Döndümü vücuduyla dönerdi. Anlayamadılar. Anlayabilselerdi.

Rasulullah (sav) Efendimizin örnek kişiliği, hayatı ve davranışları.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Seleme
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 94
Kayıt: 01 Ağu 2007, 02:00

Döndümü vücuduyla dönerdi. Anlayamadılar. Anlayabilselerdi.

Mesaj gönderen Seleme »

Esselamün kavlen.

İnsanı eşref-i mahlukât = yaratılmışların en şereflisi olarak kabul eden bir anlayış ortaya koyan Hz. Peygamberin hayatı, insana verilen değerin en güzel örnekleriyle doludur. Onun hayatı bu yönüyle incelendiği zaman, insanlığın bugün şiddetle ihtiyaç duyduğu nice güzelliklerle karşılaşılır.

İnsanın en önemli özelliklerinden biri konuşmaktır. İnsan için kullanılan ‘Hayvanı nâtık’ tabiri, insanın görünürdeki bu en önemli özelliğini anlatmak içindir. Onun bu en önemli özelliğinin, yani konuşmanın belirgin hususiyetlerinden biri, konuşanın zihniyetini ve iç dünyasını yansıtmasıdır. Okuyabilenler için konuşma, bir insanın kişiliğini, zihniyetini, kültürünü ve birikimini hemen ele verir.

Hz. Peygamberin insanlarla konuşma biçimini nakledenler, onun karşısındakine büyük değer verdiğini, dinlediği kişiyi bütün dikkatiyle kulak vererek dinlediğini, karşıdakinin sözünü doğru anlaması için kelimeleri açık, net, sade ve anlaşılır biçimde kullandığını ve en önemlisi karşısındakine yanı veya arkası dönük olarak yahut da yalnız başını çevirerek konuşmadığını ifade etmektedirler. O, “...Birisine dönünce (sadece başını çevirmez) bütün vücuduyla dönerdi...” (Tirmizi, Menâkıb, 8)

Hz. Ali (r.a.) Peygamber Efendimizi şöyle anlatmaktadır: “...İnsanların en iyi kalplisi, en cesuru ve en doğru sözlüsü idi. O ahlâk bakımından herkesten üstün, güzel ilişki yönüyle de herkesten daha geçimli idi. Onu aniden gören ondan heybet duyardı; onu tanıyarak beraber olan, kalpten severdi. Onu anlatan şöyle derdi: ‘Ben ne ondan önce ne de ondan sonra onun gibisini görmedim.’...” (Tirmizi, Menâkıb, 8)

Hz. Peygamberi hanedanlardan, krallardan, hükümdarlardan farklı kılan tavırlardan biri, işte böylesi mütevazı tutum ve davranışları idi. Bir söylediğinin iki edilmeyeceği, tüm Arabistan’ın hakimi konumunda bulunduğu ve bütün milletin gönlünde taht kurduğu zaman da bu mütevazı Peygamber, çok sade bir hayatı tercih etmiş, âdeta toplumun en düşük standartlı hayatına sahip insanlarını ölçü alarak hareket etmiştir. Onların bu hayat standardı yükselmediği sürece, onlara yardım etmeyi sürdürmüş ve onlarla beraber aynı standardı paylaşmaya devam etmiştir. “Uhut dağı kadar altınım olsa, borcum olan miktar müstesna üç günden fazla yanımda kalmasını arzu etmem.” (Buhârî, Rikak 14) buyuran Hz. Peygamber, malın insan için olduğu bilincini ortaya koymuş ve fiili olarak kendileri hayatı boyunca asla mal biriktirip yığma yoluna gitmemiştir. Bu şekildeki uygulamaları ve tavırlarıyla insana öyle bir değer vermiştir ki, insan için bundan daha öte bir değer düşünmek mümkün değildir. Bu anlayışta insanın değeri ön plâna çıkarılmakta ve maddeye kul/köle olan yaklaşım yerle bir edilmektedir. Neticede ne başında taç bulunan hiçbir kral, ne insanlığa önderlik yapmış herhangi bir şahsiyet, ne bir şâir, ne bir yazar ve ne de gelmiş geçmiş herhangi bir insan... kendi eliyle yamadığı abasından başka bir mülkü olmayan bu zat kadar itaat görebilmiş ve sevilebilmiştir. Onun bu derece sevilmesinin temelindeki espri, ortaya koyduğu katıksız ve şaibesiz insan sevgisidir.

Peygamber Efendimizin ortaya koyduğu insana değer verme anlayışı, kendi ırkından ve kendi sınıfından olanları, kendi anlayışını benimseyenleri, kendi menfaatine hizmet edenleri veya kendi vatandaşlarını insan sayıp onlara insan olarak değer verdiği hâlde diğerlerini aynı değere lâyık görmeyen anlayışlardan çok farklıdır. Onun insana verdiği değer, bütün bunları aşarak insana insan olarak değer veren evrensel bir anlayıştır. İnsana verilecek değer konusunda önemli olan, bu hedefe ulaşabilmektir. Her insanın insan olarak dokunulmaz haklarını tanımak ve buna saygı gösterebilmektir.

İslâm’ın öğrettiği anlayışa göre bir insanı öldürmek, bütün insanlığı öldürmek gibidir. Bir insanı kurtarmak da bütün insanlığı kurtarmak gibidir. (Maide, 32)

Hz. Peygamberin en bariz vasıflarından biri samimiyetti. O, samimiyetsiz ortamlardan süzüle süzüle gelmişti. Yüce Allah onu cahiliye döneminin yaygın kirlerine bulaşmaktan korumuştu. Öyle ki, kavmi içinde en şahsiyetli, en ahlâklı, en şerefli, komşularına ve çevresine karşı en güzel davranışlar ortaya koyan, en halim, en doğru sözlü, kötülük ve çirkinliklerden en uzak bir konumda gelişip yetişmiştir. Nihayet toplumu onu el-Emin adıyla adlandırmıştı. (İbn Hişam, es-Siratu’n-Nebeviyye, Tahkik:Mustafa es-Seka ve diğ., Matbaatü Mustafa el-Bâbî el-Halebî, Mısır 1936, I/194)

İşte Cenab-ı Hakk’ın korumasında böyle bir ruhî temizlik ve esenlik içinde büyüdüğü için son derece samimi idi. Samimiyeti kuşanmayan insanın insanların yüreğine ulaşamayacağını, insanların yüreğiyle rabıta kuramayanın ise hem kendisinin hem de ilişkide bulunduğu insanların huzurunu sağlayamayacağını biliyordu.

İnsan sevgisi açısından bakıldığı zaman, gerek Kur’ân-ı Kerim’de gerek Hz. Peygamber (s.a.s.)in sünnetinde insana ve insani değerlere zarar verebilecek hususların son derece etkin bir üslûpla yasaklandığı görülür. “Müslüman, elinden ve dilinden insanların emin olduğu kimsedir.”(Buhârî, İman 5; Müslim, İman 64), “Sizin en iyiniz, kendisinden iyilik umulan ve kötülük gelmeyeceğinden emin olunandır. En kötünüz ise, kendisinden iyilik umulmayan ve kötülüğünün dokunmayacağından emin olunamayandır” (Tirmizi, Fiten, 62; Ahmed b. Hanbel, II/368).

Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş bulunan (Enbiya, 108) Rahmet Peygamberinin bu rahmetinin en önemli alanı, hiç şüphesiz insanı kapsamaktadır. Çünkü onun getirdiği risaletin muhatabı insandır. Kur’an, insanlar için indirilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) insanlara peygamber gönderilmiştir. İslâm’a göre insan yeryüzünde Allah’ın halifesidir. Bunun için Hz. Peygamber, insanlar arasındaki ilişkilerin temelini sevgi ve saygı üzerine kurmuştur. “Küçüklerimize merhamet ve sevgi, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizi, el-Birr ve’s-Sıla, 15) buyuran Hz. Peygamber, insan sevgisini evrensel bir prensip olarak ilân etmiştir.



‘Dinlerdi, severdi halkı candan

Mazlûmu korurdu her ziyândan

Düşmüşleri kaldırırdı yerden

Saklardı yetimi her kederden’


Esselamün aleyküm.


ALINTI
[img][/img]
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Allah razı olsun...

Selam sana Ya Muhammed sav. tüm güzelliğiyle ahlakın en üstünü ile süslediğin hayatını, bir eğitimci olarak biz Ümmet-i Muhammedîleri eğitim, öğretimde örnek alarak senin öğretilerinin doğrultusunda Allah cc sadık bir kul, Ya Rasulullah sana sadık, adil ve muhabbetli bir ümmet olmakdır azmimiz. Duanı ve şefaatını esirgeme Ya Rasulullah sav.
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

DEĞERLİ HAKAN,

"Allah cc sadık bir kul, Ya Rasulullah sana sadık, adil ve muhabbetli bir ümmet olmakdır azmimiz. Duanı ve şefaatını esirgeme Ya Rasulullah sav."..demişsiniz...

AMİN ..AMİN.

ALLAH KABUL ETSİN..

DUANIZA CANI GÖNÜLDEN KATILIYORUM..

VE YUNUSUN DİLİNDEN GÖNLÜNDEN SİZE KATILIYORUM


......................................
......................................

Arşımın üstünde seyran eyleyen
Kürsüm üzerinde cevlan eyleyen
Mirac’da ümmetin Hakk’tan dileyen
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im

Derviş Yunus severiz Muhammed’i
Her andıkça verelim salavatı
Kadir Mevlam ana mahbübum dedi
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im


YUNUS EMRE
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Cevapla

“►Sünnet-i Seniyye◄” sayfasına dön