EZÂN-ı MuhaMMediyye

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

EZÂN-ı MuhaMMediyye

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim


EZÂN-ı MuhaMMediyye!..

1.3 BÖLÜM: EZÂN İLE İLGİLİ ÂYETLER

وَإِذَا نَادَيْتُمْ إِلَى الصَّلاَةِ اتَّخَذُوهَا هُزُوًا وَلَعِبًا ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لاَّ يَعْقِلُونَ
Resim---''Ve izâ nâdeytum iles salâtittehazûhâ huzuven ve leıbâ(leıben) zâlike bi ennehum kavmun lâ ya’kılûn(ya’kılûne)..: "Namaza çağırdığınız (namaz için ezân okuduğunuz) zaman, onu bir eğlence ve oyun yerine koyarlar(konusu yaparlar). İşte bu davranış, onların akılları ermez (akletmez) bir topluluk olmalarındandır."
(Mâide 5/58)

وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلًا مِّمَّن دَعَا إِلَى اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحًا وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Resim---''Ve men ahsenu kavlen mimmen deâ ilâllâhi ve amile sâlihan ve kâle innenî minel muslimîn(muslimîne).: "(İnsanları) ALLAH'a çağıran, iyi iş (sâlih amel) yapan ve "Ben müslümanlardanım!" diyenden kimin sözü daha güzeldir?"
(Fussilet 41/33)

Bahsedilen Zât şüphesiz başta Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'dir. Ve sonra ilmiyle âmil müezzinlerdir...

Amel-i sâlih: bedenî tâat; lisanî (nefsî) ikrâr; kalbî mârifet; ruhî haşyetin cem'idir... Sözün en güzeli Tevhidi ilândır... Yâni ezândır...

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نُودِي لِلصَّلَاةِ مِن يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
Resim---''Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ nûdiye lis salâti min yevmil cumuati fes’av ilâ zikrillâhi ve zerûl bey’a, zâlikum hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).: "Ey imân edenler! Cuma günü namaza çağrıldığı (ezân okunduğu) zaman, hemen ALLAH'ı anmaya (zikre) koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayrlıdır."
(Cum'a 62/9)





Allâhuekber!” ve lillâhi’l-hamd. Allâhuekber. Allâhuekber.
4 Allâhuekber Bedene Nefse Kalbe ve Rûhadır.
Eşhedu en Lâ İlâhe İllâ ALLAH”, Beden ve Nefse söylenen birincisi. Zâhire söylenendir.
Eşhedu en Lâ İlâhe İllâ ALLAH”, ikinci söyleniş Kalb ve Rûhadır.
Bir kare çizip köşegen atarsanız. Zâhir ve Bâtına söyleniş şeklindedir.
Eşhedu enne MuhaMMedu’r-Rasûlullah”, duyduğunuz “Eşhedu en Lâ İlâhe İllâ ALLAH” SÖZü MuhaMMed Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin SESidir.
Onun için;
“ALLAH ve Rasûlüne teslim olun!”
“ALLAH ve Rasûlüne iman edin!” âyetleri vardır.
MuhaMMed Rasûlullah’tır. MuhaMMediyyet’te Rasûlullah’tır. 3 MiM’lidir.
Zâhiri, Bâtını ve Âhiri vardır çünkü. Evveli Hakk’tadır. Hükümleri getirir yâni.
Yine “Eşhedu enne MuhaMMedu’r-Rasûlullah”, Bâtına.
Sonra “Hayye ale’s-salah” Bedene, “Hayye ale’s-salah” nefse, yâni iki kere söyledi.
Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyu’l-azîm.
İkinci söylenişi nereye? Nefse.
“Haydi sulha, salah neyse..? Salâha dirilişe gelin. Hayy’ya gelin!” Güvenlik emin yer. Benim dışım var içim var diyorsun ya, işte bunun hakîkatine er.
Hakîkat-i MuhaMMediyyesinde buluş. Ne bakımdan?
Sulh bakımından. Selahu, herşey ALLAH’ındıra sahib çık. Sîn yap yâni. Sînende.
Hayye ale’l-felah” Kalb ve Rûha. Nedir felah?
Herşey, lehu ALLAH’ın demektir. O’nun demektir.
Bu demin söylediğim sözün içinde “fi” yâni, senin içinde ana unsur olması lâzım.
Hayye ale’l-felah”, bunların bilinmesi lâzım ki;
Şah damarından yakın olan RABB’ını gerçek kabul edesin.
Şu gördüğün herşeyi gölge kabul edebilesin. Yoksa edemezsin.
ALLAHu ZU’L-CELÂL Kur’ân-ı Kerim’de buyurur: “Ben şah damarınızdan yakınım” fakat aklınız bunu kabul etmez.
Anlayamadığı için kabul etmez. Îtirazdan ziyâde. Kavrayamadığı için kabul etmez.
Lâ İlâhe İllâ ALLAHu’l-meliku’l-hakku’l-mubîn. MuhaMMede’r-Rasûlullah sâdıku’l-va’du’l-emîn.
Dördüncüde, sonunda ne yaptı?
İlâhe İllâ ALLAH” ta tümünü CEM’ etti. Tevhid ile ezanı kapadı.

Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim

Resim---"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kim ezanı işittiği zaman şu duayı okursa, kıyamet gününde o kimseye şefâatim vâcip olur " buyurdu
(Câbir radıyallahu anh'den ; Buhârî, Ezân 8, Tefsîru sûre(17), 11 Ayrıca bk Ebû Dâvûd, Salât 37; Tirmizî, Mevâkît 43; Nesâî, Ezân 38; İbni Mâce, Ezân 4)

DUÂ:
"Allahumme Rabbe hazihi'd - da'veti't - tâmmeh Vessalâtil kâimeh Âti Muhammedeni’l vesîlete ve’l fadîlete ve'dderacete’r rafî’ah Veb’ashu makamen Mahmûdenillezî va’adteh inneke lâ tuhliful mîâd”:
"Allâh'ım! Ey bu tam dâvetin, yâni mübârek ezânın ve kılınmak üzere bulunan namazın mukaddes Rabbi! Peygamberimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem 'e vuslat vesîlesi şefaat şifasını ve kemâlat fazîleti ihsan et! Ve O'nu, kendisine va'd buyurmuş olduğun Makâm-ı Muhmûd'a eriştir Şüphe yok ki, sen va'dinden dönmezsin!"
(Buharî, Ezan, 8; Ebû Dâvud. Salât, 37; Tirmizi, Salât, 43)

Her sohbetimizde bir Ezan denk gelir. Yatsı Ezanları genellikle denk gelir.
Ve bu ezanlar yedi vakit, sabah, seherr daha doğrusu, seher, sabah, duha, kuşluk, öğle, ikindi, akşam, yatsı olmak üzere, yedi yüzde yedisinde okunur döner durur.
Ve bunların merkezi de seherdir. Yedinci yüz merkez gibi yâni.
Bir kübün altı yüzünün yedincisi onun merkez noktasıdır.
Ya da bir kürenin. Bunu düşünebîlmek için anlayabilmek için, bir kübün köşelerini kese kese kese, çok yüzlü bir küre bunu bir noktaya indirdiğinizde her noktası aynı olan bir muhit bulursunuz.
Herşey sanki bütün atomlar hidrojene dönüşmüş gibi, “lâ hüve illâ hüve” “ondan başka o kalmadı” dersiniz. Deriz.
Tekemmüllükte bu muhteşemliktir. Hayâli bir “fenâ fillâh”.
ALLAH’ta fâni oluşu ararken.
ALLAHu nuru’s- semavative’l- ârd”, “ALLAH yerin ve göğün nurudur” unda ALLAHu ZU’L-CELÂL’in imzalarını, kendisininde bir imza olduğunu görür.
Onun için ayrılık gayrılık kalmaz İnşâe ALLAH.

Ayrlık gayrılık fASLdadır ASLda değil..

فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ
Resim---"Fe men ya’mel miskâle zerretin hayren yereh(yerehu): Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.
(Zilzâl 99/7)

وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ
Resim---"Ve men ya’mel miskâle zerretin şerren yereh(yerehu): Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.
(Zilzâl 99/8)

İşte burada cüz’, eczâ, cezâ, karşılık ya da onu mutlaka tamlayan olarak, zerre kadar hayr işleyen “hayren yerehu” onu görür. “şerren yerehu” onu da görür.
Hayr ve Şer onu görür. Nasıl görür?
Cezâ olarak karşılık olarak onu görür.
Onun için zâten cezâ tam bir karşılıktır.
Neticede onun bedeli olur. Onu yapan onu bulur.
Parmağını sokmana gerek yok, elindeki toplu iğneyle fişin pirizini karıştırırsan karşılığını görürsün.
İçerideki kablodaki ceryan sana anlatır kim olduğunu!.
Ama kontrol kâlemiyle de dokunana da neyi anlatır?
“Ben buradayım-hizmetindeyim-BİZ BİR-İZ hazır bekliyorum!” der. Çünkü birinde edeb vardır.
Kontrol kâleminde Edeb vardır. Usul vardır. Kural vardır. Kaide vardır. Sünnetullah vardır.
Öbüründe ise aklın aymazlığı vardır. Onun cezâsı nedir karşılığı? Çarpılmaktır.
Kontrol kâleminin cezâsı nedir?
Elektriğin olup olmadığını kontrol etmektir. Niçin?
Faydalı şekilde kullanacakta onun için. Var mı? Yok mu? Diye bakıyor. Nasıl bakacaktı yoksa yâni.
İşte bu aynı akıl içinde böyledir.
Çünkü bunun ikisini de yapan-TERCİH eden akıldır.

Birinci haldeki parmağını pirize sokan akıl;
ZOM UYKUDA uyuyor. Ne yaptığını bilmiyor. Yelleniyor. Delleniyor.
YA DA UYURGEZER. İnsanlar onu hareketinden dolayı uyumuyor sanıyor ama hiç cam çerçeve koymuyor. Vurduğu yeri indiriyor.
Diyorsun ki: “Eyvah ayakta uyuyor!”
YA da çok SARHOŞtur. İçtiği ne kadarsa, küçükse küçük, büyükse büyük yaramazlıklar yapıyor.
Ama AYIKsa muhatabınızdır.
Bugün değilse yarın anlayacaktır. Size muhatap çünkü.
Deliyse akıllandırırsınız. Hastaysa iyi edersiniz.
Çâre bulursunuz ama ötekilerin “Uyandırılma ve Ayıktırılma Hakları” vardır bizim üzerimizde, Uyanık olmadıkları için.
Ayaklarının üzerinde zom uykuda olanların, uyurgezer olanların uyandırılma hakkları vardır.
Sarhoşların ayıktırılma hakkları vardır. Ayık olmadıkları için.

Bunun için ÜMMet-i MuhaMMed biribirisine merhamet etmek mecburiyetindedir.
Onun için buyuruyor Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
"Allâhumme islah ÜMMet-i MuhaMMed!" sallallâhu aleyhi ve sellem.
ALLAH’ım benim ÜMMetimi- ÜMMet-i MuhaMMed islah et!.
ALLAH’ım ÜMMet-i MuhaMMed’i iflah et!.
"Allâhumme ferice an ÜMMet-i MuhaMMed!" sallallâhu aleyhi ve sellem. ALLAH’ım onların sıkıntılarına bir ferec-çıkış kapısı-çözüm yolu ver!
"Allâhummerham, ÜMMet-i MuhaMMed rahmeten amme!"
ÜMMet-i MuhaMMed’e merhamet et buyuruyor.
Rahmeten amme”, Umumi. Amme, umumen demek. Umumen ne demek?
Sanki bir ananın çocuklarını ana göbek bağında birleştirmek gibidir umumen, amme. Amme, umme, imme.
Bu basit kelime yakıştırmaları değildir.
Kur’ân-ı Kerimin ve Arapça’nın kendi içindeki muhteşemlikleridir. Güzellikleridir. Özellikleridir.




Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Sübhaneke Allahümme ve bihamdike eşhedu enLâ İlâhe İllâ ente vahdeke la şerike leke estağfirke ve etubu ileyk.

ElhamdulillahiRABBilâlemin!
Es-selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu.


Resim Latif YILDIZ
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: EZÂN-ı MuhaMMediyye

Mesaj gönderen nur-ye »

Ezan bir Kâbe OKUnuşudur.
Kâbe’nin Merkezinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Kalbi vardır.
Bizim altı yüzümüzün ortasındadır Peygamber aleyhi’s-selâm.
Dört yüzümüzde; Beden, Nefs, Kalb ve Ruhtur.
Dört yüzümüze dört kere. “Allâhuekber! Allâhuekber! Allâhuekber! Allâhuekber!” çekmektedir.
Beden, Nefs, Kalb Ve Ruhumuza.
Sonra araya bir KÖŞEĞEN Atıp;
Beden Ve Nefsi Zâhir olarak ayırıp: “Eşhedü en Lâ İlâhe İllâ ALLAH!”
Sonra Kalb Ve Ruh tarafına, köşegenin öbür tarafına “Eşhedü en Lâ İlâhe İllâ ALLAH!” buyurmaktadır.
Eşhedü enne MuhaMMede’r- Rasûlullah!
Ben ALLAH’ın Rasûlullah’ı olarak size tebliğ ediyorum beni duydunuz değil mi?” demektir.
Eşhedü enne MuhaMMede’ r- Rasûlullah!

مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ السُّجُودِ ذَلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا
Resim---"Muhammedun Rasûlullâh(Rasûlullâhi), vellezîne meahû eşiddâu alel kuffâri rûhamâu beynehum terâhum rukkean succeden yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûd(sucûdi), zâlike meseluhum fît tevrât(tevrâti), ve meseluhum fîl incîl(incîli), ke zer’in ahrece şat’ehu fe âzerehu festagleza festevâ alâ sûkıhî yu’cibuz zurrâa, li yagîza bihimul kuffâr(kuffâra), vaadallâhullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti minhum magfireten ve ecren azîmâ(azîmen): MUHAMMED (aleyhi’s-selâm) ALLAH’ın peygamberidir. O’nun beraberinde bulunanlar (ashab-ı kiram), kâfirlere karşı çok şiddetli, kendi aralarında gayet merhametlidirler. Onları, rükû ve secde eder halde (namaz kılarken) ALLAH’dan sevab ve rıza istediklerini görürsün. Secde eserinden (çok namaz kılmaları yüzünden meydana gelen) nişanları yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’daki vasıfları budur. İncil’deki vasıfları da şu: Onlar, filizini çıkarmış bir ekine benzerler. Derken o filizi kuvvetlendirmiş de kalınlaşmı, nihayet gövdeleri üzerinde doğrulub kalkmış; ekincilerin hoşuna gidiyor. (İşte ashab-ı kiram da böyle olmuştur. Bidayette azlıktılar, sonra çoğâlib kuvvetlendiler ve güzel bir cemiyyet meydana getirdiler). Bu teşbih, kâfirleri ashabla öfkelendirmek içindir. O iman edip salih âmeller işliyenlere, (ashaba), ALLAH bir mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.”
(Fetih 48/29)

MuhaMMede’r- Rasûlullah” tır.
Eşhedü vALLAHi ben şu anda inanıyorum ki, ALLAH’ın Rasûlullahıdır MuhaMMed aleyhi’s-selâm. Bende iştirak ediyorum!
Öyle buyuruyor: “Ezana iştirak edin!
Şafi mezhebinde namaz kılıyor olsan bile ezanı namazın içinde takip etmek zorundasın!
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ezana bu kadar önem vermiştir bakınız;

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem : "Müezzini ezân okurken işitince onun söylediklerini siz de söyleyin. Sonra benim üzerime salâvât-ı şerîfe getirin. Zîrâ benim üzerime bir defa salâvât-ı şerîfe getirene ALLAH 10 sevâb verir. Daha sonra ALLAH'tan benim için Vesile isteyiniz. Çünkü Vesile cennette bir makamdır ki o makama ALLAH'ın kullarından sadece bir kula verilecektir. Ve ben, o bir kul olmak istiyorum. Kim benim için Vesile isterse ona (şefâat ederim) şefâatim helâl oldu." buyurmuştur.
(Abdullah İbni Amr ibni'l-As radiyallahu anhu dan; Müslim-Ebu Davut-Tirmizî-Nesâî)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem : "Sizden biriniz müezzin "ALLAHÛEKBER, ALLAHÛEKBER" dediğinde içinden "ALLAHÛEKBER, ALLAHÛEKBER" der sonra sırasıyla müezzin "Eşhedü enlâ ilâhe illâllah" dediğinde "Eşhedü enlâ ilâhe illâllah" müezzin "Eşhedü enne Muhammede'r Rasûlullah" dediğinde "Eşhedü enne Muhammede'r Rasûlullah" müezzin "Hayyale's-salâh" dediğinde "Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh" müezzin "Hayyale'l-felâh"dediğinde "Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh"müezzin "ALLAHÛEKBER, ALLAHÛEKBER" dediğinde "ALLAHÛEKBER, ALLAHÛEKBER" müezzin "Lâ ilâhe illâllah" dediğinde "Lâ ilâhe illâllah" derse cennete girer." buyurmuştur.
(Ömer İbni Hattab radiyallahu anhu dan; Müslim, Ebu Dâvud, Nesâî)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem : "Kim ezânı duyduğu anda : "Allâhumme RABBi hazihi'd-dâ'veti't-tammeti, ve's-selati'l-kaimeti, ati Muhammedîni'l-vesileti ve'l-fâzileti, veb'ashu Makamen Mahmudeni'llezi va'ddehu : ALLAH'ım! Ey mükemmel çağrının ve kılınacak namazın RABB'i! Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem'e Vesileyi ve üstün dereceyi ver. Ve onu kendisine söz verdiğin Makâm-ı Mahmud'a gönder!" derse kıyâmet gününde şefâatime hak kazanır." buyurmuştur.
(Câbir İbni Abdullah radiyallahu anhu dan; Buhârî, Ebu Dâvud, Tirmizî, Nesâî ve İbni Mâce)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem : "Kim müezzinin ezânını duyunca"Ve ene Eşhedü en lâ ilâhe illâllah vahdehu lâ şerike lehu, ve enne Muhammeden abdühû ve Rasûlühu, razitû billâhi RABBen, ve bi'l-islâmî dinen ve bi Muhammed'in Sallallâhu aleyhi vesselleme Rasûlen : Ben ALLAH'tan başka ilâh olmadığına, onun tek olup hiçbir ortağı bulunmadığına ve Muhammed (sav)'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim. RABB'imin ALLAH olmasına, dinimin islâm olmasına ve peygamberimin Muhammed (sav) olmasına razıyım." derse ALLAH onun günâhlarını bağışlar." buyurmuştur.
(Saîd İbn Ebi Vakkas radiyallahu anhu dan; Müslim, Tirmizî, Nesâî, İbni Mâce, Ebu Dâvud)

Sonra yine Beden ve Nefse: “Hayyale’s- selah” islah olmaya gelin artık!” ALLAH’ın beden ve aklını nefsini, size verdiği bu nimetleri paçavra gibi kullanmaktan vazgeçin.
Salah’a gelin! İslaha gelin!
Dirilmeye gelin. Hayy’ya gelin!
Hayyale’s- selah” Sulh da dirilin!”
Savaşı bırakın HAKKla, Haşkla, kendinizle!
Hayyale’s- selah” burada ne buyuruyor Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyül azim!” deyin!.
Çünkü: “Gözeken ve henüz ortaya çıkmamış potansiyel güç sendedir Yâ RABBi. Sen yardım etmezsen ben vALLAHi salah’ta dirilemem!” demektir. Yapamazsın zâten. Yalvar yâni.
Sonra Beden ve Nefse tekrar: “Hayyale’l- Felah”.
Felah’ta dirilmeye gelin.
Velehu” herşey ALLAH’ın demektir.
Velehu, ALLAH’ındır herşey.
Senin değildir elin ayağın merak etme.
Hayyale’l- Felah” hadi gelin felah’ta dirilin, kurtuluş bu!”
Tekrar Kalb ve Rûha dönüyor, bâtın tarafına: “Hayyale’l- Felah” haydi felah’ta dirilmeye gelin!”
Hayya!” gelin dirilmeye.
İçinizdeki ALLAH celle celâluhu’nun çağrısını duyun!.
“Ve içinizdeki “lehu” herşey O’nundura gelin, ortak aramayın ALLAHa!”
Sonra zâhir ve bâtına “Allâhuekber!
Zâhirde ne görüyorsan “Allâhuekber!
Bâtında ne düşünüyorsan “Allâhuekber!
Sonra yedinci yön dediğimiz “ÖZ” e dönüyor: “ İlâhe İllâ ALLAH!”
“vALLAHi bir ilâh bulamadım. Bu altı yüzün altısında da yok. İlah yok!”
Bu nedir, kürenin Merkezine kaçıştır.
İlâhe İllâ ALLAH ALLAH” da yok oluştur İn şâe ALLAHürrahmân.

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedîn Nuru’z-ZÂT sırri sariı’l- esmâi ve’s- sıfati mubâreken dâimen kesiran tayyiben fihî.

ALLAHumme Rebbe hazihi'd-da'veti't-tamme.
Vesselati'l- kâimeti ati MuhaMMedeni'l- vesilete ve'l- fazilete ve'd- dereceti'r- refîate.
Veba'shu makamen Mahmudeni'llezi veaddeh.
İnneke lâ tühlifü'l- mîâd!
Birahmetike ya erhame'r- rahîmin,
Birahmetike ya erhaerhame'r- rahîmin,
Birahmetike ya erhame'r- rahîmin, .
İrhamna Ya RABBi!

Bize merhamet et Yâ RABBi.
Aklımıza fikrimize hakkı ve hayrı ilham et!.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemi duymak ve uymayı bize ilham et!. Yollarımızı aç ferecler ver.
Bize merhamet et!. Bizi kendimize bırakma!.
Duâ ediyoruz RABB’bımıza.

Duâ etmezseniz neye yarardınız!” buyuruyor.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: EZÂN-ı MuhaMMediyye

Mesaj gönderen nur-ye »

4.6.2. Kulluk Kâbesinde Muhammedî Ezân :

Resim

Bu Kâinatın kuruluş amacı, Muradullah’ın göz bebeği İNSANdır..
Bu Kâinatta aklı olan İNSAN, nakl olan Emrullahı duyar ve uyar...
Bu Kâinatın kuruluş sebebi, Sünnetullah’ın işleyişi kulluk İmtihanıdır..
Bu kâinatın kuruluşta İlk Noktası, Nurullahtan VAR edilen Nur-u Mîm’dir.
Bu Kâinat Âleminde İnsanların tek, eşsiz ve görevli Rehberi Resûlullah (sav)dir.
MERKEZde Habli’l-Verid… Şah Damarı… Nurullah…yakîni Nefs-i Akdes..
MUHİTte küllî şey.. Nu-u Mîm.. Cisimde CANlar cünbüşü...Koskoca Kâinat…
Âlemde olan Âdemdeyken; Âlem Kâbesinin merkezinde, Âdem Kâbesinin Özünde Sahibimizin Sesinden…
Kulluk İmtihanı tercihinde hakkı duyup hayra uyan İNSANların tertemiz Kulluk İmtihanı tercihinde hakkı duyup hayra uyan İNSANların tertemiz Kalb Kâbelerinde;
Bu Sırr Sabahımızda Müezzin-i Mutlak Muhammed Aleyhisselâm’ın Ezel-Ebed Ezânını bir daha duyalım ve uyalım İnşâallah…

Sırr-ı Sıfır sırasıyla :

1- Bedene (kâinâta): ALLAHÜ EKBER
2- Nefse : ALLAHÜ EKBER
3- Kalbe : ALLAHÜ EKBER
4- Ruha : ALLAHÜ EKBER
5- Dünyaya dönük olan Beden ve Nefse : Eşhedü enlâ ilâhe illallah
6- Âhirete dönük olan Kalb ve Ruha : Eşhedü enlâ ilâhe illallah
7- Dünyaya dönük olan Beden ve Nefse : Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah
8- Âhirete dönük olan Kalb ve Ruha : Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah
9- Bedene : Hayye ala's- Salâh: Haydi islâh olmaya gel (teslimiyyet)
10- Nefse : Hayye ala's- Salâh: Haydi islâh olmaya gel (teslimiyyet)
11- Kalbe : Hayye ala'l-felâh: Haydi iflâh olmaya gel (istikamet)
12- Ruha : Hayye ala'l-felâh: Haydi iflâh olmaya gel (istikamet)
13- Beden ve Nefse : Esselâtü hayrün mine'n nevm: Salât uykudan hayırlıdır.
14- Kalb ve Ruha : Esselâtü hayrün mine'n nevm: Salât uykudan hayırlıdır.
15- Beden ve Nefse : ALLAHÜ EKBER
16-Kalb ve Ruha : ALLAHÜ EKBER
17- Beden, nefs, kalb ve ruha (özün özünden: lübbü'l-lüb Akdes'ten):
: ilâhe illâ ALLAH...
Bu muazzam ezânı Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in sesinden duyan, dâvetine elbette canla başla icâbet eder,uyanır ve uyar...
Sorumlu olan ve uyanan Beden – Nefs – Kalb – Ruh…
Dört letâif iş başı yapar...
"Subhanallahi ve bihamdihi subhalallahi'l-Azîm velâ havle velâ kuvete illâ billahi'l-Âlîyyü'l-Azîm..." der.
Hadis-i şerîfte buyurulup açıklandığı gibi:
Azîm olan ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL'i hamd ile tesbih edip aklın anladığı ya da anlamadığı tüm noksanlıklardan uzak bildiğini ve inandığını ilân eder.
Hakka tapmak, hayrı ve hasenâtı (iyilikler) yapmak için gerekli olan;
Yine bâtıla tapmamak, şerri ve seyyiâtı (kötülükler) yapmamak için gerekli olan havl (bâtınî potansiyel güc) ve kuvvet (zâhirî mevcûd güç) ancak Yüce ve Azîm olan ALLAH Tealâ dadır... Ve onun inâyetiyledir..." diyerek kalkar...
Sıla-yı Rahîm Kıyamına dururlar..
El ele gönül gönüle göbek bağları gibi Nebiyyü’l- Ümmî’de,
İlk ve tümünü doğuran ANA da “BİZ” olup,
VARından var eden Rabbülâlemine “BİR” lik yönelişinde,
Bilişir buluşur, oluşur ve Mutlak Şehadeti İmam-ı Mutlak Resûlullah (sav) in Yüce Yüreğinde yaşarlar inşâllah…

Muhammedi Muhabbetlerimle…
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: EZÂN-ı MuhaMMediyye

Mesaj gönderen nur-ye »

Aziz ALLAH celle celâluhu İstanbul’da ezan okunmakta.
Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedu enne muhammaden abdühü ve rasuluhu.
La ilâhe İllallahu’l- melikül hakku’l- mubîn
Muhammaden rasûlullahu’l-sadıku’l- va’du’l- Emîn..


Zâhir ve Bâtın O’dur. Küllî şey O’nundur. Daha doğrusu O’nun Nurudur.
Ve Mubîndir. Bina eden O’dur. Beyan eden de O’dur.
Hem bina etmiştir, inşaat gibi.

hayyalessalah… hayyalessalah…
Vela havle vela kuvvete illa billahil aliyil azim.


Haydi salaha edin. Salaha gelin. Salah olarak, Salahu O’nun olana sahib çıkmaktır.
Elin, ayağın, kafan, aklın, fikrin, düşüncelerin dahi O’nundur. O’nun olana sahib çıkabiliyor musun şu BUZluğun geçinceye SU Oluncaya kadar Barbaros?
Yani, BUZ-un üzerine istediğini yaz “SUyum!” de, ama eridiğinde göreceksin ki yazdıkların da boşaymış.
BUZ, SU, BUHAR BULUTun formulune inene kadar tekemmül.
Bu işlerde güç-kuvvet ve potansiyel havl ancak ve ancak Azîm olan ALLAH celle celâluhu’ya mahsustur O’na sığın ve iste!

Hayyalelfelah… Hayyalelfelah…
Vela havle vela kuvvete illa billahil aliyil azim.


Haydi dirilmeye gel. Felehu O’nun olan senin içindedir.
Adres senin içinde, Yol senin içinde. Yolcu, Yoldaş, Yolluk tümü senin içindedir ve şah damarından yakın olandır.

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike ve nebîyyike ve Resûlike ve Nebîyyûl-ümmîyyi ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi..
Allahumme Rebbe hazihi'd-da'veti't-tamme. Vesselatil kâimeti ati Muhammedenil vesilete vel fazilete ved-dereceter-refîate. vebashu makamen Mahmudenillezi veadteh. İnneke lâ tühlifü'l-mîâd birahmetike erhamerrahimin birahmetike erhamerrahimin erhamne Yâ Rabbi..


Allah’ım, şu Medine Merkezinde, Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem yüreğinden okunan, her AN okunan, bitmeyen tükenmeyen tüm vakitlerin ezanını bir ezanla okuyan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem in bu ezanını bu dâvetini TAMMlamamlamıza yardım et!…
Nurullaha sahib çıkış, ezan ALLAH celle celâluhu adına sahib çıkıştır NUN’a.
Ezan budur. Âna sahibliktir. Küllî şey Nurullahtır.
Allahu Nurussemavatıvelard” dediğin ÂNdır.
İşte bu, bunu tamamla.
Salaten kaime SALLımızı ayağa kaldır. Sall nedir?
Ölünün Sal’ıdır. Bir de nedir, ASLa gidiştir, SILAya gidiştir, ikisi de aynıdır aslında.
İşte bunu kıyam ettir. Ayağa kaldır. Doğru olsun.
Dosdoğru olsun. İşe yarasın.
Bizim SALL’ımızı çay gibi içelim, ekmek gibi yiyelim, burada yiyelim öbür tarafa hayal kurmayalım.
Öyle miydi böyle miydi değil, ne göreceksek burada görelim yaşayalım.
Yani İlim, İrade, İdrak ve İştirakı burada yapalım.
Çünkü burası Ez Zâhir bölgesidir.
ALLAH celle celâluhu için en kıymetli şehâdet âlemidir.
Rüyada ALLAH celle celâluhu’ya şahid olunmaz.
Mahşerde ALLAH celle celâluhu’ya şâhid olunmaz.
Nasıl ve kime şâhid olacaksın.
Burada imtihan olur, burada şâhidlik olur.
Onun için de Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem MuhaMMediyeti portakal kabuğu gibidir. İşi içinde CEM’ eder.
Yumurtanın kabuğu gibidir. Sarısı, beyazı, dölü, döşeği hep içindedir.
MuhaMMediyet; 3 MİM. Ve bir de kendi içindeki “Hamd”ı saklar 4 MİM’lidir.
4 başı mâmurdur MuhaMMediyetin.
Sebeb; çünkü Ez-zâhir esmasının mazharıdır.
Allahu Nurussemavatıvelard.
Yani, “En iğrenç dediğin şey de, gübre de Allah’ın Nurudur” demediğin sürece nedir, bu âyete göre zâten kâfirdir.
İnsan-akıl-nefs, bu ZÂHİR ÂLEMde kader zuhurat imkanlarıyla imtihan olmaktadır.
Bu âyeti unutmamalyız, Allahu Nurussemavatıvelard.
Yerde, gökte ne gördüysek Allah’ın Nurudur. İnşâallah
Resim
Kullanıcı avatarı
tamersah tarik
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 778
Kayıt: 19 Eyl 2008, 02:00

Re: EZÂN-ı MuhaMMediyye

Mesaj gönderen tamersah tarik »

EZAN DUASI VE MANASI

اَللَّهُمَّ رَبَّ هَذِهِ الدَّعْوَةَ التاَّمَةِ وَالصَّلاَةِ اْلقاَئِمَةِ آتِ مُحَمَّداً الْوَسِيلَةَ وَاْلفََِيلَةَ وَابْعَثْهُ مَقاَماً مَحْمُوداً الَّذِي وَعَدْتَهُ
Resim---- Câbir radıyallâhu anh'den rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allahumme: ALLAH'ım
RABBe: RABBi
hâzihidda'veti't-tâmmeh: eksiksiz dâvetin
ve's-salâti'l-kâimeh: ve kılınacak namazın
âti: ver
Muhammedeni'l: Muhammed'e
vesîlete: vesileyi
vel fadîlete: ve fazileti
veb'ashu: onu ulaştır
makâmen mahmûden: makâmı Mahmuda
illezî ve'adteh: öyle ki vaad ettiğin.


Resim---- "Kim ezanı işittiği zaman: Ey şu eksiksiz dâ'vetin ve kılınacak namazın RABBi ALLAH'ım! Muhammed'e vesîleyi ve fazîleti ver. Onu, kendisine vaadettiğin makâm-ı mahmûda ulaştır, diye duâ ederse, kıyâmet gününde o kimseye şefâatim vâcip olur."
(Buhârî, Ezân 8, Tefsîru sûre (17), 11. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 37; Tirmizî, Mevâkît 43; Nesâî, Ezân 38; İbni Mâce, Ezân)

ALLAHumme RABBi hâzihidda'vetittâmmeh: ALLAHım bu bizim dâvetimizi tamamlasan.

Tamamlamak ne demektir?
Zâhir ve bâtında Muhammediyyetin fiilen kullanışıdır tamamlamak, cem'idir.
Et TÂMMu esmâsı vardır ALLAHu Zu'l-Celâl in.
Et TÂMMu : Mutlak tam ve mükemmel olan ALLAH-U Zu'L-CELÂL. Eksiksiz, noksansız, tamam olandır
ve's-salâti'l-kâimeh, bizim SALLımızı kâim et, ayağa kaldır, kıyam ettir fiilen iş görsün.

"ALLAHuekber!" der gibi yap yâni.
Kıyâma kaldır ayağa kaldır böyle durmasın.

Kıyam ve kâim. Kıyam ve kâim çok ilginçtir.
Kıyam ve kâim biz Hayyu'l-Kayyum'u çözmedik daha.
Kayyûm'u bilmiyoruz henüz.

Allahumme rabbe hâzihî'd-da'veti't-tâmmeh ve's-salâti'l kâimeh, âti Muhammeden'il vesîlete!

ALLAH'ım Muhammed'e vesîle ver. Kime versin vesîleyi?
Bana da ver. Sebep ver Vesîle ver.
Vesîle ne demek?

VESİLE: (Vâsile) Bahâne, sebeb. Fırsat. Elverişli durum. Vâsıta. Yol. Pâye, rütbe. Baba. Kurbiyet. Kendisi ile başkasına yaklaşılan şey. Cennet'te bir menzil adı. (El-Vesiletu menziletun fi-l Cenneti hadis-i şerifi bunu te'yid ediyor.)

Vesîle, SILA SALLının gözükmesi demektir.

"ALLAH'ım bana bir priz buldur!" demektir.

"Çok acil bir cereyana ihtiyacım var!" demektir.
Niye Sin le de Sad la değil. Değil tabi ya.

Bu sâhiblik bedenen sâhiblik değil de onun için Sin de sine SALLı bu.
Onun için deve gitti deve geldi buyuruyor gâfil Hacc'a gidenlere diye bir hadis okumuştum.

Gâfil gidenlere ne buyuruyor;
Resim---- Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem hacca gidenlere buyuruyor ki: "Deve gitti deve geldi."

Neden?

Bedenen gitti bedenen SALL edemedi, bırak sînesi, kalbi, ruhu SALL ede.
Onun için S ler; Saddır, Sindir, üç noktalı peltek Sedir, şudur budur ama böyle uydur kaydır da değildir yâni.

Gayındır, Ayındır, Hemze Eliftir öyle ama kolay mı işte bütün bunlar bir seyir tâkip eder.

"Allahumme rabbe hâzihî'd-da'veti't-tâmmeh ve's-salâti'l kâimeh, âti Muhammeden'il vesîlete ve'l-fadîlete ve'd-daracete'r-rafiah"

Fazîletler fazlalıklar ver.
Bizi yüceltecek dereceler ver.
Nereye yüceleceğiz?
Yüceler yücesi şah damarımızından yakın olan RABBımıza doğru.
Bu gökte mi?
Evet. Gönül göklerimizde öyle diyelim.

Ve'b'ashu Makamen Mahmûden ellezi: Bizi şu Ahmediyyete.
Peki tek hamda Ulaştır.
Ya da ne bileyim ben Mahmûdiyetteki Makâmı Mahmud'daki bir gerçekten aklımız bir hamd etsin ALLAHu zu'l- Celâl le ve Ahmediyyet mahviyet sırrına ersin.

"Teşekkür ederim Ya RABBim ben gerçekten aklımı başıma aldım!" desin.

Makâmen Mahmûden ellezi veadtehu: Bu senin vaadindir.
Onu vaad ettin O'na.
Muhammed Aleyhi's-selâm’ın işi bu çünkü.
İşi neydi?
SALL etmek. Rasuldü çünkü. İrsalciydi yâni.
İnneke la tuhlifu'l-mîâd.
Hâşâ asla Sen sözünden dönmezsin. ALLAHu zu’l- Celâl bu!.

Bi rahmetike yâ erhame'r-râhimîn bi rahmetike yâ erhame'r-râhimîn bi rahmetike yâ erhame'r-râhimîn irhamnâ Yâ Rabbi.

"Ey merhâmetlilerin Merhâmetlisi rahmetinle bize merhâmet et!"

İşte böyle bir ezan duâsı vardır biliyorsunuz bu da hârikadır.
Evet. Bakın o kadar ilginçtir ki ezan dört tekbirle başlar.
Dört âleme çeker. Sonra ikiye bölüverir.
Akıl ve beden, kalb ve ruh gibi sanki bunlar dördü mükelleftir çünkü. Tekliği kabul dördüne âittir.

Dört köşedir bunlar. Dört yüzdür.
Bunlar kişiye tahsis edilmiş imkânlardır ve imkânla imtihan olmakta insan. Ne kadarsa o kadar.
Kudret böyledir. Kader böyledir.
Olmayana yoktur. Ne yapıyor orda:

Eşhedu en lâ ilâhe illallah
Eşhedu en lâ ilâhe illallah

zâhire ve bâtına nasıl SALLıyor?
Şehâdet ederiz ki ALLAH'tan başka ilâh yok.

Eşhedu enne muhammede'r-Rasûlullah

ikisinde de Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem.
Abdullah Aleyhi's-selâm ve Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem olarak hakîkaten.

Sonra dönüyor ;

Hayya ale's- salâh!
Hayya ale's- salâh!

Beden ve Nefise: "Islah olmanız şart!" diyor.

Hayye ale'l-felah
Hayye ale'l-felah

Kalb ve Ruha: "İflah ettirmeniz şart!"

Birleşmenizin şartı bu çünkü.
Kalb ve Ruh dâima insanın çıkış kapılarıdır.
Meded kapılarıdır ve kendisine sağlanan imkânlardır.

Ve'd-daracete'r-rafia: Hangi dereceye çıkacağım ben?.
Nerde merdiven. Nedir derece?
Benim imkânım var mı?
Var. Kesin. Evet.
Herkeste var Firavun’da da var Mûsâ'da da.
Kullanmak tercihe kalıyor. Bunu anlamamız lâzım.
Sonra “ALLAHuekber!” neden "ALLAHuekber!" iki tâne.
Neden olacak. Beden ve Nefis. Nefis ve Beden HAKKa döndü.
Artık Emrullah'a geçti Emri'ş- şeytandan yâni Hizbu'ş- şeytandan Hizbullah'a geçti.

“Allahuekber” Kalb ve RUH bir.

Ne oluyor "-ilâhe-İllâ-ALLAH!" tavaf dönüveriyor Kâbe'nin etrafında fır dönüyor. Bir kere.
Kâbe’nin üzerine bir çember geçmiş gibi.
İlâhe İlla ALLAH iş bitti.
Ve bu kelime İlâhe İlla ALLAH bütün kâinâtın var olmasına sebeptir.

Gerçekten O'ndan başka ilâh yoktur.
Anlaşıldı mı?
İlâh nedir?
Hiç baktık mı?
Yok bakamadık. Basit bir kelime gibi geliyor.
Basit bir kelime değil.
İlâh, ALLAH'ın yansımasıdır. Ulûhiyyet yansımasıdır. Evet.
Resim
Kullanıcı avatarı
tamersah tarik
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 778
Kayıt: 19 Eyl 2008, 02:00

Re: EZÂN-ı MuhaMMediyye

Mesaj gönderen tamersah tarik »

Bakın:
"Allahuekber! Allahuekber!" dört kere:
"Eşhedu en lâ ilâhe illallah!" iki kere.
"Eşhedu enne Muhammeder Rasûlullah!" iki kere.

Bu Beden ve Nefis, Kalb ve Ruh ayırılımından.

"Hayyalle's- salah!" Bedene ait.
Tekrar "Hayyale's- salah!" hadi dirilmeye gel, sulha gel, islaha gel Nefse ait.
Ama Kalbe geçince "Hayyale'l- Felah, Hayyale'l- Felah!" hadi dirilmeye gel!.
Felahta dirilmeye iflah olmaya işte iflah oldun anlamında hayye! diril! El-HAYY'a kavuş!.
"Hayyale's- Salah! Velâ havle velâ kuvvete illâ billahi'l- Aliyyü'l- Azîm!."
"Hayyale'l- Felah! Velâ havle velâ kuvvete illâ billahi'l- Aliyyü'l- Azîm!."

Böyle buyuruyor Rasûlullah Sallallâhu Aleyhi ve sellem efendimiz: "Böyle deyin!"

Sonra: "Allahuekber! Allahuekber! Lâ ilâhe İllallah!."
"Lâ ilâhe İllallahu'l- Meliku'l- Hakku'l- Mubîn! Muhammede'r- Rasûlullahu'l- Sadıku'l- Emîn!."


Hadis-i Şerife bakalım:

Resim--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Sizden biriniz müezzin "ALLAHÛEKBER, ALLAHÛEKBER" dediğinde içinden "ALLAHÛEKBER, ALLAHÛEKBER" der sonra sırasıyla müezzin "Eşhedü enlâ ilâhe illallah" dediğinde "Eşhedü enlâ ilâhe illallah" müezzin "Eşhedü enne Muhammede'r Resûlullah" dediğinde "Eşhedü enne Muhammede'r Resûlullah" müezzin "Hayyale's-salâh" dediğinde "Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh" müezzin "Hayyale'l-felâh" dediğinde "Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh" müezzin "ALLAHÛEKBER, ALLAHÛEKBER" dediğinde "ALLAHÛEKBER, ALLAHÛEKBER" müezzin "Lâ ilâhe illallah" dediğinde "Lâ ilâhe illallah" derse cennete girer." buyurmuştur. (Ömer İbni Hattab (ra) dan; Müslim, Sâlât 12 (385); Ebu Dâvûd, Salât 36 (527), Nesâî)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: EZÂN-ı MuhaMMediyye

Mesaj gönderen nur-ye »

Allâhu Ekber, Allâhu Ekber Lâ ilâhe illallâhu Ekber” şimdi Milas’ta ezân okunuyor.
Benim âlet bir nevi müezzindir, yâni nereye gidersem o yerin ayarını yapıyorum, oranın imamları, müezzinleriyle berâber böyle güzel bir ezân vakti okur, in şae ALLAH!
Eşhedu” şimdi şu ANda, ben şâhidim ki ALLAH celle celâluhu El-İlah’tır. Aklım, fikrim başka bir ilâh bulamamaktadır; şeylerden, yaratılanlardan.
Ben buna bir yaratılan kişi-şey olarak şâhid oldum.
Ne güzel şâhidim, hudud-hudûdullahı şu anda yaşıyorum yâni.
RABBımın hudûdu ve benim hudûdum çok belli.
Benim ki sebeblere bağlı, yarım nefes yok olurum-var olurum.
Oysa Rahmân'dır, hudûdu çiğnemeyiniz, “Ben de çiğnemem in şâe ALLAH!” diyorum. Sen, ben, BİZ.
Eşhedu en lâ ilâhe illallah, Eşhedu enne MuhaMMeden Rasûlullah

O üç mim MMM; Muhteşemi, Mubâreği, Muazzamı, Mukaddesi MuhaMMed Aleyhi'selâtu ve’s-selâmın ALLAH celle celâluhu'ya SALL edici Rasûl olduğuna bütün BEDENEN, NEFSEN, KALBEN, RÛHEN, SIRRAN, HAFİYYEN, AHFAEN, AKDESEN olarak inandım ve bu inancım gereği “Hayye 'ale's-Salah
Kullî şeyin sâhibi olan ALLAHu Zu’l-celâlde dirilmeye, salaha gelmeye-ıslaha çağrılıyorum. Bana âit ne var ise.
Hayye 'ale's-salah” iki keredir.
BEDENle NEFİS ve KALBle RUH içindir.
Muhitteki Beden-Nefs Namazı için “Hayye 'ale's-salah” diyorum.
Merkezdeki KALB ve RUHuma “Hayye 'ale's-salah” diyorum.
Dirilmeye gel, Salâha gel!” diyorum. Zâhiren bunları söylüyorum.
DUYup-UYduğum DERVİŞ Yüreklerinde in şâe ALLAH!

Resim

Ve lâ havle velâ kuvvete illâ billahi’l- Aliyyu’l- Azîm” deyin buyuruyor Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem.
Gücümüz yetmez buna yâni. Bu çağrıya ve gelmeye.
Gözüken ve gözükmeyen potansiyel güç ALLAH’tadır, O’ndan yardım dileyin!.
Hayye 'ale'l-Felah” Felâhu, her şey O’nundur ve içinde O’nundur.
Gördüğün mücerred olduğun her şey aklında varmış gibi görüyorsun asla göremezsin yoksa.
Hayye 'ale'l-Felah!
Felâhu, Fe senin sînendekidir “lehu” O’na âit olan her şeyin.
Aklını çekersek senliğin kalmaz.
Masa gibi olursun, sandalye gibi olursun, bitkisel hayâta girersin.
Hayye 'ale'l-Felah” O zaman Aklın zâhiren ve bâtınen uyansın.
Mıknatıslığını bıraksın. Kuzey Kutupluğunu, Güney Kutupluğunu.
Önyüzü-Arkayüzü bıraksın, ikiyüzlülüğü!
Bıraksın aynalığı, cama dönüşsün!.
Allâhu Ekber, Allâhu Ekber
İnsan aklının pozitiv ve negatif uçlarına: “Allâhu Ekber, Allâhu Ekber
İnkâr ve ihtilaf yok ne vakti: ““Allâhu Ekber, Lâ ilâhe illâ Allah, Muhammede’r- rasûlullah” böyle buyuruyor çünkü.
Bu tevhiddir. ilâhe illâ ALLAH, “Lâ ilâhe” beni gösteren yüzü, “ illâ ALLAH” sırrın arkasındaki kalkar, İç-Dış BİR olur, “CAM” olur cam.
Canlar cam olur. İkilik şeytanlığı kalkar.

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike ve nebiyyike ve Rasûlike ve Nebiyyil-ummiyyi ve alâ âlihi ve sahbihi ve Ehl-i Beytihi... Ya Rabbe'l-Âlemin, Yâ Rasûlallah!
"Allâhumme Rabbe hazihi'd-da'veti't-tâmmeti ve'selâti’l- kâimeti âti Muhammedini’l- vesîlete ve'l-fazîlete ve’d-dereceta'r-refîate veb'ashu makâmen Mahmûdenillezî veadtehu inneke lâ tuhlifu'l-mîâd!..




KUL İHVANİ MİRAC SOHBETİnden
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: EZÂN-ı MuhaMMediyye

Mesaj gönderen nur-ye »

Fasil : NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu : Ezanın Fazileti
Ravi : Ebu Ümame Es`ad İbnu Sehl
Hadis : Mu`aviye İbnu Ebi Süfyan (ra)`ı minberde oturmuş (hutbe vermek üzere bekliyorken) dinliyordum. (Ezan başladı.) Müezzin: "Allahu ekber Allahu ekber" deyince, Mu`aviye de: "Allahu ekber Allahu ekber" dedi; Müezzin: "Eşhedu en la ilahe illallah!" dedi. Mu`aviye: "Ben de!" dedi; Müezzin: "Eşhedu en la ilahe illallah!" dedi. Mu`aviye: "Ben de!" dedi. Müezzin: "Eşhedu enne Muhammeden Resulullah!" dedi. Mu`aviye: "Ben de!" dedi. Müezzin: "Eşhedu enne Muhammeden Resulullah!" dedi. Mu`aviye: "Ben de!" dedi. Ezan okuma işi bitince dedi ki: "Ey insanlar! Ben Resulullah (sav)`ı minberde iken işittim, O da, müezzin ezan okurken tıpkı sizin benden işittiğinizi söylüyordu (bizzat işittim)."
HadisNo : 2441
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: EZÂN-ı MuhaMMediyye

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

hER NEFeste DUYuyoruMm
BeBek KULağımda EZ-ÂNn!.
DUYduğuma >UYuyoruMm!
ELeSTten mAHşERe MizÂNn!..

*

HaYyele’s- Seh SeYyÂReSi
zERre–kÜRrede SuBBuH SeSi
>HaYyele’l- Feh ->FiLiKeSi
HaYYat >el HAYYın TEK NEFesi!..


ZEVK 5588

EZEL -> EBED -> her ÂN -> Şe’ÂN!.. -> “ATOM”un ZeVKini İZle!
“devrÂNda DÖN!” meyen NE var? >KûN feyeKûN>
"BİZ BİR-İZ"le!
MERKEZin BiL!. -> MUHİTin BuL!. -> “RASÛLULLAH” tır TEK KUL!.
ASLın -> fASLın -> hASLın YAŞA!. “TEK DaMMla SU” yun DEnİZle!.


sallallahu aleyhi ve sellem

24.09.13. 11:53
brsbrs..tktktrstkkm
İZ..

HaYyele’s- SeLÂh SeYyÂReSi
zERre–kÜRrede SuBBuH SeSi:


يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.”
(Cuma 62/1)

Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..

Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı, hep sürecek her AN yeniden Yaratılanlarla ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz inşae ALLAH..

Şimdi, şu ÂN da, yerde ve gökte gördüğümüz “küllî şey” sebbaha yapmakta, sebbaha içindeki “Hu hüviyeti”nin zâhir ve bâtın BİLEliğinin “sen”de OLuşu-Oluşumudur!.
Öyleyse bu değirmen döner artık!
Çünkü Ezel-Ebed CERyÂNı BAĞLandı, geldi ya ne gamm!
Makinadada arıza yoksa, o zaman iki BİLElik bir aradadır!.
EzeLî-Ebedî DURmadan DÖNüş ya da Yeniden YARATI “seBBaha”mız başlasın o zamÂN!.

*

>HaYyele’l- FeLÂh ->FiLiKeSi
HaYYat >el HAYYın TEK NEFesi!..:


Âlemi asgâr-küçük Âlemeler, Âlem-i Kebîr ÂDEMde derc olmuştur..

Küllî ŞEY olan âlemde.. külli şey’ini de, ŞeÂN-de çok kâlem olarak saymıyor ALLAHu zü’l- Celâl..
kuşlar uçacak kâlem yazacak, atom dönecek..
Tümünü, milyarlarca “ŞEY”in tüMünü bir kâleme indiriyor!.
Tümünü ilk noktanın içerisine sokuyor yâni.. haa insanlar demiyor “Âdem” diyor çünkü Âdem tohumunda tümü zâten var!.

وَآيَةٌ لَّهُمْ أَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ
Resim---''Ve âyetun lehum ennâ hamelnâ zurriyyetehum fîl fulkil meşhûn(meşhûni).: Onların soylarını dolu gemilerde taşımamız da kendileri için bir âyettir.
(Yâsîn 36/41)

DEniz kenarında yaşayanlar BİLir ki FİLİKe:motorsuz elle-yürekle yol alan Balıkçı TEKnesidir..

“Bir âyet de onlara o dolu gemide zürriyyetlerini taşımamız”
İLK BABAlarınından beridir ki, BaBalarının BELLerinde sıralarını beklemekte kıyamete kadar gelecek NESİLLer..

وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---Ve iz ehaze rabbuke min benâ âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim elestu birabbikum kâlû belâ şehidnâ en tekûlu yevme’l-kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ ğâfilîn : Kıyâmet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye RABBin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şâhid tuttu ve dedi ki: Ben sizin RABBiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.
(A’raf 7/172)

zahr: Sırt, arka. Omurga kemiği, bel..

fî’l- fulki’l- meşhûn
Şâhene bir geminin içinde.. geminin çıktığı nokta
ora nere?.
Bu NuR-u MîM.. aslında NuR-u MîM ve bu kul olan âlemde, rahmetenli’l- âlemde zâten zerresin!. evet bir kişisin ALLAHu zü’l- Celâl da öyle buyuruyor “seni cennete sokacağım, cehenneme sokacağım, sana rızık veriyorum!”
Ve benim “ben” liğim var zâten.. Sorunda burdan kaynaklanıyor “lâ ilâhe” de ben varım “illâ ALLAH” da bir “BEN” daha var!.

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Resim---İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımis salâte li zikrî: Muhakkak ki BEN, yalnızca BEN Allah'ım. BENden başka ilâh yoktur. BANA kulluk et; BENi anmak için namaz kıl!.
(TâHâ 20/14)


Resim
Resim
Cevapla

“Kuran-ı Kerim Sohbetleri” sayfasına dön