2007 Aralık Haber Arşivi

2007 yılına ait aylara göre haber/makaleler.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

2007 Aralık Haber Arşivi

Mesaj gönderen aNKa »

Tarih: 04.12.2007 Saat: 12:05 Gönderen: kulihvani


HAC YOLUNDAKİ KARINCA

Halim KÖK
06.11.2007


Göklere dönük gönlümün hayali,
Yeryüzüne dönüp bakmıyor bile.
Hac yolundaki karınca misali,
Yolda ölür varamazsa menzile.

Kalıcı değiliz ki bu diyarda,
Kalırsa resmimiz kalır duvarda,
Herkes yaşamak çok güzel diyor da,
Hep doğrular mı geliyor dile?

Dünya’ya gelirken sorulmaz bize,
Nasıl daldık varlık denen denize?
Kimse aldanmasın gördüğü yüze,
Gül müdür aşkı öğreten bülbüle?

Günü gelir kanatlanır uçarım.
Geldiğim diyara geri göçerim.
Kaçmak istesem de nasıl kaçarım,
Karşı koymak mümkün mü Azrail’e?

Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Re: 2007 Aralık Haber Arşivi

Mesaj gönderen aNKa »

Tarih: 07.12.2007 Saat: 15:50 Gönderen: kulihvani

ZOR YOL

Resim

Bawa Muhyiddin (ks)
Karınca Adam


Çeviri : Barbaros Sert
Basildon –İngiltere
6 Aralık 2007


Sahte bir Şeyh, kendisi cehennemde bir sütun olup ancak size cehennemde bir oda verir.
Cehennem halkından olursunuz, o da cehennemde bir sütun olur.
Hayatını şeyh ünvanı ile devam ettirip, övgü, şöhret, bir isim ve birçok güzel yiyecek alır.
Onun yaptığı kendi şirketini devam ettirmektir.

Bunun gibi yeryüzünde birçok şeyh görürsünüz, fakat mârifet sahibi hakiki bir şeyhi (İnsan-ı Kâmil) bulmak oldukça zordur.
Böyle birisi ile, bağlantı kurmak çok zordur.

Bunu yapabilmek için, kötü niteliklerinizin ve 64 çeşit cinsel sanatların ve oyununuzun * kesip atılması lazımdır.

*64 çeşit cinsel oyun: Asya’dan dünyaya yayılmış “Kama Sutra” denilen bir kitap vardır, bu kitapta bahsedilen 64 çeşit cinsel oyun vardır, zannediyorum Bawa (rh.a) buradan bunu kastediyor.


Mârifet sahibi şeyhin, 400 trilyon 10 bin ruhanî niteliğinizi kesip atması lazım.
Hangi yöne sapmaya eğilim gösteriyorsanız (sıratı müstakimden sapan yönler) kesilmek zorundadır.
Her ne getirirseniz, her ne konuşur ya da neyin türküsünü söylerseniz, onu kesip atar.
Seyahat ettiğiniz yol üzerinde bulunan bütün cayır cayır yanan patikaları keser.
Arzularınızın (nefsanî) yollarının hepsini tıkar.
Bu nedenle bu iş zor olacaktır.
Mârifet Sahibi Şeyh sizi kendi yoluna koyar.
O size sadece bir tek yol gösterir ve bütün diğerlerini keser atar.

Resim

Çocuklarım, düşünmelisiniz. Dünyaya bakmayın, kendinize bakın!
Dünyada hata bulmayın, kendinize irfan ile bakın.
Dünyaya kızmayın, kendinizdeki hataları keşfedin.
Dünyevî hayatı araştırmayın, sizde kendi hayatınız ve koskoca bir dünya var .
Vücudunuza bakın ve onun yaptığı hataları görün. Bunu düşünün ve bakın!

Dünya’nın sesine kulak vermeyin.
Doğduğunuzdan itibaren öleceğiniz zamana kadar sizde böyle çok fazla sesler (konuşmalar) vardır.
Dünya hakkında kitaplar okumayın; kendi içinizdeki tarihinizi okuyun. 400 trilyon 10 bin doğumun tarihine sahipsiniz.
Bu tarih kitabına bakın.
Bu öyle bir tarih ki, onun evvelden âhire, ruhlar âleminden âhirete bağı vardır.
Bu tarih yazılı değildir.
Bu, irfanınız ile odağa getirilmelidir, iste o zaman bütün harfler görülebilir.

Bu tıpkı görünmez bir mürekkep gibidir, mürekkep ısıtılana kadar hiç bir şey göremezsiniz, ve sonra bütün yazılar acık seçik olur.
Toprak, Ateş, Su, Hava ve Esir elementleri bu mürekkeple yazılan harflerdir.
Onları irfan sıcaklığına tutun ve sonra bakın.

Bu tarihe, irfan sıcaklığında tutarak, Allah’ın parıldayan nuru altında
bakın. O zaman ne yazıldığını okuyabilirsiniz.
Onu böyle tutarsanız, geçmiş yirmi milyon yıllık tarihi görebileceksiniz.
Toprağı, Ateşi, Suyu, Havayı, Esiri ve hilkatin başlangıcından beri var olan her sûreti görebileceksiniz.
Bunun gibi daha öğrenmeniz gereken birçok şey var hayatta.

Siz ağzınızla dua edip ibadette bulunduğunuzu söylüyorsunuz fakat dünyanın yaptığını yapıyorsunuz.
Hakk’ın yaptığına bakın.
Bak O nasıl dua ediyor, nasıl ilerliyor ve hizmet ediyor, O’nun nasıl bir hizmetkâr ve ayni zamanda ekber olduğuna bak.
O’nun nasıl küçük ve nasıl bir bütün olduğuna bak (Barbaros: Her büyüklükte ve derecede tecelli eden O gibi).
O’nun nasıl fakir gibi görünüşüne bakın, O’nun nasıl bir yerde olmadığına ve buna karşın her yerde oluşuna bakın.
Bütün bu tarihi anlayın.
Dua’nın ve ibadetin ne olduğunu anlayın.
Allah’ın nurunda, o aydınlıkta, bu kitabı irfan ateşinin sıcaklığına tutun ve bakın.
İç kalbinize bakın, sizin kalbinize.
Tarihini bu yönde incelediğiniz zaman, neyin iyi neyin kötü olduğunu, neyin adaletsiz olduğunu ve sizi neyin yiyip bitirdiğini, sizi neyin köle ettiğini, acı çekmenize neyin sebep olduğunu, sizi neyin tuttuğunu ve öldürdüğünü anlayacaksınız.
Bütün bu hastlalıklara bakın, bunlar sizin hastlalıklarınız.
Bütün bu hastlalıklardan kurtulabilmek için, şimdi bu tarihi öğrenmeniz gerek.
Her saniye ve her dakika öğrenmek gereken bu dersler sizde.
Dışarıda buna şuna bakarak vaktinizi boşa harcamayın.
Bu yolların hepsi sizi öldürecek olan hastalıklardır.
Sizi yok edecek olan hastalıklar bunlardır.
Sizde uyuşukluğa sebep olan hastalıklar bunlardır.
Bu sebepten dolayı mârifet ehli bir şeyh bütün bu yolları kapatır.
Bu yollara devam etmeyin.
.
Hayat bir an uyanıp bir sonraki anda ölmekten başka bir şey değildir.
Bazen bilinçlisiniz bazen değilsiniz.
Uyanıksınız sonra uykuya dalarsınız sonra tekrar uyanıksınız.
Bir an ağlıyorsunuz, bir an gülüyorsunuz.
Bütün bu şeyleri yapıyorsunuz.
Her ne arzularsanız onu sizinle taşımaya çabalıyorsunuz, fakat ona artık tahammül edemediğiniz zaman ise ağlıyorsunuz.
Her nereye yürürseniz yürüyün, her kimi takip ederseniz edin, "Akıl" sizi yolculuğunuzda yolun ortasında terk edip kaçacaktır.
Sonra orman hayvanları tarafından yakalanabilirsiniz.
Denize açılırsanız "akıl ", teknenizi bir müddet idare eder, fakat bir müddet sonra sizi yolda bırakır ve sizden uzaklaşır.
Sonra köpek balıklarına yem olursunuz.
Bunun gibi, düşünceleriniz tarafından kurulmuş bütün yollar sizi öldürecek olan hastalıklardır.

Siz : "Orda ışık var, mârifet var, şeyh var, bütünlük var, cennet var, altın ve gümüş var, saray var" diye düşünürsünüz ve bu düşünceleri takip edersiniz.
Böyle rüyalar görürsünüz.
Onlar hastalıklardır.
Onların hepsi sizi orta yolda bırakırlar, sizi illüzyona, cehenneme, akımlara, mıknatıslığa, tutkulara, bağlara, dinlere, ırk (ashabiye-sahiblenilmişlik), şeytan, kurtçuklar ve böceklere hedef olarak bırakırlar.
Aklınız sizi bütün bu zorluklara (çıkmazlara) götürür ve sizden uzaklaşır. Sonra acı çekersiniz.

Bunda öğrenmeniz gereken sayısız dersler vardır.
Ervah, evvel, dünya ve âhir (ruhlar âlemi, yaradılışın başlangıcı, fiziksel dünya ve âhir) de 18.000 âlem vardır.
Bunlar hayatınızda öğrenmeniz gereken şeylerdir.
Mârifet sahibi bir şeyh size sizdeki kitabı okumanızı söyleyecektir.
16 çeşit şeyh vardır; fakat bu bir tane, bir nokta, bir şeyhdir.
Eğer bu mârifet ehli şeyhi bulursanız, kendinizle getirdiğiniz dünya kesilir (tıkanır, bloke edilir).
64 çeşit cinsel sanat, ırklar, dinler, hevâ ve hevesleriniz, bağlarınız, her şey engellenir.
Bir Ìnsan-ı Kâmil, size sadece bir tane hazine gösterir ve bütün diğerlerinin yolunu keser (tıkar, kapatır).
O size sadece bir ruh, bir hayat gösterir ve bütün diğerlerini keser atar.

Sadece doğudan batıya doğru uzanan bir tek yol açılır.
Bunların arasında her ne yol görürseniz size kapatılır.
Şeyh size : "Bu kavşağa gitmeyin o kapalı, bu yol ayrımına bakmayın orada başka bir gurup var. Doğru yolda devam edin!" der.
Bir müridin Ìnsan-ı Kâmil ile katlandığı zorluklar işte böyledir.

Zorluklar sizin istediğiniz şey ile onun dedikleri arasındaki farktan ortaya çıkar.
Bununla birlikte, eğer sizin bütün kendi arzularınızı bir kenara atarsanız ve yapmak istenileni onun isteğine göre uydurursanız, onunla birlikte yol alabilirsiniz.
Birçoğu hakiki bir şeyhe gelebilirler, fakat bu yolun zorluklarına dayanamayıp, kendi istediklerini yapmasına izin veren şeyhlere giderler.
Onların hepsi pazaryerinde ticari iş için toplanırlar, şeyh işi, dini iş ve kast* işi.
Hepsi bu pazara : "Biz mârifet düzeyine erişmek istiyoruz, biz keramet ve siddhis* sahibi olmak istiyoruz, Allah''a ulaşmak istiyoruz, cenneti bulmak istiyoruz!" diyerek gelirler.
Bu çeşit şeyh, kendi ticari işini yürüttüğünden dolayı, o sizin dediğinizi onaylar ve dilediğinizi yapmanıza izin verir.
Eğer bir köpek pislik yemek isterse ve şeyhte bunun yanında pislik yemek isterse o zaman aralarındaki ilişki iyi olur.
Eğer şeyh süt isterse o zaman bir inek tutar.
Eğer fuhuş yapmak isterseniz, o da fahiş bir kişi ise o zaman o uygundur.
Eğer hırsızlık yapmak isterseniz ve o da hırsızsa o zamanda bu kabul edilebilir.
Eğer o istediğiniz şeye sahip ise, o zaman bu münasip bir ilişkidir ve siz onunla kalırsınız.
Bununla birlikte eğer o hakiki bir şeyh ise bütün bu kısımları (bu yolları) tıkar kapatır ve siz bunu zor bulursunuz.

Siddhis*: Tamilce bir kelime, sihir ve ya elementleri kontrol etme gücü

Buna siz :
"Oo, bu adam ahmağın teki, deli bir adam bu!
Pazara gitmeme izin vermiyor.
Oraya buraya gitmeme izin vermiyor.
Ne tür bir ahmak bu adam?"
dersiniz.
Mârifet sahibi şeyhin dedikleri sizi incitebilir fakat incinecek olan şey sadece sizin düşüncelerinizdir.
Söylediği şeyler sadece sizin nefsanî arzularınızı ve bağımlılıklarınızı incitecektir.
Aklınız ve zekânız size elem verir, öyle ki bundan dolayı bazı muridler kızar ve ayrılırlar.

Bu sebepten dolayı mârifet ehli şeyhin yanında çok az sayıda insan bulursunuz.
Onun çok fazla müridi yoktur, belki bir ya da iki ya da üç ya da dört ve ya belki on ya da yirmi kişi.
Hatta yirmi bile çok büyük bir sayı olarak değerlendirilir.
Mârifet ehli şeyhin takipçileri azınlıktır, çoğunluk değildir.
Bununla birlikte eğer o, on beş ya da yirmi takipçi bulabilirse, onlar 18.000 âlem için lider olurlar.
Onlar Allah’ın servetini kabul etmiş olurlar ve bu dünyanın ve cennetin saltanatını yönetirler.

Resim

Onlar Allah’ın garip bir ailesi, karınca ailesi olurlar.

Sadece şeyh’in sözlerine ve emirlerine bağlı olanlar bu hale ulaşırlar.
Bütün diğerleri ise uzaklaşırlar.
Onlar Allah’ın garip bir ailesi, karınca ailesi olurlar.

Sadece şeyh’in sözlerine ve emirlerine bağlı olanlar bu hale ulaşırlar.
Bütün diğerleri ise uzaklaşırlar.
Diğerleri, pazar yerinde bir araya gelirler, fakat gece çöktüğü zaman her biri kendi evine dönerler.
Oradan buradan satın alanlar, onu bunu satın alanlar kalamazlar.
Birçok kişi siddhis ve her ne arzularlarsa onu satın almaya gelirler ve sonra ayrılırlar.
Almak istediklerini alıp karma* yerine geri dönerler.
Dünya da olan şey bu dur.
Sadece bu bir grup bu istasyonda şeyhle birlikte kalacaklardır.
Onlar şeyhin iç kalbindeki bu bir noktada ikamet ederler.
Onlar onun irfan ve sevgisinde kalırlar; onlar onun şefkatinde kalırlar.
Karma (Tamilce):
Akla, vehme ait sıfatlar; beş unsurun özüne ait sıfatlar; aklın sıfatları; cehenneme ait sıfatlar.
Altı kö­tülük: Arzu, Öfke, Hırs, Bağ, Bağnazlık ve Kıskançlık (Hased) ile,
Diğer Beş kötülük: Sarhoşluk, Şehvet, Hırsızlık, Adam öldürme ve Yalan söyleme.


Bir Ìnsan-ı Kâmil ile birlikte olmak zor bir yoldur, zor bir öğrenimdir ve zor bir araştırmadır.
Bu kendinizde anlamak (bulmak) zorunda olduğunuz hayatın araştırmasıdır.
Kati bir imana, kararlılığa ve şeyh’e, Allah''a ve O''nun peygamberlerine olan istikrara sahip olmalısınız.
Bu imana sahip olmalısınız.
Eğer siz bu kati imana, kararlılığa ve istikrara sahip iseniz, hata yapmaksızın ilerleyebilirsiniz.
Şeyhin eteğine tutunup ilerleyebilirsiniz.
Fakat diğer yollara saparsanız, eğer bu bariyerlerden birisini kırıp geçerseniz ve o yönde ilerlemeye devam ederseniz, kaybolursunuz.
Her ne yola saparsanız orada mahvolursunuz.

Hakikat için bütün bu yollar (bariyerlerle) kapatılırlar.
Bu çok zor görünür ve üzgünlük hissedebilirsiniz.
Fakat bütün bu zor kısımları kesip atarsanız, sonunda mutluluk bulursunuz.
Aklınıza zor gelen bütün bu şeyleri kesip atarsanız, onda haz bulacaksınız.
Eğer bu zorlukları kesip atmaya gün be gün kararlılık ile devam ederseniz, bütünlük ve berekete doğru gelişeceksiniz.
Fakat eğer : "Bu zor!" diyerek kaçarsanız, bu zorluğa neden olan nitelik sizi öldürecek bir hastalığa dönüşecektir.
Sizi gün be gün tüketip yavaş yavaş öldürecektir.

Bunun böyle nasıl olduğunu anlayın, Karınca Adam’ın (Bawa Muhyiddin rh.a) sözü budur.
Onun öğrenim şekli budur.
Bu sebepten dolayı Karınca Adam ile birlikte olmayı zor bulacaksınız.
Bütün düşünceleriniz ve niyetleriniz size zorluk getirecektir.
Bu sebepten dolayı, bu Karınca Adam Derneği (Bawa Muhaiyaddeen Fellowship) büyümeyecektir.
Bu ZOR BİR YOL''dur.
İnsanlar ilim (irfan) öğrenmeye geleceklerdir, fakat daha sonra uzaklaşacaklardır :
"Ben siddhis ve keramet bulmaya geldim. İstediğim şeyi aldım ve bıraktım!" diyecekler.
Onların katlanması böyledir.

Bunu bilerek, kararlılık ve istikrar ile kalın.
Otlayan bin büyük baş hayvana bakan kovboy gibi, bu iç dünyayı yöneten mükemmel bütünlüğe katılabilirsiniz.
Bu rahmeti alıp, bütün bu on sekiz bin âlemi yönetecek kuvvete sahip olursunuz ve her şeyi idare edersiniz.

İstikrar, kararlılık, Allah''a iman, Şeyh’e iman (sarsılmaz bir inançla Kâmil Ìnsan’ı takip etmek), Resûllere iman ile kalmalısınız.
Bu iman’ı güçlendirin.
Bu yolda devam edin.
Şeyhin Çocuğu olun.
Sonra zafere ulaşacaksınız.
Bütünlük ve bolluk bulacaksınız.
Barış, eşitlik ve hayatınızda sükûnet bulacaksınız.
Bunu anlamalısınız.

Canlarım benim, çocuklarım, kızlarım, oğullarım!
Canlarım benim, doğru yolda devam eden kalp çocuklarım!
Hakikat bu dur.
Hakikat yolu üzerinde böyle birçok engeller bulunur, fakat bu yolu takip etmelisiniz.
Aksi takdirde asla huzur bulamayacak ve hatta bu yüzden daha da zorluk çekeceksiniz.
Bunun yanı sıra, şeyh de asla huzur bulamayacaktır, çünkü yapmak için geldiği görevi tamamlanmamış olacaktır.
Bütün bunlara dayanmalısınız ve şeyh ile (İnsan-ı Kâmil''in irfan ışığında) kalmalısınız.
Âmin! Allah bize yârdım etsin!
Âmin!..
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Re: 2007 Aralık Haber Arşivi

Mesaj gönderen aNKa »

Tarih: 15.12.2007 Saat: 12:34 Gönderen: kulihvani

KİM?..

Mehmet Emin BAY
Dostemin


15.12.2007


Ezel - Ebed "O" varmış
Zaman yokmuş “An” varmış
Hayyum kim ki, Kayyum kim?

Kenz-i Mahfi açılmış
Güzellikler saçılmış
Açan kim ki, saçan kim?


Âlemleri yaratmış
Kendine ayna yapmış
Aslı kim ki, sûret kim?

Duran yoktur evrende
Döner durur her zerre
Döndüren kim, dönen kim?

Bâtınında Hakk iken
Zâhirinde Halk olmuş
Mahluk kim ki, Hâlık kim?

Beden vermiş Âdem’e
Göndermiş bu Âleme
İlâh kim ki, kulu kim?

Bütün ef’al O’ndandır
Her an ayrı “Şe’n”dadır
Fail kim ki, Fettah kim?

./..

Bir ses olup ünlemiş
Zevk duyarak dinlemiş
Diyen kim ki, duyan kim?

Sıfatı sonsuz yerde
Görene yoktur perde
Bakan kim ki, gören kim?

Vahiy gelmiş Nebî’ye
İlham vermiş Velî’ye
Veren kim ki, alan kim

Aşk için O yaratmış
Hem Mâşuk hem Âşıkmış
Mâşuk kim ki, Âşık kim?

Hikmetsiz bir şey olmaz
Hikmeti sual olmaz
Hakîm kim ki, Alîm kim?

Dost Emin der Bâki O
Lâ mevcude illâ HU
Sen kimsin ki “Ben!” de kim?



El Hayyum : El Hayy : Devâmlı hayat sahibi, mutlak diri, dirilerin dirilik kaynağı, hayat veren tek.. Mutlak diri, gerçek hayat sahibi ve Bâkî olan ALLAH-U ZÜ''L-CELÂL.
El Kayyum : El Kayyûmü : Başlangıç, nihâyet ve yeniden oluş gibi hâllerden beri'' ve münezzeh olan. Ezelden ebede kaim (ayakta duran) ve dâim (devâmlı) ve hep var olan, bütün mahlûkat (varlık)''ın varlığı (kıyamı) kendisiyle kaim olan ve idâre eden. Mahlükâtını muradınca var edip, mevcûdiyyetlerini kendi sıfatları içinde kudretiyle tutan ve koruyan, zâtî varlığı âşikâr, ezelî, ebedî ve ortada olan ALLAH-U ZÜ''L-CELÂL…
Kenz-i Mahfi : Gizli hazine.
Mahluk : Yaratılmış. Yok iken var edilmiş olan.
El Hâlık : El Hâliku : Eşyâyı örneksiz, misilsiz, tek olarak mutlak yaratıcı olan ALLAH-U ZÜ''L-CELÂL.
Ef’al : (Fiil. C.) Fiiller, işler, ameller.
Şe’n : İş, yeni olan hal. * Şan. * Tavır. * Hâdise. * Vâkıa. * Kasdetmek. * Emr ü hal. * Tıb: Baştan göze gelen kan damarı. Baştan kaşa, kaştdan göze kan getiren iki damar ismi. * Tasavvufta: Her an olmakta olan “Var ol!- yok ol! İşi”. Felsefede: Bir şeyin hususiyetinin fiilî tezâhürü, neticesi ve eseri.
Fail : İşi yapan.
El Fettah : El Fettâhu : Yarım nefes ilerisini bilemeyen ve göremeyen kullarının her hacetinin ve iyiliğinin kapılarını açan, ferec (çıkış yolu) veren, fetheden, tekemmül kapılarını açıp ilâhî sırların anahtarını (miftah) ikrâm eden...Kullarının arasındaki ihtlafları gideren,açan ve fetheden Hâkim olan. Hidâyetin, hakkın, hayrın, rahmetin, gaybın, naklin, aklın, aşkın ve maddî-mânevî her hususta her kapının tek, eşsiz ve zıtsız açıcısı; hidâyet ile dalalet arasını açmada kesin adalet sahibi; yardımıyla her kapının açılmasını, merhameten her problemin çözülmesini ve hidâyetiyle kemâlât imtihanındaki kulun nefsinin benlik perdelerini kaldıran ve azamet ve kudretinin seyir kapılarını açan, kullarına sınırlı, sorumlu, izâfi, geçici, âciz, fâkir, zelil ve alil olan "Benlik Varlığı" kapılarını açan ve neticede; cümle "can" ları hep açık tuttuğu cennet kapılarından "cemâl cem''i"ne Muradullah vaadi gereği, her zaman, her yer ve her hâlde çağırıp duran El Vedûdü''l-Fettâh olan ALLAH-U ZÜ''L-CELÂL.
Mâşuk : Aşk ile sevilen, sevgili.
Hikmet : İnsanın, mevcudatın hakikatlerini bilip hayırlı işleri yapmak sıfatı. Hakîmlik. Eşyanın ahvâlinden, hârici ve bâtini keyfiyetlerinden bahseden ilim.
El Hakîm : El Hakîmü : Hikmet sahibi olup, başkasını müdahale ettirmeden hükmeden ve idâre eden; Gâlib olup Hak ve adâlet üzere yürüten, her işi lâzım, lâyık ve yerli yerinde olan. Hakîm-i Mutlak. Mutlak hikmet sahibi Alîm ve Hakîm olan ALLAH-U ZÜ''L-CELÂL. Hüküm ve hikmet sahibi, hükmünü hikmetle uygulayan ve uygulatan ALLAH-U ZÜ''L-CELÂL.
El Alîm : El Âlim : Çok bilgin, ilminin gereği herşeyi bilici olan.İlmin mutlak sahibi. İlmin mutlak sahibi olan ALLAH-U ZÜ''L-CELÂL.
El Bâki : El Bâkî : Varlığı ebedî, dâimî, sonu gelmez ve yok olmaktan münezzeh Cenâb-ı HAKK (celle celâluhu). Ebedî olan ALLAH-U ZÜ''L-CELÂL. Varliğinin sonsuzluğu mutlak olan ALLAH-U ZÜ''L-CELÂL.
Lâ mevcude illâ HU : “O” ndan başka gerçek vcud sahibi mevcud yoktur…
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Re: 2007 Aralık Haber Arşivi

Mesaj gönderen aNKa »

Tarih: 27.12.2007 Saat: 22:46 Gönderen: kulihvani

AH EDEB!

Prof. Dr. MUSTAFA ERGÜN


Ey insanoğlu! Allah’ı sevmek, Allah’a gitmek istiyorsan,
maddi ve mânevi her işinde edeb ile gir, irfan ile çıkmaya çalış.

- Beni Rabbim edeblendirdi. Ve ne güzel edebledi.
- Âdemoğlunun edebden nasibi yoksa, insan değildir.
- Edeble süslenmeyen akıl, silâhsız kahramandır.
- Edeb: Aklın dıştan görünüşüdür.
- Edeb: Eline, diline ve beline sahip olmaktır.
- Edeblerin anası, az konuşmaktır.
- Edeb olmadıkça asalet düzelmez.
- Edeb, şeytanı öldüren bir silahtır.

- Edeb, en hayırlı sanattır. Hakk’a giden yolun azığıdır.
- Edeb, olgunlaşmanın ilk şartıdır.
- Edebi terk eden, ârif değildir.
- Edebden mahrum olanlar, Hak dergâhından kovulurlar.
- Edebi olmayanın güvenilir ilmi yoktur.
- Hakikat’ten maksat, ancak edebdir.
- Hakiki edeb, nefsi terketmektir.
- Ayıplarınızı edeble örtünüz.
- Hakiki güzellik, ilim ve edeb güzelliğidir.
- İnsanın ziyneti, edebin tamamıdır.
- Evlâdına edeb öğretmeyen, düşmanlarını sevindirir.
- Ruhen yükselmek, ancak edeble mümkündür.
- Akıllı, edebi edebsizden öğrenir.
- İlim şerefi ve edeble Âdem, melekten üstün oldu.
- Şeytan Allah’ın huzurundan, edebi terkettiği için kovulmuştur.
- Edeb dışı hareketler, feyzi keser. Ve sahibini sultanın gönlünden uzaklaştırır.
- Sohbet bir cesettir. Edeb ise, o cesedin ruhudur.
- İmanın hakikatine ermek için, yakîn bilgi; yakîn için, ihlâslı amel;
ihlâslı amel için, farzları edâ; farzları eda için, sünneti tatbik;
sünneti tatbik etmek için de, edebi korumak lâzımdır.
- Edeb; insanı her türlü hatadan koruyan bilgi ve prensiplere sahip olmaktır.
- Her şey çoğaldıkça ucuzlar. Fakat edeb çoğaldıkça, değeri artar.
- Edeb, kendisinden yükseğini çok görmemek, kendisinden aşağısını da hor görmemektir.
- Üstadının edebi ile edeblenmeyen, sünnet ve hadisle edeblenemez.

Sünnet ve hadisle edeblenemeyen de âyet ve Kur’an’la edeblenemez.
- Edeb güzelliği, kişiyi nesebe muhtaç etmez.
- Edeb, insanı utanılacak şeylerden koruyan melektir.
- Edeb, Rasûlullah’ın sünnetine uygun hareket etmektir.
- Edebden daha üstün şeref yoktur.
- Edeb kaidelerinin en alt derecesi, bir kimsenin, cehaletini sezdiği yerde durup, onu gidermesidir.
- İlim elde etmek isteyen, edebli olsun.
- İyi amel sahibi olmak isteyen, edebli bir şekilde ilim sahibi olmaya baksın.
- Muhabbet ehli, sevgi işinde iyi niyete sahip oldukça, edebleri artmaya başlar.
- Edeb, nefsi gerektiği şekilde terbiye etmek ve güzel ahlâk ile süslemektir.
- Edeb, insanın mutlak bir fazilet kaynağıdır.
- Cennet’teki makamlara, amel ve edeble ulaşılır.
- Edebin dostları: Hayâ, Samimiyet, Teslimiyet, Muhabbet, Niyet, İtaat,
Gayret, Sohbet ve Hizmettir.


Prof. Dr. MUSTAFA ERGÜN
Resim
Cevapla

“2007” sayfasına dön