ RÛHum SEMÂsı
"YuSeBBiHu RAKSı"-ndaLar
CÂN-CÂNÂN-CihÂN CEM’ası
MUHiT MERKEZ AKSındaLar!.


Resim

MMM MuHABBetLerimLe..

Resim

ANLAt KuL İhvÂNim ANLAt
SUBHÂN SIRRIn>SAÇar Gibi
AŞKın KANadı =>Kırk KANat
ARZ'dan =>ARŞ'a KAÇar Gibi
GÜLün SIRRın SUNmak SANat
=>RABBıma =>ELin AÇar Gibi!.



KüLLî ŞEYy’in =>HEPİSİ-nde,
Onları her ÂN YENiden YARATAN'ının İMZÂsı Varr..:


اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ
Resim---"Allahu hâliku kulli şey’in ve huve alâ kulli şey’in vekîl(vekîlun).: Allah, herşeyin Yaratıcısı’dır ve O, herşeye vekildir.” (Zumer 39/62)

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---"İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kûn fe yekûn(yekûnu).: O (Allah), bir şey irade ettiği (dilediği) zaman O’nun emri, sadece ona: "Ol!" demektir. O, hemen olur.” (YâSîn 36/82)

“YuSEBBihu!. SEMÂ’Sı”-nda =>SeBBeHa.. TeSBih!. feSEBBih!.:

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim--- "YUSEBBİHU lillâhi mâ fî’s- semâvâti ve mâ fî’l- ardı’l- meliki’l- kuddûsi’l- azîzi’l- hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.(Cumâ 62/1)

Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..

Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar vede Kürreler-Galaksiler,
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılan ŞE'ENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILLarımız DEVR-ÂNı ANLarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâimindeyiz
İnşâe ALLAH..İşte her ZeRReye bahşedilen bu Rüşd Raksı, Yeniden Yartış Hareketi Merkezin DENGE için ÇEKimine karşı Merkezkaç DÜZEN Kuvvetini doğurup VARlığı oluşturmaktadır her ÂN ŞeÂNullahta…


NESL-i CEDîDi.: her ÂN Şe’ÂNuLLAHta KÛN fe yeKÛN Yeniden HALK ediş-Yaratış..

إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ
Resim---"İn yeşe’ yuzhibkum ve ye’ti bi halkın cedîd (cedîdin).: Eğer dilerse sizi giderir (yok eder) ve (sizin yerinize) yeni bir halk getirir.” (Fâtır 35/16)

أَفَعَيِينَا بِالْخَلْقِ الْأَوَّلِ بَلْ هُمْ فِي لَبْسٍ مِّنْ خَلْقٍ جَدِيدٍ
Resim---"E fe ayînâ bi’l- halkı’l- evvel (evveli), bel hum fî lebsin min halkın cedîd (cedîdin).: İlk yaratmada âcizlik mi gösterdik? Hayır, onlar yeni bir yaratma hususunda şüphe içindedirler.” (Kaf 50/15)

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halakne’l- insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh (nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min HABLİ’L- VERÎDi: Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.””(Kaf 50/16)


Şe’eNULLAH:

يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---''Yes’ eluhu men fi’s- semâvâti vel ard (ardı), kulle yevmin huve FÎ ŞE’Nin: Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an YARATMA HALİndedir.” (Rahmân 55/29)

Şe’ÂN: her ÂN YENiden YARATış SeBBehâsı..
Şu ÂN <=> Şe’ÂN => ŞeHÂDeti..:SeBBeHa.. TeSBih!. feSEBBih!.:


يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---YUSEBBİHU lillâhi mâ fî's- semâvâti ve mâ fî'l- ardı’l- meliki'l- kuddûsi'l- azîzi'l- hakîm (hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR." (Cumâ 62/1)

Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..

Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar ve de Kürreler-Galaksiler,
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılan ŞE'ENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILLarımız DEVR-ÂNı ANLarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâimindeyiz
İnşâe ALLAH..
İşte her ZeRReye bahşedilen bu Rüşd Raksı, Yeniden Yartış Hareketi Merkezin DENGE için ÇEKimine karşı Merkezkaç DÜZEN Kuvvetini doğurup VARlığı oluşturmaktadır her ÂN ŞeÂNullahta…



ALLAHu zü'L-CeLÂL'imiz KüLLî ŞEYy'i,
TEKVİN Sıfatları OLan KAZA-KADER-İRADE ve DİLEmesiyle Sürekli ve YENİden Yaratmaktadır.:

وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءهُمْ وَكُلُّ أَمْرٍ مُّسْتَقِرٌّ
Resim---"Ve kezzebû vettebeû ehvâehum ve kullu emrin mustekırrun.: Yalan dediler, arzularına uydular. Halbuki, her iş (Allah takdirinde) yerini almıştır.” (Kamer 54/3)

لِّكُلِّ نَبَإٍ مُّسْتَقَرٌّ وَسَوْفَ تَعْلَمُونَ
Resim---"Li kulli nebein mustekar(mustekarrun), ve sevfe ta’lemûn(ta’lemûne).: Her bir haber için 'kararlaştırılmış bir zaman (müstakar)' vardır. Siz de bileceksiniz.” (En’âm 6/67)

إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ
Resim---"İnnâ kulle şey’in halaknâhu bi kader(kaderin).: Muhakkak ki Biz, herşeyi, bir kaderle (takdir edilmiş olarak) yarattık.” (Kamer 54/49)

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلاً مِّن قَبْلِكَ وَجَعَلْنَا لَهُمْ أَزْوَاجًا وَذُرِّيَّةً وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ أَن يَأْتِيَ بِآيَةٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ لِكُلِّ أَجَلٍ كِتَابٌ
Resim---"Ve lekad erselnâ rusulen min kablike ve cealnâ lehum ezvâcen ve zurriyyeten, ve mâ kâne li resûlin en ye’tiye bi âyetin illâ bi iznillâh(iznillâhi), li kulli ecelin kitâb(kitâbun).: Andolsun, senden önce de elçiler gönderdik, onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah'ın izni olmaksızın (hiç) bir elçiye herhangi bir ayeti (mucizeyi) getirmek olacak iş değildi. Her ecel (tesbit edilmiş süre) için bir kitap (yazı, hüküm, son) vardır” (Ra’d 13/38)



KÜLLî ŞEYy'i YARatAN =>HAKk TeÂLÂ.:

اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ
Resim---"Allahu hâliku kulli şey’in ve huve alâ kulli şey’in vekîl (vekîlun).: Allah, herşeyin Yaratıcısı’dır ve O, herşeye vekildir.” (Zümer 39/62 )

ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ لَّا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَأَنَّى تُؤْفَكُونَ
Resim---"Zâlikumullâhu rabbukum hâliku kulli şey’in lâ ilâhe illâ huve fe ennâ tu’fekûn (tu’fekûne).: İşte o Allah ki, sizin Rabbinizdir. Herşeyi Yaratan’dır. O’ndan başka İlâh yoktur. Öyleyse nasıl döndürülüyorsunuz?.” (Mümin 40/62)


ResimResim

BedENimi =>FiiLimi =>DÜŞÜNcemi YARatAN =>HAKk TeÂLÂ.:

ALLAHu Zü'l-Celâl: “Kâinâtı ben yarattım! Bedenini ben yarattım! Fiillerini ben yaratmaktayım! Düşüncelerinizi de ben yaratırım..” buyurmaktadır..

Zü'l-Celâli Ve'l- İkrâmü :

Resim

Sizi Yaratan BENim.:

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Resim---“Ve mâ halaktu'l- cinne ve’l- inse illâ li ya'budûni.: Ve Ben, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) Bana kul olsunlar diye yarattım.” (Zariyat, 51/56 )


FiiLLerinizi Yaratan BENim.:

وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ
Resim---"Vallâhu halakakum ve mâ ta’melûn (ta’melûne).: Ve (oysaki) sizi de, yaptığınız şeyleri de Allah yarattı.” (Sâffat 37/96) (Zariyat, 51/56 )

فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Resim ---“Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe ramâ, ve li yubliye’l- mu’minîne minhu belâen hasenâ (hasenen), innallâhe semîun alîm: Onları siz öldürmediniz (Bedir’de o kâfirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz), ama onları Allah öldürdü; (Ey Rasûlüm, bir avuç toprak) attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.” (Enfâl 8/17)


DÜŞÜNceLerinizi Yaratan BENim.:

وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Resim ---“Ve mâ teşâûne illâ en YEŞÂALLÂHu RaBBu'l- âlemin (âlemîne): Ve âlemlerin RaBBi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.”(Tekvîr 81/29)

Resim

ÖZden de ÖZde AKRABa..
AŞKta CÂNda CÂNAN OLmak..:

BEN size sizden daha yakınım:


وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---"Ve lekad halakne’l- insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh (nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min habli’l- verîdi:Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız-AKRABAyız..””(Kaf 50/16)



Resim


3. SALÂVÂT-ı ŞERÎFEmİZ : İmâm-ı ALî kerremullahi vecheye ait salâvâtı şerîfe:


Resim

TÜRKÇESİ: Lebbeyke Allahümme Rabbiye ve sâ’deyke Resim Salâvâtu’llahi’l-Berri’r-Rahîm Ve’l-melâiketi’l-mukarrebîn Resim Ve’n- nebîyyine ve’s-sıddıkîne ve’ş-şühedâi ve’s-sâlihîn Resim Vemâ sebbiha leke min şey’in yâ Rabbe’l-âlemîne Resim Alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin ibni Abdillahi hâtemi’n- nebîyyîne Resim Ve Seyyidi’l-mürselîne ve imâmi’l-mûttâkîne Resim Ve Resûli Rabbü’l-âlemîne’ş-şâhidi’l-beşiri’d- dâi ileyke bi iznike e’s- sirâce’l-münir Resim Ve aleyhi’s- salâtü ve’s- selâmû ve rahmetullahi ve berâkâtuhu.

MÂNÂSI:
“Emret (buyur) ALLAH’ım! Ve başim-gözüm üstüne (emret, saâdetle Senden mutluluk istiyorum), RABB’im, ALLAH’ım! İyilik ve merhamet dolu Salâvâtullahı, gözde (yakîn) meleklerin salâvâtı, peygamberlerin, sıddıkların, şehîdlerin, sâlihlerin; Ey âlemlerin RABBi Seni tesbih (ve tenzih) eden herşeyin salâvâtı, Efendimiz Abdullah oğlu Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, Hatemü’l-Enbiyâya (peygamberlerin sonuncusuna), peygamberlerin Efendisine, müttakîlerin (günâhlardan korunup ALLAH'a sığınanların) imâmına; âlemlerin RABBinin, şâhid ve müjdeci Resûlüne, Senin izninde Sana dâvet eden ve aydınlatan kandile (sayısız- sonsuz) selâm (sıla, salâvât, rahmet, istiğfâr, dua, ulaşım) olsun!”
Resim
huddamkuran
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 11
Kayıt: 16 Oca 2013, 12:55

Re: BİG BANG.. ve KUN feyeKUN..

Mesaj gönderen huddamkuran »

Resim

Teşekkür ederim detaylı açıklama için...

Anladığım kadarıyla big bang çekim ve itim güçlerinin çatışmasından oluşmuyor.
Big Crunch büyük patlama ardı sıra büyük çöküşü de içinde taşıyor...
ol-yok ol gibi ??

Merkez kaç ve merkez çek kuvveler iç denge dış düzen misâli seviyelenmeyi ve âlemin döngüsünü, kün feyekun'ü getirirken, tam tersi olarak big crunch da ol yok ol işleyişi ile birlikte HAYYu'l-KAYYUMluğu sürdürüyor...

Âlemde olan (olduğu varsayılan) her oluş, ister zâhiren bizâtihi olsun ister bâtınen olmasına rağmen zâhir olarak algılansın "zıdlıklar" gereğince iki uc olarak akışı sağlıyor...



bu akışın birbiri ile sonsuz sınırsız ihtimalleri de dünyâ hayâtı dediğimiz ve yaşayan her türün her canlının "hayat akışı" nı oluşturuyor...

her birimizin bu akıştaki tercihleri ile oluşa giren ihtimaller, yumurtayı dölleyen spermler gibi vücud buluyor yani kadere-kazaya dönüşüyor... buradan da cennet ve cehennem doğuyor...

Zıdlıklar kurgusu alanında sonsuz ihtimallere muhatab olarak edilgen tarafta olan "akıl" aynı zamanda ihtimallerden birini işletmekle ve çıkış kapılarını seçmekle ve sonuç duraklarını görmekle de sistemi işletmede yürütmede etken oluyor...

Konuyu daha açmak ve derinleştirmek mümkün...

" murâdullah - Emrullah -sünnetullah - şe'nullah " mertebelerinde okuyuşlarla konu merkezden muhîte çekilebilir...



Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12860
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BİG BANG.. ve KUN feyeKUN..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KARA IŞIk=>AKIL MAKASı
AK IŞIk ==>RENGin ANAsı
YEDi RENk>TEVHiDin TAYFı
Me..Le..Me..Ye..Se..Te..KA-sı!.


ZEVK 9270

YuSEBBiHu SEMÂ’sında!. ==>KÜLLî ŞEYy =>SEBBEha DANSı
=>YEDi NEFSin =>LETÂİFi!. ===>YEDi RENGin =>FREKANSı
HAYAT=>SEBEB=>Son-UCU-nda
KUL =>Mİ’RÂC-ın =>URÛCU-nda
İNKÂR-İKRÂR!. TERCİH>TEVHİD!. RABB’a=>RÜCÛ’da RÖLANSı!.


HAM AKIL =>NÛRLanmaz İSe
=>GÖZünden GEÇemez=>ÖZe!.
=>MADDEye KUL OLAN>KİMSe
=>CÂNını =>SOKamaz =>SÖZe!.


12.06.19 02:42
brsbrsm..tktktrastekkmdylnzlkk….


Resim
TAYF.: Bileşik Beyaz ışık demetinin bir prizmadan geçtikten sonra ayrıldığı basit renklerden oluşmuş görüntü. Kavs-ı kuzah. Gökkuşağı. Güneşin tayfı, prizmanın köşesinden tabanına doğru sıra ile şu renkleri gösterir =>Kırmızı, Turuncu, Sarı, Yeşil, Mavi, Lacivert, Mor..
DANS.: Belirli bir müziğe uyularak yapılan, bu yönden müzikle kaynaşan ve estetik değer taşıyan vücut devinimleri.. İLâHî EMR OLan KÛN feyeKÛN YENİden YARATış SEBBehası..
FREKANS.: Ses, akım vb. için, birim zamandaki titreşim sayısı, titreşim sıklığı. İlâhî EMR OLan KÛN feyeKÛN YENİden YARATış SEBBehasında İnsÂN AKıL ALgısı..
RÖLANS.: Bir oyunda yapılan para artırma isteğini kabul etmek ya da geri çevirmek konusunda düşünmek için kısa bir süre isteme.. ALLAH celle celâlihu’ya KULLuk DENEmesi SAHAsı OLan bU ÂLEMde =>İNKÂR-İKRÂR SEÇiminde =>TEVHİD TERCİHi için ARAştırıp DÜŞÜNme ZamÂNı!.



Resim


Me..Le..Me..Ye..Se..Te..KA-sı!.:


Me.. MOR.
Le.. LÂCİVERt.
Me..MAVi.
Ye.. YEŞİL.
Se.. SARı.
Te.. TURUNCu.
KA..KIRMIZı..

Resim

Bu ÂLEMde Güneş Işığının Tayfına BAKarsak GÖReceğimiz.:

Kırmızı<->Turuncu<->Sarı<->Yeşil<->Mavi<->Lâcivert<->Mor<->Simsiyah..

Beyaz Işığın TaYfı Dizilimini, İlâhî Tecellînin İnsan Nefsindeki Seyr-ü-Sülûk KemâLâtı olan TEVHiDin TAYFında da GÖRmekteyiz.
Şöyle ki:

Resim

Nefs-i Emmâre (beden, kan) kırmızı,
Nefs-i Levvâme (nefs) turuncu,
Nefs-i MüLhime (kalb) sarı,
Nefs-i Mutmaînne (ruh) yeşil,
Nefs-i Râziyye (sır) mavi,
Nefs-i Merzîyye (hafî) lâcivert,
Nefs-i Sâfiyye (ahfâ) mor,
Nefs-i KâmiLe (Akdeste Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e ait Mukaddes Nefs) simsiyahtır..

Akdes: Hüsn-ü Mutlaktır...

Biz bu bilgileri piyasada kol gezen, çok değişik izâhların aslını astarını anlatmak açısından ele aldık.
Yoksa MuhaMMedî Tasavvufun İştirakinde (uygulamasında), KuLun nefsi RaSûLuLLaH SALLallahu aleyhi ve SELLem'e ve onun sayesinde ALLAH TeÂLÂ'ya;

Teslim OLup (müslim),
İmân EDip (mü'min),
Tâbi' OLup (ârif, velîsi) ve
İtâat EDerek (kâmil âşık, ehli) İmâm-ı Mutlak RaSûLuLLaH SALLallahu aleyhi ve SELLem'i DUYar ve UYar o kadar..

Gerisini Vâcibu’L- VüCÛD ALLAHu zü’L- CeLÂL ve Vâcibu’L- MevCÛD İmâm-ı MutLak Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem BİLir!.

Resim

İNSAN =>Beden =>(Sîne) =>Sadr =>Nefs =>Kalb => Fuad (gönül) =>Ruh =>Sır =>Hafî =>Ahfâ =>Akdes...


Resim

=>ÂLETLe=>CERYÂNı GiBi
MADDEye SIĞmıYOR>MÂNÂ!.
AYNı NOKTA=>TEPE<->DİBi
=>AKIL =>ERince =>İMÂNa!.


BiNg-BaNg BAŞLangıçı.. ya da BaNg- BiNg SonUÇu..
ASLında fASLen, TkeMMüL-ü TeVHiD Olan TÜMMLenmekten-TAMMlanmaktan, Türkçesi ise, Et TAMM ALLAH celle celâlihu’dan bî-Haber HaMm AKLın DosdoğruSUnun İki UCu..
KÛN feyeKÛN.. OL!.. ve ÂNında OLuŞş!. Hep yENidEN Yaratış HATM-i MuhaMMediYyesi OL-ÂN RaHMeteNLi’L- ÂLeMîn URÛCu!.
Es SeLâM OLsun Hateme’n- NebîYy aleyhi’s- SeLâm'a.:


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...


MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....

Resim
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön