2. sayfa (Toplam 2 sayfa)

Gönderilme zamanı: 05 Kas 2009, 18:39
gönderen aNKa
Resim

Bediüzzaman,ın Rızık Hususundaki Hassasiyeti

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin 1924 yılı yazında Van'daki Erek dağına çıkarak bütün vaktini tesbihat ve münacat ile geçirdiği günlerde, yanında bulunan talebelerinin dağlardaki yaban elmalarını koparıp yemek istemeleri üzerine Üstad'ın onlara izin vermeyip
"Bizim hissemiz bağlar ve bahçedekilerdir Bizim rızkımızı Cenab-ı Hakk oralarda tayin etmiştir. Bu yabani meyveler yabani hayvanların rızkıdır. Onların kısmetine dokunmamamız gerekir" dediğini…

BİLİYOR MUYDUNUZ?..



Badıllı, Abdülkadir; Beaiüzzaman Saiadi Nursi, cilt 1, Timaş Yay., İst /1990. s 519

Gönderilme zamanı: 06 Kas 2009, 17:15
gönderen aNKa
Resim

"Ne Sen Baki Ne Ben Baki"

Kanuni Sultan Süleyman' ın, bir meseleden dolayı dönemin şairi Baki'yi, "Baki bed - Nef-yi ebed Bursa ya red" diyerek Bursa'ya sürgüne gönderdiğini ve Baki'nin de buna karşılık:
"Öldünse ey Baki
Değildir cihan mülkü Süleyman'a baki
Buna çarkı felek derler
Ne sen baki, ne ben baki"

diyerek şairane bir şekilde cevap verdiğini . . .

BİLİYOR MUYDUNUZ?..



İsmail, Hekimoğlu; Derdimi Seviyorum, cilt 2, Timaş, İst/1988, s 269

Gönderilme zamanı: 09 Kas 2009, 18:39
gönderen aNKa
Resim

Marks'ın Hayranlığı

Şeyh Şamil liderliğindeki Kafkas halkının, istilacı Ruslara karşı olan istiklal savaşlarında göstermiş oldukları büyük direniş karşısında Karl Marks' ın:
"Hürriyetin nasıl elde edilmesi lazım geldiğini Kafkasya dağlılarından ibretle öğreniniz. Hür yaşamak isteyenlerin nelere muktedir olduğunu görünüz. Milletler, onlardan ders alınız. .. " diyerek hayranlığını itiraf etmek zorunda kaldığını... .

BİLİYOR MUYDUNUZ?..



Refik, ibrahim; Efsane Soluklar T.Ö . V. Yay., İzmir/1992 s.51

Gönderilme zamanı: 09 Kas 2009, 19:06
gönderen aNKa


Peygamber Evine Benzeyen Ev

Gönüller sultanı Celaleddin-i Rumî Hazretleri'nin hizmetçisine: "Bu gün evimizde yiyip içecek birşey var mı?" diye sorup, hizmetçisinin de "Hayır hiç birşey yok" diye cevap vermesi üzerine sevince garkolup ellerini Yüce Dergah'a açarak:
"Allah'ım, sana şükürler olsun ki, evimiz bugün Peygamber evine benziyor" diye Muhammed Mustafa'nın(sav) yolunun tozu olduğunu gösterdiğini...

BİLİYOR MUYDUNUZ?..



Sur Dergisi, Aralık/1992, sayı:201, s.37

Gönderilme zamanı: 14 Kas 2009, 00:34
gönderen aNKa


Eşsiz Misafirperverlik

Osmanlı askeri teşkilatını Avrupa'ya tanıtmış olmakla meşhur Comte de Marsigli'nin, Türk toplumunun misafirperverliği ile alakalı olarak :
"Türkler hiçbir din farkı gözetmeksizin bütün yabancılara karşı son derece misafirperverdirler. Ana yollar civarındaki köylerde oturanlardan hali vakti yerinde olanlar öyleden evvel ve akşamüstü gezintiye çıkıp yolcu bulmaya çalışırlar. Eğer bulacak olurlarsa evlerine davet ederler ve hatta çok defa misafirin hangi evde ağırlanacağını tayin ederken kavgaya bile tutuşurlar." dediğini..

BİLİYOR MUYDUNUZ?..



Danişmend, İ Hakkı; Eski Türk Seciye ve Ahlakı, İstanbul Kitabevi, İst? 1983, s 127

Gönderilme zamanı: 14 Kas 2009, 00:42
gönderen aNKa
Resim

İnsanlığın En Muhteşem Harikası

Osmanlı içtimai yapısı üzerine uzman olan Erlanyen Üniversitesi profesörlerinden Hutterrohta :
"Osmanlı Devleti, geniş topraklarını ve üzerindeki çeşitli kavimleri, Topkapı Sarayı'ndan mükemmel bir şekilde idare ediyordu. O saray da batıdaki en mütevazi bir derebeyinin sarayı kadar bile büyük değildi. Bu nasıl oluyordu?" diye sorulduğunda, Profesör Hutterroht'un:
"Sırrını çözebilmiş değilim. 16. asırda Filistin'in sosyal yapısı üzerinde çalışırken öyle kayıtlar gördüm ki hayretler içinde kaldım. Osmanlı, üç yıl sonra bir köyden geçecek askeri birliğin öyle yemeğinden sonra yiyeceği üzümün nereden geleceğini planlamıştı. Herhalde Osmanlı, devlet olarak insanlığın en muhteşem harikasıdır" diye cevap verdiğini. . .

BİLİYOR MUYDUNUZ?..



Niyazi, Mehmed;"Tarihe Saygı", Zaman gazetesi, 14 Temmuz 1992

Gönderilme zamanı: 15 Kas 2009, 23:07
gönderen aNKa
Resim


Enderun Okulu

Üç kıtada altı asırlık bir hükümranlık şanlı ecdadımızın devlet ve medeniyet mirasının sırlarının bulunduğu ve dünyanın en büyük arşivi olan Osmanlı Arşivi'ni, bizler doğru dürüst incelememişken, bine yakın Amerikalı ile yüze yakın İsrailli tarihçinin yıllarca didik didik ettiğini. . .
Bugün ABD'de sadece "Enderun okulu" hakkında hazırlanan uzman eserlerin ve doktora tezlerinin sayısının 350 tane olduğunu. . .

BİLİYOR MUYDUNUZ?..



Özfatura, Necati; "Osmanlı", Yeşilay dergisi, Ekim/1992, s.21

Gönderilme zamanı: 15 Kas 2009, 23:15
gönderen aNKa
Resim


Sözünün Eri Olmak

Mehmet Akif Ersoy'un sözünün eri bir insan olduğunu ve söz verdiği şeyi yerine getirmek için ölümden başka hiçbir şeyin onu engellemediğini...

İstanbul Vaniköy'de oturan bir ahbabı ile öyleden bir saat önce buluşmak için sözleştiklerinde, o gün yağmurlu, fırtınalı bir gün olup her tarafı sel bastığı halde Mehmet Akif' in binbir zorlukla sırılsıklam vaziyette söz verdiği yere vaktinde geldiğini, fakat arkadaşının gelmemesi üzerine çekip gittiğini...
Ertesi gün özür dilemek için gelen arkadaşını dinlemeyip: "Bir söz ya ölüm veya ona yakın bir felaketle yerine getirilmezse mazur görülebilir" dediğini...

BİLİYOR MUYDUNUZ?..



Düzdağ, Ertuğrul; M Akif Ersoy Hakkınaa Araştırmalar, M.A.M Yay. İstanbul/1987 , s 326

Gönderilme zamanı: 16 Kas 2009, 21:36
gönderen sessizdua
HAY ALLAH RAZI OLSUN ELLERİNİZ DERT GÖRMESİN

Gönderilme zamanı: 07 Ara 2009, 20:05
gönderen aNKa
Cümlemizden inşaallah Sessizdua kardeşimiz..
Muhammedi Muhabbetle selamlarım.

Gönderilme zamanı: 07 Ara 2009, 20:22
gönderen aNKa
Resim

Hakiki Nişan

Kırım Savaşı'ndaki büyük hizmetlerinden dolayı Fransız hükümetince kendisine nişan verilen Deli Hasan Ağa'nın bu nişanı takmadığını farkeden Fuat Paşa'nın ona takmama sebebini sorması üzerine:
"Paşam, benim vücudumda harpte kazandığım yedi nişan(yara izi) var. Onlar varken elin Frenk'inin nişanını ben ne yapayım!" diye cevap verdiğini...

BİLİYOR MUYDUNUZ?..



Bayat,Prof Dr Ali Haydar Keçecizade Mehmet Fuat Paşa,Türk Dünyası Arş.Vakfı Yay.,İst,s.60 39-Aralov, S. İ; Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Anıları, Birey-ToplumYay.İst/1985, s 233