Münir Derman (k.s) Sohbetleri » SOHBET - 42

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Münir Derman (k.s) Sohbetleri » SOHBET - 42

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim HAYÂ

Yâ Rasûlullah hayâ nedir?demiş.
-yalnız, gürültü oluyor!. Bizim antenler bozuluyor!..-
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Hazreti Osman radiyallâhu anhu'nun yüzüne bakmış.
Bundan bişey anlayamamışlar. Cevab bu kadar.
İkinci bir meclisinde, Osman'ı tarif etmiş Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem.
Rasûlun îzahından sonra Osman'ın durumu belli olmuş.
Hazreti Osman ömründe bir defa a’zâ-yı tenâsüliyyesine bakmamıştır gözleriyle,

Hayâ makâmında haşrolacaktırbuyurmuştur Cenâb-ı Peygamber hadisinde.
Hayâ makâmı, Rasûlullah'ın târif ettiği ve bildirdiği İslâm Dîni'nde Huzûr-u İlâhîde en büyük makamdır.
Mahkeme-yi kübrâ kurulacak Hazreti Osman gelecek yüzü böööyle kapalı.
Hiç sual sorulmayacak ona, kendiliğinden ALLAHın huzur mekânı olan neresiyse oaraya sual sorulmadan gedecek.
Hayâ İslâmın damgasıdır oğlum!
En edebsiz insan da bile hayâ vardır, fakat bu hayânın ortaya çıkabilmesi için bâzı hususları insan cehd ile sa’y ile çalışmayla elde eder.
Hayâsız insan yoktur.
En büyük hayâ, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizdedir.
Hârunu’r- Reşid’in oğullarından birisi katlettiriyor.
İmamı Hanbel’e soruyor ki:
Kur'ân-ı Kerim mahlûkturdiyeceksin!diyor.
Yani
İnsan tarafından yazılmıştır!
Koca İmam:Hayır!diyor. Dövüyorlar:Hayır!diyor. Götürüyorlar nihâyet îdam ediliyor.
Zamânın kutbu Ahmed Hazaî Hazretleri rüyâsında Hanbel’i görüyor.
Hanbel’e diyor ki:
Yâ Hanbel nasılsın?diyor.
Yâ Gavs 3 gün elem çektim bu âlemde!diyor. Yani öteki âlemde..
Üçüncü günden sonra ben huzur içindeyim!diyor.
İlk günü oturuyordum bir yerde, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem teşrif ettilerdiyor.
Mübârek sol elleriyle yüzlerini örttüler benim yanımdan yüzüme bakmayarak geçtiler, çok üzüldüm!diyor.
İkinci gün aynı. Üçüncü gün aynı..diyor.
"Dördüncü gün geldiler vech-i mübâreklerini bana çevirdilerdiyor.
"Kaşları çatık, iki âlemi gören gözlerini bana böyle çevirdidiyor.
Ben hemen kendileri kelâm etmeden:Yâ Rasûlullah ben bir hata mı işledim de yüzüme bakmıyorsunuz?dedimdiyor.
Yani
Bana Kur'ân-ı Kerim mahluktur!dediler, deyip de niye kurtulmadın gibi..

Burada bir dakika duralım Efendiler!
Medine’de iken iki tâne sahâbeyi Cenâb-ı Peygamber İslâm olmayan bir kabileye gönderiyor ki onları İslâma da'vet etsinler diye
Ordaki adamlar sahâbelere diyorlar ki:
Siz dininizi değiştireceksiniz yoksa geberirsiniz!diyorlar.
Bir tânesi:
Peki değiştirdim!diyor yalandan. Onu bırakıyprlar.
Öteki:
Lâ!diyor, onun kafasını vuruyorlar.
Medine’ye bu kurtulan geldiği zaman Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'e diyor ki:
böyle böyle oldu Yâ Rasûlullah!diyor.
Ben çıktım İslam Dininden!dedim beni kesmediler.
İyi ettin!buyuruyor. Sahâbeler soruyor:Ötekisi?
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Ötekisi daha iyi ettin!buyuruyor..
Bu mertebe hikâyesidir… şimdi dönelim bizim şeye..

Bana Kur'ân-ı Kerim mahluk de!dediler de ben demedim, benim kafamı vurdular, bundan mı gücendin?diyor.
Yok Yâ Hanbel, benim Ehl-i beytimden birisi seni katlettiği için utandım yüzüne bakmağa hayâ ettim!diyor. Rasûlullahın hayâsı…

Hayânın başlangıcı aziz Müslümanlar;
Birbirimizle alış-verişimizde, birbirimizle konuşuşumuzda, bize bir iş verdikleri zaman vazife yapışımızdaki, işte nüvesi tomurcuğu çıkar!
Bu Hazreti İmam Hanbelin
Müsneddiye bir hadis kitabı vardır.
Kedisine demişler ki:
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemden 3 hadis biliyor Buharada Ebu’r- Razî isminde bir Buharalı İslam," kalkmış teey o zamanın devesiyle Buhara’ya gitmiş.
Sormuş:
Ebu’r- Razî nerde?
Demişler ki:Şu yamacın yanında bostanları vardır, bahçıvanlıkla meşguldür.
Şimdi hayânın nerden başladığını söyleyeceğim size!
Ama bu tomurcukları şey edin sonra bir gül demeti olacak bu!
Gitmiş, bakmış ki Mogol tipli, Buharalı Mübârek bir zât, sakalları seyrek, uzunca boylu zayıf, bir dolap beygiri dönüyor ordan kuyudan su çekiyor.
Bu da oturmuş yere, çömekmiş bir küçük fino köpeğine ekmek doğruyor, yediriyor.
Hazreti Hanbel:
Selâmunaleykum!demiş. ALLAHın selâmı senin üzerine olsun!
Herif hiç aldırmamış. Yüksek sesle söylemiş. Adam boyuna köpeğe ekmek doğruyo..
Yarım saat beklemiş Hazreti Hanbel!.
Köpeğe ekmek işi bitmiş, biraz da bir tasla su vermiş, elini yıkamış adam ondan sonra dönmüş Hazreti Hanbele:
Ve aleykume's-selâaaaam!” demiş.
Oğlum, seni tanımıyorum, niçin geldiğini de bilmiyorum, şimdi içinden dersin ki:Bu adam köpekle meşgul oluyorken ben ALLAHın selâmını verdim ona, mukâbele etmedi!diyeceksin. Ben Cenâb-ı Sallallâhu aleyhi ve sellem'den bir hadis biliyorum, ondan korktuğum için senin selâmını reddettim beklettim!demiş.
O hadisi söylemiş, bildiği 3 tâne hadisi bile sormadan söylemiş Hazreti Hanbel dönmüş geriye..

Bir İslâma; bir hayvan, bir düşmüş veyahut bir yoksul her hangi bir işi için müracaat ederse, o adam bunun işini ister yapabilecek kudrette olsun, ister yapamayacak kudrette olsun. Gelir sana der ki:Efendim müşgülde kaldım bana 20 lira ver!
Yoktur paran değil mi?
Azizim ben sana canım gibi 20 lirayı veririm ama yok!
Yani o, onun müşgülünü sözle, lakırtıyla, maddeyle şunnan bunnan gidermeyen, işi yarıda bırakan adam, benim yarın ahrette LİVÂmın altına gelemesin!buyurmuştur, Cenab-ı Peygamber. Bu hadisten korktum.
Bunun için senin selamını geciktirdim köpeğe yediriyordum!
demiş.
Aha hayâ buradan başlar!
O halde ne kadar hayâsız olduğumuzu hepimiz, ben de dâhil itiraf edelim!..
Birisi bir şey der
hahaaa!der bir şey..
Dükkana gidersin bir şey.. Herif zımbırtıynan uğraşır, gelmiş oruçlu adam bir şey alacak
haahhuu!
İşte hayâ buradan başlar oğlum!
Bu hayâyı yapabiliyor musun, gel hayânın içinde seni cennete göndercek Rasûlullahın tebşiratını söylüyorum.
Yoksa bunlar olmadan, orta mektebi bitirmeden liseye almazlaaar..
Liseyi bitirmeden de üniversiteye almazlar..
Acele yok İslâm Dîni'nde..
Her şey damla damla.. kan nakli gibi damlaaa, damlaaa, damlaaa, damlaaa verirler..
Bak şurdaki ihtiyara, Mübârek Adama, onu da hor görenler vardır haaa!
Dağ, volkanı sînesinde yetiştirir oğlum,volkan dağı deler!
Ağaç, kurdu içinde besler, kurt ağacı yer!
İnsan, hülya kurar, hülya insanı kemirir!
Ahaa bunların hepisi hayatımızdadır.
Birisi birine demiş ki:
ALLAH Hafızdır her şeyi korur!demiş.
Evet korur!demiş.
Heeheee!demiş.At damdan kendini bakalım koruyacak mı?
Öyle söylerler size de, bir çok münevverler çıkar:ALLAH seni koruyacak! Aha benim tabancamdan korut bakalım!
Ona verilecek cevab:Ben ALLAHa öyle inanıyorum ki senin sapık lakırtın için ALLAHı imtihan mı edeceksin!cevab buu..
O vakıt yapışır dudağında kalır..

At damdan kendini de ALLAH seni korusun!!
Ben ALLAHa öyle inanmışım ki, senin gibi köpeğin lakırtısınnan ALLAH mı imtihan edip de sana ispat edeceğim!dersin!

Onun için bir büyük insana bağlandığın, zaman onu sınamağa kalkma!

Acaba bunda, şu var mıydı bu var mıydı!deme! Senin şüphen o!.
ALLAHı hakîki seveni ateşe atsalar, ALLAHa karşı duyduğu sevgi o ateşi gül bahçesine çevirir.
Gönül Gözü kapalı olanlar bu lakırtıdan da hiçbir şey anlamazlar!
Onun için başına bir dert geldiği zaman ona isyan etmeeeee! Üzülmee!
Ne yapacağım!deme!
Çünkü o dert, hayâ hudûdunun noktasıdır. ALLAH sendeki hayâyı ölçüyor!
Çünkü gelen dert, insana bedâva gelmez oğlum, sabret altında cennet nimetleri gizlidir.

Onun için Cenâb-ı Peygamber bir hadiste buyurmuş ki:
savaştan evvel yiğitlik olamaz!demiş.
Ben şöyleyim ben böyleyim!
Al kılıcı da gel karşı karşıya geçelim!..
İnsanın öyle gizli tarafları vardır ki, peri gizlidir, periden daha gizlidir!
O halde fazilet, doğruluk, şefkat, merhâmet, son düğmesi HAYÂ!..
İnsanın yaratılışında mevcud İlahî Nakışlardır.
Cenâb-ı ALLAH:
Benbir gizli hazineydim, görünmek için kâinâtı yarattım!
Dedi serpti esmâlarını bööylee, elektirik serpti ortaya!..
Bu esmalar toplandı, hepisi İlâhî Esma, birbirine mafsalları var bunların toplandı, hani çocukların kutularda oyuncaklar satarlar Japon Mağazalarında, alır çocuk onu oraya getirir, onu oraya getirir, bu olmadı der, bir de bakarsın bir ev resmi çıkar!
Ahaa onu gibi bu esmâlar Kudret-i İlâhî ile toplanıverir! Toplandı mı bir şekil çıkacak ortaya.. İşte insan şekli o…
Onun için:
Ben kulumu kendi sûretimde yarattım!demesi bu.. yoksaALLAH şeklinde yarattıdemek değil..
Esmâlarının toplanışından husûle gelen bir gül tohumunu burada da eksen Endülüs’te de eksen, Amerika’da da eksen yine gül AYNı çıkaaar!..
Her yaratıkta bu nakışları mevcuddur.
İnsanın kıymeti işte bunlarla; fazilet, doğruluk, şefkat, merhâmet hepisinin torbasının ağzını bağlarsan, HAYÂ zinciriyle bağlarsın bunu..
Bu nakışlar tezahur imkanlarını bulamayan, veya onları örtecek hal ve tavırlarda bulunanlarda ortaya çıkmaz!

Hayâsız!deriz ona.Merhâmetsiz!deriz. Şefkatsız!deriz.Yalancı!deriz.Faziletsiz!deriz.

Bütün bu nakışlardan iki tânesi birisi Fazilet, diğeri HAYÂ!.
Bütün ibâdetlerde, bütün bu nakışlardan, dünyâda kazandığınız neticeleri en sonunda yıkarlar seni, Faziletlen HAYÂn var ise âhirettte seninnen o devam eder ötekiler hepisi mezar kapısında kalır.
Bunlar şah damarınızdan daha yakîn olan ALLAHın nakışlarıdır.
Burnu nezleden kapalı olan kokuyu alamaz! Fakat koku, dimağdaki merkez bozuk değildir.
Gözü hasta olan göremez, göz merkezi şey değildir.
Efendim gözü kör adamında görmüyor!Yâhut:Katarakt olmuş!
Biliyorum katarakt olan, gözü kör olan rüya görmez mi oğlum?
Neyinen görüyor? Neyinen görüyor? Sapık konuşmamak lâzım!
İsan bilmediği yerde bütün frenlerini çekmek de bir HAYÂdır!
Ondan sonra:
Yok Efendim şöyleydi, felan kitab böyleydi!demek HAYÂ kelimesine…sızı kimisi uzun ilâve eder, kimisi kısa eder, o edebsizlik olur.
Kulağı tıkalı olan, iç kulak iltihabı olan adam yâhut oarada bir tümor olan adam duymaz, fakat kulağın içindeki merkezin bozuk olduğu değildir.
Dili paslı olan tad almaz!.
Bu ârızalar, o uzuvların merkezlerinin yâni RÛHun hasta olması değildir.

O halde Fazilet ve diğer yüksek duygu tezâhürlerinin ortada olamaması aynı temizliği bulamamasından ortaya çıkmıyor demektir. Sen o temizliği bul İlâhî Nakış senin vücûdundan eksik olmaz, çıkar ortaya.
Yalınız temizlen! Abdest alamadan namaz kılınmaz bilirsin Muayyen bir temizliğe varmak lâzım.
Kur'ân-ı Kerîm'de bir âyet var:
Biz onları mühürledik!” “Kalblerini mühürledik! Gözlerini kapadık! Kulaklarını kapadık, eşek kulağı çünkü Anlayamazlar!
Böyle bir âyet var.
Şimdi birisi derki:
Ulan böyle âyet olduktan sonra, beni ALLAH fenâ yarattı bana ne? Her şey ALLAHın elinde değil mi?
Eeee?
Yarın âhirette ben çıkarım avukat da tutarım yerime :RaBBî sen şöyle söyledin, beni fenâ yarattın ben de ne kabahat var!derim.
Hehee öyle değil işte!..
Âyet
Onlar bizim nakışlarımızın ortaya çıkmasına müsâid durumda olmadıklarınden Biz kendi kendimizi mühürledik!demektir o.
Ortaya çıkamadık!demektir.
Ben kulum ile görür, kulum ile işitirim!diyor.
Bizim nakışlarımızın ortaya çıkmadığı için, onlara kötüyü fenâyı temyiz hassası verdik, bir de irâde verdik onlarla Bize yanaşın!dedik.
Eğer bunu yapmazlarsa, Ben ortaya çıkamıyorum, onlar Beni mühürlediler!demektir.
Bende kusur olamaz, çünkiii her türlü noksandan münezzehim!buyurur.
Onlar kendi kendilerini mühürlediler!demektir.
Ve Ben de Şanımın icabı onları kendime mazhar yaptığım ve her tarafını kapadım dışarı çıkmaz!demektir.
İşte ALLAHın büyük sabrı burada.
O kadar edebsizlik yaptığın halde dışarı çıkarmıyorsun O’nu ona sabrediyor.

Belki kulum! Belki kulum!diyor.

Onun için tevbe Kapısı islamiyette son nefese kadar açıktır.
Bayazid-i Bestamî Hazretlerinin ki, Bayazid-i Bestamî
el Nuhasisminde kitabı vardır. Der ki:Benim kapımın önünden geçen köpek Velî olur!der.
Öyle bir büyük Velîyullah! Câferî Sâdık'ın yetiştirdiği..
Bayazid-i Bestâmînin ismi geçtiği zaman, koskoca Gavs-ı Geylânî, Hazreti Abdulkadir Geylanî kıyam edermiş.
Bir gün bir papaz gelmiş yanına 70 yaşında.
Demiş:
Yâ Bayazid ben İslâm olacağım ne yapayım?
ilâhe illâ ALLAH MuhaMMede’r- Rasûlullahde!
Papaz başlamış ağlamağa olmuş İslâm gitmiş.
Bayazid-i Bestamî başlamış saçlarını yolmağa.

Yâ Bayazid ne oluyorsun?demişler.
Nasıl olmayayım ben 70 senedir secdedeyim, bu herif 70 senedir küfürdedir bir ilâhe illâ ALLAHınan hepisini kurtardı bir anda tertemiz oldu!demiş.

Onun için oğlum tevbe Kapısı, içinizde olabilir ya:
Efendim ben şimdiye kadar hiç namaz kılmadım arasıra kıldım! Edebsizlik yaptım! Vaiz efendinin sözlerini dinledim! Ben secde edeceğim artık ama sonu ne olacak, eskiler ne olacak?
Eskileri geç sen de:Bu günden itibâren İslâm oldum!de!..
Hulus-i klab ile.. Ondan sonara başla kazaya.. Size namazlar nasıl kaza edilir onun usülünü öğrettim, çukur eşeceksin!.. Hepisinin kolayı var.
Öyle
Rapp!diye haydi cehenneme sok adamı.
ALLAH yakar mı müslümanı bee..
Ne diyor Abdulkadir Geylânî:
Ceddim Rasûlullahın şefaatı olmasa, ben hakiki mü’minim şöööyle söndürürdüm cehenenmi!diyor.

Lev şefaatu ceddu Muhammedun letefeyte bi'n-nâri cehennemi tefleti: Benim ceddim Rasûlullah’ın şefaatı olmasa, ona kıymet vermesem, ben şöyleletefeyte bi'n-nari cehennemi tefleti
Şöyle dilimnen parmağımı ıslatır cehennemi söndürürdüm!”” diyor.
Kolay iş değil bunlar. İslama her şey kolay!

Yani:
Kulum kapanır, her tarafını kapar, temizlik derecesine varmaz, Beni bırakmaz çıkayım dışarıya!
En müşkil zamanlarda kulun içindeyiiim! Acımam huduszdur! Onun en müşkil zamânında.. Onun için kulun aklına her zaman gelirim bir de kendisine dâimâ Beni hatırlasın diye müşkil zamanlarında şöyle bir fiske vururum!diyor.
Hadis-i Kudsî bu..

Münâsebetsiz zamanlarında hatırından geçiveririm!
Hâşâ summe hâşâ helâda bile Cenâb-ı ALLAH insanın aklına gelir!
Onlar hikmet oğlum!

Ama efendim ben helâda ALLAH hatırıma geldi günah mı?
Padişah binmiş atına resmi geçite gidiyor yaldızlı felan giderken at dursa abdest etse Padişahda mı kabahat atta mı oğlum?
Ne korkuyorsun!
Gizli hazine olan Halik:
Görünmek istedim kâinâtı yarattım!diyor .
Esmâlarıyla Tecellî etti kâinât var oldu.

Bilinmek istedim İnsanı halkettim. Konuşmak istedim İnsana bir makina verdim.
Vahiynen işte konuştu biznen!.
Sessiz, sözsüz, harfsiz kelâmıylan konuştu.
Bu sessiz, sözsüz, harfsiz, kelâmın tecellîsi için de bir cihaz var İnsanda.
Müstesnâ bir İnsan yarattı.
O’nun Nûrunu beşeriyete yavaş yavaş asırlarca binlerce sene alıştırmak için peygamberlerden peygamberlere, peygamberlerden peygamberlere bu nûru nakletti.
Nihâyet Nur, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin dünyâya teşrif ettiği zaman tecellî etti.
Rasûlun içinden ve dilinden; sessiz, sözsüz, harfsiz kelimesiz kelâmını bizim duyabileceğimiz, anlayacağımız şekilde konuştu.
O halde Rasûlullah HALIK’ın konuşma cihazı oldu ağaaam, konuşma cihazı..
Ancak Cenâb-ı peygamberle ALLAH biznen konuşur, biz de ALLAHa yöneldiğimiz zaman Rasûlullah kanalıyla konuşuruz.
Bu kanalın telefonunu temiz tut oğlum!
Telefonunu dâima alarmda durması için her zaman salâvat-ı şerife...
Telefon Santralından birinnen ahbab ol oğlum!
Ankaraynan İstanbuldan tüccarlar konuşacağı zaman:
Kızım bana İstanbuldan 47 30 bilmem kaçı ver! Daha çok bekleyecek miyiz?
Bey Efendi 18 kişi var!
Senin de işin acele:Acele yap!
Orda da 15 kişi var!
Ama ordaki hanımnan tanışıyorsan sen:Buyur amuca sen merak etme ben aradan sokuveririm!der.

Sen de bu kadar gaflet içinde olanlarlan, salâvat-ı şerife getir abdestli geziyorsun sokakta içinden söyle yürü!. söyle yürü!. Kimse duymazsın..
Kendin bile duyma, içinden söyle!.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Ümmetini senelerce bu kelâma alıştırdı.
Herkeste olan Asıl Nûrunun Fenerini yaktı ve:
Sende konuş!dedi bize.
Bunu ümmete emânet ederek çekildi gitti..
Onun için:
Benim hadisimden 40 tane ezberleyen, başkasına bunu söyleyene ben yarın ahrette şefaat bana vâcib olur!diyor Cenâb-ı peygamber.
Ben nerden Hadislerini ezberleyim?
Yahu aha sana ben Türkçesini söylüyorum!
Büyüklere hürmet edin!
Küçüklere şefkat gösterin!.

Hadisi sadece lakırtıyla söylemek olmaz ki…


Resim

HAYÂ: Hicab, utanma, edeb, ar, namus. Allah korkusu ile günahtan kaçınmak.
A’za-yı tenasül: Üreme organı.
Mahkeme-yi kübrâ: Öldükten sonra, âhiretteki ve ALLAH Celle Celâluhu huzûrundaki mahkeme. Bütün insanların muhakemesinin huzur-u İlâhiyede yapılacağı yer.
Cehd: Fazla çalışma. Güç ve kuvvetini sarfetme. İnsanın nefsine hâkim olması. * Azim, gayret, fedâkârlık.* Takat.
Sa’y: Çalışma, Çalışıp çabalama. Gayret sarfetme. Bir maksadın meydana gelmesi için elden geleni yapma. * Hızlı yürüme. * Cür'et etme. * Ziyâret etme. * Gammazlık yapma. * Ist: Hac veya Umre'de Safâ ile Merve arasında usûlüne göre yedi defa gelip gitmektir. (Bak: Himmet)
Teşrif: Şereflendirmek. Yüksek yere çıkmak. Şeref vermek. * Bir yere buyurmak.
Vech: (Vecih) Yüz, çehre, surat. * Tarz, üslub. * Her şeyin karşısına gelen ve karşısında olan. Satıh. Ön. Alın. Cephe.
Mukabele: Karşılık, karşılamak. * Mücadele. * Karşılaştırmak. Karşılıklı yapılan iş, karşılıklı yapılan okuma.
LİVÂ: Hz. Peygamber'in (A.S.M.) bayrağı. Ona inananlar kıyâmetten sonra bu bayrağın altında toplanacaklardır.
Tebşirat: (Tebşir. C.) Müjdelemeler, müjde vermeler.
Mafsal: Tıb: Vücuddaki kemiklerin ekli olan oynak yerleri. Eklem.
Fazilet: Değer. Meziyet, iyilik, ilim ve iman, irfan itibarı ile olan yüksek derece. Dinî ve ahlâkî vazifelere riayet derecesi. Fazl ve hüner cihetiyle olan yüksek derece. Bir şeyin başka şeylerden cemal ve kemal ve fayda cihetiyle üstünlüğü, müreccah olmasına sebep olan keyfiyet.
Uzuv: (Uzv) Bir canlının vücud yapısının kısımlarından herbiri. Azâ. Organ.
Müsaid: Muvafık, uygun. Yardım eden. İzin veren.
Münezzeh: (Nezahet. den) Tenzih edilmiş, teberri edilmiş. * Pâk, kusur ve noksanlıklardan uzak. Hiç bir şeye muhtaç olmayan. Kötülükten, kusurdan ve noksanlık gibi şeylerden tenzih edilen.
İcab: Lâzım. Gerekli. Lüzum. Sebeb olmak.


El Hâliku :

Resim

Resim

Osman bin Affân veya Osman ibn Affân radiyallâhu anhu

(d. 580 - ö. 17 Temmuz 656)
Dört Büyük Halife'den üçüncüsü, sahabi ayrıca cennetle müjdelelen on sahâbeden biridir.
644 yılından 656'daki ölümüne kadar, 12 yıl boyunca, halifelik yapmıştır; Dört Büyük Halife'den en uzun süre halifelik yapan odur.
Şia'da halifeliği kabul edilmeyen sahabedendir; zira Şii inancına göre hüküm sürmesi gereken ilk halife Ali'dir.
Ümeyyeoğullarından olan Osman'ın künyesi Ebû Abdullahtır.
Bunun dışında Ebu Leyla olarak da anıldığı olurdu.
Aynı zamanda Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in de damadı olmuştur.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in önce Rukiyye isimli kızıyla evlenmiştir.
Daha sonra Rukiyye'nin vefat etmesiyle Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in bir başka kızı Ümmü Gülsüm ile evlenmiştir.
Ümmü Gülsüm de kendisinden önce vefat etmiştir.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in iki kez damadı olması, iki kızıyla evlenmiş olması hasebiyle Zi'n-Nureyn yani
"iki nur sahibi" olarak da anılır.
Ebu Bekir radiyallahu anhu'n yakın arkadaşlarından olan Osman radiyallâhu anhu, İslâm'a inanan ilk kişilerdendir.
Bedir dışındaki savaşlara katıldı. 644'de halife oldu.
Sebe taraftarları evini kuşattı, oruçluyken Kur'ân-ı Kerim okurken şehid edildi.
Cenâzesini Zübeyr kaldırdı, Bâki mezarlığına gömüldü.
Osman zengindi, vahiy kâtibiydi. Kuran'ı çoğaltmıştır.
Lakâbı Naşir-ul Kuran'dı. 146 hadis rivâyet etmiştir.


İmam Mâlik radiyallâhu anhu anlatıyor:
"Yolculuğu sırasında ilk çadır kurduran zat müminlerin emîri Osman b. Affân'dır. O şöyle demişti:Ben insanlardan çok utanırım, beni görmemeleri için bana kapalı bir yer temin ediniz.Hz. Osman meleklerden hayâ ettiği için def-i hacet için başını örter öyle helâya giderdi."
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Hz. Osman'ın hayâsını şöyle övmüştür:
"Gökteki meleklerin kendisinden hayâ duyduğu birinden ben utanmayayım mı?"
(Buharî, Edebü'l-Müfred, nr. 603.)

Muhammed Yusuf Kandehlevî, Hayâtû's Sahâbe’den:

Hz. Ebubekir Peygamber'den içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber yatağının üzerine uzanmış bir haldeydi. Hz. Âişe'nin bir elbisesini giymişti. Ebubekir'e izin verildi. Peygamber aynı halde duruyordu. Ebubekir, Rasûlullaha dediklerini dedikten sonra çıkıp gitti. Sonra Hz. Ömer izin istedi. Ona da izin verildi. O da Rasûlullahı aynı şekilde, o hal üzerine gördü. Onun ihtiyacı da yerine getirildikten sonra çıktı. Sonra Osman izin istedi. Rasûlullah derhal kalktı ve Hz. Âişe'ye "Şu elbiseni benim üzerime güzelce derle de açık yerim kalmasın"buyurdu. Böylece Hz. Osman'ın sözlerini de Rasûlullah dinledi. İhtiyacı görüldü. O gittikten sonra Hz. Âişe "Yâ Rasûlullah! Ne oluyor ki, Ebubekir ve Ömer'e göstermediğin saygıyı Osman'a gösteriyorsun" dedi.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :
"Osman çok hayalı bir insandır. Eğer aynı halde ona izin verseydim, hayasından ötürü ihtiyacını bana tam ifade edemezdi" buyurdu
(İmam Ahmed, Ebu Yâ'lâ (Hz. Aişe'den); Müslim'in rivayetinde "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Aişe'ye: "Meleklerin bile haya ettiği bir kimseden, ben nasıl haya etmeyeyim?" dedi. ifadesi de vardır.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem oturuyordu. Âişe de arkasındaydı. Ebubekir izin istedi, içeri girdi. Ömer izin istedi, içeri girdi, Sa'd b. Mâlik izin istedi, içeri girdi. Sonra Osman b. Affan izin istedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onlarla dizi açık olduğu halde konuşurken Hz. Osman içeri girerken derhal elbisesini dizinin üzerine çekti ve hanımına: "Sen de biraz ileriye çekil!"dedi. Böylece bir saat konuştuktan sonra hepsi çıkıp gittiler. Hz. Âişe: " Yâ Rasûlullah!! Babam ve arkadaşları geldi, sen elbiseni dizinin üzerine çekmedin. Bana da "Geri git"demedin. Ancak Osman geldikten sonra bunu yaptın"dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Meleklerin kendisinden haya ettiği bir kişiden haya etmeyeyim mi?" buyurdu ve devamla: "Nefsimi elinde tutana yemin ederim ki melekler ALLAH'tan ve Rasûlü'nden haya ettikleri gibi, ondan da haya ederler. Eğer Osman içeri girdiğinde sen bana yakın yerde olsaydın konuşamaz, başını kaldırıp bakamazdı. Böylece çıkıp giderdi"dedi (2).
(Bidaye, VII/2003-2004 (Taberanî, İbn Ömer'den) Heysemî, IX/89)

Bu hadisin kaynakları: Buhârî, Edebü'l-Müfred, nr. 618; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 6/288; Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kebîr, 23/205 (nr. 355); Ebû Ya'lâ, Müsned, nr. 7038; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, 9/81-82; Kandehlevî, Hayâtü's- Sahâbe, 3/39; Yâfiî, Neşrû'l-Mehâsin, s. 227.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Hayâ ancak hayır kazandırır.
(İmrân İbni Husayn radıyallâhu anhümâ’dan ; Buhârî, Edeb 77; Müslim, Îmân 60)

Müslim’in bir rivayetine göre ise:Hayânın hepsi hayırdır, buyurdu.
(Müslim, Îmân 61)

Ben bir gizli hazineydim, görünmek için kâinâtı yarattım!”:

HADİS-i KUDSÎ:

ALLAH celle celâluhu, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'e : "Kuntu kenzen mahfiyya feahbebtu en uğrafe fehalaktu'l-halka: Ben gizli bir hazine idim bilinmek istedim. Buna olan muhabbetim sebebiyle felekleri, var olan her şeyi yarattım." Buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfu'l-hafa)

Ben kulum ile görür, kulum ile işitirim!”:

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve selem buyurdular ki:
"ALLAH Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu: "Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım (aynî veya kifâye) şeyleri edâ etmesidir. Kulum bana nâfile ibâdetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himâyeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü'min kulumun rûhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem!."
(Ebu Hureyre radıyallâhu anh’dan; Buhârî, Rikak 38.)

--- Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Hayâ ancak hayır kazandırır.
(İmrân İbni Husayn radıyallâhu anhümâ’dan ; Buhârî, Edeb 77; Müslim, Îmân 60)

Müslim’in bir rivayetine göre ise:Hayânın hepsi hayırdır, buyurdu.
(Müslim, Îmân 61)

Ben kulumu kendi sûretimde yarattım!”:

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem, "ALLAH Teâlâ buyurdu ki : “Ben insanı kendi sûretimde yarattım”"
(Buhari ve Müslim’den; Kudsi Hadisler, C. 1, s.172, Madve Yayın., 1991-İstanbul)

Rasûlullah Sallallâhu Aleyhi ve Sellem Efendimiz şöyle buyurdu: " İnnellahe haleke Ademe, ala suretihi : Muhakkak ALLAH Adem'i kendi sûreti üzerine yarattı."
(Sadreddin Konevî, Hadis-i Erbain,12)

Benim hadisimden 40 tâne ezberleyen, başkasına bunu söyleyene ben yarın ahrette şefaat bana vâcib olur!”:

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Ümmetime iletmek üzere kırk hadis ezberleyene şefaat ederim.Buyurmuştur.
(İbni Adiyy)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Kırk hadis bırakarak vefat eden Cennette arkadaşımdır.Buyurmuştur.
(Deylemî)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:ALLAHu Teâlâ'nın rızâsı için, helâli ve haramı açıklayan, kırk hadisi ümmetime bildiren, âlim olarak haşr olur.Buyurmuştur.
(Ebu Nuaym)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Ümmetimin din işlerinde faydalı kırk hadis ezberleyen, âlimlerle haşr olur.Buyurmuştur.
(Taberanî)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:ALLAHu Teâlâ'nın kendisine mağfiret etmesi ümidi ile, benden kırk hadis yazana, ALLAHu Teâlâ rahmet edip şehid mertebesi verir.Buyurmuştur.
(İbni Cevzî)

Resim

Kur'ân-ı Kerîm'de bir âyet var:Biz onları mühürledik!” “Kalblerini mühürledik! Gözlerini kapadık!Kulaklarını kapadık, eşek kulağı çünkü Anlayamazlar!”:


خَتَمَ اللّهُ عَلَى قُلُوبِهمْ وَعَلَى سَمْعِهِمْ وَعَلَى أَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ عظِيمٌ


Hatemallâhu alâ kulûbihim ve alâ sem’ıhim, ve alâ ebsârihim gışâveh(gışâvetun), ve lehum azâbun azîm(azîmun): ALLAH, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azab onlaradır.
(Bakara 2/7)
Resim
Cevapla

“SOHBET - 42” sayfasına dön