TASAVVUFÎ HADİSLER

Peygamber Efendimizin (sav) mübarek sözleri ve Kudsi Hadisler.
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bil ki, (takdir-i ilahiye göre) başına gelmeyecek olan şey sana isabet etmeyecektir. Sana isabet edecek şeyden de sen kurtulamayacaksın…” buyurdu.
(Heysemî, I/55)

Resim Hz. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Allah Teâlâ’nın sana verdiğini men edecek, men ettiğini de verecek yoktur….” buyurdu.
(Buhârî, Ezan, 55; Müslim, Salât, 184, 205; Ebû Davûd, Salât, 140; Tirmizî, Salât, 108)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hurmayı almakta olan kimseye “…İstediğinde, Allah Teâlâ’dan iste, yardım talep ettiğinde Allah Teâlâ’dan yardım talep et.. buyurdu.
(Irakî, IV/269; el Mekki, II/14)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Müstağni olanı Allah Teâlâ zenginleştirir…” buyurdu.
(Nesaî, Zekât, 89; Tirmizî, Zühd, 17)


ResimHadîs Âlimi Fahreddîn Irâkî:

Fahreddin-i Irakî, Anadolu'nun Türkleşmeye başladığı, ancak bir yandan Moğol istilâlarının, bir yandan Haçlı seferlerinin Selçuklu ülkesini kavurduğu yıllarda, Mevlânâ Celaleddin-î Rûmî, Sadreddin Konevî, Şems-i Tebrizî gibi önemli tasavvuf âlimleriyle aynı dönemde, aynı coğrafyada yaşamıştır.

Aslen Hamedanlıdır. Lemeât isimli bir eseri vardır. 17 yaşından sonra Hindistan'a gider, oradan hacca geçer. Daha sonra Anadolu'ya gelerek, Konya'da Sadreddin Konevî'nin sohbetlerine devam eder. Müridi olan Muîneddin Pervane, Tokat'ta Irakî için bir hânikah inşa ettirir.


(Hânikah: Tarikat merkezi. Dinî birer kurum olmalarının yanı sıra hayır işlerinin de yapıldığı toplantı yeri, modern anlamda kulüp karşılığıdır. Sınırlarda düşmanın saldırılarını karşılamak amacıyla kurulan karakol binalarında yer alan tekkelere verilen ad.)

Fahreddin-i Irakî bu yüzden bir süre Tokat’ta kalır. Daha sonra Mısır'a gider, orada 1289 senesinde vefât eder.

Fahreddin-i Irakî, Sadi-yi Şirazî, Şeyh Mahmud-u Şebusterî, Mevlânâ Celaleddin-î Rumî, , Emir Hüsrev-î Dihlevî, Hacu-yi Kirmanî, Selman-ı Savecî, Hafız-ı Şirazî, Kemal-i Hacendî, Molla Camî gibi Farsça yazan öenmli klasik dönem şairlerinden biridir.

İsmi İbrâhim bin Şehriyâr Hemedânî’dir lâkabı Fahreddin-i Irakîdir.
Âlim, velî ve şâir. İsmi İbrâhim bin Şehriyâr, lakabı Fahreddîn’dir. 1209 (H. 606) yılında Hemedan’da dünyâya geldi. Doğum yerine nisbetle Irâkî diye şöhret buldu. 1289 (H.688) yılında Şam’da vefât etti.Muhyiddîn-i Arabî’nin türbesi yanına defnedildi.
Küçük yaşta Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Sesi ve kırâati çok güzeldi. Hemedan şehrinde herkes onun kırâatini dinlemek için can atardı. İlim tahsîli ile meşgul olup, kısa zamanda aklî ve naklî ilimlerde ilerledi. Büyük tasavvuf âlimi Şeyh Şihâbüddîn-i Sühreverdî hazretlerinin ders ve sohbetlerine katıldı.Onun, nefsinin isteklerine sırt çevirmekteki gevşekliğini gören Şihâbüddîn-i Sühreverdî hazretleri:
“SeninHind’e gitmen ve bir müddet orada riyâzet, nefisle mücâdele yapman lâzımdır. Gümüşün temizlenmesi için zulmet ve karaltı içinde bulunması şart olduğu gibi.” dedi.
Onu, Hindistan’ın Multan şehrinde İslâmiyetin emir ve yasaklarını öğretmekle meşgul olan halîfelerinden Şeyh Behâeddîn Zekeriyyâ-i Multânî’ye gönderdi. Bunun üzerine Fahreddîn-i Irâkî günlerce yol aldıktan sonra Multan’da Şeyh Behâeddîn Zekeriyyâ hazretlerine ulaştı. Şeyhin yanında günlerce az yemek, az içmek, az uyumak ve çok ibâdet etmek sûretiyle çile çekti. Kalbi dünyâya olan bağlılıktan kurtulup hep Allahü teâlânın zikri ile meşgul olmaya başladı. Evliyâlık yolunda târif edilemeyecek makam ve derecelere kavuştu. Şeyh Behâeddîn hazretleri çok sevdiği Fahreddîn-i Irâkî’yi kızı ile nikahladı. Hindliler kendisini çok sevip sayarlardı.
Öte yandan dört yıl kadar Hindistan’da kalan Fahreddîn-i Irâkî hocası Şihâbüddîn-i Sühreverdî hazretlerinin hasreti ve vatanından uzakta kalmanın ızdırabı içerisinde pek tesirli şiirler söyledi. Onun bu hâline vâkıf olan Behâeddîn Zekeriyyâ hazretleri: “Artık zamânın gelmiştir. Haydi memleketine git. Bizim selâm ve niyâzımızı, hakîkatler sığınağı şeyhimiz Şihâbüddîn’e ulaştır.” diyerek memleketine gitmesine izin verdi.

Fahreddîn Irâkî hazretleri 1234 senesinde Bağdât’a geldiğinde Şihâbüddîn-i Sühreverdî hazretlerinin vefât ettiğini öğrendi. Büyük bir üzüntü içerisinde şeyhinin mezarını ziyâretten sonra tekrar Multan’a döndü. Senelerce burada kaldı. Bu sırada Kebîrüddîn adındaki oğlu dünyâya geldi. Hocası Behâeddîn Zekeriyyâ’nın vefâtından sonra halîfesi oldu. Daha sonra Hicaz taraflarına gitti. Dönüşünde Anadolu’ya uğradı. Konya’da Sadreddîn-i Konevî ile sohbet edip, ilminden istifâde etti.
Muhyiddîn-i Arabî’nin Füsûs kitabını okudu. Füsûs’u dinlerken duyduklarını şiir hâlinde söyledi. Bu şiirlerini Lemeât adlı eserinde topladı. Bir müddet Tokat’ta kaldı. Anadolu Selçuklu Devleti devlet adamlarından Pervâne Muînüddîn Süleymân’ın kendisi için Tokat’ta yaptırdığı dergâhta tâliplerini yetiştirmek, İslâmiyetin emir ve yasaklarını öğretmek ve Ehl-i sünnet yolunu yaymakla meşgûl oldu.
Muînüddîn Pervâne’nin vefâtından sonra Mısır’a gitti. Mısır’da Memlûklu Sultânı ile sohbet etti. Daha sonra Şam’a gitti. Şam’da Mısır Sultânının emriyle halk ve devlet adamları tarafından karşılandı. Birkaç ay sonra oğlu Kebîrüddîn de Şam’a geldi.Berâberce bir müddet yaşadılar. Fahreddîn-i Irâkî hazretleri bir müddet sonra burada 1289 (H.688) yılında vefât etti. Çok geçmeden de oğlu vefât etti.Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin türbesinde, babasının yanına defnedildi.

Ömrünü, Allahü teâlânın dînini öğrenmek ve öğretmekle geçiren Fahrüddîn-i Irâkî, Hindistan’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Mısır’a, Mısır’dan Şam’a öğrendiği bilgileri taşıdı. Her yaşta öğrenici ve her gün öğretici oldu. Allahü teâlânın kullarına olan merhametinden dolayı, onlara sık sık nasîhatlarda bulunur, İslâmiyeti Ehl-i sünnet âlimlerinden ve eserlerinden öğrenip, Resûlullah efendimizin sünnet-i şerîfine tâbi olmanın ehemmiyetini anlatırdı.

Pekçok talebe yetiştirip, kıymetli eserler yazdı. Lemeât’ı ve Dîvân-ı Şi’r’i meşhûrdur. Anadolu Selçuklu Devletinin devlet adamlarından Pervâne Muînüddîn Süleymân ve Mısır Memlûklü sultanlarındanSeyfeddîn Kalâvun belli başlı ve meşhûr talebelerindendir. Talebelerinin en büyüğü ve kendisinden sonra halifesi ise Cemâleddîn Aksarayî Hazretleridir.


ESERLeri:
1-) Nefehât-ül-Üns; s.671.
2-) Mu’cem-ül-Müellifîn; c.1, s.38.
3-) Kâmûs-ül-A’lâm; c.5, s.3347.
4-) Keşf-üz-Zünûn; s.1563.
5-) Devletşah Tezkiresi; c.2, s.268.
6-) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.8, s.265.


Bir Rübâisi:
من درد ترا ز دست آسان ندهم
دل برنكنم ز دوست تا جان ندهم
از دوست بيادگار دردي دارم
كان درد بصدهزار درمان ندهم


Men derd-e torâ zedest âsân nedehem
Del ber nekenem ze dust tâ cân nedehem
Ez dust be yâdigâr derdî dârem
Kân derd be sed hezâr dermân nedehem


Ben senin derdini kolay yitirmem
Can vermedikçe gönlümü sevgiliden koparmam
Bir derdim var sevgiliden hatıra
O derdi ki yüz bin dermana değişmem..



ResimHadîs Âlimi HEYSEMÎ:

İsmi, Ali bin Ebî Bekr bin Süleymân el-Heysemî’dir. Künyesi Ebü’l-Hasen olup, lakabı Nûrüddîn’dir. 735 (m. 1335) senesi Receb ayında doğdu. 807 (m. 1405) senesi Ramazan ayının yirmidokuzuncu gecesi vefât etti. Ertesi gün Kâhire’de Berkukiye Kapısı dışına defnedildi.
Heysemî, daha küçük yaşta iken, kısa sürede Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Zeynüddîn Irâkî’nin sohbetlerinde bulundu. İbn-i Baba, Takıyyüddîn Sübkî, İbn-i Şâhid-ül-Ceyş’den ilim öğrendi. Zeynüddîn Irâkî onu çok sever, gerek yolculukta, gerek yolculuk hâricinde onu yanından hiç ayırmazdı. Hattâ hacca giderken bile beraberinde götürdü. Heysemî, Zeynüddîn Irâkî ile; Kâhire, Haremeyn, Kudüs, Dımeşk, Ba’lebek, Haleb, Humus, Hama, Trablus gibi yerlere gitti. Zeynüddîn Irâkî, kızını Heysemî ile evlendirdi. Zeynüddîn Irâkî, ona çok güveniyordu. Dımeşk’a göç ettiği zaman, hanımını ve çocuklarını onunla gönderdi, işlerini Heysemî’den başkasına emânet etmezdi.
Heysemî Mısır’da; Ebü’l-Feth el-Midumî’den, İbn-i Mülûk’dan, İbn-i Katruvan’dan, Şam’da; İbn-i Hibbân, İbn-i Hamevî, İbn-i Kayyım ez-Ziyâiyye ve birçok âlimden hadîs-i şerîf dinledi ve rivâyette bulundu.
Heysemî; takvâ sahibi, zâhid, ibâdet etmekten ve hocasına hizmet etmekten usanmayan, ilimde ikbâl sahibi, günlük işlerde insanlarla tartışmaktan ve münâkaşa etmekten kaçınan, hadîs ilmini ve hadîs âlimlerini çok seven, yumuşak huylu, hadîs-i şerîf yazmaktan usanmayan, çok hayır yapan bir zât idi. Hocası Zeynüddîn Irâkî’nin vefâtından sonra, onun yolunu devam ettirdi.


Ebü’l-Hasen Heysemî, hadîs ilmine dâir birçok eser yazdı. Bunlardan ba’zıları şunlardır:


1-)Tertîbü’s- sikât İbn-i Hibbân.
2-) Tahrîbü’l- bagıyye fî tertîbi ehâdîs-il-Hilye.
3-) Mecmâu’l- Bahreyn ez-Zevâid-il-Mu’cemeyn.
4-) Maksâdü’l- a’lâ fî zevâid-i Ebî Ya’lâ el-Mevsilî.
5-)Zevâid-i İbn-i Mâce fî kütüb-ül-hamse.
6-) Mevâridü’z- zemân ilâ zevâid-i İbn-i Hibban.
7-) Gâyetü’l- maksâd fî zevâid-i Ahmed.
8-.) Mu’cemü’z- zevâid Menbe’ul- fevâid: En önemli eseridir. Bu eserinde; Ebû Ya’lâ’nın müsnedinde, Bezzar’ın müsnedinde, Ahmed bin Hanbel’in müsnedinde, Taberânî’de ve Kütüb-üs-sitte’de bulunmayan sahih hadîs-i şerîfleri toplamış ve tertîb etmiştir.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şüphesiz Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman, Cebrâil’i çağırır ve: Ben filanı seviyorum, sen de onu sev diye emreder. Cebrâil de onu sever. Sonra Cebrâil semada seslenip: Allah filan kimseyi seviyor, binaenaleyh siz de onu seviniz! der. Artık gök ahalisi de onu severler. Sonra yeryüzüne onun için (Allah tarafından) kabul konulur. Allah bir kula buğz edince de Cebrâil’i çağırır ve: Ben filanı sevmiyorum, sen de onu sevme diye emreder. Cebrâil de onu sevmez. Sonra Cebrâil gök halkı içinde: Allah Teâlâ filan kimseyi sevmiyor, siz de onu sevmeyiniz diye nida eder. Göktekiler de o kimseyi sevmezler. Sonra onun için yeryüzüne (Allah tarafından) buğz ve nefret konulur.” buyurdu.
(Buhâri, Edeb, 41, Bedu’l Halk, 6, Tevhid, 33; Müslim, Birr, 157; Mâlik, age, Şiir, 15; Tirmizî, Tefsiru Sûre, 19, 7; İbn. Hanbel, II/267, 341, 413. 480)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah Teâlâ bir kulunu sevdi mi, onu muhtelif şeylerle mübtelâ eder. Sabrederse seçkin kılar, şükrederse temize çıkarır.” buyurdu.
(İbn. Mâce, Fiten, 23; Tirmizî. Zühd, 57; İbn. Hanbel, V/427,429)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah sevdiğini ateşte yakmaz” buyurdu.
(İbn. Hanbel, Müsned, III/235)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kendisine Allah Teâlâ ve Rasulü her şeyden daha sevimli olmadıkça kişi imân etmiş olmaz.” buyurdu.
(Buhârî, İman, 9,14; Müslim, İman, 66,67; Tirmizî, İman, 10; Nesaî, İman, 2,4; İbn. Mâce. Fiten, 23)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Ben nefsinden, malından ehlinden ve bütün insanlardan kendisine daha sevimli olmadıkça kişi imân etmiş olmaz.” buyurdu.
(Buhârî, İman, 8; Müslim, İman, 70; Nesaî, İman, 19; İbn. Mâce, Mukaddime, 9)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Size verdiği nimetlerinden dolayı Allah Teâlâ’yı seviniz, Beni de, Allah Teâlâ sevdiği için seviniz, benim ehli beytimi de bana olan sevginiz sebebiyle seviniz.” buyurdu.” buyurdu.
(Tirmizî, Menâkıb, 32: Hâkim, Müstedrek, 3/150; Yorumu için bkz. Kelabâzî, Bahru’l Fevâid, vr. 1 a)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah Teâlâ bir kulunu sevdi mi, onu muhtelif şeylerle mübtelâ eder. Sabrederse seçkin kılar, şükrederse temize çıkarır.” buyurdu.
(İbn. Mâce, Fiten, 23; Tirmizî. Zühd, 57; İbn. Hanbel, V/427,429)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kalblerin, kendisine iyilik yapanı sevme, kötülük yapanı sevmeme özelliği vardır.” buyurdu.
(Ebu Nuaym, Hilye, IV/121)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir adam, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e: “Ben seni seviyorum!” deyince, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Öyleyse fakirliğe hazırlan” buyurdu. Adam: “ben Allah Teâlâ’yı da seviyorum!” deyince,
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “O halde belâya da hazırlan!.”
buyurdu.

(Tirmizî, Zühd, 36)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Kim Allah Teâlâ’ya kavuşmayı dilerse Allah Teâlâ da, ona kavuşmayı diler.” buyurdu.
(Buhârî, Rikak. 41; Müslim, Zikir, 14,16,18; Tirmizî, Cenâiz, 67, Zühd , 6,; İbn. Mâce, Zühd,31;Nesaî, Cenâiz, 20)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şüphesiz Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman, Cebrail’i çağırır ve: Ben filanı seviyorum, sen de onu sev diye emreder. Cebrail de onu sever. Sonra Cebrail semada seslenip: Allah filan kimseyi seviyor, binaenaleyh siz de onu seviniz! der. Artık gök ahalisi de onu severler. Sonra yeryüzüne onun için (Allah tarafından) kabul konulur. Allah bir kula buğz edince de Cebrail’i çağırır ve: Ben filanı sevmiyorum, sen de onu sevme diye emreder. Cebrail de onu sevmez. Sonra Cebrail gök halkı içinde: Allah Teâlâ filan kimseyi sevmiyor, siz de onu sevmeyiniz diye nida eder. Göktekiler de o kimseyi sevmezler. Sonra onun için yeryüzüne (Allah tarafından) buğz ve nefret konulur..” buyurdu.
(Buhârî, Edeb, 41, Bedu’l Halk, 6, Tevhid, 33; Müslim, Birr, 157; Malik, age, Şiir, 15; Tirmizî, Tefsiru Sure, 19, 7; İbn. Hanbel, Müsned,II/267, 341, 413. 480)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah Teâlâ bir kulunu sevdi mi, onu muhtelif şeylerle mübtelâ eder. Sabrederse seçkin kılar, şükrederse temize çıkarır.” buyurdu.
(İbn. Mâce, Fiten, 23; Tirmizî. Zühd, 57; İbn. Hanbel, Müsned,V/427,429)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah sevdiğini ateşte yakmaz.” buyurdu.
(İbn. Hanbel, Müsned, III/235)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ben seni seviyorum!” deyince, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kendisine Allah Teâlâ ve Rasulü her şeyden daha sevimli olmadıkça kişi iman etmiş olmaz” buyurdu.
(Buhârî, İman, 9,14; Müslim, İman, 66,67; Tirmizî, İman, 10; Nesaî, İman, 2,4; İbn. Mâce. Fiten, 23)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Ben nefsinden, malından ehlinden ve bütün insanlardan kendisine daha sevimli olmadıkça kişi iman etmiş olmaz.” buyurdu.
(Buhârî, İman, 8; Müslim, İman, 70; Nesaî, İman, 19; İbn. Mâce, Mukaddime, 9)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kalblerin, kendisine iyilik yapanı sevme, kötülük yapanı sevmeme özelliği vardır.” buyurdu.
(Ebu Nuaym, Hilye, IV/121)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e: “Ben seni seviyorum!” deyince, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Öyleyse fakirliğe hazırlan” buyurdu. Adam: “Ben Allah Teâlâ’yı da seviyorum!.” deyince: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “O halde belâya da hazırlan.” buyurdu.
(Tirmizî, Zühd, 36)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kim Allah Teâlâ’ya kavuşmayı dilerse Allah Teâlâ da, ona kavuşmayı diler.” buyurdu.
(Buhârî, Rikak. 41; Müslim, Zikir, 14,16,18; Tirmizî, Cenâiz, 67, Zühd , 6,; İbn. Mâce, Zühd,31;Nesaî, Cenâiz, 20)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ben seni seviyorum!” deyince, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kendisine Allah Teâlâ ve Rasulü her şeyden daha sevimli olmadıkça kişi iman etmiş olmaz” buyurdu.
(Buhârî, İman, 9,14; Müslim, İman, 66,67; Tirmizî, İman, 10; Nesaî, İman, 2,4; İbn. Mâce. Fiten, 23)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Size verdiği nimetlerinden dolayı Allah Teâlâ’yı seviniz, Beni de, Allah Teâlâ sevdiği için seviniz, benim ehli beytimi de bana olan sevginiz sebebiyle seviniz..” buyurdu.
(Tirmizî, Menâkıb, 32: Hâkim, Müstedrek, 3/150; Yorumu için bkz. Kelabâzî, Bahru’l Fevâid, vr. 1 a.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah Teâlâ’nın Rab olduğuna razı olanlar, imanın lezzetini tatmış olurlar.” buyurdu.
(Müslim, İman, 11; İbn. Hanbel, Müsned,1/308, Münavî, 11/29)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah Teâlâ bir kulunu sevdiğinde, onu belâya duçar eder, sabrederse onu korur, razı olursa onu tercih eder.” buyurdu.
(İbn. Hanbel, Müsned,V/427, 429; Heysemî, II/291)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Muhakkak ki kıyamet gününden önce Mesih Deccâl olacaktır .(ondan önce de) otuz veya daha fazla yalancı (deccaller) .” buyurdu.
(Ahmed(2/95, 103) Said Bin Mansur(1/252) Ebû Ya’la(10/68) İbni Ebi Hatem Cerh ve Ta’dil(5/293) Huseyni elİkmal(1/269) Mecmauz Zevaid(7/333) Busayri İthaf (8561-62))

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ümmetimin içinde otuz tane yalancı zuhur edecektir. Hepsi de kendisinin nebî olduğunu iddia edecek.” buyurdu.
(Buhârî, Menakıb, 25, Fiten, 25; Müslim, Fiten, 84; Tirmizî, Fiten, 43.Ahmed b. Hanbel, Müsned, II/237.313.530.)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Kıyamet öncesinde yalancı (nebîler) çıkacaktır. Onlardan sakının.” buyurdu.
(Müslim, İmare, 10, Fiten, 83; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II/429..)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Rabbini zikret, isterse sana’deli’ desinler.” buyurdu.
(Cürcânî, el-Kâmil fi-duafa-i ricâl isimli eserinde (c. III, 980) )

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah Teâlâ’yı onu görürcesine ibâdet et.” buyurdu.
(Bu hadisi pek çok kimse rivâyet etmiştir. Bkz. El-Mevsûa, c. II, 3)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Gökleri aydınlatan kerim vechinin nuruna sığınırım .” buyurdu.
(Bu hadisi şerif, uzun bir hadisin parçasıdır. Hadisi Taberî Târihinde c. II, 345’de zikretmiştir)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İnsanların en faziletlisi, amel açısından en faziletli olanıdır.” buyurdu.
(Taberânî, 10531.)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Allah Teâlâ halkını karanlık içinde yaratmıştır.” buyurdu.
(Tirmîzî, 2644.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ümmetim hakkında saptırıcı önderlerden korkarım.” buyurdu.
(Tirmîzî, 2230)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah Teâlâ’yı bilenin kıldığı bir rekât, cahilin kıldığı bin rekâttan ha¬yırlıdır.” buyurdu.
(Elbânî, el-Câmiü’s-sağîr, 3126)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ebû Bekir çok oruç tuttuğu için sizden üstün değildir.” buyurdu.
(İbnü’l-Esir, en-Nihâye, c. V, 213)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Câbir b. Abdullah’ın rivâyetine göre Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem; Allah Teâlâ’nın en önce yarattığı şeyin ne olduğu sorusuna verdiği cevap şudur:
“Allah Teâlâ, kendi nurundan önce senin nebînin nurunu yarattı ve şöyle dedi:
“O nûr Allah Teâlâ’nın kudretiyle dilediği yerlerde devredip gezerdi o zaman ne levh, ne kalem, ne cennet, ne cehennem, ne melek, ne gök, ne güneş, ne ay, ne cin, ne de ins vardı. Hâsılı mahlûkattan bir nesne yaratmamıştı, (devamla):
Allah Teâlâ mahlûkatı yaratmak istediği zamanda o nuru taksim edip dört parça yaptı; ilk parçadan kalemi yarattı, ikinci parçadan levhi yarattı, üçüncü parçadan arşı yarattı, dördüncü parçayı taksim edip dört parçaya ayırdı ilkinden gökleri, ikincisinden yerleri, üçüncüsünden cennet ve cehennemi; dördüncüsünü yine taksim edip dört parça yaptı, birincisinden müminlerin gözlerinin nurunu, ikincisinden kalblerinin nurunu, üçüncüsünden dillerinin nurunu yarattı (kalblerin nurundan maksad Allah Teâlâ ‘yı bilmedir. Dillerin nurundan maksat da kelime-i tevhiddir
.”
buyurdu.

(Taberânî, 10531.)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Benim nazarımda en ziyade gıbta etmeye değer kimse şu evsafı taşıyan kimsedir: (Dünyevi yükü ve) hâli hafif, namazdan nasibi fazla, insanlar içinde (âdem-i şöhretle) gizli kalmış ve kendisine (cemiyette) iltifat edilmemiş mü’mindir. Onun rızkı (zaruri ihtiyaçlarına) yetecek kadardı, o buna sabretti, ölümü de çabuk geldi, az miras bıraktı, kendisi için mâtem tutan kadın da az oldu.” buyurdu.
(Tirmizî, Zühd, 35; İbn Mâce, Zühd, 4; Ahmed b. Hanbel, Müsned,V, 252.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kulum büyük abdest bozup da abdest almadığı vakit, Bana cefâ etmiş olur. Abdest alıp da namaz kılmadığı vakit Bana cefâ etmiş olur. Namaz kılıp da Bana duâ etmediği vakit, Bana cefâ etmiş olur. Bana duâ edip de, Ben ona icabet etmediğim vakit, kendisine cefâ etmiş olurum; oysa Ben cefâ edici bir Rabb değilim.” buyurdu.
(İbn’ul Arabî, Mişkât-ü Envâr’da bu haberi, Ibnü’l-Cerrâh diye bilinen Abdullah b. Haneş el-Kinânî’den merfû olarak rivâyet etmiştir)

Resim Hz. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Allah Teâlâ’nın sana verdiğini men edecek, men ettiğini de verecek yoktur….” buyurdu.
(Kendisine beden sağlığı ve geçim rahatlığı verdiğim ve beş yıl boyunca Bana yönelmeyen kul mutlaka mahrum olacaktır.)

(İbn’ul Arabî, Mişkât-ü Envâr’da bu haberi, Ebû Bekr b. Ebî Şeybe Ebû Saîd el-Hudrî (ra)’den tahrîc etti)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah vardı. Onunla birlikte hiçbir şey yoktu.…” buyurdu.
(Buhârî, Bed’u’l-Halk (59), 1, Tevhid (98). 22. Hadisin diğer varyantları için bak: Durer, 127. Mevduat, 263-265. Hafâ, II, 130-131)

Resim Ebû Hureyre’nin radiyallâhü anhın rivâyeti: “Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemden iki kap hıfzettim. Onlardan birini yaydım. Diğerine gelince, eğer onu da yaymış olsaydım, benim şu boğazım kesilirdi.” Buyurdu.
(Buhârî, îlim (3), 42.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bende, Kur’an-ı Kerim hakkında, bir kişiye Allah tarafından verilen bir anlayıştan (fehm) başka bir şey yoktur.” buyurdu.
(Hz. Ali’den (kerremallahu vechehu) nakledilen bu cümlenin değişik rivâyetleri için bak: Buhârî, İlim (3), 39, Cihâd (56), 170, Diyât (88), 23, 30. Tirmizî, Diyât (14), 16, hd. no: 1412. Neseî, Kasâme (45), 12, hd. no: 4717-4718. Dârimî, Diyât (15), 5. Müsned, 1, 79. Ayrca Hz. Ali’ye (kerremallahu vechehu.), bir kişi; “Sana gayb ilmi verilmiştir.” deyince, önce gülmüş ardından da ona cevab olarak, gayb ilminin Kıyametin kopacağı vakit anlamında olduğunu, bildiği ilmin ise, gerçek ilim sahibinden öğrenme “Ve innemâ huve teallum min zî il” olduğunu söyleyerek, Lokman (31), 34. Âyetini okuyup açıklamış, bu ilmin dışında ise, Allah’ın Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem öğrettiği ve kendisine de Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin öğrettiği bir ilim olduğunu ve bu ilmi sadrının anlaması ve gönlünde toplanması için Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin kendisine dua ettiğini söylemîştir.)
(Şerhu Nehci’l Belâğa, 8, 215,11, 137-141, 13, 317-318)

إِنَّ اللَّهَ عِندَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْأَرْحَامِ وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ مَّاذَا تَكْسِبُ غَدًا وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ بِأَيِّ أَرْضٍ تَمُوتُ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ
"İnnallâhe indehu ilmu’s- sâati, ve yunezzilu’l- gayse, ve ya’lemu mâ fî’l- erhâmi, ve mâ tedrî nefsun mâzâ teksibu gaden, ve mâ tedrî nefsun bi eyyi ardın temût (temûtu), innallâhe alîmun habîr (habîrun).: Muhakkak ki o saatin (kıyâmetin) ilmi, Allah’ın katındadır. Ve yağmuru, (O) indirir ve rahimlerde olan şeyi (O) bilir. Kimse yarın ne kazanacağını bilemez (idrak edemez). Ve kimse arzın neresinde öleceğini bilemez (idrak edemez). Muhakkak ki Allah, Alîm’dir (en iyi bilen), Habîr’dir (haberdar olan).” (Lokmân 31/34)


Resim Hz. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Cehennem ateşi, Rabbine: “Yâ Rabb, bir kısmım bir kısmımı yedi. “ diyerek şikâyet etti. Allah da onun, biri kışın, diğeri yazın olmak üzere, iki defa nefes almasına izin verdi.” buyurdu.

(Hadis değişik lafızlarla Ebû Hureyre (radiyallahu anhu) ve Enes b. Mâlik’den (radiyallahu anhu) rivâyet edilmiştir. Ebû Hureyre (radiyallahu anhu) rivâyeti için bak: Buhârî, Mevâkît (8), 9, Bed’ul-Halk (59), 10. Tirmizî, Sifatu Cehennem (40), 9, hd. no: 2592. Dârimî, 2, 340, Rikâk (20), 119. Musned, 2, 238. 277. 503. Zevâid. 10, 388. Enes b. Mâlik (r.) rivâyeti için bak: Zevâid, 10. 388)

Resim İbn Abbâs’ın radiyallâhü anhu: “اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَمِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ يَتَنَزَّلُ الْأَمْرُ بَيْنَهُنَّ لِتَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اللَّهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا
"Allâhullezî halaka seb'a semâvâtin ve mine’l- ardı mislehunn (mislehunne), yetenezzelu’l- emru beynehunne li ta'lemû ennallâhe alâ kulli şey'in kadîrun ve ennallâhe kad ehâta bi kulli şey'in ilmâ (ilmen).: O Allah ki, yedi kat gökleri ve yerden de onların misli kadarını (yedi kat yerleri) yarattı. Allah’ın herşeye kaadir olduğunu ve Allah’ın herşeyi ilmen (ilmi ile) ihata etmiş olduğunu (kuşattığını) bilmeniz için emir, onların arasında (gökler ve yerler arasında) devamlı iner.” (Talak 65/12)
âyeti hakkında: “Eğer ben bu âyetin tefsirini söyleseydim, beni taşa tutup öldürürdünüz.” ; diğer bir rivâyette, “Kesinlikle benim kâfir olduğumu söylerdiniz..”
Buyurdu.

(İbn Abbâs’ın (radiyallahu anhu), Talak (65), 12. âyeti hakkındaki bu sözü yukarıdaki gibi değişik lafızlarla rivâyet edilmiştir. Bak: İbn Kesîr, 8, 183. Bu âyette ifade edildiği şekliyle, inmekte olan ilâhî ferman hakkında İbnu’l-Arabî’nin yorumları için ayrıca bak: Futûhât, 1, 141, 156, 2,455, 3, 28, 382, 398, 4, 397)

Resim İmam Ali kerremallahu vechehu: “Eğer Kur’ân’daki Fatiha süresi hakkında konuşsaydık yetmiş deve yükü kitap olurdu..” Buyurdu.
(Îbn Ebî Cemre yoluyla Hz. Ali’den (kerremallahu vechehu) nakledilmekte olan bu söz ve açıklaması için bak: Risâletu’l-Ledunniyye, 106. İtkân, 2, 1223-1224.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ümmetim hakkında saptırıcı önderlerden korkarım.” buyurdu.
(Tirmîzî, 2230)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kıyamet gününde bir kavim getirilecek ve onlar için minberler kurulacak. Onlar nebîlerden ve şehidlerden olmadıkları halde, nebîler ve şehidler onlara gıbta edeceklerdir..” buyurdu.
(Ebû Mâlik el-Eş’arî’den (r.) rivâyet edilen bir hadise işaret edilmektedir. Bak: Musned, 5, 341, 342, 343. Nebî olmadıkları halde, nebîlerin bile gıbta edecekleri kimseler hakkında rivâyet edilen diğer hadisler Muâz b. Cebel (r.) ve Ubâde b. es-Sâmit’ten (r.) rivâyet edilmektedir. Muâz b. Cebel (r.) ve Ubâde b. es-Sâmit rivâyeti için bak: Tirmizî, Zuhd (37), 53, hd. no: 2390. Musned, 5, 229, 239, 328. Ayrıca meşhur şefaat hadisinin İbn Abbâs (r.) rivâyetinde geçmekte olan bir ziyâdeye göre, tüm ümmetler kıyamette; “Neredeyse bu ümmetin tümü nebîdir.” deyerek ümmet-i Muhammed’e gıbta edecekleri rivâyet edilmektedir. Bak: Musned, 1, 281-282, 295-296. Zevâid, 10, 372-373.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hakk’ın cezbelerinden biri bile, bütün insan ve cinlerin ameline denk gelir..” buyurdu.
(Aclunî, Keşfü’l-Hafâ; 1069)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kur’ÂN yedi harf üzere indirildi..” buyurdu.
(İbn Hanbel, Müsned, III, Hd, 7995; Taberî, Câmiu’l- Beyan, I, 25.)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Kur’ÂN yedi harf üzere indirildi. Onun hepsi şâfidir ve kâfidir.” buyurdu.
(İbn Hanbel, Müsned, III, Hd, 7995; Taberî, Câmiu’l- Beyan, I, 27..)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kişi sevdiği toplulukla haşredilir.” buyurdu.
(Hakim el-Nişaburi Müstedrek’ale’s-sahîhayn, III/19.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Babaya itaat, Allah’a itaat; Babaya isyan, Allah Teâlâ’ya isyandır!.” buyurdu.
(Suyûtî, Câmi‘u’s-Sağîr, Beyrut, 1410/1990, s. 72, nu: 1109; Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, I, 154, nu: 396; Beyhakî, Şu’abü’l-Îmân, II, 87, nu: 1233; Heysemî, Mecma‘u’z-Zevâid, IV, 63.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yeryüzünü isimleriyle, dostu da dostuyla değerlendirin...” buyurdu.
(Suyûtî, Câmi‘u’s-Sağîr, Beyrut, 1410/1990, s. 74, nu: 1136)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ümmetim, mübarek bir ümmettir. Başının mı, sonunun mu hayırlı olduğu bilinmez..” buyurdu.
(Suyûtî, Câmi‘u’s-Sağîr, Beyrut, 1410/1990, s. 102, nu: 1620; İbn-i Asâkir, Tehzibü Târîh-i Dımaşk, VII, 232,Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, I, 228, nu: 598; el-Hindî, Kenzü’l-Ummâl, nu: 34451..)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Ölen kişinin kıyameti kopmuştur.” buyurdu.
(Aclûnî, Keşfu’l-hafâ c. II, s. 379380..)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsanlar madenler (gibi)dir” buyurdu.
(Buhârî, Menâkıb, 25; Müslim, Fedâilü’s- sahâbe, 199; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1. bsk. Beyrut, 1929, II, 257. (UYSAL, 23 Bahar 2007 )

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kişi sevdiği ile beraberdir..” buyurdu.
(Buhârî, Edeb, 96; Müslim, Birr, 165; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III,104, IV, 107. (Uysal, 23 Bahar 2007.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Müslüman ol ki, selâmet bulasın.” buyurdu.
(Buhârî, Bed’ü’l- halk, 6; Müslim, Cihâd, 74; İbn Mâce, Mukaddime, 10; Ahmed, Müsned, I, 263, IV, 257. (Uysal, 23 Bahar 2007 )

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittir..” buyurdu.
(Rivâyeti İbn Lâl (398/1008), Mekârimü’l- ahlâk adlı eserinde kaydetmiştir. Bilgi için bkz. Süyûtî, Menâhilü’s- safâ, 49: Mesel için bkz. Abdülmecîd Katâmış, el-Emsâl el-Arabiyye, 161. (UYSAL, 23 Bahar 2007 .)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Nerede olursan ol, Allah’tan kork!..” buyurdu.
(Dârimî, Rikâk, 74; Hâkim, el-Müstedrek, I, 54. (Uysal, 23 Bahar 2007 .)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İyilik yapılmasına önayak olan kişi, bizzat onu yapan gibidir.” buyurdu.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 274, 357; Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, XVII, 226 (628), 227 (629), 228 (631, 632); a. mlf. el-Mu’cemü’l-evsat, 1. bsk. thk. Mahmûd et-Tahhân, Mektebetü’l-ma’ârif, Riyâd, 1985, III, 34 (2384); Ebû Ya’lâ el-Mevsılî, Ahmed b. Ali et-Temîmî, Müsned, 1. bsk. thk. Huseyn Selîm Esed, Dâru’l-Me’mûn li’t-türâs, Dimeşk, 1984, VII, 275 (4296); Beyhakî, Şu’abü’l-îmân, VI, 116 (7657) Ebû Nuaym, Hılye, VI, 226; Kudâ’î, Ebû Abdillâh Muhammed b. Selâme b. Ca’fer, Müsnedü’ş-şihâb, 2. bsk. thk. Hamdî b. Abdülmecîd es-Selefî, Beyrut, 1986, I, 85 (60, 86). lâfzıyla da rivâyet edilmiştir. Bkz. Müslim, İmâra, 133; Ebû Dâvûd, Edeb, 115; Tirmizî, İlim, 14; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 120, V, 274, 357. Mesel olarak bkz. Ebû Mansûr es-Se’âlibî, el-İ’câz ve’l-îcâz, Mektebetü dâri’l-beyân, Bağdat-Dâru Sâdır, Beyrut, ty. s. 3, 4. (UYSAL, 23 Bahar 2007 )

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Günahtan tevbe eden kişi günahı olmayan kişi gibidir..” buyurdu.
(Taberânî, Süleyman b. Ahmed, el-Mu’cemü’l-kebîr, thk. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî, Dâru ihyâi’ttürâs el-Arabî, Beyrut, ty. X, 150 (10281), XXII, 306 (775); Beyhakî, Ebû Bekir Ahmed b. el-Huseyin, Şu’abü’l-îmân, 1. bsk. thk. Muhammed Sa’îd Besyûnî, Zağlûl, Beyrut, “410, V, 388 (7040),436 (7178), 439 (7196); a. mlf, es-Sünenü’l-kübrâ, X, 154 (20348, 20349, 20350). Ebû Nuaym,Ahmed b. Abdillâh el-Isfahânî, Hılyetü’l-evliyâ ve tabakâtü’l-asfiyâ, Beyrut, 1967, IV, 210, 318, VIII, 78,X, 398. (UYSAL, 23 Bahar 2007 .)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a şükretmez.” buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Edeb, 11; Tirmizî, Birr, 35; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 258, III, 32, IV, 278. Ebu’şŞeyh, Kitâbü’l-emsâl, 67. (UYSAL, 23 Bahar 2007 )

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Utanmazsan dilediğini yap!.” buyurdu.
(Buhârî, Edeb, 78; Ebû Dâvûd, Edeb, 6; İbn Mâce, Zühd, 17; Mâlik, Muvatta’, Sefer, 46; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 121, 122, V, 253; Abdülmecîd Katâmış, el-Emsâl el-Arabiyye, 161. (UYSAL, 23 Bahar 2007.)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Hayâ, ancak iyilik getirir..” buyurdu.
(Buhârî, Edeb, 77; Müslim, Îmân, 60; Abdülmecîd Katâmış, el-Emsâl el-Arabiyye, 161. (UYSAL, 23 Bahar 2007)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kadınlar şeytanın tuzaklarıdır..” buyurdu.
(İsmail Durmuş, “Mesel”, DİA, XXIX, 295. (UYSAL, 23 Bahar 2007)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Müslümanlar birbirlerini sevmede, birbirilerine merhamet etme ve şefkat göstermede bir vücud gibidir. Vücuddan bir organ şikâyet ederse, vücudun diğer organları uykusuzluk ve humma ile ona katılırlar.” buyurdu.
(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Birr, 66; Ahmed, Müsned, IV, 270; Taberânî, el-Mu’cemü’s-sağîr, Beyrut, 1983,I, 137; a. mlf. er-Ravdu’d-dânî ile’l- Mu’cemis’-sağîr li’t-Taberânî, I, 230 (382); Beyhakî, Şu’abü’lîmân,VI, 481 (8985), a. mlf, es-Sünenü’l-kübrâ, III, 353 (6223); Kudâ’î, Müsnedü’ş-şihâb, II, 283 (1366, 1367). Mesel için bkz. Hakîm et-Tirmizî, Kitâbü’l-Emsâl, s. 52; Râmhurmüzî, Kitâbü emsâli’l-hadîs, s. 81, 82 (40); Ebu’ş-Şeyh, Kitâbü’l-emsâl, s. 237 (350). (UYSAL, 23 Bahar 2007)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İyi arkadaşla kötü arkadaşın örneği, misk taşıyanla körük üfüren kişiye benzer. Misk taşıyan ya ondan sana hediye eder, ya ondan satın alırsın veya onu koklarsın. Körük üfürücüsü ise, ya elbiseni yakar, ya da ondan pis koku alırsın.” buyurdu.
(Buhârî, Büyû’, 38; Zebâih, 31; Müslim, Birr, 156; Ebû Dâvûd, Edeb, 16; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 405, 408; Ebû Ya’lâ el-Mevsılî, Müsned, XIII, 237 (7303); İbn Hıbbân, Sahîh, II, 320 (561); Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 26 (10909); Kudâ’î, Müsnedü’ş-şihâb, II, 288 (1380). (UYSAL, 23 Bahar 2007)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Âlimler gökyüzündeki yıldızlar gibidir. Karada ve denizde onlar sâyesinde yol bulunur. Yıldızlar sönüverirse, kılavuzların yoldan çıkmaları yakın demektir.” buyurdu.
(İ. Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 157; Râmhürmüzî, Kitâbü emsâli’l-hadîs, s. 87 (51) (UYSAL, 23 Bahar 2007)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“İyiliği öğretip de onu yapmayan kişinin durumu, insanları aydınlatıp da kendini yakan kişinin durumuna benzer.” buyurdu.
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, II, 166 (1681), 167 (1685); Hatîb el-Bağdâdî, İktizâu’l-ilm el-amel, 4.bsk. thk. Muhammed Nâsıruddîn el-Elbânî, el-Mektebü’l-İslâmî, Beyrut, 1397, s. 70; Heysemî,Mecmau’z-zevâid, I, 184, 185. (UYSAL, 23 Bahar 2007)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Rabbini zikreden kimse ile zikretmeyenin benzeri, diri ile ölü gibidir.” buyurdu.
(Buhârî, De’avât, 67; Müslim, Müsâfirîn, 211; İbn Hıbbân, Sahîh, III, 135 (854); Ebû Ya’lâ, Müsned, XIII, 235 (7306). Mesel için bkz. Ebû’ş-Şeyh, Kitâbü’l-emsâl, s. 324 (219)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Mü’min hurmaya veya arıya benzer; arı temiz yer ve temiz üretir. Yine mü’min som altın parçası gibidir; ateşe atılıp üzerine üflenir, yine som altın olarak çıkar..” buyurdu.
(Hâkim, el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn, I, 147 (253); İbn Ebî Şeybe, Ebû Bekir Abdullah, Mûsannef, 1. bsk. thk. Muhammed Abdüsselâm Şâhin, Dâru’l-kütüb el-ilmiyye, Beyrut, 1995, VII, 89 (34414, Hadisin birinci kısmı); Beyhakî, Şu’abü’l-îmân, V, 58 (5765, Hadisin birinci cümlesi); Kudâ’î, Müsnedü’ş-şihâb, II, 278 (1354). Râmhurmüzî, Kitâbü emsâli’l-hadîs, III, 66, 67; Ebû’ş-Şeyh, Kitâbü’lemsâl, s. 232 (343)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Mü’minin misali, rüzgârın kuruyuncaya kadar sağa sola eğdiği, bazen yere yıktığı bazen doğrulttuğu ekin dalı gibidir. Nihayet eceli gelir. Münafığın misali de, kendine hiçbir şey isabet etmeyen ve dimdik ve sağlam bir şekilde duran katran/çam ağacı gibidir. Şu kadar var ki, bu ağacın sökülmesi bir hamlede gerçekleşir.” buyurdu.
(Buhârî, Merdâ, 1; Müslim, Sıfetü’l-münâfikîn, 58, 60; Tirmizî, Edeb, 79; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 454; İbn Ebî Şeybe, Mûsannef, VI, 163 (30346). Mesel için bkz. Râmhumüzî, Kitâbü emsâli’l-hadîs, s. 79,80 (37); Ebû’ş-Şeyh, Kitâbü’l-emsâl, s. 212, 213 (315); Abdülmecîd Katâmış, el-Emsâl el- Arabiyye, s. 163. (UYSAL, 23 Bahar 2007 )

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Halk, içinde bir tane bile binmeye elverişlisini bulamadığınız yüz develik bir sürü gibidir” buyurdu.
(Buhârî, Rikâk, 34; Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 232; Tirmizî, Edeb, 82; İbn Mâce, Fiten, 16; Ahmed, Müsned, II, 70, 109, 121, 122, 123, 139; Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, V, 37 (4607), VIII, 60 (7963); Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, IX, 19 (17568); Ebû Nu’aym, Hılyetü’l-Evliyâ, VI, 334, VII, 142, IX, 23; Hâkim, el-Müstedrek, IV, 326. Mesel için bkz. Hakîm et-Tirmizî, el-Emsâl, 51; Ebû’ş-Şeyh, Kitâbü’lemsâl, 81, 82 (131); Abdülmecîd Katâmış, el-Emsâl el-Arabiyye, s.161. (UYSAL, 23 Bahar 2007)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Mü’minler hoşgörülü ve yumuşak huyludur. Bağlansa yerinde duran, "çök!" emri verilse çöken, burnu halkalı deve gibi.” buyurdu.
(Ebû Nu’aym, Hılye, V, 180; Beyhakî, Şu’abü’l-îmân, thk. Muhammed Sa’îd b. Besyûnî, Zağlûl, Beyrut, 1990, VI, 272 (8128), 273 (8129); Ukaylî, Ebû Ca’fer Muhammed b. Amr, Kitâbü’d-duafâi’l-kebîr, thk. Abdülmu’tî Emîn Kal’acî, Dâru’l-kütüb el-ilmiyye, Beyrut, ty. II, 279; İbn Adiy, Ebû Ahmed Abdullah b. Adiy el-Cürcânî, el-Kâmil fî duafâi’r-ricâl, thk. Süheyl Zekkâr, Dâru’l-fikr, Beyrut, 1998, IV, 201; Ebû’ş-Şeyh, Kitâbü’l-Emsâl fi’l-hadîs, s. 124 (206), Kudâ’î, Müsnedü’ş-şihâb, I, 114 (139), 115 (140))
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Münafığın durumu, iki sürü arasında damızlık peşinde dolaşan dişi koyuna benzer. Bir kere bu sürüden öbürüne, bir kere ondan bıkıp diğerine koşar..” buyurdu.
(Müslim, Sıfetü’l-münâfikîn, 17; Nesâî, Îmân, 31; Dârimî, Mukaddime, 31; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 32, 47, 88; Abdurrezzâk, el-Mûsannef, XI, 436 (20934); Taberânî, el-Mu’cemü’s-sağîr, I, 211; a.mlf, er-Ravdu’d-dânî ile’l-Mu’cemi’s-sağîr li’t-Taberânî, 1. bsk. thk. Muhammed Şekûr Mahmûd el-Hâc Emrir, el-Mektebü’l-İslâmî-Beyrut, Dâru Ammâr-Ammân, 1985, I, 351(585); Kudâ’î, Müsnedü’ş-şihâb, II, 285 (1372). Mesel için bkz. Hakîm et-Tirmizî, el-Emsâl, s. 53; Râmhurmüzî, Kitâbü emsâli’l-hadîs, s. 83 (44); Ebû’ş-Şeyh, Kitâbü’l-emsâl, s. 217 (320); Abdülmecîd Katâmış, el- Emsâl el-Arabiyye,s.163. (UYSAL, 23 Bahar 2007)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Herhangi bir sadaka verip de sonra sadakasından dönen kişinin hali, kusup da sonra kusmuğunu yiyen köpeğe benzer..” buyurdu.
(Buhârî, Hibe, 14; Müslim, Hibât, 5, 6, 8; Ebû Dâvûd, Büyû’, 81; Tirmizî, Büyû’, 62; Nesâî, Hibe, 3, 4; İbn Mâce, Hibât, 5; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 237; Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, X, 293 (10704); a.mlf, el-Mu’cemu’s-sağîr, II, 104; a. mlf, er-Ravdu’d-dânî, II, 218 (1056); Râmhürmüzî, Kitâbü emsâli’l-hadîs, s.127 (96); Dârakutnî, es-Sünen, thk. Abdullah Hâşim Yemân el-Medenî, Dâru’lma’rife, Beyrut, 1966, III, 42 (177). Ebû’ş-Şeyh, Emsâlü’l-hadîs, s. 227 (335).)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kur’ân okuyan mü’min turunçgillere benzer; kokusu da güzeldir, tadı da güzeldir. Kur’ân okumayan mü’min ise, hurmaya benzer; kokusu yoktur, fakat tadı güzeldir. Kur’ân okumayan münafık reyhana benzer; kokusu güzeldir, tadı ise acıdır. Kur’ân okumayan münafık da Ebû Cehil karpuzuna benzer; kokusu olmadığı gibi, tadı da acıdır.” buyurdu.
(Buhârî, Et’ıme, 30; Fedâilü’l-Kur’ân, 17, 36; Müslim, Müsâfirîn, 243; Ebû Ya’lâ el-Mevsılî, Müsned, XII, 168 (7237); Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, IX, 136 (8670); Beyhakî, Şu’abü’l-îmân, II, 337 (1973); Kudâ’î, Müsnedü’ş-şihâb, II, 289 (1381). Mesel için bkz. Hakîm et-Tirmizî, el-Emsâl, s. 44, 45; Râmhürmüzî, Kitâbü emsâli’l-hadîs, s. 85 (46); Ebû’ş-Şeyh, Kitâbü’l-emsâl, s. 215 (318); Abdülmecîd Katâmış, el-Emsâl el-Arabiyye, s. 163. (UYSAL, 23 Bahar 2007)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Huyunu değiştiren kişi, yaratılışını değiştiren kişiye benzer. Çünkü onun yaratılışını değiştirmedikçe huyunu değiştiremezsin” buyurdu.
(Buhârî, Ebû Abdillah İsmail b. Muhammed, el-Edebü’l-müfred, 3. bsk. thk. Muhammed Fuad Abdulbâkî, Dâru’l-beşâir el-İslâmiyye, Beyrut, 1989, s. 107 (283); Deylemî, el-Firdevs bi me’sûri’l-hıtâb, I, 232 (893). Elbânî hadisin bu lâfzının “zayıf” olduğunu söylemîştir. Bilgi için bkz. el-Câmiu’s-sağîr ve ziyâdetüh, I, 480 (4791). (UYSAL, 23 Bahar 2007)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Onun yaratılışını değiştirmedikçe huyunu değiştiremezsiniz.” buyurdu.
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, IX, 178 (8884, 8885). Heysemî bu rivâyetin râvîlerinin sika olduğunu söylemiştir. Bilgi için bkz. Mecmau’z-zevâid, VII, 402. Ancak tesbitlerimize göre bu rivâyet Hz. Peygamber’e isnad edilmeden verilmiştir. (UYSAL, 23 Bahar 2007 )
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Beni rüyada gören, hakikaten görmüş olur. Zira şeytan, benim suretimle temessül edemez. Bir de, benim üzerime bilerek yalan uyduran, cehennemdeki yerine hazırlansın!.” buyurdu.
(Buhārî, İlim, 39/51.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kardeşinin başına gelen musibete sevinme. Olabilir ki, Allah ona merhamet eder de seni hastalığa dûçâr eder..” buyurdu.
(Tirmizî, Kıyâme, 54; İbn Hıbbân, el-Mecrûhîn, thk. Mahmûd İbrahim Zâyed, Dâru’l-va’y, Haleb, ty. I, 355 (465); Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, XXII, 53 (127), a. mlf, Müsnedü’ş-Şâmiyyîn, I, 214 (384), IV, 305 (3379); Ebû’ş-Şeyh, el-Emsâl fi’l-hadîs, s.121 (202); Kudâ’î, Müsnedü’ş-şihâb, II,77 (592, 917), 78 (919) (UYSAL, 23 Bahar 2007.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Rüyasında beni gören, (hak olarak) beni görmüştür, çünkü şeytan ben(im suretim)le hayale giremez” buyurdu.
(Buhārî, Ta‘bir, 10/13.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Beni rüyada gören, hakikaten görmüştür, çünkü şeytan benim şeklime giremez” buyurdu.
(Müslim, Rü’yâ, 1/10.)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Görmediği bir rüyayı gördüğünü iddia ederek yalan söyleyen, (kıyamet günü) iki arpa tanesini birbirine düğümlemekle mükellef kılınır ve bunu yapamamasından dolayı ona azap edilir.” buyurdu.
(İbn Mâce, Ta‘bir, 3/2907. )


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Vatan sevgisi imandandır.” buyurdu.
(Sehavî, Makasıd: s.183; Semhudî, Gammaz: s. 60; İbnü’d-Deyba\ Temyiz: s.77; Aliyyü’l-Karî, Kübra: s.189; Aclûnî, Keşf 1/413.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Müslümanları rahatsız eden yol üstündeki bir ağacı kesen bir kişiyi cennet nimetleri içinde yüzer gördüm!.” buyurdu.
(Müslim, Birr 129.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Vaktiyle bir adam yolda giderken çok susadı. Bir kuyu buldu ve içine indi; su alıp dışarı çıktı. Bir de ne görsün, bir köpek, dili bir karış dışarıda soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yalayıp duruyordu. Adam kendi kendine “bu köpek de tıpkı benim gibi pek susamış” deyip hemen kuyuya indi, mestini su ile doldurdu ve mesti ağzına alarak yukarıya çıktı ve köpeği suladı. Onun bu hareketinden Allah Teâlâ hoşnut oldu ve adamı bağışladı.”
Sahâbîler: "Yâ Resûlullah! Bizim için hayvanlardan dolayı da sevap var mı? dediler.
Resûl-i Ekrem: “Her canlı sebebiyle sevap vardır”
buyurdu.

(Buhârî, Müsâkât 9, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İman yetmiş veya altmış küsur şubedir. Bunların en yükseği,’Allah’tan başka ilâh yoktur’ demek; en aşağısı ise, eziyet veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Hayâ da imândan bir şubedir.” buyurdu.
(Müslim, Îmân 58.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ey müslüman hanımlar! Hiç bir komşu hanım, bir koyun paçası bile olsa, komşusuna vereceğini küçük görüp vermemezlik etmesin.” buyurdu.
(Buhârî, Hibe 1, Edeb 30; Müslim, Zekât 90.)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Sabah veya akşam camiye giden kimseye, her gidişi için Allah cennette bir ikram hazırlatır.” buyurdu.
(Buhârî, Ezân 37; Müslim, Mesâcid 285.)


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsanların her bir eklemi için her gün bir sadaka gerekir. İki kişi arasında adâletle hükmetmen sadakadır. Bineğine binmek isteyene yardım ederek bindirmen yahut yükünü bineğine yüklemen sadakadır. Güzel söz sadakadır. Namaz için mescide giderken attığın her adım bir sadakadır. Gelip geçenlere eziyet veren şeyleri yoldan gidermen de sadakadır.” buyurdu.
(Buhârî, Sulh 11, Cihâd 72, 128; Müslim, Zekât 56.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ebû Zer radıyallahu anh'a şöyle dedi: "Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bana (hitaben): “Din kardeşini güler yüzle karşılaman dahil, hiç bir iyiliği sakın küçük görme!.” buyurdu.
(Müslim, Birr 144.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Her kul öldüğü hal (amel) üzere diriltilir!.” buyurdu.
(Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh’den; Müslim, Cennet 83..)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsanların en kârlısı, ömrü uzun, ameli güzel olandır..” buyurdu.
(Ebû Safvân Abdullah İbni Büsr el-Eslemî radıyallahu anh’den; Tirmizî, Zühd 21, 22.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Çok secde etmeye bak! Zira senin Allah için yaptığın her secde karşılığında Allah seni bir derece yükseltir ve senin bir hatanı siler..
(Müslim, Salât 225)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Cennet size, ayakkabınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir.” buyurdu.
(İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den; Buhârî, Rikak 29.)


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsanların her bir eklemi için her gün bir sadaka gerekir. İki kişi arasında adâletle hükmetmen sadakadır. Bineğine binmek isteyene yardım ederek bindirmen yahut yükünü bineğine yüklemen sadakadır. Güzel söz sadakadır. Namaz için mescide giderken attığın her adım bir sadakadır. Gelip geçenlere eziyet veren şeyleri yoldan gidermen de sadakadır.” buyurdu.
(Buhârî, Sulh 11, Cihâd 72, 128; Müslim, Zekât 56.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ölüyü mezara kadar üç şey takip eder: Çoluk-çocuğu, malı ve ameli. Bunlardan ikisi döner, biri kalır. Çoluk-çocuğu ve malı döner, ameli ise kendisiyle kalır.” buyurdu.
(Enes radıyallahu anh’den; Buhârî, Rikak 42; Müslim, Zühd 5.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kuvvetli mü’min, (Allah katında) zayıf mü’minden daha hayırlı ve daha sevimlidir. (Bununla beraber) her ikisinde de hayır vardır. Sen, sana yararlı olan şeyi elde etmeye çalış. Allah’dan yardım dile ve asla acziyet gösterme. Başına bir şey gelirse, “şöyle yapsaydım, böyle olurdu” diye hayıflanıp durma. “Allah’ın takdiri bu, O, ne dilerse onu yapar” de. Zira “eğer şöyle yapsaydım” sözü şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar.
(Ebû Hureyre radıyallahu anh’den; Müslim, Kader 34.)

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Âişe radıyallahu anhâ Annemiz’dan rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, gece ayakları şişinceye kadar namazı kılardı. Âişe diyor ki, kendisine: "Niçin kendini bu kadar yoruyorsun, Yâ Resûlulla? Oysa Allah senin geçmiş ve gelecek hatalarını bağışlamıştır” dedim.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Şükreden bir kul olmak istemez miyim?.”
buyurdu.

(Buhârî, Tefsîru sûre (48), 2; Müslim, Münâfikîn 81.)


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İki ni’met vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit..” buyurdu.
(İbni Abbas radıyallahu anh’den; Buhârî, Rikak 1.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ebû Zer radıyallahu anh'a şöyle dedi: "Enes radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Rabbinden rivâyet ettiği bir hadîs-i kudsîde ALLAHu TeÂLÂ: “Kulum bana bir karış yaklaştığı zaman, ben ona bir arşın yaklaşırım; o bana bir arşın yaklaşınca ben ona bir kulaç yaklaşırım; o bana yürüyerek geldiği zaman, ben ona koşarak varırım.” .” buyurdu.
(Buhârî, Tevhîd 50.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “ALLAHu TeÂLÂ şöyle buyurmuştur” dedi: “Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse, ben de ona karşı harb ilân ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeylerin benim katımda en sevimli olanı farz kıldığım ibâdetlerdir. Kulum nâfile ibâdetlerleriyle de devamlı bana yaklaşır ve ben de onu severim. Kulumu sevince de (âdetâ) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum.” buyurdu.
(Buhârî, Rikak 38.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yedi (engelleyici) şey(gelme)den önce iyi işler yapmakta acele ediniz. Yoksa gerçekten siz, unutturan fakirlik, azdıran zenginlik, (her şeyi) bozup perişan eden hastalık, saçma-sapan konuşturan ihtiyarlık, ansızın geliveren ölüm, gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi Deccâl, belâsı en müthiş ve en acı olan kıyametten başka bir şey mi beklediğinizi sanıyorsunuz?.” buyurdu.
(Ebû Hureyre radıyallahu anh’den; Tirmizî, Zühd 3)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hangi sadakanın sevabı daha büyüktür?” diye sorana: “Sağlığın yerinde olup malına düşkün olduğunda, fakir düşmekten korktuğun ve daha çok zengin olmayı düşlediğin bir sırada verdiğin sadakanın sevabı daha büyüktür. (Bu işi) can boğaza gelip de “falana şu kadar”, “filana bu kadar” demeye bırakma. Zaten o mal vârislerden şunun veya bunun olmuştur.. buyurdu.
(Ebû Hureyre radıyallahu anh’den; Buhârî, Zekât 11, Vasâyâ 17; Müslim, Zekât 92.))

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Yararlı işler görmekte acele ediniz. Zira yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zamanda insan, mü’min olarak sabahlar, kâfir olarak geceler; mü’min olarak geceler, kâfir olarak sabahlar. Dinini küçük bir dünyalık karşılığında satar.” buyurdu.
(Ebû Hureyre radıyallahu anh’den; Müslim, Îmân 186.)


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İşlerinizde orta yolu tutunuz, dosdoğru olunuz. Biliniz ki, hiç biriniz ameli sâyesinde kurtuluşa eremez.” buyurunca dediler ki: “Sen de mi kurtulamazsın, Yâ Resûlullah?”
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Evet ben de kurtulamam. Şu kadar var ki Allah rahmet ve keremi ile beni bağışlamış olursa, o başka!.”
buyurdu.

(Ebû Hureyre radıyallahu anh’den; Müslim, Münâfikîn 76, 78.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ebû Zer radıyallahu anh'a şöyle dedi: "Ebû Amr (veya Ebû Amre) Süfyân İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi: “Yâ Resûlallah! Bana İslâm hakkında öyle bir söz söyle ki onu senden başka hiç kimseye sormayayım” dedim.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!.”
buyurdu.

(Müslim, İmân 62.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ömer İbnü’l-Hattâb radıyalluha anh’den rivâyet edildiğine göre “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim” demiştir: “Eğer siz Allah’a gereği gibi güvenseydiniz, (Allah), kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıktıkları halde akşam doymuş olarak dönerler.” buyurdu.
(Tirmizî Zühd 33.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: TASAVVUFÎ HADİSLER

Mesaj gönderen nur_umim »


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim.” buyurdu.
(İbni Mes’ud radıyallahu anh’den; Müslim, Zikir 72.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hangi sadakanın sevabı daha büyüktür?” diye sorana: “Kendisini ilgilendirmeyen şeyi terketmesi, kişinin iyi müslüman oluşundandır.. buyurdu.
(Ebû Hureyre radıyallahu anh’den; Tirmizî, Zühd 11.))

Resim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi de, nefsini duygularına tâbi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunarak bunu yeterli görendir.” buyurdu.
(Ebû Ya’lâ Şeddâd İbni Evs radıyallahu anh’den; Tirmizî, Kıyâmet 25.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “ALLAHu TeÂLÂ kıskanır. O’nun kıskanması, kulun ilahi yasakları çiğnemesi sebebiyledir!.” buyurdu.
(Ebû Hureyre radıyallahu anh’den; Buhârî, Nikâh 107; Müslim, Tevbe 36.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Enes İbni Mâlik radıyallahu anh'a şöyle dedi: "Siz kıl kadar bile önemsemediğiniz birtakım işler yapıyorsunuz ki, biz onları, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında helâk edici büyük hatalardan sayardık” dedim.
(Müslim, İmân 62.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan nakledildiğine göre şöyle demiştir: "Bir gün Hz. Peygamber’in terkisinde bulunuyordum. Bana: “Yavrucuğum, sana bazı kaideler öğreteyim” dedi ve: “Allah’ın buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın (rızâsını) her işte önde tut, Allah’ı önünde bulursun. Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah’tan dile! Ve bil ki, bütün bir ümmet toplanıp sana fayda temin etmeye çalışsalar, ancak Allah’ın senin için takdir ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer bütün ümmet, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah’ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir. (Bundan sonra takdirde herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.) buyurdu.
(Tirmizî Zühd 33.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ömer İbnü’l-Hattâb radıyalluha anh’den rivâyet edildiğine göre “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim” demiştir: “Eğer siz Allah’a gereği gibi güvenseydiniz, (Allah), kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıktıkları halde akşam doymuş olarak dönerler.” buyurdu.
(Tirmizî, Kıyâmet 59.)

Resim

Resim
Cevapla

“►Hadis-i Şerifeler◄” sayfasına dön