Münir Derman (K.S.) 'ın Mektubu:

Cevapla
Kullanıcı avatarı
ferhat
Üye
Üye
Mesajlar: 49
Kayıt: 24 Ara 2007, 02:00

Münir Derman (K.S.) 'ın Mektubu:

Mesaj gönderen ferhat »

Necip Fazıl'a
Gönderilen Mektup
Münir Derman'ın Mektubu:


21.9.75

Necib Bey,

Çok uzaklardan, mezarlıklardan, ihtiyarların oturduğu sapa yerlerden bir kırçiçeği safiyetiyle size sesleniyorum.
Sizi bundan 41 sene evvel Galatasarayın karşısında Senyuan denilen garip bir pastahane vardı, orada görmüştüm.
Başınızda bir bere vardı.
Garip ve yabancı olarak yalnız dışını gösteren bir genç olarak orada tesadüfen oturuyordum.
Bilmem neden size o zaman için acımıştım... Ve dua etmiştim, duam kabül oldu...
Abdülhakim Efendi'yi Eyüp'te ziyarette bu duayı kendisine söylemiştim, "oldu oğlum, bir gün inşaallah olur." demişlerdi.

Geçenlerde bir işçide Esselam isimli kitabınızı gördüm. Vasiyet kısmını okudum. Gözlerim doldu.
Benim 70 tane 70.000 benim vardır. Size ananızın sütü gibi 7 tanesini bağışladım, şimdiden sizin olsun...
Size akıl vermek hayalimden geçmez bile...
Yalnız şunu söylemekten kendimi dizginleyemedim. Dışınız ile görünen içinizi kimseye göstermeyin.
Namsız nişansız yaşadım, yaşıyorum.

...........................................

Bu küçük mektubu Abdülhakim Efendi'yi geçenlerde rüyada gördüm. Size bu sebeple yazmak arzusu duydum... Bizden hakkın selamı üzerinize olsun.

Münir Derman
Kullanıcı avatarı
ferhat
Üye
Üye
Mesajlar: 49
Kayıt: 24 Ara 2007, 02:00

KENDİ SÖZLERİYLE DR. MÜNİR DERMAN [ K.S.]

Mesaj gönderen ferhat »

KENDİ SÖZLERİYLE DR. MÜNİR DERMAN [ K.S.]

***

KENDİMLE BERABER

Bir gün hocamı ziyarete gitmiştim. 17 yaşında idim.

Odası tavanında yalnız penceresi olan geniş yüksek tavanlı idi.

Odası çıplak. Bir post. Bir de yerde yatak... Desti. Leğen. İşte o kadar...

Çok güzel koku vardı havasında...

Kendisi oturmuş, uzun saçları yele gibi omuzlarına sarkıyordu. "-Gel bakalım." dedi. Elini öptüm. "-Ben artık gidiyorum mektep bitti." dedim.

Dua etti, nasihat şeklinde emirler verdi: "-Arasıra kendi kendine bir odada kal..." Bunu adet edindim, arasıra bunu yaparım... Tahsil için Fransa'ya gittim. Aradan 5-6 sene geçti...

Birgün bu nasihat ve emri yapmak için odama girdim... Odamda iki zat gördüm. Birdenbire şaşırdım. Nereden girdiler bunlar... Beni görür görmez yürüdüler, duvarın içinde kayboldular. Şaşırdım kaldım. Bir kağıt bıraktılar yere, küçük... Hala saklarım o kağıdı... Ve hayretim hala devam ediyor. Otuz küsur sene oldu. Son nefesime kadar bu hayret devam edecek... Halledemedim...

Bu hadiseden 1 sene sonra yurda tatile döndüm. Doğru hocama gittim...Yaşlanmış...Elini öptüm. Bana halimi sordu... Ağabeyimi sordu. "-Gelsin.." dedi. (...) Yanında oturduk... Hocam hastalanmıştı. Yanında idik... Bize nasihat etti, dua etti, bizi okşadı...

Bir aralık "O kağıt sende mi?" dedi. Birdenbire anlayamadım. "-Ha..." derken baş parmağını ağzıma uzattı. "Sus" dedi... "Öyle yap..." (...)

Birgün sonra hocamızdan ayrıldık, ağladık... (...)

Hâlâ hocam bizi bırakmamıştır. Bunalırsak yetişir... Yalnız 15 sene evvel ağabeyim 47 yaşında hocamın yanına gitti... Nur içinde yatsın...

O kağıttaki yazı şu, size de söyleyim, böyle hareket edin:

"Vesveseyi bırak... Ne kadar işin ve arzun, dileğin varsa hepsini kaza ve kadere teslim et... Kendi nasıl dilerse öyle iş gören Allah'a bırak... Ve bekle...

Telaşı terket. Izdırabı, üzüntüyü kaldır. Murat yolu kendi kendine görünür, o yola düşersin. Aç kal, kimseye söyleme.

Dertlerini, yoksulluklarını, ızdıraplarını söz haline geçirme. Melekler bile duymasın... Derdin olursa Hakk ile konuş, herşeye yeter. Sefalete düşersen vakur ol. Sabret. Hak'ka bile ellerini istek için kaldırma. Yalnız hamd için kaldır. Allah seni senden iyi bilir... Hakk'da erimek dünyada budur..."



1958
Kullanıcı avatarı
akin
Üye
Üye
Mesajlar: 31
Kayıt: 11 Şub 2007, 02:00

Mesaj gönderen akin »

bu değerli katkınızla aziz üstadalarımızın ruhları şâd olsun,
elerine sağlık ferhat kardeş..
Cevapla

“Tarih” sayfasına dön