Nazargâh'ta...
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Nazargâh'ta...
NAZargâh'ta...
Saymayı terkeyledim,
BİR derim sayıyı sayıya eklerim BİRim yutar doksandokuzumu döner dolaşır yine BAŞa gelirim.
Az derim de Çok hangisi?
Uzun dediğim neye kıyasla? Sıcak neyin sıcağı? Uzak nere?
Hangi râkımla zirvede olurum?
Hangi harf yakın kılar beni bana? yürütür İÇin İÇine?
Kaybettim... rakamları... harfleri...
Kaybettim kendimi miktarsızlıkta, hesapsızlıkta, ölçüsüzlükte...
Eşyâ ebrûlaştı "sebbehâ" ya başladı boşlukta...
Renkler flûlaştı...
Tanımlar tanımsızlaştı, mânâlar mânâsızlaştı...
İsimleri kaybettim...
Neydi rûzigâr? neydi sümbül? neydi kar! Fırtına neydi?
Neydi BÂ! B'İSMİ'LLÂHİ'R-RAHMÂNİ'R-RAHÎMİ...
Mevsimler vardı bir zamanlar mekânlarda...
KIş gelirdi karla berâber evlerde sıcak ocaklar, gülüşler, sarışlar...
Bahar yürekleri elvanlaştırırdı, hastalıklar şifâ bulur gök güler yer semirirdi... Cemre düşerdi CANlara...
Son baharın garipleştiren hüznü kalabalık içinde yaşanırdı ferden!
Yaz suyun saltanatıydı! SU sultanı nice HARReden yangınları talan ederdi ZERRee ZERRe!..
Dünyâ firârda... Mevsimlerini, AYlarını, başdöndürücü hızını, târihini, coğrafyasını, bi'l-umum maSALLını alıp saklandı KÂF'ın ardına...
EVVEL zaman içinde kalbur saman içinde pire berber deve tellal iken ben dedemin beşiğini tıngır mıngır SALLar iken cengin çenginde harman oldum...
Aşağı köyde DUYup inandığım maSALLı yukarı köyde BEN UYdurdum!...
Yedi başlı ejderhalarla güleştim, tek gözlü devlerle üleştim...
Zu'l-Karneyn'in "sebebâ"sı ile üfürdüm-üfürüldüm... Hem seddeyn oldum hem sed kurdum...
Âlem küçüldükçe küçüldü dağıldı-yayıldı-katıştı... beş duyum şaştı aklım ermedi... Mekânsızlıkta "fe-sebbit akdâmenâ" duâsı ettim...
Yer'ler başka yerlere, Gök'ler başka göklere tebdîl oldu da ARZ'sız SEMÂVÂTsız, Lâ Zamân Lâ Mâ kâne'de yokun vârına vardım...
Gülüştü içimdeki haylaz Benler... Bana ve benlere... Seyreylerken BEN'i ben'lerle SIRR âlem'de...
Serenâdlar söyledi dilsiz dilim sessiz sesimle bedensiz bedenim raksetti gölgesizlikte...
Rızâsızlığın olmadığı bir yokluğun vârıydı OL-ÂN! Rızâsızlık yok! Râzı olunacak yok! Zıtlar vuslat buldu hazzda...
Râdiyeten Mardiyyeten'den ayrı değildi Lâ mâ kâne'de... Bilme bilen ile bile iken bilinmeyi murâd edende bile idi... BEN'den bana bir arpa boyu yol kalmadı...
BEN, -bende- iken bana, bend'im benden BANA!
Hızır ne gerek bend'im onarmaya...? Öksüz'üme YetiMİM ata oldu YetiMİMe Öksüz'üm ana!
DEVR-ÂN SEN'indi SEYR-ÂN BEN'im, CEVL-ÂN BİZ'imdi HAYR-ÂN TEK'in...
En son gullale tarafından 13 Eki 2010, 14:56 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
- ser-ay
- Dost Üye
- Mesajlar: 74
- Kayıt: 20 Tem 2009, 02:00
Re: Nazargâh'ta...
Kıymetli gullale Nazarğah'tan Niyazğah'a SUnumunuzu okudum... ellerinize gönlünüze sağlık... teşekkürler ederim...
SELAM ve SEVGİ ile kalınız....
SELAM ve SEVGİ ile kalınız....
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/smflogofi9.gif[/img]
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
Re: Nazargâh'ta...
Sevgili Güllale Can,gullale yazdı:
NAZargâh'ta...
Saymayı terkeyledim,
BİR derim sayıyı sayıya eklerim BİRim yutar doksandokuzumu döner dolaşır yine BAŞa gelirim.
Az derim de Çok hangisi?
Uzun dediğim neye kıyasla? Sıcak neyin sıcağı? Uzak nere?
Hangi râkımla zirvede olurum?
Hangi harf yakın kılar beni bana? yürütür İÇin İÇine?
Kaybettim... rakamları... harfleri...
Kaybettim kendimi miktarsızlıkta, hesapsızlıkta, ölçüsüzlükte...
Eşyâ ebrûlaştı "sebbehâ" ya başladı boşlukta...
Renkler flûlaştı...
Tanımlar tanımsızlaştı, mânâlar mânâsızlaştı...
İsimleri kaybettim...
Neydi rûzigâr? neydi sümbül? neydi kar! Fırtına neydi?
Neydi BÂ! B'İSMİ'LLÂHİ'R-RAHMÂNİ'R-RAHÎMİ...
Mevsimler vardı bir zamanlar mekânlarda...
KIş gelirdi karla berâber evlerde sıcak ocaklar, gülüşler, sarışlar...
Bahar yürekleri elvanlaştırırdı, hastalıklar şifâ bulur gök güler yer semirirdi... Cemre düşerdi CANlara...
Son baharın garipleştiren hüznü kalabalık içinde yaşanırdı ferden!
Yaz suyun saltanatıydı! SU sultanı nice HARReden yangınları talan ederdi ZERRee ZERRe!..
Dünyâ firârda... Mevsimlerini, AYlarını, başdöndürücü hızını, târihini, coğrafyasını, bi'l-umum maSALLını alıp saklandı KÂF'ın ardına...
EVVEL zaman içinde kalbur saman içinde pire berber deve tellal iken ben dedemin beşiğini tıngır mıngır SALLar iken cengin çenginde harman oldum...
Aşağı köyde DUYup inandığım maSALLı yukarı köyde BEN UYdurdum!...
Yedi başlı ejderhalarla güleştim, tek gözlü devlerle üleştim...
Zu'l-Karneyn'in "sebebâ"sı ile üfürdüm-üfürüldüm... Hem seddeyn oldum hem sed kurdum...
Âlem küçüldükçe küçüldü dağıldı-yayıldı-katıştı... beş duyum şaştı aklım ermedi... Mekânsızlıkta "fe-sebbit akdâmenâ" duâsı ettim...
Yer'ler başka yerlere, Gök'ler başka göklere tebdîl oldu da ARZ'sız SEMÂVÂTsız, Lâ Zamân Lâ Mâ kâne'de yokun vârına vardım...
Gülüştü içimdeki haylaz Benler... Bana ve benlere... Seyreylerken BEN'i ben'lerle SIRR âlem'de...
Serenâdlar söyledi dilsiz dilim sessiz sesimle bedensiz bedenim raksetti gölgesizlikte...
Rızâsızlığın olmadığı bir yokluğun vârıydı OL-ÂN! Rızâsızlık yok! Râzı olunacak yok! Zıtlar vuslat buldu hazzda...
Râdiyeten Mardiyyeten'den ayrı değildi Lâ mâ kâne'de... Bilme bilen ile bile iken bilinmeyi murâd edende bile idi... BEN'den bana bir arpa boyu yol kalmadı...
BEN, -bende- iken bana, bend'im benden BANA!
Hızır ne gerek bend'im onarmaya...? Öksüz'üme YetiMİM ata oldu YetiMİMe Öksüz'üm ana!
DEVR-ÂN SEN'indi SEYR-ÂN BEN'im, CEVL-ÂN BİZ'imdi HAYR-ÂN TEK'in...
Yazını okuyunca , gözlerimin önünde, aşk ile vecde gelip dönen mevlevi aşıklar canlandı sanki.
Onları seyrederken, hep duygularını ve onları o şekilde döndüren sırlarını, çok merak ederim.
Sen de öylesine bir vecde gelip, tüm varlığınla yokluğa doğru bir gitmişsin ki,
Seni böylesine harikalar diyarına uçuran sebebleri inan çok merak etmedeyim.
İnşallah, yaşayarak anlamayı , nasiblenen kullardan oluruz.
Hani demiş ya Hz Mevlâna (kas) "BEN OL DA BİL"...
AÇMA YÜZÜNDEN NİKABI, GÖRÜNMESİN CEMALİN,
ARAMIZDA SIR KALSIN, NAZIMIZ NİYAZIMIZ,
NAZARI DEĞMESİN ULAŞAMAZ HAM ELİN,
NASIL İNLERSE İNLESİN, NAYIMIZ SAZIMIZ
ALLAHCC SIRRINI KUTSASIN.SEVGİYLE....
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12885
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: Nazargâh'ta...
gullale yazdı:
NAZargâh'ta...
DEVR-ÂN SEN'indi SEYR-ÂN BEN'im, CEVL-ÂN BİZ'imdi HAYR-ÂN TEK'in...
Zâhirde-Zarfta Şartsız Devr-ÂN
Bâtında-Harfta Bedelsiz Seyr-ÂN
Evvelde-Sarfta Kıyassız Cevl-ÂN
Âhirde- Tarfta Sebebsiz Hayr-ÂN
ZEVK 4233
Devr-i Rahîmiyyet BİL-ip, Sünnet-i RASÛLULLAHta
Seyr-i Rahmâniyyet BUL-up, ER Edebin ALİ ŞaH’ta
Cevl-i Rubûbiyyette OL-up RASÛLÎ SEViye SıRRın
Hayr-ı Ulûhiyyet YAŞA! Naz-Niyazın NAZARGÂHta!..
23.10.10 00:17
alâim-i semâda…
Tarf:Taraf oluş, nazargâhta tek bakış..
Sarf:Varediş, yaratış..
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: Nazargâh'ta...
benden BANA yolculuğum soldurdu gül tenimi... Bel büküldü rek'atlarda, dil sustu sohbetten... dudakta gülüşler dondu...
Satırlar aktı zor dağlarından son yokuşa... Sızdı zülf-ü YÂRe damlalar...
Be hey dünyâ! Koca bey! paşa! Yıllarını saydın kaç çıktı sende hesâb? Yollarını ördün, nerde başı? sonu?
Yedim içtim okkalarca... gezdim dolaştım yıllarca... zıpladım oynadım şaşkınca... Vara vara vardım sonUCA!!!
Boş kelâm ettimse, hoşu da oldu zaman zaman... Gaflet içinde süründümse ayıklığım da oldu üç beş ÂN!!!
ben BANA varacağım iştahıyla ceylanlarla seyirttim arslanlarla güreştim kurda yem olmamak için kuşa etimden yedirdim...
havada kanat çırptım dörtten beşe, yerde daldım dipten dibe, ateş yaktı CANımı... yel vurdu AKLımı... bilmedim son nefes ne zaman yete???...
Hikâyem uzun laf uzar sıkılır duyanlar, okuyanlar... herkeste olduğu kadar, işte yaşadım ne yaşadımsa herkes kadar ve bir de anlatılamaz kadar....
Bir koltukta iki ata, atasızdım baştan sona... Ne yetimdim ne öksüz, İbrâhîmîydim belli belirsiz...
DIŞarıda dolanakalmışım boş HAYYâle dalmışım, dere tepe düz sekerken uyuyakalmışım... meğer Güreşmişim ben BENle!?
benden BANA ne ZAMAN ne MEKÂN VARmış, Ne GÜN-EŞ ne AYY! müsâviymiş Leyli Nehâr! Dünyâ koca bir YALANmış mış mış... donmuşum yanmışım ağlamışım gülmüşüm doğmuşum ölmüşüm bir nefeste... Nefhedilirken RABBden varmadan ÂDEMe ARAda yarım nefes miktarınca yorulmuşum yormuşum... TEKBİR ÂN SURRunda kıyâmetmişim...
Satırlar aktı zor dağlarından son yokuşa... Sızdı zülf-ü YÂRe damlalar...
Be hey dünyâ! Koca bey! paşa! Yıllarını saydın kaç çıktı sende hesâb? Yollarını ördün, nerde başı? sonu?
Yedim içtim okkalarca... gezdim dolaştım yıllarca... zıpladım oynadım şaşkınca... Vara vara vardım sonUCA!!!
Boş kelâm ettimse, hoşu da oldu zaman zaman... Gaflet içinde süründümse ayıklığım da oldu üç beş ÂN!!!
ben BANA varacağım iştahıyla ceylanlarla seyirttim arslanlarla güreştim kurda yem olmamak için kuşa etimden yedirdim...
havada kanat çırptım dörtten beşe, yerde daldım dipten dibe, ateş yaktı CANımı... yel vurdu AKLımı... bilmedim son nefes ne zaman yete???...
Hikâyem uzun laf uzar sıkılır duyanlar, okuyanlar... herkeste olduğu kadar, işte yaşadım ne yaşadımsa herkes kadar ve bir de anlatılamaz kadar....
Bir koltukta iki ata, atasızdım baştan sona... Ne yetimdim ne öksüz, İbrâhîmîydim belli belirsiz...
DIŞarıda dolanakalmışım boş HAYYâle dalmışım, dere tepe düz sekerken uyuyakalmışım... meğer Güreşmişim ben BENle!?
benden BANA ne ZAMAN ne MEKÂN VARmış, Ne GÜN-EŞ ne AYY! müsâviymiş Leyli Nehâr! Dünyâ koca bir YALANmış mış mış... donmuşum yanmışım ağlamışım gülmüşüm doğmuşum ölmüşüm bir nefeste... Nefhedilirken RABBden varmadan ÂDEMe ARAda yarım nefes miktarınca yorulmuşum yormuşum... TEKBİR ÂN SURRunda kıyâmetmişim...
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12885
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: Nazargâh'ta...
ÖRdüğüMüZ GÖRdüğüMüZ
“ben GÖZ” lüklü KÖRdüğüMüZ!..
Doksan DOKUz DELİmizi
YÜZüncü DELİğe DİZmek
KIRdı SANma BELİmizi
SıRR-ı sıfır SEKİZ ÇİZmek!..
ZEVK 5007
TeKe TeK TevhiD TeKKesi.. HerKeS Tektir bu DErgÂH-ta!
cÂN AL-ınır cÂN SAT-ılır.. “KÂlû beL” BAZARgÂH-ta!
Ahh mine’l- AŞK! vAhh mine’l- mEŞK! DUYmak-UYmak! NÂR u NÛRu
HaYYu’l- MeYYut.. NaZ - NiyaZı.. “KâR u beL” * NAZargÂH-ta!..
01.08.12 13:40.. 13 rmzn..
ayazğa.. i s t n b l….
KÂLû beLÂ: Ölmeden ÖL! Ünde SÖZ VERiş..
KâR u beLÂ: Kerbel ÇÖLÜnde GÜL DERiş…