KUL İHVANÎ KUR'ÂN-ı KERÎM SOHBETİ

Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: KUL İHVANÎ KUR'ÂN-ı KERÎM SOHBETİ

Mesaj gönderen Hakan »

Hâlim :
İnşallah hocam. Şey akıl öyle hani düşünceştirip yada şekilleştirip düşündüğün zaman tabi şey oluyor kopup kopuk oluyor. gözde canlandırma oluyor cisimsel bir ayrılık gayrılık şey yapıyor.
Tahayyül ediliyor tabi. Aslında orda şekil düşünürken insan bir anda şey gibi oluyor yanılgiyâ düşüyor gibi oluyor.
Allah razı olsun doğru dediniz zamanla. Çay içelim ondan sonra bakalım İnşâe ALLAH hocam.

Kulihvani:
Bu bu bizim aKıllarımıza çocuk gibidir zamaniçinde gittikçe büyüye büyüye geliyor.
Öyle kolay kolay gelmez öyle diyor diye hemen oluvermez.
Bir şey bekler zamanını bekler bir imkan bekler.
Yoksa hemen kendisi tamam ben buldum demeynen olmaz oldum dese de olmaz zâten.
İllâ gelecek neden bakıyım neydi o.
Kamer Sûresi 3. âyet ti galiba bakmıştık Barbaros’la.
Açmaya çalışıyorum. Evet. Birisi Kamer 3. Âyet..

وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءهُمْ وَكُلُّ أَمْرٍ مُّسْتَقِرٌّ
"Ve kezzebû vettebeû ehvâehum ve kullu emrin mustekırrun.:Ve yalanladılar ve de kendi hevalarına tâbî oldular. Ve bütün işler kararlaştırılmıştır." (Kamer 54/3)

Ve kezzebu yalanlıyorlar ve kendi hevalarına, ahvalarına, ahva nedir kendilerine verilen rol.
Tiyâtroda sana diyoruz ki sen Hâlim Can bu tiyâtro rolunda sen Bizans Kralısın diyoruz.
Sende diyorsun ki ne rolu diyorsun ben zâten Bizans Kralıyım.
Ahvana kendi hüviyetine sana geçici verilen hüviyete sahib çıkıyorsun. Heves dediğimiz heva dediğimiz uydular.
Halbuki ve kullu emrin mustekırr kul her emir ömür iş, oluş kun fe yedun mustekar takdir edilen kararlaşmıştır.
Her işin kararlaştığı bir an vardır o anda olur. Bu Kamer 54/3.
İkinci buna benzeyen bir şeyde şeyde.

هُوَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ فَإِذَا قَضَى أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ

Huvellezî yuhyî ve yumît(yumîtu), fe izâ kadâ emren fe innemâ yekûlu lehu kun fe yekûn(yekûnu).: Hayat veren de öldüren de O’dur. O, bir işe hükmettiği (karar verdiği) zaman ona sadece "Ol!" der. Ve o, hemen olur." (Mü'min 40/68)

Huvellezi o ki diriltir öldürür öldürendir.
Fe iz akada bir Muradullah oluştu mu kada ermen ve innemal yekulehu kun fe yekun diyecek tek şey vardır ol der oluverir.
Kaza takdire geçiverdi mi tetiğe basmış gibidir ol der oluverir.
Bu iki âyet işlerin ancak kendi zaman içerisinde olacağını ALLAHu zü’L- CeLÂL hükmünde bildirmektedir.

Hâlim :
Hocam her arada söylüyordunuz bir âyet vardı o mu her işin bir vakti var diyordunuz hangisi bulamadım diyordunuz o âyet mi yoksa.

Kulihvani :
O Kamer 54/3 ama başka bir tane daha olmazı lâzım.
Bu da birbirini tamamlıyor her işin bir vakti vardır Kamer 3 müstakarrın kararlaştırılmış zamanı vardır her işin. Bu kararlaştırılmış zaman vakitten önemlidir.
İstikrar zaman her yerde her zaman her halde olabilen bir şeydir üçünü birden toplar çünkü istikrar karar kılış.
İşin vakti gelmiştir zaman yer yok yerde gelmiştir hal yok üçünü birleştiğinde istikrar doğar.
Karar kılmıştır bu onun için mükemmel bir âyet.
Başka bir şey var mı Barbaros can bir şey diyecek misin?
Bir şey diyecek var mı? Yoksa..

Barbaros : Hayır hocam sağolun teşekkür ederim.

Kulihvani:Tamam seninle görüşürüz her zaman görüşürüz. Sen yarın çıkıyorsun İnşâe ALLAH.

Barbaros : İnşallah Hocam hazırlanıyorum işte sabah 11 gibi ayrılacam buradan İnşâe ALLAH.

Kulihvani: İnşallah ama o zamana kadar görüşürüz nasıl olsa. TS. ye de gireriz görüşürüz.
Ayrılacağın zamanlar ben İnşâe ALLAH burada olurum görüşürüz yine. Evet. Hâlimcan gelirken sen sazı getir en iyisi ya.

Hâlim :
Hocam ben beni getirebilsem sazdan vaz geçtim de zor gibi görünüyor. İstiyorum ama her halde gelemeyeceğim. Şey en azından yakın zamanda gelemeyeceğim. İşte mukadderat dedik ya aslında iyi olurdu ama Barbarosu da görürdük. Yoksa bir dahakine İngilteyere de gidemeyiz.
Vesile olur görüşürüz hocam.

Kulihvani :
Yok yok yine seninle buluşalım biz. Sonra konuşalım.
Şeyden benim bu Sinop şiirleri çok ilginçtir.
Şiir defterinde felan yüzlerce şiir görürsünüz "Sultanım, sultan" diye.
Sultan, çok sevdiğimiz bir kardeşimdir, muhterem bir değerlidir eşsizdir benim için.
Onun içinde Rasûlullah sallalâhu aleyhi vessellem Efendimizin de takdirini kazanmıştır.
Kendimde şâhidim de o da şâhiddir.
Onun içinde eee bir Sinop'tan dönüşü o da geldiği zaman Antalya’da birlikte bende izin alırdım.
Böyle birlikte Kumluca Finike vs. yerlerde bağlarda dağlarda çöllerde her yerlerde harika hallerimiz geçmiştir 85-96 yılları arasında sonra fırtına yemiştir.
Bizden değil bizim şeyimiz hep devam ediyor şu anda da öyledir.
İşte efendim bir dönüşte bir ağabeymiz vardı Nimet Terzioğlu Abi ki; udî, kemanî idi.
Benim bazı şiirlerimi bestelemişti felan.
Kendisi de çok sesi de güzel.
İstanbul, Antalya radyo kurucularından ilk baştakilerindendir.
Aynı zamanda öğretmendir. 1928 doğumludur.
Seksenbir yaşında olmasına rağmen hâlâ koraya gidiyordu geçen sene bırakmıştı. Sağ ve hayatta.
Çokta muhabbetimiz olan bir insandı birlikteliğimiz çok.

Neyse biz birlikte Sinop'tan geliyoruz.
Kemanı da otobüsün bagajında otobüsün içinde üsteki bagajda.
Bir de muavin var otobüste, şöyle genç delikanlı.
Üniversite öğrencisiymiş ama, muavinlik yapıyor.
Ara da bir geliyor: "Yaaa amuca bir şarkı çalsan ya!." diyor.
Nimet Abi de: "Git oğlum işine!." diyor.
Bir müddet daha gidiyoruz gece gelip yine söylemekte. Bu üç dört kere oldu.
Otobüsün içinde insanlar uyuyor bir türlü fakat sonunda.
Çocuk yine geldi bende karanlıkta şiir yazıyorum.
İşte o gelişimdedir a"ğlar Hüseyin Hüseyin" o gece yazılmıştır hiç bakmadan kağıda .
Gözüm kapalı olarak..

Kulihvani Sır serilmez
Çilesiz Sırra Erilmez
Ölüler öldü dirilmez
Sağlar Hüseyin Hüseyin!.

Çocuk geldi bende şiir yazıyorum.
Nasıl yaptıysa karanlık otobüsün içi az ama o da bana eğilerek diyor ki: "Abi yaaa bir kere bir şey çalmadı ya!. demekte. baktım ki ağlıyor ama..
Bilmiyor ki ben hastasıyım bunun.
Ne bakarsın böyle olduğuma.
"Yav Nimet abi baksan ya!.. Bir şu kemanı bir çal yav!." dedim vekemanı bağajdan indirdim.
"Âşık oldur kim kılar cânın fedâ cânânına"
Âşıkça bir girdi ki.. Bütün otobüs ayakta.
Ankara’ya girince kadar hep birlikte ama.. ama ne harika.
"Yahu kardeşim nerdesin sen."dediler.
"Ben nebileyim sizin konser hastası olduğunuzu."
Bu dediğim Ankara’ya yarım saat veya 1 saat kala bir şey.
Bu bir hoşluktur takdirdir..
Kim bilir dağlarda saz çalınacaksa gelirsin. Yoksa gelmezsin.
İnşallah hayr olsun görüşürüz İnşâe ALLAH..

Evet saat 1.30 oldu.
ALLAHu zü’L- CeLÂL İnşâe ALLAH bizi affetsin bağışlasın rahmetine gark etsin.
Eksiklerimizi noksanlarımızı, hatalarımızı ne bileyim yaramazlıklarımızı yaramayan her ne varsa hepisini Rasûlullah sallalâhu aleyhi vessellem Efendimize bağışlasın.
Hiç değilse İnşâe ALLAH ona olan sevgimize, saygımıza, Muhabbetimize, sadakatımıza, samimiyetimize bağışlasın.
Tövbe istiğfarımızı Rasûlullah sallalâhu aleyhi vessellem le biz ve bir etsin gelecek zaman içerisinde hepimize hakk ve hayr olanı yaşatsın.
Kendisini razı olmayı, kendisinden razı olunmamızı bize ilham etsin.
Dua ediyoruz.
Dualarımızı Rasûlullah sallalâhu aleyhi vessellem Efendimizin dualarında kılsın.
Biliyoruz ki Kur’ân-ı Kerim duaları da Rasûlullah sallalâhu aleyhi vessellem Efendimiz dualarıdır.
Razı olacağımız işleri de hayat boyunca Rasûlullah sallalâhu aleyhi vessellem Efendimizin razı olduğu işlerden kılsın İnşâe ALLAH.
Tercihlerimizi öyle yapmamıza vesile kılsın Allah.
Son nefeste bizim ALLAHu zü’L- CeLÂL e şehâdetimizi Rasûlullah sallalâhu aleyhi vessellem Efendimizin şehâdetinin içinde kılsın.
Biz illâ ve illâ topraktan geldiğimiz için toprağı buluruz zâten kesin buluruz ama bu gün ama yarın buluruz.
Bundan kaçamayız zâten öyle olacaktır.
İşte bu şehâdet geliş gidiş doğuş ölüş arasındaki bu şehâdeti halis muhlis sıdık ve adil MuhaMMedî tamamlamak nasib etsin.
Bu hususta bize inâyet etsin. Hasbî inâyet.
Hiçbir şeyi bizden istemeden bizden beklemeden İnşâe ALLAH.
Bizi öyle tercihlere itsin anlamında söylüyorum. Beleşinden değil.
Biz her türlü yanlışı kötülüğü yapalım da hâşâ hâşâ öyle değil.
Biz hakk ve hayrı tercih edelim ama başaramaya biliriz Vela havle vela kuvvete illâ billâhil aliyyül azîm bize Lütfi kerem etsin öyle dua edin diyor kendisi dezâten.
Bize sıratı müstakim hidâyeti versin.
Daru's- selâm selâmeti versin İnşâe ALLAH.
Sıla selâmeti versin demek istiyorum Türkçesi.
Bu noktayı bulabilmemiz için Rasûlullah sallalâhu aleyhi vessellem Efendimizin iç şehâdeti iç şifâmızı şuhudumuzu ortaya çıkaracağımız yürek hakk ve hayr ikilisi olan rahmetenlil âlemin olan içimizdeki Nuru MuhaMMedî nurunu bize yansıtacak olan şifâ şefaatını da nasib etsin ki orayı bulabilelim anlamında.
Kaldıkı buraya gelebilmek için Allah Dostlarının dâima hakta ve hayrda olan dua himmetlerini bize hazır kılsın.
Sanki kapımıza gelen direkler gibi Nur-u MuhaMMedî taşıma imkanı ellerimiz ele sana Ya MuhaMMed sana biat eden ellerinin üstünde Allahın eli vardıra mazhar etsin ki Kudretullaha ve Azametullaha hakk ve hayrd ayaşayabilelim.
Hayalen değil fiilen yaşayalım İnşâe ALLAH. Kendi kaderimiz içerisinde hakk ve hayr yaşayalım.
Şu şehirde bu şehirde, kadındır erkektir,hastadır sağdır, şöyledir böyledir bütün bütün bunlar hepsi doğrudur.
Herkes kendisine takdir olanları yaşamaktadır.
Olsun olmasınla imtihan olmaktadır.
Olan nedire şükretmekle imtihan olmak gibi.
Bütün bu zorluklar himmettir.
İki tane zâhir ve bâtın MuhaMMedîyetinin Hakk ve hayra hazıra sunulması anlamındadır.
Kolay bir iş hemen bunu arayıp vs. olmadığı için hazır bir şeydir harikadır.
Muhteşemdir. Mubârektir.
Ve bütün bunların hazmını versin ALLAHu zü’L- CeLÂL.
Taşkınlık şaşkınlık, azgınlık yaptırmasın bize.
Bulduk diye de hep duman ettirmesin biz onu usul ve adabına uygun olarak edebine uygun olarak saygıyla sevgiyle korusun çünkü hiçbir sevgi saygı kabı olmadan korunamaz.
Yaşayamaz zâten. Derisini yüzdüğünüz bir hayvan gibidir sevgi.
Aşk ise ilik gibidir.
Bırakın derisini yüzmeyi kemiğini parçalamışsınız demektir.
saygı sevgi ve aşk üç çiçekmiş daire gibidir.
Aşk denilen şeyin merkezinde ondan ona yakın olan vardır.
Bir kara deliktir demek istiyorum.
Korunması da en dışta saygiyâ bağlıdır.
Türkçedeki saygı anlamındadır.
Arapça değil biliyorsunuz saygı. Bir başka zamanda öyle sohbet yaparız İnşâe ALLAH. ALLAHu zü’L- CeLÂL böyle en dışta bizi öyle bir saygı çemberi halinde bizi yapsın İnşâe ALLAH.Sadakatla saygı sahibi olalım anlamında söylüyorum.
Samimiyetle sevgiye mazhar olmuş Allah Dostlarıyla Allah bizi bir etsin. Zâten sabrın kendisi olan Es Sabır esmâsının tek yansıması olan MuhaMMed Aleyhissalâtü vesselâm rahmetenlil âlemin olarak da söylüyorum öyledir bize zâhirde bâtında evvel ve âhirin ilâhî aşkını yüklesin ve bizi bile etsin İnşâe ALLAH.
Bu da çok önemli bir şeydir. Hep yanlış yapmaktadır.
Zâhirde dediğimiz anda akıl bâtında dediğimiz anda nakildir halbuki bunun ikisi beraber iş yapar Lâ İlâhe İllâllah gibidir bunu ayırdığın zaman zâten ne yapacaksın sen bu adama.
Fiş istemem diyor priz yeter diyor.
Yapacak şey bulamazsın. Normal piyâsayı söylüyorum.
Piyâsadaki adama anlatamazsınız derdinizi. Onun işi başka.
Ne elektriği biliyor ne âleti biliyor ne evi biliyor başka bir şeyi biliyor.
İşte bu bakımlardan bize de hayır dua himmet istedik amma MuhaMMedî bir gayret aşkı versin MuhaMMedî gayretkeş etsin bizi.
Gece gündüz dâima her zaman her yerde MuhaMMedî gayretimiz olsun.
Bu MuhaMMedî gayretimiz o kadar bu tarafa dönüyorum şimdi bu kadar sadakatla saygıyla olsun ki içinde Allah Dostlarının fiilen mecbur oldukları sevgi gibi muhabbeti çemberimiz olsun.
Tekrar başk abir şekilde izah etmeye anladığımı anlatmaya çalışıyorum.
Bu o kadar olsun ki ilâhî aşk gibi, Muhabbetullahın Allah Muhabbetinin bizim varacağımız sınırı olan MuhaMMedî Muhabbet sabır halkasını kendi kalblerimizde doğurabilmemiz için aynı şekilde söylüyorum dışardan içeri gelerek de aynı şeylere varırız.
Ordan buraya gelsekde anı şeylere varırız.
Bunlar öyle birbirini tümleyen tamamlayan güzellik ve özelliklerdir ki daha rahat kulluk yapmamızı İnşâe ALLAH sağlar. ALLAHu zü’L- CeLÂL dışardan değil duymamız gereken yerden duyarız.
Duymaya duyarız da o söyler biz mi duyarız ben bilmem ben çok basit düşünüyorum çünkü ben burdan mikrofona konuşurum bunu sana kim götürür, nasıl götürür sen bunu kulağınla mı duyarsın duyduktan sonra beynine gider kalbinden beynine gider ruhuna gider bunları bizim işimiz değil onun için biz onların biz bir şey biliriz ALLAHu zü’L- CeLÂL in sözünü Rasûlullah sallalâhu aleyhi vessellem in sesinden benim kalbime getiren bir mekanizmanın oluşması için dua ediyorum ben.
Burdan Kebana kadar elektriklerin direklerini sayacak değilim.
Öyle bir işim yok…..
Teşekkür ettiğim açık seçik zâten derdimde değil onlarda öyle bir şey istemezler.
Ben hasbel kader önümüzde Münir Derman Hocam varken diğerleri varken bunlar bilebildiklerimizi biliriz zâten onların böyle bir derdi yoktur.
Hepisini candan yürekten rahmetle anarız.
Ayrı değiliz ki zâten.
Onun için böyle bir tasavvuf MuhaMMedî Tasavvuf asla öyle bir şey değildir.
Hepimizin bilmesi, bulması olması ve yaşaması gereken bir güzelliktir İnşâe ALLAH. Allahın izni ve inâyetiyle önümüzdeki Salı yine görüşürüz.
Olabilenlerle sohbet ederiz.
Cuma sohbetinde yine devam ederiz.
Bir şey yoksa kapatıyorum.

Subhaneke Allahümme vebihamdike Eşhedü en lâ ilâhe illâ ente vahdeke la şerike leke estağfiruke veetubu ileyk.

Subhaneke Allahümme vebihamdike Eşhedü en lâ ilâhe illâ ente vahdeke la şerike leke estağfiruke veetubu ileyk.

Subhaneke Allahümme vebihamdike Eşhedü en lâ ilâhe illâ ente vahdeke la şerike leke estağfiruke veetubu ileyk.

“Allahumme salli ve sellim ve bârik 'alâ seyyidinâ MuhaMMedin nûru’z- zâtı sırrı sarii fi’l-cem’i’l-esmâi ve’s-sıfat
Bi adedi ilmiken dâimen kesiran mubâraken tayyiben fîh.
Esselâmü aleyküm ve rahmetullah.
Resim
Cevapla

“Kuran-ı Kerim Sohbetleri” sayfasına dön